Muğla'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) Çatı Davası'nda, 22'si tutuklu 41 sanığın 'silahlı terör örgütüne üye olma ve örgüt yöneticiliği' suçundan yargılanmasına devam edildi.
24.12.2017 14:26 Muğla'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) Çatı Davası'nda, 22'si tutuklu 41 sanığın 'silahlı terör örgütüne üye olma ve örgüt yöneticiliği' suçundan yargılanmasına devam edildi.
18.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü Paralel Devlet Yapılanması Muğla çatı davası Muğla Ticaret ve Sanayi Odası salonunda Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesinde sanıkların katılımı ile başladı.
FETÖ/PDY şüphelilerinden itirafçı sanık Sami Çoban'ın avukatlığını üstlenen DGM eski Başsavcısı Nuh Mete Yüksel, duruşma öncesi açıklama yapmak istemedi.
Tutuklu sanıklar Muğla E Tipi Cezaevinden yoğun güvenlik önlemi altında duruşmanın yapılacağı Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Salonu'na getirildi.
Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davanın ilk duruşmasında aralarında örgütün şifreli haberleşme programı 'ByLock'u kullandıkları iddia edilenlerin de bulunduğu 22'si tutuklu sanık ile tutuksuz sanıklar hazır bulundu.
Duruşmada ilk olarak sanıkların yoklaması yapıldı, ardından kimlik tespitine geçildi.
Tutuklu bulunduğu Çorum L Tipi cezaevinden SEGBİS aracılığı dinlenen örgütün sözde il imamı olarak görev yapan 'Ertuğrul' kod isimli şüpheli İlker Kaya, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini beyan ederek, bazı sanıkların örgütle olan ilişkileri hakkında bilgiler verdi.
Kaya, kamu çalışanları arasında bulunan örgüt üyelerinin ByLock, Eagle gibi gizli haberleşme sistemlerini kullandıklarını anlatarak, esnaf ile ByLock üzerinden konuşma yapmadıklarını söyledi.
Muğla'da örgütün şifreli haberleşme programı 'ByLock'u kullanan bazı iş adamı ve kamu çalışanlarının isimlerini Mahkeme Başkanı Mustafa Güneş'e açıklayan Kaya, kentteki mahrem yapılanmada yer alan isimleri de mahkemede anlattı.
- 'Örgüt elemanları korku içindeydi'
İfadesinde niçin kod ismi kullandıklarını bilmediğini söyleyen Kaya, 'Ben 2014 öncesine kadar kod ismi kullanmadım. Muğla'ya geldikten sonra sürecin örgüt açısından sıkıntılı olması nedeniyle kod ismi kullanmaya başladım. Çünkü herkes bir endişe ve korku içindeydi.' dedi.
Bazı il imamların fotoğraflarının gazete ve sosyal medyada yer alması üzerine kod adı kullanmanın gizlilik açısından önemli olduğunu ifade eden Kaya, bunun örgütün endişe ve korku içinde olduğu için yapıldığını, birçok il imamının da kod ismi kullandığını itiraf etti.
İlker Kaya, ifadesinde 28 Şubat'tan sonra 'hizmet hareketi'nin bütün faaliyetlerini dernekler aracılığıyla yürütmeye başladığını anlatarak, şunları söyledi:
'Muğla'da yapıya bağlı dernekler benden önce kurulmuştu. Ben kapatma taraftarıydım ama bu dernekler bana bağlı değillerdi. Bunlar federasyon ya da konfederasyonlar tarafından yönetiliyordu. Hizmet hareketi 28 Şubat'tan sonra bütün faaliyetlerini dernekler aracılığıyla yürütmeye başladı. Bu dönemden sonra sohbetler artık evlerde değil, derneklerde yapılmaya başladı. Böylelikle örgüte daha çok üye kazandırılıyordu.'
Kaya, Bereket Özel Eğitim Hizmetleri Ticaret AŞ ile örgütün okul, dershane ve yurtlarına yönelik yapılacak soruşturma ve operasyonlardan, kendisinin önceden haberi olduğunu da itiraf etti.
Kaya, örgütün Muğla'daki yönetim kadrosunda yer alanları anlattı. Örgütün çalışma yöntemleri hakkında bilgiler veren Kaya, 'Örgüte yönelik yapılacak olan operasyonlar emniyetteki örgüt üyeleri tarafından bize bildiriliyordu' dedi. Kaya, polisin operasyonları öncesinde, bilgisayarları imha ettiklerini de söyledi. İtiraflarını sürdüren Kaya, Muğla'da asker, polis ve yargı mensubu olan örgüt üyeleri ile toplantılar düzenlendiğini de kaydetti.
Duruşma, yarına ertelendi.
19.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Tutuklu sanıklar Muğla E Tipi Cezaevinden yoğun güvenlik önlemi altında duruşmanın yapılacağı Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Salonu'na getirildi.
Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davanın ikinci duruşmasında aralarında örgütün şifreli haberleşme programı 'ByLock'u kullandıkları iddia edilenlerin de bulunduğu 22'si tutuklu sanık ile tutuksuz sanıklar hazır bulundu.
Duruşmada, tutuklu iş adamı Sami Çoban, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini beyan ederek, örgütün Muğla'daki yapılanması ile şirketler ve iş adamları üzerinden yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi verdi.
İfadesinde, 2015'te vefat eden iş adamı Abdullah Koçar'ın, 2009'da kendisini FETÖ'nün Muğla İl İmamı Salih Demirayak ile tanıştırmasıyla cemaatle ilişkisinin başladığını öne süren Çoban, daha sonra kentteki bazı iş adamları ile Muğla Sanayici ve İş Adamları Derneğini (MUSİD) kurduklarını anlattı.
Çoban, derneğin başkanının kendisi olmasına rağmen yönetimin ve yapılan çalışmaların ise örgütün firari Muğla İl İmamı Salih Demirayak tarafından belirlendiğini öne sürerek, 'Zamanla MUSİD'in nasıl çalıştığını ve yapısını öğrendim. Ben başkan gözüküyordum, ancak yönetimin idaresi tamamen imamlardan oluşuyordu. Muğla MUSİD'in yönetimi İl İmamı Salih Demirayak ve onun belirlemiş olduğu genel sekreterlerden oluşurdu. Genel Sekreterler genelde bölgeci diye adlandırılan kişilerdi.' ifadelerini kullandı.
Demirayak ve onun gibi il imamı olan tutuklu İlker Kaya'nın kentteki önemli iş adamları ve üst düzey kişileri dernek binasına getirerek sohbetler yaptığını anlatan Çoban, 'Dernek tamamen örgütün güdümündeydi. Buraya hayır için gelenler de dini duygular kullanılarak örgütün kıskacına alınıyordu. Dini duygular ile yaklaşamadıkları kişileri de ticari duygularla yaklaşıp örgütün kıskacına alıyorlardı. Bunun en güzel örneği TUSKON'un yurt dışına düzenlediği iş gezileridir.' dedi.
TUSKON toplantılarında, teröristbaşı Fetullah Gülen kastedilerek, 'Onun duasını alalım, onun için bir şeyler yapalım. Onun duasıyla buralara geldik, bu kurumları yaşatalım.' gibi sözler sarf edildiğini belirten Çoban, şöyle devam etti:
'Fakat 17-25 Aralık'tan sonra örgütün manevi ve ticari anlamda bizi kullandığını anladım. Ben de buna alet olduğum için kendimden utanıyorum. FETÖ, hizmet hareketi diye başlayıp millete ve devlete karşı ihanet hareketine dönüşmüş, devleti sırtından hançerlemiştir. Bu canavar, 17-25 Aralık'ta dişlerini göstermiş, 15 Temmuz'da ise dişleri kırılmıştır. Yıllarca Pensilvanya'nın isteklerine alet oldum ama biz bunu anlayamadık.'
- 'Avukatlardan şirketleri devredin kaçın talimatı'
Sami Çoban, 2014 yılında yaşanan olayların ardından İzmir'de il başkanlarının toplandığını ifade ederek, '2014 Ege ve Batı Akdeniz Sanayici ve İşadamları Federasyonu'nun İzmir'de yaptığı toplantıya 30 kadar il başkanı katıldık. Burada Manisa'dan gelen 3 avukat bize durumların düzeleceğini söyleyerek üzerimizdeki şirketleri üçüncü kişilere devretmemizi, yurt dışına gitmek isteyenler için de Yunanistan ve Makedonya sınırına yakın noktalar belirlendiğini, durumun acil olduğunu söyledi.' dedi.
Öte yandan örgütün yüksek bedelli kurban hisseleri belirleyerek büyük paralar topladığını anlatan Çoban, 'Bir seferinde kurbanımı Sudan'da kestirdim. Sonrasında bu ülkedeki kurban fiyatının bizim ülkemize göre çok daha uygun olduğunu öğrendim ve Salih Demirayak'a bu durumu anlattığımda bana, kurbanın kesildiğini, önemli olanın niyet olduğunu söylemişti. Ancak bizden bin lira toplanırken, Sudan'da kurban 200 liraya kesiliyor ve aradaki paralar da il imamları tarafından Pensilvanya'ya aktarılıyordu.' diye konuştu.
Duruşmada, Aydın Doğan ile Bodrum'da neden buluştuklarını sorması üzerine Çoban, 'Muğla İmamı Salih Demirayak ile Bodrum'a gittik. Burada Aydın Doğan'ın villasındaki bahçede buluştuk. Demirayak, Fetullah Gülen'in selamını Doğan'a iletti, Doğan Medya ve Cihan Medya grubunun yayınlar konusunda ortaklaşa nasıl hareket edecekleri konuşuldu. Konuşmanın sonunda Aydın Doğan da 'Fetullah Gülen'e benim selamımı iletin' dedi.' iddialarında bulundu.
- 'Örgütün şirketinden ayrılamadım'
Çoban, TUSKON'un 5. Olağan Genel Kurul Toplantısının 2014 yılında yapıldığını ve toplantıda devlet büyükleri ve hükümete karşı nefret ve hakaret içeren sözler söylenince sinirlenip ayrıldığını öne sürdü.
Daha sonra Muğla'da başkanlıktan ayrılmak istediğini ancak İzmir'den gelen iki kişi tarafından tehdit edildiğini öne süren Çoban, şöyle konuştu:
'Ben Salih Demirayak'a Bereket AŞ'den de ayrılmak istediğimi söylemiştim. Bu arada Salih Demirayak'ın İzmir'e tayini çıktı, 3 ay kadar irtibata geçemedim, bana 'Yeni birisi geldiğinde halledeceğiz' dedi. Muğla'ya Ertuğrul diye birisi geldiğinde beni bu kişi ile tanıştırdı ve devir işlemini halletmesini istedi. Sonraki günlerde Ertuğrul ile çok defa görüşmemize rağmen devir işlemlerini gerçekleştirmedi. Hisseleri üzerimden almazsa önüme gelen bir tefeciye satacağımı söylediğimde beni tehdit etti.'
Tutuklu iş adamı Çoban, il imamı Salih Demirayak'ın rektörlük seçimleri öncesi Mansur Harmandar ile evinde görüştüğünü ve bu toplantıda kendisinin de olduğunu da öne sürerek, 'Burada bir pazarlık yapıldı. Üniversitede cemaate yakın kişiler Mansur Harmandar'ı destekleyecekti, Bunun karşılığında bu kişiler korunacak ve görevlerinde yükseltilecekti. Mansur Harmandar rektör seçildi ve cemaate yakın isimler de kısa sürede desteklendi.' iddiasında bulundu.
Aynı yöntemin Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı seçimlerinde de uygulandığını ifade eden Çoban, il imamı Salih Demirayak, eski milletvekili Ali Boğa ve MUTSO Başkanı Bülent Karakuş ile bir iş gezisi için ABD'ye gittiklerini, bu gezi sırasında Fetullah Gülen'in de ziyaret edildiğini öne sürdü. Çoban, burada Demirayak'ın getirdiği himmet paralarını Gülen'e verdiğini de iddia etti.
20.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Muğla'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) Çatı Davası'nda, 22'si tutuklu 41 sanığın 'silahlı terör örgütüne üye olma ve örgüt yöneticiliği' suçundan yargılanmasına devam edildi. Etkin pişmanlık yasasından faydalanan ve itirafçı olan Muğla Sanayici ve İş Adamları Derneği (MUSİD) eski Başkanı Sami Çoban, 'Başkanı bendim. Ancak yönetimin idaresi tamamen imamların elindeydi. İl imamı Salih Demirayak, rektörlük seçimleri öncesi Mansur Harmandar ile evinde görüştü' dedi.
FETÖ/PDY Muğla Çatı Davası'nın duruşması, Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin duruşma salonuna dönüştürülen Muğla Ticaret ve Sanayi Odası'nda görülmeye devam ediyor. Tutuklu 22 sanık, yoğun güvenlik önlemleri altında, cezaevi ring araçlarıyla duruşmanın görüleceği salona getirildi. Tutuksuz sanıklardan da duruşmaya gelenler oldu. Avukatlar da duruşma salonunda hazır bulundu.
Yoklama ile başlayan duruşmada MUSİD eski Başkanı olan iş adamı Sami Çoban, çarpıcı ifadelerde bulundu. İtirafçı olan Çoban, şunları söyledi:
'2015 yılında vefat eden işadamı Abdullah Koçar'ın, 2009 yılında beni FETÖ'nün Muğla İl İmamı Salih Demirayak ile tanıştırmasıyla cemaat ilişkim başladı. Daha sonra kentteki bazı iş adamları ile MUSİD'i kurduk. Zamanla MUSİD'in nasıl çalıştığını ve yapısını öğrendim. Ben başkan görünüyordum ancak yönetimin idaresi tamamen imamlardan oluşuyordu. MUSİD'in yönetimi İl İmamı S.D. ve onun belirlemiş olduğu genel sekreterlerden oluşurdu. Salih Demirayak ve onun gibi il imamı olan tutuklu İlker Kaya kentteki önemli iş adamları ve üst düzey kişileri dernek binasına getirerek sohbetler yapılıyordu. Dernek tamamen örgütün güdümündeydi. Buraya hayır için gelenler de dini duyguları kullanılarak örgütün kıskacına alınıyordu. Dini duygular ile yaklaşamadıkları kişilere de ticari duygularla yaklaşıp, onları örgütün kıskacına alıyorlardı. Bunun en güzel örneği, TUSKON'un yurt dışına düzenlediği iş gezileridir.'
İZMİR'DE TOPLANTI YAPILDI
Çoban, ifadesinde, '2014 Ege ve Batı Akdeniz Sanayici ve İşadamları Federasyonu'nun İzmir'de yaptığı toplantıya 30 kadar il başkanı katıldık. Burada Manisa'dan gelen 3 avukat bize durumların düzeleceğini söyleyerek üzerimizdeki şirketleri üçüncü kişilere devretmemizi, yurt dışına gitmek isteyenler için de Yunanistan ve Makedonya sınırına yakın noktalar belirlendiğini, durumun acil olduğunu söyledi' dedi.
REKTÖR'ÜN EVİNDE BULUŞULDU
İş adamı Çoban, il imamı Salih Demirayak'ın rektörlük seçimleri öncesi Mansur Harmandar (Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü) ile evinde görüştüğünü ve bu toplantıda kendisinin de olduğunu da öne sürerek, 'Burada bir pazarlık yapıldı. Üniversitede cemaate yakın kişiler Mansur Harmandar'ı destekleyecekti. Bunun karşılığında bu kişiler korunacak ve görevlerinde yükseltilecekti. Mansur Harmandar rektör seçildi ve cemaate yakın isimler de kısa sürede desteklendi' dedi.
Aynı yöntemin Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı seçimlerinde de uygulandığını iddia eden Çoban, il imamı Salih Demirayak, AK Parti Muğla Eski Milletvekili Ali Boğa ile Muğla Ticaret ve Sanayi Odası (MUTSO) Başkanı Bülent Karakuş ile bir iş gezisi için ABD'ye gittiklerini, bu gezi sırasında Fethullah Gülen'in de ziyaret edildiğini öne sürdü. Çoban, burada Demirayak'ın getirdiği himmet paralarını Gülen'e verdiğini de iddia etti.
Duruşma, diğer sanıkların ifadeleri ile devam edecek.
FETÖ'YE İLK DAVAYI AÇAN SAVCI SANIK AVUKATI OLDU
Duruşma arasında gazetecilere açıklama yapan tutuklu sanıklardan itirafçı olan iş adamı Sami Çoban'ın avukatı eski DGM Cumhuriyet Başsavcısı Nuh Mete Yüksel, 2000 yılında hakkında dava açması neticesi Fetullah Gülen'in ABD'ye kaçtığını ve halen ABD'nin 'kucağında oturduğunu' söyledi.
FETÖ'nün ülkede irticai faaliyetler başlattığını, hizmet hareketi söyleminin yalan ve milleti kandırmaktan ibaret olduğunu ifade eden Yüksel, şöyle konuştu:
'Türk çocuklarını bu menfur hareketin içine soktu. Bu nedenle ben özellikle büyük bir Atatürk düşmanı, Cumhuriyet düşmanı olduğunu gördüğüm için hakkında soruşturma başlattım. Ben soruşturmayı başlatır başlatmaz Amerika'ya kaçtı. Halen Amerika'nın kucağında oturuyor. Halbuki Yunan Sokrates kendisini kaçırmak için gelen talebelerine 'Ben memleketimin kanunlarından kaçmam' demişti. Bu alçak büyük bir ihanet içerisinde hala Amerika ile işbirliği halinde.'
Yaptığı işlerden hiçbir zaman pişmanlık duymadığını belirten Yüksel, hiçbir zaman kaçmadığını aynı hareketi bugün de olsa yapacağını, mücadelesinin devam ettiğini dile getirdi.
İtirafçılığın çok önemli bir konu olduğunu vurgulayan Yüksel, 'Örgütü bitirmenin, çökertmenin tek yolu, en kesin yolu içeride bulunan arkadaşların örgüt hakkındaki bütün bildiklerini anlatmaları. Bunu yaparlarsa zaten devlet ve mahkemeler hem adildir, hem şefkatlidir. Onlara da kucak açacaktır. Örgütü bu yönden çökertebiliriz ancak başka türlü örgütü çökertmek zor.' diye konuştu.
Yüksel, 'Müvekkilim vatansever bir kişidir. Bildiklerini anlattı. Tehlikeyi görerek anlattı. Bu yüzden bundan zarar görecek olan çevreler, insanlar saldırıya geçtiler. Gerek müvekkilime, gerek ailesine ve gerekse biz avukatlarına saldırı devam ediyor. Ama biz de mücadelemizi sürdüreceğiz ve devam edeceğiz' dedi.
Sanıkların ifadelerinin devam ettiği duruşmaya yarına kadar ara verildi.
YÜKSEL BİR DE YAZILI AÇIKLAMA YAPTI
Fetullah Gülen hakkında ilk iddianameyi hazırlayan eski DGM Başsavcısı Nuh Mete Yüksel, basında yer alan haberlerin ardından yazılı bir de açıklama yaptı. Yüksel yaptığı yazılı açıklamada, 'FETÖ/PDY Muğla davasında itirafçı olan Sami Çoban adlı kişinin müdafiliğini yaptığım doğrudur. Müvekkilim Sami Çoban yargılandığı bu davada itirafçı olmuştur. Sami Çoban'ın verdiği ifade çok mühimdir. Çünkü verdiği ifade ile FETÖ örgütünün çökmesine yardımcı olmuştur. Bu hain örgütün Muğla ilinde çözülmesi ve çökertilmesinde Sami Çoban'ın ifadesi önem taşımış ve bu hain örgütün hedefi olmuştur. Ancak etkin pişmanlıktan yararlanıp örgütün çözülmesi, bir takım çevreleri anlıyoruz ki son derece rahatsız ve tedirgin etmektedir. Yüce Türk devletinin şefkatli kollarına sığınan ve pişman olan Sami Çoban'ın ifadeleri örgütün çözülmesinde önemlidir' dedi
21.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Tutuklu sanıklar, cezaevinden duruşmanın yapılacağı Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Salonu'na getirildi.
Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya, aralarında örgütün şifreli haberleşme programı 'ByLock'u kullandıkları iddia edilenlerin de bulunduğu tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu.
Bazı sanıklar etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediklerini belirterek, örgütün Muğla'daki yapılanması, şirketler ve iş adamları üzerinden yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Duruşmaya, FETÖ'nün mülkiye yapılanmasından tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılan eski Muğla Valisi Fatih Şahin, Muğla'daki FETÖ yapılanmasıyla ilgisinin bulunmadığı, il sorumlularını tanımadığını, görüşme yapmadığını savundu.
'Artık cin lambadan çıkmıştır, yaptığımız her şey ortada'
Tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS ile bağlanan örgütün sözde il sorumlularından olduğu öne sürülen 'Ertuğrul' kod adlı şüpheli İlker Kaya ise 'Oradaki tutuklu ve tutuksuz sanıklara sesleniyorum. Artık cin lambadan çıkmıştır. Yaptığımız her şey ortada, bundan kaçış yok. Bazı sanıklar neden hala bazı şeyleri anlatmıyor. Herkes bildiğini anlatsın. Yapılan suç ve suçlamalara mahkeme karar verecek. Cezamız varsa çekelim. Ben tüm samimiyetimle örgütle ilgili bütün bildiklerimi anlattım. Sizler de bildiklerinizi anlatın hiçbir şeyi saklamayın.' ifadesini kullandı.
Mahkeme heyeti sanıkları dinledikten sonra tanık beyanları ve sunulan delillerle ilgili sanıklar ve avukatlarına söz verdi.
Duruşmaya, yarın devam edilecek.
22.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
FETÖ/PDY Muğla Çatı Davası'nın duruşması, Muğla Ticaret ve Sanayi Odası'nın, Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonuna dönüştürülen salonunda görülmeye devam etti. 'Silahlı terör örgütüne üye olma ve örgüt yöneticiliği' suçlamasıyla yargılanan tutuklu 22 sanık, yoğun güvenlik önlemleri altında, cezaevi ring araçlarıyla duruşmanın görüldüğü salona getirildi. Tutuksuz sanıklardan da duruşmaya gelenler oldu. Avukatlar da duruşma salonunda hazır bulundu.
Davanın ilk duruşması sonunda dava savcısı mütalaasını verdi. Savcı mütalaasında sanıklardan 'Etkin pişmanlık'tan yararlanmak isteyen ve itirafçı olan İl İmamı İlker Kaya, Tahir Palaska, Veysi Yeşilmen, Mustafa Apaydın ve Hüseyin Turgut'un tahliyelerini talep etti.
Bugün ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, MUSİD eski Başkanı Sami Çoban ile Tahir Palaska, Mustafa Apaydın, Saffet Gökçeoğlu, İlker Kaya, Veysi Yeşilmen ve Hüseyin Turgut'un tahliye edilmesine karar verdi.
Tahliye kararının ardından salonda büyük sevinç yaşanırken, duruşma 2 Ocak tarihine ertelendi.
DAVA
22'si tutuklu 41 şüphelinin yargılandığı FETÖ/PDY Muğla çatı davasında sanıklar hakkında 'Silahlı terör örgütü yöneticisi veya üyesi olmak, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak ve Bankacılık Kanunu'na muhalefet' suçlarından iddianame hazırlandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 29 Nisan 2015 tarihinde ifadesine başvurulan gizli tanık 'Burak'ın Muğla'daki FETÖ yapılanmasına ilişkin ifadesine başvurulması üzerine dosya Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi. 8 Eylül 2017 tarihinde Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı. İddianame kapsamında FETÖ'ye bağlı olarak Muğla'da faaliyet gösteren ve örgütün kontrolünde olduğu değerlendirilen Bereket Özel Eğitim Hizmetleri A.Ş. ve Çağlayan Dağıtım Pazarlama Basım Yayın Özel Eğitim Hizmetleri A.Ş.'nin ortakları, örgütün sözde il imamı ve onların yardımcısı olan kişiler ile mütevelli heyeti soruşturmaya dahil edildi. Hazırlanan iddianamede, Muğla'daki FETÖ'ye ait okul, dershane ve yurtların Bereket Özel Eğitim Hizmetleri Ticaret A.Ş. üzerinden faaliyete geçirildiği, örgüt üyelerinin bu şirket üzerinden sigortalanarak okul, yurt, dershane hatta örgüte ait öğrenci evlerinde faaliyet gösterdikleri, himmet, kurban, bağışı gibi paraların toplandığı, örgüt liderinin talimatlarının örgüt üyelerine iletildiği faaliyetler olan örgüt toplantılarının buralarda yapıldığı, bu şirketin örgütün diğer il ve ilçelerde örgütün kontrolündeki diğer şirketler ile irtibatlı olduğu, her birinin örgütün sözde il imamına bağlı olarak faaliyetlerini yürüttükleri iddianamede yer aldı.
FETÖ'nün kumpas kurduğu Nuh Mete Yüksel FETÖ sanığının avukatı
FETÖ/PDY çatı davasında itirafçı olan Sami Çoban'ın avukatlığını DGM eski Başsavcısı Nuh Mete Yüksel yapıyor. Yüksel, 22 Ağustos 2000 tarihinde Fetullah Gülen hakkında 'Laik devlet yapısını değiştirerek, yerine dini kurallara dayalı devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup faaliyetlerde bulunduğu' gerekçesiyle dava açmıştı. Gülen, 10 yıl hapis istemiyle açılan davadan önce 1999 yılında ABD'ye gitmişti. Ankara 2 No'lu DGM heyeti, Gülen'in gıyaben tutuklanmasına karar verirken, Ankara'nın kararını İstanbul 2 No'lu DGM bozdu. Nuh Mete Yüksel'in hazırladığı iddianameyi Ankara 2 No'lu DGM'nin kabul etmesinin ardından ise dava açıldı. Yapılan duruşmalarda Yüksel, Gülen'in tutuklanmasını talep etti. 3 Haziran 2002 tarihinde yapılacak Gülen duruşmasına kilitlenmişken, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Çağdaş Eğitim Vakfı'na yaptığı operasyonda Yüksel'e ait görüntülerin olduğu öne sürülen kasetler bulundu. Ankara'da bir avukatlık bürosunda çekilen 4 dakika 52 saniyelik görüntü uzun bir süre gündemde kalmıştı. HSYK ise Yüksel'i DGM savcılığından aldı.
Paralel yapı-25 Eylül (2017) 'Muğla 41 sanık İl Çatı Yapılanması' davası
(24 Aralık 2017, 14:26)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: