İstanbul'da, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, jandarma ve eski emniyet görevlileri ile ana dava hükümlülerinin de aralarında bulunduğu 85 sanıklı davaya devam edildi. Duruşmada, dönemin İstanbul Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlileri Bekir Yokuş, Emre Cingöz, Ecevit Emir, Hacı Şefik Şimşek ve Şeref Ateş'in tahliyesine karar verildi. Sanıklar hakkında yurt dışına çıkış yasağı konuldu. Böylece davada tutuklu sanık sayısı 11'e düştü.
10.12.2017 11:05 İstanbul'da, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, jandarma ve eski emniyet görevlileri ile ana dava hükümlülerinin de aralarında bulunduğu 85 sanıklı davaya devam edildi.
04.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler, jandarma ve eski emniyet görevlileri ile ana dava hükümlülerinin de aralarında bulunduğu 16'sı tutuklu, 10'u firari 85 sanıklı davanın 12. duruşması başladı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, bu davanın yanı sıra Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik diğer davalarda da tutuklanan eski emniyet müdürleri Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer, Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz, gazeteci Ercan Gün ile eski jandarma-emniyet görevlilerinin de aralarında yer aldığı 13 tutuklu sanık katıldı.
Eski Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay'ın da yer aldığı 6 tutuksuz sanığın da hazır bulunduğu duruşmaya, bazı tutuklu veya hükümlü sanıkların Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılımı sağlandı.
Duruşmada celse arasında mahkemeye gelen belgeler okundu.
05.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, eski emniyet müdürü Ramazan Akyürek ve eski Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ile eski jandarma-emniyet görevlilerinin de aralarında yer aldığı 11 tutuklu sanık katıldı. 4 tutuksuz sanığın da hazır bulunduğu duruşmaya, bazı tutuklu veya hükümlü sanıkların Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılımı sağlandı.
Duruşmada, tutuklu sanık dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Metin Yıldız savunmasını yaptı.
Sanık Yıldız, Dink cinayetinden 6 ay önce dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz'e hitaben, 'Arkadaşların elde ettikleri önemli bilgiler var. Yasin Hayal, Hrant Dink isimli gazeteciyi öldürmeyi planlamış' dediğini ve Öz'ün de kendisine, 'Sonra görüşelim' cevabını verdiğini söyledi. Ertesi gün sanık albay Ali Öz, not aldığı küçük bir kağıtla komutanı Ali Öz'ün odasına girdiğini anlatan sanık Yıldız, 'Söylenen bilgileri tamamen, düzgünce izah ettim. 'Bilgileri kim verdi?' dedi. 'Coşkun İğci isimli şahıs, Veysel Şahin'in tanıdığı kişi' dedim. 'Tamam baksınlar o zaman' dedi. Tekrar emir vermedi, 'Sonra emir veririm' şeklinde beyanı oldu' dedi. Sanık Yıldız, Dink'in öldürüleceği bilgisini komutana ilettikten sonra emir beklediğini ve diğer görevlerine yoğunlaştığını, ek görevleri nedeniyle ilettiği bilgiyi takip edemediğini ve bu konuda komutanından bir emir talimat almadığını da ifade etti.
'İSTİHBARAT KUSURU VARDIR'
Cinayetin işlenmesinden sonra komutanın yönlendirmesi üzerine il emniyete gittiğini söyleyen sanık Metin Yıldız, 'Şube müdürleri oradaydı. Bir hengame vardı. Daha sonra il merkez gazinodaki odamda toplandık. Gazi Günay, 156 jandarma harekat merkezine yapılan ihbarın içeriğini de getirdi. Cinayetten sonra edinilen bilgiler haber kayıt bildirim formu üzerine eklendi. Okan Şimşek'e, 'ilk söylediğinde bu kadar bilgi yoktu' dedim. 'Yasin Hayal'e para gönderildiği gibi bilgileri ben size söyledim, siz de ilettiniz' dedi. Ben de, 'Bu kadar teferruatlı olduğunu hatırlamadım' diye söyledim. Çünkü yazılı bilgi değildi, bilgiler havada kaldı. Yasin Hayal'in ve 3-4 kişinin bu eylemi gerçekleştireceği kesindi. İstihbarat kusuru vardır, bunun bir mazereti yok' diye konuştu.
'BİLDİRME YETKİM YOK'
Sanık Metin Yıldız, cinayetten 6 ay önce Temmuz ayında elde ettikleri bilgiyi yetkisi olmadığı için gönderemediğini ve jandarma komutanının imzası olmayan haber kayıt formunu istihbarat müdürünün gönderme yetkisinin olmadığını söyleyerek 'Bildirme yetkim yok. Bildirilmesi için teklif ettim. Komutan, 'Hazırlayıp getir' demediği için kendi başıma bildiremezdim. Bana, 'yapma' demedi, bir şey söylemedi' dedi. Haber kayıt formunun gönderilme maksadının suçların tespitine yönelik olduğunu ve suç kapatmanın hedeflenmediğini öne süren sanık Yıldız, 'Cinayetten 6 ay önce Coşkun İğci'den alınan bilgiyi gizleyecek olsam haber kayıt formu gönderilmesini neden sağlayayım? İstihbarat zaafiyetini gizlemek için verdiğim iddiası doğru değil. Çünkü ortada istihbarat zaafiyeti yok. Zaten 6 ay öncesinden bilgi alınmıştır ancak bilgi değerlendirilmemiştir. Bunun nedeni de ben değilim. Hiç gönderilmeseydi bana böyle bir soru sorulmayacaktı' şeklinde konuştu.
'MÜFETTİŞ İFADESİNDEN SONRA AKTİF BİR GÖREVİM OLMADI'
Cinayet sonrasında müfettişlerin Trabzon'a geldiğini, 'Coşkun İğci'nin bilgileri cinayetten sonra verdiğine yönelik müfettişlere ifade vermesi gerektiği' yönünde sanık albay Ali Öz'ün emri üzerine bu şekilde ifade verdiğini söyleyen sanık Metin Yıldız, 'Evet kanunsuz bir emir yerine getirilmemeli, farkındayım. Hata yaptığımı da söylüyorum. O dönem tecrübesizliğim ve acemiliğim var. Eşimle ilgili sağlık problemleri vardı. Ali Öz gerekli kolaylığı sağlamıştı bana, ona gönül borcum oldu. İfademi müfettiş Şükrü Yıldız aldı. 'Trabzon emniyeti görevini çok iyi yaptı. Görevini yapmayan sen ve istihbarat şubesidir' demişti. Bu lafı hiç unutmuyorum. Komutanımın emriyle o ifadeyi verdim. Belki günü kurtardım ama Coşkun İğci ifade verecekti zaten. Yanlış bilgi verdiğimiz ilerde ortaya çıkacaktı bunu da biliyordum. Sonra Ali Öz tayin için dilekçe yazmamızı istedi. Gazi, Okan ve Veysel ile birlikte il dışına tayinimiz çıktı. Müfettiş ifadesinden sonra da aktif hiç bir görevim olmadı' dedi.
Savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçilen Yıldız, Dink ailesinin avukatı Hakan Bakırcıoğlu'nun cinayet günü Yasin Hayal'in nerede olacağına dair bir çalışma yaptınız mı sorusuna, 'Olay gününü çok hatırlamıyorum, televizyonda seyrettim, şubeye döndüm. Hatırladığım kadarıyla herhangi bir işlem yapmadık. Öyle bir çalışma olmadı.' yanıtını verdi.
Ogün Samast ismini cinayetten önce hiç duymadığını savunan Yıldız, Coşkun İğci'nin de kendilerinde kayıtlı haber elemanı olarak görünmediğini öne sürdü.
ALİ ÖZ: 'Ne Hrant Dnik'i ne de çıkardığı gazeteyi bilmiyordum'
Yıldız'ın çapraz sorgusunun ardından dönemin Trabzon İl Jandarma Alay Komutanı Ali Öz'ün savunmasına geçildi.
Dink'in öldürülmesi olayının ardından müfettişlerce inceleme yapıldığını anlatan Öz, yapılan araştırma sırasında kendilerinden istenen bütün belgeleri sunduğunu söyledi.
Müfettişlerce daha sonra yazılı ifadesinin istendiğini dile getiren Öz, yazılı ifadesini de gönderdiğini kaydetti.
Öz, rapor doğrultusunda 2 jandarma personeli hakkında yasal süreç başlatıldığını belirterek, bu soruşturma kapsamında da kendisi hakkında görevi ihmal suçundan Trabzon'da açılan davada 6 ay ceza aldığını ifade etti.
Hakkında dava açılan ve ilk ifadelerini değiştiren personelin cinayet bilgisini kendisine söylediklerini beyan ettiğini ifade eden Öz, bunu hatırlamadığını savundu.
Ne Hrant Dink'i ne de çıkardığı gazeteyi bilmediğini iddia eden Öz, 'O gazeteyi ne aldım ne de okudum. Ogün Samast ve Yasin Hayal veya alınan şahısların tamamı ile ne olay öncesi, ne sırası ne de sonrası irtibatım, ilişkim yoktur. İsimlerini basından öğrendim.' diye konuştu.
Sanık Ali Öz, burada suçlanmasının tek nedeninin o süreçte Trabzon'da komutan olmasından kaynaklandığını savunarak, arandığını öğrendikten sonra kendi isteğiyle İstanbul'a gelerek Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne teslim olduğunu aktardı.
- 'Tek hatam şubeye fazla güvenmem'
Öz, cinayet bilgisinin kendisine aktarıldığını hatırlamadığını savunarak, 'Böyle bir bilgi alındıysa yapılması gerekenler vardır. Şifahi olarak bana aktarılması sorumluluğu başlarından atmak için bahanedir. Bu usullere de uygun değil.' dedi.
Cinayetten bir gün sonra yazılan haber kayıt bildirim formunu kendisinin hazırlamadığını iddia eden Öz, o gün Trabzon'da olmadığını savundu.
Öz, istihbari bilgileri alan personelin önce bunu bir mantık süzgecinden geçirerek değerlendirdiğini belirterek, savunmasına şöyle devam etti:
'Önemli görüyorsa tim komutanına bildirir, bu komutan da önemli olduğuna kanaat getirirse bu bilgiyi raporlar, kayıt ettirir ve şube müdürüne aktararak ilgili yerlere gönderir. Kayıtların yapılması, takibi, imza atılması, şube tarafından yapılır. Bu işleri komutan yapmaz. Bunu yapmaya ne zamanım ne de gücüm vardır. Burada benim hatam, geçmişteki olaylar ve faaliyetlerdeki çalışmalarından dolayı şubeye fazla güvenmem ve kontrol etmemem olmuştur. Personelin art niyetli olmadığı kanaatindeyim. Bu olay atlanmış ve atlanan bilgi de kayıtlara girmediğinden işlem yapılamamıştır.'
- 'Komutan olmam nedeniyle suçlanıyorum'
Sanık Ali Öz, ne FETÖ ne de diğer terör örgütleriyle bir ilgisinin olmadığını anlatarak, aksine halen terör örgütlerinin hedefi konumunda olduğunu söyledi.
Dink'in ölümüyle bir ilgisinin olmadığını savunan Öz, 'İddianamede bana yönelik haksız suçlamalar yapılmıştır. 15 aydır tutukluyum. Olaya karışan şahıslarla bir irtibatım yok. Terör örgütüyle bağlantımı ortaya koyacak ve bana yöneltilen suçları işlediğime dair herhangi bir bilgi, belge belge yoktur. O tarihte komutan olmam nedeniyle suçlu kabul edilip hakkımda suçlamalar yöneltilmiştir.' diye konuştu.
Savunmasının ardından çapraz sorgu sırasında söz alan tutuklu sanık Metin Yıldız, sanık Öz'e her gün tüm Türkiye'de saat 11.00'de günlük asayiş toplantılarının yapıldığını hatırlatarak, 'Siz bu aldığınız (Dink'in öldürüleceği bilgisini) bilgiyi her gün valilikte emniyetle düzenlediğiniz toplantıda dile getirdiniz mi?' diye sordu.
Söz konusu soru üzerine 'Bilgi bana yazılı olarak ne zaman aktarıldı.' sorusunu yönelten Öz'e sanık Metin Yıldız, 'Böyle bir bilgiden haberiniz var mı?' dedi. Öz de bundan haberinin olmadığını söyledi.
Mahkeme heyeti, Öz'ün çapraz sorgusuna devam edilmek üzere duruşmayı 7 Aralık perşembe gününe erteledi.
07.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, eski emniyet müdürü Ramazan Akyürek, eski Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ve gazeteci Ercan Gün ile eski jandarma-emniyet görevlilerinin de aralarında bulunduğu bazı tutuklu sanıklar ile tutuksuz sanıklar hazır bulundu.
SAMAST İLE İRTİBAT İDDİASINI REDDETTİ
Duruşmada, tetikçi Ogün Samast'ın telefon rehberinde 'Komutan' olarak kayıtlı olduğu iddia edilen Trabzon İl Jandarma Komutanlığında görevli sanık Ahmet Faruk Aydoğdu savunma yaptı.
Sanık Aydoğdu, irtibatlı olduğu iddiasını reddederek Dink cinayetinden önce kasım ayında, Samast'ı karıştığı bir kavgayla nedeniyle görevlendirilmesi üzerine savcının talimatıyla babasına teslim ettiğini söyledi. Sanık Aydoğdu, 'Ogün Samast'ın yaşı küçüktü, o nedenle babasını aradım. Samast, Pelitli'de bir kafede çalışıyordu. Devriyede kimlik kontrolü yapmak için kafeye gittiğimizde bir iki kere daha orada görmüştüm. Samast'la irtibatım olduğu iddialarını reddediyorum' dedi.
'ALİ ÖZ 'KONUYU KAPAT' DEDİ'
Daha sonra o dönem Trabzon Jandarma İstihbarat Şubesi'nde Aşırı Sağ Faaliyetler Masasında Unsur Komutanı olduğunu belirten sanık Hüseyin Yılmaz'ın savunmasına geçildi. Sanık Yılmaz ifadesinde, sanık Okan Şimşek'in Mc Donalds bombacısı Yasin Hayal'in İstanbul'da Ermeni bir gazeteciyi öldürmek için plan yaptığına dair duyum aldıklarını belirttiğini ve sanık Ali Öz'ün de (eski Trabzon İl Jandarma Komutanı) olduğu toplantıda sanık Metin Yıldız'ın konuyu gündeme getirdiğini, ancak Öz'ün 'Konuyu kapat. Sonra konuşalım' dediğini ve konunun bir daha gündeme gelmediğini öne sürdü.
AGOS ÇEVRESİNDEKİ GÖRÜNTÜLER İZLENDİ
Savunmaların ardından tutuklu sanık ve sanık avukatlarının talepleri alındı. Taleplerini dile getiren tutuklu sanıklardan dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat görevlilerinden Emre Cingöz'ün, cinayet günü Agos Gazetesi çevresinde olduğuna dair iddiaları reddetmesi ve kamera görüntülerde görünen kişinin kendisi olmadığını söylemesi üzerine söz konusu görüntüler duruşmada izletildi. Başkan Horasan, kamera görüntülerine göre Emre Cingöz olduğu belirtilen kişinin dosyadaki fotoğrafı ile görüntülere baktı. Görüntülerin izlenmesi sırasında Cingöz, görüntüdeki kişinin kendisi olmadığını tekrar söyledi. Mahkeme heyeti duruşmayı yarına erteledi.
08.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, eski emniyet müdürü Ramazan Akyürek, eski Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ile eski jandarma-emniyet görevlilerinin de aralarında bulunduğu bazı tutuklu sanıklar ile tutuksuz sanıklar, avukatları ve Dink ailesinin avukatları hazır bulundu.
Haftabaşından beri süren davanın son oturumunda, tarafların talepleri alındı.
5 SANIĞA TAHLİYE
Taleplerin tamamlanmasının ardından mahkeme heyeti kısa ara kararını açıkladı. Heyet, dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlileri Bekir Yokuş, Emre Cingöz, Ecevit Emir, Hacı Şefik Şimşek ve Şeref Ateş'in 'HTS kayıtlarındaki baz bilgilerinin cinayet an ve yeri ile örtüşmemesi, olay mahallinde olduğu iddia edilen kişilere ait görüntülerin sanıklarla uyuşmadığına dair 10 Ekim 2017 tarihli Adli Tıp Kurumu raporu ve tutuklu kaldıkları süreyi' dikkate alarak tahliyelerine karar verdi. Sanıklar hakkında yurtdışına çıkış yasağı koyan heyet, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü ve İstanbul Jandarma Komutanlığı'ndan Dink'le ilgili tüm işlem kayıtlarının istenmesine karar verdi.
Hrant Dink ile ilgili geçmiş dönemde telefon dinlemesi olup olmadığının Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'ndan (BTK) sorulmasını karara bağlayan heyet, duruşmayı 29-30 Ocak ve 1-2 Şubat tarihlerine erteledi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan 168 sayfalık iddianamede, Ramazan Akyürek ile Coşgun Çakar'ın 'tasarlayarak kasten öldürmek' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 'silahlı örgüt kurmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma' suçlarından da 23 yıldan 44'er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
Sanıklardan Ali Fuat Yılmazer'in 'tasarlayarak kasten öldürmek' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 'silahlı örgüt kurma, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma' suçlarından 19 yıldan 32 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç ve eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler'in 'kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi ve görevi kötüye kullanma' suçlarından 15 yıl 6 aydan 22'şer yıla kadar hapisle cezalandırılması öngörülüyor.
Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un 'görevi kötüye kullanma' suçundan 6 aydan ikişer yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilen iddianamede, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ve eski Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarattan Sorumlu Müdür Yardımcısı Hasan Durmuşoğlu'nun 'kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, görevi kötüye kullanma ve resmi belgeyi yok etme' suçlarından 18 yıl 6 aydan 29 yıl altışar aya kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
Cinayetin işlendiği dönemde İstihbarat Daire Başkanlığında görevli komiser Yılmaz Angın, İstihbarat Daire Başkanlığı C Büro Şube Müdür Yardımcılığı görevini yürüten Tamer Bülent Demirel ve Osman Gülbel, Trabzon'da polis memurluğu yapan Muhittin Zenit, Mehmet Ayhan, Onur Karakaya, komiser yardımcısı Özkan Mumcu, Trabzon İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı görevini yürüten Ercan Demir ve Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü yapan Faruk Sarı hakkında 'tasarlayarak kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilen iddianamede, bu sanıklar hakkında ayrıca 'silahlı örgüte üye olmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma' suçlarından farklı oranlarda hapis cezaları isteniyor.
İddianamede, dönemin İstihbarat Daire Başkanlığında görevli Şube Müdürü Yunus Yazar, eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdür Yardımcısı Ali Poyraz, o dönem komiser olan Hamdi Egbatan, Mehmet Akif Yılmaz, Serkan Şahan, Ömer Faruk Kartın, polis memuru Mehmet Uçar ve dönemin mülkiye müfettişi Şükrü Yıldız'ın ise 'silahlı örgüte üye olmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma' suçlarından farklı oranlarda hapis cezalarına çarptırılmaları talep ediliyor.
Süreç
Dönemin özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 sanığın yargılandığı davada 17 Ocak 2012'de verdiği kararla tutuklu sanık Yasin Hayal'in, 'Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, yazar Orhan Pamuk'u tehdit etmekten 3 ay ve 'ruhsatsız silah bulundurmak' suçundan da 1 yıl hapisle cezalandırılmasını, 'silahlı terör örgütü yöneticisi olmak' suçundan ise beraatini kararlaştırmıştı.
Tutuklu sanıklardan Erhan Tuncel'in de 10 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına hükmederek tahliyesine karar veren heyet, sanıklardan Ersin Yolcu'yu 12 yıl 6 ay, Ahmet İskender'i 13 yıl 4 ay ve Salih Hacısalihoğlu'nu 2 ay 15 gün hapisle cezalandırmış, bütün sanıkların 'silahlı terör örgütü üyeliği' suçundan beraatine hükmetmişti.
Bozma kararı
Yargıtay 9. Ceza Dairesi de 'örgüt' yönünden verilen beraat kararını bozarak, sanıkların 'silahlı terör örgütü' değil, 'suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt' üyesi oldukları gerekçesiyle yargılanmalarına hükmetmişti.
'Kasten öldürmeye azmettirme' ve 'Orhan Pamuk'u tehdit' suçlarından sanık Yasin Hayal'e verilen mahkumiyet kararını onayan daire, Yasin Hayal hakkında 'silahlı terör örgütü kurma, yöneticisi olma' suçundan verilen beraat kararını ise 'suç örgütü kurma ve yönetme' suçundan mahkumiyet gerektiği için bozmuştu.
Sanıklardan Erhan Tuncel'in 'patlayıcı madde imal etme' suçundan mahkumiyet kararını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 'kasten öldürmeye azmettirme' suçundan beraat hükmünü ise sanığın Dink'in öldürülmesi suçuna yardım suretiyle iştirak etmesi sebebiyle mahkumiyeti gerektiği için bozmuştu.
'Silahlı terör örgütü yöneticisi olma' suçundan beraat kararı da 'suç örgütü üyesi olma' suçundan mahkumiyeti gerektiği gerekçesiyle bozulan Tuncel hakkında, Trabzon'da 24 Ekim 2004'te McDonalds'ın bombalanması olayında, 'genel güvenliği kasten tehlikeye sokma, mala zarar verme ve 6 ayrı kasten yaralama' suçlarından verilen mahkumiyet kararı da bozulmuş, bu eyleminin '6 ayrı kasten öldürmeye teşebbüs' suçunu oluşturacağına karar verilmişti.
Yargıtay kararının ardından davanın yeniden görülmesine İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlanmış, bu mahkemede 6 duruşma yapıldıktan sonra dosya, Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması üzerine İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, kamu görevlilerine ilişkin iddianameyi kabul ettikten sonra dava dosyasını, Ogün Samast, Yasin Hayal ve Erhan Tuncel'in de aralarında bulunduğu, haklarındaki hükümler Yargıtay tarafından bozulan 8 sanıklı ana davayla birleştirilmesi için İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk etmişti. Bu mahkemenin heyeti, 'Birleştirme kararında muvafakat talep edilmediği, mahkemenin terör suçlarına bakmakla görevli olmadığı, ana davada yargılamanın ileri aşamaya geldiği ve bu davada yargılananlarla yeni davada yargılanacak kamu görevlileri arasında ortak sanık bulunmadığı' gerekçeleriyle dosyayı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne iade etmişti.
Mahkemeler arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi için dosyaların gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesi, iki davayı birleştirip, davaların İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesine karar vermişti.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler ve jandarma görevlilerinin de aralarında bulunduğu 50 sanık hakkında Hrant Dink cinayetine ilişkin açılan yeni davanın, aralarında Ogün Samast, Erhan Tuncel, eski emniyet müdürleri Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer, Coşkun Çakar'ın da yer aldığı 35 sanıklı ana dava ile birleştirilmesine hükmetmişti.
Heyet, birleşen 85 sanıklı Hrant Dink cinayeti davası kapsamında, FETÖ elebaşısı sanık Fetullah Gülen'in yurt dışında bulunması ve kendisine ulaşılamaması nedeniyle gıyaben tutuklanmasını, aralarında Ekrem Dumanlı, Zekeriya Öz'ün de bulunduğu 6 sanık hakkında da yakalama kararı çıkarılmasını kararlaştırmıştı.
Paralel yapı-21 Mart (2017) 'İstanbul 85 sanık (50+35) Dink Cinayeti ve Fetö bağlantısı' birleşik davaları
(10 Aralık 2017, 11:05)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: