İzmir'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu, 279 kişinin yargılandığı davanın görülmesine devam edildi.
09.12.2017 16:23 İzmir'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu, 279 kişinin yargılandığı davanın görülmesine devam edildi.
04.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayda alınan duruşmada tanık olarak ifade veren Kurmay Kıdemli Albay Cengiz Fitoz, tutuklu sanık eski Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanı Murat Yılmazarslan'ın ardından Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanı olarak bir süre görev yaptıktan sonra Ankara'ya tayininin çıktığını belirtti.
15 Temmuz 2016'da ailesiyle Bodrum'da tatilde olduğunu vurgulayan Fitoz, FETÖ'nün askeri kalkışmasını televizyondan izlediğini ve sosyal medyadan baktığı haberlerden öğrendiğini söyledi.
O dönem Yılmazarslan'ın yardımcısı olarak görev yaptığını, tüm personelin birliğe çağrılmasına rağmen kendisinin bunun dışında tutulduğunu savunan Fitoz, saat 02.00 sıralarında birliği arayarak olaylara ilişkin bazı bilgiler aldığını ve Yılmazarslan'ın sürekli makam odasında ve oda kapısının kapalı tutulduğunu duyduğunu dile getirdi.
Ertesi gün Bodrum'dan İzmir'e döndüğü sırada Ege Ordusu Komutanlığından cep telefonundan aranarak ulaşamadıkları Yılmazarslan'ın nerede olduğunun sorulduğunu anlatan Fitoz, Ege Ordusu Komutanı Orgeneral Abdullah Recep tarafından birliğin başına geçme emri verildiğini kaydetti.
Birliğe ulaştığında Yılmazarslan'ı göremediğini anlatan Fitoz, Valiliğin oluşturduğu kriz masasına hiçbir görevlendirilme yapılmadığının tespit etmesinin ardından buraya hızlı bir şekilde personel gönderdiğini, Birliğin emniyetini sağlamasından sonra da olanlarla ilgili inceleme başlattığını ifade etti.
Tanık astsubay C.M. ise darbe girişiminin yaşandığı gece Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanlığında nöbetçi olduğunu, harici dış hattan gelen telefondaki bir komutanın, Yılmazarslan'ın emriyle personelin toplanması talimatı verildiğini aktararak, önce bu talimata bir anlam veremediğini ancak bunun bir eğitim ya da tatbikat olabileceği kanaatine vardığını, talimatın darbe teşebbüsüyle ilgili olabileceğini hiç düşünmediğini beyan etti.
16 Temmuz saat 00.30 sıralarında kırmızı hattan araya bir komutanın, 'Deniz hudutları kapatıldı. Hiçbir gemi limandan giriş ya da çıkış yapmayacak. Bunun aksine hareket edenler cezalandırılacaktır.' şeklinde emir verdiğini anlatan tanık C.M, bunu ivedi bir şekilde üstlerine aktardığını, o gece ve sonrasında darbe girişimine destek verecek bir emir almadığını, bu yönde kimseye emir vermediğini anlattı.
Tanık yüzbaşı M.B. de 15 ve 16 Temmuz'da hiçbir şekilde seyre kalkmadıklarını, gemide beklediklerini belirterek, hukuk dışı bir eylemde bulunmadığını dile getirdi.
Gemide emniyetli bir şekilde bekledikleri sırada gelen sözde sıkıyönetim direktifi emir ve mesajını okuduklarını ancak ona ilişkin hiçbir şey yapmadıklarını ileri süren M.B, saat 04.30 sıralarında gelen bir telefonla 'Gemiden, emniyetli bir bölgeye ateş edilmesi' yönünde bir emir aldıklarını fakat gemi komutanının bunu yerine getirmediğini ileri sürdü.
Duruşmada tanık olarak ifade veren Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutan Vekili Albay Mete Çağlar, darbe teşebbüsünün yaşandığı zaman Marmaris'te görev yaptığını, sonradan Marmaris'te olduğu ortaya çıkan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın nerede tatilde olduğuna ilişkin net bilgi sahibi olmadığını belirterek, olağan dışı bir olayla karşılaşmadıklarını söyledi.
FETÖ mensubu askerlerin darbe girişimine kalkıştıklarını öğrenmesinin ardından birliğinin ve askerlerin güvenliğini sağlayacak bazı tedbirler aldığını anlatan Çağlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişiminde bulunmak üzere Marmaris'e gelen helikopter seslerini duymasından sonra Marmaris İlçe Emniyet Müdürünü aradığını ve olaylarla ilgili bilgi aldığını ifade etti.
'Helikopterler bize ya da birliğe ateş ederse helikopterleri vuracağız'
Darbecileri püskürtmek ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı koruyan ekibe takviye destekte bulunmak için üç gemiyle seyre kalkmak istediğini emniyet müdürüne iletmesinin ardından, tutuklu sanık eski Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanı Sahil Güvenlik Kurmay Albay Murat Yılmazarslan'ı bilgilendirdiğini beyan etti.
Üç geminin personeline, 'Eğer helikopterler alçak uçuş yaparsa çatışmaya girebiliriz. Helikopterler bize ya da birliğe ateş ederse helikopterleri vuracağız.' emrini verdiğini söyleyen Çağlar, çatışmaya girmeden birliğe geri döndüklerini beyan etti.
Çağlar, mahkeme başkanının 'Yılmazarslan, sana 'Marmaris'e gitme' diye bir şey söylemedi mi?' şeklindeki soruya, 'Ben, 'Seyre kalkıyoruz' dediğimde Yılmazarslan bana 'Oraya gitme' diye bir şey söylemedi.' diye cevap verdi.
Bunun üzerine söz alan Yılmazarslan, 'Çağlar beni aradığında, Cumhurbaşkanı Erdoğan zaten Marmaris'te değildi. Atatürk Havalimanı'nda olduğunu ve orada açıklama yaptığını televizyondan öğrendim. Çağlar'dan olan bitenle ilgili kendisini bilgilendirmesini istedim. Nitekim, Çağlar daha sonra bana güvenli bir şekilde geri döndüklerini rapor etti.' dedi.
Tanık Astsubay H.Ö, mesainin ardından denize gittiği Urla'da saat 21.30 sıralarında bağlı bulunduğu bot komutanının aramasının ardından göreve gittiğini, Yılmazarslan'ın Güzelbahçe'den alınarak Bayraklı'ya bırakılacağı emrinden sonra Urla'dan Güzelbahçe'ye hareket ettiklerini ancak Yılmazarslan'ın kendi imkanlarıyla Bayraklı'ya gittiğini öğrendiğini söyledi.
Personelin birliğe çağrılması nedeniyle kendilerinin de Bayraklı'ya gittiğini ancak oraya neden çağrıldıkları konusunda bir fikirlerinin olmadığını ifade eden H.Ö, televizyondaki haberleri izlemesiyle darbe girişimi olduğunu öğrendiğini anlattı.
Sabaha kadar herhangi olumsuz bir durumla karşılaşmadıklarını söyleyen H.Ö, şunları anlattı:
'Bota, darbe girişimine ilişkin gelen mesajlara kayıtsız kaldık. Gece boyunca gelişmeleri televizyon takip ettik. Sabaha karşı uyuduk. Bayraklı'dan botla Güzelbahçe'ye giderken polis ekiplerince durdurulduk. Valiliğin emrine rağmen neden seyre kalktığımız soruldu. Polislere 'Komutanın emriyle Güzelbahçe'ye gidiyoruz.' dedikten sonra gerekli görüşmeler yapılmasının ardından Güzelbahçe'ye vararak botumuzu bağladık. Botun teknik işlerinden anladığım için, kimsenin bilmediği bazı şalterleri indirerek botun çalışmasını engelledim. Bot komutanım da botun anahtarlarını sakladı.'
Mahkeme heyeti, duruşmaya yarın devam edilmesini kararlaştırdı.
05.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayda alınan duruşmada, TCSG Umut gemisinde birlik astsubayı olarak görev yapan tanık Fehmi Keben, darbe girişimi akşamı gemi personelinin toplanması emri üzerine gemiye gittiğini ve gemide kimsenin toplanma nedeni hakkında bilgisi olmadığını belirtti.
Tutuklu sanık eski TCGS Umut Gemisi Komutanı Kurmay Yarbay Bayram Zafer Yandık'ın emriyle seyre kalktıklarını belirten Keben, Aksaz Limanı'ndan çıktıklarını daha sonra 'Hiçbir gemi çıkmayacak' mesajıyla Didim önlerinde beklemeye başladıklarını kaydetti.
Keben, Yandık'ın o akşam 'hiçbir yere telefon açılmayacağı' yönünde emir verdiğini ve sabah gelen telefonla Aksaz'a intikal ettiklerini söyledi.
Tutuklu sanık Bayram Zafer Yandık söz alarak, 'Ben İzmir'e gittiğim taktirde Alsancak Limanı'na gitmem gerekecek. Şehrin göbeğinde. Neyin içinde kalacağım belli değil. Aksaz Üsse de geri dönmek istemedim.' dedi.
TCSG Umut gemisi seyir astsubayı tanık Mustafa Kürşat Taştan, darbe girişimi akşamı nöbetçinin arayarak acil seyir olduğunu söylemesi üzerine gemiye gittiğini belirterek, 00.30 gibi seyre kalktığını ve seyirde köprü üstünde görevli olduğunu kaydetti.
Taştan, tutuklu sanıklar eski üsteğmenler Celal Karakaş ile Hüseyin Sinan'ı kısa süre önce tayinlerinin çıkmasına rağmen gemide gördüğünü belirterek, kendilerine geliş sebebini sorduğunu ifade etti.
'Sokağa çıkma yasağı ilan edilsin, insanlar görecek'
'Karakaş ve Sinan 'ihtiyaç olur diye geldik' şeklinde yanıt verdi. Bayram Zafer Yandık sıkıntılı görünüyordu, nereye gideceğini bilmiyordu.' ifadesini kullanan Taştan, şöyle konuştu:
'Vardiyadayken Celal üsteğmen sivildi, belinde silah vardı. 'Neden' dedim. 'Gemide isyan, karışıklık çıkarsa müdahale etmek için' dedi. Çok heyecanlıydı. O sırada sosyal medyadan takip ediyorduk olanları. Celal üsteğmen haberler üzerine 'sokağa çıkma yasağı ilan edilsin, insanlar asıl o zaman görecek' dedi. Belindeki silahı komutanın izni olmadan taşıyamayacağını düşünerek bir şey demedim. Deniz hudutlarının kapatıldığına dair mesaj geldi. Birkaç gemiye 'limanlarınıza dönün' diye mesaj geçildi. Sabah istirahate geçtim.'
Mahkeme Başkanı Taştan'a 'Celal Karakaş'ın 'sokağa çıkma yasağı ilan edilsin, insanlar görecek' dediğini söyledin. Niye söyledi bunu?' şeklinde sorusuna Taştan, 'O anki düşüncelerini hatırlamıyorum. Halkın darbeye karşı çıktığını görünce canı sıkılmıştı. Meclisin ve emniyetin bombalanması haberleri üzerine heyecanlandı. İnsanların tankların önüne geçmesi, halkın darbeye karşı durması Celal üsteğmende sıkıntı yarattı. 'Asıl o zaman görecekler' cümlesini söyledi.' şeklinde yanıt verdi.
Celal Karakaş tanık ifadesinden sonra söz alarak, 'Ben o cümleyi söylemedim. Buradan ne anlam çıkar bilmiyorum. Tutuklandıktan sonra benim hakkımda 'acaba bir şey mi var' diye düşünülüyor, bu ifadeler ondan sonra çıkıyor. Gemide 60 kişi var neyi engelleyebilirim. Gece boyunca üstümde değildi silah.' dedi.
Mahkeme Başkanının 'Bu sözleri söylemedin mi' sorusuna Karakaş, 'Söylemedim. Söylense zaten tepki oluşturabilecek, garip karşılanacak bir cümle.' yanıtını verdi.
Gemide elektronik astsubayı olan tanık Ersan Zozer, darbe girişimi akşamı nöbetçi tarafından gemiye çağrıldığını ve gemiye gittiğinde seyre kalktıklarını belirterek, tutuklu sanıklar eski üsteğmenler Celal Karakaş ile Hüseyin Sinan'ın görevleri bitmesine rağmen gemide olduklarını söyledi.
'Sokağa çıkma yasağından sonra birkaç tane sıkarım'
Seyre beraber çıktıklarını, Karakaş'ın belinde silah olduğunu söyleyen Zozer, 'Karakaş, insanlar askerleri bastırdıktan sonra 'Bu da bir şey mi, insanlar sokağa çıkma yasağından sonra görsün, o zaman ben bile birkaç tane sıkarım' dedi.' ifadelerini kullandı.
Mahkeme Başkanının 'Karakaş bu sözleri neyin üstüne söyledi?' sorusuna Zozer, 'Türkiye Cumhuriyetinin askeri kendi halkına nasıl ateş açar, nasıl Meclis'i bombalar' diye konuşuyorduk. Celal Karakaş bunların üzerine bu sözleri söyledi.' yanıtını verdi. Zozer, başkanın 'Askeri kınıyor muydu' sorusuna ise 'Bizimle böyle bir konuşması yoktu.' şeklinde yanıt verdi.
Gemide yüzbaşı olarak görev yapan tanık Ali Hıdır Toluk, darbe girişimi akşamı acil toplanma emri nedeniyle gemiye geçtiğini belirterek, tutuklu sanıklar Celal Karakaş ile Hüseyin Sinan'ın o akşam görevleri bitmesine rağmen gemide olmasının dikkatini çektiğini söyledi.
Mahkeme heyeti duruşmaya 1 saat ara verdi.
Duruşmada, darbe girişimi günü TCSG Umut gemisinin ikinci komutanı olarak görev yapan tanık Umut Yavaş, gemi personelinin gemiye çağrılması nedeniyle gemiye geçtiğinde komutan eski Kurmay Yarbay Bayram Zafer Yandık'ın (tutuklu sanık) yanına gittiğini ve televizyonda olayları gördüğünü söyledi.
Seyre çıkma emri verildiğini belirten Yavaş, köprü üstünde gemide görevi bitmiş üsteğmenler Hüseyin Sinan ile Celal Karakaş'ı (tutuklu sanıklar) gördüğünü onların da seyre gelmek istediklerini ifade etti.
Yavaş, seyre çıktıklarını belirterek, 'Hüseyin Sinan ve Celal Karakaş tanıdığımız bildiğimiz insanlar, şüphe oluşmamıştı. İkisinin de amiri olarak görev yaptım. 00.38 itibarıyla gemiye mesaj geldi, 'Deniz hudutları kapanmıştır, hiçbir gemi limandan çıkarılmayacak, mukavemet gösterenler Sahil Güvenlik Komutanlığına bildirilsin' şeklinde. 01.01'de sıkıyönetim konulu mesaj geldi. Bu mesaj komutana arz edildi. Gelişmeleri televizyonda takip etmeye başladık. Komutan çağırdı, 'Ne yapmamız gerekir.' diye görüşümü sordu. 'Aksaz'a dönmemiz gerekir.' dedim. O da bana 'Aksaz Limanı'na gelen sıkıyönetim emrinde Aksaz Deniz Üs Komutanı Tuğamiral Namık Alper Muğla sıkıyönetim komutanı olarak atanmış. Aksaz'a dönülmesi durumunda gemiye taarruz olabilir. İzmir'e de gitmek istemiyorum. Yerleşim yerlerinden uzak bir yerlerde bekleyeceğim.' dedi. Gemi Didim taraflarındaydı.' diye konuştu.
Yavaş, 16 Temmuz sabahı limana geldiklerinde olayın vahametinin ortaya çıktığını ifade ederek Sahil Güvenlik Komutanlığından kendilerindeki bütün kayıtların emniyete alınması yönünde emir geldiğini kaydetti.
Komutan Bayram Zafer Yandık'ın 24 Temmuz'da gözaltına alındığını ve kendisinin TCSG Umut gemisine komutan olarak atandığını söyleyen Yavaş, gemideki görevleri bitmesine rağmen darbe girişimi günü gemide olan Hüseyin Sinan ve Celal Karakaş ile ilgili araştırma yaptığını söyledi.
Sinan'a olayı sorduğunu Sinan'ın da televizyondaki karmaşayı görüp telaşa kapıldıklarını Marmaris Grup Komutanlığından sonra gemiye geldiklerini söylediğini belirten Yavaş, 'Bayram Zafer Yandık'ın Aksaz Limanı'na gitmek istememesinin geminin bekası olduğunu söylemesi üzerine ben şüphe duymadım.' dedi.
Tutuklu sanık eski TCSG Umut Komutanı Kurmay Yarbay Bayram Zafer Yandık, tanık ifadesinden sonra söz alarak, 'Sadece doğru tarafta bulunmayı düşündüm. Hiçbir şey gizlemek durumunda değildim, her şeyi açıkça ifade ettim.' dedi.
Tanık Muhammet Ali Kandemir de darbe girişimi günü Mersin'de TCSG Yaşam gemisinin komutanı olarak görev yaptığını belirterek, gelen toplanma emri üzerine gemiye gittiğini belirtti.
Gemideki televizyondan olayları öğrendiğini ve geminin emniyetini sağlama yönünde tedbirler aldığını belirten Kandemir, 'Bayram Zafer Yandık ile telefonda görüştüm, ne olup bittiğini anlamaya yönelik. Seyre çıkacağını söyledi. 'Seyre çıkmıyorum' dedim. Seyirden dönerken tekrar telefonda konuştuk. 'Emri veren kişiyi almışlar.' gibi bir şey söyledi.' dedi.
Mahkeme Başkanının 'Kendisine seyre çıkma emri veren kişi için mi alındı dedi.' sorusuna Kandemir 'Evet, ses tonu kötüydü, üzüntülüydü.' yanıtını verdi.
Tutuklu sanık Bayram Zafer Yandık ise söz konusu görüşmeyi hatırlamadığını söyledi.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına, 1 Aralık'ta duruşma disiplinini bozacak eylemi nedeniyle salondan çıkartılan ve sonrasında oturumlara alınmaması kararına itiraz eden tutuklu sanık Murat Yılmazarslan'ın eşi Deniz Yılmazarslan'ın itirazının reddine karar vererek duruşmayı erteledi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'İzmir 279 sanık (ilk 270 sanık) Darbe Yapılanması' davası
(09 Aralık 2017, 16:23)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: