Kırklareli'de, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında, aralarında esnaf ve iş adamlarının yer aldığı 1'i firari, 30'u tutuklu 49 sanığın yargılandığı dava başladı.
10.12.2017 12:03 Kırklareli'de, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında, aralarında esnaf ve iş adamlarının yer aldığı 1'i firari, 30'u tutuklu 49 sanığın yargılandığı dava başladı.
04.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Halk Eğitim Merkezi'nde oluşturulan salonda yapılan duruşmaya, sözde il imamı, il ağabeyi ve ablaların da aralarında bulunduğu 30 tutuklu sanık katıldı.
Sanıklardan 4'ünün Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandığı duruşmada, 14 tutuksuz sanık da hazır bulundu.
Sanıkların kimlik tespitinin yapıldığı duruşmada, Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan 836 sayfalık iddianamenin özeti okundu.
Duruşma, sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam etti.
Mahkemeye Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılarak savunma yapan E.Ç. daha önce etkin pişmanlık yasasından faydalanarak örgüte ilişkin bildiği her şeyi anlattığını söyledi.
Belli bir süre örgüte ait evlerde kaldığını belirten E.Ç. Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı suç işleyecek hiç bir eylemde bulunmadığını öne sürdü.
Örgütün gizli haberleşme programı ByLock'un bir süre telefonunda yüklü kaldığını anlatan E.Ç. programın ise başka bir kişi tarafından telefonuna yüklendiğini öne sürdü.
E.Ç. örgüt içerisindeki 'Beyza' kod ismine ilişkin savunmasında, 'Ben kendimi, adımı hiçbir zaman saklamadım. Bazıları bana 'Beyza' diyordu. Evlerde kaldığım sürece de öğrencilerle namaz kılıp dua ederdik. Ben tamamen dini duygularımı dinleyerek oradaydım, hiçbir kötü eylemde bulunmadım.' dedi.
'Anne dua okusana'
Mahkeme Başkanı Vahdet Yeltepe'nin, sorularına cevap vermekte zorlanan E.Ç'nin bir anda arkasına dönerek, 'Anne dua okusana' demesi dikkat çekti.
Yeltepe'nin bu sırada 'Ne duası?' diye sorması üzerine E.Ç'nin, 'Yok efendim ben anneme dua okusun diye dedim' demesi diğer sanıkların gülümsemesine neden oldu.
Örgüte ait evlerde suç olduğunu bilmeden kaldığını ifade eden E.Ç, çok üzgün olduğunu dile getirdi.
Yine Yeltepe'nin 'Örgüt evlerinden ne zaman ayrıldın' sorusuna E.Ç, 'Darbe sanırım temmuz ayında oldu, ben de ocak ya da şubat ayında ayrıldım.' şeklinde cevap verdi.
'Zaman gazetesi protestosu için yoğun çaba sarf ettim'
KHK ile kapatılan eski Refia Hanım Kız Öğrenci Yurdunda yönetim memuru olarak çalışan tutuksuz sanık N.Ö.E de SEGBİS aracılığı ile Kütahya'dan katıldığı duruşmada, İstanbul'da yapılan Zaman gazetesi protestosuna herkesin katılması için yoğun çaba sarf ettiğini belirtti.
Eşi Ö.E'ün Zaman gazetesi Kırklareli il temsilcisi olduğunu ifade eden N.Ö.E, eşinin işinden çıkarılacak olmasından korktuğu için protestoya herkesi davet ettiğini kabul etti.
Tanıdığı herkesi telefonla aradığını ve gazetenin Kırklareli'den İstanbul'a servis kaldırdığını söylediğini aktaran N.Ö.E, 'Zaman gazetesine kayyum atandığında eşim işinden olacaktı. 9 yıl sonra ilk kez hamile kalmıştım. Ben hamileyken eşimin işinden olmasını istemiyordum. Bunun için tanıdığım herkesi aradım. İddianamede de bununla ilgili 17 tape kaydı var. Zaman gazetesi protestosu için yoğun çaba sarf ettim. Memleketimdeki tanıdıklarımı da arayacaktım. Evet bu benim şahsi çabamdır. Çünkü eşimin iş akdi sona erecek ve tazminatta alamayacaktı.' şeklinde savunma yaptı.
Mahkemeye öğle arası verildi.
Duruşmada savunma yapan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan FETÖ'nün öğrenci yurdunun hissedarı Cengiz Öksüzoğlu, hakkındaki suçlamaları reddetti.
İş adamı olduğu için 'FETÖ ile irtibatlı olduğunu daha sonra öğrendiği' Kırklareli İş Adamları Derneği'ne üyeliğinin de bulunduğunu iddia eden Öksüzoğlu, 'Derneğin örgüt ile bağının olduğunu bilseydim üye olmazdım.' dedi.
KHK ile kapatılan öğrenci yurdunda kantin işlettiğini anlatan Öksüzoğlu, 'Ben öğrenci yurdunda kantin işletiyordum. Kantin kirasına zam yapılarak bana yurdun hissedarı olmam için teklif geldi. Ben para ödemeden, yurdun 550 bin liralık hissedarı oldum. Bu kağıt üzerinde bir hissedarlıktı. Para transferlerinden hiç haberim yok.' iddiasında bulundu.
Mahkeme Heyeti Başkanı Vahdet Yeltepe'nin 'Sen para vermeden, 550 bin liralık hisse vermişler, hiç şüphelenmedin mi?' sorusuna, Öksüzoğlu, 'Ben burada çıkarımı düşünerek hissedar oldum ve hiç de şüphelenmedim.' yanıtını verdi.
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan FETÖ ile irtibatlı dershane, kolej ve yurtlardan sorumlu genel müdür Adem Kemerli, duruşmada savunma yaptı.
Hakkındaki suçlamaları reddeden Kemerli, gözaltı süresince kendisine verilen yemekleri ve cezaevindeki koğuş şartlarını beğenmediğini ifade etti.
Mahkeme Başkanı Vahdet Yeltepe'nin tepkisi üzerine esas savunmasını yapan Kemerli, Bank Asya ile örgütün şifreli haberleşme programı 'ByLock'u hiçbir zaman kullanmadığını öne sürdü.
Her işini yasal çerçevede yaptığını iddia eden Kemerli, 'Dershanelerde işe alımlarda ilk öncelik kardır. Dershane müdürü bize 'ben bu personelle çalışmak istiyorum' dediğinde, biz de kendisine 'ilk önce kar sonra kiminle çalışmak istiyorsan çalışabilirsin' diyoruz.' dedi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Yeltepe'nin 'İlk önce eğitim olması gerekmiyor mu?' sorusuna Kemerli, 'Bizim için önce kardır. Sonuçta biz özel sektörüz.' şeklinde cevap verdi.
'Turistik gezi için Belçika'ya giderken gözaltına alınmış'
Tutuklu sanıklardan Muharrem Akbulut ise FETÖ ile irtibatlı kolejin KHK ile kapatılmasının ardından işsiz kaldığını ve bu nedenle turistik gezi için Belçika'ya gideceğini iddia etti.
Belçika'da bir arkadaşını ziyaret etmeyi planladığını anlatan Akbulut, havalimanında polisler tarafından gözaltına alınarak pasaportuna el konulduğunu ifade etti.
Akbulut, pasaportuna kanunsuz bir şekilde el konulduğunu ileri sürdü.
Mahkeme heyeti, 9 sanığın savunmasını tamamlamasının ardından, duruşmayı yarına erteledi.
Bu arada, tutuklu sanıklardan KHK ile gazetesi kapatılan Elmas Cankurt cezaevi ring aracına bindirildiği sırada kendisini görüntüleyen gazetecilere, 'Ayıp, ayıp eşekler' diyerek tepki gösterdi.
05.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Halk Eğitim Merkezinde oluşturulan salonda Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan duruşmaya, sözde 'il imamı', 'il ağabeyi' ve 'il ablası' olduğu iddia edilenlerin de arasında bulunduğu 30 tutuklu sanık hazır bulundu.
Duruşmada savunma yapan Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğündeki hizmetli görevinden ihraç edilen tutuklu sanıklardan Emine Sözen, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Sözen, FETÖ ile hiçbir bağının bulunmadığını, 28 şubat mağduru olduğunu ileri sürdü.
Sözen, 28 Şubat sürecinden sonra görevine iade edildiğini ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra gözaltına alınarak yeniden görevinden ihraç edildiğini anlattı.
FETÖ suçlaması ile tutuklu bulunan eşini ceza infaz kurumuna ziyarete gittiğinde gözaltına alındığını belirten Sözen, 'Akıllı telefonu 2016 yılında kızım hediye olarak aldı. Telefonu bazen yurtdışındaki kızlarım da kullanırdı. Ben Bylock adını gözaltına alındığımda öğrendim. Darbe girişiminden sonra kızlarımın biri İsveç'e, biri de Amerika'ya gitti, diğer kızım ise eşiyle birlikte FETÖ dosyasından Amasya'da yargılanıyor. Yurtdışındaki kızım bu telefonu kendisinin kullandığına ilişkin dilekçe de gönderdi. Bylock yazışmaları kesinlikle bana ait değildir. Ben zaten ilkokul mezunuyum, bilgisayar kullanmasını bile bilmiyorum.' şeklinde savunma yaptı.
Mahkeme Başkanı Vahdet Yeltepe'nin 'Emniyetteki ifadende 'benim telefonumu benden başka kimse kullanmaz' demişsin' sorusuna Sözen, '9 gün gözaltında kaldım, emniyette çok yorgundum, çocuklarım bazen telefonumu ders amacıyla kullanır ve kendi hatlarını takarlardı.' diye cevap verdi.
Duruşma, diğer sanıkların savunmalarıyla devam ediyor.
Tutuklu sanıklardan Hüseyin Hersek, savunmasında hakkındaki suçlamaları reddetti.
Yıllarca dürüst bir iş adamı olarak görev yaptığını savunan Hersek, terör örgütü ile suçlandığını ve bu güne kadar hiç silahının bulunmadığını dile getirdi.
Mahkeme Başkanı Vahdet Yeltepe'nin 'Gözaltına alınmamak için polisten kaçmış ve bir polis memurunu ayağından aracınla ezerek yaralamışsın' sorusuna Hersek, darbe girişiminden bir yıl önce ayağından ameliyat olduğundan dolayı cezaevinde kalmasının mümkün olamayacağını düşünerek kaçtığını belirtti.
Kaçtığı kişilerin polis olduklarını bilmediğini iddia eden Hersek, 'Darbe girişiminden 4 ay sonra birileri beni arayarak gözaltına alınacağımı söyledi ben de kendilerine cezaevinde kalmamın mümkün olamayacağını belirttim. Daha sonra aracımla seyir halinde iken bir minibüs yanaşarak, polis olduğunu söyleyerek durmamı istedi. Bu sıra ben de durdum iki kişi yanıma geldiğinde gaza basarak uzaklaştım. Orada bir polis yaralandığını iddia ediyor.' şeklinde konuştu.
- Gülen'i terör örgütü elebaşı olarak görmüyormuş
KHK ile kapatılan FETÖ ile irtibatlı olduğu belirlenen kolejde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olarak görev yapan Abdulkadir Turan ise hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.
Cumhuriyet savcısının 'Fetullah Gülen'i terör örgütü elebaşı olarak görüyor musun?' soruna Turan, 'Hayır görmüyorum' şeklinde cevap verdi.
Turan'ın avukatı ise mahkeme heyetine bu sorunun sorulmasının uygun olmadığını belirterek tepki gösterdi.
Heyet, Turan'ın cevabını tutanağa geçirdi.
Turan'ın savunma yaptığı sırada mahkeme heyetine soru yöneltmesine karşı Mahkeme Başkanı Yeltepe, tepki göstererek 'Bana soru sorma, ben senin sorularına cevap verecek değilim.' dedi.
Mahkeme heyeti, savunmaların ardından duruşmaya öğle arası verdi.
06.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kırklareli Halk Eğitimi Merkezinde oluşturulan salonda, Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davanın duruşmasında, sözde 'il imamı', 'il ağabeyi' ve 'il ablası' olduğu iddia edilenlerin de arasında bulunduğu 30 tutuklu sanık hazır bulundu.
Duruşmada ifadesi alınan, KHK ile kapatılan Kırklareli İş Adamları Derneğinde başkan olarak görev yapan Emre Yurdakul, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Dernek başkanlığı döneminde yasa dışı hiçbir eylemde bulunmadığını ileri süren Yurdakul, basın açıklamalarında da kanunsuz hiç bir şey yapmadığını savundu.
Örgüt olarak suça konu olan yapıdan 17-25 Aralık sürecinden sonra uzaklaştığını iddia eden Yurdakul, şu savunmayı yaptı:
'Hizmet hareketi olarak bildiğim örgütün sohbet ve toplantılarına Hakan Akbulut'un teklifi ile katıldım. Akbulut ile sürekli görüşüyordum. Akbulut da örgüt içerisinde olduğundan bu örgütten bir türlü uzaklaşamadık. Eşimin de kolejde öğretmenlik yapması için ben ısrar etmiştim. Fatih Kolejinde öğretmenlik yapmanın marka ve ayrıcalık olduğunu söyledim. Bu yapıya milli ve ahlaki duruşu ile sempati duymuştum, şimdi ise çok pişmanım. FETÖ tarafından aldatılıp kullanıldım. Çok pişmanım.'
Yurdakul, eşine ait Bank Asya hesaplarının da kendisine ait olduğunu iddia ederek, Bulgaristan'a giderken gözaltına alındığını, FETÖ ile hiçbir bağının bulunmadığını ileri sürdü.
Para transferi yapmış
Mahkeme Başkanı Vahdet Yeltepe'nin 'Almanya'dan Türkiye'ye 50 bin lira getirmişsiniz, bu ne parasıdır' sorusuna Yurdakul, bu parayı Almanya'dan İstanbul'a getirdiğini belirtti.
Parayı Almanya'da otelde kaldığı zaman yanına gelen, daha önceden tanımadığı bir kişinin ricası üzerine İstanbul'a getirdiğini anlatan Yurdakul, 50 bin lirayı yine İstanbul'da tanımadığı bir kişiye teslim ettiğini aktardı.
Mahkeme Başkanı'nın 'Bu parayı nasıl güvenip aldın, ya çaldırsaydın' demesi üzerine Yurdakul, 'Hayatımda hiç para çaldırmadım. Parayı veren kişiye de güvendim.' ifadelerini kullandı.
Duruşmada, tutuklu sanıklardan KHK ile kapatılan yurtta hizmetli olarak çalışan Suna Erkan, hakkındaki iddiaları reddetti.
Tutuksuz sanıklardan A.Ş, Bank Asya'ya talimatla hiçbir şekilde para yatırmadığını söyledi.
Tutuksuz sanık B.İ. ise hayatı boyunca hiçbir cemaat ya da derneğe üye olmadığını belirtti.
Terör örgütü üyesi de olmadığını iddia eden B.İ, hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, mahkemeden beraatını istedi.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
07.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Halk Eğitim Merkezi'nde oluşturulan salonda Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, aralarında sözde 'il imamı', 'il ağabeyi' ve 'il ablası' olduğu iddia edilen zanlılarında yer aldığı 30 tutuklu sanık getirildi.
Duruşmada, tutuklu sanıklardan KHK ile kapatılan kolejin müdürü Metin Ağrış savunmasında, hakkındaki iddiaları reddetti.
Kolejdeki hiç bir para transferinden haberinin olmadığını söyleyen Ağrış, örgütle de bir bağının olmadığını öne sürdü.
Duruşmada şu ana kadar 33 sanık savunma yaptı.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
08.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Halk Eğitim Merkezi'nde oluşturulan salonda yapılan duruşmaya, sözde 'il imamı', 'il ağabeyi' ve 'il ablası' olduğu iddia edilenlerin de arasında bulunduğu 30 tutuklu sanık getirildi.
Duruşmada savunma yapan kanun hükmünde kararname ile kapatılan örgüte ait bir kolejin yönetim kurulu başkanlığını yapan ve daha önce 'itirafçı' olarak tutuksuz yargılanan sanıklardan H.A, örgüte ilişkin bilgiler verdi.
Amacının doğruları anlatmak olduğunu ifade eden H.A, 'sergilenen tiyatro' içerisinde bulunmak istemediğini ve bulunanların da bu işten ciddi zarar göreceğini söyledi.
Örgüte ilişkin bildiği her şeyi anlatmak istediğini bildiren H.A, 1999 yılında askerliğinin bitmesinin ardından Kırklareli'nde bir restoran açtığını ve kimseyi tanımadığı için örgüt üyelerinden biriyle tanıştığını anlattı.
Tanıştığı kişinin zamanın Zaman gazetesi temsilcisi Sezgin Akarsu olduğunu öne süren H.A, bu kişi ile daha sonra sohbetlere katıldığını belirtti.
Sanık H.A, iş adamları ile aynı ortamda bulunmak ve dini sohbetler yapmanın kendisine cazip gelmeye başladığını dile getirerek, 'Bir süre sohbetlere katıldıktan sonra onlara güven duydum, onlar da bana güven duydu. Daha sonra mütevelli denilen bir heyet oluşturuldu, beni de bu heyete dahil ettiler. İlerleyen zamanlarda ise güvendikleri insanlara ajitasyon ve manevi baskılar yaparak şirkete ortak olmalarını istediler. Bu şirkete ortak olurken ise ne para verdik ne de daha sonra para aldık.' diye konuştu.
Bir süre sonra kolej müdürlüğüne getirileceği söylendiğinde 'Benim tahsilim buna yetmez.' dediğini iddia eden H.A, örgüt üyelerinin ise 'Biz hallederiz, zaten sen görüntüsün, biz ağabeylerimize zarar vermeyiz.' diyerek genel müdürlüğüne getirildiğini belirtti.
'Sohbetler başta dini içerikliydi'
Sohbetlerin 17-25 Aralık sürecinden sonra başka bir boyut almaya başladığını aktaran H.A, sohbetlerde devleti kötüleyecek şeylerin söylenmeye başladığı bilgisini paylaştı.
H.A, kolejin öğretmeni olan örgütün 'il imamı' A.T'nin toplantılarda, 'Kendilerine eskisi gibi imkan tanınmadığını, arkadaşlarının işe alınmadığını' anlattığını dile getirdi.
Kendilerinin de söylenen her cümlenin etkisinde kaldıklarını itiraf eden H.A, 'Dindar olarak gördüğümüz kişilerin bu kadar acımasız olacağını tahmin etmedim. Hakkımı onlara helal etmiyorum. Soframıza oturan kişiler bizleri buralara getirdi. En büyük zaafım dindi ve bizi bu işin içine soktular.' dedi.
'Örgütten çıkmak isteyenler tehdit edildi'
H.A, 17-25 Aralık sürecinden sonra örgütle olan bağını koparmaya çalışanların tehdit edildiği bilgisini paylaştı.
Örgütün birçok kişinin manevi duygularını kullandığını anlatan H.A, örgütle bağını koparmak istediğini ilettiği 'il imamı' A.T'nin bunun mümkün olamayacağını belirttiğini ifade etti.
Para vermek istememesi üzerine yine A.T'nin kendisine 'Verene Allah daha çok verir, vermezsen senden eksilir.' diyerek tehdit ettiğini kaydeden H.A, şu an yaptığı her şeyden pişmanlık duyduğunu dile getirdi.
H.A, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tutuklu bulunduğu cezaevinde 'itirafçı' olacağını söylemesi üzerine kod adı 'Sami' olan Salih adlı kişi tarafından itirafçı olmaması yönünde tehdit edildiğini belirtti.
İtirafçı olmaması için bu kişinin kendisine baskı yaptığını ifade eden H.A, tüm baskılara rağmen bildiği her şeyi anlattığını söyledi.
17-25 Aralık sürecinden sonra kolejin kapanmasını istediklerini ancak Amerika'daki terörist başının buna müsaade etmediğine dikkati çeken H.A, örgütün kirli yüzünü darbe girişiminden sonra tanıyabildiğini ifade etti. 17-25 Aralık'tan sonra örgüt sorumlularının kendisine aşırı derecede iyi davrandıklarını belirten H.A, 'Kolejde yapılan toplantılara 3-4 avukat katılmaya başladı. Sohbetlerde bizi polise düşman etmeye çalıştılar. Bize hep 'Evinizde arama yapılabilir, dikkat edin, polis evinize bir şeyler yerleştirmesin, telefonunuza program indirmesin.' denirdi. 'Örgütten çıkacağım.' dediğimde 'Gel seni polise götürelim o anlatsın.' dediler ama şu an da o polis de tutuklu.' şeklinde konuştu.
Yurt dışı para transferleri
17-25 Aralık sürecinden sonra yurt dışı gezilerinin artmaya başladığını anlatan H.A, bu gezilerde yurt dışına para götürüldüğünü veya yurt dışından para alındığını söyledi.
Öğretmen olan A.T'nin yapıya yakın kişilerle yurt dışı gezileri düzenlediğini ifade eden H.A, bu gezilerde gidilen ülkelere, geziye katılanlara paylaştırılan paraların sokulduğunu bildirdi.
Para transferlerine ilişkin önemli bilgiler paylaşan H.A, '17-25 Aralık sürecinden sonra sık sık yurt dışı gezileri düzenlenir ve gezilerde kolejin öğretmeni bu gezilere katılanlara uçağa binmeden önce belirli miktarlarda paralar dağıtır ve yurt dışında bu paralar yeniden toplanırdı. Çünkü yurt dışına bir kişinin belirli bir miktar üzerinde para çıkarması yasakmış. Havaalanındaki görevliler bile beni Almancı zannederek bazen espri yaparak 'Ne bu düğün mü yapacaksın.' derlerdi. Biz nereden bilelim, bunların böyle olacağını.' dedi.
Dershanelerde ve öğrenci yurtlarında haftanın belirli günlerinde toplantılar yapıldığını ifade eden H.A, bu toplantılarda Fetullah Gülen'i temsilen tekli bir koltuk bulunduğunu, bu koltuğa da manevi olarak yüksek kişilerin oturtulduğunu anlattı.
Duruşmada şu ana kadar 45 sanık savunma yaptı.
Duruşmaya 11 Aralık Pazartesi günü devam edilecek.
İDDİANAME
Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan 836 sayfalık iddianamede, sanıkların 'silahlı terör örgütü yöneticisi ve üyesi olmak' suçlarından 5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
İddianamede, Gülen'in 1965'te Kırklareli'nde vaizlik yaptığı dönemde kaldığı örgüt tarafından 'bülbül yuvası' diye tabir edilen ev ile örgütün öğrenci yurtları ve dershanelerine ilişkin bilgiler yer alıyor.
Farklı şehirlerden kente gelen örgütle bağlantılı kişilere 'bülbül yuvası' olarak adlandırılan ev gezdirilerek örgüt adına para toplandığı ifade edilen iddianamede, ev ve yurdun tutuklu sanık emlakçı H.O'nun sorumluluğunda olduğu kaydediliyor.
İddianamede, örgüte ait öğrenci yurtları, dershaneler ve evlerde gerçekleştirilen 'sohbet toplantıları'nda il imamı Ş.B. tarafından örgüt elebaşı Gülen'in vaazlarının bulunduğu videoların izletildiği, hükümet aleyhine bedduaların yapıldığı, 'hayır işleri' adı altında 'sohbet ve toplantı'lara katılan örgüt üyelerinden himmet ve yardım toplandığı belirtiliyor.
İl imamı tarafından örgüte üye kazandırılması, örgütün daha çok güçlendirilmesi için örgüt yöneticilerine baskı yapıldığı bilgilerine de yer verilen iddianamede, sanıkların örgütün 'sohbet ve toplantıları'na katıldıkları, örgüte maddi destek sağladıkları, örgütün kurum ve kuruluşları ile bağlı dernek ve sendikalarında çalıştıkları, bazılarının gizli haberleşme programı 'ByLock' programını kullandıkları anlatılıyor.
Paralel yapı-07 Ekim (2017) 'Kırklareli 49 sanık Esnaf ve İş Adamı Yapılanması' davası
(10 Aralık 2017, 12:03)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: