Kayseri'de Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında kapatılan Melikşah Üniversitesinin arazisini genişletmek için üniversite yerleşkesi çevresindeki vatandaşların arsalarını, bedellerinin altında alarak dolandırıcılık yaptıkları iddia edilen mütevelli heyeti üyelerinin yargılandığı 31 sanıklı davaya başlandı.
09.12.2017 17:14 Kayseri'de Üniversite mütevelli heyeti ve bağlı olduğu Burç Eğitim, Kültür ve Sağlık Vakfı yönetiminde yer aldıkları, imar planı değişikliği ve kamulaştırma vaadiyle vatandaşların arsalarını bedelinin altında satın aldıkları iddiasıyla aralarında iş adamları Memduh Boydak, Hamdi Kınaş, eski Kayseri Sanayi Odası (KAYSO) Meclis Başkanı Nurettin Okandan ve FETÖ'nün 'il imamı' Sıtkı Baş'ın da bulunduğu 12'si başka suçtan tutuklu, 4'ü firari 31 sanığın yargılandığı davanın görülmesine başlandı.
05.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dava sanık sayısının fazlalığı ve güvenlik gerekçesiyle 250 kişilik konferans salonunda görüldü. Duruşmaya şikayetçilerle birlikte, aralarında bu davadan tutuksuz bulunan Boydak Holding eski CEO'su Memduh Boydak ile sanıklar katıldı.
Davada ilk olarak Erciyes Üniversitesi'nde görevli tutuksuz sanık Abdulhakim Coşkun difade verdi. Coşkun, mütevelli heyet üyesi olarak görev yaptığını belirterek, 'Başhekim yardımcısıydım. Erciyes Üniversitesi ilimizdeki vakıf üniversitelerin garantörüydü. Erciyes Üniversitesi'ne böyle bir görev yüklendi. Bir vakıf üniversitesi de tüm bürokratların yardımıyla kurulur. 2012 yılında kendi isteğimle bu görevden istifa ettim. Faaliyetim eğitime yönelikti. Vakıf üniversiteleri topluma ait kurumlardır. Ben olaylardan haberdar değildim. Hukuksuz kanunsuz hiçbir iş yapmadım' dedi.
Yine bir başka suçtan tutuklu bulunan sanık Ahmet Türkmen ise, 'Melikşah Mütevelli heyet üyeleri arasında en yaşlı üye bendim. Bu yüzden bir toplantıya katılsam 5 toplantıya katılmazdım. Arsa komisyonunda değildim. Üniversitede yapılan toplantıda şöyle bir karar aldık; Burada oturan gecekonduluların iyi bir evde oturmak hayalleri vardır. Biz onların hayallerini gerçekleştirelim. Bunu yaparken de üniversite yapıldıktan sonra değerlenecek olması göz önünde bulundurularak bir fiyat biçilsin dedik. Nerede işini kaybetmiş, nerede devletle sorunu olan insan varsa gizli tanık olmuş, iftiracı olmuş. Gizli tanık ayaz, ben ne zaman Sıtkı Baş ile görüşmüşüm? Terör örgütü üyesi olmak, adliye imamı olmak nedir? İmam camide olur. Ben hangi adliye çalışanına namaz kıldırmışım? Şemsettin Nursaçan, Necmettin Nursaçan hocamın oğludur. Ben Necmettin hocama büyük saygı duyarım, gecenin kaçında ararsa arasın yanına giderim. Şemsettin itibarının kaybolduğunun farkında değil. Herkes adliye imamı Ahmet Türkmen diyor. Ben kendime imamlık yapamam. 17-25 Aralık sürecinde ben, (Başımızda devlet var. Dilimizi tutalım, dilini tutmayan kaybolur) dedim. 65 yaşında hayatımın en kötü günlerini yaşıyorum' diye konuştu.
Başka suçtan tutuklu sanık Hamdi Kınaş da, iddianamede kendisiyle ilgili sadece iki üç arsa sahibinin şikayetinin geçtiğini belirterek, 'Benim arsa sahiplerine baskı yaptırıp azmettirmem söz konusu değildir. Mütevelli heyetinde olan arkadaşların hepsi Kayseri'de hayırsever olarak tanınan, bilinen ve örnek gösterilen insanlardır. Böyle bir suç çok enteresandır, bir türlü kabullenemiyorum” ifadelerini kullandı.
Melikşah Üniversitesi eski Rektörü olan ve başka bir suçtan tutuklu bulanan sanık Mahmut Dursun Mat da, “Ben eğitim, araştırma ve akademik personelin istihdamı süreçlerinin takip edilmesinden görevliydim. Benimle ilgili hiçbir suçlama yok, dosyamın ayrılarak beraatımı talep ediyorum” dedi.
Melikşah Üniversitesi eski Rektörü sanık Reşit Özkanca ise, 'Bu davada yargılananlarla ilgim yoktur. Rektör olarak doğal üye oldum. Sadece akademik işler yürüttüm. Arsa görüşmeleri yetkim yoktur. Bunlar bilgim dışındadır' diye konuştu.
Sanık Bülent Ünsal da, 'Sadece kurucu mütevelli heyetinde yer aldım. Eğitim ve öğretime katkı sağlamak için orada bulundum. Hiçbir zaman vakfın toplantılarına katılmadım. Aktif olarak görev almasam da mütevelli heyet üyesi olduğum için suçlanıyorum. 2011-2013 yılları arasında somut bir faaliyetimde yok' dedi.
Başka suçtan tutuklu sanık Mehmet Filiz ise, “Bu davada neden olduğumu anlamış değilim. Mütevelli heyetinin kurucu üyelerindenim. Müştekilerle iddianame ile hiçbir alakam yok. Bu davanın neden açıldığını da bilmiyoruz. 250 kişiyi kim şehit ettiyse gidip onlardan hesap sorulsun. Ocağımız, işimiz darmadağın oldu.
Bu insanlara yazık. Ben bu millet için ne yaptım, bir kez bile kötülük yapmadım. Bu milletin başına ne geldiyse cehaletten geldi. 300 yıl önceki Osmanlı'daki cehalet bugün de sürüyor. Osmanlı'da cehaletten yıkıldı” ifadelerini kullandı.
'BU İDDİALARA KARGALAR BİLE GÜLER'
Başka suçtan tutuklu sanık Memduh Boydak ise, “1989'dan beri çalışıyorum. En son Boydak Holding'in CEO'suydum. Bu memlekette hiçbir iyilik cezasız kalmaz derlerdi, inanmazdım. Şimdi o söze çok inanıyorum, sonuna kadar yaşadım. Orman Kanunu'na muhalefet, terör örgütü yöneticiliği, menkul kıymetler şirketi ve şimdi bu nitelikli dolandırıcılık suçundan 4 ayrı davada yargılanıyorum. Türkiye'de bir Allah'ın kulu ailemiz için bu suçu isnat edemez. Bu iddialara kargalar bile güler. Melikşah'ta neden bir terör eylemi olmadı, neden bir terörist öğrenci, öğretmen çıkmadı. Hain darbeden sonra 21 Temmuz'a kadar bu üniversitenin eğitim ve öğretimi devam etti. Nasıl terör yeri anlayamadım” diye konuştu.
Nurettin Okandan ise, 'Mütevelli heyeti üyesi olduğum için buradayım. İş adamı olduğum için bu görevi yaptım. Arsa işleriyle Veli Demirci, Necmi Somtaş, Ömer Bozok ve Halit Gazezoğlu ilgilenirdi. Bizim arsa satışlarında kimsenin hakkı kalmasın diye telkinler oluyordu' dedi.
Sanık ve tanıkların dinlendiği davanın ilk günü tamamlanırken, duruşmaya yarın sabah 09.00'da devam edecek.
06.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dava sanık sayısının fazlalığı ve güvenlik gerekçesiyle 250 kişilik konferans salonunda görüldü. Duruşmaya şikayetçilerle birlikte, aralarında bu davadan tutuksuz bulunan Boydak Holding eski CEO'su Memduh Boydak ile sanıklar katıldı. Davanın ilk celsesinin son gününde, sanıklar ve müştekilerin ifadeleri tamamlandı.
Başka suçtan tutuklu Veli Demirci, üniversitelerin, Türkiye Yüksek Öğretim Kurumları yasalar bünyesinde oluşturulduğunu kaydederek, 'Vakıf Yüksek Öğretim kurumlarının uymak zorunda olduğu kanunlar vardır. Çatısını ise mütevelli heyet oluşturur. Hiç kimse görevinin dışına çıkmaz. Çıktığı zaman suçun şahsiliği işler. Genel Sekreter olarak senatonun ve üniversite yönetimin resmi yazışmalarını raporladım. Günlük en az 100 yazışmanın sevk ve idaresini yaptım. Yılda en az bir kere YÖK denetiminden geçti üniversite. Bu denetimlerde hazırlanan raporlarda terör örgütüne ilişkin bir ibare bulunmadı. Elde ettiği gayrimenkuller devlete aittir. Burç Eğitim Vakfı tarafından elde edilen gayrimenkuller de üniversite tüzel kişiliğine tescil edilmiştir. Üniversitelerin dini, dili, ırkı olmaz. Üniversiteler YÖK kurumudur. 85 Ülkeden her dine her renge sahip öğrencilerimiz vardı. Böyle bir kurumda genel sekreter olarak çalıştım.' dedi.
Sanık Demirci'nin Avukatı Emre Ayan ise, 'Fetullah Gülen bu ülkeye altın tepside sunuldu. Sonra Amerikan projesi olduğu ortaya çıktı. O dönemin aktörleri şimdinin hainleri. Ülkemizde gündem çok hızlı değişiyor. Ben bir hukukçu olarak anlamıyorum. O dönemde şilt veriliyor bu dönemde yargılanıyor. Siyasetin bir şekilde buraya monte edilmeye çalışıldığını görüyoruz. PKK bu ülkede böyle yaratıldı. Bugün ne yazık ki şehitlerimiz gelmeye devam ediyor. Geleceğimiz adına kaygılıyız.' ifadelerini kullandı.
Başka suçtan tutuklu sanık Ahmet Mercan ise iddiaları kabul etmediğini söyleyerek, 'Tanıklarla ve müştekilerle tanışmıyorum. Bu olayda yetkim yoktur. 2013 yılı temmuz ayında mütevelli heyet üyeliğine seçildim. Resmi olarak 2014 yılında heyet üyeliğinden ayrıldım. Arsa meselelerinin görüşüldüğü toplantılara katılmadım. İlhan Miraboğlu, Necmi Somtaş, Veli Demirci'nin arsa satışı konusunda ilgilendiğini duydum.' şeklinde konuştu.
Sanık Erol Karadurdu ise, 'Ben 2005 yılında Kayseri'ye geldim. Herkes yalan söylüyor. Dün akşam ben otobüs durağında yattım. Hala lüks araçlarla dolaşıyorlar. Bizden 2 arsa aldılar ve ben menzilciyim. Bunlar ise FETÖ. Ankara'da İbrahim isminde bir şahıs var o hala parasını almadı. Bunların yüzünden o arkadaşın hanımı intihar etti. Bende bunların açığını çıkarıyorum diye beni üniversiteye almadılar. Özcan Karasu Erzurumlu, Fetullah Gülen'de Erzurumlu. Benim ilgim yok bunlarla. Ben emlakçıyım. Ömer Bozok, Gazezoğlu, Ahmet Türkmen, benden arsa talebinde bulundular. Ben aracılık ederek, Ayşe Alakuş ile görüştüm. Hiçbir alacağı yoktur. Arsalar değerinde satılmadı. İşlemler başlayınca ben dışarıda kaldım.' ifadelerini kullandı.
Sanıkların savunmalarının alınmasının ardından müştekilerin ifadelerine geçildi.
Genel sekreterle 2 kere görüştüğünü dile getiren müşteki Abdüllatif Kılıç, '500 metre kareye bir daire verelim dediler. Biz kabul etmeyerek 330 metre kareye bir daire istedik. Kabul etmediler. Necmi beyle görüştük, 'burası okul sizde yardımcı olun' dedi. Kabul etmedim. 2012 yılında tekrar eğitim sahasına alındığı için tekrar Necmi beyle görüştük. 250 metre kareye bir ev verilirken bize 500 metre kareye bir ev verdiler.' diye konuştu.
Müşteki Ayşe Alakuş ise 'Beni kandırarak Talas Belediyesi'nin koridorunda imza attırdılar. Elime ne ev geçti ne para. Ben şimdi kiramı ödeyemiyorum. Ben bir daireye razı oldum. Ben bağış yapmışım burç eğitim vakfına, benim neyim varda bağış yapacağım. Ben o imzayı başka yerlerde kullanacaklarını bilemedim.' şeklinde konuştu. Mahkeme heyeti verdiği ara kararda, bu dosyada ve başka dosyalarda yargılanan sanıkların dosyalarının bu davadan tefrikiyle birleştirilmesine, sadece bu davada yargılanan bir kısım sanıkların ise bu dosyada yargılanmalarının devamına karar vererek duruşmayı 19 Nisan 2017 tarihine erteledi
DAVA
Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan 102 sayfalık, 31 sanıklı iddianamede, 25 müştekiye yönelik ‘Fetullah Gülen terör örgütü adına hareket eden şüphelilerin dini inanç ve duyguları istismar ederek, kamu kurum ve kuruluşlarının aracı kullanmak suretiyle dolandırıcılık suretiyle arsaları almaya çalıştıkları ve ‘nitelikli dolandırıcılık', ‘nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs', ‘silahlı terör örgütü üyelik ve yöneticilik' suçlarından dava açıldı. Şüphelilerin, yapılan imar değişikliklerini kullanarak Melikşah Üniversitesi yerleşkesi çevresinde bulunan arsaların sahiplerine, arsalarını üniversite veya bulunduğu Burç Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı'na satmaları konusunda hileli hareketlerde bulundukları, özellikle belediye imar değişiklikleri ve üniversitenin kamulaştırma yapacağını belirttikleri, şüphelilerin bazı vatandaşlara kamuoyunda Fetullah Gülen Cemaati olarak bilinen yapıya maddi destekte bulunmalarını isteyerek vatandaşların dini inanç ve duyguları istismar ettikleri ve bu faaliyetleriyle de çok sayıdaki vatandaşın arsalarını değerinden düşük fiyata satın aldıkları iddia edildi.
(09 Aralık 2017, 17:14)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: