ABD'de açılan Zarrab davasını, FETÖ firarisi eski emniyet müdürleri Hamza Tosun ve Tufan Ergüder ile Avukat Hüseyin Ataol'un yaklaşık 1,5 yıl önce aralarında konuştukları belirlendi. Vatan Partisinden peşpeşe gelen açıklamalarda ise Zarrab davasına kumpas denilerek sert tepki gösterildi.
02.12.2017 16:43 ABD'de açılan Zarrab davasını, FETÖ firarisi eski emniyet müdürleri Hamza Tosun ve Tufan Ergüder ile Avukat Hüseyin Ataol'un yaklaşık 1,5 yıl önce aralarında konuştukları belirlendi.
27 Kasım'daki gelişmeye göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, ABD'deki Reza Zarrab soruşturmasının eski savcısı Preet Bharara ve Savcı Joon H. Kim hakkında FETÖ bağlantısı iddiasıyla açtığı dosyaya, ilginç bir görüşmenin çözümü de eklendi. FETÖ firarisi eski emniyet müdürleri Hamza Tosun (17-25 Aralık kumpas soruşturması şüphelisi) ve Tufan Ergüder (Ergenekon ve Tahşiye kumpası şüphelisi) ile yine FETÖ firarisi Avukat Hüseyin Ataol'un, Reza Zarrab'ın tutuklanmasından 2 ay sonra, 26 Mayıs 2016'da yaptıkları 34 dakikalık görüşmede, ABD'deki davanın bugünkü seyrine ilişkin ilginç öngörüler yer aldı.
Ataol'un bürosunda gerçekleşen ve güvenlik kamerası tarafından kaydedilen görüşmede, Tosun'un 'Bu adamların Türkiye'deki ilk yaptırımları bankalarla başlayacak. Halk Bankası mesela' dediği görüldü. Savcılık; Tosun, Ergüder ve Ataol'u da TCK'nın 'suç için anlaşma' başlıklı 316'ncı maddesi kapsamında soruşturmaya şüpheli olarak dahil etti.
Konuşmanın bir bölümünde de Ataol, ''Yani Allah'a inan. Şu Amerika'daki dava da hareketlenmeye başladı. Gördün mü iddianamede neler var, sadece kefaletle salıverilmeye itiraz 55 sayfa, 10 bin sayfa şey var diyo... Bütün tapeler içinde'' diyor. Tosun'un Zarrab'ın İran ambargosunun delinmesinin Türkiye ayağı olduğuna ilişkin yorumları üzerine Ataol, 'Amerika düğmeye bastığı anda istediği adamı istediği şekilde paketler getirir. Düğmeye bastığı anda senin sistemini kilitler yani sen bu adama 'Hayır' diyemezsin'' diye konuşuyor.
Tosun, bankada para tutmamaları gerektiğini belirterek, 'duvara yer açıp parayı koyduktan sonra alçıyla kapatıp üstüne duvar kağıdı kaplanırsa' bulunamayacağını anlatıyor. Tosun, şunları söylüyor: 'Evin müsaitse gömeceksin parayı, paranın en güzel saklama yöntemi gömmek, para en güzel gömüde saklanır.''
Yurtdışına çıkış yasaklarına ilişkin konuşmalarda ise Ataol, ikinci bir pasaport aldığını ifade ediyor. Ergüder'in Ataol'un anlattıklarının ne gibi bir fayda sağlayacağını anlamaması üzerine Tosun, 'Yurtdışına illegal çıktığında elinde pasaport olması lazım anladın mı?'' şeklinde açıklama yapıyor. Ataol da 'Pasaportun iptal edilmiş olsa bile sıkıntı olmuyor çoğu ülkede'' diye açıklamayı sürdürüyor. Ergüder'in itirazı üzerine Ataol, 'Olmuyor abi. Brüksel'e git, İngiltere'ye git, Amerika'ya git, görmüyor yani. Arkadaşlar denediler onu'' diyor.
SARRAF OLAYI YOLSUZLUK DAVASI MI?
17/25 Aralık operasyonlarının simge ismi Rıza Sarraf Amerika'da gözaltına alındı. Hakan Atilla, Zafer Çağlayan derken 'dava' olarak gösterilen operasyonun üzerindeki sis perdesi de aralandı. Peki bu dava iddia edildiği gibi bir yolsuzluk davası mı?
Suçlamalar 2010'dan 2015'e kadar olan dönemi kapsıyor. En temel suçlama 'İran'a yönelik ambargoları' delmek. Yani Amerika, Türkiye'nin İran ile yaptığı ticareti 'suç' olarak görüyor.
Bu kapsamdaki suçlamalar ise şöyle sıralanıyor:
- ABD Hazine Bakanlığı'nı dolandırmak için örgüt kurma
- Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası'nı (IEEPA) delmek için örgüt kurma
- Bankacılık sisteminde sahtekârlık yapma
- Bankacılık sisteminde sahtekârlık yapmak için örgüt kurma
- Karapara aklama
- Karapara aklamak için örgüt kurma
Suçlamalar arasında 'Uluslararası Acil Ekonomik Güçler Yasasını delmek' başlığı öne çıkıyor.
Bu suçlamadan da anlaşılacağı üzere Amerika'da görülecek davanın iddianamesinde suçlamalar 'Uluslararası Yasalara' veya 'Türkiye'nin yasalarına' göre değil 'Amerika'nın iç yasasına' göre yapılıyor.
Türkiye'nin İran ile yaptığı ticarette dolar kullanıldığı için Amerika davayı işte bu noktadan yakalıyor. Amerikan yasalarına göre İran ile ticarette 'dolar' kullanılması bir suç. Ticareti yapan eğer Amerika sınırları içindeyse yakalanır ve yargılanır.
17/25 Aralık davaları ise iddianamede yasadışı dinleme kayıtları üzerinden girmiş durumda. Rıza Sarraf'ın bakanlarla yaptığı telefon görüşmeleri ve televizyonlarda yaptığı açıklamalar 'delil' olarak sunuluyor. Ancak bunun da dayanağı yok. Zira Türkiye'de 'doğruluğu kanıtlanmamış' delillerin Amerika'da 'delil' olarak kabul edilmesi hukuki değil.
Suçlamalara bakıldığında Amerika'da görülecek dava bir 'yolsuzluk' davası değil. Dava Türkiye'yi hem siyasi hem de ekonomik olarak kenara sıkıştırma, Amerika'nın İran'ı hedef alan politikasını sertleştirme, Amerikan dolarının dünya ticaretindeki hegemonyasına yönelik tehditleri berteraf etme amacı taşıyor.
VATAN PARTİSİNDEN KUMPASA TEPKİ
Doğu Perinçek'in başkanlığını yürüttüğü Vatan Partisi'nin Genel Sekreteri Utku Reyhan, ABD'deki Reza Zarrab davasıyla ilgili 'Muhalefet edeceğim derken ülkeye ihanet noktasına sürüklenenler vardır' dedi.
30 Kasım'daki gelişmede, Doğu Perinçek'in Vatan Partisi'nin Genel Sekreteri Utku Reyhan, ABD'deki Reza Zarrab davası ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı belgelerle ilgili dikkat çeken bir çıkış yaptı.
ABD'deki dava için 'kanunsuz dava' diyen Reyhan, 'ABD'de görülen kanunsuz dava da ABD'nin son dönemde Türkiye'ye yönelik en büyük tehditlerinden biridir' dedi.
Açılan dava ve Reza Zarrab'ın itiraflarına Türkiye'den alkış tutanlar olduğunu belirten Vatan Partisi Genel Sekreteri Reyhan, 'Türkiye'nin egemenliğini tanımayan ve komşularıyla ticaretini 'suç' ilan eden bir davaya Türkiye'de alkış tutanların olduğunu görüyoruz. Bunların durumu ibretliktir. Muhalefet edeceğim derken ülkeye ihanet noktasına sürüklenenler vardır' dedi.
Davada konunun yolsuzluk ve rüşvet olmadığını iddia eden Reyhan, 'Zaten Türkiye'deki bir yolsuzluk iddiasının ABD mahkemelerinde görüşülme olanağı yoktur. Eğer bir yolsuzluk suçlaması olsaydı bu ABD mahkemelerinin görev alanına girmezdi' ifadelerini kullandı.
'ABD ve işbirlikçileri Türkiye'de bir kamuoyu yaratmak için ısrarla “rüşvet, kara para, kol saati, ayakkabı kutusu” edebiyatı yapmaktadır.' diyen Reyhan şöyle devam etti: 'İlkokul çağındaki bir çocuk bile konunun 'kol saati' değil, İran'a yönelik ABD ambargosunu delmek olduğunu bilmektedir. Ortada bir yolsuzluk varsa bunlar bağımsız Türk mahkemelerinde yargılanacaktır. New York mahkemelerinde değil...'
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı belgeleri de eleştiren Genel Sekreter Reyhan, 'CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD'de görülen davayla eş zamanlı olarak gündeme getirdiği, kamuoyunu ikna etmeyen ve belgeleri basınla paylaşılmayan bu yüzden de 'balon' olarak kalan iddialarının da bu operasyonun bir parçası olduğunu söyleyebiliriz' ifadelerini kullandı.
CHP ve HDP'ye Zarrab davası için kamuoyu oluşturma görevi verildiğini savunan Reyhan şöyle konuştu: 'Hem CHP hem de HDP sözcüleri Türkiye'nin egemenliğini tanımayan söz konusu davayla ilgili ısrarla şahsi bir dava algısı yaratmaya çalışmaktadır. Öyle ki bu partilerden bazı milletvekilleri, davayla birlikte ABD'nin AKP'yi iktidardan indireceği ve kendilerini iktidara getireceği hülyalarına bile kapılmışlardır. Bunları uyarıyoruz. Muhalefetle ihaneti birbirine karıştırmayın. Türkiye'de siyaset yapan hiçbir güç, Türkiye'nin egemenliğinin karşısında konumlanamaz.'
Perinçek: Türk Aydınının Kafasındaki En Büyük Kilit Tayyip Erdoğan Düşmanlığı
VATAN Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, 'Bugün Türk aydınının kafasındaki en büyük kilit, en büyük soru şudur; Tayyip Erdoğan düşmanlığı. Böyle kilitlenmiş, dünyada başka bir şey görmüyor' dedi.
26 Kasım'daki gelişmede, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Antalya'nın Manavgat ilçesinde partisince düzenlenen toplantıya katıldı. Doğu Perinçek, buradaki konuşmasında Silivri'de duvarın yıkılmasıyla Türkiye'nin zincirlerini kırdığını belirterek, arkasından yaşanan gelişmeleri Türk- Amerikan savaşı olarak değerlendirdi. FETÖ'nün Amerikan gladyosu olduğunu söyleyen Perinçek, 'FETÖ, Amerika'nın, Türk devleti içinde, ordu- polis- yargı içinde kurduğu örgütlenmedir. Yıllarca hep beraber gladyo, gladyo dedik, işte o FETÖ'nün üzerine Türkiye yürüdü. Türk devletinin ordusunun, polisinin, yargısının içinden temizlenmeye başladı. Ordudan 30 bin, polisten 14 bin, hakim ve savcılardan 4 bin, bütün kamu yönetiminden 105 bin kişi temizlendi' dedi.
Türkiye'nin 24 Temmuz 2015'te PKK'nın üzerine yürüyerek terör örgütünü hendeklere gömdüğünü ve ABD'nin buna 15 Temmuz darbe girişimiyle cevap verdiğini belirten Perinçek, 'Ankara'da ve İstanbul'da bir Türk- Amerikan savaşı yaşandı. Tanklarıyla, helikopterleriyle, uçaklarıyla ABD Türkiye'nin üzerine geldi. Kendi ordumuzun içinde oluşturduğu kuvvetlerle. O gece 12 saat içinde Türk ordusu Türk milletiyle birleşerek, ABD'nin o darbe girişimini ezdi. Ondan sonra Türkiye 24 Ağustos Fırat Kalkanı'yla Amerikan koridoruna girdi. El Bab'a kadar gitti' diye konuştu.
Türkiye'nin ikinci bir İstiklal Savaşı, vatan savaşı verdiğini söyleyen Perinçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Kimileri 'saray savaşı' dedi. Bakın bu tarihi bölünmedir. Siz vatan savaşına, İstiklal Savaşı'na 'saray savaşı' derseniz, düşmanla beraber olursunuz. Saray savaşı dediğinizde bu İstiklal Savaşı'na, ABD'nin yanına düşersiniz. Bugünkü bütün tartışmalar budur. Bugün Türk aydınının kafasındaki en büyük kilit, en büyük soru şudur; Tayyip Erdoğan düşmanlığı. Böyle kilitlenmiş, dünyada başka bir şey görmüyor. Tayyip Erdoğan PKK'nın üzerine yürüyor, onlar PKK tarafına geçiyor, Tayyip Erdoğan FETÖ'nün üzerine yürüyor, onlar FETÖ'yle beraber Ankara'dan İstanbul'a yürüyor. Tayyip Erdoğan Rusya'ya elini uzatıyor onlar Rusya'ya 'diktatör' diyor. Tayyip Erdoğan İran'la işbirliği yapıyor onlar 'İran'da mollalar var, gericiler var, karanlık var' diyor. Bu Tayyip Erdoğan düşmanlığı, bizim (parti) programımız değil, açık söylüyorum sevmeyin beni.'
PERİNÇEK'TEN AK PARTİYE SARRAF TEPKİSİZLİĞİ TEPKİSİ
Vatan Partisi Lideri Doğu Perinçek, Rıza Sarraf davasıyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Perinçek, 'Amerika'da yargılanan Türkiye'dir' dedi. Hükümetin de dava ile ilgili çok yanlış bir mevzide olduğunu söyleyen Perinçek, 'Amerika'ya, 'Biz İran'la ticareti yaparız ve sen karışamazsın' diyemediler' dedi.
28 Kasım'daki gelişmede, Vatan Partisi Lideri Doğu Perinçek, katıldığı bir televizyon programında Amerika'da tutuklu olarak yargılanan ve itirafçı olduğu iddia edilen Rıza Sarraf'ın davasıyla ilgili önemli açıklamalar yaptı.
Amerika'da yapılan yargılamanın hedefinin Türkiye olduğuna dikkat çekti Perinçek, ABD'ye 'Sen bizim İran'la ilişkilerimize nasıl karışırsın?' diye seslendi.
Doğu Perinçek, Sarraf davasının Türkiye tarafından doğru yönetilemediğinin altını çizdi.
Sarraf davasındaki önemli bir ayrıntıya da dikkat çekti Perinçek. Amerika'ya karşı yürütülen mücadelede 'milli' bir tavır alınmalı, ancak rüşvet ve yolsuzluk bu tavrın içine giremez, dedi.
HİLAL KAPLAN: ABD'NİN KÖPEKLERİ
Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan, 1 Aralık 2017 tarihli yazısında Reza Zarrab üzerinden hükümeti hedef alan ABD'yi ve destekçilerini çok sert sözlerle eleştirdi.
ABD'nin son dönemde Türkiye'ye yönelik politikaları tartışma konusu oldu. Zarrab davası bardağı taşıran son damlaydı. Eleştiri oklarının hedefindeki ülkeye en sert tepki, Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan'dan geldi.
'HAVLAYIN ŞİMDİ'
ABD'nin bugüne kadar tartışılan kararlarını bir bir sıralayan yazar, yazısını 'Bu zorbalığı meşru bulan, tanıyan, ona boyun eğen ve onu yayanlar şerefsizdir, satılmıştır, soysuz köpektir. Havlayın şimdi!' diyerek tamamladı. İşte Kaplan'ın 'ABD'nin köpekleri' başlıklı o yazısı:
'KOYDUĞUM YAPTIRIMLARA HARFİYEN UYACAKSIN'
'Yüzyıllardır sınır komşun olan İran'la ticaretini benim şartlarım ve bilgim dahilinde yapacaksın. Ta 11.000 kilometre öteden koyduğum yaptırımlara harfiyen uyacaksın. Yoksa işte böyle psikolojik savaş uygular, ülkendeki köpeklerimi havlatır, ekonomini yıpratırım. Hava savunma sistemini bana sormadan almayacaksın. Gerçi bana sordun ama Patriotları vermedik. Patronu olduğum NATO da ihtiyacın olduğu vakit Patriotlarını geri çekti. Kilis'e roketler düşse de, halkın ölse de umrumda olmaz. Çin'den füze almayacaksın. Rusya'dan S-400 almayacaksın. Alırsan NATO'dan çıkartır, uluslararası arenada yalnızlaştırırım. Köpeklerimden söz etmiş miydim; onları daha da fena havlatırım.
'YPG'Yİ DÜZENLİ ORDUYA ÇEVİRİRİM'
Sınırındaki DEAŞ belasına müdahale edersen, kendim girerken aklıma hiç gelmeyen Suriye'nin egemenlik haklarından bahsederim. Burnunun dibinde YPG'yi eğitip donatır, düzenli orduya çeviririm. Askerlerime bile onların armasından taktırırım. Gıkını çıkarmayacaksın. İncirlik'i açık tutmaya devam edeceksin ki YPG'ye istediğim gibi hava koruması vereyim. Ama öte yandan Türkiye'nin DEAŞ'ı desteklediği propagandasını da alttan alta yayarım. Köpeklerim de propaganda yapmakta çok marifetlidir zaten. 'YPG'ye silah vermeyeceğiz' diyen turuncu kafalıyı da çok takma, Amerika'yı kararları seçilenlerin aldığı bir demokrasi mi sanmıştın?
'FETULLAH'I VERMEM'
Fetullah'ı vermem. Aramızdaki iade anlaşmasının 8. maddesine göre en azından gözaltına almam lazım ama anlaşmalara uymak zorunda olduğumu nerden çıkardın? Sen önce olağanüstü hali kaldır, terör sevicileri serbest bırak bakalım. Ayrıca kendi vatandaşın olsa dahi, eğer bana çalışıyorsa kimseyi tutuklayamazsın. Gözaltına almayı düşündüğün an da bana haber vereceksin.
ABD'nin şimdiye dek bizimle kurduğu diyalog böyle. Bu zorbalığı meşru bulan, tanıyan, ona boyun eğen ve onu yayanlar şerefsizdir, satılmıştır, soysuz köpektir. Havlayın şimdi!'
Paralel yapı-18 Kasım (2017) 'İstanbul 2 sanık ABD'li savcıların Zarrab belgelerini yasadışı edinmesi' davası
Paralel yapı-04 Ekim (2017) 'İstanbul 17-25 Aralık/15 Temmuz Darbelerinin Uluslararası bağlantısı' soruşturması
Paralel yapı-08 Aralık (2015) 'İstanbul 44 sanık 17 Aralık Kumpası/Fetullah Gülen dahil' davası
Paralel yapı-ABD bağlantıları
(02 Aralık 2017, 16:43)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: