Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe Karargahındaki eylemlerle ilgili 244 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
26.11.2017 13:15 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe Karargahındaki eylemlerle ilgili 244 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
20.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23'üncü Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, sanık eski Uzman Çavuş Fatih Tavuz, hakim karşısına çıktı.
FATİH TAVUZ
Olay tarihinde Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde Destek Kıtaları Grup Komutanlığında görev yaptığını belirten Tavuz, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz akşamı, karargahın A nizamiye kapısında nöbet tuttuğunu ifade etti.
Dinlenmek için nizamiyedeki odaya geçtiğini kaydeden Fatih Tavuz, bu sırada sanık eski Kurmay Albay Erkan Öktem'in yanına gelerek, neden nöbette olmadığını sorduğunu aktardı.
Tavuz, bir müddet sonra 2 teğmen ve sivil kıyafetli istihbaratçıların nizamiye bölgesine geldiğini, Öktem'in terör saldırısı olacağını, dikkatli olunması gerektiğini söylediğini bildirdi.
Nizamiyenin karşısına bir trafik ekip aracının geldiğini, Öktem'in bu aracı görmesiyle önce havaya ateş ettiğini, sonra silahını polislere doğrulttuğunu söyleyen Fatih Tavuz, bu şekilde polis ekibinin uzaklaştırıldığını kaydetti.
İlerleyen saatlerde Jandarma Genel Komutanlığı karargahının önüne tank ve zırhlı araçların konuşlandırıldığını anlatan Tavuz, Öktem'in bu araçları yönlendirdiğini ifade etti.
Bu sırada nizamiye bölgesine vatandaşların geldiğini, bunun üzerine Erkan Öktem'in halka ateş edilmesi için zırhlı araçlardaki personele emir verdiğini aktaran Fatih Tavuz, "Erkan Öktem zırhlı araçlardan sonra içeride bulunan bizlere de 'Ateş, ateş edin' diye emir verdi ancak Erkan Öktem albayın emirlerini yerine getirmedik. Çünkü ateş edilmesi istenilen yerde polis araçlarını görünce tuhaf bir gelişme olduğunu anladım. Daha sonra Erkan Öktem, A nizamiyesinden komuta katına gitti." ifadelerini kullandı.
Bir süre sonra Öktem'in yeniden ateş emrini verdiğini ifade eden Tavuz, "Nizamiyede neler olduğunu soranlara Öktem'in emriyle halka ateş edildiğini söyledim. Öktem benim ateş etmediğimi görünce hızlı bir şekilde elimden silahımı alarak başka birine verdi. O kişi de şarjör bitene kadar sıktı ve tüfeği yere attı. Ben de üzerime zimmetli tüfeğimi geri aldım." diye konuştu.
"Darbeci komutanlar bizi kandırdı"
Soruşturma aşamasında bütün samimiyetiyle her şeyi anlattığını, darbe girişiminde yer almadığını, FETÖ ile ilişkisinin olmadığını savunan Fatih Tavuz, "Teşhisler yaptım, ben uzman çavuşum, derdimi kimseye bir türlü anlatamadım. Vallahi de billahi de bu darbenin içinde değilim." ifadelerini kullandı.
Darbeci komutanları tarafından kandırıldığını dile getiren Tavuz, "Erkan Öktem'in yüzünden buradayım. Daha önce kalbi delik bir çocuğumu kaybettim. Aynı şekilde bir çocuğumun daha kalbinin delik olduğunu öğrendim. Eğer o çocuğumu da kaybedersem onu (Öktem'i) öldürürüm, onun yüzünden buradayım çünkü." dedi.
Çapraz sorgu sırasında Mahkeme Başkanı Abdullah Köksal'ın isteği üzerine o gece A nizamiyedeki askerleri duruşma salonunda teşhis eden Fatih Tavuz, söz konusu isimlerin faaliyetlerine ilişkin bilgi verdi.
Sanık eski Albay Öktem'in söz alarak sanığın kendisine iftira attığını iddia etmesi üzerine Tavuz, "Madem sana iftira atıyorum, sen neden o zaman tankların başına geldin o gece?" diyerek tepki gösterdi.
İki sanık arasında başlayan sözlü tartışma nedeniyle mahkeme heyeti, savunmasını bitiren Fatih Tavuz'un salondan çıkarılmasını isteyerek duruşmaya ara verdi.
ABDÜLKADİR BAYTAK
Duruşmada sanık eski astsubay Abdulkadir Baytak savunma yaptı.
Olay tarihinde Jandarma Genel Komutanlığında bilgi sistem operatörü olduğunu belirten sanık Baytak, 11 Temmuz'dan itibaren izne çıktığını, 17 Temmuz'da İstanbul'da nişanının olduğunu söyledi.
15 Temmuz'da ise emniyetli olduğu için karargahtaki dolabında bulunan nişan yüzüklerini almak amacıyla Jandarma Genel Komutanlığına gittiğini iddia eden sanık Baytak, İstanbul'a otobüsle gideceğinden bir süre burada beklemeyi planladığını öne sürdü.
Baytak, dolabından yüzükleri ve eşyasını almak için odaya gittiğinde bölük komutanı Yüzbaşı Erkan Demir'in gelerek terör saldırısı olduğunu ve herkesin resmi kıyafetini giymesini söyleyip çıktığını savundu. Kendisinin de yanlış anlamamak için peşinden gittiğini ancak yetişemediğini öne süren Baytak, bu sırada açıklama yapılacak diye toplantı salonuna çıkartıldıklarını söyledi.
Sanık Baytak, açıklama olmadığı için orta bahçeye indiğinde personelin silahlıktan silah alması anonsu yapıldığını, kendisinin de imza karşılığı silah aldığını ifade etti. Üye hakimin, "Neden iki silah aldın?" şeklindeki sorusuna da Baytak, "Silah almayan başkalarına vermek için." şeklinde cevap verdi.
Tekrar orta bahçeye indiğini, bölük komutanı Demir, "Ayak altında dolaşma." dediği için emniyetli gördüğü toplantı salonuna çıktığını öne süren Baytak, bir komutanın toplantı salonuna silahla giremeyeceğini söylemesi üzerine kapısında beklediğini söyledi.
Baytak, gece silah sesleri geldiğini ancak bulunduğu yerden ayrılmadığını öne sürerek, kimseye de emir vermediğini iddia etti.
Tuvalete gitmek için bulunduğu yerden ayrıldığında bir iki kişinin, "Kalkışma varmış, ne olduğu belli değil, sıkıştık kaldık." diye konuştuklarını duyduğunu öne süren Baytak ancak olanları hala anlamlandıramadığını iddia etti.
Sanık Baytak, "Yaşananların hep terörle bağlantılı olduğunu düşündüm. Kapalı yerde olduğum için de dışarıda ne olduğundan habersizdim." dedi. Kaçmayı düşündüğünü ancak emniyetli olmadığı için bunu yapamadığını anlatan Baytak, salonda beklemek daha güvenli olacağı için orada kaldığını iddia etti.
Baytak, kimseyi rehin almadığını, kimseye karşı zor kullanamadığını ve suç işlemediğini ileri sürerek, hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.
FETÖ ile bağı bulunmadığını, sadece devleti için çalıştığını söyleyen Baytak, tahliye talebinde bulundu.
21.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünde görülen duruşmada, soruşturma aşamasında itirafçı olan sanık eski Ankara İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Erdal Karlıdağ, hakim karşısına çıktı.
ERDAL KARLIDAĞ
Karlıdağ, darbe girişiminden iki gün önce örgüt "abilerinin" kendisini kalkışma hakkında bilgilendirdiğini, bir parkta buluşarak plan yaptıklarını itiraf eden savcılık ifadesini reddederek savunmasına başladı.
Darbe girişimi ve FETÖ'ye ilişkin önemli bilgilerin yer aldığı ifadesini yönlendirmeyle verdiğini iddia eden Karlıdağ, mahkeme huzurundaki beyanlarının esas alınmasını istedi.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz akşamı Yarbay Mehmet Aydın'ın araması üzerine Beştepe'deki Jandarma Genel Komutanlığı karargahına 6 ya da 7 kişilik bir grupla gittiğini ve burada terör saldırısı olabileceğinin söylendiğini iddia eden Karlıdağ, bunun üzerine silah aldığını ifade etti.
Gelişmeler hakkında bilgi almak için kendisini arayan Üsteğmen Serkan Polat'a "Az önce buradaki rütbeliler, bir ve iki numaranın alındığını söyledi, biraz daha bekleyelim" dediğini söyleyen Karlıdağ, saat 22.30'da dönemin Emniyet TEM Daire Başkanı Turgut Aslan'ın karargaha geldiğini, onu tanımadığı bir albayın karşıladığını belirtti.
Albayın, Aslan'a "Sizi misafir edeceğiz" dediğini duyduğunu ifade eden Karlıdağ, söz konusu albayın emriyle Aslan'ın makam aracını alarak başka bir alana götürdüğünü ifade etti.
Karlıdağ, Aslan ve korumasının darbeciler tarafından vurulmasına ilişkin bilgisinin olmadığını iddia etti.
İlerleyen saatlerde nizamiyede çatışma çıkması nedeniyle karargahtan ayrılmak istediklerini ancak buna izin verilmediğini öne süren Karlıdağ, daha sonra Yakup isimli bir astsubaya bütün personeli karargahın arkasındaki çalılık olan bölgeye yönlendirmesini istediğini savundu.
Çapraz sorgu sırasında, Mahkeme Başkanı Abdullah Köksal'ın "Silahlı bir vaziyette gece boyunca ne yaptın" sorusuna, "Çalıların arasında bekledim, sonra telefonumu şarj etmek için 10. kata çıktım." cevabını veren Karlıdağ, darbe girişiminin NATO ve FETÖ'nün iş birliğiyle yapıldığını söyledi.
Bin 177 kez giriş yaptığı ByLock'u inkar etti
Mahkeme Başkanı Köksal, sanık Karlıdağ'ın 21 Eylül'de örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock'u kullanmaya başladığının, söz konusu programa bin 177 kez giriş yaptığının tespit edildiğini ifade etti.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan (BTK) dava dosyasına gönderilen bilgiye göre sanığın telefonuna ait internet trafik kayıtlarıyla da bu durumun kesinleştiğini belirten Başkan Köksal, Karlıdağ'a bu konuya ilişkin savunmasını sordu.
ByLock kullanmadığını öne süren Karlıdağ, bu program üzerinde yazıştığı Halil isimli şahsı ise savcılık soruşturması aşamasında uydurduğunu iddia etti.
Mahkeme Başkanı Köksal'ın, "Cumhuriyet savcısına Halil ismindeki cemaat abisiyle görüştüğünü söylemişsin. Aynı şekilde darbeden önce Süleyman Karaca ile görüştüğünü de ifade etmişsin." açıklaması üzerine Karlıdağ, Karaca'yı tanıdığı için o an için ismini verdiğini ifade etti.
Sanık eski astsubay Bünyamin Tekin'in savunmasının ardından duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
Karlıdağ'ın inkar ettiği itirafları
Karlıdağ, iddianamede yer alan hazırlık aşamasındaki ifadesinde, olayla ilgili bildiği tüm gerçekleri anlatacağını belirterek, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini söylemişti.
"Cemaat abileri" ile 1997'den itibaren aralıklarla görüştüğünü, himmet vermediğini ancak kurban bağışında bulunduğunu anlatan Karlıdağ, Ankara'ya 2012'de geldiğini, 2014'te İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğüne atandığını, burada Murat isimli kamu dairesinde çalıştığını düşündüğü bir "abi" ile irtibat kurduğunu anlatmıştı.
Karlıdağ, darbe girişiminden iki gün önce adresini Murat'tan aldığını belirten iki kişinin evine geldiğini, bunlardan Halil isimli kişinin, Jandarma'da cemaat içinde aktif olan, cemaate destek verenlerden oluşan 3 bin kişilik liste hazırlandığını, listede kendisinin de bulunduğunu, Ağustos şurasında bu kişilerin meslekten atılacağını söylediğini aktarmıştı.
Halil'in kendisini Yarbay Süleyman Karaca ile buluşturacağını beyan ederek sıkıyönetim ilanıyla ilgili konuştuğunu anlatan Karlıdağ, şu ifadeyi vermişti:
"Ben bunun nasıl olacağını sordum. O da bana her şeyin planlandığını söyledi. Halil'in aracıyla Anıttepe'de bulunan bir parka gittik. Süleyman yarbay ile buluştuk. Orada Altındağ İlçe Jandarma Komutanı Murat (Düzenli) da vardı. Konunun ne olduğunu sorduğumuzda Cuma günü bir faaliyet olacağını, faaliyette bizim de görevli olduğumuzu söyledi. Bize olay başlayınca Gölbaşı'nda bulunan uydu sisteminin bulunduğu TÜRKSAT'a gitmemiz talimatını verdi."
Darbe girişiminin, bu kadar birbirini tanımayan ve ilgisi olmayan insanların bir araya gelip spontane gerçekleştirebilecekleri bir eylem olmadığını dile getiren Karlıdağ, bu nedenle darbeyi FETÖ'nün planladığını yinelemişti.
Karlıdağ, vatandaşların ve personelinin vurulması nedeniyle bunları anlattığını belirterek, "Vatandaşın bu FETÖ'nün bir terör örgütü olduğunu görmesini istiyorum." ifadesini kullanmıştı.
22.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünde görülen davanın duruşmasında, sanıklar, avukatları ve müştekiler hazır bulundu.
ALPER ÖZKAN
Duruşmada, olay tarihinde görevli olmamasına rağmen karargaha geldiği, haberci eri derdest ettiği ve karargahta silahlı faaliyette bulunduğu belirtilen eski astsubay Alper Özkan savunma yaptı.
Özkan, darbe girişiminin yaşandığı akşam saatlerinde teğmen Necip Erkul'un telefonla arayarak üsteğmen Şükrü Eğin'in kendisini çağırdığını söylediğini, bunun üzerine birliğine gittiğini ifade etti.
Eğin'in kendisine, siber saldırı ya da terör saldırısı olabileceğini söyleyerek yanındaki askerlerle karargah binasına geçtiğini dile getiren Özkan, bir süre sonra kendisinin de peşlerinden gittiğini, karargah içerisinde bir koşuşturma yaşandığını aktardı.
Bu esnada bir kişinin kendisine "eri tut" dediğini kaydeden Özkan, bu askerin müşteki tuğgeneral Veli Turan'ın habercisi olduğunu bilmediğini, eri rehin almadığını, Turan'ın derdest edilmesi olayından da haberi olmadığını savundu.
Darbe girişiminden habersiz olduğunu öne süren Özkan, "Sıkıyönetim ilan edildiğini amirim Eğin'den öğrendim. Sıkıyönetimin ne için ve ne zaman ilan edildiğini bilmiyorum." diye konuştu.
İlerleyen saatlerde nizamiye bölgesine gittiğini ve yoğun çatışma olduğunu belirten Özkan, elindeki MP-5 silahıyla sadece yerinin belli olmaması için yakınındaki lambaya ateş ettiğini, hedef gözeterek kimseye ateş açmadığını iddia etti.
Sabah saatlerinde kışladan çıkmak istemesine rağmen komutanlarınca buna izin verilmediğini, bir süre sonra yaşanan çatışmada üsteğmen Eğin ve eski yüzbaşı İlyas Pekdemir'in vurulduğunu anlatan Özkan, "İçeride farklı bir hiyerarşi vardı. Ben Eğin dışında kimseden emir almadım. Özellikle nizamiye bölgesinde rütbesini bilmediğim ve tanımadığın kişiler vardı. Burada sürekli silah sesleri geliyordu." ifadelerini kullandı.
"ByLock'u basından duydum"
Sanık eski teğmen Abdullah Aslan da 15 Temmuz akşamı mesaiden ayrılarak ailesinin bulunduğu İstanbul'a gitmek için hazırlık yaptığını, olay akşamı yaşanan hareketliliğin ne olduğunu öğrenmek istediği karakolun önündeki polislerce gözaltına alındığını söyledi.
Darbe girişiminin yaşandığı akşamı nezarette geçirdiğini ve darbe girişimine katılmadığını savunan Aslan, soruşturma aşamasındaki "kışlaya gittiği" yönündeki beyanlarının da doğru olmadığını ileri sürdü.
Sanık Aslan, mahkeme heyetinin, "Jandarma Genel Komutanlığına gitmen için birinden emir ya da talimat aldın mı?" sorusunu, "Bu yönde emir almadım, ben AŞTİ'ye gidiyordum. Biraz zaman geçirmek ve yemek yemek için vaktim vardı. Bu esnada karakolun önünden geçerken polislere neler olduğunu sordum. Bana, 'Sen kimsin?' dediler. Askeri personel olduğumu söyleyince gözaltına alındım." şeklinde yanıtladı.
Aslan, iddianamede yer alan 0538 366 XX XX numaralı hattan 22 Ağustos 2014'ten 2015 ortalarına kadar ByLock kullandığı iddiasını da kabul etmeyerek, programın adını basından duyduğunu öne sürdü.
BEKİR OLUKBAZ
Savunması için söz verilen sanık Bekir Olukbaz, 2015'te Ankara'da İl Jandarma Komutanlığında istihbarat astsubayı olarak görev yaptığını ifade etti.
Olukbaz, 15 Temmuz akşamı Yenimahalle'deki MİT yerleşkesine helikopterden ateş edildiğini gördüğünü, birliğini aradığında mesaiye gelmesine gerek olmadığının söylendiğini, bunun üzerine evinde beklemeye başladığını kaydetti.
Ertesi gün birliğinden aranarak mesaiye çağırıldığını, darbe girişimi esnasında Jandarma Genel Komutanlığına hiç gitmediğini öne süren Bekir Olukbaz, "15 Temmuz gecesi olay yerinde bulunan bütün şahısların kamera kayıtları ve görüntüleri mevcutken, benim hiçbir şekilde iddianamede görüntü kaydım yoktur." diyerek kendisini savundu.
İdari tahkikat sonrasında açığa alınmasına rağmen görevinden ihraç edilmediğini dile getiren sanık Olukbaz, FETÖ üyesi olmadığını beyan ederek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Savunmanın ardından Mahkeme Başkanı Abdullah Köksal sanığa, "Sence darbeyi kim yaptı" sorusunu yöneltti. Sanık Olukbaz'ın, "Fetullahçı Terör Örgütü yaptı" cevabı üzerine Köksal, "Peki şimdi örgüt elebaşı karşında olsa ne yaparsın" diyerek ikinci soruyu yöneltti.
Bekir Olukbaz, "Bildiğim bütün küfürleri ve işkenceleri kendisine uygularım" yanıtını verdi.
BÜLENT AK
Jandarma birliklerine "darbe" mesajı çektiğini kabul etmedi
Olay tarihinde Jandarma Cari Harekat Şube Müdürü olan Kurmay Yarbay Bülent Ak, savunmasına atılı suçlamaları kabul etmediğini beyan ederek başladı.
İddianamede, "Harekat Yıldırım" koduyla Genelkurmay'daki darbeciler tarafından gönderilen mesajları diğer jandarma birliklerine gönderilmesini sağladığı belirtilen Ak, böyle bir hareket tarzının olmadığını savunarak, soruşturma aşamasında alınan bu yöndeki beyanlarının iddianameye yanlış yansıtıldığını ileri sürdü.
Olay akşamı bazı rutin işler için mesaide kaldığını, saat 22.00 civarında gelen telefonda DEAŞ saldırısı olabileceğinin söylendiğini beyan eden Bülent Ak, bundan bir kaç dakika sonra da sıkıyönetim içerikli darbe emirlerinin geldiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mesajları okuyunca şok oldum. Hemen daire başkanım Ali Demir'i aradım. 3-4 defa aramama rağmen ulaşamadım. Kendim ve personelim adına kanunsuz bir işe karışmamak, muhtemel bir bombalı araç saldırısına karşı da korunmak için tedbirler aldım. Daha sonra harita odasına geçtim. Buradaki personele sıkıyönetim ilan edildiğini, DEAŞ saldırısı ihbarı olduğunu, görev yerine geçmelerini söyledim. Ben de harekat merkezine geçtim. Bize bağlı birliklerden gelen telefonlara cevap verdim. Bazı birlikler sıkıyönetim emri konusunda ne yapacağını soruyordu. 'Bize de bir şey söylenmedi' diyerek telefonları kapattım."
İlerleyen saatlerde kışla bahçesinden silah sesleri gelmeye başladığını ve hava araçlarının uçuşa başladığını ifade eden Ak, darbecilerin birliğe saldırdığını düşündüğünü, bunun üzerine kışla bahçesine çıktığını dile getirdi.
Sanık Ak, çatışmanın artmasından sonra otoparka indiğini, polise teslim olmaya giden bir grubun içerisine katılarak kendisinin de teslim olduğunu ifade etti.
"Darbe girişimini FETÖ yaptı" diyemedi
Savunmanın ardından sanığa bazı sorular yöneltildi.
Mahkeme heyetinin o gece silah kullanıp kullanmadığını sorduğu Ak, silah kullanmadığını ve ateş etmediğini öne sürdü. Bunun üzerine iddianameye de yansıyan silah kullandığına dair beyanlar okundu. Bülent Ak, beyanları kabul etmediğini bildirdi.
Tahir Altıntaş'ın, "Bülent Ak, Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuştur. Bu saatten sonra emirlere uymayan cezalandırılır" ifadeleri sorulan sanık Ak, "TSK yönetime el koymuştur" sözlerini kullandığını ancak "Emirlere uymayan cezalandırılır" diye bir iddiada bulunmadığını savundu.
Ak, "Nizamiyeden benim izin verdiğim araçlar alınacak" diye bir beyanda da bulunmadığını, Ömer Acar'ın beyanında geçen Tuğgeneral Veli Turan'ın derdest edilmesi esnasında olay yerinde bulunduğunun da doğruyu yansıtmadığını iddia etti.
Bülent Ak, kendisine ait olduğu gerekçesiyle gösterilen fotoğrafları da görüntüsünün net olmadığını öne sürerek kabul etmedi.
Mahkeme Başkanı Köksal'ın, darbe girişiminin sorumlusunun kim olduğunu sorduğu Ak, "Basında FETÖ olarak geçiyor. Ben bu isnatta bulunamam." diye konuştu.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
23.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, sanık eski Yüzbaşı Ahmet Tamer Oğuz hakim karşısına çıktı.
AHMET TAMER OĞUZ
Olay tarihinde Jandarma Genel Komutanlığının Güvercinlik Karargahında Açık Kaynak İstihbarat Kısım amiri olarak görev yaptığını söyleyen Oğuz, FETÖ'cü olmadığını, darbe girişiminde yer almadığını iddia ederek savunmasına başladı. Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da bir çalışmayı arz etmek için Jandarma Genel Komutanlığına gittiğini savunan Oğuz, söz konusu belgeyi komutana takdim ettikten sonra Güvercinlik'teki kışlasına döndüğünü anlattı.
Saat 21.00 sıralarında evine gittiğini, bu sırada İstihbarat Değerlendirme Merkezi'nde (İDM) bir belge unuttuğunu fark ettiğini öne süren Oğuz, "İDM'e çok hareketli, yoğun bir yerdir. Eşimle akşam yemeği yedikten sonra bu evrakım kaybolmasın diye Jandarma Genel Komutanlığındaki İDM'ye gidip belgemi alacaktım. Nizamiyeden giriş yaptım. Doğrudan İDM'ye gittim, kapısı açıktı. Evrakı bulmak için etrafa baktım ama bulamadım." iddiasında bulundu.
Bu sırada dışarıdan gelen sesler üzerine koridora çıktığını, herkesin silah alması için emir verildiğini öne süren Oğuz, kendisinin de MP-5 silah aldığını ancak emir veren rütbeliyi tanımadığını ileri sürdü. Bu gelişmenin darbeye kapsamında bir eylem olduğunu bilmediğini, karargaha yönelik terör saldırısı olabileceğini düşündüğünü iddia eden Oğuz, neler olduğunu anlamak için tekrar İDM'ye gittiğini, buradaki televizyondan İstanbul'daki köprülerin askerler tarafından kapatıldığına ilişkin haberleri izlediğini söyledi.
Bir zaman sonra internetten Başbakan Binali Yıldırım'ın darbe girişimi olduğuna yönelik açıklamalarını da okuduğunu aktaran Oğuz, "Küçük bir gurubun kalkışmada bulunduğunu öğrenmiştik. Ancak jandarmanın içinde olabileceği aklımıza gelmedi. Dışarı çıkmak istedik ama nizamiyede çatışma vardı. En güvenilir yerin odamız olduğu düşüncesiyle burada kaldık." savunmasını yaptı. İlerleyen saatlerde silahlı bir şekilde diğer personelle bodrum katına indiklerini, daha sonra spor salonun penceresinden polis araçlarını gördüklerini ifade eden Oğuz, silahını bırakarak polise teslim olduğunu anlattı.
Görev bilinciyle hareket ettiğini, karargahtaki darbe girişimine yönelik eylemleri, gözaltında olduğu sırada öğrendiğini öne süren Oğuz, silahlı bir şekilde güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerdeki kişinin kendisi olmayabileceğini iddia etti.
Kamera görüntülerinden elde edilen fotoğrafların net olmadığını savunan Oğuz, görüntülerdeki kişinin kendisine benzemediğini, fotoğrafların özel programlarla netleştirilmesini istedi.
927 kez ByLock'a giriş yapmış
Mahkeme Başkanı Abdullah Köksal, sanık Oğuz'a 27 Eylül 2014'ten itibaren örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock'u kullandığı ve 927 kez giriş yaptığına yönelik tespiti hatırlatarak, savunmasını sordu. ByLock kullanmadığını, programın ismini cezaevinde öğrendiğini iddia eden Oğuz, dijital verilerin delil olamayacağını savundu.
Oğuz, soru üzerine eşinin de ByLock kullanıcısı olduğu gerekçesiyle FETÖ üyeliği suçundan öğretmenlikten ihraç edildiğini söyledi.
Başbakanlık Avukatı Hayrettin Bıyıklıoğlu'nun "Karargaha iki çanta ile giriş yaptığınız kameralara yansıyor. Neden çantalarla giriş yaptınız?" sorusu üzerine Oğuz, DİM'de unuttuğu iddia ettiği evrakların hacimli olduğunu bu nedenle karargaha boş çantalarla girdiğini ileri sürdü.
Avukat Bıyıklıoğlu'nun "Peki, unuttuğunuzu iddia ettiğiniz evrakların akıbeti ne oldu?" sorusuna Oğuz, söz konusu evraklara ulaşmak için avukatı aracılığıyla başvuruda bulunduğunu söyledi.
Duruşma, verilen aradan sonra devam edecek.
CÜNEYT BERBER
Duruşmanın öğleden sonraki bölümü, sanık Cüneyt Berber'in savunmasıyla başladı.
Olay tarihinde Ankara İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde Bilişim Suçları istihbarat astsubayı olarak görev yaptığını belirten Berber, 15 Temmuz akşamı evinde bulunduğu sırada üsteğmen Yunus Özer'in kendisini arayarak görev olduğunu söylediğini bunun üzerine iş yerine gittiği ifade etti.
Yenimahalle'deki Ankara İl Jandarma Komutanlığına saat 21.30 sıralarında ulaştığını anlatan Berber, burada sanık eski istihbarat şube müdürü binbaşı Erdal Karlıdağ ve üsteğmen Özer ile araca binerek Jandarma Genel Komutanlığına gittiklerini dile getirdi.
Berber, karargahta tanımadığı bir yarbayın silah almaları için emir verdiğini, bunun üzerine depoda MP-5 marka bir silah aldığını söyledi.
İlerleyen saatlerde nizamiyede çatışma çıkması üzerine ağaçlık alanda saklandığını savunan Berber, sabah saatlerine kadar bu konumu koruduğunu iddia etti.
Sorgu aşamasında etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen Berber, savunmasının ardından çapraz sorguya alındı.
Berber, savcılıktaki sorgu sırasında birliğine neden çağrıldığına ilişkin herhangi bir bilgi vermezken, mahkemede o gece kumar operasyonu için göreve çağrıldığını iddia etti. Bunun üzerine kıdemli üye hakim Murat Yenikomşuoğlu, görev yaptığı birliğin bu tür operasyonları yapmaya yetkili olup olmadığını sordu. Berber, istihbarat biriminde görev yapmasına rağmen savcılığın onayıyla kumar operasyonuna katılabileceğini, darbe girişiminin şaşkınlığı nedeniyle sorgu aşamasında kumar operasyonundan bahsetmediğini iddia etti.
DURSUN KORU
"Hatırlamıyorum, bilmiyorum..."
Sanık Dursun Koru da savunmasında, olay tarihinde Ankara İl Jandarma Komutanlığı KOM Şubesinde astsubay olarak görev yaptığını belirtti.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da KOM şube müdürü üsteğmen Serkan Polat'ın kendisini arayarak, "İstihbarat şubenin bu akşam görevi var. İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Erdal Karlıdağ ikimizin takviye olarak ekibe katılmasını istiyor." dediğini aktaran Dursun, bunun üzerine Polat'la buluştuklarını ifade etti.
Polat'ın gidecekleri yer hakkında bilgi almak için aradığı Karlıdağ'ın Jandarma Genel Komutanlığına gelmelerini istediğini bildiren Dursun, bunun üzerine söz konusu yere sivil kıyafetlerle gittiklerini kaydetti.
Dursun, burada kendilerine silah dağıtıldığını, bir süre bekledikten sonra garaj bölgesine gittiğini, burada karşılaştığı erlerin kendisine terör saldırısı olacağını söylediğini, saat 23.00 sıralarında savaş uçaklarının sesini duyması üzerine büyük bir saldırı olacağı için havadan destek istendiğini düşündüğünü söyledi.
Polislere teslim olduğuna ana kadar hiçbir eyleme katılmadığını iddia eden Dursun, dava dosyasına giren HTS kayıtlarında o gece kimlerle görüştüğüne ilişkin sorulara "hatırlamıyorum, bilmiyorum", karargahta karşılaştığı kişiler için de "tanımıyorum" cevaplarını vermekle yetindi.
ERHAN CANTEKİN
Darbe merkezine gitmesini polisler engelledi
Sanık eski binbaşı Erhan Cantekin ise olay tarihinde Ankara İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü olarak görev yaptığını söyledi.
Akşam saatlerinde parkta bulunduğu sırada kendisini arayan kardeşinin olağan dışı gelişmeler olduğunu söylediğini aktaran Cantekin, bunun üzerine internetten baktığı haberlerden bir terör eyleminden bahsedildiğini savundu.
Cantekin, daha sonra kendisini arayan bir üsteğmenin de saldırı olduğu haberini vermesi üzerine çocuklarını alarak kayınbiraderinin evine gittiğini, burada izlediği televizyonda gelişmeler hakkında kesin bir bilgiye sahip olamadığı iddiasında bulundu.
Bir zaman sonra albay İlhan Şen'in kendisini arayarak neler olduğunu sorduğunu, olaylar hakkında bilgisini olmadığını belirttiğini anlatan Cantekin, bilgi almak için aradığı harekat merkezinde bir uzman çavuşun Genelkurmay Başkanlığı karargahında çatışma olduğunu söylediğini aktardı. Bunun üzerine özel aracıyla yola çıktığını, bu sırada üsteğmen Ahmet Emre Köse'nin Ankara İl Jandarma Komutanı Albay Ferdi Korkmaz'ın tutuklandığını bildirdiğini ifade eden Cantekin, bu duruma anlam veremediğini dile getirdi.
Cantekin, İl Jandarma Komutanlığına gitmek istediğini ancak yolların kapalı olması nedeniyle Jandarma Genel Komutanlığına yöneldiğini, buradaki polislerce gözaltına alındığını söyledi.
Çapraz sorgu sırasında Mahkeme Başkanı Abdullah Köksal, "Sen asayiş komutanısın, ilde asayişle ilgili bir sorun çıktığında polisle birlikte buna müdahale edecek birimin başındasın. Neden emrin altındaki askerleri arayıp ilde toplamak yerine başka yere gidiyorsun?" diye sordu.
Sanık Cantekin de Genelkurmay Başkanlığı karargahına düzenlenen saldırıyla ilgili kesin bir bilgiye ulaşamadığı için emrindeki askerleri aramadığını iddia ederek savunmasını tamamladı.
Duruşmaya, pazartesi günü sanık savunmalarıyla devam edilecek.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Haziran (2017) 'Ankara 244 sanık Darbe Yap./Jand.Gn.Komutanlığı' davası
(26 Kasım 2017, 13:15)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: