İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Tuzla Orhanlı Gişeleri ve Mehmetçik Vakfı'nda meydana gelen olaylarda 6 kişinin şehit edilmesi ve 42 kişinin yaralanmasına ilişkin 184'ü tutuklu 187 sanığın yargılandığı davada, sanıkların savunmalarının alınmasına devam edildi.
19.11.2017 17:43 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Tuzla Orhanlı Gişeleri ve Mehmetçik Vakfı'nda meydana gelen olaylarda 6 kişinin şehit edilmesi ve 42 kişinin yaralanmasına ilişkin 184'ü tutuklu 187 sanığın yargılandığı davada, sanıkların savunmalarının alınmasına devam edildi.
14.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yapılan binadaki büyük salonda görülen duruşmada, eski Hava Harp Okulu öğrencisi tutuklu sanık Hüseyin Kırılmaz, yaptığı savunmasında, FETÖ'nün hiçbir kurumunda okumadığını ve ne kendisinin ne de ailesinin FETÖ ile bir bağlantısının olmadığını iddia etti.
HÜSEYİN KIRILMAZ
Emniyet güçleri tarafından yapılan aramada evinde ele geçirilen FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e ait CD'lerle ilgili konuşan Kırılmaz, 'Evdeki CD'lerden haberim yok. Evde bulunduğum sıralarda da bu CD'leri hiç görmedim.' dedi.
Darbe girişimi sırasında Yalova Meydan Komutanlığında kamp yaptığını ifade eden Kırılmaz, acil içtima alarmı verildiğini, olaylarda ölen Binbaşı Ferhat Günay'ın içtimada 'tatbikat' yapılacağını söyleyerek, elindeki listeden isimler okuduğunu ve otobüse binme emri verdiğini kaydetti.
Otobüsün sorumlularının eski Yüzbaşı Hasan Durak ile eski Üsteğmen Ceyhun Özak olduğunu anlatan Kırılmaz, 'Hasan Yüzbaşı otobüsle giderken Sabiha Gökçen Havalimanı'na gideceğimizi, orada polis ve askerlerin olduğunu ve güvenli bölge olduğunu söyledi. Orhanlı Gişeleri'ne geldiğimizde trafik sıkıştı. Bunun üzerine otobüsten indik ve silah sesleri duydum. Emre Teğmen, 'burada durmayın karşıya geçin' dedi. Üzerimize ateş geliyordu. Bunun üzerine yolun karşısına geçerek tepeye çıktım. 30-40 kişilik bir grubun yaklaştığını gördüm. Kim olduklarını da bilmiyordum. Kimse üzerimize gelmesin diye havaya bir el ateş ettim. 'Uzaklaşın, yaklaşmayın' diye bağırdım ve tekrar havaya bir el ateş ettim. Bunun üzerine gruptakiler kaçarak arabaların arasına saklandı.' ifadelerini kullandı.
Tutuklu sanık öğrenci Mevlüt Işık ile beraber bir yerde saklandığını ileri süren Kırılmaz, gece boyunca saklanmaya devam ettiklerini ve sabah olunca da polise teslim olduklarını öne sürdü.
METE DANLI
Eski Hava Harp Okulu öğrencisi tutuklu sanık Mete Danlı da savunmasında, üçüncü sınıf öğrencisi olduğunu ve 15 Temmuz'da kampta bulunduğunu, eski Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal ile beraber üç generalin kampı ziyaret ettiğine değindi.
Kamptayken saat 22.35'te içtima emri verildiğini, B nokta nöbetçisinin bulunamadığı yönünde konuşulduğunu aktaran Danlı, şöyle konuştu:
'Daha sonra otobüse binme emri verildi, okula gittiğimiz söylendi ve mermi dağıtıldı. Ferhat Günay, terör operasyonları olduğunu söyledi. Sabiha Gökçen'e gittiğimizi ve oranın güvenli olduğunu, silahımızı kullanacağımız bir durum olmadığını söyledi. Sonra otobüsten indik silah sesleri geldi, araçların oraya saklandım. Emre Demirbilek'in vurulduğunu söylediler, oraya gidip Emre Demirbilek'i araca çekip hastaneye gittim. Emre Demirbilek'i bir odaya aldılar. Bende silahımı hastane güvenliğine teslim ettim. Benim hastanedeki halimi görenler bana su falan verdi. Elbise verdiler. Sabah üç polis geldi ve onlara durumumu anlattım, karakola götürdüler ve orada tutuklandım.'
Silahıyla hiç ateş etmediğini ve kendisine verilen 20 mermiyi de teslim ettiğini iddia eden Danlı, tahliyesini istedi.
MEVLÜT IŞIK
Eski Hava Harp Okulu öğrencisi tutuklu sanık Mevlüt Işık ise savunmasında, kamptayken akşam yatmaya hazırlandığı sırada içtima emri verildiğini anlattı.
Ferhat Günay'ın 'tatbikat' yapılacağını söylediğini ve elindeki listeden isimler okuyup otobüse bindirdiğini aktaran Işık, 'Otobüste Ferhat Binbaşı, terör saldırısı olduğunu ve okula gideceğimizi söyledi. Yolda giderken Ferhat Günay, Sabiha Gökçen Havalimanı'na gideceğimizi, orasının daha güvenli olduğunu söyledi. Daha sonra ise trafik sıkıştı ve aracı boşalttırdı.' şeklinde konuştu.
Silah sesleri gelmesi üzerine çömeldiğini anlatan Işık, daha sonra geriye doğru koştuğunu ve havaya bir iki el atış yaptığını ileri sürdü. Tepeye geldiğini ve burada Hüseyin Kırılmaz ile beraber olduğunu ifade eden Işık, bir grubun üzerilerine doğru gelmeye çalışması üzerine Hüseyin Kırılmaz'ın havaya bir el ateş ettiğini öne sürdü. Daha sonra Ferhat Günay'ın darbe ile ilgili söylediklerini Hüseyin Kırılmaz'a aktardığını kaydeden Işık, sabah olunca da polise teslim olduklarını belirtti.
MURAT DURAN
Eski Hava Harp Okulu öğrencisi tutuklu sanık Murat Duran, 15 Temmuz'da Yalova Meydan Komutanlığı'nda kamp için bulunduğunu, üstlerinin kendilerini otobüse bindirip okula götüreceklerini söylediğini ifade etti.
Otobüsle giderken Sabiha Gökçen Havalimanı sapağından döndüklerini ve havaalanına doğru gittiklerini kaydeden Duran, yolda trafiğin durduğunu ve eski Yüzbaşı Hasan Durak'ın öndeki araçtaki askerlerin indiğini görünce kendilerine de inme emri verdiğini anlattı.
Duran, sözlerinin devamında şunlar söyledi:
'Üsteğmen Ceyhun Özak, Hasan Durak'a, 'beyaz Doblonun oradan saat iki yönünden atış geliyor, ateş serbest mi?' diye sordu. Hasan Durak cevap vermedi. Bunun üzerine bir daha sordu. Bu sefer Hasan Durak, 'serbest' dedi. Bu sırada Ceyhun Özak'ın ateş edip etmediğini görmedim. Emre Teğmen, 'bu böyle olmaz karşıya geçin' dedi. Ben de otobüsün arkasına koştum.'
Diğer savunması alınan sanıklar da, suçlamaları reddederek tahliyelerini istedi.
Duruşma, diğer sanıkların savunmalarının alınması için yarına ertelendi.
15.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda yapılan duruşmaya, 183 tutuklu sanık ile müştekiler ve tarafların avukatlar katıldı.
HASAN DURAK
Duruşmada savunma yapan eski Yüzbaşı Hasan Durak, 15 Temmuz'da 65 kişi olarak sağduyularını koruduklarını belirterek, polisle iş birliği yaparak devlete ve millete hizmet ettiğini savundu.
Kamp koşullarının zorluğundan bahseden Durak, 15 Temmuz'un 'terör ha bize geldi ha gelecek' denilen bir zamanda yaşandığını ileri sürdü.
Emirlerin sorgulamadan, sorgusuz, sualsiz yerine getirileceğini dile getiren Durak, 15 Temmuz akşamı saat 22.20 sıralarında içtima emri verildiğini ve bunun üzerine Emre Demirbilek'e emir vererek öğrencilere içtimayı bildirmesini söylediğini anlattı.
Ferhat Günay'ın içtimada 'tatbikat' olacağını ve okula döneceklerini söylediğini kaydeden Durak, otobüse bindiklerini, birkaç öğrenciyi mermileri alması için gönderdiğini, mermilerin daha sonra öğrencilere dağıtıldığını ve otobüsün ışıklarının söndürülüp, perdelerinin çekildiğini aktardı.
Otobüste cep telefonuna baktığını ve haberlerde terör olaylarından bahsedildiğini savunan Durak, telefonunun sarjının az olması sebebiyle telefonunu harici bataryaya taktığını dile getirdi. Durak, otobüsle daha sonra okul yerine güvenli olması nedeniyle Sabiha Gökçen Havalimanı'na doğru gittiklerini iddia etti.
Orhanlı Gişeleri'ne geldiklerinde trafiğin içerisinde kaldıklarını, etraflarında tırlar ve otobüsler olduğunu, öndeki araçtaki öğrencilerin inmesi üzerine kendi otobüsündeki öğrencilerine de 'inme' emrini verdiğini belirten Durak, 'Otobüsten inince bir anda silah sesleri duyduk. Herkes silah seslerini duyar duymaz araçların arkasına saklandı. Ön ve sağ taraftan gelen mermiler araçlara çarpıyordu. Bir an şahsen terör örgütünün saldırısına uğradığımızı düşündüm. Bu sırada ateş eden harbiyelileri görmedim.' şeklinde konuştu.
Sanık Durak, sıkıyönetim ve darbe emri almadığını, plan yapmadığını, suçun içine çekilmek istendiğini düşündüğünü iddia etti.
CEYHUN ÖZAK
Olay tarihinde Filo Takım Komutanı olan U¨stegˆmen Ceyhun O¨zak da, kendisi hakkındaki suçlamaların tamamını reddettiğini, 1 yıl 4 aydır tutuklu bulunduğunu söyledi.
Askeri sınavlarda soru çalmadığını, ByLock, Eagle ve Kakao gibi programlar kullanmadığını ileri süren Özak, FETÖ'nün dershanelerine gitmediğini, 1 dolarının olmadığını, ev aramalarında hiçbir suç unsurunun bulunmadığını, katalogla evlenmediğini ve FETÖ'nün hayat tarzı ile düşünce sistemine aykırı olduğunu iddia etti.
Yalova Meydan Komutanlığı'nda 15 Temmuz'da kamp yaparken içtima emri verildiğini ve tatbikat yapılacağının söylendiğini savunan Özak, Binbaşı Ferhat Günay'a ne tatbikatı olduğunu sorduğunu bunun üzerine Günay'ın terör tehdidi olduğunu ve okula gideceklerini söylediğini öne sürdü.
Özak, 'Ferhat Günay, bana hızlıca 'İsim listesi var mı?' diye sordu. Ben de 'yok' dedim. Bunun üzerine elimizdeki tüm mühimmatı alıp getirmemi söyledi. Ben de mühimmatları aldım, geldim. Otobüste öğrencilere dağıttık ve silahlarının emniyette tutmalarını sıkı sıkı tembihledim.' diye konuştu.
Orhanlı Gişeleri'ne geldiklerinde trafiğin sıkıştığını, otobüsten indiklerini ve ateş altında kaldıklarını ileri süren Özak, Teğmen Emre Demirbilek'in çimenlik alanda yattığını gördüğünü ve onu alabilmek için caydırma amaçlı havaya ateş emri verdiğini savundu.
Daha sonra İETT otobüsüne bindiklerini ve kepçenin ters yönden hızlı bir şekilde geldiğini, kepçenin otobüsteki öğrencilere ve kendisine zarar verebileceğini düşündüğünü iddia eden Özak, 'Bu yüzden kepçenin tekerine ateş açılması emrini verdim. Ateş açıldı ve teker patladı, araç durdu ve bir kişi indi, gitti.' diye konuştu.
NİMET ECEM GÖNÜLLÜ
Eski Hava Harp Okulu öğrencisi tutuklu sanık Nimet Ecem Gönüllü, 15 Temmuz'da Yalova Meydan Komutanlığı'nda kampta bulunduğunu, eski Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal ve beraberindeki generallerin kampı ziyaret ettiğini ve geçtiğimiz yıllarda böyle bir ziyaretle karşılaşmadığını öne sürdü.
Kamptayken akşam saatlerinde içtima yapıldığını ve daha sonra otobüse binerek okula gittiklerini anlatan Gönüllü, olayda ölen Binbaşı Ferhat Günay'ın otobüste bir konuşma yaptığını ve TSK'nın yönetime el koyduğunu söylediğini, daha sonra otobüsten indiklerini ve silah sesleri gelmesi üzerine Teğmen Emre Demirbilek'in 'yat' demesiyle yere yattığını kaydetti.
Yaklaşık 10 kişi olarak yolda trafik akarken yolun karşısına geçtiklerini öne süren Gönüllü, sabah olunca polislere sığındıkları ve gece boyunca sürekli üzerlerine ateş gelmesine rağmen hiç ateş etmediğini ileri sürdü.
Gönüllü, 'Ferhat Günay darbe hakkında konuşmalar yaptı ama bize 'Kalkın darbe yapıyoruz' demedi. Bir bayanın darbeye dahil edildiği hiç görülmemiştir.' dedi.
ŞÜHEDA SENA ÖĞÜTALAN
Eski Hava Harp Okulu öğrencisi tutuklu sanık S¸u¨heda Sena Öğütalan da savunmasında, Tuzla Orhanlı Gişeleri'ne geldiklerinde otobüsten indiklerini, üzerilerine ateş edildiğini ve 'yat' emriyle yere yattığını öne sürdü.
Silahı ve mermisi olmasına rağmen hiç ateş etmediğini ve kimseye de zarar vermediğini ileri süren Öğütalan, 'Gecenin bir vakti bilmediğim bir yerde üzerimde üniformam varken nasıl gidebilirdim? Herkesi darbeci sanan halka kendimin öğrenci olduğunu nasıl anlatabilirdim?' ifadelerini kullandı.
Mahkeme, tüm sanıkların savunmasını tamamlayarak duruşmayı yarına erteledi.
16.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda yapılan duruşmaya, 183 tutuklu sanıkla müştekiler ve tarafların avukatlar katıldı.
Duruşmada, sanık avukatları müvekkillerinin tahliyelerine ilişkin talepte bulundu.
Avukat beyanlarının ardından görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı, otopsi raporları, müştekilerin doktor raporları, telefon raporları, whatsapp yazışmaları ve sanıkların iletişim bilgilerine bakılarak tutuklu sanıkların iddianamede üzerilerine atılı eylemi gerçekleştirdiklerini belirtti.
Tutuklu sanıkların savunmalarının tamamında terör tehdidiyle birlikten çıktıklarını ve okula gittiklerini söylediğini kaydeden savcı, söz konusu şablon savunmaların 15 Temmuz darbe girişimiyle örtüşmediğini ifade ederek, delillerin toplanmamış olması, sanıkların kaçma şüphesinin bulunması gibi gerekçelerle tüm tutuklu sanıkların bu hallerinin devamı yönünde karar verilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, ara kararını açıklamak üzere duruşmayı yarına erteledi.
17.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmada, mahkeme heyeti ara kararını açıkladı.
Mahkeme heyeti, deliller arasında yer alan güvenlik kamera kayıtları, fotoğraflar, olay yeri inceleme raporları, soruşturma aşamasında alınan müşteki ve tanık anlatımları, adli ve kriminal raporları, müşteki ve tanıkların henüz duruşmada ifadelerinin alınmamasını dikkate alarak, tutuklu 184 sanığın bu hallerinin devamına hükmetti.
121 VE 66 SANIK OLMAK ÜZERE DOSYA İKİYE AYRILDI
Yargılama konusunun iki ayrı olay olduğu, birbirleriyle bağlantısının bulunmadığı, davaların 'Orhanlı Gişeleri' ve 'Sultanbeyli-Mehmetçik Vakfı' olarak bilindiği kanaatine varan heyet, yargılamanın etkin ve hızlı yürütülmesi, müşteki ve tanıklarla delillerin bir bütün olarak ayrı dosya içerisinde değerlendirilmesi için 3'ü rütbeli, 2'si er, 116'sı öğrenci 121 sanığın bulunduğu 'Sultanbeyli-Mehmetçik Vakfı' olarak bilinen olaylarla ilgili tefrik kararı verdi.
Mahkeme heyeti bu olaylara ilişkin davanın 19 Şubat'ta Silivri'de görülmesini kararlaştırdı.
'Orhanlı Gişeleri' olarak bilinen 62'si Hava Harp Okulu öğrencisi 66 sanıklı dosyanın mahkemeye konu olan dosya üzerinden yürütülmesini kararlaştıran heyeti, duruşmayı 5 Şubat'a erteledi.
Tutuksuz sanıklar yönünden verilen adli kontrol hükümlerinin devamına hükmeden mahkeme heyeti, duruşmada tanık sıfatıyla dinlenilmeleri için 4 kişi hakkında zorla getirme kararı düzenlenmesine karar verdi.
Mahkemenin ara kararına tepki gösteren sanık yakınlarının Başbakanlık ve müşteki avukatlarına hakaret etmesi üzerine jandarma ekipleri araya girdi.
Duruşmanın bitmesinin ardından tutuklu Hava Harp Okulu öğrencisi yakınları, Silivri Ceza İnfaz Kurumu önünde karara tepki gösterdi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Bülent Başar ve Hikmet Pak tarafından hazırlanan iddianamede, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Tuzla Orhanlı Gişeleri ve Mehmetçik Vakfı'nda meydana gelen olaylara yer veriliyor.
İddianamede, biri polis 6 kişinin şehit edilmesi, 42 kişinin yaralanmasına ilişkin 4 subay, 178 Hava Harp Okulu öğrencisi ve 5 er olmak üzere 184'ü tutuklu 187 asker 'sanık', 118 kişi 'mağdur-müşteki' sıfatıyla bulunuyor.
Darbeci askerlerin Yalova Hava Meydan Komutanlığı'ndan İstanbul'a intikal ederek, Tuzla Orhanlı Gişeleri ile Sultanbeyli / Mehmetçik Vakfı bölgelerinde faaliyet gösterdikleri anlatılan iddianamede, Orhanlı Gişeleri'nde darbecilerin tüm uyarılara rağmen teslim olmadıkları, bölgede görev alan kolluk kuvvetleriyle çatışmaya girdikleri belirtiliyor.
Söz konusu çatışma sırasında darbeci subaylar Binbaşı Ferhat Günay ve Teğmen Emre Demirbilek'in etkisiz hale getirildiği kaydedilen iddianamede, sanıkların 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan on beşer yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
İddianamede, bazı sanıkların ise 'kasten öldürme, kasten öldürmeye teşebbüs, silahla kasten yaralama, cebir ve tehdit kullanarak, silahla ve birden fazla kişi ile birlikte kişileri özgürlüklerinden yoksun kılma, mala zarar verme, iştirak halinde kamu malına zarar verme' suçlarından 10 yıl ila 5 kez müebbet hapis cezası arasında değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılmaları talep ediliyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-23 Haziran (2017) 'İstanbul 187 sanık Darbe Yap./Tuzla Gişeleri Olayları' davası
(19 Kasım 2017, 17:43)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: