Gaziantep'te, 15 Temmuz hain darbe girişimi soruşturması kapsamında aralarında dönemin 5. Zırhlı Tugay Komutanı Murat Soysal'ın da bulunduğu 31'i tutuklu 42 sanığın yargılanmasına devam edildi.
19.11.2017 17:10 Gaziantep'te, 15 Temmuz hain darbe girişimi soruşturması kapsamında aralarında dönemin 5. Zırhlı Tugay Komutanı Murat Soysal’ın da bulunduğu 31’i tutuklu 42 sanığın yargılanmasına devam edildi.
14.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Gaziantep 8. Ağır Ceza Mahkemesinde "Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs" ile "Terör Örgütü Üyeliği" suçlarından 1 kez ağırlaştırılmış müebbet 7 buçuk ile 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan askerlerin yargılanmasına duruşmanın 3'üncü gününde de devam edildi.
İRFAN MIZRAK
Olayın darbe kalkışması olduğunu başbakanın TV konuşması sonrası öğrendiğini ifade eden 1'inci Mekanize İkmal Subayı tutuklu sanık Yüzbaşı İrfan Mızrak, 15 Temmuz gecesi harekat merkezinde yaşananlara ilişkin verilen emirlere karşılık "Burç Pekin'e komutanım burada ne oluyor, bu paralelcilerin işi, bazı emirler veriliyor, ben bu işe alet olmam. Bana dışarı çıkmam hususunda tek bir adam gelir emir verirse alnının ortasından vururum dedim" ifadelerini kullandığını söyledi.
Sanık Mızrak, "Taburun fiilen emir komutası bende, hukuki olarak Hakan Çınar'da. Kurmay başkanı olduktan sonra Hakan Çınar'dan sonraki kıdemli ben olduğum için teamüller gereği benim tabur vekaletini almam gerekirdi. Ancak ikiz görevli olarak kurmay başkanlığı ve tabur vekaletini Hakan Çınar'a verdi. Murat Soysal'ın tasarrufu ile bu şekilde oldu. Kriz anlarında disiplini sağlamak için despot olurum. Yetki Hakan Çınar da ancak benden emir alıyorlar. Bu kaosu ortadan kaldırmak için, tehlikenin ne olduğunun bilinmemesi gerekçesi ile personeli uyarma ihtiyacı duydum. 15 Temmuz gecesi evde idim. Hakan Çınar saat 22.45'te sularında beni aradı "Sıkıyönetim ilan edildi. Personeli arayın mesaiye gelsinler"şeklinde emir verdi. Daha sonra Çağrı Üsteğmen ile birlikte kışlaya vardığımızda saat 23.30'du. Direk harekat merkezine geçtik. Hakan Çınar üzerinde büyük bir harita bulunan masada oturuyordu. Beni gördükten sonra "derhal personele ulaşın, teçhizatınızı, silahınızı alın personeli garajlar bölgesinde bekletin. Araç hazırlığı yapın, bir de mürettebat listesini yapın" dedi. Ben hayırdır komutanım dedim, o da bunlar acil abiciğim, "Siz başlayın ben detaylarını söyleyeceğim" ifadelerini kullandı.
"Hareket merkezinde FETÖ'cüler olabilir diye yanıma silah ve koruma aldım"
Kalkışmanın FETÖ tarafından yapıldığını öğrendikten sonra kendi güvenliğini alma ihtiyacı duyduğunu dile getiren sanık Mızrak, savunmasının devamında, "Kalkışmanın FETÖ'nün işi olduğunu öğrendikten sonra harekat merkezinden beni aradılar harekat merkezine gelmemi kurmay başkanının beni çağırdığını söylediler. Çağrı Şentürk' e bunların FETÖ'cülerin işi olduğunu söyledim. Harekat merkezinde FETÜ'cüler olabilir diye kendi can güvenliğimi sağlamak için yanıma silah ve koruma uzman çavuş aldım. FETÖ'cüler bu saatten sonra her yerde olabilir. Hakan Çınar, Burç, Düllükbaba ve adliye kavşağını bizim taburun kontrol edeceğini söylemişti. Ben buna bir anlam veremedim. Daha sonra TRT de darbe bildirisi okunmaya başladı. Daha sonra Burç Albayı gördüm, yanına giderek, komutanım burada ne oluyor, bu paralelcilerin işi, bazı emirler veriliyor, ben bu işe alet olmam. Bana dışarı çıkmam hususunda tek bir adam gelir emir verirse alnının ortasından vururum dedim. Burç Albay da sana kimse emir vermeyecek sakin ol dedi. Daha sonra gazinoya geldim, o sırada televizyonda cumhurbaşkanımız konuşuyordu. Daha sonra harekat merkezine tugay komutanının geldiğini söylediler bende ortalık sakin mi diye sordum sakin dediler. Daha sonra harekat merkezine gittiğimde Hakan Çınar tugay komutanına bir şeyler anlatıyordu. Komutan Murat Soysal dinlemeden kestirdi. "Bunu kaldıralım, herkes kendi birliğinin emniyetini alsın, birliği de istirahatte ayıralım" diye konuştu.
İrfan Mızrak, 15 Temmuz'da 1. mekanize ikmal subayı olarak görev yaptığını ifade etti.
Tugay komutanı izne gittiği zaman emir komutayı kendisine bıraktığını ancak bunun bir süre sonra kurmay başkanı Hakan Çınar'a verildiğini kaydeden Mızrak, "O gün neden bana verilmedi bilmiyorum. İki kez tabur komutanı tarafından yaptırıma maruz kaldım ancak bu sebep olabilir mi bilmiyorum, onların takdiri." dedi.
15 Temmuz'a kadarki bir aylık süreçte üst komutanlıklardaki toplantılara kendisinin katıldığını, emirleri kendisinin verdiğini ama resmi evrakta imza yetkisinin kurmay başkanında olduğunu dile getiren Mızrak, 15 Temmuz günü yaşananları şöyle anlattı:
"Kurmay başkanı Hakan Çınar (tutuklu), saat 22.45'te aradı, sıkı yönetim ilanından bahsetti. 'Hayırdır' diye sorunca o da 'harekat merkezine geçiyorum ben de öğreneceğim. Personeli arayıp mesaiye çağırın' dedi. Kışlaya saat 23.30 gibi vardım. Harekat merkezine girdiğimde yanlış hatırlamıyorsan şehir haritası vardı, Hakan Çınar oturuyordu. İçerisi kalabalıktı ancak 15 ay Kilis'te kaldığım için çoğunu tanımıyordum. Hakan Çınar, bana 'teçhizatınızı, silahınızı, mühimmatınızı alın, araç hazırlığınızı yapın garajlar bölgesinde toplanın' dedi. 'Hayırdır' deyince, 'bunlar acil abicim. Siz başlayın ben detaylarını söyleyeceğim' dedi."
Kriz anlarında sert ve despot olduğunu vurgulayan Mızrak, şöyle devam etti:
"Hakan Çınar'da imza yetkisi var ama benden emir alıyorlardı. Bu kaosu ortadan kaldırmak, tehlikenin ne olduğunun bilinmesi adına personeli uyarma ihtiyacı hissettim. Askerlere, 'sıkıyönetim ilan edildiği söylentileri var, neyin ne olduğu belli değil. Bizleri ne tehlikeler bekliyor bilmiyorum, bu süreçte kimse hata yapmasın, emir komuta bende, benim haricimde başına buyruk kimse hareket etmeyecek, eden olursa vurun' dedim. Darbe olsa dahi darbe karşıtı kullanmak için 10 bin adet getirtebileceğim mühimmattan 3 bin mermi getirttim. Mühimmat emrini ben verdim. Sonra Başbakan'ın açıklamasını dinledim. Bu sırada mermiler geldi. Konuşmada durumun FETÖ olduğunu anladım. Sonra harekat merkezine çağrıldım.
Çağrı Şentürk'e darbe girişiminin FETÖ'cülerin işi olduğunu söyledim. Harekat merkezinde FETÖ'cüler olabilir diye yanıma emniyetim için uzman çavuş ve silah aldım. FETÖ'cü o saatten sonra her yerde olabilirdi. Harekat merkezine giderken orada da televizyon olduğu için darbe girişiminden haberdar olacaklarını düşündüm ve darbe girişimine alet olmama yönünde emir verecekleri düşüncesiyle gittim. Hakan Çınar, Burç kavşağı, Adliye kavşağı ve Dülükbaba kavşağını (kent girişindeki ana kavşaklar) bizim taburun kontrol edeceğini söyledi. Buna bir anlam veremedim. Tam bu sırada TRT'de sıkıyönetim mesajının zorla okutulduğu görüntü yayınlandı. Bir anda herkes televizyona yöneldi. Bu sırada Burç albay harekat merkezinin kapısında duruyordu. Bu görüntü üzerine hızla odadan çıktı. Arkasından koştum, yakalayıp 'ne oluyor' diye sordum. Hakan yarbayın verdiği emirlerden rahatsız olduğumu, bana dışarı çıkmayla ilgili tek bir emir verirse onu alnından vuracağımı söyledim. Bana sakin olmamı kimsenin bu yönde emir vermeyeceğini söyledi."
Hakkında bir erin verdiği ifadelerin birinin doğru olması halinde savunma yapmayacağını, bütün suçlamaları kabul edeceğini dile getiren Mızrak, "taburda 100 kişi vardır, tek biri dahi mermi almamıştır" diye konuştu.
Tutuklu sanık eski astsubay Yücel Şahbaz da saat 23.30'da orduevinin boşalmaya başladığını kaydetti. Tabura girdiğinde televizyonda darbe girişimi yazdığını gördüğünü aktaran Şahbaz, "İrfan Mızrak'ı gördüm, bana 'üstünü giyip hemen gel, mühimmat alıp emniyetimizi alacağız, rahat ol açıklayacağım ben sana.' dedi. Mühimmatı aldıktan sonra yanına gittim. Kendisi de harekat merkezinden geldiğini durumun karışık olduğunu Burç albayla konuştuğunu, 'taburuma kimse gelmesin gelirse vururum' şeklinde söylediğini iletti. Ben taburun çıkması adına verilecek emre itaat etmemek adına mühimmat aldım. O zaman kimin paralelci olduğunu bilmiyordum." dedi.
Tutuksuz sanık Bekir Akyol da 15 Temmuz günü 1. mekanize taburu 3 mekanize bölük komutanı olarak görev yaptığını, ancak harekat ve tatbikatta ani müdahale kuvveti kapsamında Hakan Yazılıtaş'ın (tutuklu) emrine girdiklerini ifade ederek, şunları aktardı:
"Evde 22.30-23.00 sıralarında televizyonda köprünün kapatıldığı haberlerini görünce DEAŞ sandık. Hakan Yazılıtaş saat 23.00 gibi 'Gaziantep'tekiler mesaiye. Tatbikat değil' diye mesaj attı. Aynı mesajı bölüğüme gönderdim. Bölüğümün mevcudu 4 subay, 4 astsubay 80 uzman ve 35 erden oluşmaktaydı. Mesaiye çağırdığımda 30-45 dakika arasında hazır olurlar. Bu süreyi önceki alarmlardan tespit ettik. O gün de 30 dakikada toplandılar. Ben haberleri takip etmekte iken, bölüğüm toplandı. Başbakan'ın konuşmasından kalkışmanın emir komuta zincirinde olmadığını anladım. Personele, Başbakan'ın konuşmasından alıntılar yaparak, uyardım. Bizim bu olaylarla ilgimiz olmadığını dedikodu yapılmamasını istedim. 5-10 dakika sonra Hakan Yazılıtaş'ı aradım, personeli istirahate ayırmamı söyledi. İrfan Mızrak beni aradı, benim sorumluluğumda olan ağır silah mühimmatlarının olduğu cephanelik bulunmamaktadır. Bana buraya asker takviyesi gönder dedi. Ben de takviye personel gönderdim."
İki tanığın "darbe için geç bile kalındı" ifadesini kabul etmeyen sanık Akyol, "O güne kadar ani müdahale kuvveti kapsamında haziran ayından olay gecesine kadar, Fırat Kalkanı kapsamında onlarca kez alarm oldu. Hedefimiz DEAŞ'tı. Çağrılma sebebimizin de bu olduğunu düşündük. Halen ihraç olmadım. Rutin faaliyetler dışında bir faaliyetim olmadı." diye konuştu.
Duruşmaya yarın diğer sanıkların dinlenmesi için devam edilecek.
15.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
15 Temmuz hain darbe girişimi soruşturması kapsamında aralarında dönemin Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Komutanı Murat Soysal'ın da bulunduğu 31'i tutuklu 42 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Sanık savunmalarında sona gelindi.
Gaziantep 8. Ağır Ceza Mahkemesinde "Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs" ile "Terör Örgütü Üyeliği" suçlarından 1 kez ağırlaştırılmış müebbet, 7 buçuk ile 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan askerlerin duruşmasında 4'üncü günde tüm sanıkların savunmaları alındı.
8. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlarından cezalandırılmaları talep edilen eski tuğgeneral Murat Soysal'ın da aralarında yer aldığı 42 sanık ile avukatları ve yakınları katıldı.
ERKAN SAVAŞ
TBMM ve Başbakanlık avukatlarının da hazır bulunduğu duruşmada söz alan astsubay tutuklu sanık Erkan Savaş, 15 Temmuz 2016'da Tunceli 4. Komando Tugayı'ndan bir bölüğün Suriye'deki harekat için 5. Zırhlı Tugay Komutanlığına konuşlandığını, kendisinin de araç teknisyeni olarak görev yaptığını söyledi.
Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında Suriye'de görev yaptığı sırada gözaltına alındığını söyleyen Savaş, "Biz Tunceli'den bunların (5. Zırhlı Tugayı) yapamadığı görevleri yapmak için geldik. Bunların lojmandaki aileleri korumak için geldik." dedi.
Mahkeme Başkanı Melik Durmaz, "Yaptığınız operasyonları anlatmaya gerek yok, sizinle mezara gider. Kahraman Türk askeri görevini en iyi şekilde yapar, canıyla kanıyla yüreğiyle canla başla savaşır, gerekirse şehit olur. Bunları anlatmana gerek yok. 15 Temmuz'da neler yaptın onları anlat." dedi.
15 Temmuz günü, akşam saat 20.00'ye kadar arızalı araçlar için çalıştığını, daha sonra istirahate ayrıldığını anlatan Savaş, şunları söyledi:
"Soner Binbaşı bölüğe hazırlanılması ve arkada hazır bekleyen araçların ön tarafa alınması emrini verdi. Emri duymayan şoför varsa emri iletmem söylendi. Bu yaşananlar saat 22.35 civarıydı. Kalkışmadan haberim yoktu. Bizim bir bölüğümüz teçhizatlı olarak kışla emniyeti için yemekhanede hazır vaziyette dururdu. Onlar araçları ön tarafa çekmeye başlamıştı. Emri duymayan şoförlere emri ilettim. Emir verme yetkim yoktur, sadece emri ilettim."
Telegram'daki grupla alakasının olmadığını ifade eden sanık Savaş, araçları kendisinin çekmediğini savundu.
Başkan Durmaz'ın sorgudaki ifadesinde, "Soner Binbaşı'nın emri doğrultusunda araçları çektim" dediğinin hatırlatılması üzerine sanık, "Biz komando birliğiyiz, dedikoduvari bir birlik değiliz, 'sen yaptın o yaptı' yoktur. Araç teknisyeni olduğum için araçların sorumlusu benim." dedi.
Mahkeme Başkanı Durmaz'ın, "Soner Binbaşı'ya yükleme yapalım mı? diye sormuşsun, yüklemeden kastın ne?" sorusunu sanık, "sivil malzemeleri ve bakım eşyalarını kastettim." şeklinde yanıtladı.
UMUT YILMAZ
Tutuklu sanık Umut Yılmaz, dönemin Tunceli 4. Komando Tugayı 8. Bölük Komutanı Soner Çelik'in emriyle rütbeli askerlerin silahlı ve teçhizatlı rütbesiz personelin silahsız olarak yemekhane bölgesinde hazır edilmesi emrini personele ilettiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Emniyette ifade verirken olaylarda zaman örgüsünü kaçırmışım. Komutanım Çelik'le harekat merkezine gittik, durum ile ilgili bilgi alamadık. Komutanım 'bana arkadaşlar yemekhanede beklesinler bir şey yapmayacağız' dedi. Yemekhanede bu emri ilettim, sonra harekat merkezine girdim. Masanın üzerindeki evrakı gördük, Soner Binbaşı'yla okuduk, zaten çok saçma bir belgeydi. Ancak o esnada TRT'yi izlemedik. Zaman ve yer kavramlarını karıştırmışım. Saat 23.00 civarında komutanımla kendi aramızda konuştuk, 'konsey diye bir şey yoktur' dedik. Çıkıp tabur komutanını aradık. Yemekhanede, 'arkadaşlar tabur olarak kesinlikle illegal bir faaliyet içerisine olmayacağız' diye tabur komutanının emrini personele ilettim."
Sanık Yılmaz, kendisinin de Telegram grubunda olduğunu 23.40-24.00 sıralarında gruptan komutanın "bulunduğunuz kışlada darbeye karşı mücadele edin" emrine, "emredersiniz" diye yanıt verdiğini öne sürdü.
"Hakan Çınar'ın 'araçları hazır edin' emrinin ne anlama geldiğini düşündün?" sorusuna sanık, "o anda terör saldırısı ihtimalini düşündüm. Bu yoruma açık bir şey. Ben sadece bana iletilen emri yerine getirdim." cevabını verdi.
"Kalkışmadan haberinin olmasından sonra araçların çekilmesinden kuşkulanmadın mı?" sorusunu sanık, "Tugayda o gece darbeye yönelik bir hazırlık görmedim." şeklinde yanıtladı.
"Telegramdan kışlada darbeye karşı müdahale etmemiz istendi"
Savunmasında 15 Temmuz gecesi 5. Zırhlı Tugay Komutanlığında yaşananlarla ilgili sadece verilen emirleri yerine getirdiğini iddia eden tutuklu sanık Üsteğmen Umut Yılmaz, kendisinin de telegram adlı grupta olduğunu ve 23.40 ile 00.00'da komutandan gelen mesajda "Bulunduğumuz kışlada darbeye karşı müdahale edin" emrinin yer aldığını, kendisinin de sadece "Emredersiniz komutanım" diye cevap verdiğini söyledi.
"Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Komutanlığında darbeye yönelik beni şüpheye düşürecek bir hazırlık görmedim"
Sanık Umut Yılmaz savunma sırasında Mahkeme Başkanı Melik Durmaz'ın "Darbe girişimini anladıktan sonra Hakan Çınar'ın araçları hazır edin emrini vermesinde amacı ne olabilir" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Hakan Çınar'ın araçları hazır edin emrini vermesinde amacını bilemiyorum bu yoruma açık bir şeydir. Ben sadece bana iletilen emri yerine getirdim. Yine harekat merkezinde sözde sıkı yönetim direktifinin kimlerin okuyup okumadığını bilmiyorum. Sadece Alparslan masanın yanında duruyordu. Onun dışında ben Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Komutanlığında darbeye yönelik beni şüpheye düşürecek bir hazırlık görmedim."
"Darbe girişimini FETÖ'nün yaptığını Cumhurbaşkanının açıklamasından sonra öğrendim"
15 Temmuz gecesi sıkıyönetim direktifini saat 23.00 sıralarında gördüğünü ifade eden sanık Yılmaz, savunmasının devamında "Şüpheye düştüm ama haberleri takip ettikçe darbe girişimi olduğun anladım. İlk başta FETÖ geçmiyordu, başbakanın açıklamalarından bir grubun kalkışması şeklinde ifade ediliyordu. Cumhurbaşkanın açıklamasından sonra anladık" ifadelerini kullandı.
GÖRKEM ŞAHİN
"Bylock kullanmadım"
Kullandığı modem üzerinden FETÖ'nün kullandığı şifreli mesajlaşma programı Bylock kullanıldığı gerekçesiyle yargılanan Tank Taburunda görevli tutuklu sanık eski Astsubay Görkem Şahin, modem şifresini bir çok kişi ile paylaştığını söyleyerek, "Ben kesinlikle Bylock kullanmadım. Kimin kullandığını da bilmiyorum. Ben o tarihte bu modemi Hozat'ta kullanmıştım. Kantinde görevliydim, modemin şifresini isteyenler olmuştu. Ben de şifreyi verdim. Hiçbir şekilde bu örgütle alakam olmadı" dedi.
Mahkeme Başkanı Melik Durmaz'ın "Bylock içerikleri gelirse o zaman ne diyeceksin?" sorusuna sanık Şahin, "Bylock kullanmadığım için bir içerik beklentim de yoktur" şeklinde yanıt verdi.
Şahin de "ByLock" kullanmadığını, iddianamede programın indirildiği modemi paylaşıma açtığını, başkaları tarafından indirilmiş olabileceğini belirterek, "ByLock'u yüklemiş olabilecek kişileri bildirmiştim. Kesinlikle ben kullanmadım, içerik beklentim yok. Benim bu tarz bir şey olabileceği aklıma gelmedi." diye konuştu.
Başkan Durmaz, "Bir asker olarak nasıl düşünmezsin?" demesi üzerine sanık "Kesinlikle bu örgütle alakam yok, sosyal hayatım aile yaşantım araştırıldığında anlaşılacaktır." dedi.
ERKAN SAVAŞ
15 Temmuz darbe girişiminden 200 gün sonra Fırat Kalkanı Harekatı operasyonunda gözaltına alındığını belirten tutuklu sanık Astsubay Erkan Savaş, "O gün tugayda ne olduğundan bilgim yoktur. 15 Temmuz'da birliğimizde herkes içerideydi, hiç kimseyi kışlaya gelmesi konusunda çağrıda bulunmadım. Soner Binbaşının bana personeli çağırma yönünde bir emri olmadı. 15 Temmuz'da akşam saat 20.00'ye kadar arızalı araç için çalıştım. Ben istirahat ederken Soner ve Umut hazır kıta görevli personel hazırlansın dedi. Koridorda bu sesi duydum ve uyandım. Bana da emri duymayanlara iletmemi söylediler. Ben de aldığım emri ilettim. Bu sırada saat 22.35'ti ve benim bir şeyden haberim yoktu. Soner Binbaşının emri doğrultusunda ben araçları benden önce araçları taburun çekim emri verdiğini ben ceza evinde öğrendim. Araçlar benden önce çekilmişti. Benim sadece beylik tabancam vardır. G-3 kullanmaya yetkim vardır ama ben o gün G-3 yanıma almadım. Ben komando taburumda tamirci olarak çalışmaktayım. Yani takım çantam tulumum ve diğer tamir malzemeleri içindeyim sürekli. Ben 15 Temmuzda tugay komutanımızın verdiği emirleri yerine getirdim. FETÖ ile herhangi bir şekilde bir bağım olmadı. Suçsuzum beraatımı talep ediyorum" şeklinde savunma yaptı.
Gaziantep 8. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın 4'üncü gününde toplam 42 sanığın savunmaları alındı. Ara verilen duruşma öğleden sonra sanık avukatlarının dinlenmesi ile devam edecek.
Sanık savunmalarının tamamlanmasının ardından katılan avukatlar söz aldı.
Başbakanlık ve TBMM adına duruşmaya katılan avukat Ali Kemal Akdoğan, 15 Temmuz hain darbe girişiminde 250 şehit verildiğini ve binlerce gazi olduğunu anımsatarak, "Bu millet, Cumhurbaşkanımızın riyaseti ve kararlılığıyla göğsünü siper etmiş ve darbe girişimini akamete uğratmıştır. Bu darbe sadece hükümete karşı değil, millete karşı yapılmıştır." dedi.
Huzurdaki tüm sanıkların fiili olarak darbeye katıldıklarını belirten Akdoğan, "Sanık savunmaları suçtan kurtulmaya yöneliktir. Bu nedenle sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep ediyoruz." ifadesini kullandı.
Duruşmaya, Gaziantep Barosu adına katılan avukat Ender Kılıç da sanık savunmalarında aleyhte hususları kabul etmediğini söyledi.
TALEPLER
Sanık savunmalarının ardından Cumhuriyet Savcısı Cihat Öztürk, ara karar için mütalaasını verdi.
15 Temmuz gecesi ile 16 Temmuz'un ilk saatlerinde tugayda yaşananlara ilişkin, Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya, dönemin Adana Garnizon Komutanı olan Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Başkanı Korgeneral Osman Erbaş, dönemin Özel Kuvvetler Komutanı olan 2. Kolordu Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı ile iddianamede ismi geçen diğer tanıkların dinlenmesini talep eden Öztürk, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçuyla itham edilmeyen "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan itham edilen sanıklar Görkem Şahin, Uğur Üstündağ, Ali Şişik, Haşim Büyükdalda, Özer Özer ve Ahmet Gökçen'in dosyalarının, ana yargılamanın selameti açısından ayrılmasını istedi.
Cumhuriyet Savcısı Öztürk, sanıklar Mesut Dündar, Ahmet Aktaş, Umut Yılmaz, Erkan Savaş ve Görkem Şahin'in adli kontrol tedbiriyle tahliyesine, 26 sanığın tutukluluğuna devam edilmesini ve adli kontrol taleplerinin de devamına karar verilmesini talep etti.
17.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
8. Ağır Ceza Mahkemesinde geçen hafta görülmeye başlanan duruşmaya "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlarından cezalandırılmaları talep edilen eski tuğgeneral Murat Soysal'ın da aralarında yer aldığı 31'i tutuklu 42 sanık ile avukatları ve yakınları katıldı.
ARA KARAR
TBMM ve Başbakanlık avukatlarının da hazır bulunduğu duruşmada Mahkeme Başkanı Melik Durmaz, ara kararı açıkladı.
Mahkeme heyeti, bazı sanıklar hakkında imza atma şeklinde uygulanan adli kontrol tedbirinin kaldırılarak yurt dışına çıkış yasağı olarak devamına, sanıklar Görkem Şahin, Ali Şişik, Haşim Büyükdalda, Özer Özer ve Uğur Üstündağ'ın dosyalarının ayrılmasına karar verdi.
Tutuksuz sanıkların mal varlıkları üzerindeki tedbirinin kaldırılmasını, tutuklu sanıklar yönünden ise tedbirin devamını kararlaştıran mahkeme heyeti, sanıkların tugaydaki giriş çıkışları ve kışla içindeki hareketlerinin yer aldığı görüntülerin bilirkişi tarafından izlenerek ayrıntılı rapor hazırlanmasına hükmetti.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanık Murat Soysal hakkındaki tutanağa imza atan kişiler ile Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya, dönemin Adana Garnizon Komutanı olan Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Başkanı Korgeneral Osman Erbaş, dönemin Özel Kuvvetler Komutanı olan 2. Kolordu Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı da dahil 39 kişinin tanık olarak dinlenmesine, tutuklu sanık Metin Gültekin'e ait olduğu iddia edilen ve FETÖ elebaşına ait görüntülerin yer aldığı tablet üzerinde parmak izi çalışması yapılıp yapılmadığının sorulmasına ve sanıkların ayrıntılı HTS raporunun istenmesine karar verdi.
Ayrıca, tutuklu sanıklar Tarık Çaydere, Hüseyin Zengin, Umut Yılmaz, Yücel Şahbaz ve Erkan Savaş'ın yurt dışı çıkış yasağı konularak, Aydın İmamoğlu ve Soner Çelik'in de ev hapsi tedbiriyle tahliyesine, aralarında dönemin tugay komutanı Murat Soysal'ın da bulunduğu 24 sanığın ise tutukluluğunun devamına hükmedildi.
Dava 18 Aralık'a ertelendi.
ZEKAİ AKSAKALLI'NIN İFADESİ
Öte yandan dava kapsamında Özel Kuvvetler Komutanlığı görevinden Gelibolu 2. Kolordu Komutanlığı'na atanan Zekai Aksakallı da ifade verdi. Zekai Aksakallı'nın ifadesindeki bazı noktalar çok çarpıcı oldu. Özellikle de kendisini kimin hedef aldığıyla ilgili kısım.
15 Temmuz'da ÖKK'nda yaşananlarla ilgili 4 ayrı dava bulunuyor. Bu davalardan 3'ü Ankara'da biri ise Gaziantep'te görülüyor. Antep'teki davanın 16 Kasım'daki duruşmasında Zekai Aksakallı dinlenecekti. Ancak Aksakallı, “İş yoğunlugu nedeniyle duruşmada hazır bulunamayacağını” bildirince, 5 gün önce talimatla Gelibolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde ikinci kez tanık sıfatıyla ifade verdi. İşte medyaya yeni düşen de o ifade oldu.
İfadesinde, Silopi'de yaşananlarla ilgili soruları cevaplandıran Zekai Aksakallı, daha önceki beyanlarında yer almayan bazı bilgiler de verdi. Bunlardan biri, Diyarbakır'dan Ankara'ya hareketi esnasında darbe gecesi 00.30 civarında Semih Terzi'yle yaptığı görüşmeye dair. Aksakallı son ifadesinde ise şunları anlattı:
-“Koruma Astsubayım irtibat kurarak, 'Özel Kuvvetler Komutanımız sizinle görüşecek' hitabına karşılık Semih Terzi tarafından alaylı biçimde, 'Seni anlamıyorum ama sen anlat, anlat' cevabı üzerine telefonu ben aldım. 'Memleketi felakete sürüklüyorsunuz, Ne yapıyorsunuz?' hitabıma, 'Anlaşılmıyor, duyulmuyor' diyerek, telefonu kapattı.”
Tüm komutanların telefon kayıtları incelensin
Zekai Aksakallı, bu sözlerinin hemen sonrasında sadece Semih Terzi değil tüm komuta kademesiyle ilgili olarak şu ilginç talepte bulundu:
-“Lütfen Semih Terzi'nin telefon kayıtları incelensin. Ankara Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı'nda da bulunan cep telefonu mesajlaşma çıktısını ekte sunuyorum, darbenin çözümüne çok katkı sağlayacaktır.
ZEKAİ AKSAKALLI'YI KİMLER HEDEF ALIYOR?
Zekai Aksakallı'nın ifadesindeki en flaş bölüm kendisini kimlerin hedef aldığını anlattığı kısım oldu. İşte söyledikleri :
-“25 yıldır benim ile birlikte fiili olarak çalışan herkes iyi bilir ve tanıklık edebilir. Vatanım ve milletim için hiçbir risk, tehdit ve tehlikeden kaçınmadan, hiçbir an ve zaman boyun eğmeden yasal çerçevede hep ön cephede görevimi yapmaya çalıştım. Ayağımı basmadığım hiçbir terör coğrafyası yoktur. Darbenin dışarıdaki ana odakları, başta Amerika ve Avrupa’daki FETÖ destekli sözde düşünce kuruluşları ile bazı medya ve sosyal medya üzerinden halen içeriden de destek alarak darbe girişimini karartmaya, kalan FETÖ’cüleri korumak için şahsımı hedef aldıklarını ibretle takip ediyorum. Amerika’da yayımlanan 17 Haziran 2017 tarihli 'Gerçeğin Peşinde-15 Temmuz 2016', Avrupa’da Stockholm Center For Freedom tarafından yayımlanan '15 Temmuz Erdoğan'ın Darbesi' adlı raporlar buna örnektir.”
Darbeyi karartmaya yönelik kasıtlı olarak yapılan manipülasyonların ve karalama kampanyalarının önüne geçilebilecektir. Bu konuda geç kalındığını düşünüyorum. Hatta o gün ben dâhil komuta kademesindeki herkesin telefon kayıtları ve görüşmeleri pek çok şeyin açıklığa kavuşmasında katkı sağlayacaktır.”
AKSAKALLI EVDE KALIP EŞİNİ Mİ TESKİN ETTİ?
2. Ordu Komutanı İsmail Metin Temel verdiği ifadede Zekai Aksakallı'nın darbe gecesi evinde olduğunu iddia etmişti. İşte o ifadedeki 'ev' kısmına Aksakallı ayrıntılı bir açıklama getirdi. Aksakallı sözlerine, “Korgeneral Metin Temel ile ilk görüşme 22.45 civarında onun beni araması ile gerçekleşmiştir” diye başladı ve şöyle devam etti:
-“Darbe girişimi gecesi aracımın önü iki araçla kesilerek derdest edilmeye çalışılmamdan kurtulduktan ve Ankara’ da araçla darbecilerin takibinden kurtulmak için Çukurambar ve Balgat’ı geçip, Kirazlıdere sapağında arabayı çektirip bölgede bulunan polise sokağı kapattırmama müteakip evime geldim. Burada Koruma Astsubayım Makbul Uluğ ile buluştuk. Kolundan ağır darbe alan eşime ilk müdahaleyi yapmaya müteakip kıyafetlerimi değiştirdim.
-Saat 23.30 sularında Spor Okulu nizamiyesine diğer Koruma Astsubayım Kamil Işın geldi. Kamil Işın, beni Özel Kuvvetler Kışlasına götürmek için gelen koruma personeli ve aracın darbeciler tarafından nizamiyeden içeriye sokulmaması üzerine nizamiye bölgesine gidip oradan araca binmeye karar verdim. Bu esnada taarruz helikopteri ile havadan saldırı başladı. Bu saldırıda koruma personeli Uzman Çavuş Osman Gül’ün bacağı koptu. Koruma Astsubayım Kamil Işın göğsünden elinden ve bacağından yaralandı. Araç kullanılamaz hale geldi. Bizde Koruma Astsubayım Makbul Uluğ ile beraber güvendiğim bir arkadaşımızın evine gittik. Buradan MİT ten tanıdığım daire başkanından araç talep ettim. Bu araç bir hayli geç geldi. Bu süre zarfında Komutan olarak darbeye karşı güvenilir personelin toplanmasını, organize edilmesini sağladım, sevk ve idare ettim.”
BİNDE BİR EMRİ NE?
Sadece ÖKK davalarında değil, Genelkurmay çatı davasında da Aksakallı hakkında sık sık gündeme gelen bir konu ise gözaltında “işkence ve kötü muamele” iddialarıydı. Aksakallı bu konuda verdiği emri söyledi ve şunları anlattı;
-“16 Temmuz öğleden sonra Genelkurmay Başkanımızın emriyle kendisini Çankaya Başbakanlık binasından alarak, konutuna geldik. Bu saatten itibaren Genelkurmay Başkanlığının kontrol altına alınması, toparlanması, sağlam kalan kamera kayıtlarına el konularak muhafaza edilmesi, kamera görüntülerinden tespit ettiğimiz darbeye karışanların tahkiki ve polise teslimi gibi faaliyetler kesintisiz olarak 24 saat esasına göre icra edilmiştir. Aynı faaliyetler Gölbaşı Özel Kuvvetler Yerleşkesinde de devam ettirilmiştir. Bu faaliyetler için görevlendirdiğim arkadaşlara yazılı ve sözlü olarak, 'Binde bir adaletsizlik olmayacak, Binde bir de merhamet yok' anlayışı ile çalışmaları talimatını verdim.”
ÖMER HALİSDEMİR İDDİASI SİNİRLENDİRDİ
Zekai Aksakallı, Ömer Halisdemir'in “Bylock kullanıcısı” olduğu yolundaki iddiaları sert bir dille cevaplandırdı ve özellikle bir kişiyi şöyle suçladı:
-“Ayrıca darbenin küresel baş aktörünün istihbarat servisinin kullanımda olan, sosyal medya kullanıcısı Emre Erciş; İçerideki ve dışarıdaki FETÖ ve gayrı milli olan destekçileri vasıtası ile darbe girişimine karşı mücadele edenlere karşı yürüttüğü karalama kampanyasında, hayatında hiç akıllı telefon kullanmamış vatan kahramanı Şehit Ömer Halisdemir'i bile Bylock kullanıcısı olarak sunmakta, sadece birkaç özel kişinin bileceği şahsımın atamasını günler öncesinden sosyal medyada açıklaması çok düşündürücü değil mi?..”
FUAT AVNİ ROLÜNDEKİ BU KİŞİ...
-“Ayrıca FETÖ’nün ve arkasındaki gücün çok değerli bulduğu şahsiyetleri aklamaya çalışan, Fuat Avni rolünü oynayan bu kişinin ve işbirlikçilerinin ortaya çıkarılmasının, FETÖ ve darbe girişimi ile ilgili birçok konuyu aydınlatacağına inanıyorum. Bu konuda devletin ilgili birimlerinin konunun üzerinde durmalarını talep ediyorum.”
Paralel yapı-27 Mayıs (2017) 'Gaziantep 42 sanık TSK Yapılanması/Darbeye destek' davası
(19 Kasım 2017, 17:10)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: