İstanbul'da, Sözcü gazetesinin sahibi sanık Burak Akbay'ın 'silahlı terör örgütünü yönetme' ve 'terör örgütü propagandası yapma' suçundan 30 yıla, biri tutuklu 3 sanığın ise 'silahlı terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek yardım etme' suçundan 15'er yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davaya başlandı. Duruşmada tanık sıfatıyla dinlenen gazeteci Cem Küçük, 'Bu iddianameye bakarak, 'Sözcü FETÖ ile iş birliği yaptı' denemez' dedi. Tanık gazeteci Fuat Uğur ise, Gökmen'in tutukluğu ızdıraba döndürüldü' ifadelerini kullandı. Duruşmada 1 nolu sanık Sözcü gazetesi sahibi firari sanık Burak Akbay'ın yazılı gönderdiği savunma metnini avukatı okudu. Akbay, savunmasında iddiaları reddetti, iddianameyi hazırlayan savcılığı suçladı.
12.11.2017 14:03 İstanbul'da, Sözcü gazetesinin sahibi sanık Burak Akbay'ın 'silahlı terör örgütünü yönetme' ve 'terör örgütü propagandası yapma' suçundan 30 yıla, biri tutuklu 3 sanığın ise 'silahlı terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek yardım etme' suçundan 15'er yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davaya başlandı.
07.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada iddianame özetinin okunmasının ardından savunmasına başlayan Sözcü gazetesinin İzmir muhabiri Ulu, yurtsever bir gazeteci ve Mustafa Kemal Atatürk'ün takipçisi olarak bugüne kadar hiçbir kire bulaşmadan onuruyla yaşadığını söyledi.
GÖKMEN ULU
Gazeteciliğin hassas bir meslek olduğunu kaydeden Ulu, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) kötülüklerini, kumpaslarını en başından beri haber ve programlarıyla duyurduğunu anlattı.
'Liderlerin attığı her adım haberdir'
Hakkındaki suçlamaların akla, mantığa ve vicdana aykırı olduğunu savunan Ulu, 'Bu, düpedüz suç uydurmadır. Tüm dünyada olduğu gibi liderlerin attığı her adım haberdir. Liderlerin ne yaptığı merak konusudur, konakladığı otelin nitelikleri, kimlerle kaldığı yazılır. Yüzer, yemek yer ve bunların hepsi haberdir, yazılır. İmkan olursa fotoğraflarla desteklenir.' diye konuştu.
Geçmişten bugüne liderlerin haberlerinin yapıldığını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçmişteki tatillerinin de haberleştirildiğini dile getiren Ulu, Erdoğan'ın geçmişte yaptığı tatillerle ilgili haber örneklerini mahkemeye gösterdi.
Hakkında başka gazetelerin algı operasyonu yaptığını öne süren Ulu, 'Birileri bir ünlü hakkında haber yapsa, o ünlünün başına kötülük gelse, gazeteciler yaptı denebilir mi? Cumhurbaşkanı haberini 15 Temmuz'da hayatın normal akışı içerisinde yaptım. Diğer gazeteler algı operasyonu yaparak bunu kullandı. Bu suç uydurmadır, kanunsuzdur.' ifadelerini kullandı.
'Hedef gösterme mümkün değil'
Sanık Ulu, yaptığı habere ilişkin iddianamedeki iddiaları şu şekilde yanıtladı:
'Marmaris tatiline ilişkin ilk haberi bizden 4 gün önce Doğan Haber Ajansı yaptı. Birçok ulusal gazetenin internet sitesinde 11 Temmuz'da yayınlandı. Ben bu haberler yapılınca gittim buraya. Aynı otelde kalan vatandaşlar da Cumhurbaşkanı ile aynı otelde kaldıklarını paylaşmıştı. İzmir'den Marmaris'e gittim, turizmciden esnafa kime sorsan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın orada tatil yaptığını biliyordu. Sözcü logolu arabayla geldim, 'Tatil haberi yapmaya geldim.' dedim, Cumhurbaşkanı yetkililerine bildirildi. Onlar da biliyordu haber yapacağımı. Güzelce haberimi yazdım, haberi gönderdim, internet sitesinde 16.25'te yayınlandı. O anda olağanüstü bir durum yoktu, hedef gösterme mümkün değil'
'Erdoğan'ın açıklamalarını ilk duyuran benim'
Darbe girişimi esnasında da darbeye ve FETÖ'ye karşı olduğunu kaydeden sanık Ulu, 'Saat 00.05 sıralarında Cumhurbaşkanı Erdoğan aralarında benim de olduğum basın mensuplarına açıklama yaptı. Açıklamayı gönderdim hemen ve 00.13'te internet sitemizden ilk manşetten yayınlandı. Erdoğan'ın 'Sokağa çıkın.' açıklamalarını ilk duyuran benim. Benden 15-20 dakika sonra televizyona bağlandı.' şeklinde beyanda bulundu.
Bu haberiyle somut olarak FETÖ ve darbenin karşısında olduğunu gösterdiğini ifade eden sanık Ulu, darbe girişiminin başarılı olması halinde kendinin zindanlarda olacağını iddia etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın darbe girişimi gecesi Marmaris'ten nereye gittiğini söylemediğini kaydeden sanık Ulu, 'Erdoğan'ın İstanbul'a ineceğini gazeteler yazdı. 'Cumhurbaşkanı, Atatürk Havalimanı'na iniyor.', 'İstanbul'a geliyor.' diyen gazeteler hedef göstermiş mi oluyor.' diye sordu.
Kendisinin kaçma şüphesiyle tutuklandığını anlatan sanık Ulu, soruşturmanın başladığı Ağustos 2016 ile tutuklanması arasındaki 10 ay sürede hiçbir yere kaçmadığını belirtti.
Tutuklanma kararına itirazının 'delillerin toplanmadığı' gerekçesiyle reddedildiğini anlatan sanık Ulu, masum olduğunu belirterek, savunmasını tamamladı.
Daha sonra duruşmaya kısa bir süre ara verildi.
Aranın ardından tutuksuz sanıklar Mediha Olgun ve Yonca Yücekaleli'nin savunma yapması bekleniyor.
MEDİHA OLGUN
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada ağlayarak savunma yapan tutuksuz sanık Mediha Olgun, Mavi Marmara'nın tanığı olduğunu ve kitabını yazdığını söyledi.
Olgun, İsrail'i 7 yıldır yargılatmaya çalıştığını ve müşteki olduğunu anlatarak, Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) yardım suçlamasıyla yargılanmasına anlam veremediğini aktardı.
'İsmimin FETÖ ile aynı yerde geçmesinden yoruldum'
Sözcü gazetesinde sorumlu müdürlüğü kabul ettiğini aktaran Olgun, 'Sorumlu müdür olduğumda bugüne kadar görev tanımım, yayımlanan imzasız haberlerde hukuki olarak objektif sorumluluk üstlenmek. Benim haberlere onay verme yetkim hiç olmadı. Yetkisiz bir insan olarak nasıl yardım etmiş oldum. Mesele hapiste kalmak da değil. 249 kişi şehit olmuş. Bazı yanlışlar olabilir helali hoş olsun. İsmimin FETÖ ile aynı yerde geçmesinden çok yoruldum. Haksızlık olarak düşünüyorum.' şeklinde savunma yaptı.
YONCA YÜCEKALELİ
Olgun'un savunmasının ardından söz alan tutuksuz sanık Yonca Yücekaleli ise 'Ben kendimi nasıl savunacağımı bilmiyorum. Ben orada muhasebede çalışıyorum. Savcılıktaki ifademde 3-4 satırlık bir bölüm var, o benim savunmam değildir. Avukatlarımın ifadesidir. Savunmamın aksine delil olmadığı halde FETÖ'den yargılanıyorum. Benim daha söyleyecek bir şeyim yok.' dedi.
FİRARİ SANIK BURAK AKBAY YAZILI SAVUNMA GÖNDERDİ
Tutuksuz sanıkların savunmalarının ardından firari sanık Burak Akbay'ın yazılı gönderdiği 5 sayfalık savunma metnini avukatı Zülbiye Şahin okudu.
Akbay savunmasında, 'İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı ve mahkememiz tarafından kabul edilen 73 sayfalık iddianamenin, Türkiye'de FETÖ'cü denince akla gelen ilk isimler olan Fehmi Koru ve Hüseyin Gülerce gibi hayatını cemaate adamış, Atatürk'ün kurmuş olduğu laik Türkiye Cumhuriyeti'ni ortadan kaldırmak isteyen, FETÖ elebaşının yanından ayrılmamış, Zaman gazetesinin kurucu yayın yönetmenliğini yapmış olan sahtekarların beyanlarına dayanarak hazırlanmış olduğunu üzülerek söylemeliyim.' ifadelerini kullandı.
'Fotomontaja başvurulmuştur'
FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen ile yan yana bir fotoğrafının olmadığını belirten Akbay, yazılı savunmasında, 'Fotoğrafım olmadığı için fotomontaj gibi alçakça bir yola başvurulmuştur. Bu alçak haberlere karşı adalet önünde yapılan tüm hukuksal başvurulara rağmen yargı tarafından hiçbir etkili çözüm alınmamış olması kumpasın derecesini ve vahametini de gözler önüne sermeye yetmektedir.' beyanında bulundu.
Kendilerini yapılan algı operasyonun FETÖ'nün 'Ergenekon' ve 'Balyoz' davalarında TSK'ya yaptığı kumpaslardan hiçbir farkının olmadığını iddia eden Akbay, FETÖ karşıtı ve Atatürkçü düşünceye sahip olduğunu kaydetti.
İddianameyi yazan savcı ve yalan ifade verdiklerini iddia ettiği Fehmi Koru ile Hüseyin Gülerce hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep eden Akbay, 'Bu şahısların FETÖ bağlantılarının araştırılması sonucunda kimin FETÖ'cü olup olmadığı ortaya çıkacaktır.' ifadelerini kullandı.
Sanık Akbay, yazılı savunma metninde şunları kaydetti:
'Dosya kapsamında yapılan araştırmalarda da ortaya çıktığı gibi, bende ByLock programı yok, şifreli 1 dolar yok, mali hiçbir bağlantım yok, FETÖ'nün okullarında okumadım, yurtlarında kalmadım, sosyal medya paylaşımlarım yok. Aleyhime kullanılan tek şey, süzme FETÖ'cü, FETÖ'nün has adamı Fehmi Koru'nun, güya babamdan duyduğunu iddia ettiği safsatalardır. Şimdi size soruyorum; hangi delil ile beni FETÖ örgüt yöneticisi yaptınız? Hangi delil ile bana tutuklama kararı çıkardınız?'
Burak Akbay'ın savunma metninin okunmasının ardından avukatlar beyanda bulundu.
Mahkeme heyeti avukatların beyanının ardından duruşmayı tanıkların dinlenilmesi için yarına erteledi.
08.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Sözcü Gazetesi sahibi Burak Akbay ve 3 çalışanın yargılandığı FETÖ davasında tanık sıfatıyla dinlenen gazeteci Cem Küçük, 'Bu iddianameye bakarak, 'Sözcü FETÖ ile iş birliği yaptı' denemez' dedi. Tanık gazeteci Fuat Uğur ise, Gökmen'in tutukluğu ızdıraba döndürüldü' ifadelerini kullandı. Hakkında yakalama kararı bulunan Sözcü Gazetesi sahibi firari sanık Burak Akbay, gazetenin Mali İşler Müdürü Yonca Yücekaleli, internet sitesinin sorumlu müdürü Mediha Olgun ve davanın tek tutuklu sanığı muhabir Gökmen Ulu'nun yargılandığı davanın görülmesine devam ediliyor.
Dün başlayan yargılamanın bugün yapılan oturumunda, tutuklu sanık Gökmen Ulu cezaevinden getirilirken, Yonca Yücekaleli, Mediha Olgun duruşma salonunda hazır bulundu. Firari sanık Burak Akbay ve ile diğer sanıkların avukatı da duruşmaya katıldı. Sözcü Gazetesi yazarları Uğur Dündar ve Yılmaz Özdil de duruşmayı izleyenler arasında yer aldı.
TANIK CEM KÜÇÜK
Sanık yoklamasının yapılmasının ardından, tanık dinlemesine geçildi. Türkiye Gazetesi yazarı ve TGRT Haber Televizyonu Medya Kritik Programı sunucusu Cem Küçük tanık ifadesinde gazeteci olduğunu ve işi gereği her gün bütün medya kuruluşlarındaki haberleri didik didik incelediğini söyledi. Sanıklar hakkındaki suçlamalara değinen Küçük, 'Sanıkların FETÖ'ye yardım yataklık ettikleri, Gökmen Ulu'nun Cumhurbaşkanının kaldığı otelin bilgisini örgüt üyelerine verdiği gibi iddialar çok komik. Bu iddianameden böyle bir şey çıkmıyor. Mali işlere ilişkin 2010 verileriyle ilgili yerlere değinilmiş. Bana göre bu mali bilgilerin iddianameye yazılmaması gerekir. FETÖ Nisan 2014'de terör örgütü olarak kabul edilmiştir' dedi.
'Eğer bu iddianamenin konusu Kozmik Oda, MİT tırları gibi konularla ilgili olsaydı, o zaman Sözcü'nün FETÖ'cülerin işine gelen manşetler attığını söyleyebilirdim' diyen tanık Küçük, 'İddianameye bakarak, namusumla söylüyorum, Sözcü Gazetesi FETÖ ile işbirliği yaptı denemez. Altını çizerek söylüyorum. Sözcü Gazetesi yazarı Saygı Öztürk ve diğer bütün yazar çizerleri 2009'dan beri FETÖ'cülere terörist derlerdi. FETÖ'nün gerçek yüzü ortaya çıktıktan sonra Saygı Öztürk'ün Gültekin Avcı gibi kişilerle program yapmasını bence en çok Sözcü yazarları eleştirmeliydi. Bunu bize bırakmamalıydılar' diye konuştu.
Küçük'ün ifadesini tamamlamasıyla birlikte Mahkeme Başkanı, 'Savcılık ifadenizde Burak Akbay FETÖ'ye ait evlerde yetişmiş dediniz mi?' diye sordu. Küçük bu soruya, 'Ben öyle bir şey demedim. Olsa ben zaten yazarım. Hiç çekinmem. Bilmiyorum, bu gazete haberleri üzerine yaptığım yorumdur, bilgim yoktur' şeklinde yanıt verdi.
TANIK FUAT UĞUR
Cem Küçük'ün ardından, Türkiye gazetesi yazarı ve TGRT Haber Televizyonu Medya Kritik Programı sunucularından Fuat Uğur, tanık olarak duruşma salonuna çağrıldı.
Tanık Uğur, Sözcü Gazetesinin yaptığı haberleri eleştirdiğini belirttiği ifadesinde, 'Bu iddianamede tanık olmamı anlamıyorum. Bunlar Sözcü'nün FETÖ'ye hizmet ettiğini göstermez. Gökmen Ulu ve Mediha Olgun haksız yere tutuklu kaldı ve tutuklu yargılandı. Gökmen Ulu'nun gazetecilik refleksi ile yaptığı haber nedeniyle tutuklu olmaması gerektiğini de yazmıştım. İddianamede bir somut kanıt da görmedim. Gökmen'in tutukluğu ızdıraba döndürüldü. Ben, Sözcü Gazetesi'nin FETÖ ile irtibatlı olduğuna dair hiçbir şey bilmiyorum. Bu dava bence bir hukuk devletine zarar vermeden bitirilmeli diye düşünüyorum' dedi. Sanık avukatları, ifadesini tamamlayan Uğur'a, nasıl davanın tanığı olduğunu sordu. Uğur, soruşturma aşamasında savcılık tarafından telefonla ifadeye çağrıldığını söyledi. Duruşma diğer tanık ifadeleriyle devam ediyor.
TANIK ERSOY DEDE
Ersoy Dede de ifadesinde şunları söyledi; 'O dönemde Aktüel dergisi ve Star gazetesine yazdığım yazılarla ilgili savcılık tarafından çağırıldım. Bana sorulan iddialar arasında Burak Akbay'ın FETÖ'nün evlerinde kalıp kalmadığıydı. Ben de sadece Fehmi Koru'nun iki ayrı yerde yazdığı yazıdan bilgi sahibi olduğumu söyledim. Ancak bu iddialar daha sonra yalanlandı. Benim açımdan Sözcü Gazetesi'nin FETÖ'cü olması deli saçmasıdır. Sözcü'nün yolsuzluk soruşturmaları sırasında FETÖ'nün hoşuna giden yayınlar yaptığını gördüm. Gökmen Ulu'nun haberi için tutuklu olmasını doğru bulmuyorum. Gökmen'in haberine karşılık benim tanık olmam, benim adıma utanç vericidir'
TANIK HÜSEYİN GÜLERCE
Daha sonra Yalova'dan SEGBİS'le bağlanan Hüseyin Gülerce de, sanıkların FETÖ'yle bir ilişkisinin olup olmadığına dair bilgisinin olmadığını söyledi. Sözcü'nün attığı manşetlerle Erdoğan düşmanlığı yaptığını savunan Gülerce, bu durumunda FETÖ'ye yaradığı yorumunda bulundu. Mahkeme başkanı atılan manşetler dışında görgüye dayalı bir bilgisinin olup olmadığını sorunca Gülerce, 'Bilgim yok' cevabını verdi.
Tutuklu sanık Bekir Gökmen Ulu da Gülerce'nin tanık beyanlarının ardından söz alarak, 'Bu şahıs FETÖ'nün önde giden isimlerden biri olduğu için beyanını kabul etmiyorum' diye konuştu.
Cem Küçük ve Fuat Uğur ifade verdikten sonra, İstanbul Adalet Sarayı'nın karşısındaki meydanda basın mensuplarına demeç verdi.
Cem Küçük, duruşma salonunda verdiği ifadeye hatırlatmada bulunarak, 'İddianameye bakarak, Sözcü Gazetesi FETÖ'ye yardım ve yataklık etmiş denemez. Çünkü ortaya konan delillerle, iddiaların boş olduğu görünüyor. Zaten Mediha Olgun da tahliye olduktan sonra en çok bana ve Fuat Uğur'a teşekkür etti. Onun çıkması için en çok biz mücadele etmiştik. Neye inanıyorsak, namusumuzla şerefimizle, iddianamede neyi okuduysak onu söyledik. Sözcü Gazetesiyle bizim dünya görüşümüz yüzde yüz zıttır. Ama iddianameyle yola çıkmak lazım. Başka şeylere baksaydık tabii ki 17-25 Aralık gibi olaylarda FETÖ'nün işine gelen çok yayın yaptılar, ama iddianamede bunlar yok. Biz burada neye inandıysak neyi gördüysek onu söyledik. Belki onlar bize bunu yapmazdı açık söyleyeyim' dedi.
Fuat Uğur ise, 'Bu iddianamede neden tanık olduğumu bile anlamış değilim. Biz gazeteciler, çeşitli gazeteler ve yazarlarıyla polemiğe gireriz. Bu tartışmalardan yola çıkarak Sözcü Gazetesi'nin FETÖ ile bağlantısına yönelik bir iddianamede tanık olarak yer almamız gerçekten tuhaf. İddianamenin çok temelsiz olduğunu gördüm. Duruşmada bunu ifade ettim. Bu iddianameyle açılan davanın bir an önce bitirilmesini, Gökmen Ulu'nun tahliye edilmesi gerektiğini söyledim. Delil olarak iddianameye konulan deliller hiçbir şey ifade etmiyor. Gökmen Ulu, 15 Temmuz günü bir haber yapmış, bu nedenle tutuklu yargılanıyor. İnsan olarak, vicdanımızla hareket ettik' ifadelerini kullandı.
DİĞER TANIKLAR
Duruşmada, firari sanık Burak Akbay'ın babası Ertuğrul Akbay tanık olarak dinlenildi.
Kendisi ve oğlunun FETÖ ile bir ilgisi olmadığını savunan Akbay, 'Bir baba olarak oğluma böyle bir iftira atılmasını kabul edemiyorum.' dedi.
Gazeteci-yazar Fehmi Koru'nun kendisi ile aralarında geçtiğini iddia ettiği diyaloğa da değinen Ertuğrul Akbay, Koru ile dönemin Başbakanı Tansu Çiller'in bir yurt dışı gezisine katıldığını anlattı.
Akbay, Koru ile yurt dışında bir mekanda oturduklarını anlatarak, aralarında oğlu Burak Akbay'la ilgili herhangi bir diyaloğun yaşanmadığını iddia etti.
Konuşması sırasında duygulandığı gözlenen Akbay, Koru'nun bu konuyu 14 yıl sonra gündeme getirerek yazmasını anlayamadığını belirterek, 'Ne benim ne ailemin ne de etrafımın FETÖ ile bir ilgisi yok. Böyle bir iftirayı hakaret olarak kabul ediyorum.' diye konuştu.
Duruşmada, Sözcü Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Kenan Kurtkaya ile duruşmaya SEGBİS'le bağlanan İyi Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray da tanık olarak dinlenildi.
Bugün toplamda 9 tanığın dinlenildiği duruşmada mahkeme heyeti, verilen aranın ardından talep ve savunmaların alınmasına geçti.
1 TAHLİYE
Davanın ilk duruşması sona erdi. Dün sabah saatlerinde başlayan duruşmanın bugün görülen oturumunda tanıklar dinlendi ve sanıkların talepleri alındı.
Taleplerin ardından ara karar oluşturan mahkeme heyeti, atılı suça ilişkin delillerin büyük bir kısmının toplanmış olması, sanığın delilleri karartma durumunun bulunmaması, sabit ikametgah sahibi olması gerekçeleriyle tutuklu sanık Gökmen Ulu'nun tahliyesine hükmetti. Ulu hakkında yurt dışına çıkış yasağı konuldu. Sanık Mediha Olgun hakkındaki, her ay bir kez adresinin bulunduğu karakola imza atma adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına, sanığın yurt dışına çıkış yasağının devamına karar veren mahkeme, firari sanık Burak Akbay hakkındaki tutuklamaya yönelik yakalama kararının devamına hükmetti. Tensip kararında zorla getirme kararı çıkarılan gazeteci Fehmi Koru hakkında yeniden zorla getirme kararı çıkaran mahkeme duruşmayı erteledi.
Karar sonrası duruşma salonundaki Gökmen Ulu'nun meslektaşları ve aralarında Ulu'nun babası ve eşinin de bulunduğu yakınları sevinç gözyaşlarına boğuldu. İzleyiciler salon dışında birbirlerine sarılarak kararı sevinçle karşıladı. Gökmen Ulu'nun eşi Burcu Ulu, babası Mehmet Ulu ile avukatları Fahri Emeksiz ve İsmail Yılmaz, İstanbul Adalet Sarayı karşısındaki meydanda basın açıklaması yaptı. Burcu Ulu kararı sevinçle karşıladıklarını belirterek, '6 aydır bugünü bekliyorduk ve tahliye oldu. Adalet yerini bulsun artık' dedi. Mehmet Ulu ise, 'Adalet varmış ama adaletsizliği önlemek avukatlara ve basına kalıyor. Biz huzurluyuz. Benim oğlum delikanlı, FETÖ'cü değil' diye konuştu.
Avukat Fahri Emeksiz de 6 aya yaklaşan bir mücadelenin sonunda, Bekir Gökmen Ulu'nun tahliye sevincini aileyle beraber yaşadıklarını belirtti.
Dosyada dinlenen tanık beyanları ve dosyaya gelen tüm belgeler sonucu hiçbir delilin olmadığının anlaşıldığını savunan Emeksiz, 'Yargılama hala devam ediyor, biz aynı ciddiyetle savunmalarımıza devam edeceğiz.' diye konuştu.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosunca hazırlanan 73 sayfalık iddianamede, sanık Burak Akbay'ın 'silahlı terör örgütünü yönetme' ve 'terör örgütü propagandası yapmak' suçlarından 16,5 yıldan 30 yıla kadar, Mediha Olgun, Bekir Gökmen Ulu ve Yonca Yücekaleli'nin 'silahlı terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek yardım etme' suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
İddianamede, Sözcü gazetesinin yaptığı yayınlar ve 1 Ocak 2016'da yer verdiği bulmacaya ilişkin Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'nca soruşturma başlatıldığı, bunun dışında farklı yerlerden 12 vatandaşın yaptığı ayrı şikayetlerle Cumhurbaşkanı'na yapılmaya çalışılan suikast girişiminin yerinin belirtilmesiyle yardım ve yataklıkta bulunulduğunu, Cumhurbaşkanı'nın hedef gösterildiğini, Sözcü gazetesinin yayınlarıyla terör yandaşlığı yaptığı, kamuoyunda algı oluşturmaya çalıştığını iddia ederek, ihbarda bulundukları kaydediliyor.
İhbarlarla birlikte Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan gelen yetkisizlik kararı üzerine soruşturmaların birleştirildiği anlatılan iddianamede, şikayetçilerin ifadelerine yer veriliyor.
İddianamede, 'Şekil olarak FETÖ/PDY'ye karşı olmak, onu ağır bir şekilde eleştirmek, onunla davacı/davalı olmak, hatta ona açıkça hakaret etmenin başlı başına FETÖ'yü desteklememek ya da esasta FETÖ'cü olmamak sonucunu doğurmayacağı, Sözcü gazetesinin örgütün yayın organlarından bir farkının olmadığı, aynı amaca yönelik kamuoyu oluşturmaya çalıştığı anlaşılmıştır.' denildi.
'Sözcü Erdoğan'ı buldu' haberi
İddianamede, FETÖ/PDY terör örgütü mensuplarınca gerçekleştirilen darbe girişimi ile bağlantılı olarak saat 16.30 sıralarında henüz darbe girişimi kapsamında silahlı askeri birimlerin kışlalarından çıkmadan önce adı geçen gazetede Cumhurbaşkanı'nın bulunduğu yerin haber yapıldığı, bunun darbecilerle birlikte ve darbe girişimini kolaylaştırmaya yönelik lojistik destek kapsamında gerçekleştirildiği, bu amaçla Sözcü gazetesinde 'Sözcü, Erdoğan'ı buldu.' haberinin yer aldığı ifade ediliyor.
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından KHK ile açığa alınan polis memurlarınca, takipsizlikle sonuçlanan 17 Aralık 2013'te yapılan soruşturmaya ilişkin fiziki ve teknik takip kayıtlarının Sözcü gazetesine gönderildiği anlatılan iddianamede, gazetenin de kamuoyunda algı oluşturma kapsamında söz konusu bilgileri gerçekmiş gibi ve süreklilik arz edecek şekilde haberleştirme gayretinde olduğu vurgulanıyor. İddianamede, FETÖ'nün algı amacıyla sosyal medyada kullandığı 'Fuatavni' ve 'JeansBiri' adlı hesaplarda yapılan manipülatif paylaşımların örgüte müzahir basın yayın kuruluşları ve internet sitelerince haberleştirilerek geniş kitlelere ulaştırıldığının görüldüğüne dikkat çekiliyor.
Paralel yapı-02 Ekim (2017) 'İstanbul 4 sanık Sözcü Gazetesi Yapılanması' davası
(12 Kasım 2017, 14:03)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: