Gaziantep'te, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında kentte konuşlu 5. Zırhlı Tugay Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada 31'i tutuklu 42 sanığın yargılanmasına başlandı.
12.11.2017 13:47 Gaziantep'te, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında kentte konuşlu 5. Zırhlı Tugay Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada 31'i tutuklu 42 sanığın yargılanmasına başlandı.
10.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
8. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme' ve 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçlarından cezalandırılmaları talep edilen dönemin eski tugay komutanı tuğgeneral Murat Soysal'ın da aralarında yer aldığı 42 sanık ile avukatları hazır bulundu.
Gaziantep Cumhuriyet Başsavcısı Musa Çatal'ın da katıldığı duruşma, sanık savunmalarıyla sürüyor.
Bu arada, çevredeki yoğun güvenlik önlemleri dikkati çekti, sanık yakınları üst aramasından geçirilerek salona alındı.
'Çok iyi koordine olmuşlardı'
TBMM ve Başbakanlık adına davaya katılan avukat Mustafa Doğa İnal, duruşma öncesi gazetecilere yaptığı açıklamada, darbe faaliyetlerinin il bazlı, büyük karargahlar veya tugaylarda yoğun şekilde yaşandığını anımsattı.
İnal, şunları dile getirdi:
'İddianamenin anlatımıyla o gün için Gaziantep'te de yoğun bir şekilde darbe faaliyeti vardı. 31'i tutuklu 42 sanığın yargılandığı dava için buradayız. Diğer dosyalarda da olduğu gibi beklentimiz, darbecilerin hızlı ve etkin bir şekilde yargılanması ve cezalandırılması. Dosyada genel olarak bir şekilde darbe faaliyetlerinin koordinasyonunu daha önceden planlayan sanıkların, Gaziantep'te o gün için her ne kadar başarılı olamadılarsa da Türkiye genelinde gördüğümüz şuydu: Çok iyi koordine olmuşlardı, çok iyi planlama yapmışlardı fakat halkımızın tepkisi, halkımızın gayretiyle darbe faaliyetleri engellendi.
Dosyada sanık olan, o gün 5. Zırhlı Tugay Komutanı eski tuğgeneral Murat Soysal, darbe faaliyetine etkin katıldığı, daha sonra pişmanlık gösterdiği dosyadaki beyanlarda mevcut.'
DETAYLAR
8. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme' ve 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçlarından cezalandırılmaları talep edilen eski tuğgeneral Murat Soysal'ın da aralarında yer aldığı 42 sanık ile avukatları katıldı.
Gaziantep Cumhuriyet Başsavcısı Musa Çatal'ın da izlediği duruşmada TBMM ve Başbakanlık avukatları da hazır bulundu.
Mahkeme Başkanı Melik Durmaz, TBMM, Başbakanlık ve Gaziantep Barosunun davaya katılma taleplerinin kabul edildiğini belirtti.
Davanın 'bir numaralı' sanığı, tutuklu yargılanan dönemin 5. Zırhlı Tugay Komutanı Soysal, sınır illeri olması nedeniyle Gaziantep ve Kilis'teki görevlerin zorluklarını anlatarak, 'Beynini başka unsurlara satıp memleketimize kurşun atanlar ile memleketi bekleyenler arasında ayrım yapılacağına inancım tamdır.' dedi.
Mahkeme Başkanı Durmaz'ın, sesini alçaltmasını istediği sanık Soysal, hassas olduğu için sesini yükselttiğini belirterek özür diledi.
Başkan Durmaz'ın, 'Sözde sıkıyönetim listesinde niçin isminiz yazıyor?' sorusu üzerine sanık Soysal, 'Belgeyi yazanların hiçbirini tanımıyorum. Orada konsey diye yazılan kişilerden 7-8 yaş büyüğüm. Bölgeyi bildiğim için ve bölgedeki tugay komutanları yazılı olduğu için ismimin yazıldığını düşünüyorum. Bölgenin hassasiyetini düşünmüş olabilirler ya da bizim gibi Atatürkçü insanları kötü duruma düşürmek de istemiş olabilirler.' diye yanıt verdi.
15 Temmuz'da 3 devir teslim
15 Temmuz sabahı saat 09.00'dan 11.00'e kadar kışlaya gelen yeni komutanların devir teslim törenini yaptırdığını, ardından Kilis'e gittiğini anlatan sanık Soysal, şunları söyledi:
'Kilis Tabur Komutanı yeni gelmişti. Onun da devir teslim törenini gerçekleştirdim. 17.50'de Hatay'a vardım. Buradaki devir teslim törenine katıldım. Saat 20.00'de Hatay'dan ayrıldım. Hatay Çurcur Bölüğü'ne saat 20.30'da girdim, 21.30'da ayrıldım ve 22.40 sıralarında Gülbaba bölgesinde yaptırmış olduğumuz emniyet sistemini kontrol etmek istedim. Geceyi güvenlik tedbirini kontrol etmek için burada geçirmeyi düşünüyordum. Dönemin İskenderun Tugay Komutanı, kişiye özel mesaj geleceğini söyleyince saat 22.00 sıralarında kurmay başkanını arayıp, 'Mesaj geldi mi?' diye sordum.
Kurmay başkanının sesi uykulu geliyordu, 'Bilgim yok.' dedi. 22.30'da hareket merkezi subayı Alpaslan (tutuklu sanık) beni arayarak, İstanbul Boğaz Köprüsü'nde askerler olduğunu söyledi. 5 dakika sonra Gülbaba Hudut Taburu'na girdim. Televizyonda Boğaz Köprüsü'nün kapatıldığını gördüm. DEAŞ olabileceğini düşündüm, kişiye özel mesajın da bu konuda geleceğini düşündüm. 23.00'te tekrar Alpaslan aradı, 'sıkıyönetim emri' mesajı geldiğini söyledi. 'Hayrolsun inşallah.' diye tepki gösterdim. Bana Gaziantep ve Kilis'ten sorumlu sıkıyönetim komutanı olduğumu söyledi. Ben de 'Kilis de mi var?' dedim. İki ili de bana verdiklerine göre, büyük bir DEAŞ saldırısı olacağını düşündüm ve o bölgeye hareket ettim. Bulunduğum bölge dağlık olduğu için telefon çekmiyordu. 22.55'te Gülbaba'dan ayrıldım. Saat 23.10 civarı kurmay başkanı aradı ve mesajın geldiğini söyledi. Mesajın içeriğini bilmediğim için 'Herhangi bir şey yapmayın, güvenlik tedbirini arttırın, ben geliyorum, gelince bakarız.' dedim.'
Mahkeme Başkanı Durmaz'ın 'Sözde sıkıyönetim komutanı olduğunuzu okuyorlar, içeriğini okumamışlar mı?' sorusu üzerine sanık Soysal, mesajın içeriğini ayrıntılı anlamadıklarını öne sürdü.
Durmaz'ın, 'Sözde sıkıyönetim emrini hiç merak etmediniz mi?' sorusuna karşılık sanık Soysal, 'O esnada ilk şokta ne olduğunu anlayamadım, aklıma gelmedi.' yanıtını verdi.
Mahkeme Başkanı Durmaz, 'Saat 01.00 civarı tugaya geldim.' diyen sanığa, '140 kilometre yolu 2 saatte mi geldiniz?' sorusunu yöneltti.
Soysal, soru üzerine şunları kaydetti:
'Sık sık telefonla görüştüğüm için zaman zaman durduk. Alpaslan Kılıç'tan sonra 23.20'de Adana Tümen Komutanı ile görüştüm. Kendisi de yolda olduğunu, güvenlik tedbirlerini artırmamızı, mesajı (sözde sıkıyönetim emri) dikkate almamamızı söyledi. Daha sonra Kahramanmaraş Komutan Yardımcısı Uzay Şahin, (başka darbe girişimi davasında tutuklu sanık) aradı.
Sıkıyönetim ilan edildiğini, kendisinin de Kahramanmaraş komutanı olduğunu söyledi, sonra telefon kesildi. Daha sonra Gaziantep Jandarma Alay Komutanı'yla görüştüğünü, girişim olabileceğini ve benim de sıkıyönetim komutanı olarak adımın yazıldığını, olduğumu söyledi. Ben de garnizon komutanı olduğumu söyledim. Bunu 'Sıkıyönetim komutanı değilim.' demek için söyledim.'
Sözde 'sıkıyönetim emrini' cezaevinde okumuş
Mahkeme Başkanı Durmaz, 'Hala merak edip de sormadınız mı mesaj içeriğini?' diye sordu.
Soysal, bunun üzerine şöyle devam etti:
'Kendisi, bir kısım gruplar tarafından darbe girişimi olabileceğini ve dışarıda olduğunu söyledi. Ben de kışlaya gidip 'Bir bakar mısın?' diye rica ettim. Daha sonra Gaziantep Valisi ile 23.30'da görüştüm, 'Paşam ne oluyor?' diye sordu, ben de herhangi bir bilgi edinemediğimi, kışlaya gider gitmez kendilerini arayacağımı söyledim ancak bunun öncesinde Orman Erbaş, 'Kışlanı kontrol altında tut, kendine de dikkat et.' demişti.
Bunu daha sonra komutanların derdest edildiği için söylediğini anladım. Kahramanmaraş Jandarma Alay Komutanı'nı aradım, alaya kimin vekalet ettiğini sordum, Uzay Şahin'le koordineli olmasını söyledim. Daha sonra konuşmalarla ilgili hakkımda tutanak tutulmuş. Bu tutanağı kabul etmiyorum. Uzay Şahin'in söylediklerini benim söylediğim gibi algılamış, karıştırmış.'
Soysal'ın, o geceki görüşmelerde kimseye sıkıyönetim komutanı olduğunu söylemediğini öne sürmesi üzerine Mahkeme Başkanı Durmaz, 'Birçok kişi duyduğunu söylüyor, bunların hepsi mi yalan söylüyor?' diye sordu.
Soysal, ast-üst ilişkisi olan kişilerin tutanak tuttuğunu, bunun emir üzerine yapılmış olabileceğini savundu.
Soysal'ın saat 23.45 civarlarında MİT Bölge Başkanı'yla ÖSO'ya gönderilecek yardım tırlarıyla ilgili görüştüğünü belirtmesi üzerine Başkan Durmaz, 'İçinde kalkışma olan konuları anlat. O arada eşinle konuştuysan onları da istemiyorum.' diyerek sanığı uyardı.
Dönemin Kilis İl Jandarma Komutanı Gökhan Şahin'le konuşmasında mesajı okuyunca emrini ileteceğini söylediğini kaydeden Soysal, 'Ancak tutanak tutulmuş, sıkıyönetim komutanı olduğumu söylemedim, 'Darbe, Başbakan'a yapılıyor.' dediğimi kabul etmiyorum.' beyanında bulundu.
Saat 00.45'te akaryakıt istasyonuna girdiğini ifade eden Soysal, şunları dile getirdi:
'O sırada kesin anlamıştım hain bir grubun kalkışması olduğunu. Milletimizin yanında olduğumuzu, birlikten dışarı herhangi bir çıkış olmayacağını astlarıma ilettim. Saat 01.15'te Valimizi aradım, o da hiçbir şekilde dışarı araç çıkmadığı için Gaziantep halkının kendisine minnettar kalacağını söyledi. Ben de çok mutlu oldum. O saate kadar tugayda neler olduğunu iddianamede öğrendim.'
Başkan Durmaz, bunun üzerine sanığa 'Sormadınız mı, neler yaptınız diye? Tugayın komutanısınız, araçlar hazırlanmış, mühimmat alınmış, 3 bin ekmek yapılmış, harita açılmış. Gelip yattınız mı? Siz hep böyle mi yönettiniz tugayı?' sorusunu yöneltti.
Soysal, harita görmediğini, kışlada sıkıyönetim emrini de okumadığını öne sürerek, 'Sıkıyönetim emrini cezaevindeyken okudum. Kesinlikle ilk öğrendiğim andan itibaren bizim birliğimizin vatandaşa silah çevirmeyeceği kafamda yer etmiştir. Kim ne söylerse söylesin, buna komutanlar dahildir.' ifadelerini kullandı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümü sanık savunmalarıyla devam etti.
'Senin karşında çocuk mu var?'
Tutuklu sanık Hakan Çınar darbe girişiminden bir ay önce kurmay başkanı atandığını belirterek, iddianamede iki kelimeden birinin ya Hakan Çınar ya da kurmay başkanı olduğunu belirterek, savunmasına mesleki tecrübelerini anlatarak başlamak istedi.
Mahkeme Başkanı Melik Durmaz, sanığa 'Dünyanın en iyi insanı olabilirsin, tecrübeli komutan da olabilirsin ancak yargılama için önemli olan o gece neler yaptıkların. O nedenle geçmişin beni ilgilendirmiyor. İddianamede atılı suçlamaları ve o gece neler yaptın onları anlat.' diyerek uyardı.
İddianamede 'emir, plan ve görevlendirme' ifadelerinin geçtiğini, bunların üçünün de tugay komutanı emriyle olduğunu savunan Çınar, kurmay başkanı olarak askerin veya herhangi birliğin tugay dışına çıkması emri verme yetkisinin olmadığını söyledi.
Saat 22.00 sularında tugay komutanının aradığını ve neler olduğunu sorması üzerine harekat merkezini aradığını, bu sırada televizyonda köprünün kapandığını gördüğünü anlatan Çınar, 'Harekat Yıldırım mesajı geldiği söylendi. Hazırlanıp tugaya gittim. Saat 23.00'te kışlaya vardım. Başbakanın açıklaması yoldayken olduğu için görmedim. Aklıma DEAŞ'ın terör saldırısı ihtimali ve Suriye sınırındaki askeri araçlar geldi.' dedi.
Başkan Durmaz, 'Şehrin ortasında, köprüdeki askeri araçlarla sınırdaki olay bir mi? Bu iki olayı nasıl bir tutarsın?' diye sordu. Çınar, askeri geçmişinden dolayı aklına terör saldırısı ihtimalinin geldiğini savundu.
Çınar, kışlaya geldikten sonra personelin durumunu sorduğunu, harita istediğini ama o sırada sıkıyönetim emrini okumadığını söyledi.
Bunun üzerine Başkan Durmaz, 'Personeli sordun, harita istedin ama o sırada sıkıyönetim emrini okumadım. Mesajın içeriğine bakmadan nasıl planlama yaptın? Senin karşında çocuk mu var, bizimle dalga mı geçiyorsun? Sadece 3 sayfalık sözde emri okumadın mı?' diyerek sanığa tepki gösterdi.
'Darbe bildirisi olduğunu saat 24.00'te anladım'
Çınar, harekat merkezinde 30'a yakın insan olduğunu, herkesin bir şeyler söylediği belirterek şunları söyledi:
'Mesajı elime aldığımda ya biri aldı ya telefon geldi okuyamadım. Mesajı idrak edebilmem 45 dakika veya 1 saatimi aldı. Ben geri zekalı değilim, tecrübeli bir askerim. Saat 24.00 sularında darbe bildirisi olduğunu anladım. Yolda kışlaya giderken aklımda 4 düşünce vardı. Gaziantep'te lojman güvenliği, kışla emniyeti, hudut karakolları takviyesi ve Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme (KOKTOD) vardı.'
Başkan Durmaz, 'Sıkıyönetim emrini okumuyorsun ama haritayı istetip üstünde işaretlemeler yaptırıyorsun.' demesi üzerine sanık zihnindeki çalışmayı yaptırdığını darbe girişimine dahil olma gibi bir niyetinin ve yetkisinin olmadığını öne sürdü.
Diğer birliklere 'sıkıyönetim emri'nin iletilmesi talimatını verdiği iddiasını kabul etmeyen sanık Çınar, 'Gelen evrakın gönderilmesi emri vermedim, zaten evrakı görmemiştim. Zaten okuduktan sonra gönderilecek evrak değildir.' dedi.
3 bin ekmek yapılmasını istemiş
Çınar, tankçı birliklere 'Personel durumunuza bakın, araç ve mürettebat durumunuza bakın' dediğini çünkü neyle karşılaşacağını bilmediğini ancak 7 tankın çalıştırılması, mühimmat dağıtılması yönünde talimat vermediğini öne sürdü. 3 bin ekmek yapılması talimatını verdiğini kabul eden Çınar, bu üretimin dışarıdan gelecek ve izne çıkacak askerler için yapılmasını istediğini iddia etti.
Başkan Durmaz'ın, 'Çalışmayı eksiksiz yapıyorsun ama plan yok. Çalışma listesi var. Ekmeklerin hazırlanması istemişsin, görev dağılımı yapılmış ama plan yok, nasıl oluyor?' sorusuna sanık Çınar, kurmay başkanının yaptığı çalışmanın, komutanın onaylamasıyla plan haline geleceğini savundu.
Tutuklu sanık eski istihbarat astsubaylar Osman Tutdu ile Mesut Dündar, kışlaya çağrıldıklarında lojmanda tesadüfen kurmay başkanının makam aracına denk geldiklerini ve kışlaya geldiklerini, darbe girişimiyle ilgili herhangi bir eylemde bulunmadıklarını öne sürdüler.
'Suriye ile ilgili sıkıntısı olduğunu düşündüm'
Dönemin Birinci Tank Tabur Komutanı eski yarbay tutuklu sanık Hakan Yazılıtaş da amiri olduğu birliğin Valiliği kontrol altına alması için görevlendirilen birlik olduğu yönündeki iddiaların asılsız olduğunu ileri sürdü.
Yazılıtaş şöyle devam etti:
'Birliğimiz, Suriye'ye müdahale için hazır bekletilen çok önemli bir taburdur. 30 tankımız, 40 ZPT var ve 200 bin mühimmat tanklarda hazırdır. Böyle bir tabur Türkiye'de yoktur. Sınırda olaylar olduğunda Gaziantep yakın olmasına rağmen Kahramanmaraş ya da Şanlıurfa'dan takviye gitmişti. Benim taburuma dokunulmadı. Çünkü Suriye'ye yapılacak harekatta benim taburum kullanılacaktı.'
O gece kışlaya çağrıldığını söyleyen Yazılıtaş, 'Tugaya giderken personele 'Uyumayın, her an çağrılabiliriz, tatbikat değil.' dedim. Çünkü ilk kez ben aranıyordum. Tabura giderken 'Bütün personeli çağırın.' dediler. Saat 23.22'de Gaziantep'te olanları mesaiye çağırdım. Ben bu emri Ani Müdahale Taburuma verdim. Benim tabur 280 kişidir, Ani Müdahale Taburu ise 580 kişidir. Suriye ile ilgili sıkıntısı olduğunu düşündüğüm için buraya gönderdim. Tabura geldiğimde nöbetçi amir Mehmetçik'i kaldırması yönünde emir vermiş. Bunun üzerine ben Suriye'ye yönelik operasyon olduğu konusunda emin oldum.'
Başkan Durmaz'ın 'Düşünüyorsun da niye sormuyorsun?' sorusuna sanık Yazılıtaş, 'Gizli bilgi olduğu için telefonda konuşmam doğru olmazdı' diye yanıt verdi.
Sanık, 'Televizyon izlemedin mi?' sorusunu da 'Benim saat 23.00'a kadar hiçbir şeyden haberim yoktu. Ders çalışıyordum. Görev bilinciyle üstümü giyip kışlaya gittim, televizyona bakmadım.' şeklinde yanıtladı.
Sanık Yazılıtaş, daha sonra tanklarda bulunan mühimmatın kontrol altına alınması talimatı verdiğini söylemesi üzerine Başkan Durmaz, 'Ama şarjörlere mühimmat basılmış, ne diyeceksin?' diye sordu.
Sanık, soruya karşılığı verdi:
'Mühimmat açık haldeydi, 'Mühimmatı sayın, kontrol altına alın.' dedim. Hatta 'Başına da 2 güvenilir adam koyun' dedim. Tanklardaki açık mühimmatları güvenlik altına aldırdım. Herhalde saymak için şarjörlere mühimmat doldurmuşlar, sayımı kolay olsun diye.'
Başkan Durmaz'ın 'Belki Türkiye'deki darbe girişiminin gidişatı beklenmiştir?' sorusuna sanık Yazılıtaş, 'Öyle bir niyetim olsa bendeki mühimmat kimsede yok. O gece Türkiye'de kullanılan mühimmat, taburumdaki mühimmatın 10'da biridir. Ben de darbeye katılabilirdim.' diye konuştu.
Dönemin 2. Tank Bölük Komutan Vekili tutuklu sanık Gıyasettin Çalışkan da eski yarbay Hakan Yazılıtaş'ın emriyle personeli göreve çağırdığını ifade ederek, o geceyi şöyle anlattı:
'Tabur komutanı ilk geldiğinde saat 23.00-23.15 civarıydı. Kendisi geldikten sonra alarm durumu olduğunu, personelin garajlar bölgesinde hazır beklemesi gerektiğini söyledi. Daha sonra askerler kamuflajlı ve silahlı şekilde çıktı; tahminen 10-15 kişi. Şarjörsüz vaziyette.'
Başkan Durmaz'ın 'Tutuklu sanık Engin Kaykı, şarjörlere mermi basılması emrini iletti mi?' sorusuna Çalışkan 'G3 piyade tüfeklerinin mühimmatlarını emniyetli saymak amacıyla şarjörlere basılarak, depolarda muhafaza altına alınmasını ve kilitli bir şekilde muhafaza edilmesini söyledi.' karşılığını verdi.
Mahkeme Başkanı Melik Durmaz çapraz sorgusunda sağın hazırlık aşamasında verdiği ifadede saymaktan bahsetmediğini hatırlatması üzerine sanık, savcılıktaki ifadesini olaydan 6 ay sonra verdiğini o yüzden sayılma amaçlı dememiş olabileceğini ifade etti.
Mahkeme heyeti, duruşmayı 13 Kasım Pazartesi tarihine bıraktı.
İDDİANAME
Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Organize Suçlarla Mücadele Bürosunca hazırlanan iddianamede, darbe girişimi gecesi saat 22.30'da sözde 'sıkı yönetim' emrinin geldiği, tugay komutanının il dışında olduğu ve dönemin kurmay başkanı tutuklu sanık Hakan Çınar'ın tüm personeli mesaiye çağırdığı belirtilmişti.
İddianamede, aynı gece birlik komutanlarıyla toplantı yapıldığı ve şehrin haritası açılarak valilik, belediyeler, havalimanı, askeri lojmanlar ve kritik kavşaklarda tank ve piyade tabur komutanlığı personelinin görevlendirildiği kaydedildi.
Kobra tipi helikopter, 8 tank, 6 'Unimog' tipi askeri araç, 5'i otobüs olmak üzere 6 sivil araç ve mayına dayanıklı askeri aracın mühimmatıyla darbe için hazırlandığı bildirilen iddianamede, ayrıca askerlerin kamuflajlı şekilde hazır bekletildiği ve 3 bin ekmek ile yemek hazırlandığı bilgisine yer verildi.
Paralel yapı-27 Mayıs (2017) 'Gaziantep 42 sanık TSK Yapılanması/Darbeye destek' davası
(12 Kasım 2017, 13:47)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: