Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Harp Okulundaki (KHO) eylemlere ilişkin, 239 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
12.11.2017 12:11 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Harp Okulundaki (KHO) eylemlere ilişkin, 239 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
06.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Savunma yapan eski Binbaşı Vedat Karagöz, 15 Temmuz akşamı 'görev anlayışıyla' birliğine gittiğini, nöbetçilerin Mamak'taki 28. Mekanize Tugayı'na gitmesi söylenmesi üzerine buraya doğru yola çıktığını anlattı.
Samsun yolundan tugay nizamiyesine yaklaştığında tankların dışarı çıktığını gördüğünü ifade eden Karagöz, bunun bir 'tuzak' olduğunu değerlendirerek içeri girmediğini dile getirdi.
Daha sonra Kara Harp Okuluna geldiğini ifade eden sanık Karagöz, ziyaretçi bölümündeki bebek odasında beklemeye başladığını, televizyondan 1. Ordu Komutanının askerlerin birliğe geri dönmesi açıklamalarını gördükten sonra yaşananların darbe girişimi olduğunu anladığını ifade etti.
FETÖ üyesi olmadığını ve olay günü bir faaliyetinin bulunmadığını savunan Karagöz, mahkeme heyetinden tutuksuz yargılanmak üzere tahliyesini istedi.
Okul komutanını 'darbeci' diye derdest etmişler
Sanık Mustafa Yıldırım, darbe girişiminden önce Kara Harp Okulu öğrenci alayında yüzbaşı rütbesinde görevli olduğunu, 15 Temmuz akşamı evindeyken savaş uçaklarının alçak uçuşa başlamasından sonra mesaiye çağırıldığını ifade etti.
Okula gittikten sonra tabur komutanı yarbay Ali Demir'in kendisine ani müdahale mangasına takviye etmesi emrini verdiğini söyleyen Yıldırım, manga odasına gittiğinde burada kimseyi göremediğini dile getirdi.
Kurmay Başkanı Albay İlhami Polat'ın emriyle okul komutanı İzzet Çetingöz'ün 'darbeci' denilerek derdest edildiğini Üsteğmen Ali Emre Buğurcu'dan öğrendiğini iddia eden Yıldırım, darbe girişiminden bu şekilde haberdar olduğunu öne sürdü.
Bundan sonra, Yarbay Atakan Adaşoğlu'nun emriyle Buğurcu ile sabah saatlerine kadar derdest edilen okul komutanının başında nöbet tuttuklarını beyan eden Yıldırım, okul komutanı Çetingöz'ün darbeci olmadığına dair bir konuşmasının olmadığını ve kendilerini vazgeçirme çabasında bulunmadığını öne sürdü.
Sabah saatlerinde mesaiden çıkarak 2 gün Eskişehir'de kaldığını dile getiren Yıldırım, merkez komutanlığınca ifadesinin alınması gerektiği için birliğine çağırılmasının ardından gözaltına alınıp tutuklandığını ifade etti.
'Darbe lehine bir emir almadım'
Eski Üsteğmen Ali Emre Buğurcu, 2015'te Kara Harp Okulu'na takım komutanı olarak atandığını, 15 temmuz akşamı mesaiye çağrılarak Kara Harp Okuluna gittiğini belirtti.
Birliğe gittiğinde kursiyer teğmenlerin silahlandırılarak içtimaya alındığını gördüğünü anlatan Buğurcu, İlhami Polat ve Hüseyin Eçik'ten talimat alarak rütbeli askerlere mühimmat dağıttığı suçlamasını kabul etmedi.
'Darbe lehine bir emir almadım ve uygulamadım.' şeklinde savunma yapan Buğurcu, nizamiyeye kamyonların çekilmesinin darbecilerin Kara Harp Okuluna gelmesini engellemek için yapıldığını düşündüğünü iddia etti.
Okul komutanının derdest edilmesi esnasında orada olmadığını ve kendisine 'darbeci' olduğu için derdest edildiğinin söylendiğini anlatan Buğurcu, FETÖ üyesi olmadığını savunarak tahliye talebinde bulundu.
Derdest edilen komutanın darbeci olmadığını 16 Temmuz'da anlamış
Eski Yüzbaşı Sadık Çam, darbe girişimini lanetleyerek başladığı savunmasında, atılı suçlamaları kabul etmediğini beyan etti. Darbe girişiminden önce izinde olduğunu anlatan Çam, başka bir yere atandığından ilişik kesme işlemleri için Ankara'ya izin bitiş tarihinden önce geldiğini ileri sürdü.
Olay akşamı verilen alarm üzerine birliğine katıldığını söyleyen Çam, firari sanıklardan eski Kurmay Başkanı İlhami Polat'ın darbe girişimine karşı hareket ettikleri ve okulun güvenliğini sağlamaları yönündeki emirleri üzerine hareket ettiğini savundu.
Okul Komutanı Çetingöz'ün derdest edilmesi olayından daha sonra haberdar olduğunu iddia eden Çam, Binbaşı Hasan Hüseyin Eçik'in emriyle bir odada gözetim altında tutulan Çetingöz'ün başında nöbet tuttuğunu kaydetti.
Nöbet esnasında Çetingöz ile hiç konuşmadığını öne süren Çam, Çetingöz'ün darbeci olmadığını ve kandırıldığını 16 Temmuz akşam saatlerinde öğrendiğini iddia etti.
Çam, darbeye yönelik bir faaliyetinin olmadığını iddia ederek tahliye talebinde bulundu.
İzinden erken dönmesi soruldu
Savunmanın ardından mahkeme başkanı sanık Çam'a, 'Emniyette verdiğin ifadeyi kendine baskı yapıldığı için kabul etmediğini beyan ettin. Sulh Ceza Hakimliğinde de aynı ifadelerini tekrarlamışsın. Orada da mı baskı altındaydın?' sorusunu yöneltti.
Çam, baskının hakimlikte de devam ettiğini bu yüzden emniyet ifadelerini tekrarladığını belirtti. Bunun üzerine mahkeme başkanı sanık Çam'a, 'Sen askersin, hem de rütbeli askersin. Savaşta esir düşme ihtimalin var. Bunun eğitimi verilmiş olması lazım size.' diye tepki gösterdi.
Her askere bu yönde eğitim verilmediğini söyleyen Çam, böyle bir eğitim almadığını ifade etti.
İzinden neden erken döndüğü sorulan Çam, 'Ben ablamla tartıştığım için izinden erken döndüm. Zaten haftasonu dönmeyi düşünüyordum.' diyerek darbe girişiminde yer almak amacıyla Ankara'ya erken gelmesinin söz konusu olmadığını savundu.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
07.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Savunma yapan eski öğretmen albay Abdullah Topçu, görevi gereği darbe faaliyetlerinde yer almasının söz konusu olmadığını ileri sürdü.
Darbe girişimine iştirak etmek için Kara Harp Okulu'na geldiği suçlamasını kabul etmediğini beyan eden Topçu, 12-25 Temmuz tarihleri arasında öğrenci temini için geçici olarak Ankara'da görevlendirildiğini, söz konusu öğrenci alımının her yıl aynı zaman diliminde yapıldığını anlattı.
Darbe girişiminin yaşandığı akşam savaş uçaklarının uçmaya başlaması üzerine okula gittiğini dile getiren Topçu, Fatih Göktürk ile okul dekanı Kerim Acar'ın odasında beklemeye başladıklarını, Acar'ın emniyet amaçlı tedbirler alındığını söylediğini ifade etti.
Topçu, darbeye iştirak etmediğini ve darbenin planlanması aşamasında yer almadığını savunarak tahliye talebinde bulundu.
Kardeşi eski kurmay albay Yücel Topçu'nun Akıncı Üssü darbe davasında, eşi Asuman Topçu'nun da 2010 KPSS sorularının FETÖ üyelerince sızdırılması davalarında yargılanmasına devam edildiğini dile getiren Topçu, FETÖ üyeliği suçlamasını da kabul etmedi.
Müştekiye 'yalan söylüyor' suçlaması
Sanık Ahmet Tufan, darbe girişiminden bir yıl önce Kara Harp Okuluna atandığını, 15 Temmuz akşamı nöbetçi olduğunu ifade etti.
Olay akşamı saat 20.50'de kurmay başkanı İlhami Polat'ın ani müdahale mangasının (AMM) eğitim maksatlı 4 nolu nizamiyeye gitmesi emrini verdiğini, bu emri AMM'ye kendisinin aktardığını belirten Tufan, okula yeni atanan kurmay başkanı Sait Tosun'a devir teslimle ilgili denetleme yapıldığını düşündüğünü aktardı.
Okul Komutanı İzzet Çetingöz'ün derdest edilmesinde bir rolü olmadığını savunan Tufan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bir süre sonra AMM bölgesine yarbay Atakan Adaşoğlu da sivil kıyafetleriyle geldi. Bir iki dakika sonra okul komutanı ile birlikte eski ve yeni kurmay başkanları AMM bölgesindeki odaya girdi. Daha sonra okul komutanı odadakilere bağırmaya başladı. Ardından Atakan yarbay bana 'Sen dışarıya çık' dedi. Bir komutan astlarının yanında fırça yerse astlarını gönderir. Ben de bunu anormal karşılamadım ve nöbet yerime gittim. Bir süre sonra televizyondan başbakanın kalkışmaya yönelik açıklamalarını dinledim. Darbecilerin kışladan çıktıkları haberlerini gördüm. Bizim birliğimizden kışla dışına çıkan kimse olmadığı için darbeye yönelik bir faaliyette bulunmadığımı düşünüyorum.'
Savunmanın ardından okul komutanı Çetingöz'ün emir astsubayı olan müşteki Ahmet Çörpan'ın, 'İlhami Polat, Sait Tosun, Ali Tolga Sıçrar, Atakan Adaşoğlu ve Ahmet Tufan isimli şahısların kendisini bağlayarak derdest ettiği' sözleri sorulan sanık Tufan, 'yalan söylüyor' diyerek suçlamayı kabul etmediğini söyledi.
Savunma yapan eski kurmay yarbay Ali Demir, 15 Temmuz akşamı F-16'lıların uçmasıyla Rusya ile savaş çıktığını düşündüğünü, darbe girişimi olabileceğini değerlendirmediğini ifade etti.
Genelkurmay Başkanlığı üzerindeki helikopterleri görmesinin ardından Kara Harp Okulu'na gittiğini belirten Demir, tabur binasına geçtiği sırada kurmay başkanı İlhami Polat'ın herkesi Bozpark denilen içtima alanına çağırdığını dile getirdi.
Polat'ın, 'Emir var, güvenlik için dekanlık personeli silah alacak' talimatını verdiğini öne süren Demir, bu esnada TRT'de Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koyduğu yönündeki açıklamadan haberdar olduğunu anlattı.
Kışla içinde darbeye iştirak amacı taşımayan güvenlik tedbirleri alındığını savunan Demir, kurmay başkanı Polat'ın emriyle Hava Harp Okulu öğrencilerinin Etimesgut'a götürüldüğünü aktardı.
Sabah saatlerinde okul komutanı İzzet Çetingöz'ün kendisini ve albay Rafettin Öztürk'ü yanına çağırarak idari tahkikat için gerekli çalışmaları yürütmeleri emrini verdiğini beyan eden Demir, bir süre bu yönde çalışmaları sürdürdükten sonra gözaltına alınarak tutuklandığını söyledi.
Darbe girişiminden sonra firar eden eski tuğgeneral Ali Kalyoncu ile para transferinin örgütsel bir amacı olmadığını ve iddianamedeki aleyhine olan hususları kabul etmediğini belirten Demir, 'Darbe maksatlı bir planım ve eylemim olmamıştır. FETÖ'cü de değilim darbeci de değilim. Şahsıma yönelik suçlamalardan beraatımı talep ederim.' iddiasında bulundu.
'Darbe girişiminin içerisinde kesinlikle yer almadım'
Sanık Mehmet Fatih Göktaş, teğmen rütbesiyle geçici olarak Kara Harp Okulunda görevlendirildiğini, 15 Temmuz akşamı verilen alarm üzerine 00.30'dan sonra okula gittiğini anlattı.
Tabur binasına geçtikten sonra darbe girişiminden haberdar olduğunu söyleyen Göktaş, Kara Harp Okuluna emirle gittiğini, ordunun yönetime el koyduğu açıklamalarının olduğu içtimada bulunmadığını, suçsuz olduğunu savundu.
İddianamede Harp Okulundaki darbe faaliyetlerinin başındaki isimler olduğu belirtilen İlhami Polat ve Sait Tosun'dan emir almadığını dile getiren Göktaş, silah ve mühimmat almasının da olağandışı bir durum olmadığını öne sürdü.
Göktaş, 'Ben hain darbe girişiminin içerisinde kesinlikle yer almadım. Kanunsuz ve hukuksuz bir emir almadığım ve uygulamadığım için 17 Temmuz'da vicdanım rahat bir şekilde birliğime gittim. Darbe girişiminde bulunan FETÖ ile hiçbir bağım yoktur. Duruşma sonunda tahliyemi, yargılama sonunda beraatimi talep ediyorum.' sözleriyle kendini savundu.
Sanıklardan eski üsteğmen Mehmet Fatih Çankal da 15 Temmuz akşamı Kara Harp Okuluna gittikten sonra bölük komutanının emriyle nizamiyede nöbet tutmaya başladığını ifade etti.
Bölük komutanı dışında kimseden emir almadığını, bu emirlerin de kışlanın güvenliğine yönelik olduğunu savunan Çankal, ilerleyen saatlerde Celal Dora içtima alanında Hava Harp Okulu öğrencilerinin helikoptere binerek başka yere nakledildiklerini anlattı.
Bundan sonra dinlenmeye çekildiğini ileri süren Çankal, okula verilen emirle geldiğini ve kanunsuz bir eylem içinde bulunmadığını öne sürerek tahliye talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
08.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Sanık Taner Soner savunmasında, 15 Temmuz akşamı evinde olduğu sırada F-16'ların uçmaya başladığını, çağrılması üzerine Kara Harp Okuluna gittiğini ifade etti.
Amirlerinin, 'darbe taraftarı olmadıkları' ve 'emniyet için kışlaya geldikleri' yönünde söylemleri olduğunu savunan Soner, sabah saatlerine kadar emniyet maksatlı nöbet tuttuğunu belirtti.
Kanunsuz bir işe karışmadığını ve FETÖ üyesi olmadığını öne süren Soner, mahkeme heyetinden beraat talebinde bulundu.
Sanık Suat Kurt ise savunmasında, 15 Temmuz'da mesai bitiminin ardından evine gittiğini, gece saat 00.15'te bölükteki bir teğmenin araması üzerine evinden çıkarak okula gittiğini anlattı.
Birliğine saat 01.15'te geldiğini ve darbe girişimini internetten öğrendiğini öne süren Kurt, okul içinde mühimmatsız uzun namlulu silahla nöbet tutmaya başladığını belirtti.
Okul komutanının derdest edildiğini 16 Temmuz 2016'da sabah saat 11.00'den sonra öğrendiğini ileri süren Kurt, 'Biri bana kanunsuz emir verseydi, sizi temin ederim ki canını yakardım ama bana o gece kanunsuz bir emir verilmedi. Üzerime atılı bütün suçlamaları katiyetle reddediyorum.' sözleriyle tahliye ve beraat talebinde bulundu.
İtirafçı beyanlarını reddetti
Sanık Mümin Haliloğlu da 15 Temmuz akşamında iki uçağın kaçırıldığı ve terör saldırısı olabileceği söylenerek amirlerince Kara Harp Okuluna çağrıldığını aktardı.
Darbe girişimini internetten okuduğu haberlerden öğrendiğini ileri süren Haliloğlu, sabah saatlerine kadar emniyet amaçlı beklediğini öne sürdü. Haliloğlu, olay tarihinde 1. Ordu Komutanı olan Ümit Dündar'ın 'askerin kışladan çıkmaması' emri üzerine kışlada beklediğini, darbeye yönelik bir faaliyetinin olmadığını savundu.
Bozpark alanındaki darbe açıklamasının yapıldığı içtimada bulunmadığını ve kurmay başkanı İlhami Polat'ın emirleriyle hareket etmediğini savunan Haliloğlu, hakkında 'FETÖ üyesi olduğu' yönündeki ifade veren itirafçıların beyanlarını kabul etmediğini söyledi.
Haliloğlu, 'Bunlar benim bir alt devremdi lisede. Kendi yakınlarının adını vermek yerine, benim ismimi verdiklerini düşünüyorum.' diye konuştu.
Savunma yapan Burak Yandım ve Sinan Metin de haklarındaki suçlamaları kabul etmediklerini beyan etti.
Duruşmaya, yarın devam edilecek.
09.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunmasını yapan tutuklu sanıklardan Yüzbaşı Erkan Peker, darbe girişiminden haberdar olmadığını, alarm verilmesi üzerine kendisine ihtiyaç olabileceği düşüncesiyle kışlaya geldiğini öne sürdü.
Kimseden darbeye yönelik emir almadığını, kimseye emir de vermediğini iddia eden Peker, okuldaki kursiyer subayların helikopterlerle Genelkurmay Başkanlığına nakliyle ilgili talimat verdiği iddiasını da kabul etmedi.
Rıdvan Bozdemir ve Ali Eker'in aleyhindeki beyanlarını da reddeden Peker, sınav analiz subayı olduğunu belirterek, 'Darbeci değilim, darbeye yönelik hiçbir faaliyet içinde yer almadım. Suç işlemedim. Halen TSK mensubuyum. Tek yaptığım alarm verilmesi üzerine her TSK mensubunun yapması gerektiği gibi birliğime katılmaktır.' dedi ve tahliye talebinde bulundu.
'Girişimi televizyondan öğrendim'
Sanık eski Yüzbaşı Miraç Karakuş ise savunmasında, saat 22.00 sularında uçak sesleri duyduğunu, ne olduğunu öğrenmek için tabur nöbetçi subayı Emrah Akdeniz'i aradığını, Akdeniz'in bölük komutanlarının mesaiye çağrıldığını söylemesi üzerine kışlaya geldiğini dile getirdi.
Komutanların tüm personelin birliğe çağrılması emri üzerine, kıdemli bölük komutanı olduğu için WhatsApp grubuna mesaj yazarak personeli birliğe çağırdığını anlatan Karakuş, yine emir üzerine 10 kursiyerle 2 Nolu nizamiyede yaklaşık 20-25 dakika nöbet tuttuklarını, bir helikopterden üzerilerine ateş edilmesi sonucu buradan ayrılarak okula döndüğünü belirtti.
Yaralı eline pansuman yaptırdıktan sonra lojman nizamiyesinde görevlendirildiğini savunan Karakuş, gecenin ilerleyen saatlerinde bölük komutanlarının kullandığı dinlenme salonundaki televizyondan darbe girişimini öğrendiğini ancak kendilerinin darbe faaliyeti içinde değil, girişimin karşısında kışlanın güvenliğini sağlamak için görev yaptıklarını düşündüğünü öne sürdü.
Ara karar
Savunmaların ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklardan eski Binbaşı Vedat Karagöz, eski Yüzbaşı Mustafa Tanrıkulu, eski Üsteğmen Muhammet Elliiki ve eski Teğmen Burak Yandım'ı, savunmalarının alınması ve mevcut delil durumu, tutuklamadan beklenen faydanın adli kontrolle sağlanabilecek olmasını dikkate alarak adli kontrol şartıyla tahliye etti.
Diğer sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmeden mahkeme, davanın görülmesine 13 Kasım Pazartesi devam edileceğini belirterek, duruşmayı tamamladı.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-12 Temmuz (2017) 'Ankara 239 sanık Darbe Yap./Kara Harp Okulu' davası
(12 Kasım 2017, 12:11)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: