Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı belirlenen Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi. Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimini Akıncı Üssü'ndeki 143. Filo'da yönettiği belirtilen örgütün sözde sivil imamı Kemal Batmaz, ABD'ye FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile kalacağını söyleyerek girdiğini ortaya çıkaran ABD İç Güvenlik Bakanlığı belgelerini de inkar etti. Sanıklardan Kübra Arpaguş ise, gözaltına bulunduğu sürede etkin pişmanlıktan faydalanmak isteğini söylediğini vurgulayarak, öğrencilik yıllarında FETÖ ile bağlantısını itiraf etti.
04.11.2017 13:35 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı belirlenen Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
31.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda yapılan duruşmanın öğleden sonraki bölümü, sanık eski Kursiyer Teğmen Yavuz Selim Özberk'in savunmasıyla başladı.
Özberk, Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri (MEBS) Öğrenci ve Kurslar Tabur Komutanı Kurmay Yarbay Metin Bilgici'nin emriyle 15 Temmuz günü Akıncı Üssü'ne götürüldüklerini söyledi.
Birlikten özel araçlarla ayrıldıklarında yol boyunca herhangi bir tepkiyle karşılaşmadıklarını ileri süren Özberk, Akıncı Üssü'ne geldiklerinde görev dağılımı yapıldığını anlattı.
Özberk, "Akıncı Üssüne gittikten sonra bizleri bir binanın karşısına yerleştirerek burada beklememizi emrettiler. Binaya yaklaştırmadılar. Cep telefonlarımızı kapattırdılar. Kimseye ateş etmedik. Böyle bir emir de almadık. Burada yanımdaki teğmen arkadaşlarımla birlikte beklemeye başladık. Bu esnada jetlerin kalkışlarına ve içeride silah seslerine şahit oldum." ifadesini kullandı.
Özberk, darbe girişimini 03.00 sıralarında arkadaşından gelen mesajla öğrendiğini, bunun üzerine Akıncı Üssü'nden çıkmaya çalıştıklarını ancak silahlı askerler nedeniyle bunu başaramadıklarını öne sürdü.
Akıncı Üssü'nde hiçbir şekilde silah kullanmadığını, illegal herhangi bir olaya karışmadığını ileri süren Özberk, tahliyesini talep etti.
"Özel araçlarla gittik"
Eski Kursiyer Teğmen İsmail Küçükberber de akşam saatlerinde "Muharebe 2015" isimli WhatsApp grubu üzerinden kışlaya çağrıldıklarını, tabur komutanın emriyle özel araçlarla kışladan çıkıp Akıncı Üssü'ne götürüldüklerini ileri sürdü.
Üsse girdikten sonra 02.30'da bölük astsubayının kendisini aradığını, "Komutanım yaptığınız yasal bir iş değil, orada bulunmanız illegal" dediğini aktaran Küçükberber, "Bölük astsubayıyla konuşurken, telefonu tabur nöbetçi subayı Üsteğmen Mustafa Ünlü aldı. O da 'Hemen kaçın oradan, sizi kanunsuz olarak oraya götürmüşler. Orada bulunmanız yasal değil' dedi. Bunu öğrenince ben ve diğer kursiyerler sabaha kadar bulunduğumuz yerde bekledik." diye konuştu.
Sanık eski Kursiyer Teğmen Mehmet Özçete ise MEBS Okul Komutanlığından Akıncı Üssü'ne komutanlarının emriyle götürüldüklerini, nereye gittiklerini bilmediklerini, sabaha kadar illegal bir eyleme katılmadan beklediklerini ileri sürdü.
Sabah arkadaşlarıyla üsten çıkmanın yollarını aradıklarını öne süren Özçete, sabah saatlerinde bulundukları yeri terk ederek okula döndüklerini 5 gün okulda kaldıktan sonra gözaltına alındığını söyledi.
Özçete, hiçbir terör örgütü ve darbe girişimiyle alakasının bulunmadığını, kimseye silah doğrultmadığını hiçbir canlıya zarar vermediğini ileri sürerek tahliyesini talep etti.
Mehmet Fatih Canal da hakkındaki tüm suçlamaları reddederek savunmasına başladı.
Canal, 15 Temmuz hain darbe girişimi yaşandığı günün akşamı bölük komutan vekili Üsteğmen Eren Çalışkan tarafından WhatsApp grubundan birliğe çağrıldıklarını anlattı.
Birliğine girdikten sonra jet sesleri duyduğunu ancak bir anlam vermediğini ifade eden Canal, tabur komutanın emriyle teçhizatlarını alarak taburdan ayrıldıklarını söyledi.
Akıncı Üssü'ne girdikten sonra 03.00'e kadar o gece yaşananlara ilişkin komutanları tarafından herhangi bir bilgi verilmediğini öne süren Canal, dönemin MEBS Okul Komutanı Ersin Altunsoy'un tanık olarak dinlenmesini talep etti.
15 Temmuz'da emir komuta zinciri içinde hareket ettiğini, silah kullanmadığını, hiç kimseye emir ve talimat vermediğini ileri süren Canal, beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya, yarın devam edilecek.
01.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda yapılan duruşmada savunma yapan sanık Fahri Ünver, Muharebe Elektronik Bilgi Sistemler Okulunda (MEBS) kursiyer teğmen olarak görevli olduğunu, 15 Temmuz akşamı bölük komutanının çağırması üzerine MEBS Okuluna gittiğini söyledi.
Tabur komutanı eski Kurmay Yarbay Metin Bilgici'nin içtimaya geldiğini, emri üzerine sivil araçlarla 23.50 civarında MEBS Okulundan çıkarak, Akıncı Üssü'ne gittiklerini anlatan Ünver, kanunsuz bir emirle Akıncı'ya geldiklerini anladıktan sonra MEBS okuluna geri döndüklerini beyan etti.
Bilgisi dışında Akıncı Üssü'ne götürüldüğünü iddia eden Ünver, "Hain FETÖ ile hiçbir bağlantım yoktur. Eğitim kurumlarında okumadım, gazete ve dergilerine abone olmadım. Yaklaşık 15 aydır tutukluyum. Tahliyemi talep ediyorum." savunmasını yaptı.
"Emir komuta havacılarda"
Savunmasına darbe girişimini lanetleyerek başlayan Fatih Koç ise 15 Temmuz öncesi MEBS okulunda kursiyer teğmen olduğunu, bölük komutan vekili Eren Çalışkan'ın çağırması üzerine okula gittiğini aktardı.
Tabur Komutanı Bilgici'nin emriyle Akıncı Üssü'ne gittiklerini ifade eden Koç, Bilgici'nin Akıncı Üssünde kursiyer teğmenlere emniyetle ilgili emirleri yerine getirmelerini söyleyerek, "Emir komuta bundan sonra havacılarda" dediğini aktardı.
MEBS Okulundaki bölük astsubayının kendilerine WhatsApp'dan emirlere itaat etmemeleri yönünde mesaj attığını anlatan Koç, sabah saatlerinde Akıncı'dan ayrılarak MEBS Okuluna döndüğünü belirtti.
Koç, "15 ve 16 Temmuz günleri hiçbir şekilde silah kullanmadım, kullanmayı da düşünmedim. Bize verilen emirlerin kanunsuz olduğunu anlayınca bizi Akıncı'ya getirenlerin emirlerine uymadım ve birliğime geri döndüm. Benim darbecilerle eylem ve fikir birliğim yoktur. Bu hain girişimin destekçisi olmadım." diyerek kendisini savundu.
Twitter'daki FETÖ propagandası
Sanık Yasin Tuncar, 15 Temmuz akşamı farklı birliklerden kursiyer teğmenlerle Ankara Hamamönü'nde buluştuklarını, onların birliklerine çağrılmasından kısa süre sonra kendisinin de birliğine çağrılarak, MEBS Okuluna gittiğini kaydetti.
İçtima alanında tabur komutanı Bilgici'nin, "Arkadaşlar, bize bir görev verildi. İçiniz rahat olsun." dediğini ve sivil araçlarla Bilgici'yi takip ederek Akıncı Üssü'ne gittiklerini kaydeden Tuncar, buradaki askerlerce 141. Filo'ya götürüldüklerini anlattı.
Filoda bekledikleri esnada bölük astsubayının yanındaki kursiyer teğmenlerden birini arayıp, "Yanlış yerde ve yanlış kişilerle birlikte oldukları"nı söylediğini aktaran Tuncar, "Bizi Akıncı Üssü'ne getiren tabur komutanımızdı ve bize darbe girişimine ilişkin bir şey söylemedi." diye konuştu.
Tuncar, askeri liseye girişinde FETÖ bağlantısı bulunduğu yönünde beyanlarda bulunan M.Ö'nün ifadelerini kabul etmediğini belirterek FETÖ üyesi olmadığını savundu.
Savunmanın ardından duruşma savcısı, sanık Tuncar'a, Yasin Tuncar (@ysntncr92) isimli Twitter hesabından, FETÖ firarisi Zaman Gazetesi eski genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı'nın 2 Ocak 2015'te basın açıklamasının retweet edildiğini, bu hesabın kendisine ait olup olmadığını sordu.
Sanık Tuncar, bu tarihte Twitter kullanmadığını öne sürmesi üzerine cumhuriyet savcısı sanık Tuncar'a, profil fotoğrafının kendisine ait olduğunu söyledi. Mübaşir aracılığıyla profil resminin gösterildiği Tuncar, fotoğrafın kendisine ait olmadığını öne sürerek, konuyla ilgili bilirkişi raporu alınması talebinde bulundu.
Duruşmaya öğle arası verildi.
Duruşmada savunma yapan sanık Ekrem Malkoç, darbe girişiminden önce Muharebe Elektronik Bilgi Sistemler Okulunda (MEBS) kursiyer teğmen olarak eğitim gördüğünü, 15 Temmuz akşamı birliğinden çağrılması üzerine okula gittiğini ifade etti.
Okulda, terör alarmı verildiğine dair konuşmalar olduğunu öne süren Malkoç, tabur komutanı eski yarbay Metin Bilgici'nin kendisinin de olduğu kursiyer teğmenleri sivil araçlara bindirip Akıncı Üssü'ne götürdüğünü aktardı.
Okuldan çıktıklarında Akıncı'ya gideceklerini bilmediklerini öne süren Malkoç, yaşananların darbe girişimi olduğunu daha sonra öğrendiğini iddia ederek, "Ben bu hain girişimin destekçisi olmadım. Mesleğimin başında tecrübesiz bir kursiyer teğmenim. Masumiyetim açıktır. Tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum." savunmasını yaptı.
Sanık Emre Sakarya da tutuklanmadan önce kursiyer teğmen olarak MEBS'de görev yaptığını, darbe girişiminin yaşandığı gece darbeyi destekleyecek mahiyette herhangi bir eylemde bulunmadığını öne sürdü.
15 Temmuz günü, dönemin bölük komutan vekili Üsteğmen Eren Çalışkan tarafından acilen birliğe çağrıldıklarını anlatan Sakarya, birliğe geldikten sonra Tabur Komutanı Muhabere Kurmay Yarbay Metin Bilgici'nin emriyle yola çıktıklarını, sanıklardan eski Yarbay Bilgici'nin bölgenin emniyetini almaları gerektiğini söylediğini ancak nereye gittikleri konusunda bilgi vermediğini savundu.
Akıncı Üssü'ne götürüldüklerini sonradan anladıklarını, burada da bahçede bekletildiklerini ileri süren Sakarya, Akıncı Üssü'nde yaşadıklarına ilişkin şunları söyledi:
"04.00- 05.00 sıralarında teğmen Murat Yazıcı'nın Eğitim Merkez Komutanı Tümgeneral Ersin Altunsoy ile telefonla konuştuğunu ve kendisinin bizlerin can güvenliğimizi korumamızı ve MEBS okuluna bir an önce gelmemizi söylediğini duydum. Sabaha doğru bizimle birlikte Akıncı'da olan Kübra teğmen ayrı bir WhatsApp grubu oluşturdu. Bu grubu oradan kaçmak için ve birbirimizle irtibatı sağlamak için kurdu. Sabah 09.00 sıralarında F16 uçakların kalktığını ve pistleri bombaladıklarını gördüm. Bütün kursiyer teğmenler panik halinde kaçtık. Daha sonra arkadaşlarımızın özel araçlarıyla üsten ayrıldık."
Sakarya, FETÖ ile ilişkisinin olduğuna dair iddianamede somut bir delil bulunmadığını savunarak tahliyesini talep etti.
Sanık eski kursiyer teğmen Okan Ayday da MEBS Okul Komutanlığından Akıncı Üssü'ne komutanlarının emriyle götürüldüklerini, nereye gittiklerini bilmediklerini, sabaha kadar illegal bir eyleme katılmadan beklediklerini ileri sürdü.
Ayday, olayları anladıktan sonra diğer kursiyer teğmenlerle Akıncı Üssü'nden çıkmanın yollarını aradıklarını anlattı. Hiçbir terör örgütü ve darbe girişimiyle alakasının bulunmadığını iddia eden Ayday, "15 aydır tutukluyum. Suçsuzum. Tahliyeme karar verilmesini ve mesleğime geri dönmeyi istiyorum." dedi.
Sanık eski kursiyer Erkan Durmuş ise darbe girişiminin yaşandığı gün WhatsApp grubundan mesajla kışlaya çağırıldıklarını söyledi. Eren Çalışkan'ın "Kamuflaj giyin." emri üzerine koğuşa çıktıklarını belirten Durmuş, Çalışkan'ın emriyle birliğe geldiğini, terör saldırısı olduğunun söylendiğini, ancak darbeye ilişkin herhangi bir şey duymadığını öne sürdü.
Durmuş, sabah saatlerine kadar hiçbir eyleme katılmadan Akıncı'da beklediklerini ve daha sonra kendi imkanlarıyla ayrıldıklarını, suç işleme kastının olmadığını, örgüt ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını belirterek tahliye ve beraat istedi.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
02.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
FETÖ BAĞLANTISINI KABUL ETTİ
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda görülen duruşmada savunma yapan sanık Kübra Arpaguş, darbe girişiminden önce Muharebe Elektronik Bilgi Sistemler Okulunda (MEBS) kursiyer teğmen olarak eğitim gördüğünü, 15 Temmuz akşamı komutanlarınca çağrılması üzerine okula gittiğini, giderken uçak seslerini duyduğunu belirtti.
Daha sonra Akıncı Üssü'ne götürüldüklerini, bu konuda kendilerine bir açıklama yapılmadığını ve terör saldırısı olduğunu düşündüklerini savunan Arpaguş, "Akıncı Üssü'nde boş ağaçlık alana bırakıldık. Tellerden sızma olursa diye bizi oraya koyduklarını düşündük." dedi.
Bu alanda beklerken, silah sesleri geldiğini, arkadaşlarından birisinin, "(Halkın üzerine ateş edin) emri verildiğini duydum." dediğini aktaran Arpaguş, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Bunun mümkün olamayacağını söyleyip telefonlarımıza sarıldık. Metin Bilgici komutanımız bizi götürmüştü. Önder Açıkalın komutanımızla telefonla konuştum, 'Sizin orada ne işiniz var, geri dönün.' dedi. Neden gittiğimizi anlamadık. Ardından bir arkadaşımız da Ersun Altunsoy ile görüştüğünü, onun da geri dönme emri verdiğini iletti. Bunun üzerine çıkmak için çaba harcamaya başladık. Sabah saatlerine doğru bir WhatsApp grubu kurdum. Bizi götüren 2 komutanı gruba eklemedim. Bizi kandırdıkları için gruba eklemedim. 35 kursiyer olarak nereye, neden götürüldüğümüzü bilmiyorduk. Silah kullanmadık. Birliğimize geri döndük. Sıralı komutanlarımızın emrine uyarak Akıncı Üssü'ne gittim. Bizi götüren Metin Bilgici'den davacı ve şikayetçiyim."
FETÖ bağlantısı itirafı
Arpaguş, gözaltına bulunduğu sürede etkin pişmanlıktan faydalanmak isteğini söylediğini vurgulayarak, öğrencilik yıllarında FETÖ ile bağlantısını itiraf etti.
Ankara'da Anadolu Lisesinde okurken Maltepe Dershanesine gittiğini, buraya devam ederken ders çalışma bahanesiyle çağrıldıkları evlerde terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in kasetlerinin izletildiğine dikkati çeken Arpaguş, o dönemde kendisiyle Nermin adlı matematik öğretmenin ilgilendiğini bildirdi.
Dershaneler ve öğrencilerin kaldığı evlerde bu türlü sohbetler yapıldığını, bu evlerde kalmadığını ancak sohbetlere gittiğini ifade eden Arpaguş, sınava 2 ay kala ise askeri okullara gidecek öğrencilerle ilgilenen "Rümeysa" kod adlı bir kişiyle tanıştığını anlattı.
ODTÜ mühendislik fakültesini yazmak istediğini ancak Harp Okuluna gitmek isteyip istemediğinin sorulduğuna işaret eden Arpaguş, şunları söyledi:
"(İsterim.) dedim. 2010'da Harp Okulu sınavlarına girdim. Kimse yardım etmedi. İlk 2 yıl örgütten kimseyle görüşmedim. Kimseyle görüşmediğim için ceza aldım, devre kaybettim. 'Ne niyetle geldiysen o niyetle devam etmiyorsun.' dediler. Aileme durumu anlattım, 'Mezun olana kadar dişini sık, görüş.' dediler. Rümeysa ile görüştüm tekrar. 'Ne oldu da döndün.' dedi. 'Pişman oldum.' dedim. Bundan sonra da cemaat evlerine gitmeye başladım. Gittiğim evleri, tek tek savcılık makamlarına gösterdim."
Örgüt içerisinde "abla" olarak nitelendirilen "Yağmur" kod adlı kişinin kendisinden sorumlu olduğunu, "Rümeysa" kod adlı kişiyle de görüşmeye devam ettiğini belirten Arpaguş, evlendirmek için fotoğrafını aldıklarını, maaşının da yüzde 33'ünü örgüte vermesini istediklerini ancak vermediğini öne sürdü.
Arpaguş, Harp Okulundan mezun olduğuna ilişkin puanları açıklandıktan sonra örgütle bir daha görüşmeme kararı aldığını savunarak, "Cemaatle yolları ayırmıştım. Mezun olduktan sonra bir daha görüşmeme kararı aldım. Devre kaybettirdikleri için 2014 yerine 2015'te mezun oldum. Aradılar, buluşmak istemedim. 2016'da da ısrarla aradılar. 'Buluşalım.' dedim ama buluşma yerine gitmedim. Numarayı da engelledim." diye konuştu.
Darbe girişiminin ardından bu yapıyla irtibatı olduğunu bildiği herkesi ifşa ettiğini ve gittiği evlerin yerlerini gösterdiğini söyleyen Arpaguş, şu ifadeleri kullandı:
"Pes edip bırakmak yerine mücadele ettim. Okurken hiçbir arkadaşım hakkında o insanlarla konuşmadım. Onların amacı aynı mevzide bulunduğum insanları fişlememdi ama yapmadım. Kara Harp Okulu sürecinde Balyoz ve Ergenekon davasının yaşandığı dönemlerde, cumhuriyet savcılarının, hakimlerin yargıda etkin olduğu bir ortamda yargıya müracaat edip yaşadıklarımı anlatamadım. İstedim ama bunun mümkün olmadığını, derdimi anlatamayacağımı düşündüğüm için başvurmadım. Bu yapıyla ilgili bildiklerim bu kadardır. 15 aydır tutukluyum, suçsuzum."
Askeri okul için dershane kayıtlarını silmişler
Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın sorularını yanıtlayan Arpaguş, bir soru üzerine, askeri okula giderken Maltepe Dershanesine gittiğine ilişkin kayıtların silindiğinin kendisine söylendiğini belirtti.
Kara Harp Okulunu yazmasında matematik öğretmeni Nermin'in telkinlerinin önemli rol oynadığını dile getiren Arpaguş, "Okulda onlarla görüşmemeye başlayınca üçüncü sınıfta ilk dönem zayıfım geldi. Üç kez disiplin cezası aldım, devre kaybettim. Devamlı ceza alıyordum, derslerim kötü gidiyordu." ifadelerine yer verdi.
Başkan Giray'ın sorusu üzerine, bunların örgütle görüşmemesinden kaynaklandığını düşündüğüne işaret eden Arpaguş, "2014 yılında harp okulundan mezun olacak grupta ayrıcalıklı bir grup vardı. Bölük komutanı, 'Ben oldukça sırtınız yere gelmez.' diyordu. Bu yıl mezun olacakların yüzde 90'ı cemaatle ilişkilidir. Bu uygulamalar nedeniyle cemaate tekrar yanaştım. Rümeysa ile iletişime geçtik, tekrar görüşmek istediğimi ben söyledim." diye konuştu.
Giray'ın başka bir sorusu üzerine, kendisiyle görüşen "ablalarla" okulda görüşen başka asker olup olmadığını bilmediğini anlatan Arpaguş, gizliliğe çok önem verilmesi nedeniyle kimsenin kimseyi bilmediğini iddia etti.
Mahkeme Başkanı Giray'ın, "Devre kaybetmeseydin 2014 mezunu olacaktın. 2015 mezunusun. Sizin 2015 mezunları arasında kollanan, ayrıcalıklı gruplar var mıydı? 2014 mezunlarının yüzde 90'ı diyorsun, 2015 için de oran verebilir misin?" sorusu üzerine Arpaguş, "2015 mezunları arasında da kollanan, ayrıcalıklı gruplar vardı, hissettiğim. Ama kesin emin değilim. Mobbing uygulamalarına uğrayan birçok başarılı arkadaşım okuldan atıldı, ceza aldı. Disiplin cezasıyla bezdirmek, sınıfta bırakmak aklınıza gelemeyecek her şey..." yanıtını verdi.
Sanık Arpaguş, başka sorular üzerine de mezun olduktan sonra MEBS'te kursiyerken veya 15 Temmuz darbe girişimi öncesi kendisiyle görüşmek isteyen kimsenin olmadığını, başka askerlerle de görüşmesinin istenmediğini öne sürdü.
Duruşmada hakim karşısına çıkan sanık eski kursiyer teğmen Şevket Aydemir, savunmasına, mahkeme huzurundaki beyanlarının esas alınmasını isteyerek başladı.
Hazırlık aşamasında verdiği ifadeleri kabul etmediğini belirten Aydemir, 15 Temmuz akşamı evde bulunduğu sırada MEBS Subay Temel Eğitim Bölük Komutanı Üsteğmen Eren Çalışkan'ın kendisini arayarak, zaman kaybetmenden birliğe gelmesini istediğini söyledi.
Bunun üzerine birliğe gittiğini kaydeden Aydemir, burada diğer kursiyerlerin eğitim elbiselerini giyerek hazır şekilde beklediklerini gördüğünü anlattı.
Bu sırada televizyonda Türkiye genelinde terör saldırısına karşı alarm verildiğine ilişkin haberleri gördüğüne dikkati çeken Aydemir, bilgi almak için soru sordukları komutanlarından gelişmelere ilişkin cevap alamadıklarını ifade etti.
Daha sonra herkesin araçlara binmesi için emir verildiğini aktaran Aydemir, bir süre sonra tam teçhizatlı askerlerin nöbet tuttuğu bir nizamiyeye geldiklerini, buranın darbenin yönetildiği Akıncı Üssü olduğunu sonradan öğrendiklerini öne sürdü.
Üsteğmen Eren'in yaptığı görev dağılımı sonucunda bir arkadaşıyla güney cephanelikte nöbet tutmaya başladıklarını bildiren Aydemir, bir süre sonra arkadaşına illegal bir faaliyetin içinde bulunduklarını anlatan mesaj geldiğini söyledi.
Bunun üzerine karargahın başka bölgelerinde görevlendiren arkadaşlarıyla bir araya gelerek özel bir araçla bölgede kaçıp kendi birliklerine geldiklerini anlatan Aydemir, yaşanılacaklara rağmen komutanları tarafından göz göre göre Akıncı Üssüne götürüldüklerini iddia etti.
Emir komuta zinciri içinde hareket ettiğini, kanunsuz hiçbir emri yerine getirmediğini ileri süren Aydemir, darbe girişimi sırasında göz altına alınan diğer birliklerde görevli kursiyer teğmenlerin tutuksuz yargılandığını belirtti.
Aydemir, Akıncı Üssü davasındaki sanık kursiyerler olarak tutuksuz yargılanmayı beklediklerini sözlerine ekledi.
"İlk fırsatta Akıncı'dan kaçtık"
Sanık eski kursiyer teğmen Şuayip Aksoy da FETÖ ile bağlantısının olmadığını, iddianamede bu durumun aksini ispatlayacak delilin yer almadığını savundu.
Kafede yemek yediği sırada ortak yazışma grubuna, herkesin bir an önce okula gelmesi için bir mesaj geldiğini öne süren Aksoy, bunun üzerine karargaha gittiğini ancak nizamiyeden giremediğini ifade etti.
Emri yerine getirmek için bir süre dışarıda beklediğini, daha sonra birlikten çıkan araçlardan birine bindiğini anlatan Aksoy, bir süre sonra üzerinde 4. Ana Jet Üs Komutanlığı yazan levhayı gördüğünü bildirdi.
Geldikleri yerin Akıncı Üssü olduğunu nizamiyeden içeri girdikten sonra anladığını iddia eden Aksoy, burada görev dağılımı yapıldığını, kendisiyle 3 kursiyerin ana kapıda görevlendirildiğini kaydetti.
İlerleyen saatlerde sivil halkın nizamiyeye gelerek darbecileri protesto ettiklerini dile getiren Aksoy, bir şeylerin ters gittiğini anlayınca bir grup arkadaşıyla Akıncından kaçtıklarını söyledi.
Akıncı Üssü'nde bulunduğu süre boyunca illegal bir eylem içeresinde bulunmadığını öne süren Aksoy, halka ateş etmediğini savundu. Aksoy, "Halka ateş edilmesi olayı, bizim birlikten kaçmamızdan çok sonra gelişmiş. Akıncıda olduğumuz zaman vatandaşlara ateş edildiğine şahit olmadım." şeklinde konuştu.
Çapraz sorgu sırasında müşteki avukatının sorusu üzerine, birliğe gelmesi için bölük komutanı tarafından gönderilen mesajı saat 22.30'da gördüğünü belirten Aksoy, "Bu süreçte darbe olduğunu anlayamadım, trafikten dolayı geç gittim, yol boyunca da tuhaf bir durum yoktu." dedi.
Aksoy, TSK'nın yönetime el koyduğuna dair haberleri ise Akıncı Üssünde bulunduğu sırada gördüğünü belirtti.
Sanık eski kursiyer teğmen Faruk Solmaz ise komutanlarının emriyle Akıncı Üssü'ne çağrıldığını, yine emir komutası içinde Akıncı Üssü'ne götürüldüklerini savundu.
Akıncı Üssü'nde ne olduğunu anladıktan sonra arkadaşlarıyla birliklerine dönmenin yolunu aradıklarını, sabah saatlerinde de döndüklerini anlatan Solmaz, tahliyesi ve beraatine karar verilmesini istedi.
Duruşmaya yarın, sanık savunmalarıyla devam edilecek.
03.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
KEMAL BATMAZ İNKAR ETTİ, ABD'LİLERİ DEDİKLERİNİ YANLIŞ TERCÜME ETMEKLE SUÇLADI!
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda görülen duruşmada, Mahkeme Başkanı Selfet Giray, dava dosyasına giren bilgi ve belgeleri okudu.
Giray, duruşmada, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca Akıncı Üssü davasının görüldüğü Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesine delil olarak iletilen ABD İç Güvenlik Bakanlığınca gönderilen belgelerin Türkçe çevirisini de okudu.
"İkincil görüşme tutanağı" tercümesine göre, sanık Kemal Batmaz'ın 1 Ocak 2016'da ABD'nin New Jersey eyaletinin Newark Havaalanı'ndaki memurla görüşme yaptığını aktaran Giray, ABD'ye çok sık gidip geldiği görülen ve üzerinde 7 bin ABD doları bulunan ve sorguya alınan Batmaz'a bu parayı nerede kullanacağının sorulduğunu kaydetti.
Başkan Giray, üzerindeki parayı ABD'deki harcamalarında kullanacağını belirten Batmaz'ın, kendisini İsmail Çelik isimli arkadaşının karşılayacağını, bir gece Riviera adlı otelde, ardından da Yavuz Ulusoy adlı arkadaşıyla "İmam Muhammed Fetullah Gülen" ile kalacağını söylediğini belirtti.
Belgede ayrıca Batmaz'ın, ABD'de başka bir tanıdığının olmadığını beyan ettiği, daha fazla kanıt olmadığından salıverildiğinin yazıldığını bildiren Giray, sanık Kemal Batmaz'a, "Bu belgeye göre, Pensilvanya'da imam Muhammet Fetullah Gülen ile kalacağını söylemişsin. Ne diyeceksin?" diye sordu.
Batmaz, "Ben Pensilvanya'ya gidecek olsam, o havaalanına gitmem. Maddi hata olduğu düşüncesindeyim." dedi.
"Yani böyle bir görüşme yapılmadı mı?" sorusu üzerine Batmaz, "Amerika'ya girişte böyle bir görüşme yapıldı. Pensilvanya'ya gidecek olsam New York'a giderim. Neden 6 saat uzaklıktaki Washington'a gideyim? İddia makamı, benim 1 Ocak 2016'da İngiltere'de olduğumu iddia etmişti. Ben ısrarla ABD'de olduğumu söyledim. Pensilvanya'ya gidecek olsam, ABD ziyaretimi gizleyecek olsam, İngiltere'de olduğumu kabul ederdim." diye konuştu.
Kemal Batmaz, "ABD'li şahıslar neden böyle yazmış o zaman?" sorusuna karşılık da şu iddialarda bulundu:
"Orada tercümeden kaynaklanan maddi hata mıdır bilemiyorum. Şöyle bir diyalog oldu aramızda, 'Hava koşullarından dolayı buraya inmişsiniz ama Newark'a inen her Türk'e aşağı yukarı (İmam Fetullah Gülen'e gidecek misin?) diye soruyoruz, siz gidecek misiniz?' dediler. Ben de gitme gibi bir düşüncem yok, işlerim yoğun, görüşmem gereken kişiler var. Böyle bir imkan olsaydı, herkesin iyi veya kötü bahsettiği kişiyi görmek, o mekanı görmek için gitmek isterdim ama öyle bir planım, programım yok dedim. Bu sözlerimi oraya öyle mi geçirdiler, maddi hata mı oldu bilmiyorum."
Başkan Giray'ın, "Ama Yavuz Ulusoy'un seni Pensilvanya'ya götüreceğini söylemişsin, öyle yazıyor." demesi üzerine de Batmaz, "Hayır, öyle bir şey yok. Oradaki İngilizce çeviriden kaynaklanan bir maddi hata mıdır, yoksa buradaki çeviriden mi kaynaklı bilemiyorum ama hiç bir şekilde Pensilvanya'ya gitmedim, gideceğimi beyan etmedim." savunmasını yaptı.
Daha önce de inkar etmişti
ABD İç Güvenlik Bakanlığının 8 Eylül'de Emniyet Genel Müdürlüğüne gönderdiği belgelerde, Kemal Batmaz'ın, ABD'ye FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile kalacağını söyleyerek girdiği belirlenmişti.
Belgeler, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca Akıncı Üssü davasının görüldüğü Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi ile Genelkurmay Ana Karargah davasının görüldüğü 17. Ağır Ceza Mahkemesine delil olarak iletilmişti.
Sanık Kemal Batmaz'ın FETÖ'nün "hava kuvvetleri imamı" olduğu belirlenen Adil Öksüz ile 11 Temmuz 2016'da ABD'ye gittiği tespit edilmişti.
Öksüz ile 2 gün sonra Türkiye'ye döndüğüne ilişkin Atatürk Havalimanı'ndaki görüntüleri de ortaya çıkan Batmaz'ın, darbe girişiminin "sır kutusu" Öksüz'den daha etkili bir isim olduğu ifade edilmişti.
Görüntülerde, Akıncı davası sanıklarından eski Akıncı Ana Jet Üs Komutanı Hava Tuğgeneral Hakan Evrim'in Batmaz'a baş selamı verdiği ortaya çıkmıştı.
Batmaz, Akıncı davasındaki savunmasında Öksüz'le Atatürk Havalimanı'nda görüntülenmesinin tamamen tesadüf olduğunu söylerken, üs bölgesine sivil sanıklardan Harun Biniş ile arsa bakmaya gittiği yalanına da başvurmuştu. "FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile görüşüp, darbe planını onaylattığı" iddialarının sorulması üzerine de Batmaz, "Ben ne Pensilvanya'ya gittim ne orada bir şey onaylattım ne de bu mevzuyla ilgili bir talimat aldım. Yapıldı denen toplantılara iştirak etmedim." yanıtını vermişti.
Duruşmaya savunmalarla devam edildi
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda yapılan duruşmada, eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Plan Prensipler Başkanlığı Maliye Dairesinde plan subayı sanık Binbaşı Şükrü Ekmekçi, öz dayısının aleyhinde verdiği ifade ve telefon görüşmeleri nedeniyle 16 aydır tutuklu olduğunu iddia etti.
Multipl skleroz (MS) olarak isimlendirilen merkezi sinir sistemi hastalığı nedeniyle maliye sınıf subayı görevine getirildiğini, 15 Temmuz gün mesaisini bitirerek Oran Lojmanları'ndaki evine gittiğini öne süren Ekmekçi, akşam saatlerinde annesi ve çocuğunu parka çıkardığını, saat 21.45-22.00 gibi evine döndüğünü, bir daha da çıkmadığını savundu.
Televizyonda Boğaziçi köprüsünün kapatıldığı haberlerini gördüğünü, ilk başta terör olayları nedeniyle önlem alındığını düşündüğünü belirten Ekmekçi, evde akrabaları ve mesai arkadaşlarıyla telefon görüşmeleri yaptığını anlattı.
Sanık Ekmekçi, darbenin ardından 23 Temmuz 2016'ya kadar mesaisine devam ettiğini, ardından gözaltına alındığını söyledi.
İddianamede yer alan darbe girişimi gecesi yaptığı telefon görüşmeleriyle darbeyi koordine ettiğinin iddia edildiğini savunan Ekmekçi, telefon görüşmesi yaptığı kişilerin hiç birisinin tutuklu bulunmadığını, mesai arkadaşlarının görevlerine devam ettiğini ifade etti.
Ekmekçi, MASAK raporundaki havale işlemlerinin, görülen kişilerin eğitim öğretim döneminde maliye işlerinden sorumlu olması nedeniyle yapılan işlemler olduğunu öne sürdü.
Aleyhinde tanık olarak ifade veren Şaban Akgün'ün, kendisinin örgüt tarafından yetiştirildiğini, 2015 yılında ABD'ye giderken de kendisine "Bugünler daha iyi günler. Ortalık karışacak" dediğini iddia ettiğini aktaran Ekmekçi, telefonla aradığı teyzesine de darbe girişimi gecesi, "Hemen eve gidin ortalık karışacak" dediğinin belirtildiğini kaydetti.
Şaban Akgün'ün öz dayısı olduğunu, darbe girişimi gecesi saat 03.00 civarında arayarak, iyi olup olmadıklarını sorduğunu belirten Ekmekçi, "Dayım FETÖ üyesi olduğumu, darbeden haberdar olduğumu iddia etmiştir. Dayımla senede bir iki kez sadece telefonla görüşürüm. Yüz yüze ise yılda bir kez belki görüşürüz. Kendisi annem ya da teyzem aracılığıyla benden çevresindeki fakirler için zaman zaman sadaka isterdi. Para vermediğim zamanlar kızdığını dolaylı olarak duyardım. Verdiği ifade de bana 'abi' denildiğini anneme anlattığımı iddia etmiş. Bu iddialar tamamen uydurmadır." diye konuştu.
Dayısının ayrıca, "2015 yılında eğitim için ABD'ye giderken, 'Ortalık karışacak' diyerek gitti, sonra Gezi olayları çıktı" dediğini belirten Ekmekçi, "ABD'ye gitmeden önce dayımla görüşmedim, böyle bir şey de söylemedim. Kaldı ki Gezi olayları 2013'te çıkmıştır, benim 2105'te bunu dediğimi iddia ediyor" şeklinde konuştu.
Teyzesiyle yaptığı telefon görüşmesinin de iddianameye girdiğini dile getiren sanık Ekmekçi, teyzesini bir gün önce İstanbul'a yolcu ettiğini, olayları öğrendikten sonra da arayarak, "Ortalık karışık, dışarı çıkmayın" dediğini, dayısının bu görüşmeyi darbeden haberdar olduğu şeklinde yansıttığını öne sürdü.
Sanık Ekmekçi, "Dayım kendi içindeki kıskançlık ve istediği paraları da artık göndermemem nedeniyle bana bu iftiraları atmış. Bu nedenle 16 aydır hapisteyim" savunmasını yaptı.
Başkan Giray'ın, "Şaban Akgün dayın oluyor. Aranızda önemli bir sorun yaşandı mı? Kıskançlık, kin, para isteyip vermemen böyle vahim bir iddiayı gündeme getirebilir mi?" sorusu üzerine Ekmekçi, "Zaten çok telefon görüşmem de yoktu. Düşünce yapısını açıklamaya çalıştım. Zaten görüşmüyorum, içinde ne beslediğini bilmiyorum?" dedi.
Sanık Ekmekçi'nin avukatı da müvekkili hakkında dayısının beyanları dışında hiç bir delil olmadığını, darbe girişimi gecesi evinden çıkmayan, çağrılmayan, darbecilerle bir tek telefon görüşmesi bile bulunmayan müvekkilinin Akıncı davasıyla nasıl ilişkilendirildiğini anlamadıklarını savundu. Avukat, Ekmekçi'nin MS hastalığı nedeniyle bir an önce tahliyesine karar verilmesini istedi.
Duruşmaya pazartesi günü sanık savunmalarıyla devam edilecek. Pazartesi günü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast girişimini planlayan ve yöneten sanıklardan eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş savunma yapacak.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Mart (2017) 'Ankara 486 sanık Akıncı Hava Üssü Darbe Yap.' davası
Paralel yapı-TSK'daki Fetö'cülerin 15 Temmuz askeri darbe girişimi ile bağlantısının delilleri
(04 Kasım 2017, 13:35)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: