Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin Kara Kuvvetleri Komutanlığı Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri (MEBS) Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığından 26 şüphelinin yargılandığı davada kararını açıklayan mahkeme, 4 sanığa ağırlaştırılmış müebbet, 11 sanığa müebbet ve 4 sanığa da 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Davada, 7 sanık ise beraat etti.
14.10.2017 13:29 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin Kara Kuvvetleri Komutanlığı Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri (MEBS) Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığından 26 şüphelinin yargılandığı davada kararını açıklayan mahkeme, 4 sanığa ağırlaştırılmış müebbet, 11 sanığa müebbet ve 4 sanığa da 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Davada, 7 sanık ise beraat etti.
09.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar ve avukatları ile sanık yakınları katıldı.
Sanıklardan Mehmet Emin Yılmaz, darbe girişimi gecesi nöbetçi kursiyer astsubay olarak bulunduğunu belirterek, 'O gece nöbetçi astsubaydım. Nöbetim bir ay önceden tebliğ edilmiştir. Herhangi bir yasa dışı eylemde bulunmadım. Kimseden kanunsuz emir alıp uygulamadım. Eğer o gece görev yerimde olmam suçsa, beni bu hale sokan herkesten şikayetçiyim.' dedi
Sanık Ekrem Turgut da okulda kursiyer astsubay olarak eğitim gördüğünü, 15 Temmuz gecesi okul misafirhanesinde olduğu sırada içtimaya çağrıldığını ve bunun üzerine askeri üniformasını giyerek komutanlarının emrettiği bölgeye gittiğini anlattı.
Kendisini o gün kimsenin aramadığını ya da mesaj atmadığını ileri süren Turgut, 'O gün tek talihsizliğim misafirhanede ikamet etmemdir. İddia makamı usulsüz şekilde silahlandırıldığımı söylüyor. O gün bende ne beylik tabancam ne de mühimmat vardı. Üst amirlerimizin emirlerini yerine getirdim.' ifadelerini kullandı.
Bir önceki celsede ByLock trafiğine ilişkin BTK raporu okunan Mehmet Koca da savunmasında ByLock kullandığına yönelik iddiaları reddetti. Programa girdiği ileri sürülen tarihlerdeki konuşma içeriklerinin kendisine gösterilmesini talep eden Koca, internete girdiği telefonda IP çakışması olabileceğini öne sürdü.
Ailesinin maddi imkanlarının yetersizliğinden astsubay meslek okulu sınavlarına girmeye karar verdiğini anlatan Koca, öğrencilik hayatı boyunca FETÖ'ye ait hiçbir okul, kurs ve dershaneye gitmediğini ileri sürdü.
Koca, amcasının Şırnak'ta şehit düştüğünü ve şehit ailesinin bir ferdi olarak kendisinin terörist olarak yargılanmasının ölüm ile eş değer olduğunu söyledi.
Cem Yalçınkaya da darbe girişimi gecesi silah kullanmadığını, hiçbir köprü ve yolu kapatmadığını, hiç kimseyi derdest etmediğini ve kimseden kanunsuz emir almadığını iddia etti.
Yalçınkaya, 15 Temmuz gecesi evindeyken bölük komutanının araması üzerine mesaiye geldiğini, komutanlarının emriyle kursiyerleri arayıp içtimaya çağırdığını anlattı.
Türk Silahlı Kuvvetlerinde astsubay rütbesinde bir personel olduğunu ve darbe girişiminde aktif rol oynamasının mümkün olmadığını savunan Yalçınkaya, şunları söyledi:
'Aldığım emri yerine getirmek durumundayım. Amirlerimden emir almadan silahları açıp dağıtmam mümkün değildir. Benim yaptığım iş her bölük astsubayın yapacağı iştir. Bölük astsubayı olarak sözlü emirlerle amirlerimden yıllarca birçok emir aldım. Verilen emirlere şikayet etmeden uymam asker olmamın getirdiği zorunluluktur. Bölük komutanım benim birinci sicil amirimdir. Bölük astsubayı olarak ben kendi inisiyatifimle kursiyerleri mesaiye çağıramam. Kışla dışına çıkılacak emri teçhizat dağıtımından sonra verilmiştir ve ben orada yoktum. Ben bu silah dağıtımını darbeye direnenlere karşı darbecilere yapıyor olsaydım, kullanılması yönünde de tasarrufta bulunurdum. Sadece bölük komutanından aldığım emri yerine getirdim, bunu görevim gereği yaptım. Tabur komutanının 'sivil araçlarla Kazan'a gidilecek' emrini, sivil araçlarla gidilmesi mantıksız geldiği için yerine getirmedim.'
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde darbe girişimi tarihinde kursiyer astsubay olarak görev yapan sanık Adem Can savunma yaptı.
Suçlamaları reddeden Can, 15 Temmuz darbe girişiminin ülke tarihinin en önemli olaylarından biri olduğunu belirtti. Can, 6-7 aylık astsubay kursiyer olarak bu kadar kapsamlı bir olayı 3 saat içinde anlamasının mümkün olmadığını savundu.
Sanık Can, sadece komutanlarının emirleriyle hareket ettiklerini, komutanlarının da bu durumu doğruladığını kaydetti.
Kursiyer olarak aldığı eğitimin temelinin emre itaate dayandığını dile getiren Can, komutanların yanlış iş ve eylemi olacağını ve kendilerine suç işletecek bir emir vereceğinin aklından geçmediğini ileri sürdü.
Olayların doğru tarafında olup olmadığını kavrayacak mesleki tecrübeye sahip olmadığını savunan Can, 'Bir kursiyer olarak komutanımızın telefonuyla kışlaya saat 22.30 gibi geldim. Her yerde terör saldırısı olduğuna dair bilgiler vardı. Tamamen şaşırmış ve telaşa düşmüş durumdaydım. Sadece komutanımızın kışlaya gel emrine uydum. Sadece 3 saatlik bir olaydı. Telaşla, sıkıntıyla, şaşırmışlıkla, bilgi kirliliğiyle 22 yaşında kursiyer olarak bu durumu anlamamız imkansızdı.' savunmasını yaptı.
Sanık Eyüp Aydın da bölük astsubayı Cem Yalçınkaya'nın yazıcısı olarak görev yaptığını, ismi hazırlanan listesinde olmamasına rağmen, Yalçınkaya tarafından aranınca birliğine gittiğini kaydetti.
Nizamiyeye geldiğinde görevlilerin uyarısı üzerine aracını dışarı bırakıp yaya hareket ettiğini anlatan Aydın, iddianamedeki, dikkat çekmemek için aracını dışarı bıraktığı suçlamasını kabul etmedi.
Bölük komutanının, terör saldırısı olduğunu, nizamiyenin güvenliğini alacaklarını söylediğini aktaran Aydın, emirlere itaat etmeyenler hakkında işlem başlatılacağının belirtildiğini de söyledi.
Aydın, komutanın emriyle nizamiyeye girmeden önce telefonlarını kapattıklarını, bu nedenle olayları öğrenme imkanlarının bulunmadığını savundu.
Bölük komutanının emriyle nizamiyeden çıktıklarını, komutana neden sivil araçlarla hareket ettiklerini sorduğunda, 'Emirleri sorgulama, önüne bak sen.' dediğini ileri süren Aydın, daha sonra komutanın panik içinde geri dönülmesini istediğini ve döndüklerini kaydetti. FETÖ ile iltisaklı olduğunu gösterir tek bir somut delil bulunmadığını savunan Aydın, 'Ben bu hain girişiminin hiçbir aşamasında yer almadım. O gece orada olmamın tek nedeni Cem Yalçınkaya bölük astsubayının arayarak çağırmasıdır.' diye konuştu.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
13.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesindeki karar duruşmasına, tutuklu sanıklar ve avukatları katıldı.
Mahkeme heyeti, duruşmanın sabahki bölümünde, bir önceki celsede esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını yapamayan sanıkların savunmasını dinledi.
Sanıklardan Nazmi Tanrıkulu, komutanların emri üzerine, askerleri kamuflajlı şekilde koğuş koridorunda içtimaya aldığını, bu sırada bazı askerlerin kendisine 'Komutanım darbe girişimi varmış. Sivil halka ateş etmişler. Bize böyle bir emir gelir mi, gelirse ne yapacağız?' diye sorduğunu, kendisinin de 'Böyle bir emir olmaz.' dediğini, 'Ceza alır mıyız?' sorusunu yönelten askere, 'Sadece savaşta düşmana ateş etmeyenler ve kaçanlar İstiklal Mahkemelerinde ceza alır.' yanıtını verdiğini öne sürdü. Tanrıkulu, 'Darbeciler kim belli değil. Emre uyacaksınız.' ifadesinin ise kendisine ait olmadığını iddia etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği yönündeki iddiayı kabul etmeyen Tanrıkulu, 'Geri zekalılar ülkeyi mahvettiler, karıştırdılar.' sözünü Cumhurbaşkanını değil, darbecileri kastederek söylediğini savundu.
Hakkındaki suçlamaları reddeden sanıklardan Okan Bakaç da evinde bulunan aramada ele geçen ve üzerinde '1) Daha önce iki kız arkadaşın oldu mu? 2) Daha önce sözlendin mi veya erkek arkadaşın oldu mu? 3) Sürekli ailenin yanına giden biri misin?...' gibi 15 soru bulunan kağıdın kendisine ait olmadığını iddia etti.
Bakaç, darbe girişimi sırasında kışlaya çağrılanların isimlerinin bulunduğu öne sürülen listeyi kendisinin hazırlamadığını savundu.
ByLock iddiasını reddetti
Sanıklardan Davut Güllüçayır, darbe girişimi sırasında yıllık izinde bulunduğunu, komutanının talimatıyla izinli olduğu halde kışlaya geldiğini söyledi. Kahramankazan'a gittikleri yönündeki iddiayı reddeden Güllüçayır, 'Terör saldırısına karşı verilmiş bir emir olduğunu düşünerek birlikten çıktım. Sahte görevlendirme olduğunu anlayınca 5 dakika içinde geri döndüm. Bu beni darbeci yapmaz.' diye konuştu.
Güllüçayır, ByLock kullandığı yönündeki iddiayı da kabul etmedi.
İsmail Ünal da FETÖ ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını belirterek beraatini istedi.
Soruşturmanın ön yargılı ve hukuk dışı olduğunu öne süren Ünal, savcılığın lehine delilleri toplamadığını, taraflı davrandığını iddia etti.
Birkan Kılıççeken de 23 yaşında mesleğe yeni başlayan bir genç olduğunu, emrinde hiç asker bulunmadığını ve hiçbir suç kasıtları olmadığını belirterek beraatini istedi.
Burhanettin Kaya da silahlanarak Kahramankazan'a gittikleri iddiasını reddetti. Kaya, 'Çıkış amacımız savcının üzerimize attığı amaç değildir. Ben terör faaliyetine karşı sıralı amirimin emriyle çıktım. Darbe amacımız olsa neden geri dönelim?' dedi.
''Çantayı yok et' ifadesini kasten kullanmadım'
Sanık Mustafa Admiş, ev arkadaşına mesaj atarak evdeki dokümanları imha etmesini istediği yönündeki iddiayı reddetti. Gözaltına alındığı gece bir devre arkadaşına mesaj attığını doğrulayan Admiş, 'Bu mesajda 'Çantayı yok et' ifadesini kasten kullanmadım. Heyecana kapıldım. Çantada ders notları vardı. 'Yok et' kelimesini gözaltına alınmanın heyecanıyla suç unsuru bulunabilir korkusuyla kullandım.' dedi.
Admiş, daha önceki beyanlarını da baskı ve yönlendirme altında alındığı gerekçesiyle reddetti.
Onurhan Bıyık, ikametgahında yapılan aramada ele geçen terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'e ait 'Fikir Atlası' kitabının kendi evinde değil, akrabasının evinde bulunduğunu öne sürdü ve beraat istedi.
Mütalaaya karşı beyanın ardından sanıklara son sözleri soruldu. Sanıklar, vatana ihanet etmediklerini, adalete güvendiklerini ve suçsuz olduklarını belirterek beraat istedi.
Karar
Duruşmaya verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme, sanıklardan Cem Yalçınkaya, Nazmi Tanrıkulu, Okan Bakaç ve Davut Güllüçayır hakkında ağırlaştırılmış müebbet cezasına hükmetti.
Sanıklar, Adem Can, Birkan Kılıççeken, Burhanettin Kaya, Ekrem Turgut, Harun Aslan, Harun Durmuş, Mehmet Koca, Mehmet Emin Yılmaz, Mehmet Rıdvan Bulut, Onurhan Bıyık, Sinan Esendere hakkında müebbet hapis cezası kararı veren heyet, İsmail Ünal, Mehmet Aytaş, Tahir Uluca ve Mustafa Görgülü'ye 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi.
Heyet, sanıklar Emre Kıymacı, Emrullah Kaçmaz, Eyyüp Argun, Günburak Yalçınsoy, Hami Keskin, Mustafa Admiş ve Burak Can Keskin hakkında ise beraat kararı verdi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-12 Mart (2017) 'Ankara 26 sanık MEBS Komutanlığı Darbe Yapılanması' davası (bitti)
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
(14 Ekim 2017, 13:29)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: