Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile eski MHP'li yöneticilerin özel hayatlarına ilişkin görüntülerin internet ortamında yayımlanmasıyla ilgili hazırlanan iddianamede, şüphelilerce, 24 mağdur/müştekiye yönelik 12 ayrı adrese ses ve görüntü alabilen cihazlar yerleştirildiği, teknik araçlarla izleme ve dinleme yapıldığı, elde edilen ses ve görüntülerin bir kısmının örgüt amaçları doğrultusunda internette yayınlandığı belirtildi. İddianamede şüphelilerden 164'ünün emniyet istihbarat birimlerinde görev yaptığı, 151'inin FETÖ mensubu olduğu, 118'inin ByLock kullandığı tespitine de yer verildi.
30.09.2017 19:35 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile bazı MHP'li milletvekillerine ait özel görüntülerin internetten paylaşılmasına ilişkin başlatılan soruşturma tamamlanarak mahkemeye gönderildi.
28 Eylül'deki gelişmeye göre, aralarında Fetullah Gülen'in de bulunduğu 171 şüphelinin "silahlı terör örgütüne üye olmak", "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme", "özel hayatın gizliliğini ihlal etmek", "kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme", "haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek", "kamu görevlisinin sahteciliği" ve "nitelikli olarak konut dokunulmazlığını ihlal etme" suçlamalarından yargılanmaları isteniyor.
DETAYLAR
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile eski MHP'li yöneticilerin özel hayatlarına ilişkin görüntülerin internet ortamında yayımlanmasıyla ilgili Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) elebaşı Fetullah Gülen'in de arasında bulunduğu 171 şüpheli hakkında, "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme", "özel hayatın gizliliğini ihlal" gibi 8 ayrı suçtan iddianame hazırlandı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianame, Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.
İddianamede, Baykal'a ilişkin görüntülerin internette yayınlanmasından sonra soruşturmaya başlandığı ancak 2016'ya kadar herhangi bir sonuca ulaşılamadığı belirtildi.
MHP'li yöneticilere ilişkin görüntülerle ilgili dosyanın ise 2011'de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği anlatıldı.
İddianamede, olay faillerinin ortaya çıkarılmasında delil olarak kullanılabilecek görüntülerin çekildiği adreslerin belirlenmesi, plaka tanıma sisteminden, güvenlik kamera görüntülerinden, telefon konum ve irtibat bilgilerinden, tanık bilgilerinden yararlanılarak olayın gerçek failleri ve çevresinde odaklanması, bu şekilde şüphelilerin ortaya çıkarılması gerekirken, tam aksi yönde hareket edilerek soruşturma dosyasının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği ve bu delil ve imkanlardan yararlanılmasının önüne geçildiği kaydedildi.
Her iki soruşturma dosyasının, görüntülerin çekilip yayınlanması eylemleri arasındaki benzerlikler, bu eylemlerin aynı örgütsel yapı tarafından gerçekleştirildiğine ilişkin beyanlar, deliller doğrultusunda aralarında fiili ve hukuki irtibat bulunduğu gerekçesiyle birleştirildiği bildirildi.
FETÖ irtibatı
FETÖ'nün, diğer devlet kurumları gibi emniyet teşkilatı içinde de örgütlendiğine değinilen iddianamede, örgütün bu kurum içerisindeki kadrolaşmasını belirli bir düzeye ulaştırdıktan sonra kurumun personel, teknik, araç ve gereçlerini örgütsel operasyonlarının ana aracı olarak kullanmaya başladığı vurgulandı.
İddianamede, müştekiler Deniz Baykal, Recai Yıldırım, Metin Çobanoğlu, Ümit Şafak, Osman Çakır, Mehmet Ekici, Bülent Dinmez, Ahmet Deniz Bölükbaşı ve İhsan Barutçu'ya yönelik eylemlerin yöntem, hedef kişi, zamanlama, amaç, kurgu, yayınlanma gibi özellikleriyle birbirlerine benzer nitelikte olduğunun altı çizildi.
Ayrıca, iddianamede, şüphelilerden Sedat Zavar, İlker Usta, Enes Çığci ve Ali Özdoğan hakkında, kamuoyunda "Böcek davası" olarak bilinen, o dönemde Başbakanlık yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Keçiören'deki konutu ile Başbakanlık Resmi Konutu'nda 2 adet telsiz verici cihazı ele geçirilmesi üzerine kamu davası açıldığı hatırlatıldı.
İddianamede, "Sonuç olarak, tüm organlarıyla devlet yönetimini ele geçirme amaç ve hedefi bulunan FETÖ'nün, bu amaç ve hedeflerin gerçekleştirilmesine yönelik olarak siyasi hayatı dizayn etmek için emniyet istihbarat birimlerinde bulunan örgüt mensuplarının etkin katılımı ve çalışmaları ile kaset kumpasları denilen operasyonları gerçekleştirdiği, örgüt kurucusu ve yöneticisi olan şüpheli Fetullah Gülen'in örgütün emniyet istihbarat birimlerindeki mensuplarına doğrudan ve dolaylı talimatlar vererek soruşturmaya konu edilen müştekilere yönelik eylemlerin gerçekleştirildiği anlaşılmıştır." denildi.
12 ayrı adres
İddianamede, şüpheliler tarafından, söz konusu eylemler kapsamında 24 mağdur/müştekiye yönelik, 10 ikamet, 2 iş yeri olmak üzere toplam 12 ayrı adrese, ses ve görüntü alabilen cihazlar yerleştirildiği, teknik araçlarla izleme ve dinleme yapıldığı, elde edilen ses ve görüntülerin bir kısmının örgüt amaçları doğrultusunda hedefsel olarak internette yayınlandığı tespitine yer verildi.
Şüphelilerin "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme", "silahlı terör örgütüne üye olma", "siyasi hakların kullanılmasını engelleme", "özel hayatın gizliliğini ihlal etmek", "kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek", "haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek", "kamu görevlisinin sahteciliği", "nitelikli olarak konut dokunulmazlığını ihlal etme" suçlarından cezalandırılmaları talep edildi.
Soruşturmaya konu eylemlere katıldığı belirlenen 171 şüpheliden 151'inin FETÖ mensubu olduğu, 164'ünün emniyet istihbarat birimlerinde görev yaptığı belirtildi.
Emniyet istihbarat birimlerinde görev yapan 164 şüpheliden 145'inin FETÖ üyesi olduğu, bunlardan 118'inin kriptolu haberleşme programı ByLock'u kullandığı tespit edildi.
Örgüt mensubu olduğu belirlenen 145 şüpheliden 134'ünün FETÖ'nün darbe girişimi sonrasında ihraç edildiği ya da rütbelerinin geri alındığı, 20'sinin Bank Asya'da hesabının bulunduğu, 53'ünün eşi, çocuğu, kardeşi, anne ya da babasının ByLock kullandığı kaydedildi.
Ayrıca, FETÖ mensubu 151 şüpheliden 46'sının soruşturma kapsamında tutuklandığı, 44 şüpheli hakkında yakalama kararı alındığı belirtildi.
Gülen de şüpheli
İddianamede FETÖ/PDY elebaşı Fetullah Gülen, örgütün "Emniyet imamı" olan "Kozanlı Ömer" lakaplı Osman Hilmi Özdil, eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanları Ramazan Akyürek ve Ömer Altıparmak, kapatılan Nokta dergisinin eski genel yayın yönetmeni Cevheri Güven ve suç tarihlerinde Vakit gazetesi Ankara temsilcisi olan ve "Habervaktim" internet sitesinde yazan gazeteci Yener Dönmez "şüpheli" olarak gösterildi.
İddianamenin şüphelileri şunlar:
"Fetullah Gülen, Osman Hilmi Özdil, Ramazan Akyürek, Ömer Altıparmak, İbrahim Faruk Bayındır, Ayhan Falakalı, Recep Güven, Coşgun Çakar, Gürsel Aktepe, Lokman Kırcılı, Yurt Atayün, Hami Güney, Muharrem Durmaz, Ali Fuat Yılmazer, Zeki Güven, Erol Demirhan, Ramazan Karakayalı, İbrahim Tuka, Cevheri Güven, Yener Dönmez, Yunus Yazar, Sedat Zavar, İlker Usta, Enes Çığci, Ertan Arslan, Abdulhalim Sönmez, Abdulvahit Tunçay, Abdül Köksal, Adem Çağlar, Adem Çoban, Adem Özyılmaz, Adil Bulat, Ahmet Arif Atak, Ahmet Kabaağaç, Ahmet Kalaycı, Ahmet Ümit Seçgin, Ahmet Yılmaz Ekiz, Akın Demirkıran, Akif Buyrukoğlu, Ali Ağıllı, Ali Arslantaş, Ali Güler, Ali İhsan Tezcan, Ali Osman Kayan, Ali Özdoğan, Ali Poyraz, Arif Tuncal, Aydın Altunkaya, Bahaddin Alaca, Bahtiyar Peşter, Bayram Ali Devecioğlu, Bedri Ünal, Uğur Eski, Cebrail Cıcık, Abdullah Bayrak, Cemal Yörübulut, Cengiz Söğüt, Ceyhan Berberoğlu, Davut Ersoy, Emrah Kanmaz, Emre Baykal, Erdal Argın, Erdal Çetinkaya, Erhan Sazil, Ersin Erdin, Yunus Hazar, Fatih Aydın, Fatih Doğan, Fatih Taşpınar, Fatih Ünen, Gökhan İldeş, Gürsel Gündüz, Hakan Kırdağ, Halil Adalı, Hamza Doğan, Harun Aydın, Harun Teke, Hasan Hüseyin Danacı, Hasan Uyar, Hayati Başdağ, Hikmet Kopar, Hikmet Necioğlu, İbrahim Nuhoğlu, İrfan Demir, İzzet Yılmaz, Kaan Özyiğit, Kürşat Şenol Yılmaz, Latif Harun Pişkin, Levent Erkan, Mahmut Taşcı, Mehmet Akif Yılmaz, Mehmet Demirbilek, Mehmet Karatekin, Mehmet Koçak, Memduh Tosun, Mesut Yılmaz, Metin Ugan, Muammer Acar, Muhammed İkbal Kayaduman, Muhammed Mustafa Aksoy, Muhittin Kantemiz, Murat Ahmetoğlu, Murat Akkuş, Murat Yöney, Musab Soyak, Mustafa Alpsar, Mustafa Alptekin, Mustafa Başer, Mustafa Çelik, Mustafa Edip Çakmak, Mustafa Koparan, Mustafa Süngü, Mustafa Tokmak, Neslihan Şimşek, Niyazi Gökgöz, Nurettin Sağdaş, Nurullah Altınel, Nurullah Karataş, Okan Aytekin, Osman Gülbel, Osman Karakuzu, Osman Oktay Ilıcan, Ömer Ayhan, Ömer Demir, Ömer Faruk Kartın, Özgür Öztürk, Özgür Türker, Recep İnci, Recep Şahin, Rüstem Atik, Sadık Akpınarlı, Sait Yirmibeş, Salih Keskinkılıç, Salim Doğan Zengin, Sami Uslu, Selçuk Küçükaslan, Selim Yasdıbaş, Serkan Şahan, Serkan Yurtçu, Seyit Battal Kırşan, Sinan Altıparmak, Sinan Akkaya, Sinan Özdemir, Süleyman Bağlan, Şaban Albayrak, Şahin Çelik, Şemsettin Dündar, Şerif Yiğit, Şükrü Bahşı, Tahsin Durukan, Talha Ülkümen, Tamer Özbek, Taner Aydın, Timurtaş Kayacı, Tolga Güzeltaş, Tolgahan Baydar, Türkay Aydın, Ufuk Kaba, Üstün Yukarıkır, Kenan Peksoy, Yasin Akgün, Yasin Subaşı, Yılmaz Angın, Yılmaz Şimşek, Yiğit Uyar, Yusuf Dağdelen, Yücel Bilgiç, Ahmet Şentürk, Sadettin Akgüç, Hüseyin Özbilgin ve Tamer Bülent Demirel."
Mağdur ve müştekiler
İddianamede, Bekir Aksoy, Ahmet Hurşit Tolon, Bülent Dinmez, Deniz Baykal, İhsan Barutçu, Mehmet Ekici, Metin Çobanoğlu, Mehmet Taytak, Osman Çakır, Recai Yıldırım, Ahmet Deniz Bölükbaşı, Aydın Deliktaşlı, Can Baytok, Cüneyt Bayrak, Emine Ülker Tarhan, Feridun Pehlevan, Gülen Bayıllıoğlu, İbrahim Erkan Bayıllıoğlu, Kadir Özbek, Mustafa Cihan Paçacı, Nihat Ali Özcan, Süleyman Biroğul, Ümit Şafak ve Yusuf Ziya Yağmur ile MHP Genel Başkanlığı, mağdur ve müşteki olarak yer aldı.
Delil fotoğrafları iddianamede
CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve bazı MHP'li milletvekillerine ait özel görüntü ve ses kayıtlarını internet ortamında paylaşılmasına yönelik yürütülen, kamuoyunda 'kaset soruşturması' olarak bilenen soruşturma tamamlandı. Aralarında Fetullah Gülen'in de bulunduğu 171 şüpheli hakkında, 'Silahlı Terör Örgütü Kurma ve Yönetme', 'Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma', 'Siyasi Hakların Kullanılmasını Engelleme', 'Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Etmek', 'Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirmek', 'Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Etmek', 'Kamu Görevlisinin Sahteciliği', 'Nitelikli Olarak Konut Dokunulmazlığını İhlal Etme' suçlarından dava açıldı.
2010 Mayıs ayında, Deniz Baykal'ın CHP Genel Başkanlığından istifa etmesine neden olan özel görüntülerin ve 2011 Mayıs ayında MHP'li bazı milletvekillerinin görüntülerinin internette yayınlanması üzerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma tamamlanarak, düzenlenen iddianame mahkemeye gönderildi. Mahkemece kabul edilen iddianamede bir numaralı şüpheli Fetullah Gülen. İki numarada 'Kozanlı Ömer' olarak bilinen FETÖ'nün emniyet imamı Osman Hilmi Özdil'in yer aldığı iddianamede, aralarında eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Gürsel Aktepe, eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, eski Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürü Lokman Kırcılı'nın da bulunduğu çok sayıda eski polis, şüpheli olarak yer aldı.
2'Sİ İŞ YERİ 12 AYRI ADRESTE SES VE GÖRÜNTÜ KAYITI YAPILMIŞ
İddianamede, Deniz Baykal ve eski MHP'lilerle birlikte 24 mağdur-müşteki yer alırken, soruşturma sonucunda, 10 ikamet, 2 işyeri olmak üzere toplam 12 ayrı adrese, ses ve görüntü alabilen cihazlar yerleştirildiği, teknik araçlarla izleme ve dinleme yapıldığı, elde edilen ses ve görüntülerin bir kısmının örgüt amaçları doğrultusunda hedefsel olarak internette yayınlandığının tespit ediğinin belirlendiği anlatıldı.
151 ŞÜPHELİNİN FETÖ'CÜ OLDUĞU TESPİT EDİLDİ
İddianamede, şüpheliler ile ilgili yapılan şu tespitler yer aldı: "Soruşturmaya konu eylemlere katıldığı belirlenen 171 şüpheliden 151 şüphelinin Fetullahçı Terör Örgütü mensubu olduğu, 171 şüpheliden 164'inin emniyet istihbarat birimlerinde görev yaptığı, emniyet istihbarat birimlerinde görev yapan 164 şüpheliden 145'inin Fetullahçı Terör Örgütü mensubu olduğu, bu 145 şüpheliden 118'inin Fetullahçı Terör Örgütü mensuplarının birbirleriyle haberleştikleri Bylock isimli kriptolu haberleşme programını kullandığı, 145 şüpheliden 116'sının Fetullahçı Terör Örgütü yapılanması tarafından gerçekleştirilen fişlemeye ilişkin materyallerde örgüt mensubu olarak kodlandığı, örgüt mensubu olduğu belirlenen 145 şüpheliden 134'ünün 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen askeri darbe girişimi sonrasında ilan edilen olağanüstü hal kapsamında çıkartılan kanun hükmünde kararnamelerle meslekten ihraç edildiği ya da rütbeleri geri alındığı, 145 şüpheliden 20'sinin kendisinin Bank Asya'da hesabının bulunduğu, 145 şüpheliden 53'ünün eşi, çocuğu, kardeşi, anne ya da babasının Bylock isimli kriptolu haberleşme programını kullandığı Fetullahçı Terör Örgütü mensubu 151 şüpheliden 46 tanesinin soruşturma kapsamında tutuklanmış ve 44 şüpheli hakkında da yakalama kararı alınmıştır"
DELİL FOTOĞRAFLARI DA İDDİANAMEDE
İddianamede, soruşturma sırasında ele geçirilen, kamera ve ses kayıt cihazlarının fotoğrafları ve müştekilere ait olduğu iddia edilen, internet sitelerinde yayınlanan görüntüler ile daha sonra aynı açılandan alınan görüntülerin karşılaştırıldığı örnek fotoğraflar da yer aldı.
İddianamede, FETÖ'nün diğer devlet kurumları gibi emniyet teşkilatı içinde de örgütlendiği, örgütün ulaşmak istediği nihai hedefleri gerçekleştirmek için adli, idari ve istihbari kolluk görevi ifa eden ve aynı zamanda güç kullanma yetkisine sahip olan özellikle teknik (dinleme ve izleme) ve operasyonel imkanlara sahip istihbarat, kaçakçılık ve terörle mücadele şubeleri gibi birimleri bulunan Emniyet Genel Müdürlüğünün kontrolünü ele geçirmeye özel bir önem verdiği vurgulandı. FETÖ'nün kurum içerisindeki kadrolaşmasını belirli bir düzeye ulaştırdıktan sonra da bu kurumun personel, teknik, araç ve gereçlerinin örgütsel operasyonlarının ana aracı olarak kullanmaya başladığı belirtildi.
"Kumpas Gülen'in emir ve talimatı doğrultusunda yapıldı"
Müştekiler Deniz Baykal ile bazı MHP'li yöneticilere yönelik eylemlerin yöntem, hedef kişi, zamanlama, amaç, kurgu, yayınlanma gibi özellikleriyle birbirleriyle benzer nitelikte olduğu ifade edilerek, şüphelilerden Sedat Zavar, İlker Usta, Enes Çığci ve Ali Özdoğan hakkında kamuoyunda "böcek davası" olarak bilinen davanın açıldığı kaydedildi. İddianamede, tüm organları ile birlikte devlet yönetimini ele geçirme amaç ve hedefi bulunan FETÖ'nün bu amaç ve hedeflerini gerçekleştirmesine yönelik olarak siyasi hayatı dizayn etmek için emniyet istihbarat birimlerinde bulunan örgüt mensuplarının etkin katılımı ve çalışmaları ile "kaset kumpasları" denilen operasyonları gerçekleştirdiği bildirildi. Kaset kumpasının şüphelilerden örgüt lideri Fetullah Gülen'in örgütün emniyet istihbarat birimlerindeki mensuplarına doğrudan ve dolaylı talimatlar vererek gerçekleştiği tespitine yer verildi.
İş Adamının Evine Kamera Yerleştirirken Hırsız Diye Yakalanmışlar
İddianamede, şüphelilerin şantaj amaçlı görüntü temin edilmesi talimatı almaları üzerine bazı hükümet yetkililerinin ziyaret amaçlı geldikleri müştekilerden iş adamı Yusuf Ziya Yağmur'un Çankaya'daki evine gizli kamera yerleştirmeye çalıştıkları belirtildi. Şüphelilerin Yağmur'u suç ve terör örgütleriyle irtibatlandırarak kullandığı telefonla ilgili olarak iletişimlerinin dinlenilmesi, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi ve kayda alınması gibi faaliyetler yürüttükleri kaydedildi. Yağmur'a yönelik tedbirlerin bir kısmının Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğünce, bir kısmının ise İstihbarat Daire Başkanlığınca talep edilip uygulandığı bildirilerek, şüphelilerden Hakan Kırdağ'ın olay tarihinden bir süre önce çilingirlik işi ile uğraşan tanık Ö.E'ye "Sen polis çocuğusun, kardeşimizin çocuğusun görevimiz gereği herkese güvenmiyoruz, kimi kapıları açmak gerekiyor, sen bize yardımcı ol" şeklinde teklifte bulunduğu belirtildi. Tanık Ö.E'nin bu teklifi kabul ettiği, bu şekilde söz konusu evin kapısını açacak olan çilingirin belirlendiği ifade edilerek, müşteki Yağmur'un evinde olmadığı 8 Temmuz 2008'de gece geç saatlerde şüpheli Kırdağ'ın tanık Ö.E ve 3 polis ile eve geldiği kaydedildi.
Söktükleri kilidi götürüp, kilidi açacak anahtar yaptırdılar
İddianamede, "Tanık Ö.E'nin daire kapısının kilidini sökerek şüpheli Hakan Kırdağ ile birlikte çalıştığı dükkana götürdüğü ve bu kilidi açacak bir anahtar yaptığı, daha sonra kilidi götürüp yerine taktıkları, bu şekilde daire giriş kapısının kopya anahtarını ele geçirdikleri, daire kapı kilidinin anahtarının ele geçirilmesinden 1 ay kadar sonra İstihbarat Daire Başkanlığında şube müdürü olarak görev yapan şüpheli Yunus Yazar'ın, Teknik Şubede görevli polis memuru şüpheli Nurettin Sağdaş'ı yanına çağırdığı ve ona 'Organize Şubenin bir işi var Hakan Kırdağ ile irtibat kur, gerekeni yapın' şeklinde talimat verdiği, bu talimat uyarınca şüpheli Nurettin Sağdaş'ın şüpheli Hakan Kırdağ ile irtibata geçtiği, şüpheli Hakan Kırdağ'ın da Nurettin Sağdaş'a, 'Çalışma yapılacak dairenin karşısında bulunan mercedes kaçakçısına bir operasyon yapılacak, teknik çalışma yapılması gerekiyor. Mahkeme kararı var, başkanın emri var. Hedef müsait olduğunda seni ararım' dediği, o gün için şüphelilerin müştekileri takip edip, teknik takip yapılacak dairenin müsait olmaması üzerine bu çalışmayı iptal ettikleri, ertesi gün 22.07.2008 tarihinde şüpheliler İlker Usta, Hakan Kırdağ ve 15-20 kişilik bir ekibin belirlenen hedefe ses ve görüntü aktaran cihazları yerleştirmek için müştekilerin dairelerinin bulunduğu mevkiye geldikleri, araçlarını yakında bulunan caminin avlusuna park ettikleri, müştekilere ait dairenin bulunduğu binaya girdikleri tespit edilmiştir" denildi.
Gizli kamera yerleştirirken "hırsız" diye yakalandılar
Şüpheliler Sağdaş ve Usta'nın daire içine girerek ses ve görüntü aktarmaya yarayan cihazın yerleştireceği televizyonu incelediklerinin bildirildiği iddianamede, bu sırada dışarıda olan müştekinin evine dönerken dairenin ışıklarının yandığını fark ettiği ve bundan şüphelendiği aktarıldı. Şüphelilerin Yağmur'un telefonunu takip etmeleri nedeniyle Yağmur'un binaya doğru hareket halinde olduğunu fark ettiği belirtilerek şunlar kaydedildi:
"Binada bulunan diğer emniyet istihbarat mensubu şüphelilerin 'hedef şahıslar geliyor' şeklinde uyarıda bulunmaları üzerine şüpheliler Nurettin Sağdaş ve İlker Usta'nın içinde teknik çalışmaya ilişkin malzeme bulunan çantalarını toparladıkları, şüpheli Ali Arslantaş'ın telsizden 'Binadan çıkabilirsiniz' şeklindeki konuşması üzerine şüphelilerin daire kapısını da açık bırakarak koşar adımlarla binadan çıkarak uzaklaşmaya başladıkları, müştekilerin de bu sırada bina önüne geldikleri, karşılaştıkları kişilerin sıradan hırsız olmadıklarını değerlendirerek binaya girmedikleri, şüpheliler Nurettin Sağdaş ve İlker Usta'yı ellerinde metal çanta ile kaçarken gördükleri ve 155 İhbar Hattı telefonunu aradıkları, hırsızlık ihbarında bulundukları, kimlik bilgileri tespit edilemeyen astsubay olduğunu ifade eden bir şahsın kaçan şüphelilerden Nurettin Sağdaş'ı yakalayarak durdurduğu, Ali Arslantaş'ın ise yakalanamadığı, şüpheli Nurettin Sağdaş'ın kendisini yakalayan kişiye durumu polise bildirmesini istediği, bu sırada olay mahalline Yıldızevler Polis Merkezi Amirliğinde görevli polislerin de geldiği, şüpheli Nurettin Sağdaş'ın gelen polise 'Ben polisim yanımdaki şahsı uzaklaştır' dediği, bu sırada şüpheli Hakan Kırdağ'ın Nurettin Sağdaş'ı telefonla aradığı ve nerede olduğunu sorduğu, şüpheli Nurettin Sağdaş'ın yerini bildirmesi üzerine şüpheli Hakan Kırdağ'ın İstihbarat Dairede Şube Müdürü olan şüpheli Gürsel Aktepe ile birlikte yanına geldikleri, polis merkezi ekibinin şüpheli Nurettin Sağdaş'ı almak istemeleri üzerine şüpheli Gürsel Aktepe'nin gelen ekip ile görüştüğü ve şüpheli Nurettin Sağdaş'ı kendi makam otosuna alarak Yıldızevler Polis Merkezine gittikleri, burada şüpheli Gürsel Aktepe'nin polis merkezindeki görevlilerine kendilerinin de polis olduğunu, operasyon yaptıklarını belirtmesi üzerine karakoldaki polislerin şüpheli Gürsel Aktepe'ye 'Operasyon yapıyorsanız bizim niçin haberimiz yok' diyerek aralarında tartışmaya başladıkları, bu arada şüpheli Nurettin Sağdaş'ın yaptırılacak bir teşhis işlemine karşı diğer polislerin getirdiği gömleği giydiği, daha sonra şüpheli Gürsel Aktepe'nin karakoldaki polisleri ikna ederek herhangi bir işlem yaptırmadan şüpheli Nurettin Sağdaş'ı karakoldan alıp götürdüğü tespit edilmiştir."
Hurşit Tolon'u Sahte Belgelerle Dinlemişler
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan "Kaset" iddianamesinde, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının, suç örgütleriyle bağlantılı gibi göstererek sahte belgelerle eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Ahmet Hurşit Tolon'un telefonlarını dinledikleri tespitine yer verildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile eski MHP'li yöneticilerin özel hayatlarına ilişkin görüntülerin internet ortamında yayımlanmasıyla ilgili Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) elebaşı Fetullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 171 şüpheli hakkında, "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme", "özel hayatın gizliliğini ihlal" gibi 8 ayrı suçtan iddianame hazırladı.
Ergenekon davası sanıklarından eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon da iddianamede müştekiler arasında yer aldı.
İddianameye göre, FETÖ mensupları, değişik suç örgütleriyle bağlantılı gibi göstererek sahte belgelerle eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Ahmet Hurşit Tolon'un kullandığı telefonları dinleyerek irtibatlarını öğrendi.
Tolon'un, müştekilerden Gülen Bayıllıoğlu ile ailece görüştüğünü tespit eden FETÖ mensubu şüpheli polisler, Bayıllıoğlu ile boşandığı eşi müşteki İbrahim Erkan Bayıllıoğlu hakkında sahte belgelerle önleme dinlemesi tedbiri talebinde bulundu.
Gülen Bayıllıoğlu'nun Yenimahalle Esentepe Mahallesi'ndeki evinde örgütsel amaç doğrultusunda görüntü ve ses kaydı temin edilmesi amacıyla teknik çalışma başlatan EGM İstihbarat Daire Başkanlığı ve Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğünde çalışan FETÖ'cü polisler, kimsenin bulunmadığı sırada girdikleri evde televizyona görüntü aktarıcı cihaz yerleştirdi. Şüpheliler, müştekinin yatak odasında bulunan tuvalet masasının ayak ucu tarafına ses alıcı yapıştırdıktan sonra evden ayrıldı.
"Ailece görüşüyoruz"
Gülen Bayıllıoğlu, iddianamede yer alan ifadesinde Tolon ile ailece görüştüklerini belirterek, şunları söyledi:
"10 Temmuz 2009'da kızımın düğününü yaptıktan sonra oturmuş olduğum evin kapısının iç kolunda problem olduğunu gördüm. Her ne kadar ayrı olsam da eski eşime konuyu bildirdim ve gelip ilgilenmesini rica ettim. Kendisi de gelerek ilgilendi. Normal bir arıza zannettik, sonra kapıyı tamir ettirdik. O dönem kullandığım eşyalar halen evimde mevcut. Hatta televizyon o dönem arızalandığı için tamire gönderdim, bu televizyonu da halen kullanmaktayım. Birçok sivil toplum kuruluşlarında gönüllü olarak görev aldım. Anadolu Ulusal Uyanış ve Dayanışma Platformunda görev aldığım dönemlerde Hurşit Tolon Paşa ile sıkı bir aile ilişkimiz vardı, çocuklarım onu kendi dayıları gibi görür, bu vesile ile o bizim eve biz de onların evine gider gelirdik. Hurşit Tolon Paşa'nın benim üzerimden hedef alındığını düşünüyorum ancak bugüne kadar şahsıma yönelik herhangi bir kumpas ya da tehdit içerikli bir konu meydana gelmemiştir."
Hurşit Tolon da ifadesinde Gülen Bayıllıoğlu'nu Anadolu Ulusal Uyanış ve Dayanışma Platformunda yönetimde olması nedeniyle tanıdığını ve ailece görüştüklerini, hatta eşi Bayıllıoğlu'nun kızının nikah şahitliğini yaptığını söyledi.
Şüphelilerden şikayetçi olduğunu belirten Tolon, "Gülen Hanımın şahsına ya da ikametine yönelik olarak bahsedildiği gibi bir işlem yapılmış ise bunun benim ile ilgili ya da şahsım hedef alınarak yapılmış olabileceğini değerlendiriyorum. O tarihte kamuoyunda Ergenekon davası olarak bilinen davanın ikinci iddianamesi ile yargılanmaktaydım. Emekli bir asker olarak ülkemin içinde bulunduğu sorunları değerlendiren açıklamalarım ve hassasiyetim dikkate alınarak hedef alındığımı düşünüyorum." dedi.
İtiraf ettiler
İddianamede şüpheli polislerin ifadelerine de yer verildi. Şüphelilerden Gürsel Gündüz, Bayıllıoğlu'nun evine girdiklerini itiraf ederek şunları söyledi:
"Ben, Okan Aytekin, Cengiz Söğüt ile eve çıktık. Kapıyı Okan Aytekin açtı. Kapıyı açarken 10-15 dakika kadar uğraştığını ve hatta kapı kilidini kırdığını hatırlıyorum. C bürodakiler, İstihbarat Daire Başkanlığından gelen Cengiz Söğüt'e cihazı yatak odasına uygun bir yere yerleştirilmesini söylediler. Cengiz ile biz yatak odasına baktık. Yerleştireceğimiz cihaz görüntü aktarma işi de yaptığından enerjiye ihtiyacı vardı. Bu nedenle enerji kaynağına yakın bir yere yerleştirmek gerekiyordu. Yatak odasının bunun için uygun olmadığı sonucuna vararak cihazı salon kısmındaki televizyonun hoparlör kısmına Cengiz ile birlikte yerleştirdik. Ben bu çalışmalar bittikten sonra ayrılacağımız sırada vitrinde televizyonda da tanıdığım Hurşit Tolon Paşa'nın birileriyle çektirdiği fotoğrafını gördüm ve buranın bir örgüt evi olamayabileceğini ve Ergenekon Örgütü kapsamında bir faaliyet olabileceğini düşündüm. Bu nedenle de dönem itibarıyla da pek kimseye bu olaydan bahsetmedim."
Şüpheli Cengiz Söğüt de ifadesinde, 2008-2009 yıllarında Yenimahalle Esentepe Mahallesi'ndeki bir eve Okan Aytekin, Gürsel Gündüz, Ertan Arslan ve Özgür Türker ile gittiklerini, Okan Aytekin'in evin kapısını açtığını içeriye birlikte girdiklerini, televizyonun içerisine cihaz yerleştirdiklerini söyledi.
GAZETECİ YENER DÖNMEZ
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile bazı eski MHP'li yöneticilerin özel hayatlarına ilişkin görüntülerin internetten yayımlanmasıyla ilgili hazırlanan iddianamede, görüntülerin yayımlanmasını sağlayan Yener Dönmez'in aktif olarak ByLock kullandığı kaydedildi.
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) elebaşı Fetullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 171 şüpheli hakkında 8 ayrı suçtan hazırlanan iddianamede, şüphelilerin örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock kullanımına ilişkin bilgiler de yer aldı.
Şüphelilerden 118'inin ByLock kullandığı belirtilen iddianamede, Baykal'a ait olduğu iddia edilen görüntüleri, yazarlık yaptığı haber sitesinden yayımlamasını sağladığı ifade edilen Yener Dönmez'in de ByLock'u aktif şekilde kullandığı belirtildi.
Dönmez'in, 11 Ağustos 2014 tarihinden itibaren telefonunda FETÖ'nün kriptolu haberleşme programı ByLock'u kullandığı ve "mithatsari", kullanıcı adıyla 98 kez ByLock programına giriş yaptığı kaydedildi. Bu program üzerinden Dönmez'in 155 mesaj aldığı, 250 mesaj gönderdiği, 52 mail hareketinin bulunduğu, gelen arama sayısının 3, giden arama sayısının da 7 adet olduğu belirlendi.
Ayrıca ByLock kullanıcıları Ayşegül Yurt, Cevheri Güven, Refik Palanga, Mustafa Sağlam ile ortak grup üzerinden irtibat kuran Dönmez'in, FETÖ'nün üst düzey yöneticilerinden firari sanık Hamdullah Bayram Öztürk ile 2010'da 5 kez telefon görüşmesi yaptığı bilgisi yer aldı.
Dönmez'i ByLock'ta ekleyenlerin, "soner", "sonerr" ve "soner bey" gibi farklı isimlerle kaydettikleri belirtilen iddianamede, Dönmez'in örgüt içinde "Soner" kod ismini kullandığı ifade edildi.
İddianamede, Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli şüpheliler Kaan Özyiğit, Özgür Türker, Mustafa Koparan, Selim Yasdıbaş ve Rüstem Atik'in usulsüz bir şekilde elde ettikleri özel görüntüleri FETÖ'nün amaçları doğrultusunda kullanılmak üzere şüpheli Cevheri Güven'e ulaştırdıkları belirtildi.
Güven'in de görüntüleri yayımlaması için birçok haber portalına ulaştırdığı ancak haber siteleri görüntüleri yayımlamayı reddettiği, bunun üzerine Dönmez'in yazarlık yaptığı habervaktim.com isimli sitesinin ihbar hattına söz konusu görüntüleri gönderdiği ve görüntülerin Dönmez'in katkılarıyla yayımlandığı vurgulandı.
İddianamede, "Şüpheli Yener Dönmez'in Eylemleri" başlığı altında şu ifadelere yer verildi:
"Şüpheli Yener Dönmez'in Fetullahçı Terör Örgütü yapılanması içerisinde "Soner" kod ismini kullandığına ilişkin değerlendirme, şüphelinin Fetullahçı Terör Örgütü faaliyeti kapsamında müşteki Deniz Baykal'a ait görüntülerin internet ortamında yayılmasını sağladığı birlikte değerlendirildiğinde, şüpheli Yener Dönmez'in Fetullahçı Terör Örgütü mensubu olduğu, şüphelinin soruşturmaya konu eylemlerinin silahlı Terör Örgütüne üye olmak, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek suçlarını oluşturduğu anlaşılmıştır."
- "Cevheri Güven link gönderdi"
Şüphelilerden F.A, görüntülerin yayımlanmasına ilişkin iddianamedeki beyanında, olay tarihinde Akit Gazetesi Ankara Haber Müdürü ve bu gazetenin bünyesindeki "habervaktim.com" internet sitesinin genel yayın yönetmeni olduğunu bildirdi.
F.A, Dönmez'in o dönem gazetenin Ankara temsilcisi görevini yürüttüğünü belirterek, Cevheri Güven'in kendisini arayıp, metacafe.com adlı video sitesinde Baykal'a ait bir videonun yayımlandığını ifade ettiğini aktardı.
Güven'in bu videonun gazetenin yayın politikasına uygun olacağını ve ses getireceğini söylediğini bildiren F.A, şöyle devam etti:
"Güven, videonun linkini habervaktim.com internet sitesinin ihbar hattına gönderdiğini söyledi. Ben de kendisine 'bakarım' dedim ve telefonu kapattım. Kısa bir süre sonra bu konuda tek başıma karar verebilecek konumda olmadığım için Dönmez'i aradım. Ona konu hakkında bilgi verdim. Yener bey de bana bu konunun önemli olduğunu, patronla görüşmemiz gerektiğini söyledi. Sonrasında Yener bey patronla görüşüp konuyu detaylı bir şekilde iletti diye biliyorum. Habervaktim.com internet sitesinde 'Deniz Baykal'la ilgili bir video' başlığı ile ekinde metacafe.com internet sitesinden alınan link eklenerek haberler bölümünde duyuruldu. Sonrasında tam hatırlamıyorum ya ben Yener beyi ya da o beni aradı. Ve konuşmamızda patronun bunun yayımlanmasına onay verdiğini ve yayımlandığını söyledi."
FETÖ’nün ‘böcek’ talimatı diziden
KASET kumpasına ilişkin Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nca hazırlanan iddianamede ilginç ayrıntılar yer aldı.
Savcılık, şifreli mesaj içerdiği düşüncesiyle Samanyolu televizyonunda 18 Mart 2011 tarihinde yayınlanan ‘Kollama’ isimli dizinin 120. bölümünün 26 ve 27. dakikalarında geçen diyalogları mercek altına aldı. Bu kapsamda 1985 - 2002 yılları arasında FETÖ içinde ‘ülke imamlığı’ seviyesine yükselen Hasan Polat’a, dizinin 26. ve 27. dakikalarında geçen diyaloglarda yer alan mesajlar soruldu.
Polat, 17 Ocak 2017 tarihinde alınan ifadesinde, dizide, “Denizlerini kuruturuz, deniz kenarlarındaki villalarını ellerinden alırız” konuşmasının bir mesaj olduğunu ileri sürerek, “Bu tarihte Deniz Baykal kasetleri ortaya çıkmış ancak MHP kasetleri henüz ortaya çıkmamıştır. Böylece MHP’li veya AK Partili bazı bürokratları tehdit ediyorlar” dedi.
İddianamede dizinin bu bölümünden 1 ay sonra MHP’lilere ilişkin kasetlerin yayınlandığına dikkat çekildi.
FETÖ’nün ‘böcek’ talimatı diziden
MGK’YI DA KAYDETMİŞLER
Şüpheli polis Yiğit Uyar da ifadesinde, 2007-2013 yılları arasında Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görev yaptığını anlattı. Uyar, 2011 yılında Milli Güvenlik Kurulu toplantısının kayıtları olduğunu düşündüğü bir CD getirilerek çözümün yapılmasının istendiğini söyledi. Uyar, “2011 yılı kurban bayramına yakın bir zamanda Özgür Türker komiser, bana bir ses kaydı getirdi. Ses kaydı çok uzundu. Sesleri dinledik ve yazıya döktük. Sesin içeriğinden anladığım kadarı ile Milli Güvenlik Toplantısı olduğunu düşündüm. Çünkü konuşanlar, o zamanki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve kuvvet komutanlarıydı. 2012 yılında tam tarihini hatırlamadığım bir zamanda Ertan Arslan komiser bana flash bellekte ses kayıtları getirmeye başladı. Bu kayıtları dinlediğimde o zamanki başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın parça parça telefon görüşmelerinin olduğunu gördüm” dedi.
Paralel yapı-Kaset olaylarıyla bağlantısı
(30 Eylül 2017, 19:35)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: