Gazeteciler Can Dündar, Ahmet Şık, Kadri Gürsel ve Musa Kart'ın da sanıkları arasında bulunduğu Cumhuriyet Gazetesi'nin yönetici ve yazarlarına yönelik açılan 20 sanıklı davaya devam edildi.
30.09.2017 22:17 Gazeteciler Can Dündar, Ahmet Şık, Kadri Gürsel ve Musa Kart'ın da sanıkları arasında bulunduğu Cumhuriyet Gazetesi'nin yönetici ve yazarlarına yönelik açılan 20 sanıklı davaya devam edildi.
25 Eylül'de İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, tutuklu sanıklar Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Ahmet Şık, Ahmet Kemal Aydoğdu ve Yusuf Emre İper hazır bulundu. Öte yandan Bülent Utku'nun da aralarında bazı tutuksuz sanıklar da duruşmaya katıldı.
CHP'li Milletvekilleri Mahmut Tanal, Ali Şeker, Eren Erdem, Barış Yarkadaş, İlhan Cihaner ile HDP'li Milletvekili Garo Paylan, ressam Bedri Baykam, Berkin Elvan'ın annesi Gülsüm Elvan ve çok sayıda kişi duruşmada izleyici olarak hazır bulundu.
Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, salonunun tıka basa dolması üzerine ayakta kalan izleyicilerin salonu boşaltmasını istedi. Ancak bir avukatın itiraz edip 'Karar alın' demesi üzerine Mahkeme Başkanı Dağ, ara vererek avukat sınırlaması getireceğini belirtti.
Aranın ardından tanıkların dinlenmesine geçildi. Sesli ve Görüntülü Sistem (SEGBİS) aracılığıyla Bursa'da tutuklu bulunan Fatih Aytuğ'un ifadesi alındı. Aytuğ'a, Twitter'da 'jeans biri' lakabını kullanan Ahmet Kemal Aydoğdu ile ilgili sorular yöneltildi. Duruşmada, Alev Coşkun ve Rıza Zelyut da tanık olarak dinlenecek.
TANIK ALEV COŞKUN
Duruşmada tanıklık yapan eski Cumhuriyet Vakfı Başkanvekili Alev Coşkun, Cumhuriyet Gazetesi'nde 22 yıl yöneticilik yaptığını ve Cumhuriyet Vakfı kurucu üyesi olduğunu belirterek 'İlhan Selçuk vefat edince gazetede bir hareket başladı. 2 Nisan 2013'te vakfın bir üyesinin vefat etmesinin ardından bir üye seçimi yapıldı. Bu seçimde hukuka aykırılık yapıldığına inandık. Bu seçim Cumhuriyet Gazetesi ve Cumhuriyet Vakfı için bir kırılma noktasıdır' dedi. Seçim sonucuna karşı itirazda bulunup hukuk mahkemesine dava açtıklarını anlatan Coşkun, 'Şu anda görülen, burada görülen dava bir ceza davasıdır. Bizim açtığımız dava ile bu dava arasında bir illiyet yoktur. Ben arkadaşlarımız tutuklandığında buna karşı olduğumu söyledim. 1,5 yıldır üzerimde algı operasyonu yapılıyor. Ben ideolojik olarak İlhan Selçuk, Nadir Nadi, Uğur Mumcu yolunda çalışan adamım, onların yoluna bağlıyım. Benim açtığım davalar olmasaydı bu davanın açılmayacağını söylüyorlar, böyle mantıksız bir şey olamaz. Bunu üzerimde baskı olarak hissettim' diye konuştu.
Can Dündar ile oturup kahve içmişliği olmadığını ifade eden Coşkun, 'Orhan Erinç 50 yıllık arkadaşım. Turhan Günay, onun ne işi var bu davada?' deyince tutuksuz sanık Turhan Günay sanık sandalyesinden, 'Sayenizde efendim' dedi. Alev Coşkun, 'Bu arkadaşların geçmişini biliyorum. Bu arkadaşlarla çalıştım. Bu arkadaşlardan terörist olmaz, FETÖ'cü olmaz. Tutuksuz yargılanmaları için talepte bulunuyorum' dedi.
Coşkun, savcının sorusu üzerine itiraz ettikleri Cumhuriyet Vakfı seçimi sonrasında vakfın yapısının değiştiğini belirterek 'Vakfın yapısı değişti ve Cumhuriyet'e genel yayın yönetmeni olamayacak kişi genel yayın yönetmeni oldu' dedi. Daha sonra söz alan sanık avukatlarından Tora Pekin, 'Cumhuriyet Gazetesi'nin 23-24 Mayıs 2015 tarihli nüshalarını siz mi götürdünüz terör şubeye?' diye sordu. Coşkun, söz konusu gazetenin herhangi bir yerde bulunabileceğini belirterek 'Bu gazete beni ağlatmıştır. Çünkü Cumhuriyet logosunun üstünde Fetullah Gülen'in fotoğrafı vardır. Bunu nasıl kabul edersiniz?' diyerek polise verdiği ifadenin arkasında olduğunu belirtti. Avukat Pekin, 'Haberin logonun üstünde yayınlanması temel ilkeye mi aykırıdır?' diye sorunca Coşkun, 'Bu temel ilke değildir. Ama gazetenin manevi geleneği vardır. Bu gazete vakıf gazetesidir. Bu gazete Can Dündar'ın top oynayacağı yer değil. Bu gazete Atatürk'ün gazetesidir. Buranın temel ilkeleri var, Atatürk'e bağlılık, Cumhuriyet'e bağlılık. Burası terör örgütünün baş köşeye getirileceği yer değildir' diye cevap verdi. Duruşma, tanık Rıza Zelyut'un dinlenmesiyle devam ediyor.
TANIK RIZA ZELYUT
Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarlarının da arasında bulunduğu 6'sı tutuklu 20 sanığın yargılandığı davada tanıklığına başvurulan gazeteci Rıza Zelyut, 'Gazeteye Cumhuriyet Vakfı üzerinden birileri el koydu. Bunu yazdım, yeni söylemiyorum. Kim yaptı bu operasyonu? Nuray Mert'i, Aydın Engin'i, Can Dündar'ı kim o gazeteye getirdiyse operasyonu o yapmıştır.' dedi.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, daha önce dinlenilmesine karar verilen tanıklardan gazeteci Rıza Zelyut'un beyanı alındı.
'Buraya Mustafa Kemal'in yazarı olarak geldim'
Mahkeme heyeti başkanı Abdurrahman Orkun Dağ'ın, 2 Kasım 2016'da ulusal kanal web sitesinde ve aydinlik.com.tr'deki 'Günahkar olsak da Cumhuriyet'i yazacağız' başlıklı yazılarıyla ilgili tanıklığına başvurulacağını hatırlattığı Zelyut, 'Buraya bir cumhuriyet aydını ve Mustafa Kemal'in yazarı olarak geldim. Mustafa Kemal'i dedesi olarak bilen bir insanım. Halen Mustafa Kemal'i savunduğum için bir davada yargılanmaktayım.' dedi.
İktidara karşı Aydınlık'ta en sert eleştirileri kendisinin yazdığını ve asla bir iktidar destekçisi olmadığını söyleyen Zelyut, 'Ben buraya Mustafa Kemal düşüncesinin, laiklik ve cumhuriyetin kurucu değerlerini savunan yazılarımdaki bilgiler nedeniyle geldim ve ben kimseyi FETÖ'cülükle falan suçlamadım. Söz konusu yazılarım son yazılardır. 30 Nisan 2011 tarihli yazımın başlığı, 'İlhan Selçuk'u vurmak.' Dava falan yok. Yeni Cumhuriyet yönetiminin, Cumhuriyet'in geleneksel yolundan ayrılıp operasyon gazetesine dönüştürüldüğünü yazdım. Başka yazılarım da var.' diye konuştu.
'Türkiye'nin en iyi köşe yazarıyım ben'
Cumhuriyet gazetesine ilk FETÖ operasyonunun yapıldığı tarihin 21 Mart 2008 tarihi olduğunu düşündüğünü ve İlhan Selçuk'un içeri atılmasının Cumhuriyet gazetesine karşı başlatılmış olan FETÖ operasyonunun açığa çıkması olduğunu savunan Zelyut, şöyle devam etti:
'Şu an kimseler Cumhuriyet'te yokken benim 1993 yılında orada yazı dizim çıktı. Yani Cumhuriyet beni ilgilendiriyor. Sapma olursa ona karşı çıkarım, her riski göze alarak. Gazeteye Cumhuriyet Vakfı üzerinden birileri el koydu. Bunu yazdım, yeni söylemiyorum. Kim yaptı bu operasyonu? Nuray Mert'i, Aydın Engin'i, Can Dündar'ı kim o gazeteye getirdiyse operasyonu o yapmıştır. Benim elimde bir bilgi yok. Ama gazetenin yapısının, fikriyatının değiştirildiğini biliyorum, görüyorum. Yazarları, interneti suçladığım zannedilmesin. Onları yönlendiren tepe yönetimidir. İnternet sitesindeki yazıların 12 tanesi HDP ve Selahattin Demirtaş ile ilgilidir. Demirtaş'ın 8 tane haberi olamaz, mantığa aykırı bu.
2008 yılı aralık ayında, Can Dündar'ın aleyhine 10 gün yayın yapıldı, Cumhuriyet'te. İlhan Selçuk da eleştiriyordu. Bir gazetenin en önemli isimlerinin eleştirdiği bir kişi yayın yönetmeni olarak getiriliyor. ve herkesin bilmediği bir gerçeği daha söyleyeyim; Can Dündar hiçbir gazetede genel yayın yönetmeni olarak çalışmadı. Türkiye'nin en iyi köşe yazarıyım ben. Çünkü iktidarın önünde eğilmeyen tek adam benim.'
Duruşmayı izleyenlerin bu söze gülmesi üzerine başkan Dağ, 'müdahale edilmemesi' uyarısında bulundu. İzleyicilere dönen Zelyut, 'Müdahale edebilirsiniz, hepinize cevabım vardır. Çünkü Mustafa Kemal'in yazarıyım ben.' dedi.
'FETÖ taktiğiyle yurtseverler gazeteden uzaklaştırıldı'
Cumhuriyet gazetesi okurlarının da gazeteyi terk ettiğini ve gazetecilerin tutuksuz yargılanması gerektiğine inandığını anlatan Zelyut, 'Gazeteye yönelik operasyonun tanıkları var. Bu gazeteye dışarıdan getirilen ikinci cumhuriyetçileri, FETÖ operasyonlarını alkışlayan insanlar var. Bu süreçte gazeteyi vakfı üzerinden ele geçiren kişilerin kimliğidir, beni ilgilendiren. Vakfın ele geçirilmesinin bir yanlışla, hileyle olduğu yerel mahkeme tarafından da karara bağlanmıştır. Bu önemli bir tespittir.' ifadesini kullandı.
'Ulusalcı' ve 'Ergenekoncu' denilerek yurtsever isimlerin gazeteden uzaklaştırıldığını ve bunun FETÖ'nün bir taktiği olduğunu savunan Zelyut, 'Gazetenin DNA'sı ile oynandı. Gazetenin, laik, çağdaş, ulusal devletten yana, Amerikan emperyalizmine karşı tavrının yerine, FETÖ ve PKK'yı direkt olmasa bile, haberleriyle, yazılarıyla destekleyen bir çizgiye getirilmesi beni rahatsız etmiştir. Halen Cumhuriyet'te yazan, Cumhuriyet'in değerlerini sonuna kadar savunan oradaki arkadaşları ayrı tutuyorum. Bence dava bu dava değil, vakıf davasıdır.' değerlendirmesini yaptı.
Cumhuriyet gazetesinin Taraf gazetesi haline getirildiğini tecrübeleriyle gördüğünü de söyleyen Zelyut, 'Cumhuriyet bu badirelerini atlatsın, içeridekiler serbest kalsın ama Cumhuriyet cumhuriyetçilere teslim edilsin.' dedi.
'Operasyon neden Cumhuriyet'e yönelik?'
Mahkeme heyeti başkanı Dağ'ın, 'Eğer bir operasyon yapılıyorsa, parası ve gücü olanlar için, niçin Cumhuriyet gazetesi? Ortada bir sürü gazete var, paraya tav olacak, bugün öyle yarın böyle diyen adamlar var. Neden Cumhuriyet gazetesine oluyor. Sizin öngörünüz var mı?' diye sorduğu Zelyut, 'Temsil ettiği tarihi kültürle, Türkiye Cumhuriyeti temel değerlerinin yaşatıldığı bir cephedir. Bu cepheyi FETÖ'nün ele geçirmesi gerekiyordu. Doğrudan olmasa bile dolaylı yoldan. PKK ve FETÖ'nün dolaylı operasyonlarının bir parçası. Oraya yerleştirdiği yazarlarıyla Cumhuriyet değerleri içerisinde bir delik açmak istedi. Onun için FETÖ 21 Mart 2008'de operasyonu başlattı. Nuray Mert, Can Dündar'ın oraya getirilmesiyle, 'işlem bitti' zannettiler. Operasyon İlhan Selçuk'a düşman bir ekip tarafından yapıldı.' cevabını verdi.
Rıza Zelyut, başkan Dağ'ın yazılarından bazı cümleleri okuyup sorması üzerine, 'Cumhuriyet'teki operasyon FETÖ ile PKK'yı besleyen CIA operasyonudur. Benim görüşüm bu yöndedir.' ifadesini kullandı. Yazarları suçlamadığını ancak yazarları o gazeteye getirenlerin sorumlu olduğunu savunan Zelyut, 'Neden Türkiye'nin en iyi gazetecisiyim? Ben iktidarın değil Mustafa Kemal Atatürk'ün yazarıyım. Gök tanrı beni o şekilde toprağa atsın.' dedi.
Sanık avukatlarından Bahri Belen'in, 'Türkiye'nin en iyi gazetecisi olmanıza itirazımız yok. Uğur Mumcu, 'gazeteci belge ve bilgiye göre haber yapar' derdi. MİT tırları haberlerinden söz ettiniz. Aydınlık gazetesinde çıkan haberle ilgili soruşturma açıldı mı? Bu haber Aydınlık'ın FETÖ tarafından ele geçirildiğine dair bir yoruma neden olabilir mi?' diye sorduğu Zelyut, Aydınlık'a da soruşturma açıldığını ancak bu gazetenin FETÖ tarafından ele geçirildiği yorumunun, aradan bir yıl geçtikten, gizlilik kararı verildikten sonra Cumhuriyet'te yayınlanması nedeniyle olamayacağını kaydetti.
Engin: 'Sorumluluk İlhan Selçuk'un sırtında, beni o aldı işe'
Söz alan sanıklardan Aydın Engin ise 'Türkiye'nin en iyi gazetecisiymiş. Bu benim kusurum, bundan sonra dikkatle bakacağım. 'Aydın Engin'i gazeteye kim aldıysa sorumlu odur' dedi. 1992 yılında beni İlhan Selçuk gazeteye aldı ve 1,5 yıl sonra gazetenin yayın müdürü yaptı. 2002 yılında başka bir projeden dolayı ayrıldım. 2014 yılında da yeniden Cumhuriyet'e döndüm. Sorumluluk bütünüyle İlhan Selçuk'un omuzundadır.' diye konuştu.
Tekrar beyanda bulunan Zelyut da 'Beni hiç görmemesini normal karşılıyorum. Eğer bakmasını bilseydi 2007'den itibaren Ergenekon operasyonlarını desteklemek için tam tam çalmazdı. İlk alanın değil son alanın kim olduğunu sormak istedim ben. Kimlerin yol değiştirdiğini bilen bir insanım. Kendisini oraya kim aldıysa operasyonu yapan da odur.' değerlendirmesini yaptı.
'En büyük milliyetçi Fetullah Gülen yazısını baskıya boyun eğerek yazdım'
Avukatların, 1997 yılında kendisine FETÖ'ye ait Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından ödül verilmesini sorduğu Zelyut, ödülü 21 Haziran 2009'da iade etmek istediğini çıktığı bir televizyon kanalında söylediğini dile getirdi.
Avukat Dora Pekin'in, 'Çalıştığınız gazetede 27 Haziran 2011'de, 'En büyük milliyetçi Fetullah Gülen' diye yazmışsınız. Bu ne peki?' sorusunu da yönelttiği Zelyut, 'FETÖ bütün iş adamlarını kuşatmıştı. Yukarıdan gelen baskılarla ben de öyle bir yazı yazdım. Baskıya boyun eğdim. Evet en iyi yazarım. Ondan sonra da devam ettim yazmaya. Çalıştığım gazeteye FETÖ'cüler 2014'te geldi, hakim oldu. İlk çıkardıkları kişi de ben oldum.' dedi.
Duruşma savcısı Hacı Hasan Bölükbaşı, Ahmet Şık, Murat Sabuncu ve Kadri Gürsel'in de arasında olduğu 6 tutuklu sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti. Mahkeme savcının görüşüne karşı sanık ve avukat beyanlarıyla devam etti.
ARA KARAR AÇIKLANDI: KADRİ GÜRSEL'E TAHLİYE
Savcının talebinin ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti tutuklu sanıklar; Ahmet Şık, Murat Sabuncu, Akın Atalay, Emre İper ve Ahmet Kemal Aydoğdu'nun tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Kadri Gürsel'in ise tahliye edilmesine karar verildi.
Mahkeme tahliye taleplerinin değerlendirilmesi için 22.30'a kadar ara verdi. Kadri Gürsel'in ise tahliye edilmesine karar verildi. Mahkeme, sanıklar Ahmet Şık, Murat Sabuncu, Akın Atalay, Emre İper ve Ahmet Kemal Aydoğdu'nun ise tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu'nca hazırlanan iddianamede, 1924'te Atatürk'ün talimatıyla kurulan gazetenin son üç yıllık dönemde özellikle 15 Temmuz darbe teşebbüsüne uzanan süreç ve sonrasında yayın politikası, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu'nda yaşanan değişiklikler ile eş zamanlı olarak 90 yıllık geçmişinin ve kuruluş felsefesinin tam aksi yönde değişime uğradığı ileri sürülüyor. Cumhuriyet gazetesine silahlı terör örgütü FETÖ/PDY tarafından özellikle 2013 yılından itibaren adeta el konulduğu kaydedilen iddianamede, 'Şüpheli Can Dündar'ın gazetenin başına geçmesi ile birlikte gazetenin, amaç ve hedeflerinin dışına çıkarak farklı bir yörüngeye oturduğu belirlenmişti' deniliyor. Gazete bu dönemde adeta FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C terör örgütlerinin savunucusu ve kollayıcısı olduğu belirtilen iddianamede, 'Basın özgürlüğü ve evrensel hukukun sağladığı ağır eleştiri içeren haber ve yorum yapma hakkının çok ötesinde geçmiş, kayıt dışı illegal siyasete zemin hazırlayarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı asimetrik savaş yöntemleriyle hedef tahtası haline getirmek üzere yoğun bir algı operasyonu başlatmıştır' ifadelerine yer veriliyor.
İddianamede, PKK terör örgütü elebaşlarından Cemil Bayık ile Kandil'de yaptığı röportaj, Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı şehit eden teröristlerle telefon görüşmesi yapması ve bu görüşmeyi haberleştirmesi, MİT TIR'ları savcısının cezaevinden gönderdiği yazıyı haberleştirmesi ve sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımları delil gösterilen gazeteci Ahmet Şık'ın 'PKK ve DHKP/C Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmek' suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep ediliyor.
Halen yurtdışında olan Can Dündar ile birlikte Mehmet Murat Sabuncu, Mehmet Kadri Gürsel, Aydın Engin, Bülent Yener ve Günseli Özaltay'ın da 'Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme' suçundan 7,5 yıl 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor. Gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Mehmet Orhan Erinç ve Önder Çelik'in 'Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme' ve 'Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma' suçlarından ayrı ayrı 11,5 yıldan 43 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor. Şüpheliler Bülent Utku, Hacı Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Hikmet Aslan Çetinkaya'nın ise 'Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme' ve 'Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma' suçlarından 9,5 yıldan 29 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları isteniyor.
Şüpheliler Güray Tekinöz ve Turhan Günay'ın 'Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme' ve 'Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma' suçlarından 8,5 yıldan 22 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor. Twitter'daki 'jeansbiri' hesabının sahibi olduğu iddia edilen Ahmet Kemal Aydoğdu'nun da 'Silahlı terör örgütünün yöneticisi olmak' suçundan 15 yıldan 22,5 yıla; firari şüpheli İlhan Tanır'ın 'Silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi talep ediliyor.
Paralel yapı-04 Nisan (2017) 'İstanbul Cumhuriyet Gazetesi Yapılanması 19 sanık' davası
(30 Eylül 2017, 22:17)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: