Aralarında FETÖ çatı davasının firari sanığı Hamdi Akın İpek, annesi Melek İpek ve kardeşi Cafer Tekin İpek'in de bulunduğu; haklarında silahlı 'terör örgütüne üye olmak' ve 'vergi usul kanununa muhalefet etmek' suçlamasıyla dava açılan Koza-İpek çalışanı 45 kişi, ilk kez hakim karşısına çıktı.
23.09.2017 15:54 Aralarında FETÖ çatı davasının firari sanığı Hamdi Akın İpek, annesi Melek İpek ve kardeşi Cafer Tekin İpek'in de bulunduğu; haklarında silahlı 'terör örgütüne üye olmak' ve 'vergi usul kanununa muhalefet etmek' suçlamasıyla dava açılan Koza-İpek çalışanı 45 kişi, ilk kez hakim karşısına çıktı.
20.09.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklardan 11'i, aralarında Melek İpek'in de bulunduğu tutuksuz sanıklar ve avukatları katıldı. Kimlik tespitinin ardından mahkeme başkanı, iddianamenin özetini okudu. İddianamede, sanıklara yönelik suçlamaları hatırlatan mahkeme başkanı, savunması için Cafer Tekin İpek'e söz verdi. Duruşma, hakkında 90 yıla kadar hapis cezası istenen Cafer Tekin İpek'in savunmasıyla devam etti.
Cafer Tekin İpek, şirketlerine yönelik yapılan ilk vergi incelemesinde hiçbir suç unsurunun tespit edilemediğini söyledi. Daha sonra isimsiz ihbar mektubuyla ikinci kez şirkete inceleme başlatıldığını anlatan İpek, "MASAK'a yapılan isimsiz bir ihbarın ardından ikinci bir inceleme başladı. Suç unsuru bulunmadığını bilmesine rağmen soruşturmayı yürüten savcının talimatıyla çok sayıda polisle ikinci kez baskın yapıldı. Sonrasında gerçekdışı, uydurma bilirkişi raporlarıyla dava açıldı" diye konuştu.
Şirkete yönelik bütün tebligatlara yasal çerçevede ve süresinde cevaplar verildiğini, cumhuriyet savcısının tüm talimatlarını yerine getirdiklerini savunan İpek, "Anayasal suçları soruşturmakla görevli cumhuriyet savcısının, halka açık şirketleri resen soruşturma yetkisi yoktur. Savcı beyin resen Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Kanunu'na aykırılıktan soruşturma açma yetkisi de yoktur. Savcıların izlediği yol tamamen suçtur" dedi.
İpek, cumhuriyet savcısının iddialarının, şirkete kayyum atanmasını gerektirecek iddialar olmadığını da sözlerine ekledi.
Haksız yere, 510 gündür tutuklu olduğunu söyleyen sanık İpek, şöyle devam etti:
"Savcı bey bana, 'biz senin hiçbir şeyini bulamadık, sadece ağabeyin firarda olduğu için tutuklamaya sevk ediyorum' dedi ve bu talep üzerine tutuklandım. Ağabeyimin suçu sabit mi, sabit bile olsa suçu bana sirayet eder mi? Bir savcı, 'senin bir şeyin yok, ağabeyin firarda olduğu için tutuklatıyorum' der mi? Buna savcılık sorguma giren 3 avukat, zabıt katibi ve savcı bey şahittir"
Şahsi servetlerinin ve Koza Altın A.Ş.'nin tüm hesaplarının MASAK tarafından incelendiğini ve tek bir şüpheli işlem bulunmadığını savunan İpek, MASAK'ın temiz raporunu cumhuriyet savcısına iletmelerine rağmen tutuklu kalmasana anlam veremediğini dile getirdi.
'ByLock' kullanmadığını, bu programın yüklü olduğu iddia edilen telefonun şirket çalışanlarından ve davanın tutuklu sanığı Hasan Burak Sertcan tarafından kullanıldığını iddia eden İpek, tüm ailesinin cezalandırıldığını ileri sürdü. Annesinin de terör örgütü üyeliği suçlamasıyla yargılandığını belirten sanık İpek, "Benimle ilgili her türlü suçlama yapılabilir. Belki tahliye edileceğim belki edilmeyeceğim. Belki uzun yıllar hapiste yatacağım. Ama böyle bir insana yöneltilen bu suçlama kabul edilemez" dedi.
Savunmasında annesiyle ilgili konuşurken, sesi titreyen İpek, bir süre sonra gözyaşlarını tutamadı. Bu sırada, salonda bulunan Melek İpek'in de bir mendille gözyaşlarını sildiği görüldü.
Mahkeme Başkanı, sanık Cafer Tekin İpek'e FETÖ ile bağlantısı nedeniyle kapatılan 'Kimse Yok mu?' derneğine yaptığı para yardımlarını sordu. Sanık İpek de birçok derneğe ve vakfa yıllar içerisinde, toplamda 25 milyon liraya yakın bağış ve yardımda bulunduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Sayın Cumhurbaşkanımız, ailemizin dostuydu. Cumhurbaşkanımız da televizyondan 'Kimse Yok mu derneği hayırsever bir kurum, herkes yardım yapsın' dedi. Ben, Cumhurbaşkanımızın talimatına uymakla suçlanacaksam evet ben bu yardımı yaptım. Sadece o derneğe de değil birçok derneğe yardımda bulundum"
Sanık İpek, polisin araması sırasında ev ve iş yerinde kendisine ait ele geçirilen dijital verilerde de herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığını söyleyerek, tahliyesini istedi.
İpek, şirketlerine yönelik yapılan ilk vergi incelemesinde hiçbir suç unsurunun tespit edilemediğini, MASAK'a yapılan isimsiz bir ihbarın ardından başlatılan ikinci incelemenin ardından Cumhuriyet savcısının şirketlerine çok sayıda polisle baskında bulunduğunu, baskına gerekçe ihbar mektubundaki iddiaların da soruşturma aşamasında çürütüldüğünü ancak buna rağmen haklarında "gerçek dışı, uydurma" bilirkişi raporunun ardından dava açıldığını, şirketlerine kayyum atandığını öne sürdü.
Kayyumların göreve başlamasına müteakip yurtdışından Türkiye'ye döndüğünü, bütün tebligatlara yasal çerçevede ve süresinde cevaplar verildiğini, Cumhuriyet savcısının tüm talimatlarını yerine getirdiklerini savunan Cafer Tekin İpek, "Anayasal suçları soruşturmakla görevli Cumhuriyet savcısının, halka açık şirketleri resen soruşturma yetkisi yoktur. Savcı Beyin resen Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Kanunu'na aykırılıktan soruşturma açma yetkisi de yoktur. Savcıların izlediği yol tamamen suçtur." dedi.
Sanık İpek, SPK'nın ve Cumhuriyet savcısının iddialarının, şirketlerine kayyum atanmasını gerektirecek iddialar olmadığını, sadece şirket hissedarlarını ilgilendiren meseleler olduğunu iddia etti.
ByLock kullandığı iddiasını da reddeden sanık İpek, iddianamede ByLock tespit edilen numaranın şirket çalışanlarından ve bu davanın sanıklarından Hasan Burak Sertcan tarafından kullanıldığını, diğer numara ve IMEI numaralarının da kendisine ait olmadığını öne sürdü. İpek, sanık Sertcan'ın da ifadesinde numarayı kendisinin kullandığını kabul ettiğini, bu konuda Cumhuriyet savcısına gerekli bilgi ve belgelerin verildiğini, buna rağmen iddianamede ByLock kullanmakla suçlanmasına anlam veremediğini söyledi.
Sanık Cafer Tekin İpek, "Savcı Bey bana, 'Biz senin hiçbir şeyini bulamadık, sadece abin firarda olduğu için tutuklamaya sevk ediyorum.' dedi ve bu talep üzerine tutuklandım. Abimin suçu sabit mi, abimin suçu bana sirayet eder mi? Bir savcı, 'Senin bir şeyin yok, abin firarda olduğu için tutuklatıyorum.' der mi? Buna savcılık sorguma giren 3 avukat, zabıt katibi ve Savcı Bey şahittir." diye konuştu.
SPK'nın, şirketin genel kurul kararlarını uyguladığı için kendisi hakkında suç duyurusunda bulunduğunu ifade eden İpek, şirketlerinin genel kurul kararlarının aleyhine açılmış tek bir dava olmadığını, yönetim kurulu üyeleri olarak genel kurul kararlarını uygulamamanın asıl suç olacağını kaydetti. Şirketlerinin genel kurullarında aldıkları tüm kararları SPK'ya ve uluslararası bağımsız denetim kurullarına bildirdiklerini ve gazetelerde yayınlattıklarını ifade eden İpek, 25 genel kurul toplantısı yapıldığını, bunlara ilişkin hiçbir dava açılmadığını belirtti.
Şahsi servetlerinin ve Koza Altın A.Ş'nin tüm hesaplarının MASAK tarafından incelendiğini, tek bir şüpheli işlem bulunmadığını savunan İpek, "MASAK'ın temiz raporunu Cumhuriyet savcısına vermemize rağmen tutuklanmamı anlayamıyorum." dedi.
Sanık Cafer Tekin İpek, 510 gündür tutuklu bulunduğunu, şirketlerine baskın yapılması üzerine yurtdışından Türkiye'ye döndüğünü, kaçma ve delilleri karartma ihtimali bulunmadığını öne sürerek, tahliyesini ve beraatini talep etti.
Mahkeme Başkanı, sanık İpek'e, FETÖ ile bağlantısı nedeniyle kapatılan "Kimse Yok Mu?" derneğine yaptığı para yardımlarını sordu. Sanık İpek de birçok derneğe ve vakfa yıllar içerisinde, toplamda 25 milyon liraya yakın bağış ve yardımda bulunduğunu belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanımız, ailemizin dostuydu. Cumhurbaşkanımız da televizyondan 'Kimse Yok mu derneği hayırsever bir kurum, herkes yardım yapsın.' dedi. Ben, Cumhurbaşkanımızın talimatına uymakla suçlanacaksam evet ben bu yardımı yaptım. Sadece o derneğe de değil birçok derneğe yardımda bulundum." diye konuştu.
Sanık İpek'in savunmasının ardından Koza Holding'in avukatı Serhat Tuğral, Holding adına davaya müdahillik talebinde bulundu.
Mahkeme Başkanı, "özel belgede sahtecilik ve güveni kötüye kullanma" suçlarından zarar görme ihtimalini dikkate alarak Koza Holding A.Ş'nin davaya müdahillik talebinin kabulüne karar verildiğini açıkladı.
Sanık eski İpek Medya Grup Yönetim Kurulu üyesi Şaban Yörüklü savunmasında, Koza İpek Holding'de 35 yıl maaşlı çalıştığını, şirketin medya sektörüne girerek gazete ve televizyonları satın almasının ardından, bu şirkete atandığını anlattı.
Yörüklü, şirketin medya ayağının yönetiminde yer almasına karşın gazete ve televizyonlarda yayın ve haberlerden sorumlu olmadığını, haber yayın politikası, işe alımlar, köşe yazılarıyla ilgisinin bulunmadığını iddia etti.
Kanaltürk'ün satın alınmasından sonra eski RTÜK Başkanı Fatih Karaca'nın Medya Grup Başkanlığı görevine getirildiğini, işe alımların Karaca tarafından yapıldığını ifade eden Yörüklü, "Yapılan yayınlar, haberler, köşe yazılarıyla hiçbir ilgim ve yetkim yoktur, bunlarla ilgili talimatım da olmamıştır." dedi.
Örgütün gizli haberleşme sistemi ByLock kullanıcısı olmadığının iddianamede yer aldığını, buna rağmen FETÖ üyeliğiyle suçlandığını savunan Yörüklü, "Silahlı terör örgütü üyesi değilim, yasa dışı hiçbir şeye imza atmadım. Devletimize, milletimize savaş açan hainlerin en ağır şekilde cezalandırılmasın istiyorum." diye konuştu.
Esas sorumluların yurt dışına kaçtığını, FETÖ ile bir bağının bulunmadığını ileri süren Şaban Yörüklü, Bank Asya'ya talimatla para yatırmadığının da belgelendiğini savunarak, tahliyesine karar verilmesini istedi.
Mahkeme Başkanının, "Bu medya kuruluşları kapatılana kadar ısrarla yayın yaptılar, sen de etkili bir pozisyondasın, yayınlara müdahale edemedin mi ya da görevi bıraksaydın. Devlete karşı yayınlar vardı, bas bas bağırdığını izliyorsun, neden bırakmadın?" sorusu üzerine Yörüklü, "Bu yayınların bazıları için, hatta HDP'lileri falan çıkardılar bir ara, 'Neden çıkarıyorsunuz?' dedim, 'Bu yayın politikası, sen karışma' dediler. Ben ne yapabilirdim." dedi.
Bank Asya'daki hesabının hatırlatılması üzerine de Yörüklü, iki çocuğunun okuduğu Samanyolu Koleji'nin taksitlerini yatırmak için bu hesabı 2001'de açtırdığını, hesabın şu anda aktif olmadığını belirtti.
Sanık eski polis Osman Aykaç ise Koza-İpek Holding ile alakasının bulunmadığını, sanıklardan şirketin eski Satın Alma Müdürü Ali Kılıçarslan'ın teyzesinin oğlu olduğunu belirtti. Kılıçarslan ile yaptığı mail yazışmalarının iddianamede delil olarak yer aldığını ifade eden Yörüklü, bunların akrabalık bağları kapsamındaki yazışmalar olduğunu savundu.
"ByLock" kullanıcısı olduğu iddialarını reddeden sanık Aykaç, programın iPhone marka telefonlara indirilemediğini savundu. Mahkeme Başkanı ise "Yüklenebiliyor, bir program var, kurulduğunda her türlü programı indirebiliyorsunuz." dedi.
Gazeteci sanıklar savunma yaptı
Sanıklardan gazeteci Hasan Bozkurt da hakkındaki iddiaları reddetti. Bank Asya'ya örgütün talimatı doğrultusunda para yatırmadığını, bu bankada 2008'de açılmış maaş hesabı bulunduğunu ileri süren Bozkurt, ByLock kullanıcısı olduğu iddiasını da kabul etmedi.
ByLock kayıtları okunan Bozkurt, Bugün gazetesinde ortak internet kullanıldığını, IP çakışması sebebiyle kendi hattında da ByLock çıkmış olabileceğini savundu.
FETÖ mensuplarıyla HTS kayıtları da sorulan Bozkurt, gazetecilik faaliyeti kapsamında bu kişilerle görüşmüş olabileceğini ileri sürdü.
Bozkurt, 12 yıllık gazetecilik hayatındaki mesleki görüşmelerinin suç kabul edilmesini reddettiğini belirtti.
Sanıklardan gazeteci Hasan Önal da terör örgütü mensuplarıyla HTS kaydı bulunduğu yönündeki iddiaları reddetti. Önal, mesleği gereği haber yapmak nedeniyle bu kişileri aramış olabileceğini iddia etti.
ByLock kullandığı iddiasını da reddeden Önal, kullandığı hattı daha önce çalıştığı kurumdan aldığını, kendisinden önce hattı kullananların ByLock yüklemiş olabileceğini ifade etti.
FETÖ'nün yayın kuruluşlarından kapatılan Zaman ve Bugün gazetelerinde muhabir olarak çalışan sanık Metin Arslan da savunmasında, silahlı terör örgütü üyeliği suçlamasını kabul etmediğini belirterek, sadece gazetecilik mesleğini icra ettiğini bildirdi.
Arslan, "Vatanını, milletini seven bir kişiyim. Türkiye'yi bölmek, parçalamak isteyen, demokrasiye ve seçilmiş hükümete darbe teşebbüsünde bulunan tüm terör örgütlerini lanetliyorum." dedi.
Koza Holding'in medya kuruluşu Bugün gazetesinde yaklaşık 2,5 yıl çalıştığını, gazeteye atanan kayyum tarafından işten çıkartıldığını ve bu kurumda sadece ekmek parası için çalıştığını ifade eden Arslan, FETÖ/PDY üyesi olmadığını, çalışma süresince de hiçbir örgütle bağlantısı bulunmadığını savundu.
Hakkındaki ByLock kullanıcısı olduğu iddialarını da reddeden Arslan, "ByLock isimli programın varlığından 15 Temmuz'dan sonra haberdar oldum. Ben bu programı telefonuma yüklemedim. Tek bir telefonum oldu, onu da ikinci el satın almıştım." diye konuştu.
FETÖ çatı davasının bazı sanıklarıyla yaptığı tespit edilen telefon görüşmelerini de gazeteci olması nedeniyle birçok kişiyle görüşmesinin olağan olduğu şeklinde açıklayan Arslan, FETÖ sanığı avukat Abdülkadir Aksoy ile Zaman gazetesinde çalıştığı dönemde hakkında açılan basın davalarını takip etmesi için verdiği vekalet nedeniyle görüştüğünü öne sürdü.
İddianamede, HTS kayıtlarına göre görüştüğü belirlenen, FETÖ'nün emniyet imamı olduğu belirtilen Osman Hilmi Özdil'i de tanımadığını, bu kişiyle bir görüşme yapmadığını ifade eden sanık Metin Arslan, "Aracımın trafik sigortasını yaptırmak için sigorta şirketinin yetkilileriyle görüşmüştüm. Özdil'in de sigortacılık yaptığını basından öğrendim. Belki sigorta için görüştüğüm kişi bu Özdil olabilir. Ayrıca Özdil'i kendisi hakkında basında çıkan iddiaları sormak için gazetecilik amacıyla aramış da olabilirim." ifadesini kullandı.
Sanık Arslan'ın savunmasının ardından Mahkeme Başkanı, Arslan'ın da dahil olduğu iddia edilen "ByLock" gruplarını saydı. Mahkeme Başkanı, Arslan'ın, farklı FETÖ davalarında sanık olarak yargılanan gazeteciler Cevheri Güven, Hasan Bozkurt, Kazım Canlan, Ayşegül Sağır ve Tahir Alperen ile bir grupta yazıştığını, bazı avukatlarla da farklı gruplarda görüşmeler yaptığını belirtti. Sanık Metin Arslan, bu iddiaları da reddetti.
21.09.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Eski Koza Holding yöneticisi Hamdi Akın İpek, kardeşi Cafer Tekin İpek ile annesi Melek İpek'in de aralarında bulunduğu 45 sanık hakkında açılan Koza-İpek Holding davasında ara karar açıklandı. Mahkeme heyeti, 3 tutuklu sanığın tahliyesine karar vererek, firari sanık Hamdi Akın İpek hakkında yakalama kararı çıkarılmasına hükmetti.
Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) finans sağladığı iddia edilen Koza-İpek Holding bünyesindeki 22 şirkete yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, aralarında eski Koza Holding yöneticisi Hamdi Akın İpek, kardeşi Cafer Tekin İpek ile annesi Melek İpek'in de aralarında bulunduğu 45 sanığın yargılandığı davanın ikinci celsesi tamamlandı. Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, sanık yakınları ve taraf avukatları katıldı. Bazı sanıkların savunması alınırken, davanın görülmesi için belirlenen sürenin tamamlanması nedeniyle beyanların alınmasına geçildi. Beyanları alınan sanık avukatları, müvekkillerinin tahliyesini talep etti.
Duruşmaya verilen aranın ardından Mahkeme Heyeti, dinlenemeyen tutuksuz sanıkların savunmalarının daha sonraki duruşmada alınmasına karar verdi.
Duruşma savcısından sanıkların durumuna ilişkin beyanları soruldu. Savcı, sanıklardan Ebru İpek'in yurt dışına çıkış yasağının kaldırılması talebinin kuvvetli suç şüphesi bulunduğundan reddine, Akın İpek hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına, savunması alınan tutuklu sanıkların isnat edilen suçun mahiyeti, mevcut delil durumu ve kuvvetli suç şüphesi nedenleriyle tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi.
Duruşmada, sanık avukatlarının tahliye taleplerine ilişkin beyanlarının alınmasının ardından Mahkeme Heyeti, ara kararları açıkladı.
Ara karar
Heyet, tutuksuz sanıklar Ebru İpek ile sanık Özlem Özdemir'in, yurt dışına çıkış yasaklarının kaldırılmasına, savunması alınmayan sanıkların bir sonraki duruşmada savunmalarının alınmasına, tanıkların 14 Aralık 2017'de yapılacak duruşmada dinlenilmesine karar verdi.
Savunması alınamayan firari sanık Akın İpek hakkında, savunması alınması amacıyla yakalama emri çıkarılmasına karar veren heyet, tutuklu sanıklar Beytullah Ablak, Naci· Bolat, Umut Gümüşkaya'nın, adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına hükmetti.
Duruşmalara, 12, 13, 14 Aralık'ta de devam edilecek.
İDDİANAME
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, FETÖ çatı davasının firari sanığı, eski Koza Holdingin yöneticisi Hamdi Akın İpek ile annesi Melek İpek'in de aralarında bulunduğu 45 sanığın, "silahlı terör örgütüne üye olmak", "vergi usul kanununa muhalefet", "güveni kötüye kullanmak" "özel belgede sahtecilik" ve "ruhsatsız silah bulundurmak" suçlarından cezalandırılmaları talep ediliyor. İddianamede, Hamdi Akın İpek hakkında 77 yıl, kardeşi Cafer Tekin İpek hakkında 90 yıl hapis cezası, diğer sanıkların ise 10 yıl ile 30 yıl arasında değişen cezalara çarptırılması isteniyor.
Sanıkların isimleri şöyle:
"Hamdi Akın İpek, Cafer Tekin İpek, Melek İpek, Pelin Zenginer, Osman Zenginer, Nevin İpek, Ebru İpek, Harun Ekinci, Şaban Yörüklü, Ali Serdar Hasırcıoğlu, Hasan Burak Sertcan, Ayhan Yurttaş, İsmet Sivrioğlu, Özlem Özdemir, Fikret Şayan, Hüseyin Erdem, Selim Elmasoğlu, Mahir Şermet, Orhan Selçuk Hasırcıoğlu, Osman Aykaç, Serkan Karabulut, Hasan Bozkurt, Hasan Önal, Metin Arslan, Ali Kılıçarslan, Beytullah Ablak, Naci Bolat, Umut Gümüşkaya, Davut Karaman, Erkan Dursun, Hasan Varan, Hüsamettin Altıntaş, İ.H.T., Mevlüt Korkmaz, Oytun Ünal, Sinan Özden, Şevket Murat Aras, Ümit Arı, Zeki Baran Yenigül, Zeki Emre Özkişi, Selçuk Karataş, Ahmet Haşim Kaya, Beyazıt Bacak, Önder Deligöz, Şaban Aksöyek."
Paralel yapı-18 Haziran (2017) 'Ankara 45 sanık Koza-İpek Holding/Örgüte finansal destek 45 sanık' davası
(23 Eylül 2017, 15:54)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: