Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında 4. Kolordu ve 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 216'sı tutuklu, 268 kişinin yargılandığı davaya devam edildi.
16.09.2017 15:18 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında 4. Kolordu ve 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 216'sı tutuklu, 268 kişinin yargılandığı davaya devam edildi.
12.09.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Tutuksuz sanık er F.T, Ankara'da vatani görevini yaparken 15 Temmuz gecesi kandırılarak, hiçbir şey bilmeden kendilerinin dışarı çıkarıldığını söyledi.
Kimseye hiçbir şekilde zarar vermediğini savunan F.T, 'Darbenin ne olduğunu bilmiyordum. Kanunsuz hiçbir emre uymadım. Beraatimi talep ediyorum.' dedi.
Tutuksuz sanık er V.İ. de darbe girişimi akşamı içtima alanında toplandıktan sonra araçlara bindirildikleri ve bilmedikleri bir yere götürüldüklerini öne sürdü. Sanıklardan eski üsteğmen Ümit Acar'ın elindeki silahla ateş ettiği sırada sanık er M.B'nin yaralandığını belirten V.İ. beraatini istedi.
Sanık erlerden İ.U. ise 30 günlük asker olduğunu ve o gün nöbet tuttuğunu kaydetti. Akşam tam teçhizat içtimaya katılmalarının söylendiğini aktaran İ.U, 'Ejder yarbay, 'Terör saldırısı var, güvenlik önlemi almaya gidiyoruz.' dedi. Ankara Emniyetinin önüne gittiğimizde halkın tepkisini gördüm. Kesinlikle halkıma ateş etmedim. Beraatime karar verilmesini talep ediyorum.' ifadelerini kullandı.
Tutuksuz sanık B.C. de 15 Temmuz akşamı alarm verilmesi üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğü binasının bulunduğu bölgeye götürüldüklerini bildirdi. Birlikten çıkarılırken terör saldırısı olduğunun söylendiğini dile getiren B.C, yaşadıklarını şöyle anlattı:
'Ankara Emniyetin önünde gelmiştik. Bazı askeri araçlar TOMA'lara ateş etti yolu açmak için. Ejder Yıldırım da uçaksavarlarla atış emri verdi, daha sonra hava desteği istedi, 10 dakika sonra da hava saldırısı oldu. Daha sonra binaya girdik. İçerde kimse yoktu. Yarım saat kadar bekledikten sonra oraya gelen polislere teslim olduk. Uzman çavuş Abdullah Çelen HK-33 ve uçaksavarla emniyet binasına ateş etti. Atış emrini yarbay Ejder Yıldırım verdi.'
'Rütbeliler bizi bırakıp gitti'
Tutuksuz sanık er M.Y. ise 15 Temmuz gecesi alarm verilmesi üzerine silah alarak içtima alanına gittiklerini söyledi.
Sanıklardan eski kurmay yarbay Ejder Yıldırım'ın içtima alanına gelerek herkese mühimmat dağıtılması emrini verdiğini iddia eden M.Y, 'Saat 22.00 civarı nizamiyeden çıktık. 15 dakika gittikten sonra silah sesleri gelmeye başladı. Ardından uçak sesleri geldi ve F-16 bomba attı. Gelen polislere teslim olduk. Bana kimse ateş etme emri vermedi.' diye konuştu.
Sanık er Ç.O. da 15 Temmuz'da 'Tatbikat var.' denilerek kışladan çıkarıldıklarını savundu. ZPT'lere bindirilerek yola çıkarıldıklarını ve yarım saat gittikten sonra bir köprüde durduklarını ileri süren Ç.O, 'Ümit Acar ZPT'nin içinden havaya ateş etti. Daha sonra erlerin silahlarını da alarak ateş etti. Ümit Acar bize de 'Ateş edin.' diye emir verdi ama biz ateş etmedik. Ardından rütbeli askerler bir araca binip gittiler. Bir uzman çavuşla erler orada kaldık.' şeklindeki iddialarını paylaştı.
Sanıklardan er İ.M. ise darbe girişiminden önce er olarak vatani görevini yaptığını, 15 Temmuz'da da akşam nöbeti olduğunu bildirdi.
Nöbetten koğuşa geldikten kısa süre sonra alarm verildiğini ve Genelkurmay Başkanlığına saldırı olduğunun söylendiğini belirten İ.M, 'Genelkurmay'a saldırı olduğu söylenerek birlikten dışarı çıktık, bir süre sonra bir köprü üzerinde durduk. Daha sonra da çatışma çıktı. Er M.B'nin vurulduğunu gördüm ancak kalabalık olduğu için kimin vurduğunu görmedim. Vatandaş çatışmanın içine gitmesin diye ben, uzman çavuş Tarık Kaya ve diğer erler havaya ateş ettik. Kaya'nın vatandaşlara doğru ateş ettiğini gördüm, bir vatandaşı kulağından vurdu. Soruşturma aşamasında İdris Başkaya ismini vermişsem de uzman çavuş Savaş Kurnaz yanımıza gelerek, 'Yere yatın, siper alın. Gerekirse vurun.' dedi. Kurnaz, ZPT ile halkı ezmeye çalıştı. Kurnaz'ın herhangi bir kimseyi ezdiğini ya da vurduğunu görmedim.' ifadelerini kullandı.
Darbe girişiminden habersiz olduğunu ve kanunsuz bir emri yerine getirmediğini öne süren İ.M, beraat talebinde bulundu.?
Sanık eski uzman çavuş Mehmet Nahırcıoğlu da 2002'de uzman çavuş olarak göreve başladığını anlattı.
Güneydoğu'da uzun yıllar terör örgütüne karşı görev aldığını vurgulayan Nahırcıoğlu, şunları kaydetti:
'15 Temmuz'da kandırıldım, bir saat olayların içinde kaldım diye şimdi vatan haini olarak yargılanıyorum. 15 Temmuz gecesi vatan hainleri, 'Terör saldırısı var.' diyerek bizi kandırdılar. Vatan haini komutanların bizi kandırması sonucu şu an cezaevindeyim. Beni bu olayın içine atan sıralı vatan haini komutanlardan şikayetçiyim. Tugay komutanı da beyanlarında darbe girişimini öğrendiğini söylüyor ama bir türlü birliğe gelemiyor. Bu olayların içine bilerek ve isteyerek katılmadım.'
Duruşmaya, yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
13.09.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Sanık savunmalarıyla devam eden duruşmada tutuksuz sanıklardan er H.A, 15 Temmuz 2016'da akşam saatlerinde alarm verildiği ve sanıklardan eski üsteğmen Mustafa Fidan'ın kendilerine, herkesin silahlarını alarak tam teçhizatlı, içtima alanlarına gelmelerini söylediğini belirtti.
Fidan'ın 'araçlara uçaksavarların takılmasını' emrettiğini öne süren H.A, 'Yarbay Ejder Yıldırım'ın garajlar bölgesinde elindeki bir kağıtla rütbelilere bir şeyler anlattığını ve Üsteğmen Ümit Acar'ın mühimmat getirerek rütbelilere mühimmat dağıttığını gördüm. Ankara Emniyet Müdürlüğü önüne geldiğimizde ateş sesleri duydum. Üsteğmen Ali Görmez, Emniyet otoparkında bulunduğumuz sırada bizim araca geldi. Aracın üst kapağından bakarken boğazından vurularak aracın içine düştü.' diye konuştu.
Sanıklardan eski yarbay Ejder Yıldırım ve eski uzman çavuş Caner Kaynar'ın yaralı olarak araca geldiğini iddia eden H.A, 'Yıldırım ve Kaynar bize, kendilerini GATA'ya götürmemizi istediler. Yaralıları GATA'ya götürüp orada beklemeye başladık. GATA'dayken rütbeliler bizi alıp Merkez Komutanlığı'na götürdü. Olaylara karışmadım. Beraatımı talep ediyorum.' ifadelerini kullandı.
Savunması için söz verilen tutuksuz sanıklardan B.A, darbe girişimi öncesi er olarak görev yaptığını ve tatbikat olduğu gerekçesiyle kışladan çıkarıldıklarını ileri sürdü. Emniyete gittiklerini bilmediğini ve neler olduğunu sorduğu komutanlarının da durumdan haberdar olmadığını savunan sanık B.A, 'Emniyetin oraya gittiğimizde yol kapanmıştı. Bir süre sonra çatışmanın içinde kaldık. Teslim olmadan önce Ejder Yıldırım yarbayın bir bayana ateş ettiğini gördüm. Üsteğmen Ali Görmez de bize atış emri verdi. Görmez, bize polise desteğe gittiğimizi söyledi. Ancak ben çevrede vatandaşların olduğunu görünce emri yerine getirmedim.' ifadelerini kullandı.
Buzdolabı çizildiği için canı sıkkınmış
Eski binbaşı Nadir Ceylan, savunmasında olay gecesi alarm verilmesi üzerine birliğine gittiğini anlattı. Nizamiyeden kimliğini göstererek içeri girdiğini ve nizamiye nöbetçisi subayın söylemesi üzerine tugay karargahına yöneldiğini ifade eden Ceylan, 'Karargaha doğru giderken yolda kurmay başkanının olduğu yere gittim. Başı kalabalıktı, benimle pek ilgilenmedi. Hatta azarladı, soru dahi soramadım. Zaten canım sıkkındı. Evde eşim ve çocuklar yeni aldığım buzdolabını yerine almak için biraz uğraşmışlar, buzdolabının bazı yerleri çizilmişti. Ben de nizamiyedeki askeri araçlardan birine el kaldırarak durdurdum, bindim ve gittik.' ifadelerini kullandı.
Kışladan çıktıktan sonra yolda giderken vatandaşlardan darbe girişimini öğrendiğini öne süren sanık Ceylan, kışlaya geri dönmek istediğini ancak halkın zarar görmemesi için beklemeye başladığını ifade etti. Ceylan, yaşananların darbe girişimi olduğunu öğrendikten sonra da direnmeden polise teslim olduğunu iddia etti.
Savunma yapan tutuksuz er M.T. ve F.C. de suçlamaları kabul etmeyerek beraat talebinde bulundu.
14.09.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Savunma yapan eski uzman çavuş İbrahim Yokuş, dönemin bölük komutanı Yüzbaşı Erdan Kaya Erdoğan'ın Genelkurmay Başkanlığına saldırı düzenlendiğini belirterek, emniyet birimleriyle koordineli bir şekilde yol güvenliğini sağlamak için Sıhhiye tarafında gitmeleri yönünde kendilerine emir verdiğini dile getirdi.
Araçlarından kimseye ateş açılmadığını iddia eden Yokuş, 'Dikimevi civarında trafik durdu ve biz de durduk. Kimseye silah tutmadım, kimseye ateş etmedim. Tüm gelişmeler iradem dışında gelişmiştir. Durumu anlayınca teslim oldum. Sivillere ateş açan araçlar bellidir. Aleyhimdeki bir sivili vurduğuma ilişkin beyanı kabul etmiyorum. Ben silah sesini duydum ancak ateş edeni görmedim.' dedi.
Yokuş, darbe girişimi olduğunu araçlarının yanına gelen vatandaşlardan öğrendiğini öne sürerek, savunmasını şöyle sürdürdü:
'Darbe olduğunu öğrendiğim saati net olarak hatırlayamıyorum. Ben aracın sürücüsü olduğum için telefonuma bakamadım. Kışladan çıkarken bize darbeden bahsedilmedi. Olay esnasında barikat görmedim, halkı gördüm. Benim burada olmama neden olan hayatımdan 14 ayı çalan, yanlış, yalan aleyhimde ifade veren herkesten şikayetçiyim.'
'Darbe girişimini vatandaştan öğrendim'
Sanık eski uzman çavuş Şinasi Durcan da 2002'de uzman çavuş olarak göreve başladığını, çeşitli illerde görev yaptıktan sonra 3 Ağustos 2015'te Ankara 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına atandığını anlattı. Durcan, 15 Temmuz saat 16.30'da bölük komutanının cumartesi yada pazar günü Kolluk Kuvvetlerinin Toplumsal Olaylarda Desteklenme Timi (KOKTOD) tatbikatı olabileceğini söylediğini dile getirdi.
Olayın yaşandığı akşam saatlerinde alarm verildiğini ve birliğe çağırıldığını belirten Durcan, şunları söyledi:
'Birlikten arandıktan sonra 22.30'da İbrahim Yokuş ile kışlaya gittik. Bölük komutanı Kaya, 'Üzerinizi değiştirin, silahlarınızı alın, garajlar bölgesine geçin.' dedi. Garajlar bölgesine gittiğimizde KOKTOD kapsamında yapılan bu faaliyetler bana anormal gelmedi. Uzman çavuş Yokuş, 'Genelkurmay'a saldırı olmuş, Genelkurmay Başkanı alıkonulmuş. Oraya desteğe gideceğiz.' dedi. Bunları kimin söylediğini sorduğumda bölük komutanının söylediğini ve Dikimevi'nde polislere destek vereceğimizi söyledi. Ardından 10 tane Zırhlı Muharebe Aracı (ZMA) mühimmatı aldık ve kışladan çıktık.'
Dikimevi'nde trafiğin durması üzerine darbe girişimini vatandaşlardan öğrendiğini ifade eden Durcan, polisi arayarak kendilerini teslim almaları çağrısı yaptığını öne sürdü.
Durcan, 15 Temmuz'da göreve giden rütbeli personelin sorumlu davranmadıklarını ve alt rütbedeki askerleri olayların dışında tutmak için bir girişimde bulunmadıklarını belirterek, 'CIA destekli, din tüccarı Fetullah Gülen'in arkasına takılmış olanlar, spor salonlarında çıplak bırakıldıklarından şikayet etmesin. Hak ettikleri muamele, akan şehit kanlarının bir damlasına bile eşit değildir.' ifadelerini kullandı.
FETÖ üyesi olmadığını ve suçsuz olduğunu ileri süren Durcan, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Sanık eski uzman erbaş Ali Altıntaş, dönemin bölük komutanı Erdan Kaya Erdoğan'ın kendilerine, 'Genelkurmay Başkanlığına saldırı var, çevre ve yol güvenliğini sağlayacaksınız' dediğini, kendilerinin de bu emir üzerine Kızılay'a gittiklerini söyledi.
Kızılay'da bir tankın 2 aracı ezdiğine tanık olduğunu ifade eden Altıntaş, şöyle konuştu:
'Daha sonra halk bizim aracımıza taş atmaya başladı. Biz çok şaşırdık, bir anlam veremedik. Daha sonra Kızılay kavşaktan dönmeye çalışırken araç palet attı. Bölük komutanı Erdoğan'ı aradım 12.30'da. 'Halk bizi taşlıyor, bir arkadaş yaralandı.' dedim. Erdoğan, bize 'Yapılan iş kanunsuz, geri dönün.' dedi. Daha sonra bölük komutanımızı polisle görüştürdük. Polis, 'Yaptığınız kanunsuz, darbe yapıyorsunuz' dedi. Ben o anda darbe olduğunu anladım. Erdoğan, bize 'Silahlarınızı verin, polise teslim olun' dedi. Aracın kapısını açtık. O arada bize taş ve demir parçaları atmaya devam ettiler ve birkaç arkadaşımız daha yaralandı. Halka bizim er ve erbaş olduğumuzu, kandırıldığımızı anlattık. Vatandaşlar daha sonra bize su ve sigara verdi.'
'Önümüzdeki tanklar araçları ezerek ilerliyordu'
Eski uzman çavuş İbrahim Pehlivan da olay günü saat 14.30'da bölük komutanı Erdan Kaya Erdoğan'ın kendisini odasına çağırarak hafta sonu KOKTOD tatbikatı yapılabileceğini söylediğini bildirdi.
Bölükteki amirleri tarafından 15 Temmuz akşamı arandığını ve kışlaya gelmesi yönünde emir verildiğini belirten Pehlivan, şunları anlattı:
'Şahsi arabamla kışlaya geldiğimde askeri araçlar garajdan çıkmıştı. Bölük Komutanı Erdoğan, Genelkurmay'a saldırı olduğunu, Kızılay bölgesinde emniyet güçleriyle tıkama görevi yapacağımızı söyledi. Önümüzdeki tanklar araçları ezerek ilerliyordu. Neler olduğunu anlayamadım. Daha sonra bizim aracımıza da vatandaşlar taş atmaya başladı. Bir vatandaş tankın önüne yattı. Tanktaki asker vatandaşı kaldırdı, yola devam ettik. Başbakanlığın önünden geçerken araca ateş edildi. Gece 01.30-02.00 civarı kışlaya geri döndük.'
Ertesi gün aldığı emir üzerine ikinci kalkışma söylentilerinden ötürü askeri araçların akülerini söktüğünü ve 4 gün boyunca dışarıda kalan askeri araçları kışlaya getirdiğini ifade eden sanık Pehlivan, darbe girişiminden haberdar olmadığını ve suçlamaları kabul etmediğini beyan ederek tahliye talebinde bulundu.
Sanıklardan eski yüzbaşı Erdan Kaya Erdoğan, 2002'de yedek subay olarak askere alındığını ve 2004'te girdiği subaylık sınavını kazanarak Kara Kuvvetlerinde çalışmaya başladığını ifade etti.
Yurdun farklı bölgelerinde bölücü terör örgütü PKK'ya karşı mücadele verdiğini anlatan sanık Erdoğan, 'Şahsımın FETÖ ile alakası olmamıştır. ByLock programını kullanmadım. Çocuklarım FETÖ'nün okul ve dershanelerinde değil devlet okullarında okumaktadır. FETÖ mensuplarınca yapılan hiçbir toplantıya da katılmadım.' dedi. Erdoğan, hakkındaki 'terör örgütü üyeliği' iddiasını kabul etmediğini söyledi.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'dan iki gün önce tabur komutanı yarbay Ertuğrul Terzi'nin kendisinden çalışır vaziyetteki araç ve personel listesini istediğini dile getiren sanık Erdoğan, darbe girişiminde de Terzi'nin emirlerini uyguladığını aktardı.
Genelkurmay'a saldırı olduğu gerekçesiyle kışladan dışarı çıktıklarını, darbeden haberdar olmadığını savunan Erdoğan, 'Dışarı çıkan ben ve personelim gerçekleri öğrendikten sonra kışlamıza geri döndük. Kamera kayıtlarına bakılırsa bizim intikalden başka bir şey yapmadığımız da görülecektir. Darbe gayretinde olan biri önüne geleni ezer geçer. Hain darbe girişiminin başarılı olmamasının iki sebebi var. Bunlardan birincisi halkımızın göstermiş olduğu çaba, ikincisi ise kandırılarak dışarı çıkarılan ve hiçbir olaya karışmadan birliğine dönen askerlerdir.' diye konuştu.
28. Mekanize Piyade Tugayındaki darbeye ilişkin faaliyetler içinde kimlerin olduğu sorulan sanık Erdoğan, sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinden eski tabur komutanı Terzi ve firari sanık eski tuğgeneral Ali Kalyoncu'nun o gece yaşananlardan sorumlu olduğunu bildirdi.
Erdoğan, ayrıca FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'den de şikayetçi olduğunu dile getirdi.
'Darbe olduğunu polislerden öğrendik'
Savunma yapan eski uzman çavuş Şaban Kurban da hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, 'Darbe girişimi başlamadan önce evimdeyken alarm verilmesi üzerine 22.00 sıralarında birliğe gittim. Genelkurmay'a saldırı olduğu söylenerek Sıhhiye'ye gönderildik.' dedi.
Sanık Kurban, Sıhhiye'ye geldikten sonra yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
'Sıhhiye'ye geldiğimizde öndeki araç durduğu için biz de durduk. Vatandaşlar bize tepki göstermeye başladı, ardından da bir polis aracın kulesinden içeri ateş etti. Hiçbir şekilde vatandaşlara mukavemet göstermedik. Ne ben ne de aracımdaki personel ateş etmedi. Aracın içinde beklemeye başladık. Darbe olduğunu polislerden öğrendik, polise teslim olmak için kapıları açtık ve emniyete götürüldük.'
Darbe girişiminden önceden haberdar olmadığını ve mağdur olduğunu öne süren sanık Kurban, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Sanık eski uzman erbaş Mehmet Nur Korkmaz da 15 Temmuz akşamı hafta sonu eğitimi olacağının söylendiğini ve göreve çağırılabileceklerinin belirtildiğini anlatarak, 22.30'da alarm verilmesi üzerine kışlaya geldiğini aktardı.
Kendilerine Sıhhiye'deki emniyet güçlerine takviye olmaları görevinin verildiğini öne süren Korkmaz, Ulus'taki KOSGEB binasının yakınında araçlarının palet arızası yaptığını, darbe girişimini bu esnada yanlarına gelen vatandaşlardan öğrendiklerini iddia etti.
Korkmaz, palet arızası nedeniyle kışlaya dönemediklerini ve polisi arayarak silah ve mühimmatlarını teslim ettiklerini belirterek, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini ifade etti.
Duruşmada, sanıklardan Aşkın Dokumacı, Ömer Koçdoğan ve Mahmut Durmaz da suçlamaları reddederek beraatlarını talep etti.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
15.09.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Savunma yapan sanık eski uzman erbaş Yusuf Karaböcek, 15 Temmuz 2016'da akrabaları geleceği için sanık eski yüzbaşı Erdan Kaya Erdoğan'dan izin alarak erken çıktığını, Erdoğan'ın kendisine 'Alarm verilebilir, telefonun açık olsun.' dediğini ileri sürdü.
Karaböcek, alarm mesajı geldikten sonra Erdoğan'ı arayarak, 'Misafirlerim var, gelmezsem olur mu?' diye sordum. Kendisi de 'Gel, hemen gidersin.' dedi, bunun üzerine kışlaya gittim ve teçhizatlı olarak içtima alanına geçtim.' dedi.
Sanık eski Ertuğrul Terzi'nin emriyle mühimmat dağıtıldığını öne süren Karaböcek, 'Yüzbaşı Erdan Kaya Erdoğan, araç komutanlarını çağırarak kısa bir toplantı yaptı ve elindeki haritadan araçların nerelere gitmesi gerektiğini söyledi. 'Neden gidiyoruz?' diye sorduklarında Genelkurmaya ve MI·T binasına saldırı olduğu için buralara yardıma gideceğimizi söyledi. Nizamiyede araçların durduğu sırada aracımıza isimlerini bilmediğim iki yüzbaşı bindi.' ifadelerini kullandı.
Vatandaşlar, 'Kışlanınıza dönün' çağrısı yapmış
Sıhhiye'ye geldiklerinde vatandaşların yuhalamalarıyla karşılaştıklarını anlatan Karaböcek, savunmasını şöyle sürdürdü:
'Kızılay'a kadar araçlarla devam ettiğimiz sırada darbe teşebbüsü olduğunu anladık. Vatandaşlar, 'Kışlanıza dönün, darbe yapmaya çalışıyorsunuz.' dedi. Aracımızın etrafı halk tarafından kapatıldı. Kandırıldığımızı anlamamız üzerine polisin ve halkın desteği ile kışlaya döndük. FETÖ üyesi değilim, ByLock kullanmadım ve tahliyemi talep ediyorum.'
Mahkeme Başkanı Melih Uçar, internetten haberleri okuyup okumadığını veya herhangi biriyle telefonla iletişime geçip geçmediğini sordu. Karaböcek de 'Kışlada cep telefonu çekmediği için kimseyle konuşamadım. Tanka bindiğimizde de cep telefonumuza bakamadık.' yanıtını verdi.
Sanık Ümit Taşhan da hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, 'Akşam saatlerinde 'Birliğe katılın.' mesajı üzerine kışlaya gittim. Burada tankların çalışır vaziyette beklediğini gördüm.' dedi.
Kendilerine Genelkurmay Başkanlığına saldırı olduğu yönünde bilgi verildiğini öne süren Taşhan, Kızılay bölgesine geldiklerinde halkın tepkisiyle karşılaştıklarını ve darbe girişiminde bulunulduğunu öğrendikten sonra kışlaya dönme kararı verdiklerini savundu.
Taşhan, yaşanan olaylarda hiçbir vatandaşa zarar vermediğini belirterek, tahliyesini istedi.
Sanık eski uzman çavuş Turgut Özay da 15 Temmuz akşamı cep telefonuna gelen mesajın ardından kışlaya gittiğini ve verilen emirle kışladan ayrılarak Gençlik Caddesi'ne geçtiklerini belirtti.
Yanlarına gelen vatandaşların, 'Darbe yapıyorsunuz.' demeleri üzerine, 'Bize tatbikat olduğunu söylediler, darbeci değiliz.' dediğini anlatan Özay, vatandaşlara zarar vermediklerini savundu.
Herhangi bir suça karışmadığını öne süren Özay, FETÖ üyesi olmadığını dile getirerek tahliyesini talep etti.
Sanık asteğmen Ahmet Gürsarnıç da ziraat mühendisi olduğunu, bağlı bulunduğu tabur İstanbul'a taşınacağı için Ümitköy Hatıra Ormanı'nın bakımında görev yaptığını ileri sürdü.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz günü askerlerle orman bakımı yaparken saat 15.00 sıralarında alarm verilebileceği bilgisini aldığını öne süren Gürsarnıç, akşam 21.30 sıralarında sanık eski asteğmen Fırat Gelmez'in kendisini arayarak alarm verildiğini ve birliğe çağırdığını savundu.
'Havaya ateş açmasını söyledim'
Sanık asteğmen Ümit Şenyer ile görüşerek Sıhhiye Orduevi'nde buluştuklarını belirten Gürsarnıç, kışlaya gittiklerinde zimmetli silahı olmadığından kendisine rastgele silah verildiğini ve askerlere hücum yeleği ile kompozit başlık dağıtıldığını dile getirdi.
Kızılay bölgesine hareket ettiklerini, Ulus'a geldiklerinde bazı vatandaşların kendilerini alkışladığını, bazılarının ise 'Yapmayın, sizi kullanıyorlar, polise ateş ediyorlar.' dediklerini anlatan Gürsarnıç, 'Vatandaşlar üzerimize geldi, tankın şoförünü almaya çalışırken panikleyerek kuledeki askere havaya ateş açmasını söyledim. Asker, havaya iki el ateş açtı. Şoförü alarak kapağı kapattık ve önümüzdeki aracı takip ederek tekrar kışlaya döndük.' ifadelerini kullandı.
Hakkındaki suçlamaları reddeden Gürsarnıç, tahliyesini istedi.
Sanık eski uzman erbaş Ahmet Aykut Toközlü de FETÖ ve darbe girişimiyle bağlantısı olmadığını iddia etti. Toközlü, telefonla arayan mesai arkadaşının 'alarm verildiği' yönünde bilgi vermesinin ardından kışlaya gittiğini savundu.
Üzerine kayıtlı tüfeğini alarak garaj bölgesine geçtiğini anlatan sanık Toközlü, emir verilmesi üzerine zırhlı aracıyla tabur komutanlığı önüne gittiğini bildirdi.
Sanık Toközlü, Genelkurmay Başkanlığının güvenliğini almak üzere kışladan çıktıkları beyanında bulunarak, darbe girişimini Gençlik Caddesi'ndeki vatandaşlardan öğrendiklerini öne sürdü.
Suçlamaları kabul etmeyen eski astsubay Eren Osman Çalgın da Genelkurmay Başkanlığına yönelik terör saldırısına müdahale amacıyla kışladan çıkış yaptıklarını belirtti.
Darbe girişimi olduğunu bilmediğini söyleyen Çalgın, Gençlik Caddesi güzergahını izlediklerini, vatandaşların darbe yapıldığı yönünde bilgi vermesi üzerine tankı durduklarını ileri sürdü. Vatandaşların üzerine ateş etmediklerini iddia eden Çalgın, darbe emri verilmediğini savundu.
Eski uzman çavuş Fuat Koca da darbe girişimiyle ilgisinin bulunmadığını ileri sürdü.
'Darbe girişimini vatandaşlardan öğrendik'
'Alarm' emri nedeniyle kışlaya gittiğini anlatan Koca, daha sonra tanklarla çıkış yaptıklarını belirtti.
Genelkurmay Başkanlığına saldırı olması nedeniyle emniyeti almakla görevlendirildiklerinin iletildiğini öne süren Koca, aracında 3 uzman çavuşla, 3 erin bulunduğunu kaydetti.
Gençlik Caddesi'nde tankların bulunduğu konvoyun durduğunu ve yanına gelen kadının, 'Ben sizi göndermem.' sözlerini duyduğunu belirten Koca, vatandaşların darbe yapıldığını söylemesi üzerine verilen emirlerin kanunsuz olduğunu anladığını savundu. Koca, zırhlı aracı durduğunu, vatandaşın kendisine verdiği bayrağı öptüğünü anlattı.
Yanına gelen binbaşının zırhlı aracı hareket ettirmesini istediğini, bu emri reddettiğini öne süren Koca, bu sırada bir tanktan havaya ateş açıldığını, araçların ezildiğini söyledi.
Koca, daha sonra '155 Polis İmdat' ihbar hattını arayarak polis talep ettiğini savundu.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-19 Nisan (2017) 'Ankara 268 sanık Mamak 28. Mekanize Tugayı Darbe Yap.' davası
(16 Eylül 2017, 15:18)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: