Türkiye ve ulusal çapta yayın yapan medya organları FETÖ/PDY ile ilgili İstanbul ve Ankara merkezli büyük davalarla meşgul olurken, diğer illerdeki davalar genellikle gözden kaçıyor. Bu davalardan biri de 3'üncü Ordu Komutanlığı ile ilgili olması nedeniyle önem arz etmesi gerekirken gözlerden kaçan Erzincan'daki davadır. 22 sanıklı davada yargılanan dönemin İl Jandarma Komutanı Albay Murat Orhan Tonğ'un kardeşinden gelen açıklamaları haberimizde aktarıyoruz.
10.09.2017 15:16 Türkiye ve ulusal çapta yayın yapan medya organları FETÖ/PDY ile ilgili İstanbul ve Ankara merkezli büyük davalarla meşgul olurken, diğer illerdeki davalar genellikle gözden kaçıyor. Bu davalardan biri de 3'üncü Ordu Komutanlığı ile ilgili olması nedeniyle önem arz etmesi gerekirken gözlerden kaçan Erzincan'daki davadır. Davada yargılanan dönemin İl Jandarma Komutanı Albay Murat Orhan Tonğ'un kardeşinden gelen aşağıdaki açıklamaları olduğu gibi paylaşıyoruz.
Foto: Murat Orhan Tonğ (dönemin İl Jandarma Komutanı Albay)
DUYURU
Merhum babamız Jandarma Binbaşı Ahmet Tonğ'un izinden giderek bir idealist ve vatansever olarak askerliği seçen, hatta komando sınıfını seçerek gençlik yıllarını dağlarda vadilerde Kuzey Irak'ta çatışmalarda geçiren, daha sonra kendisi gibi komando subaylar yetiştiren, Milli ve Manevi değerlere bağlı, alnı ak, sevilen bir komutan olan, abim Albay Murat Orhan Tonğ, son Erzincan İl Jandarma Komutanlığı görevinde iken, kendi niyetini ve açıklarını gizlemeye çalışan üstleri tarafından üzerine iftira atılması sonucu 1 yılı aşkın bir süredir cezaevinde tutulmaktadır. İddianamenin ortaya çıkması 1 seneyi bulmuş ve 17 Temmuz 2016 tutuklama gecesinden sonraki süreçte ifadesine hiç başvurulmamıştır. İddianamenin, kendisi ile ilgili kısımları delilsiz, varsayım ve zanna dayalı iddialardan ibaret olup, kendi içinde bazı çelişkiler barındırdığı gibi, başka delil olmadığı için dayanak kabul ettiği tanıklık ifadelerinde de birçok çelişki bulunmaktadır.
Tüm detayları, belgeleriyle beraber http://ozkantong.wixsite.com/albaytong adresinde bulabilirsiniz.
Olay gecesinde bazı kişilerin darbeye iştiraki aleni olmasına karşın, bazı kişilerin geri durup çift taraflı oynamaya başladığı, darbe başarısız olunca da 'Biz başından karşı çıkmıştık, zaten bizi FETÖ hep mağdur etmişti, en baştan bunun kanunsuz olduğunu anlamıştık' tiyatrosuna giriştikleri ve foyalarının ortaya çıkması korkusuyla o gece darbeye karışmamış ancak tiyatrolarını bozabilecek olanlara darbeci damgası vurmaya çalıştıkları, ilkokul mezunu bir kişi tarafından bile iddianame okunduğunda anlaşılmaktadır. Ancak buna rağmen, 31.07-04.08.2017 tarihleri arasındaki ilk mahkemede avukatımızın tanıklara soru sormasına izin verilmemiş, iddianamedeki ve tanık ifadelerindeki çelişkiler göz ardı edilmiş. Abim Albay Tonğ'a tahliye verilmemiş ve mahkeme 04.10.2017'ye ertelenmiştir.
Ne abimin, ne de aile bireylerimin, FETÖ ve benzeri bir cemaatle alakası olmamıştır. Biz ancak, 15 Temmuz şehitleriyle ve gazileriyle gurur duyarız. Amerika'ya sığınmış, Papa'nın gizli projesi, gerizekâlı bir herifin peşinde koşan, onun histerik fantezilerinden etkilenip hainliğe kalkışacak aptallardan değiliz. Ben, bu oyunun 31 Mart vakasına ve tarihteki diğer emsallerine kadar gittiğini gayet iyi biliyorken, abimin bu şekilde iftira ile tutulması kanıma dokunuyor. Ülkemiz 15 Temmuz gecesi nasıl aydınlık bir sabaha kavuştuysa, ailemizin de içinde bulunduğu bu karanlık geceden aydınlık bir sabaha kavuşacağından ve hâlâ kendini gizlemeyi başarabilen darbecilerin açığa çıkartılacağından eminim.
Kamuoyuna duyurulur
A. Özkan Tonğ
ERZİNCAN'DAKİ OLAYLAR ALBAY TONĞ YÖNÜNDEN ÖZETLE:
İl Jandarma Komutanı olan Albay Tonğ'un harekât yönünden amiri ve 3ncü Ordu Komutanlığı'nın personeli olan Tuğgeneral Ekrem Çağlar, Sıkıyönetim Görevlendirme Listesinde Erzincan Sıkıyönetim Komutanı olarak geçmektedir. İddianamedeki temel kurgu bunun üzerinden yürümekte, bylock vs bakılmaksızın hiyerarşik olarak bu adama bağlı olan herkes darbeci, diğer herkes suçsuz gibi hareket edilmektedir.
Hâlbuki:
• 3ncü Ordu Komutanı'nın bizatihi kendisi sıkıyönetim görevlendirme listesinde GÖREVİNE DEVAM şeklinde geçmektedir.
• Türkiye'deki 4 Ordu Komutanı'ndan ikisi (1nci Ordu Komutanı Ümit Dündar ve Ege Ordu Komutanı) kızağa çekilirken, diğer ikisine GÖREVİNE DEVAM yazılmıştır. GÖREVİNE DEVAM yazan bu iki Ordu Komutanı'nın biri meclisi bombalayan uçakları gönderen 2nci Ordu Komutanı Adem Huduti, diğeri ise saatlerce tutumunu gizleyen Erzincan'daki 3ncü Ordu Komutanı'dır.
• Darbe hazırlığına aylar hatta on yıllar öncesinden başlayan FETÖ/Yurtta Sulh Konseyi Ordu Komutanlarından hangisinin kızağa çekileceğine hangisinin görevine devam edeceğine tesadüfi olarak karar vermiş olabilir mi? Bu kadar önemli bir makam söz konusu iken? Zaten ikisini kızağa çekmişler… Bu şüphemi hâlâ giderebilmiş değilim.
• Ordu Komutanlığı'na bağlı ve çok yakınında bulunan 59. Tugay'a 1 gün önce çevre tugaylardan G3 mermileri getirtildiği, depolardakilerin çıkartıldığı, şarjörlere doldurtulduğu, Ordu Komutanlığında KOKDOT birliğinin hazır bekletildiği ve pilotların da helikopterleri başında hazır beklediği iddianamede geçmektedir. Ordu Komutanı bu ve benzeri tüm hazırlıklardan habersiz olduğunu, sıkıyönetim görevlendirme listesinde GÖREVİNE DEVAM yazması hakkında da bir bilgisi olmadığını söylüyor.
• Saat 23:00'da Karargâhta Ekrem Çağlar kendisine sıkıyönetim emirlerini gösteriyor ve “siz de bizim komutanımızsınız” diyor, Ankara'daki darbeci generallerden Erhan Caha ile görüştürüyor. Ama Ordu Komutanı bu durumu Vali Bey'e yada savcıya hemen ihbar etmiyor. Neden? Günler sonra savcılık soruşturmasında söylüyor. Peki, Erhan Caha kendisine neler anlatmış?
• Bu arada Albay Tonğ evindeyken 23:00'a doğru Ekrem Çağlar emir astsubayı aracığıyla Ordu Komutanlığı'na çağırtıyor ve yaklaşık 23:15-00:05 saatleri arasında, kurallar gereği telefonlarını sessizde dışarıda bırakmak suretiyle Ordu Komutanı'nın odasına giriyor. Odaya girdikten sonra arayan Vali Bey kendisine ulaşamıyor. Bütün bunlardan dolayı savcı Albay Tonğ'a darbecilik FETÖcülük suçu isnad ediyor.
• Aynı saatlerde Vali Bey, Ordu Komutanı'nı da arıyor ama O telefonu elinde cevap vermiyor. Neden?
• Ordu Komutanı, 1nci Ordu Komutanı Ümit Dündar'la görüştükten sonra Albay Tonğ'a “şimdi meseleyi anladım bu bir kalkışmadır” diye açıklama yapıyor. Albay Tonğ da “Vali Bey'i de arayalım” deyince Vali Bey'i artık aramak zorunda kalıyor.
• Fakat savcıya bu telkini Albay Tonğ'un yaptığını inkâr ediyor ve Albay Tonğ'un lafını çarpıtarak “Vali Bey beni arıyormuş” diyerek çıktığını iddia ediyor. Hâlbuki kurallar gereği telefonları dışarıda ve sessizde.
• Vali Bey ile yaptığı bu görüşmede Ordu Komutanı, ne kendisinin ne de personeli olan Ekrem Çağlar'ın listede adının geçtiğinden bahsetmiyor. Bu yüzden sıkıyönetim evraklarını gece boyunca göremeyen Albay Tonğ'un bunlardan haberi o esnada da olamıyor.
• Adli Müşavir Albay Ahmet Altınay, Ordu Komutanlığına, 00:00'dan çok sonra, yani Albay Tonğ odadan çıktıktan çok sonra geldiği halde, Albay Tonğ'un odaya girişine ve çıkarken “Vali Beni arıyormuş” dediğine şahit olduğunu söylüyor. Ancak bu imkânsız. Diğer personel de ifadelerinde “yüzü bembeyazdı, alnı terlemişti” vb afaki ifadelerle algı yönetimi yapıyor.
• Neticede bu olaydan sonra Albay Tonğ (aslında) “ben de kendi birliklerimi uyarayım” diyerek 00:05'e doğru odadan çıkıyor. Vali'nin çağrılarını görüyor. Ordu Komutanı nasılsa Vali Bey'le görüştüğü için O da kendisini en son arayan İl Emniyet Müdür vekilini arıyor. Bu vesileyle Onun yanında olan Vali Bey ile de görüşüyor ve çağırması üzerine Onun yanına gidip ertesi gün 14:30'a kadar yanından ayrılmıyor.
• Öte yandan görev için Ankara'da olan Garnizon Komutanı 01:00 civarı oradaki bir Kurmay Albay'ı arayıp Ekrem Çağlar'ın derhal enterne edilmesi gerektiğini, Ordu Komutanına bunu hemen iletmesini söylüyor. Ordu Komutanı ise “şimdilik kontrol altında tutalım, gereğini sabaha yaparız” diye cevap veriyor. Bu ne demek şimdi?
• Ancak saat 02:00 civarı savcılıktan tutuklama emri gelince Ekrem Çağlar'ı enterne etmek zorunda kalıyorlar. Fakat bunu da, bir tanık ifadesine göre 02:30'da, bir başka tanık ifadesine göre 04:00'tan sonra yapıyorlar. Neticede bu adamı savcılığa sabah 05:00'de teslim ediyorlar. Bu kadar saat neyi beklediler?
• Ordu Komutanlığında Ekrem Çağlar'ın alt birliklere elektronik sistemden gönderttiği sıkıyönetim direktifleri yine sabah 05:00'e kadar geri çekilmiyor. Neden?
• Bunu gizlemek için de ceride kayıtlarına müdahale etmek istediklerinde bir astsubay savcılığa şikâyette bulunuyor. Ordu Komutanı, gece boyunca bağlı birlikleri tek tek telefonla arayarak birliklerinde kalmasını emrettiğini (gece nasılsa uzun), bu yüzden emirlerin elektronik sistemden TEK SEFERDE geri çekmesinin önemli olmadığını söylüyor. (Benim bildiğim söz uçar yazı kalır ve askeriyede yazılı emir “esas”tır.) Ardından o astsubaya da FETÖcü suçlaması yapılıyor. Yok artık!
• Bütün bunlar ve buraya sığmayan diğer detaylar sabaha kadar mülki idarecilere karşı tiyatro yaptıklarını, ilk başta darbenin başarılı olacağı ihtimalini düşünerek hareket ettiklerini ve kendileri ile aynı tarafta olmadığını anladıkları Jandarma Komutanı'nı yakmaya çalıştıkları izlenimini veriyor bana. Nitekim geçmişteki darbeler başarısız olmadı, üstelik bu sefer meclis bombalanıyor, tank helikopter halka ateş açıyor.
• Buraya kadar okuduklarınızda 3ncü Ordu Komutanı'nın tutuklu olduğunu zannettiyseniz yanıldınız. O ve himayesindekiler GÖREVİNE DEVAM etmektedir.
Albay Tonğ tarafında ve komutanı olduğu İl Jandarma Komutanlığı'nda ise:
• 21:00'a kadar sivil kıyafetle Erzincan çarşıda yemek yiyor, arkadaşlarıyla çay içiyor. Ekrem Çağlar “akşam bir toplantı olacak” diye arayınca sivil kıyafetle yanına gidiyor ama “erken geldin deyip” geri gönderiliyor. O da Camiye Yatsı namazına gidiyor. Sonra evine gidiyor.
• 23:00'e doğru İl Jandarma Komutanlığından nöbetçi subay “izinlerin iptal edildiği, Ankara'ya Şırnak'tan komando taburu sevk edileceği” yazılı Yıldırım Harekat Emirleri geldiğini söylüyor. Bunu üzerine Albay Tonğ makam aracını göndermelerini istiyor. Makam aracı gecikince Yardımcısına telefonla gelip kendisini almasını söylüyor. O sırada Ekrem Çağlar'ın emir astsubayı “sizi almaya geliyorum, sizi tek almamız söylendi, emirler böyle” diye arıyor.
• Bu vesileyle Ordu Komutanlığı'na gidip Ekrem Çağlar yerinde olmadığı için Ordu Komutanının yanına gidiyor. Kendisi yanındayken Ordu Komutanı Kuvvet Komutanları, Genel Kurmay Başkanı ve Ankara'daki çeşitli komutanlarını arayıp ulaşamıyor. En son 1nci Ordu Komutanına Ümit Dündar'a ulaşıyor.
• Sonra odadan çıkışta Vali Bey yanına çağırtıyor. Bu vesileyle, o gece 00:15'ten ertesi gün 14:30'a kadar Vali Bey'in yanından ayrılmamıştır ve birliğine hiç gidememiştir. Dolayısıyla 23:10 civarında gelen sıkıyönetim emirlerini ve 400 kişilik görevlendirme listelerini incelemek için eline alıp okuyamamıştır bile.
• Hiçbir şeyden haberi olmayan personel olayları duyunca sivil kıyafetleriyle gelmiş, Albay Tonğ'dan gelen emirlerle kışladan çıkmak yasaklanmış, silahlık kilitlenmiş, asker koğuşunda uyumaya devam etmiş ve içtima dahi alınmamıştır.
• Sıkıyönetim yazılarının darbe yazısı olduğu personel tarafından anlaşılmış ve alt birliklere gönderilmemiştir.
• İddianamede yazdığı üzere Vali Bey, polis aracılığıyla Jandarma Komutanlığını dışarıdan gözletmiş ve bir hareketlilik olmadığını tespit ettirmiştir ve yine iddianamede yazdığı üzere Askeri disiplin soruşturmasında Jand. Komutanlığında herhangi bir hazırlık yada hareketlilik olmadığı tespit edilmiştir.
Albay Tonğ hakkında:
• Bylock programı, 'Bir Dolar' veya darbeyle ilgili hiçbir örgütsel bilgi veya belge yok.
• Sıkıyönetim Görevlendirme Listesinde adı geçmiyor ve bu listedeki kişilerle bir iletişimi-irtibatı yok.
• BankAsya'da hesabı bulunmamaktadır, herhangi bir yere himmet parası göndermemiştir.
• Çocuğu FETÖ okullarında öğrenci değildir, ailesi, çevresi, geçmişi itibarıyla FETÖ ile bağlantısı bulunmamaktadır.
• Namazını FETÖcüler gibi hiçbir zaman gizlememiştir. FETÖcülere namaz yasağı geldiği, hatta alkolle kendilerini gizlemeyi emredildikleri bilinmektedir. Albay Tonğ sırf milli ve manevi değerlere bağlı olması nedeniyle ordu içindeki “FETÖ dışı hainler”in de arzu etmediği özellikler taşımaktadır.
• Altı kere girdiği kurmaylık sınavlarında başarılı olmasına rağmen hep mülakatlardan elenmiştir. FETÖ ile bağlantısı olsaydı ilk seferde kurmay yapılırdı.
• 1 Kasım seçimlerinde Erzincan'da seçim güvenliğini sağlamak için sandık birleştirme yapması nedeniyle muhalif kesim tarafından hakkında dava açılmıştır.
• Erzincan'da görev yapan Vali Bey o sırada 20-30 gün kadar önce atanmış. Başsavcı birkaç gün önce göreve başlamış. Yani şahsen tanıma fırsatını bulamamışlardır. Şu anda Sincan davası hâkimi Oğuz Dik de o gece Albay Tonğ'la beraber Vali Bey'in yanında idi.
Ahmet Özkan Tonğ
Paralel yapı-14 Haziran (2017) 'Erzincan Darbe Yapılanması 22 sanık' davası
(10 Eylül 2017, 15:16)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: