Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, 4. Kolordu Komutanlığı ve 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 268 kişinin yargılandığı davaya başlandı. Sanıklar, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü önünde cuntacılara karşı direnen halka ateş edildiğini itiraf etti. Darbe gecesi Ankara sokaklarına çıkan tank ve zırhlı araç personelinin yargılandığı davada şüpheliler, çok sayıda siville polisi şehit etmekle suçlanıyor.
09.09.2017 14:21 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, Ankara'nın farklı noktalarına giden tank ve zırhlı araçların çıktığı 4. Kolordu Komutanlığı ve 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 216'sı tutuklu, 268 kişinin yargılanmasına başlandı.
05.09.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Sincan Cezaevi Yerleşkesindeki duruşma salonunda görülen davada 216'sı tutuklu 268 sanık, ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşmaya sanıkların yanı sıra müştekiler ve taraf avukatları da katıldı. Duruşmada, kimlik tespitinin ardından iddianamenin özeti okundu. İddianame özetinin okunmasından sonra sanıkların savunmalarına geçildi.
EJDER YILDIRIM
Duruşmada, Genelkurmay Başkanlığında Cari Harekat Daire Başkanlığında görevli olmasına rağmen 15 Temmuz akşamı 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına giderek 3. Mekanize Piyade Taburunun komutasını alıp Ankara Emniyet Müdürlüğüne saldıran sanık eski kurmay yarbay Ejder Yıldırım savunma yaptı.
Kendisiyle birlikte emrindeki askerlerin suçsuz olduğunu, kirli bir tuzağın kurbanı olduklarını savunan Yıldırım, yaşananlara ilişkin bütün sorumluluğu üstlendiğin ifade ederek, "Tabur personeli benim emrimi yerine getirdi. Yapmasaydılar kanuna karşı gelmiş olurlardı. Bütün sorumluluğu üstleniyorum. Kanuna, hukuka aykırı bir şey yapmadım, ancak benim de sorumlu olduğum komutanlarım var." ifadelerini kullandı.
15 Temmuz akşamı davanın firari sanıklarından eski tuğgeneral Ali Kalyoncu'nun kendisini arayarak, önceki görev yeri 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına atandığını, vakit geçirmeden buraya gelmesi gerektiğini söylediğini aktaran Yıldırım, aradığı şube müdürünün de gelişmelerden haberinin olduğunu ifade ettiğini bildirdi.
Bunun üzerine 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına gittiğini belirten Yıldırım, burada karşılaştığı askerlerin Genelkurmay Başkanlığına terör saldırısı olduğu yönünde konuşmalar yaptıklarına şahit olduğunu iddia etti. İlerleyen saatlerde Kalyoncu'dan aldığı emir üzerine Genelkurmay Başkanlığındaki saldırıya karşı komutasındaki 8'i zırhlı 12 araçla birlik dışına çıktıklarını ifade eden Yıldırım, hazırlık aşamasında hiç kimseye ateş etme emri vermediğini savundu.
İntikal sırasında kendisini arayan Kalyoncu'nun Ankara Emniyet Müdürlüğüne giderek oranın kontrol altına alınması için emir verdiğini anlatan Yıldırım, şöyle devam etti: "Ankara İl Emniyet Müdürlüğüne geldiğimizde kobra helikopteri o bölgeyi ateş altına almıştı. Bize de her taraftan ateş ediliyordu. Kendimizi korumak için il emniyet müdürlüğüne girdik, başka bir koruma imkanı yoktu. Mecburen havaya, savunma maksadıyla ateş ettim. Bu yetkiyi zaten kanunlar bize veriyor. En yakın binaya girmemiz savunma güdüsüyle yapılan bir harekettir."
Emniyet müdürlüğü binasına geldiklerinde polislerin darbe girişiminden haberi olduğunu savunan Yıldırım, girişe TOMA'ların çekildiğini, bina aydınlatmalarının iste kapatıldığını söyledi. Polisin, halkı kendilerine karşı kışkırttığını öne süren Yıldırım, olay yerinde kendisini vurmaya çalışan keskin nişancıların bulunduğunu iddia etti. Yıldırım, kendisini olay yerine gönderen komutanlarından şikayetçi olduğunu belirtti.
Yıldırım, olaylar sırasında vurulan erlerin de emniyetten keskin nişancı tarafından açılan ateşle vurulduğunu söyledi. Sanık Yıldırım, polise ve sivil halka ateş etme emri vermediğini, savunma maksatlı havaya ateş açtıklarını ileri sürdü. Sanık Yıldırım, çapraz sorgusu sırasında da suçlamaları kabul etmediğini, elindeki telefonla Ankara İl Emniyet Müdürlüğü binasının bombalanması için hava desteği istediği ve tankların önüne çıkan bir vatandaşa da vurduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığını söyledi.
F.Ö.
Duruşmada tutuksuz sanıklardan F.Ö, zırhlı personel taşıyıcı (ZPT) sürücüsü olduğunu, 15 Temmuz'da sanık eski Üsteğmen Mustafa Fidan'ın teçhizatlı şekilde içtima alanına gelmeleri için emir verdiğini söyledi.
Zırhlı araçların hazırlanması talimatını aldıktan sonra garajlar bölgesine gittiklerini anlatan F.Ö, sanık eski Yarbay Ejder Yıldırım'ın emri ile birlikten ayrıldıklarını söyledi.
Ankara İl Emniyet Müdürlüğü önüne geldiklerinde bina giriş kısmının TOMA'lar tarafından kapatıldığını gördüğünü ifade eden F.Ö, sanık eski Üsteğmen Ümit Acar'ın emriyle kullandığı zırhlı araçla TOMA'ları sürükleyerek yolu açtığını anlattı.
Bu sırada olay yerine gelen halk ile askerler arasında çatışma çıktığını, sivillerin ayaklarına doğru ateş edildiğini anlatan F.Ö, şunları kaydetti:
"Helikopter de ateş etmeye başladı. Bir müddet sonra emniyetin önüne bomba atıldı. Ambulanslar yaralıları taşıyordu. Aracın camından sivil halkın ayaklarından vurulduğunu görüyordum ancak kimin ateş ettiğini görmedim. Bizim bulunduğumuz tarafta askerlerin savunma amaçlı havaya ateş ettiklerini gördüm. Ümit Acar, emniyetin önünde köprünün üzerine çıktığımızda helikopter bize ateş etmesin diye aydınlatma lambalarına ve çevremizde bize taş atanları korkutmak için ateş etti. Savaş Kurnaz, uçaksavarın başına geçerek TOMA'lara doğru ateş etti. Abdullah Çelen ve Savaş Kurnaz'ı ateş ederken gördüm."
"ZPT'lerden halka ateş ediliyordu"
Sanık M.S. F.Ö'nün kullandığı zırhlı araçta olduğunu, nizamiyeden çıktıktan sonra halkın "en büyük asker bizim asker" sloganı attığını iddia etti.
Emniyet binasının önüne geldiklerinde halkın kendilerine doğru geldiğini, bu sırada sanıklar Savaş Kurnaz ve Ümit Acar'ın havaya ateş ettiklerini söyleyen M.S. hazırlık aşamasındaki ifadesinde korktuğu için ateş etmediğini söylediğini ancak havaya ateş edenlerin arasında yer aldığını itiraf etti.
Helikopter ve ZPT'lerden sivil halka ateş edildiğini anlatan M.S, "Halktan vurulup düşenleri gördüm ancak kimin ateş ettiğini, kimin tarafından vurulduklarını görmedim. Helikopterden ve bizim bulunduğumuz taraftaki ZPT'lerden halka ateş ediliyordu. İsim olarak kimseyi vermem mümkün değil çünkü karanlıktı, göremedim. Ümit Acar, havaya ateş ediyordu. Savaş Kurnaz'ı da uçaksavarla ateş ederken gördüm ama nereye ateş ettiğini görmedim." ifadesini kullandı.
Erin silahıyla ateş etmiş
Tutuksuz sanıklardan Y.A. ise okuma yazması olmadığını belirterek, er olarak 15 Temmuz'da birliğe yeni katıldığını anlattı.
Y.A, "Tatbikat diyerek dışarı çıkarttılar. Ankamall köprüsünün üzerine çıktık. Yanımda bomba patladı. Kulağımı kapattım. Araçtan hiç inmedim. Korkmuştum. Ümit Acar silahımı aldı ve dört el ateş etti. Ben bir şey görmedim." dedi.
Mahkeme Başkanı Melih Uçar'ın soruları üzerine Y.A, darbe girişimini cezaevinde öğrendiğini, birlikten çıkarken yanında mühimmatı ve silahı olduğunu söyledi.
Y.A, "Ben aracın içinden Ümit Acar'ın havaya doğru ateş ettiğini gördüm Ankamall köprüsünde. Ankamall köprüsü üzerinden döndük, emniyete girmedik. Kimsenin vurulmasına tanık olmadım." diye konuştu.
Tutuklu sanık eski Uzman Erbaş Savaş Kurnaz da 3. tabur 3. bölük personeli olduğunu, 13-14-15 Temmuz'da biri engelli iki çocuğunun tedavisi nedeniyle izinli olduğunu, 15 Temmuz'da GATA Hastanesinden döndüğünde 22.34 civarında aynı takımda görev yaptığı Abdullah Çelen tarafından aranıp birliğe gelmesi gerektiğinin söylediğini aktardı.
Kurnaz ayrıca, kolordudan gelen bir mesajla da bütün personelin görevlerine katılmasının istenmesi üzerine kışlaya gittiğini, tabancasını evde bıraktığını dile getirdi.
Gördüğü bir askerin, bölüğünün garajlar bölgesinde olduğunu söylemesi üzerine buraya gittiğini ve zırhlı personel taşıyıcıları çalışır vaziyette gördüğünü belirten Kurnaz, ZPT'lerin başında eski Tabur Komutanı Yarbay Ejder Yıldırım, Binbaşı Mustafa Çınar, üsteğmenler Ümit Acar ve Ali Görmez'in bulunduğunu dile getirdi.
"Emniyeti teröristler basmış" diye gitmişler
Kurnaz, sanık Ejder Yıldırım'ın sert bir şekilde, hareket için emir verdiğini ifade ederek, ZPT'ye bindiğini ancak nereye gittiklerini bilmediğini iddia etti.
Aynı ZPT'deki Üsteğmen Ali Görmez'in emniyeti teröristlerin bastığını söylediğini, bu şekilde Akköprü üzerine geldiklerini anlatan Kurnaz, TOMA'ların yolu kapatması üzerine bir ara sesinden tanıdığı Yıldırım'ın tomalara ateş emri verdiğini duyduğunu bildirdi.
Bu sırada polis ve araç trafiği olmadığını ancak üzerlerine ateş geldiğini savunan Kurnaz, Yarbay Yıldırım'ın emri üzerine Ümit üsteğmen'in emniyet müdürlüğü önündeki TOMA'lardan birini ittirerek yolu açtığını, ardından dönüş yaparak tekrar Akköprü üzerine çıktıklarını anlattı.
Kurnaz, ayrıca bu sırada bir helikopterin de atış yaptığını ifade ederek, kısa süre sonra da emniyet binasına bir bomba düştüğünü kaydetti.
Bu arada gördüğü bir vatandaşa uzaklaşması için terör saldırısı olduğunu söylediğini dile getiren Kurnaz, "O da bana 'Ne terörü, darbe yapılıyor' dedi." diye konuştu.
Kurnaz, emniyet yakınında beklediği sırada havaya bir el ateş ettiğini, iddianamede olduğu gibi TOMA'lara ateş etmediğini öne sürdü.
Vatandaşla konuşmasının ardından bir şok yaşadığını, araçtaki Ümit üsteğmen ve İdris başçavuşla görüşüp şoför Ferdi Ercan'a kışlaya hareket etmesini söylediğini iddia eden Kurnaz, saat 02.00 gibi kışlanın 5 nolu nizamiyesinden giriş yaptığını söyledi.
Kurnaz, bulunduğu ZPT'nin emniyet müdürlüğüne girmediğini, halka ateş etmediğini ve FETÖ ile bir bağı bulunmadığını savundu.
"Beni bu pisliğe itenlerin Allah belasını versin." diyen Kurnaz, tahliye talebinde bulundu.
Duruşma yarına ertelendi.
06.09.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan'daki duruşma salonunda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
TARIK KAYA
Sanık eski uzman erbaş Tarık Kaya, 15 Temmuz akşamı takım komutanı Mustafa Fidan’ın saat 22.00 civarında arayıp tatbikat olduğunu belirterek, derhal birliğe katılmasını söylemesi üzerine kışlaya gittiğini anlattı.
Fidan ve Ali Görmez’i gördüğünü, ne olduğunu sorması üzerine tatbikat olduğunu tekrarladıklarını iddia eden Kaya, Yarbay Ejder Yıldırım’ın da gelip emir komutanın kendisinde olduğunu söylediğini aktardı.
Kaya, Üsteğmen Ümit Acar’ın mühimmat dağıttığını, daha sonra da ZPT ile dışarı çıktıklarını ifade ederek, Akköprü’ye geldiklerinde araçta arıza çıktığını, bunun üzerine içindeki askerlerle burada kaldıklarını söyledi.
Ejder Yıldırım’ın emriyle buradan kimsenin geçmemesinin söylendiğini anlatan Kaya, ilk başta vatandaşlarla bir sıkıntı yaşanmadığını, halka hitaben de “Bizim bir şeyden haberimiz yok. ‘Yolu kapatın kimse geçmesin’ diye emir verildi” dediğini öne sürdü.
Kaya, başka bir grubun daha gelip ortalığın gerilmesi sonrası havaya 3-5 el ateş ettiğini savunarak, emniyet binasına bomba atılmasından sonra birliğe dönmeye çalıştıklarını ancak araç arızalı olduğu için gidemediklerini söyledi.
Bu sırada bir grup vatandaşın kendisini darbettiğini, askerler havaya ateş açınca onlardan kurtulduğunu anlatan Kaya, arızalı araca binip 200 metre kadar gittiklerini, sonra araçtan inip insanların olmadığı yerlerden geçmeye çalıştıklarını ifade etti.
Bu sırada askerlerden Mesut Bayrak’ın bacağından vurulduğunu aktaran Kaya, onların bir sivil araçla hastaneye gittiğini, kendisinin ise yanındaki 7 askerle bölükteki bir arkadaşının evine gidip sabaha kadar beklediğini söyledi.
Kaya, daha sonra kendi imkanlarıyla birliğe döndüklerini, 18 Temmuz’da gözaltına alındıklarını kaydetti.
Yaşanan darbe girişiminden de arkadaşının evinde televizyon izlerken haberdar olduğunu öne süren Kaya, sivillerin askerlere ateş ettiğini söyledi. Kaya, askerlerden ateş eden kimseyi görmediğini savunarak, suçlamaları kabul etmediğini bildirdi.
E.A.
“Tatbikat var” diye erleri toplamışlar
Tutuksuz sanıklardan er E.A. da usta birliği olarak geldiği 28. Mekanize Tugayında vatani görevini yaptığını, 15 Temmuz’da Gökhan Şahin’in alarm verip içtima alanına askerleri topladığını söyledi.
Üsteğmen Mustafa Fidan’ın “tatbikat var” dediğini, sonrasında da ZPT’lere bindiklerini anlatan E.A, araç komutanının Tarık Kaya olduğunu ifade etti.
ZPT’yle hareket edip Akköprü üzerine geldiklerinde aracın arıza yaptığını söyleyen E.A, Ejder Yıldırım’ın şoförünün, köprünün kapatılması emrini Tarık Kaya’ya söylediğini bildirdi.
E.A, halkın toplandığını ve küfürler ettiğini belirterek, niye buraya geldiklerini, halkın neden küfrettiğini anlamadığını iddia etti.
“Tarık Kaya, yanımıza gelen Ümit Acar’a ‘Bizi araca bindirin tugaya götürün’ dedi. Ümit Acar da Tarık Kaya’ya sen komandosun kendi başının çaresine bak dedi ve gitti.” diyen E.A, bozuk araçla yaklaşık 200 metre gidip sonrasında Kaya’nın bir arkadaşının evine sığındıklarını, sonra da sabah olunca birliğe gittiklerini söyledi.
Kandırıldıklarını öne süren E.A, FETÖ ile bir bağının bulunmadığını savundu.
E.A, Mahkeme Başkanı Melih Uçar’ın soruları üzerine yanındaki askerlerin ve kendisinin, Tarık Kaya’nın emriyle havaya ateş ettiğini, halkın üzerine ateş etmediklerini öne sürdü. E.A, köprünün üzerinde beklerken de Ejder Yıldırım’ın şoförü Kadir Yavaş’ın yanlarına gelerek Tarık Kaya’ya “Halk size karşı çıkarsa ayaklarından vurun.” diye Yıldırım’ın emrini ilettiğini bildirdi.
İDRİS BAŞKAYA
Uçaksavarla havaya ateş etmişler
Sanık eski astsubay İdris Başkaya da iddianamede yöneltilen suçlamaları reddetti.
Telefonla çağrılması üzerine birliğe gittiğini, giderken de kolordudan yine birliğe katılmaları yönünde mesaj geldiğini öne süren Başkaya, Genelkurmay ve Ankara Emniyet Müdürlüğüne saldırı olduğunu duyduğunu iddia etti.
Başkaya, ZPT ile Akköprü’ye geldiklerinde Ümit Acar’ın piyade tüfeğiyle, Savaş Kurnaz’ın da uçaksavarla havaya ateş ettiğini ileri sürerek, “Onların emniyeti ele geçirmeye çalışan teröristlere ateş ettiklerini düşünüyordum.” dedi.
Emniyete bomba atılması ve vatandaşların tepkilerinin ardından birliğe döndüklerini belirten Başkaya, 18 Temmuz’da Merkez Komutanlığı ekiplerince gözaltına alındıklarını söyledi.
Başkaya, halka ve devlete karşı suç işlemediğini, FETÖ ile bir bağının bulunmadığını savunarak, tahliye talebinde bulundu.
ÜMİT ACAR
Üçüncü bölüğe komutanlık etmiş
Sanık eski üsteğmen Ümit Acar da nizamiye bölgesinden sorumlu subay olduğunu, 15 Temmuz günü de saat 17.30 gibi mesaiyi terk ettiğini belirterek, saat 21.30 civarında nöbetçi subayın arayarak gelmesini söylediğini, ardından da kışlaya katılım mesajı geldiğini bildirdi.
Acar, saat 21.45 civarında kışlaya giriş yaptığında nizamiye bölgesinde görevli kobra aracın, Genelkurmay Başkanlığına saldırı olduğu gerekçesiyle bir albay tarafından götürüldüğünü öğrendiğini ileri sürdü.
Bu sırada Yarbay Savaş Kabaklı’nın arayıp terör tehdidi olduğu ve nizamiye bölgesinde güvenliği sağlamaları gerektiğini söylediğini, ardından da Ejder Yıldırım’ın arayıp bölük komutanı olarak gelmesini emrettiğini aktaran Acar, amirinin başka bir emri olduğu için gelemeyeceğini söylediğini aktardı.
Acar, 5-10 dakika sonra da Kabaklı’nın tekrar arayıp Ejder Yıldırım’ın emrine girmesini emrettiğini, bunun üzerine üçüncü bölük komutanı olarak görevlendirildiğini dile getirdi.
Yıldırım’ın emirleri doğrultusunda zırhlı araçların konvoy halinde Akköprü’ye kadar geldiğini, burada TOMA’ların yolu kapatmış olduklarını gördüklerini belirten Acar, bu sırada bir helikopterin emniyet binasına ve çevresine ateş ettiğini, ayrıca üzerlerine de bir yerlerden ateş geldiğini ifade etti.
Acar, Savaş Kurnaz’a uçaksavar başına geçmesi emrini verdiğini, bu sırada Yarbay Yıldırım’ın da TOMA’ların lastiklerine atış yapmayı emrettiğini söyledi.
“Bazı uçaksavarlar TOMA’ların lastiklerine atış gerçekleştirdi. Bizim uçaksavar ise tutukluk yaptı.” diyen Acar, TOMA’ların itilmesi emriyle bulunduğu aracın bu işi yaptığını anlattı.
Genelkurmay Başkanlığına gideceklerini sandığını, bu yüzden emniyeti geçip 150-200 metre kadar ilerlediklerini ancak diğerleri durduğu için kendisinin de durduğunu, bu sırada üzerlerine atış yapan helikoptere karşılık verdiklerini anlatan Acar, Akköprü’de bekledikleri sırada da üzerlerine taş yağdığını öne sürdü. Acar, bunun üzerine havaya ateş ettiğini, sonrasında da kışlaya döndüğünü söyledi.
Darbenin hiçbir aşamasında bulunmadığını ve destek vermediğini iddia eden Acar, tahliye talebinde bulundu.
CANER KAYAR
Emniyetteki çatışma sırasında otoların arasına girmiş
Sanıklardan eski uzman çavuş Caner Kaynar, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında acil alarm verildiği için kışlaya gittiğini öne sürdü.
Üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyen Kaynar, şunları söyledi:
“Kışlaya gittiğimde mühimmat kısmında silahım dolabımda değildi. Sorduğumda ‘Genelkurmay’a saldırı olmuş, komutanın emriyle silahları dağıttık’ dediler. Sonradan öğrendiğim kadarıyla silahım kışladan çıkartılmamış. Bizi araçlara bindirip Ankara Emniyet Müdürlüğüne götürdüler. Çatışma çıktığında kendimi emniyetin otoparkındaki arabaların arasına attım.”
Emniyete gittikten sonra darbe girişimini öğrendiğini savunan Kaynar, darbe girişimini daha önce öğrenmiş olsa kışlaya gitmeyeceğini ve kaçma imkanı varken kanunsuz bir olaya girişmediği için kaçma girişiminde bulunmadığını ileri sürdü.
Darbe girişimi gecesi sanıklardan Ejder Yıldırım’ın emniyete elindeki tüfek ile ateş ettiğini gördüğünü söyleyen Kaynar, Yıldırım’ın baskısı ile sanıklardan Abdullah Çelen’in de havaya bir el ateş ettiğini kaydetti.
FETÖ ile hiçbir bağlantısı ve darbe girişimiyle hiçbir alakasının olmadığını öne süren Kaynar, tahliyesini talep etti.
KÜRŞAT AYDOĞDU
Polislere yardım için gitmişler
Sanık eski uzman çavuş Kürşat Aydoğdu da mazeret izni kullandığı için 15 Temmuz’da çalışmadığını akşam saatlerinde sanıklardan eski tabur komutanı Yarbay Ejder Yıldırım’ın kendisini arayarak, tatbikat için kışlaya çağırdığını ileri sürdü.
Tatbikatın içeriği hakkında 3-4 kişiye sorular sorduğunu fakat cevap alamadığını öne süren Aydoğdu, “Samsun yolunda emniyetin yan tarafındaki köprüye gittik. Araçlar durduktan sonra Ejder’in yanına giderek neden buraya geldiğimizi sordum. O da bana ‘Emniyet ve Genelkurmay Başkanlığı FETÖ’cüler tarafından ele geçirilmiş, buralara müdahale edeceğiz.’ dedi. Uçak bomba atmaya başlayınca, araçlar durmadı ben de Ali üsteğmenin emri ile havaya 3-4 el ateş ettim.” diye konuştu.
Darbe girişimi gecesi bir kaosun içerisine sürüklendiklerini savunan Aydoğdu, “Polisler silahımızı isteyince, biz de kendilerine ‘Size yardıma geldik, neden silahlarımızı verelim?’ dedikten sonra gerçeği öğrendik ve silahlarımızı teslim ettik.” dedi.
Komutanlarından aldığı emirleri layıkıyla yerine getirdiğini belirten Aydoğdu, FETÖ ile hiçbir alakası olmadığını savunarak, tahliyesini talep etti.
DEVRİM SOYLU
Sanık eski Uzman Çavuş Devrim Soylu, 16 Temmuz 2016 itibarıyla yıllık izne ayrılacağını, akşam saatlerinde kışlaya gelmesi konusunda mesaj geldiği için de kendi arabasıyla kışlaya gittiğini bildirdi.
Sanıklardan eski yarbay Ejder Yıldırım'ın talimatıyla Ankara Emniyet Müdürlüğüne girdiğini belirten Soylu, "Ejder Yıldırım'ın olduğu araca bindik. Ankara Emniyetine geldiğimizde Yıldırım, ateş etmemizi emretti. Yıldırım'ın beni vurmasından korktuğum için bir şey diyemedim, emir üzerine Ankara TEM'e girerken havaya ateş ettim. Ejder Yıldırım, TEM'de 5 ofisi kontrol ettikten sonra çıktı, biz de 6-7 kişi içeride kaldık. Baskı ve korku üzerimizden kalktıktan sonra gelen polislere teslim olduk." diye konuştu.
FETÖ ile herhangi bir bağlantısının olmadığını ve darbe girişimini polislere teslim olduktan sonra öğrendiğini savunan Soylu, olay sırasında herhangi birinin vurulduğunu ya da yaralandığını görmediğini belirterek tahliyesini istedi.
F.D.
Sanık er F.D. ise sanıklardan eski üsteğmen Mustafa Fidan'ın alarm verildikten sonra kendilerini topladığını ve kışladaki garajlar bölgesine götürdüğünü söyledi.
Rütbeli personelin konuşmalarında "tatbikat" konusunun geçtiğini ileri süren F.D, "Ankara Emniyet Müdürlüğü önüne gittiğimizde, Ejder Yıldırım uçaksavarlara rütbelilerin geçmesini söyledi. Yıldırım'a halk, 'Ne yapıyorsunuz?' dediğinde o da halka 'Kanunlara uyun.' dedi ve ardından halka doğru ateş etti. Ali Görmez üsteğmenin annem yaşındaki kadına ateş ettiğini gördüm. Halka ateş etmemi istediler ama ben havaya ateş ettim." dedi.
Askeri aracın içine girdiklerini, araca gaz bombası atıldığı için nefes alamadıklarını ve tekrar dışarı çıktıkları sırada gözaltına alındıklarını belirten F.D, "Bizi bu duruma getirenlerden şikayetçiyim. FETÖ ile bağlantım yok, tahliyemi istiyorum." ifadesini kullandı.
S.E.Ş.
"Yarbay Yıldırım kilolu, bıyıklı polisi vurdu"
Sanık er S.E.Ş. de revir istirahatli olduğu için garajlar bölgesine en son kendisinin gittiğini ve o sırada da herkesin mühimmat almış olduğunu söyledi.
Zırhlı personel taşıyıcıya (ZPT) bindiğinde kendisinin de mühimmat aldığını anlatan S.E.Ş, daha sonra Ankara Emniyet Müdürlüğüne gittiklerini bildirdi.
S.E.Ş, "Yarbay Ejder Yıldırım'ın TEM Şube Müdürlüğü önünde kilolu, bıyıklı, kel ve elinde akrep denilen silah olan polisi vurduğunu gördüm. Ayrıca Ejder Yıldırım, bu polise yardıma gelenlere de ateş etti. Ancak bu yardıma gelenler vurulmadı. Bunu gördüm. Ejder Yıldırım'ın emriyle ben ve H.G. havaya ateş ettik. Başka ateş eden görmedim." diye konuştu.
H.G.
Sanık er H.G. de darbe girişimi sırasında sanıklardan eski uzman çavuş Gökhan Şahin'in "Genelkurmay Başkanlığına saldırı olmuş, kırmızı alarm var, herkes içtima alanına gelsin." dediğini ve içtimadan sonra kışladan çıkarak Ankara Emniyet Müdürlüğüne gittiklerini aktardı.
Sanıklardan eski uzman Çavuş Devrim Soylu'ya, "Komutanım, Genelkurmaya gidecektik, neden buraya geldik?" diye sorduğunu ileri süren H.G, şöyle devam etti:
"Soylu, 'Emniyeti IŞİD basmış' dedi. Ejder Yıldırım da bulunduğumuz yere geldi ve telefonla konuşurken hava desteği istediğini duydum. Ejder Yıldırım, tüm araçlara ateş emri verdi ve bütün araçlardaki erler ateş etti. Ateş ettiğim sırada silahım bozuldu, Devrim Soylu da bana neden ateş etmediğimi sordu. Silahımın bozulduğunu söyleyince de bana başka bir askerin silahını verdi."
Çatışma sonrası araca girdiklerini belirten H.G, sivil bir polisin gelerek yaşananların terör saldırısı değil darbe girişimi olduğunu ifade ettiğini ve ardından da polislerin teslim aldıklarını kaydetti.
Darbe girişiminde bulunmadığını ve FETÖ ile bir irtibatının olmadığını savunan H.G, tahliyesini talep etti.
S.M.
"Görmez, 'en büyük asker bizim asker' diyen kadını vurdu"
Tutuksuz sanık er S.M, sanık Tarık Kaya'nın halka ateş etmeleri için kendilerine emir verdiğini ancak ateş etmediklerini iddia etti.
Ateş emrini Kaya'ya sanık eski yarbay Ejder Yıldırım'ın telefonla verdiğini sonradan öğrendiğini belirten S.M, "Emin olmamakla birlikte Ejder Yıldırım'ın şoförü Kadir Yavaş'ın da halka doğru ateş ettiğini gördüm. Bu ateş ile vurulan olup olmadığından emin değilim." dedi.
A.M.A.
ZPT şoförü olduğunu söyleyen tutuksuz sanık er A.M.A. da silah ve mühimmat almadığını iddia ederek, Ejder Yıldırım'ın bir polisi ayağından vurduğuna şahit olduğunu, bu sırada sanık eski üsteğmen Ali Görmez'in de "yapmayın" diye bağıran yaşlı bir kadına ateş ettiğini ifade etti.
D.D.
Benzer bir ifade veren tutuksuz sanık er D.D. ise Ali Görmez'in "En büyük asker bizim asker" diyen yaşlı bir kadını vurduğunu gördüğünü aktardı.
Daha sonra başka bir komutanın emri ile emniyet binasının uçaksavarla tarandığını söyleyen D.D, sanık Eray Demir'in de halkı uzaklaştırmak için tabancasıyla havaya ateş ettiğini belirterek, "Kemal Bayram ZPT'nin kulesinden indi. Gökhan Şahin kuleye çıkarak hedef gözetmeksizin ateş etti, kolundan yaralanınca aracın içine girdi." ifadesini kullandı.
Sanık D.D, Ejder Yıldırım başta olmak üzere dışarı çıkmalarına engel olmayan herkesten şikayetçi olduğunu söyledi.
K.Ö.
Tutuksuz sanık er K.Ö. de Ejder Yıldırım'ın bir polis ile bir sivili vurduktan sonra Yıldırım'ın öncülüğünde TEM binasının içine girdiklerini bildirdi.
Sanık K.Ö, yarım saat sonra Abdülkadir isimli bir polisin kendilerine "Sizler bu vatanın evladısınız, kandırmışlar sizi" demesiyle teslim olduklarını kaydetti.
Duruşmaya, yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
07.09.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan'da görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
SAVAŞ KABAKLI
İddianamede sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğu iddia edilen eski 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Kurmay Başkanı kurmay yarbay Savaş Kabaklı, darbeye hazırlık toplantılarına katılmadığını belirtti. Kabaklı, görevde olduğu dönemde terörle mücadele operasyonlarına katıldığını, amirleri dışında hiç kimseden emir ya da talimat almadığını anlattı.
Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğu iddialarına ilişkin Kabaklı, "Benimle ilgili sadece bir şüphelinin beyanı vardır. İftira atılmaktadır. Bu konseyin başı kim? Kim kime emir veriyor belli değil. Alt üst arasındaki ilişki nedir, görev dağılımı, hiçbir şey net değil. Toplantıya katıldığımı iddia eden Murat Yanık'ı tanımam, mahkemeye getirilmesini talep ediyorum. Ayrıca gizli tanıklar toplantılarda benden bahsetmemişler. Adım atama listesinde geçmemiştir. Ankara'da Altınpark civarından bir toplantıya katıldığıma ilişkin beyanları var. O saatler arasında orada olmam imkansız." ifadelerini kullandı.
Darbe girişimi gecesi tugay komutanlığına Ömer Cüneyt Akyol'un yerine Ali Kalyoncu'nun atandığına ilişkin telefon geldiğini savunan Kabaklı, "O gece Akyol'u aradım. Bana 'Ne oluyor?' diye sordu. Kendisinin yerine Ali Kanyoncu'nun atandığını öğrendiğimi söyledim. O da 'Tamam, kapat ben bir Ali'yi arayayım.' diyip telefonu kapattı. Akyol'un darbecilere karşı yapılması gerekenlere ilişkin bir emri olmadı." diye konuştu.
Sanık Kabakçı, nizamiyede kimseye "Araçlara binin." talimatı vermediğini, zırhlı araçların talimatı dışında firari sanık Ali Kalyoncu tarafından kışladan çıkartıldığı iddiasını dile getirdi. Darbe girişimi gecesi emir komuta zincirine uymak dışında herhangi bir iş yapmadığını ileri süren Kabaklı, "Eğer darbeci olsaydım ya kaçardım ya da talimat aldığım iddia edilen Ali Kalyoncu kaçarken beni de yanına alırdı." dedi. Kabaklı, tahliyesini talep etti.
Mahkeme Başkanı Melih Uçar'ın darbeden ne zaman haberdar olduğunu sorduğu Kabaklı, 1. Ordu Komutanı Ümit Dündar'ın televizyondaki açıklamasını duyduğunda bir şeylerin ters gittiğini fark ettiğini ancak o ana kadar cep telefonuna bakmadığını söyledi.
"Gecenin anormal olduğu ortada ama tarafımı bulamadım"
"Çünkü bir koşuşturmaca vardı." diyen Kabaklı'ya, Başkan Uçar, "Sen kurmay yarbaysın, bu koşuşturmaca nedir, saldırı mı oldu, ne oldu, Sorma gereği duymadın mı?" sorusunu yöneltti. Kabaklı, soruya, "Ortamda bir gariplik var, bizim ne tarafta olduğumuz belli değil, beni sürekli tersleyen bir tuğgeneral var. O gecenin anormal bir gece olduğu ortada ama tarafımı bulamadım." karşılığını verdi.
"Taraf derken, hangi taraflar vardı?" şeklindeki soru üzerine de Kabaklı, "Yanınızda birileri bir şeyler yapıyor. Tepenizden uçaklar geçiyor. Bu tip şeyler yaşanıyor. Başınıza bir general gelmiş. Birinci sıradan generalliğe atanmış Ali Kalyoncu tugayımızda, başımızdaydı. Asıl tugay komutanı da 'Ben bir Ali Kalyoncu ile konuşayım.' dedi. Ali Kalyoncu iyi adam mı kötü adam mı anlamanız mümkün değil." değerlendirmesini paylaştı.
Bir soru üzerine "Taburların ve araçların kışladan çıkışından haberim olmadı." diyen Kabaklı, birlik içinde karşılaştığı Süleyman adli kişinin, garajlar bölgesinde araçlar ve personelin bulanmadığını söylediğini anlattı. Kabaklı, bunun üzerine nöbetçi astsubayların bulunduğu yere geçip nizamiyeleri arattırdığını, nizamiyedekilerin de çıkıştan haberinin olmadığını öğrendiğini bildirdi.
Kabaklı, araçların, normalde kapısı kilitli olan ve kimsenin bulunmadığı 3 No'lu nizamiyeden çıkış yaptığını öne sürdü.Tutuksuz sanık er M.Ç. de Ankara Emniyet Müdürlüğünün önüne komutanlarının talimatı üzerine zırhlı araçlarla gittiğini, silahını yanına almadığını ve ateş etmediğini savundu.
ABDULLAH ÇELEN
Dava sanıklarından eski komanda uzman erbaş Abdullah Çelen, 15 Temmuz'da mesaideyken eski tabur komutanı kurmay yarbay Ejder Yıldırım'ın aracını 12.00-12.30 gibi tabur komutanının park yerinde gördüğünü, ancak ziyarete geldiğini düşündüğünü belirtti.
Mesaisini normal şekilde bitirip önce kardeşinin evine, oradan kardeşinin aracıyla kendi evine gittiğini, sonra da ailesiyle alışverişe çıktıklarını anlatan Çelen, saat 22.00 civarında eve döndükten sonra arkadaşı Emrah Sevinç'in arayıp alarm verildiğini ve takım komutanının derhal birliğe gelmeleri yönündeki emrini ilettiğini kaydetti.
Genelkurmay Başkanı'nın kaçırıldığını, Ankara Emniyet Müdürlüğünün ele geçirildiğini öğrendiğini öne süren Çelen, silahını, hücum yeleğini ve kompozit başlığını aldıktan sonra bir zırhlı araca bindiğini bildirdi.
Çelen, zırhlı araçların 3 No'lu nizamiyeye doğru dizildiklerini ve nizamiyede Yıldırım'ın beklediğini belirterek, "Yıldırım, her tarafa emirler yağdırıyordu. Derhal çıkış yapmamız gerektiğini, aksi takdirde geç kalacağımızı söylüyordu. Emir komutanın kendinde olduğunu vurgulayarak, çıkış için hazırlık yapmamızı söyledi ve Savaş Kabaklı'nın yanına gitti" dedi.
Telefonunda, Boğaz Köprüsü'nün kapatıldığı haberini gördüğünü ancak tıkladığında içeriğine ulaşamadığını öne süren Çelen, bundan sonra bir terör saldırısı olduğunu düşünmeye başladığını ifade etti.
Ankara Emniyet Müdürlüğü önünde yolu kapatan TOMA'lara ateş etmediğini, uçaksavarın namlusunu havaya diktiğini anlatan Çelen, teröristler araçları ele geçirmiş olsa da devletin malına zarar vermek istemediğini ileri sürdü.
"Hava desteğini de Yıldırım istemiş"
Çelen, "Benim araçtan TOMA'lara ateş eden kurmay yarbay Ejder Yıldırım'dır. Yıldırım'ın HK 33 piyade tüfeğiyle TOMA'lara ateş ettiğini gördüm" diye konuştu.
Çelen, sözlerine şöyle devam etti:
"Osman adlı kişiyi benim araçtan aradı Ejder Yıldırım. İlk bomba, bu Osman adlı şahsı aradıktan sonra gerçekleşti. Yıldırım, hava desteği istedi. TOMA'ların yanına geldiğimizde F16'lar alçak irtifadan uçarak sonik patlamaya neden oluyordu. Ejder Yıldırım daha sonra geri çekilmemizi söyledi. ZPT'ler geri çekildiğinde büyük bir patlama oldu. F-16 sanırım ilk bombayı yola bıraktı. Bu anda Ejder Yıldırım ZPT'nin üzerine çıkarak ateş emri veriyor, ZPT'lerin ilerlemesi için emirler yağdırıyordu. Adam çıldırmış gibiydi. Herkes ilerledi. Şoförler zaten er, çoğu araç komutanı uzman erbaş, üç subay var, geri kalan uzman çavuş, er. TOMA'ların yanına gelince öndeki araca emir vererek TOMA'ları ittirme emrini de Ejder Yıldırım verdi. TOMA'ların ittirilmesiyle açılan yoldan geçerek emniyetin nizamiyesine geldik."
Daha sonra ortalığın biraz sakinleştiğini, Ejder Yıldırım'ın da 'araçtan in' emri verdiğini aktaran Çelen, Ejder Yıldırım emniyet önündeki polislerle konuşurken, tabanca sesleri gelince kendisinin ZPT'nin içine oturduğunu, dışarıdaki üç erin de araca geldiğini bildirdi.
Çelen, "Oturduktan sonra tekrar üst kapaktan dışarı baktığımda üsteğmen Ali Görmez'in polislere 'Bunlar FETÖ'nün polisleri, ateş edin, ateş serbest' diyerek polislere ateş açtığına ve burada bir polisin vurularak yere düştüğüne, yaralananlar olduğuna şahit oldum" dedi.
Emniyet içindeki silah sesleri üzerine kendisinin de birkaç el ateş edip tekrar ZPT'de oturduğunu vurgulayan Çelen, Ejder Yıldırım'ın da sürekli ateş emri verdiğini anlattı. Çelen, "Bu sırada Ali üsteğmen 'Siz araçlara binin, dışarıda kimse kalmasın, birazdan içeri gireceğiz.' dedi. Aracıma bindim. Ben bindikten sonra çok fazla geçmeden bir uçak daha bomba bırakmış" ifadesini kullandı.
Bir süre sonra araçlarla Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün bahçesine girdiklerini, TEM şube önündeki banka şubesi yanında durduklarını belirten Çelen, "Teröristleri arayıp, bulup etkisiz hale getirmemiz gerekiyordu. Binaya yönlendirildik" diye konuştu.
Çelen, bu sırada Ejder Yıldırım'ın TEM binasına ateş ettiğini, yine Yıldırım'ın emriyle odalara baktıklarını, bazı kapı ve camların kırık olduğunu gördüğünü anlattı.
Ejder Yıldırım'ın, binayı kontrol altına aldıktan sonra başka bir ekibe devretmek üzere kendisini ve beraberindeki bazıları er, 11 kişiyi bıraktığını ifade eden Çelen, ancak binayı kime devredeceklerini bilmediklerini öne sürdü.
“Ellerimi kaldırıp polisleri çağırdım”
Çelen, bir süre sonra bina dışında gördüğü 2-3 kişilik polis grubuna seslendiğini ancak başka gürültülerden dolayı sesini duyuramadığını, ne olduğunu öğrenmek ve binada terörist olmadığı için TEM şubeyi polise devretmek istediğini belirtti.
İçeri girip tekrar çıktığını, seslenmesine rağmen duyan olmayınca havaya bir el ateş ettiğini ve silahını omzuna astığını bildiren Çelen, kendisini farkeden polislerin bir anda geri çekildiğini aktardı.
Çelen, şunları söyledi:
"Ellerimi kaldırıp polisleri çağırdım. Silahı yan tarafıma saldım. Polis memuru da ateş etmemem gerektiğini söyleyip yanıma geldi. Yerimi belli etmek için havaya ateş ettiğimi söyleyip kendimi ifade ettim. Silahımı hiçbir polis memuruna ve vatandaşlarımıza doğrultmadım. Doğrultmam da. kesinlikle ateş etmedim ama havaya ateş ettim."
Burada terörist unsurlar bulunduğunun söylendiğini, polise destek olarak geldiklerini, şimdi kışlaya dönmek istediklerini konuştuğu memura aktardığını öne süren Çelen, polisin kalkışma olduğunu belirtmesi ve yaşananları anlatmasından sonra kandırıldıklarını, bunlardan haberdar olmadıklarını ifade ettiğini aktardı.
Çelen, polisin, vatandaşların darbetme durumu olabileceği için burada kalmalarını, kendilerini koruyacaklarını söylemeleri üzerine silahlarını bırakıp, onlara "sığındıklarını" kaydetti.
"Darbe olduğunu burada öğrendim" diyen Çelen, tahliye talebinde bulundu.
S.O., U.Ç., M.K.
Duruşmada, tutuksuz sanıklardan eski erler S.O, U.Ç. ve M.K. de savunma yaptı.
Sanık savunmalarının ardından duruşma yarına ertelendi.
08.09.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
H.B.
Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık asteğmen H.B, terhisine 10 gün kala kendisini darbe girişiminin içinde bulduğunu, buna sebep olanlardan şikayetçi olduğunu söyledi.
Alarm verildikten sonra içtima alanına geldiğini belirten H.B, Üsteğmen Mustafa Korkmaz'a neler olduğunu sorduğunda cevap almadığını ifade etti.
H.B, daha sonra içtima alanına gelen sanık eski yarbay Ejder Yıldırım'ın emir komutanın kendisinde olduğunu, üçüncü taburu teçhizatlı şekilde hazırladıktan sonra zırhlı personel taşıyıcılara (ZPT) binmelerini emrettiğini anlattı.
Nereye gittikleri konusunda bilgisinin bulunmadığını, araçtaki askerlerin de güzergahı bilmediklerini savunan H.B, bir zaman sonra Ankara İl Emniyet Müdürlüğünün önüne geldiklerini fark ettiğini dile getirdi.
Burada çatışmaların yaşandığına şahit olduğunu kaydeden H.B, "Ejder Yıldırım ve Üsteğmen Ali Görmez'in ateş ettiğini gördüm. Yıldırım, 'En büyük asker, bizim asker' diyen gruba doğru önce havaya, daha sonra yere ateş etti. Yıldırım'ın bir polisi dizinden vurduktan sonra, yaşlı bir kadına ateş ettiğini gördüm. Bunun üzerine normal bir durum olmadığını anladım. Şoföre uzaklaşması için emir verdim, ancak diğer ZPT'ler nedeniyle sıkıştığımız için çıkamadık." dedi.
Sanık eski üsteğmen Mustafa Fidan'dan emir aldığını, onun talimatlarıyla hareket ettiğini öne süren H.B, halka ve polislere ateş etmediğini, yanındaki askerleri de bu konuda uyardığını savundu.
MUSTAFA FİDAN
"Araçları çekin burası bombalanacak"
Tutuklu sanık eski üsteğmen Fidan da 15 Temmuz akşamı kışlada nöbetçi subay olduğu sırada alarm verildiğini, bunun üzerine içtima alanına geçtiğini kaydetti.
Sanık Yıldırım'ın emir komutanın kendisinde bulunduğunu, terör saldırısı olduğu gerekçesiyle herkesin hazırlık yapması için emir verdiğini bildiren Fidan, alçakta uçan uçakların da bu kapsamda havalandıklarını düşündüğünü söyledi.
Yıldırım'ın emriyle kışladan zırhlı araçlarla çıktıklarını belirten Fidan, gidecekleri yer hakkında bilgisinin bulunmadığını, bir süre sonra Ankara İl Emniyet Müdürlüğü önüne geldiklerini belirtti.
Sanık Yıldırım'ın kısa süreliğine polislerle konuştuktan sonra ZPT'ye döndüğünü, ardından polislere doğru ateş açmaya başladığını iddia eden Fidan, "Yıldırım tüfekle ateş etmeye başladı. Bütün personele de 'Ateş edin, ateş etmeyene işlem yaparım.' diye bağırıyordu. Yıldırım'ın ateş etmesinden sonra bir polis ile kadının vurulduğunu gördüm. Yıldırım daha sonra araç komutalarını yanına çağırdı, elindeki kağıda bakarak 'Hava kuvvetleri birazdan burasını bombalayacak araçları çekin.' dedi." ifadelerini kullandı.
Bunun üzerine Emre Kayrak, Savaş Kabaklı ve Mustafa Çınar Uygan'ı aradığına dikkati çeken Fidan, tutuksuz sanık eski binbaşı Uygan'ın telefondan kendisine "Askerin polisi vur emri var." dediği ileri sürdü.
Uygan'a eski üsteğmen Ali Görmez'in emniyet binası içinde öldürüldüğü bilgisini verdiğini aktaran Fidan, "Uygan, bana 'Sizin emniyetin içinde ne işiniz var, dışında olmanız lazım. Biz size takviye göndereceğiz.' dedi. Ne olduğunu kavrayamadım, çünkü Görmez polisler için bana 'Emniyeti Fetullahçılar ele geçirmiş.' demişti. Uygan da 'Askerin vur emri var.' deyince, olayların ne olduğunu anlayamadım." iddiasında bulundu.
ŞEFRAN KIZILÇAY
"Keskin nişancı tüfeğini aldım"
Sanık Şefran Kızılçay ise 15 Temmuz akşamı evde olduğunu, saat 22.30'da sanıklardan H.B'nin kendisini arayarak alarm verildiğini, herkese durumu iletip kışlaya gelmesini söylediğini savundu.
Daha sonra kışlaya gittiğini ifade eden Kızılçay, buradaki herkesin garajlar bölgesinde olduğunu görünce üzerine kayıtlı tüfeği alarak garajlar bölgesine gittiğini ve sanık eski üsteğmen Görmez'e neler olduğunu sorduğunu öne sürdü.
Görmez'in kendisine İstanbul'da terör eylemi olduğunu ve Ankara'da da bazı yerlere saldırılacağı bilgisinin geldiğini söylediğini iddia eden Kızılçay, "Ali Görmez, tedbir alacağımız için keskin nişancı tüfeği almamı söyledi. Bunun üzerine HK33 tüfeğimi bırakarak depocu uzman çavuş Dilaver Gürbüz'den keskin nişancı tüfeğini alarak yola çıktık." dedi.
Kışla nizamiyesi önünde Görmez'in konvoyu durduğunu ve herkesin ZPT'lere binmesi emrini verdiğini anlatan Kızılçay, savunmasına şöyle devam etti:
"Komutanı H.B. olan araca bindim. Ankara Emniyet Müdürlüğüne yaklaştığımızda durduk. Tekrar hareket edeceğimiz sırada da silah sesleri gelmeye başladı. Halk araçların üstüne koşuyordu. H.B. araca 'Geri çık.' diye bağırdı. Yaşanan çatışma sırasında Eray Demir ve H.B, 'Halkla çatışma olmaz, teslim olalım.' dedi. Polislere teslim oldum, kesinlikle silah kullanmadım."
K.B.
"Darbe girişimini polisten öğrendim"
Tutuksuz sanık er K.B. bir "ihanet şebekesi" içerisinde fiilen yer almasa da davanın sanığı olmaktan utanç duyduğunu dile getirdi.
Ankara Emniyet Müdürlüğüne geldiklerinde burada tankların konuşlandırıldığına şahit olduğuna işaret eden K.B, daha sonra yaralandığı ve araçtan bu şekilde ayrıldığını belirtti.
Y.K.
Tutuksuz sanıklardan er Y.K. da olay tarihinde 6 günlük asker olduğu, 15 Temmuz'da sanıklardan eski uzman çavuş Gökhan Şahin'in bölüğü içtima alanında topladığı ve sanık eski üsteğmen Fidan'ın da teçhizatlar için emir verdiğini ileri sürdü.
Fidan ve Şahin'in tatbikat olduğunu söyleyerek kendilerini garaj bölgesine götürdüğünü savunan Y.K, şunları kaydetti:
"Bize 'Arkadaşlar durum ciddi Genelkurmay ve emniyete terör saldırısı var, müdahale etmeye gideceğiz.' dediler. ZPT ile Ankara Emniyet Müdürlüğüne gittik. TOMA'ların ileride durduklarını gördüğümüz sırada araca Ejder Yıldırım geldi. Cep telefonuyla konuştuğunu ve 'Komutanım.' diyerek birinden hava desteği istediğine şahit oldum. Ejder Yıldırım, TOMA'lara ve havaya ateş emri verdi, ardında da hedef gözeterek sağa sola ateş etti. Çatışmanın ardından yanıma gelen bir polis, 'Rütbeli misin er misin?' diye sordu. Er olduğumu söyledim. Polis, darbe girişimi olduğunu söyleyince gerçekleri öğrendim."
AYDIN ODABAŞI
Sanık Aydın Odabaşı 15 Temmuz akşamı evinde bulunduğu sırada, sanık eski teğmen Hamza Berk’in kendisini arayarak kışlaya gelmesini istediğini söyledi.
Teçhizatlarını aldıktan sonra içtima alanına gittiğini ve burada zırhlı araçlara binmeleri için emir verildiğini anlatan Odabaşı, Genelkurmay Başkanlığına terör saldırısı olduğu, güvenlik amacıyla kışlanın dışına çıkacaklarına dair kendilerine bilgilendirme yapıldığını ifade etti.
İlerleyen saatlerde Ankara İl Emniyet Müdürlüğü binasının önüne geldiklerini fark ettiğini anlatan Odabaşı, burada asker ile polis arasında çıkan çatışmada başına sert bir cismin isabet ettiğini savundu.
Helikopterin bulundukları zırhlı aracı ateş altına aldığını ileri süren Odabaşı, bunu neden yaptıklarını bilmediğini, sabaha karşı gözaltına alındıktan sonra darbe girişimden haberdar olduğunu iddia etti.
ÖMER İŞLER
"Açık olan televizyonda darbe girişiminden haberdar oldum"
Tutuklu sanık Ömer İşler de hazırlık aşamasındaki ifadelerini kabul etmediğini, mahkeme huzurundaki beyanlarının dikkate alınmasını talep ederek savunmasına başladı.
Akşam saatlerinden birlik komutanın kendisini arayarak kışlaya gelmesini istediğini anlatan İşler, karargaha geldikten sonra zırhlı araçlarla intikale geçtiklerini söyledi.
Bir zaman sonra Akköprü civarına geldiklerini, askeri araçların oluşturduğu konvoy nedeniyle önlerini yeteri kadar göremediklerini savunan İşler, buradaki çatışmada yaralanan eski Üsteğmen Ali Görmez'i zırhlı araçla GATA’ya götürdüklerini aktardı.
Burada açık olan televizyonda darbe girişiminden haberdar olduğunu öne süren İşler, telefonla görüştüğü Tabur Komutanı Binbaşı Mustafa Çınaruygan'ın yanındaki askerlerle GATA'da kalmaya devam etmesini istediğini sözlerine ekledi.
S.Ö.
"Çarpışmaya hazır olun, yolu açacağız"
Sanık eski Uzman Çavuş Gökhan Şahin'in kendilerini içtima alanında topladığını ve kırmızı alarm verildiğini söylediğini aktaran S.Ö, "Gökhan Şahin ve Mustafa Fidan'ın kendi aralarında konuşurken 'bir yerin güvenliğini almaya gideceğiz' dediğini duydum. Araçlara bindirildik, Üsteğmen Ümit Acar mühimmat getirdi. Gökhan uzman da mühimmatı dağıttı. Araca bindiğimizde de uçaksavar mühimmatı olduğunu gördüm." ifadesini kullandı.
Ankara Emniyet Müdürlüğü önündeki üst geçidin altına geldiklerinde sanıklardan eski Üsteğmen Ümit Acar'ın Emniyet binasındakilere "teslim olun" diye bağırdığını ileri süren tutuksuz sanık S.Ö, savunmasına şöyle devam etti:
"Onlar da ateşle karşılık verince Ümit Acar da ateş etti. Biraz ilerleyip yolu kapatmaya giderken Ümit Acar, kimi kastetti bilmiyorum ama 'Onlar yanlış yaptılar, yaptıkları yanlışın cezasını vermek üzere buradayız’ dedi. Yol ayrımından emniyet binasına doğru giderken TOMA'lar yolu kapatmıştı, Savaş Kurnaz uzman TOMA'daki polislerden yolu açmasını istedi. Yol açılmayınca Başçavuş İdris Başkaya, 'Çarpışmaya hazır olun, yolu açacağız.' diyerek araç şoförü Ferdi Özcan'a, 'TOMA'lara çarparak yolu aç̧' emri verdi. Ferdi de TOMA'lara çarparak yolu açtı."
"Adımı vermeyin eşim, çocuğum var"
Yol açıldıktan sonra Ankara Emniyet Müdürlüğü önüne geldiklerini anlatan S.Ö, sanık eski Üsteğmen Ümit Acar'ın silahıyla emniyet binasına ve çevreye ateş ettiğini, mühimmatı bitince de erlerin silahlarını alarak ateş etmeye devam ettiğini öne sürdü.
Sanık Ümit Acar'ın kendisini koruması için kendilerinden birinin yanına gelmesini istemesine rağmen kimsenin gitmemesi üzerine Acar'ın kendilerine dönerek, "İnin vatan hainleri" dediğini ileri süren S.Ö, "Biz araçtan inmedik. Bir süre sonra aracın üstündeki kuleye çıkan Savaş Kurnaz, emniyet binasına doğru uçaksavarla ateş etmeye başladı." dedi.
Tutuksuz sanık S.Ö, Kurnaz'ın Ankara Emniyet Müdürlüğü önündeki sivil bir aracın hareket etmesi üzerine, "O araç bize el bombası atabilir, aracı patlatacağım" dediğini, Kurnaz'ın araca uçaksavarla 8-10 el ateş ettiğini ve aracın patladığını gördüğünü savundu.
Darbe girişimi sonrası gözaltına alındıktan sonra Savaş Kurnaz'ın kendilerine, "Adımı vermeyin, eşim var, çocuklarım var" dediğini öne süren S.Ö, darbe girişimini Ankara Emniyet Müdürlüğü önünde toplanan vatandaşlardan öğrendiğini kaydetti.
GÖKHAN ŞAHİN
"Darbe haberini kız arkadaşım verdi"
Sanıklardan eski 28. Mekanize Piyade Tugayı 2. Tabur 3. Bölükte Manga Komutanı Gökhan Şahin de 15 Temmuz'da nöbetçi uzman çavuş olduğunu, akşam saat 21.30 civarında sanıklardan eski Üsteğmen Mustafa Fidan'ın kendisini çağırtarak alarm verildiğini ve içtima alanına gelmesini istediğini ileri sürdü.
Fidan'ın yanına gittiğinde "Komutanım ne oluyor?" diye sorduğunu, Fidan’ın da kendisine "Terör saldırısı var, yol emniyeti alacağız." dediğini öne süren Şahin, "Mühimmatlarla araca bindik ve Ankara Emniyet Müdürlüğün önüne geldik. TOMA'lara yaklaştığımızda üç beş el silah sesi duyduk." dedi.
Sanıklardan Hamza Berk'in, "Çok fazla sivil geliyor, uçaksavara ateş emri" verdiğini savunan Şahin, "Uçaksavar arızalı çıkınca bana 'ateş et' diye emir verdi. Ben de Atatürk Kültür Merkezi'ne doğru havaya yaklaşık on beş yirmi el ateş ettim. O da benimle ateş etti. Bir müddet sonra şiddetli bir patlama sesi duydum. Şoför öndeki araçları takip ederek emniyetin bahçesine girdi. Orada yarım saat kadar bekledik. Dışarı bakarken üzerimize doğru iki sivilin geldiğini gördüm. Bu sivillerden birisi benim kafama taş atınca ben de havaya üç beş el ateş ettim." ifadesini kullandı.
Kız arkadaşının kendisini arayarak darbe girişiminden haberdar ettiğini ileri süren Şahin, "FETÖ ile bir bağım yok, üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Tahliyemi talep ediyorum." dedi.
Duruşmaya pazartesi günü sanık savunmalarıyla devam edilecek.
İDDİANAMEDEN
İddianamede, Ankara'nın Mamak İlçesi'nde bulunan 28. Mekanize Piyade Tugayı'na ve 4. Kolordu Komutanlığı'na 15 Temmuz 2016 öncesi yapılan darbe planlamasına uygun olarak 28. Mekanize Tugay Komutanlığı'na sözde atanan firari general Ali Kalyoncu'yla 4. Kolordu Komutanlığı'na sözde atanan Osman Ünlü'nün gelerek, darbeciler adına tugay ve kolordunun emir komutasını cebren ele aldığı belirtildi. Olay günü toplam 16 tankın kışladan darbe için çıkarıldığı belirtilen iddianamede, olaylarda 16 kişinin şehit edildiği ve 300 kişinin müşteki olarak yer aldığı belirtildi.
Şüphelilerin çoğunluğunun Ankara'da konuşlu 4. Kolordu Komutanlığı ve bünyesinde oluşturulan komutanlıklarda görev yaparak, başkentin çeşitli noktalarını kontrol altına alma, birçok noktada yolu trafiğe kapatma ve bu şekilde darbeye karşı geliştirilecek tepki ve direniş çabalarını önleme görevini üstlendiği belirtildi. İddianamede, 'Yurtta Sulh Konseyi' tarafından atanan sözde yeni 4. Kolordu Komutanı Osman Ünlü ve sözde yeni 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanı firari şüpheli Ali Kalyoncu ile oradaki diğer darbecilere destek olma görevinin verildiği anlatıldı.
İddianamede çok sayıda siville polisi şehit ettiği belirtilen şüpheliler, 'Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs', 'TBMM Ortadan Kaldırmaya ve Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs', 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya ve Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs', 'Askeri Komutanlıkların Gaspı', 'Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma' ve 'Kasten öldürme' suçlamalarıyla değişen yıllarda hapis cezasıyla yargılanıyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-19 Nisan (2017) 'Ankara 268 sanık Mamak 28. Mekanize Tugayı Darbe Yap.' davası
(09 Eylül 2017, 14:21)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: