Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Acıbadem'deki Türk Telekom binası işgal edilmeye çalışırken çıkan olaylarda, Acıbadem Mahallesi Muhtarı Mete Sertbaş dahil 6 kişinin şehit edilmesine ilişkin, tutuklu 41 sanık askerin yargılanmasına devam edildi.
09.09.2017 17:59 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Acıbadem'deki Türk Telekom binası işgal edilmeye çalışırken çıkan olaylarda, Acıbadem Mahallesi Muhtarı Mete Sertbaş dahil 6 kişinin şehit edilmesine ilişkin, tutuklu 41 sanık askerin yargılanmasına devam edildi.
06.09.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında oluşturulan binada görülen 5. duruşmada, tutuklu sanık er Sinan Çetin, savunmasını tamamladı.
SİNAN ÇETİN
Sinan Çetin, 15 Temmuz'da askerliğinin bitmesine 5 gün kaldığını ifade ederek, darbe girişimine bilerek veya bilmeyerek de olsa iştirak etmediğini söyledi.
Komutan şoförü olduğunu ve askerliği boyunca şoförlük yaptığını anlatan Çetin, cezaevine girdikten iki ay sonra annesini kaybettiğini dile getirdi.
Sinan Çetin, FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı Hareket Eğitim Şube Müdürü olarak görev yapan ve olay günü etkisiz hale getirilen eski yüzbaşı Mehmet Karabekir'in şoförlüğünü yaptığını belirterek, Türk Telekom binasına kadar gittikleri süreçte Karabekir ve beraberindeki rütbelilerin eylemlerini anlattı.
Darbe gecesi saat 21.45 sularında tugaydan zırhlı birliklerle çıkış yaptıklarını anlatan Çetin, 'Tugaydan çıktığımız sırada tugay komutanı Özkan Aydoğdu, yüzbaşı Mehmet Karabekir'e Türk bayrağı vererek 'Gazanız mübarek olsun' dedi. Ne olduğunu anlayamamıştım. Mehmet Karabekir'e nereye gideceğimizi sordum. O da, 'Acıbadem'deki Türk Telekom'a gideceğiz' dedi. Zırhlı araçlarla neden gittiğimizi sorduğumda ise askeriyeyi ilgilendiren gizli evrakların olduğunu, bu evrakları almaya gideceklerini ve gelen birliklerin ise kendilerinin güvenliğini sağlayacağını söylemişti.' ifadelerini kullandı.
'Ben burada muhtarı bile vurdum'
Sanık Çetin, yol boyunca askeri araçların emniyet şeridinde ilerlediğini ve çakarlarının ise açık olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
'Bir süre ilerlediğimizde bir araç bizi durdurdu. Yüzbaşı Mehmet Karabekir araçtan iner inmez bu araca ateş açtı. Bir adam bacağından vurulmuştu, sonra başka biri arkadan bize ateş açtı. Ben bu kişilerin polis olduğunu daha sonra öğrendim. Yüzbaşı Mehmet Karabekir ile üsteğmen Şerif Özbay, arkadan gelen kişilere doğru ateş açtılar. Ben de havaya doğru tek el ateş ettim. Araçlarla ilerlemeye devam ettik. Türk Telekom binasına geldiğimizde beyaz sivil araç yolu kesmişti. Mehmet Karabekir'in emriyle bu araca ateş açıldı. Etrafta bazı kişiler vardı. Mehmet Karabekir, 'Ben burada muhtarı bile vurdum. Gidin sizi de vururum' diye bağırıyordu.'
'Kimseye ateş etmedim' diyen Çetin, eski yüzbaşı Karabekir'in bütün askerlere ateş etmeleri emrini verdiğini savundu.
Çetin, Memduh isimli bir askerin mühimmatlarının azaldığını söylemesi üzerin Karabekir'in 'Mühimmatı boşa harcamayın. Hedef gözetmeksizin yaklaşan kim olursa ateş edin. İhanet eden, kaçan olursa ben vururum.' şeklinde emir verdiğini duyduğunu iddia etti.
'Tanımıyorsan sık kafasına'
Karabekir'in telefonundan sürekli mesajlar yazdığını, telefonunu ise araçta şarj ettiğini dile getiren Çetin, 'Komutanın telefonunda 'Yurtta Sulh Biziz' grubundan mesajlar geliyordu. Telefonunun kilidi olduğu için ileti şeklinde ekranda görünüyordu ama mesajları okuyamıyordum. Beni ilgilendirmediği için açıkçası pek ilgilenmedim.' dedi.
Yüzbaşı Emre Eryüz isimli birinin Mehmet Karabekir'le telefondan kısa bir görüşme yaptığını anlatan Çetin, 'Telefondan Emre denilen kişinin sesini duyabiliyordum. Sanırım bir albay varmış ve emir komutanın kendisinde olduğunu söyleyerek askerleri çekmeye çalışıyormuş. Emre de, Mehmet Karabekir'e ne yapması gerektiğini soruyordu. Mehmet Karabekir de, tanıyıp tanımadığını sordu. Sonra, 'Tanımıyorsan sık kafasına' dedi ve telefonu kapattı.' şeklinde konuştu.
Çetin, 13 ve 14 Temmuz'da 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'na siyah renkli bir aracın geldiğini ve eski tugay komutanı Özkan Aydoğdu'nun bu kişilerle görüştüğünü ve Aydoğdu'nun emriyle bu kişileri Harp Akademileri Komutanlığı'na götürdüğünü sözlerine ekledi.
Vatandaşı 'terörist' olarak görmüş
Söz alan tutuklu sanık eski uzman erbaş Hasan Övez, kendisinin de içinde bulunduğu bazı askerlerin Kahramanmaraş'a gitmek için görevlendirildiğini ve bu görevlendirmeyi tebliğ edenin ise Şerif Özbay olduğunu söyledi.
Eski teğmen Şerif Özbay'ın, elindeki listeye göre kendisinin de içinde bulunduğu askerlere mühimmat verdiğini ifade eden Övez, mühimmatların gelişigüzel dağıtıldığına dikkati çekti.
Zırhlı araçlarla tugaydan çıktıktan sonra gittikleri güzergah boyunca bazı vatandaşların ve polisin kendilerini selamladığını kaydeden Övez, komutanlarının kendilerini terör saldırısı bahanesiyle kışladan çıkarttıklarını ileri sürdü.
Vatanını ve milletini sevdiği için darbeci olamayacağını savunan Övez, komutanları tarafından darbe girişimi içine çekildiklerini iddia etti.
Türk Telekom'un binasına geldiklerinde Mehmet Karabekir ve Şerif Özbay'ın emriyle binanın çevre emniyetini aldıklarını dile getiren Övez, şunları söyledi:
'Bir asker yanımıza gelerek yüzbaşının birini vurduğunu söyledi. Vurulanın muhtar olduğunu öğrendik. Yüzbaşı yanımıza gelerek 'ne diyorsam o yapılacak' dedi. Bağrışmalar gelmeye başladı. Silah sesleri geldi. Bir sivil araç, askeri araçları önünü kesti. Yüzbaşı durmadan 'Vurun, durmayın' diyordu. Bir vatandaş yüzbaşıya doğru dönerek kollarını açtı ve 'vur' dedi. Yüzbaşı, direkt silahını çekerek adamı karnından vurdu. Vatandaş, yüzü koyun yere düştü, titremeye başladı. Ben vurulan adamı kaldırmaya çalışırken yüzbaşı, bana, 'O vatan haini bir terörist. Git işine bak.' diye bağırdı.'
'Kafalarına sıkın…'
Savunmasını tamamlayan tutuklu sanık eski astsubay Serkan Aplak, Türk Telekom binasına gittikleri sırada vatandaşın tepkisiyle karşılaştıklarını belirterek, darbe girişimini ise buradaki güvenlik görevlilerinden öğrendiğini öne sürdü.
Karabekir'in komutasındaki bütün askerlere ateş etme emri verdiğini anlatan Aplak, 'Biz, binanın emniyetini sağlamak için gittik. Kimse bana 'darbe oluyor' gibi bir şey söylemedi. Askerlerin Mehmet Karabekir'in zorlamasıyla havaya ateş açtığını gördüm, ancak halka ateş edeni görmedim. Binaya gittiğimizde ise Mehmet Karabekir'in bağırarak 'Gelenlerin hepsine sıkın, kafalarına sıkın…' dediğini duydum.' ifadelerini kullandı.
Duruşma, tutuklu sanıkların savunmalarının tamamlanması için yarına ertelendi.
07.09.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında oluşturulan binada görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar eski teğmen Şerif Özbay, astsubay Serkan Aplak, uzman çavuşlar Ali Karahan, Bayram Aydın, Özgür Kaya, Hasan Övez, Yasin Kayhan ve 34 er ile avukatları katıldı.
Darbe girişimi sırasında hayatını kaybedenlerin aileleri ve avukatları da duruşmada hazır bulundu.
ŞERİF ÖZBAY
Silivri'de görülen davanın 6. duruşmasında, tutuklu sanık eski teğmen Şerif Özbay, savunmasını tamamladı.
Özbay, bordo bereli asker olmak için çabaladığını ve 15 Temmuz'daki darbe girişimiyle bu hayalini ertelediğini, umudunun ise devam ettiğini söyledi.
Bölüğündeki bazı askerlerin 15 Temmuz'dan sonraki hafta terhis olacağını kaydeden Özbay, askerlerin terhis işlemiyle de ilgilendiğini de anlattı.
Bulunduğu kışlada denetleme yapılacağını dile getiren Özbay, 'Denetleme kapsamında bölükte liste hazırlandı. Yarbay Fatih Karakaya listenin güncel halini benden istedi. Aynı gün Fatih Yarbay, kışlamıza DAEŞ'in saldırı ihbarı aldıklarını, bu kapsamda ikinci bir emre kadar personelin mesaiyi terk etmemesi gerektiğini emretti. Astlarıma bu emri ilettim. Mesai sonrası Fatih Yarbay, hazır bekletilen askerleri cephaneliğe getirmemi ve mühimmat alacaklarını emretti. Emri yerine getirdim.' ifadelerini kullandı.
Terör saldırısı beklentisiyle kışla dışına çıkartıldıklarını savunan Özbay, askeri araçlarla intikal halindeyken kendilerine ateş açıldığını iddia etti.
Şerif Özbay, 'Silah sesiyle birlikte araçlar durdu. Yüzbaşı Mehmet Karabekir, araçtan inerek ateş açılan yöne doğru ateş açtı. Ben silah kullanmadım. Kime ateş açıldığını da görmedim. İlerlediğimiz sırada Karabekir Yüzbaşı'ya kime ateş açtığını sordum. O da bana, 'Teröristlere ateş ettim. Bunlar yolu kesen teröristler' karşılığını verdi.' diye konuştu.
Darbeyi yüzbaşıdan öğrenmiş
Yüzbaşı Mehmet Karabekir'in ateş ettiği kişilerin sivil polis olduğunu iddianameden öğrendiğini öne süren Özbay, bir polisin kolundan vurulduğunu ve onu yerde yatarken gördüğünü ifade etti.
Silah kullanmadığını iddia eden Özbay, şöyle devam etti:
'Türk Telekom binasına geldiğimizde yüzbaşının talimatıyla binanın çevre güvenliğini aldık. Bu sırada bir şahıs yanımıza geldi. Bu kişinin muhtar olduğunu sonradan öğrendim. Kendisine terör saldırısı beklendiğini ve güvenlik amacıyla geldiğimizi anlattım. Vatandaşın tepkisi artmaya başlamıştı. Yüzbaşıyı aradım, içinde bulunduğumuz durumu anlattım. O da bana durumun değiştiğini, sıkıyönetim ilan edildiğini ve karşı koyan kim olursa olsun öldürüleceğini söyledi. Bu şekilde darbe girişimini öğrenmiş oldum. Karabekir yüzbaşı, Türk Telekom binası çevresindeki yolu kapatmamı ve gelen araçları geri çevirmemi emretti. Bu emri yerine getirmedim. Yüzbaşı, benim vatandaşlarla konuştuğumu görünce 'İnsanlarla niye konuşuyorsun, kalabalığı dağıt, dağılmazlarsa sık kafalarına gitsin' dedi. Vatandaşı dağıtmak için birkaç el havaya ateş ettim. Amacım kimsenin zarar görmesini engellemekti. Muhtar, yüzbaşıyı sakinleştirmemi söylemişti. Ben de öyle yapmaya çalıştım. Muhtar, yüzbaşıya dönerek 'Bana mı sıkacaksın?' deyince, 'Evet seni de vuracağım' dedi ve göğüs bölgesine hiç tereddüt etmeden ateş etti. Sonra Karabekir yüzbaşı bana dönerek, 'İşte böyle yapacaksın, sıkacaksın' diye bağırdı. Ben muhtarın terörist olmadığını söyleyince, 'Emir bu. Anan da baban da olsa sıkacaksın' dedi. Er Yunus Emre'ye 112'i aramasını söyledim. Muhtarın vurulduğu yeri tarif etmeye çalıştık. 'Acıbadem Türk Telekom binası' deyince ambulansı yönlendirdiler. Muhtarla şehit olmadan 10 dakika boyunca konuşmuştuk. Ona son görevimi yerine getirmek için bedenini ambulansa yüklemek istedim. Doktor, nabzı atmadığı için ölmüş olabileceğini söyledi.'
Yüzbaşı Karabekir'in kendisini öldürmekle tehdit ettiğini, darbe girişimini öğrendikten sonra kaçmaya çalıştığını ileri süren Şerif Özbay, şehit Murat Naiboğlu'nun vurulma anına da şahit olduğunu belirterek, şunları söyledi:
'Muhtar Mete Sertbaş vurulduktan kısa bir süre sonra, Yüzbaşı Karabekir, Murat Naiboğlu'nu da vurdu. Karabekir yüzbaşının gözü dönmüştü. Ona 'Sizin yaptığınızın Sisi'den ne farkı var? Canice insanları öldürüyorsunuz' diye bağırdım. Yüzbaşı bana 'Ben iki kişiyi öldürdüm, şimdi sen öldüreceksin' dedi. Emrin kanunsuz olduğunu ve askerlere bunu uygulattıramayacağını söyledim. Bana, 'Sen vurmazsan ben seni vururum, vuramazsam da idam ettiririm. Babanız da ananız da gelse vuracaksınız' dedi. Bu sözlerinden sonra yüzbaşının beni de vuracağını düşünmüştüm. Muhtemelen yanımdaki askerlerden korkup geri çekildiğini düşündüm.'
'Firar ettim'
'Yaşanan olayları görünce civardaki bir kafenin tuvaletine giderek intihar etmeyi düşündüm' diyen Özbay, kendisinin darbeci olmadığını, bu amaçla hareket etmediğini, ailesiyle telefonla konuşarak intihardan vazgeçtiğini, yoldan geçen bazı vatandaşlardan kıyafet istediğini ve bulunduğu yerden kaçmaya çalıştığını anlattı.
Bir vatandaşın olay yerinde kaçmasına yardımcı olduğunu belirten Özbay, 'Darbe girişime katılmamak için firar ettim.' dedi.
Tahliye talebinde bulunan Özbay'ın çapraz sorgusu yapıldı.
08.09.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Acıbadem'deki Türk Telekom binası işgal edilmeye çalışırken çıkan olaylarda, Acıbadem Mahallesi Muhtarı Mete Sertbaş dahil 6 kişinin şehit edilmesine ilişkin, tutuklu 41 sanık askerin yargılanmasına devam edildi.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki binada görülen duruşmada, sanık ve avukatlarının talepleri alındı.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tahliyelerine yönelik talepleri reddetti.
Acıbadem'deki Türk Telekom binası çevresinde bilirkişi eşliğine keşif yapılmasına hükmeden heyet, duruşmayı 20 Kasım'a erteledi.
Davanın bir sonraki celsesi Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda yapılacak.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Başsavcıvekili İsmail Uçar koordinesinde, Cumhuriyet savcıları Hikmet Pak ve Bülent Başar tarafından hazırlanan 319 sayfalık iddianamede, 7'si rütbeli 34'ü er olmak üzere tutuklu 41 kişi yer alıyor.
Darbeci askerler tarafından şehit edilen Acıbadem Mahallesi Muhtarı Mete Sertbaş, Muhammet Fazlı Demir, Murat Mertel, Murat Naiboğlu, Orhun Göytan ve Şirin Diril maktul sıfatıyla yer aldığı iddianamede, yine darbeci askerler tarafından yaralandığı tespit edilen 23 kişinin dahil olduğu 44 kişi de müşteki sıfatıyla bulunuyor.
İddianamede, 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında darbe girişiminde stratejik noktalardan olan Acıbadem Türk Telekom Bölge Müdürlüğünü kontrol altında tutma görevinin Kurmay Yüzbaşı Mehmet Karabekir'e verildiği, Karabekir'in komutasında 4 zırhlı askeri araç ve bir otomobille birer yüzbaşı, teğmen ve astsubay ile 5 uzman çavuş ve 34 er olmak üzere 41 askerin saat 22.45'te tugaydan çıkış yaptığı belirtildi.
Şüpheli askerlerin, Türk Telekom'u ele geçirdikten sonra trafiği keserek çevrede toplananları uzaklaştırmaya çalıştıkları, bu duruma direnenlere ise hedef gözeterek ateş ettikleri anlatılan iddianamede, açılan ateş sonucu, Acıbadem Mahallesi Muhtarı Mete Sertbaş, Muhammed Fazlı Demir, Murat Mertel, Orhun Göytan, Şirin Diril ve Murat Naiboğlu'nun hayatını kaybettiği, 23 kişinin de yaralandığı vurgulandı.
Ceza talepleri
Şüpheliler teğmen Şerif Özbay, astsubay Serkan Aplak, uzman çavuşlar Ali Karahan, Bayram Aydın, Özgür Kaya, Hasan Övez ve Yasin Kayhan ile 34 şüpheli erin, 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme' suçlarından, üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen iddianamede, 'bir suçun işlenmesini kolaylaştırmak için kasten öldürme' suçundan, çıkan olaylarda hayatını kaybeden 6 kişi için altışar kez olmak üzere toplam dokuzar kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
İddianamede, yine tüm şüphelilerin, çıkan olaylarda yaralananlar için 23 kez 'bir suçun işlenmesini kolaylaştırmak için kasten öldürmeye teşebbüs' ile 'kamu malına zarar verme', 'mala zarar verme', 'kamu kurumları arasındaki haberleşmeyi hukuka aykırı olarak engellemeye teşebbüs', 'kişiyi cebir, tehdit kullanarak, silahla, birden fazla kişi ile birlikte, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle zincirleme olarak özgürlüğünden yoksun kılmak' ve 'silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek' suçlarından, 331 yıldan 559 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları isteniyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-13 Mart (2017) 'İstanbul 41 sanık Darbe Yap./Telekom İşgali' davası
(09 Eylül 2017, 17:59)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: