Denizli'deki FETÖ/PDY'nin Pamukkale Üniversitesi'ndeki (PAÜ) örgütlenmesine ilişkin görülen 115 sanıklı davaya devam edildi. Tutuklu eski Rektör Hüseyin Bağcı, tanıkların dinleneceği 4. duruşmaya kelepçeli ve diğer sanıklardan ayrı olarak getirildi. Duruşmada şu anki Rektör Prof. Dr. Hüseyin Bağ önceki Rektör tutuklu sanık Hüseyin Bağcı'yı suçladı. Bağcı'nın cemaat adına oluşturulan konsensüs sayesinde rektör olduğunu savunan Hüseyin Bağ, 'Ben konsensüs toplantılarına katılmadım. O dönemde Ankara'dan gelen Ahmet Kutluhan'ı destekliyordum. Ali Keskin, Hasan Kaplan, Muzaffer Topçu, Uğur Koltuksuz gibi isimlerin konsensüste etkin oldukları söyleniyordu. 2015'te de cemaat oldukları bilinen gruba dahil isimler Bağcı'yı destekledi. Bu 2011'deki gibi açık destek değildi. Cemaati temsil eden konsensüs sonucu gerçekleşen rektör atamasından sonra PAÜ'de cemaat güçlendi, cemaatten olan kişilerin daha hızlı yükseldiğini gördük. Aynı konsensüste yer alan ülkücüler önemli konumlara gelemedi' diye konuştu. Duruşmalarda, 'Yaprak ve Kırmızı' kod adlı gizli tanıklar dinlendi. 'Kırmızı' kod adlı gizli tanık, Bağbaşı Teleferik'te bir araya gelen sanıkların PAÜ'ye alınacak elemanları bungalov evlerde değerlendirmeye aldığını ileri sürdü.
26.08.2017 15:18 Denizli'deki FETÖ/PDY'nin Pamukkale Üniversitesi'ndeki (PAÜ) örgütlenmesine ilişkin görülen davaya devam edildi. Tutuklu eski Rektör Hüseyin Bağcı, tanıkların dinleneceği 4. duruşmaya kelepçeli ve diğer sanıklardan ayrı olarak getirildi.
21.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
FETÖ/PDY'nin PAÜ yapılanmasına yönelik 68'i tutuklu 113 sanıklı davada 3. duruşmaya kadar tutuksuz yargılanan PAÜ eski Rektörü Hüseyin Bağcı, Savcının talebiyle, çelişkili ifadeleri nedeniyle tutuklanmıştı. Cumhuriyet Savcısı, ara karar öncesi verdiği mütalaada Hüseyin Bağcı, Ahmet Çetin Can ve Ali Rıza Tarakçılar'ın tutuklanmasını talep etmiş, mahkeme heyeti ise Savcının talebine uyarak Bağcı'yı tutuklamıştı. Eski rektör Hüseyin Bağcı, tutuklandıktan sonra bugün ilk kez duruşmaya getirildi. FETÖ/PDY sanıkları cezaevi otobüsleri ile duruşmaya getirilirken, Bağcı'nın içinde jandarmalar olan ayrı bir minibüsle getirilmesi dikkat çekti. Bugün ayrıca sanıklar kapalı fuar alanından geçirilerek salona alındı.
22.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Denizli 5. Ağır Ceza mahkemesinde devam eden Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) yapılanmasına yönelik davada, 'Yaprak ve Kırmızı' kod adlı gizli tanıklar dinlendi. 'Kırmızı' kod adlı gizli tanık, Bağbaşı Teleferik'te bir araya gelen sanıkların PAÜ'ye alınacak elemanları bungalov evlerde değerlendirmeye aldığını ileri sürdü.
Denizli Teleferik ve Bağbaşı Yaylası FETÖ/PDY'nin PAÜ yapılanması için önemli görüşmelerin yapıldığı ve kilit rol oynadığı ileri sürülürken, anlatılanlar mahkeme tutanaklarına geçti.
EGS Kültür ve Kongre Merkezinin yanındaki fuar binasında açılan 5. Ağır Ceza Mahkemesinde dinlenen 'Kırmızı' kod adlı tanık, Pamukkale Üniversitesine eleman alımı konusunda yapılan toplantının detaylarını anlattı. 'Kırmızı' kod adlı gizli tanık, '2015 yılında düzenlenen yemekli toplantıda FETÖ/PDY davasında yargılanan Kenan Ç., Yılmaz K., Ramazan Y., Ali Rıza T. ve Uğur K. katıldı. Toplantılarını Denizli Teleferik ve Bağbaşı Yaylası'ndaki bungalov evlerde, Pamukkale Üniversitesine alınacak personel hakkında toplantı yapıldı' iddiasında bulundu.
Duruşmada, gizli tanıkların dinlenilmesine devam edildi. 60'ı tutuklu toplam 115 sanığın yargılandığı davada dinlenen gizli tanıklar, Pamukkale Üniversitedeki atamalar hakkında konuştu.
Denizli'de, FETÖ/PDY'nin Pamukkale Üniversitesi yapılanmasına yönelik devam eden davanın bugünkü duruşmasında tanık olarak dinlenen Psikiyatri Bölümü Yardımcı Doçent Ayşe Nur İnci Kenar, makaleler ve tayinler hakkındaki iddiaları ile konuştu. İfadesinde, 2006'da asistan olarak PAÜ'de göreve başladığını belirten Kenar, makalelerde emeği olmayan isimlerin yazılması için baskı kurulduğunu ve bu isimlerin yazılması halinde görevde daha hızlı yükselme şansı olduğuna dikkat çekti. Kenar, 'FETÖ adı üstünde paralel devlet yapılanması için yaptığı en önemli ve bariz şey kendi üyelerinin katkısı olmayan makalelere adlarını yazarak onların çok yayın yapmış görünmelerini de böyle kolaylıklar kısa sürede doçent olmalarını sağlayarak, ana bilim dalı başkanlıkları, bölüm başkanlıkları atanmasını sağladı. Örgüte üye olan kişilerin hızlıca yükselmesine sağlamaktadır. Hasan Herken'e benim götürdüğüm bir makalede, bana bazı isimler verdi. Bende yazmak istemedim. 'Sen yaz onlar da seni yazarlar' dedi. Yazmadım ve daha sonra bir arkadaşım beni aradı, tehdit içerikli sözler söylemiş. Makale katkısı olmayan ve kendilerine yakın gördükleri kişilerin isimlerini makalelere ekleyerek yayın sayılarını arttırmak, doçent olmaları kolaylaştırmak ve hızlandırmak amaçlanmaktaydı' diye konuştu.
'Atama hakkı olmayanlar atandı'
Tayin için çocuklarını hastaneye getirmeden ağır özürlü rapor verilmesi için baskı gördüğünü belirten Kenar, '2016 Şubat ayında Hüseyin Alaçam'ın eşi Zahide Alaçam rapor için çocuğunun üniversitenin sağlık kurulundan rapor alması gerektiğini, fakat çocuğu getirmediği için dışarı çıkarmasını istedim. Sağlık mazereti nedeniyle, tayin yapılması için çocuklarına ağır özürlü raporu almaları gerekiyordu. Hüseyin Alaçam'ın çocuğu ağır özürlü değildi. Bunu heyette de dile getirdim. Heyette fizik tedaviden Nuray A., çocuk psikiyatrisinden Bürge B., meslektaşlar için inisiyatif kullanmamız gerektiğini söylüyorlardı. Aramızda tartışma çıktı. Heyet başkanı 'oylama yapalım' dedi. Diğerleri ağır özürlü dedi. Ben şerh düştüm. Bir hafta sonra Hasan Herken'in yanına gittim. 'Hüseyin'in çocuğuna rapor vermemişsin. İnisiyatif kullanacaktın ya da heyetten çekilecektin ben imzalardım, şimdi bir annenin öfkesini ve düşmanlığını kazandın' dedi. Daha sonra atamalara baktım. Eş durumu nedeniyle tayin olmuş. 'Eş araştırma görevlisi kabul' yazıyordu. Halbuki Hüseyin Alaçam araştırma görevlisi değildir. Öğretim görevlisidir. Öğretim görevlilerinin eş durum tayin hakkı yoktur' ifadelerine yer verdi.
PAÜ'de FETÖ'den olmayan birinin önemli makamlara gelmesi mümkün olmadığını belirten Kenar, '17-25 Aralık'tan sonra kendilerini gizleseler de komisyonlarda kurullarda FETÖ'den olmayanlar yer alamazdı' dedi.
23.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Denizli 5. Ağır Ceza Mahkemesince Denizli Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatları ve sanık yakınları katıldı.
Tanık ifadelerinin dinlendiği duruşmada, PAÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Semin Melahat Fenkci, PAÜ Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı eski başkanı (tutuklu sanık) Ali Keskin'e 2000 yılında başvurduğunu, Ali Keskin'in dosyasını yetersiz bulduğunu, daha sonra başka bir bilim dalı başkanının daveti ile PAÜ'de görevi başladığını belirtti.
Doçent olan Ali Keskin'in ilk önce kendisini istemediğini dile getiren Fenkci, şunları söyledi:
'Ali Keskin (tutuklu sanık) Hüseyin Bağcı döneminde hızla profesörlüğe yükseldi. Derslerimin altına Ali Keskin imzası atıldı ve ücretleri Ali Keskin aldı. Bugüne kadar yayınlanan yayınlarımı istediler, ben de kabul etmedim. Hesabını soracaklarını söylediler, tezlerimi okumadılar. 7 yıl sonra yan dal uzmanlık sınavına girdim ve belgemi alabildim. Fazıl Necdet Ardıç'ın rektörlüğünün son ayında Gülizar Y. ile yardımcı doçent olarak atandık. Bir ay sonra rektörlük seçimi yapıldı ve Hüseyin Bağcı rektör atandı. Bu süreçte yeni rektörün ilk icraatı benim atamamı iptal etti. İdare mahkemesine dava açtım. Davalardan bir sonuç alamamamın nedeni Ali Keskin'in ifadeleri oldu. Hakim, 'kendisinin de cemaate karşı gelmesi nedeniyle hiç istemediği bir sürgünle karşılaştığını' bana söylemişti. Doçent olarak iç hastalıkları uzmanlık çalışma haklarım bir günde elimden alındı. Hak, adalet olsaydı, 2012'de profesör olmam gerekiyordu ama ben 10 yıl sonra oldum.'
Üniversitedeki yapılanma içerisinde istedikleri kişileri yükseltmek, kadrolaşmayı sağlamak için çalışmalar yapıldığını gördüğünü vurgulayan Fenkci, 'Ali Keskin'in doçent olmasını istediği kişiler hızlıca olurdu. Onlardan olmayan, onlardan daha başarılı olduklarını düşündükleri kişileri dışlarlar hatta ekarte ederler, bunun için her yolu denerlerdi.' diye konuştu.
Fenkci, Yrd. Doç. Havva Cilan'ın, FETÖ'nün mobing uygulaması sonucu odasında intihar ettiğini iddia etti. Fenkci, tıp fakültesinde yapılan atamalar ve yaşananları mahkeme heyetine anlattı.
'Beni kabul etmeyen kişi hızla profesörlüğe yükseldi'
O dönem iç hastalıkları başkanının kendi tezlerinin altına imza attığını ve ücretleri de kendisinin attığını söyleyen Fenkci, 'Tıp iç hastalıkları ana bilim dalı eski başkanı Ali Keskin'e, 2000 yılında iç hastalıkları bölüm başkanlığına başvurdum. Ali Keskin dosyamın yetersiz olduğunu söyledi. Afyonkarahisar Kocatepe'de İç Hastalıkları Ana Bilim Dalını kurdum. Daha sonra Endokrinoloji ve Metobolizma Hastalıkları Bölüm Başkanı Yurdaer S.'nin daveti ile Denizli'ye geldim. Ali Keskin doçentti, PAÜ iç hastalıkları ana bilim dalı başkanıydı. İlk önce istemedi sonra kabul etti. Yan dal ihtisasıma başladım. Bir yıl çalıştım daha sonra 2001 Mart ayında göreve başladım. 2 yıl sonra Yurdaer S., ile arası bozuldu. Ali Keskin o dönem, yani Hüseyin Bağcı döneminde hızla profesörlüğe yükseldi. Derslerimin altına Ali Keskin imzası atıldı ve ücretleri Ali Keskin aldı' iddiasında bulundu.
Yaklaşık 10 yıl içinde ancak profesör olduğunu anlatan Fenkci, 'İstanbul Belediye hastanesinden Fulya A. ve Gaziantep'teki özel bir hastanesinden Mehmet B., geldi. Ali Keskin'e çalışacaklarını iletti. Daha sonra Mehmet B., bana gelerek, bugüne kadar yayınlanan yayınlarım ve verilerimi onlara vermemi istedi, ben de kabul etmedim. 'Hesabını soracaklarını' dediler ve tezlerimi okumadılar. 7 yıl sonra yan dal uzmanlık sınavına girdim ve belgemi alabildim. Fazıl Necdet A.'nın döneminde doçent olarak atandım. Mecburi hizmet için Denizli Devlet Hastanesinde çalıştım. Fazıl Necdet A.'nın dönemindeki son ayında Gülizar Y., ile birlikte yardımcı doçent olarak atandık. Bir ay sonra rektörlük seçimi yapılarak tutuklu olan eski rektör Hüseyin Bağcı atandı. Bu süreçte yeni rektörün ilk icraatı benim atamamı iptal etti. Davalardan bir sonuç alamamanın nedeni Ali Keskin'in ifadeleri oldu. Ben kalıcı kadroma görmedim. O dönem hakim olan H.E. ve M.C., 'bu yapılanma için bunun yapılması gerekiyordu' dediler. Hatta hakim H.E., 'kendisinin cemaate karşı gelmesi nedeniyle hiç istemediği bir sürgünle karşılaştığını' da bana söylemişti. Doçent olarak iç hastalıkları uzmanlık çalışma haklarım bir günde elimden alındı. Hak, adalet olsaydı, 2012'de profesör olman gerekiyordu ama ben 10 yıl sonra oldum' dedi.
O dönem yapının içinde olanların olduğunu ileri süren Fenkci, 'İç hastalıklarında Ali Keskin, pediatride Aziz P., radyolojide Yılmaz K., bu grubun temsilcileriydi. İstedikleri kişileri yükseltmek kadrolaşmayı sağlamak için çalışmaların yapıldığını gördüm. Ali Keskin, doçent olmasını istediği kişiler Günfer T.'ye, Sebahat T.'ye, Bünyamin K.'ye gönderirler böylece hızlı olur. Bizler tek başımıza çalışırız hem hasta bakarız, hem de bilimsel veri toplarız. Muzaffer T., Pensilvanya'da okuyan oğlunu bana getirmişti. 'Biz cemaat olarak size o kadar kötülük yaptık ama siz burada özel hastanede çalışıyorsunuz, çok para kazanıyorsunuz demek ki size iyilik yapmışız' deyip güldü' ifadelerini kaydetti.
'İntihar eden Yrd. Doç. Havva Cilan'a mobing uygulandı'
2014 yılında odasında ölü bulunan ve vücuduna aşırı doz enjekte ederek intihar edildiği ileri sürülen Yrd. Doç. Havva Cilan'a, yapının üyeleri tarafından mobing uygulandığını ileri süren Fenkci, 'Murat Çolakoğlu, Ali Keskin tarafından mobing uygulandı, Havva intihar etti. Bu kişiler çok kişinin kul hakkına girmiştir. Denizli Devlet Hastanesinde çalıştığım Aysun K., WhatsAapp grubundan toplantı için yazmıştı. 'Cemaatimizin toplantısı olarak düştü ve gruptakilere şart ediliyordu' diye. Onlardan olmayan ve onlardan daha başarılı oldukları düşündükleri kişileri dışlarlar hatta ekarte ederler bunun için bir yol denerler' iddiasında bulundu.
'Ali Keskin'in avukatlarından 'mobing' iddialarına itiraz'
Davada tutuklu olarak yargılanan Ali Keskin'in avukatı Hamdi Işıklı, bu iddialar üzerine Mahkeme Heyeti'ne bazı belgeler sunarak, 'mobing' iddialarına itirazda bulundu. Avukat Işıklı, 'Müvekkilim, tanık kendine mobing uyguladığını iddia ettiği dönemde tanıkla ilgili olarak kişisel değerlendirme raporları başlığı altında öğretim görevlisi olabilmesi, yardımcı doçentlik ve doçentlik konularında üç ayrı olumlu rapor vermiş. Bu mu mobing?' diyerek raporların birer örneğini mahkeme başkanına verdi.
Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Erhan Uğurlu da FETÖ'cü olmaması ve FETÖ'cü bir referans bulamaması sebebiyle, yardımcı doçent olarak atanmak için 2,5 yıl beklediğini kaydetti.
Tanıklardan PAÜ Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Kemal Öztürk, Enerji Anabilim Dalına profesörlük kadrosu açıldığını ve ek şartları tuttuğu halde başvurusunun kabul edilmediğini ifade etti.
Oluşturulan profesörlük jürisi tarafından N.U'ya profesörlük verildiğini dile getiren Öztürk, şöyle devam etti:
'İdare mahkemesine dava açtım. Mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi. Gerekçe, jüri üyelerinin bir kısmının benim çalıştığım anabilim dalında görevli olmamaları idi. N.U'nun profesörlüğü geri alındı, doçent oldu. Jüri üyesi (tutuklu sanıklar) Muzaffer T. ve Veli Ç'nin yerine başka üniversitelerin enerji anabilim dalından öğretim üyeleri atanarak N.U'ya profesörlük unvanı verildi. İdare mahkemesine yine dava açtım, ek şart girilmesinden dolayı. Mahkeme beni haklı buldu ve ek şart konulamayacağına hükmetti. Ek şart için YÖK'e yazı yazdılar. N.U, rektörlüğe dilekçe vererek profesör olarak atandı. Verilen kararlar by-pass edilerek N.U. profesör oldu. Benim uzun süre profesörlüğüm verilmedi. Kendi görüşü dışındaki kişiler üniversitede engellenmeye çalışılıyordu.'
Öztürk, emniyet ifadesinde PAÜ'deki cemaat yapılanması ile ilgili sözlerinin hatırlatılması üzerine, 'Üniversitede cemaat yapılanması olup olmadığı hakkında bir bilgim yoktur. Yapanların nasıl bir grup içerisinde olduklarını bilemem. Bu kişilerin irtibatta olabilecekleri kanısı bende oluştu.' ifadelerine yer verdi.
Hakkında üç kez ihraç kararı ile üniversite öğretim mesleğinden çıkarılma kararı verildiğini dile getiren Öztürk, 'Karara itiraz ettim, YÖK tarafından itirazım kabul edilerek göreve geri döndüm.' dedi.
24.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Denizli'de, FETÖ/PDY'nin PAÜ yapılanmasında 60'ı tutuklu toplam 115 sanığın yargılandığı davada tanıkların dinlenmesine devam edildi. Duruşmanın bugünkü celsesinde PAÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağ tanık olarak dinlendi. Rektör Bağ, seçimlerde konsorsiyum olduğu, cemaatten olan isimlerin kayırıldığını belirterek, doçentlik kadrosu verilmesi için başvuran kişinin kardeşinin doçentlik aldığı belgeler ile başvurduğunu ve bu isme karşı çıktığı için görevlerinden istifa ettirildiğini söyledi. Bağ, '2000 yılında geldim 17 yıldır FETÖ/PDY birçok noktada şahit oldum. Bu yapılanma özellikle 2011 rektörlük seçimlerinden sonra hız kazandı dışarıdan elemanların geldiğini şahit olduk. Kadroyu hak edenlerin engellediğine şahit olduk. Denizli Teknik Bilimlerde 13 ay müdürlük yaptım, rektörden görev talebim yoktu. Çağırdı Denizli Meslek Yüksek okuluna müdür olarak atayacağını ifade etti. Kurumsal görev için kabul ettim. Vekaleten atayacağım, asaleten atamayacağını söyledi. Nedenini sormadım. Teknik bilim ve sosyal bilim olarak 2'ye ayıracağını ve daha sonra görevimin biteceğini söyledi. Bende 2011 Haziran ayında göreve başladım. 2012 Şubat ayında ikiye ayırdık ve görevi bırakacağımı söyledim. Görüşmemizde göreve devam etmemin uygun olacağını söyledi, ben de kabul ettim. Gelişen süreçte Hüseyin Bağcı'nın yönetimine ilişkin eleştirilerde bulundum' ifadelerini kullandı.
Tutuklu bulunan eski retör Hüseyin Bağcı'yı eleştirdiği için kendisi ile çalışmama kararı alındığını ileri süren Bağ, 'İstifa dilekçesi vardı, hocalara eleştirilerim hakkında açıklamalar yaptı. Bu şekilde mi diye sordu. Onlar da 'bu şekilde değil' dedi. Eklemeler yapılıp aktarılmış. Açıklama yapmak istedim. 'Söz hakkı vermiyorum' dedi. Ayrıca müdürlük görevi zaten vekaletti, görevden aldım istifaya gerek yok' dedi. Senato üyeliğim, ilköğretim bölüm başkanlığı ve fen bilgisi ana bilim dalı başkanlığı için istifa dilekçeleri hazırlanmıştı. Dilekçelerden fen bilimlerini imzalamadım. Çünkü tek profesördüm ve ana bilim dalı başkanı olmam yasa gereği bir haktı. Bu istifaların gerekçesi Ali Keskin ile yaptığım görüşmeydi. Kendilerinin almak istedikleri örgüt üyesinin atamasını onaylamadığım için böyle bir istifanın olduğunu düşünüyorum. İstifalarda böyle seremoniye gerek yoktu. Dekan, rektör, iki hoca bulunmasının gereği yoktu' diye konuştu.
'İstifaya zorlandım, kurban ve burs parası topluyorlardı, vermedim'
Sınava katılmamaları için 2 kişinin arandığına dikkat çeken Bağ, bazı isimlerin kurban ve burs parası topladığını, kendisinden istendiğini ancak vermediğini anlattı. Bağ, 'Öğretim görevlisi kadrosu için yapılan mülakata 4 kişi çağırılmış sınava 2 kişi girdi. Kudret G.'nin kızı K. G. kazandı. Diğer 2 kişiye telefon açılarak gelmemeleri söylendi. İlköğretim doktoraya Vedat O.'nun alımında 3 aday başvurdu. İki asil kazandı. Vedat O. yedekti. Enstitü müdürü Ramazan B., asıl olarak birini kaydını yapmadı ve yedekten Vedat O., kaydediliyor. Erdal Kaçan ve Şevket Civelek ile çok yakın ilişki vardı. Şevket Civelek bu kişiler için benim evladım derdi. İstifaya zorlandığım ve rektörün makama gittiğimde Erdal K.'nın alınmaması olduğunu öğrendim. Fen bilgisi ana bilim dalı Kudret G., sohbet organizasyonları gerçekleştiriyordur. Hasalettin D., burs ve kurban parası topluyordu. Bende de istedi vermedim. Muzaffer T., Durmuş T., beni de sohbetlere davet ettiler. Ama sohbet değil oturup çay içiyor. 2 kez gittim. Muhammet A.'ın evinde sohbet vardı. İlk sohbet normaldi daha sonra herkül.org sitesinden metinler okundu o zaman örgüt değildi, cemaat olarak adlandırılıyordu. Bir daha gitmedim' diye konuştu.
'Konsorsiyum üyeleri yetkili görevlere geldi'
Üniversite seçimlerinde konsorsiyumun daha sonra üst görevlere geldiğine mahkeme heyetine anlatan Bağ, 'Konsorsiyum toplantılarına katılmadım. İsmi geçen 4 kişi ile cemaat adına oluşturulan konsorsiyumda yer almadım. O dönemde Ahmet K.'yı destekledim. Kudret G., Muzaffer T., Uğur K., Ali K., Hasan E., gibi isimler, seçim sonunda görev paylaşımında etkin görev aldı. 2015 seçimlerinde cemaat olarak bildiğim gruba dahil olan kişiler yine Hüseyin Bağcı'yı desteklediler. 2011 kadar açık değildi. 17-25 Aralık'ta tavır değişti. Cemaatin desteklenmemesi gerektiği söylenmişti. Açık destek göstermediler' diye anlattı.
FETÖ/PDY'nin PAÜ'deki örgütlenmesi ile ilgili bilgilerini paylaşan Rektör Bağ, eski rektör Hüseyin Bağcı ve ekibinin, kendisini iki görevinden şov yaparak istifa ettirdiklerini öne sürdü. FETÖ/PDY'nin Pamukkale Üniversitesi'ndeki yapılanmasının 2011 seçimlerinden sonra hız kazandığına dikkat çeken Bağ, bu süreçte özellikle dışarıdan eleman getirildiğini belirterek, 'Kadro konusunda hak edenlere engellemeler yapıldığına şahit oldum' dedi.
FETÖ/PDY'nin üniversitedeki yapılanmasına dair bir çok olaya şahit olduğunu belirten Bağ, 'Teknik Bilimler MYO'da 13 ay müdürlük yaptım. Benim Rektör Bağcı'dan talebim yokken atandım. Görev yaptığım yüksek okulu Teknik Bilimler ve Sosyal Bilimler MYO olarak ikiye ayırmam gerektiğini söyledi. 2012 şubat ayında bu görevimi yerine getirdim ve Rektör Bağcı'ya görevimi tamamladığımı ilettim. Bana bir süre daha görevime devam etmemi söyledi. Gelişen süreçte yönetimle ilgili Hüseyin Bağcı'ya yönelik bazı eleştirilerim oldu. Bu arada Ali Keskin bana çalıştığım MYO'da Erdal K.'ya doçentlik vereceğini söyledi. Erdal'ın bir de alanı farklı olan Erkan diye kardeşi vardı. Alanları ayrı olmasına rağmen yayınları ortak olması sebebiyle uygunsuzluk olduğunu fark ettim ve onaylamadım. Bu durumu Ali Keskin'e ilettim. Aynı gün Bağcı'nın özel kaleminden arandım ve makama davet edildim. İçeride Ali Keskin, Turgut Tok, Hüseyin Kıran, Selahattin Özçelik de vardı. Bağcı, bana yönetimsel olarak eleştirdiğimi, bu nedenle artık benimle çalışmayacağını söyledi. Masada hazırlanmış istifa dilekçeleri vardı. Bağcı, benimle ilgili eleştirileri yanındakilere sordu, onlar da onayladı. Eleştirilerime bir çok eklemeler yapılarak rektöre aktarıldığını gördüm. Bana açıklama yapma hakkı vermediler. Ayrıca benim senato üyeliğim, İlköğretim Bölüm Başkanlığım ve Fen Bilgisi Anabilim Dalı Başkanlığım vardı. Hepsiyle ilgili istifa dilekçelerim hazırlanmıştı. İlk ikisini imzaladım, diğerini imzalamayacağımı söyledim. Adeta şov yapar gibi seremoni ile istifamı aldılar' dedi.
Mahkeme Başkanı'nın, 'Pamukkale Üniversitesi içinde sohbet toplantıları düzenlenir miydi? Himmet toplanır mıydı?' sorusuna Rektör Bağ, 'Kudret Gezer, sohbet organizasyonları yapıyordu. Şevket Civelek de aynı şekilde. Hasalettin Deligöz kurban parası topluyordu. Muzaffer Topçu, 2006 yılında beni sohbetlere davet etmişti. İki kez gittim. Muhammet Akaydın diye birinin evine gidilmişti. Sohbet önce normal konuşma şeklindeydi. Daha sonra herkul.org sitesinden bazı metinler okununca bunun bir cemaat sohbeti olduğunu düşündüm. Bir daha da gitmedim' yanıtını verdi.
Tutuklu yargılanan eski Rektör Hüseyin Bağcı'nın cemaat adına oluşturulan konsensüs sayesinde rektör olduğunu savunan Hüseyin Bağ, 'Ben konsensüs toplantılarına katılmadım. O dönemde Ankara'dan gelen Ahmet Kutluhan'ı destekliyordum. Ali Keskin, Hasan Kaplan, Muzaffer Topçu, Uğur Koltuksuz gibi isimlerin konsensüste etkin oldukları söyleniyordu. 2015'te de cemaat oldukları bilinen gruba dahil isimler Bağcı'yı destekledi. Bu 2011'deki gibi açık destek değildi. Cemaati temsil eden konsensüs sonucu gerçekleşen rektör atamasından sonra PAÜ'de cemaat güçlendi, cemaatten olan kişilerin daha hızlı yükseldiğini gördük. Aynı konsensüste yer alan ülkücüler önemli konumlara gelemedi' diye konuştu.
Duruşmada tanıklığı yaklaşık 6 saat süren Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağ, sanık avukatlarının sorularını da yanıtladı.
Davanın tutuklu sanığı Ali Keskin'in avukatı Hamdi Işıklı, Hüseyin Bağ'ın rektörlük görevine başladıktan sonra üniversitenin yönetmeliğinde bir madde değiştirildiğini, doçentlerin profesör olabilmesi için 5 yıl PAÜ'de görev yapma zorunluluğunun kaldırıldığını belirterek, 'Siz bu yönetmeliği değiştirdikten sonra rektör yardımcısı Semin Fenkçi'den başka profesör oldu mu?' sorusuna Bağ, 'Hatırladığım kadarıyla olmadı' yanıtı verdi. Yönetmelik değiştikten sonra profesör olan tek doçent olan Semin Fenkçi, şu an Pamukkale Üniversitesi'nde rektör yardımcılığı görevini yürütüyor. Rektör Bağ avukatların bazı sorularını da yanıtsız bıraktı. Bir avukatın, 'Rektör olarak FETÖ'nün üzerine gittiğinizi söylüyorsunuz. Bu yapı aracılığı ile Denizli'ye geldiğini söyleyen İ.Hakkı Akbudak'a neden rektör danışmanlığı ve başhekim yardımcılığı verdiniz?' sorusunu Rektör Bağ yanıtsız bıraktı, 'Hangi sebeple kimlere görev verildiği konusunda açıklama yapmak istemiyorum' dedi.
Tutuklu eski rektör Hüseyin Bağcı ise, yönetim aleyhine konuşmalar yapıldığı iddialarının doğruluğunu araştırmak için orada bulunduğunu, yüksekokul müdürlüğünden istifaya zorlamadığını, makamında şov yapmadığını öne sürdü.
25.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Davanın dördüncü duruşması Denizli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Denizli Kongre ve Kültür Merkezi'nde oluşturulan salonda görüldü. Ara karar öncesi savcı, mütalaasını verdi. Savcı, tutuklu sanıklardan Veli Çıtışlı, Zeki Kasap, İsmail Yılmaz, Hakan İsmail Sarı, Aksun Akbıyık, Nurettin Bilgen, Hulusi Çokadar ve Selahattin Özçelik'in adli kontrol şartıyla salıverilmesini talep etti.
Denizli Kongre ve Kültür Merkezi'nin yanında bulanan binasında kurulan Denizli 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, sanıklar, avukatları ve sanık yakınları katıldı.
Tanık savunmalarının alındığı duruşmada, mahkeme başkanı, savcıdan davaya ilişkin tutuklu sanıkların tutukluluk halleriyle ilgili mütalaasını istedi.
Cumhuriyet savcısı, ara karar kapsamında sunduğu mütalaasında, dinlenen tanık beyanları, iddianamede haklarında ileri sürülen iddialar ve tutuklu kaldıkları süre dikkate alınarak, Veli Çıtışlı, Zeki Kasap, Hakan İsmail Sarı, Aksun Akbıyık, Nurettin Bilgen, Selahattin Özçelik ve Hulusi Çokadar'ın tahliyelerini talep ederken, diğer tutuklu sanıkların, TCK'da bu suçlama için öngörülen ceza miktarı, üzerlerine atılı suçun terörle ilgili olması nedeniyle, ara kararlarda yazılan yazılara kısmen cevap verilmiş olması, kısmen de cevap verilmemiş olması nedeniyle tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, karar öncesi sanık ve avukatlarının tahliye taleplerini aldı.
Tahliye taleplerini değerlendiren mahkeme heyeti daha sonra, tutuklu sanıklar Hulusi Çokadar, Hakan İsmail Sarı, Aksun Akbıyık, Selahattin Özçelik, Nurettin Bilgen, Zeki Kasap, Nuri Şaşmaz, Yılmaz Özmen, İsmail Yılmaz, Veli Çıtışlı, Günfer Turgut ve Vedat Oflaz'ın ilgili kanıt durumu, tutuklu kaldıkları süre, sabit ikametgah sahibi olmaları, sanıklarla ilgili delillerin toplanmış olması sebebiyle adli kontrol şartıyla tahliyelerine, diğer tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
Mahkeme heyeti duruşmayı 20 Kasım'a erteledi.
İDDİANAME
Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma çerçevesinde çoğu üniversiteden ihraç edilen öğretim üyesi sanıklar, 'FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak', 'Türkiye Cumhuriyeti'ni ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek' suçlarından yargılanıyor. PAÜ'dekiz FETÖ yapılanmasına ilişkin 13 Haziran'da görülmeye başlanılan davada 23 Haziran'da verilen ara kararda 5 tutuklu sanığın tahliyesine hükmedilmiş, 19 Temmuz'daki ikinci ara kararda ise tutuksuz yargılanan eski PAÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağcı ile 2 sanığın tutuklanmasına, 6 sanığın da tahliyesine karar verilmişti. Mahkeme, 4 Ağustos'ta verdiği ara kararda ise 5 kişinin tahliyesine karar vermişti.
Paralel yapı-02 Ağustos (2016) 'Denizli 115 sanık Pamukkale Üniversitesi Yapılanması' davası
(26 Ağustos 2017, 15:18)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: