Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in avukatları ile örgütün sözde 'Yargıtay imamı' olduğu iddia edilen Mehmet Rasim Kuseyri'nin de arasında bulunduğu 52 avukatın, 'anayasayı ihlal', 'FETÖ üyesi ve yöneticisi olmak' suçlarından yargılanmasına başlandı. Davada savunma yapan Mehmet Deveci terörist başına sahip çıktı. FETÖ üyesi olduğunu kabul eden Deveci '1990'lı yılların başından bu yana sizin örgüt dediğiniz, benim ise hizmet dediğim cemaatin üyesiyim. Kendisini (Gülen'i) terörist olarak görmüyorum' dedi. FETÖ'nün sohbet adı altında gerçekleştirilen toplantılarına katılım sağlayıp sağlamadığı ve katılan diğer kişilerin isimleri sorulan Deveci, 'Evet sohbetlere katılıyordum, sohbetleri ben gerçekleştiriyordum. Ancak isimleri asla vermem.' cevabını verdi. Örgüt içinde bir rolü bulunmadığını iddia eden sanık Deveci, tahliye talebinde bulundu.
19.08.2017 14:35 Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in avukatları ile örgütün sözde 'Yargıtay imamı' olduğu iddia edilen Mehmet Rasim Kuseyri'nin de arasında bulunduğu 52 avukatın, 'anayasayı ihlal', 'FETÖ üyesi ve yöneticisi olmak' suçlarından yargılanmasına başlandı.
14.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki mahkeme salonunda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları ve avukatları katıldı.
Kimlik tespitinin ardından Mahkeme Başkanı Bahtiyar Çolak'ın, iddianamenin özetini okumasıyla yargılamaya başlandı.
Duruşmada daha sonra sanık savunmalarıyla devam edildi.
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki mahkeme salonunda görülen duruşmada savunma yapan Abdulkadir Ceylani Özgül, üniversiteden mezun olduktan sonra Hakan Kahraman ve Mehmet Kasap'ın bürosunda avukatlık yapmaya başladığını, bu büronun 'KPSS sorularının çalınması davası' başta olmak üzere FETÖ üyeleri aleyhine açılan davalara baktığını söyledi.
Kendisinin de KPSS sorularının çalınmasına ilişkin devam eden davanın sanıklarına avukatlık yaptığını belirten Özgül, bu davaya ilişkin yapılan basın açıklamalarına katıldığını ifade etti.
Hazırlık aşamasında verdiği ifadeleri kabul etmediğini, itiraf niteliğindeki beyanlarının baskı altında alındığını iddia eden Özgül'e, Mahkeme Başkanı Bahtiyar Çolak'ın 'Yanınızda avukat olduğu halde ekleme çıkarma yapıldığını iddia ettiğiniz ifadeyi neden imzaladınız?' diye sordu.
İfadeyi imzalaması için tehdit edildiğini öne süren Özgül, ifade aşamasında hazır bulunan avukatı hakkında suç duyurusunda bulunmadığını ifade etti.
'Gülen ile Türkiye'de görüştüm'
17/25 Aralık sürecinden sonra avukatlık ofisinde hakim ve savcıların yanı sıra dönemin HSYK üyeleri ve FETÖ mensubu subaylarla toplantı yaptığı iddia edilen avukat Ali Fuat Babatan ise hakkındaki suçlamalarla ilgili iddianamede somut bilgilere yer verilmediğini savundu.
Ergenekon davasında 'Efe' kod adıyla gizli tanıklık yapan daha sonra meslekten ihraç edilen eski savcı Bayram Bozkurt'un avukatlık ofisinde çalıştığını belirten Babatan, Bozkurt'un ofisinde görev yapması için kimin aracı olduğunu hatırlayamadığını iddia etti.
Babatan'ın Bozkurt'un yalancı tanıklık yaptığına dair mahkeme kararının bulunduğunu belirtmesi üzerine Mahkeme Başkanı Çolak, 'Madem öyle, neden büronuza aldınız? Bu adam Ergenekon sürecinde bir başsavcının tutuklanmasına neden olmuş. Cemaat için sıradan biri olmasa gerek. Hangi amaçla sizin büronuza geldi?' sorusunu yöneltti.
Babatan da 'Mutlaka birinin aracılığıyla gelmiştir ama şimdilik kim olduğunu hatırlamıyorum.' cevabını verdi.
Babatan, çapraz sorgu sırasında eşinin FETÖ'nün kapatılan Samanyolu Kolejinde bir dönem görev yaptığını açıklaması üzerine Mahkeme Başkanı Çolak'ın, 'Eşinizin cemaatin gözde okulunda çalışması tesadüf mü?' sorusunu, 'Efendim o dönem cemaatin gizli işler peşinde olduğunu bilinmiyordu ki... Herkes onlara gidiyordu.' şeklinde yanıtladı.
Bank Asya'da 5 hesabı olduğu, iş yeri ve evinde yapılan aramalarda ise 1 dolar ile FETÖ elebaşı Gülen'e ati bir CD bulunduğunu belirten Babatan, 'CD bulunmuş, bu herkese dağıtılan bir CD'dir. Benim bulunan dolarla alakam yoktur. Cemaatten arkadaşlarım olmuştur ama faaliyetlerine katılmadım.' dedi.
Gülen ile görüşmek için iddia edildiği gibi Amerika'ya gitmediğini öne süren Babatan, 1994'te FETÖ elebaşı ile Türkiye'de görüştüğünü kabul etti.
'Terör örgütü üyeliğinden buradasınız'
Örgütün kapatılan yayın kuruluşu Cihan Haber Ajansı ile finans kurumu Bank Asya'nın avukatlığını yapan sanık Çağlayan Erginay ise dini hassasiyetleri nedeniyle FETÖ'nün cemaat olarak bilindiği dönemde sohbetlerine katıldığını savundu. Erginay, 'Burada yemek yer, sohbet ederdik. Sohbetlere gelmeyen arkadaşlara telefonla ulaşıp onları çağırmış olabilirim. Buradaki amaç dini bilgilerden yararlanmalarını sağlamaktır.' iddiasında bulundu.
Erginay, FETÖ'nün kapatılan Hukuk ve Hayat Derneğinin düzenlendiği sempozyumlara ise hukuki bilgisini artırmak için katıldığını iddia etti.
Çapraz sorgu sırasında üye hakimin, 'Bank Asya avukatlığını yaptığınızda himmet topladınız mı?' sorusuna Erginay, 'Benim avukatlık yapmamla himmet toplanmasının ne alakası var.' cevabını verdi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Çolak araya girerek, 'Burada avukatlık mesleğinden dolayı değil, terör örgütü üyeliğinden yargılanıyorsunuz. Sohbet abiliği yaptığınız iddia ediliyor, onunla ilgili yargılanıyorsunuz?' dedi.
ByLock kullandığını kabul etti
Sanık Eren Babahanoğlu da örgütün kriptolu yazışma programı ByLock'u kullandığını kabul etti.
Söz konusu programı, davasına baktığı bir müvekkilinin telefonuna yüklediğini öne süren Babahanoğlu, şu ifadeleri kullandı:
'ByLock yüklememi, buradan iletişim kurmamazı istedi. 'Neden' diye sorduğumda bu programın diğer yazışma programları gibi olduğunu söyledi. Bu şekilde söylemesi, kendisinin aynı zamanda kamu çalışanı olması nedeniyle güven duyarak yükledim. Bu program her açılışında şifre istiyordu. Bu nedenle üç ya da beş defa kullandım. Fazla ve ayrıntılı kullanmışlığım yoktur. Örgüt üyelerinin kullanıp haberleştiğini bilmeden indirdim. Bunun gizli bir program olduğunu bilmek mümkün değildi. 15 Temmuz'dan sonra ortaya çıktı. Ne olacağını bilmediğim bir program yüzünden 10 aydır tutukluyum.'
Duruşmada, KPSS sorularının çalınmasına ilişkin görülen davaya karşı örgütün talimatıyla basın açıklaması yaptığı belirtilen sanık Hasan Basri Aksoy, savunma yaptı.
FETÖ'nün Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Hukuk ve Hayat Derneği adına düzenlenen basın açıklaması metnini önceden gördüğünü belirten Aksoy, örgütsel bir amaca hizmet için basın toplantısına katılmadığını iddia etti.
'ByLock' kullanıcısı olmadığını savunan Aksoy, arama sırasında evinde ele geçirilen FETÖ elebaşı Gülen'e ait kitaplara ilişkin, 'Cezaevinde 84 kitap okudum, evimde binlerce kitabım vardı. Cübbeli'nin de kitapları da var.' savunmasını yaptı.
Sanık İbrahim Temur da mesleki gelişimi ve çevre edinmek için Hukuk ve Hayat Derneğine üye olduğunu bildirdi.
Faaliyetlerine katıldığı derneğe kamuoyunda tanınan birçok ismin de ziyaret amaçlı geldiğini anlatan Temur, Bank Asya'da hesabının bulunduğunu ancak örgütsel bir amaca hizmet etmediğini iddia etti.
Sanık İsmail Uyar ise darbe girişiminden önceden haberdar olmasının mümkün olmayacağını, FETÖ ile ilişkisinin bulunmadığını kaydetti.
Dernek üyeliğinden 2012'de ayrıldığını, üyeliğinin yönetim kurulu kararı ile düşürüldüğü bilgisinin kendisine aktarıldığını vurgulayan Uyar, FETÖ yurtlarından yöneticilik yaptığı yönündeki iddiaları ise kabul etmediğini belirterek, Bank Asya'daki hesapları için 'Sadece bu banka ile değil bütün bankalarda hesabım var. Bireysel emeklilik için yatırdığım parayı kar payı alarak çekmiştim ama bir müvekkilimin göndereceği para nedeniyle hesabı kapatmadım.' dedi.
'Örgüt adına yapıldığını bilmiyordum'
Talimatla KPSS soruşturması sanıklarına avukatlık yaptığı, bu davalara bakan avukatlarla örgütün amacı doğrultusunda basın açıklaması yaptığına ilişkin açıklama yapmak istediğini kaydeden Uyar, 'KPSS soruşturmaları için düzenlenen basın açıklamalarının örgüt adına yapıldığını bilmiyordum. Kenarda köşede durup izledim, devletin aleyhine tek bir söz edilmedi. Bir arkadaşın ricası ile gitmiştim. Bu arada KPSS sanıklarını hiçbir şekilde savunmadım.' diye konuştu.
Uyar, FETÖ elebaşı Gülen'in firari avukat Abdulkadir Aksoy ile 2009'da bir dava nedeniyle tanıştığını, o tarihten sonra bir daha kendisiyle görüşmediğini iddia etti.
'Kurumun avukatı olmadığın halde neden açıklama yapıyorsun'
Sanık Hüseyin Mehan ise Hukuk ve Hayat Derneği yönetiminde yer almadığını ancak yönetim kurulu yedek üyesi olduğunu iddianameden öğrendiğine işaret ederek, 'Benim gittiğim dönemlerde bu dernek hakkında hiçbir soruşturma yoktu. Beni yedek üye diye yazmışlar, bundan bilgim yoktu. Baro yönetiminde bulunan biri için yedek üyeliğini sözü olmaz.' dedi.
Örgütün avukatlar imamı ve Gülen'in avukatı Nurullah Albayrak'ı medyadan çıkan haberlerden tanıdığını bildiren Mehan, örgüt adına dava dosyası takip etmediğini, sadece KPSS soruşturması kapsamında 4 müvekkilinin bulunduğunu anlattı.
Mehan, 'Ben FETÖ üyesi olsam bana sadece 4 tane dosya mı vereceklerdi? Eğer üye olsaydım bu dosya sayısı daha fazla olurdu. Bu rakam örgüte üye olmadığımı gösteriyor.' iddiasında bulundu.
FETÖ'ye bağlı hukuk derneklerinin KPSS sanıkları için yaptığı basın açıklamasına katıldığına ilişkin iddianamede yer alan tespiti hatırlatan Mehan, 'Basın açıklaması sırasında Mehmet Kasap vardı, Hasan ve Murat beyler de var. Bunlar dernekten tanıştığım arkadaşlardı. Masumiyet karinesine ilişkin bir açıklama olduğu için oraya gittim, başka bir amacım yoktu.' savunmasını yaptı.
'ByLock' kullanmadığını ancak emniyet sorgusundaki belirsizlik nedeniyle söz konusu programı kullanmış gibi ifade verdiğini iddia eden Mehan, 'Ben kullanmadım, nasıl ispatlayacağımı bilmiyorum. İstenilen inceleme yapılsın. Benim delilim telefonumdur.' diye konuştu.
Çapraz sorgu sırasında Mahkeme Başkanı Bahtiyar Çolak'ın, 'Samanyolu Koleji avukatı olmadığınız halde neden polisin kurumda arama yaptığı sırada basın açıklaması yaptınız?' sorusuna Mehan, gazetecilerin kendisinden açıklama yapmasını istemeleri üzerine, polislerin arama yaptıktan sonra okuldan ayrılacaklarını açıkladığını, bu beyanın polislerin lehine olduğunu savundu.
Bunun üzerine Başkan Çolak, 'Emniyet Genel Müdürlüğünün avukatı mısınız?' sorusuna Mehan, 'Değilim ama orada saçma sapan sordular, ben de polislerin lehine açıklama yaptım.' iddiasında bulundu.
Davaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
15.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
FETÖ elebaşı Gülen'in avukatları ile örgütün sözde 'Yargıtay imamı' olduğu öne sürülen Mehmet Rasim Kuseyri'nin yargılandığı davada savunma yapan Mehmet Deveci terörist başına sahip çıktı. FETÖ üyesi olduğunu kabul eden Deveci '1990'lı yılların başından bu yana sizin örgüt dediğiniz, benim ise hizmet dediğim cemaatin üyesiyim. Kendisini (Gülen'i) terörist olarak görmüyorum' dedi.
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki mahkeme salonunda görülen duruşmada, savunma yapan sanık Mehmet Deveci, '1990'lı yılların başından bu yana sizin örgüt dediğiniz, benim ise hizmet dediğim cemaatin üyesiyim.' itirafında bulundu. Bilerek ve isteyerek bir suç işlemediğini ve darbe girişiminde bulunanları lanetlediğini dile getiren Deveci, darbe girişiminden FETÖ’nün sorumlu olmadığını öne sürerek FETÖ elebaşı Fetullah Gülen hakkında, 'Kendisini terörist olarak görmüyorum. Sanıyorum bütün kuşkular 15 Temmuz'dan kaynaklanıyor.' dedi.
Savunmanın ardından Deveci'ye 'FETÖ elebaşı Gülen'in avukatı Nurullah Albayrak'ı tanıyor musun?' sorusu yöneltildi. Sanığın Albayrak'ı tanıdığını ifade etmesi üzerine Albayrak'ın başka bir şüpheliye gönderdiği ByLock mesajında, 'KPSS soruşturmalarıyla ilgili Mehmet Deveci acaba bir basın açıklaması yapsa mı?'yazdığı hatırlatılan Deveci, söz konusu yazışmaların suç unsuru olmadığını savundu.
FETÖ'nün sohbet adı altında gerçekleştirilen toplantılarına katılım sağlayıp sağlamadığı ve katılan diğer kişilerin isimleri sorulan Deveci, 'Evet sohbetlere katılıyordum, sohbetleri ben gerçekleştiriyordum. Ancak isimleri asla vermem.' cevabını verdi. Örgüt içinde bir rolü bulunmadığını iddia eden sanık Deveci, tahliye talebinde bulundu.
Sanık Cemalettin Karadaş da hukuk alanında akademik çalışmalarının olduğunu, bunlardan bazılarının kamu kurumları tarafından yayınlandığını söyledi. Hakkında isnat edilen terör örgütü üyeliği suçunu kabul etmediğini belirten Karadaş, iddianamede hakkında somut bilgilere danmayan iddialara yer verildiğini savundu. FETÖ'nün şifreli haberleşme programı ByLock'u kullandığına ilişkin iddianamedeki tespiti kabul ettiğini belirten Karadaş, 'Yurt dışına çok sık çıkıyorum, eşimle özel görüşmeler yapmak için çeşitle mobil programlar kullanıyordum. Bunlardan biri de ByLock'tur.' dedi. Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT) uluslararası operasyonu sonucunda ByLock'a ulaşıldığını, istihbarat faaliyetleriyle elde edilen bilgilerin delil olarak kullanılamayacağını savunan Karadaş, 'ByLock'u indirdiğime ilişkin inkarda bulunmadım. Elbette istihbaratın başarılı bir operasyonudur. Ancak bunun delil olarak kabul ettiğim anlamına gelmez.' savunmasını yaptı.
Sanık İsmail Yıldırım ise dini duyguları nedeniyle bir dönem FETÖ yapılanması içerisinde bulunduğunu, örgütün gerçek yüzünü görmekte geç kaldığını ifade etti. Emniyet güçlerine teslim olduğunu ve kaçma şüphesinin olmadığını belirten Yıldırım, MASAK kaydına yansıyan para transferlerinin örgütsel bir amaç taşımadığını öne sürdü. Soruşturma aşamasında ByLock kullandığı iddialarını kabul etmediğini aktaran Yıldırım, programı 17-25 Aralık sürecinden sonra emniyetten ihraç edilen eski müvekkili istihbaratçı polis Ö.T'nin yüklediğini ancak programı kısa süre sonra sildiğini ifade etti. Sanık Mehmet Derdiyok da vatan ve millet aleyhinde bir faaliyetinin olmadığını öne sürerek suçlamaları kabul etmediğini dile getirdi. Bürosunda ele geçirilen Fetullah Gülen ismine düzenlenen belgelerin İzmir Yamanlar Lisesinde bir öğrenciye ait olduğunu, FETÖ elebaşı Gülen ile alakalı olmadığını iddia eden Derdiyok, söz konusu kişinin eski müvekkili olduğunu savundu.
Firari sanıklardan Mehmet Kasap'ın yönlendirmesiyle bazı FETÖ davalarına baktığına ilişkin soruya Derdiyok, söz konusu davaların 30'dan fazla olduğunu ancak bunlardan sadece 6'sının FETÖ davası olduğunu ifade ederek tahliye talebinde bulundu.
16.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki mahkeme salonunda görülen duruşmada, 'FETÖ'nün Yargıtay imamı' olduğu suçlamasıyla yargılanan Mehmet Rasim Kuseyri savunma yaptı.
Hakkında beyanlarda bulunan müşteki ve tanıkların kendisine iftira attığını iddia eden Kuseyri, örgüt adına bir faaliyette bulunmadığını dile getirerek sanıklardan Abdülkadir Ceylani Özgül'ün emniyete verdiği isim listesine de adının sonradan eklendiği öne sürdü.
FETÖ ile iltisaklı olduğu belirtilen Hukuk ve Hayat Derneğine üyeliği konusunda da beyanlarda bulunan Kuseyri, söz konusu dernekte kurucu ya da üye olmadığını ancak zaman zaman toplantılarına katıldığını iddia etti.
Kuseyri, iddianamedeki dört kişiyle HTS irtibatı bulunduğu iddiası konusunda 'Adı geçen iki ismi tanımıyorum. Şerif Ali Tekalan'ın Fatih Üniversitesinde mütevelli heyet başkanı olması nedeniyle tanıdığımı, telefonda sadece bir sefer görüştüğümü daha önce de söyledim. Peki niye görüştüm, bir problemi nedeniyle bana vekalet vermek istediğini söyledi ama ben kabul edemeyeceğimi söyledim. Tekalan'la ilk ve son görüşmemiz budur.' diyerek kendisini savundu.
'Yargıtay imamı' suçlamasıyla FETÖ'nün gerçek Yargıtay imamının saklanmaya çalışıldığını öne süren Kuseyri, 'Bu iftira bana atılıyorsa, bu işi yapan Yargıtay imamı mutlaka vardır. Tanınmış biri olduğum için bu iftira bana atılıyor.' ifadelerini kullandı.
Kuseyri, FETÖ bağı nedeniyle görevinden ihraç edilen ve itirafçı olan eski yargı mensuplarının kendisinden bahsetmemesinin FETÖ mensubu olmadığının delili olduğunu savundu.
'Devlet ile bilek güreşine girilmez'
17-25 Aralık sürecinden sonra 'Devlet ile bilek güreşine girilmez' diyerek Bank Asya'daki parasını çektiğini ve çocuklarını FETÖ ile bağlantılı okullardan aldırdığını öne süren Kuseyri, Akın İpek'in yurt dışına kaçmasına yardım ettiği ve FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in avukatlığını yaptığı suçlamalarını da kabul etmeyerek tahliye ve beraat talebinde bulundu.
FETÖ'den avukatlara 'hükümet aleyhine tweet atın' talimatı
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki mahkeme salonunda görülen duruşmada, savunma yapan tutuksuz sanık Hasan Yavuz Seydioğlu, üniversite öğrencilik yıllarından maddi imkansızlıklar nedeniyle cemaat evlerinde kaldığını, mezun olduktan sonra bütün irtibatını kopardığını söyledi.
Dava kapsamında tanık olarak beyanın alınması gerektiğini savunan Seydioğlu, örgüte ilişkin hazırlık aşamasında bildiklerini anlattığını, söz konusu yapıyla hiçbir ilişkisinin bulunmadığını öne sürdü.
HÜKÜMET ALEYHİNDE PAYLAŞIMLAR YAP TALİMATI
Hakimlik sınavının yazılı bölümünü kazandığını, mülakat aşamasında elendiğini belirten Seydioğlu, 'Eğer iddia edildiği gibi bu yapından biri olsaydım, soruların çalındığı, onlardan olan herkesin kadrolara alındığı bir dönem ben de hakim olurdum ancak başarılı olmama rağmen mülakatta elendim.' ifadesini kullandı.
Bir arkadaşının yönlendirmesiyle KHK kapsamından kapatılan Hukuk ve Hayat Derneğinin etkinliklerine katıldığını anlatan Seydioğlu, '17/25 Aralık sürecinden önce her şey normaldi. Yalnız 17/25 Aralık yaklaşınca işler değişti. Dernektekiler 'Sen de hükümet aleyhinde paylaşımlar yap' dedi. Ben de bir hesap açarak hükümet lehine paylaşımlar yaptım. Bu paylaşımlardan sonra dernektekilerle tartıştık ve bir daha da oraya gitmedim.' savunmasını yaptı.
KPSS DAVALARINDA SANIKLARI SAVUNMUŞ
Tutuksuz sanık Kadir Kocala da uzun yıllar TSK bünyesinde astsubay olarak görev yaptığını, emekli olduktan sonra avukatlık yapmaya başladığını belirtti.
FETÖ üyesi olmadığını, bu yönde hakkında isnat edilen suçlamaları kanıtlayacak bir delilin bulunmadığını savunan Kocala, bazı kişilerin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak için örgüt üyesi olduğuna ilişkin hakkında beyanda bulunduğunu iddia etti.
Örgütün kriptolu yazışma programı 'ByLock'un kullanıcısı olmadığını, himmet adı altında kimseye para vermediğini öne süren Kocala, KPSS sorularının çalınmasına ilişkin devam eden soruşturmalarda yargılanan birkaç sanığın avukatlığını üstlendiğini söyledi.
Tutuksuz sanık Sedat Oğuz ise 2010-2011 arasında yanında çalıştığı sanık Mehmet Kasap'ın vasıtasıyla avukatlık ofisinde düzenlenen cemaat toplantılarına üç kez katıldığını, toplantılara Kasap, Hakan Kahraman, Melik Bayat ve soyadını hatırlayamadığı Barış isimli şahsın katıldığını ifade etti.
Oğuz, 'Bu toplantılar akşam saatlerinde başlar, Kuran-ı Kerim tefsiri okunur, sonrasında risaleden bölümler okunurdu. Benim bu terör örgütü ile ilgim, alakam ve herhangi bir bağım yoktur, sempati de duymam. Bu örgüte mensup bir kişi de değilim.' iddiasında bulundu.
Sanık Süleyman Sallı, Hukuk ve Hayat Derneğinin kurucuları arasında yer aldığını, ilerleyen zamanlarda sıradan bir üye olarak derneğin etkinliklerine katıldığını söyledi. Sallı, derneğin başka bir yere taşınmasından sonra işlerinin yoğunluğu nedeniyle eskisi kadar sık gitmediğini, bu nedenle yönetimde aktif bir rolünün olmadığını savundu.
Bir arkadaşının yönlendirmesiyle FETÖ soruşturmaları kapsamında hakkında işlem yapılmış birkaç kişinin duruşmasına katıldığını belirten Sallı, MASAK raporlarına yansıyan para transferlerinin ise örgütsel bir amaç taşımadığını iddia etti.
Sanık Ahmet Yazıcı ve Mücahit Kozan'ın da savunmalarının ardından duruşmaya yarına kadar ara verildi.
17.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Davanın bugünkü duruşmasında tutuksuz sanıklar Eyüp Can, Ömer Karadeniz, Adem Tüysüz, Sait Şahan, Fuat Yüksel, İsmail Yeşilova, Murat Aktaş ve Kerim Yurttaş'ın savunmasını alan mahkeme duruşmayı yarına erteledi.
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki mahkeme salonunda pazartesi günü başlayan davada, tutuklu ve tutuksuz sanıkların savunmalarını alan mahkemenin, yarınki duruşmada tahliye taleplerini de değerlendireceği ara kararı açıklaması bekleniyor.
ByLock’lu FETÖ’cü avukatın gözü hala milyonlarda
FETÖ’nün avukat imamlarından Mehmet Rasim Kuseyri’nin savunmasına Akit ulaştı. İddianamede; FETÖ’cü işadamı Kuseyri’nin, Akın İpek’le arasındaki milyonlarca liralık para trafiğini ve tutuklu olduğu sürede uğradığı ‘maddi’ kaybı dile getirerek tahliyesini istemesi dikkat çekti.
FETÖ elebaşı Fetulah Gülen’in avukatlarının da aralarında bulunduğu FETÖ’cü 52 avukatın yargılandığı dava Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam edildi. Akit gazetesi, FETÖ’nün ‘Yargıtay İmamı’ olduğu ve yüklü miktarlardaki paralar karşılığı tahliye kararları aldırdığı öne sürülen örgütün avukat imamlarından Mehmet Rasim Kuseyri’nin savunmasına ulaştı.
İddianamedeki belgeler ve MASAK raporu doğrultusunda FETÖ’cü işadamı Kuseyri’nin Akın İpek’le arasında milyonlarca liralık para trafiği dikkat çekti. Aklı, devlet tarafından tedbir konulan 10 milyon TL parasında kaldığı görülen Kuseyri, Akın İpek’ten kendisine transfer edilen milyonlarca TL’yi daha düşük göstererek bir şeyleri gizlemeye çalıştı. Koza İpek Soruşturması’nda Akın İpek’in avukatı olarak, İpek’lerin evlerinin aranmasına katılan Kuseyri, “Akın İPEK 2013 yılı öncesinde vekalet verdi. Maaş mukabili idari davalarına baktım” dedi. Kuseyri, İpek’ten bu kapsamda 400 bin TL vekalet ücreti aldığını beyan etti. Ancak Kuseyri’yi yalanlayan MASAK kayıtlarına göre, sadece Koza Altın İşletmeleri A.Ş üzerinden gerçekleşen 72 ayrı işlemde Akın İpek, Rasim Kuseyri’ye 1 milyon 607 bin 845 TL göndermiş. Akın İpek’in, Koza İpek Basın ve Basım A.Ş ile İpek Üniversitesi üzerinden de Kuseyri’ye para transferleri gerçekleştirdiği tespit edildi.
İddianame’de ayrıca, Kuseyri ve bazı icra müdürlerinin de içinde olduğu bir çetenin, Antalya, Alanya, Manavgat, Kemer, Bodrum, Fethiye, Muğla ve İstanbul adliyeleri başta olmak üzere Türkiye genelinde tüm icra müdürlüklerindeki satış işlemlerini de yakından takip ederek, fiyatlarını düşürdükleri birçok gayrimenkulü kendi adamlarına aldırdıkları iddiasına da yer verildi.
FETÖ’cü avukat Kuseyri ayrıca, evimde bulunan C, F ve K serisi 3 adet 1 Dolar’a ilişkin olarak da, ‘suçu’ kızlarının üzerine atarak, “Kızlarım 2 yıl önce Amerika’ya dil kursuna gitmişlerdi. Oradan cüzdanlarında kalan para üstüdür. Örgüt ile herhangi bir bağlantısı yoktur” iddiasında bulundu.
FETÖ’NÜN ‘BEYİN TAKIMI’ YETİŞTİRDİ
İstanbul’daki 15 Temmuz darbe girişimi ana iddianamesinde FETÖ/PDY terör örgütünün beyin takımı olarak işaret edilen 16 kişiye bağlı olarak faaliyet gösteren 3 kişilik yargı imamlarından biri olan Abdulkadir Aksoy’un yanında avukatlığa başladığını kabul eden Kuseyri, savunmasında, Aksoy’un FETÖ üyesi olduğunu bilmediğini öne sürdü.
18.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki mahkeme salonunda görülen duruşmada sanıklar ve avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, sanık savunmalarının tamamlanmasının ardından müşteki Ersin Ortaç'ın beyanları alındı. Sanıklardan Kuseyri ile adı örgütün 'Yargıtay imamı' olarak iddianamede adı geçen Mehmet Demir'i İstanbul Küçükçekmece Adliyesi'ndeki bir soruşturmadan tanıdığını ve hakkında daha önce de suç duyurusunda bulunduğunu ifade eden Ortaç, Demir'in adını 'Yargıtay imamı' olarak duyduğunu kaydetti.
Tanık olarak dinlenen Kerim Akbaş da iddianamede, 'Yargıtay imamı' olduğu belirtilen sanık Mehmet Rasim Kuseyri hakkında beyanlarda bulundu. Gazetecilik yaptığını söyleyen Akbaş, kendisine Kuseyri'nin FETÖ ile iltisaklı olduğuna dair belgeler geldiğini, bunun üzerine Kuseyri ile görüşerek haber yapmak istediğini ancak ilerleyen süreçte Kuseyri'nin tutuklanmasının ardından haber yapmaktan vazgeçerek bildiklerini kolluk kuvvetleriyle paylaştığını kaydetti.
ByLock'u FETÖ şüphelisi polis yüklemiş
Hakkında başka bir FETÖ soruşturması devam eden, bu dosya kapsamında da tanık olarak ifade veren Murat Ç, kapatılan Hukuk ve Hayat Derneğine üye olduğunu, derneğe 17-25 Aralık sürecine kadar farklı görüşlerden avukatların gelip gittiğini dile getirdi. Murat Ç, ilerleyen zamanda avukat olmayan kişilerin sohbetlere gelmeye başladığını ve derneğin FETÖ ile yakın hale geldiğini kaydetti.
Derneğe gelen sanıkların isimlerini mahkemeyle paylaşan tanık Murat Ç, firari sanıklardan Mehmet Kasap'ın 17-25 Aralık'tan sonra başlatılan FETÖ soruşturmalarındaki şüphelileri savunmak için şahısları kendisine gönderdiğini ifade etti. Murat Ç, bu kapsamda, 2010 KPSS soruşturmalarında ve kamu görevinden ihraç edilen FETÖ'cülerin avukatlığını üstlendiğini aktararak, avukatlık ücretini alamadığı sanıkların parasının bir kısmını da Kasap'ın yönlendirmesiyle firari sanık Ali Yıldız'dan tahsil ettiğini ifade etti.
Örgütün şifreli haberleşme programı ByLock hakkında bilgisi sorulan tanık Murat Ç, kendisinin de ByLock kullanıcısı olduğunu belirterek, şunları söyledi:
'2014 Mart ayı gibi dernekten gönderilen meslekten ihraç edilmiş şüpheli polisler vardı. O şahıslardan biri istihbarat daire başkanlığından bir polisti. Bana, 'ByLock güvenli bir program, tespit edemezler, buradan görüşelim. Dava dilekçesiyle ilgili şeyleri konuşuruz' dedi. H.K. diye biriydi. Hatırladığım kadarıyla telefonumu ona verdim, programı o indirdi. Ben o tarihte programı WhatsApp gibi bir program diye düşündüm.'
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde mahkeme heyeti müştekileri dinledi.
Mahkeme huzuruna çıkan müşteki Gıyasi Öztürk ile Mehmet Akgeyik, suçtan zarar gördükleri gerekçesiyle davaya katılmak istediklerini ve sanıklardan şikayetçi olduklarını söyledi.
Beyanları alınan müştekiler duruşma salonundan çıktıkları sırada sanık Kuseyri'nin eşi Bedia ile kardeşi Cem Kuseyri de onları takip etti.
Bedia Kuseyri, mahkeme salonunun kurulduğu kampüsten ayrılmak üzere otoparka yönelen Öztürk ile Akgeyik'i durdurarak onlarla tartışmaya başladı.
Bu sırada müşteki Öztürk, tehdit edildiğini belirterek, polislerden yardım istedi.
Diğer müşteki Akgeyik de Kuseyri'nin kardeşi Cem Kuseyri'ye dönerek, 'Daha ne yapacaksınız, senin ağabeyin yedi bitirdi bizi, kimi tehdit ediyorsunuz' diyerek tepki gösterdi.
Tartışmanın büyümesi üzerine olaya müdahale eden polis, tarafları ayırdı.
Müştekiler, sanık yakınları tarafından tehdit edildiklerini belirterek, suç duyurusunda bulunmak istediklerini ifade etti.
'Bu çektiklerin daha başlangıç'
Olaydan sonra açıklama yapan Öztürk, Kuseyri'nin eşinin yanına gelerek 'Bu yaşanılanların daha büyüğünü yaşayacaksınız, o da daha başlamadı' dediğini aktararak, bu şekilde tehdit edilmesi karşısında şaşkınlık yaşadığını dile getirdi.
FETÖ'cülerin mahkeme salonunda müştekileri tehdit edebilecek kadar kendilerine güvendiklerini, polislere rağmen bu cesareti gösterebildiklerini söyleyen Öztürk, olaya ilişkin şunları söyledi:
'Ben hayretler içerisindeyim. Bu devletin hakimi, savcısı, polisi nasıl buna müsaade ediyor? Onlar bu gücü kimden alıyor, nereye dayanıyor? Bir adam mahkemenin kapısında tehdit edilebilir mi? Bu nasıl bir cesaret? 'Daha çektiklerim başlamamış, başlayacakmış, bunlar bir şey değilmiş...' Ne yapacaklar daha, canımı mı alacaklar?'
Akgeyik ise geçmişte görülen bazı davalarında Kuseyri'nin yönlendirici bir rol oynayarak zarara uğramasına neden olduğunu, bu nedenle müşteki olarak ifade verdiğini söyledi.
Mahkeme salonu dışına çıktığında Kuseyri'nin eşinin yolunu keserek kendisini tehdit ettiğini belirten Akgeyik, 'Bunların inlerine ineceğim, burası bombalar içerisindeydi, o bombalar onların başlarına yıkılacak. Kefen giyip geziyorum. Ben müştekiyim, devlet beni çağırıyor, kaçmıyorum ben, kaçmayacağım.' ifadelerini kullandı.
Müştekiler, avukatları aracılığıyla Kuseyri'nin eşi ile kardeşi hakkında kendilerini tehdit ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulunacaklarını ifade etti.
Olaydan kısa süre sonra polis ekipleri Bedia ve Cem Kuseyri'yi, ifadelerini almak üzere Sincan Fatih Polis Merkezine götürdü.
Ara karar için görüşü sorulan duruşma savcısı, tutuklu sanıkların 'atılı suçları işlediklerine dair somut delillerin bulunması' gerekçesiyle tutukluluk hallerinin devam etmesini istedi.
Savcı, dosyadaki eksikliklerin giderilmesini, sanıklarla ilgili dijital veriler için istenilen raporların beklenilmesini, tutuksuz sanık Mehmet Demir'in hakkında şikayetçi olan müşteki Ersin Ortaç'ın atılı suçlamalardan doğrudan zarar görmemesi nedeniyle davaya katılma talebinin reddedilmesini talep etti.
Mütalaaya karşı sanık ve avukatlarının beyanlarının alınmasından sonra ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık İsmail Uyar ile Mehmet Derdiyok'un ailevi ve sağlık sorunları nedeniyle, adli kontrol şartı konularak tahliye edilmelerine karar verdi.
Örgütün gizli haberleşme programı ByLock'u kullandıkları belirlenen bazı sanıkların yazışma içeriklerinin ilgili kurumlardan istenilmesini kararlaştıran heyet, duruşmayı erteledi.
DAVA
Gülen'in avukatları Nurullah Albayrak, Adnan Şeker, Talha Aksoy ile Kuseyri'nin de arasında bulunduğu 52 avukatın, 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme', 'silahlı terör örgütü kurma veya yönetme' ve 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 37,5 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.
Sanıklardan FETÖ elebaşı Gülen'in avukatı Albayrak'ın, sözde 'Ankara avukatlarının imamı' olduğu belirtilen iddianamede, avukatların özellikle 17-25 Aralık sürecinden sonra FETÖ/PDY kapsamında KPSS, polis dosyaları ve iş adamlarının gözaltına alınmasına ilişkin hukuki süreçleri takip etmekle görevlendirildikleri belirtiliyor.
İddianamede, Kuseyri'nin FETÖ ile bağlantısı nedeniyle KHK ile kapatılan Hukuk ve Hayat Derneği üyesi olduğuna işaret edilerek, sanığın Yargıtay aşamasına gelen bazı dosyaların örgütün talebi doğrultusunda sonuçlandırılması için 'yönlendirici' çalışmalar yürüttüğü kaydediliyor.
Kuseyri'nin, örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock'u kullandığına ilişkin tespit de iddianamede yer alıyor.
Öte yandan, dava dosyasında Alaettin Yılmaz, Ersin Ortaç, Fahir Serdar İslam, Fatma Merve Akgül, Hakan Selami Atıl, Mehmet Akgeyik ve Mustafa Kumru 'müşteki' olarak yer alıyor.
Paralel yapı-04 Ağustos (2016) 'Ankara 52 sanık Avukat Yapılanması' davası
Paralel yapı-Yargılandıkları davalarda Fetö'nün terör örgütü olduğunu kabul etmeyen sanıklar
(19 Ağustos 2017, 14:35)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: