Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine ilişkin FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler, jandarma görevlileri ve eski emniyet görevlilerinin yargılandığı 85 sanıklı davaya devam edildi.
06.08.2017 12:08 Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine ilişkin FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler, jandarma görevlileri ve eski emniyet görevlilerinin yargılandığı 85 sanıklı davaya devam edildi.
31.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine ilişkin FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler, jandarma görevlileri ve eski emniyet görevlilerinin yargılandığı 85 sanıklı davada, dönemin Samsun jandarma istihbarat görevlisi tutuklu astsubay Birol Ustaoğlu savunmasını yaptı. Ustaoğlu, Samsun'da yakalanan Ogün Samast ile Samsun TEM Şube Müdürlüğü'nde çekilen bayraklı görüntüleri anlattı. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Ali İhsan Horasan, 'Ogün Samast'la yapılan mülakat, muamele ve ifade işlemlerinin mevzuatta yeri var mıdır? Suçun işlendiği yer İstanbul. Yetkiniz olmamasına rağmen ortaya bu kepaze ve rezil görüntülerin çıkmasına neden yol açtınız?' diye sordu. Sanık Ustaoğlu da 'Başsavcının talimatı olmasa, 'Bu bayrak çocuğun üzerinde kalmasın' dense kalmazdı' diye cevap verdi.
İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ve gazeteci Ercan Gün'ün de aralarında bulunduğu tutuklu sanıklar ile bazı tutuksuz sanıklar katıldı.
Duruşmada, o dönem Samsun İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde astsubay olan sanık Birol Ustaoğlu savunmasını yaptı. Ustaoğlu, Samsun terminalinden alıp önce jandarma karakoluna götürdüklerini belirterek 'Ogün Samast'ın yanına geçtim. Korkmamasını, sakin olmasını, kendisine kimsenin bir şey yapamayacağını söyledim. Aç olduğunu söyleyince tost yaptırdım ve çay ısmarladım. Üstünden Türk bayrağı çıkınca 'Bayrağımı alırsanız hiçbir şey söylemem' diye tepki gösterdi. Hepimiz şaşırdık. Başsavcıya söyledik. Başsavcı da olayın aydınlatılması için iyi niyetle bayrağın üzerinde kalmasını söyleyerek 'Size her şeyi anlatsın' deyince bayrağı kendisine verdik' dedi. Daha sonra Samast'ı TEM Şube Müdürlüğü'ne götürdüklerini anlatan Ustaoğlu, 'Mülakat teknikleri üzerine eğitimim olduğu için başsavcının talimatıyla Samast'a sorular sordum. Samast, 'İstanbul'daki gazeteciyi ben öldürdüm' dedi. Trabzon'daki samimi olduğu arkadaşları, Erhan Tuncel, Yasin Hayal'i de sordum. Samast, 'Onlarla ilgisi yok. Ben tek başıma yaptım' dedi. İfadesi ezbere gibiydi' dedi.
Samast konuşmaya başladıktan sonra odaya kamera geldiğini söyleyen 'Ogün Samast, kamera gelince rahatsız oldu. 'Bayrağı çıkartabilir miyim' diye sordu. Ben dışarı çıktım. Müdürüm ve diğer şube müdürleri vardı. Onlar da başsavcının hassasiyetini biliyordu. Bu nedenle bayrağı çıkartmasına karar verildi. Jandarmanın da kamerası geldi. Kayıt altına alındı. 'Ogün'e bayrağı çıkartabilirsin ama ne sorarsak cevap vereceksin' dedim. Olay yeri incelemenin kamerası da geldi. Odada birkaç kişi daha vardı. Yüzbaşı Murat Bayrak da cep telefonuyla görüntü çekti. Fotoğraf çekilirken bir ses çıktı. Ogün rahatsız oldu ve bir daha bayrak çıkarttırmak zorunda kaldık' diye konuştu. Odanın fiziki koşulları yüzünden TEMA Vakfı'na ait Atatürk'ün veciz sözü altında zanlının fotoğraflarının çekildiğini belirten Birol Ustaoğlu, 'O takvim özel olarak yerleştirilmiş değildir. Yılbaşında emniyet müdürlüğüne bolca gelmiştir. Sanığın kahramanca gösterilmesi şeklinde art niyetimiz yoktu. Maalesef bu olay mevcut başarımızın önüne geçti' diyerek suçlamalar reddetti. Sanık Ustaoğlu, kendisinin soruları üzerine Ogün Samast'ın 'Dink'le gözgöze geldiğim için ilk başta cesaret edemedim. Bankadan çıktıktan sonra silahla ateş edip kaçtım' şeklinde olayı anlattığını da belirtti.
MAHKEME BAŞKANI: 'BU KEPAZE VE REZİL GÖRÜNTÜLERİN ÇIKMASINA NEDEN YOL AÇTINIZ'
Daha sonra Mahkeme Başkanı Ali İhsan Horasan, sanık Birol Ustaoğlu'na sorular yöneltti. Başkan Horasan, jandarmanın mülakat görevi olup olmadığını sorunca sanık Ustaoğlu, yaptıklarının sorgu değil, mülakat olduğunu söyledi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Horasan, 'Kadastro Hakimliği'nden gelmedim. Ogün Samast'la yapılan mülakat, muamele ve ifade işlemlerinin mevzuatta yeri var mıdır? Suçun işlendiği yer İstanbul. Yetkiniz olmamasına rağmen ortaya bu kepaze ve rezil görüntülerin çıkmasına neden yol açtınız?' şeklinde sorular sordu. Sanık Ustaoğlu da 'Başsavcının talimatı olmasa, 'Bu bayrak çocuğun üzerinde kalmasın' dense kalmazdı' diye cevap verdi. Başkan Horasan, 'Kafanıza göre soruşturma yapıyorsunuz. Mülakat adı altında adamı sorguya çekiyorsunuz' şeklinde tepki gösterdi.
Daha sonra duruşma salonunda Ogün Samast'ın Samsun TEM Şube Müdürlüğü'nde kameraya alındığı sıradaki görüntüler izlendi. Sanık Birol Ustaoğlu, görüntüleri izledikten sonra odada MİT'ten adını Recep olarak bildiği bir şahsın da olduğunu ifade etti. Başkan Ali İhsan Horasan, görüntülerde sanık Ogün Samast'a, cep telefonunu gösteren sanık Murat Bayrak'ın ne gösterdiğini sordu. Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katılan sanık Ogün Samast ise 'Şişli'de olayı yapmadan önceki görüntülerimi seyrettirdiler. Ben ankesörlü telefon için sıra bekliyordum. Bir mağazanın görüntüsü değildi' dedi.
Sanık Birol Ustaoğlu ise 'Onlar Murat yüzbaşının, o sırada odada çektiği görüntülerdi' deyince sanık Ogün Samast, 'Yalan söylüyor. Samsun'daki emniyet görüntülerim değil. 2,5 dakikalık video izlettiler, olay yerindeki görüntüler onlar' dedi.
Ustaoğlu'nun savunmasının ardından o dönem Samsun İl Jandarma Komutanlığı Şube Müdürü sanık Murat Bayrak'ın savunmasına geçildi. Sanık Bayrak, 'Zanlıyı rahatlatmak için ve bir an önce bilgi alma amaçlı davrandık. Cep telefonu ile çekerken tepki gösterdi. Ürkerek hareket eden zanlıyı biraz da rahatlatmaktı amacım. Tepki gösterince 2 dakika boyunca o görüntüyü izlettim. Başka bir şey yok bende. Akabinde sildim' dedi. Mahkeme Başkanı Horasan, 'Zanlıdan ısrarla ifade alma çabanıza girmenizi anlamadım' deyince sanık Bayrak, 'Zanlıdan alacağımız bilgileri üst birimlere bildirmek amacındaydım. O anda düşündüğüm bir şeydi' diye cevap verdi.
Duruşma, Çarşamba gününe bırakıldı.
02.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin 25'i tutuklu 85 sanığın yargılandığı davada, Samsun Emniyet Müdürlüğü'nde Türk bayrağı açarak fotoğraf çektirilen tetikçi Ogün Samast ile aynı fotoğrafta görünen dönemin Samsun Güvenlik Şube Müdürü Yakup Kurtaran ile Samsun Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürlüğü görevlisi Astsubay Yüksel Avan'ın savunmaları alındı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden duruşmada, dönemin Samsun Güvenlik Şube Müdürü olan tutuklu sanık Yakup Kurtaran da savunma yaptı. Suçlamaları kabul etmeyen Kurtaran, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, Bank Asya'da hesabının olmadığını ve örgütün şifreli haberleşme programı 'ByLock'u kullanmadığını söyledi.
Samsun Emniyet Müdürlüğü'nde Dink cinayeti faili Ogün Samast'ın Türk bayraklı fotoğrafının çekilmesi ve o fotoğrafta sağ başta yer almasıyla ilgili konuşan Kurtaran, 'Ben fotoğraf çektirirken, o takvimin ('Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez' yazısının yer aldığı takvim) orada olduğunu bilmiyordum. Kasıtlı bir şekilde, bayrakla fotoğraf çektirmek gibi bir niyetim yoktu. Birol Ustaoğlu, 'bayrağı aç' dedi, tetikçi bayrağı açtı. Fotoğrafla herhangi bir mesaj vermedim, bu fotoğrafın mağduru oldum. 10 yıl emniyetin istenmeyen yerlerinde çalıştım. Tahliyemi talep ediyorum.' dedi.
Samsun Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme biriminde o dönem görev yapan astsubay Yüksel Avan ise savunmasında Samast'ın tek fotoğraflarını çektiğini ve parmak izini aldığını belirtti. Avan, dava konusu fotoğrafta sol başta yer almasıyla ilgili ise 'Fotoğrafları Jandarma Genel Komutanlığı'na gönderilmek üzere çektik. Samast'ın kahraman gibi gösterilmesi niyeti yoktu. Öyle olsa görevimi yerine getirmezdim. Emir veren Atilla Güçlüoğlu da Ogün Samast ile fotoğraf çektirmiştir. Çektiğim fotoğrafları da alay komutanına teslim ettim. Suçlamaları kabul etmiyorum.' ifadelerini kullandı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde, dosyaların birleştirilmesinin ardından görülen altıncı duruşmaya, bu davanın yanı sıra FETÖ/PDY'ye yönelik diğer davalarda da tutuklu bulunan Ramazan Akyürek, gazeteci Ercan Gün ile jandarma görevlilerinin de aralarında bulunduğu 20 tutuklu sanık katıldı.
Tutuksuz yargılanan 3 sanığın geldiği duruşmada, tarafların avukatları da hazır bulundu.
Duruşma, dönemin Samsun İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü emekli Yarbay Atilla Güçlüoğlu'nun savunması alındı.
HTS kayıtlarına dayanılarak niyet okumayla 4,5 aydır tutuklu olduğunu belirten Güçlüoğlu, görevli olduğu birimde basın bürosu olmadığı için basınla ilgili görüşmeleri kendisinin yaptığını, bu nedenle sanıklardan gazeteci Muammer Ay ile bölgedeki 'Baba oğlunu vurdu tarlaya gömdü' başlıklı bir cinayet haberine ilişkin görüştüğünü söyledi.
Ogün Samast'ın yakalanması için Samsun Otagarı'na gittiğinde emniyet biriminin de orada olduğunu dile getiren Güçlüoğlu, şöyle devam etti:
'Otobüse sivil olarak girmemiz zorunluydu. Samast'ın silahlı olma ihtimali vardı. Ön kapıdan normal yolcu olarak otobüse girdik. Ogün Samanst'ı polisler aldı. Jandarma da etrafında güvenlik alarak indirdik. Katil zanlısının emniyet personeli tarafından TEM şubede bulunan çay ocağına götürülmesinde jandarma personelinin hiçbir dahli olmamıştır. Birol Ustaoğlu yanımıza gelerek, 'katil zanlısının üzerinde bulunan bayrağı açarak fotoğraf çektirmek istediğini, eğer bayrakla fotoğraf çektirirse cinayete ilişkin her şeyi anlatacağını söylediğini' belirtti. Katil zanlısının yakalanma olayına katıldığımız için çok heyecanlı ve gururluyduk. O zaman 'Jandarma mı, polis mi?' yakaladı diye tartışılıyordu. 'İki jandarma Ogün Samast'ın sağına ve soluna geçerek fotoğraf çektirsin.' dedim. Ama bayraklı değil. Bayraklı fotoğraf çekilmesi için kesinlikle emir vermedim. Hatta ben de gidip Ogün Samast'ın yanında fotoğraf çektirdim. Bu tamamen doğaçlama, spontane şekilde kurgulanmadan meydana gelen bir şeydi. Bu fotoğrafa bakıldığında katil zanlısını kahraman olarak göstermek amacıyla değil, Jandarma Genel Komutanlığı'na gönderilecek ciddiyette olduğu anlaşılacaktır. Bu fotoğrafın algı olarak kullanılabileceği o dönem hiç kimsenin düşünmediğini sanıyorum. Bu fotoğraflar kesinlikle basına verilmek amacıyla çektirilmedi.'
Fotoğraflar ve görüntülerin müfettişlere teslim edildikten 3 gün sonra medyada yayınlandığını ifade eden Güçlüoğlu, çelik kasada muhafaza edilen fotoğraf ve kamera kaydının yer aldığı CD'ler müfettişlere verilene kadar, jandarmanın çektiği hiçbir görüntünün basına sızmadığını kaydetti.
Güçlüoğlu, Dink ailesinin avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu'nun, Ogün Samast'ın zaten sağdan, soldan ve yandan fotoğrafının çekilmiş olmasına rağmen, yeniden ve bayrakla neden fotoğrafının çekildiğine ilişkin soruları üzerine, jandarma görevlilerinin de operasyonda yer aldığını göstermek, arşivde kalması ve Jandarma Genel Komutanlığı'na göndermek için fotoğrafın çekildiğini söyledi.
Atilla Güçlüoğlu, fotoğraf çekilirken 'Personel yanına geçsin, bayrak açılsın.' diye bir talimatının olmadığını ifade etti.
'Yarbay olduğum gün emekli oldum'
Savunmasını yaparken ağladığı görülen Güçlüoğlu, şunları kaydetti:
'FETÖ'yle illiyet bağım yok. ByLock, Eagle kullanmadım. Eşim ile katalog evliliği yapmadım. Örgütün bankalarında hiçbir işlem yapmadım. Himmet parası vermedim nasıl verileceğini bilmem. NATO ve yurt dışı görevlerinde hiç bulunmadım. FETÖ'cülerin çoğu gibi personel şube ve istihbarat birimlerinde hiç çalışmadım. FETÖ'cüler gibi son nefesime kadar orduda kalmak için hiç uğraşmadım. Yarbay olduğum gün emekli oldum. Yaptığım her işi emir komuta zinciri içinde yaptım. Görüntüleri kesinlikle ben sızdırmadım. Algı yaratmaya çalışmadım.'
Duruşma yarına ertelendi.
03.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ve gazeteci Ercan Gün'ün de aralarında bulunduğu tutuklu sanıklar ile bazı tutuksuz sanıklar katıldı. Hükümlü sanık Ogün Samast ise Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.
Duruşma savcısı, savunması tamamlanan sanıklar dönemin Samsun İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü Atilla Güçlüoğlu, Samsun İl Jandarma Komutanlığı Şube Müdürü Yüzbaşı Murat Bayrak, Samsun İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde astsubay olan sanık Birol Ustaoğlu ve Samsun İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme biriminde astsubay olan Yüksel Avan'ın tahliyelerini talep etti.
Ercan Gün'ün avukatı Köksal Bayraktar, müvekkilin tahliyesini isteyerek, 'Müvekkilim gazetecidir. Bir yıldır tutukludur. 3 çocuğu var. Bu cezanın sona ermesi gerekir. 15 Temmuz'da darbe teşebbüsünü gerçekleştiren askeri örgütün bildirisi bütün kanallarda yayınlanmıştır. Sadece Doğan Grubu'na bağlı kanallar ile Fox TV'de yayınlanmamıştır. Fox TV'nin haber müdürü Ercan Gün'dür ve ısrarla o bildiriyi yayınlatmamıştır.' dedi.
SAMAST O SORUYA 'HAYIR' YANITI VERDİ
Dink ailesinin avukatı Hakan Bakırcıoğlu, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılan hükümlü Ogün Samast'a, 'Samsun'da gözaltına alındığınızda, 'Bayrağı açmama izin verirseniz her şeyi anlatırım.' dediniz mi?' sorusunu yöneltti.
Samast da bayrak açmak istediğine ilişkin bir talebinin olmadığını belirterek, şunları söyledi: 'Hayır o anda öyle bir şey yoktu. Beni aldıktan sonra nezarethane gibi bir yere koydular. Nezaret kalabalık olunca yukarı çıkardılar. Orada da çay falan içtik, sohbet ettik. Hangi kişi olduğunu hatırlamıyorum, 'Cebinden bayrağı çıkarabilirsin.' dedi. Çıkarttım. Asker ve polis kamerası vardı. Görüntüler izlenirse olay anlaşılır. Benim böyle bir talebim olmadı. Hayatımda unutamadığım şeylerden biri Samsun Otogarı'nda alınmamdır. 16 yaşındaydım. Onu söyleyecek kapasiteye sahip değildim.'
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, tahliye taleplerine ilişkin söz verilen gazeteci Ercan Gün, 24 yıllık gazetecilik hayatında yüzlerce binlerce haber yaptığını belirterek, '(Ogün Samast'ın Samsun'da çekilen görüntüleri) Yaptığım en değerli haberlerden biriydi. Bu kadar vahim bir konunun aydınlatılması, katkıda bulunmak açısından önemliydi.' dedi.
Gün, haberinde devlet memurlarının yüzünün buzlandığını dile getirerek, şöyle devam etti:
'Ekrem Dumanlı veya herhangi bir kişi bana bu görüntüyü getirse yine yayınlarım. Usame bin Laden tarafından gelse yine yayınlarım. FETÖ bu görüntüleri çekip yollasa ben yine yayınlarım. Görüntüler bana kargoyla geldi. Tanımadığım polis şefi yoktur. İyi bir gazeteci olduğum için buradayım. Tek hatam o haberi yaptıktan sonra bir daha bu dosyaya bakmamam oldu. Ben bir gün boyunca Hülya Avşar'ın görüntüsünün peşinde koştuğumu hatırlıyorum. Mesleğime, aileme ve çocuğuma dönmek istiyorum. Tahliyemi istiyorum.'
Tutuklu sanık Ali Öz de FETÖ'nün şifreli haberleşme programı 'ByLock'u kullanmadığını, Bank Asya'ya para yatırmadığını, himmet vermediğini belirterek, 10 yıldır bu davadan yargılandığını söyledi. Trabzon'da görev yaptığı istihbarat şube ve personelinin, örgütsel bağı olduğuna inanmadığını ifade eden Öz, 12 aydır tutuklu olduğunu dile getirerek, tahliyesini istedi.
Taleplerin ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan dönemin Samsun İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü emekli Yarbay Atilla Güçlüoğlu, yine suç tarihinde Samsun Jandarma Komutanlığı'nda görevli Yüzbaşı Murat Bayrak, Astsubay Birol Ustaoğlu ve Astsubay Yüksel Avan'ın tahliyesine karar verdi.
Heyet, tahliyelere gerekçe olarak, 'TSK'dan ihraç olmamaları, Ogün Samast'ın bu sanıklarla ilgili beyanının çelişkili olması, sanık Bayrak'ın telefonundaki görüntülerin Samast'ın emniyetteki görüntüleri olması ve bunun diğer sanıklarca da doğrulanması, bu sanıkların FETÖ ile bağlantılı olduğu iddia edilen sanık Muharrem Ay ile iltisaklı oldukları belirtilmesine rağmen sanık Ay'ın tutuksuz olması, Birol Ustaoğlu'nun üst rütbesindekilerce bayraklı foto çekmesinin emredilmesi, Ustaoğlu'nun astsubay olması, o an emniyette birçok üst rütbeli karşısında resen hareket edemeyeceği ve amacının algı operasyonu olmadığı, Samast'ı konuşturma niyetinde olması, bunun aksinin ispatlanamaması ve sanıkların FETÖ ile bağlantılarının tespit edilemediğinin aşikar olması' gösterildi.
Heyet, duruşmaların 2, 3, 5 ve 6 Ekim'de yapılmasına hükmetti.
Paralel yapı-21 Mart (2017) 'İstanbul 85 sanık (50+35) Dink Cinayeti ve Fetö bağlantısı' birleşik davaları
(06 Ağustos 2017, 12:08)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: