Erzincan'da 15 Temmuz darbe girişimine katıldıkları iddiasıyla, aralarında örgütün sözde sıkıyönetim komutanı eski 3'üncü Ordu Herakat Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Emrem Çağlar'ın da bulunduğu 14'ü tutuklu 22 sanığın yargılanmasına başlandı.
05.08.2017 15:24 Erzincan'da 15 Temmuz darbe girişimine katıldıkları iddiasıyla, aralarında örgütün sözde sıkıyönetim komutanı eski 3'üncü Ordu Harekat Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Emrem Çağlar'ın da bulunduğu 14'ü tutuklu 22 sanığın yargılanmasına başlandı.
31.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Erzincan 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada tutuklu sanıklar Ersoy Aktaş, Hasan Yıldırım, Talat Öğütçü, Gökhan Salbaş, Mesut Gülmez, Yusuf Er, Muharrem Cansın, Cem Yeşilyurt, Mehmet Fatih Kandemir, Cihan Bayır ile tutuksuz yargılanan Ali Ölmez, Adem Tosun, Murat Akçay, Hamit Öz, Murat Akbaş, Hakan Korkmaz, Aydın Çuvalcı hazır bulundu.
Diğer sanıklardan eski Tuğgeneral Ekrem Çağlar, tutuklu bulunduğu Çorum L Tipi, Veli Karagöz, Elazığ T Tipi, eski Albay Murat Orhan Tonğ, Tokat T Tipi ve Şakir Akbulut, Sincan 1 No'lu F Tipi Ceza İnfaz Kurumundan Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı. Tutuksuz sanık Gürsel Bayram ise duruşmaya gelmedi.
Tanıklar, sanık yakınları ve avukatları ile izleyicilerin de bulunduğu duruşmada, sanıkların kimlik tespiti ve iddianamenin okunmasının ardından savunmaların alınmasına geçildi.
Tutuklu sanıklardan, örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı', eski 3. Ordu Harekat Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Ekrem Çağlar, savunmasında, Mahkeme Başkanı'nın anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmekle suçlandığını hatırlatması üzerine, '30 yıl süreyle şerefle üniformamı taşıdım. Bu suçla isnat edilmem ve mesleğimden koparılmam beni derinden üzdü. 15 Temmuz gecesi 3. Ordu Kurmay Başkanlığında FETÖ tarafından gerçekleştirilen hain darbe girişimi sırasında sorumlu bulunduğum yerde en küçük bir olay olmadı.' diye konuştu.
O gece yaşananları tasvip etmenin mümkün olmadığını belirten Çağlar, 'Allah şehitlerimize rahmet, gazilerimize şifa versin. Darbecilerle hareket etmedim. Demokrasi ve hukuka saygılı birisiyim. Bugüne kadar ne milletimin ne de Erzincan'ın karşısında olmadım. 59. Topçu Tugayı, Jandarma ve 3. Ordu Komutanlığı ve ona bağlı 16 ilde hain darbe girişimi kurşun atılmadan bitirildi.' ifadelerini kullandı.
Çağlar, aleyhinde tanıklık yapanların kendilerini suçlu göstererek omuzlarına basmak için iftira attıklarını öne sürdü.
Ortada suç oluşturan herhangi bir fiil olmadığını, kendisiyle yargılanan diğer sanıkların da askeri usul ve teamüllere uygun talimatları yerine getirdiğini iddia eden Çağlar, iddianamenin bazı bölümlerinin eline ulaşmaması sebebiyle dosyayı inceleyip daha sağlıklı savunma için ek süre istedi.
Çağlar, savunmasını SEGBİS üzerinden değil, mahkeme heyeti huzurunda yapmak istediğini sözlerine ekledi.
'En önemli sanık benim'
Tutuklu yargılanan, örgütün sözde '3. Ordu Komutanlığına bağlı komutanlardan sorumlu mahrem imamı' olduğu öne sürülen eski Yrd. Doç. Dr. Veli Karagöz de hakkındaki suçlamaları reddederek, kendisiyle ilgili delillerin usule aykırı olduğunu öne sürdü.
Karagöz, 20 sayfalık yazılı savunmasını daha önce mahkemeye sunduğunu, evinin bulunduğu 16 dairelik apartmanın bodrumunda ele geçirilen FETÖ/PDY ile ilişkili 192 yasaklı kitabın kendisine ait olmadığını, 'En önemli sanık benim ama iki numaralı yönetici ve darbeci olarak adım geçiyor. Burada bir çelişki söz konusu.' ifadelerini kullandı.
Hukukçu olması nedeniyle birçok kişiyle ilişkisi bulunduğunu, 29 Ekim 2016'da Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesinde görevliyken kanun hükmünde kararnameyle (KHK) ilişiğinin kesildiğini anlatan Karagöz, terör örgütü üyesi olduğunu gösteren tek somut delil bulunmadığını ileri sürdü.
Karagöz, diğer sanıkları tanımadığını, telefonla irtibat kurduğu kişilerin delil olarak değerlendirilemeyeceğini, görüşmelerin içeriğinin ortaya konulması gerektiğini savunarak, şunları anlattı:
'Ekrem Çağlar'ı ve diğer sanıkları ilk kez burada gördüm. Ben darbe girişimini 23.20'de öğrendim. Mahrem imam olsaydım şu an Türkiye'de olmazdım. Yurt dışında olurdum. Hakkımdaki iddialar soyut iddialardır. İddia makamı yanıltmıştır. Tüm kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunacağım. Hiçbir terör örgütü, cemaat, grup ile bağlantım olmamıştır.
Tanık beyanlarının tamamını reddediyorum. Bank Asya'da param işim gereği vardı. Şahsıma ait dijital verilerin incelenmesi neticesinde herhangi bir suç unsuruna rastlanmamıştır. Tahliyemi istiyorum.'
'Cuntacılıkla suçlanan komutanlarla neden görüştün?'
Karagöz, Mahkeme Başkanı'nın, 'Darbe gecesi örgütün sözde Erzincan Sıkıyönetim Komutanı, eski tuğgeneral Ekrem Çağlar, sözde Trabzon Sıkıyönetim Komutanı Bahadır Dalgıç ve eski 59. Topçu Tugay Komutanı Yüksel Gültaş ile telefonla görüşmelerinizi nasıl izah ediyorsunuz?' sorusuna, 'Ben aramadım, bu şahıslarla görüşmedim.' yanıtını verdi.
Mahkeme Başkanı'nın, görüşmelerinin HTS kayıtlarına geçtiğini hatırlatması üzerine Karagöz, 'O kişilerle görüşmedim. Teknoloji özürlüyüm.' şeklinde savunma yaptı.
Karagöz, Mahkeme Başkanı'nın, 'Kayıtlara göre gece yarısı gerçekleştirilen telefon görüşmelerin bir başkası tarafından mı yapıldı?' diye sorması üzerine de 'Ben aramadım, bir başkası mı aradı, bilemiyorum.' dedi.
'Orgeneral Savaş, darbe emrinin kanunsuz olduğunu söyledi'
Tutuklu sanıklardan, eski Erzincan İl Jandarma Komutanı Albay Murat Orhan Tonğ da hakkındaki suçlamaları reddederek, 'Hain darbe gecesi herhangi bir suça iştirakım yoktur.' şeklinde savunma yaptı.
Darbe gecesi eşi ve çocuklarıyla sivil kıyafetli olarak yemekte bulunduğunu savunan Tonğ, şöyle konuştu:
'Tugğeneral Ekrem Çağlar, olay gecesi saat 21.00'de beni arayıp önemli bir konu olduğunu söyleyerek acilen 3. Ordu'ya gitmem gerektiğini söyledi. Bunun üzerine Jandarma Komutan Yardımcısı Şakir Akbulut'u arayarak bölgemizde anormal bir şey olup olmadığını sordum. Tunceli Ovacık ilçesinde 30-35 kişilik terörist grubun görüldüğünü ve saklanarak ilerlediklerini bana iletti.
Ben de konunun terör olayı olduğunu düşünerek sivil bir araçla ivedi şekilde 3. Ordu Komutanlığına geçtim. Bu sırada Ekrem Çağlar makamında değildi. 10 dakika bekledikten sonra 3. Ordu Komutanı Orgeneral İsmail Serdar Savaş'ın makamına geçtim, kapı açılınca Savaş beni gördü, Çağlar da yanındaydı.
Savaş, gizli bir emir geldiğini ve bu emrin kanunsuz olduğunu söyledi. Cep telefonumu usul ve kaideler gereği makama girmeden önce dinleme yapıldığı için dışarıda bıraktım. O esnada beni arayan Erzincan Valisi Ali Arslantaş bana ulaşamadı.'
'Bizi dünyaya rezil ettiler'
Gelişmeleri televizyondan takip ettiğini savunan Tonğ, Orgeneral Savaş'ın darbecilere tepki göstererek, 'Bizi dünyaya rezil ettiler.' dediğini söyledi.
Savaş'tan izin alarak makamından ayrıldıktan sonra telefonundaki cevapsız çağrıları görünce Vali Arslantaş'ı arayıp bilgi verdiğini, sabaha kadar vali, emniyet müdürü ve başsavcı ile görevinin başında olduğunu öne süren Tonğ, darbe girişiminin atlatılması üzerine sabaha karşı şükür namazı kıldıklarını belirtti.
Görev yönünden 3. Ordu Komutanlığına bağlı olduklarını dile getiren Tong, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Hain darbe girişimine karşı olduğunu dile getiren Tonğ, sözde 'sıkıyönetim direktifi'nde adının bulunmadığını söyleyerek tahliyesini istedi.
01.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Erzincan 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada tutuklu sanıklar Ersoy Aktaş, Hasan Yıldırım, Talat Öğütçü, Gökhan Salbaş, Mesut Gülmez, Yusuf Er, Muharrem Cansın, Cem Yeşilyurt, Mehmet Fatih Kandemir ile tutuksuz yargılanan Ali Ölmez, Adem Tosun, Murat Akçay, Hamit Öz, Murat Akbaş, Hakan Korkmaz, Aydın Çuvalcı, Gürsel Bayram hazır bulundu.
Diğer sanıklardan eski Tuğgeneral Ekrem Çağlar tutuklu bulunduğu Çorum L Tipi, Veli Karagöz Elazığ T Tipi, eski Albay Murat Orhan Tonğ Tokat T Tipi, Şakir Akbulut Sincan 1 No'lu F Tipi ve Cihan Bayır bulunduğu ceza infaz kurumundan Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı.
Tanıklar, sanık yakınları ve avukatları ile izleyicilerin de bulunduğu duruşmada, sanıkların kimlik tespiti ve iddianamenin okunmasının ardından savunmaların alınmasına devam edildi.
Tutuklu sanıklardan İl Jandarma Komutan Yardımcısı eski Yarbay Şakir Akbulut, mahkeme başkanının anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmekle suçlandığını hatırlatması üzerine, 'Hayatımın hiçbir döneminde bu terör örgütü ile bir ilişkim olmadı. 17 yılım terörle mücadeleyle geçti. İstihbarat Şube Müdürlüğü yaptım. Erzincan'da yetkim dahilinde mülki ve adli bir görevim bulunmamaktadır. Ben geri hizmet tabir edilen idari hizmetlerden sorumluydum.' diye konuştu.
-'Sen orada ne iş yapıyorsun?'
Mahkeme başkanının, 'Gelen sıkıyönetim emrini neden ilin valisi ya da savcısına bildirmedin ?' sorusu üzerine Akbulut, 'Görevde olan bir komutanım var. Darbe gecesi nöbetçi amirin getirdiği sıkıyönetim emriyle ilgili alay komutanımıza bilgi verdim. Kendisi ilin valisine ya da savcıya bu konuda bilgi verip vermediğini bilmiyorum. Bu benim sorumluluğumda değil.' dedi.
Bunun üzerine mahkeme başkanı, 'İşine gelince yukarısı, işine gelince aşağısı sorumlu diyorsun. Sen orada ne iş yapıyorsun?' ifadesini kullandı.
Mahkeme başkanı sanık Akbulut'a, darbe teşebbüsünün yaşandığı 15 Temmuz gecesi ile ilgili Erzincan İl Jandarma Komutanlığında bulunan kamera kayıtlarının bir program aracılığıyla silindiğini söyleyerek bundan kendisinin bilgisinin olup olmadığını sordu.
Akbulut, kamera kayıtlarının silindiğini ilk kez duyduğunu belirterek, savunmasına şöyle devam etti:
'Bu konuya dair herhangi bir bilgim bulunmamaktadır. İl Jandarma Komutanım bana en ufak kanunsuz bir emir vermemiştir. Zaten böyle bir şey olsaydı ben bu emirlere kanunsuz olacağı için karşı gelirdim.'
Tutuklu yargılanan, örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' eski 3. Ordu Kurmay Yar Başkanı Tuğgeneral Çağlar'ın emir astsubayı Ersoy Aktaş ise savunmasında hakkındaki suçlamaları reddederek, askerliğin temelinin disiplin ve mutlak itaat olduğunu söyledi.
Aktaş, 15 Temmuz günü izinli olmasına rağmen izninin Çağlar tarafından iptal edilerek görevine geri çağrıldığını iddia ederek, 'Hakkımda suç istinat edilen terör örgütü üyeliğini kabul etmiyorum. Ben bana verilen görevleri emir komuta zinciri içerisinde en iyi şekilde yapmaya çalıştım. 3.Ordu Karargahında usulsüz herhangi bir faaliyet ve karar alındığını görmedim. Darbe girişime ait bir talimat olsaydı bu emri kesinlikle yerine getirmezdim.' ifadelerini kullandı.
Mahkemenin savunmasını aldığı tutuklu sanıklar Hasan Yıldırım, Talat Öğütçü, Gökhan Salbaş, Mesut Gülmez, Yusuf Er, Muharrem Cansın, Cem Yeşilyurt ve Cihan Bayır ise haklarındaki suçlamaları reddederek, tahliyelerini talep etti.
Tutuklu sanıklardan eski astsubay Mehmet Fatih Kandemir, hakkındaki iddiaları reddederek örgütle ilişkisi olmadığını savundu.
Kandemir, mahkeme heyeti başkanının anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmekle suçlandığını hatırlatması üzerine şunları söyledi:
'Hayatımın hiçbir döneminde terör örgütü ile bir ilişkim olmadı. Bu suçlamalara sebep olan tek şey o gün nöbetçi astsubay olarak görev yapıyor oluşumundan kaynaklanıyor. Üniformamı 20 yıl şerefle taşıdım ve görevimi en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Dönemin 3. Ordu Harekat Kurmay Yarbaşkanı olan eski Tuğgeneral Ekrem Çağlar, o gün muhabere merkezini arayarak önemli bir mesajın geleceğini ve bunu takip etmemizi bildirdi. Biz de gelen mesajın terör ve savaş düşüncesiyle geldiğini düşünerek işimizi yaptık. Darbe girişimine ilişkin bir şey hissetmedim. Karargah için suç teşkil edecek bir faaliyette görmedim. Ailem ve ben mağdur oldum, tek suçum nöbetçi olmam.'
Tutuksuz yargılanan Uzman Çavuş Ali Sönmez ise savunmasında hakkındaki suçlamaları reddederek görevinin gelen mesajları içeriğine bakmadan önem derecesine göre ilgili yere ulaştırmak olduğunu ifade etti.
Sönmez, 'Bize gelen mesajlara dosya ve evrak numarası verdikten sonra kapalı bir zarfın içerisinde tıpkı bir postacı gibi taşıdığımızı belirtmek istiyorum.' dedi.
Mahkeme heyeti başkanının 'Sen darbe ile ilgili bir şey duydun mu?' sorusuna ise Sönmez, 'Bana darbe nedir anlatır mısın diye sorarsanız anlatamam çünkü ne olduğunu bilmiyorum. Hayatımda hiç darbe görmedim.' yanıtını verdi.
Savunması alınan tutuklu sanıklar Talat Öğütçü ve Murat Akçay da haklarındaki suçlamaları reddederek tahliyelerini talep etti.
Mahkeme heyeti, ek süre talep eden sanık eski Tuğgeneral Çağlar'ın savunmasının alınması ve tanıkların dinlenmesi için duruşmayı yarına erteledi.
02.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Erzincan 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki önceki gün başlayan davanın bugün görülen üçüncü duruşmasında, tutuklu sanıklar Ersoy Aktaş, Hasan Yıldırım, Talat Öğütçü, Gökhan Salbaş, Mesut Gülmez, Yusuf Er, Muharrem Cansın, Cem Yeşilyurt, Mehmet Fatih Kandemir ile tutuksuz yargılanan Ali Ölmez, Murat Akçay, Hamit Öz, Murat Akbaş, Hakan Korkmaz, Aydın Çuvalcı ve Gürsel Bayram hazır bulundu.
Diğer sanıklardan eski Tuğgeneral Ekrem Çağlar, Veli Karagöz, eski Albay Murat Orhan Tonğ, Şakir Akbulut ve Cihan Bayır tutuklu bulundukları cezaevlerinden, tutuksuz sanık Adem Tosun da Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesinden Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı.
Duruşmanın bugünkü bölümünde sanık Ekrem Çağlar ile bazı tanıkların ifadesine başvuruldu.
'Tanık' sıfatıyla dinlenen Orgeneral İsmail Serdar Savaş, hain darbe girişimi sırasında hayatlarını kaybeden şehitlere rahmet, gazileri ise saygıyla selamlayarak sözlerine başladı.
Orgeneral Savaş, mahkemenin darbe girişimine katılanlara gereken cezayı vereceğine işaret ederek, şunları kaydetti:
'Mahkemenizin bu hain darbe girişimi sırasında dahili olan insanlara gereken cezayı vereceğine inanıyorum. 15 Temmuz'da, saat 22.30 sıralarında televizyonda İstanbul'daki köprünün üzerinde anlam veremediğim bir askeri hareketliliği görünce anormal bir şey olduğunu düşündüm. Bunun üzerine Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Ekrem Çağlar'ı arayarak önemli bir şey olup olmadığımı sordum. Çağlar bana bazı gelişmelerin olduğunu söyleyerek 'gelirseniz iyi olur' dedi. Tuğgeneral Çağlar, bu saate kadar bana yaşananlarla ilgili kendisi herhangi bir bilgi vermedi. Bunu özellikle belirtmek istiyorum.'
'Beni öldürmeden böyle bir şey yapamazsınız'
Çağlar'ın kendisini makamına gelişinde karşıladığını dile getiren Orgeneral Savaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Beni Ordu Karargahı makam kapısında karşılayan Kurmay Yarbaşkanı Çağlar ile makamıma çıktım. Burada masama, 'sıkıyönetim komutanı' olarak görevlendirdiğinin evrakı olan 'sıkıyönetim direktifini' bıraktı. Bunun üzerine ben saçmalamayın böyle bir şey olmaz, beni öldürmeden böyle bir şey yapamazsınız manasında ne yani beni tutuklayacak mısınız dedim. 45 yıllık meslek hayatımda edindiğim tecrübe ile bunun kanunsuz bir şey olduğunu anladım ve derhal gönderilen emrin geri çekilmesini emrettim. 3. Ordu Komutanlığına bağlı kolordu ve tugay komutanlıklarını arayarak emrin kanunsuz ve hukuksuz olduğunu tek bir askerin bile kışla dışına çıkmaması için uyardım. Çağlar sözde 'sıkıyönetim komutanı' olduğunu söylerken müdahale ederek bunu söylemesine müsaade etmedim. O an itibarıyla demoralize olduklarını gördüm.'
'Aldığımız tedbirler sayesinde kimsenin burnu kanamamıştır'
Orgeneral Savaş, darbe girişiminden sonra Erzincan Valisi Ali Arslantaş'ı aradığını ifade ederek, yaşananları şöyle aktardı:
'İlerleyen saatlerde Vali Arslantaş'ı aradım. Kendisine, bu vatanın ve milletin bütünlüğünü koruyacağıma dair 45 yıl önce mesleğime başlarken yemin ettim. Gerekirse vatanın ve milletin bütünlüğünü korumak uğruna ölmeye hazırım. Milli iradenin ve hükümetin emrindeyim diyerek kendisiyle bir görüştüm. Ardından bazı birliklerin emre uymadığını bana iletilmesi üzerine tekrar 9. Kolordu komutanı ile görüşmeler yaparak uyarılarda bulundum. Gecenin ilerleyen saatlerinde yaklaşık 02.00 sıralarında Başsavcı ile görüşmemizde Çağlar'ın sıkıyönetim komutanı olarak ilan edildiği ve gözaltına alınacağı bana iletildi. Ben bunun üzerine Çağlar'ı odasına götürerek silahını ve iletişim araçlarını elinden aldım. Çağlar'ı ilerleyen saatlerde emniyette teslim ettik. Sonuç olarak 3. Ordu Komutanlığı olarak aldığımız tedbirler sayesinde kimsenin burnu kanamamıştır. Bir tek mermi dahi atılmamıştır.'
Mahkeme heyeti başkanının, 'sıkıyönetim direktifinin kendisinden habersiz gönderilmesin teamüllere uygun mudur?' şeklindeki sorusuna Orgeneral Savaş, 'Kesinlikle uygun değildir. Böyle bir evrakın benden habersiz gönderilmemesi gerekir.' yanıtını verdi.
Orgeneral Savaş, alınan güvenlik tedbirleri ve Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme (KOKTOD) takımıyla ilgili hazırlıklardan da kendisinin haberdar edilmediğini söyleyerek, yaşandığı iddia edilen terör riskine ilişkin kendisinin mutlak suretle bilgilendirilmesi gerekirken bu konuda da haberdar edilmediğini sözlerine ekledi.
Duruşmanın bugünkü bölümünde sanık eski Tuğgeneral Çağlar'ın savunması alındı, bazı tanıklar dinlenildi.
Çağlar, 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmekle' suçlandığının hatırlatılması üzerine, hayatı boyunca vatanını, milletini seven iyi bir vatandaş ve asker olduğunu söyledi.
Mesleki hayatı boyunca disiplin cezası almadığını, savunmasının dahi alınmadığını belirten Çağlar, 'FETÖ/PDY terör örgütüyle hayatımın hiçbir döneminde yolum kesişmedi. ByLock kullanmadım, okul ve dershanelerine çocuklarım ve kendim gitmedim. Hakkımda somut hiçbir belge ve bilgiye dayanmadan suçlamalar var.' diye konuştu.
Çağlar, darbe girişimi öncesi 13 Temmuz'da ailevi nedenler dolayısıyla Ankara'ya gittiğini iddia ederek, şunları söyledi:
'Ne izin sürecinde ne de izin sonrasında Ankara'da darbeyle ilgili herhangi bir görüşme yapmadım. Sıkıyönetim direktifi gönderilinceye kadar hain darbe girişiminden haberim yoktu. Zaten karşınızda bulunan sanıklardan hiçbiri benimle ilgili en ufak bir beyanda bulunmuyorlar. Böyle bir şey olsaydı kendilerini kurtarmak için darbeyle ilgili gördüklerini ve bildiklerini anlatırlardı. 3. Ordu disiplin soruşturma raporunda somut en ufak delil göstermemişler. Bu ağır suçlamalar karşısında bir o kadar ağır deliller olmalı ama yok.'
Darbe teşebbüsünün olduğu gece muhabere merkezine gelen mesajların kendisine iletilmesi kadar doğal bir şey olmadığını belirten Çağlar, 'Ne ben ne de arkadaşlarımın darbeyle uzaktan yakından alakası yoktur. Burada bulunan tüm sanıklara kefilim. Biz hiçbirimiz darbeye yönelik bir şey yapmadık. MEBS merkezine gelen ilk üç evrakı sevk ettim ama sıkıyönetim direktifini göndermedim.' ifadesini kullandı.
Başka bir dava nedeniyle tutuklu bulunan ve tanık olarak dinlenen 59. Topçu Eğitim Tugayı eski Komutanı Tuğgeneral Yüksel Gönültaş da terör saldırısı olacağına dair Çağlar'dan gelen bilgi üzerine 15 Temmuz akşamı kışlaya gidip emniyet tedbiri aldığını söyledi.
Kışlaya gittikten sonra sonra sıkıyönetim mesajının geldiğini anlatan Gönültaş, 'Mesajı görünce dehşete düştüm. Bunun üzerine Çağlar'ı aradım. Aynı mesajın kendilerine de geldiğini ve durumu komutanı ile değerlendirdiklerini söyledi. Ne ordu komutanı ne de Çağlar'dan darbeye ilişkin talimat ve emir almadım. Onlar da şaşkın ve telaşlıydı. Biz güvenlik tedbirlerimizi artırarak askerlerimizden içtima aldık. Kanunsuz bir emir olduğunu anlayınca da askerlere gece yarısı 00.00'dan sonra koğuşlarına gidip yatmaları için emir verdim.' diye konuştu.
Mahkeme heyeti, 3 gündür devam eden duruşmayı bazı tanıkların ifadelerinin alınması için yarına erteledi.
03.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Erzincan 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuklu sanıklar Ersoy Aktaş, Hasan Yıldırım, Talat Öğütçü, Gökhan Salbaş, Mesut Gülmez, Yusuf Er, Muharrem Cansın, Cem Yeşilyurt, Mehmet Fatih Kandemir ile tutuksuz yargılanan Ali Ölmez, Murat Akçay, Hamit Öz, Murat Akbaş, Hakan Korkmaz, Aydın Çuvalcı ve Gürsel Bayram hazır bulundu.
Diğer sanıklardan, örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı', dönemin 3. Ordu Harekat Kurmay Yarbaşkanı eski Tuğgeneral Ekrem Çağlar, örgütün sözde '3. Ordu Komutanlığına bağlı komutanlardan sorumlu mahrem imamı' olduğu öne sürülen Yrd. Doç. Dr. Veli Karagöz ile eski İl Jandarma Komutanı Albay Murat Orhan Tonğ, Şakir Akbulut ve Cihan Bayır tutuklu bulundukları cezaevlerinden, tutuksuz sanık Adem Tosun da Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesinden Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi aracılığıyla duruşmaya katıldı.
Duruşmanın bugünkü bölümünde sanık eski Tuğgeneral Çağlar'ın savunması alındı, bazı tanıklar dinlenildi.
Çağlar, 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmekle' suçlandığının hatırlatılması üzerine, hayatı boyunca vatanını, milletini seven iyi bir vatandaş ve asker olduğunu söyledi.
Mesleki hayatı boyunca disiplin cezası almadığını, savunmasının dahi alınmadığını belirten Çağlar, 'FETÖ/PDY terör örgütüyle hayatımın hiçbir döneminde yolum kesişmedi. ByLock kullanmadım, okul ve dershanelerine çocuklarım ve kendim gitmedim. Hakkımda somut hiçbir belge ve bilgiye dayanmadan suçlamalar var.' diye konuştu.
Çağlar, darbe girişimi öncesi 13 Temmuz'da ailevi nedenler dolayısıyla Ankara'ya gittiğini iddia ederek, şunları söyledi:
'Ne izin sürecinde ne de izin sonrasında Ankara'da darbeyle ilgili herhangi bir görüşme yapmadım. Sıkıyönetim direktifi gönderilinceye kadar hain darbe girişiminden haberim yoktu. Zaten karşınızda bulunan sanıklardan hiçbiri benimle ilgili en ufak bir beyanda bulunmuyorlar. Böyle bir şey olsaydı kendilerini kurtarmak için darbeyle ilgili gördüklerini ve bildiklerini anlatırlardı. 3. Ordu disiplin soruşturma raporunda somut en ufak delil göstermemişler. Bu ağır suçlamalar karşısında bir o kadar ağır deliller olmalı ama yok.'
Darbe teşebbüsünün olduğu gece muhabere merkezine gelen mesajların kendisine iletilmesi kadar doğal bir şey olmadığını belirten Çağlar, 'Ne ben ne de arkadaşlarımın darbeyle uzaktan yakından alakası yoktur. Burada bulunan tüm sanıklara kefilim. Biz hiçbirimiz darbeye yönelik bir şey yapmadık. MEBS merkezine gelen ilk üç evrakı sevk ettim ama sıkıyönetim direktifini göndermedim.' ifadesini kullandı.
Başka bir dava nedeniyle tutuklu bulunan ve tanık olarak dinlenen 59. Topçu Eğitim Tugayı eski Komutanı Tuğgeneral Yüksel Gönültaş da terör saldırısı olacağına dair Çağlar'dan gelen bilgi üzerine 15 Temmuz akşamı kışlaya gidip emniyet tedbiri aldığını söyledi.
Kışlaya gittikten sonra sonra sıkıyönetim mesajının geldiğini anlatan Gönültaş, 'Mesajı görünce dehşete düştüm. Bunun üzerine Çağlar'ı aradım. Aynı mesajın kendilerine de geldiğini ve durumu komutanı ile değerlendirdiklerini söyledi. Ne ordu komutanı ne de Çağlar'dan darbeye ilişkin talimat ve emir almadım. Onlar da şaşkın ve telaşlıydı. Biz güvenlik tedbirlerimizi artırarak askerlerimizden içtima aldık. Kanunsuz bir emir olduğunu anlayınca da askerlere gece yarısı 00.00'dan sonra koğuşlarına gidip yatmaları için emir verdim.' diye konuştu.
Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesinden Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi(SEGBİS) aracılığıyla tanık olarak dinlenilen Ülkü Erdem Kaya, 15 Temmuz günü ani müdahale timinde nöbetçi astsubay olarak görev yaptığı söyledi.
Darbe teşebbüsünün olduğu gece lojman nizamiyelerinde nöbet tuttuğu sırada tutuklu sanık Başçavuş Talat Öğütçü'nün yanlarına gelerek 'emir komutanın' kendinde olduğunu dile getirdiğini aktaran Kaya, 'Bunun üzerine ben 'hayırdır komutanım bir şey mi oldu?' dedim. O da bana gergin bir şekilde 'sen saf mısın? Her tarafta bombalar patlıyor' karşılığını verdi. Nöbette bulunduğumuz alanda televizyon olmadığı için o anda yaşanan olaylardan haberdar değildik. Başçavuş Öğütçü daha sonra bana 'lojman nizamiyelerden içeriye hiç kimse girmeyecek. Bu nizamiyeden polis, savcı hatta Başbakan ve Cumhurbaşkanı dahi girmeyecek' diyerek emir komutanın kendisinde olduğunu belirtti.' diye konuştu.
Genelkurmay karargah davasında tutuklu sanıklarından eski Tuğgeneral Erhan Caha da tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS üzerinden tanık olarak ifade verdi.
Mahkeme başkanının 15 Temmuz günü Yarbaşkanı eski Tuğgeneral Ekrem Çağlar ve 3. Ordu Komutanı Serdar Savaş ile görüşme yapıp, yapmadığını ve içeriğinde neler olduğunu sorduğu Caha, o gece telefon görüşmesi yaptığını kabul etti.
Mahkeme heyeti, 4 gündür devam eden duruşmayı bazı tanık ifadelerinin alınması ve ara kararların verilmesi için yarına erteledi.
04.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Erzincan 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuklu sanıklar Ersoy Aktaş, Hasan Yıldırım, Talat Öğütçü, Gökhan Salbaş, Mesut Gülmez, Yusuf Er, Muharrem Cansın, Cem Yeşilyurt, Mehmet Fatih Kandemir ile tutuksuz yargılanan Ali Ölmez, Murat Akçay, Hamit Öz, Murat Akbaş, Hakan Korkmaz, Aydın Çuvalcı ve Gürsel Bayram hazır bulundu.
Diğer sanıklardan, örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı', dönemin 3. Ordu Harekat Kurmay Yarbaşkanı eski Tuğgeneral Ekrem Çağlar, örgütün sözde '3. Ordu Komutanlığına bağlı komutanlardan sorumlu mahrem imamı' olduğu öne sürülen Yrd. Doç. Dr. Veli Karagöz ile eski İl Jandarma Komutanı Albay Murat Orhan Tonğ, Şakir Akbulut ve Cihan Bayır tutuklu bulundukları cezaevlerinden, tutuksuz sanık Adem Tosun da Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesinden Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi aracılığıyla duruşmaya katıldı.
Cumhuriyet savcısı, mahkemeye sunduğu esas hakkındaki mütalaasında, Erzincan Valiliği dışındaki diğer müdahillik taleplerinin reddedilmesi ile sanıklar Adem Tosun ve Murat Akçay'ın tutuklanmasını talep etti.
Mütalaanın ardından söz alan tüm sanıklar ve avukatları, iddianamede yöneltilen suçlamaları kabul etmeyerek beraat talebinde bulundu.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklar Adem Tosun ve Murat Akçay'ın tutuklanmasına karar verdi.
Sanıklardan Ersoy Aktaş, Hasan Yıldırım, Talat Öğütçü, Gökhan Salbaş, Mesut Gülmez, Yusuf Er, Muharrem Cansın ve Mehmet Fatih Kandemir'in tutukluluk hallerinin devamına hükmeden heyet, sanık Cem Yeşilyurt'un ise tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrol hükümleri uygulanarak salıverilmesini karara bağladı.
Heyet ayrıca, cumhuriyet savcısının Erzincan Valiliğinin müdahilliği konusundaki talebini yerinde kabul etti ve davayı ileri bir tarihe erteledi.
İDDİANAME
Davanın, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akif Aktaş tarafından hazırlanan 153 sayfalık iddianamesinde, FETÖ'nün darbe girişimine katıldıkları iddia edilen dönemin 3. Ordu Harekat Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Ekrem Çağlar ile örgütün sözde '3. Ordu Komutanlığına bağlı komutanlardan sorumlu mahrem imamı' olduğu belirtilen Yrd. Doç. Dr. Veli Karagöz, dönemin İl Jandarma Komutanı Albay Murat Orhan Tonğ ve subayların da aralarında olduğu biri sivil, diğerleri askeri personel 22 kişi, 'sanık' sıfatıyla yer alıyor.
FETÖ/PDY'nin ortaya çıkışı, yapılanması ve darbe girişimi sırasında yaşananlar hakkında bilgiler aktarılan iddianamede, bu yapılanmanın cebir, şiddet ve diğer hukuk dışı yöntemleri kullanarak devlet otoritesini baskı altına almayı, zaafa uğratmayı, yönlendirmeyi, alternatif otorite olarak ortaya çıkmayı ve devlet otoritesini ele geçirmeyi hedefleyen 'silahlı terör örgütü' olduğu vurgulanıyor.
İddianamede, darbe girişimi öncesi örgütün sözde 'sıkıyönetim direktifi'nin, dönemin Genelkurmay Personel Planlama Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç tarafından 'Yurtta Sulh Konseyi Başkanı' imzasıyla Erzincan'a gönderildiği belirtilerek, buna göre dönemin 3. Ordu Harekat Yarbaşkanı Tuğgeneral Çağlar'ın, Erzincan'da 'sıkıyönetim komutanı' olarak görevlendirildiği kaydediliyor.
Orgeneral Savaş'a bilgi vermeden darbe hazırlığı yapmış
Çağlar'ın darbe girişimi gecesi emniyet tedbirlerinin alınması için çok sayıda rütbeli personelin izinlerini iptal ederek 3. Ordu Harekat Merkezine çağırdığı öne sürülen iddianamede, sanığın darbe girişimi sırasında Erzincan'da yapılacak iş ve işlemler hususunda gerekli talimatları vererek görevlendirme yaptığı ve faaliyetlerle ilgili 3. Ordu Kurmay Başkanı Tümgeneral Selçuk Bayraktaroğlu ile 3. Ordu Komutanı Orgeneral Serdar Savaş'a bilgi vermediği anlatılıyor.
İddianamede, Çağlar'ın darbe teşebbüsünün yaşandığı 15 Temmuz gecesi, 3. Ordu Komutanlığına bağlı 16 ildeki birliklere sözde 'sıkıyönetim direktifi'ni, Orgeneral Savaş'a bilgi vermeden ve yazışma usulüne aykırı olarak birliklere gönderip tek tek bağlı tugay komutanlıklarına onaylattığı, bu yönde faaliyetler yapıp emirler verdiğine işaret ediliyor.
Çağlar'ın, komutanlığının karargahına gelen Orgeneral Savaş'ı karşılayıp birlikte komuta makamına geçtikleri bildirilen iddianamede, Çağlar'ın sözde 'sıkıyönetim direktifi'ni Savaş'ın masasına bırakarak Genelkurmay Başkanlığından sıkıyönetim direktifi aldıklarını ve kendisinin de 'Erzincan Sıkıyönetim Komutanı' olduğunu söylediği aktarılıyor.
Orgeneral Savaş'ın ise darbe girişimine destek vermeyip güvenlik tedbirlerini artırarak emir komutayı devraldığı anlatılan iddianamede, Savaş'ın daha sonra komutanlığına bağlı kolordu komutanlarına kanunsuz mesajın hiçbir şekilde uygulanmayacağı, hiçbir birliğin dışarıya çıkmayacağı, emre itaatsizlik edenlerin tutuklanacağını bildirdiği anlatılıyor.
İddianamede, Savaş'ın darbe girişimine karşı çıkıp önlediği vurgulanarak, darbe girişimini uygulamaya koyamayan Çağlar'ın ise yine Savaş'ın girişimleriyle gözaltına alındığı bildiriliyor.
Çağlar'ın darbe girişiminden 2 gün önce Ankara'ya giderek FETÖ üyeleriyle yüz yüze görüştüğü aktarılan iddianamede, Çağlar'ın, Erzincan'da herhangi bir toplumsal olay olmaması ve valinin talebi bulunmamasına rağmen Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme (KOKTOD) takımının hazırlanmasını ve çevre emniyetinin takviye edilmesini emrettiği öne sürülüyor.
Sanıklar, örgütün Erzincan'daki ana komuta kademesini oluşturuyor
İddianamede, darbe teşebbüsü sırasında Genelkurmay Başkanlığından uçuş yasağı emri gönderilmesine rağmen Çağlar'ın helikopterlerin hazırlanması ve bir albaya helikopter pilotlarının hangar bölgesinde hazır edilmesi talimatı verdiği anlatılarak, Çağlar ve diğer sanıkların FETÖ'nün Erzincan'daki 'ana komuta kademesi'ni oluşturduğu kaydediliyor.
Sanıkların isnat edilen suçları işledikleri kanaatine varıldığı vurgulanan iddianamede, tutuklu sanıklar Çağlar, Karagöz ve Tonğ'un da yer aldığı bir sivil ve 21 rütbeli asker hakkında 'Anayasa'yı ihlal', 'Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçundan da 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Paralel yapı-14 Haziran (2017) 'Erzincan Darbe Yapılanması 22 sanık' davası
(05 Ağustos 2017, 15:24)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: