Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 'Tahşiyecilere kumpas kurduğu' iddiasıyla 23'ü tutuklu 33 sanığın yargılandığı davada savcılık mütalaasını sundu. Kapatılan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın 'silahlı terör örgütü yönetici olmak', 'iftira' ve 'sahtecilik' suçundan 40 yıla, eski emniyet müdürleri sanıklar Tufan Ergüder, Yurt Atayün ve Ömer Köse'nin 'silahlı terör örgüt üyesi olmak', 'iftira' ve 'sahtecilik' suçlarından 33 yıla ve diğer eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan'ın aynı suçlardan 21 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. Mütalaada firari sanıklar FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen ile eski emniyet müdürü Mutlu Ekizoğlu'nun dosyalarının ise ayrılmasını istendi.
29.07.2017 15:00 Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 'Tahşiyecilere kumpas kurduğu' iddiasıyla 23'ü tutuklu 33 sanığın yargılandığı davada savcılık mütalaasını sundu.
28 Temmuz'da İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, aralarında Hidayet Karaca'nın da bulunduğu 10 tutuklu sanık, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla 3 tutuklu sanık ve avukatlarıyla Mustafa Kaplan'ın da arasında yer aldığı 3 müşteki katıldı.
Yaklaşık iki haftadır savunma yapan eski emniyet müdürü Ali Fuat Yılmazer'in ifadesinin alınma işlemi sona erdi. Böylece, dava kapsamında firariler hariç tüm sanıkların ifadeleri alınmış oldu.
Sanık savunmalarının ardından söz alan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Yeşilkaya, 65 sayfalık esas hakkındaki mütalaasını mahkemeye sundu. Savcı Yeşilkaya, duruşmada mütalaasının sonuç kısmını okudu.
Mütalaada, firari sanıklar FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile eski emniyet müdürü Mutlu Ekizoğlu'nun savunması alınamadığı için dosyalarının ayrılması talep edildi.
Tutuklu sanık kapatılan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca hakkında 'silahlı terör örgütü yöneticisi olmak', 'sahtecilik' ve 'iftira' suçlarından 21 yıldan 40 yıla kadar hapis cezası öngörülen mütalaada, sanık eski emniyet müdürleri Tufan Ergüder, Yurt Atayün ve Ömer Köse'nin 'silahlı terör örgüt üyesi olmak', 'iftira' ve 'sahtecilik' suçlarından ayrı ayrı 13,5 yıldan 33 yıla kadar, diğer eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan'ın aynı suçlardan ayrı ayrı 9 yıldan 21 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Aralarında eski emniyet müdürü Bayram Özbek, Mustafa Kılıçaslan, Ertan Erçıktı, Yasin Koyuncu, Kazım Aksoy'un da bulunduğu 25 sanık hakkında da benzer suçlardan ayrı ayrı 7,5 yıldan 33 yıla kadar hapis cezası istenen mütalaada, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar verilmesi talep edildi.
TAHŞİYE KUMPASININ ARKASINDA 4 KRİTİK MÜDÜR VAR
Esas hakkındaki mütalaada ifadesine yer verilen bir ihbarcının 'Tahşiye ile alakalı operasyonda o dönem görev almış birisiyim. Ben o dönem devlet için çalıştığımızı düşünüyordum, böyle bir ihanetin olduğunu görmem beni çok rahatsız etti. Bu çalışmaları (Tahşiyeciler grubuna yönelik) bizzat yöneten FETÖ ile iltisaklı oldukları gerekçesiyle meslekten ihraç edilen Recep Güven, Erol Demirhan, Ali Fuat Yılmazer ve Ömer Köse'dir.' dediği belirtildi.
FETÖ'nün yapısı ve Tahşiyecilere yönelik usulsüzlüklerin anlatıldığı mütalaada, sanıkların üzerilerine atılı eylemlere yer verildi.
Mütalaada, müştekilere yönelik soruşturma sürecinde Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünden Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı olan sanık Tufan Ergüder'in 29 Nisan 2009'da İstihbarat Şube Müdürlüğünden Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne, buradan da 5 Mayıs 2009'da soruşturma izni için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen soruşturmanın başlatılmasına konu yazının bilgisi dahilinde olduğunun değerlendirildiği kaydedildi.
Sanığın konumu göz önüne alındığında, gerek operasyon öncesi ve sonrası gerekse operasyondan sonraki ifade alma sürecinde gelişen işlemlerden bilgisi olmamasının mümkün olmadığı aktarılan mütalaada, Ergüder'in örgütün gizli haberleşme programı 'ByLock' kullanıcısı olduğu belirtildi.
O dönem İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü olarak görev yapan sanık Mutlu Ekizoğlu'nun soruşturmayı başlatılmasına konu yazının Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne gönderdiği tarihte izinli, dönemin Terörle Mücadele Şube Müdür Vekili sanık Ertan Erçıktı imzalı yazı Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildiğinde ise kursta olduğu anlatılan mütalaada, aynı yılın temmuz ayında Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünden Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı olan Ekizoğlu'nun, tüm iş ve işlemlerin bilgisi ve izni dahilinde yapıldığının değerlendirildiği, soruşturma başladıktan sonra iletişim tespit ve dinleme talep yazılarında birkaç imzası bulunduğu vurgulandı.
'Köse'nin şantaj ve tehditte inisiyatifi var'
Sanık Ömer Köse'nin, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde Sağ Örgütlerden (sağ-1 ve sağ-2) Sorumlu Şube Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığı, müştekilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden cinsel içerikli görüşmelerin tape haline getirilmesi ve ifade alma aşamasında mağdurlara yönelik şantaj ve tehdit amaçlı kullanılmasında bilgi ve inisiyatifi bulunduğu soruşturma kapsamında alınan birçok adli ve idari kararlarda imzası bulunduğu belirtilen mütalaada, Köse'nin 'ByLock' programı kullandığı aktarıldı.
'Yılmazer'in haberinin olmaması mümkün değil'
Dönemin müdür yardımcısı Erol Demirhan'ın 29 Nisan 2009 tarihli 'Radikal Tahşiye Grubu faaliyetleri' konulu yazıyı terörle mücadele şubesine göndermesinde sanıklardan Ali Fuat Yılmazer'in bilgisinin olduğu belirtilen mütalaada, tanık Mustafa Tezcan Alaç'ın soruşturma sürecindeki bütün toplantıların istihbarat şubesinde yapıldığını, soruşturmayı istihbarat şubesinin yürüttüğü şeklindeki beyanı dikkate alındığında, operasyonun yapıldığı dönemde Yılmazer'in istihbarat şube müdürü olarak, 2009 yılı Temmuz ayından sonra istihbarat şube müdürlüğünden sorumlu il emniyet müdür yardımcısı olarak görev yaptığı, dolayısıyla operasyon ve soruşturmadan ve gelişen olaylardan haberi olmamasının mümkün olmadığı kaydedildi.
'Tahşiye operasyonu emir-komuta şeklinde meydana geldi'
Sanıklardan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in halen ABD'de ikamet ettiği, din adamı kisvesi altında bulunmasına rağmen dini konulardan ziyade siyasi, ekonomik ve sosyal konularda da sanki bir otoriteymiş gibi görüş bildirdiği ve bu şekilde örgüt mensuplarını yönlendirdiği vurgulanan mütalaada, sanık Gülen'in 6 Nisan 2009'da Tahşiye grubunu hedef gösteren konuşması akabinde örgüte bağlı basın ve yayın organlarınca kamuoyu algısı oluşturulduktan sonra Tahşiye grubuna yapılan operasyonun emir komuta zinciri şeklinde meydana geldiği anlatıldı.
Mütalaada, sanık Gülen'in asıl amacının 15 Temmuz darbe girişiminde de açıkça anlaşıldığı vurgulayarak, Gülen'in yöneticisi olduğu örgüt ile Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm anayasal kurumlarını ele geçirmek ve gerek finansal gerek siyasal bakımdan büyük bir güç haline gelmek olduğu aktarıldı.
'Medya imamı' Hidayet Karaca
Sanıklardan Hidayet Karaca'nın FETÖ/PDY terör örgütünün yayıncı kuruluşu Samanyolu Medya'nın başkanlığını yaptığı anlatılan mütalaada, 'Örgüt yöneticisi Gülen'in 6 Nisan 2009'da Tahşiye grubunu hedef gösteren konuşmasını müteakip yapılacak operasyonun haklılığını kanıtlamak, kamuoyunda Tahşiye grubunu terör örgütü olarak göstermek, bu şekilde algı oluşturmak amacıyla Şefkat Tepe dizisinde karanlık karar kurulu sahnelerinin yayınlamasının bilgisi dahilinde olmamasının mümkün olamayacağı değerlendirilmiştir.' denildi.
Mütalaada, ayrıca Karaca'nın, FETÖ/PDY örgütünün medya kısmında yönetici konumunda olduğunun değerlendirildiği kaydedildi.
İhbarcı
Mütalaada, 23 Ocak 2015 günü saat 17.25 itibarıyla 'aabb' rumuzlu kullanıcı tarafından elektronik posta yoluyla 'Tahşiyeciler' konulu bir ihbarın yapıldığı vurgulandı.
Mütalaada, ihbarcının ifadeleri şu şekilde yer aldı:
'Tahşiye ile alakalı operasyonda o dönem görev almış birisiyim, amirlerimizin talimatıyla o gece her zaman yaptığımız gibi hedef şahıslara yönelik adres civarında bekliyordum, ayrıca diğer adreslerde arkadaşların beklediğini de düşünüyorum, o dönem ki komiserimiz Tolga Güzeltaş'tı, fakat sonrasında haberlerde ve büroda duyduğum kadarıyla bizim beklediğimiz adreslerde bombalar çıkmıştı, ayrıca o dönem memur olan sonrasında komiser olmuş birisi daha vardı. Oraya giden bombacı Serkan Çinici'ydi. Terörden gece Şerif abi vardı, terörden başka arkadaşlar varsa da bilmiyorum, fakat o gece yeni çalıştığım birimin teknik ekibi de o adres civarındaydı. Adrese girilene kadar adres çevresinde karakol kurduk, bekledik. Ayrıca bölge ekiplerinin de bizim yapacağımız çalışmalarla alakalı o civardan çekildiğini biliyorum. Ayrıca bu çalışmaları bizzat yöneten Recep Güven, Erol Demirhan, Ali Fuat Yılmazer ve Ömer Köse'dir. Ayrıca bana ulaşırsanız daha detaylı bilgiler de verebilirim, ben o dönem devlet için çalıştığımızı düşünüyordum, böyle bir ihanetin olduğunu görmem beni çok rahatsız etti, vicdanım çok rahatsız olduğu için bunları yazıyorum, her kimin suçu varsa cezasını çekmesini istiyorum.'
Mütalaada, ihbarcıya ulaşmak için çalışmalar yapıldığı anlatılarak, ihbarın yapıldığı internet kafenin kamera sistemi çalışmadığı için ihbarcının kimliğinin tespit edilemediği belirtildi.
İhbarcının ifadesinde yer alan 4 eski emniyet müdürü, FETÖ'ye iltisakı sebebiyle meslekten ihraç edildi ve haklarında FETÖ'ye yönelik açılan birden çok davada sanık olarak yargılanıyor. Bunlardan Recep Güven ve bazı eski emniyet görevlileri, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi gecesinde emniyet istihbarata eski emniyet müdürleriyle gelip orayı teslim almak istemişti. Bazı eski emniyet görevlileri yakalanırken Güven olay yerinden kaçmıştı. Güven halen darbe teşebbüsü dahil birçok soruşturmada firari olarak aranıyor.
SANIKLARIN 'BYLOCK' KULLANMA DÖKÜMLERİ
Mütalaada, sanıkların 'ByLock' kullanımı ile ilgili olarak Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'ndan gelen cevabi yazıya da yer verildi.
Yazıda, sanıkların 'ByLock' IP'sine bağlanma sıklığına ilişkin şu bilgiler yer aldı:
'Abdullah Seyit Ateşçi 7 bin 602 kez, Adem Akpınar 59, Ahmet Öztürk 15 bin 12, Ali Cihan 11 bin 717, Bayram Özbek (iki ayrı hat üzerinden) 8 bin 168, Aytekin Ağören 22, Ekrem Çelik 7 bin 389, Erol Demirhan (iki ayrı hat üzerinden) 27 bin 714, Ertan Erçıktı 6 bin 899, Halil Akbulut 153, Hüseyin Nohut (iki ayrı hat üzerinden) 44 bin 662, Kazım Aksoy (iki hat üzerinden) 154 bin 608, Mehmet Ali Doğan 5 bin 846, Mustafa Altunbulak 31, Mustafa Kılıçarslan (iki hat üzerinden) 10 bin 793, Ömer Köse (4 ayrı hat üzerinden) 57 bin 933, Selçuk Ocaktan (iki hat üzerinden) 86 bin 802, Talat Burak Karaltı 2 bin 872, Tolga Güzeltaş 116 bin 835, Tufan Ergüder (3 ayrı hat üzerinden) 12 bin 921, Ufuk Yıldırım (2 hat üzerinden) 567, Yakup Ergün (2 hat üzerinden) 18 bin 16, Yasin Koyuncu 208 bin 456, Yurt Atayün 39 bin 504.'
Sanıklardan Hidayet Karaca'nın, 'Şeref Polat' adına kayıtlı telefon hattını kullandığının HTS kayıtları ile belirlendiği vurgulanan mütalaada, 'Her ne kadar sanıklar Erol Demirhan ve Yurt Atayün'ün ByLock programı kullandıkları tarihte tutuklu oldukları tespit edilmişse de sanıkların tutuklanmadan önce kullandıkları telefon numaralarının tutuklandıktan sonra kullanılmaya devam edildiği, telefonlarına ByLock programı yüklenmesinden haberleri olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ByLock programının örgütün haberleşme programı göz önüne alındığında iltisaklarının bulunduğunun değerlendirildiği' ifadelerine yer verildi.
DURUŞMA ERTELENDİ
Mütalaanın okunmasının ardından duruşmaya ara verildi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde sanıklar va avukatlar mütalaaya karşı beyanda bulunmak üzere süre talep etti. Tutuklu sanıklar da söz alarak tahliyeleri yönünde karar verilmesini istedi.
Duruşmada söz alan müştekiler de mütalaaya karşı beyanda bulunmak üzere süre istedi.
Mahkeme heyeti, aralarında Hidayet Karaca ile eski emniyet müdürlerinin de bulunduğu 23 sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Heyet, tarafların süre talebini kabul ederek, duruşmanın 18 Eylül'e ertelenmesine ve celselerin 19, 21 ve 22 Eylül'de de sürdürülmesine karar verdi.
Paralel yapı-14 Aralık (2014) 'İstanbul 33 sanık Gülen karşıtı Nurcu grup Tahşiyecilere kumpas' davası
(29 Temmuz 2017, 15:00)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: