Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve 2 polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin 3'ü firari, 44'ü tutuklu 47 sanığın yargılandığı davaya devam edildi. Savunma için ek süre isteyen suikast timi Özel Kuvvetlerin başındaki eski Binbaşı Şükrü Seymen, darbeden haberinin olduğunu açıkladı.
22.07.2017 18:21 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve 2 polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin 3'ü firari, 44'ü tutuklu 47 sanığın yargılandığı davanın üçüncü duruşmasına devam ediliyor.
17.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince, adliye binasındaki salonların fiziki yetersizliği nedeniyle Muğla Ticaret ve Sanayi Odasının salonunda görülen davanın üçüncü duruşmasına tutuklu sanıklar, geniş güvenlik önlemleri altında getirildi.
Sanıklar jandarmalar eşliğinde mahkeme salonuna alındı. Sanıklardan Haldun Gülmez, araçtan inmeyi reddedince jandarmalarca salona götürüldü.
Sanıklar, taraf avukatları ve sanık yakınlarının hazır bulunduğunu duruşmaya başlandı.
Duruşmada mahkeme heyetince, sanıklar ile avukatlarının dava dosyasına giren yeni deliller ve raporlarla ilgili beyanları alınacak.
13 Temmuz perşembe günü başlayan ve hafta sonu ara verilen üçüncü duruşmanın yarın sona ermesi bekleniyor.
Duruşma başladı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 44'ü tutuklu 47 sanığın Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına devam edildi. Yoklamayla başlayan duruşmada, Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, sanıkların ve avukatlarının taleplerini almaya başladı. İlk sözü alan helikopter pilotu Davut Uçum'un, FETÖ üyelerinin kullandığı şifreli haberleşme programlarından Kakao Talk uygulamasına ilişkin kayıtlar bulunduğu dava dosyasına girmişti. Sanık askerlerden Davut Uçum, Kakao Talk uygulamasının ne olduğunu bilmediğini ileri sürdü. Davut Uçum, "Kakao Talk'un delil olup olmadığını da bilmiyorum. Ancak ben bu programı kullanmadım. İndirmedim. Bu konuda bilirkişilerin tespit yapmasını istiyorum" dedi. Davut Uçum ayıca darbe girişimi gecesinde, oyun içerisinde oyun olduğunu, bazı kamera kayıtlarının da dosyada bulunmadığını ileri sürdü. 112 kayıtlarının da sesli olarak CD içerisinde kendilerine verilmesini talep etti.
Sanık darbeci askerlerden Davut Uçum taleplerini sunduğu sırada mahkemeye yönelik, "Siz de baskı altındasınız biliyorum" ifadesini kullanınca Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, bu sözlerle sert çıkarak, "Biz kimsenin baskısı altında değiliz. Bunu defalarca söylüyorsunuz, ama biz baskı altında değiliz. Dosyadaki tüm bilgileri sizlere veriyoruz. İki hafta boyunca personel görevlendirdik. Sizin savunma yapmanız için dosyaları size gönderdik. Biz de bütün belgeleri tek tek okuyoruz, yine okuyacağız" dedi.
Duruşmada, taleplerini sunan darbeci askerlerden İsmail Yiğit'in şehit polis memurları Nedip Cengiz Eker ile Mehmet Çetin'in ölümüyle ilgili iddialarda bulunması ve şaibe olduğunu ileri sürmesi, Cumhuriyet Savcısı Ali Cenk'in tepkisine yolaçtı.
Olay yerinde tekrar keşif yapılmasını isteyen Özel Kuvvetlerde görevli Yüzbaşı İsmail Yiğit, kendisine sinema sanatçısı Angeline Jolie'nin filmini, savunmasına dayanak yaptı. "Angeline Jolie'nin 'Wandet' filmindeki gibi eğitim almadım. Bizim şehit polislerden Nedip Cengiz Eker'i öldürmemiz için çatıdan ya da balkondan ateş etmemiz lazımdı. Ama hiç yüksek yere çıkmadık. Ayrıca bizim bulunduğumuz yer ile şehit polis memuru arasında yüzde 25 oranında açı farkı var" dedi.
Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ'a Jolie'nin "Wanted" isimli filmini izleyip izlemediği soran Yiğit, "O filmde Angelina Jolie'nin ateş ettiği mermiler 250 derecelik bir açıyla gidiyor. Şehit olan polis memuru Nedip Cengiz Eker ile bizim bulunduğumuz yer arasında yüzde 25'lik bir eğim farkı var. Eker'i şehit eden mermi çekirdeğinin vücuda giriş açısına bakıldığında bizim olduğumuz yerden ateşlenmiş olması mümkün değil. Jolie gibi bir eğitim almadım, 60 derecelik bir atış yapamıyorum. Bu durumun tespiti için olay yerinde keşif yapılmasını talep ediyorum." dedi.
Yiğit, polis memuru Eker'i şehit eden merminin yukarından yani çatıdan geldiğini öne sürdü.
Sanık Yiğit'in bu iddiaları üzerine Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, kriminal kayıtlarına göre ateşin hangi silahtan açıldığının belli olduğunu kaydetti.
İsmail Yiğit'in iki polisin şehit olmasındaki şaibenin hala kalkmadığını ileri sürmesi üzerine, sataşma olduğu için sinirli bir şekilde müdahale eden ve sert cevap veren Cumhuriyet Savcısı Ali Cenk, "Dosyada iki tane kriminal rapor var. Ne şaibesi kardeşim. Ne şaibesinden bahsediyorsun. Nasıl bir delil istiyorsunuz. Ölüm olaylarında iki tane kesin delil olan maddi delil vardır. Otopsi rapordur, kriminal rapordur. Mehmet Çetin'in ölümüne neden olan kurşunun kalıntısında sanık Şükrü Seymen'in vücut kalıntısı bulundu. Nedip Cengiz Eker'in ölümüyle ilgili 18.10.2016 tarihinde uzmanlık raporu var. Ele geçirilen silahtan çıkan silahla hayatını kaybettiğine dair. Sen daha neyin dedikodusunu yapıyorsun" dedi.
İfadesinin bu bölümünde İsmail Yiğit de FETÖ'yü suçladı. Kendilerini suçlayan bazı belgelerdeki çelişkileri de, 'kripto' denen FETÖ üyelerinin yapmış olabileceğini ileri sürdü. Şehitlerin ölümüne yönelik bilirkişi ifadesine de İsmail Yiğit'in tepki vermesi üzerine bu kez Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ araya girdi ve "O duruşmada, siz bizim pozisyonumuza bürünmek istediniz. Bizim yapacağımızı siz yapmaya kalktınız ve duruşma yarım kaldı. Biz gerektiği zamanda müdahalelerde bulunuruz. Siz işinize bakın. Duruşmada bilirkişiden bizler her türlü cevabı alacaktık. Ayrıca bilirkişi gayet soğuk kanlı cevaplar verdi" dedi.
Sanıklardan Mehmet Öztürk, çatışmanın yaşandığı bölgedeki kamera kayıtlarının bilirkişi tarafından yeniden incelenmesini talep etti. Mahkemede daha önce dinlenen adli tıp uzmanının bilirkişi olarak yeniden dinlenmesini isteyen Öztürk, bir sonraki duruşmaya balistik uzmanı getirilmesi talebinde de bulundu.
Sanık Hüseyin Yılmaz ise hakkındaki tek suçlamanın sanıklardan Gökhan Şahin Sönmezateş ile telefon görüşmesi olduğunu belirterek, HTS kayıtlarına göre görüşme yapıldığı iddia edilen saatte kendisinin evde çocuğunun doğum günü kutlaması yaptığını ve bu nedenle Sönmezateş ile askeri hattan görüşme yapmasının mümkün olmadığını savundu.
Sanık Murat Gösterit ise Çiğli 2. Ana Jet Üssü'ndeki kamera kayıtlarını inceleyen bilirkişilerin askeri havacılıkla ilgili uzmanlardan yardım alması gerektiğini öne sürerek, görüntülerin yeniden incelenip eksikliklerin giderilmesini talep etti.
Duruşmaya yarına kadar ara verildi. Sanıklar, jandarma araçlarına alınarak yoğun güvenlik önlemleri altında cezaevine gönderildi.
18.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince, adliye binasındaki salonların fiziki yetersizliği nedeniyle Muğla Ticaret ve Sanayi Odasının salonunda görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar, geniş güvenlik önlemleri altında getirildi.
Sanıklar, jandarma eşliğinde mahkeme salonuna alındı. Sanıklar ve yakınları ile taraf avukatlarının hazır bulunduğu duruşmaya başlandı.
Yoklamayla başlayan duruşmada ilk olarak suikast girişimin planlayıcılarından olduğu belirtilen Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş konuştu. Sönmezateş ifadesinde, özellikle Havva Kuvvetleri Komutanlığı'nda görevli E.M. ve Ş.B.'ye yönelik suçlamalarda bulundu. Bu kişilerin Ergenekon ve Balyoz davalarında birçok kişinin tutuklanmasına neden olduğunu ileri süren Sönmezateş, bu iki ismin FETÖ konusunda da itirafçı olduklarını, kendilerine yönelik suçlamalarda bulunduğunu anlattı. İki ismin kendisine yönelik sadece usulsüzlük yaptığı suçlamasında bulunduğunu, FETÖ konusunda bir şey söylemediklerini kaydeden Sönmezateş şöyle konuştu:
"Üç yılda 20 milyon dolarlık bir paradan bahsediyoruz. Onları getirin huzura alın ve bunları tartışalım. Ben görevim zamanında Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığım sırasında bu adamları MİT ve emniyete bildirmiş bir insanım. Şimdi bunlar çıkmış, benim için 'FETÖ'cü' diyerek itiraflarda bulunuyor. Birçok insanın tutuklanmasına neden oldular, o adamlar hakkında suç duyurusunda bulunuyorum."
İki ismin pis işlere bulaştığı suçlamasında da bulunan Gökhan Şahin Sönmezateş, "Pandoranın kutusu daha açılmadı" ifadesini kullanınca araya giren Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Bunlar bizim konumuz değil" diye uyardı. Sönmezateş bu kez şöyle dedi:
"115 bin yıl hapis cezasıyla yargılanıyorum ama siz bunlara 'dava konusu değil' diyorsunuz. Ankara'da villada olduğum iddia edilen tarihlerde benim nerede olduğumu devlet biliyor. E.M., 17 Haziran 2016 tarihinde Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'a gidip darbeyle ilgili uyardı, buna ait bilgi de delil dosyasındaki ifadesinde yer almaktadır."
Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda görevli E.M. ile Ş.B.'nin komutanlık içerisinde Aleviler'e yönelik operasyon da başlattığını, kardeşliği bozacak şekilde çalışmalar yaptığını ileri süren Sönmezateş, iki isme ağır hakaretlerde bulunduktan sonra araya giren Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Suç niteliği taşıyan, mahkemenin adabına uymayan sözler kullanmayın" diye uyardı. E.M. ile Ş.B.'nin firari FETÖ'cü, Hava Kuvvetleri imamı olan Adil Öksüz'le de ilişkilerinin bulunduğunu da öne süren Sönmezateş, "İki isim Adil Öksüz'le ne sıklıkta, nerede konuştular. Onlara bunların sorulmasını istiyorum" diye konuştu.
Sönmezateş'in, iki ismin Ergenekon ve Balyoz operasyonlarını da organize ettiğini ileri sürmesi üzerine Mahkeme Başkanı Baştoğ, "Peki neden o zaman işlem yapmadın? Suç duyurusunda bulunmadın? O zaman etkin durumdaydın" dedi. Sönmezateş "O zaman elimde yeterli delil yoktu" dedi.
Gökhan Şahin Sönmezateş'ten sonra, suikast timinin başındaki isimlerden Binbaşı Şükrü Seymen ifade verdi. FETÖ'nün haberleşme sistemlerini kullanmadığını, kullandığı tüm mesajlaşma programlarının yasal ve şifresiz olduğunu anlatan Şükrü Seymen, "Telefonumun hafıza kartının içinde FETÖ tarafından kullanılan mesajlaşma programı bulunmamaktadır. ByLock ve Eagle gibi programların adlarını savcılık sorgusunda duydum. İyi derecede Rusça biliyorum. Murat'a Rusça çalıştığı için öyle yazdım" dedi. Polisteki inceleme sırasında bilgisayarına zarar verildiğini, bunu yapanlardan şikayetçi olduğunu da söyleyen Seymen, "Eğer FETÖ'cü olsaydım burada hiç tereddüt etmeden gözünüzün içine baka baka söylerdim. Kimse de bana FETÖ'cülüğü yamamaya çalışmasın" diye konuştu.
MAHKEME BAŞKANI'NDAN SERT UYARI
Şükrü Seymen'in sözlerini burada sert bir şekilde kesen Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Kimseye mesaj vermeye çalışma. Burada sanıksın. Mesaj vermene gerek yok, savunmanı yap. Sana insanca muamele yapıyoruz. Kimsenin senden daha az cesaretli olduğunu söylemene gerek yok. Kimse senden daha az cesaretli değil. Bu sözlerinden seni men ediyorum" diye tepki gösterdi. Şükrü Seymen kendisinin FETÖ'yle bağlantıda olduğunu yönelik verilen ifadeleri kabul etmediğini söyledi.
SAVCI: MENFEZDE KORKAKÇA SAKLANIRKEN YAKALANDI
Suikast girişimine katılan Muharebe Arama Kurtarma (MAK) ekibinden Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığında FETÖ'nün "üs imamı" olarak anılan "Paşa" lakaplı eski Başçavuş Zekeriya Kuzu, beyanlarına "15 Temmuz Demokrasi şehitlerini saygıyla anıyorum." diyerek başladı.
Yanlış zamanda yanlış yerde bulunmaktan başka bir suçu olmadığını savunan Kuzu, dedikodulara dayanan ifadelere göre suçlandığını iddia etti.
FETÖ'cü olduğuna dair delil olarak sunulan 1 dolarla ilgili kendisine çok ağır ithamlarda bulunulduğunu ileri süren Kuzu, bunları kesinlikle kabul etmediğini söyledi.
Suçlu olduğuna kesin karar verilmeden kamuoyunca karar verildiğini iddia eden Kuzu, şunları kaydetti:
"25 Temmuz'da yakalanmadık biz kendimiz yola çıkarak teslim olduk. İlk ifademizde bulunan polis şefi 1 dolardan bahsetti. İçinde oğlumun 4 koleksiyon parası bulunan ve içlerinden biri de 1 dolar olan kimsenin kolay kolay bulamayacağı cüzdanımın yerini söyledim. Benim ifademden sonra cüzdanım söylediğim yerde bulundu. Doların seri numarası 'F' değil 'B' serisi. 'F' serisi var ama tedavülden kalkmış bin Türk lirası. Ayrıca buradaki sanıkların FETÖ'nün sadık üyesi olduğu söyleniyor ancak sadece 3 kişiden 1 dolar çıkmış."
Eskiden bakkal dükkanlarında "peşin satan", "veresiye satan" esnafları gösteren bir resmin asıldığını belirten Kuzu, "Sayın savcı peşin satan esnaf gibi oturuyor. Yazacağını yazmış, biz kendimizi temize çıkartmaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
Kuzu'nun bu ifadelerine tepki gösteren davanın savcısı Ali Cenk Düzgün, hem şahsına hem de iddianameye kişisel sataşma olduğu gerekçesiyle söz aldı.
Düzgün, "Bu davanın iddianamesi Türk hukuk tarihinde yazılmış en yalın, tamamen maddi delillerle donatılmış, hemen hemen hiçbir yerinde taraflardan birinin ifadelerinden alıntı gereği duyulmadan hazırlanmış." dedi.
Kuzu'ya, şair Baki'nin dizelerini de kullanarak, "Öğüt veren hikaye anlatmaya kalkarsın, bir bakmışsın ki anlattığın hikaye efsaneye dönüşmüş. Sonra bu efsaneye kendin inanırsın" ifadeleriyle karşılık veren Düzgün, "Bu ülkenin şerefli güvenlik güçleri seni görevinin başında değil, bir menfezde korkakça saklanırken yakaladılar." diye konuştu.
Davanın üçüncü duruşması yarına ertelendi.
19.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
DARBECİLERİN 'UÇAK AYNI DEĞİL' İDDİASINA, MAHKEME BAŞKANI'NDAN SON NOKTA
Yoklamayla başlayan duruşmada, Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, sanıkların dünkü yargılamada sık sık söyledikleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Dalaman'da bindiği uçak ile İstanbul'da indiği uçağın farklı olduğuna yönelik iddialarına yanıt verdi. Emirşah Baştoğ, "Bazı sanıklar uçaklarda farklılık olduğunu ileri sürmüştü. Ancak biz yaptığımız incelemede, kalkan uçakla inen uçağın aynı olduğunu saptadık" dedi.
Duruşmada söz alan sanık Dalaman Deniz Hava Üs Komutanı Albay Cenk Bahadır Avcı, ifade verdi. Kendisinden, sıkıyönetim mesajlarına itibar etmemesi, mesajları yaymaması, sıralı komutanlarından başka kimseden emir almamasının istendiğini söyleyen Avcı, "Ben bunlarını hepsini yaptım. Mesajlara itibar etmedim. Birliğimin emniyetini aldım. Komutanımızla bağlantı halindeydim. Mesajlara işlem yapmadım. Deniz Kuvvetleri'nin idari soruşturmasında mesajlara işlem yapmadığım yazılı. Sıralı komutanlarımdan başka kimseden emir almadım" dedi. Yaklaşmakta olan helikopteri de 5 mil kala kuleden öğrendiğini anlatan Avcı, "Helikopterle temas kurulamadığını öğrendim. Helikoptere deniz üssüne indiği sırada silahlı kişilerce çevresini sardım. Yakıt vermedim. Helikopter iner inmez yerdeki gücüm er seviyesinde olduğu için takviye kuvvet istedim. Buna komutanlarım da şahit. Takviye kuvvet üç dakika geç kaldı. Helikopter kalktı. İkinci helikoptere üst makamdan gelen emir üzerine yakıt verdim. Yandaki hava üssünün komutanı bana helikopterin dost olmadığını söyledi. Ancak helikopterin 'dost değil' kısmı, açıklanmadı, sadece kuleyle temas kurmadığı için bunun olduğunu söyledi" dedi.
Kara Havacılık Komutanlığı Komutan vekili sanık Tuğgeneral Ünsal Coşkun da, dosyada, Marmaris faaliyetini bildiği, planladığı anlamda delilin söz konusu olmadığını ileri sürdü. Ünsal Coşkun ayrıca Aksaz Deniz Üs Komutanı Namık Alper'in de ifadesinin alınmasını talep etti.
Duruşmada ifade veren sanık askerlerden MAK timi üyesi Teğmen Muhammet Burak İpek, Adli Tıp raporlarının gerçeği yansıtmadığını ileri sürdü. Şehit polis memuru Mehmet Çetin'e rahmet dileyip belki de infaz edildiğini iddia eden İpek, "Sağlık görevlileri olay yerinde şehit olduğuna dair rapor vermiş, şehit olduğuna dair beyanları alınmıştır. Mehmet Çetin hakkında bir savcılık tutanağı yok. Sağlık görevlileri bir kişinin öldüğünü tespit etmişse olay yerinde delillerin karatılmaması için, savcının inceleme yapması lazım" dedi.
Bu sırada araya giren Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Ölümle ilgili kararın daha önce nasıl verildiğini doktor açıklamıştı. Onu okursan görürsün" dedi. Savunmasını ve taleplerini sunmayı sürdüren Muhammet Burak İpek, "Cumhurbaşkanlığı korumaları tarafından bazı kameralar güvenlik gerekçesiyle kapatıldı. Madem biz bu kadar cahillik yapmışız ortalığı karıştırmışız, koyun delilleri ortaya biz de kahredelim, ama orada lehte veya alehte deliller yoktur" dedi. Olay yerindeki hasarların büyük bölümünün polislerin silahlarından çıkan kurşunlardan olduğunu ileri süren İpek, bağımsız bir balistik ve adli tıp uzmanının dinlenmesini talep etti. Bazı ifadelerde kendisinin FETÖ'yle bağlantılı gösterildiğini anlatan İpek, bu kişinin kendisini gizleyen kripto FETÖ'cü olduğunu ve çevresindeki kendisi gibi masum insanlara örgüt suçlamasında bulunup olayı sulandırdığını öne sürdü. Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda yüzbaşı olan Muammer Gözübüyük, kendilerinin Marmaris'e gitmeden önce iki polis grubunun karşı karşıya geldiğini ve birbirlerini tanımadıklarını, şehit polislerin o gruplar içerisinde olup olmadığının sorulmasını talep etti.
Tutuklu askerlerden Üsteğmen Hasan Aslanbay da, ifadesinde bilirkişi raporlarını eleştirdi. Yargılamayla kimseyle telefon bağlantısının olmadığını da ileri süren Aslanbay, "Bilirkişiler aynı ilde görev yaptıkları için birbirlerini yalanlamamışlardır. Yeni bilirkişi incelemesi istiyorum. 112 kayıtlarını dinleyen bilirkişinin tarafsız olmadığını düşünüyorum yeniden inceleme istiyorum. Ayrıca daha önce verdiğim ifademde yanlış yazmalar olmuş, ifademin tekrar gönderilmesini talep ediyorum" dedi. Hasan Aslanbay, sık sık Cumhuriyet Savcısı'na yönelik eleştirilerde bulununca araya giren Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Eleştirilerini kişiselleştirmeden yap" uyarısında bulundu. MAK timinden astsubay Ömer Faruk Göçmen, sadece kriminal raporlarına bakılıp iki polisi kendilerinin şehit ettiğinin ileri sürülemeyeceğini iddia etti. Uygunsa uluslararası düzeyle, yoksa da yeni bir kriminal araştırma ve olay yerinde keşif yapılmasını talep etti.
Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, bazı sanıkların "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın darbe girişimi gecesi Dalaman'da bindiği uçakla İstanbul'da indiği uçağın aynı olmadığı" iddiasında bulunduğuna dikkati çekerek, bunun doğru olmadığını söyledi.
Bir haber kanalında yayımlanan görüntüleri incelediklerini belirten Baştoğ, "Kalkan uçakla inen uçak aynı. İddialara neden olan gazetede yer alan bir fotoğraf var. O arşiv fotoğraf." dedi.
Sanıklardan eski Dalaman Deniz Hava Üs Komutanı Cenk Bahadır Avcı, tanık ifadeleri ve HTS kayıtlarına göre suçsuz olduğunu savundu. Avcı, darbeci askerleri taşıyan helikoptere yakıtı, gelen emir üzerine verdiğini iddia etti.
Eski Kara Havacılık Komutan Vekili Ünsal Coşkun ise "Bu faaliyeti bildiğim ve planladığıma dair bir delil söz konusu değil." şeklindeki iddiasını dile getirdi.
Eski Muharebe Arama Kurtarma (MAK) ekibi üyesi Muhammet Burak İpek de 15 Temmuz 2016 saat 20.30'da telefonunun kapatıldığını, bu nedenle ülkede yaşanlarla ilgili haber alamadığını öne sürdü.
Adli tıp raporlarının gerçeği yansıtmadığını iddia eden İpek, çatışmada şehit düşen polis memuru Nedip Cengiz Eker'in aracında, bulundukları taraftan ateşlenmemiş mermilerin izlerinin yer aldığını savundu. İpek, araçta yeniden inceleme yapılmasını talep etti.
Çatışma bölgesinde bulunan boş mermi kovanlarının dörtte üçünün polislere ait olduğunu ileri süren İpek, bölgede araçlar, evler ve iş yerlerindeki hasarların polisler tarafından gerçekleştirildiği iddiasında bulundu.
İpek, FETÖ'cü olduğuna dair tanık ifadesinin doğru olmadığını da savundu.
Sanık Ömer Faruk Göçmen ise olay yerinde keşif yapılmasını istedi.
Sanıklardan Hasan Aslanbay'ın dava dosyasını yeterince inceleyemedikleri iddiası üzerine Mahkeme Başkanı Baştoğ, mahkemenin bütün dava dosyasının örneğini sanıklara vermek gibi bir zorunluğunun bulunmadığını ancak buna rağmen tüm dosyanın fotokopisini çektirerek gönderdiklerini kaydetti.
Dava dosyası dışarı çıkartılamacağı için bir fotokopiciyle anlaştıklarını ve kendisine bir yer tahsis ettiklerini anlatan Baştoğ, fotokopi işleminin 2 hafta sürdüğünü, bozulan makineyi tamir ettirmek zorunda kaldıklarını bildirdi.
DARBECİ ASKERE, MAHKEME BAŞKANINDAN TEPKİ
Duruşmada MAK timinde görevli sanık Astsubay Serkan Elçi, bazı tanıkların olaya ilişkin ifadelerini kabul etmediğini söyledi. Başka bir Adli Tıp uzmanının da bilirkişi olarak dinlenmesini isteyen Elçi, 155 kayıtlarına da değinip "Biz inmeden, bir polisin aradığı 155'e verdiği 'gelen helikopterler dolaşıyor' şeklindeki ihbara 155'de görevli polis 'her şeye vakıfız, hazırlıklarımız tamam' diye yanıt veriyor. Neye hazırlarmış efendim bunlar" sözlerine Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "O gece darbe oluyor, adamlar da çay içip pişpirik oynamıyor herhalde" diye sert yanıt verdi.
Bir televizyon programında 15 Temmuz ile ilgili belgesel hazırlandığını bunun da yanlış bilgilere dayandığını öne süren Serkan Elçi'ye Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ bu kez de, "O bir program. Biz onlara bakmayız biz dava dosyasına bakarız" dedi.
MAK timinde görevli sanık Astsubay Selman Çankaya da, polislerin kullandığı da dahil olmak üzere tüm silahların balistik incelemelerinin yapılmasını talep etti.
Tutuklu sanıklardan SAT görevlisi Yüzbaşı Haldun Gülmez de savunma ve talep konuşmasında SAT Komutanı Albay Turan Ecevit'e yönelik suçlamalarda bulundu. Turan Ecevit'e, 15 Temmuz günü neler yaşandığını soramadıklarını anlatan Gülmez'e, Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "15 Temmuz sırasında İstanbul'da yaşananlar bizim konumuz değil. Onun için o soruyu sormadım" dedi. Yargılamada suçsuz olduğunu ispat etmek zorunda olduklarını söyleyen Haldun Gülmez "Bize görevi veren Özay Cöder'di. Bize SAT Komutanı Turan Ecevit'in emrini ilettiğini, tüm personelin katılımıyla operasyon yapılacağını ifade etti dedi. Operasyon detaylarını bilmiyorum ve bana söylenmedi. Buradaki ifadesinde de 'Turan Ecevit'in söylediği bir operasyon emrini vermedim" dedi. Ecevit ayrıca, benim o gün itibariyle onun emrinde olmadığımı, beni o gece aramış olabileceğini ya da aratmamış olabileceğini söyledi. Özay Cöder'i de 15 Temmuz günü görmediğini, Özay Cöder'in SAT komutan vekili olup olmadığını da hatırlamadığını söyledi. Tüm bunlar tanığın çelişkilerini gösteriyor" sözleriyle suçlamalarını sürdürdü.
"ÜSLUBUNA DİKKAT ET, MAHKEMEDESİN"
Haldun Gülmez'in eleştirilerini sürdürmesi üzerine sert bir ses tonuyla araya giren Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Tekrar tekrar aynı şeyleri söylüyorsun. Gelen kişiler, tanıktır. Sanık gibi sorgulamaya çalışıyorsunuz. Algı oluşturmaya çalışmayın. Sorulara yanıt verip vermemek onun takdiridir. Mahkeme huzurundasınız üslubuna dikkat et" dedi. Haldun Gülmez, ifadesinin devamında, "Bilmediğiniz yazmadığınız bir listedeki kişileri birliğe çağıramazsınız, Bu da bende şüphe uyandırıyor. Listedeki herkesin FETÖ'cü olduğunu varsayarsak, kendisi de FETÖ'cüdür. Bu listeyi neye göre hazırlamıştır. Ama FETÖ'cü kimliğini gizlemek için yapacağı inkarın yetmeyeceği için o listedeki kişileri çağırıp işkence yapıp polise teslim etmiştir. Bu durumdan dolayı savcı bey, ne şüpheli ne de tanık olarak soruşturmada Turan Ecevit'e soru sorulmamış. Bu emri vermediğin nereden biliyor. O zaman benim aklıma başka bir soru geliyor. Turan Ecevit'in olan ilişkileri gizlenmeye mi çalışıyor? İşkenceyi mi gizlenmeye çalışıyor? Liste emrini veren sivil ya da askerler mi gizlenmeye çalışılıyor? Soruşturma derinleştirilirse bunlar ortaya çıkacaktır" dedi.
BAŞKANA GİYDİRELİM DİYORSUNUZ AMA
Haldun Gülmez, başka biri tanıkla ilgili uygulamayı da eleştirince Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ bir kez daha araya girdi ve "Çoğu zaman uyukluyorsunuz, kendi aranızda konuşuyorsunuz. Belki de konuştuğum sırada uyukladın. Benim söylediğimi anlamamışsın. Kendinizi şartlandırmışsınız. Kalkıp 'başkana giydirelim, sıkıştıralım' diyorsunuz. Ama biz dosyaya vakıfız. Kendi yönünden bakıyorsun ama biz kendimiz için ne gerekliyse ona bakıyoruz. Biraz sabırlı olursan neden keşfe çıkmadığımızı, kararımızda açıklayacağız"dedi.
ALLAH AŞKINA O HELİKOPTERLERE DOST DENİR Mİ?
Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, helikopterleri 'dost', 'düşman' diye tanımlamalarına ilişkin olanak Haldun Gülmez'e, "Allah aşkına, o gece insanların üzerine ateş açan helikopterlere, dost denebilir mi?" diye sordu.
Bu arada Haldun Gülmez'in kendisi de, Marmaris saldırısı sırasında helikopterden makineli tüfekle ateş ettiği sırada yaralanmış, İzmir'de tedavi gördükten sonra tutuklanmıştı. Haldun Gülmez, ByLock kullanmadığını ileri sürünce Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Gelen veri kayıtlarında ByLock kaydın var. Ama içeriklerine ulaşılamadığı yazıyor" dedi. ByLock kullanımına yönelik karşılıklı süren konuşma sırasında Gülmez, Mahkeme Başkanı'na yönelik "Sayın hakim sizin ne karar vereceğinizi ben biliyorum" dedi. Savunma da sık sık Haldun Gülmez'in sözlerini kesip yanıt veren Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ ise bu karşılık, "Valla biz ne karar vereceğimizi bilmiyoruz. Eğer sen bizim vereceğimiz kararı biliyorsan ermişsin" dedi. Haldun Gülmez'in de savunmasını tamamlamasından sonra duruşmaya kısa bir ara verildi.
Sanıklardan Serkan Elçi, tanık katılımlarının reddini talep ederek yeniden atanacak adli tıp uzmanının huzurda dinlenmesini istedi.
Elçi, mahkeme heyetinden 15 Temmuz gecesi ve 16 Temmuz'daki polis telsiz kayıtlarının da dosyaya eklenmesi talebinde bulundu.
Sanığın, 15 Temmuz gecesi Marmaris'teki polis haber merkezine çok sık çağrı yapıldığını, telefon kayıtlarında polis memurunun "Tüm hazırlıklarımız tamam biz her şeye hazırız." dediğini belirtmesi üzerine Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "O gece bir darbe girişimi oluyor, oradaki adamlar da herhalde oturup çay ve kahve içip pişpirik oynayacak halleri yoktu." karşılığını verdi.
Sanıklardan Selman Çankaya ise delil dosyalarını yeterince inceleyemediği için ek süre talebinde bulundu.
Çankaya, 15 Temmuz gecesi çatışmanın yaşandığı bölgede bulunan tüm güvenlik birimlerine ait silahların balistik incelemesinin yapılarak raporların mahkemeye sunulmasını istedi. Sanık ayrıca, mahkeme heyetinden 15 Temmuz ile 16 Temmuz'daki olay yeri görüntülerini gösteren MOBESE kamera kayıtlarının da dosyaya eklenmesini talep etti.
Sanıklardan Haldun Gülmez de örgütün şifreli haberleşme programı "ByLock" kullanıcısı olmadığını savundu.
Gülmez'in bunun tespiti için yeni bir inceleme istemesi üzerine Mahkeme Başkanı Baştoğ, sanığın "ByLock" kaydının bulunduğunu ancak içeriğe ulaşılamadığının raporda belirtildiğine işaret etti.
Baştoğ, "Hakim Bey, ben sizin ne karar vereceğinizi tahmin ediyorum" diyen sanığa, "Biz bile halen ne karar vereceğimizi bilmiyoruz, eğer sen biliyorsan demek ki ermişsin." dedi.
Savcı, taleplerin reddedilmesini istedi
Duruşmada tutuklu sanıkların ardından sanık avukatları, dava dosyasına giren yeni delil ve raporlar hakkında beyanda bulundu.
Avukatların çoğu, yeni bir adli tıp ve balistik uzmanının duruşmada bilirkişi olarak dinlenmesini istedi.
Müşteki avukatları adına beyanda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Halit Çokan ise toplanan delillerin olayı yeterince aydınlattığını, gelen taleplerinin davayı uzatmaya yönelik olduğunu söyledi.
Memur-Sen yetkililerinin davaya katılma talibinin reddini isteyen savcı Ali Cenk Düzgün, çatışmada aracının zarar gördüğünü belirten Fevzi Önen'in davaya müşteki olarak katılmasının kabul edilmesini istedi.
Toplanan delillerle dava konusu olayın yeterince açıklığa kavuştuğunu aktaran Düzgün, bazı sanıklar ve sanık avukatlarının kovuşturmanın genişletilmesi yönündeki taleplerinin sanıkların hukuki durumunda değişikliğe yol açmayacağından reddedilmesini talep etti.
Düzgün, keşif taleplerinin de kabul edilmemesini istedi.
Duruşma yarın devam edilecek.
Tutuklu sanıklar yoğun güvenlik önlemleri altında araçlara alındı. Daha önce duruşma salonuna getirildikleri sırada jandarmalara güçlük çıkaran bazı sanıkların gruptan ayrı başka araçlara bindirildikleri görüldü.
Öte yandan mahkeme heyetinin sadece suikast girişimi davasına bakacağı öğrenildi.
20.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve 2 polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin 3'ü firari, 44'ü tutuklu 47 sanığın yargılandığı davanın üçüncü duruşmasında ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklar ve avukatlarının taleplerini reddetti.
Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, mahkeme heyeti ara kararını açıkladı.
Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, 13 Temmuz'dan bu yana devam eden üçüncü duruşmada sanık ve sanık avukatlarının tevsi tahkikat ve katılma taleplerinin alındığını söyledi.
Baştoğ, çatışmada aracının zarar gördüğünü belirten Fevzi Önen'in davaya müşteki olarak katılmasının kabul edildiğini, Memur-Sen'in ise katılma talebinin reddine karar verildiğini kaydetti.
Bilirkişi incelemeleri, balistik raporları ve tanık ifadelerinin olayı yeterince açıklığa kavuşturduğunu bildiren Baştoğ, bu nedenle sanık ile sanık avukatlarının yeni bilirkişi ve balistik uzmanı dinlenmesi ve olay yerinde keşif yapılması taleplerinin reddine oy birliğiyle karar verildiğini açıkladı.
DURUŞMADAN DETAYLAR
Mahkemenin ara kararını açıklayıp sanıkların ve avukatlarının taleplerini reddetmesinden sonra mağdur avukatları söz aldı. İlk olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın konuştu.
FETÖ'nün ülkemiz insanlarının tertemiz milli duygularını istismar ettiğini söyleyen Hüseyin Aydın, "Rüyalara, gizemli hikayelere başvurulmuştur. Hastalıklı kişilikler oluşturulmuştur. Takkiye, kod adı kullanma, yalan söyleme, bulunduğu düşünceden farklı yaşama, şantaj ile yetiştirdikleri kişileri, ailelerinden koparma oldu. Bu kişiler, yargı, TSK, emniyet ile diğer kamu organlarına üyelerini sistematik olarak yerleştirdi. Devletin kademelerine sinsice yerleştikleri açıktır. FETÖ bütün ünü faaliyetlerini gizli olarak yürüten, kişilerin mahrem bilgilerini toplayan örgütün menfaati için kullanır. Amaçları anayasadaki gibi demokratik yöntemlerle iktidara gelmek olmadı, kaos ortamı yaratıp iktidara gelmek olduğu ortada. Emniyet, TSK gibi kuvvet kullanma organlarıyla, öldürme yaralama gibi olayları gerçekleştirdiği 15 Temmuz darbe girişiminde ve açılan davalarda verilen savunmalarda bizzat ortadadır. Örgüt sonunun geldiğini anladı, bunu önlemek için devlet içindeki elemanlarını harekete geçirdi. Son ve en önemli kozunu ortaya koydu darbe girişiminde bulundu. Bunun artık terör örgütü olduğu halkın gözünde ortaya çıktı" dedi.
BAZI SANIKLAR KULAKLARINI KAPATTI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın başta olmak üzere mağdur avukatlarının sunumları sırasında sanık sandalyesinde oturan bazı sanıklar dikkat çeken görüntüler oluşturdu.
Sanıklar arasındaki bazı darbeci askerlerin FETÖ lideri Gülen'le ilgili eleştirel bölümler okunduğu sırada kulaklarını kapattığı görüldü. Bu durum salondakiler tarafından darbeci askerlerin Fethullah Gülen ile ilgili bu bilgileri duymak istememeleri olarak yorumlandı.
Duruşmaya verilen arada basın açıklaması da yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, hem duruşmaya hem de sanıkların durumlarına yönelik tespitlerde bulundu. Aydın, şunları söyledi:
"Duruşma aylardır yürüyor. İlk defa bizim de söz söyleme hakkımız oldu. Yargılamanın sonundayız, esas hakkındaki beyanlarımızı sistematik halde sunduk. Genel bir çerçeve ortaya koyduk. 15 Temmuz darbe girişimi, FETÖ örgütünün yapılanması, örgütün mahrem yapılanması, TSK yapılanması hakkında bilgi verdik. 15 Temmuz darbe girişiminin neden terör olayı sayılması gerektiği üzerinde durduk. Yargıtay kararından hareketle 15 Temmuz'u darbe girişimi hukuken de FETÖ darbe girişimi sonucuna vardık."
"SANIKLARIN NEDEN 'ÖRGÜT ÜYESİ' SAYILMASI GEREKTİĞİNE DEĞİNDİK"
Sanıklara yönelik de açıklama yapan Aydın, "Sanıkların ortak bazı söylemleri var. Bu hususlara da değindik. Sanıklar suikast iradesi olmadığını alıkoyma iradesi bulunduğunu söylediler. Biz ise eldeki delillerden suikast iradesi olduğunu anlattık, izahat ettik. Sonra alt rütbedeki sanık askerler bunu emir komuta içerisinde yerine getirdiklerini, hukuki sorumluluklarının bulunmadığını ileri sürdü. Biz de gerekli kanunu düzenlemeler, TSK hizmet kanunundaki dayanaklarla Marmaris'teki durumun, ileri sürülenden yoksun olduğunu gösterdik. Sanıkların neden 'örgüt üyesi' sayılması gerektiğine değindik. Sanıkların o gece timlerin biraraya gelmesi, silahlanması oraya geliş şekilleri, askeri teamüllere uygun değil, ancak örgüt yapılanmasıyla yapılacak bir tavır" dedi.
Sanıklar hakkında da tek tek suçlamalarda bulunup karıştıkları olayları anlatacaklarını da söyleyen Aydın dikkat çeken bir tespitte bulundu. Aydın "Sanıkların ifadelerinde dikkat çeken durum var. Darbe girişimi cezası itibariyle Cumhurbaşkanı'na suikast kadar ağır. Darbe suçu genelde siyasi suç olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla Fethullah Gülen'in darbeden sorumlu olması ilgili devletler tarafından siyasi suç sayılıp iadesi hukuken engel görülebilir. Ama Cumhurbaşkanı'na suikast suçu hiçbir şekilde uluslararası anlaşmalara ve ABD ile aramızdaki ikili anlaşmalarda da iade talebi hukuken reddedilemeyecek bir suçtur. Dolayısıyla sanıkların (suikast suçunu kabul etmemeleri) bunun üzerinde bu oranda önemli durmaları Fethullah Gülen'in iadesini engellemeye yönelik bir örgütsel dayanışma olduğu sonucu ortaya çıkartıyor" dedi.
Duruşmada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatları, sanıkların FETÖ ile bağlantıları, suikast girişimindeki faaliyetlerine ilişkin bilgiler içeren görüşlerini açıkladı. Duruşmada ayrıca Başbakanlık adına Avukat Halit Çokan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak adına da avukat Ahmet Özen esas hakkındaki beyanlarını sundu. Sanıkların ayrı ayrı cezalandırılmalarını talep etti.
"FETÖ KÜRESEL BİR MAŞADIR"
Avukat Ahmet Özen, esas hakkındaki beyanlarında, "FETÖ/PDY küresel güçlerin maşasıdır. 15 Temmuz hain darbe girişiminin Türkiye'nin bağımsızlığı üzerinde nasıl tehlike arz ettiği ortadadır. Darbe girişiminin zamanlamasına karar verirken, genel kolluk kuvvetlerinin yurt savunması, milli savunma, jeopolitik sorunlar yaşandığı zamanı kendisinde en elverişli zaman olarak tercih etmiştir. Kesin zamanın belirlenmesine ilişkin olarak esas faktör, TSK içerisindeki FETÖ unsurlarının yaklaşan yüksek askeri şurada ordudan ihraç edileceğinin belirlenmesi, MİT TIR'ları soruşturmasının geldiği nokta, Hrant Dink soruşturmasının ucunun jandarmaya kadar dayanıyor olması olmuştur" dedi. Avukat Ahmet Özen, Gezi olaylarından Türkiye'nin farklı yerlerindeki bombalı terör saldırılara kadar birçok eylemin, FETÖ tarafından organize edildiğini ya da örgütçe göz yumulduğunu da söyledi.
GÜLEN'İN DOSYASININ AYRILMASINI İSTEDİ
Duruşmada söz alan Cumhuriyet Savcısı Ali Cenk Düzgün ise önceki celsede verdiği mütalaayı aynen tekrarladıklarını, firari sanıklar Fethullah Gülen, Burkay Karatepe ile Özcan Karacan'ın dosyalarının ayrılmasını, sanık Hüseyin Yılmaz'ın beraatine ve tahliyesine, diğer tüm sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi. Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, duruşmayı yarın saat 09.15'e erteledi. Duruşmada ara karar açıklanması bekleniyor.
Şubat ayında başlayan duruşmalarda üç duruşma yapılırken, bugün yapılan duruşmada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Milli Savunma Bakanlığı ve şehit polisler Mehmet Çetin ve Nedip Cengiz Eker'in ailesinin avukatları esasa ilişkin beyanlarını mahkemeye sundular. Avukatlar, sanıkların ayrı ayrı cezalandırılmalarını talep ettiler.
Duruşma sonunda Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, duruşma Savcısı Ali Cenk Düzgün'e söz verdi. Düzgün, 28 Mayıs 2017 tarihindeki duruşmada verdiği mütalaayı aynen tekrarladıklarını belirterek, firari sanıklar ve duruşmanın bir numaralı sanığı FETÖ-PDY elabaşı Fetullah Gülen, Burkay Karatepe ile Özcan Karacan'ın dosyalarının ayrılmasına, sanıklardan Hüseyin Yılmaz'ın beraatine ve tahliyesine, diğer tüm sanıkların söz konusu mütalaasında ayrıntılı olarak yer verdiği nedenlerle ayrı ayrı cezalandırılmalarına ve tutukluluk hallerinin devamına yüce Türk milleti adına karar verilmesini istedi.
21.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Savunma için ek süre isteyen suikast timindeki Özel Kuvvetlerin başındaki eski Binbaşı Şükrü Seymen, darbeden haberinin olduğunu açıkladı.
Muğla 2'nci ağır Ceza mahkemesinde devam eden 'Cumhurbaşkanına suikast girişimi' davasında sanıklar ve sanık avukatları esasa ilişkin ana savunma öncesi ek süre talep ettiler.
Mahkeme Başkanı sanıklardan söz alarak tahliye veya esasa ilişkin ana savunma yapmak veya ek süre isteyenlerin olup olmadığını sordu. Ek süre ve tahliye talebinde bulunanlara söz verdi.
Suikast timinde Özel Kuvvetler ekibinin lideri durumundaki eski Binbaşı Şükrü Seymen, darbeden haberinin bulunduğunu söyleyerek şu savunmayı yaptı:
"Ek süre talebimiz var. Dosyalar çok fazla. Adil bir yargılama yapılıyorsa ek sürenin uygun olarak verilmesini talep ediyorum. Şehit Mehmet Çetin ile ilgili olarak hiçbir mermi bir insanın ayağını bu şekilde yapamaz. Kendimizi ispat etmememiz için taleplerimiz reddediliyor. Helikopterde çok sayıda mermi var ve bunların arasında benim ateş ettiğime dair rapor var. Benim bulunduğum bölgede helikopter ile açı farkı var. O ateşi yapmam için helikopterin diğer tarafına geçmem gerekir.
"YAPTIĞIM ŞEYİ İNKAR ETMİYORUM, DARBEDEN HABERİM VARDI"
"Oysa polisin o gece helikopteri ateş ettiği ortada. Bizim ne yapmamız isteniyor. Yaptığım şeyi inkar etmiyorum. Darbeden haberim var mıydı? Evet vardı. Ama ben helikoptere ateş etmedim. Bu raporlar sahte. Bu ülke düzmece raporlar ile balyoz ve Ergenokonu gördü. Kumpas davaları gibi bu dava da geri dönecek ve 4 yıl sonra burada başkaları yargılanacak."
Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, mahkeme heyeti ara karar öncesi sanıkların ek süre ve tahliye talepleriyle ilgili konuşmalarını dinledi.
Sanıklardan Şükrü Seymen, darbe olacağını önceden haber aldığını söyledi.
Dosyaların çok fazla olduğunu belirten Seymen, adil bir yargılama yapılabilmesi için uygun bir ek süre talebinde bulundu.
Darbeden haberi olduğunu ve yaptığı şeyi inkar etmediğini belirten Seymen, "Yaptığım şeyi inkar etmiyorum. Darbeden haberim var mıydı? Evet vardı. Ama ben helikoptere ateş etmedim. Bu raporlar sahte. Bu ülke düzmece raporlar ile Balyoz ve Ergenokon'u gördü. Kumpas davaları gibi bu dava da geri dönecek ve 4 yıl sonra burada başkaları yargılanacak." dedi.
Sanıklardan Gökhan Şahin Sönmezateş ise 3 ayrı davada yargılandığı için dosyaları inceleyemediğini söyledi.
Tahliye talebinde bulunmayan Sönmezateş, 1-30 Ağustos tarihleri arasında Akıncılar davasında yargılamasının yapılacağını anlatarak, mahkemeden dosyaları yeterince inceleyebilmesi ve savunmasını yapabilmesi için ek süre talebinde bulundu.
Sönmezateş'in "Sizin ne karar vereceğinize iddiaya girerim" sözlerine tepki gösteren mahkeme başkanı Emirşah Baştoğ, "Valla girelim iddiaya. Biz halen ne karar vereceğimizi bilmiyoruz. Halen savunmalar alınmadı. Biz kendi yargılamamızı yapacağız. Biz yargılamamıza devam etmek zorundayız. Bunun için çaba gösteriyoruz. Kararı biz bile bilemezken siz nasıl bileceksiniz?" diye konuştu.
Sanık İsmail Yiğit ise tahliye talebinde bulunarak Zekeriya Kuzu'ya işitme testi yapılmasını istedi. Sanıklardan Ergün Şahin ise kamera kayıtları konusunda ciddi bir karartma çalışması olduğunu iddia ederek, tahliye talebini mahkeme heyetinin takdirine bıraktığını ifade etti.
Yargılanmanın adil yapılmadığını savunan Şahin'in "Bir gün sizin de böyle yargılanmanızı isterim. İnşallah izlediğiniz metoda maruz kalmazsınız" sözlerine müdafi avukatları, mahkeme heyetini tehdit ettiği gerekçesiyle tepki gösterdi.
Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ ise yargılamanın adil yapılıp delillerin ortaya çıkarılması için çaba gösterdiklerini dile getirdi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde sanıkların tutukluluk ve süre yönünden talepleri alındı. MAK timinde görevli Teğmen Muhammed Murat İpek, "Dosya içerisinde somut delilleri incelediğim zaman hemen tahliye olmam gerektiğini düşünüyorum. Benim burada olmamam gerekiyor. Şehit anne ve babaların yürekleri yanıyor. O şehitlerin katili olmakla suçlanıyoruz. Olay yerinde tatbikat yapılması gerekiyor. Silahların zimmetsiz olması nedeniyle her şey bizim üzerimize yıkılıyor. Herhangi bir cinayette araştırma yapılırken, dünya üzerinde gündemi meşgul eden dava acele bir şekilde kapatılmaya çalışıyor" dedi.
Murat İpek'e cevap veren Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ da, "Kesinlikle acele ettiğimiz yok. İyi niyetimiz suistimal ediliyor. Her ne hikmetse bizi sorguluyorsunuz. Ulaşamadığınız dosyaların fotokopilerini vazifemiz olmadığı halde size gönderiyoruz" dedi.
SANIKTAN "YARGILANMA ÇOK HIZLI SÜRÜYOR" ELEŞTİRİSİ
Binbaşı Taner Berber, yargılanmanın 6'ncı ayı içerisinde olduklarını ifade ederek, "Türkiye'de görülen davalara bakınca basit boşanma davası 1 yıl sürüyor. Şu an ki aşamaya çok hızlı geldik. Dinlenenlerin büyük çoğunluğunun olayı dışarıdan izleyenler olduğunu gördüm. Olay yeri incelemesinin yapılmaması ve sadece bizim açımızdan delillerin incelenmiş olması bu konunun yeterince irdelenmediği izlenimi bizlere vermiştir. Böylesine ciddi bir davada adli tıp uzmanına soru soramadık. Yargılanmanın tarafsızlığına gölge düştü. Cumhurbaşkanımız Marmaris'te değilken, bu kadar insanın oraya gönderilmesi nasıl bir amaca vakıfken, bu kadar kısa süre içerisinde yargılanmanın karar aşamasına gelmesinin de aynı amacı taşıdığını düşünüyorum. Tahliyemi de mahkemenin kararına bırakıyorum" dedi.
Kendisine yöneltilen suçların hepsinin ağır olduğunu anlatan Albay Cenk Bahadır Avcı, "Darbe girişime destek ve emir vermediğim açıkça ifade edilmiştir. Olayla ilgili olarak personelimi dinleyebilirsiniz. Helikoptere yakıtı komutanımızdan gelen emir doğrultusunda verdim. Suç işlemek gibi bir kastım yoktu. Şahsıma yöneltilen suçlamaların hepsi çok ağır. Ailem kesinlikle FETÖ ile anılamaz" dedi.
Astsubay Ahmet Koçan, "O helikoptere Jennifer Lopez binse en fazla imzasını alırdım ve nereye gideceğini sormazdım. Beni bu göreve yazanlar hala görevinin başında. Hakkımda bir somut delil yok. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.
İDDİANAME
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı şüpheli olduğu iddianamede, sanıkların, "cumhurbaşkanına suikast", "Anayasa'yı ihlal", "yasama organına karşı suç", "hükümete karşı suç", "silahlı terör örgütü yöneticisi olma", "yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme", "yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs etme", "kasten öldürmeye teşebbüs", "zincirleme şekilde cebir ve tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama", "zincirleme şekilde silahla tehdit", "cumhurbaşkanına hakaret", "zincirleme şekilde kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret", "kamu malına zarar verme", "mala zarar verme", "nitelikli olarak konut dokunulmazlığının ihlali" ve "nitelikli yağma" suçlarından cezalandırılmaları isteniyor.
Saldırıyı gerçekleştiren FETÖ'nün "suikast timi"ndeki biri firari 37 asker için en az 6'şar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis talep ediliyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'Muğla 47 sanık Darbede Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişimi' davası
(22 Temmuz 2017, 18:21)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: