Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın alıkonulmasına ilişkin davada 26 sanıktan 24'ünün 12 yıldan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına kadar değişen sürelerle hapis cezasına çarptırılmasının gerekçesi açıklandı.
15.07.2017 12:20 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın alıkonulmasına ilişkin davada 26 sanıktan 24'ünün 12 yıldan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına kadar değişen sürelerle hapis cezasına çarptırılmasının gerekçesi açıklandı.
14 Temmuz'daki gelişmeye göre, Gerekçeli kararda, 'Klasik terör örgütleriyle mukayese edildiğinde FETÖ'nün, ülkemizin şiddet kullanma potansiyeli en fazla olan yasa dışı örgütü olduğu anlaşılmış ve 15 Temmuz darbe girişimiyle bu durum en üst zirvesine ulaşarak, bir kez daha teyit edilmiştir' değerlendirmesinde bulunuldu.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi, darbe girişimi sırasında Kasırga'nın alıkonulmasına ilişkin davada 18 sanığı ağırlaştırılmış müebbet ve 12'şer yıl hapis, 5 sanığı müebbet ve 10'ar yıl hapis, eski albay ve Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Kurmay Muhsin Kutsi Barış'a 12 yıl hapis ile 2 ere verilen beraat hükmüne ilişkin gerekçeli kararı açıkladı.
Gerekçeli kararda, 15 Temmuz gecesi Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde, askeri hiyerarşi dışında, kendilerini 'Yurtta Sulh Konseyi' olarak tanımlayan, FETÖ/PDY üyeleri ile kendilerine destek verenlerin, Anayasa'yı askıya alarak, seçilmiş Cumhurbaşkanını görevden almak, Meclis ve hükümeti ortadan kaldırmak amacıyla demokrasiye karşı silahlı darbe teşebbüsünde bulunduğu hatırlatıldı.
Darbe teşebbüsüne ilişkin yürütülen soruşturmalar kapsamında, FETÖ/PDY üyesi bazı asker ve kamu görevlilerinin ifadelerinden, darbe teşebbüsünün FETÖ/PDY lideri şüpheli Fetullah Gülen'in bilgisi ve talimatı ile yapıldığı aktarılan kararda, kritik bürokratik alanlar başta olmak üzere, kamusal alanı ele geçirme refleksi ile hareket eden, mülkiye, adliye, emniyet, eğitim ve ordu içerisinde kendi özel hiyerarşisi ile illegal şekilde kadrolaşan, devletin tüm kurumlarına yerleştirdiği örgüt üyeleri ile devlet teşkilatını kendisine hizmet eder hale getiren, liderliğini ABD'de ikamet eden Gülen'in yaptığı TSK içinde emir komuta zinciri dışında yuvalanmış bir kısım asker ve/veya sivillerin 15 Temmuz 2016'da başta İstanbul ve Ankara olmak üzere ülkenin muhtelif yerlerinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmak ve anayasal düzeni değiştirmek amacı ile eyleme geçtiği belirtildi.
Kararda, FETÖ mensuplarının gerçekleştirmeye çalıştığı askeri darbenin planlaması çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Genel Kurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ın da arasında olduğu çok sayıda kişinin rehin alınarak, darbe girişiminin sevk ve idaresinin yapıldığı Akıncı 4. Ana Jet Hava Üssüne götürüldüğü hatırlatıldı.
'Bir bütün halinde darbeye karşı direnilmiştir'
Kalkışma sırasında TBMM, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Ankara Emniyet Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Daire Başkanlığı, MİT yerleşkelerinin de arasında bulunduğu birçok yere uçak ve helikopterlerin de kullanıldığı bombalı ve silahlı saldırı düzenlendiği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişiminde bulunulduğu, Başbakan Binali Yıldırım'ın aracının bulunduğu konvoya silahla ateş edildiği kaydedilen kararda, şöyle denildi:
'Örgüt mensupları, kalkışma esnasında tatilde bulunan Cumhurbaşkanı'nı öldürmek istemişlerdir. Cumhurbaşkanı ölümden sadece 15 dakika ile kurtulmuştur. Bu durum seçilmiş Cumhurbaşkanı'nı etkisiz hale getirerek, yönetime el koyma iradelerinin en büyük delilidir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde halkın iradesinin tecelli ettiği, demokrasinin yansıması olan halkın temsilcilerinin bulunduğu Meclisimiz ilk kez bombalanmıştır. Bu bombalama ordumuzun içerisinde yıllardır süregelen komplike ve gizli olarak yerleştirilen bir grup tarafından yapılmıştır. Ankara'da bulunan Polis Özel Harekat merkezine yapılan saldırıda 50'ye yakın polis şehit olmuştur. Burada görevli polisler genelde doğu ve güneydoğu bölgemizde terörle mücadele eden özel yetişmiş memurlardır. Saldırıda sadece Özel Harekat değil, başta Ankara Emniyet Müdürlüğü olmak üzere, emniyete ait birçok bina, hava araçları ve tanklarla yapılan saldırılara maruz kalmıştır.
Cumhurbaşkanı, cep telefonu aracılığı ile televizyona bağlanabilmiş ve gerçekleştirdiği konuşmada darbecilere hiçbir şekilde imkan tanınmayacağını ifade ederek, halkı darbeye tepki göstermek için sokağa çıkmaya davet etmiştir. Çağrının ardından, Türkiye'nin birçok ilinde darbe karşıtı protesto gösterileri düzenlenmiştir. Gösterileri bastırmak için askerlerce sivil halka hem yerden hem de havadan ateş açılmıştır. Türk milleti elinde hiçbir silah olmadan sadece Türk bayraklarıyla toplara, tüfeklere, uçaklara karşı demokratik değerlerini savunmuş, hiçbir dünya görüşü ayrımı gözetilmeksizin bir bütün halinde darbeye karşı direnmiştir.'
'Klasik terör örgütleriyle mukayese edildiğinde...'
Cadde ve meydanlarda toplanan silahsız ve savunmasız halkın üzerine rastgele ateş açıldığı, 249 kişinin şehit olduğu, 2 bin 186 kişinin yaralandığı anımsatılan kararda, eylemlerin 16 Temmuz 2016'da da yurt genelinde birçok noktada devam ettiği belirtildi.
'Klasik terör örgütleriyle mukayese edildiğinde FETÖ'nün, ülkemizin şiddet kullanma potansiyeli en fazla olan yasa dışı örgütü olduğu anlaşılmış ve 15 Temmuz darbe girişimiyle bu durum en üst zirvesine ulaşarak, bir kez daha teyit edilmiştir' denilen gerekçeli kararda, aslında, silahlı terör örgütü elebaşı Gülen'in söylemlerine bakıldığında, örgütün en başından itibaren cebir-şiddet kullanma zihniyetine sahip olduğu kaydedildi.
Kararda, 'Ama nihai hedeflere ulaşmak için benimsenen genel hareket tarzından dolayı gerekmedikçe maddi güç kullanılmadığı ve gülen bir yüz, barış, hoşgörü söylemi arkasında sinsice hedeflere yürüme söz konusu olmuştur. Son darbe girişiminde ise gerçek yüzünü saklama gereği duymamıştır.' denildi.
'FETÖ tarafından gerçekleştirildiğinin en somut göstergesi...'
Gerekçeli kararda, 15 Temmuz kakışmasının FETÖ tarafından gerçekleştirildiğinin en somut göstergesinin, Adil Öksüz, Kemal Batmaz ve Harun Biniş'in kalkışmada Akıncılar Üssünde yakalanması olduğu belirtildi.
Darbecilerin karargah olarak kullandığı Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığında 16 Temmuz 2016 tarihinde bir sivilin bulunmasının mümkün olmadığı anımsatılan kararda, ifadesinde üsse 'tarla bakmaya gittiğini' söyleyen Öksüz'ün, darbeden önceki tarihlerde ABD'ye ziyaretlerde bulunduğu, 2002'den bu yana 109 kez yurt dışına seyahat ettiği, kendisine tahsis edilen 34 SIR 49 plakalı aracın FETÖ ile iltisaklı Kaynak Holding bünyesindeki bir firmanın imkanlarıyla satın alındığına dikkat çekildi.
Kararda, 'Bu tespitlerle beraber ayrıca Adil Öksüz'ün 2014'ten itibaren devam eden soruşturmalar kapsamında hakkında Mahrem Hizmetler İmamı olarak Hava Kuvvetleri imamı olduğu yönünde ifadeler ve istihbari bilgiler bulunan şahıs olması, kalkışma tarihinde Akıncılar Üssünde bir GPRS cihazı yakalanan siviller arasında olması sebebiyle durumun ciddiyetini ve FETÖ irtibatının olduğu doğrulanmıştır. İncelenen kamera kayıtlarında Adil Öksüz ile Kemal Batmaz'ın belirtilen tarihlerde birlikte ABD'ye gidip geldikleri tespit edilmiştir' değerlendirmelerinde bulunuldu.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın gerekçeli kararının ilk bölümünde, FETÖ/PDY'nin yapısı, amacı ve örgütlenme stratejisi anlatıldı. 1959 yılından itibaren çeşitli illerde imam ve vaiz olarak görev yapan örgütün elebaşı Fetullah Gülen, 1970'li yıllardan sonra müstakil hareket ederek, faaliyetlerini daha 13-18 yaş grubundaki öğrenci ve gençler üzerinde yoğunlaştırdı ve görüşlerini ulaştırdığı sempatizan grubuyla kendi adıyla anılan örgütünü kurdu.
Özellikle 1990'lı yılların başından itibaren yurt dışına açılmaya başlayan yapı, zaman içerisinde hayatın doğal akışına aykırı şekilde dünya genelinde 160 ülkede faaliyet gösterir hale geldi.
Gerekçeli karara göre, toplumun dini duygularını istismar ederek 'himmet' adı altında topladığı parayla faaliyetlerini finanse eden örgüt, devletin bütün Anayasal kurumlarını ele geçirmeyi temel hedef olarak belirledi. Örgüt, 1970'li yıllardan itibaren devlet içerisine sızarak, özellikle, 'mülkiye, adliye, emniyet, milli eğitim ve TSK' kendi illegal kadrosunu oluşturdu.
Gerekçeli kararda, 15 Temmuz kakışmasının FETÖ tarafından gerçekleştirildiğinin en somut göstergesinin, Adil Öksüz, Kemal Batmaz ve Harun Biniş'in kalkışmada Akıncılar Üssü'nde yakalanması olduğu belirtildi.
Darbecilerin karargah olarak kullandığı Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığında 16 Temmuz 2016 tarihinde bir sivilin bulunmasının mümkün olmadığı anımsatılan kararda, ifadesinde üsse 'tarla bakmaya gittiğini' söyleyen Öksüz'ün, darbeden önceki tarihlerde ABD'ye ziyaretlerde bulunduğu, 2002'den bu yana 109 kez yurtdışına seyahat gerçekleştirdiği, kendisine tahsis edilen 34 SIR 49 plakalı aracın FETÖ ile iltisaklı Kaynak Holding bünyesindeki bir firmanın imkanlarıyla satın alındığı vurgulandı.
Kararda, 'Bu tespitlerle beraber ayrıca Adil Öksüz'ün 2014'ten itibaren devam eden soruşturmalar kapsamında hakkında Mahrem Hizmetler İmamı olarak Hava Kuvvetleri imamı olduğu yönünde ifadeler ve istihbari bilgiler bulunan şahıs olması, kalkışma tarihinde Akıncılar Üssü'nde bir GPRS cihazı yakalanan siviller arasında olması sebebiyle durumun ciddiyetini ve FETÖ irtibatının olduğu doğrulanmıştır. İncelenen kamera kayıtlarında Adil Öksüz ile Kemal Batmaz'ın belirtilen tarihlerde birlikte ABD'ye gidip geldikleri tespit edilmiştir.' ifadelerine yer verildi.
Kasırga'nın alıkonulma süreci
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kasırga'nın alıkonulma sürecinin aktarıldığı gerekçeli karara göre, dosyası ayrılan firari sanık eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) Personel İşlem Daire Başkanı Tuğgeneral Ali Kalyoncu, Kasırga'nın alıkonulması eyleminin gerçekleştirilmesi için ekip oluşturması konusunda KKK Personel Plan Şube Müdürü sanık Albay Mutlu Serkan Vurdem'i görevlendirdi. Vurdem ise ekibin komutasını sanıklardan eski KKK Tayin Daire Başkanlığı Sicil Kıdem Şube Müdürü Albay Ertuğrul Yavuz'a verdi.
Albay Yavuz, Vurdem'in talimatı üzerine, Kasırga'nın resmi konutunun bulunduğu, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı eski komutanı Albay Muhsin Kutsi Barış'ı darbe girişiminden önce ziyaret etti. Barış ve Yavuz, sanıklardan eski Tabip Binbaşı Adem Parlak'ın temin ettiği alaya ait 002392 plakalı ambulansla Fahri Kasırga'nın resmi konutuna geçerek keşif yaptı. Albay Yavuz, eylemi gerçekleştirecek ekibi, Personel İşlem Daire Başkanlığı Olay İnceleme Şubede çalışan Binbaşı Burhan Özdil ile belirleyerek ekibin komutasını üstlendi.
15 Temmuz akşamı Kasırga'ya alıkoyacak ekibin, Çiğiltepe Askeri Lojmanlarında toplanması kararlaştırıldı.
Saat 21.30'da Çiğiltepe Askeri Lojmanlarına sivil araçlarla gelen şüpheliler, 3 araçla yola çıkarak Albay Ertuğrul Yavuz'un Dikmen Keklik Pınarı Mahallesi'ndeki evine geçti. Eş zamanlı olarak Binbaşı Ali Hızlı ve Yüzbaşı Süleyman Selek de kendi araçlarıyla Yavuz'un evine geldi. Daha sonra, şahsi araçlarıyla konvoy halinde Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına geçen sanıklar, kendilerine gösterilen yerde bir süre bekledi.
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanı Albay Muhsin Kutsi Barış ile Alay Nöbetçi Amiri Binbaşı Haydar Aktaş, kısa süre sonra sanıkların yanına geldi.
Sanıklar, Albay Ertuğrul Yavuz'un yönlendirmesiyle revir önünde hazır edilen askeri ambulansa bindi. Ulaştırma Er Aykut Şahin'in kullandığı ambulansın ön tarafına Tabip Binbaşı Adem Parlak geçti. Şüpheli Ertuğrul Yavuz ile Haydar Aktaş ise alay komutanının makam aracına bindi. Bu şekilde Fahri Kasırga'nın alay içindeki resmi konutuna geçen sanıklar, Genel Sekreterin konutta olmadığını öğrenince tekrar revire döndü.
Fahri Kasırga, bu sırada, konutta bulunan eşini alması için Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına bir araç gönderdi. Ancak 25 Nolu nizamiyede görevli sanıklardan Nöbetçi Subay Üsteğmen Mennan Yeşilbaş, giriş ve çıkışların yasak olduğunu belirterek, Kasırga'nın gönderdiği aracın alaya girişine izin vermedi. Bu durumun bilgisini alan Fahri Kasırga, kısa bir süre sonra koruma polisleriyle nizamiyeye geldi. Alay Komutanının emrini gerekçe göstererek Kasırga'yı alaya almayan şüpheli Mennan Yaşilbaş, güvenlik nedeniyle Kasırga'nın nizamiyeden çıkışına da izin veremeyeceğini söyledi. Bunun üzerine taraflar arasında tartışma çıktı.
Mennan Yeşilbaş, civardaki nöbet noktalarında görevli uzman çavuşlar Güven Kiper, Ömer Erarslan, Sebhetullah Demir ve Murat Sarı'yı nizamiyeye çağırdı. Uzman çavuşları, Kasırga'nın aracının önüne dizip silah doğrultmaları ve gerekirse kullanmaları emrini veren Yeşilbaş, kendisi de tabancasını doğrultup atış pozisyonu aldı.
Bu sırada, Kasırga'nın alıkonulması için oluşturulan ekip, ambulansla 25 nolu nizamiyeye geldi.
Şüpheli Ulaştırma Er Mehmet Akif Özyılmaz, Üsteğmen Mennan Yeşilbaş'ın emriyle üzerine zimmetli 'Yelken' kod adlı askeri aracı Kasırga'nın makam aracının önüne çekerek yolu kapattı.
Ambulansla nizamiyeye gelen şüpheliler de silahlarını doğrultarak Kasırga'nın koruma polislerini etkisiz hale getirip silah ve cep telefonlarını aldı. Fahri Kasırga ile tartışan Binbaşı Haydar Aktaş, darbe yaptıklarını, yönetime el koyduklarını söyledi ve Kasırga'ya yere yatması için bağırdı. Bunun üzerine Kasırga, 'Sen kimi yere yatırıyorsun? Ben senin amirinim, bu şekilde davranamazsın' dedi. Askerlerin ihtilal yaptıklarını söylemesi üzerine Kasırga, 'Vurun o zaman beni' diye konuştu.
Binbaşı Ali Hızlı ve Binbaşı Süleyman Selek, koluna girdikleri Kasırga'yı zorla ambulansa bindirdi. Albay Ertuğrul Yavuz'un talimatıyla şüpheliler Burhan Özdil, Süleyman Selek, Yüksel Karatay ve Osman Ertuğal da ambulansa bindiler. Özdil ambulansın önüne otururken, diğer sanıklar arka tarafa Kasırga'nın yanına geçti. Fahri Kasırga, şüpheli Ali Hızlı'nın kullandığı ambulansla Akıncılar Üssü'ne götürüldü.
Sanıkların eylemleri
Gerekçeli kararda sanık eski Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanı Albay Muhsin Kutsi Barış'ın, Fahri Kasırga'nın zorla derdest edilmesi planını yapan, emrini veren ve organizasyonun başında bulunan kişilerden biri olduğu belirtildi.
Karara göre, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel İşlem Daire Başkanı firari sanık eski Tuğgeneral Ali Kalyoncu, eylemin gerçekleştirilmesi için ekip oluşturması konusunda KKK Personel Plan Şube Müdürü sanık Albay Mutlu Serkan Vurdem'i, Vurdem ise ekibin komutasını üstlenmesi için sanık Ertuğrul Yavuz'u görevlendirdi.
Vurdem, ayrıca, Personel İşlem Daire Başkanlığı Olay İnceleme Şubede çalışan sanık eski Binbaşı Burhan Özdil'i yanına çağırıp Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına gidecek kendisiyle beraber 10 kişilik ekip belirlemesi ve bu konuda talimatları almak üzere Albay Ertuğrul Yavuz'a uğraması yönünde emir verdi. Bunun üzerine Özdil, diğer sanık Ali Hızlı'yı da yanına alarak Albay Yavuz ile konuyu görüşmeye gitti. Mutlu Serkan Vurdem'in talimat ve yönlendirmesiyle diğer sanıklar Ertuğrul Yavuz, Burhan Özdil ve Ali Hızlı, ekipte yer alacakların isimlerini belirledi.
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Barış, 13 Temmuz'da, Vurdem'in, Kasırga'nın alıkonulması için görevlendirdiği eski Albay Yavuz ile görüştü. Barış ve Yavuz, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığının revirinde görevli sanık Tabip Binbaşı Adem Parlak temin ettiği ambulansla Fahri Kasırga'nın alay içindeki resmi konutunda keşif yaptılar. Ambulansı ise suç kastı bulunduğu yönünde hakkında mahkumiyete yeter delil bulunmayan sanık Ulaştırma Er Aykut Şahin kullandı.
Alay Komutanı Barış, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kasırga, 25 nolu nizamiyeye geldikten sonra Alay Komutanı sıfatıyla kullandığı 002357 plakalı araçla Albay Ertuğrul Yavuz ve Alay Nöbetçi Amiri Binbaşı Haydar Aktaş'ı olay yerine gönderdi. Kaçırma eylemini gerçekleştirmek üzere görevlendirilen askeri personel ise 002392 plakalı ambulansla 25 Nolu Nizamiye'ye geçti.
Barış, Fahri Kasırga Akıncı Üssü'ne götürüldükten sonra saat 02.00 sıralarında alay revirine gelerek orada bekleyen ekipteki kişilere hitaben 'Arkadaşlar, olay bitmiştir. Ben birazdan makamıma geçeceğim, 2 Nolu Nizamiye'yi açtıracağım. Oradan çıkabilirsiniz. Herkes kendi başının çaresine baksın, hepinizin çoluğu çocuğu var ona göre ayağınızı denk alın' dedi. Barış'ın lojmanında yapılan aramada, FETÖ üyelerinin birbirlerini tanımak amacıyla kullandıkları biri F46887469L, biri G30875394F ve biri de L16724295S seri numaralı 3 adet 1 ABD Doları ele geçirildi.
'Yıllardır bu iş için çalışıyoruz'
Sanıklardan Mutlu Serkan Vurdem, Fahri Kasırga'nın alıkonulmasıyla ilgili Albay Ertuğrul Yavuz'u görevlendirdi. Vurdem, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterinin zorla derdest edilmesi ve alıkonulması olayındaki aktif rolünün yanı sıra 15 Temmuz gecesi nöbetçi olmadığı halde silahı, mühimmatı ve eğitim elbisesiyle ertesi gün sabaha kadar Kara Kuvvetleri karargahında bekledi.
Vurdem'in Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargahı'nda bulunan odasındaki masa dolap ve eklentilerinde yapılan aramada; Zaman gazetesinin 23 Ekim 2012 tarihli nüshası, bir adet 'Free' ibareli kareli bloknot, üzerinde yazılar bulunan not kağıdı ve üzerinde bir adet dua metni yazılı not kağıdı ele geçirildi.
Bloknotun üçüncü sayfasında '- Konu hakkında emir verildi. -Yıllardır bu iş için çalışıyoruz, - Konu oldukça ciddi, şu andaki hareketleriniz gelecekteki durumlarınızı belirleyecek.' ibarelerinin yer aldığı tespit edildi. Ele geçirilen dua metninin 'Ey İlahi kitabını indiren, bulutları yürüten, orduları bozguna uğratan Allah'ım! Onları hezimete uğrat ve bize yardım et.' şeklinde olduğu anlaşıldı.
Gerekçeli kararda, sanıklardan Ertuğrul Yavuz'un, Mutlu Serkan Vurdem'in görevlendirmesi üzerine Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterini zorla derdest edecek ekibi belirleyerek, onlardan bir kısmına görevi bizzat tebliğ ettiği ve ekibin emir komutasını bizzat üstlenerek, derdest etme ve alıkoyma eylemine olay yerinde katıldığı tespitine yer verildi. Yavuz, 13 Temmuz'da Muhafız Alayına gelerek Alay Komutanı sanık Muhsin Kutsi Barış'la kaçırma eyleminin ayrıntılarını görüştü ve Kasırga'nın konutunda keşif yaptı.
Yavuz, zorla ambulansa bindirilen Kasırga'ya kimlerin refakat edeceğini bizzat belirledi. Ertuğrul Yavuz'un talimatıyla sanıklar Ali Hızlı, Burhan Özdil, Süleyman Selek, Yüksel Karatay ve Osman Ertuğal ambulansa binerek, Genel Sekreteri Akıncı Üssü'ne götürdü.
Ertuğrul Yavuz, Kara Kuvvetleri Personeli olduğu halde 02.00-03.00 sıralarına kadar Muhafız Alayı'nda kaldı ve Akıncılar Üssü'ne giden şüphelileri yönlendirdi. Kasırga'yı Akıncı Üssü'ne bıraktıktan sonra halkın yolları kapatması nedeniyle alaya ulaşamayan ambulanstaki sanıklara Kara Kuvvetleri Karargahı'na geçmeleri yönünde talimat veren Yavuz, saat 03.00'dan sonra sivil kıyafetlerini giyip sanık Yalçın Uçar'ın aracına binerek Muhafız Alayı'ndan ayrıldı ve evine gitti.
'Alın bunları, biz yönetime el koyduk'
Sanıklardan eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel İşleri Daire Başkanlığı Olay İnceleme Şube Müdürü Albay Yusuf Yiğit, Albay Mutlu Serkan Vurdem'in isteği üzerine, kendi şubesinde görevli sanık Binbaşı Burhan Özdil ve Binbaşı Ali Hızlı'yı Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterinin zorla derdest edilmesi ve alıkonulması için oluşturulan ekipte görevlendirerek, ekibin başında yer alan Albay Ertuğrul Yavuz'a yönlendirdi.
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterinin zorla ambulansa bindirilerek kaçırılması ve Akıncılar Üssü'ne götürülerek teslim edilmesi sonrasında yollar kapalı olduğu için Kara Kuvvetleri Komutanlığına gelen sanıkların yanına giden Yiğit, sanık Burhan Özdil'e 'Burhan, sakin ol, ortalık karışık, burada bir müddet bekleyeceğiz, emniyet açısından devriye atın, gelip giden olursa bana bildirin' diyerek, eylemin ardından sanıkları yönlendirmeye devam etti.
Sanıklardan eski Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Personel Kısım Amirliği Protokol ve Tören Subayı Binbaşı Haydar Aktaş, 15 Temmuz gecesi Alay Nöbetçi Amiri olmadığı halde Alay Komutanı sanık Muhsin Kutsi Barış'ın talimatıyla nöbet listesinde değişikliğe gidilerek, suç tarihinde Alay Nöbetçi Amirliği nöbetiyle görevlendirildi.
Aktaş, nöbetçi amiri olması nedeniyle kendisini arayan 25 Nolu Nizamiye Nöbetçi Subayı Üsteğmen Mennan Yeşilbaş'a, Genel Sekreterin eşini almak için gelen koruma polislerine izin vermemesi yönünde emir verdi. Sıkıyönetim ilan edildiğinden alaya giriş ve çıkışların yasak olduğunu bildiren Aktaş, 25 Nolu nizamiye görevlisi askerleri Albay Ertuğrul Yavuz'la birlikte yönlendirdiler. Aktaş, kimlerin ambulanstan inerek Kasırga'ya müdahalede bulunacağını, Genel Sekreterin zorla ambulansa bindirilmesinden sonra ona kimlerin refakat edeceğini Albay Ertuğrul Yavuz ile belirledi.
Genel Sekreterin kaçırılma olayında en aktif rolü üstlenen Aktaş, nizamiyeye geldiğinde askerlere hitaben 'İçeri girin, alın bunları, biz yönetime el koyduk' dedi.
Genel Sekreterin kolun bükmeye çalışarak 'Yat, yere yat' diye bağıran Aktaş, korumaların müdahale etmeye çalışmaları üzerine askerlere, 'Alın hepsini, gereğini yapın' dedi.
Aktaş'ın talimatı üzerine askerler, korumaların bir kısmını yere yatırarak silahlarını ve cep telefonlarını aldı. Haydar Aktaş, Genel Sekreter zorla ambulansa bindirildikten sonra onunla birlikte ambulansa binmek isteyen korumasına 'Ne olacağını sanıyordunuz, yıllardır insanları birbirine kırdırdınız, darbe oldu devlete el koyduk' dedi. Korumaların ısrarı üzerine Aktaş, 'Arkadaşlar, siz bunu şaka mı zannediyorsunuz, darbe oldu, Hükümete el koyduk, ne olacağını zannediyordunuz?' diye konuştu.
15 Temmuz akşamı Genelkurmay Karargahı'ndan Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na gönderilen kanuna aykırı sıkıyönetim mesaj emirlerini Alayın Telsiz Muhabere Kısım Komutanlığından bizzat teslim alan Aktaş, emir yazılarını Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış'a götürdü. Aktaş, mesaj emirlerini aldıktan sonra Harekat Merkezindeki sabit telsizden 'Sıkıyönetim ilan edildi, herkes görevinin başına geçsin, bu bir emirdir.' şeklinde anons yaptı.
Suç tarihinde Binbaşı rütbesiyle Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel İşleri Daire Başkanlığı, Olay İnceleme Şubesi, Şikayet ve Müracaat Subayı olarak görev yapan sanıklardan Burhan Özdil, sanıklardan eski Albay Yusuf Yiğit'in yönlendirmesi üzerine Albay Ertuğrul Yavuz'la görüşerek alıkoyma olayında görev aldı. Özdil, Genel Sekreterin derdest edilmesinin ardından sanık Ali Hızlı tarafından kullanılan ve Genel Sekreteri Akıncılar Üssüne götüren ambulansın ön tarafına bindi.
15 Temmuz başarısız darbe teşebbüsü sonra kendilerini gizlemeye çalışan sanık Ertuğrul Yavuz'un, sanık Burhan Özdil aracılığıyla 17 Temmuz'da Astsubay Yunus Emre Ceviz'le irtibata geçtiği ve diğer sanıklara, 'Hiç kimseye hiçbir şey söylemeyeceksiniz, çoluğunuz çocuğunuz olduğunu unutmayın, eğer sizi alırlarsa isim ve bilgi vermeyin' şeklinde haber gönderdiği tespit edildi.
Gerekçeli kararda, Binbaşı rütbesiyle Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel İşleri Daire Başkanlığı Olay İnceleme Şubesi, Kaza Olay İnceleme Subayı olarak görev yapan sanık Ali Hızlı'nın, Binbaşı Süleyman Selek ile koluna girdikleri Kasırga'yı zorla ambulansa bindirdikleri belirtildi. Hızlı, Kasırga'nın Akıncı Üssüne götürüldüğü ambulansı kullandı.
Sanık eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı Plan ve Harekat Daire Başkanlığı NATO Plan Subayı Kurmay binbaşı Süleyman Selek de Şube Müdürü Albay Mahmut Gündoğdu'nun yönlendirmesi üzerine Albay Ertuğrul Yavuz tarafından alıkonulma olayında görevlendirildi. Sanık, Ali Hızlı ile koluna girdiği Kasırga'yı zorla ambulansa bindirdi.
Gerekçeli kararda, Tabip Binbaşı rütbesiyle Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı revirinde görevli Sanık Adem Parlak'ın revire ait ambulansla alıkoyma için görevlendirilen askerleri nizamiyeye götürüp, kaçırma olayına bizzat iştirak ettiği bildirildi.
Kararda, diğer sanıkların eylemlerine de yer verildi.
Hüküm
Mahkeme, sanıklardan Mutlu Serkan Vurdem, Ertuğrul Yavuz, Yusuf Yiğit, Erkan Erol, Mahmut Gündoğdu, Haydar Aktaş, Burhan Özdil, Ali Hızlı, Süleyman Selek, Fevzi Şimşek, Adem Parlak, Burak Ercan, Mustafa Deyan, Servet Taşcı, Mennan Yeşilbaş, Selçuk Uçar, Yüksel Karatay, Osman Ertuğal, Yunus Emre Ceviz, Güven Kiper, Ömer Erarslan, Sebhetullah Demir ve Murat Sarı 'Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.
Sanıklardan Ceviz, Kiper, Erarslan, Demir ve Sarı'nın duruşmalardaki iyi hali, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, verilen cezanın geleceği üzerlerindeki etkisi nazara alınarak takdiri indirim uygulandı ve cezaları 'müebbet hapis' olarak belirlendi.
Sanıklar Muhsin Kutsi Barış, Mutlu Serkan Vurdem, Ertuğrul Yavuz, Yusuf Yiğit, Erkan Erol, Mahmut Gündoğdu, Haydar Aktaş, Burhan Özdil, Ali Hızlı, Süleyman Selek, Fevzi Şimşek, Adem Parlak, Burak Ercan, Mustafa Deyan, Servet Taşcı, Mennan Yeşilbaş, Selçuk Uçar, Yüksel Karatay, Osman Ertuğal, Yunus Emre Ceviz, Güven Kiper, Ömer Erarslan, Sebhetullah Demir ve Murat Sarı 'Fahri Kasırga'ya karşı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işledikleri gerekçesiyle' 12'şer yıl hapse mahkum edildi.
Mahkeme Ceviz, Kiper, Erarslan, Demir ve Sarı'nın cezasını takdiri indirimle 10'ar yıl olarak belirledi.
Er olan sanıklara beraat
Gerekçeli kararda, sanıklardan olay tarihinde er olan Mehmet Akif Özyılmaz'ın, nizamiye nöbetçisi Mennan Yeşilbaş'ın emriyle alaya ait aracı, Kasırga'nın aracının çıkışına engel olacak şekilde çektiği, bununla birlikte Özyılmaz'ın, Kasırga'nın kaçırılmaya çalışıldığı hususunda bilgi sahibi olduğuna dair delil olmadığı, suç kastının bulunmadığı belirtildi.
Yine olay tarihinde er olan sanık Aykut Şahin'in de Kasırga'yı kaçırmak üzere oluşturulan ekibi alaya ait ambulansla nizamiyeye götürdüğü, ayrıca 13 Temmuz'da sanıklar Muhsin Kutsi Barış, Ertuğrul Yavuz ve Adem Parlak'ın yaptığı prova ve keşif esnasında ambulans şöförü olduğu aktarılan kararda, ancak Barış, Yavuz ve Parlak'ın sanığın yanında kalkışma veya Kasırga'nın kaçırılmasından bahsetmedikleri, şoförlük yapan sanığın, bu konularda bilgi sahibi olduğuna ilişkin delil bulunmadığı kaydedildi.
Şahin'in, olay günü diğer sanıkların Kasırga'yı derdest ederek ambulansa bindirmesinden sonra Şahin'e Akıncı Üssünü bilip bilmediğini sordukları, bilmediğini söyleyen er Şahin'in sanık Ali Hızlı tarafından sinirli ve sert biçimde ambulanstan indirildiği ve akabinde de korkarak, olay yerinden ayrıldığı anlatılan kararda, olay tarihinde er olan bu sanıkların FETÖ yapısı içinde yer aldıklarına ilişkin delil de bulunmadığı bildirilerek, sanıkların, atılı suçları işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak, mahkumiyete yeterli, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, isnat edilen suçları işlediklerinin sabit olmadığı belirtildi ve bu sebeplerle beraatlarına karar verildiği kaydedildi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-19 Ocak (2017) 'Ankara 27 sanık Cum.Bşk.Gn.Sekreterinin kaçırılması' davası (bitti)
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
(15 Temmuz 2017, 12:16)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: