Bolu'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün 'çatı yapılanması'na dair 26'sı firari 145 sanıklı davanın görülmesine başlandı.
08.07.2017 14:47 Bolu'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün 'çatı yapılanması'na dair 26'sı firari 145 sanıklı davanın görülmesine başlandı.
03.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Bolu'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 'çatı yapılanması'na ilişkin soruşturma kapsamında, haklarında dava açılan 145 sanığın yargılanmasına başlandı.
Bolu Adliyesi'ndeki mahkeme salonlarının yeterli olmaması nedeniyle Ağır Ceza Mahkemesince özel olarak hazırlanan Belediye Nikah Salonu'nda yapılan duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları ve yakınları katıldı.
Tutuklu 64 sanık, polis ekiplerinin güvenlik önlemleri altında salona getirildi. Duruşmada, tutuksuz yargılanan 55 sanık da yer aldı.
Duruşma, kimlik tespitinin yapılması ve iddianame özetinin okunmasının ardından sanıkların savunma yapması ile devam etti.
Abdullah Onur, savunmasında, hakkındaki iddiaları kabul etmediğini ve suçsuz olduğunu söyledi.
Sanık Onur, 'FETÖ üyeliği konusunda babamla benim karıştırıldığımızı düşünüyorum. Rahmetli babamla örgüt yüzünden sık sık tartıştığım bilinir' diyerek, 'Babamın sağlığında örgüt bana yaklaşmak istedi. Ama ben örgütü kendime asla yaklaştırmadım. Yüksek cirolu işler yapmama rağmen örgüt beni kendine bağlayamadı. Buna müsaade etmedim.' dedi.
Onur, örgütün finans kaynağı olan Bolu Dağı A.Ş.'de yüzde 1 oranında hissesi olduğunu kabul ederek, 'Babam girmişti. Babamın vefatından sonra sermaye artırımına gitmediğim görülecektir. Hain darbe teşebbüsünden sonra da şirkete el konulmuştur.' şeklinde konuştu.
Tutuksuz yargılanan Adnan Acar da üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirterek, 'Bir dönem Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü yaptım. Halkın eğitimiyle ilgili bir kurumda yönetici olduğum için toplumun her kesimiyle irtibat halindeyim. Tüm cemaat, dernek, kurum ve kuruluşların davetlerine katıldım. Vazife amacıyla Süleymancıların iftarına da katıldığım oldu. Yine 2010'da emekli olduktan sonra bir köşede oturmak yerine pek çok derneğin faaliyetlerine katıldım.' ifadesini kullandı.
Mahkeme heyeti tarafından, örgütün finans kaynaklarından birisi olan Polat A.Ş.'de yapılan aramada kendisi tarafından yapılan bir tablo bulunduğunun anımsatılması üzerine Acar, şunları söyledi:
'O dönem Melih Koleji benden 2 adet büyük tablo istedi. Melih Koleji'ne sattığım 2 tablodan sonra Hekimoğlu İsmail adıyla yazılar yazan Ömer Okçu için bir tablo yapıp hediye etmek istedim. Yazarların kitaplarının başına imzalarken yazdığı kısa not gibi ben de tablonun arkasına bir yazı yazdım. Yazıda ünlü bir yazara adıyla hitap edemeyeceğim için 'Muhterem Efendimiz' tabirini kullandım.'
Tutuklu sanıklardan Ahmet Nuri Gürsoy ise kendisine atfedilen hiçbir suçlamayı ve aleyhine ifade veren kişilerin beyanlarını kabul etmediğini söyledi.
Bolu Sanayici ve İşadamları Derneği'nde yönetim kurulu üyesi olması ile Kimse Yok mu Derneği'nin Bolu'da kurulmasını sağlamasının terör örgütü üyeliği olarak kabul edildiğini, bunların yanında birçok derneğe daha üye olduğunu ifade eden Gürsoy, 'Hiçbir derneğe siyasi veya ideolojik bir sebeple üye olmadım. Sosyal hayatın içinde olan bir insanım. Bu nedenle de bir çok derneğe üye oldum ve aktif şekilde görevler aldım. 2013 yılında Kimse Yok mu Derneği'ni Bolu'da açtığımda bu dernek TBMM tarafından üstün hizmet ödülü almış ve birçok derneğe verilmeyen yardım amaçlı para toplamayla yetkilenmiş bir dernekti. Üyesi olduğum derneklerin tek amacı insandır. Ben insanlara yardım yapan derneklere üye oldum.' diye konuştu.
Gürsoy, bilerek ve isteyerek hiçbir örgüte üye olmadığını ileri sürerek, 'Sosyal hayatın içinde olan derneklere üye oldum. Bu üyeliklerim de terör örgütü üyeliği için delil gösterilmemeli. Ben 70 yaşında bir insanım. Benden terör örgütü üyesi olmaz. Tutuksuz yargılanmamı talep ediyorum.' dedi.
Duruşmaya diğer sanıkların dinlenmesi için ara verildi.
06.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Bolu'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 'çatı yapılanması'na ilişkin soruşturma kapsamında, haklarında dava açılan 145 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Belediye Nikah Salonu'nda yapılan duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları ve yakınları katıldı.
İlk olarak Enver Aytar savunmasını yaptı. Hakkındaki örgüt üyesi suçlamasını reddeden Bolu Belediyesi çalışanlarından Enver Aytar, “Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum. Serkan Özmarka isimli şahsı tanımam. Çalışanı olduğu bankadan plaket aldığım iddiasını kabul etmiyorum. Bankasya'da hesabım olduğu doğrudur.
Oğlumun okuluna uzun vadeli taksit imkanı ve indirim sunduğu için açmıştım. Yalnızca bu amaçla kullandım. Hesap hareketleri gözlemlendiğinde bankaya mevduat artışı yapmadığım görülecektir. Birikimleri başka bir bankada tuttuğum görülecektir. Bu yöndeki beyanları kabul etmiyorum.
15 Temmuz öncesinde eşime kanser teşhisi konuldu. Oğlum sıkıntılar yaşadım esimin rahatsızlığı nedeniyle oğlumu tam zamanlı bir okula göndermek istedim. Gürtan ve Melih Koleji tam zamanlıydı. Yakınlığı ve fiziki şartları nedeniyle kaydını Melih Kolejine yaptırdım. 17-25 Aralık sürecinden sonra devlet büyüklerinin açıklamasından sonra çocuğumu okuldan almak istedim ama oğlum arkadaşlarından ayrılmak istemedi. Annesi de rahatsız olduğu için okuldan alamadım.
Ben Bolu'da Sağlık Mahallesi'nde doğup büyüdüm. Mahallede cami ihtiyacı vardı. Cami yapmak için gerekli girişimleri yaptık. Veysel Saygı isimli vatandaş 18. Madde uygulaması ile cami yeri bağışlamak istedi. Belediyede İmar'da çalıştığım için cami inşaatına başlandı. Caminin yapımı için dernek kurma çalışmaları yaptım. Yakın çevremden kurban ve bağış istediğim doğrudur. Cami için kurban istendiği için bu beyanların buraya dayandığını düşünüyorum. Oktay Güneş isimli şahsı tanımam. Kendisinin evinde bulunan kurban bağış listesinde ismimin neden kayıtlı olduğunu bilemiyorum. Alpaslan Duman benimle birlikte Fen İşlerinde çalışmaktaydı. İşimiz gereği sözlü tartışmalarımız oldu. Bu durum Belediye idaresine de yansıdı. Aleyhe olan beyanlarının bundan kaynaklandığını düşünüyorum. Ben devlet okullarında okudum. İşe girişimde örgütün katkısı olmadı. Örgütün kullandığı haberleşme programını kullanmadım. Dergi ve gazete aboneliğim bulunmamaktadır. Sızıntı dergisine abone olduğuma yönelik ekran çıktısı olsa da, bunda kayıtlı adres ve telefon bilgileri bana ait değildir. Evimde yapılan aramada suçlamaya konu edilecek evrak ve bulguya rastlanılmamıştır. Suçsuzum. Beraatimi istiyorum.
Kendisiyle aynı isme sahip Bolu'da başka birinin daha bulunup bulunmadığının sorulması üzerine, “Aynı isimde 1973 Kıbrıscık doğumlu bir Enver Aytar daha vardır. Sadece baba adımız farklıdır” cevabını verdi.
“Çocuğumu terör örgütü olarak nitelendirilen yapıya müzahir yapıya gönderdiğim doğrudur. Kaliteli eğitim ve çocuklarımın kısmi burs kazanmaları nedeniyle gönderim. Bu çevreyle tanışıklığım da bu sayede başladı. 2011'de üniversiteye kadar bu okullarda okudular. Bu tarihten sonra eğitim kayıtları bulunmamaktadır.
Bankasya'da mevduat hesabım 2011'den beri bulunmaktadır. Faizsiz bankacılık ve okul ücretlerinin uygun vadelerle ve zorunlu olarak yapılması nedeniyle bu hesabı kullandım. Her ne kadar iddianamede katılım hesabı açarak talimat doğrultusunda hesabı kullandığım belirtilmiş ise de gerçeği içermemektedir. Ben hesabımda mevduat artışı yaparak katılım hesabı açmış değilim. Cari hesapta bekleyen paramı katılım hesabına dönüştürdüm. Mevduatın tamamı 4 bin TL'nin biraz üzerindedir ve zamanla da azalış gösterdiği görülecektir. Aralık 2016'da son parayı da çekip hesabımı tasfiye ettim. Bu yöndeki iddiaları kesinlikle kabul etmiyorum.
Dini hassasiyetlerim nedeniyle 2014 öncesinde Zaman Gazetesi'ne abone olmuştum. Aynı zamanda ücretsiz deneme sınavları da vermekteydi. Fakat gelişen süreçte duyduğum rahatsızlık nedeniyle 2014'te sonlandırdım. Sızıntı isimli dergiye hiç abone olmadım. Gazete aboneliği nedeniyle kimlik bilgilerime ulaşıp böyle bir kayıt yaptıklarını düşünüyorum. Rızam ve olurum bulunmamaktadır. Bu durumun aleyhime kullanılmasını kabul etmiyorum.
Hts kayıtlarında iletişim kurduğum şahısların tamamı çocuklarımın okuldaki arkadaşlarının velileri ve dernekten irtibatlı olduğum şahıslardır. Kahvaltı ve piknik tarzı organizasyonlarda zaman zaman iştirak etmiştik. Arçelik'te uzun sure insan kaynakları müdürü olarak da çalışmıştım. Görüşmelerin bir kısmının bununla da alakalı olduğunu düşünüyorum. Bir kısım görüşmelerin eşimin yapmış olabileceği kanaatindeyim. Bu yöndeki iddiayı hiçbir şeklide kabul etmiyorum
Bolu İdareciler Derneğine sosyal çevre edinmek düşüncesiyle üye olmuştum. Kısa sure sonra da bu dernekten istifa ettim. 2013 tarihli dernek kararıyla üyeliğim sonlandırıldı. Her ne kadar karar defterinin istifamın kabul edildiği tarihten sonraki imzalar bulunmuş ise de ben istifa ettikten sonra yerime alınan Erdal Kaya isimli şahsın adı çizilerek benim adım karar defterine yazılmış. Toplu halde bu kararlar bana getirildi. Dernek zor durumda kalacağını söylediği için buraları imzaladım. Önceki tarihte istifa ettiğim kayıtlardan anlaşılmaktadır. Dernekte bulunduğum süre içinde de illegal hiçbir faaliyetin içinde olmadım. Derneğe herhangi bir bağışta bulunmadım. Abant Çalışanlar Derneği'ne de aynı maksatla üye olmuştum. Buradaki üyeliğimden de 2013'te ayrıldım. Aksine iddiaları kabul etmemekteyim.
Kimse Yok mu Derneği ve Yeryüzü Doktorları Derneği'ne yapmış olduğum bağışları tamamen insani maksatlarla gerçekleştirdim. Kimsenin isteğiyle, yönlendirmesiyle böyle bir bağış yapmadım. İnsani duyguları temel alan böyle bir davranışın suç olarak nitelendirilmesini doğru bulmuyorum. İddiaları kabul etmiyorum.
Hakkımda Asya Termal Otel'de 2011'de bir konaklamanın aleyhe delil olarak kullanılabileceği iddianamede yer almıştır. O tarihte okul çevresinden tanıdığım bir grupla dinlenmek ve tatil maksadıyla etkinliğe katılmıştım. Odada kalan kişileri de öncesinden tanımamaktayım. Dinlenme dışında da başka bir etkinlik icra edilmedi.
Çocuklarımın okulu nedeniyle irtibatlı olduğu çevreyle zamanla ilişkilerimi sonlandırdığım görülecektir. Her ne kadar malum yapının terör örgütü olarak nitelendirildiği tarih 17-25 Aralık sonrası kabul gördüğü söylenmekteyse de doğru olmadığını düşünüyorum. MGK'nın Fetullah Gülen yapılanmasının terör örgütü olduğuna yönelik tavsiye kararı 27.05.2016 olduğu görülmektedir. Bir grubun terör örgütü olması için yargı kararı gerekmektedir. Bu tarihten önceki eylemlerin suç olarak nitelendirilmesi olanaklı değildir. Ben hain darbe girimini ve malum yapının terör faaliyetlerini lanetliyorum. Terör eylemi olarak ilişkilendirilen hiçbir eylemim olmadı. Suçsuzum. Beraatime karar verilmesini istiyorum.
ETKİN PİŞMANLIKTAN FAYDALANMIŞTI İFADESİNİ GERİ ALDI
Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan ve örgütle ilgili daha önce pek çok bilgi vererek meslek gruplarının Bolu'daki imamlarını açıklayan Ertuğrul Fatih Tıraş ise mahkemede çark ederek, daha önce baskı altında ifade verdiğini söyledi. İlk Emniyette verdiği ifadelerin doğru olduğunu, daha sonraki ifadelerin tamamını reddettiğini belirten Tıraş, “Sadece emniyetteki ifademi kabul ediyorum. Sonraki ifadelerimi psikolojik baskı altında verdim. 10-15 yıl yatarsın dediler. Baskı nedeniyle öyle ifade verdim. İlk kolluk ifadesi sonrasında tüm beyanların psikolojik baskı altında alınmıştır, reddediyorum. İfade sırasında bana şirketin muhasebe islerini yaptığım için birçok işlemin altında imzam bulunduğu söylenerek bir baskı oluşturuldu. Bu baskıdan etkilenerek birtakım şahısların isimlerini söyledim. Daha doğrusu bana resimli teşhis evrakları gösterildi. Bunlarda yer alan şahısların büyük çoğunluğu Polat A.Ş.'de çalışanlar, kalan kısmı da işimiz gereği irtibatlı olduğumuz kişilerdi. Ben teşhis sırasında bu kişileri tanıdığımı ifade ettim. Tutanaklara da maruz kaldığım baskı nedeniyle terör örgütü mensubuymuş gibi yazıldı. Baskı altındaki ifadeleri kabul etmiyorum.
Bylock isimli programı hiçbir şekilde kullanmadım. Niçin böyle bir tespit yapıldı bilmiyorum. Ben Polat A.Ş.'de Kimse Yok mu ve Kardelen Eğitim Basın A.Ş.'de çalıştım.
Sakarya Eğitim Yayın ve Tic. A.Ş isimli şirkette herhangi bir hizmetim bulunmamaktadır. Niçin bu yönde tespit yapıldı bilemiyorum. Böyle bir sorgulamamda da kayıt çıkmamaktadır. 2011'den beri Bankasya hesabım olduğu doğrudur. Maaşlar buradan ödendiği için kullanmak durumunda kaldım. 2014 Eylül ayında mevduat artışı görülmekte ise de bu artış mutat işlemlere ilişkindir. Kimi zaman bir takım ödemeleri hesabımızdan yapmaktaydık. Detaylarını hatırlamıyorum. Bankasya'ya destek vermek yönünde bir talimat bana ulaşmadı. Bu yönde bir para yatırmış da değilim.
HTS kayıtlarında Polat A.Ş.'de çalışmam nedeniyle söz edilen şahıslarla yoğun bir görüşme trafiğimin olması normaldir. Murat Aktaş'ın yanında çalışmaktaydım. Adnan Daylan patronumuzdu. Yoğun bir görüşme olması doğaldır. Asım Ateş'le 880 kez görüşme varmış. Asım Ateş dernekte çalışırdı. Proje çalışmaları için sık görüştük. Hayrullah Deniz'le aynı evde kaldık. Ben yalnızca adı geçen işletmede çalıştım. Terör örgütü faaliyeti içinde olmadım. Beraatime karar verilmesini talep ediyorum. Sızıntı Dergisi geçmişte almıştım. Eski bir aboneliktir. Herhangi bir amacı bulunmamaktadır.”
Cezaevindeyken kendi el yazısıyla yazarak isim ve sorumluların açıklayan bir liste verdiği Ertuğrul Fatih Tıraş'a hatırlatılması üzerine “Ben bu evrakı oluşturduğum esnada adi suçlularla aynı koğuşta kalmaktaydım. Üzerimde ciddi bir baskı kurulmaktaydı. Bu nedenle isim nedeniyle tanıdığım kişileri bir kağıda yazarak cezaevinde kolluk ekiplerine bu evrakı verdim. Listenin arkasında köylerden, doktorlardan, memurlardan, öğretmenlerden, işçilerden, mühendislerden sorumlu olduğunu bildirdiğim kişileri de o kısma yönelik faaliyet yürüten derneklerdeki şahıslardan yola çıkarak uydurdum. Ünite sorumluları olarak yazdığım şahısların örgüt içinde böyle bir faaliyetleri olup olmadığını bilmem.
Mahkeme Başkanı Tıraş'a niçin tüm beyanları reddettiği hususunu sordu. Ertuğrul Fatih Tıraş, “Kendimi ceza tehdidi hususundan kurtarma gayesiyle beyanda bulundum. Akli selim düşününce vicdani yükü olduğunu düşündüm ve beyanlarımı değiştirdim” dedi.
Sanıklardan Avukat Erol Altıntaş'ın evinde para sakladığı yönündeki ifadesi şahsa hatırlatıldı. Tıraş, “Erol Altıntaş'ın Karacasu yolunda evinde para sakladığını ben söyledi. Emniyette beni çok zorladılar. ‘Bir yerde para saklıyorlar yerini söyle' deyince ben de böyle bir şey uydurdum. Erol Altıntaş'ı hukuk bürosundan tanıyorum” Dedi.
Bolu Karaçayır Nikah Salonu'nda toplamda 145 sanığın yargılanacağı FETÖ Çatı İddianamesinde itirafçı olarak yer alan ve etkin pişmanlık yasasından faydalanarak tutuksuz olarak yargılanan Ertuğrul Fatih Tıraş, baskı altında ifade verdiğini söyleyerek, iddialarını geri aldı. İlk ifadesini korkuyla verdiğini belirten Tıraş'a Mahkeme Başkanı ise ifadesiyle adalete yardımcı olmasından ötürü sevaba girdiğini söyleyerek, sanığı verdiği ifadeden dolayı etkin pişmanlık yasası kapsamına aldığını ve bu yüzden serbest bıraktığını ifade etti.
Bolu'da 145 sanığın yargılandığı FETÖ Çatı İddianamesinin duruşmalarında sanık savunmaları alınmaya devam ediyor.
FETÖ'nün ticarî yapılanmasının ele alındığı Çatı İddianamesinde etkin olarak ismi geçen ve örgüt ile ilgi ve irtibatı ile katıldığı toplantı ve etkinliklere ilişkin çarpıcı beyanlarda bulunan, bu nedenle de TCK 221. Maddeden faydalanarak etkin pişmanlık kapsamına giren Ertuğrul Fatih Tıraş ifade verdi. Ancak verdiği bilgileri baskı altında verdiğini söyleyen Tıraş, bilgileri kendisini kurtarmak için uydurduğunu kaydetti. Vicdan azabı çektiğini ve bu yüzden ifadesini geri aldığını beyan eden Tıraş, “Bana gösterilen resimli teşhis evrakındaki fotoğraflarda bulunan şahısların büyük kısmı Polat AŞ'de çalışan kişilerdi. İşim gereği irtibatlı olduğum şahıslardı. Bunları tanıdığımı söyledim. Maruz kaldığım psikolojik baskı nedeniyle bu kişiler örgüt mensupları gibi yazıldı. Baskı altındaki bu ifadelerimi kabul etmediğimi belirtmek istiyorum. Bylock'u hiçbir şekilde kullanmadım. Niçin böyle bir tespit yapıldığını da bilemiyorum. Ben Polat AŞ'de, Kimse Yok mu Derneği'nde ve Kardelen Eğt. Bsn. AŞ'de çalıştım. Sakarya Eğt. Yayın ve Tic. AŞ'de herhangi bir ilgim bulunmamaktadır. Niçin bu tespit yapıldı bilemiyorum. Benim sorgulamamla böyle bir kayıt çıkmamaktadır. Bankasya'da 2011'den itibaren hesabım oldu. Maaşlarım buradan ödendiği için kullanmak durumunda kaldım. Her ne kadar 2014 Eylül ayında hesabımda mevduat artışı görülmekteyse de bu artış mutat işlemlere ilişkindir” diye konuştu.
Mahkeme Başkanı'nın Tıraş'a kendi el yazısıyla oluşturduğu örgütün isim ve ünitelerini gösteren evrakı sorması üzerine Tıraş, “Bu evrakı oluşturduğum esnada adli suçlularla aynı koğuşta kalmaktaydım, üzerimde baskı oluşmaktaydı. Bu sebeple işim nedeniyle tanıdığım kişileri tahliye olurum düşüncesiyle yazıp, kolluk ekiplerine verdim. Doktorlardan, öğretmenlerden, memurlardan işçilerden, mühendislerden sorumlu olduğunu bildirdiğim kişileri de söz konusu derneklere üye olan kişilerden yola çıkarak uydurdum. Yoksa ünite sorumluları diye yazdığım kişilerin gerçekte örgütte böyle bir faaliyette bulunup bulunmadıklarını bilmem” dedi.
Savcı huzurunda örgütle ilgili irtibatlı kişiler, açık açık kendi el yazısıyla kolluk birimlerine verdiği halde neden kendi beyanını red ettiği ve çelişki yarattığı sorusuna ise Tıraş, “Kendimi ceza almaktan kurtarmak amacıyla bu şekilde beyanda bulunmuştum ama bunun vicdanî yükü olduğu kanaatine vardım” şeklinde cevaplandırdı.
Verdiği ilk ifade doğrultusunda etkin pişmanlık yasasından faydalanarak Bolu Ağır Ceza Mahkemesi'nde tutuksuz olarak ifade veren Ertuğrul Fatih Tıraş hakkında Bolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan Çatı İddianamesi'ndeki kayıtlarda;
“Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini belirtir içerikte örgüt ile ilgi ve irtibatı ile katıldığı toplantı ve etkinliklere ilişkin beyanlarda bulunduğu; şüpheli hakkında; adına çok sayıda Bylock yüklü hatların bulunduğu, bu hatların bir kısmının şüpheli tarafından kullanıldığı, şüphelinin Bylock'un kurulumu ve kullanımına ilişkin ayrıntılı beyanlarının mevcut olup, Bylock programını kullandığı dönemde toplu kullanım listesinde yer alan kişiler olarak Cuma KARTAL, Ercan ŞENYER, Murat AKDAŞ, Hayrullah DENİZ, Suat TÜRKOĞLU, Mustafa ÇAKA, Asım ATEŞ, Yavuz ŞEN, Ahmet ÇELİK, Emin SİNOPLU, Fedai ÖZDEMİR ve Zeynep ALPAY'ı belirttiği, bu programın kurulumundaki APK dosyasını ise Ercan ŞENYER, Hayrullah DENİZ ve Olgun YILDIZ'dan aldığını, bu programdan sonra Eagle isimli programın kullanılmaya başlandığını belirttiği, şüphelinin Bylock kullanıcısı olması dışında örgütün yöneticilerinin kendisine verdiği görevlere ilişkin açıklamalar yapıp himmet toplama, öğrenci evlerindeki çalışmalar, dernek faaliyetleri, 2014 sonrası örgütün örgütlenme ve çalışma sistemleri, örgütün Bolu ilindeki yapılanması, okul ve dershanecilik faaliyetleri, Zaman ve Sızıntı dergileri ile Bank Asya hususunda verilen talimatlar ve çalışmalar hususlarında ayrıntılı anlatımlarının olduğu, şüphelinin kendisinin yaptığı bağış ve yardımlar, yayın organlarına ilişkin abonelikleri ve diğer somut faaliyetleri konusunda da anlatımlarda bulunduğu, şüphelinin örgüt içerisinde aktif bir rolünün olup bu anlamda TCK'nın 314/2 maddesi kapsamında örgüt üyesi sıfatıyla sorumluluğunun bulunduğunda şüphe olmadığı, şüphelinin anlatımlarının içeriğine göre de TCK'nın 221. maddesi kapsamında etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmasının gerektiği” belirtilmişti.
İddianamede ayrıca Tıraş hakkında ‘Soruşturma sırasında şüpheli olarak ifadesine başvurulan ve etkin pişmanlık yönünde beyanları olan Ertuğrul Fatih TIRAŞ'ın beyanlarında da açık olarak belirtildiği, bu şüphelinin beyanında;
'Kimse Yok mu Dayanışma ve Yardımlaşma Derneğinin muhasebe kaydını Murat AKTAŞ tutmaktaydı. Derneği mali işlerini bizim büro takip etmekteydi, ayrıca derneği kendi muhasebecisi de vardı, ben bu dernekle bir dönem çalıştığım için genel işleyiş hakkında bilgi sahibiyim. Dernek gelirleri genellikle ayni ve nakdi bağışlar olurdu. Ayni yardımlar genelde gıda, giyim vb. kişisel temel ihtiyaçları karşılayan yardımlardır. Nakdi yardımlar ise kumbara ve şahsi yapılan nakit para yardımlarını kapsamaktadır. Bu kayıtları kurumda bulunan muhasebeci takip etmektedir. Bu işlemlerin kayıtları masaüstü bağlantısı vasıtasıyla serverleri Kimse Yok mu Derneğinin İstanbul'da bulunan genel merkezine online olarak aktarılmaktadır. Dernekte makbuzlar ve resmi yazışmalar haricinde başkaca herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Bu dernekle çalıştığım derneğin sorumlu genel sekreteri Ali KAVAZ isimli şahıstı. Ali KAVAZ isimli şahısta yurtlarda düzenlenen örgüt toplantı ve sohbetlerine katılıyordu, ayrıca il imamı ile de bizzat görüştüğünü ve bağlantılarının olduğunu biliyorum.
Doruk Akademi Gençlik Kulübü Derneği öğrencilere yönelik kurs, play station, halı saha vb. etkinliklere örgüte üye kazandırmaya yönelik olarak faaliyet gösteren bir dernektir. Bu derneğin 2 yıllık bir dernek olduğunu biliyorum ancak kim yada kimler tarafından kurulduğunu bilmiyorum. Bu derneğin yapmış olduğu BİLİNÇLİ LİSELİ SAĞLIKLI TOPLUM isimli olsa gerek bir proje yaptığını biliyorum. Proje yanlış hatırlamıyorsam Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından desteklenen bir projeydi, bütçesini 40.000,00 Türk Lirası olarak hatırlıyorum. Projeye ilişkin ödemelerin hepsi faturanın karşılığı olarak Halkbank aracılığı ile ilgili kişilere aktarıldı, bu projenin bütün mali iş ve işlemlerini derneğin mükellefimiz olması nedeniyle ben takip ettim, hatırladığım kadarıyla dernek hesabına nakit bir para girişi olmadı. Ben ödemeleri Halkbank ta proje için ayrılan hesaptan direkt olarak şahıslar adına yaptım. Diğer harcamaları da faturalara göre ben direk ilgili kişilerin banka hesaplarına aktardım. Buna ilişkin kayıtların tamamı Halkbank ve dernek defteri üzerinden kontrol edilebilir. Bunun haricinde benim bildiğim kadarıyla dernek başkaca bir proje yapmamıştır. Bu derneğin iş ve işlemleri için Dernek Başkanı Asım ATEŞ ve Proje Koordinatörü Hikmet KIŞMİR isimli şahıslarla diyalog kuruyordum. Dernek Başkanı olan Asım ATEŞ aynı zamanda örgüt adına küçük bölge sorumlusu olarak ta bu derneğin kuruluşundan önce görev yapmıştı.
Bolu Sanayici ve İşadamları Derneği ile ilgili olarak benim dönemime ilişkin fazla bir bilgim bulunmamaktadır. Ancak bu derneğin 17-25 Aralık sürecinden önce yoğun bir şekilde örgüt adına yurtiçi ve yurtdışı olmak üzere projeler kapsamında yapılan geziler, fuar vb etkinlikler adı altında yapılan geziler düzenledikleri, çeşitli konularda konferans ve panel düzenledikleri, örgüt adına sohbet ve toplantı yaptıkları, küçük ve büyük ölçekli derneğe üye olsun yada olmasın esnaflardan öğrencilere yardım adı altında para topladıkları, proje düzenledikleri yönünde bilgim bulunmaktadır.
Bu bilgilere derneğe ait olan evrak ve defterlerin incelenmesi esnasında vakıf oldum, bu kayıtların incelenmesi halinde her türlü bilgiye rahatlıkla ulaşılabilir. Son dönemde derneğin genel sekreterliğini Suat TÜRKOĞLU yapmıştır, Suat TÜRKOĞLU aynı zamanda örgüt adına büyük bölge sorumlusu olarak görev yaptığı için il imamı olan şahsın yanına sık sık ziyarete gelir ve talimatları buradan alırdı.
Bolu Köylerimizi Kalkındırma ve Yaşatma Derneğinin (KÖYÜMDER) muhasebe kayıtlarını biz tutuyorduk. Bildiğim kadarıyla bu dernek Bolu Merkezde ve çevresinde bulunan genelde köylerde olmak üzere sohbet grupları oluşturmak ve yardım toplamak suretiyle örgüt adına faaliyetler yürüten bir dernekti. Bu derneğin iş ve işlemleri için örgüte bir dönem arsa yardımında bulunan Nizamettin BAŞARAN isimli şahıs gelip gidiyordu.
Bolu Eğitim Sevenler Derneğinin örgüt adına öğretmenlerin organize edilmesi, sohbet ve toplantılar yapılması, yardım toplanması amacıyla faaliyetler yürüttüğünü dernek yöneticisi olan Dursun YALÇIN ın bilgi vermesi sonucunda öğrendim. Bu derneğin yürütmüş olduğu projelerden KARDEŞLİK İÇİN EL ELE isimli projeye katıldım. Projeye ne amaçla ve kim tarafından davet edildiğimi şu anda hatırlamıyorum. Bu proje kapsamında Şanlıurfa, Diyarbakır ve Mardin İllerini ziyaret ettik. Bu üç ilde toplamda 1 hafta kaldık. Bu proje kapsamında Valilik, Belediye ve turistik yerlerin ziyaretini gerçekleştirdik. Projede yanlış hatırlamıyorsam 25 kişilik ağırlıklı olarak üniversite öğrencilerinden oluşan bir gruptan oluşuyordu. Bu grupta ayrıca daha sonra İl Proje Etüt Müdürü olarak tanıdığım Gürbüz YAVUZ isimli şahısta bulunuyordu. Proje kapsamında bizlere herhangi bir ödeme yapılmadı, benim gördüğüm yapılan harcamaların bedeli fatura karşılığında ilgili yerlere yapıldığı yönündedir. Mardin İline gittiğimizde konaklama yeri olarak Mardin Merkezde bulunan Öğretmenevini, Diyarbakır da ismini şu anda anımsayamadığım ancak örgüte ait olduğunu bildiğim öğrenci yurdunu, Şanlıurfa da aynı şekilde ismini şu anda anımsayamadığım ancak örgüte ait olduğunu bildiğim öğrenci yurdunu kaldık. Yeme, içme vb. ihtiyaçlarımızın bir kısmını kaldığımız örgüt yurtlarında bir kısmını da dışarıda bulunan lokantalarda karşıladık. Projeye katılan grupta sınıf arkadaşım ve bir dönem ev arkadaşım olan Yasin GÖÇMEN vardı, diğer isimleri ise anımsamıyorum. Projenin bütçesini emin olmamakla birlikte 40.000,00 Türk Lirası veya 50.000,00 Türk Lirası olarak anımsıyorum. Proje sürecinde örgüt adına sohbet, toplantı vb. herhangi bir etkinlik olup olmadığını hatırlamıyorum.
Bolu Gelişim ve İletişim Derneğinin işçilerin örgüt adına organize edilmesine yönelik olarak faaliyetler içerisinde olduğunu, iş ve işlemleri için Mahmut İNCEEL ve Salih CEYHAN isimli şahısların işyerine gelip gittiklerini biliyorum. Bu dernekte sohbet ve toplantılar yapılması, yardım toplanması amacıyla faaliyetler yürütüldüğünü Mahmut İNCEEL ve Salih CEYHAN isimli şahısların bilgi vermesinden dolayı biliyorum. Ancak ben bu derneğin herhangi bir faaliyetine katılmadığım için bu duruma bizzat tanık olmadım.
Bolu Bahar Derneğine ilişkin olarak detaylı bir bilgim bulunmamaktadır ancak söz konusu derneğin örgüt adına bayanların organize edilmesi, sohbet ve toplantılar yapılması ve yardım toplanması amacıyla faaliyet gösterdiğini duydum.
Bolu Detay Mimar Mühendis ve Teknik Elemanlar Derneğine ilişkin olarak söz konusu derneğin örgüt adına mühendislerin organize edilmesi, sohbet ve toplantılar yapılması ve yardım toplanması amacıyla faaliyet gösterdiğini biliyorum. Bu dernekle ilgili olarak iş ve işlemleri Mehmet TOKMAK isimli şahıs üzerinden yürütüyorduk.
Bolu Ümit Emekli Din Görevlileri Derneğine ilişkin olarak söz konusu derneğin örgüt adına din görevlilerinin organize edilmesi, sohbet ve toplantılar yapılması ve yardım toplanması amacıyla faaliyet gösterdiğini biliyorum. Bu dernekle ilgili olarak iş ve işlemleri Süleyman Sami TANRIÖVER isimli şahıs üzerinden yürütüyorduk.
Gökyüzü Gençlik, Spor ve Kültür Kulübü Derneğine ilişkin olarak detaylı bir bilgim bulunmamaktadır ancak söz konusu derneğin örgüt adına bayan öğrencilerin organize edilmesi, sohbet ve toplantılar yapılması ve yardım toplanması amacıyla faaliyet gösterdiğini duydum. Bu dernekle ilgili olarak iş ve işlemleri Hatice Kübra ÖZCENGİZ isimli şahıs üzerinden yürütüyorduk.
İlk açılış ismi Abant Çalışanlar Derneği, sonraki ismi Abant Kültür ve Sanat Derneği olan, son olarak ta tekrardan ismini Abant Çalışanlar Derneği olarak değiştiren dernek ağırlıklı olarak kamu kurumlarındaki memurların organize edilmesi, sohbet ve toplantılar yapılması ve yardım toplanması amacıyla faaliyet gösterdiğini biliyorum. Bu dernekle ilgili olarak iş ve işlemleri Fedai ÖZDEMİR isimli şahıs üzerinden yürütüyorduk.
Küresel Doktorlar Bolu Sağlık Derneğinin (Eski Adı Bolu Deva Derneği) sağlık sektöründe çalışanların organize edilmesi, sohbet ve toplantılar yapılması ve yardım toplanması amacıyla faaliyet gösterdiğini biliyorum. Bu dernekle ilgili olarak iş ve işlemleri Hakan ŞAKAR veya Mustafa YURTTAŞ isimli şahıs üzerinden yürütüyorduk.
Bolu İdarecileri ve Emeklileri Dayanışma Derneğinin idarecilerin organize edilmesi, sohbet ve toplantılar yapılması ve yardım toplanması amacıyla faaliyet gösterdiğini biliyorum. Bu dernekle ilgili olarak iş ve işlemleri Davut ALCI isimli şahıs üzerinden yürütüyorduk' dediği kaydedilmişti.
Ercan Şenyer
Duruşmada savunma yapan İl İmamı firari Cuma Kartal'ın yanında çalışan Ercan Şenyer de iddiaları reddetti. Şenyer, “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum Polat A.Ş'de emeğimle para kazandım. Bunun dışında hiçbir faaliyetten haberdar değilim. Asya termaldeki konaklamayı da patronum Cuma Kartal'ın şoförü olarak gitmem nedeniyle gerçekleştirdim. Örgütsel bir toplantı veya karara iştirak etmedim. Bylock isimli programı kullandığım iddiasını kabul etmiyorum. Böyle bir programı indirip kullanmadım.
Bankasya'daki hesap maaş hesabı olarak açılmıştır. Maaşım dışında mevduat artışı olmamıştır. Zaten böyle bir artışı yapabilecek maddi güce de sahip değilim. Tutulan para ailemden gelen birikimlerdir. Bunun bir talimatla ya da yönlendirmeyle gerçekleşmediği aşikardır. Bu yöndeki iddiayı hiçbir şekilde kabul etmiyorum. Bir terör örgütüne bilerek ve isteyerek üye olmadım, suçsuzum. Beraatime karar verilmesini istiyorum. Talimattan önce 50 bin iken talimattan sonra hesabında 90 bin TL'ye arttığı görülüyor. Sonra da 188 bin TL'ye yükseldiği görülüyor.
Benim banka hesabımda ailevi birikimler bulunmaktadır. 2014 Eylül'de fındık bahçesinden toplanan mahsulden alınan urun bedelleri yatırıldı. Hesap 90 bin TL'ye ulaştı. Daha sonra birikimleri bankaya aktarmam üzerine 2015 yılında hesap bakiyem 188 TL'ye kadar ulaştı. Fakat bankaya destek olunması yönünde emir veya talimat almadım. Bu yöndeki iddiaları kabul etmiyorum.
Adnan Daylan ile 34, Cuma Kartal ile 61 kez, Suat Türkoğlu ile 55 kez görüşme var. Hatlar benim adıma kayıtlıdır. Cuma Kartal, Adnan Daylan, Hayrullah Deniz ve Suat Türkoğlu ve Yusuf Ataoğlu şirket çalışanlarıdır. Görüşmelerimiz şirket iş ve işlemleri için yapılmıştır.
Murat Özkan, Serkan Çakır ve Arif Duran'la çıkan görüşmeler için söyleyebileceğim şahısları tanımam. İletişimlerin niçin yapıldığını şu an hatırlamıyorum. Üzerindeki iki hat üzerinde bylock tespiti yapıldı. Ben bylock kullanmadım. Bu tespitin ne şekilde yapıldığını bilmiyorum. Çizmeci Otel'de çalıştım. Otel kapanınca şirket merkezine alındım. Ahmet Polat Önel ben merkeze geçtiğimde oradan ayrılmıştı. Cuma Kartal'la birlikte çalıştık.
İDDİANAME
Bolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 120 sayfalık iddianamede, firari sanıklar Adnan Daylan, Cuma Kartal, Suat Türkoğlu, Mustafa Çaka, Ahmet Çelebi ile tutuklu sanıklar Şevket Kahraman, Ali Osman Çelik ve Emin Sinoplu hakkında 'silahlı terör örgütü yöneticiliği' suçundan 15 yıldan 22 yıl altışar aya kadar hapis cezası isteniyor.
İddianamede ayrıca 21'i firari, 61'i tutuklu ve 55'si tutuksuz 137 sanık hakkında 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 7 yıl 6 aydan on beşer yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
Paralel yapı-13 Mayıs (2017) 'Bolu Yapılanması 145 sanık' davası
(08 Temmuz 2017, 14:47)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: