İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nın ıslak imzalı aslı ile belgenin nasıl hazırlandığına yönelik iddiaları içeren ihbar mektubunu gönderen meçhul kişi ile tanıklık yapmaya çağırmak için nasıl temasa geçebileceğinin yollarını arıyor. Bu çerçevede savcıların kamuoyu önünde, ´herkesin hukuka yardımcı olmasını isteyerek´ genel bir ´çağrı ilanı´nda bulunmaları da üzerinde düşünülen formüller arasında. İstanbul Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, ´Bu ismi biz biliyoruz da açıklamıyor değiliz. Bizim tarafımızdan da bilinmiyor´ dedi. Savcılık, kişinin resmen başvuruda bulunmasını sağlayacak yolları arıyor.
Belgeyi gönderen ihbarcı subaya açık çağrı hazırlığı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nın ıslak imzalı aslı ile belgenin nasıl hazırlandığına yönelik iddiaları içeren ihbar mektubunu gönderen meçhul kişi ile tanıklık yapmaya çağırmak için nasıl temasa geçebileceğinin yollarını arıyor. Bu çerçevede savcıların kamuoyu önünde, ´herkesin hukuka yardımcı olmasını isteyerek´ genel bir ´çağrı ilanı´nda bulunmaları da üzerinde düşünülen formüller arasında. İstanbul Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, ´Bu ismi biz biliyoruz da açıklamıyor değiliz. Bizim tarafımızdan da bilinmiyor´ dedi. Savcılık, kişinin resmen başvuruda bulunmasını sağlayacak yolları arıyor.
İstanbul Başsavcılığı, ihbar mektubunu yazan meçhul subaya ulaşmak için herkesin hukuka yardımcı olmasını isteyerek ilanen çağrı yapabilecek. İstanbul Başsavcılığı, İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nın ıslak imzalı aslı ile belgenin nasıl hazırlandığına yönelik iddiaları içeren ihbar mektubunu gönderen meçhul kişi ile nasıl temasa geçebileceğinin yollarını arıyor. Bu çerçevede savcıların kamuoyu önünde, herkesin hukuka yardımcı olmasını isteyerek genel bir çağrı ilanında bulunmaları da üzerinde düşünülen formüller arasında. İstanbul Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, Bu ismi biz biliyoruz da açıklamıyor değiliz. Bizim tarafımızdan da bilinmiyor dedi. Savcılık, kişinin resmen başvuruda bulunmasını sağlayacak yolları arıyor. SABAH´a ulaşan bilgilere göre meçhul subaya ulaşmak için yöntem arayışı çerçevesinde ilk değerlendirmede, gayrı resmi de olsa ihbar mektubunu gönderen kişiye ilanen çağrıda bulunulmasının yasalara aykırı olmayacağı görüşü belirginleşti. Savcılık kaynaklarının bunu, Her kurum ve kişinin hukuka yardımcı olması gerektiği, bu konuda yasal yol ve düzenlemeler bulunduğu gibi genel bir çağrıyla da yapabileceği konuşuluyor. Başsavcılık bu yöntemi uygularsa ihbar mektubunu gönderen kişiye, gizli tanıklık hakkının bulunduğu nu da üstü kapalı olarak hatırlatmış olacak. İstanbul Başsavcılığı´nın kendilerine posta yoluyla geldiğini açıkladığı imzasız ihbar mektubunun sonunda, Sayın Savcım, tanık olarak çağırmanız durumunda da gelmeye hazırım ifadesi bulunuyordu. Mektuptaki bu ifade nedeniyle kamuoyunda, ihbarda bulunan kişinin aslında savcılıkça bilindiği ancak açıklanmadığı kanaati oluşmuştu.
İhbar inandırıcı
İstanbul Başsavcılığı, ihbar mektubunda, isim, adres veya imza olmamasına rağmen Genelkurmay´a yazı yazarak, Albay Dursun Çiçek ve 5 askerin sorgulanmaları için işlem başlattı. Çolakkadı, bunu şöyle açıkladı: Bazı belgeler vardır, alelade hazırlandığı içeriğinden bellidir. Bazen polis ihbar hattına bir telefon ihbarı gelir. Kişi ismini söylemez ama iddianın temeli vardır. Bunlar nasıl dikkate alınıyorsa gelen bu mektubu da aynı şekilde değerlendirdik. Adli Tıp Kurumu da imzanın Çiçek´in el ürünü olduğu tespiti yaptı. (Sabah)
İhbarcı subay gizli tanık olmayı istemez
02 Kasım 2009: Adem Yavuz Arslan, Bugün: ?Savcılara gönderdiği belgelerle gündemi alt üst eden meçhul subay gizemini koruyor. Her ne kadar ihbar mektubunda ´tanık olarak çağırmanız durumunda gelmeye hazırım´ dese de ´yok canım böyle bir belge olamaz. Zaten TSK da ömrü hayatında hiç bu tip belgeler hazırlamamıştır´ diyenler ´böyle bir subay yok. Mutlaka emniyet, askeri izleyip imzasız bir mektup yazmıştır´ demeye devam ediyorlar. Oysa mektubu alıcı gözle inceleyenler şunda hemfikir: Bu kişi her kimse içeride ve her şeye hakim. Hatta denebilir ki; imha edildiği söylenen 40 çuval evrak konusunda da fikir sahibi. Hem İrtica Eylem Belgesi´ne hem de gün yüzüne çıkmamış çok sayıda dosyaya ya ulaşma imkanına sahip ya da zaten içinde olduğu için biliyor. Yani meçhul subay her kimse gündemi belirlemeye devam edecek. Ankara kulislerinde konuşulanlara göre karargahta hummalı bir çalışma var ihbarcı subayı bulabilmek için. Bulurlar mı? Kuvvetle muhtemel. Ama bu kadar çok şey bilen bir subay da ´kolay lokma´ olmayacaktır.
Peki ´çok şey bilen´ bu subay kim ve ifade vermeye gelecek mi? Kim olduğunun aslında çok bir önemi yok. Çünkü suç delili bütün ıslaklığıyla elde. Yaşanan gelişmeler de mektupta anlatılanları doğruluyor. Son olarak savcılığın Genelkurmay´dan istediği giriş çıkış ve kamera kayıtlarının ´güvenlik gerekçesiyle´ verilmemesi de önemli bir nokta. İhbarcı subayın kimliğine takılıp kalmanın da çok bir anlamı yok aslında. Çünkü olay şuna benziyor: Yerde bir ceset var. Kanı henüz kurumamış. Polis katil zanlısını elinde kanlı bıçakla yakalamış. Üstelik hem zanlının daha önce de benzeri suçlardan kaydı var. Ve dahası görgü şahitleri var. Bu noktada 155´i arayıp cinayeti ihbar edenin kimliğinin çok bir önemi olmasa gerek. Israrla ´ifade vermeye gelsin´ denirse de ´gizli tanık´ olmayacağı muhakkak. Gelirse açık kimliği ile ya da başka bir yöntemle ifade verecektir. Çünkü adı gizli, kendisi açık olan ´gizli tanıklık´ müessesesi kurulduğu günden bu yana o kadar çok hata yaptı ki.
Hiç kimsenin bu saatten sonra gizli tanık olmayı isteyeceğini sanmıyorum. Biraz açarsak... Gizli tanıklık yasası Ocak 2008´de yürürlüğe girdi. 1 Temmuz 2008´de de İçişleri Bakanlığı bünyesinde tanık koruma kurulu oluşturuldu. Gizli tanıklık müessesinde belirleyici olan 11 kişilik kurul. Bu kurulda on beş yıllık birikime sahip üç hakim var. Bunlardan ikisini HSYK atıyor. Özellikle Kent Otel toplantıları ve geçtiğimiz yaz yaşanan kararname krizinden sonra HSYK´nın belirleyeceği isimler şüpheyle karşılanmaya başladı bunu da hatırlatmak şart. MSB bir askeri hakim, Jandarma Genel Komutanlığı bir, Sahil Güvenlik Komutanlığı´ndan bir, İçişleri´nden bir, Emniyet´ten iki ve Gümrük Müsteşarlığı´ndan birer üye atanıyor. Bu kurul gizli tanıklarla ilgili her türlü bilgiye sahip. Buraya kadar her şey normal. Anormal olan iki yıldır uygulamada olan kanun kapsamındaki tüm gizli tanıkların artık aleni olması. Ergenekon sürecinde gördük ki tüm gizli tanıklar ya savcıların dikkatsizliği ile ya da sanıklar tarafından deşifre edildi. Mesela Galip 1 ve Kıskaç daha başta deşifre oldu. Veli Küçük duruşmada ´gizli tanık 17´yi deşifre etti. Cemal Temizöz davasının gizli tanıkları hem deşifre oldu hem de cezaevinde tehdit edildi. Örnekleri uzatmak mümkün. Özeti de şu: Mevcut yapı da gizli tanıklar gerçekten gizli kalamıyor. Bu yüzden cuntayı ihbar eden subay her kimse mutlaka bu açığı da görüyor. Yani gizli tanık olarak ifade vermeye gelmeyecektir.
Peki kimliği hep meçhul mu kalır? Açıkçası ihbar mektubu yazma cesaretini gösteren subay başka şeyler de yapabilir. Ama geçmişte yaşanan kötü örnekler cesaretini kıracaktır. Malum olduğu üzere binbaşı Samet Kuşçu, Menderes´i devirmeyi planlayan 9 subaylık cuntayı ihbar etmişti. 9 subay sorgulandı, mahkemeye çıktı. Yargı subayları beraat ettirirken Kuşçu´yu orduya hakaretten mahkum etti. Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar ´üzerine gidilmeli´ demişti. Fakat Menderes ´konu ordunun iç işidir, kendi içlerinde halletsinler´ dedi. Takip etmedi. İki yıl sonra 27 Mayıs darbesi oldu. İçlerinde de bu 9 subay vardı. Yakın tarihte benzer bir hadise de 28 Şubat´ta oldu. Fakat yine darbe belgesini hazırlayanlar değil dışarıya çıkartanlar yargılandı. Bütün bunlara rağmen ihbarcı subay ifade verir mi? Cevabını sadece kendisi biliyor.? ( Adem Yavuz Arslan, Bugün)
(30 Ekim 2009, 15:20), son güncel.: (02 Kasım 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ manşetlerimiz
Flaş!!! Subaydan andıç ihbar mektubu
Ergenekon ve benzer davaları tanıkları deşifre ve tehdit ederek etkisiz bırakma gayretleri