Darbe girişimine ilişkin eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem'in de arasında bulunduğu 28 kişi hakkında açılan davaya Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edildi.
24.06.2017 13:08 Darbe girişimine ilişkin eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem'in de arasında bulunduğu 28 kişi hakkında açılan davaya Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edildi.
20.06.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Sahil Güvenlik Komutan Vekili Tuğamiral Bülent Olcay, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Sahil Güvenlik Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada tanık olarak ifade verdi.
Darbe girişimine ilişkin eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem'in de arasında bulunduğu 28 kişi hakkında açılan davaya Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediliyor. Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen davada mahkeme, sanık savunmalarının ardından tanıkları dinlemeye başladı.
Tanık Sahil Güvenlik Komutan Vekili Tuğamiral Olcay, 15 Temmuz günü yaşadıklarını anlattı. O dönemde albay rütbesinde bulunduğunu ve Kurmay Başkanı olduğunu anlatan Olcay, sabah mesaiye saat 07.30-08.00 gibi başladığını söyledi.
Dönemin Sahil Güvenlik Komutanı Hakan Üstem'in telefonla diş tedavisi nedeniyle mesaiye gelemeyeceğini, sabah brifingini alması emri verdiğini dile getiren Olcay, Üstem'in de saat 10.00 civarında karargaha geldiğini belirtti.
Olcay, komutanının odasına gidip diş tedavisinin nasıl geçtiğini sorduğunu, onun da sıkıntı olmadığını söylediğini, biraz sohbet sonrası, odadan çıkmasının hemen ardından onun da çıktığını ifade ederek, 'Komutanım bir yere mi gidiyorsunuz?' diye sorduğunda Üstem'in, 'Diş ağrı yaptı. GATA'ya gidip baktıracağım.' cevabını verip karargahtan ayrıldığını bildirdi.
'Bilgim olmadan uçmuş'
Akşam saat 18.00 gibi harekat brifinginin arz edildiğini, uçuşu olmamasına rağmen '553 kuyruk numaralı uçağın indiğinin' bildirildiğini anlatan Olcay, bu uçağın bilgisi haricinde İzmir'den kalkarak Ankara'ya geldiğini, sonra İstanbul'a, sonra da Kocaeli'deki Cengiz Topel Havalimanı'na ulaştığını dile getirdi.
Olcay, uçağın pilotu, aynı zamanda arkadaşı da olan Bülent Özbaşaran'ı aradığını, bunun ne uçuşu olduğunu sorduğunu belirterek, Özbaşaran'ın da Hakan Üstem 'kalk' dediği için kalktığını, 'in' dediği için de indiğini söylediğini aktardı.
'O bana 'görev ne' dedi. Ben de ona sordum 'görev ne' diye.' ifadesini kullanan Olcay, gizli bir uçuş olduğu için bir uyuşturucu operasyonu hazırlığı yapıldığını düşündüğünü söyledi. Olcay, Hakan Üstem'in odasına giderek 'Komutanım bir uyuşturucu operasyonu mu yapıyoruz?' diye sorduğunu, onun da 'Öyle bir şey yok. Nereden çıkardın?' dediğini, uçuşun eğitim uçuşu olabileceğini ve pilotların eğitim uçuşu yaptığını söyleyip konuyu değiştirdiğini ifade etti.
Daha sonra Hakan Üstem'in saatine bakıp 'Bugün 15 Temmuz Cuma, yoruluyoruz, eve erken gidelim.' dediğini, kendisinin de onu uğurlamak için kalktığını ve dışarıda tokalaştıklarını belirten Olcay, o gün bilgisi dahilinde olmayan uçuşun dışında başka bir anormallik olmadığını bildirdi.
Kendisinin de saat 19.00 gibi eve gittiğini, saat 20.00 civarında harekat merkezinden arandığını, Genelkurmay Başkanlığından arayan albay rütbeli birinin, tüm Türkiye'de uçuşların yasaklandığını, havada olanların da yere inmesi gerektiğini emrettiğinin söylendiğini anlatan Olcay, havada uçakları olmadığı için 'tamam' diyerek telefonu kapattığını belirtti.
Arama kurtarma görevleri olduğu için böyle bir durumda ne yapmak gerektiğini düşündüğünü ve harekat merkezini arayıp Genelkurmay Başkanlığından arayan albaya bunu sormalarını istediğini bildiren Olcay, uçağın kuyruk numarası, pilot kimliği, rotası gibi bilgilerin verilerek değerlendirileceği cevabını aldığını ifade etti.
'Sen evde otur, ben gidiyorum'
Olcay, Hakan Üstem'i arayıp durumu rapor ettiğini, kendisinin de bilgisi olmadığını belirttiğini dile getirerek, bir süre sonra harekat merkezinden tekrar arandığını ve 553 kuyruk numaralı uçağın kaldırıldığının bilgisinin verildiğini, 'Nasıl oluyor? Yasak kalktı mı?' diye sorduğunda ise kalkmadığının ancak Genelkurmay Başkanlığı arandığında telefona çıkan bir binbaşının kalkış izni verdiğinin kendisine iletildiğini kaydetti.
Kendisine bilgi verilmediği için harekat başkanını aradığını belirten Olcay, onun da kibar bir şekilde 'Başkanım yoruluyorsunuz, sizi rahatsız etmek istemedim. O yüzden sizi aramadım. Kaldırdık.' dediğini ve telefonu yüzüne kapattığını ifade etti.
Olcay, Hakan Üstem'i aradığını, harekat başkanının kendisinden izinsiz uçak kaldırdığını ilettiğini, Üstem'in de sıkıntı olmadığını, kendisinin harekat başkanı ile konuşacağını söylediğini bildirdi.
Bu sırada eşinin, kayınvalidesiyle konuştuğunu, ağladığını söylediğini dile getiren Olcay, televizyonu açtığında Boğaz Köprüsü'nün bir tarafının askerlerce kapatıldığını gördüğünü, ayrıca daha öncesinde yasağa rağmen uçakların da uçtuğunu belirtti.
Olcay, bir tuhaflık olduğunu hissettiğini ama anlamlandıramadığını belirterek, tekrar Hakan Üstem'i aradığını, yaşananlardan bir bilgisi olup olmadığını sorduğunu anlattı.
Üstem'in ise karargaha doğru gittiğini, henüz bilgisi olmadığını ama olunca bilgi vereceğini söylediğini ifade eden Olcay, 'Komutanım karargaha gideyim mi?' dediğini, ancak 'Hayır. Sen evde otur, ben gidiyorum.' cevabını aldığını söyledi.
'Bunun dışındasın'
Bülent Olcay, Hakan Üstem ile telefon konuşmalarının sayısının arttığını dile getirerek, şöyle konuştu:
'En son aradığımda kendisini, sakin bir ses tonuyla bana, çok net hatırlıyorum 'Bülent, Türk Silahlı Kuvvetleri ülke yönetimine el koydu. Sen bunun dışındasın, evinde otur.' dedi. 'Beni görevden mi alıyorsunuz komutanım.' dedim. 'Sen onu nasıl yorumlarsan.' dedi. Bir hamaset konuşması yaptım, ülkemi sevdiğimden bahsettim, yazık olduğundan, yanlış olduğundan, kendisi de 'Biz de ülkemizi seviyoruz.' dedi. Telefonları kapattık. Tansiyonum yükseldi.'
Hakan Üstem'in o dönem izne çıkacağını ve yerine vekaleten Albay Oğuz Kaan Yavuz'un vekalet edeceğini hatırladığını belirten Olcay, bunun üzerine Oğuz Kaan Yavuz'u aradığını, onun da Üstem ile konuştuğunu ifade edip kendisine 'Sen, Bülent Olcay ve Zeki Bodur' bu organizasyonun dışındasınız diye bir ifade kullandığını bildirdi.
Olcay, Oğuz Kaan Yavuz ile daha sonra telefonla görüşmeye devam ettiğini belirterek, bu görüşmelerde evde oturmanın en emniyetli hal tarzı olacağını kararlaştırdıklarını ifade etti.
Bir meslektaşının da evine geldiğini ve geceyi onlarla geçirdiğini anlatan Olcay, 'Sabahleyin geç saatlerde, 10 olabilir, bakanlıktan beni bakan özel kalem müdürü aradı. Adresimi sordular. Daha sonra genel sekreter ve bakan aradı. Hakan Üstem'in görevden alındığını, benim vekil olarak görevlendirildiğimi belirttiler. Eve araç gönderdiler, yazıyla birlikte. Derhal Merasim Sokağa gelip komutanlığı teslim almamı ve suçluları adalete teslim etmemi emrettiler.' diye konuştu.
Olcay, evindeki misafiri olan meslektaşı Berker Emre Tok ve ardından araçla aldıkları Albay Oğuz Kaan Yavuz ile Sahil Güvenlik Komutanlığına gittiklerini, ancak yoldayken Deniz Kuvvetleri Komutanlığından Macit Aslan'ın aradığını, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu ile de görüşüp önce Deniz Kuvvetleri Karargahındaki gözaltı işlemlerine şahitlik ettiğini bildirdi.
Bu sırada, bitişikteki kod farkı olan Sahil Güvenlik Komutanlığı tellerinin arkasındaki bir grup askere teslim olmalarını emrettiğini, ancak sırtlarını döndüklerini anlatan Olcay, Hakan Üstem'in de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafına geçip gözaltına alındığını gördüğünü söyledi.
Bülent Olcay, bu sırada Hakan Üstem'in Sahil Güvenlik Komutanlığındaki askerlere 'Ben teslim oldum, sizler de 15 dakika sonra teslim olunuz.' dediğini duyduğunu bildirdi. Olcay, 'Bu cümleden sonra 'Burhan' (emir subayı Burhan Gülnar) dedi, Burhan geldi. 'Hepsini imha et, sonra sen de teslim ol' dedi. Ben de Burhan'a 'Sakın yapma, büyük suç işlersin, hiçbir şeyi imha etme, teslim ol' emrini verdim. Saatler sonra cep telefonu, laptop, kırılmış malzemeleri bulup savcılığa teslim ettik.' diye konuştu.
Daha sonra Sahil Güvenlik Komutanlığındaki askerlerin de teslim olmaya başladığını, kendisinin de Deniz Kuvvetleri Komutanlığında seslenmesine rağmen sırtlarını dönen askerlerin gözaltına alınmasını sağladığını bildirdi.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafındayken Sezgin Şakrucu'nun aradığını 'Komutanım ben bunlardan değilim. Çıkmak istiyorum, çıkamıyorum. Şu kadar kişiyiz…' dediğini anlatan Olcay, kendisinin de delil olabilecek her şeyi emanete almalarını emrettiğini ifade etti.
Olcay, gözüyle görüp emrini dinlemeyenlerin Merkez Komutanlığı ekiplerince gözaltına alınmasını sağladığını, ayrıca kamera kayıtlarının incelenerek 5-6 kişilik bir grubun da gözaltına alınmasının istenildiğini bildirdi.
Kamera kayıtlarının da imha edilemediğini ifade eden Olcay, çünkü bu görüntüleri almak isteyen, sanık olan bir binbaşıya, kayıtta görevli personelin 'çekim yapılmadı' demesinden kaynaklandığını söyledi.
'Kanunsuz emre uyulmamalı'
Tanık olarak verdiği ifadenin ardından mahkeme başkanı, avukat ve sanıkların sorularını yanıtlayan Olcay, avukat Tülay Çelikyürek'in sorusu üzerine, suç tarihinde Sezgin Şakrucu'nun telefonla aradığını, kendisiyle bir grubun darbecilerle birlikte olmadığını, çıkmak istediklerini ancak silahlı askerler nedeniyle dışarı çıkamadıklarını söylediğini anlattı. Bu grupta kimlerin bulunduğunun sorulması üzerine Olcay, grupta kimlerin bulunduğunun kendisine isim isim iletilmediğini, 10'un üzerinde bir rakam söylendiğini dile getirdi.
Samet Sorkulu'nun avukatı Hacı Ağca, müvekkilinin tanık Bülent Olcay'ın talimatıyla gözaltına alındığını belirterek, 'Uzaktan derhal silah bırakarak teslim olmalarını istediğinizi, müvekkilimin emrinizi dinlemediği için daha sonra gözaltına alınmasını istediğinizi söylediniz. Emrinizin anlaşılmama ihtimali var mıdır?' sorusu üzerine tanık, 'Her türlü ihtimal olabilir ama beni gördü, sırtını döndü.' dedi.
Avukatın, 'Askerin sırtını dönmesi emre itaatsizlik midir, darbe suçu mudur?' sorusu üzerine mahkeme başkanı Oğuz Dik, tanıktan bu soruyu yanıtlamamasını istedi. Olcay, 'Silahı ve üzerinde hücum yeleği olan bir kişiden bahsediyoruz.' diye konuştu. Bülent Olcay, o gün gözaltına alınanların, Hakan Üstem'in 'Ben teslim oldum, siz de 15 dakika sonra teslim olun' talimatıyla kendi hür iradeleriyle teslim olduklarını, kendisinin sadece emrini dinlemeyen 2 veya 3 kişi hakkında talimat verdiğini bildirdi.
Hakan Üstem'in avukatı Çağatay Kayıran'ın, tanığın mahkemeyi yönlendirmek istediği yönündeki değerlendirmesi üzerine mahkeme başkanı Dik, avukata, 'Böyle bir usul yok. Soru sorabilirsiniz. Yorum yapamazsınız. Soracaksanız sorun.' dedi. Kaç kişinin gözaltına alınması talimatını verdiği sorulan Olcay, 2 veya 3 kişi hakkında bu talimatı verdiğini söyledi. Olcay, vekaleten Sahil Güvenlik Komutanlığına atanmasından sonra Hakan Üstem ile hiç görüşmediklerini, Üstem'i teslim olduktan sonra nezarethanede elleri kelepçeli gördüğünü, göz göze geldiklerini, ancak konuşmadıklarını söyledi.
Olcay, 'Sahil Güvenlik Komutanlığında darbe anlamında ne yapılmış?' sorusuna karşılık, 'Sahil Güvenlik Komutanlığı ana karargahtan verilen emirler nedeniyle seyre kalkmış gemiler var. Bunların komutanı tutuklu. Devam eden Sahil Güvenlik davaları var. Ankara'dan alınan emirler nedeniyle bunlar yargılanıyorlar.' dedi.
Olcay, soru üzerine, 15 Temmuz'dan önce sanıklar hakkında FETÖ mensubu olduklarına dair kendilerine herhangi bir bilgi gelmediğini söyledi. Bülent Olcay, 'Sana emir verilse gelmez miydin?' sorusuna, 'Evet gelirdim. Ancak darbeyi öğrendikten sonra da gereğini yapardım. Ayrıca bana gelme denildi, fakat birçok kişi benden 2 saat önce birliğe çağrıldı.' dedi. Olcay, komutanların emriyle kışlaya gelmiş olsalar bile askerin, darbeyi öğrendikten sonra kanunsuz hiçbir emre uymamaları gerektiğini dile getirdi.
Sanık Hakan Üstem'in 15 Temmuz günü programda olmamasına rağmen uçan Sahil Güvenlik Komutanlığı uçağına ilişkin sorusu üzerine Olcay, 'Bu uçuşun Ankara ayağının planlı olmadığını kesin olarak öğrendim. İstanbul ayağı ise kurtarılacak kişinin yerini işaretlemede kullanılan smoke alma göreviyle birleştirilmiş.' şeklinde konuştu.
Hakan Üstem'in, tanığa, 'TSK yönetime el koydu. Sen bunun dışındasın. Evinde otur' demediğini öne sürüp, 'Ben karargahta birinci şahsım, o da ikinci şahıs. İkinci şahsı astsubay yönetir gibi yönetemezsiniz. 'Gideyim mi?' dediğinde 'Gitme' deseydim o zaman suçlu olurdum.' diye konuşması üzerine Olcay, 'Bu yorum. Bu konuda değerlendirme yapamam.' ifadesine yer verdi.
Sanık Süleyman Yarayan'ın 'Bana yapılanların hesabını soracağım demediniz mi?' sorusuna karşılık Olcay, 'Bu bir iftiradır. Ben kimseyi tehdit etmedim.' dedi.
Sanık Samet Sorkulu'nun, 'Bana 'Sen Türk subayı mısın? Ben sana emir veriyorum, duymuyor musun?' dediniz. Ben 'Duymuyorum komutanım' dedim. Siz benim üzerime yürüdünüz. Bunu hatırlıyor musunuz?' sorusuna Olcay, 'Niye emrimi dinlemiyorsun? dediğimde arkasına döndü ve başını yukarı çevirdi.' ifadesini kullandı.
21.06.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesindeki salonda görülen duruşmada, tanık beyanlarının alınmasının tamamlanmasının ardından Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, önceki duruşmalarda alınan ara karar gereği dava dosyasına gelen evrakı okudu.
Sanık ve avukatlarının talepleri ile duruşma savcısının mütalaasını alan mahkeme daha sonra ara kararını açıkladı.
Buna göre, 'sanıklara isnat edilen suçun vasfı ve mahiyeti' 'delillerin tam olarak toplanmamış olması' ve 'adli kontrol şartlarının bu aşamada yetersiz kalacağı' gerekçesiyle sanıkların tahliye talepleri reddedilerek, tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.
Sanıkların mal varlıkları üzerindeki tedbirin kaldırılması talebini de reddeden mahkeme, örgütün kriptolu haberleşme programı 'ByLock'u kullandıkları belirlenen sanıkların yazım içerikleri, HTS kayıtları ve cep telefonun internet trafiğiyle ilgili bilgilerin Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan (BTK) istenmesine hükmetti.
Mahkeme duruşmayı 28 Eylül'e erteledi.
İDDİANAME
Sanık er Anıl Ceylan dışındaki sanıklar için 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' ve 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs', 'cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Sanık Hakan Üstem ve Süleyman Yarayan'ın 'silahlı terör örgütü yönetmek' suçundan 22,5 yıla kadar hapsinin istendiği iddianamede, diğer sanıkların ise 'silahlı terör örgütü üyesi olmak' suçundan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.
İddianamede ayrıca sanık Yarayan hakkında, kendisini teslim almaya gelen Merkez Komutanlığı görevlilerini havaya ateş açıp ölümle tehdit ettiği iddiasıyla 9 aydan 4,5 yıla kadar hapis isteniyor.
Üstem'in isteği üzerine sanık Burhan Gülnar'ın, er Ceylan'a, darbe teşebbüsünün delili niteliğindeki Üstem'e ait not defterinin imhası emrini verdiği belirtilen iddianamede, bu sanıkların 9 aydan 7,5 yıla kadar cezalandırılmaları talep ediliyor.
Sanık Üstem'in, terör örgütü FETÖ/PDY mensuplarının gizlilik içinde görüşmelerini sağlayan 'ByLock' programını kullandığının belirlendiği aktarılan iddianamede, sanığın banka hesabından 'Research Electronics' isimli firmaya yüklü miktarda para gönderdiği öne sürülüyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-26 Ocak (2017) 'Ankara Sahil Güvenlik Darbe Yapılanması 29 sanık' davası
(24 Haziran 2017, 13:01)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: