Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) Adli Tıp Kurumu yapılanmasına yönelik 37'si tutuklu, 2'si firari 52 sanık hakkında 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davaya başlandı.
17.06.2017 17:48 Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) Adli Tıp Kurumu yapılanmasına yönelik 37'si tutuklu, 2'si firari 52 sanık hakkında 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davaya başlandı.
12.06.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan ilk duruşmaya, 37 tutuklu sanık ile 9 tutuksuz sanık ve tarafların avukatları hazır bulundu. Duruşmaya firari 2 sanık ile tutuksuz 4 sanık ise gelmedi.
Duruşma, sanıkların yoklama ve kimlik tespiti işlemleri ile başladı. Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, iddianamenin okunmayacağını belirterek, sanıklarla ilgili suçlamalara ilişkin genel bir değerlendirme yaptı. Başkan Dağ, sanıkların tek tek kürsüye çağrıldığında iddianamedeki suçlamaların ayrıntılı olarak sorulacağını söyledi.
Bu uyarıların ardından duruşma tutuksuz sanıkların savunmasının alınmasıyla başladı.
Tutuksuz sanık Hasan Bayram, 2010 yılında kurumda memur olarak işe başladığını yaklaşık 2 yıl sonra açılan kurum içi sınav ile fizik ihtisas dairesinde fizikçi olarak görev yaptığını söyledi. Örgüt ile bir bağlantısının olmadığını iddia eden sanık Bayram, evinde bulunan 1 doların eskiden cüzdanında kaldığını belirterek, 'Olayın aslı evime çok önceleri hırsız girmişti. Yaklaşık 120 avro ve 60 dolarım çalınmıştı. Hırsız bu 1 doları bırakmış almamış.' iddiasına bulundu.
Soruşturma sırasında Bank Asya'da hesabının olup olmadığına ilişkin detaylı bir ifade veremediğini öne süren sanık Bayram, ablasına eski bir tarihte borç verdiğini, söz konusu bu para ile kendi parasını Bank Asya'ya yatırdığını daha sonra da araba almak için geri çektiğini anlattı. Hakkındaki aleyhine ifade veren tanıkları tanımadığını öne süren Bayram, Dursun Çiçek'in ıslak imza olayı sırasında henüz göreve başlamadığını bu nedenle bu konuyla ilgili bir bilgisinin de olmadığını, konuyla ilgili iddiaların da gerçek olmadığını söyledi.
-'Hırsız 1 doları bırakmış'
Sanık Bayram, 17/25 Aralık'tan sonra örgüt propagandası yaptığı iddialarının asılsız olduğunu savunarak, hakkındaki tüm suçlamaları kabul etmedi.
Mahkeme Başkanı Dağ, 'Evine hırsız girdiğini söyledin. Şikayetçi oldun mu? Hırsız sadece 1 doları mı bırakmış' sorusuna sanık Bayram, 'Hayır şikayetçi olmadım. Evet sadece 1 doları bırakmış.' cevabını verdi.
Üye hakimin 'Kamuoyunda katalog evliliği diye bilinen bir evlilik yapıp yapmadığını' sorması üzerine sanık Bayram, 'Öyle bir şey yok. Bunu kim nasıl biliyor da söylüyor anlamıyorum. Ayrıca eşim öğretmen şu anda göreve devam ediyor.' dedi.
Tutuksuz sanık Muhammet Nabi Kantarcı da, 2007 yılında Adli Tıp Kurumu'na girdiğini, daha sonra Van'a gönderildiğini belirterek, Dursun Çiçek ve Ergenekon ile ilgili işler bittikten sonra kurumdaki uzman kadronun Ergenekoncu oldukları gerekçesiyle tasfiye edildiğini savundu. Sanık Kantarcı, kurumda uzman kadronun azalması üzerine Van'dan İstanbul'a geri getirtildiğini belirterek, 'Fizik İhtisas Dairesi'nde raportör olarak çalıştım. Sonra da uzman oldum. 17-25 Aralık'tan 5 gün sonra 2. İhtisas Kurulu'na sürgün edildim. Burası sürgün yeri, buraya gelen dosyalar en zor, en kapsamlı dosyalardır. Burada olmamın nedeni iki tanıktır. Beni ihbar eden kişinin de FETÖ'cü olduğunu düşünüyorum.' dedi.
Sanık Kantarcı, 'Islak imzada kumpas davasında tutuklu yargılanan eski Fizik İhtisas Dairesi Başkanı Eyüp Kandemir'in odasına, 17-25 Aralık'tan sonra gelmeyen yoktu.' demesi üzerine Mahkeme Başkanı Dağ'ın, 'Adli Tıp Kurumu'nda kimler FETÖ'cü?' sorusuna, 'Net bir şekilde şunu söyleyebilirim. Islak imza ekibinin sağında solunda kim varsa onlardan olduğunu düşünüyorum. Zaten yapı kendisini gizleyen bir yapı. Devlet sırrı niteliğinde şeyler var, bunları burada kesinlikle söyleyemem.' yanıtı verdi.
Kantarcı, Bank Asya'da hesabının bulunmasına ilişkin soruyu da, 'Ben milliyetçi bir insanım. Bütün medya Bank Asya'yı batırmak istendiğini yazıyordu. Bankaya karşı bir linç girişiminin olduğu söyleniyordu, ben de yatırdım. Yüklü dediğiniz miktar 10 bin TL'dir. O zaman zaten terörle ilgisi yoktu. Şimdi pişmanım.' diye yanıtladı.
'Hrant Dink ve İlhan Varank'ın otopsisini yaptım'
Hakkında yakalama emri çıkarılan ve bugüne kadar yakalanmadığı için firari konumda bulunan sanıklardan eski adli tıp uzmanı Ahmet Selçuk Gürler de duruşmaya katıldı.
Duruşmada savunmasını yapan Gürler, öz geçmişiyle ilgili kısa bir bilgi verdi. Adli Tıp'ta çalıştığı dönemlerde Hrant Dink'in otopsisini yaptığını ve son olarak da 15 Temmuz darbe girişiminde darbecilerin ateşiyle şehit olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başdanışmanlarından Mustafa Varank'ın ağabeyi İlhan Varank'ın otopsisini yaptığını belirten Gürler, bu son görevinden sonra açığa alındığını dile getirdi.
FETÖ ile bir ilgisinin olmadığını savunan Gürler, üzerine ifade veren diğer adli tıp uzmanlarını tanımadığını, Bank Asya'da, arkadaşının eşi olan kişinin prim almasını sağlama amacıyla Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) hesabı açtığını ileri sürdü.
Savunmasının ardından mahkeme heyeti başkanı Abdurrahman Orkun Dağ'ın sorularını yanıtlayan Gürler, 'Silahlı saldırı sonucu öldürülen Hrant Dink'in otopsisine girip girmediği' yönündeki soruya karşılık, 'bu otopsiye Adli Tıp Kurumu'nda bulunan Kemalettin Kurt ve diğer uzmanlarla birlikte girdiği' cevabını verdi.
Tutuklama kararı
Dink'in cenazesinin kuruma geç saatte geldiğini ve otopsiyi gece yarısına doğru yaptıklarını aktaran Gürler, otopsiye girmek için bilerek beklemediğini ve kurumda o anda kim varsa, otopsiye girebileceğini ifade etti.
Hakkında yakalama kararı olmasına rağmen gelip teslim olmamasının nedeni de sorulan Gürler, duruşma günü için savunma hazırladığını ve daha önce gözaltına alındığı için evinin polislerce bilinmesine rağmen kendisini gözaltına almaya kimsenin gelmediğini söyledi.
Sanık Gürler hakkındaki yakalama emrinin kaldırılmasına hükmeden heyet, eylemin niteliği, suçun cinsi, tanık anlatımları, suç şüphesinin varlığı, sanığa bu aşamaya kadar ulaşılamaması, adli kontrolün yetersiz olması ve tutuklamanın orantılı olacağı gerekçeleriyle bu sanığın tutuklanmasına karar verdi. Tutuklama kararı verilmesinin ardından sanık Gürler, tutuklama işlemleri yapılmak üzere ilgili birimlere götürüldü.
Duruşma, tutuksuz sanıkların savunmasının alınmasına devam edilmek üzere yarına ertelendi.
13.06.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
FETÖ / PDY'nin İstanbul Adli Tıp yapılanmasına yönelik 38'i tutuklu, 3'ü firari 52 sanığın, 'Silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davaya devam edildi. Bugünkü davanın duruşmasına gelen firari sanıklardan Mustafa Cahit Gül, mahkeme tarafından tutuklandı. Böylece tutuklu sayısı 39'a yükseldi.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu yargılanan 38 sanık ile tutuksuz yargılanan 7 sanık katıldı. Bu dava kapsamında hakkında yakalama kararı bulunan eski adli tıp uzmanı Mustafa Cihat Gül de bugünkü duruşmaya geldi. Hakkında yakalama kararı bulunan Gül, Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ tarafından kürsüye çağrıldı. Avukatıyla dün görüştüğünü, hakkındaki yakalama kararından haberi olmadığını söyleyen Gül, savunma yapmaya hazır olduğunu söyledi.
Üye hakimin, 'İddianamede hakkındaki yakalama kararı yazıyor, nasıl haberin olmaz' sorusunu, 'E-devlete girdiğim de iddianameyi gördüm ama hakkımda yakalama kararı olduğunu bilmiyordum' şeklinde yanıtladı.
Adli tıp kurumunda 2010 yılında göreve başladığını, 4 yıl asistanlık yaptığını, daha sonra da 3. İhtisas Dairesi'nde uzman olarak çalışmaya başladığını belirterek, 15 Temmuz'dan sonra açığa, peşinden de gözaltına alındığını söyledi.
Herhangi bir örgüte üye olmadığını, kurum içerisinde de böyle bir yapılanmanın olmadığını savunan Gül, aleyhine konuşan bazı tanıkların kendisini tanımadığını, tanıyan tanıkların da kıskançlık nedeniyle aleyhine tanıklık yaptığını iddia etti.
Kurum içindeki sınavların tümünden 100 tam puan aldığı hatırlatılan Gül, sınavlarda herhangi bir şaibe bulunmadığını savunarak, bunun kendi başarısı olduğunu söyledi.
Duruşma savcısı, savunması tamamlanan Gül'ün tutuklanmasını taleb etti. Sanık hakkındaki yakalama kararını kaldıran mahkeme, 'Sanığa atılı suçun vazıf ve mahiyeti, sanık ve tanık beyanlarının tamamının alınmamış olması ve adli kontrol tedbirlerinin şu aşamada yetersiz oluşunu' gerekçe göstererek Gül'ün tutuklanmasına karar verdi. Duruşma salonundan çıkarılan Gül, tutuklama işlemlerinin yapılması için polise teslim edildi.
Savunması alınan tutuklu sanık Ahmet Akça, gözaltı süresince kötü muamele gördüğünü söyledi. Mahkeme Başkanı Dağ, gözaltı sürecini ilişkin değil, hakkındaki suçlamalar konusunda savunma yapması gerektiğini söyledi.
Sanık Akça'nın avukatı buna itiraz ederek müvekkilinin işkence gördüğünü bunu da mahkeme de anlatması gerektiğini söyledi. Bunun üzerine Başkan Dağ, 'Bunun yeri mahkeme değil savcılıktır. Şikayetinizi oraya yaparsınız. 9 ay boyunca şikayet yaptınız mı? Siz bir hukukçusunuz bir dilekçe verdiniz mi? İşkence yapıldığına dair bir savcılığa başvurunuz oldu mu?' dedi. Bunun üzerine sanığın avukatı, 'Hayır ama müvekkilimi bu konuda dinlemeniz gerekir. Belki anlatacakları önemli olabilir' dedi. Mahkeme Başkanı Dağ, 'Hayır efendim. Bugüne kadar hiç bir başvurusu olmamış bir dilekçe bile verilmemiş ise bu konuda iyi niyetli olduğunu düşünemem. Neden şimdi? Mahkemenin konusu bu değil? Biz de noter değiliz' sözleri ile sanık Akça'nın iddianamedeki suçlamalar konusunda savunmasına devam etmesini istedi.
Suçlamaları kabul etmeyen Akça, açığa alınana kadar Fizik İhtisas Dairesi'nde çalıştığını belirterek, iddianamede iddia edildiği gibi telefonuna ByLock yüklemediğini ve bu programı kullanmadığını söyledi. Örgüt üyesi olmadığını söyleyen Akça, Adli Tıp Kurumu bünyesinde FETÖ yapılanmasını hiç duymadığını, böyle bir yapının olduğunu da bilmediğini kaydetti.
15.06.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) Adli Tıp Kurumu yapılanmasına yönelik, aralarında 'ByLock' kullanıcılarının da bulunduğu 39'u tutuklu, 3'ü firari 52 sanık hakkında on beşer yıla kadar hapis talebiyle açılan davanın görülmesine devam ediliyor.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu 37 sanık, tutuksuz 7 sanık ile tarafların avukatları katıldı. Duruşmaya, 2 tutuklu sanık ise cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlanarak katılıyor.
Davanın dördüncü duruşması, tutuklu sanıkların savunmasının alınmasıyla devam ediyor. Bugüne kadar toplam 24 sanığın savunması alındı.
16.06.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) Adli Tıp Kurumu yapılanmasına yönelik, aralarında 'ByLock' kullanıcılarının da bulunduğu 39'u tutuklu, 3'ü firari 52 sanık hakkında on beşer yıla kadar hapis talebiyle açılan davanın görülmesine devam ediliyor.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu 37 sanık, tutuksuz 7 sanık ile tarafların avukatları katıldı. Duruşmaya, 2 tutuklu sanık ise cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlanarak katılıyor.
Davanın beşinci duruşması, tutuklu sanıkların savunmasının alınmasıyla devam ediyor. Bugüne kadar toplam 37 sanığın savunması alındı.
-İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Özgür Metin tarafından, örgütün Adli Tıp Kurumu yapılanmasına yönelik yürütülen soruşturma sonucu hazırlanan 161 sayfalık iddianamede, 37'si tutuklu 2'si firari 52 şüpheli yer alıyor. İddianamede, soruşturma kapsamında gözaltına alınan 13 şüphelinin ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı belirtildi.
FETÖ'ye ilişkin bilgilerin yanı sıra örgütün eylemleri ve kurumlardaki yapılanmasının anlatıldığı iddianamede, şüphelilerden ele geçirilen dokümanlar sıralanırken, şüphelilere ilişkin tanık beyanlarına da ver veriliyor.
Şüphelilerden 35'inin örgütün haberleşme programı ByLock kullanıcısı olduğu, bir kısmının da 2014 yılından sonra Bank Asya'da hesap açtığı veya var olan hesabına yüklü miktar para yatırdığı kaydedilen iddianamede, ByLock programına ilişkin bilgilere de yer verildi. İddianamede, tüm şüphelilerin 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Paralel yapı-30 Temmuz (2016) 'İstanbul Adli Tıp Yapılanması 52 sanık' davası
(17 Haziran 2017, 17:48)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: