İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ/PDY'nin mülkiye yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında aralarında eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ın da bulunduğu 13'ü tutuklu 15 eski vali ve kaymakam hakkında üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve çeşitli oranlarda hapis istemiyle iddianame hazırlandı. İddianamede, bir süre tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen İstanbul eski Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ve Denizli eski Valisi Abdulkadir Demir hakkında tensiple birlikte yakalama kararı çıkarılması talep edildi.
10.06.2017 16:44 İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ/PDY'nin mülkiye yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında aralarında eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ın da bulunduğu 13'ü tutuklu 15 eski vali ve kaymakam hakkında üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve çeşitli oranlarda hapis istemiyle iddianame hazırlandı.
8 Haziran'daki gelişmeye göre, Fetullahçı Terör Örgütü'nün mülkiyedeki yapılanmasının deşifre edilmesine ilişkin yürütülen ilk soruşturma tamamlandı. İstanbul Başsavcılığı bünyesinde oluşturulan ve Başsavcı Vekili Önder Yanan tarafından koordine edilen Özel Büro tarafından hazırlanan iddianamede, 15 şüpheli yer alıyor. Şüpheliler arasında, İstanbul eski Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve İstanbul eski Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın da bulunuyor.
Şüpheliler hakkında, 'Anayasayı İhlâl', 'Cebir ve Şiddet Kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ve TBMM'ni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs', 'Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma' suçlarını ve '6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'un 4. maddesi kapsamında 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 30'ar yıla kadar hapis cezası istendi.
Dava, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek.
HÜSEYİN ÇAPKIN'A YAKALAMA KARARI
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ/PDY'nin mülkiye yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında tutuklandıktan sonra itiraz üzerine tahliye edilen eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ile eski Denizli Valisi Abdülkadir Demir hakkında yakalama kararı çıkarılmasını talep etti
DETAYLAR
FETÖ'nün mülkiye yapılanması soruşturması kapsamında hazırlanan iddianamede, eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun İstanbul emniyetindeki kritik birimlere yapılan atamaların dönemin İstanbul Emniyet Müdürü olan Hüseyin Çapkın'ın tasarrufunda olduğunu söylediği, Çapkın'ın da İstihbarat, KOM ve TEM Daire Başkanlıkları'nın merkezi planlama yaparak il emniyet müdürlerine fazla takdir yetkisi bırakmadan merkezden atama yaptıklarını ifade ettiği belirtildi. Çapkın'ın 7 Şubat MİT krizi hakkında ise bilgisinin olmadığını, 'Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılacağından hiçbir şekilde bilgi sahibi olmadım, haberim olsa bu hususu Başbakana bildirirdim, savcının ifadeye çağırdığını ise medyadan öğrendim' dediği belirtildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosu savcısı Emine Koçak tarafından hazırlanan FETÖ'nün mülkiye yapılanması iddianamesinde soruşturma kapsamında tutuklanan eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile tutuklandıktan sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakılan eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ın ifadelerine yer verildi.
MİT KRİZİNDEN SONRA KRİTİK BİRİMLERE FETÖ ÜYELERİ ATANDI
İddianamede, 7 Şubat'ta MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılmasından bir gün sonra, FETÖ'nün kumpas soruşturmalarında tutuklanan Yurt Atayün, Yakup Saygılı gibi emniyet müdürlerinin İstihbarat, Terör ve KOM gibi kritik birimlerinin başına dönemin valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun oluruyla getirildiği belirtildi. Yapılan bu atamaların da FETÖ/PDY terör örgütüne üye olan kamu görevlilerinin devlet aleyhine başlatmış oldukları 17/25 Aralık kumpas soruşturma dosyaları ile Selam-Tevhid kumpas soruşturmalarının devam etmesini ve soruşturmanın sızmamasının sağlanmaya çalışıldığı vurgulandı.
'ATAMALARI EMNİYET MÜDÜRÜ TALEP ETTİ... ONA SORULSUN...'
Söz konusu atamaların sorulduğu Hüseyin Avni Mutlu'nun verdiği cevap, iddianamede şu şekilde yer aldı; 'Bu tür kişilerin emniyet içerisinde görevlendirilmeleri, görev yeri değişiklikleri, il emniyet müdürlüğünün talebi doğrultusunda Valiliğe sunulur, il emniyet müdürünün çalışma müdürlerini kendi isteği doğrultusunda verdiğimiz bir onaydır, hangi maksatlara yönelik bir planlama amacıyla yapılıp yapılmadığı Vali olarak benim uhdemde olan bir konu olmayıp daha ziyada emniyetin, emniyet müdürü ile astları arasındaki ilişkiyi düzenleyen bir talebi olarak görülür. Ben emniyet müdürünün talep ettiği, yakın tanıdığı mesai arkadaşlarını onun gibi bilemem, açıkçası bu personelleri bu kadar yakın izleyebilmem de İstanbul Valiliği gibi yoğun bir mesai altında mümkün değildir, sorunun mahiyetini İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'dır, kendisine sorulmadır'
'MİT KRİZİNDEN SONRA İSTİHBARAT MÜDÜRÜNÜ GÖREVDEN ALDIM'
Mutlu, MİT krizine ilişkin soruya ise, 'Bana sorulan şahıslardan, bu konu ile ilgili yani MİT konusu ile ilgili asıl sorumlunun istihbarat birimi olduğu değerlendirilerek istihbaratın başındaki istihbarattan sorumlu emniyet müdür yardımcısını görevden aldım, bunun altındaki yer değişikliğinin mahiyeti, neden bu tür değişiklikler yapıldığının izahı il emniyet müdürü tarafından açıklanabilir' ifadesinde bulundu.
ATAMALAR MERKEZDEN YAPILDI
İddianamede aynı soru, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'a da soruldu. Çapkın'ın ise söz konusu atamaların Emniyet Genel Müdürlüğü Daire Başkanlıkları tarafından yapıldığını söylediği belirtildi. Çapkın ifadesinde şunları söyledi; 'İstihbarat, KOM ve TEM Daire Başkanlıkları merkezi planlama yaparak il emniyet müdürlerine fazla takdir yetkisi bırakmadan merkezden atama yaptıklarından dolayı bu saydığımız şubelere direkt olarak müdahale söz konusu olmamaktadır. Benim
İstanbul İl Emniyet Müdürü olarak atandığımda Türkiye gündeminde 2007 yılı itibari ile geniş yer bulan Ergenekon, Balyoz gibi davaların soruşturmalarını yürüten İstihbarat, KOM ve TEM birimlerinin mevcut kadrolarına müdahalem olmadı, hazır yürüyen kadro ile merkezi yönetimin de uygun gördüğünden dolayı mesaiye devam ettik. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğüne atandığımda kendimin bizzat istediği on kişiden fazla yönetici kadrosuna talebim olmamıştır, bunlar da görevlerinin başında devam etmektedirler'
'O GÜNLERDE FETÖ YOKTU... YUMUŞAK CEMAAT GÖRÜNTÜSÜ VARDI...'
Eski Organize Şube Müdürü olan ve şuan FETÖ'nün birçok soruşturmasında tutuklu bulunan Nazmi Ardıç'ın ise Mehmet Likoğlu'nun talebi üzerine İstanbul'a atamasının yapıldığını belirten Çapkın, 'Bu aşamada böyle bir terör örgütü bulunmadığından ve yumuşak bir cemaat görüntüsü ile kendini toplum nezdinde kabul ettirdiğinden bu isimlerin de bu cemaat görüntüsü altındaki terör örgütüne üye olduklarını veya kimlerin bunlardan olduğunu bilmem mümkün değildir, genel anlamda böyle bir araştırma da yoktu' dedi.
'MİT MÜSTEŞARININ İFADEYE ÇAĞRILDIĞINI MEDYADAN ÖĞRENDİM. HABERİM OLSA BAŞBAKAN'A BİLDİRİRDİM'
Çapkın MİT krizine ilişkin ise bilgisinin olmadığını savundu. Soruşturmayı adli kolluk ve şube müdürlerinin arasında yürütüldüğünü kendisine ise sadece bilgi notu olarak aktarıldığını söyleyen Çapkın, 'Emniyet Müdürlüklerinde operasyon planlandığında operasyon safahatına geçilmeden bir bilgi notu makama iletilir, operasyonda hedef sayısı, hangi suçlardan hangi maksatla yapıldığı ve hedeflerin önem derecesi bildirilir, teamüller bunu gerektirir, ancak şube müdürleri yukarıda saymış olduğunuz soruşturma dosyalarında olduğu gibi bilgi ve belge saklamak isterler ve kumpasta kurarlarsa bilgimiz olmaz, 7 Şubat MİT krizi olayında Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılacağından hiçbir şekilde bilgi sahibi olmadım, haberim olsa bu hususu Başbakana bildirirdim, savcının ifadeye çağırdığını ise medyadan öğrendim' dedi.
MUTLU'NUN AKIN ÖZTÜRK İLE TELEFON GÖRÜŞMESİ
İddianamede, eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında tutuklanarak 'Genelkurmay Çatı davasında' yargılanan Orgeneral Akın Öztürk ile telefon kaydı olduğu yer aldı.
İddianamede, eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun FETÖ örgütlenmesi şahıslarla irtibatlı olduğu, ayrıca 15 Temmuz'da meydana gelen darbe girişimi sonucunda tutuklanan Orgeneral Akın Öztürk'ün telefon rehberinde 'Paşa Akın Öztürk' olarak kayıtlı olduğu ifade edildi. Mutlu ifadesinde, 'TSK bünyesinde darbeye karışan en çok adı geçen Akın Öztürk'ü tanırım. Kendisi ile Diyarbakır Valisi olduğum dönemde Korgeneral olarak Diyarbakır ana jet üs komutanı olması sebebi ile tanırım, görev yaptığım yerlerde görev nedeni ile tanışmış olduğum muhtemeldir. Görüştüğüm kimse yoktur, bu şahısla da bir bayramda telefon görüşmem vardır, başkaca görüşmem olmamıştır' dediğine yer verildi.
GEZİ OLAYLARINA İLİŞKİN TWEETLERİ SORULDU
İddianamede, 'Gezi olaylarında eylemcilere destek verir nitelikte sosyal paylaşımlarının' sorulduğu, Mutlu'nun buna karşı 'Bu tweetleri atmak için hiç kimseden bir talimat almadığını ve gençler ile bir temas noktası oluşturabilmek maksadı ile atılmış tweettir' dediğine de yer verildi. Gezi olaylarının ikinci yıl dönümünde başta FETÖ/PDY terör örgütü yayın organı Zaman Gazetesi olmak üzere 'Gezi itirafı' olarak manşetleştirilen ve özünde Gezi olaylarının haklılığını gösterir nitelikte açıklamalar yaptığı da kaydedildi. Ayrıca Mutlu'nun SODES projeleri yoluyla FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne aidiyeti, iltisakı ve irtibatı belirlenen kurum ve kuruluşlara doğrudan kaynak aktarmak suretiyle kamuyu zarara uğratıp örgüte finans sağladığına dair tespitler bulunduğu da ifade edildi. İddianamede, Mutlu'nun o dönemde örgüt için en mahrem kabul edilen İstanbul Valisi olarak görev yapan şüphelinin personel atamalarını örgütün stratejileri doğrultusunda, sözkonusu kumpas soruşturmalarının devam etmesini, sızmamasını sağlamak amacıyla örgüte mensup olmayanların ilgili operasyonel birimlere atamalarını yapmayarak yapılan usulsüz işlemlerin açığa çıkmamasını sağladığı anlatıldı. İddianamede, şüphelinin örgüt elebaşı ile birebir temas kurduğu da ifade edildi.
Kamu Zarara Uğratılarak, İhaleler Fetö Firmalarına Verildi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca FETÖ/PDY'nin mülkiye yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında aralarında eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ın da bulunduğu 13'ü tutuklu 15 eski vali ve kaymakam hakkında üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve çeşitli oranlarda hapis istemiyle hazırlanan iddianamede, örgüt mensubu mülki idari amirlerin bulundukları stratejik konum sayesinde kamuyu zarara uğratarak ihaleleri FETÖ bağlantılı firmalara verdikleri belirtildi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Önder Yaman koordinesinde Cumhuriyet Savcısı Emine Kocak tarafından yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, FETÖ/PDY'nin mülkiye yapılanmasının bazı özelliklerine yer verildi
İddianamede, şüphelilerin her birinin hayatlarının farklı dönemlerinde FETÖ/PDY militanları ile muhatap oldukları, örgütün öncelikli hedefinin devletin askeriye, adliye ve mülkiye kadrolarına yerleşmek olduğu, kendilerinin de bu amaç doğrultusunda örgütün mülki sistemdeki eleman ihtiyacını karşılamak üzere yetiştirildikleri belirtildi.
'Kaymakamlık çalışma evleri oluşturuldu'
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü tarafından özel olarak mahrem görev alabilecek düzeyde bağlılığı bulunan üyelere kaymakamlık sınavlarına girmeleri konusunda telkinlerde bulunulduğu, hatta mensupların kaymakamlık sınavlarına hazırlanmaları için 'KPSS' ve 'Kaymakamlık çalışma evleri' oluşturulduğu aktarılan iddianamede, örgüt mensupları olan öğrencilere kaymakamlık sınavını kazanmaları halinde örgütün bürokrasi içerisindeki bürokrat ve üst düzey yöneticilerinin referans olacağının söylendiği, mülakatı geçip staja başlayan kaymakam adaylarının staj döneminde de yine örgüt tarafından koordine edildiği anlatıldı.
İddianamede, mülkiye yapılanması bakımından Türkiye'nin 7 bölgeye ayrıldığı, buralarda kaymakamlarla ilgilenen bir sorumlu imamın bulunduğu, her sorumlunun kendi bölgesinde bulunan kaymakamlarla ilgilendiği, bu bölgelerin de illere bölündüğü, illerde de birer tane kaymakamlarla ilgilenen imamın olduğu kaydedildi. Kaymakamlar tayin olduğunda gideceği il sorumlusu veya onun yardımcısının yapı adına kendisi ile ilgilendiği, bu kişilerin kaymakamlık kurası çekildikten sonra kendilerinin veya yardımcılarının Ankara'ya geldiği ya da gelemeyeceği bir durum varsa kaymakam göreve gittiği yerde eski sorumlunun selamı ile örgüt üyesi kaymakamla görüşüldüğü dile getirilen iddianamede, ilgili kaymakamın da gelenin örgüt üyesi olduğunu bu şekilde anladığı, aynı şekilde mezun olunan okullara göre gruplara ayrılan kaymakam adaylarının da ayrıca sorumlusunun bulunduğu ifade edildi.
Örgüt üyesi kaymakam adaylarının büyük bir kısmının örgüte ait 'KPSS' ve 'Kaymakamlık çalışma evleri'nden yetiştiği, bir kısmının ise öncesinde bu örgütle ilişkisi olup bireysel olarak kaymakamlığı kazandıktan sonra iletişime geçildiği kaydedilen iddianamede, kaymakam adaylarının staj döneminde teftiş stajı ve vekalet verilen ilçelerde görevlendirmelerinin örgüt içerisinde sohbet gruplarına göre oluşturulduğu, yurt dışı dil eğitimi gruplarının da aynı şekilde örgüt tarafından düzenlendiği, örgüt üyesi kaymakam adaylarının oluşan gruplarının mesleğe başlamaları sonrasında da devam ettiği belirtildi.
Örgüt üyesi kaymakamlar parlatıldı, olmayanlar engellendi
İddianamede, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olan kaymakamların diğer meslek mensupları arasında tanınması ve ön plana çıkartılması, örgüt jargonuyla 'parlatılması' amacıyla, adaylık dahil tüm süreçlerde dil eğitimi, master-doktora öğrenimi, yurt dışı gezileri, mesleki ve kişisel bilgi ve görgüyü artırmaya yönelik yurt içi ve dışı programlar düzenlemek suretiyle emsallerine nazaran daha donanımlı hale getirildiği anlatıldı.
Örgüt mensubu olmayan, hedef olarak görülen kaymakamların, haklarında yürütülen idari soruşturmalarla haksız yere birtakım idari cezalar verilmesi ya da davalar açılması suretiyle önemli görevlere gelmelerinin engellendiği, sicillerinin bozularak yükselmelerinin önüne geçildiği belirtilen iddianamede, örgütün, bu eylemlerle, örgüt mensubu olmayanların önünü kestiği ya da örgüt çıkarları doğrultusunda hareket etmeye mecbur kıldığı, FETÖ/PDY mensubu olmanın, mülki idare içerisinde üst düzey görevlere gelebilmek için asli şart haline geldiği, örgüte biat eden ve verilecek her türlü görevi yerine getirmeyi kabul edenlerin mülki yapı içerisinde önemli konumlara gelebildiği vurgulandı.
İddianamede, örgütün nihai hedefi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tüm anayasal kurumlarını (yasama, yürütme, yargı erklerini) ele geçirme stratejisi kapsamında kullandığı kamu gücü, yetkileri ve bulundukları stratejik konumları ile örgüt üyesi mülki idare amirlerinin görevleri sırasında yetkilerini örgüt lehine tüm toplumu dizayn edecek mali ve idari güce sahip etkin bir silah olarak kullandıkları, yürütme erkinin mahalli alanlardaki idari ve mali gücü, polis ve askerle desteklendiğinde örgütün kullanabileceği mülki idarenin muazzam bir silaha dönüştüğü aktarıldı.
Kamu zarara uğratılarak, ihaleler FETÖ firmalarına verildi
İddianamede, örgüt mensubu mülki idari amirlerinin bulundukları stratejik konum sayesinde kamu kaynaklarına olan erişimlerini de kullanarak örgüt lehine kamuyu zarar uğrattığı, bu şekilde kamu kaynaklarının, kamu ihalelerinin örgütle bağlantılı firmalara verildiği, kamu arazi tahsislerinin örgütle ilişkili vakıf, dernek veya eğitim kurumlarına bedelsiz devredildiği, kamu hibe, destekleme ve teşviklerinin takibi ve proje kabullerinde örgüt ve firmalarının kayırıldığı belirtildi.
FETÖ/PDY ile ilişkili firmaların rakipleri hakkında adli ve idari işlemler yapılarak piyasanın örgüt firmalarına teslim edilip örgütün gelir kaynağı haline gelmesinin sağlandığı anlatılan iddianamede, örgüt mensubu idari mülki amirlerin görev yaptıkları mahallerde yetkilerini örgüt lehine kötüye kullanarak örgütün stratejisi kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarına örgüt mensubu kişilerin yerleştirilmesini sağladıkları ifade edildi.
İddianamede savcının FETÖ'nün mülki yapılanmasıyla ilgili şu tespitine yer verildi:
'Darbe girişimi üzerine yürütülen soruşturmalar kapsamında itirafçı yahut gizli tanık olarak ifadeleri alınan kaymakam, kaymakam adayı, hakim, savcı ve sivil imamların beyanlarında belirttikleri bazı hususlar, Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana yurdun her köşesinde insanüstü bir gayretle, tüm zorluklara göğüs geren, onurlu ve sağlam vicdanlı mülki idari amirler sayesinde toplumun mülki idareye ve devlet otoritesine duyduğu güven ve saygının, silahlı terör örgütü FETÖ/PDY'nin Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin anayasal kurumlarını ele geçirme politikası doğrultusunda sarsıldığını ve anılan örgütün toplumdan gizlediği kirli yüzünü gözler önüne serecek mahiyette olduğunu ortaya koymuştur.'
Paralel yapı-26 Temmuz (2016) 'İstanbul Mülkiye Yapılanması 15 sanık' davası
(10 Haziran 2017, 16:44)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: