Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 'mahrem' nitelikli sözde emniyet teşkilatı yapılanmasında yönetici oldukları iddiasıyla 198 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, örgütün mahrem yapısı anlatıldı.
03.06.2017 17:45 Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) "mahrem" nitelikli sözde emniyet teşkilatı yapılanmasında yönetici oldukları iddiasıyla 198 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, örgütün mahrem yapısı anlatıldı.
31 Mayıs'taki gelişmeye göre, FETÖ'nün emniyetteki yapılanmasına ilişkin "Mahrem İmamlar" soruşturmalarından ilki tamamlanarak 198 şüpheli hakkında örgüt yöneticiliğinden iddianame hazırlandı. İddianamede, örgütün emniyet teşkilatını çeşitli kodlarla adlandırdığı, buna göre Terör Şube'ye Tarih, İstihbarat'a İngilizce, Çevik Kuvvet'e İlk Yardım, Özel Harekat'a ise Spor ismi verildiği belirtildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcılığı'nca FETÖ'nün emniyetteki yapılanmasına ilişkin yürütülen "Mahrem İmamlar" soruşturmasının ilki tamamlanarak 181'i tutuklu 198 şüpheli hakkında "Silahlı Terör Örgütü Yöneticisi Olma" suçundan 15 yıldan 22 yıl 6'şar aya kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı.
İddianamede, mahrem hizmetlerde bulunan örgüt mensuplarının mutlaka kod isim kullandıkları, bu kod isimlerin de genellikle üst sorumlular tarafından verildiği, hatta askeri okulda öğrenim gören ve örgüt mensubu olan öğrencilere de deşifre olmalarını engellemek için kod isim verildiği belirtildi.
Kod isim kullanılmasıyla ilgili başka bir soruşturmada adı geçen eski örgüt yöneticilerinden Hasan Polat'ın "Cemaatte yeni çocuğu olmuş anne babaların kendi isimlerini Gülen'e göndererek çocuklarına isim koymalarını istedikleri, eğer baba asker olursa isimlerin "Berk, Cenk, Oktay, Okay" tarzı verilirken, kritik noktalarda olmayan cemaat mensuplarının çocuklarının isimlerinin anne babalarının isimlerine yakın isimlerden verildiği" şeklindeki ifadesi de iddianamede yer aldı.
"Mahrem" nitelikli sözde emniyet teşkilatı yapılanmasında yönetici olarak yer almakta iken yakalandıktan sonra etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak isteyen Ö.D. adlı kişinin ifadesi ise örgütün gizlenme yöntemlerinden birkaçını ortaya seriyor. Yaklaşık bir yıl kadar İstanbul Üniversitelilerden sorumlu Emniyet İmamı H.B. ile yakın çalıştığını söyleyen Ö.D. emniyet teşkilatı yapılanmasını şöyle anlattı:
A-Lise: Lise mezunu ve 2 yıllık Polis meslek yüksek okulu ve POMEM (Polis Meslek Eğitim Merkezi) mezunlarını ifade eder. Yetkileri itibariyle katı "tedbir" uygulamaları aranmaz.
B-Yüksekokul : Bu kısım Emniyet Teşkilatında Orta-K diye tabir edilen polis memurluğundan komiser yardımcısı olan kişileri ifade eder. Bu grupla ilgili tedbir, sohbet kuralları "lise" grubundaki gibidir. Katılık yoktur.
C-Üniversite: Komiser yardımcısı olarak mesleğe başlar, emniyet müdürlüğüne kadar terfi ederler. Örgüt için önemli olan grup budur. Bu grupta "tedbir" uygulanması katıdır. Sohbet toplantılarına dışarıdan kimse gelemez. Bunlara sohbet abiliği yapacak kişi Pensilvanya' dan icazetlidir. Kuralları katıdır. Tedbir o kadar üst seviyededir ki sohbet veren abilerin bu rütbeli polisleri görmeleri deşifre olmamaları için engellenir. Örgüt mensubu yalnızca bir üstünü ve bir altını bilir. Meslek içerisinden ise bir tek abisi vardır ve onu bilir. O abinin talimatı ile hareket eder.
Polisler katlara ayrılıyor
Ö.D. ifadesinde üniversite birimi olarak adlandırılan bu yapının 4 kattan oluştuğuna dikkat çekti. Buna göre; A Katı birinci ve ikinci sınıf emniyet müdürleri ve polis müfettişlerinden, B Katı üçüncü ve dördüncü sınıf emniyet müdürleri ve emniyet amirleri, C Katı başkomiser ve komiser, D Katı komiser yardımcısından oluşuyor.
"Emniyet teşkilatını kodlamışlar: Çocuk Şube- Anaokulu"
Ö.D.'nin ifadesine göre, örgüt içinde emniyet Birimlerinde geçen bazı eğitim terminolojisinde ise, "Terör Şube: Tarih, İstihbarat: İngilizce, Organize: Organik Kimya, Narkotik: Nano Kimya, Çevik Kuvvet: İlk Yardım, Çocuk Şube: Anaokulu, Güvenlik Şube: Nöbet, Mali Şube: Matematik, Özel Harekat: Spor, Pasaport Şube: Öğrenci Kimliği, Siber Suçlar: Bilişim isimleriyle kodlanıyorlar.
"Örgütte Türkiye imamı yok"
Yine Ö.D.'nin örgüte ilişkin verdiği bilgilerde şu satır başları dikkat çekti; "Kodlar örgüt mensupları arasında kullanılarak legal yapının eğitim kodları ile perdelenmesi amaçlanmakta. Örneğin telefonda abiler birbirleriyle konuşurken Mali Şube'den bir polis memurunu anlatırken Matematik sınıfından bir öğrenci olarak kodlayarak söylerler. FETÖ'nün Türkiye'den sorumlu bir imamı yok, imamlar meslek grupları başında bulunur. Adliye yapılanmasında tüm adliyenin tek bir imamı yok. Zabıt katiplerinin, Hakim ve Savcının gibi ayrımlarla ayrı ayrı imamları bulunur. Mahrem hizmetler olarak adlandırılan hususlar tedbir gerektiren üst seviyede gizliliğe önem verilen kısımlar için geçerli. Mahrem hizmete dahil olan yerlere 'birim', bunun dışındaki yerlere 'ünite' denir.
DETAYLAR
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Can Tuncay ve Mesut Erdinç Bayhan tarafından hazırlanan 118 sayfalık iddianamede, istişare kurulu, mollalar, tayin heyeti ve özel hizmet birimlerinden oluşan üst kurulların terör örgütü liderine bağlı olarak birimleri yönettiği ve faaliyetlerini düzenlediğini belirtildi.
FETÖ adına bir birimi yöneten imamın kimliği deşifre olduğunda derhal değişiklik yapılarak yerine başka birinin imam olarak görevlendirildiği aktarılan iddianamede, özellikle, hususi mahrem yerlerin (operasyonel birimlerin) imamlarının kimliği deşifre olur olmaz değişiklik yapıldığı, Osman Hilmi Özdil'in "emniyet imamı" olduğu deşifre edildiği için 2010 yılı sonunda değiştirildiği kaydedildi.
İddianamede, örgütün "mahrem" yapılanmasının içerisinde yer aldığı "yurt içi yapılanması"na değinilerek, yurt içi yapılanmasının en ufak teferruata bile dikkat edecek şekilde ayrıntılı planlandığı, en küçük hücre birimi olan "talebe (ışık) evlerine" varana kadar hiyerarşik ve çok disiplinli bir yapı oluşturulduğu vurgulandı.
Örgütün merkezinin Türkiye olup tüm organizasyonların Türkiye üzerinden koordine edildiğini belirtilen iddianamede, "Son dönemlerde ise ülke genelinde yapılan operasyonlarla merkezden yapılan yönlendirmeler, tedbir amaçlı yurt dışına kaydırılıp buradan takip edilmeye başlanmıştır." denildi.
İddianamede, kuruluşundan bugüne kadar dikey bir yapılanmayı benimseyen örgütün ilk dönemlerde özellikle doğu ve Karadeniz bölgelerinde çok etkin faaliyet yürütemediği, zamanla büyük kitlelere ulaşmayı hedeflediği için yeni bir yapılanma içerisine girdiği ve tüm bölgelerde faaliyet yürüttüğü anlatıldı.
"Mahrem işlerle özel hizmet birimi ilgileniyor"
İddianamede, örgütün mahrem işleriyle "özel hizmet birimi"nin ilgilendiği, bunun da mülkiye, yargı, emniyet, Türk Silahlı Kuvvetleri, MİT, milli eğitim ve akademik kadro imamlarından oluştuğu belirtilerek, şöyle devam edildi:
"Bu birim direkt Türkiye imamına bağlı olup, örgüt adına yürüttükleri tüm faaliyetler büyük bir gizlilik içerisinde sürdürülmektedir. Yürütülen bu faaliyetleri sadece çalışmayı yapan ekip ile Türkiye imamı ve ilgili özel birim imamı bilmektedir. Yurt içi ve yurt dışı örgütsel atamalar ise 'tayin heyeti' tarafından yapılmaktadır.
Her il yapılanmasına ait bir mütevelli heyeti vardır. Bu heyet belli aralıklarla düzenli toplanıp, il bazında özellikle maddi konularda yürütülen faaliyetler hakkında bilgilendirmeler yapmaktadırlar. Bu bilgilendirmeler il yapılanması tarafından yurt dışında sorumlu olduğu ülke için yapılacak harcamalar ve örgüt adına elde edilebilecek gelirler ile ilgili istişareleri içermektedir."
Örgütün hiyerarşik bir yapılanması olduğu, sistematik olarak tüm faaliyetlerin bu yapılanmaya göre şekillendirildiği belirtilen iddianamede, ancak yapılanmanın tek bir çatı altında toplanmadığı, genel manada yürütülecek faaliyetler için Türkiye'nin 7 bölgeye ayrıldığı, eleman temini için de beş bölge belirlendiği kaydedildi.
İddianamede, özel hizmet biriminin tamamen bağımsız hareket ettiği anlatılarak, "Yönetim kadrosu tarafından bilinen örgüt içerisindeki bu ayrıştırma örgütün çözülmesini ve faaliyetlerinin deşifresini engellemek amacıyla tamamen karmaşık bir hale getirilmiştir." denildi.
Yurt içi yapılanmanın "Türkiye imamı", "bölge (eyalet) imamları", "il imamları", "küçük il bölge imamları (sadece büyükşehirlerde)", "ilçe imamları", "semt imamları", "mahalle imamları", "ev imamları (abileri)", "talebe imamları", "serrehberler" ve "belletmenler" şeklinde hiyerarşik bir yapıdan oluştuğu kaydedildi.
Kod isim
FETÖ'nün, diğer terör örgütleriyle mukayese edilemeyecek ölçüde gizliliğe büyük önem verdiği, gizliliğin istismar edilen dini kavramlarla kamufle edildiği ve örgüt jargonunda "tedbir" olarak adlandırıldığı belirtilen iddianamede, tedbiri olağanüstü kutsayan FETÖ mensuplarının da kod adı kullandığı kaydedildi.
İddianamede, önceleri isminin dini bir manası ve mahiyeti olmayan (Kaya, Deniz, Irmak, Güneş, Yaprak gibi) cemaat mensuplarına sahabe isimleri verilerek kod adı uygulaması başlatıldığı, daha sonra ise mahrem yerlerde görev alan özel yetiştirilen kişilerin gerçek kimliğini gizlemek için kod adı uygulamasına geçildiği vurgulandı.
Mahrem (emniyet, yargı, TSK, MİT imamları, askeri liseler, harp okulları, polis koleji ve polis akademisine öğrenci yetiştirenler) hizmetlerde bulunan örgüt mensuplarının mutlaka kod isim kullandığı ifade edilen iddianamede, kod isimlerin de genellikle üst sorumlular tarafından verildiği anlatıldı.
İddianamede, "Hatta askeri okulda öğrenim gören ve örgüt mensubu olan öğrencilere de deşifre olmalarını engellemek için kod isim verilmektedir. İstisna olarak bazı örgüt mensuplarına kod isimlerini doğrudan Gülen vermektedir. Örgütün kuruluş ve genişleme döneminde kod isimleri, sahabelerin ya da tarihi şahsiyetlerin isimlerinden seçilmiştir. Ayrıca sadece örgüt mensuplarına değil, toplantı yapılan mekanlara özellikle de ışık evlerine de kod isim verilmektedir. Toplantı yapılacağı zaman kod isim kullanılarak birbirlerine bilgi verilmektedir." değerlendirmesinde bulunuldu.
Şifre: "Dayı'nın akrabaları geldi"
İddianamede, örgütün genelinde başvurulan bir gizlenme şekli olan kod adı kullanılmasının, mahrem hizmetlerde zorunlu bir tedbir olduğu belirtildi.
Örgütün, hizmet hareketi veya Gülen cemaati ismi sahiplenilmeden, özellikle devlete ait kurum ve kuruluşlarda kadrolaştığı ifade edilen iddianamede, mensuplarının girdikleri siyasi partilerde, bürokraside, akademik ve ticari çalışmalarda, gazetecilik ve yazarlık faaliyetleri ile diğer alanlarda farklı kimlikler altında toplumsal hayatta yer aldıkları kaydedildi.
İddianamede, örgüt mensuplarının kendilerini Alevi, ülkücü, solcu veya benzeri gruplardan göstererek özellikle ordu, emniyet gibi hassas yerlerde gizlenerek takiye yaptığı belirtilerek, Pensilvanya'ya Gülen'in yanına giden emniyet, MİT, yargı mensubu gibi mahrem birimlerde faaliyet yürüten şahısların gerçek kimliklerini sakladığı, belli isimler ve tanımlamalarla kendilerini tanıtıp, Gülen'le görüştürüldükleri, "Dayı'nın akrabaları geldi." şeklinde şifreli konuşmanın mahrem birimde faaliyet yürüten ve Gülen'le görüşecek kişiyi ifade ettiği anlatıldı.
OPERASYONU GİZLİ TANIK GARSON'UN VERDİĞİ BİLGİLER GETİRDİ
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) "mahrem" nitelikli sözde emniyet teşkilatı yapılanmasına ilişkin iddianamede, kendisi de bu yapının içinde yer alan gizli tanık "Garson"un beyanlarına yer verildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca hazırlanan iddianamede, terör örgütünün "mahrem" nitelikli sözde emniyet teşkilatı yapılanmasında üst düzey görev üstlenen bir kişinin, 18 Nisan'da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ederek, örgütün "mahrem imamlarıyla" ilgili açıklamada bulunmak istediğini beyan ettiği, cep telefonu ve örgütsel işleyiş ile mensuplara ilişkin birçok bilgi içeren iki hafıza kartı verdiği anlatıldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat eden kişinin "Garson" adıyla Tanık Koruma Kanunu prosedürü uygulanarak "gizli tanık" sıfatıyla ifadesinin alındığı belirtilen iddianamede, bu gizli tanığın beyanlarına yer verildi.
Buna göre, 2011'den beri FETÖ/PDY silahlı terör örgütüyle ilgili birçok bilgi edindiğini, bu kapsamda örgütün özellikle emniyet teşkilatı içerisinde yer alan mensuplarıyla ilgili fikir sahibi olduğunu söyleyen gizli tanık, bahsettiği kişilerle örgütün hareket ve strateji tarzıyla ilgili ayrıntılı bilgilerin hafıza kartlarında ve telefonunda olduğunu kaydetti.
Gizli tanık, zaman zaman yapılan toplantılarda örgütün bölge sekreteri olarak tanımladıkları kişilerin bu bilgileri getirdiklerini belirterek, şöyle devam etti:
"Ayrıca şahsen tanıdığım kişileri de bu kartlara yazdım. Bu kartlarda bildiğim kadarıyla 4 bin 700 civarında FETÖ mensubunun bilgileri vardır. İlk aklıma gelen kişiler Temel Alsancak (Emniyet teşkilatındaki FETÖ mensubu şahısların en üst düzey sorumlusudur.), Hamza Sevinç (Bu kişi Temel Alsancak'dan önce emniyet teşkilatındaki FETÖ üyesi kişilerin üst düzey sorumlusudur.), Mehmet Alıç (İstanbul emniyet teşkilatındaki FETÖ mensubu şahısların en üst düzey sorumlusudur.), Ercan Şahin (Erzurum emniyet teşkilatındaki FETÖ mensubu şahısların en üst düzey sorumlusudur.), Yavuz Kaya (İzmir emniyet teşkilatındaki FETÖ mensubu şahısların en üst düzey sorumlusudur.) Söylediğim gibi benzer şekilde binlerce FETÖ mensubu ile ilgili bilgi kartlarda bulunmaktadır. Ben darbe teşebbüsü ve daha önceki süreç içerisinde bu örgütün gerçek yapısını anlayıp devlet için oldukça tehlikeli bir oluşum olduğuna kanaat getirdiğim için kendi irademle başvurma gereği duydum."
"Mahrem yapıda yer aldım"
Gizli tanık "Garson", 27 Nisan'da savcılıkça alınan ifadesinde ise gençlik yıllarında muhafazakar bir çevrede yetişmiş olma ve maddi imkanlarının yetersiz kalması nedeniyle o zamanlar dini cemaat gözüyle baktığı bu yapıya dahil olduğunu söyledi.
Bu yapının evlerinde kalarak sohbetlerine katıldığını, çeşitli kuruluşlarında çalıştığını anlatan gizli tanık, şunları kaydetti:
"Yaklaşık 8-9 yıl kadar önce de emniyet mahrem yapısı olarak nitelendirdiğimiz yapıya dahil oldum. Bu yapı, Türkiye Cumhuriyeti emniyet teşkilatıyla ilgili polis okulları ve polis akademisine girişlerin takibi, giren cemaat mensuplarının davranış ve strateji tarzlarının belirlenerek uygulanması, okuldan mezun olarak emniyet görevlisi sıfatıyla işe başladıktan sonra da bu kişilerin takibini gerçekleştirir. Bu doğrultuda toplantılar düzenleyerek örgüte mali kaynak sağlanması ve örgüt içerisinde yer alan emniyet görevlilerinin gerektiğinde görevlerinin gereğine aykırı olarak örgüt talimatları doğrultusunda ve örgütün hedeflerini gerçekleştirmesine yönelik işlemleri yürütür. Bu kişiler benim dahil olduğum süre zarfında sivil kişilerden oluşmaktaydı. Bu şahıslar kod isimleriyle anılırlardı. Beni mahrem hizmetler yapısına dahil eden kişi ise o dönemde İzmir'de öğretmenlik yaptığını hatırladığım Ertuğrul kod ismini kullanan Temel Alsancak'tır."
Mahrem hizmetlerin Marmara (İstanbul), Ankara, Ege (İzmir), Gaziantep ve Erzurum olmak üzere 5 bölgeye ayrıldığını, Alsancak'ın o dönemde Ankara bölgesi mahrem yapılanmasının en üst düzey sorumlusu olduğunu ifade eden gizli tanık, "Bu yapıya mensup kişiler aynı zamanda himmet olarak tabir edilen örgüte maddi yardım niteliğindeki kaynağı toplayıp iletmekteydi. Zaman içerisinde bu şekilde bazı mahrem imamlar tarafından toplanan kaynağın kişisel amaçlar doğrultusunda kullanıldığını ve insanların sömürüldüğünü düşünmeye başladım. Bu şekilde örgütten soğumaya başladım. 17-25 Aralık sürecinden sonra da bu örgütü daha fazla kendi içimde sorgulamaya başladım. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra da örgütle irtibatımı tamamen kopartmaya karar verdim." diye konuştu.
Ankara'da "mahrem imamlar" toplantısı
Mahrem imamlar olarak genellikle Ankara'da ayda bir olmak üzere toplantılar düzenlediklerini, bu toplantıya 5 bölgenin sorumlularının katıldığını, kendisinin de bu toplantılarda yer aldığını dile getiren gizli tanık, örgüt tarafından emniyet teşkilatı içerisinde yer alan herkesin örgüte yakın veya uzak olup olmadığına, örgütle ilgili kanaati, mezhebi, dünya ve siyasi görüşüne göre sınıflandırmalar yapıldığını anlattı.
Bu 5 bölgeye bağlı küçük bölge olarak adlandırılan alt bölgeler olduğunu, bunların sorumlularının da "mahrem hizmetler" sınıfında yer aldığını kaydeden gizli tanık, "Alt bölgelerden toplanan bilgiler, 'himmet' olarak tabir ettiğimiz paralar 5 bölgenin üst düzeydeki temsilcilerine aktarılır. Bu şekilde bir bilgi ve maddi kaynak havuzu oluşturulmuştur. Tüm personelle ilgili bilgiler de bu şekilde kayıt altına alınmıştır." beyanında bulundu.
Personel bilgileri kodlarla belirtildi
Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı çalışan tüm personelin çeşitli kodlarla belirtilerek haklarındaki bilgilerin tespit ve kayıt altına alındığını belirten gizli tanık, verdiği "Güncel Lise Kitabı" başlıklı dosyada Türkiye'de görev yapan tüm polis memurlarıyla ilgili bilgiler olduğunu, "2015 Mart alan" başlığı içerisindeki dosyada örgüt içinde yer almayanların "AD", daha önce sohbetlere katılmış ancak irtibatını kesenlerin "C", örgüt üyesi olmayan ancak muhafazakar olduğu değerlendirilerek örgüte dahil etme potansiyeli görülen kişilerin de "Dil" ibaresiyle ifade edildiğini anlattı.
Herhangi bir zaaf ve eksiği görülmeyen, tamamen kendisini örgüte teslim etmiş ve örgütün talimatlarından kesinlikle çıkmayacağı değerlendirilen kişilerin "Saya", idarecilik vasfı olmayanların "Say", yöneticilik vasfı olan, kendisini örgüte teslim etmiş, sivilin olmadığı durumlarda sohbet hocalığı yapabileceği değerlendirilenlerin de "Sayv" ibaresiyle belirtildiğini anlatan gizli tanık, "SC" ibaresiyle 17-25 Aralık sürecinden sonra örgütten kopmuş olan ancak tekrar örgüte dahil edilmeye çalışılan kişilerin kastedildiğini kaydetti.
Gizli tanık, "2015 Mart alan dışı" sütunundaki "EBL" ibaresiyle Alevi kişilerin, "MİSYON" ibaresiyle örgüt mensubu olup misyon koruma görevinde olanların, "MNML" ibaresiyle diğer cemaatlere mensup kişilerin, "ZAAF" ibaresiyle örgüt mensubu çeşitli zaafları olanların "A-D-S" ibaresiyle örgüt mensubu olup hem karşı cins zafiyeti olan hem dersleri aksatan hem de sigara içen kişilerin, "H-D" ibaresiyle örgüt üyesi olup himmeti ve dersleri aksatanların, "ARA YAPI + İZDİVAÇ" ibaresiyle hem ümitlerle hem de izdivaçla ilgilenen kişilerin, "ASİSTAN" ibaresiyle okul hizmeti, yani hala okullarda öğrenci olan kişilerle ilgilenenlerin belirtildiğini kaydetti.
"17/25 Aralık'tan sonra 18 milyon lira toplandı"
İfadesinde FETÖ/PDY terör örgütünün mali yapılanması ile ilgili bilgiler de paylaşan gizli tanık, "FETÖ'nün Emniyet Genel Müdürlüğündeki mali yapılanmasının iki ana ayağı vardır. Birincisi buradaki FETÖ üyelerinden toplanan paralar, diğeri ise sivil kaynaktan yani dışarıdan gelen paralardır. FETÖ üyesi polis memurlarından 110, meslekten geçme amirlerden 160, amir ve müdürlerden ise 220 lira aylık 'himmet' adı altında para alınması esastır." dedi.
Yapılan ödemelerin "Sabit Giderler" isimli dosyada yer aldığını ifade eden gizli tanık, şu bilgileri verdi:
"17/25 Aralık süreci sonrasında özellikle polis memuru örgüt üyelerinin örgütten koparak himmet vermemesiyle örgütün gelirlerinde azalma olmuştur. Açık, ihraç ve avukat giderlerinin artmasıyla toplanan para yetmemeye başlamıştır. Örgütün elebaşı Fetullah Gülen'in talimatıyla yeni gelir elde edebilmek için bir kez her örgüt üyesinden çeyrek altın, 2 defa kurban organizasyonu ve 1 defa da fitre organizasyonu yapılarak 18 milyon lira toplandı. Bu para 15 Temmuz 2016'ya kadar örgütün gelir gider bilançosundaki eksiklik için kullanıldı. 2015'in ilk çeyreğinde 6 seferde 'Türkiye emniyet imamı' Hamza Sevinç'in bilgisi dahilinde 6 milyon dolar sivil yapılanmadan destek olarak alındı. Bu paranın 3,5 milyon doları 2016 Ağustos ve 2017 Mart arasında kullanıldı. Şu an tahmini olarak FETÖ emniyet organizasyonun 2,5 milyon doları bulunmaktadır."
4 bin 672 kişi mahrem yapıda yer aldı
İddianamede, gizli tanığın verdiği dosyaların incelenmesinde, 4 bin 672 kişilik emniyet teşkilatının mahrem yapılanması içerisinde yer alan üst düzey şahıslara ve ailelerine ait kimlik bilgileri, terör örgütü içerisinde kullandıkları kod adları, medeni halleri, eğitim durumları, çalıştıkları özel ve kamu kuruluşları, adres ve irtibat numaraları, örgüt içerisindeki konumları ve sorumluluklarına ilişkin bilgiler içeren verilerin elde edildiği anlatıldı.
Tespiti yapılan 4 bin 672 kişinin bin 448'inin söz konusu terör örgütüyle ilgili yapılan soruşturmalar kapsamında tutuklu olduğu, 579'nun firari konumda bulunduğu, 489'nun serbest bırakıldığı, 283'ünün ise adli kontrol kaydıyla serbest bırakıldığı belirtilen iddianamede, yine tespit edilen tüm şahıslardan 3 bin 660'ının münhasıran terör örgütü mensuplarınca kullanılan "ByLock, Talk And Chat" isimli program kullanıcısı olduğu, 2 bin 157'sinin terör örgütü liderinin talimatıyla olduğu bilinen örgütün finans kuruluşu Bank Asya'da 17-25 Aralık 2013'ten sonra hesap açma veya hesap artışı hareketinin bulunduğu kaydedildi.
İddianamede, 152 kişinin de "KPSS'de usulsüzlük" soruşturmasının şüphelisi olduğu, 2 bin 989 hakkında ise yurt genelinde terör örgütüne yönelik soruşturmalarda işlem yapıldığının tespit edildiği bildirildi.
(03 Haziran 2017, 17:45)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: