İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturmanın ardından 270 sanık hakkında açılan davaya devam edildi. Duruşmada Jandarma Genel Komutan Yardımcısı Korgeneral Ata Kalkan mağdur olarak ifade verdi.
03.06.2017 18:28 İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturmanın ardından FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu 270 kişi hakkında açılan davanın görülmesine Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsündeki salonda devam edildi.
29.05.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Darbe girişiminin yaşandığı gece Özdere Askeri Kampında tatildeyken Bornova 2. Jandarma Komando Tugay Komutanlığında görevli askerler tarafından derdest edilen, davanın müştekilerinden Korgeneral Kalkan, Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonundan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) ifade verdi.
Eşi ve kızıyla Özdere'deki asker kampına tatil amacıyla gittiğini, darbe teşebbüsünün yaşandığı akşam saat 21.30'da Ankara'daki oğlunun aramasıyla olaylardan haberinin olduğunu aktaran Kalkan, Ankara ve İstanbul'daki askeri hareketliliği görmesinin ardından bazı birlik komutanları arayarak, darbe girişimine destek vermemeleri ve birliklerinde güvenliğin artırılması yönünde bazı emirler verdiğini beyan etti.
Önce Bornova 2. Jandarma Komando Tugay Komutanı Albay Semih Okyar'ı, sonra ise İzmir İl Jandarma Komutanı Albay Hasan Koçyiğit'i aradığını, Koçyiğit'e "Dik durun, bu darbe girişimi hiçbir şekilde başarılı olamaz. Size hiçbir şey yapamazlar." dediğini anlatan Kalkan, Ankara'da sorumlu olduğu Eşref Bitlis Kışlasındaki komutanlarla yaptığı görüşmede de kışlaya giriş ve çıkış yapılmaması, ayrıca buradan dışarı çıkacak personelin etkisiz hale getirilmesi şeklinde talimatlar verdiğini söyledi.
Korgeneral Kalkan, Okyar ve Koçyiğit'in kendisini güvenli bir yere alma teklifini, askeri kampta olması nedeniyle reddettiğini savundu.
"Bu iş FETÖ'nün işi"
"Bu işin FETÖ'nün işi olduğunu biliyordum ve kapımı çalacaklarını biliyordum." diye beyanda bulunan Korgeneral Kalkan, saat 23.15'te Özdere'deki odasının kapısına, sonradan Bornova 2. Jandarma Komando Tugay Komutanlığında görevli olduğunu öğrendiğim bazı personelin geldiğini, rızası olmadan araca bindirerek askeri kamptan uzaklaştırdıklarını kaydetti.
Araçla 4 saat İzmir sınırları içinde dolaştırıldığını belirten Kalkan, şöyle devam etti:
"Tutuklu sanık eski yarbay Faik Baran'ın askeri kamptaki odasını çalmasının ardından, 'Sıkıyönetim komutanının bana verdiği yetkiye dayanarak sizi gözaltına alıyorum.' dedi. Buna itiraz ettim. Sonra bu yarbay, bana sözde sıkıyönetim direktif emrini okumaya çalıştı, buna da izin vermedim. Beni almaya gelenlere, 'Size ihtiyacım yok.' deyince aramızda tartışma yaşandı. Beni zorla arabaya bindirmeye çalıştılar. Bir astsubay, kolumu kıracak şekilde sıktı.
Araçla intikal sırasında yarbay, cumhurbaşkanı ve hükümete hakaretler etti. Araçtakilerin beni öldüreceklerini düşündüm. Onlardan 'iki rekat namaz kılayım, ondan sonra ne yaparsanız yapın.' diye bir ricada bulundum. Ölümden korkmuyorum. Allah'ın verdiği canı sadece Allah alırdı. Bir süre daha dolaştık. Tansiyon ilaçlarımı askeri kampta unuttuğumdan, onları almak için oraya gitmek istedim. Bunun üzerine Selçuk ilçesinde bir nöbetçi eczaneden ilaç aldık. Bayındır ilçesindeyken camilerden sela sesi gelince, yanımdaki yarbay 'Komutanım, ketenpereye geldik.' dedi. Ardından Çiğli 2. Ana Jet Üssü Komutanlığının önüne geldiğimizde polisleri görünce oraya gitmekten de vazgeçtiler. Darbe girişimi başarısız olunca İl Jandarma Komutanı Koçyiğit ile yaptığımız görüşmenin ardından beni Karşıyaka İlçe Jandarma Komutanlığına bıraktılar. Beni derdest edenleri önceden tanımıyordum. Bunların amacı beni öldürmekti. Bu şahıslardan şikayetçiyim, davaya müdahil olmak istiyorum."
Gece 02.30'da FETÖ'nün darbe girişiminin başarısız olmasının anlaşıldığı zaman, tutuklu sanık yarbay Baran'ın tavırlarının çok değiştiğini öne süren Korgeneral Kalkan, "Saat 03.00'te araçta yanımdaki bir asker uyuklamaya başladı. Ben de kendisine 'Darbe yapıyorsunuz, darbe yapacak olan kişi neden uyur?' diye söylendim." dedi.
Askeri kamptakilerin darbe girişiminden haberi olduğunu ileri süren Korgeneral Kalkan, o gece yaşananlardan kimsenin rahatsız olmadığını, bir korgeneral derdest edilmesine rağmen kimsenin olaya müdahalede bulunmadığını ifade etti.
Korgeneral Kalkan'ın ifadesi sırasında sanık, avukatları ve müştekiler arasında tartışmalar yaşanırken, mahkeme başkanı, tutuklu sanıklar eski kurmay yarbay Bülent Eryılmaz ile eski askeri hakim İhsan Hoş'u mahkeme heyetine saygısız sözler kullandığı gerekçesiyle duruşma salonundan çıkarttı.
Mahkeme heyeti, Korgeneral Kalkan'ın davaya katılma talebini kabul ederek duruşmaya öğle arası verdi.
İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturmanın ardından 270 sanık hakkında açılan davada, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Lojistik Başkanı Tümamiral Hasan Nihat Doğan ile Foça Amfibi Görev Grup Komutanı Tümamiral Aydın Şirin mağdur olarak ifade verdi.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu davanın görülmesine Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda devam edildi.
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Darbe girişiminin yaşandığı gece Foça'daki Deveboynu Askeri Tesisleri'nde Amfibi Deniz Tugay Komutanlığı'nda görevli bazı askeri personel tarafından derdest edilen tümamiraller Doğan ve Şirin, kendilerini rızası dışında kaçıran sanıklardan şikayetçi olduklarını ve davaya müdahil olmak istediklerini dile getirdi.
Görev yaptığı Ankara'dan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) ifade veren Tümamiral Doğan, tatil için geldiği Foça'daki askeri tesislerde 15 Temmuz akşamı Tümamiral Şirin'in evinde ailesiyle yemekte olduğunu, saat 22.00'den sonra ülkedeki askeri hareketliliğe ilişkin haberleri görmelerinin ardından olayları anlamaya çalıştıklarını fakat bunun bir darbe girişimi olduğunun akıllarına hiç gelmediğini beyan etti.
Tutuklu sanık eski Albay Alican Özcan'ın başını çektiği 3-4 kişilik bir ekibin yanlarına gelerek, "Genelkurmay Başkanlığının emriyle sizi daha güvenli bir yere götüreceğiz." şeklinde ifadesi üzerine apar topar farklı araçlara bindirildiklerini iddia eden Tümamiral Doğan, "Nereye gidiyoruz?" diye sorduğu grubun sessiz kalarak soruya cevap vermediğini dile getirdi.
Foça'dan yola çıktıklarında araçtakilerin cep telefonundan gelişmeleri takip ettiğini ancak darbe girişimine ilişkin herhangi bir bilginin paylaşılmadığını ileri süren Tümamiral Doğan, Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı'na geldiklerinde nizamiye kapısından hemen içeri giremediklerini, birkaç dakika bekletildikten sonra komutanlığa girebildiklerini kaydetti.
Tümamiral Şirin'le neden buraya getirildiklerine ilişkin bilgi sahibi olmadıklarını, Anıtkabir ya da eski Boğaziçi Köprüsü'ne yönelik bir terör saldırısı olduğunu düşündüğünü öne süren Tümamiral Şirin, komutanlıktaki misafirhaneye çıkartıldıktan bir süre sonra bahçeye indiklerini belirterek, "Eli silahlı askerler sürekli bizi takip ediyordu. Hatta o esnada Tümamiral Şirin takipteki bir askere 'Evladım beni mi vuracaksın?' diye serzenişte bulundu. Sonra 5-6 kişilik bir Muharebe Arama Kurtarma (MAK) ekibi bize doğru hızla koşarak geldi. İkimizi de yere yatırarak ters bir şekilde kelepçelediler. Emrin kimin verdiğini bilmiyorum. Sonra Palaz Misafirhanesi'ne çıkarttılar tekrar. İkimizi de ayrı ayrı odalara koydular. Sabaha kadar bu şekilde bekledik." ifadelerini kullandı.
Bazı askerlerin, 16 Temmuz sabahı saat 07.00 sıralarında kendilerini güvenlik nedeniyle başka bir yere nakledeceklerini belirterek odadan aldıklarını, helikopter pistine götürdüklerini beyan eden Tümamiral Doğan, "Normalde bir helikopterin 5-6 dakikada havalanması gerekiyor. Ancak 15-20 dakika pistte bekledik, kalkış olmadı. Bir terslik olduğunu anladık. Araçlarla piste gelen başka askerler, pilotlara helikopterlerin susturulması emri verdi. Sonra helikopterlere doğru silahlarını yönelttiler. Kurtarıcı ekip, bizi misafirhaneye götürdü. Sonra da güvenli bir helikopterle Çiğli'den Foça'ya gönderildik." şeklinde beyanda bulundu.
Tümamiral Şirin ise o gece yaşananlara ilişkin Tümamiral Doğan'ın ayrıntılı bir anlatım yaptığını belirterek, "Foça'dan Çiğli'ye giderken, araçtakiler cep telefonlarına bakarak, darbe girişimini kastederek, 'Bak, haberler de düşmeye başladı.' diye konuştuklarını duydum. Kanunsuz emri yerine getirmekle suç işlediklerini, bunun yanlış olduğunu, daha sonra davacı olacağımı araçtakilere söyledim, bunu da birkaç kez tekrar ettim." dedi.
Doğan ve Şirin'in beyanlarının ardından, mahkeme heyeti iki tümamiralin derdest edilme olayına ilişkin Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı'ndaki güvenlik kamera görüntülerini izlettirerek, yaklaşık 2 saat süren teşhislerde bulundu.
Mahkeme heyeti, Doğan ve Şirin'in davaya katılma talebinin kabulüne karar vererek, duruşmaya yarına kadar ara verdi.
30.05.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturmanın ardından 270 sanık hakkında açılan davada, 3 kişi hakkında tahliye kararı verildi.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu davanın görülmesine Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda devam edildi.
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Tanık A.Ş, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla verdiği ifadesinde, FETÖ ile ilgili başka bir soruşturmada etkin pişmanlıktan yararlanarak itirafta bulunduğunu belirtti. Tutuklu sanık eski sivil memur Semih Yılmaz'ın GSM hattında tespit edilen örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u kendisinin kullandığını savunan A.Ş, Yılmaz'ın suçsuz olduğunu iddia etti.
Tutuklu sanık Yılmaz, daha önce de belirttiği gibi ByLock'u kullanmadığını, bunun tanık ifadesiyle de ortaya çıktığını ifade etti. Yılmaz, tahliye talebinde bulundu.
TSK'dan ihraç edilen tutuklu sanıklar eski Ulaştırma Personel ve Eğitim Komutanı Tümgeneral Mustafa İlter'in emir astsubayı Coşkun Şahin ile eski Ege Ordusu Komutanlığı Kurmay Başkan Yardımcısı Tuğgeneral Hakan Eser'in emir astsubayı Mete Sarıbaba da tahliye talebini mahkeme heyetine iletti.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Yılmaz, Şahin ve Sarıbaba'nın tahliyesini kararlaştırarak, duruşmaya yarına kadar ara verdi.
31.05.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturmanın ardından 270 sanık hakkında açılan davada, bazı tanıklar dinlenildi.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu davanın görülmesine Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda devam edildi.
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) kayda alınan duruşmanın öğleden önceki oturumunda, Ege Ordusu Komutanlığı Harekat Başkanlığı'nda eğitim plan subayı olarak görev yapan Yarbay F.E. tanık olarak verdiği ifadede, 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gün nöbetçi olduğu karargahta saat 22.00'ye kadar herhangi bir olayla karşılaşmadığını anlattı.
F.E, saat 22.15'te Kara Kuvvetleri Komutanlığından "Harekat Yıldırım" mesajının gelmesinin ardından tutuklu sanık eski Ege Ordusu Komutanlığı Kurmay Başkan Yardımcısı Tuğgeneral Hakan Eser'i arayarak bilgilendirdiğini beyan etti.
"Harekat Yıldırım" mesajının Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Komutanlığı ile özel harekat personelinin Ankara'ya intikaliyle ilgili olduğunu söyleyen F.E, daha sonra gelen mesajları da alarak karargaha gelen tutuklu sanık Eser'e verdiğini kaydetti.
F. E, mesajları vermesinin ardından ordu harekat merkezine gittiğinde kapatılan Maltepe Askeri Lisesinde görevli personel ile tutuklu sanıklar Mustafa Toklu, Eser Bingül ve Recep Kılıç'ı gördüğünü anlattı.
"Niye geldiniz?" diye sorduğu Toklu'nun "Önemli değil" tarzında bir cümle kurduğunu, Toklu'nun tutuklu sanık Yücel Atıgan'a santrali kapatma emrini verdiğini söyleyen F.E, sözkonusu emrin Ege Ordusu Komutanı Orgeneral Abdullah Recep'in bilgisi dahilinde olduğunu düşünerek önemsemediğini ifade etti.
Ordu harekat merkezinde, Ankara ve İstanbul'daki askeri hareketliliğe ilişkin televizyondan gelişmeleri takip ettikleri sırada karargaha giren Orgeneral Recep'in kapalı olan santralin açılması emri vermesi üzerine muhabere merkezine giderek santrali açtırdığını, gelişmelerle ilgili de bilgi verdiği bazı komutanların karargaha geldiğini kaydeden F.E., darbe girişiminin bastırılmasının ardından bildikleri ve gördüklerini anlatmak için savcılığa ifade verdiğini beyan etti.
İddia makamı uyardı sanık özür diledi
Tutuklu sanık Bingül'ün tanık F.E'ye soru yönelttiği esnada "Bunları duyun Savcı Bey" diye hitap etmesi üzerine iddia makamı araya girerek, Bingül'e "Beni muhatap alarak konuşma. 'Savcı Bey beni dinle, iyi bak' tarzında konuşamazsın." diye uyardı. Sanık Bingül iddia makamından özür diledi.
Tanık Uzman Çavuş O.S, Ege Ordusu Komutanlığında Personel Başkanlığında sistem üzerinden kaydettiği evrakı nöbetçi amirlere teslim etme görevini yaptığını, darbe teşebbüsünün yaşandığı gece nöbetçi olduğunu anlatarak, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan saat 22.30 sıralarında evrak yönetim sistemi üzerinden üç mesajın geldiğini, anlam vermekte zorlandığı bu mesajları ordu harekat merkezine gönderdiğini ifade etti.
Muhabere merkezinde de saat 23.00'te gelen "sözde sıkıyönetim direktif emrini" nöbetçi subaya teslim ettiğini beyan eden O.S, sabaha kadar nöbetini icra ettiğini bunun dışında herhangi bir bilgisinin olmadığını ileri sürdü.
Mahkeme heyeti duruşmaya öğle arası verdi.
01.06.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturmanın ardından 270 sanık hakkında açılan davanın görülmesine devam edildi.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu davanın görülmesine Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda devam edildi.
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Gökçeada Adliyesinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) ifade veren tanık Albay H.P, 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gün Ege Ordusu Komutanlığı Karargah Destek Komutanı olarak görev yaptığını, olayın olduğu gün Torbalı ilçesindeki anne ve babasını ziyarete gittiğini belirterek, darbe girişiminden bir arkadaşının aramasıyla haberinin olduğunu söyledi.
Albay H.P, gece yarısından önce kendisini telefonla arayan Albay Ü.T.'nin "O şerefsizler bir şey yapacak, FETÖ'cü bunlar. Cephaneliğin anahtarı neredeydi, her tarafı kilitletmek lazım. Ben karargaha gidiyorum." şeklinde sözler sarf etmesinin ardından telefonla ulaştığı Binbaşı S.D.'ye cephaneliğin kilitlenmesi emrini verdiğini ifade etti.
Nöbetçi ordu amiri Yarbay F.E.'nin telefondan "Durum kritik gelmeniz lazım." demesinin ardından karargaha gitmek için yola çıktığını belirten H.P, bu sırada Ege Ordusu Komutanı Orgeneral Abdullah Recep'in kendisini arayarak, "Hasan, senin tarafın nedir? Kimden tarafsın?" sorusuna "Sizden ve devletimin yanındayım." diye cevap verdiğini söyledi.
Karargaha vardığında olaylara ilişkin bilgi toplayıp gerekli tedbirleri almasının ardından ordu harekat merkezinde, bağlı birliklerin emniyetinin sağlanması ve darbe girişimine destek verecek herhangi bir eylemin önüne geçmek için Orgeneral Recep'in emirler verdiğine şahitlik ettiğini beyan eden H.P, "Orgeneral Recep, Bergama Garnizon Komutan Albay Ahmet Ömercikli'ye 'Sesimi duymadan hiç bir emri yerine getirmeyeceksiniz, benim dışımda kim olursa olsun emirlerine uymayacaksınız.' şeklinde sözler kullandı." dedi.
"Hepinizi sabah kurşuna dizdireceğim"
Albay H.P, tutuklu sanık eski Ege Ordusu Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Memduh Hakbilen'in karargaha gelip bazı komutanlarla toplantı yapmasının ardından Orgeneral Recep'in toplantıyı sonlandırarak Hakbilen'i odasına çağırdığını anlatarak, "Odada sesini yükselten Hakbilen'in Orgeneral Recep'e 'Komutanım, ben sıkıyönetim komutanıyım. Hepinizi sabah kurşuna dizdireceğim.' demesi üzerine Orgeneral Recep'in emriyle görevden alınan Hakbilen makam odasında gözetim altına alındı. Ben de Hakbilen'in kapısına iki nöbetçi koydurttum." ifadelerini kullandı.
"Görevden alındıktan sonra ne söylediğimi bilmiyorum"
Tutuklu sanık Hakbilen, tanık ifadeleri arasında büyük çelişkiler olduğunu, Albay H.P.'nin bilerek gerçek dışı beyanlarda bulunduğunu iddia ederek, darbe girişiminin yaşandığı gece Orgeneral Recep'in emriyle gözaltına alınmasına ilişkin tanıkların farklı farklı anlatımlarda bulunduğunu ileri sürdü.
Hakbilen, "Orgeneral Recep tarafından kurmay başkanlığı görevden alınmam çok kötü bir durumdu. Görevden alındıktan sonra ne söylediğimi bilmiyorum. Beni 'vatan haini' diye yargılıyorsunuz ama ben vatan haini değilim. Ülkemi seviyorum." beyanında bulundu.
02.06.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturmanın ardından 270 sanık hakkında açılan davada, Ege Ordusu Komutanı Orgeneral Abdullah Recep'in koruma ekibinden bazı isimler tanık olarak dinlenildi.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu davanın görülmesine Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda devam edildi.
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayda alınan duruşmada, tanık koruma polis memuru F.Ö, 15 Temmuz darbe girişinin yaşandığı gece, sosyal medya platformu WhatsApp üzerinden göreve çağrıldığını, iki katlı olan komutanlık binasında Orgeneral Recep'in makam odasına çıkmadan, aşağıda beklediğini ancak saat 04.30 sıralarında emir subayı E.D.'nin, darbeyi planlayan "Yurtta Sulh Konseyi"nce Manisa ve İzmir'de sözde "sıkıyönetim komutanı" ilan edilen tutuklu sanık eski Ege Ordusu Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Memduh Hakbilen'in gözaltına alınacağını söylemesi üzerine yukarıya çağrıldıklarını ileri sürdü.
"Denizli'den tanklar geliyor. Sizi kurşuna dizdireceğim"
Makam odasının kapısının önünde nöbet tuttukları Hakbilen'in ikinci bir cep telefonuyla görüşme yaptığı iddiasıyla emir subay binbaşı E.D'nin odaya gelerek telefonu istemesi üzerine kısa süreli bir tartışma yaşandığını söyleyen F.Ö, "Hakbilen, daha sonra sesini bize duyuracak şekilde 'Denizli'den tanklar geliyor.' diye bağırdı. 'Sizi kurşuna dizdireceğim.' şeklinde bağıran Hakbilen, bizi işaret ederek 'Beni serbest bırakın, bırakmayacak mısınız, son kararınız mı?' diye soru sordu. Biz de 'Hayır' cevabını verdik." beyanında bulundu.
"Sıkıyönetim komutanıyım, bana emir veremezsiniz"
Tanık Astsubay M.K, göreve çağrılmasının ardından silah ve mühimmat alarak rehin alınacağını düşündüğü Orgeneral Recep'in makam odasının önünde nöbet tuttuğunu ifade ederek, gece boyunca kimsenin komutanlık katına çıkmaması şeklinde uyarılarına rağmen tutuklu sanık eski Yüzbaşı Eser Bingül'ün gelmemesi yönünde ikaz etmesine karşın yukarı çıkarak 'Bir sıkıntı var mı?' diye sorduğunu ve onu yeniden alt kata gönderdiklerini anlattı.
Ege Ordusu Komutanlığı'na gelen şüpheli helikopterlerin ayrılmasının ardından herhangi bir helikopterin iniş ve kalkış yapmaması için piste çektikleri 3 aracın sürücüsüne, "Piste inmeye çalışan helikopter olması halinde, aracınızla helikopterin üzerine gidin ve gerekirse helikoptere ateş edin." emrini verdiği söyleyen M.K, "Saat 05.00 sıralarında Orgeneral Recep ile Hakbilen arasında bir bağrışma oldu. Ordu komutanı, Hakbilen'in derhal odasına gitmesi emrini verdi. Hakbilen de, 'Türkiye Cumhuriyeti'nin generaliyim. İzmir ve Manisa'nın sıkıyönetim komutanıyım. Bana emir veremezsiniz.' dedi. Koruma ekibini kastederek, 'Beni mi dinleyecek onu mu dinleyeceksiniz?' diye sorması üzerine tarafımı belli etmek için Orgeneral Recep'in yanaştım ve elimdeki silahı Hakbilen'in ayaklarına doğru yönelttim." ifadelerini kullandı.
"Bilmiyorum hatırlamıyorum"
M.K'nin ifadesinin ardından söz alan tutuklu sanık Hakbilen, "35 yıl bu ülkeye hizmet eden biri olarak vatan haini olarak kurmay başkanlığı görevinden alınmam çok kötü bir durumdu. Benim için her şey bitmişti. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Söylediklerim doğru da olabilir ama hatırlamıyorum." iddiasında bulundu.
Tanık Uzman Çavuş Y.B. ise koruma astsubaylarından A.K'nin acil çağırması üzerine silahını alarak Orgeneral Recep'in makam odasına geçtiğini, emir subay Binbaşı E.D. ve tutuklu sanık eski koruma astsubayı Adnan Karaman'la güvenlik tedbirleri aldıklarını söyledi.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar vererek duruşmaya 5 Haziran Pazartesi'ye kadar ara verdi.
İDDİANAME
İzmir'de FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında Cumhuriyet Savcısı Berkant Karakaya tarafından hazırlanan bin 300 sayfalık iddianame, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.
İddianamede, Fetullah Gülen'in birinci şüpheli olduğu 267 sanığa "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olma, TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçlamaları yöneltilmişti.
Daha sonra hazırlanan ek iddianameyle 3 kişinin daha dosyaya ilave edilmesiyle sanık sayısı 270'e yükselmişti.
Yargılananlar arasında tamamı Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilen, "Yurtta Sulh Konseyi"nce Manisa ve İzmir'de sözde "sıkıyönetim komutanı" ilan edilen tutuklu sanıklar Ege Ordusu Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Memduh Hakbilen, NATO Kara Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Salih Sevil, Bornova 57. Topçu Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmed Nuri Başol, Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanı Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız, Foça Batı Görev Grup Komutanı Tuğamiral Yaşar Çamur, Hava Teknik Okulları Komutanı Tümgeneral Ahmet Cural, Amfibi Gemiler Komutanı Tuğamiral Erdal Ergün, Ulaştırma Personel ve Eğitim Komutanı Tümgeneral Mustafa İlter, İstihkam Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanı Tuğgeneral Osman Nadir Saylan, Ege Deniz Bölge Komutanı Tuğamiral Süleyman Manka, Hava Eğitim Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğgeneral Veyis Savaş ile Gaziemir Hava Sınıf Okulları Komutanı Tuğgeneral Ersal Ölmez de bulunuyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'İzmir Darbe Yapılanması 270 sanık' davası
(03 Haziran 2017, 18:28)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: