Ankara'da görülen 73 sanıklı Fetö örgüt yöneticilerine yönelik ana davaya devam edildi. Duruşmada gizli tanık 'Bulut' çarpıcı iddialarda bulundu. Örgütün ortaokuldan alıp üniversiteye kadar yetiştirdiği isimlerden olduğu ileri sürülen Bulut, 'şike kumpası', 'himmet adı altında iş adamlarında haraç alınması', 'Özel Harekat Daire Başkanı Oktay'ın şüpheli ölümü', 'belediyelerin ele geçirilmesi için planlar' ile 'örgüt üyelerinin deşifre olmamaları için kullandıkları yöntemler' konusunda bildiklerini detaylarıyla anlattı. Örgütteki gizlilik, sadakat ve itaat anlayışına değinen Bulut, FETÖ'de mutlak bir itaat anlayışının hakim olduğunu belirterek, 'Sık kullanılan 'Gayretullaha dokunmak' diye bir tabir vardır. Yani hayatın perişan olmasına sebebiyet verecek bir durum. Sadakat göstermeyenlerin böyle bir akıbet yaşayacaklarını iddia ederler. Örgütü koruma için yapılan tedbirlerle ilgili son zamanlarda duyduğum bir durum var. Olası bir polis baskını sırasında abi ve ablaların, eş değiştirme yaptıkları söylemlerini isteyebilecek kadar namusu hiçe sayan bir anlayışı hakim bunlarda' iddiasında bulundu. Alkol almamasına rağmen 2004'te örgüt yöneticileri tarafından içkili bir toplantıya gönderildiğini belirten Bulut, 'Alkollü bir ortamda olacağım söylendi. 'Yaptığın bir haram, bin kat daha fazla sevaba kazanacaksın. Hizmet için yaptığın haramlar, helal değerindedir.' dediler. Allah'ın haram kıldığını helal kılacak direktifler de gördük' ifadelerini kullandı. FETÖ'nün anlayışında paranın tartışılmasız bir yer edindiğini, paraya ulaşmak için her yolu mubah saydığına dikkati çeken Bulut, 'Para bunlar için dinden daha önemlidir, 'Para varsa hizmet vardır' anlayışı, para için her yol mubahtır sonucunu beraberinde getiriyor' tespitini yaptı. Örgüt içinde etkin konumda bulunduğu anlaşılan Bulut'un verdiği çok detaylı ve somut bilgilerin sanıkları zor durumda bırakacağı belirtiliyor.
25.05.2017 12:42 Ankara'da görülen 73 sanıklı Fetö örgüt yöneticilerine yönelik ana davaya devam edildi. Duruşmada gizli tanık 'Bulut' çarpıcı iddialarda bulundu. Örgütün ortaokuldan alıp üniversiteye kadar yetiştirdiği isimlerden olduğu ileri sürülen Bulut, 'şike kumpası', 'himmet adı altında iş adamlarında haraç alınması', 'Özel Harekat Daire Başkanı Oktay'ın şüpheli ölümü', 'belediyelerin ele geçirilmesi için planlar' ile 'örgüt üyelerinin deşifre olmamaları için kullandıkları yöntemler' konusunda bildiklerini detaylarıyla anlattı.
22.05.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Darbe girişiminden önce açılan ve aralarında terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in de yer aldığı 73 sanığın yargılandığı Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) çatı davasında, gizli tanıklar "Kasırga" ve "Süphan"ın beyanlarıyla devam edildi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Alaeddin Kaya, Ali Çelik, Abdulkadir Aksoy ve Dilaver Azim ile bazı müştekiler ve tarafların avukatları katıldı. Diğer tutuklu sanıklar Kazım Avcı, Hidayet Karaca ve İlhan İşbilen ise duruşmaya tutuklu bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile dahil oldu.
Duruşmada, iddianamede müşteki olarak yer alan Ülkü Ulusoy'a davaya katılma talebinde bulundu.
Ulusoy, okul yapılması için FETÖ üyelerine geçmişte maddi yardımda bulunduğunu ifade ederek, "Ben bu yapıyı 1996'da tanıdım. Eşim ölünce bana taziyeye geldiler. O tarihten sonra da hiç bırakmadılar. 'Eşim okul yaptırmak istiyordu' dedim, 'Biz yaptırırız, sen bize para ver biz okul yaparız' dediler. Kandırıldım, binlerce talebe yetişiyor diye ben de para verdim. Güzel bir nesil yetişiyor diyerek yardım yaptım. Ama niyetleri başkaymış, maalesef kandırılmışım." ifadelerini kullandı.
Ulusoy, polis olan manevi oğlunun bu yapıya yardım yapmaması yönündeki telkinleri sonrasında ona kumpas kurulduğunu da sözlerine ekledi.
Gizli tanık beyanları
Katılma talebinin ardından gizli tanık "Süphan"ın, sanık Dilaver Azim hakkındaki beyanları dinlenildi.
Azim'in FETÖ ile irtibatlı olduğunu ifade eden Süphan, "Dilaver Azim'in İstanbul'daki SPA merkezine gidiyordum. Bu SPA merkezine FETÖ/PDY mensubu emniyet müdürleri gidip geliyordu. Azim'in FETÖ'ye üye olduğuna inanıyorum. Bazı kişilerin kumpaslarla cezaevine atıldıklarını biliyorum. Orhan Erarslan'ın da tutuklattığını biliyorum." ifadelerini kullandı.
FETÖ'nün sözde "emniyet imamı" Osman Hilmi Özdil'i SPA merkezinde görüp görmediği sorulan Süphan, konu hakkında konuşmak istememesi üzerine sanık Azim tanığa tepki göstererek, "18 aydan beri tutuluyum, ben bu FETÖ'nün neresinde bulunmuşum, öğrenmek istiyorum. Sayın Başkan lütfen bu soruları sorun." dedi.
Mahkeme Başkanı Selfet Giray, Süphan'dan iddianamede yer alan beyanlarına ilişkin sorulara cevap vermesini gerektiğini belirtti.
Bunun üzerine gizli tanık Süphan, FETÖ'nün sözde "Emniyet İmamı" Özdil ve çeşitli emniyet müdürlerinin de zaman zaman SPA merkezide geldiğini, Özdil'i SPA merkezinde görmediğini ancak geldiğini bildiğini kaydederek, sanıklardan Azim'in irtibatlı olduğu FETÖ mensubu emniyet görevlileri aracılığıyla bazı kişilere kumpas kurulduğunu ifade etti.
Kumpas mağduru olduğu öne sürülen Orhan Erarslan'ı cezaevinden çıkarmak için FETÖ'nün 10 milyon dolar istediğini, pazarlıkla 6 milyon dolara anlaşıldığını iddia eden Süphan, 17-25 Aralık sürecinden sonra işlerin daha farklı yürümeye başladığını kaydetti.
Mahkeme Başkanı Giray'ın soruşturma aşamasında alınan beyanlarında sanık Azim'in kendisine, "Fetullah Hocaefendi'ye bağlıyız, çok güçlüyüz. Dur bak daha neler olacak, Cumhurbaşkanı bile kaçacak yer arayacak. Eskiden bir askere bir şey diyemezken şimdi bizim sayemizde paşalar içeride." dediğini aktardığını hatırlatarak, Süphan'a bu beyanların doğru olup olmadığını sordu.
Gizli tanık Süphan, "Sözler birebir aynı olmasa da buna benzer şeyler söyledi." ifadelerini kullandı.
Beyanların ardından Azim'in avukatları, gizli tanığın soruşturma aşamasındaki bazı beyanlarını mahkemede hatırlayamadığı ve çelişkiler olduğunu öne sürerek geçersiz sayılması talebinde bulundu.
Daha sonra Mahkeme Başkanı Giray, sanıklar hakkında gelen evrakları okudu ve duruşmaya öğle arası verdi.
"Sermaye ve insan gücü arttıkça..."
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde gizli tanık Kasırga'nın beyanları dinlenildi.
Geçmişte "cemaat" içerisinde yer aldığını belirten Kasırga, "Yaklaşık 10 yıl önce devlete karşı bir paralel devlet yapılanmasının olduğunu gördüm. Bunun üzerine bu yapıyı kendi irademle bıraktım." dedi.
Zaman zaman FETÖ adına himmet toplantılarına katıldığını, esnaf mütevellisinde bulunduğunu anlatan Kasırga, FETÖ'nün adliye ve bürokrasi gibi pek çok alanda mütevelli heyetlerinin olduğunu ve eğitim öğretim yönünden yardımcı olabilecek insanları kazandırmaya çalıştığını söyledi.
Samanyolu Kolejleri'nin kuruluşuna ilişkin bilgisi de sorulan Kasırga, "Bunlar tamamen halkın okul ihtiyacı olan fakir kesimin ihtiyacı olarak lanse edildi. Burada okuyan öğrencilerin elinden tutuldu. Sermaye ve insan gücü arttıkça devletin kurumlarında da teşekkül ettiler." dedi.
Mahkeme Başkanı Giray'ın, "Cemaatin amacı, ideolojisi nedir?" sorusu üzerine gizli tanık Kasırga, "Bize yansıtılan amacı Türkiye'de okula ihtiyacı olan yerlerde eğitim seferberliği sağlamak, içinde esnafın ve yerel halkın da olduğu bir beraberlik ortamı sağlamak ve ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak olan bir yapıydı. Sonradan adliyede, mülkiyede sapmalar oldu. Burada bir beyin takımı varsa asıl hedefi onlar biliyordu." yanıtını verdi.
Davanın sanıkları Naci Tosun, İsmail Büyükçelebi, Harun Tokak, Cemil Koca, Mehmet Ali Büyükçelebi'nin doğrudan FETÖ elebaşı Gülen'e bağlı olan kişiler olduğunu, bu kişilerin geçmişte "Ankara imamı" olarak görev aldığını öne süren Kasırga, "Paranın kokusunun olduğu her yere cemaat ulaşmaya çalıştı. Nerede para kazanacak, insan kazanacak bir şey var ise cemaat oralarda faaliyet göstermiştir." dedi.
Mahkeme Başkanı Giray'ın davanın sanıklarını sorduğu Kasırga, şu bilgileri verdi:
"Mustafa Özcan, cemaatin üst düzeylerindendir, 90'lı yıllarda İstanbul imamlığı yaptı. Akın İpek, FETÖ'nün ciddi şekilde desteklediği bir iş adamıdır, Ankara mütevellisinden görev verilmiştir. Alaeddin Kaya'nın mütevellide olduğunu biliyorum. Hocanın teveccüh gösterdiği birkaç isimden birisi olduğunu düşünüyorum. Hocaya bağlı, onun verdiği talimatlar doğrultusunda üst düzey bürokratlarla görüştüğünü biliyorum. İlhan İşbilen, Fetullah Gülen'i ziyarete gittiğimizde yanında bulunuyordu. Bank Asya'da görev aldığını biliyorum. Kazım Avcı, Gülen'le akrabalık bağından dolayı cemaat ona saygı gösterir, kendisi de aktif değildir, üst düzeyde olduğunu düşünmüyorum. Birkaç sefer siyasete atılacak oldu ama cemaat bunu engelledi diye biliyorum."
Duruşmaya yarın gizli tanıkların dinlenilmesiyle devam edilecek.
23.05.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
23 Mayıs'taki gelişmeye göre, 15 Temmuz Darbe girişiminden önce açılan ve aralarında terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in de yer aldığı 73 sanığın yargılandığı Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) çatı davasında gizli tanık Bulut dinlendi.
FETÖ'nün mahrem sırlarını ortaya dökün gizli tanık Bulut, örgütün ortaokuldan alıp üniversiteye kadar yetiştirdiği isimlerden biri. Bulut, "şike kumpası", "himmet adı altında iş adamlarında haraç alınması", "Özel Harekat Daire Başkanı Oktay'ın şüpheli ölümü", "belediyelerin ele geçirilmesi için planlar" ile "örgüt üyelerinin deşifre olmamaları için kullandıkları yöntemleri" detaylarıyla anlattı.
PARA VERMEYEN İŞADAMININ MAHREMİNİ...
Örgütün, emniyet ve yargıdaki mensupları aracılığıyla iş adamlarından himmet adı altında haraç aldığını vurgulayan Bulut, şöyle devam etti:
-"Örneğin bir iş adamı himmet vermeye yanaşmıyor. Bu şahsın mahremine yönelik bir çalışma yapılıyor. Semt imamları, bölgelerinde belirlemiş oldukları şahısları, devlet içindeki adamlarıyla çembere alınıyordu. Sonuçta o kişinin biyografisi çıkarılarak himmet adı altında haraç alınıyordu. Kamu ihalelerinin örgütün kontrolü dışına çıkmayacak isimlere verilmesi isteniliyordu. Diyelim ki örgütten olmayan biri ihaleye için başvurdu. Bir bakmışsınız o şahıs organize şubece kimlik kontrolü için alınıyordu. Bel altı vurmayı örgüt çok iyi benimsemiştir. Bunu Türkiye'de zamanında çok sistematik olarak kullandı."
ŞİKE SAVCISI İLE BİZZAT GÖRÜŞMÜŞ
"Futbolda şike" soruşturmasını yürüten savcı ile yaptığı görüşmeyi de anlatan Bulut, o dönem soruşturma kapsamında gözaltına alınan Serdar Adalı'nın serbest bırakılması için çaba sarf ettiğini belirterek sonrasında yaşanılanları şöyle anlattı:
-"Benim üstüm olan biri, Adalılarla muhabbeti, dostluğu vardı. 'Serdar Adalı'yı kurtarabilir miyiz?' diye rica etti. Çeşitli görüşmeler yaptık, soruşturmayı yapan savcının yanına gittim. O da 'İlgili yerlerin haberi var mı?' diye sordu. Daha sonra savcı Cihan Kansız ile de görüştüm. Ancak bu aşamada yardımcı olamayacağını, dışarıdakilerle görüşmemi istedi. Anadolu yakasındaki FEM dershanesinde toplantı yapıldı. Bunların himmette bulunabileceğini söyledim. 'Serdar Adalı'nın ağabeyi Hünkar Şevki Adalı'ya geçmiş olsun için gidelim, niyetlerini anlayalım' dedim. Şevki Adalı ile görüştük. Avukatı Ömer Durak vasıtasıyla himmet talebi yapıldı ve Anayasa Mahkemesinin önünde ödeme yapıldı."
ADANA BELEDİYESİNDE ATAMALARI BEN YAPTIM
Gizli tanık Bulut, "Himmet adı altında alınan haraçların" kalıcı hale getirilmesi için örgütün İzmir, Adana gibi büyükşehir belediyelerini ele geçirmek için planlar yaptığını ve bunu Adana'da uyguladığını kaydetti.
Örgütün Akdeniz sorumlusu olarak görev yaptığı dönemde Adana Büyükşehir Belediyesine daire başkanlarını, şube müdürlerini, genel sekreteri ve yardımcıların, genel müdürleri hatta zabıtalara kadar bütün atamaları kendisinin yaptığını savunan Bulut, "Adam memur olmak için 25 bin lira veriyordu. Bu şekilde bir kalemde 20 trilyon kadar bir para himmet alındı. Daha sonra maaşlarını aldıklarında da düzenli olarak himmet veriyorlardı. Adana'da bulunduğumuz dönemde örgüt 1 milyar TL'nin üzerinde para aldı. Bunlar belgeleriyle ortaya koydum. Adana belediyelerin ele geçirilmesi için ilk pilot ildir." ifadelerini kullandı.
ÖZEL HAREKATÇI BEHÇET OKTAY NİYE İNFAZ EDİLDİ?
Bulut, tanık olarak beyanını tamamlamasının ardından mahkeme heyeti, müşteki, sanık ve avukatların sorularına cevap verdi. İntihar ettiği iddia edilen eski Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Daire Başkanı Behçet Oktay'ın eşi Şengül Oktay, kocasının ölümüyle ilgili bilgisini bulunup bulmadığını sordu.
Gizi tanık Bulut da Oktay'ın infaz edilmiş olabileceğini belirterek, "Behçet Oktay örgütün hedefindeydi. Milli duruşu olan vatan sevdalısı bir adamdı. Örgütten bağlarımı kopardıktan sonra kendisiyle iki kez görüşmem oldu. Örgüt doğuda bir kalkışma, halkı tahrik edip hükümeti zaafa uğratma planı yapıyordu. Bunun için özel harekat polislerini halka karşı kullanmayı planlıyordu. Oktay'ın da buna boyun eğmeyeceği biliniyordu. Bunun için infaz edildiği kanaatindeydim. Bilgi sahibi değilim ama örgütün reflekslerini çok iyi biliyorum." iddiasında bulundu.
HİDAYET KARACA'DAN TANIĞA SORU
Duruşmada, tutuklu sanık STV eski Yöneticisi Hidayet Karaca'nın davanın firari sanığı Ekrem Dumanlı ile ilgili soru yöneltmesi üzerine Bulut, "Siz Dumanlı'nın avukat mısınız? Ülkesine gelip hesap versin, o soruyu bana o yöneltsin." cevabını verdi.
Öte yandan bir diğer gizli tanık Yağmur'un dinlenmesi için mahkemenin yazdığı müzekkereye gelen cevapta, 17 Mart 2016'da Kazakistan'a gittiği belirtilen tanık hakkında, Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yakalama kararı çıkartıldığı ifade edildi.
26.05.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Darbe girişiminden önce açılan ve aralarında terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in de yer aldığı 73 sanığın yargılandığı Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) çatı davasında, tutuklu 7 sanığın tutukluluğunun devamına karar verilirken, sanıklardan Kazım Avcı ve Abdulkadir Aksoy'un sağlık durumlarının cezaevinde kalmaya elverişli olup olmadığına ilişkin Adli Tıp raporu alınması kararlaştırıldı.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar İlhan İşbilen, Dilaver Azim, Abdulkadir Aksoy, Kazım Avcı, Ali Çelik ve Alaeddin Kaya, bazı müştekiler ve tarafların avukatları katıldı. Sanık Hidayet Karaca ile ise İstanbul'da tutuklu bulunduğu cezaevinden telekonferans sistemiyle bağlantı kuruldu.
Duruşmada, sanıklardan Fetullah Gülen'in halasının oğlu Kazım Avcı'nın avukatı Şenol Özel'in beyanı alındı.
Özel, müvekkilinin örgüt yöneticiliğiyle suçlanmasına karşın ByLock kullanıcısı olmadığını bildirdi.
Müvekkiline göre daha hafif sağlık sorunları bulunan birçok kişinin tutukluyken tahliye edildiğini anlatan Şenol Özel, tek bacağı olmayan müvekkilinin tutuklu olmasını anlayamadığını söyledi ve tahliye talebinde bulundu.
Avcı da 18 aydır Fetullah Gülen'in akrabası olduğu için tutuklu bulunduğunu iddia ederek, şunları kaydetti:
"Örgütle alakam olsaydı, burada gariban bir memur olarak bulunmazdım. Bizden önce 9-10 yıl suçsuz insanlar yargılandı, şimdi bize yapılıyor. Zor durumdayım. İmanım olmasa vallahi yaşamam. Hastalıkları benden çok hafif olanlar tahliye edildi. 'Kazım Avcı gibi bir adamı dahi bu hükümet içeri attı' dedirtmek isteniyor. Burada resmen hükümet suçlanıyor. Mahkeme bunu göz önüne alsın. Bir tuzağın içindesiniz. Kazım Avcı'nın tahliyesini vermeniz çok önemli. Geçmişte oyun oynandı, şimdi de oynanıyor. Her 5 senede al birilerini, yargıla, çöpe at. Her 10 senede al insanları 'Ergenekoncu' diye yargıla. Katiyen tahliye istiyorum."
Hakkında yakalama kararı bulunan ve yurt dışında olduğu belirtilen sanık Şerif Ali Tekalan'ın avukatı Kamile Özbulut müvekkili hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasını istedi.
Özbulut, müvekkili hakkında Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde de "terör örgütü üyeliği" suçundan açılan dava bulunduğunu belirterek, davaların birleştirilmesini talep etti.
"Atatürk ilke ve inkılapları..."
Sanıklardan Alaeddin Kaya'nın avukatı Bülent Teoman Özkan da müvekkili hakkında tahliye talebinde bulunurken, kapatılan Samanyolu Yayın Grubunun sorumlu müdürü Hidayet Karaca "konjonktürel bir yargılama yapıldığını" savundu.
Karaca, görev yaptığı kanalın yayınlarının hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık ilkesine uygun olduğunu öne sürdü, "Atatürk ilke ve inkılapları dahil olmak üzere bütün yayın ilkelerine uygun yayın yaptık" iddiasında bulundu.
Tahliye istemediğini söyleyen Hidayet Karaca, "Tahliyeyi vicdanlarınıza havale edeceğim." dedi.
Ergenekon davası sanıklarından olan müşteki Hüseyin Buzoğlu, FETÖ ile ilgili bilgileri olduğu gerekçesiyle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, eski HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur ve açığa alınan cumhuriyet savcısı Ferhat Sarıkaya'nın tanık olarak dinlenmelerini talep etti.
Sanıklar ile avukatlarının taleplerini ve tahliyeye yönelik beyanlarını aldıktan sonra müzakereye geçen mahkeme heyeti, ardından ara kararları açıkladı.
Tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamı kararlaştırılırken, sanıklardan Avcı ve Aksoy'un sağlık durumlarının cezaevinde kalmaya elverişli olup olmadığına ilişkin rapor alınması için Adli Tıp Grup Başkanlığına müzekkere yazılmasına karar verildi.
Tutuklu sanıkların mal varlıkları üzerindeki tedbirin kaldırılmasına hükmeden heyet, bazı sanıkların, davanın "Futbolda şike kumpası" ve "Tahşiyecilere kumpas" davalarıyla birleştirilmesi talebini ise reddetti.
Sanıklardan Şerif Ali Tekalan hakkında Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde açıldığı belirtilen davanın iddianamesinin incelenmek üzere istenmesini kararlaştıran heyet, ByLock kullandığı belirlenen sanıklarla ilgili ByLock mesaj içerikleri ve arama kayıtlarının gönderilmesi konusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına bir kez daha müzekkere yazılmasına karar verdi.
Haklarında yakalama ve yokluğunda tutuklama kararı bulunan sanıklara ilişkin bu kararların devamına hükmeden heyet, haklarında kırmızı bülten ve iade talepnamesi düzenlenen sanıklara ilişkin Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğüne yeniden müzekkere gönderilmesini kararlaştırdı.
Müşteki Buzoğlu'nun bazı kişilerin tanık olarak dinlenmesi talebini reddeden heyet, 15 Temmuz Derneği ile bazı kişilerin davaya katılma talebini ise kabul etti.
Dava, 12, 13 ve 14 Temmuz 2017 tarihlerine ertelendi.
İddianame
İddianamede, aralarında terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in de bulunduğu sanıkların, "anayasayı ihlale teşebbüs etmek" ve "hükümeti yıkmaya teşebbüs etmek" suçlarından 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının yanı sıra "silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek", "siyasi ve askeri casusluk", "hukuka aykırı olarak kişisel verileri ele geçirmek", "hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek", "nitelikli dolandırıcılık", "zimmet", "terör örgütü faaliyeti çerçevesinde resmi belgede sahtecilik" ve "suç gelirlerini aklamak" suçlarından 132 yıl 1'er aya kadar hapis cezasına çarptırılmaları isteniyor.
FETÖ çatı iddianamesinde, FETÖ/PDY'nin, devlet kurumlarını ele geçirmek, anayasal düzeni yıkarak yerine otoriter, totaliter bir "cemaat oligarşisi/zümre hakimiyetine dayanan devlet düzeni" kurmak ve hükümeti devirmeye teşebbüs etmek suçlarına ulaşmak için kurulduğu ifade ediliyor.
Paralel yapı-11 Aralık (2015) 'Ankara/FETÖ'nün (Çatı) Lider Kadrosu 73 sanık' davası
(25 Mayıs 2017, 12:42)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: