Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında ortaya çıkan sözde 'Sıkıyönetim Mahkemelerinde Görevlendirme Listesi'nde ismi bulunan ve örgütün askeri yargıdaki yapılanmasını oluşturdukları iddia edilen 136 kişi hakkında iddianame düzenleyerek mahkemeye gönderdi. Sanıklar hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve 22,5 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
19.05.2017 18:03 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında ortaya çıkan sözde 'Sıkıyönetim Mahkemelerinde Görevlendirme Listesi'nde ismi bulunan ve örgütün askeri yargıdaki yapılanmasını oluşturdukları iddia edilen 136 kişi hakkında iddianame düzenleyerek mahkemeye gönderdi. Sanıklar hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve 22,5 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
16 Mayıs'taki gelişmeye göre, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu Savcısı Selda Binboğa Kurtuluş tarafından hazırlanarak Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, darbecilerin hazırladığı gizli mesaj formlarına ekli askeri yargı mensuplarına ilişkin sözde 'Sıkıyönetim Mahkemelerinde Görevlendirme Listesi' ve listenin sonundaki 'Not 1'de adı geçen personelin bir kısmına, darbenin gerçekleşmesi halinde yeni görev verileceği, bir kısmının ise görevlerine devam edeceği kaydedildi.
Askeri yargı içindeki FETÖ yapılanması kapsamında, 'Sıkıyönetim Mahkemelerinde Görevlendirme Listesi'nde ismi bulunan şüphelilerle darbe girişiminde bulunan askeri kanat arasında fikir ve eylem birliğinin ortaya çıkarılması amacıyla soruşturma başlatıldığı belirtilen iddianamede, Milli Savunma Bakanlığı 'müşteki' olarak yer aldı.
İddianamede, FETÖ'nün, üyelerini askeri yargıya yerleştirmek için 2009 ve 2014 arasındaki askeri yargı hakim alımları ve mesleğe kabulde usulsüzlük yaptığına dair iddiaların araştırılması ve askeri hakim alım sınavlarında usulsüzlük olup olmadığının belirlenmesi için soruşturma yürütüldüğü, soruşturma sonunda, sözde 'Sıkıyönetim Mahkemelerinde Görevlendirme Listesi'nde görevlendirilen askeri hakim ve savcıların FETÖ mensubu olduklarının tespit edildiği belirtildi.
Şüphelilerin 2009-2014 yılları arasındaki askeri yargı hakim alımları ve mesleğe kabul sınavı sorularını önceden elde edip kullandıklarına dair yeterli delil oluştuğu ifade edilen iddianamede, sınav sorularını şüphelilere veren eski BTK uzmanı bir kişi hakkında da bu dosya kapsamında kamu davası açıldığı bildirildi.
İddianamede, şüphelilerden 123'ünün tutuklu, 3'ünün firari olduğu, 10 kişinin ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı kaydedildi.
İddianamede şüphelilerden 135'inin 'anayasal düzeni ihlale teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 'silahlı terör örgütü üyesi olmak', 'terör faaliyeti kapsamında resmi belgede zincirleme sahtecilik' ve 'kamu kurum ve kuruluşlarının zararına zincirleme dolandırıcılık' suçlarından 45 yıl 6'şar aya kadar mahkumiyetleri talep edildi.
Şüphelilerden biri hakkında ise 'silahlı terör örgütü üyesi olmak', 'terör faaliyeti kapsamında resmi belgede zincirleme sahtecilik' ve 'kamu kurum ve kuruluşlarının zararına zincirleme dolandırıcılık' suçlarından 45 yıl 6 aya kadar hapis cezası istendi.
Soruları çalan isim belli oldu
FETÖ zanlısı eski askeri hakime, 2014 yılı Askeri Hakimlik Sınavı sorularını verdiği iddia edilen kişinin eski BTK çalışanı şüpheli Hüseyin Gökhan Aydoğdu olduğu tespit edildi.
İddianamede, eski BTK çalışanı Hüseyin Gökhan Aydoğdu'nun Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Daire Başkanlığınca hazırlanan raporla, FETÖ üyelerinin kriptolu haberleşme programı 'ByLock' kullanıcısı olduğunun tespit edildiği bildirildi.
İddianamede, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunda (BTK) 2013'te idari uzman olarak göreve başladığı belirtilen Aydoğdu'nun 20 Temmuz 2016'da Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile BTK'dan ihraç edildiği de yer aldı.
Aydoğdu'nun 2014 Askeri Hakim Adaylığı Sınav sorularını şüphelilerden eski askeri hakim Veysel Uçar'a verdiği kaydedilen iddianamede, Uçar'ın da sözde ''Yurtta Sulh Konseyi'' tarafından oluşturulan ''Sıkıyönetim Mahkemeleri Görevlendirme Listesi''nde Adana Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi Askeri Hakimi olarak görevlendirildiği kaydedildi.
İddianamede, Aydoğdu'nun Yargıtay'da memur olarak görev yapan eşinin de KHK ile ihraç edildiği aktarıldı.
Aydoğdu'nun, şüpheliler Veysel Uçar ve Aydın Keleş'in Emniyet'te aleyhine verdiği ifadeleri kabul etmediği belirtilen iddianamede, Aydoğdu'nun, 'silahlı terör örgütü üyesi olmak', 'terör faaliyeti kapsamında resmi belgede zincirleme sahtecilik' ve 'kamu kurum ve kuruluşlarının zararına zincirleme dolandırıcılık' suçlarından cezalandırılması talep ediliyor.
'60 sorudan 60'ı da sınavda çıktı'
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) askeri yargı yapılanmasını oluşturdukları iddiasıyla 136 kişi hakkında hazırladığı iddianamenin şüphelilerinden eski askeri hakim Veysel Uçar, Askeri Hakimlik Sınavı sorularının örgüt tarafından kendilerine verildiğini itiraf etti.
'Yurtta Sulh Konseyi' tarafından hazırlanan sözde 'Sıkıyönetim Mahkemeleri Görevlendirme Listesi'nde Adana Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi Askeri Hakimi olarak görevlendirilen Uçar, iddianamede yer alan ifadesinde, 2008-2009 yıllarında üniversiteye hazırlık için Gaziantep'in Nizip ilçesinde örgüte bağlı FEM Dershanesine gittiğini, 2009'da 9 Eylül Hukuk Fakültesini kazandığını söyledi.
İzmir'de bir süre devlete ait yurtlarda kaldıktan sonra arkadaşlarının tavsiyesiyle cemaate ait olduğunu sonradan öğrendiği Buca'daki Burç yurduna geçtiğini anlatan Uçar, 'Yaklaşık 4-5 ay burada kaldıktan sonra odada ismini hatırlamadığım, o yurtta kalan bir şahıs yanıma gelerek, hukuk fakültesinde birlikte okuduğum Muhsin Atıcı, Coşkun Kabaca ve Kahraman C¸ınar ile üniversiteye daha yakın bir evde kalmak isteyip istemediğimi sordu. 'Bir hafta kalmayı dene olmazsa yine yurda dönersin' teklifinde bulundu. Bunu söylerken hiçbir cemaate ait olmadığını belirtti. Ben de bu üç kişiyi tanıdığım için ve maddi durumum sebebiyle teklifi kabul ettim' dedi.
Bu tarihten itibaren 'ev abiliğini' Muhsin Atıcı'nın yaptığı evde Kabaca ve Çınar ile birlikte kalmaya başladığını anlatan Uçar, şöyle devam etti:
'Evde bana cemaat veya Fetullah Gülen ile alakalı bir şeyden bahsetmediler. Daha sonra bunun bir taktik olduğunu anladım. Beni ısındırmak için böyle yapıldığını fark ettim. 2011'de Muhsin Atıcı bana 9 Eylül Üniversitesi olarak Didim'de günlük bir gezilerinin olduğunu istediğim takdirde gelebileceğimi söyledi. Kabul ettim. Muhsin A, Mustafa F, Coşkun K, Kahraman C¸, Olgun Y. ve üniversiteden tanımadığım 50 kişiyle gittik. Bu otelde Erhan Y, Abdullah K, Ömer T. ve Mesut Y. ile aynı odada kaldım. Ayrıca bu gezide Muhammet S.M ve Ali S. isimli şahıslar da bulunuyordu. Aynı hukuk fakültesinde olabileceğimizi düşündüğüm Adil D, Halil K. ve Hüseyin T. de bulunuyordu. Bu gezide birlikte olduğumuz insanların büyük olasılıkla bu örgütle ilişkili olabileceğini düşünüyorum.
Evde birinci senenin sonunda yavaş yavaş Fetullah Gülen'e ait sohbetler dinletilmeye başlandı. Bunu Muhsin A. yapıyordu. Muhsin A, bizim evin abisi olması dışında, örgüt içerisinde aktifti. Muhtemelen diğer örgüt evleri ile de ilgileniyor gibiydi. Bize araba ile aylık erzaklarımızı getirir ve eve dair tüm ödemeleri kendisi yapardı. Birinci seneden sonra artık yavaş yavaş evimizde sohbetler düzenleniyor, Muhsin de bu sohbetlere katılıyordu. Bu sohbetler senede iki üç defa düzenlenirdi. Bulunduğum ev dışarıdan bakıldığı taktirde kesinlikle cemaat evi görünümünde değildi. Bize söylenen sadece ders çalışmamız ve soru sormamamızdı. Bunun dışında namaz kılar kendi aramızda arada bir dini sohbetler ederdik.'
Mezun olunca İzmir'deki bu evde 2014'ün Ekim-Kasım aylarında yapılacak hakimlik sınavına hazırlandığını anlatan Veysel Uçar, ifadesini şöyle sürdürdü:
'2014 yılının Eylül ayının başlarında, Muhsin kendisini bir arkadaşının aradığını eve iki abinin geleceğini ve bizimle görüşmek istediğini söyledi. Biz de kabul ettik. Akabinde gününü hatırlamadığım bir tarihte akşam vaktinde evimize ismini hatırlamadığım ve kendisini bir daha görmediğim bir şahıs ve kendini Metin olarak tanıtan 28-30 yaşlarında, 1.80 boylarında, kumral, gür, kısa ve hafif kır saçlı şahıs geldi. Benimle özel olarak konuşmak istediklerini söylediler. Baş başa benim odama geçtik. Burada Metin ve yanındaki şahıs bana Askeri Hakimlik Sınavı'na hazırlanıp hazırlanmadığımı sordular. Ben de Askeri, İdari ve Adli olmak üzere hakimlik sınavlarına çalıştığımı söyledim. Bana Metin'in elinde bulunan poşetin içinden bir A4 kağıdı uzattılar. Bu soruların Askeri Hakimlik Sınavı'nda çıkabileceğini söylediler. Kendisine bu konuda hiçbir soru sormamamı ve kağıda bir saat bakıp tekrar kendisine vermemi istediler.
Ayrıca bu eve bir daha gelmemem gerektiğini söylediler ve telefon numaramı değiştirmemi istediler. Askeri Hakimlik Sınavı'ndan sonra net hatırlamakla birlikte takriben 3-4 hafta sonra saat 11.00 sıralarında, Kızılay'da ismini hatırlamadığım bir kafede buluşacağımızı söylediler. Ben de kabul ettim. Kağıtta 60 tane karışık derslerden soru vardı. Bu sorular doğru cevapları işaretlenmiş sorulardı. Bir saat bu soruları inceledikten sonra kağıdı kendisine geri verdim. Bu tarihten yaklaşık iki hafta sonra sınava girmek için, ilk önce İstanbul Deniz Harp Okuluna gittim. Askeri hakimlik sınavına girdiğimde Metin isimli şahsın bana vermiş olduğu 60 sorudan 60'ının da sınavda çıktığını gördüm.'
'O kadar beynim yıkanmıştı ki tümünü tedbir amaçlı sandım'
Sınav sonrası Ankara'ya ablasının yanına döndüğünü belirten Uçar, 'Burada şu anda numarasını ve kimin üzerine olduğunu hatırlamadığım kontörlü GSM hattımı değiştirerek, başka bir hat aldım. Artık o kadar çok beynim yıkanmıştı ki yaptığım tüm hareketlerin tedbir amaçlı olduğunu düşüyor ve sorgulamıyordum' dedi.
Yazılı sınavdan sonra sözleştikleri gibi Kızılay'da bir kafe Metin isimli kişiyle buluştuğunu anlatan Uçar, şunları söyledi:
'Bana yazılı sınavı geçip geçmediğimi sordu. Geçtiğimi söylemem üzerine eğer mülakat sınavını da geçersem Ekim ayı içerisinde buluşmamızı, eğer mülakatı geçemezsem buluşmamızın gerekmediğini söyledi. Ekim ayı içinde Hava Harp Okulunda aynı gün içerisinde fiziki yeterlilik ve mülakat sınavlarına girdim. Mülakatta iki dakika süreyle kendimi tanıtmamı istediler ve hukuki birkaç soru sordular. Yaklaşık 10 dakika kaldıktan sonra dışarıda mülakatı da kazandığımı söylediler. Ertesi gün genel sağlık raporunu almak üzere tekrar Yeşilyurt Hava Harp Okuluna gittim. Burada da bir sıkıntı çıkmadı. Aynı gün Ankara'ya döndüm. Metin isimli şahısla söylediği tarihte belirlediğimiz yerde buluştuk. Kendisine mülakatı kazandığımı söyledim. O da bana tüm eğitimi tamamladıktan sonra ilk pazar günü hatırlamadığım bir yerde tekrar buluşmamızı, eğer söylediğim tarihlerde buluşamazsak bulunduğumuz kafenin 50 metre ilerisinde bulunan bir evi gösterdi. Kendisi ile bu ev üzerinden irtibat kurabileceğimi söyledi. Bu ev Yenimahalle Belediyesi civarında bulunan bir kafenin üzerinde kahverengi beyaz renkli 3 katlı bir binanın 1. katıydı.'
Uçar, sınavı kazandıktan sonra örgütün belirlediği Mamak'taki bir evde kalmaya başladığını, evde Gülen'e ait kitapların okunduğunu ve dini sohbetlerin yapıldığını, darbe girişimi sırasında lenf kanseri olan kardeşiyle ilgilendiğini, girişimi babasından öğrendiğini, o andan itibaren içinde bulunduğu örgütün gerçek kimliğinin farkına vardığını belirtti.
Veysel Uçar, 'Bu haberi öğrendiğim andan itibaren ben ne gibi bir yapı içerisinde olduğumu, darbe teşebbüsünde bulunan örgütün tamamen eli silahlı bir terör örgütü olduğunu anladım. Bu örgüt içerisinde tamamen saf ve temiz duygularla bulundum. İçinde bulunduğum örgütten konusu suç teşkil edecek herhangi bir talimat almadım. Maddi ve ailevi durumum iyi olmadığı için beni kullanmaya çalıştılar. Bunu biraz geç anladım. Son olarak yaşanan bu darbe girişiminden sonra bu örgütün eli silahlı kanlı bir örgüt olduğunun farkına vardım. Bu sebepten dolayı tüm bildiklerimi baskı ve tehdit altında olmadan samimiyetle anlattım' dedi.
FETÖ'nün 'Game of Thrones Kumpası' İddianamede
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) askeri yargıdaki yapılanmasına ilişkin hazırlanan iddianamede, askeri yargıdaki FETÖ mensuplarınca Maltepe Askeri Lisesinde öğrencilerine dünyaca ünlü 'Game of Thrones-Taht Oyunları' dizisini izlettiği gerekçesiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) çıkarılan subaylarla ilgili olaylar da yer aldı.
İddianamede, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcısı Volkan Yetiştirici'nin tanık olarak ifadesine de yer verildi.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz 2016'da Aksaz Deniz Komutanlığında Hukuk Müşaviri olarak görev yaptığını, Milli Savunma Bakanlığı (MSB) emrine alındığı listeyi gördüğünde pasif göreve çekildiğini anladığını belirten Yetiştirici, listeyi detaylı incelediği zaman MSB emrine alınan diğer meslektaşlarının da kendisi gibi FETÖ/PDY yapılanmasına karşı duruşları nedeniyle seçildiğini aktardı.
Yetiştirici, kendisi hakkında İzmir casusluk davasında fişleme yapıldığını, kamuoyunca bilinen kumpas davalarında FETÖ mensubu olmayan hakim ve savcıların fişlendiğini, böylelikle orgüt mensubu hakim ve savcıların önünün açıldığını düşündüğünü söyledi. TSK'daki paralel devlet yapılanmasına ilişkin soruşturmayı da yürüttüğünü, bu sırada kimliği belirsiz kişiler tarafından tehdit edildiğini, sıkı şekilde dosya üzerinde çalışmış olmasına karşın faillere ulaşamadığını anlatan Yetiştirici, şu ifadeleri kullandı:
'Bu örgütün en büyük özelliği, hücre tipi yapılanması ve profesyonel bir istihbarat ağına sahip olması. Kumpas davalarından Poyrazköy davası ile ilgili olduğu ileri sürülen birtakım lav silahlarının kimin tarafından gömüldüğü konularına ilişkin kısmın savcılığa yetkisizlik kararıyla geldiğini, dosya üzerinde çalıştıktan sonra kovuşturmaya yer olmadığı kararı verdim. Bu kararının da kumpas davalarını kurgulayan çevre tarafından rahatsızlık verici olarak algılandığını düşünüyorum.'
GAME OF THRONES İZLETEN ÖĞRETMENLER
Yetiştirici, yazılı ve görsel basında 'Game of Thrones' davası olarak bilinen İzmir Maltepe Askeri Lisesindeki soruşturma dosyasıyla ilgili takipsizlik kararı verdiğini, bu davanın da paralel yapının klasik hareket tarzı olan isimsiz imzasız bir ihbar mektubu ile soruşturma izini verilerek başlatıldığını anlattı. Takipsizlik kararı üzerine bu sefer dosyanın savcısı olarak kendisinin de isimsiz imzasız bir ihbar mektubuyla şikayet edildiğini belirten Yetiştirici, olayla ilgili yaşananları şöyle anlattı:
'Bunun üzerine Askeri Adalet Müfettişi tarafından teftiş geçirdim. Bu teftiş dolayısıyla uyarı cezası verildi. Daha sonrasında Maltepe Askeri Lisesinde görevliyken hukuka aykırı bir şekilde disiplin puanım komutanlar tarafından düşürüldü. 'Game of Thrones' isimli diziyle ilgili idari tahkikat aşamasında İngilizce öğretmenleri lehine ifade veren öğrencilerin disiplin puanının komutanlarınca düşürülmeye başlanması üzerine, bir grup komutanından şikayetçi olundu. Hakkında şikayet bulunan bu kişileri ifade vermeye savcılığa davet etmeme rağmen gelmediler ve ilerleyen süreçte soruşturma savcısı olarak beni asılsız ithamlarla şikayet ettiler. Bu nedenle askeri adalet müfettişleri tarafından hakkımda soruşturma yapıldı.'
Yetiştirici, ilerleyen süreçte 'İzmir Askeri Casusluk' ismiyle bilinen davada tutuklu yargılanan bir deniz subayının şikayeti üzerine, 'bu subayın evine başka bir deniz subayının dijital materyal koyduğu' yönündeki iddiaya ilişkin soruşturmayı da yürüttüğünü kaydetti. Bu davayla ilgili de şikayet edildiğini ifade eden Yetiştirici, bu tarz soruşturma dosyalarının takibatının hemen akabinde şikayet edildiğini, bu kapsamda toplam 6 kez müfettiş incelemesi geçirdiğini, bu incelemelerden 2 adet uyarı cezası aldığını anlattı.
İzmir Maltepe Askeri Lisesinde 5 askeri subay öğretmen hakkında, son sınıf öğrencilerine İngilizce bilgilerinin pekişmesi için 'Game of Thrones' dizisini izlettiği gerekçesiyle 2011'de yapılan ihbar üzerine askeri savcılık soruşturma başlatmıştı. 'Türklüğe hakaret' ve 'cinsel istismar' suçlarını işledikleri öne sürülen 5 subayın, 'Game of Thrones-Taht Oyunları' dizisini 18 yaşından küçük öğrencilere zorla izlettikleri iddiasıyla 'disiplinsizlik' suçundan orduyla ilişiği kesilmişti. Anayasa Mahkemesi, bu gerekçeyle TSK'dan çıkarılan bir yüzbaşının yaptığı bireysel başvuruda, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vererek, ihlal sonuçlarının ortadan kaldırılması ve yeniden yargılama yapılması için kararın bir örneğini Askeri Yüksek İdare Mahkemesine göndermişti.
ASKERİ YARGIYA DAHA ÖNCE AÇILAN DAVA
Öte yandan 136 sanıklı bu dava, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında ortaya çıkan sözde 'Sıkıyönetim Mahkemelerinde Görevlendirme Listesi'ndeki askeri hakim ve savcılar hakkında açılmış olan ilk dava değil. 27 Şubat'ta 31 sanık hakkında açılan ilk davanın duruşması 1 gün önce, 15 Mayıs'ta görülmüştü. Fetö'nün askeri yargıdaki yapılanmasına ilişkin ilk dava olma niteliğini de taşıyan o davanın iddianamesinde, şüphelilerin tamamının hakim-savcı olduğu 2009'daki sınav sorularını önceden ele geçirdiği, örgütün TSK'daki yapılanmasını askeri yargıdaki etkinliğiyle sağlamaya çalıştığı, askeri yargının da adli ve idari yargıda olduğu gibi önemli ölçüde FETÖ üyesi olan hakim ve savcılardan oluştuğu, nitekim sıkıyönetim mahkemeleri görevlendirme listesinde yer alan 214 kişinin, 2009-2014 arasında yapılan sınavlarda kopya çektiğine ilişkin kuvvetli şüphe bulunan 217 kişi arasından seçildiği belirtiliyordu. 31 şüpheli hakkında 1'er kez müebbet ve 45 yıla kadar hapis cezası istenen iddianamede, askeri yargının yüzde 66'sının FETÖ'cü olduğu, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığınca 15 Temmuz darbe girişimine fiilen iştirak eden, hatta Sayın Cumhurbaşkanına suikast girişiminde bulunan FETÖ mensubu generaller ve diğer personel hakkında kovuşturmaya yer olmadığı yönünde kararlar verildiği dile getiriliyordu.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-27 Şubat (2017) 'Ankara Darbe Yap./Sıkıyönetimde görev alacak Hakim-Savcılar 31 sanık' davası
(19 Mayıs 2017, 18:03)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: