İzmir'de, 367 sanığın yargılanıp beraat ettiği 'casusluk ve gizli belge bulundurma davası'nın soruşturmasındaki usulsüzlükleri, bazı bilgilerin sızdırılmasını ve örgütün TSK yapılanmasını konu alan 102 sanıklı iddianame kabul edildi. 15 Temmuz darbesine yakın dönemde başlatılan ve ardı ardına TSK'da gözaltı dalgaları getiren soruşturmanın, Fetullah Gülen ve örgütünü çok ürküttüğü dile getirilmişti. 'Darbecileri paniğe sokan soruşturma' başlığı ile yayınlanan haberimizde; 'İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, 15 Temmuz'un kısa süre öncesinde Genelkurmay Adli Müşavirliği'nden 78 yazıyla 200 asker hakkında 'İzmir askeri casusluk kumpası ve TSK uzantıları' soruşturması kapsamında bilgi istediği, ancak yazılara cevap verilmediği ortaya çıktı. Bir kaç gün sonra gerçekleşen darbe girişimi ise TSK içindeki örgütün geniş kapsamlı deşifre olmak üzere olduğunu anladığı ve bu nedenle son gücünü kaybetmeden önce bir askeri darbe ile üzerindeki kuşatmayı yarmaya kalkıştığını gösterdi.' deniliyordu.
06.05.2017 18:26 İzmir'de, 367 sanığın yargılanıp beraat ettiği 'casusluk ve gizli belge bulundurma davası'nın soruşturmasındaki usulsüzlükleri, bazı bilgilerin sızdırılmasını ve örgütün TSK yapılanmasını konu alan 102 sanıklı iddianame kabul edildi.
5 Mayıs'taki gelişmeye göre, 697 sayfalık iddianamede, aralarında örgüt elebaşı Fetullah Gülen, gazeteci Tarık Toros, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın yaveri emekli Albay Gürsel Yüce, eski Tümgeneral Hamza Koçyiğit, eski Roma Büyükelçiliği Askeri Ataşesi Kurmay Albay Mehmet Demirağ, FETÖ/PDY'nin üst düzey yöneticileri Mehmet Ali Büyükçelebi, Mehmet Ali Şengül, Mehmet Hanefi Sözen, Naci Tosun ve İsmail Büyükçelebi'nin bulunduğu 48'i tutuklu 23'ü firari 102 sanık hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ilgili maddeleri kapsamında, 'Silahlı terör örgütü kuruculuğu, yöneticiliği, üyeliği' suçlamaları yer aldı.
İddianamede, aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 kişi hakkında 'askeri gizli bilgi ve belge bulundurma' suçlamasıyla açılan davada yargılanmalarının ardından beraat eden sanıkların bir kısmı ile emekli askeri Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, emekli Jandarma Kurmay Albay Mustafa Önsel ve gazeteci Ahmet Şık'ın da bulunduğu 98 müşteki yer aldı.
'FETÖ'nün hedefi Türkiye'yi parçalayarak daha kontrol edilebilir birimlere indirgemek'
FETÖ'nün küçük yaşta ağına düşürdüğü çocukları örgütün amaçları doğrultusunda eğittiği, soruları çalarak askeri okulların sınavlarına hazırladığı, bu kişilerin kurmay olmalarını sağladığı, kurumlarından bilgi ve belge çalan bir örgüt mensubu haline getirildiğine vurgu yapılan iddianamede, örgütün dış istihbarat örgütlerinin kontrolünde yeni bir İslam anlayışı oluşturmak, istihbarat örgütlerinin bağlı olduğu devletlerin menfaatleri doğrultusunda Müslüman ülkelerde etkin olmak, başta Türkiye olmak üzere diğer devletlerin yönetimini ele geçirmek, Türkiye Cumhuriyeti'ni parçalayarak daha kontrol edilebilir birimlere indirgemek hedefiyle kurulduğuna değinildi.
'Örgüt vahşi, tehlikeli ve kanlı yüzünü göstermiştir'
İddianamede, FETÖ/PDY'ye ilişkin, 'Her türlü gayri ahlaki, İslam ahlakı ve inancı ile bağdaşmayan onursuzca yöntemi meşru gören yüzü yanında, sivillere karşı silah kullanmaktan bile çekinmeyen vahşi, tehlikeli, eli kanlı yüzünü de göstermiştir.' denildi.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın TSK'da yapılanan ve öncelikli olarak Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki bazı örgüt üyelerine yönelik yapılan operasyon sonrası, operasyonun diğer kuvvet komutanlıklarında veya diğer devlet kurumlarında yapılanan örgüt mensuplarına kayabileceği öngörüsünde bulunan FETÖ'nün, ordu içerisinde uyuyan hücrelerini harekete geçirerek 15 Temmuz 2016'da devlet yönetimine el koyma girişiminde bulunulduğu anımsatılan iddianamede, FETÖ/PDY'den kurtulmak için milli ruh bilinciyle hareket edilmesine dikkati çekildi.
'Gizli bilgi ve belge bulundurma davası'
'Gizli bilgi ve belge bulundurma' iddialarına ilişkin İzmir Emniyet Müdürlüğüne 10 Ağustos 2010'da gelen ihbar maili üzerine başlatılan ve aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 sanık ve üst düzey askeri yetkililer, devletin gizli bilgi ve belgelerini yabancı istihbarat servislerine vermekle suçlanmıştı.
İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinde 16 Nisan 2013'te görülmeye başlanan dava, 5. Ağır Ceza Mahkemesinde devam etti. 26 Şubat'taki karar duruşmasında, tüm sanıklar hakkında 'yüklenen suçun sanıklar tarafından işlenmediğinin sabit olması' sebebiyle esastan beraatine karar verilirken, soruşturma aşamasında görev yapan kamu çalışanları hakkında fezleke hazırlanarak suç duyurusunda bulunulmuştu.
İzmir'deki 'askeri casusluk' soruşturmasında, FETÖ/PDY üyelerinin sahte delil ürettiği iddialarına ilişkin 68 sanığın yargılanmasına İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde başlanılmıştı.
'Gizli Cemaat Okulları Kurduk, Onlara Gönderin'
İzmir'deki 'askeri casusluk soruşturması'ndaki usulsüzlüklerle bazı bilgilerin sızdırılmasıyla ilgili Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) TSK'daki örgüt mensuplarına yönelik hazırlanan iddianamede örgüt mensuplarının deşifre olmaması için alınan önlemlere ilişkin dikkat çekici ayrıntılara yer verildi.
İzmir Cumhuriyet Savcısı Berkant Karakaya'nın 43'ü tutuklu 23'ü firari 102 sanık hakkında hazırladığı ve İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, gizli tanık 'Abdullah'ın FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'i Pensilvanya'daki ziyaretine ilişkin detaylar yer aldı.
Pensilvanya'da 7-8 gün kaldıklarını beyan eden gizli tanık, 'ikindi sohbetlerine' de katıldıklarını belirterek, eşi ile birlikte örgüt elebaşı Fetullah Gülen ile görüştüklerini aktardı.
Gülen'e kurmaylık sınavlarını kazanamadığını, bunun için üzgün olduğunu anlattığını kaydeden gizli tanık, şu ifadelerde bulundu:
'Yaşadığım stresten bahsedince bana 'kazanan arkadaşlarımız için sevinelim' diyerek sarıldı. Bana sarılması ve samimi davranışı nedeniyle daha fazla bir şey söyleyemedim. TSK'dan ayrılmak istediğimi dile getirdim. Bana, 'Ayrılman doğru değil, hizmetteki her TSK mensubu hizmet hareketi içinde bizim için çok kıymetli, paranız daha bereketli olur.' dedi.
Eşim ise kurmaylık hakkı bittiği için kapanmak istediğini söyledi. O da eşime 'kapanman doğru olmaz, herkes sizi böyle tanıdı, bu şekilde çok daha fazla dikkat çekersiniz' diyerek müsaade etmedi. Eşimin diğer sorusu ise 'çocuklarımızı tedbir için cemaatin okullarına gönderemiyoruz ne yapmamız gerekiyor?' oldu. Kendisi, cemaatin olduğu anlaşılmayacak özel okullar kurduklarını, bu hususta talimat verdiğini belirterek, 'abilerinizle görüşün, Ankara'daki bu okullara sizi yönlendirsinler. Bu okullar sizin, hakim, savcı ve bürokrat kesiminden özel nitelikle arkadaşlarımızın çocukları okuyabilsin diye kuruldu.' dedi'
'Kanka muhabbeti'
Tanıklardan M.Y'nin Çiğli Ana Jet Üssünde çalıştığı dönemde Zekeriya Kuzu'dan önce 2 üs astsubayının görev yaptığına şahit olduğunu ancak hiçbirine Kuzu'ya tanınan ayrıcalığın tanınmadığını, kendisine cip tahsis edilen Kuzu'nun generaller ve yüksek rütbelilerle 'kanka muhabbeti' yapabildiğini gördüğünü kaydetti.
İddianamede, ifadelerine yer verilen sanık H.S. ise örgüt mensuplarının deşifre olmaması için gizli abdest alması ve ima ile namaz kılınması gerektiği konusunda yönlendirmelerde bulunulduğunu anlattı.
Etkinlik pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen sanıklardan B.G. de kendilerine ordu içerisinde yer alan 'kripto Ermeni ve Yahudi yapılanmasına karşı savunma niteliğinde İslami bir yapılanma' için görev verildiğinin anlatıldığını aktardı.
Fetö'cü Amiral 'Çok Gizli' Belgeleri Gülen'e Aktarmış
İzmir'de 'askeri casusluk soruşturması'ndaki usulsüzlükler ile bazı bilgilerin sızdırılmasına ilişkin TSK'daki FETÖ/PDY mensuplarına yönelik hazırlanan iddianamede ifadesine yer verilen sanıklardan H.S, meslekten ihraç edilen firari Tümamiral Mustafa Zeki Uğurlu'nun TSK'ya ait gizli bilgileri FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e göndermesine aracılık ettiğini belirtti.
İzmir Cumhuriyet Savcısı Berkant Karakaya'nın 43'ü tutuklu 23'ü firari 102 sanık hakkında hazırladığı ve İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede tutuksuz sanık olan H.S, NATO görevi kapsamında yurt dışında olduğu belirlenen ve 15 Temmuz darbe girişiminin ardından TSK'dan ihraç edilen Uğurlu'nun FETÖ'ye her türlü bilgiyi en ince ayrıntısına kadar verdiğini, alt ve üst rütbedeki askeri personel hakkında etnik kimlik, siyasi görüş, aile yapısı ve alkol-kadın-para-makam olarak adlandırılan zafiyetler hakkında bilgi topladığını ileri sürdü.
Genelkurmay Başkanlığı Plan Prensipler Daire Başkanlığında görevli olduğu dönemde haftalık ya da 15 günde bir toplantılar yaptığı Uğurlu'nun TSK'nın bazı plan ve projelerini sözlü olarak kendisine aktardığını iddia eden H.S, Uğurlu'nun örgüt içerisindeki konumuna ilişkin ise 'FETÖ içerisindeki notu '5 üzerinden 5' diye tabir ediliyordu, dolasıyla tamamen FETÖ'ye bağlı, aşırı itaatkar, FETÖ tarafından istenilen tüm emir ve talimatları yerine getiren bir kişiydi.' ifadelerini kullandı.
Genelkurmay'ın gizli belgeleri FETÖ'ye gönderilmiş
H.S, Uğurlu'nun paylaştığı çok gizli nitelikteki bilgiler arasında, NATO üyesi ülke subaylarının diğer ülkelere görevlendirmelerine ilişkin listelerin, Türkiye'nin diğer ülkelerle yaptığı ortak askeri tatbikatlarda görev alacak kişilerin isimlerinin yazılı olduğu listelerin, Genelkurmay Başkanlığının dış ülkelere yapılan 'yerinde izleme' adı altındaki görevlendirmelere ilişkin belgelerin de bulunduğunu belirterek, bu belgelerin fotokopi ve CD'lerini bizzat Uğurlu'dan aldığını dile getirdi.
H.S, bu belgeleri, örgüt içerisinde 'Tarık Tekin' kod adını kullanan, Ankara, Mersin ve Aksaz'daki Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlı askerlerden sorumlu olan firari sanık Hüseyin Dalan'a verdiğini, raporu hazırlanan bu belgelerin Gülen'in doktoru olduğu iddia edilen firari sanık Kudret Ünal'a ulaştırıldığını kaydetti.
Genelkurmay Başkanlığının çekilen fotokopileri kayıt altına almasının ardından Uğurlu'nun Hava, Kara ve Deniz Kuvvetleri komutanlıklarındaki tüm evrakları CD ortamında kendisine getirdiğini anlatan H.S, örgüte muhalif olan iki rütbeli asker hakkında rapor hazırlamak için Plan Prensipler Daire Başkanlığına gittiğini ve bu ziyarette kimliğini gizlemediğini söyledi.
H.S, 'Bu ziyaretimi asıl kimliğimle yaptığım için ismim kayıtlardan kontrol edilirse tam tarihi belli olacaktır. Bu görüşmeden sonra ayrıntılı bir rapor hazırladım. Raporla birlikte bana Mustafa Zeki Uğurlu tarafından getirilen 'çok gizli' ve 'gizli' ibareli belgeleri de Fetullah Gülen'e gönderilmek üzere aracı olan FETÖ üyesi Hüseyin Dalan'a elden verdim.' ifadelerini kullandı.
Personeline alkol aldırıp konuşturmuş
Hakkında yakalama kararı bulunan, eski Tuğamiral Ali Suat Aktürk'ün de Uğurlu gibi FETÖ'yle bağlantısının güçlü olduğunu, örgütün belirlediği bir kadınla evlendiğini beyan eden H.S, 'Aktürk, birlikte çalıştığı personelle alkol alarak onları istediği gibi konuşturup gerek özel gerekse de iş yerindeki bilgileri istediği gibi kolayca alabiliyordu. Almış olduğu bu bilgileri de bana ayrıntılı bir şekilde aktarıyordu.' dedi.
Darbe girişimi sonrası ele geçirilen sözde sıkıyönetim atama listesinde, Uğurlu'nun NATO'daki görevine devam edeceği Aktürk'ün ise Merkez Bankası başkanlığı görevine getirileceği yer alıyordu.
Fuhuş ile şantaj iddiası
'Abdullah' kod adlı gizli tanığın iddianameye yansıyan ifadesinde ise örgütün devlet kurumlarına yerleştirilen kişilerden sözde imamları aracılığıyla bilgi aldığı, bu bilgilerin arşivlendiği bilgisi yer aldı.
Aynı anda hem İstanbul'da hem Kabe'de!
Örgütün tehdit ve şantaj için bu bilgilerin yanı sıra farklı yöntemler de kullandığını kaydeden gizli tanık, 'Örgüt, tehdit ve şantajda kullanmak için TSK içerisindeki bazı subay ile astsubaylara kadın temin ederek gizli görüntüler çekiyordu.' iddiasında bulundu.
'Sarmaşık' kod adlı gizli tanık ise örgüt içerisinde Atatürk düşmanlığının had safhada olduğu ve Gülen'e büyük bir hayranlık duyulduğuna dikkati çekerek, 'Fetullah Gülen'in insan üstü özelliklere sahip olduğunu anlatan örgüt mensupları, kalp gözlerinin açık olduğunu belirttiği Gülen'in geceleri ışık evlerini gezerek şakirtleri ziyaret ettiğini, aynı anda hem Kabe'yi ziyaret ettiği hem İstanbul'da olduğu, geleceği görebildiği, bir bakışı ile bir kişinin gusül abdesti olup olmadığını anlayabildiğini söylüyorlardı.' ifadelerini kullandı.
Operasyonlar
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında, 'İzmir'deki askeri casusluk soruşturması'ndaki usulsüzlükler ile bazı bilgilerin sızdırılmasına ilişkin inceleme ve elde edilen belgeler doğrultusunda, İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, FETÖ/PDY'ye yönelik farklı zamanlarda düzenlediği operasyonlarda, aralarında Tümgeneral Hamza Koçyiğit, eski Roma Büyükelçiliği Askeri Ataşesi Kurmay Albay Mehmet Demirağ, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın yaveri emekli Albay Gürsel Yüce ve bazı rütbeli askerlerin de bulunduğu çok sayıda şüpheli gözaltına alınmıştı.
Hakkında yakalama kararı bulunan örgüt elebaşı Fetullah Gülen, örgütün üst düzey yöneticileri Mehmet Ali Şengül, Mehmet Ali Büyükçelebi, Mehmet Hanefi Sözen, Naci Tosun ve İsmail Büyükçelebi ile gazeteci Tarık Toros'un firari olduğu belirtilmişti.
İzmir casusluk davasındaki sanıklara Fetö tarafından kumpas kurulduğu suçlamasını konu alan 68 sanıklı bir başka dava daha bulunuyor.
SORUŞTURMA ÖRGÜTÜ ÜRKÜTTÜ, BİR KAÇ GÜN SONRA DARBE GELDİ
Öte yandan İzmir'deki 102 sanığa açılan bu son davanın soruşturmasının, Fetullah Gülen ve örgütünü çok ürküttüğü dile getirilmişti.
'Darbecileri paniğe sokan soruşturma' başlığı ile yayınlanan haberimizde; 'İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, 15 Temmuz'un kısa süre öncesinde FETÖ soruşturmasında Genelkurmay Adli Müşavirliği'nden 78 yazıyla 200 asker hakkında 'İzmir askeri casusluk kumpası ve TSK uzantıları' soruşturması kapsamında bilgi istediği, ancak yazılara cevap verilmediği ortaya çıktı. Bir kaç gün sonra gerçekleşen darbe girişimi ise TSK içindeki örgütün geniş kapsamlı deşifre olmak üzere olduğunu anladığı ve bu nedenle son gücünü kaybetmeden önce bir askeri darbe ile üzerindeki kuşatmayı yarmaya kalkıştığını gösterdi.' deniliyordu.
Haberde şu satırlar da yer alıyordu:
'15 Temmuz darbe girişimini tetikleyen ve İzmir Cumhuriyet Başsavcıvekili Okan Bato tarafından yürütülen TSK'daki FETÖ yapılanmasına ilişkin soruşturmada İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliği'ne bilgi amaçlı 78 yazı gönderdiği öğrenildi.
YAZIYA CEVAP GELMEYİNCE 2. DALGA İÇİN DÜĞMEYE BASILDI
İçinde İzmir'de yürütülen 'Askeri Casusluk kumpası' soruşturması da olmak üzere 300'e yakın dosya ile 200 asker hakkında istenilen belgelerin bulunduğu yazılara, dönemin Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirleri Muharrem Köse ile Hayrettin Kaldırımcı tarafından cevap verilmemesi üzerine, 'TSK'daki FETÖ yapılanması ile ilgili 2. dalga operasyon' için düğmeye basıldığı ortaya çıktı. Temmuz'un son haftasında operasyon için planlama yapılmaya başlandığı öğrenildi.
TSK'DAKİ 'ALTIN NESİL' ADAMLARINI KAYBETMEK İSTEMEYEN FETÖ 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ
İzmir Cumhuriyet Başsavcıvekili Okan Bato'nun talimatıyla Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından yapılması planlanan operasyon üzerine, TSK'daki 'Altın nesil' denilen adamlarını kaybetmek istemeyen FETÖ'nün, 15 Temmuz'da darbe girişimini gerçekleştirdiği öne sürüldü.'
Haberde savcılığın 78 yazısına cevap vermeyen dönemin Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirleri Muharrem Köse'nin 15 Temmuz darbesinin arkasındaki liderlerden olduğu ortaya çıkmış, darbenin sıcak saatleri ve çatışmalar henüz devam ederken savcılıklarca kamuoyuna açıklanmıştı. (Abdullah Harun/kontrgerilla.com)
Paralel yapı-07 Temmuz (2016) 'İzmir askeri casusluk kumpası ve TSK yapılanması 102 sanık' davası
İşte darbecileri paniğe sokan soruşturma: Telaşa kapılıp harekete geçmeye karar verdiler
Paralel yapı-03 Kasım (2015) 'İzmir Askeri Casusluk Kumpası 68 sanık' davası
(06 Mayıs 2017, 18:26)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: