Paralel Yapı soruşturmaları kapsamındaki tutukluların tahliyesini korsan girişimle yasadışı şekilde kararlaştıran ve bu nedenle meslekten ihraç edilen hakimler Metin Özçelik ile Mustafa Başer'e, Yargıtay 16. Ceza Dairesinde yargılandıkları davada, 'silahlı terör örgütü üyeliği' ve 'görevi kötüye kullanma' suçlarından 10'ar yıl hapis cezası verildi.
28.04.2017 15:01 Yargıtay 16. Ceza Dairesi, dünkü karar duruşmasında meslekten ihraç edilen Metin Özçelik ve Mustafa Başer'i 'silahlı terör örgütü üyeliği' ve 'görevi kötüye kullanma' suçlarından 10'ar yıl hapis cezasına çarptırdı. Sanıkların kişilikleri, pişmanlık duymadıkları yönündeki ısrarlı tutumları ve ileride yeniden suç işlemeyeceklerine yönelik kanaat oluşmadığından verilen cezalarda indirim yapılmadı.
DETAYLAR
24 Nisan'da Yargıtay konferans salonundaki duruşmada heyete başkanlık eden Yargıtay 16. Ceza Dairesi Üyesi Muhsin Şentürk, gazetecilere oy birliğiyle alınan kararı açıkladı.
Şentürk, sanıklar Özçelik ve Başer'in, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 314/2. maddesi gereğince suçun işlenmesindeki özellikler, suç sebep ve saikleri, kastın yoğunluğu, meydana gelen tehlikenin ağırlığı nazara alınarak 6'şar yıl hapis cezasıyla cezalandırılmalarına karar verildiğini bildirdi.
Sanıkların eyleminin, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nda sayılan mutlak terör suçu olması nedeniyle, aynı kanunun 5/1. maddesi gereğince verilen cezanın yarı oranında artırılarak 9'ar yıla çıkarıldığını belirtti.
Sanıklara ayrıca, 'görevde yetkiyi kötüye kullanma suçundan' 5237 sayılı TCK'nın 257/1. maddesi uyarınca 1'er yıl hapis cezası verildiğini vurgulayan Şentürk, yargılama sürecindeki olumsuz davranışları nazara alınarak sanıklara verilen cezada takdiri indirim hükümlerinin uygulanmadığını ifade etti.
-'Yeniden suç işlemeyeceklerine yönelik kanaat oluşmadığından...'
Başkan Şentürk, sanıkların kişilikleri, pişmanlık duymadıkları yönündeki ısrarlı tutumları ve ileride yeniden suç işlemeyeceklerine yönelik kanaat oluşmadığından, verilen cezalarda TCK'nın 50. maddesindeki, 'seçenek yaptırımlar', 51. maddesindeki 'hapis cezasının ertelenmesi' ve Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesindeki 'hükmün açıklanmasının geri bırakılması' hükümlerinin de uygulanmadığını bildirdi.
Sanıkların tahliye taleplerinin reddedildiğini belirten Başkan Muhsin Şentürk, şunları kaydetti:
'Sanıklara atılı silahlı terör örgütü üyesi olmak suçunun, CMK'nın 100/3. maddesinde sayılan suçlardan olması, verilen ceza miktarı, FETÖ/PDY üyesi oldukları, bu örgütün amaçları ve liderinin talimatı doğrultusunda karar vererek, hakim ve savcılık görevlerini kötüye kullanmak suretiyle atılı suçları işlediklerinin sübut bulması, 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişiminin de bahsedilen örgüt tarafından gerçekleştirildiğinin iddia edilmesi ve aynı örgüte üye olma suçundan yargılanan, kamuoyunca da tanınan sanıkların yurt dışına kaçtıklarının bilinmesi nedeniyle kaçma ihtimali bulunan sanıklar hakkında adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı ve uygulanan tedbirin açık bir orantısızlık oluşturmayacağı değerlendirildiğinden sanıkların tahliye taleplerinin reddi ile hükmen tutukluluk hallerinin devamına karar verilmiştir.'
Heyet sanıkların, ' Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs' ve 'soruşturmanın gizliliğini ihlal' suçlarından ise beraatlarına karar verdi.
Soruşturmanın geçmişi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 22 Temmuz 2014'ten beri sürdürülen 'casusluk, yasa dışı dinleme, 25 Aralık kumpası, Selam Tevhid'de kumpas, Tahşiye grubuna yönelik kumpas ve emniyetteki paralel yapı' soruşturmaları kapsamında tutuklu bulunan, aralarında eski emniyet müdürleri Tufan Ergüder, Ali Fuat Yılmazer, Yurt Atayün, Yakup Saygılı, Ömer Köse, Ertan Erçıktı, Erol Demirhan, Serdar Bayraktutan ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın da bulunduğu şüphelilerin avukatları ile Hrant Dink cinayeti soruşturması kapsamında tutuklanan eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in avukatı, İstanbul Adliyesi'nde görevli 10. Sulh Ceza Hakiminin reddi ile tutuklu tüm şüphelilerin tahliyesini içeren dilekçeleri, İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi'ne sunmuştu.
İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Metin Özçelik, 21 Nisan'da soruşturmaları yürüten savcılardan soruşturma dosyalarını, sulh ceza hakimlerinden de ret taleplerine ilişkin savunma istemişti.
'Paralel Devlet Yapılanması'na ilişkin soruşturmaları yürüten savcılar ise İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi'nin bu konuda yetkili olmadığını ifade ederek, soruşturma dosyalarını göndermemiş ve konuyla ilgili Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün yazısını hakim Özçelik'e göndermişti.
Reddi istenen Sulh Ceza Hakimleri de İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Metin Özçelik'e cevaben, yetkisinin olmadığını, reddi hakim taleplerini içeren dilekçeleri kendilerine yollamasını istemiş, ancak Özçelik bu dilekçeleri göndermemişti.
Bunun üzerine hakim Özçelik, İstanbul Adliyesi'nde görevli tüm sulh ceza hakimlerinin reddine karar vermiş, tahliye konusunda dilekçeleri ise İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'ne göndermişti. İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Mustafa Başer de 'Paralel Yapı' soruşturmalarında tutuklu tüm şüphelilerin tahliyesine karar vermişti.
Bu kararların ardından, İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği, İstanbul 29. ve 32. Asliye Ceza Mahkemelerinin aldığı kararların usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, verilen kararların 'yok hükmünde' olduğunu kararlaştırmıştı. Hakimlik, ayrıca tutuklu şüphelilerin tahliye taleplerini reddetmiş ve tutukluluklarının devamına hükmetmişti.
HSYK, 'Paralel Devlet Yapılanması'na yönelik soruşturmada, tutukluların reddi hakim talebini yetkisi olmadığı halde kabul eden hakim Metin Özçelik ile salıverilmelerine hükmeden hakim Mustafa Başer hakkında inceleme başlatmış, haklarındaki soruşturma sonuçlanana kadar açığa alınmalarına karar vermişti.
Yapılan incelemelerden sonra müfettişler, hakimlerle ilgili dosyaları Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermişti. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 30 Nisan 2015'te hakim Metin Özçelik'in, 1 Mayıs 2015'te de hakim Mustafa Başer'in tutuklanmasına karar vermişti.
Mahkeme ayrıca, Özçelik ile Başer hakkında son soruşturmanın açılmasına hükmederek, dosyaları Yargıtay'a göndermişti.
Özçelik ve Başer'in ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılanmasına, 21 Ocak 2016'da Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nde başlanmıştı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2. Dairesi de aynı gün İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Metin Özçelik ve İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Mustafa Başer'in meslekten ihracına karar vermişti.
HUKUKÇULAR KARARI DEĞERLENDİRDİ
Hukukçular, Dairenin kararını AA muhabirine değerlendirdi.
Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen, Dairenin, kararı ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiğini, bu kararın temyiz mercisinin Yargıtay Ceza Genel Kurulu olduğunu hatırlattı.
Ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesi gereğince herkesin dosyasının kendi şartları içinde değerlendirildiğine işaret eden Şen, 'Burada farklı bir husus var. O da şu, neticede FETÖ/PDY örgütü kapsamında yürüyen soruşturmalarda ve davalarda birbiriyle bağlantı olabileceği gibi bunun dışında elbette Yargıtayın ilk derece mahkemesi sıfatıyla da verse örgüt üyeliğinin tespitinde ele aldığı kıstasları örnek olması açısından diğer mahkemeler değerlendirir ama bunlar bağlayıcı olmaz. Her bir kişinin örgütle iltisakı, ilişkisi, derecesi kendisiyle ilgili deliller çerçevesinde değerlendirilecektir.' dedi.
Prof. Dr. Şen, bu değerlendirmeler yapılırken de mahkeme kararları ortaya çıktıkça bunların birbirlerine emsal olacağını söyledi.
Suç veya terör örgütleriyle irtibatın ne şekilde olacağının ceza kanununda gösterildiğini belirten Şen, bunların delillerinin neler olması gerektiğinin de her somut olaya göre mahkemelerce belirleneceğini ifade etti.
Ersan Şen, ' Yargıtay kararı, ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilmiş bir karar. O kişileri bağlar. O kişilerin örgütle mensubiyetine karar vermiş. Başka birtakım tespitler vardır. Tüm bunların değerlendirmesini yaparken başka hadiseler varsa başka mahkemelerce dikkate alınması mümkündür ama bağlayıcı değildir.' değerlendirmesinde bulundu.
'Diğer davalar açısından önemli'
Hukukçular Derneği Genel Başkanı Mehmet Sarı da mahkeme kararlarının birbirine emsal teşkil ettiğinin altını çizdi.
Sarı, 'FETÖ davalarında alınan karar, değerlendirilen deliller bir başka dava açısından da aynı suçun delilini teşkil edebilir. Çünkü ceza hukukumuzda maddi delillerin serbestliği ve maddi vakayı ortaya çıkarmak için her şey delil olarak kullanılabilir. Özellikle de yargı kararlarına esas teşkil eden deliller diğer davalar açısından önemli delil niteliği taşır.' diye konuştu.
Yargıtayın bir mahkemenin verdiği kararın diğer mahkemeler için güçlü delil olduğuna yönelik içtihadı bulunduğunu ifade eden Sarı, 'Bu bakımdan FETÖ davalarında verilen mahkeme kararları ve toplanan delillerin diğer dosyalarda mahkemeler eliyle dikkate alınması, delil olarak değerlendirilmesi işin tabiatına uygun olandır.' dedi.
Yargıtay dairelerinin birer denetim yeri olduğuna işaret eden Sarı, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın da diğer mahkemelerce dikkate alınabilir nitelik taşıdığını kaydetti.
Dairenin kararı
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Özçelik ve Başer'i, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 314/2. maddesi gereğince 6'şar yıl hapis cezasıyla cezalandırılmalarına karar verdi. Daire, suçun işlenmesindeki özellikler, suç sebep ve saikleri, kastın yoğunluğu, meydana gelen tehlikenin ağırlığını nazara alarak bu suça ilişkin cezada alt sınırdan uzaklaştı ve sanıklar için 5 yıl yerine 6 yıl hapis cezasını uygun gördü.
Sanıkların eyleminin, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nda sayılan mutlak terör suçu olması nedeniyle, aynı kanunun 5/1. maddesi gereğince verilen ceza yarı oranında artırılarak 9'ar yıla çıkarıldı.
Sanıklara ayrıca, 'görevde yetkiyi kötüye kullanma suçundan' 5237 sayılı TCK'nın 257/1. maddesi uyarınca yine alt sınırdan uzaklaşılarak 1'er yıl hapis cezası verildi.
Yargılama sürecindeki olumsuz davranışları nedeniyle sanıklara verilen cezada takdiri indirim hükümlerinin uygulanmadı.
Sanıkların kişilikleri, pişmanlık duymadıkları yönündeki ısrarlı tutumları ve ileride yeniden suç işlemeyeceklerine yönelik kanaat oluşmadığından, verilen cezalarda TCK'nın 50. maddesindeki, 'seçenek yaptırımlar', 51. maddesindeki 'hapis cezasının ertelenmesi' ve Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesindeki 'hükmün açıklanmasının geri bırakılması' hükümlerinin de uygulanmamasına karar verildi.
'KAMİKAZE SALDIRI' YAPMIŞLARDI
Başer, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ile 22 Temmuz ve devamı operasyonlarda tutuklanan, aralarında Yurt Atayün ve Ali Fuat Yılmazer'in de bulunduğu 63 polis hakkında tahliye kararı vermesinin ardından açığa alınan ve 1 Mayıs 2015'te tutuklanmıştı.
Metin Özçelik ise, yetkisi olmadığı halde İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi olarak, o dönem paralel yapı soruşturmaları kapsamındaki tutukluların İstanbul 10 ayrı sulh ceza hakiminin reddi talebini kabul etmişti.
İki hakimin, hukuka aykırı bu kararlarıyla görevden alınıp yargılanacaklarını bile bile kamikaze saldırısı düzenledikleri yorumları yapılmıştı.
İki FETÖ'cü hakkında da 17 yıla kadar hapis cezası isteniyordu.
Paralel yapı-25 Nisan (2015) 'Ankara 25 Nisan kamikaze/yargısal darbe girişimi 2 sanık' davası (Yargıtay)
(28 Nisan 2017, 15:01)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: