TSK'daki Fetö yapılanmasına mensup iki albaydan örgüte dair önemli itiraflar geldi. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra tutuklanan Diyarbakır eski İl Jandarma Komutanı Albay Hasan Ceyhun Keleş, 'Pişmanlık Yasası'ndan faydalanmak istediğini belirterek ek ifade verdi. Diğer itiraf ise Niğde eski Garnizon Komutanı Albay İbrahim Taşkın'dan geldi. Taşkın, örgütün askeri yapılanmasına ilişkin bilgiler verdi.
29.04.2017 15:02 15 Temmuz darbe girişiminden sonra tutuklanan Diyarbakır eski İl Jandarma Komutanı Albay Hasan Ceyhun Keleş, 'Pişmanlık Yasası'ndan faydalanmak istediğini belirterek ek ifade verdi. Diğer itiraf ise Niğde'den geldi. Niğde eski Garnizon Komutanı Albay İbrahim Taşkın, örgütün askeri yapılanmasına ilişkin bilgiler verdi.
27 Nisan'daki gelişmeye göre, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında tutuklanan ve hakkında 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme', 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs', 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs' ve 'Silahlı terör örgütüne üye olmak' suçlarından 3 kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 15 yıl hapis cezası istemiyle dava açılan Diyarbakır eski İl Jandarma Komutanı Albay Ceyhun Keleş'in yargılanmasına başlandı. 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasına tutuklu sanık Keleş ve avukatı katıldı.
Mahkeme dosyasına gönderilen evrakları okuyan hakim, yapılan sorgulamada sanığın Bylock kaydının çıktığını belirtti. Mahkeme Başkanı, sanık Ceyhun Keleş'in 23 Nisan günü etkin pişmanlık yasasından faydalanmak üzere savcılığa yeniden ifade verdiğini ve bu ifadenin de dosyaya eklendiğini belirtti.
1988 YILINDA CEMAAT EVİNE GİTTİM
Pişmanlık Yasası kapsamında verdiği ifadede FETÖ yapılanması ile olan bağlantılarını anlatan ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirten Hasan Ceyhun Keleş, irtibatlı olduğu örgüt mensuplarının fotoğraflarını teşhis ederek, örgüt evlerinin yerlerini de gösterdi. İfadesinde 1988 yılında lise son sınıftayken arkadaşı tarafından ders çalışmak için bir eve çağrıldığını belirten Keleş, şöyle dedi:
'Gittiğimde cemaat evi olduğunu öğrendim. Medet kod adlı matematik öğretmeni bu evden sorumluydu. 1989 yılında Kara Harp Okulu'nu kazandım. Çorum'daki evin sorumlusu Medet kod adlı kişi beni Ankara'da benimle ilgilenecek İhsan kod adlı kişi ile tanıştırdı. Ankara'da bu kişi ile dışarıda görüştük. 1993 yılında Teğmen olarak mezun oldum. Kara Harp Okulu'ndan mezun olduktan sonra 4 yıl cemaatle irtibatım olmadı. İstanbul'da görevimin bitmesine yakın Süleyman kod adlı bir kişi evime geldi. Bu kişi 4 yıldır cemaatle irtibatımın kesildiğini ve benimle tekrar görüşmek istediklerini söyledi. 1997 yılında Hakkari'ye atandım. Hakkari'de 2 yıl boyunca Van'dan gelen Vedat kod adlı kişiyle lojmanda görüştüm.'
İL JANDARMA KOMUTANI'NIN KOD ADI CENK
Keleş, 1999 yılında Manisa Kırkağaç'a atandığını ve 'Hakan' kod adlı kişi ile görüştüğünü anlatırken şunları söyledi:
'2002 yılında İzmir'e atandım. Tayin olduğumda İzmir'de benden sorumlu Kemal kod adlı kişi ile tanıştırıldım ve bir kaç kez görüştük. Görüşmeler sohbet ve çay içme şeklinde olurdu. 2004'te İstanbul Harp Akademileri Komutanlığı sınavını kazandım. Sınavı kazanmamda cemaatin bir yardımı olmadı. İzmir'de Kemal kod adlı kişi, beni İstanbul'da benden sorumlu olan Hasan kod adlı kişiyle tanıştırdı. Hasan ile 6-7 kez görüştük. 2006 yılında Kars Kağızman'a tayinim çıkınca Sinan kod adlı öğretmen ile tanıştırıldım. Akademi öğrencisi olduğum 2004-2006 yıllara arasında Hasan kod adlı kişi bana Cenk kod adı verdi. 2007 yılında Batman'a atanınca beni Fatih kod adlı başka biriyle tanıştırdılar. Bu şahısla evinde görüşürdük. 2010 yılında İstanbul Harp Akademileri Komutanlığı'na öğretim elemanı olarak tayin olunca Fatih kod adlı kişi beni Ahmet kod adlı hukukçu ile tanıştırdı. Ahmet ile evinde 6-7 kez görüştük. 2012 yılında Jandarma Genel Komutanlığı'na tayin oldum. Burada da Ekrem kod adlı kişi ile tanıştırıldım ve bundan sonra bu kişinin benden sorumlu olacağı söylendi. Bu kişiyle 2 yıl boyunca 8-10 kez görüştük.'
TEKİN KOD ADLI KİŞİNİN BİLGİSAYARINDA JANDARMA PERSONEL LİSTESİ VARDI
2014 yılında Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı'na tayin olduğunu ve Tekin kod adlı öğretmen ile tanıştırıldığını söyleyen Keleş, Diyarbakır'da kendisi ile bu kişinin ilgileneceğinin söylendiğini bildirerek şöyle konuştu:
'2014 sonlarına doğru Tekin'den bir telefon almasını söyledim. Tekin bana bir telefon aldı. Bu telefona hattımı taktım. Tekin telefonda bir program yüklü olduğunu ve bu programdan mesajlaşacağımızı söyledi. Adını hatırlamadığım bu programda sadece kendisi ekliydi. Bu programdan normal muhabbet şeklinde görüşme yaptık. Programın Bylock olmadığını düşünüyorum. 2015 yılında Tekin içinde hat olan bir tableti bana verdi. Bundan sonra bu tablete yüklü programdan haberleşeceğimizi söyledi. Bu program whatsapp görünümlüydü ama whatsapp değildi. Whatsapp ikonuna tıklandığında giriş yapılıyordu. Bu tableti 8-10 ay kullandım ve bu programdan görüştük. Bu konuşmalarda, örneğin '10-15 gün Lice'de operasyonda olacağım, izne gideceğim' gibi konuşmalar yaptık. Tekin, bir görüşmemizde kendi bilgisayarından Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı personel isim listesinde bulunan subaylarla ilgili 'Şu subay nasıldır, namaz kılar mı, çalışkan biri mi?' gibi sorular sordu. Ben de bildiklerimi söyledim.'
TEDBİREN AZ MİKTARDA İÇKİ İÇİLMESİ SÖYLENİRDİ
İfadesinde FETÖ yapılanması ile ilgili çarpıcı bilgiler veren Keleş, şöyle devam ettti:
'Cemaat abileri, cemaate meyilli personelin işinde başarılı olmasını isterdi. Cemaat içinde bulunan her askeri personelin en az bir yabancı dili iyi derece öğrenmesi, bu vesile ile yüksek lisans, doktora yapması, yabancı dil istenilen görevlerde önceliği kazanması tavsiye edilirdi. Alt rütbedeki bana bağlı olan personel ile yapılan sohbetlerde benim hakkımda eleştiri varsa veya bu personel benim hakkımda bir söylemde bulunmuşsa bunu bana iletirlerdi. TSK içinde yapılan bir etkinlik sırasında içki içilmesi gereken bir ortam oluşursa tedbiren az bir miktar içki içilmesi gerektiği, bunun bir sıkıntı oluşturmayacağı söylenirdi. Açık veya kapalı giyinme konusunda eşlere yaptırımda bulunmazlardı. Oruç konusu personelin kendisine bırakılırdı. 'İçinde bulunduğunuz şartlara göre hareket edin' denirdi. Cemaatte bulunan personel hiç bir zaman cemaatte olduğunu dile getirmezdi. Cemaat içinde olduğunu öğrendiği rütbedaşı ve personele kendisinin de bu cemaatin içinde olduğunu hissettirecek bir davranış veya söylemde bulunmaması istenirdi. Tedbir amaçlı olarak içki içen, islam dinine yakışmayacak davranışlarda bulunan personel ile arkadaşlıklar kurulması istenir, bu şekilde dışarıdan gözlemlendiğinde cemaat ehli birinin onlara yakın intibaa oluşturması tavsiye edilirdi. Bir ilden başka bir ile tayini çıkan TSK personeli, ilişik kesmeden önce gideceği ilde kendisinden sorumlu olacak abi gelirdi ve tanıştırılırdı. Atandığı ile gideceği tarih belirlenir, o tarihte mevkii verilir, o mevkiye gelinip beklenerek buluşmanın gerçekleşmesi sağlanırdı.'
'SADECE SORUMLU ABİ İLE GÖRÜŞÜLECEK TELEFON'
Jandarma personeline görev yaptığı yerde içine sim kartı takılmış ve rehberine sadece kendisinden sorumlu olan abinin numarası kaydedilmiş bir telefon verildiğini belirten Keleş, 'Bu telefon ile sadece o abi ile görüşme yapılırdı. Atama döneminde verilen telefon yine eski abiye iade edilir, bunun yerine kendisinden sorumlu olacak yeni abinin numarasının kayıtlı olduğu bir telefon verilirdi. Sohbete gidilirken kendi telefonumuzun eve bırakılması tavsiye edilirdi' diye konuştu.
TELEFONDA 'HAYDİ BAŞLIYORUZ' SESLERİ GELDİ
15 Temmuz günü makam odasının arkasındaki odada dinlenmeye çekildiğini belirten Keleş, '22.45 sıralarında sözde sıkıyönetim direktifi mesajı getirildi. Emri getiren personele bunun tatbikat olup olmadığını sordum. Personel mesajın gerçek olduğunu söyledi. Mesajın uygulanmayacağını ve işlem yapılmayacağını, hiçbir birlik hareketinin olmamasını, kışla dışına araç ve personel çıkışı olmayacağını söyledim. İl jandarma komutanlığının anayasal düzene bağlı olduğunu ifade ettim. Verdiğim emrin tüm birliklere gönderilmesini istedim. Saat 01.00 sıralarında beni makam telefonumdan Yüzbaşı Serkan Alemdar aradı. Telefonu alıp direk talimatları vermeye başladım. Darbeye karşı olduğumu söyledim. Serkan'ın sesini hiç duymadım. Bu arada Serkan telefonu sivil birine verdi. Telefondan 'Haydi başlıyoruz' şeklinde sesler gelmeye başladı. Telefondaki kişinin sesini Saffet kod adlı kişiye benzettim. Sinirlenip, bağırarak bu darbenin kanunsuz olduğunu söyledim ve telefonu kapattım' dedi.
'İçki içen personel ile arkadaşlık kurulması istenir'
Söz konusu ifadede FETÖ yapılanmasına ilişkin bilgi veren Keleş, şunları kaydetti:
'Tedbir amaçlı olarak içki içen, İslam dinine yakışmayacak davranışlarda bulunan personel ile arkadaşlıklar kurulması istenir, bu şekilde dışarıdan gözlemlendiğinde cemaat ehli birinin onlara yakın intiba oluşturması tavsiye edilirdi. Bir ilden başka bir ile tayini çıkan TSK personeli, ilişik kesmeden önce gideceği ilde kendisinden sorumlu olacak, gelen 'abi' ile tanıştırılırdı. Atandığı ile gideceği tarih belirlenir, o tarihte mevki verilir, o mevkiye gelinip beklenerek buluşmanın gerçekleşmesi sağlanırdı. Jandarma personeline görev yaptığı yerde içine sim kartı takılmış ve rehberine sadece kendisinden sorumlu olan abinin numarası kaydedilmiş bir telefon verilirdi. Bu telefonla sadece o abi ile görüşme yapılırdı. Atama döneminde verilen telefon yine eski abiye iade edilir, bunun yerine kendisinden sorumlu olacak yeni abinin numarasının kayıtlı olduğu bir telefon verilirdi. Sohbete gidilirken kendi telefonumuzun eve bırakılması tavsiye edilirdi.'
İfadesinde fotoğraf teşhisi ve yer bildirimlerinde bulunduğunu aktaran Keleş, buna ilişkin bir işlem yapılıp yapılmadığını bilmediğini öne sürdü.
'ByLock'u kullanmış olabilirim'
İfadesini hiçbir baskı ve tehdit altında kalmadan verdiğini belirten Keleş, duruşmada şu savunmayı yaptı:
'İlk başta etkin pişmanlık yasasından faydalanmak istemedim. Ancak sonrasında savcılığa tüm bildiklerimi anlattım. Bu yapıyla son 11-12 ay boyunca bir bağım yoktur ve görüşmüyordum. Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istiyorum. Telefonuma ByLock programını yüklediğimi hatırlamıyorum. Bu davalar açıldıktan sonra ByLock programının açılış simgesini gördüm. Bu programı kullanmış olabilirim. Bu nedenlerle tahliyemi talep ediyorum.'
Cumhuriyet savcısı, suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, suçun işlendiğine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin bulunması, ByLock raporunun bulunması ile tutuklulukta geçirdiği sürenin dikkate alınarak tutukluluk halinin devamı yönünde görüş bildirdi.
Sanığın, 'etkin pişmanlık hükümleri'nden tahliye talebini reddeden mahkeme, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması ve delillerin henüz toplanmamış olmasını gerekçesiyle, tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
3 kez ağırlaştırılmış müebbet isteniyor
İddianamede, görevden uzaklaştırılan Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Hasan Ceyhun Keleş hakkında 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek', ' Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek' ve ' Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek' suçlarından 3 kez ağırlaştırılmış müebbet, 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan da 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
İddianamede, Keleş'in, darbe teşebbüsünün gerçekleştiği gece gelişmeleri takip ederken üzerinde şort ve tişört bulunduğu ortaya çıkmış, Keleş buna ilişkin, 'Gelişmeleri şort ve tişörtle takip etmemin sebebi her an bir gelişme olabilme ihtimaline binaen sürekli telefon görüşmesi yapıyor olmamdı. Yoğun görüşmeler yapıyordum ve giyinmeye fırsat bulamadım.' ifadelerini kullanmıştı.
BİR İTİRAF DA NİĞDE'DEKİ ALBAYDAN
Diğer bir itiraf ise Niğde'den geldi. Niğde eski Garnizon Komutanı Albay İbrahim Taşkın, örgütün askeri yapılanmasına ilişkin bilgiler verdi.
23 Nisan'daki gelişmeye göre, Niğde'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında hakkında açılan davada tutuklu yargılanan ve etkin pişmanlıktan yararlanan eski Garnizon Komutanı Albay İbrahim Taşkın, örgütün askeri yapılanmasına ilişkin bilgiler verdi.
Niğde Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında 2. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davada, 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek, silahlı terör örgütüne üye olmak ve resmi belgede sahtecilik' suçlarından yargılanan Taşkın, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak, örgüte askeri lisedeyken nasıl girdiğini, FETÖ'nün askeri yapılanmasını ve gördüğü baskıları anlattı.
Taşkın, 1983'te Kuleli Askeri Lisesi, 4 yıl sonra da Kara Harp Okulunu kazandığını belirterek, mutaassıp bir aileden geldiği için okul hayatı boyunca namazlarını kılmaya ve Kur'an-ı Kerim okumaya devam ettiğini söyledi.
Harp okulunda 3. sınıftayken FETÖ'nün elemanlarıyla tanıştığını anlatan Taşkın, kendisine açıktan namaz kılması ve Kur'an okumasının yanlış olduğunun, bu nedenle ilerleyen yıllarda okuldan atılabileceğinin söylendiğini ifade etti.
'Namazlarınızı imayla kılacaksınız'
Askeri okuldan ayrılmadan önce hafta sonları bu yapıya ait evlere gittiklerini dile getiren Taşkın, şu bilgileri verdi:
'Üniversiteli arkadaşların oturduğu evlere giderdik. Burada ilk başlarda namaz kılar, Kur'an okurduk ancak daha sonralar Fetullah Gülen'in kasetlerini izlemeye başladık. Yine ev toplantısının birisinde sohbet eden 'abi' bizlere 'Okulda namazınızı kesinlikle kılmayacaksınız. Dindar bir insan olduğunuzu kesinlikle hiç kimse bilmeyecek. Milliyetçi bir kişilik görüntüsü vereceksiniz. Abdestlerinizi sakın ola herkesin göreceği yerde değil, tuvaletlerde taharet musluklarında alacaksınız. Namazlarınızı imayla kılacaksınız. İmayla namaz her yerde kılınabilir. Çarşıda yürürken, banyoda tıraş olurken, hoca ders anlatırken, eğitimlere çıktığınız boş arazide gözlerinizle kılabilirsiniz' telkininde bulunuyordu. Ben de birkaç defa tuvaletin taharet musluğunda abdest alıp imayla namaz kıldım.'
Taşkın, mezuniyet dönemi yaklaşınca terör örgütünün, kendi gibi asker olanlara yüzbaşı rütbesine kadar evlenmemeleri telkininde bulunduğunu vurguladı.
'Sürekli eşinin başını aç telkinleri geliyordu'
Okul bittikten sonra Hatay'a atandığı ve yapının elemanlarının kendisini burada da bırakmadığını öne süren Taşkın, şöyle devam etti:
'Hatay'da da bu yapıyla ilişkim devam etti. Ardından Bitlis'in Tatvan ilçesine tayinim çıktı. Burada da bu yapının elemanlarıyla ilişkimiz devam ediyordu. Ben bu yapının namaz kılma ve Kur'an okuma telkinlerine uymadığım için zaman zaman 'cezalandırılacaksın' sözleri kulağıma geliyordu. Bu arada evlendim. Eşimin başının kapalı olması bu yapıyı iyice çıldırtmıştı. Sürekli eşinin başını aç telkinleri geliyordu. Bir gün birisi geldi bana 'Duydum meslekten atılıyorsun. Hiç gerek yok, değmez buna. Sen dinine hizmet etmek, yaşamak istiyorsan ibadetlerini açık yapmana ve eşinin başının kapalı olmasına gerek yok. İçki de içmelisin. Ben içiyorum.' telkinlerinde bulundu. Yapmadığım takdirde dosyam hazırlanmış. Askeriyeden beni atacaklarmış. Ben de durumu eşime anlattım. Bu yapıyla irtibatlı olduğumu, çok güçlü olduklarını. Her şeyimizi bildiklerini, her attığımız adımdan haberleri olduğunu söyledim. 'Eğer başını açmazsan beni askeriyeden atacaklarmış.' dedim. O da 'Tamam açarım.' dedi. Böylelikle ibadetlerimi gizli yapmaya, içki içmeye başladım ve eşimin başını açmam benim askeriyede kalmama yetti. Yıllar sonra orada personel başkanlığında çalışan bir asker beni Nevşehir'de gördü. 'Komutanım siz hala askeriye de misiniz? Sizin dosyanızı ben hazırlamıştım. Sizi topun ağzına koymuşlardı, askeriyeden atmışlardı hatta dosyalarınız beyaz torbaya konmuş Ankara'ya gönderilmişti. Nasıl kurtuldunuz?' diye sorunca bu yapının ne kadar güçlü olduğunu anladım.'
'Abiler yardım edecek'
Muş'ta görev yaptığı dönemde 2 arkadaşının akademi sınavlarına çalıştığını, kendisine de çalışma telkininde bulunduklarına dikkati çeken Taşkın, 'Ancak ben nereden bilebilirdim, soruların verildiğini. Ben müracaat etmedim. Arkadaşlar o şekilde çalışmalarına devam etmeleriyle sınavı kazanmışlar ve her ikisi de kurmay subay olarak benim üzerime çıktı.' ifadelerini kullandı.
Taşkın, Muş'ta tabur komutanının düzenlediği yemekte içki içmeye başladığını ve herkesin bu durumu gördüğünü bildirdi.
Kendisine harp okulunda 'Namık' kod adını verdiklerini, Trabzon Alay Komutan Yardımcılığına atandığında bu yapıdan, personel hakkında ciddi manada istihbari bilgiler geldiğini belirten Taşkın, 'Bilgileri alay komutanına işte bu adam böyle, bu adam şöyle şeklinde bir 'satış' yapıyordum. Komutan da gereğini yapıyordu.' şeklindeki değerlendirmeleri paylaştı.
Telefonuna Bylock yüklemiş
Trabzon'da 2 yıl kaldıktan sonra Van'a tayini çıktığını anlatan Taşkın, burada 'Doktor Cafer' kod adlı birisinin kendisini aradığını, daha sonra da çarşıda birkaç defa buluştuklarını, evlerine gittiğini kaydetti.
Bu kişinin ankesörlü telefondan konuşmanın zor olduğunu söyleyerek, telefonuna ByLock programını yüklediğini ve oradan konuşmaya başladıklarını ifade eden Taşkın, bir süre sonra programı, kendisine sıkıntı yaratabileceğini düşünerek sildiğini söyledi.
Daha sonra Niğde'ye İl Jandarma Alay Komutanı olarak atandığına işaret eden Taşkın, şunları anlattı:
'Cafer burada da benimle irtibat kurdu. ' Niğde'de seninle görüşebilecek bir adam yok. Herhalde sıkıntı var. Kayseri'den gelecekler, seninle irtibata geçecekler.' dedi. İnşallah aramazlar dedim ama gene buldular. Kayseri'den kendisini öğretmen diye tanıdığım şahısla irtibata geçtik. İlk başlarda çarşıda buluştuk, sonra kafede, daha sonra da evde buluştuk. Bu toplantılarda Fetullah Gülen'e ait CD'ler izlettiriyorlar, siyasi konuşmalar oluyordu. Seçim zamanında bana ' AK Parti yerine HDP'ye oy verin daha iyi.' dediler. Sanki hepsi ağız birliği yapmış gibiydiler. Bu durum benim midemi çok bulandırdı. Biraz da konuşmalarımda belli ettim bu durumu.
Bana aba altından 'Seni adam edeceğiz, sen adam olacaksın.' diye söylemeye başladılar. Artık yavaş yavaş bu yapıdan kurtulmaya karar vermiştim. Telefonları açmıyor, toplantılarına gitmiyor gittiğim de de az kalıyor hemen çıkıyordum. Bir gün toplantıda yine 'İşim var çıkacağım.' dedim. Abi bana 'Bizden kaçmaya çalışanları bir şekilde tespit ediyor ve cezalandırıyoruz.' dedi. Ben de aldırış etmeden çıktım. O dönemlerde askeriye içerisinde isimsiz, imzasız mektup furyası başlamıştı. Bir personelin canını yakmak istediklerinde, kendileri gibi olmayan, düşünmeyen birisine hemen isimsiz, imzasız bir mektupla kendi kurumlarına mektup yazarak susturuyorlardı. Bana da böyle yapacaklarını söyleyerek tehdit ettiler.'
Taşkın, 15 Temmuz 2016 yaklaştığında toplantılarda 'Sabredin bir gün bunlar gidecek artık.' söylemlerinin artığını ancak darbe girişiminde bulunacaklarının aklına gelmediğini savundu.
O gece sıkı yönetim komutanları listesinde adını gördüğüne dikkati çeken Taşkın, kendisini 'Onlarla birlikte hareket etmedim. Valimiz Ertan Peynircioğlu ile valilik binası önüne gelerek, İstanbul ve Ankara'daki askeri darbe girişimine tepki gösteren vatandaşlara hitap ettim.' şeklindeki ifadelerle savundu.
Paralel yapı mensuplarından gelen itiraflar
(29 Nisan 2017, 15:02), son güncel.: (30 Nisan 2017, 19:56)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: