15 Temmuz 2016'da Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütünün giriştiği askeri darbede TRT ve Dijitürk'ün yayınını kesmek için hareket eden 58'sı tutuklu 96 kişi hakkında açılan davaya devam edildi.
29.04.2017 17:05 15 Temmuz 2016'da Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütünün giriştiği askeri darbede TRT ve Dijitürk'ün yayınını kesmek için hareket eden 58'sı tutuklu 96 kişi hakkında açılan davaya devam edildi.
24.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminde, Vodafone Arena Stadı ile Ümraniye'deki Casper Plaza'nın pistine helikopterle asker indirip TRT'nin Ulus'taki yerleşkesi ve Digiturk binasını işgal ederek ele geçirmeye çalışan 58'i tutuklu 96 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları karşısındaki binada yer alan salonda, İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan 6. duruşmada savunma yapan tutkulu sanık Alper Soydan, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Soydan, 15 Temmuz'daki darbe girişimiyle bir alakasının bulunmadığını öne sürerek, 'Komutanımız Albay Hamdi Acar, Genelkurmay Başkanlığınca 'Yıldırım Harekatı' emrinin verildiğini ve bizim de kendilerine yardımcı olacağımızı ve Ümraniye'de bazı kişileri de alacağımızı emretmişti. Bu sivil giyimli kişileri de alarak, TRT'nin binasına gittik. Ben, aldığımız sivilleri tanımıyorum. TRT'ye helikopterle vardık. Üstteki kapının kapalı olduğunu anlaşılınca Acar Albay, ateş ederek kapıyı açtı.' diye konuştu.
TRT'nin etrafında kalabalık bir grubu gördüğünü söyleyen Soydan, bu grubun öfkeli olduğunu dile getirdi.
Soydan, yanındaki arkadaşının telefonundan haberlere baktığını belirterek, 'Murat Bilgen'in telefonundan bakarak, içinde bulunduğumuz durumun terör eylemi olmadığını anladık. TRT binasının Boğaz'a bakan ormanlık tarafından kaçtık. Karanlık olduğu için fazla ilerleyemedik ve havanın aydınlanmasını bekledik. Hava aydınlanınca da yola inerek, taksiye bindik ve birliğimize döndük. İki gün boyunca da mesaime devam ettim. Eğer kaçmak isteseydim, bu iki gün içinde kaçardım. Kaçmak beni suçlu durumuna düşürecekti.' ifadelerini kullandı.
-'Digiturk'ü basan eli silahlı kişiler bizdik'-
Savunmasını yapan tutuklu sanık Mustafa Doğan da Digiturk binasına gittikleri sırada tanımadığı bazı sivil subayların da kendileriyle birlikte hareket ettiğini söyledi.
Oğuzhan Günaydın'ın Digiturk'teki kamera kayıtlarının silinmesi ve kayıt cihazlarının toplatılması emrini verdiğini anlatan Doğan, şöyle devam etti:
' Digiturk çalışanı bir kişi, kayıtların silinemeyeceğini söyledi. Bunun üzerine kayıt cihazlarının sökülmesi emri verildi. Ali Akkaş'ın da 'hangi cihazı patlatacağız' dediğini duydum. Bu sırada orada başka bir çalışan da Ali Akkaş'a 'Siz paralelci misiniz?' diye sordu. Akkaş da 'biz paralelci değiliz, vatanımızı seviyoruz' diye cevap verdi.'
Kandırıldığını öne süren Doğan, 'Efendim, Digiturk'ü basan eli silahlı kişiler bizdik. Güvenlik bahanesiyle bize orayı bastırdılar. Bize 'işgalci' deniliyor. Bu işin içine nasıl düştüğümüzü, Gayrettepe'de yüzüme yediğim tekmeyle öğrendim. Darbe girişimiyle ilişkilendirilmemi kabul etmiyorum. Silahımı kullanmadım, kimseye zarar vermedim. Ben, Digiturk'te kayıt silme veya cihaz sökme eylemlerinin hiçbirini gerçekleştirmedim. Ast rütbelilerin ve öğrencilerin tamamının kandırıldığını düşünüyorum.' diye konuştu.
-TRT ve Digiturk'teki siviller-
15 Temmuz darbe girişiminde Ulus'taki TRT binası ve Digiturk'ü işgal girişimine katılan askerlere yardım ettiği gerekçesiyle yargılanan sivil tutuklu sanıklar Harun Şahin ve Niyazi Akalın da savunma yaptı.
TRT'ye gittikleri sırada sabah saatlerinde kendi çabasıyla kaçtığını anlatan tutuklu sanık Akalın, 'Albay Hamdi Acar ve beraberinde bazı askerler evimize geldi. Ben böyle bir durumu, daha önce yaşamadığım için korkmuştum. Silahlı askerler evime gelmişti. Kimse bana silah doğrultmadı ama askerler 'hadi gidiyoruz' deyince bir şey yapamadık.' ifadelerini kullandı.
Araya giren mahkeme heyeti başkanı Hulusi Pur'un 'Bunlar seni nereden tanıyor, neden senin evine geldiler?' sorusunu Akalın, 'Bilmiyorum' diye yanıtladı.
'Pasif direnişle hayatta kalmaya çalıştım'
Savunmasını yapan tutuklu sanık Harun Şahin de arkadaşı Niyazi Akalın'ın daveti üzerine evine gittiğini iddia etti.
Şahin, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan bir şirkete bağlı teknoloji firmasında, elektronik ürünler sattığını söyledi.
TRT'de yayın kesme veya yayın yapabilme bilgisinin bulunmadığını öne süren Şahin, 'Niyazi'nin evinde oturuyorduk. Kapı çaldı ve askerler içeri girdi. 'Bizimle geliyorsunuz, bu devlet meselesidir' dediler. Biz de onlara zorluk çıkarmadık. Niyazi'nin adresini nasıl bulduklarını bilmiyorum. O gece arkadaşımın evinde bulunduğum için buradayım. TRT'ye helikopterle gittik. Kapının kilitli olduğu anlaşılınca Hamdi Acar, kapıya ateş açtı. Bizi orada başka bir rütbeliye teslim ettiler. Bu rütbeli asker, bizi yayınlarla alakalı sistem odasına götürerek yayınları açmamızı söylediler. TRT'ye gittiğimizde elektrikler kesilmişti. Bu yüzden yayın yapılamıyordu.' diye konuştu.
Pur'un 'Yayınları açıp ne yapacaklar, yoksa korsan bildiri mi yayınlayacaklardı?' sorusu üzerine Şahin, konu hakkında bilgisi olmadığını savundu.
Yayın kesme eylemine katılmadığını iddia eden Şahin, 'Televizyon yayınlarından anlamadığımızı söyledik. Sanırım bizden umudu kesmişlerdi ki bu yüzden bizi makyaj odasında tutuyorlardı. Bir süre bekledikten sonra binayı terk ettik, Beşiktaş'taki iskeleye kadar ilerledik ve vapurla karşıya geçtik. Pasif direnişle hayatta kalmaya çalıştım.' dedi.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların savunmalarının tamamlanması için duruşmayı yarına erteledi.
25.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminde, Vodafone Arena Stadı ile Ümraniye'deki Casper Plaza'nın pistine helikopterle asker indirip TRT'nin Ulus'taki yerleşkesi ve Digitürk binasını işgal ederek ele geçirmeye çalışan 58'i tutuklu, 96 sanığın yargılandığı davanın 7'nci duruşması tamamlandı.
Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları karşısındaki binada yer alan salonda, İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmada savunma yapan tutuklu sanık yüzbaşı Metin Mustafa Ateşoğlu, Hava Harp Okulu Öğrenci Alay Komutanı Albay Hüseyin Ergezen'in talimatıyla İstanbul'a geldiğini söyledi.
Albay Ergezen'in talimatlarını yerine getirdiğini anlatan Ateşoğlu, üstünden aldığı emirden sorumlu tutulamayacağını savundu.
'TRT'den sivil kıyafet giyerek ayrıldım'
Ateşoğlu, İstanbul'da yaşanan bazı terör eylemlerini ( Atatürk Havalimanına yönelik terör saldırısı) anımsatarak, bu nedenle 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nün ( Boğaz Köprüsü) kapatılması haberlerini yadırgamadığını belirtti.
Darbe girişimi haberini TRT'deki yayınlardan öğrendiğini söyleyen Ateşoğlu, şunları kaydetti:
'TRT'ye doğru yürüdüğümüzde bizi üç güvenlik görevlisi karşıladı. Görevlilerle birlikte TRT'deki elektronik cihazların olduğu odaya gittik. Darbe kalkışması haberini TRT'deki yayınlardan öğrendim ve kaçmak istedim. TRT binasının ön tarafı kalabalık olduğu için bu kapıdan çıkmak bizim için tehlikeliydi. Binanın arka tarafı da ağaçlık, dik ve engebeliydi. Karanlıkta ilerlemek imkansızdı. Havanın biraz aydınlanmasını bekledim. Bu sırada öğrenci harbiyelilerden Erhan ve Cahid'i gördüm. Kostüm odası dikkatimi çekmişti. Yanımdaki harbiyelilere sivil kıyafetleri giymelerini söyledim ve yüzer lira para vererek kaçmalarını söyledim. Ben de sivil kıyafetleri giyerek TRT'den ayrıldım. Önce Yenikapı'ya buradan da Bursa'ya geçtim. Günübirlik evlerde kaldım. Teslim olmayı düşündüm, fakat kamuoyuna yansıyan haberleri görünce ortalığın biraz yatışmasını bekledim. Suçsuz olduğum ve masumiyetimi kanıtlamam için 10 Ağustos'ta Bakırköy İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne teslim oldum.'
Ateşoğlu, FETÖ'yle ilgisinin bulunmadığını ve hakkındaki suçlamaları reddederek tahliye talebinde bulundu.
-'Pasif direniş gösterdim'-
Savunmasını yapan tutuklu sanık teknisyen Selami Çolak, Digitürk binasında yayınları kesme girişiminde bulunmadığını öne sürdü.
Çolak, yayın odasında hiçbir cihaza dokunmadığını iddia ederek, 'Askerler, Niyazi Akalın'ın evine geldiklerinde bizi hemen dışarı çıkarttı. Nereye gideceğimizi bilmiyorduk. Digitürk binasına geldiğimizde yayınlar yapılıyordu. Darbe girişimini buradaki televizyon yayınlarından öğrendim. Yayınlar belli bir süre kesilemeyince, askerler tarafından ismini orada öğrendiğim 'Çağrı' isimli bir şahısa ve diğer personele baskı yapılıyordu.' dedi.
Çolak, bu sırada sistem odasında birkaç el silah sesi duyduğunu anlatarak, ' Digitürk çalışanlarının, yayınların kapatılması konusunda askerleri oyalama içinde olduklarını fark ettim. Yayınları birkaç saniye içinde kesecek bilgiye sahipken böyle bir girişimde bulunmadım. İsteseydim bunu söyler askerlere yardımcı olurdum. TRT'de ise hiçbir cihaza dokunmadım. Askerlerin zorlamasıyla oraya gittim. Dikkat çekip tepki almamak için pasif direniş göstermedim.' ifadelerini kullandı.
Mahkeme heyeti, kalan sanıkların savunmaları ve taleplerin alınması amacıyla duruşmayı yarına erteledi.
26.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
TRT ve Digitürk'ün yayınını kesmek için hareket eden 58'sı tutuklu 96 kişi hakkında açılan davanın 8. duruşması başladı. İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Albay Hamdi Acar, '15 Temmuz'da darbe emri almadım. Terörle mücadele kapsamında emir aldım, gereğini yerine getirmek için çalıştım' dedi.
'Bizler de mağduruz gerçeğin ortaya çıkmasını herkesten çok biz istiyoruz' diyen sanık Acar, 'Levent Albay'dan Digitürk'ün yayın akışının devamının sağlanması yönünde emir aldım' diyerek Digitürk binasına gittiklerini anlattı. Dijitürk binasında ilk kez polisten 'Darbe' ifadesini duyduğunu anlatan Acar, önce inanmadığını ancak polis memurunun telefonundan köprüde yaşananları ve Özel Harekat Daire Başkanlığı'nın bombalanmasına ilişkin görüntüleri gösterdiğini anlattı. Acar, 'Saklayacak bir şeyimiz yok. Allah'a şükür. Bize bunu kim yaptı onu bilmek istiyorum' dedi.
Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları karşısındaki binada yer alan binadaki salonda İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmada, 40 tutuklu sanık ile avukatları katıldı.
Duruşmada, Cumhurbaşkanlığı ile Hazine adına avukatlar da hazır bulundu.
Savunma yapan tutuklu sanık albay Hamdi Acar, kendilerine terörle saldırısı olacağının söylediğini anlatarak, darbeye katılma şeklinde herhangi bir emir almadığını savundu.
Sanık Acar, 25-30 civarında canlı bombanın büyükşehirlerde eylem yapacağı bilgisinin kendilerine ulaştığını anlatarak, 2015 baharından itibaren PKK ve DEAŞ'ın yaptığı bazı eylemleri örnek gösterdi.
15 Temmuz akşamı saat 21.00 civarında Hava Harp Okuluna gittiğini dile getiren Acar, ondan önce Albay Levent Özalp'ın kendisini arayıp çağırması üzerine tabancasını yanına alarak evden çıktığını söyledi.
Hakkında başka bir dosyada soruşturma yürütülen albay Levent Özalp'ın Ümraniye'deki bir adresten sivil personellerin alınarak emniyetle geçişlerini sağlayıp Hava Harp Okulu öğrencileriyle birlikte Digiturk'e gitme emrini verdiğini belirten Acar, Digiturk'ün yayın kontrolünün sağlanması yönünde emir aldıklarını savundu.
Acar, alacakları personelin MİT veya Başbakanlık çalışan olduğunu düşündüğünü ifade ederek, 4 araçla yola çıktıklarını kaydetti.
Anadolu yakasına giderken polis kontrol noktasını geçtiklerini ve araçlarının tepe lambalarını yakıp kendilerini gizleme çabası içinde olmadıklarını belirten Acar, bu sırada saatin 24.00 civarında olduğunu anlattı.
Köprüde trafiğin sıkışık olduğunu söylediği Albay Özcan Korhan albayın 'sivilleri alabilirsek helikopter yönlendirebileceğiz' dediğini aktaran Acar, hava aracının bile tahsis edilmesi konunun önemini gösterdiği için olayın aciliyeti ve önemi konusunda kendisini motive ettiğini belirtti.
Acar, bu nedenle sıkışık köprü trafiğinde ters yönden devam ederek Ümraniye'ye gittiğini dile getirerek, söz konusu adrese girdiğinde içeridekileri pijamalarıyla görünce 'ne biçim iş yapıyorlar' dediğini aktardı.
'Şarjör boşalıncaya kadar ateş ettim'
Buradan 6 sivili (yayınları kesilmesi amacıyla götürüldüğü öne sürülen mühendisler) alarak yola çıktıklarını ifade eden Hamdi Acar, şöyle konuştu:
'Evden aldıklarımı Casper Plaza'ya götürdüm. Ben 6 kişi diye hatırlıyorum. Casper Plaza'ya giderken halkın arasından da girdik, ellerinde Türk bayrağıyla tezahüratlar yapıyorlardı. 'Asker kışlaya' sloganını duymadım. Halkın da bu terör saldırısına karşı durduğunu sandım. Bu nedenle halkın durumunda anormallik hissetmedim. Casper'e geldiğimde helikopterin sesini duydum görevini tamamladığımı düşündüğüm için biraz daha rahatladım. Plazaya girdik asansörle en üst kata çıktık. Üst kattaki merdivenlerde karşıma bir kapı çıktı. Bu sırada bir telefon geldi 'acele' lafını hatırlıyorum. Görevi başarma lüksüyle bu kapıyı elimdeki silaha kilide ateş açtım. Bendeki mermiyi bitirdim ondan sonra yanımdakilerin silahını aldım. Kaç mermi attığımı bilmiyorum. Şarjör boşalıncaya kadar ateş ettim. Yanlış kapıya ateş açmışız. Ateş açarken yaralanma olmaması için mermilerin sekme ihtimaline karşı orayı boşalttırdım.'
Daha sonra çatıya ulaşarak helikoptere bindiğini anlatan Acar, buradan havalanarak Vodafone Arena Stadı'na indiklerini ifade etti.
Acar, Casper Plaza çatısında tabancasını düşürdüğünü hatırladığını dile getirerek, çatıda bulunan tabanca kendisine ait olan değilse o zaman başka bir yerde düşürmüş olabileceğini kaydetti.
Stattan çıktıktan sonra yoldan geçen bazı araçları durdurduklarını beliren Acar, 'Bir araç durdurduk aile vardı, onları bıraktık. Bir aracı durdurduk yardım istedik. Sonra geçen 3 İETT otobüsün de boş olanını durdurduk ve buna binerek Digiturk binasına gittik. İddianamede otobüsü gasbettiğimiz söyleniyor. Bunu kabul etmiyorum, görev yerine ulaşmak için bindik.' dedi.
Sanık albay Hamdi Acar, Digiturk'e ulaştıklarında kendisinin sivil kıyafet ve elinde çantayla keşif için binaya gittiğini belirterek, kapıdaki güvenlik görevlisiyle konuştuğunu bu güvenlikçide darbe varmış gibi panik havasını görmediğini söyledi.
Daha sonra askerlerin yanına dönerek binaya doğru tekrar hareket ettiklerini ifade eden Acar, bir süre sonra bulundukları yere sivil giyimli polislerin geldiğini söyledi.
Acar, kendisinin gelen polislerle görüşüp terörle mücadele kapsamında buraya geldiğini anlattığını dile getirerek, polislerin darbe yapıldığını söylediğinde 'darbe' lafını ilk kez burada duyduğunu savundu.
Mahkeme Başkanından sanığın ' PKK ile savaş' ifadesine tepki
Bunu söyleyen polislere hemen inanmadığını anlatan Acar, 'Hemen inanmak saflık olurdu. Önce inanmadım. 'emniyeti sağlayamaya geldik' dedim. Bana cep telefonundan bazı videolar gösterdiler. Ben de Güneydoğu'da PKK'ya karşı beraber hendek savaşı yürüttük' dedim.' ifadesini kullandı.
Bunun üzerine araya girerek tepki gösteren Mahkeme Heyeti Başkanı Hulusi Pur, 'Hendek savaşı' derken neyi kastediyorsun. PKK ile mücadeleyi savaş olarak mı görüyorsun sen? Hendek savaşı deyince acaba tarihtekini mi kastediyorsun?' dedi.
Sanık Acar da buna, tarihteki Hendek Savaşı'nı kastetmediğini belirterek, askeri tabirle 'meskun mahaldeki operasyon' olarak bu operasyonların adlandırıldığını ancak medyada, 'hendek', 'savaş' ifadelerinin kullanılması nedeniyle bu ifadeyi kullandığını söyledi.
Savunmasına devam eden Hamdi Acar, polislerle diyaloğu hep sürdürmeye çalıştığını anlatarak, 'Ancak 4 polisten bir tanesi bana 'teslim olmazsanız Çarşı grubunu buraya bir telefonla yığarım' diyordu. 'Binlerce insanı aşağıda onları zor tutuyorum' dedi. Bunu duyunca durumun karışık olduğunu değerlendirdim kontrolden çıkıp halka zarar vereceğimizi düşünerek polislere 'sakin olmalarını halkı getirmenin ne yararı olacağını' söyleyerek sakinleştirmeye çalıştım, yanlışlık varsa çözüleceğini söyledim.' diye konuştu.
Burada herhangi bir çatışma olmaması için çaba harcadığını savunan Acar, polis olduğundan emin olmadığı birinin kendilerini halkla karşı karşıya getirmekle tehdit ettiğini, bu ifadelerin kullanılmaması halinde olayların normal seyredeceğini öne sürdü.
Polis, 'Ben Karadenizliyim, silahımı teslim etmem' dedi.
Acar, söz konusu polisin telefon etmeye kalkması üzerine kendisine sarıldığını belirterek, şunları kaydetti:
'Telefon etmemesini, durumu konuşarak açıklığa kavuşturacağımızı söyledim. Aynı polisin gergin hali devam ettiği için, silahları teslim etmelerini istedim. Polis 'Ben Karadenizliyim, silahımı teslim etmem' dedi. Ben de onu tahrik etmemek için 'saygı duyuyorum, böyle bir şey istemiyorum, durum açıklığa kavuşuncaya kadar sakin olup birbirimize saygı duyalım' dedim.'
Daha sonra polis yetkilileriyle sürdürdüğü müzakerelerin ardından durumu anlayınca polislere, kendilerinin asker olmaları nedeniyle usulün Merkez Komutanlığına teslim olmaları gerektiğini anlattığını dile getiren Acar, yaptığı görüşmenin ardından gelen ekiplere teslim olduklarını söyledi.
Sanık Hamdi Acar, PKK ve DEAŞ'a karşı mücadele ettiklerini düşünerek görevini yapmaya çalıştığını öne sürerek, durumun gerçekliğini anladığı anda kolluk kuvvetleriyle birlikte hareket ederek teslim olduğunu kaydetti.
Üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini anlatan Acar, FETÖ üyeliği suçlamasını reddettiğini söyledi.
Sanık Acar, 15 Temmuz'un küresel boyutta askeri bir ihtilal olmadığını öne sürerek, 'Deşifre olduğunda ya iptal edilirdi ya da riskler göze alınarak mutlak başarısızlığa mahkum edilirdi. 9 aydır anlayamadığım husus, bu insanlar böyle bir şey yaptılarsa, mahkemeler ortaya çıkaracaktır. Bunun başarısız olacağı belliyken niye erkene çektiler?' diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'kontrollü darbe' iddiasının dikkate alınması gerektiğini savunan Acar, 'Genelkurmay Başkanlığı, komutanlar, 'kışlayı terk etmeyin' emrini neden zamanında vermediler?' ifadelerini kullandı.
'Bu tuzağı kim kurdu, amacı, hedefleri neydi, kime hizmet ediyordu' diyen sanık Hamdi Acar, 'Bu tuzağın faillerinin bulunmasını istiyorum. Darbeye iştirak etmedim. Yurtta Sulh whatsapp grubunda da yokum. Toplantılara katılmadım' diyerek, kanuna aykırı emir almadığını söyledi.15 Temmuz darbe girişiminden önce bazı gazetelerde FETÖ'nün darbe yapacağı yönünde köşe yazıların olduğunu belirten Sanık Acar, Genelkurmay Başkanlığı'nın bunu ihbar kabul edip işlem yapmış olması gerektiğini belirtti.
Savunmaların tamamlanmasının ardından sanık ve avukatların talepleri alındı.
Talepleri değerlendirmek üzere duruşmaya yaklaşık 2,5 saat ara veren mahkeme heyeti, aranın ardından verdiği ara kararları açıkladı.
Tutuklu tüm sanıkların bu hallerinin devamına veren mahkeme, bir sonraki duruşmanın 19, 20 ve 21 Haziran tarihlerinde yapılmasına kararlaştırdı.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-23 Ocak (2017) 'İstanbul Darbe Yap./TRT İşgali 96 sanık' davası
(29 Nisan 2017, 16:48)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: