Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütünün 'Ankara Polatlı Merkez Mütevelli Heyeti Yapılanması'na yönelik soruşturma kapsamında, aralarında örgütün sözde 'Polatlı imamı' Ramazan Yumak'ın da bulunduğu 21'i tutuklu, 29 kişi hakkında açılan davanın görülmesine Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki mahkeme salonunda devam edildi. Mahkeme Başkanı Muhammet Karaca, savcılıktaki ifadelerini 'baskı ve yönlendirme' ile verdiklerini iddia eden sanıklara, '3 sayfalık ifadenin tamamı mı yönlendirme' diye sordu.
21.04.2017 12:11 Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütünün 'Ankara Polatlı Merkez Mütevelli Heyeti Yapılanması'na yönelik soruşturma kapsamında, aralarında örgütün sözde 'Polatlı imamı' Ramazan Yumak'ın da bulunduğu 21'i tutuklu, 29 kişi hakkında açılan davanın görülmesine Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki mahkeme salonunda devam edildi.
18.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki mahkeme salonunda görülen duruşmaya, sanıklar, avukatları ve sanık yakınları katıldı.
FETÖ soruşturmaları kapsamında kayyum atanan Bakpiliç firmasının sahibi sanık Mehmet Hanifi Bak savunmasında, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini belirterek, iddianamede lehine sayılacak delillere yer verilmediğini ileri sürdü.
Bakpiliç'in yüzde 80 oranındaki hisselerine sahip olduğunu anlatan Bak, Türkiye genelinde 9 bin 157 firmayla ticari ilişkilerinin bulunduğunu, bunlardan sadece 8'inin FETÖ ile bağlantılı olduğunun tespit edildiğini söyledi. Bak, "Bu firmalardan sadece birisiyle aktif bir şekilde ticari ilişkimiz vardı. Diğerleri ise ticari ilişkilerin yoğun olmadığı, küçük ölçekli firmalardı. Bundan yola çıkarak suçlama yapmanın doğru olmayacağı kanısındayım.' dedi.
Şirketin hissedarlarından firari sanık Zafer Dereköy'ün soruşturma başlamadan önce Amerika'ya kaçtığını, kendisine de yurt dışına çıkması için telkinde bulunduğunu aktaran Bak, şöyle konuştu:
"Dereköy, hakkında dava açılacağını, bu nedenle şirket hisselerini satın almamı istedi. Şaibe olacağı için bu teklifini kabul etmedim. Vaktim olduğu halde kaçmayı düşünmedim. FETÖ soruşturmaları kapsamında el konulan şirketlerin hepsinin içi boşaltılmıştı ancak benim şirketimde böyle bir durum söz konusu değildi."
FETÖ'ye ait Akasya Eğitim Hizmetleri A.Ş'deki hissesi hakkında da bilgi veren Bak, ortağı Dereköy'e daha önce bu hisseleri devrettiğini, ancak bunun karşılığında para alıp almadığını hatırlamadığını öne sürdü.
Şirket olarak faizsiz bankacılık hizmetleri verdiği için Bank Asya ile çalıştıklarını belirten Bak, bunun suçlama gerekçesi yapılmayacağını söyledi.
Cezaevinde ağır koşullar altında tutulduğunu iddia eden Bak, sağlık sorunlarını gerekçe göstererek tahliye talebinde bulundu.
"Köylerde öşür topladık"
Sanık Ahmet Uzuner de Akasya Eğitim Hizmetleri A.Ş'deki hisselerini, öğrencilerin bu yurtları tercih etmemesi üzerine Murat Taşkıran isimli kişiye sattığını söyledi. Bank Asya'da hesabının bulunduğunu dile getiren Uzuner, Mahkeme Başkan Muhammet Karaca'nın sorusu üzerine, "Geçmiş yıllarda Fetullah Gülen'e ait kurumlarda sohbetlere katıldım. Burada, Gülen'in sohbetlerini dinlettiler. Bir seferinde de iyilik olsun diye köylerde öşür topladık.' ifadelerini kullandı.
İlkokul mezunu dershaneci
Sanık Ceyhun Sirel de Polatlı'da çiftçilik yaptığını, ilkokulu mezunu olduğunu belirterek, eğitim sistemine katkıda bulunmak için ortaklarıyla Polatlı'da FEM dershanesi açmaya karar verdiklerini ifade etti.
Sirel, eğitim düzeyinin yeterli olmaması nedeniyle dershane kadrosunun oluşturulma süreciyle ilgilenmediğini iddia etti. Sirel, Mahkeme Başkanı Karaca'nın "Ticaret yapmak için böyle bir girişimde bulunuyorsun ama hissedarı olduğun kurumunda kimlerin nasıl görevlendirildiğini bilmediğini söylüyorsun. Dershane müdürünü, cama astığınız ilanla mı buldunuz mu?'şeklindeki sorusuna karşılık, daha önce benzer eğitim kurumlarında görev alan eğitimcileri istihdam ettiklerini söyledi.
Dershanede hissesi oranında elde edilen kar payını almadığını belirten Sirel, kar payını sermaye artırma ve demirbaş alımında kullandığını savundu.
Sanık Ahmet Şahin de örgütün merkez mütevelli heyetinde yer almakla suçlandığını, bu nedenle terör örgütü üyeliğinden yargılandığını belirtti. Polatlı'da bilinen bir esnaf olduğunu anlatan Şahin, aleyhine tanıklık yapan bazı isimlerin geçmişte yaşadıkları husumet nedeniyle kendisini suçladıklarını iddia etti.
Örgütün toplantılarına katılmadığını, maddi destek vermediğini savunan Şahin, FETÖ'nün eğitim kurumlarını bünyesinde barındırdığı belirlenen Akasya Eğitim Hizmetleri A.Ş'yi ortaklarıyla birlikte Murat Taşkıran isimli şahsa sattıklarını ileri sürdü. Şahin, satış işlemlerinin ardından hissesine 280 bin lira düştüğünü, bu paranın bir kısmıyla borçlarını ödediğini, kalanıyla da ticaret yaptığını öne sürdü.
Mahkeme Başkanı Karaca'nın hisse satış bedelini aldığına dair banka kaydının olup olmadığını sorması üzerine Şahin, "Hisse bedelinin bir kısmını elden aldım, kalan miktara ise senet yaptık. Banka kaydı yok.' dedi.
Savcılıktaki itirafları kabul etmedi
Sanık Zeki Uğur ise Polatlı'da kuyumculuk yaptığını, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra "FETÖ'nün merkez mütevelli üyesi' olduğu gerekçesiyle tutuklandığını söyledi. Zümrüt Eğitim Hizmetleri A.Ş'deki hissesini 350 bin liraya sattığını anlatan Uğur, bunun yasal bir işlem olduğunu, suç teşkil etmediğini ileri sürdü.
Soruşturma savcısının baskı ve yönlendirmesiyle ifade vermek zorunda kaldığını iddia eden Uğur, söz konusu ifadesini kabul etmediğini söyledi.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Karaca, sanığın FETÖ'nün Polatlı merkez mütevelli yapılanmasını deşifre eden savcılık ve sulh ceza hakimliği ifadelerini okuyarak, "Savcının seni yönlendirdiğini söylüyorsun, peki Sulh Ceza Hakimliğinde seni kim yönlendirdi? Orada da aynı şeyleri söylemişin.' dedi. Sanık Uğur da "Savcı bana çok ceza alacağımı söyleyerek, okuduğunuz ifadeyi vermemi sağladı. Bunu kabul etmiyorum. Polatlı'nın FETÖ imamı diye fotoğraflarda bana teşhis ettirdiği şahısları, sadece bir ya da iki kez gördüğümü söyledim. Bununla birlikte aleyhime olan tanık beyanlarını da kabul etmiyorum.' diye konuştu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, sanıklardan Fikret Işık ve Enver Yıldırım da savunmalarını yaptı.
Duruşma, yarın da sanık savunmalarıyla devam edecek.
19.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Duruşmada sanık Mustafa Akdoğan, savunmasında polis ve savcılıkta ifadesini kabul etmediğini belirterek, "Baskı ve yönlendirmeyle birlikte şeker ve tansiyon gibi sağlık durumum nedeniyle o şekilde ifade vermem sağlandı.' iddiasında bulundu.
Kendisini muhafazakar bir kişi olarak tanımlayan Akdoğan, kandil gibi özel dini günlerde insanlarla bir araya geldiğini ancak herhangi bir cemaate üye olmadığını savundu. İddia edildiği gibi Polatlı Merkez Mütevelli Üyesi olmadığını savunan Akdoğan, FETÖ ile bağlantısı tespit edilen Feza Eğitim Hizmetleri AŞ'deki hisselerini 2015'te sattığını, bu işlem karşılığında 280 bin lira aldığını söyledi.
Bank Asya'nın yanı sıra diğer finans kuruluşlarında da hesaplarının bulunduğunu anlatan Akdoğan, iş çevresini geniş tutmak için FETÖ bağlantısı belirlenen Polatlı İşadamları Derneğine (POLİAD) geçmişte üye olduğunu açıkladı.
Akdoğan daha sonra Mahkeme Başkanı Karaca ve diğer sanık avukatlarının sorularına cevap verdi.
Mahkeme Başkanı Karaca, Akdoğan'a savcılık ifadesinde FETÖ'nün Polatlı'daki Merkez Mütevelli Heyeti hakkında detaylı bilgi verdiğini, sohbetlerde örgüte finans desteği sağlandığına, elde edilen paranın hangi kanallarla ilgilere gönderildiğine ilişkin bilgi verdiğini hatırlattı.
Akdoğan'ın söz konusu ifadeleri soruşturma savcısının yönlendirmesiyle verdiğini iddia etmesi üzerine Mahkeme Başkanı Karaca "Savcılık ifadende mütevelli heyetini anlattığın gibi sana gösterilen fotoğraflarda, Ramazan Yumak'ı teşhis etmişsin.' dedi.
Mahkeme Başkanından sanığa tepki: Savcı sana silah mı dayadı?
Akdoğan'ın "Savcı Bey bana Osman olarak bildiğim Yumak'ı gösterdi. Ben de 'müşterim' dedim. İmam olduğunu söylemedim.'sözlerine Mahkeme Başkanı Karaca, "Sulh Ceza Mahkemesinde verdiğin ifadende de benzer açıklamalar var.' karşılığını verdi.
Şeker ve tansiyon sorunları olduğunu, ifade işlemi sırasında korku ve heyecan yaşadığını ileri süren Akdoğan, "Eğer bu şekilde ifade vermemiş olsam daha çok ceza verileceği söylenmişti.' iddiasında bulundu. Mahkeme Başkanı Karaca bunun üzerine, "Biraz önce dini hassasiyetleri olan bir kişi olduğunu söyledin. Böyle bir insan yalan söyler mi? Madem öyle, kendini kurtarmak adına başkalarının isimlerini vermenin günah olduğunu bilmen gerekiyor. Sohbete giderken Müslüman, ifade verirken Müslüman değil... Olmaz böyle. Savcı sana silah mı dayadı?' diyerek tepki gösterdi.
Mahkeme Başkanı Karaca'nın Gürcistan'a kaçmak istediği sırada yakalandığını hatırlatması üzerine ise Akdoğan, ticari işleri için sınır kapısına gittiğini, hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulduğu için geri döndüğünü söyledi.
Hayır işlemek için FETÖ'nün şirketlerine hissedar olmuş
Sanık Sıtkı Taner Çiftçi de çiftçilikle uğraştığını, illegal bir oluşum içinde yer almadığını öne sürdü.
Adli makamlara yardımcı olmak istediğini ancak savcılık sorgusu sırasında söylemediği bazı açıklamaların ifadesinde yer verildiğini savunan Çiftçi, "Savcılıkta Ramazan Yumak ve Süleyman Demirel'in fotoğrafları gösterildi. Çocuklarımın okuduğu Samanyolu Koleji'ndeki öğretmenler olduğunu söyledim. Bunların FETÖ'nün Polatlı'daki imamları olduğunu söylemedim.'iddiasında bulundu.
FETÖ ile bağlantısı belirlenen Akasya Eğitim Hizmetleri AŞ'ye hissedar olduğunun hatırlatılması üzerine Çiftçi, söz konusu şirket ve bağlı firmaların hisselerine ortak olmak için herhangi bir para ödemediğini, "hayırseverlik' için böyle bir sorumluluğu üstlendiğini iddia etti.
Sanık Çiftçi şöyle devam etti:
"Şirketin yönetim ve genel kurul toplantılarına hiç katılmadım. Şirketin hissedarı olduğum için para vermediğim gibi sonrasında devredilen hisselerine karşı para almadım. Sermaye arttırımı hakkında da bilgim yok. O zaman dini duygularla iyi niyetle hissedar olmuştum. Ancak bunu kimin benden talep ettiğini hatırlamıyorum. 2015'te şirketin muhasebe işlerine bakan kişi senetler getirdi. Ne senetleri olduğunu sordum, hisselerin satıldığına dair olduğunu söyleyince kabul etmedim. Bu senetleri polise teslim ettim. İki hafta sonra iki makbuz getirildi. Bunların şirkete benim verdiğim borç para bedeli olduğunu söylediler. Ancak ben bu şirketlere borç para vermemiştim."
Mahkeme Başkanı Karaca'nın "Hissedarı olduğun bir şirket var, yönetim kurulu toplantılarına katılmamışsın, sonra da bunu devretmişsin nasıl oldu, kim yaptı bunu?' sorusuna Çiftçi, "Kağıtlar önceden hazırlanmıştı. Ben sadece imza attım. 17/25 Aralık'tan sonra hisselerin alınmasını istemiştim ama 'Barış olacak, sabırlı ol' diyerek beni oyaladılar.' cevabını verdi.
Evlerde sohbet adı altında düzenlenen toplantılara birkaç kez katıldığını, ancak bunu kimlerin organize ettiğini hatırlamadığını iddia eden Çiftçi, tahliye talebinde bulundu.
"Vicdanın nasıl el verdi suç isnat etmeye"
Sanık Yıldıray Akdoğan ise hukuksuz bir şekilde gözaltına aldığını iddia ederek, isnat edilen suçları işlemediğini savundu. 2005'te 5 kişi ile kurdukları dershanenin, 2015'te Milli Eğitim Bakanlığınca kapatıldığını anlatan Akdoğan, örgüte finans sağlamadığını, gizli toplantılara katılmadığını savundu.
İş adamı olduğu için birçok bankada hesabının bulunduğunu belirten Akdoğan, Bank Asya'daki hesabının da bunlardan biri olduğunu kaydetti.
Sorgu sırasında savcının yönlendirmesi ile ifade verdiğini ileri süren Akdoğan'a, Mahkeme Başkanı Karaca, "Savcı istedi diye böyle söyledim diyorsun. Öyle şey olur mu? Peki, vicdanın nasıl elverdi de diğer arkadaşlarına suç isnat ettin?' diye sordu.
Sanık Akdoğan da "O gün çok değişikti' demekle yetindi.
"Üç sayfalık ifadenin hepsi mi yanlış"
Sanık Zafer Türkoğlu da emniyetteki işlemleri sırasında daha az ceza alacağı söylenerek, nasıl ifade vermesi gerektiği konusunda yönlendirildiğini iddia etti.
Savcılık sorgusunda da söylemediği ifadelerin yanlış bir şekilde tutanağa yansıtıldığını öne süren Türkoğlu'na, Mahkeme Başkanı Karaca'nın "Bir kelime yanlış olabilir, bir cümle de yanlış anlaşılabilir. Ancak üç sayfalık beyanın hepsi nasıl yanlış olarak kayda geçmiş olabilir?' diye sordu.
İfadesinin bazı kısımlarının doğru olduğunu kabul eden Türkoğlu, geçmişte cemaatin halka açık toplantılarına birkaç sefer katıldığını söyledi.
Sanık Recep Ali Karal da 2013'e kadar cemaatin sohbetlerine katıldığını ifade ederek, "Bu oluşum o zaman silahlı bir terör örgütü olarak anılmıyordu. Toplumun bütün katmalarının yer almak için çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşuydu. Katıldığım sohbetler dini içerikliydi.' dedi.
Adına kayıtlı Akasya Eğitim Hizmetleri AŞ'deki hisselerin kardeşi Osman Karal'a ait olduğunu öne süren sanık Karal, 17/25 Aralık 2013'te söz konusu şirketten ayrılması için kardeşine telkinlerde bulunduğunu, ancak kardeşinin hisseleri çekmemesi nedeniyle adına kayıtlı kalmaya devam ettiğini savundu.
Karal, 17/25 Aralık 2013'ten sonra cemaatle bütün bağlarını kestiğini iddia ederek, tahliye talebinde bulundu.
Sanıklar Ömer Esener ve Abdurrahman Ceviz de savunmalarını yaptı.
Duruşma, sanık savunmalarıyla yarın devam edecek.
21.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki mahkeme salonunda görülen duruşmada, sanık savunmalarının ardından ilgili kurumlardan mahkemeye gelen evraklar okundu.
Mahkeme Başkanı Muhammet Karaca, sanıkların örgütün şifreli yazışma programı ByLock'u kullanıp kullanmadıklarına ilişkin talep edilen tespit çalışmasının bir kısmının mahkemeye ulaştırıldığını ifade ederek, söz konusu program üzerinde yapılan yazışmaların içeriklerini okudu.
FETÖ üyelerine yönelik olası operasyonlar karşısında alınacak tedbirlere dair uyarıların yapıldığı mesajlarda, örgütten ayrılmak isteyenleri tutabilmek için Hazreti Muhammed'i rüyasında gördüğü iddia edilen örgüt üyelerinin kaleme aldığı yazışmalar dikkati çekti.
Sanıklardan Mesut Öz'ün ByLock yazışma dokümanlarında, sohbetlerin organize edildiği örgüt evleri başta olmak üzere aranabilecek mekanlarda evrak bırakılmaması gerektiği uyarısı yapıldı.
Sanık Öz'ün yazışmaları arasında, "Evrak, mütevelli ders notları, flash bellek, CD, bilgilerin yüklü olduğu bilgisayarlar iyi bir aramada ele geçirilecek deliller arasında gösteriliyor. Bunların bulundurulmamasına özen gösterilmelidir. Önemli listeler cevşenlerin arasına saklandığı ev aramalarında çıkıyor. Aramalarda cevşenlerin de arasına bakılıyor. Genel uyarılar yapılmalıdır.' mesajı da yer aldı.
"Fuat Avni Mizah' hesabını dikkate almayın
Sanık Yıldıray Akdoğan'ın 10 Ağustos 2015'te yaptığı yazışmalarda ise örgüt üyelerinin sabit internet ağları yerine, herkese açık kablosuz ağlar (Wi-Fi) üzerinden ByLock ile iletişim kurmaları öneriliyor. Akdoğan'ın yazışma dokümanları arasında Hazreti Muhammed'i rüyasında gördüğünü iddia eden bir örgüt üyesinin anlatımları da yer aldı. Mahkemede okunan yazışmaların bir kısmı şöyle:
"Fuat Avni Mizah hesabını dikkate almayın. Telefonda internet kullanımı, baz verecek sabit hatlar yerine restoran, kafe gibi halka açık yerlerdeki Wi-Fi üzerinden yapılabilir. Enes Kenter'in internetten birinci olması için ne gerekir? Bir kardeşimiz rüyasında Peygamber Efendimizi görmüş. Kargaşa ortamında Efendimiz, ona 'Sizi almadan cennete gitmeyeceğim' demiş."
Bir başka ByLock kullanıcısı sanık Hasan Can'ın yazışmalarındaki "Rüya aleminde Peygamber Efendimiz anlatıyor 'Kırılmayın, şefaatim sizlerin üzerinizde olacak", FETÖ soruşturmaları kapsamında tutuklananları motive etmek için "Tutuklananların derecesini bilseydiniz, gider kendinizi tutuklattırırdınız.' ifadeleri dikkati çekti.
Daha sonra sanık ve avukatlarının talepleri ile duruşma savcısının mütalaasını alan mahkeme ara kararını açıkladı.
Buna göre sanıklar Ahmet Uzuner, Zeki Uygur, Mehmet Hanifi Bak, Ceyhun Sirel, Ömer Esener, Sıtkı Taner Çiftçi, Recep Ali Karal, Abdurrahman Cevizci ve Bedrettin Demirgil adli kontrol şartıyla tahliye oldu.
"Delil durumu", "delillerin tam olarak toplanamamış olması' ve "adli kontrol şartlarının bu aşamada yetersiz kalacağı' gerekçesiyle diğer sanıkların tahliye talepleri reddedilerek, tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.
Duruşma ertelendi.
İDDİANAMEDEN
İddianamede, FETÖ/PDY'nin Polatlı Merkez Mütevelli Heyeti üyeleri olmakla suçlanan sanıkların, FETÖ'nün ilçedeki "Akasya", "Zümrüt' ve "Feza' isimli şirketlerine ve bağlı kurumlarına el konulmasını engellemek için bunları usulsüz bir şekilde üçüncü şahıslara devrettikleri ya da devraldıkları iddia ediliyor.
FETÖ ile iltisaklı derneklerde yönetici ve üye oldukları tespit edilen sanıkların, örgütün finans kurumu Bank Asya'daki hesap hareketleri de iddianamede yer alıyor.
Sanıkların "terör örgütüne üye olmak' ve "bu örgüte mali destek sağlamak' ve "mal kaçırmak' suçlarından cezalandırılmaları talep ediliyor.
Paralel yapı-24 Temmuz (2016) 'Ankara Polatlı Yapılanması 29 sanık' davası
(21 Nisan 2017, 12:11), son güncel.(22 Nisan 2017, 11:37)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: