Ergenekon sanıklarının davayı siyasileştirme gayretleri tekrar artışa geçti. Ergenekon Terör Örgütü, kışkırtmalarla toplumu kamplara ayırma ve gerilim çıkarmaya çalışma çabalarını cezaevinde de sürdürmeye çabalıyor. Hakim ve savcıların her yıl geleneksel yapılan resepsiyon kokteyl ve iftar yemeklerine katılmaları sorun olmazken bu yılki Emniyet´in iftarına savcı ve hakimlerin katılmasını bazı çevreler Ergenekon davası için malzeme yapmaya çalışıyor. Bu çevrelerin daha önce dile getirdikleri, Ergenekon davasının hukuki değil siyasi olduğu iddiaları, muhtelif yerlerde ele geçirilen çok sayıda silah ve suikast planları sonrası sessizliğe gömülmüştü. Bu iddiaları dile getirenler, Ergenekon soruşturma ve davasının ´F-tipi (Fethullahçı) polis F-tipi savcı ve hakimlerle yürütüldüğü, sanıkların tamamının Atatürkçü olmasının buna delil teşkil ettiğini ileri sürüyorlardı. Uzun zamandır sessizliğe gömülen bu iddialar bugünlerde tekrar yüksek sesle dillendirilmeye başlandı. İkinci Ergenekon davasında bugün yapılan 8. duruşmaya İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafında verilen iftar yemeği damgasını vurdu. Aynı konu bundan önceki son duruşma olan 8 Ekim 2009´da yapılan birinci Ergenekon davasının 115. duruşmasına da damga vurmuştu. O duruşmada da Kerinçsiz ve diğer bazı Ergenekon sanıkları yıllık geleneksel iftar yemeğine hakim ve savcıların katılmasını eleştirerek reddi hakim ve savcı talep etmişlerdi. Bugünkü duruşmada Ergenekon tutuklusu eski polis şefi Serdar Saçan bu konuyu tekrar gündeme getirdi. Eleştirileri daha da ileri götüren Saçan, hakim ve savcılara şok suçlamalarda bulundu. Hakim ve savcıları yemeğe katıldıkları için ´fethullahçı´, ´tarikatçı´, ´karşıdevrimci´ olmakla suçlayan Saçan, mahkemeye güveninin kalmadığını belirtti: ´Savcıların gizlediği, benim DGM´den soruşturma yapmak için izin aldığım bir örgütten bahsediyorum. Bu örgütün, Fethullahcı kadronun emniyet içinde yapılandığından bahsediyorum. Gözaltına alındığımda bir tek ben nezarete konuldum. Paşalar ve diğerleri nezarete konulmadı. 25 yıl hizmet verdiğim meslektaşlarım bunun hıncını alarak beni nezarete attılar. Çünkü Fethullahçılar. Siz de onlarla beraber yemek yediniz. Sizden nasıl adalet bekleyeceğim. Mahkemenize güvenim kalmadı. Artık size güvenim yok çekilmeniz gerekiyor´ diyen Saçan, davanın kasıtlı olarak uzatıldığını, iki hakim heyetiyle yürütüldüğünü iddia etti ve reddi hakim talep etti. Aynı suçlama ve talebe diğer Ergenekon tutukluları da katıldı. Duruşmada görüşünü bildiren Savcı Mehmet Ali Pekgüzel ise, ´Birçok resmi ve özel kurum bu tür davetleri geleneksel olarak düzenler. Baro başkanlıklarının yaptığı birçok davette hakim ve savcılar bir araya gelirler. Hiç kimse bunu sormaz. Söz konusu bir iftar yemeğidir. Tarihi önceden bellidir. Yasal gerekçelere dayanmayan bu ret talebinin geri çevrilmesini istiyoruz´ ifadelerini kullandı. Davanın Ergenekoncular tarafından organize şekilde siyasi alana çekilmeye çalışıldığı iddialarını güçlendiren bir ayrıntı da, CHP´nin duruşmaya tam anlamıyla çıkarma yaparak 11´i milletvekili 12 kişiyle katılması oldu.
Ergenekoncuların sinirleri gitti: ´Hakimler, fethullahçı-karşıdevrimci´
Ergenekon sanıklarının davayı siyasileştirme gayretleri tekrar artışa geçti. Ergenekon Terör Örgütü, kışkırtmalarla toplumu kamplara ayırma ve gerilim çıkarmaya çalışma çabalarını cezaevinde de sürdürmeye çabalıyor. Hakim ve savcıların her yıl geleneksel yapılan resepsiyon kokteyl ve iftar yemeklerine katılmaları sorun olmazken bu yılki Emniyet´in iftarına savcı ve hakimlerin katılmasını bazı çevreler Ergenekon davası için malzeme yapmaya çalışıyor. Bu çevrelerin daha önce dile getirdikleri, Ergenekon davasının hukuki değil siyasi olduğu iddiaları, muhtelif yerlerde ele geçirilen çok sayıda silah ve suikast planları sonrası sessizliğe gömülmüştü. Bu iddiaları dile getirenler, Ergenekon soruşturma ve davasının ´F-tipi (Fethullahçı) polis F-tipi savcı ve hakimlerle yürütüldüğü, sanıkların tamamının Atatürkçü olmasının buna delil teşkil ettiğini ileri sürüyorlardı. Uzun zamandır sessizliğe gömülen bu iddialar bugünlerde tekrar yüksek sesle dillendirilmeye başlandı. İkinci Ergenekon davasında bugün yapılan 8. duruşmaya İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafında verilen iftar yemeği damgasını vurdu. Aynı konu bundan önceki son duruşma olan 8 Ekim 2009´da yapılan birinci Ergenekon davasının 115. duruşmasına da damga vurmuştu. O duruşmada da Kerinçsiz ve diğer bazı Ergenekon sanıkları yıllık geleneksel iftar yemeğine hakim ve savcıların katılmasını eleştirerek reddi hakim ve savcı talep etmişlerdi. Bugünkü duruşmada Ergenekon tutuklusu eski polis şefi Serdar Saçan bu konuyu tekrar gündeme getirdi. Eleştirileri daha da ileri götüren Saçan, hakim ve savcılara şok suçlamalarda bulundu. Hakim ve savcıları yemeğe katıldıkları için ´fethullahçı´, ´tarikatçı´, ´karşıdevrimci´ olmakla suçlayan Saçan, mahkemeye güveninin kalmadığını belirtti: ´Savcıların gizlediği, benim DGM´den soruşturma yapmak için izin aldığım bir örgütten bahsediyorum. Bu örgütün, Fethullahcı kadronun emniyet içinde yapılandığından bahsediyorum. Gözaltına alındığımda bir tek ben nezarete konuldum. Paşalar ve diğerleri nezarete konulmadı. 25 yıl hizmet verdiğim meslektaşlarım bunun hıncını alarak beni nezarete attılar. Çünkü Fethullahçılar. Siz de onlarla beraber yemek yediniz. Sizden nasıl adalet bekleyeceğim. Mahkemenize güvenim kalmadı. Artık size güvenim yok çekilmeniz gerekiyor´ diyen Saçan, davanın kasıtlı olarak uzatıldığını, iki hakim heyetiyle yürütüldüğünü iddia etti ve reddi hakim talep etti. Aynı suçlama ve talebe diğer Ergenekon tutukluları da katıldı. Duruşmada görüşünü bildiren Savcı Mehmet Ali Pekgüzel ise, ´Birçok resmi ve özel kurum bu tür davetleri geleneksel olarak düzenler. Baro başkanlıklarının yaptığı birçok davette hakim ve savcılar bir araya gelirler. Hiç kimse bunu sormaz. Söz konusu bir iftar yemeğidir. Tarihi önceden bellidir. Yasal gerekçelere dayanmayan bu ret talebinin geri çevrilmesini istiyoruz´ ifadelerini kullandı. Davanın Ergenekoncular tarafından organize şekilde siyasi alana çekilmeye çalışıldığı iddialarını güçlendiren bir ayrıntı da, CHP´nin duruşmaya tam anlamıyla çıkarma yaparak 11´i milletvekili 12 kişiyle katılması oldu.
CHP 11´i milletvekili 12 kişiyle katıldı
İkinci Ergenekon davasının 8´inci oturumuna Ergenekon soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcıları ile yargılamasını yapan İstanbul 13´üncü Ağır Ceza Mahkemesi´nin Başkanı Köksal Şengün ve üye hakim Hasan Hüseyin Özese´nin katıldığı İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü tarafında verilen iftar yemeği damgasını vurdu. Tutuklu sanıklardan Adil Serdar Saçan, Emcet Olcaytu ve Hasan Atilla Uğur, Yeni Parti Genel Başkanı Tuncay Özkan savcı ve hakimlerin emniyet görevlileri ile yemek yemelerinin etik olmadığını belirterek eleştirdi. Tutuklu sanık Adil Serdar Saçan, mahkemeye güveninin kalmadığını belirterek, Heyetinizin çekilmesi gerekir dedi. 11´i milletvekili 12 CHP´li de duruşmaya gözlemci olarak katıldı. Milletvekilleri duruşma salonunda avukatlara ayrılan bölümde oturdu. İkinci Ergenekon davasının 8´inci oturumunda mahkeme heyetine başkan Köksal Şengün mazeretli olduğu için üye hakim Hasan Hüseyin Özese başkanlık yaptı.
Savcılar hakkında suç duyurusunda bulunulsun
Duruşmada iddianamenin okunmasına geçilmeden önce söz alan tutuklu sanık Avukat Emcet Olcaytu, savcılığın dava açıldıktan sonra 29 EK klasörü mahkemeye gönderdiğini belirterek, savcıların suç işlediklerini söyledi. Savcılığın ek klasörleri dava açıldıktan sonra mahkemeye göndererek görevi ihmal suçunu işlediğini belirten Emcet Olcaytu, savcıların ek klasörleri ek iddianame hazırlamadan mahkemeye gönderemeyeceklerini savundu. Emcet Olcaytu, Ancak bir ek iddianame hazırlanarak bu iddianamenin ekleri olarak mahkemeye gönderilebilirdi. Ancak savcılar bunu yapmamıştır. 20 Temmuz´da başlayan davada üzerinden 4 ay geçmesine rağmen hala iddianame okunuyor. Eğer iddianame okunmayıp da ifadelere geçilseydi mahkemeniz ek iddianame olmadığı için bu klasörlere ilişkin ifademizi alamayacak doğla olarak da bu 29 klasörü reddetmek zorunda kalacaktı dedi.
Saçan: Savunmamı şevkle okuyamayacağım. Neden 5 sene benimle birlikte yemek yemediniz. Ben kötü adam mıyım?
Üye Hakim Özese: ´Davet etseydiniz sizin davetinize de uyardık´
İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesi eski Müdürü tutuklu sanık Adil Serdar Saçan da 1998´de İstanbul Organize Suçlar Şubesi´ni kurduğunu 2003´e kadar da başında kaldığını söyledi. Görev yaptığı 5 yıllık süre içinde 5 Ramazan geçirdiğini belirten Adil Serdar Saçan, Sayın mahkeme başkanınız Köksal Şengün´ü tanıyorum ama sizi tanımıyorum. Siz de beni tanımıyorsunuz. 5 yıllık süre içerisinde sizleri hiç iftar yemeğine davet ettim mi? Sadece Sayın İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin´i davet ettim. Kendisi birlikte çalıştığımız hatırlatarak etik olmayacağını söyleyerek bu davetimi reddetti. O başsavcının savcıları katıldıkları bu iftar yemeğini etik buluyorlar mı? Beraber yemek yediğiniz adamlar benim hakkımda sahte tutanak tuttu diye şimdi mahkemenize güvenip nasıl anlatacağım. Onlarla oturup yemek yemişsiniz. Gözlerime inanamadım. Savcıların gizlediği, benim DGM´den soruşturma yapmak için izin aldığım bir örgütten bahsediyorum. Bu örgütün, Fethullahçı kadronun emniyet içinde yapılandığından bahsediyorum. Gözaltına alındığımda bir tek ben nezarete konuldum. Paşalar ve diğerleri nezarete konulmadı. 25 yıl hizmet verdiğim meslektaşlarım bunun hıncını alarak beni nezarete attılar. Çünkü Fethullahçılar. Sizde onlarla beraber yemek yediniz. Sizden nasıl adalet bekleyeceğim. Mahkemenize güvenim kalmadı. Artık size güvenmiyorum. Savunmamı şevkle okuyamayacağım. Neden 5 sene benimle birlikte yemek yemediniz. Ben kötü adam mıyım? Ben sizden nasıl adalet bekleyeceğim. Artık size güvenim yok çekilmeniz gerekiyor diye konuştu. Mahkeme heyetine üyelik yapan Hasan Hüseyin Özese´nin Davet etseydiniz sizin görevli olduğunuz zamanlarda da davetinize uyardık diye konuşması üzerine, Ben direkt Başsavcı Aykut Beyi davet ettim, Öbür türlü etik olmazdı. Yerimi bilirim ben bir polisim diye yanıt verdi.
´Olağanüstü yargılanmak istemiyorum´
Bugüne kadar defalarca yargılandığını, ağır ceza mahkemelerinde 90 kez hakim karşısına çıktığına ifade eden Adil Serdar Saçan, Silivri´de yapılan Ergenekon yargılaması ile diğer ağır ceza mahkemelerinde yapılan yargılamaları karşılaştırdı. Ergenekon davasının Silivri´de yapıldığını belirten Adil Serdar Saçan, davanın görüldüğü İstanbul 13´üncü Ağır Ceza Mahkemesi´nin iki heyetli olmasının, diğer mahkemelerin aksine iddianameyi hazırlayan savcıların aynı zamanda duruşma savcısı olmasının bu mahkemeyi olağanüstü bir mahkeme yaptığını öne sürdü. Adil Serdar Saçan Ergenekon davasının görüldüğü İstanbul 13´üncü Ağır Ceza Mahkemesi´nde olağanüstü bir yargılama yapılıp yapılmadığının karara bağlanmasını istedi. Adil Serdar Saçan sözlerine şöyle devam etti:
Bu olağanüstü yargılamanın arkasında karşı devrim mi var?
Burada olağanüstü bir yargılama var mıdır? Varsa bu olağanüstü yargılamanın arkasında karşı devrim mi var? Olağanüstü yargılanmak istemiyorum. Cezaevinde yatan binlerce tutuklu var. Onlara yapılan muamelenin aynısının bana da yapılmasını istiyorum. Tıpkı Deniz Seki gibi. 6 ay sonraya gün verip, 6 ay sonra hepimizin ifadesini alıp bir sefer de bitirin. Bana farklı davranmayın. 20 Temmuz´dan beri savunmamızı alın diyorum Tutuklayıp içeri atıyorsunuz. Savunmamızı almıyorsunuz. Ayrıca bu dava da ifade veren gizli tanıkların, sanık olarak kendi yargılandıkları davada etkin pişmanlık yasasından yararlanıp yararlanmadıklarının sorulmasını istiyorum. Adil Serdar Saçan´dan sonra söz alan emekli Albay Hasan Atilla Uğur´da Ergenekon davasın bakan hakim ve savcıların emniyet tarafından verilen iftar yemeğine katılmasının etik olmadığını söyledi.
Tuncay Özkan: ´Gelin F-12 koğuşunda bir akşam yemeği yiyelim deniz istiyorsanız onu da buluruz. Yemek sırasında başsavcı umrede miydi?´
Tutuklu sanık Tuncay Özkan da Ergenekon davasına bakan hakimlerin, İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesinin verdiği iftar yemeğine katıldığına ilişkin habere gönderme yaparak, Gelin F-12 koğuşunda bir akşam yemeği yiyelim. Deniz mi istiyorsunuz. Biz mavi patiskalardan deniz yaparız size. Gemi mi? Kağıttan gemiler yüzdürürüz. Oruç mu diyorsunuz. Şevval orucu var, Muharrem orucu var. Savcılar (Tuncay Özkan Alevidir) diyor ya. Ben sizi iftara çağırıyorum diye konuştu. Özkan´ın söz konusu iftar yemeğinin tarihini sorması üzerine üye hakim Özese, Yemeğin tarihi belli dedi. Bunun üzerine, Ben gözaltına alındıktan sonra mı yenildi bu yemek diye soran Özkan, Hukuk istiyoruz. Vicdanınızın sesini kaybettiniz. Kılavuzsuz kaldınız. Bu yemeğe Başbakan´ın gönderdiği Adalet Bakanlığı müsteşarı nasıl katılır? Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, siz nasıl katıldınız bu yemeğe. Başsavcı umrede miydi? ifadesini kullandı.
Yemek olayını malzeme yapan diğer sanık Fatma Cengiz hakimi kızdırdı: ´O sizin yorumunuz´
Tutuklu sanık Fatma Cengiz de diğer tutuklu sanık İbrahim Şahin ile yemek yiyerek, çay içtiğini, ancak bunların suç olarak iddianamede yer aldığını belirterek, Mahkeme heyeti de polislerle beraber yemek yiyor. Siz bizden önce yemişsiniz o yemeği. Bizim gözaltına alınacağımız konuşulmuştur o yemekte. Sizin yemek yemeniz suç olmuyor, bizim yemek yememiz suç oluyor. Sizin davadan çekilmenizi istiyorum dedi. Hasan Hüseyin Özese de O sizin yorumunuz karşılığını verdi. Duruşmada söz almaya devam eden diğer bazı sanıklar da söz konusu yemek nedeniyle hakimlerin davadan çekilmeleri ve heyetin reddine ilişkin taleplerde bulundu. ( Radikal)
Savcı: Reddi hakim talebi reddedilsin. Hakim ve savcılar, hukuk fakültelerinde aynı eğitimi almışlardır. Kurayla bazıları hakim, bazıları savcı olmuşlardır. Aynı adliyede çalışan, aynı lojmanlarda kalan, aynı yemekhanede yemek yiyen, aynı servisi kullanan, yan yana odalarda çalışan, belki de kapı komşusu olan hakim ve savcıların birbirlerini etkilemeleri için bir yemekte bir araya gelmelerine gerek yoktur.
Savcı Pekgüzel: ´İşi gereği, Cumhuriyet savcıları her gün kolluk görevlileriyle bir aradadırlar. Hakimler de işleri gereği kolluk görevlileriyle görüşürler. Hiç kimse bunu sormaz.´
Davaya katılan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel ise Emniyet tarafından düzenlenen iftar yemeğine katılmaları nedeniyle hakimlerin reddine yönelik taleplere ilişkin, aynı yerde çalışan, aynı okulu bitiren savcı ve hakimlerin her zaman yan yana olduklarını belirterek, Hakim ve savcıların birbirlerini etkilemeleri için bir yemekte bir araya gelmelerine gerek yoktur dedi. Taleplerin ardından görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel de, mahkemenin reddine ilişkin talebin yasayla belirlendiğini, bunun dilekçe veya tutanakla yapılacağını ifade ederek, bu talebin yazılı olarak iddia makamına gelmediğini kaydetti. Pekgüzel, yazılı olarak talepte bulunulmasını, aksi halde duruşma tutanaklarının çözümü yapıldıktan sonra talebin değerlendirilmesi gerektiğini dile getirerek, hakim ve savcıların, Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen iftar yemeğine katılmalarının, kolluk görevlileriyle bir arada bulunmalarının da ret gerekçesi olarak gösterildiğini, ancak heyetin davadan çekilmesini gerektirir somut bir neden olmadığını vurguladı. Bir Cumhuriyet savcısının, bir davadan dolayı bir hakimi etki altında bırakması gerekiyorsa, bunun için bir yemeği beklemesine gerek olmadığını kaydeden Pekgüzel, Hakim ve savcılar, hukuk fakültelerinde aynı eğitimi almışlardır. Kurayla bazıları hakim, bazıları savcı olmuşlardır. Aynı adliyede çalışan, aynı lojmanlarda kalan, aynı yemekhanede yemek yiyen, aynı servisi kullanan, yan yana odalarda çalışan, belki de kapı komşusu olan hakim ve savcıların birbirlerini etkilemeleri için bir yemekte bir araya gelmelerine gerek yoktur dedi. Pekgüzel, İşi gereği, Cumhuriyet savcıları her gün kolluk görevlileriyle bir aradadırlar. Hakimler de işleri gereği kolluk görevlileriyle görüşürler. Birçok resmi ve özel kurum bu tür davetleri geleneksel olarak düzenler. Baro başkanlıklarının yaptığı birçok davette hakim ve savcılar bir araya gelirler. Hiç kimse bunu sormaz. Söz konusu bir iftar yemeğidir. Tarihi önceden bellidir diye konuştu. ( cnnturk)
Savunma adına söyleyecekleri kalmayanlar kokteyl ve resepsiyonları es geçip iftara katılmayı gündeme getiriyor ve laik-antilaik kışkırtmasına cezaevindeyken bile devam ediyorlar
Emniyet Genel Müdürlüğü´nün her yıl tüm hakim ve savcılara verdiği geleneksel iftar yemeğine savcı ve hakimlerin katılması, bazı medya kuruluşlarından sonra Ergenekon sanıkları tarafından da çarpıtılmaya çalışılıyor. Önceki duruşmada Kemal Kerinçsiz´in bunu gündeme getirmesinin ardından aynı konuda söz alan Oktay Yıldırım´ın avukatı da dilekçe vererek yemeğe katılan hakimler için reddi hakim talebinde bulunmuştu. Duruşmada bu konunun peşpeşe dile getirilmesi dikkati çekmişti. Savcı ve hakimlerin her yıl birçok resmi kurum ve kuruluş tarafından verilen resepsiyonlara ve kokteyllere katıldığını hatırlatan çevreler, bugüne kadar bunun eleştiri konusu yapılmadığına da dikkat çekiyor. Resmi bir kurum olan ve zaten savcı ve hakimlerle hergün görüşmekte olan Emniyet´in iftarına, isimleri Ergenekoncu çevrelerin ´bizden´ şeklinde gördükleri 12. ve 14. mahkemenin tartışmalı isimlerinin bile katıldığına dikkat çeken aynı çevreler, muhtemelen geleneksel yemeğin iftar olduğu için ´dini´ yönü bulunması sebebiyle, savcı ve hakimlerin İstanbul Emniyeti´nin iftarına katılmalarının olay yapılmak istenmiş olabileceğini vurguluyorlar ve Ergenekon soruşturma ve dava sürecinde sanıkların, avukatlarının ve medyasının her fırsatta mahkeme heyeti ve savcılar üzerinde baskı kurmaya ve davayı kişiselleştirmeye çalıştığına da dikkat çekiyorlar. Halen devam eden duruşmaya mahkeme heyeti talepleri değerlendirmek üzere ara vermiş durumda.
İstanbul Emniyet´inin geleneksel iftar yemeğine savcı ve hakimlerin katılması sanıkları ve bazı medyayı rahatsız etti
Kerinçsiz ayrıca, bir gazetede yayınlanan Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılar, davaya bakan mahkeme heyeti ve bazı polislerin 2008 Eylül ayında katıldıkları iftar yemeğinde çekilen fotoğraflara değindi. Bu yemekte ´İstanbul Emniyet Müdürlüğünün şubelerinden İstihbarat Şube Müdürlüğünün adeta sözde Ergenekon davasının açılarak iddianamenin kabulünü kutladığını´ ileri süren Kerinçsiz, ´Tertibi yürüten bir kısım emniyet mensupları, soruşturma savcıları, soruşturma ve kovuşturma hakimlerinin bir arada bağımsız ve tarafsız yargı düşüncesinin ve toplumsal vicdanın asla kabul edilemeyeceği görüntülerin ortaya çıkması sanık olarak şahsımda bu davanın her iki sürecine olan inancımı ortadan kaldırdığı gibi adalete olan güven duygumu da bir kez daha onarılmaz bir şekilde sarstı´ dedi. Aynı yemeği anımsatan tutuklu sanık Mehmet Zekeriya Öztürk de bir art niyeti olmadığını ifade ederek, sanık olduğunu, savcının o yemekte kendisiyle ilgili bir kanaatini dile getirmiş olabileceğini, mahkemenin de o kanaatten etkilenebileceğini ve bunun tutuklu kalmasına neden olabileceğini söyledi.
Başsavcı Vekili Çolakkadı: ´Savcıların her gün defalarca toplantı yaptığı emniyet mensuplarıyla akşam yemekte ya da iftarda buluşmasında hiçbir anormallik yok´
Çolakkadı: O yemekte ne müşteki var ne de şüpheli
Emniyet Genel Müdürlüğü´nün her yıl tüm hakim ve savcılara verdiği geleneksel iftar yemeği, bazı basın ve yayın organlarıyla Ergenekon sanıkları tarafından çarpıtıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, davetin Ergenekon buluşması başlıklarıyla haber yapılmasına tepki gösterdi. Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü´nün her yıl iftar yemeği verdiğini ve özel yetkili mahkemede görev yapan hakim ve savcılar olarak bu davete katıldıklarını belirtti. Savcıların her gün defalarca toplantı yaptığı emniyet mensuplarıyla akşam yemekte ya da iftarda buluşmasında hiçbir anormallik olmadığını belirten Çolakkadı, Bu yemekte ne müşteki var ne de şüpheli. Her gün birlikte çalışan, toplantılar yapan savcılarla emniyet görevlileri var. Emniyet her yıl böyle bir iftar verir, hakim ve savcıların da katılması çok normal, isteyen gelir isteyen gelmez. dedi.
O yemekte 12 . ve 14. Mahkeme hakimleri de var
Emniyet Genel Müdürlüğü´nün yemeğine sadece Ergenekon hakim ve savcıları katılmadı. İstanbul Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri´nde görevli başta Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı olmak üzere neredeyse tüm hakim ve savcılar davete icabet etti. Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nin başkanı Köksal Şengün ve üye Hasan Hüseyin Özese orada. Diğer üye Sedat Sami Haşıloğlu yok. Ergenekon soruşturması savcılarından ise Zekeriya Öz ve Mehmet Ali Pekgüzel var; Nihat Taşkın yok. Diğer taraftan, Ergenekon davasının baş sanıklarından emekli Orgeneral Şener Eruygur´un bizden dediği İstanbul 12. ve 14. Ağır Ceza Mahkemesi başkan ve üyeleri de aynı yemekte hazır bulundu. Yine 13. Ağır Ceza heyeti eksik iken Hurşit Tolon´u serbest bırakan 12. Ağır Ceza heyeti başkanı Vedat Yılmaz Abdurrahmanoğlu, üyeler Necat Ede ve Selda Kutluata tam kadro iftarda. İrtica ile Mücadele Eylem Planında imzası olan Albay Dursun Çiçek´i serbest bırakan 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak ile adliyede görevli mahkeme başkanları Nurettin Ak, Şeref Akçay, savcılar Mehmet Berk, Emin Aydinç´in de aralarında bulunduğu, Ergenekon dosyasında hiç işlem yapmayan hakim ve savcılar da emniyetin davetlileri arasında. Ergenekon soruşturmasını yürüten tek birimin istihbarat şubesinin gösterilmesi de yanlış. Ergenekon soruşturması kapsamında ilk operasyonları 12 Haziran 2007´de İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü başlattı. Daha sonra Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü de soruşturmaya dahil edildi. İstihbarat şubesinin ise operasyonel boyutu yok. Sadece soruşturmaya istihbarat desteği veriyor.
Sanıklar ve avukatları her fırsatta mahkeme heyeti ve savcılar üzerinde baskı kurmaya ve davayı kişiselleştirmeye çalışıyor
Hakimlerin yemeğe katılmaları sebebiyle önceki duruşmada reddi hakim talebi yapılmıştı
Birinci Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu sanık Oktay Yıldırım´ın avukatı Yıldırım Çavuşovalı´nın, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün ve Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese´nin davadan çekilmesi, aksi takdirde yargıçların reddine ilişkin talebini değerlendirmek üzere duruşmayı 19 Ekime ertelemişti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada Başkan Şengün, tutuklu sanık Oktay Yıldırım´ın avukatı Yıldırım Çavuşovalı tarafından mahkemeye bir dilekçe verildiğini belirtmişti. Başkan Şengün, avukat Çavuşovalı´nın dilekçesinde, emniyet tarafından düzenlenen yemeğe katılan hakim ve savcılara ilişkin bir gazetede yazı ve fotoğrafların yayımlandığını, bu nedenle Köksal Şengün, Hasan Hüseyin Özese ve Beşiktaş Adliyesi´nde görevli bir kısım başkan ve üyelerin tarafsızlıklarına gölge düşebileceği şüphesi oluştuğunu kaydettiğini söylemişti. Avukat Çavuşovalı, bu fotoğraflar nedeniyle mahkemenin vereceği karara güvenleri kalmadığını ifade ederek, Sizinle bir restorana gitsek, yemek yesek, Hasan Hüseyin Özese elini omzuma atsa, fotoğraf çektirsek, bu şaibeli olmaz mı? Bunun ardından müvekkilim tahliye edilse, hakkımızda karalama kampanyası yapılır. Bu fotoğraflardan sonra davanın tarafına biraz daha yakın olduğunuz düşüncesi oluştu şeklinde konuşmuştu. Bu talebe ilişkin görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, avukatın dilekçesinde soyut, kişisel değerlendirmeler dışında hakimin tarafsızlığına gölge düşürecek beyanların yer almadığı gerekçesiyle talebin reddedilmesini istemişti. Mahkeme heyeti, avukat Yıldırım Çavuşovalı´nın talebinin değerlendirilerek karara bağlanması için duruşmayı 19 Ekim Pazartesi günü saat 09.30´a ertelemişti.
CHP´nin duruşmaya kalabalık katılmasının sırrının, iftar yemeğinin Ergenekoncu çevrelerce davanın siyasi alana çekilmesinde malzeme yapılma stratejisi gereği olduğunu, duruşmadaki ilk gelişmeleri bu manşetimizde aktardığımızda iddia etmiştik. Duruşma arasında yaptığı açıklamalarla CHP´li Mengü bu iddiamızı tam olarak doğrulamış oldu.
CHP´li Mengü: Dünyanın hiçbir yerinde hakim ve savcılar soruşturmayı yürüten polislerle bir arada olamaz
İkinci ´Ergenekon´ davasına izleyici olarak katılan CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü, ´Dünyanın hiçbir yerinde hakim ve savcılar soruşturmayı yürüten polislerle bir arada olmaz´ dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmaya verilen aranın ardından, davayı izlemeye gelen CHP milletvekilleri adına basın mensuplarına açıklama yapan Mengü, ´Ergenekon´ davası diye Türk yargısı adına içleri sızlatan olaylara tanık olunduğunu savundu.´Ergenekon´ soruşturmasına bakan savcıların ve davaya bakan hakimlerin, soruşturmayı yürüten emniyet görevlileriyle yemek yemesinin vicdanlarını rahatsız ettiğini ifade eden Mengü, ´Bu yemeğe katılan yargıçlar ise rahatsız olmuyor. Polislerle birlikte bir iftar yemeğine katılmış olmaları yargıya olan inancı yok etti. Tüm sanıklar da mahkemeye güvenlerinin kalmadığını belirterek Türk adaletinin önünün açılması için heyetin çekilmesini istediler. Dünyanın hiçbir yerinde hakim ve savcılar soruşturmayı yürüten polislerle bir arada olmaz´ dedi.Bu yemeğin emniyet tarafından düzenlenmesi durumunda emniyet müdürünün de katılması gerektiğini belirten Mengü, ´Başsavcı orada olurdu. Demek ki bu özel bir yemek, bu etik değil. İçeride bulunanların tek bir özelliği var. Bunlar ulusalcı, Kemalist, laiktir. Bu dava bu yüzden siyasi bir davadır´ diye konuştu.Davayı parti olarak sonuna kadar bütün hassasiyetleriyle takip edeceklerini dile getiren Mengü, bugün davayı kalabalık izlemelerinin nedeninin ise söz konusu yemekte çekilen fotoğraftan duydukları rahatsızlık olduğunu kaydetti. ( haber7)
Gürbüz Çapan´dan CHP´li milletvekillerine: Allah sizi kahretsin. Biz niye buradayız? Siz niye buradasınız?
Ergenekon Davası reddi hakim talebiyle 26 Ekim´e ertelenince Gürbüz Çapan çok sinirlendi
Bugün görülen Ergenekon davasında sanık avukatları redd-i hakim talebinde bulundu. Mahkeme heyeti de redd-i hakim talebi ve diğer talepleri değerlendirmek üzere duruşmayı 26 Ekim tarihine erteledi. Bu karar üzerine tutuklu sanık Gürbüz Çapan tepki gösterdi. Üye hakim Hasan Hüseyin Özese, hukukun gereğinin yapıldığını belirtti. Ardından mahkeme heyeti ve savcılar duruşma salonundan ayrıldı. Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu eşyalarını toplayıp duruşma salonundan ayrılacağı sırada Gürbüz Çapan sert şekilde, Ben yargılanmak istiyorum. Ben reddetmedim. İnsanlık yok mu sizde? diye bağırdı. Adil Serdar Saçan ile bir grup sanık Çapan´ın koluna girerek, sakinleştirmeye çalıştı. Arka tarafa alınan Gürbüz Çapan, bu kez de duruşmaya izleyici olarak katılan CHP´li milletvekillerine el kol hareketleri ile tepki gösterdi. Çapan milletvekillerine, Allah sizi kahretsin. Çıkın konuşun, niye konuşmuyorsunuz? Biz niye buradayız? Siz niye buradasınız? diye bağırdı. ( Zaman)
CHP yorulmadı. Ergenekon savcılarına bir suç duyurusu daha
CHP Ergenekon savcıları hakkında suç duyurusu yapmaktan yorulmadı. Davada taraf olduğunu, sanıkların avukatlığını yaptıklarını açıkça ifade etmekten çekinmeyen CHP´li milletvekilleri savcılar hakkında yeni bir suç duyurusu daha yaptı. CHP´nin 10 milletvekili, sanık avukatlarının önündeki bilgisayar ekranının duvar kağıdında, bir avuin bilginin kullanılmasını, Avukatlara baskı amaçlı olduğu gerekçesiyle savcılar hakkında suç duyurusunda bulunacak. CHP´nin avukat kökenli milletvekilleri Şahin Mengü, İsa Gök, Malik Cevdet Özdemir, Bülent Baratalı, Ahmet Ersin, Ali Rıza Öztürk, Halil Ünlütepe, Turgut Dibek, Atilla Emek, Ali İhsan Köktürk dün Ergenekon duruşmasını izledi. Avukatların önünde bulunan bilgisayardaki duvar kağıdında, bir avukat hakkında soruşturma açtırıldığına ilişkin bilginin yer alması CHP´lilerin dikkatini çekti. CHP´li vekiller, bu duvar kağıdının, sanık avukatlarını baskı altında tutmaya yönelik olduğunu savundular. Bu konuda tutanak düzenleyen CHP´li milletvekilleri, Ergenekon savcıları hakkında bugün HSYK´ya başvuracak. CHP Manisa Milletvekil Şahin Mengü, duruşma sırasında sanıkların sözlerinin kesilmediğini, kendilerine iyi davranıldığı izlenimi edindiklerini, ancak her zaman bu şekilde davranılmadığını idda etti. Mengü, bazı hakimler ve savcıların cemiyet mensupları ile iftar yapmaları konusunu da şikayetlerinde belirteceklerini söyledi.
Adalet Bakanlığı yetkilileri: Savcı ve hakimlerin Emniyetçilerle iftarı olağan
CHP Milletvekilleri, Ergenekon davası ve soruşturmasında görev alanların, Emniyet mensuplarıyla birlikte iftar yaptığına ilişkin fotoğraflarının çıkmasını da şikayet dilekçesinde belirtecek. CHP´li Mengü, bunun kabul edilecek bir şey olmadığını söyledi. Ergenekon davasını yürüten İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengül´ün, emekliye ayrılacağına ilişkin iddia, Adalet Bakanlığı yetkililerdi tarafından doğrulanmadı. Mahkeme heyeti, soruşturma savcılarının İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi´nin verdiği iftara katılmasının eleştirilmesi konusunda yetkililer şunları söyledi:
Hakimlerin, savcıların Emniyet mensuplarıyla iftarda bir araya gelmesi ilk kez gerçekleşen bir olay değil. Hemen tüm illerde bu iftarlarda yargı mensupları ve Emniyet mensupları bir araya gelir. Bu son derece normal. Birlikte olmalarının da hiçbir sakıncası yok. Kolluk görevlilerinin yargı mensuplarıyla bir araya gelmesi yargıyı nasıl etkiler. Bir yemekle yargı mensubu etkilenecekse o kişiye yargı mensubu bile denilemez. ( Hürriyet)
(12 Ekim 2009), son güncel.: (13 Ekim 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
İftar yemeği sebebiyle reddi-hakim talebi konulu manşetlerimiz
Ergenekon soruşturmasını/davasını akamete uğratma girişimleri
18 Haziran tarihli ´ETÖ´yü pasifize etmede ´F Tipi Polis´ stratejisi´ manşetimiz