Çeşitli illerde görülen çok sayıdaki az sanıklı Fetö davalarında sanıkların yargılanmasına ilk kez başlandı ya da duruşmalara devam edildi.
09.04.2017 10:55 Çeşitli illerde görülen çok sayıdaki az sanıklı Fetö davalarında sanıkların yargılanmasına ilk kez başlandı ya da duruşmalara devam edildi.
1) ADANA: ÖĞRETMEN AYŞE B.K'YA DAVA
Adana'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında meslekten ihraç edilen öğretmen hakkında, "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
6 Nisan'daki gelişmeye göre, Cumhuriyet savcısı, telefonunda ByLock tespit edilen eski öğretmen Ayşe B.K. (39) hakkında iddianame hazırladı.
Tutuksuz şüpheli için "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 15 yıla kadar hapis istenen iddianame, Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
İddianamede, Emniyet Genel Müdürlüğünce FETÖ/PDY'nin kuruluşu, amacı ve hiyerarşik yapısıyla ilgili hazırlanan rapora ve sanığın savunmasına yer verildi.
Ayşe B.K'nin ByLock kullandığının tespit edildiği belirtilen iddianamede, şüphelinin evinde yapılan aramada örgüt elebaşı Fetullah Gülen'e ait kitap, 3 adet bir dolarlık banknot ele geçirildiği bildirildi.
Eski öğretmen, iddianamedeki savunmasında, Bank Asya'da eşi Ömer F. K. tarafından açtırılan bireysel emeklilik hesabının bulunduğunu, kendisi adına kayıtlı telefon hattını da eşinin kullandığını ileri sürdü.
"ByLock" isimli mesajlaşma programını eşinin yüklediğinden haberinin olmadığını savunan Ayşe B.K, suçlamaları kabul etmedi.
Ayşe B.K. hakkındaki davanın, eşinin de yargılandığı aynı mahkemedeki dosyayla birleştirileceği belirtildi.
2) ADANA: ÖĞRETMEN YAŞAR B'YE DAVA
Adana'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında emekli matematik öğretmeni hakkında "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan 15 yıl hapis istemiyle dava açıldı.
5 Nisan'daki gelişmeye göre, Adana Cumhuriyet Savcılığınca, Kozan ilçesinde örgütle bağlantısı olduğu iddia edilen emekli öğretmen tutuksuz Yaşar B. (60) hakkındaki soruşturma tamamlandı.
Cumhuriyet savcısının, Yaşar B. hakkında "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 15 yıl hapis istemiyle hazırladığı iddianame Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
İddianamede yer alan bazı şüpheli ifadelerinde ise Yaşar B'nin örgüte katılacak öğrencileri sohbet toplantılarına minibüsle getirip götürdüğü ve "sohbet imamlığı" yaptığı öne sürüldü.
Emekli öğretmenin sohbet toplantılarında "himmet" adı altında para toplayıp, örgütle bağlantılı Bank Asya'ya yüklü miktarda para yatırdığı ve burada çok sayıda hesabı bulunduğu aktarılan iddianamede, şüphelinin savunmasına da yer verildi.
Öğretmen kızı ve damadının meslekten ihraç edildiğini anlatan Yaşar B, Bank Asya'da TL ve döviz olmak üzere hesaplar açtırdığını belirtti.
Yaşar B, bankada 20'yi aşkın hesabının bulunduğu iddialarıyla ilgili "Ben bu kadar sayıda hesap açtırdığımı hatırlamıyorum. Ancak, önceki yıllarda yatırmış olduğum döviz hesapları bu sayının içerisindeyse belki de bu kadar olabilir. 50 bin lira emekli ikramiyemi Bank Asya'ya yatırmadan önce Tolga isimli Bank Asya Şube Müdürü bana 'hocam ben bu bankanın müdürüyüm, bu bankaya para toplamam lazım' şeklinde söz söylemişti. Ancak doğrudan ' Bank Asya batıyor, Bank Asya'yı kurtarmamız gerekiyor' şeklinde bir söz söylememişti." iddiasında bulundu.
FETÖ'yle 2000'li yılların başında tanıştığını, toplantılarına katıldığını ifade eden Yaşar B, 17-25 Aralık sürecinden sonra ise örgütle bağını kopardığını ileri sürdü.
3) ADANA: MİT TIRLARI SANIĞININ AVUAKTI ALP D.T'NİN DAVASI BAŞLADI
MİT tırlarının durdurulmasına ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan eski Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık ile tutuklu savcılar Özcan Şişman ve Aziz Takçı'nın avukatı Alp Değer Tanrıverdi'nin yargılanmasına başlandı.
7 Nisan'da Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk duruşmaya tutuklu sanık Alp Değer Tanrıverdi ile avukatları katıldı.
Tanrıverdi, savunmasında, soruşturma şartlarının yerine getirilmediğini iddia ederek, Bağrıyanık, Şişman, Takçı ve eski Başsavcı Vekili Ahmet Karaca'nın avukatlığını yaptığı için hakkında dava açıldığını öne sürdü.
Telefonuna ByLock yüklemediğini belirten Tanrıverdi, suçlamaları reddetti.
Tanrıverdi, savunmasında şunları söyledi:
"Ben avukatlık yaptım. Bunu da en doğru şekilde, mesleki kurallar içerisinde en iyi şekilde icra ettim. Bunun dışında atılı suçlamayla ilişkim olmamıştır. Ben cemaat denilen yapının yanından geçmedim. Bu yapının gazete veya dergilerine elimi sürmedim. Savcı Aziz Takçı, üniversiteden 25 yıllık arkadaşım. Çocuklarına sahip çıktığım için tutukluyum. Evime polis geldiğinde dava ile ilgili dosyaları delil olarak almak istediler. Ben de bu belgelerin devlet sırrı niteliğinde olduğunu söyledim. Polis de dosyaları mühürlü delil torbalarına koydu. Basında bu belgeler sanki yasadışı yolla bendeymiş gibi haberler çıktı. Örgüt üyesi değilim."
Aziz Takçı'nın 25 yıllık arkadaşı olduğunu ifade eden Tanrıverdi, "Aziz Takçı ile öğrenciyken yurtta top oynarken tanıştık. Kendisi tutuklanınca bana 'Çocuklarıma sahip çık' dediği ve benim de sahip çıkmam nedeniyle tutukluyum. Ben de ByLock yok. Ben nasıl bu örgütle haberleşmişim, görüşmüşüm." dedi.
Takçı'yı cezaevinde görmeye gittiğinde FETÖ/PDY soruşturmasından tutuklu Memduh Boydak ile tanıştığını ve kendisine avukatlık teklifinde bulunduğunu ifade eden Tanrıverdi, savunmasına şöyle devam etti:
"Boydak'ın sanıyorsam stajyer avukat olan kızı benimle görüştü. Avukatlık ücreti için 750 bin lira teklif etti. Ancak ben, MİT tırları davasının ağır bir dosya olduğunu söyleyerek bu teklifi bile reddettim. Tweetlerimin arkasındayım. Eğer hakaret varsa, hakaretten dava açılsın. Savcı beni evimde bulunan mühürlü torbadan tutukladığını söyledi. Oysa o torbaları polis kendi mühürledi. İçlerinde de MİT tırları davasının gizlilik ihtiva eden dosyaları vardı. Tutuklanma gerekçem bu oldu. Bundan sonra avukatlık yapmayı düşünmüyorum. Aziz Takçı'nın çocuklarına baktığım için pişman değilim, Ahmet Karaca'nın eşi ve 2 kızını evimde misafir ettiğim için de pişman değilim."
Mahkeme heyeti, sanık Tanrıverdi'nin tutukluluğunun devamına karar verip duruşmayı eksikliklerin giderilmesi için 3 Temmuz'a erteledi.
Avukat Alp Değer Tanrıverdi geçen yıl Ankara'daki evinde gözaltına alınmış, evde yapılan aramada, MİT tırları soruşturmasına ilişkin devlet sırrı niteliğinde 13 çuval evrak ele geçirilmiş, tutuklu eski savcı Takçı'ya ait bilgisayarlara da el konulmuştu.
4) ADANA: 2 POLİS MEMURUNUN (R.Y, F.C) DAVASI BAŞLADI
Adana'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) iddiasıyla görevden ihraç edilen biri tutuklu 2 polis memurunun yargılanmasına başlandı.
3 Nisan'da Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuklu sanık Recep Yıldırım ve tutuksuz sanık Fatih Ceyran hazır bulundu.
FETÖ/PDY üyesi oldukları iddiasıyla 15'er yıl hapis cezası istemiyle yargılanan sanıklardan Yıldırım savunmasında, "ByLock" programını asla kullanmadığını ve bu programı telefonuna kim tarafından yüklendiğini bilmediğini ileri sürdü.
7 aydır cezaevinde bulunduğunu belirten Yıldırım, "Tufanbeyli'de trafik polisiydim. Ben FETÖ'cü olsam örgütün hangi talimatını gerçekleştirmişim, bunun ortaya konması lazım. Ben 15 Temmuz'da Adana'daydım. Eğer terör örgütü üyesi olsam Tufanbeyli'de olurdum. Ben neyle suçlandığımı bilmiyorum. Örgütle bağım yoktur. Ben 2 defa hattımı değiştirdim. Diğer kapattığım hatta ByLock çıkmışsa bilgim yok." dedi.
Sanıklar mahkeme heyetinin etkinlik pişmanlık yasasından faydalanmak isteğini reddetti.
Tutuksuz sanık Fatih Ceyran ise "Ben terör örgütü üyesi değilim. Bir gün önce polis memuruyken bir gün sonra terörist olmayı kaldıramıyorum. Ben görev yaptığım süre zarfında vatanım ve milletim için çalıştım. Ben ByLock kullanmadım ve yüklemedim. Ben mevcut telefon hattımı 7 sene kullandım. Kullandığım 7 yıllık hattıma neden ByLock yükleyeyim. 2012'de Bank Asya'da hesabım vardı. Bu hesabı eşimle birlikte yatırım amaçlı açtım, faizsiz olduğu için." diye konuştu.
Mahkeme başkanı iddia makamının mütalaasını istemesi üzerine iddia makamı, tutuklu sanık Recep Yıldırım'ın tutukluluk halinin devamına, tutuksuz sanık Fatih Ceyran'ın üzerine atılı suçun niteliği ve "ByLock" tespiti nedeniyle tutuklanmasını, ayrıca Fatih Ceyran'ın duruşmaya katılmayan ağabeyi Cihan Ceyran'ın da tutuklanmasını talep etti.
Mahkeme heyeti ise tutuklu sanık Recep Yıldırım'ın tutukluluk halinin devamına, tutuksuz sanık Fatih Ceyran'ın tutuklanmasına, ayrıca ağabeyi Cihan Ceyran'ın da yakalanarak tutuklanmasına karar vererek duruşmayı 21 Haziran'a erteledi.
5) ADANA: KARI KOCA ÇİFTİN (İ.K, L.K) DAVASI
Adana'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında avukat ve eşi hakkında 15'er yıl hapis istemiyle açılan davanın duruşması görüldü.
7 Nisan'da Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk duruşmaya, tutuklu avukat İsmail K. ile tutuksuz eşi Leyla K. ve avukatları katıldı.
Mahkeme heyetinin söz verdiği avukat İsmail K, suçlamaları kabul etmedi.
Çocuklarını cemaatin okuluna gönderdiği için suçlandığını ileri süren İsmail K, "Bir tanığın beslediği husumet nedeniyle sanık oldum. Bu kişinin müvekkilliğini yapıyordum. 5 yıl hapis cezası alınca hakkımda asılsız iftiralarda bulunmuş. Avukatlık ücretimi dahi ödemedi. Eğer hakkımda ceza verilme yönüne gidilecekse etkin pişmanlık hükümlerinden de faydalanmak istiyorum." ifadesini kullandı.
Mahkeme başkanının "Etkin pişmanlıktan faydalanmak istiyorsan bildiğin bir şey varsa anlat." dediği sanık, "Bildiğim her şeyi anlattım. Bu yapının içinde olan bir komiser ile bazı kurumların avukatlığını yapıyordum, daha sonradan çekildim. Örgütle ilgili bildiğim bir şey varsa anlatmaya razıyım." dedi.
Avukatın eşi Leyla K. da ByLock kullanmadığını ileri sürdü.
Telefon hattını darbe girişiminden bir ay önce neden değiştirdiği sorusuna Leyla K, "Çok fatura geliyordu. Ayrıca, çocuklar internetten oyun oynuyorlardı." karşılığını verdi.
Mahkeme heyeti, sanık avukatın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
6) ANTALYA: 2 EMNİYET MÜDÜRÜNE (A.Y, M.S) DAVA
Yasadışı dinlemelerle ilgili Antalya'nın iki eski emniyet müdürü Ali Yılmaz ile Mustafa Sağlam hakkında dava açıldı. Dava dosyasının, Antalya'da 2009 ile 2013 yılları arasında 130 kişinin usulsüz dinlenilmesi davasıyla birleştirilmesine karar verildi.
5 Nisan'daki gelişmeye göre, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, Antalya'da 2009 ile 2013 yılları arasında aralarında siyasetçi, bürokrat, emniyet mensubu ve akademisyen gibi faklı kesimlerden 130 kişinin yasadışı yöntemlerle dinlendiği iddiasıyla eski istihbaratçı polisler hakkında açılan dava dosyasına iki sanık daha eklendi.
Telefonları sahte isimlerle dinlenen polis memurları Hikmet İskender ile Zeki Kılınç'ın şikayeti üzerine dönemin İl Emniyet Müdürü Ali Yılmaz ile FETÖ/PDY'den hakkında yakalama kararı bulunan eski İl Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam hakkında iddianame hazırlandı.
İddianamede, Ali Yılmaz ile Mustafa Sağlam'ın, 'kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kayıt etmek', 'hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek', 'suç uydurma', 'suç işlemek amacıyla örgüt kurma', 'özel hayatın gizliliğini ihlal etmek', 'kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği' ve 'haberleşmenin gizliliğini ihlal' suçlarından yargılanması isteniyor.
İddianamede, terör örgütünün amaçlarına hizmet etmek veya şantaj unsuru olarak kullanılabilecek bilgilere erişmek için usulsüz dinlemelerin yapıldığına ilişkin iddia üzerine Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca 2014/19027 sayılı dosya üzerinden yürütülen soruşturma neticesinde eski istihbaratçı polisler hakkında Antalya 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın devam ettiği kaydedildi.
Polis memurları Zeki Kılınç ile Hikmet İskender'in 7 Nisan 2016 tarihli dilekçeyle usulsüz dinlemelerden dönemin İl Emniyet Müdürleri Mustafa Sağlam ile Ali Yılmaz'ın da sorumluluğu bulunduğuna ilişkin şikayeti üzerine soruşturma başlatıldığı belirtilen iddianamede, Antalya Valiliği'nin 30 Haziran 2016 tarihli kararıyla şüpheliler hakkında soruşturma izni verdiği kaydedildi.
İddianamede, Ali Yılmaz'ın ifadesine de yer verildi. Ali Yılmaz'ın usulsüz dinlemelerle hiçbir ilgisi ve bilgisinin olmadığını söyleyerek suçlamaları kabul etmediği belirtilirken, diğer şüpheli Mustafa Sağlam hakkında ise Antalya 2'nci Sulh Ceza Hakimliği'nce 19 Ekim 2016 tarihli yakalama kararı bulunduğu vurgulandı. Şüphelilerin usulsüz dinlemelerden haberdar olmamasının mümkün olmadığı öne sürülen iddianamede, eylemlerine uyan kanun maddeleri gereğince yargılanmaları talep edildi.
Cumhuriyet Savcısı Nihat Erol tarafından hazırlanan iddianame, Antalya 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi. 2017/64 sayılı dosyanın Antalya 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 10 Nisan'da 18'inci duruşması yapılacak yasadışı dinleme davasıyla birleştirilmesine karar verildiği kaydedildi.
7) BAYBURT 1 POLİS (E.Ç) VE 2 MÜFTÜLÜK PERSONELİNİN (V.G, İ.D) DAVASI
Bayburt'ta, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi oldukları iddiasıyla haklarında dava açılan eski polis ve müftülük personelinin yargılanmasına devam edildi.
7 Nisan'da Bayburt Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuklu sanık eski polis E.Ç, avukatı ve yakınları hazır bulundu.
Sanık E.Ç, hakkındaki suçlamaları reddederek FETÖ/PDY üyesi olmadığını öne sürdü.
Kendisinin ilk tutuklanan polisler arasında yer aldığını belirten E.Ç, etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen diğer polislerin de bu nedenle kendi ismini verdiğini düşündüğünü savundu.
Örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u kullanmadığını iddia eden E.Ç, kullanmadığı bir uygulama nedeniyle suçlandığını, 8,5 aydır tutuklu bulunduğunu ve bunun Türk Ceza Kanunu'na aykırı olduğunu savunma yaptı.
Öte yandan, Bayburt İl Müftülüğünde görevliyken KHK ile kamu görevinden ihraç edilen ve tutuklu yargılanan V.G. ve İ.D. de savunma yaptı.
Sanıkların savunmaları alan ve bazı tanıkları dinleyen mahkeme heyeti, İ.D'nin tahliyesine karar verdi.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar eski polis E.Ç. ve müftülük personeli V.G'nin mevcut delil durumlarıyla tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
8) BAYBURT: 3 POLİSİN (G.S, B.Ç, G.T) DAVASI
Bayburt'ta, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) polis yapılanması içerisinde yer aldığı iddiasıyla haklarında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan dava açılan ve KHK ile kamu görevinden atılan 3 tutuklu eski polisin yargılamasına başlandı.
5 Nisan'da Bayburt Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu yargılanan eski polis memurları G.S, B.Ç, G.T, avukatları ve yakınları katıldı. Kimlik tespitinin ardından sanık G.S, herhangi bir terör örgütüne üyeliği ya da bağlantısının olmadığını ileri sürerek suçlamaları reddetti.
Mahkemede tanık olarak ifadesi alınan polis memuru C.K, yargılaması yapılan G.S. ile aynı sohbet grubunda yer aldığını anlatarak, "Ben Iphone telefon kullandığım için buna yüklemediği için kendi telefonum yerine eşimin telefonuna 'Eagle' programını kurmuştum. Darbe gecesi emniyetten bizleri göreve çağıran SMS gelmesi üzerine hemen eşimin telefonundan 'Eagle' programını açıp buradan gelen mesajı kontrol ettim. Buradan gelen mesajda 'Abiler darbe yapıyor. Askere direnmeyelim, silah kullanmayalım' şeklinde mesajlar gelmişti. Bu mesaj programda kod adı ' Eyüp' olarak kayıtlı olan kişiden gelmişti." diye konuştu.
Cemaat içi evlilik için aracılık yapmışlar
Diğer tanık M.U, kendisinin sohbet hocalığı yaptığını, sanık G.S. ile ilgisinin ise cemaat içi evlilik yapacağı dönemde olduğunu anlatarak, "Cemaatin 'emniyet imamı' olan 'Feti' kod adlı Fatih K. ile sanık G.S. için Trabzon'daki dershaneye kız görmeye gittik. 'Feti' orada bir başka abiyle görüşerek kızı tespit ettiler. G.S, bizimle gelmediği için kıza G.S'nin fotoğrafını götürdük. Daha sonra kendisine de o kızla ilgili bilgiler verildi. Ben kendisinin o kızla evlenip evlenmediğini bilmiyorum." dedi.
Tutuklu sanık B.Ç, Fetullah Gülen cemaatiyle hiçbir ilgisinin olmadığını savunarak, hakkındaki suçlamaları reddedip tahliyesini talep etti.
Bir diğer tutuklu sanık G.T. de hakkındaki suçlamaları reddederek, herhangi bir idari soruşturma açılmadan KHK ile kamu görevinden ihraç edilmesinin iddianameden çıkartılmasını ve tahliyesini talep etti.
Öte yandan, FETÖ/PDY'nin müftülük yapılanması kapsamında ikinci defa hakim karşısına çıkarılan B.D, F.P. ve N.H'nin savunmaları alınarak bazı tanıklar dinlendi.
Mahkeme heyeti ikinci kez hakim karşısına çıkarılan B.D'nin tahliyesine karar verirken, dosyalardaki bazı eksikliklerin tamamlanması için duruşmayı erteledi.
9) BAYBURT: 3 POLİSİN (A.G, H.K, M.U) DAVASI
Bayburt'ta, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında, haklarında dava açılan ve Bayburt Emniyet Müdürlüğünde görevliyken kamu görevinden ihraç edilen 3 tutuklu sanığın yargılanmasına başlandı.
3 Nisan'da Bayburt Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, 3 tutuklu sanık ve avukatları hazır bulundu.
Kimlik kontrollerinin ardından hakkında "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ve bu suçun beraberinde başka suç işleme, silahlı terör örgütüne üye olma" suçlarından dava açılan tutuklu anıklardan Arif, G, savunmasında, anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden dayanak göstererek KHK ile ihraç edilmesinin hukuka aykırı olduğunu savundu.
Mahkeme başkanının, "FETÖ'yü ne olarak görüyorsun" sorusu üzerine sanık Arif G, "Sadece dini bir cemaat olarak gördüm. Hatta darbe gününe kadar da böyle gördüm. Şimdi ise nasıl gördüğümü bilemiyorum, 9 aydır cezaevindeyim." ifadesini kullandı.
Tanık H.K. ise 2015 yılı tayin döneminde Bayburt Emniyet Müdürlüğünde göreve başladığını ve Arif G'yi burada tanıdığını ifade ederek, bu tanışmasının daha önce görev yaptığı Konya'daki cemaat bağlantısı nedeniyle olduğunu anlattı.
Aylık olarak cemaat sohbetlerinin düzenlendiğini ve kendisinin de bu sohbetlere katıldığını anlatan H.K, "Bu sohbetlere katılanlar himmet olarak maaşlarının bir bölümünü verirdi, ben de maaşımın yüzde10'unu veriyordum." dedi.
"Askerle karşı karşıya gelmeyin, silah kullanmayın"
Örgüte mensup kişilerin iletişim ağı olarak "Eagle", "Tango" adlı ağ üzerinden haberleştiğini söyleyen tanık H.K, "Darbe gecesi saat 23.45'de programda ' Eyüp' olarak kayıtlı olan kişiden, 'tango' üzerinden 'Şu an darbe yapılıyor. Askerle karşı karşıya gelmeyin, silah kullanmayın' şeklinde mesaj geldi." beyanında bulundu.
Başka tanık H.K. da yargılaması yapılan Arif G'yi kendilerinin "sohbet hocası" olarak tanıdığını, cemaatin bu sohbetlerine zaman zaman katıldığını ancak bir müddet sonra eşinin bu yapıya ait sohbetlere katılmasına duyduğu rahatsızlığı dile getirmesi üzerine sohbetlere katılmamaya başladığını söyledi.
H.K. kendilerinin sohbet hocalığını yapan Arif G'ye durumu izah ederek katılmayacağını söylemesi üzerine, Arif G'nin "şefkat tokadı yersin" diyerek sohbetlere sürekli katılması yönünde dini baskıda bulunduğunu belirtti.
"Darbe oldu, silahlarınızı askere teslim edin"
Fetullah Gülen cemaatine mensup kişilerle "Eagle" ve "Tango" programları üzerinden mesajlaştıklarını anlatan H.K, beyanında şunları söyledi:
"Darbe gecesi saat 20.00 civarı İl Emniyet Müdürümüzün mesajından önce sanık Arif G'nin tango üzerinden 'Darbe oldu, silahlarınızı askere teslim edin' diye, yine mesajda, 'Sorun çıkarmayın, onlara yardımcı olun' diye yazıyordu mesajda. Ondan sonra da İl Emniyet Müdürlüğünden normal SMS ile tüm personeli emniyete çağıran mesaj geldi. Ben emniyetin mesajı üzerine kendi aracımla emniyet müdürlüğüne gittim. Burada depoya gidip ağır silahımı alıp görev yerim olan Bayburt Valiliği önünde nöbete başladım. Yine darbe gecesi darbenin olamayacağı anlaşılınca saat 03.00, 04.00 gibi Arif G. mesaj atarak telefonumdaki programı silip, telefona format at denildi."
Tanıklardan M.U. ise kendisinin polis okulu öğrencilerinin sohbet sorumlusu olduğunu, sanık Arif G'yi "polis abisi" aracılığıyla tanıdığını ve daha sonra sürekli cemaatin istişare toplantılarına katıldığını belirtti.
Cemaat mensuplarının kendi aralarında "Bylock", "Tango" ve "Eagle" isimli mesajlaşma programları kullandığını, bu programların herkesin bildiği bu isimdeki programlardan farklı olduğunu anlatan M.U, "Darbe gecesi bu programlardan Fetullah Gülen'in dua kitabı olan El Kulubu-d Darie isimli kitabından Hizbü'n- Nasr duasını okumamız istendi. Bu duanın içeriği yardım ve cemaate zulmedenlerin kahrı perişan edilmesine dair içerikteydi" şeklinde beyanda bulundu.
M.U, cemaatin bünyesinde olan kişileri çeşitli derecelere ayırdığını, bu derecelendirmenin cemaate olan bağlılığına göre olduğunu belirterek, "Afif G, ise 'sayısal-A' olarak geçerdi. Sayısal-A ise 5'lik diye tabir edilen 'en kaliteli' yani 'gassalın elindeki meyyit' anlamındadır. Yani ne görev verirseniz sorunsuz yapar anlamına gelirdi. Bu derecelendirme Arif G, buraya referansla geldiği için bizlere de verilirdi, o yüzden biliyorum" ifadesinde bulundu.
Diğer tutuklu sanıkların savunmalarının ardından mahkeme heyeti, duruşmayı dosyalardaki eksikliklerin giderilmesi için erteledi.
10) ERZURUM: HINIS AKTİF GİRİŞİMCİ İŞADAMLARI DERNEĞİ (HAGİAD) ÜYESİ 3 ESNAF (O.Ş, Z.Ç, Ö.K) DAVASI
Erzurum'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ile irtibatlı derneklere üye oldukları ve örgütün esnaf yapılanmasında bulundukları öne sürülen 3 esnafın "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 15 yıla kadar hapis talebiyle yargılanmasına başlandı.
6 Nisan'da Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, esnaf olan tutuklu sanıklar Osman Şanal, Zakir Çelik, Özkan Kara ile avukatları katıldı.
Kimlik tespiti sonrası savunması alınan sanıklardan Şanal, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini ve herhangi bir terör örgütüyle bir bağlantısının olmadığını ileri sürdü.
Hınıs ilçesinde terör yüzünden sıkıntılar yaşadıklarını ve Hınıs Aktif Girişimci İşadamları Derneğinin (HAGİAD) amacının gençleri terör örgütünden uzaklaştırmak ve daha fazla sosyalleşmelerini sağlamak olduğunu savunarak, şunları aktardı:
"Hınıs'ta terörden dolayı pek çok esnaf göç ettiği için ticaret zor şekilde devam ediyordu. HAGİAD kurulmadan önce terörist vurulması ve benzeri olaylarda yaygın şekilde kepenk kapatma olayları yaşanırdı. Dernek kurulduktan sonra esnaflar birleşip güçlenmeye başlayınca 7-8 esnaf kepenk kapatmamaya başladı. Derneğin terörle ilgili faaliyetleri ve ilgisi yoktur."
Çelik ise örgüte üye olmadığını öne sürerek, "HAGİAD sadece dayanışma içerisinde olma, ticari amacı olan ve teröre karşı oluşturulan dernektir. Fetullah Gülen'e yönelik sempati duyuyorum yönünde bir söylemim de olmadı. Örgütün toplantılarına katılmadım, dershaneleriyle de alakam yok." ifadelerini kullandı.
Diğer sanık Kara da hakkındaki suçlamaları reddedip beraat talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar vererek eksikliklerin tamamlanması amacıyla duruşmayı erteledi.
İddianameden
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, tutuklu sanık Osman Şanal'ın FETÖ/PDY'le bağlantılı olduğu ve ilçede faaliyet gösteren Kasva Eğitim Kültür Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinde örgütün amaçları doğrultusunda faaliyette bulunduğu ve derneğin kurucu üyesi ve başkanı olduğu belirtiliyor.
Zakir Çelik'in de aynı dernekte kurucu üye ve başkan vekili olduğu anlatılan iddianamede, Çelik'in örgüt lideri Fetullah Gülen'e sempati duyduğunu beyan ettiği, Özkan Kara'nın da bu derneğe üye olduğu anlatılıyor.
İddianamede, kentin Hınıs ilçesinde esnaf olan 3 sanığın örgütün esnaf yapılanmasında olduğu, FETÖ/PDY lideri Fetullah Gülen'in kitaplarının okunduğu sohbet toplantılara katıldığı ve aynı zamanda örgüt ile bağlantılı Hınıs Aktif Girişimci İşadamları Derneğine (HAGİAD) de üye oldukları kaydediliyor.
Sanıkların "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi isteniyor.
11) ERZURUM: YURT MÜDÜR YARDIMCISI M.B'IN DAVASI
Erzurum'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ile bağlantılı yurtlarda müdür yardımcılığı yapan Mahmut Bal'ın "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan yargılanmasına başlandı.
6 Nisan'da Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanık Mahmut Bal ile sanık avukatı katıldı.
Kimlik tespitinin yapılması ve iddianamenin okunmasının ardından sanık Bal, savunmasında, 2009 yılında iş aradığı esnada internet üzerinden bireysel başvuru yaparak iş başvurusunda bulunduğunu söyledi.
Görüşmek için çağrıldığını anlatan Bal, "Görüşme sonucu Aziziye Şirketinin kabul etmesi üzerine yurt müdürü olarak kabul edildim." dedi.
Bal, bir yıl sonra aynı şirkete ait farklı bir yurtta aynı görevde çalıştığını belirterek, "2012 Temmuz'dan sonra maddi sebeplerden dolayı Kimse Yok mu Derneğinde şube müdürlüğünü yaptım. Sonrasında kendi işimi yapabilmek için Mersin'e gittim. Bank Asya'da çalıştığım yerin maaş ödemesi için hesap açtım. Sadece bu sebeple açtım. ByLock'la ilgili bu programı ben yüklemedim, kullanmadım. Suçlamaları kabul etmiyorum." dedi.
Mahkeme heyeti, sanık Bal'ın tutukluluk halinin devamına ve eksik evrakların tamamlanmasına karar vererek duruşmayı erteledi.
İddianameden
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanık Mahmut Bal'ın FETÖ/PDY'ye ait yurtlarda müdür yardımcılığı yaptığı ve bu yerlerde örgütsel faaliyetleri yürüttüğü belirtildi. Bal'ın, örgüt liderinin talimatıyla örgüte ait Bank Asya'ya para yatırdığı, örgütün gizli haberleşme programı Bylock'u kullandığına yer verilen iddianamede, terör örgütü propagandası ile örgüte ait Kimse Yok mu Derneğinde başkanlık yaptığı aktarılıyor.
İddianamede, sanık Bal'ın "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
12) ERZURUM: 1 ÖĞRETMEN C.K'UN DAVASI
Erzurum'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu iddiasıyla hakkında dava açılan eski öğretmenin 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanmasına başlandı.
6 Nisan'da Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada tutuklu sanık eski öğretmen Cahide Kılınboz ile avukatı hazır bulundu.
Kimlik tespitinin yapılması ve iddianamenin okunmasının ardından sanık savunmasına geçildi.
Kılınboz savunmasında, FETÖ'ye kesinlikle üye olmadığını ve bağlantısının olmadığını ileri sürdü.
Örgütün evlerinde ve yurtlarında kalmadığını, bankalarına para yatırmadığını, gazete ve dergilerine üye olmadığını ileri süren Kılınboz, "Aktif Sen Eğitim Sendikasına üyeliğim vardır. Bunu da özlük hakları iyi olduğu için yaptım. Bu üyelik okul idaresinin onayıyla yapılan bir üyelikti. Sıkıntılı bir şey olsaydı idare buna müsaade etmezdi. Sendikanın bu yapıyla bir bağlantısının olduğunu bilseydim üye olmazdım." dedi.
Kılınboz, ByLock'un sendikada çalışan "Ayşe" diye tanıdığı biri tarafından iletişim kurabilmek için yüklendiğini iddia ederek, "Ben başta karşı çıktım, 'yükleme başka türlü de iletişime geçeriz' dedim ama kendisi farklı bir uygulama olduğu için bu program üzerinden konuşacağımızı söyledi. Bir süre sonra silmek istedim ama teknolojiden çok iyi anlamadığım için bir süre silemedim. Sildirebilmek için bekledim." ifadesini kullandı.
Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına ve eksikliklerin tamamlanmasına karar vererek duruşmayı erteledi.
İddianameden
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, tutuklu sanık Cahide Kılınboz'un, 17-25 Aralık'tan sonraki süreçte kendi isteğiyle FETÖ/PDY'nin gizli mesajlaşma programı ByLock'u kullandığı ve örgütle bağlantılı Aktif Eğitim Sendikasına üye olduğu anlatılıyor.
İddianamede, sanık Kılınboz'un "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
13) ERZURUM: HAVAALANI ŞUBE MÜDÜRÜ N.Ö'İN DAVASI
Erzurum'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu öne sürülen eski Erzurum Havaalanı Şube Müdürü Nurettin Öner'in "silahlı terör örgütü kurup yönettiği" iddiasıyla yargılanmasına başlandı.
4 Nisan'da Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanık Nurettin Öner ile avukatı Gündüz Güneş ve tanıklar katıldı.
Kimlik tespitinin ardından savunma yapan Öner, dosyayı inceleme fırsatı bulamadığını ve bu sebeple savunma yapmak istemediğini belirterek süre talep etti.
Tanık olarak dinlenen eski Asayiş Şube Müdürü İdris Şahin de Erzurum'da emniyet amiri olarak görev yaptığını belirterek, sanıkla görev yaptığı sırada tanıştığını söyledi.
Dini hassasiyetlerle daha önceden de cemaat toplantılarına katıldığını anlatan Şahin, "Öner, Erzurum'da cemaat toplantılarının olduğunu, benim de katılabileceğimi söyledi. Bunun üzerine ben de sanıkla aynı grupta sohbetlere katılmaya başladım." dedi.
Şahin, toplantıların haftada bir gün ya da on günde bir gün yapıldığını bildirerek, şunları ifade etti:
"Toplantılarda genel itibarıyla dini konuşmalar yapılıyor, Kur'an-ı Kerim ve Risale-i Nur okunuyor bazen de Fetullah Gülen'in vaazları dinleniyordu. Ayrıca fakir fukaraya yardım adı altında herkesten verebildiği kadar miktarı belirsiz şekilde para toplanıyordu. Ben de bu yardımları sanık Nurettin Öner'e verirdim. Bu şekilde para verme işi çok defa olmuştur. Sanığın bana karşı herhangi bir emir, talimat veya yönlendirme şeklinde davranışı olmadı. Bizim 4 kişilik bir grubumuz vardı. Bunlar Mehmet Yaşar Ayhan, Nurettin Bayır, sanık ve benden oluşuyordu. Sanık müsait olduğumuz zaman toplantı yapalım veya şu şekilde yapalım, hareket edelim diye konuşurdu. Toplantılara yönelik organizasyon yönlendirmesi yapılıyordu."
Tanık Mehmet Yaşar Ayhan, beyanında, devresi olan sanık Öner ile Erzurum'a tayin olduğunda tanıştığını söyledi.
Öner'in, devre arkadaşlarıyla bir araya gelip toplandıklarını söyleyip kendisine de katılma teklifinde bulununca arkadaşlarıyla bir araya gelme amacıyla toplantıya katıldığını dile getiren Ayhan, "Akabinde ilmihal, dini kitaplar, Gülen'in kitaplarından alıntılar okunmaya başlayınca bunun bir cemaat toplantısı olduğunu anladım fakat yine devre arkadaşlarım olması, dini hassasiyetim nedeniyle bu toplantılara iştirak ettim." dedi.
Ayhan, ilk önceleri Murat Danış'ın sohbetleri yaptığını anlatarak, şöyle devam etti:
"Danış daha sonra sohbet verme işini Öner'e devretti. Benden yardım adı altında para istenmedi, ben de vermedim. Konuşmalar sırasında doğal olarak siyasi konular da konuşuluyordu fakat özel bir şekilde hükümet aleyhine siyasi içerikli konuşmalar yapılmadı. Sanık toplantı organizasyonlarını kendisi yapıyordu. Fakat bunun dışında emir, talimat veya telkin verme gibi bir durum yoktu. Grup olarak 4 kişiydik. Aramızda astlık üstlük ilişkisi ve hiyerarşi yoktu."
Tanık Murat Danış ise beyanında, sanığın sohbet toplantısı yaptığı grubun içerisinde olduğunu, başka bir şey bilmediğini öne sürdü.
Gruptan ayrıldıktan sonra grupla ilgili herhangi bir bilgisi olmadığını iddia eden Danış, "Söz konusu gruba sohbet yapmam için 'Abdullah' kod isimli öğretmen Ali Kıraç tarafından görevlendirildim. Sohbete katılıyordum ve bu grubun adı '99 mezunları polis grubu' idi." dedi.
Danış, sanıktan bir ya da iki kez "himmet" parası aldığını belirterek, şunları dile getirdi:
"Söz konusu para, ihtiyacı olanlar ve yurt dışındaki okullarda okuyarak bizleri temsil eden öğrencilere yardım için toplanırdı. Ayrıca öğrenci olmamakla birlikte Müslümanlara da gittiği söyleniyordu. Cemaate bağış adı altında para toplamak gibi bir düşüncemiz yoktu. Bir grup bırakıldıktan sonra onunla ilgilenmeme gibi bir prensibimiz vardı. Özellikle Ali Bey bu şekilde telkinde bulunduğu için bunu araştırmazdık. Ben sohbet yaparken sadece haftalık görüşme gününü bildirirdim. Bunun dışında kişilere emir veya talimat vermezdim. Yardımları ben toplardım, sanıkla az görüştüm fakat gördüğüm kadarıyla sanık vatanına ihanet edecek biri değildir."
Sanık avukatı Gündüz Güneş ise müvekkiline "silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi" olma suçundan dava açıldığını ancak suç vasfının terör örgütü üyeliği yönünde değişme ihtimali bulunduğunu belirterek, tahliyesini istedi.
Mahkeme heyeti, Nurettin Öner'in tutukluluk halinin devamına karar vererek, eksik hususların tamamlanması amacıyla duruşmayı erteledi.
İddianameden
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, tutuklu sanık eski Erzurum Havaalanı Şube Müdürü Nurettin Öner'in devre arkadaşları ile Murat Danış'ın ve "Abdullah" kod adlı Ali Kıraç'ın imamlığında FETÖ/PDY terör örgütünün toplantı grubuna dahil olduğu ve terör örgütünün kullandığı haberleşme sistemi "ByLock" programını kullandığı anlatılıyor.
Sanığın, örgüt lideri Fetullah Gülen'in talimatı doğrultusunda Bank Asya'ya para yatırdığı, örgütün polis yapılanmasına dahil olduğu, örgütsel mertebesinin yükseltilip toplantı grubuna imamlık yapmaya ve "himmet" toplamaya başladığı anlatılan iddianamede, Öner'in "silahlı terör örgütü kurup yönettiği" iddiasıyla 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapsi isteniyor.
14) ERZURUM: 1 POLİS (C.A) İLE 1 YURT MÜDÜRÜNÜN (S.Ş) DAVASI
Erzurum'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) polis yapılanmasına dahil olduğu iddia edilen eski polis memuru Cihat Alparslan ile örgütün polislerden sorumlu mensubu olduğu öne sürülen eski öğretmen ve yurt müdürü Satılmış Şimşek'in yargılanmalarına başlandı.
5 Nisan'da Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanık Satılmış Şimşek ve sanık avukatları katıldı.
Tutuksuz yargılanan sanık eski polis memuru Cihat Alparslan ise duruşmaya Malatya'da bulunması sebebiyle Malatya Ağır Ceza Mahkemesinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katıldı.
Kimlik tespitinin yapılması ve iddianamenin okunmasının ardından sanıkların savunmasına geçildi.
Her iki sanık savunmalarında haklarındaki suçlamaları kabul etmeyerek beraatını talep etti.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
İddianameden
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanıklar Cihat Alparslan ve Satılmış Şimşek'in FETÖ/PDY'nin kullandığı gizli haberleşme sistemi ByLock programını kullandıkları anlatılıyor.
Alparslan'ın polis memuru olarak FETÖ/PDY'nin polis yapılanmasına dahil olduğu ve en son örgütün "İstihbarat Şube Grubu" toplantılarına katıldığı aktarılan iddianamede, Şimşek'in FETÖ/PDY içerisinde mahrem yapıda polisleri kontrol ve sevk eden sohbetçi öğretmen olduğu, örgütsel eğitim verdiği polislerden topladığı bilgileri üstlerine aktardığı kaydediliyor.
İddianamede, Alparslan'ın "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar, Şimşek'in ise "silahlı terör örgütü kurma veya yönetme" suçundan 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapsi talep ediliyor.
15) İZMİR: DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİSİNİN (E.H) DAVASI
İzmir'deki FETÖ soruşturmasında, Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencisi Erhan H. hakkında hazırlanan iddianamede, gözaltındayken ailesinin getirdiği takım elbisenin cebinden çıkan hafıza kartında ByLock uygulamasını indirilmesine yönelik kalıntılar çıktı. Savcı Ayhan Yılmaz'ın hazırladığı iddianame, 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
6 Nisan'daki gelişmeye göre, Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencisi Erhan H.'nin takım elbisesi içinden çıkan hafıza kartında, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'e ait 'Dönersek kalleşiz', 'Bir yiğit vardı', 'İmanınız varsa dayanacaksınız' gibi sohbet videolarının yanı sıra örgüt elebaşının fotoğraflarının olduğu bir dosyanın bulunduğu belirtildi. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında, İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerinin, geçen Ekim ayında, Dokuz Eylül Üniversitesi'ndeki FETÖ'nün akademisyen, çalışan ve öğrenci yapılanmasına yönelik yapılan operasyonda Erhan H. gözaltına alındıktan sonra tutuklandı.
İzmir Cumhuriyet Savcısı Ayhan Yımaz tarafından Erhan H. hakkında hazırlanan ve 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ekonometri bölümü son sınıf öğrencisi 27 yaşındaki Erhan H. hakkında, 'Silahlı terör örgütü üyesi olmak' suçlamasıyla 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
İddianamede yer alana bilgiye göre, şüpheli Erhan H., İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde gözaltındayken, annesi ve kardeşi tarafından üzerini değiştirmesi için getirilen iç çamaşırlar ve takım elbiseleri polis memurlarınca kontrol edildi. Yapılan kontrolde, takım elbisenin cebinde, 1 adet 2 GB kapasiteli dijital materyal (hafıza kartı) ele geçirildi. Hafıza kartı üzerinde Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Adli Bilişim Büro Amirliğince yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda; "Söz konusu hafıza kartının adli kopyası içerisinde Bylock kelimesi ile ilgili yapılan aramada, hafıza kartının kullanım için ayrılan alanlarında ByLock uygulamasının indirilmesine yönelik kalıntılara rastlanıldığı, ancak uygulamanın mevcut hali veya kurulum dosyasının bulunmadığı görülmüştür" ifadesi iddianamede yer aldı. İddianamede, hafıza kartının boş alanlarında içeriği FETÖ/PDY soruşturması kapsamında olabileceği değerlendirilen 3 video dosyasına ait kalıntıya rastlandığı görüldü. Örgüt elebaşı Fetullah Gülen'e ait 'Dönersek kalleşiz', 'Bir yiğit vardı', 'İmanınız varsa dayanacaksınız' gibi sohbet videolarının yanı sıra örgüt elebaşının fotoğraflarının olduğu bir dosyanın bulunduğu belirtildi. Şüpheli Erhan H., 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde önümüzdeki günlerde hakim önüne çıkacak.
16) KIRŞEHİR: JANDARMA KURMAY ALBAY ÖMER KULAÇ'A DARBE DAVASI
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminde adı " Kırşehir Sıkıyönetim Komutanı" olarak yer alan ve "Analizi Harbiyeli" adlı Twitter hesabını kullandığı tespit edilen eski Jandarma Kurmay Albay Ömer Kulaç hakkında 5 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame kabul edildi.
7 Nisan'daki gelişmeye göre, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında meslekten ihraç edilen ve tutuklanan İstanbul Harp Akademileri Komutanlığında görevli eski Jandarma Kurmay Albay Ömer Kulaç hakkında, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Cumhurbaşkanına suikast, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, silahlı terör örgütüne üye olma, TBMM ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini engellemeye teşebbüs etme" suçlarından iddianame hazırlandı.
Cumhuriyet Savcısı Gökhan Tekin'in hazırladığı ve Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, sanık Ömer Kulaç hakkında 5 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.
Sözde görevi icra için Kırşehir'e gelmiş
İddianamede, Ömer Kulaç'ın sözde Yurtta Sulh Konseyi tarafından kendisine verilen " Kırşehir Sıkıyönetim Komutanı" görevini icra etmek için darbe girişimi akşamında Kırşehir'e gelmek üzere İstanbul'dan yola çıktığı, geceyi Ankara'da geçirdikten sonra sabah saatlerinde Kırşehir'e geldiği bilgisine yer verildi.
Konsey tarafından Kırşehir Jandarma Komutanlığına gönderilen Ömer Kulaç hakkındaki görevlendirme direktifinin ulaşmasının ardından, Kırşehir Cumhuriyet Başsavcılığının şüpheli hakkında soruşturma başlattığı belirtilen iddianamede, kent girişinde kolluk kuvvetlerinin "dur" ihtarına uymayarak aracıyla kaçan Kulaç'ın Hacıbektaş ilçesinde yakalandığı, 17 Temmuz 2016'da Kırşehir Sulh Ceza Hakimliğince tutuklandığı kaydedildi.
Kimliği dışında hiç bir soruya cevap vermemiş
İddianamede, şüphelinin kimliği dışındaki hiçbir soruya cevap vermediğine işaret edilerek, şunlar aktarıldı:
"Şüphelinin aracında, İstanbul'daki ikametinde ve çalışma odasında arama yapıldığı, elde edilen dijital materyallerin incelenmesi için Kayseri Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne gönderildiği, burada düzenlenen raporda, 'analizi harbiyeli' isimli twitter hesabı hakkında içeriklerin bulunduğu, ayrıca şüphelinin 3 Mayıs 2017'de twitter'daki 'analizi harbiyeli adresi benim' şeklinde sms mesajının bulunduğunun tespit edildiği, ayrıca darbe girişiminin yaşandığı vakitlerde darbe ile ilgili olduğu anlaşılan SMS mesajlarının olduğu tespit edildi."
"Yavrum beni sıkıyönetim komutanı yapmışlar"
Sanık Kulaç'ın 6-16 Temmuz 2016'da FETÖ ile iltisaklı olduğu gerekçesiyle ihraç listesinde bulunan birçok şüpheli isimle görüşmesinin tespit edildiğine işaret edilen iddianamede, "Kırşehir Sulh Ceza Hakimliğince yapılan sorgusunda kendisine ait olduğunu kabul ettiği 'analizi harbiyeli' adlı twitter hesabında darbe girişimi günü ve önceki saatlerde bu faaliyetlerden haberdar olduğunu ortaya koyan iletiler tespit edilmiştir. Ayrıca, bu hesaptan yaptığı bir paylaşımda 'yavrum beni sıkıyönetim komutanı yapmışlar, sıkıyorsa bölgeme yanaş' şeklinde bir iletinin bulunduğu belirlenmiştir." bilgileri yer aldı.
Elde edilen deliller ışığında şüphelinin terör örgütünce " Kırşehir Sıkıyönetim Komutanı" olarak görevlendirildiğinin anlaşıldığına vurgu yapılan iddianamede, "Şüphelinin görevini ifa etmek üzere Kırşehir'e gelmesi, kollukça yapılan 'teslim ol' uyarısına uymayarak kaçması ve diğer delillerden anlaşılacağı üzere FETÖ tarafından düzenlenen darbe ve işgal girişimine katılarak örgüt hiyerarşisi içerisinde bulunduğu, örgütün emir ve talimatlarını yerine getirmek suretiyle terör örgütünün 15 Temmuz tarihinde meydana getirdiği darbe girişimi suçuna müşterek fail sıfatı ile katıldığı tüm soruşturma dosyası kapsamında anlaşılmaktadır." değerlendirmesinde bulunuldu.
17) KOCAELİ: 4 POLİSİN (C.D, B.S, A.K, D.S) DAVASI
Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) üye oldukları iddiasıyla haklarında kamu davası açılan meslekten ihraç edilen 4 emniyet mensubunun yargılanmasına devam edildi.
7 Nisan'da Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesinde ayrı ayrı görülen davalarda "silahlı terör örgütü üyesi olma" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan meslekten ihraç edilen tutuklu polisler Celalettin Durmuş, Birol Sokuluoğlu, Alpaslan Keleş ve Davut Sarıtepeci ile avukatları hazır bulundu.
İkinci duruşmaları görülen davalarda, sanıklar hakkındaki yeni ByLock raporları okunarak dosyalarına eklendi.
Yeni ByLock raporu hakkındaki savunmaları sorulan sanıklar, terör örgütü üyesi olmadıklarını, söz konusu programı indirmediklerini ve kullanmadıklarını iddia etti.
Mahkeme heyeti, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nün dijital materyallerle ilgili inceleme raporlarının beklenmesine ve sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşmaları erteledi.
18) KOCAELİ: SÖZDE GEBZE ADLİYESİ İMAMI D.Ç'NİN DAVASI
Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında, "silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "terörizmin finansmanının önlenmesi hakkındaki kanuna muhalefet" suçlarından hakkında dava açılan, " Gebze Adliyesi imamı" olduğu ileri sürülen tutuklu sanık Dursun Çalışkan'ın yargılanmasına başlandı.
3 Nisan'da Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanık Dursun Çalışkan ve avukatları katıldı.
Çalışkan, savunmasında hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.
Mahkeme Başkanı Yılmaz Boyraz'ın, evinde bulunan 1 doları sorması üzerine sanık Çalışkan, oğlunun fotoğraf albümünde bulunan doların bir düğünden hatıra olarak sakladığı öne sürdü.
Çalışkan, dükkanında bulunan Fetullah Gülen'le ilgili ifadeler içeren mektup suretinin bulunmasına ilişkin, şunları kaydetti:
"2011'de, Darıca Asil isminde bir kişi dükkanıma geldi. Onu tanırım, günlük mevzulardan konuştuk. Kendisine, 'Fetullah Gülen Türkiye'ye dönsün ve kamuoyunu rahatlatsın' dedim. O da bana, Gülen'in 40. hocayı övücü Gülen'in imzası olduğunu düşündüğüm mektubun fotokopisini verdi. Ben de okuyup, masaya koydum. Dükkandan ayrıldım. Geri döndüğümde çalışanım muhtemelen o mektubu SGK evraklarının bulunduğu dosyaya koymuş. Mektuba saygı duysam daha iyi bir yerde saklardım."
"Yargı mensuplarının gezi biletini ben aldım"
Yargı mensuplarını Makedonya'ya geziye götürdüğü iddiasını kabul etmeyen Çalışkan, kendisini şöyle savundu:
"O dönem 3 yargı mensubu iş yerime ziyaretime geldi. 'Balkanlara ziyarete gideceğiz' dediler. Masada konuşurken öyle bir gelişme oldu ve kredi kartımla biletlerini ben aldım. Onlar sonra bana ödediler. Ben de geziye gidecektim ama işim çıktığı için gidemedim. Kızım Ayşegül 2013'te Gebze Adliyesi'nde işe girdi. Ben yargı mensuplarını etkilemedim. Katiplik sınavını kendi başarısıyla kazandı. Gebze Adliyesi imamı olmam söz konusu değildir. İş yerim adliyeye yakındır. Mobilya işi yapıyorum ve mobilya bilir kişisiyim. Gebze Adliyesi'yle ilişkim bu mahiyettedir."
Sanık avukatlarından Yüksel Genç de müvekkilinin, Gebze Adliyesinde girdiği sınavda kızını kayırdığı iddiasının doğru olmadığını ileri sürdü.
Genç, kaçma ve delilleri karartma şüphesi olmadığını savunarak, müvekkilin tahliyesini talep etti.
Mahkeme heyeti, sanıkla ilgili dijital verilerin yeniden istenmesine, tanıkların dinlenmesine ve sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 29 Mayıs'a erteledi.
19) KOCAELİ: EVLERDEN SORUMLU ABLA SEMA K'NIN DAVASI
Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü FETÖ/PDY davaları kapsamında geçtiğimiz aylarda gözaltına alınıp tutuklanan ve FETÖ'nün "evlerden sorumlu ablası" olduğu ileri sürülen kadın hakim karşısına çıktı.
4 Nisan'daki gelişmeye göre, FETÖ'nün 15 Temmuz akşamı kalkıştığı hain darbe girişiminin ardından Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan ve FETÖ'nün "evlerden sorumlu ablası olduğu" ileri sürülen Sema K. hakim karşısına çıktı. Kocaeli Adliyesi 2'nci Ağır Mahkemesi'nde gerçekleşen davaya sanık Sema K. ve avukatı katıldı.
Mahkeme heyetine savunmasını yapan Sema K.," Körfez ilçesindeki evlerden sorumlu abla suçlamasını kabul etmiyorum. Ablalık yapmadım. Koza Eğitim Derneği'nde çocuklara ek dersler ve eğitim veriliyordu. Çocuklara yiyecek götürüyordum. FETÖ ile bir bağlantım yok. Bylock indirmedim ve kullanmadım. Örgüt adına himmet toplamadım. Derneğin FETÖ'ye ait olduğunu bilmiyordum. Betül ismindeki bir kişinin tavsiyesi üzerine derneğe üye oldum. Eşim doktor. Şu anda FETÖ suçlamasıyla cezaevinde. Tanıklar himmet topladığımı söylemiş. Kabul etmiyorum. Erkul Koleji'nde işe girdim. Öğretmenlere yardım oluyordum. 3 çocuğum var, eşim cezaevinde. Mağdurum. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.
Mahkeme heyeti tanıkların, sanığın fotoğrafı üzerinden teşhis yapmasına ve sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.
20) KOCAELİ: ÖRGÜTÜN MÜTEVELLİ HEYETİ ÜYESİ İŞ ADAMI MEHMET T'NİN DAVASI
Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü FETÖ/PDY operasyonları kapsamında geçtiğimiz aylarda gözaltına alınıp tutuklanan ve Kocaeli'de FETÖ'nün mütevelli heyetinde olduğu iddia edilen Mehmet T. hakim karşısına çıktı.
4 Nisan'daki gelişmeye göre, Fethullahçı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz akşamı kalkıştığı hain darbe girişiminin ardından Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan ve FETÖ'nün Kocaeli'deki mütevelli heyetinden olduğu iddia edilen Mehmet T. (67) hakim karşısına çıktı. Kocaeli Adliyesi 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesinde gerçekleşen duruşmada konuşan Tabak suçsuz olduğunu söylerken gözyaşlarını tutamadı.
Savunmasını yapan Mehmet T., "BİMER'e yapılan suçlamaları kabul etmiyorum. Bu şahısları tanımıyorum. Bu şahıslar ile mahkeme huzurunda yüz yüze gelmeye razıyım. Benim Bank Asya'ya gidip birebir işlem yapmam mümkün değildir. Benim bir çağrı üzerine para yatırmam da mümkün değildir. Ben kimsenin çağrısına, telkinine ve ricasına göre hiçbir yere para yatırmam" dedi.
Sanığa HTS kayıtları üzerine soru sorulmasının ardından savunmasına devam eden Mehmet T., "Telefon kayıtlarım ticaret ile alakalıdır. İşim gereği bu görüşmeleri yaptım. Toplumun her kesiminden birçok insan ile ticaret yapmışlığım vardır. Uzun yıllardır bu kentte esnaflık yapıyorum. KASİAD isimli derneğe üye olma amacım tamamen ticaridir. İsteğim dışında tarafıma yapılan rica neticesinde derneğin yaşça en büyük isimlerinden biri olduğum ve saygı gördüğüm için dernek derneğin yönetim kurulu başkanı oldum. Bank Asya'dan ev kredisi aldığım için bankaya para yatırma işlemi yaptım. Masumum, tahliyemi talep ediyorum" dedi.
Ardından söz alan sanık avukatı Gül Esen Mirkelam,"Müvekkilim KASİAD'ın bir silahlı terör örgütü olduğunu bilmemektedir. KASİAD yasal bir dernektir. Müvekkilim KASİAD'ı fesheden kişidir. Müvekkilimin tarafı bellidir. Müvekkilim devletin tarafındadır. 1994 yılında vergi rekortmeni olmuştur. Kendisi vertigo hastasıdır. Bir de şeker hastalığı bulunmaktadır. Müvekkilimin adli kontrol şartı ile serbest bırakılmasını talep ediyoruz" dedi.
5 dakikalık aranın ardından kararını veren mahkeme heyeti Bank Asya'daki hesap hareketlerinin yeniden incelenmesine ve sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 18 Mayıs 2017 tarihine erteledi.
Öte yandan 17-25 Aralık kumpaslarının ardından Kocaeli'nde yerel bir gazeteye açıklamalarda bulunan Mehmet T. FETÖ'cü olmaktan gurur duyduğunu söylemişti.
21) KOCAELİ: FATİH KOLEJİ MÜDÜRÜNÜN (H.S) DAVASI
Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü FETÖ/PDY davaları kapsamında geçtiğimiz aylarda gözaltına alınıp tutuklanan ve kapanan Fatih Kolejinin müdürü Hamit S. hakim karşısına çıktı.
5 Nisan'daki gelişmeye göre, Fetullahçı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz akşamı kalkıştığı hain darbe girişiminin ardından Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan ve kapanan Fatih Kolejinin müdürü Hamit Sevinç hakim karşısına çıktı. Kocaeli Adliyesi 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesinde gerçekleşen duruşmaya sanık Hamit S. ve avukatı Murat Altun katıldı.
Mahkeme heyetine savunmasını yapan Hamit S.," Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Hakkımda ifade veren kişilerin beyanlarını kabul etmiyorum. Bu şahıslarla yüzleşmek istediğimi dilekçe ile beyan ettim. Suçlamaları kabul etmiyorum. Tahliyemi talep ediyorum" dedi. Mahkeme heyeti verdiği kararının ardından sanığın tutukluluk halinin devamına duruşmanın ise 29 Mayıs 2017 tarihine ertelenmesine karar verdi.
22) KOCAELİ: CEMAAT ABİSİ MEHMET S.Y'YE 7 YIL HAPİS
Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü FETÖ/PDY davaları kapsamında geçen aylarda gözaltına alınıp tutuklanan 'Ertuğrul' kod adlı cemaat abisi olduğu iddia edilen Mehmet S.Y. 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.
5 Nisan'daki gelişmeye göre, Fetullahçı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz akşamı kalkıştığı hain darbe girişiminin ardından Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan 'Ertuğrul' kod adlı cemaat abisi olduğu iddia edilen Mehmet S.Y. 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Kocaeli Adliyesi 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde gerçekleştirilen duruşmaya sanık Mehmet S.Y., sanık avukatı ve tanık M.A katıldı.
Mahkeme heyetine savunmasını yapan Mehmet S.Y., "Dindar bir aileden geliyorum. Üniversitede okurken dini yönden eksikliklerim vardı. Bunları gidermek için cemaat sohbetlerine gidiyordum. Yaşıtlarım mezun olduğu için gelenler benden küçüktü. Yaşım büyük olduğundan bana abi diyorlardı. Kendinden 1-2 yaş küçük insanların saygı göstererek abi demesi hoşuma gidiyordu. Örgüt adına faaliyet gösteren toplantılar değildi 2014 yılından 2016 Ocak ayına kadar sohbetlere gitmeye devam ettim. Bylock kullanmadım" dedi.
İfadesine Bank Asya'da ki hesap işlemleri hakkında devam eden sanık Mehmet S.Y. Bank Asya hesap hareketlerini öğrenciyken ailesinin gönderdiği paralar olarak açıkladı. FETÖ ile bağlantılı olduğu gerekçesi ile kapatılan MABERA Derneğine kendisi sosyal sorumluluk projeleri için gittiğini söyledi.
Duruşmada tanık olarak dinlenen M.A. Sanık Mehmet Seyit Yıldız'i 'Ertuğrul' ismi ile tanıdığını belirterek "2012-2013 yıllarında tıp fakültesinde okurken cemaat evlerinde öğrencilere matematik, fizik gibi dersler veriyordum. Herhangi bir ücret almıyordum. Sanık orada talebelerden sorumlu idi. Talebe mesulü olarak tanıyordu. Sohbet verirken hiç görmedim. Sadece öğrencilerden sorumlu olduğunu biliyordum" dedi. Verilen aranın ardından karanını açıklayan mahkeme heyeti Mehmet S.Y.'nin suçunu sabit görerek 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi.
23) SAMSUN: GARNİZON KOMUTANI TUĞGENERAL MEHMET ŞÜKRÜ EKEN'E DARBE DAVASI
Samsun'da FETÖ/PDY soruşturması kapsamında hakkında, 3 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası ile 'terör örgütü üyesi olmak' suçundan da 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan Tuğgeneral Mehmet Şükrü Eken'in yargılanmasına bugün devam edildi.
5 Nisan'da Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye, düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs, Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs, Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçlarından üç kez ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan da 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle tutuklu yargılanan Eken ile avukatı Mehmet Okan katıldı.
Mahkeme heyeti, eski Sahil Güvenlik Karadeniz Bölge Komutanı Kıdemli Albay Murat Özer'i tanık olarak dinledi.
Özer, ifadesinde, 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gece Sahil Güvenlik Karadeniz Bölge Komutanlığında görev yaptığını söyledi.
Olay günü Mehmet Şükrü Eken ile bir araya gelmediklerini savunan Özer, "01.30 sıralarında askeri hattan beni arayıp 'Emir geldi mi?' diye sordu. Bana Sahil Güvenlik Komutanlığından 01.15'te bir emir gelmişti. Onu sorduğunu zannederek 'Geldi' deyip telefonu kapattım. Mehmet Şükrü Eken'den herhangi bir emir veya talimat almadım." ifadesini kullandı.
Okan ise müvekkilinde örgütün haberleşme uygulaması "ByLock" kaydı tespit edilmediğini, Bank Asya'da da hesabı bulunmadığını öne sürdü.
Askeri kurallara göre görevlendirmelerde görevlendirilecek askerin onayının sorulmadığını anlatan Okan, şunları kaydetti:
"Müvekkilim 'Sıkıyönetim komutanı' olduğu yönünde gelen emri yerine getirmemiştir. Sadece birliğinin emniyetini sağlamıştır. Birlik dışına asker ya da silah çıkartmamıştır. Birliğe de sivillerin girmesine izin vermemiştir. Müvekkilim darbeciler tarafından görevden alınmak istenen Muharebe Hizmet Destek Eğitim Komutanı Korgeneral Mehmet Daysal ile iki kez telefonda görüşmüştür. Darbe girişimi gecesi müvekkilimin tavrının belirlenmesi için tanık olarak dinlenmesini talep ediyorum. Ayrıca müvekkilim askeri teamüller gereği sivil telefonlara bakmamıştır. Müvekkilimin kaçma şüphesi yoktur. Tutuksuz yargılanmak üzere tahliyesini talep ediyorum."
Mahkeme heyeti, Korgeneral Daysal ile Hava Er Eğitim Komutanı Tuğgeneral Celal Başoğlu'nun tanık olarak ifadelerinin alınması, sanığın ise tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 26 Mayıs'a erteledi.
Mehmet Şükrü Eken, darbe girişiminin ardından gözaltına alınmış, 17 Temmuz'da çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı.
24) SİVAS: SİVAS 5'İNCİ PİYADE EĞİTİM TUGAY KOMUTANI TUĞGENERAL FATİH CELALEDDİN SAĞIR'A DARBE DAVASI
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturma kapsamında tutuklanan eski Sivas Garnizon Komutanı Tuğgeneral Fatih Celaleddin Sağır, ilk kez hakim karşısına çıktı.
4 Nisan'da Sivas 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanık Sağır ve avukatı katıldı. "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "silahlı terör örgütü kurma veya yönetme" suçlamalarıyla yargılanan Sağır, ifadesinde üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini söyledi. Darbe teşebbüsünün yapıldığı gün Tokat Alay Komutanlığında devir teslim törenine gittiğini ileri süren Sağır, "Emir astsubayım FETÖ'cü, bu nedenle benim de FETÖ'cü olduğum söylenmektedir." dedi.
Darbeye katılmadığını ve destek olmadığını iddia eden Sağır, 15 Temmuz gecesi Valilik binasında bir toplantıya çağrılmadığını öne sürerek, kendi inisiyatifiyle valilik binasına gittiğini savundu.
Başka bir FETÖ soruşturması kapsamında tutuklu bulunan tanık Adnan K. ise matematik öğretmeni iken KHK ile meslekten ihraç edildiğini söyledi.
Adnan K, Sağır ile herhangi bir görüşmesinin ve bağının olmadığını savundu.
Yine ayrı bir soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Astsubay Recep D. de sanığı tugay komutanı olması nedeniyle tanıdığını anlatarak, "Tugay Komutanı sanık Fatih Celaleddin Sağır ile resmi bayramlar dışında herhangi bir görüşmem ve irtibatım olmamıştır. Sanık hakkında 'FETÖ'cü olabilir' şeklindeki beyanımı nasıl söylediğimi hatırlamıyorum." ifadelerini kullandı.
Duruşmada daha sonra Sivas 5'inci Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı'nda görevli askerler tanık olarak dinlendi. Tanıklardan Yüzbaşı Bekir A. 15 Temmuz gecesi kışlanın nöbetçi amiri olduğunu belirterek, "Saat 23.00'a doğru merkezden yazı geldi. Özlem binbaşı gelip yazıyı sanık Fatih Celaleddin Sağır'a götürdü. Saat 00.00 sıralarında sanık Sağır, Albay Sadık Yoldaş'ın aracına binerek kışladan ayrıldı. Giderken de sıkıyönetim kararının uygulanmayacağını belirterek kendisinin de konutuna gittiğini söyledi" dedi. Yarbay Özlem G. ise saat 23.00 sıralarında tugaya gizlilik kararıyla bir yazı gönderildiğini belirterek, "Bu yazının askeri hat üzerinden geldiği söylendi. Fatih Celalettin Sağır'a yazıyı verdim. Nereden geldiğini sordu. Genelkurmay Personel Başkanlığı'ndan geldiğini söyledim. Onlar makam odasına geçti. İl Jandarma Komutanı da buraya gelmişti. Sanık Sağır tugaydan çıkarken böyle bir emir olmadığını ve burada yazan hiçbir şeyin uygulanmayacağını söyleyerek normal faaliyetlere devam edilmesini istedi" dedi.
Sanık avukatı Ayten İzmirli de, "Müvekkilimin üzerine atılan suçlamalar çürütülmüş vaziyettedir. Müvekkilimin darbe teşebbüsüne fiili olarak katılmadığı ispatlanmıştır. Diğer tanıkların da dinlenmesiyle sanığın FETÖ'cü olmadığı ortaya çıkacaktır. Sivas Valisi Davut Gül de sanığın valilik makamında bulunduğunu ve herhangi bir sorun olmadığını söylemiştir. Sanığın dergi, gazete aboneliği yoktur. Bank Asya hesabı yoktur. Katalog evliliği yapmamıştır. Yargılamada neyi savunacağımızı bilmiyoruz. Hukukta olumsuzluğun ispatı olmaz ilkesini tersine çevirerek suçlu olmadığını ispatlamaya çalışıyoruz. Tahliyesine karar verilmesini talep ediyoruz" dedi.
Savunmanın ardından iddia makamı, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini ve tahliye talebinin reddedilmesini istedi. Mahkeme heyeti ise, diğer tanıkların dinlenmesi ve dijital materyallerin incelenmesi için sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 7 Haziran 2017 tarihine erteledi.
FETÖ ile bağlantısını itiraf etmişti
FETÖ/PDY soruşturması kapsamında meslekten ihraç edilen ve tutuklanan 5. Piyade Eğitim Tugay ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Sağır hakkında "FETÖ/PDY silahlı terör örgütünü kurma veya yönetme" ve "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından iddianame hazırlanmış, Sivas 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede sanık Sağır ile 14 tanığın ifadelerine yer verilmişti.
Darbecilerin hazırladığı görevlendirme listesinde adı "Sivas Sıkıyönetim Komutanı" olarak yer alan Sağır, savcılık ifadesinde "Cemaatle 1988-1992 yıllarında 3-4 yıl ilişkim oldu. 1992 yılından 2007 yılına kadar olan ilişkim ise sadece sempatizan olma anlamındadır." sözleriyle FETÖ ile bağlantısını itiraf etmişti.
Sağır iddianamede yer alan ifadesinde, "Denizli'de bulunduğum süreçte 2 kez İzmir'e giderek Fetullah Gülen'in sohbetine bizzat katıldım. 1991-1992 yıllarında Fetullah Gülen'i soru-cevap ortamında kalabalık bir grubun bulunduğu mekanda İzmir ilinde 2 kez gördüm, sohbetine katıldım, bu sohbetlere beni Tevfik götürmüştü. Toplantıların kimlerin olduğunu bilmiyorum. Dini konulara olan merakım nedeniyle bu sohbetlere katıldım. Ayrıca cemaatin görünürdeki fikirlerinin de o dönemde kötü olmadığını düşünüyordum. Tuğgeneral rütbesiyle Sivas'a atandıktan sonra da cemaat mensuplarıyla herhangi bir irtibatım olmadı." itirafında bulunmuştu.
25) TOKAT: SÖZDE 'TÜRKİYE AVUKATLARININ İMAMI' ŞENEL SOMUNCU'NUN DAVASI
Tokat'ta, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturmasının ardından örgütün sözde "Türkiye avukatlarının imamı" olduğu öne sürülen sanık hakkında açılan davanın üçüncü duruşması görüldü.
6 Nisan'da Tokat Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya FETÖ'nün sözde "Türkiye avukatlarının imamı" olduğu iddiasıyla "terör örgütü yöneticiliği" suçundan tutuklu yargılanan Şenel Somuncu katıldı.
Somuncu, duruşmadaki savunmasında, iddianamede kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmediğini ve beraatini istediğini söyledi.
Mahkemeye heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına hükmederek duruşmayı erteledi.
FETÖ'nün "Türkiye avukatlarının imamı" olduğu iddia edilen Somuncu, 10 Eylül 2006'da Ankara'da yakalanmış ve çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Mahkemece kabul edilen iddianamede Somuncu hakkında "terör örgütü yöneticiliği" suçundan 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Somuncu'nun, 2010 yılındaki Kamu Personeli Seçme Sınavı'nda ( KPSS) 117 net yapan ve öğretmenlikten ihraç edilen eşi Fikriye Somuncu da "terör örgütü üyeliği" suçundan tutuklanmıştı.
26) VAN: 1 EMNİYET AMİRİ (M.K) İLE 1 ÖĞRETMENİN (A.K) DAVASI
Van'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na üye oldukları gerekçesiyle haklarında dava açılan eski emniyet amiri ile eski öğretmenin yargılanmasına başlandı.
5 Nisan'da Van 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmalara tutuklu sanıklardan eski öğretmen A.K. SEGBİS sistemi ile bağlanırken, eski emniyet amiri M.K duruşma salonunda hazır bulundu.
Duruşmada mahkeme başkanı, meslekten ihraç edilen emniyet amiri sanık M.K'ye örgütün faaliyetlerinin deşifre edilmesine ya da üyelerinin yakalanmasına yönelik bilgi vererek etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyip istemediğini sordu.
Örgüte üyeliğinin ve bağlantısının olmadığını ileri süren M.K. ise hain ve zalim terör örgütünün mağdur ettiği kişilerden biri olduğunu, bu nedenle etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istemediğini söyledi.
Van Emniyet Müdürlüğünde eskiden emniyet amiri olarak görev yaptığını, meslek hayatı süresince hain ve zalim terör örgütlerine karşı mücadele ettiğini söyleyen M.K, hayatı boyunca hukukun dışına çıkmadığını, kimseye "himmet" vermediğini ve gizli bir iş yapmadığını savundu.
"ByLock'un ne olduğunu darbe girişiminden sonra öğrendim"
Sanık M.K, görevde olduğu sürede Van'da terör örgütü PKK'ya çok ağır darbeler vurduklarını belirterek, "ByLock'u hiç kullanmadım. Bu programın ne olduğunu darbe girişiminden sonra öğrendim. Evimde internet kullanıyordum ve zaman zaman şifre bırakmıyordum. Başkası da girmiş olabilir." ifadesini kullandı.
Aynı mahkemede hakkında dava açılan ve görevinden ihraç edilen öğretmen A.K. de "ByLock" kullanmadığını, telefonuna nasıl yüklendiğini bilmediğini ileri sürerek, atılı suçlamaları kabul etmedi.
Sanık avukatları da müvekkillerinin beraatini talep etti.
Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
(09 Nisan 2017, 10:55)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: