Tam
EskidenYeniye
 

Yargıtay Saçan´ın beraatini bozdu

Eski polis şefi ve Ergenekon sanığı Adil Serdar Saçan´ın işkence beraatini Yargıtay bozdu. 8´inci Daire, farklı işkence davalarının birleştirilmesine ilişkin ret kararını bozarak davaların birleştirilmesi gerektiğine hükmetti. Saçan yeniden hakim karşısına çıkacak.

25.04.2013 10:41 Yargıtay, 27 kişiye işkence yaptığı gerekçesiyle yargılanan eski polis şefi Adil Serdar Saçan´a verilen beraat kararını bozdu. 12-18 Aralık 1999 tarihinde gözaltına alınan 27 kişiye işkence yaptıkları gerekçesiyle aralarında Adil Serdar Saçan´ın da bulunduğu 7 polis hakkında açılan dava İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi´nce karara bağlandı. Bazı sanıklar hakkında İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinde de aynı içerikli dava açılmasına rağmen 7. Ağır Ceza Mahkemesi her iki davanın birleştirilme talebini reddetmişti. Bu karar üzerine mağdurların avukatları tarafından yapılan itiraz karara bağlandı.

YENİDEN YARGILANACAK

Yargıtay 8. Ceza Dairesi, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi´nin ´Efrada kötü muamele´den verilen beraat kararını bozdu. 8.Daire, Adil Serdar Saçan ve diğer polislerin İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi´nde yargılandıklarını, aynı zamanda İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki derdest davada da 7. Ağır Ceza Mahkemesi´nin sanıklarının aynı suçla yargılandıkları belirtildi.

ÇELİŞKİYE KARŞI BİRLEŞTİRME

Yargıtay 8. Ceza Dairesi´nin kararında şöyle denildi: ´Yargılamaların birleştirilmesi, tüm delillerin birlikte tartışılmasını, maddi gerçeğe daha çabuk ulaşılmasını sağlayacak, çelişkili kararlar verilmesini engelleyecektir. İncelenen dosyada, İstanbul 7. ACM´nin 2005-273 ve İstanbul 6. ACM´nin derdest 2006-80 esas sayılı dosyasındaki katılanlardan (mağdurlar) Altuğ Kürşat Berker, Burak Sanver, Halil Hilmi Müftüoğlu, Hasan Basri Güner, Kartal İş, Mustafa Kemal Gül, Murat Terkoğlu, Tarkan Yavaş ve Uğur Örmen´in; sanıklardan Ahmet Erdoğan, Vedat Mercan´ın 7. ACM´de karara bağlanıp temyize konu olan bu dosyada katılanlar (mağdurlar) ve sanık olmaları nedeniyle her iki dava arasında objektif ve subjektif bağlantı bulunması, ceza yargılamasının amacı olan maddi gerçeğe ulaşılabilmesi için her iki dosyadaki mevcut delillerin birlikte değerlendirilmesi ve davaların birbirlerini etkileyici nitelikte olduğu, çelişkili kararlara neden olunmaması için davaların birleştirilerek sonuca göre delillerin örnekleri de alınıp dosyaya konulmadan ve tüm deliller birlikte değerlendirilmeden karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulmasına karar verilmiştir.´

Adil Serdar Saçan, Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu´na bilgi vermiş, 2001 yılında Yeni Şafak´a yapılan baskın emrinin dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz tarafından verildiğini söylemişti. (İlhan Toprak / Yenişafak)

SAÇAN´IN 28 ŞUBAT´TAKİ İŞKENCELERİ DE SORUŞTURULACAK

Halen Ergenekon davasında sanık olarak yargılanan İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Şubesi´nin eski Müdürü Adil Serdar ile ´sağ kolu´ yardımcısı polis şefi Ahmet İhtiyaroğlu´nun içinde bulunduğu grup kamuoyunda ´işkenceci ekip´ olarak biliniyor. Haklarında onlarca işkence davası var ve daha da artacak gibi görünüyor. Saçan´la ilgili geçtiğimiz ay içinde de önemli bir gelişme yaşandı. 28 Şubat soruşturmasını yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 28 Şubatın bir numaralı işkencecisi olarak gösterilen Saçan´ın şikayet dosyasını İstanbul Başsavcılığı´na gönderdi. Görevsizlik kararıyla gönderilen dosyada ?suç duyurusunda belirtilen işkence iddialarının araştırılarak gereğinin yapılması? istendi. Şüphelilere ?suç işlemek için örgüt kurmak?, ?işkence?, ?kötü muamele?, ?görevi kötüye kullanma? ve ?suç uydurma? suçlamaları yöneltildi. İlerleyen süreçte Saçan hakkında 28 Şubat döneminde çok sayıda kişiye işkence uygulamaktan dolayı dava açılabilecek.

(25 Nisan 2013, 10:41)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Saçan, 28 Şubat´ın işkencebaşı

Adil Saçan´ın işkenceyle suçlanması konulu bazı manşetlerimiz

Hakim işkenceli sorguyu yakaladı

Saçan´ın Güney işkencesine suç duyurusu

Ergenekon, Balyoz ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5256    yazdır/print




Saçan, 28 Şubat´ın işkencebaşı

28 Şubat soruşturmasını yapan savcılık, işkence iddialarıyla ilgili dosyayı ayırarak ´gereğinin yapılması´ için İstanbul Başsavcılığı´na gönderdi. 1 numaralı şüpheli, daha önce de işkenceden yargılanan Ergenekon sanığı İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Şubesi´nin eski Müdürü Adil Serdar Saçan oldu. Saçan ile ´sağ kolu´ yardımcısı polis şefi Ahmet İhtiyaroğlu´nun içinde bulunduğu grup kamuoyunda ´işkenceci ekip´ olarak biliniyor. Haklarında onlarca işkence davası var.

06.03.2013 14:56 28 Şubat post modern darbe sürecini soruşturan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı çarpıcı bir adım attı. 28 Şubat dönemindeki işkence iddialarını ana dosyadan ayıran Başsavcılık, ´işkence iddialarını´ görevsizlik kararıyla İstanbul Başsavcılığına gönderdi. Star´dan Mustafa Türk´ün haberine göre (1) İstanbul Başsavcılığı´ndan soruşturma başlatılarak gereğinin yapılmasını isteyen Ankara Başsavcılığı, 28 Şubat´ın işkenceci isimlerini tek tek belirledi.

´Gereğini´ İstanbul yapacak

İşkence iddialarını ana dosyadan ayıran 28 Şubat Savcısı Mustafa Bilgili, 28 Şubatın bir numaraları işkencecisi olarak gösterilen Ergenekon sanığı ve eski İstanbul Emniyeti Organize Şube Müdürü Adil Serdar Saçan´ın şikayet dosyasını İstanbul Başsavcılığı´na gönderdi. Görevsizlik kararıyla gönderilen dosyada ?suç duyurusunda belirtilen işkence iddialarının araştırılarak gereğinin yapılması? istendi.

İşte işkence ile suçlananlar

Ankara Başsavcılığı, İstanbul´a yazı yazarak, Adil Serdar Saçan hakkında, 28 Şubat sürecinde aralarında AK Parti İstanbul Milletvekili Harun Karaca´nın da bulunduğu kişilere işkence yaptığı iddiasıyla soruşturma yürütülmesini istedi. İşkenceci ile suçlananlar arasında İçişleri Bakanlığı Müfettişi Candan Eren, eski Organize Şube Komiseri Ahmet İhtiyaroğlu, Komiser Yardımcıları Alper Özdemir, Metin Rakipoğlu ve polisler Serdar Akça, Semih Günaydın ve Yalçın Işık da yer aldı.

Örgüt suçlaması yer aldı

Şüphelilere ?suç işlemek için örgüt kurmak?, ?işkence?, ?kötü muamele?, ?görevi kötüye kullanma? ve ?suç uydurma? suçlamaları yöneltildi. Öte yandan Ankara Başsavcılığı´nın 3 şikayet üzerine soruşturma başlattığı ortaya çıktı. Şikayetçilerin ise eski Gebze Belediye Başkanı Ahmet Penbegüllü´nün eşi Yurdagül Penbegüllü, kardeşi Mehmet Penbegüllü ile Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Terminaller Şube Müdürü Arif Alpaydın olduğu öğrenildi.

YAPTIĞI İŞKENCEYİ MECLİS´TE ANLATTI

ADİL Serdar Saçan, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu´nda ifade verirken, işkence yaptığı AK Parti İstanbul Milletvekili Harun Karaca da toplantıya katılarak Saçan´a, ?Beni sorgu sırasında çırılçıplak soymadınız mı?? diye sordu. İddiayı reddeden Saçan, ?Raporla ispatlayıp şikayetçi olsaydın? yanıtını verirken, Saçan sorguladıkları şüphelileri çırılçıplak soymalarının rutin bir uygulama olduğunu savundu. Karaca STAR´a yaptığı açıklamada ise ?Saçan Komisyon´da beni karşısında görünce sinirlendi. ´Harun Karaca sanıktı, burada ne işi var?´ dedi. Gözümün içine baka baka ´Ben işkence yapmadım´ diyerek yalan söyledi? demişti. Karaca, gözaltında kaldığı 4 gün boyunca bel fıtığı ameliyatı olmasına rağmen tuvaletin yanındaki beton zeminde gözleri bağlı diz üstü oturtulduğunu, elektrik verildiği için çığlıklarının koridorda yankılandığını ve yan tarafta bulunan arkadaşlarına kendi sesiyle psikolojik işkence yapıldığını anlatmıştı.

NAMAZ KILMAMA İZİN VERMEDİLER

Şikateyçilerden Arif Alpaydın şunları anlatmıştı: ?Yaşadığım sürede ilk kez nezarethaneye girmiştim. Saatin kaç, gece mi gündüz mü olduğu belli değildi. Tuvalete bile çıkmaya izin yoktu. Namaz kılmak istedim, abdest almaya izin vermediler. Duvara teyemmüm yaparak namaz kılmaya çalıştım. (...) Sorguya aldılar ´Söyle bakalım başkanın yaptığı yolsuzlukları sen bunları bilirsin´ dediler. Ben de bu tür iddialarla ilgim ve bilgim olmadığını söyledim. Tehdit, hakaret, küfürler ettiler. ´Arkadaşlarının seslerini duymadın mı, biz seni konuşturmasını biliriz´ dediler. ´Başkanın bir tane yolsuzluğunu söyle serbest bırakalım´ diye ısrar ettiler. Tokat atıyor, hayalarımı sıkıyor ve ´seni soyarız elektrik bağlarız´ diye tehdit ediyorlardı. Bana elektrik vermediler ancak diğerlerine elektrik verdiklerini kendileri söylediler.?

Saçan´ı isim vererek suçlamışlardı

İstanbul eski Organize Suçlarla Şube Müdürü ve Ergenekon davası sanığı Adil Serdar Saçan´ın 1 numaralı şüphelisi olduğu işkence soruşturmasını İstanbul Başsavcılığı´nın ifade işlemlerinin ardından davaya çevirmesi bekleniyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayetlerde AK Parti İstanbul Milletvekili Harun Karaca, 28 Şubat sürecinde İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Müdürü olan Saçan´ın kendisine işkence yaptığını iddia etmişti. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İSU Genel Müdürlüğü Hukuk Müşaviri Necmi Özen de, suç duyurusunda bulunarak Saçan´dan şikayetçi olmuştu. (1)

SAÇAN VE EKİBİ DEYİNCE AKLA İŞKENCE GELİYOR

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Şubesi´nin eski Müdürü Adil Serdar Saçan ile ´sağ kolu´ yardımcısı polis şefi Ahmet İhtiyaroğlu´nun içinde bulunduğu grup kamuoyunda işkenceci ekip olarak biliniyor. Haklarında onlarca işkence davası var. Devam eden davalar kapsamında hazırlanan bilirkişi raporları ile yıllar sonra bile işkenceler tespit edilebiliyor.

İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Erdal Gökçen, 22 Şubat 2000 tarihinde İçişleri Bakanı Sadettin Tantan´a, Saçan´ın gözaltına aldığı kişilere işkence ettiğini rapor etti ve görevden alınmasını talep etti. (2)

Saçan, Örümcek Ağı operasyonunda işadamı Erol Kohen´den rüşvet aldığı ve üniversite öğrencilerine işkence yaptığı iddiasıyla İçişleri Bakanlığı´nın kararı sonucu meslekten ihraç edildi. Saçan´ın meslekten men edilmesinin gerekçeleri şöyleydi: Bilinmeyen bir sebeple öldürülen ve vücudu parçalara ayrılan hukuk öğrencisi Yasemin Durgun´un kesik bacağı Beyoğlu´nda bir sokakta bulununca savcılık soruşturma açtı. Soruşturmadan sonuç çıkmayınca savcılık dosyayı Organize Suçlar´a gönderdi. Gözaltına alınan üniversite öğrencileri C.A. S.S. ve Ö.Ö., sorgulandıkları Organize Suçlar Şube Müdürlüğü´nde işkence gördükleri iddiasıyla İnsan Hakları Derneği´ne giderek açıklama yaptı. Müfettişler, serbest bırakıldıktan sonra işkence gördüklerine dair rapor alan öğrenciler için tekrar soruşturma başlattı. Sonunda bir zanlıya işkence yapıldığı kanaatine varan yetkililer raporu Emniyet Genel Müdürlüğü´ne sundu. İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Muzaffer Ecemiş´in başkanlığında 11 Eylül´de toplanan Yüksek Disiplin Kurulu, suçlamaları reddeden Saçan ve diğer polislerin Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü´nün 8/39´uncu maddesine göre işkence yapmak suçunu işlediklerine kanaat getirerek meslekten ihraç cezasını uygun buldu. (3)

Kurul, işkenceye adı karışan Saçan´ın yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu ve 10 yakın polise ise bir alt ceza olan 24 ay kıdem durdurma cezası verdi. (3) İhtiyaroğlu´nun, sorgudaki zanlılara işkence yapmaktan dolayı daha önce de iki kez hapse mahkum olduğu ortaya çıktı. Sanıklara uyguladığı işkenceler mahkemelerce kanıtlanan İhtiyaroğlu, 2004 yılında Mustafa Birol Kalyoncu´ya işkence yaptığı gerekçesiyle 10 ay hapis cezası, 2007´de ise Olgun Aydın´a gözaltındayken işkence yaptığı için 1 yıl hapis cezasına çarptırıldı. (4)

Saçan´ın KOM müdürü olduğu dönemde, İstanbul Emniyet Müdürünü bile dinlemediği ve başına buyruk hareket ettiği iddia edilmekteydi. Yine KOM´a gözaltına alınanların, mutlaka ama mutlaka insan hakları ihlali bağlamında sorgularının yapıldığı iddia edilmekteydi ki, kendisi de bu nedenle meslekten ihraç edildi. Uluslararası Af Örgütü´nün 2004 yılındaki raporunda, işkence yapmak ve yetkisi altındaki işkenceyi görmezden gelmekle suçlanan Adil Serdar Saçan´dan da söz edildi.

Adil Serdar Saçan ve ekibindeki bazı polislerin işkencelerine maruz kaldıklarını öne süren mağdurlardan iki tanesinin durumu ise bir hayli ilginçti. Mağdurlardan Halil Hilmi Müftüoğlu ve Hasan Basri Güner maruz kaldıkları işkence uygulamaları nedeniyle ?İşkence Atlası? isimli kitaba da konu oldular. Mağdurlar kendilerine yapılan işkenceyi kanıtlamak için 13 ayrı işkence raporunu daha mahkemeye sundular. İçlerinde, mağdurlar gözaltındayken muayene eden doktorların da bulunduğu 11 farklı tanık, işkence uygulamalarını Mahkeme huzurunda detaylı bir biçimde de anlattılar.

Yine Saçan´ın, Mesut Yılmaz´ın talimatıyla, henüz siyasete girmediği dönemlerde Recep Tayyip Erdoğan aleyhine davalar açılabilmesi ve mahkum olabilmesi için Albayrak´ların anasını ağlattığı, Tufan Mengi´ye Başbakan Erdoğan aleyhinde şahitlik yapması için, anlatılamayacak işkenceler yaptığı iddia edildi. Öyle ki, Tufan Mengi, serbest kalır kalmaz bir basın toplantısı yapıp kendisine yapılan işkenceleri anlattı ve bu adam peşimi bırakmaz deyip soluğu İtalya´da aldı. (2)

Saçan kamuoyunda ?Adnan Hoca olarak bilinen Bilim Araştırma Vakfı (BAV) başkanı Adnan Oktar´ın grubuna yönelik operasyonda gözaltına alınanlara işkence yaptığı iddiasıyla da yargılandı. Delil yetersizliğinden beraat etti. (5)

Saçan´ın işkence yapmakla suçlandığı kişilerden birisi Ergenekon davası sanığı Ümit Oğuztan, diğeri ise Tuncay Güney idi. Duruşmada, 2001 yılında Ergenekon Davası´nın tutuksuz sanığı Ümit Oğuztan´a emniyetteki sorguya ilişkin video kayıtları izlettirildi. Ümit Oğuztan, 8 gün işkence gördüm. Sorgu anında gözlerim bağlıydı ve çırılçıplaktım. Bu günlerce sürdü. İşkencenin ardından böyle bir sorgulama yapıldı. İşkence odasında Ümit Oğuztan öldü. Ben bir daha Ümit Oğuztan olamadım dedi. (6)

İşkence gördüğü ileri sürülen diğer kişi olan Tuncay Güney ise Ergenekon´un 2001 yılında ortaya çıkmasına neden olan kişiydi. Güney, Başbakan Ecevit´in 3´lü koalisyon hükümeti döneminde 2001 yılında bir oto dolandırıcılığı suçlamasıyla gözaltına alınıp polisçe sorgulandı. Güney, o sorguda inanılmaz bilgiler verdi. Ağır işkencelere maruz kaldı. Bu işkenceli sorgunun ses kayıtları 2 Ekim 2012 tarihli 238. duruşmada Ergenekon davasında dinlendi. Çığlık sesleri mahkemede açıkça duyuluyordu. Sorguyu Saçan ile yardımcısı İhtiyaroğlu yapmaktaydı. Ancak İhtiyaroğlu daha önceki ifadelerinde Saçan´ı sorguda olmadığını iddia ederken mahkemenin ısrarı üzerine sorguda olduğunu kabul etti. Ses kaydında Ah diye inleme ve çığlık sesleri duyulması üzerine duruşmada açıklama yapan Ahmet İhtiyaroğlu, Bu bizim polis memuru Selahattin Kıraç. Tiki vardır. Onun çıkardığı sesler. Biz sorgu sırasında böyle bir laubalilik yapmayız. Bu enstantene burada yaşanmış bir enstantene değil. Böyle bir enstantene yok. Bunlar monte diye iddia etti. Mahkeme Başkanının işkence iddialarını hatırlatması üzerine de, Güney´e kesinlikle işkence yapılmadığını, ifadeyi kendisinin istekli şekilde verdiğini, hatta Güney´in çok istekli olmasının kendilerini şaşırttığını anlattı. (7)

Ses kayıtlarından işkencenin açıkça belli olduğunu ifade eden mahkeme heyeti 07 Nisan 2009 tarihinde de Saçan ile İhtiyaroğlu hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulmasını kararlaştırmıştı. (8) Ancak Güney´e ve Oğuztan´a işkence uygulandığı suçlamasıyla başlatılan soruşturmada ilerleyen süreçte suç unsuru bulunamaması ve zaman aşımı gerekçe gösterilerek takipsizlik kararı verildi. (9)

Güney, o sorguda verdiği bilgilerle Ergenekon örgütünün ilk kez deşifre olmasına neden oldu. Ancak iddialara göre kendisini o dönem sorgulayan polis müdürü Adil Serdar Saçan, onu serbest bıraktı. Havaalanında pasaport ve bileti ve az miktar para vererek yurtdışına kaçmasını sağladı. Güney, gittiği Kanada´da o ülkenin vatandaşlığına geçti. Güney´den elde edilen çuvallarca belge de Saçan tarafından polis müdürlüğünden çıkarılarak özel bir yerde gizlendi, soruşturma örtbas edildi. 6 yıl sonra 2007 yılında başlatılan Ergenekon soruşturmasında bu olay ortaya çıkınca, Serdar Saçan soruşturma belgelerini kaçırma ve soruşturmayı örtbas suçlamasıyla gözaltına alınıp tutuklandı. İkinci Ergenekon davasının sanıklarından birisi oldu. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)

(1) haber.stargazete.com/politika/sacan-1-nolu-supheli/haber-733285

(2) haberx.com/kim_hakli_adil_serdar_sacan_mi_adnan_oktar_mi(19,w,12204,155).aspx

(3) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=230

(4) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4858

(5) dha.com.tr/adil-serdar-sacana-santajdan-beraat_334982.html

(6) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4857

(7) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4868

(8) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=562

(9) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4857

(06 Mart 2013, 14:56)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Adil Saçan´ın işkenceyle suçlanması konulu bazı manşetlerimiz

Hakim işkenceli sorguyu yakaladı

Saçan´ın Güney işkencesine suç duyurusu

28 Şubat soruşturması manşetlerimiz

28 Şubat süreci manşetlerimiz

Ergenekon, Balyoz ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5161    yazdır/print




Tanık binbaşıdan şok iddialar

Ergenekon davasına 262. duruşma ile devam ediliyor. Duruşmada, 1999 yılında ´Adnan Hocacılar´ grubu operasyonu olarak bilinen Bilim Araştırma Vakfı´na yapılan operasyonda gözaltına alınan Emre Çalıkoğlu tanık olarak dinlenildi. Çalıoğlu, Ergenekon sanıklarından espi polis şefi Adil Serdar Saçan hakkında bildiklerini anlattı. Duruşmada tanık olarak dinlenen emekli Binbaşı Zahit Engin ise çok çarpıcı bilgiler verdi, Ergenekon örgütünün varlığını doğruladı.

16.11.2012 12:47 Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün de aralarında bulunduğu 65´i tutuklu 274 sanıklı ´Ergenekon´ davasının 262. duruşması başladı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan küçük salonda görülen duruşmaya, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, gazeteci Tuncay Özkan ve Alparslan Arslan´ın da aralarında bulunduğu 31 tutuklu sanık katıldı. Duruşmaya, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile men cezası verilen emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün de aralarında bulunduğu 34 tutuklu sanık gelmedi.

TANIK EMRE ÇALIKOĞLU´NUN İFADESİ

Duruşmada, 1999 yılında ´Adnan Hocacılar´ grubu operasyonu olarak bilinen Bilim Araştırma Vakfı´na yapılan operasyonda gözaltına alınan Emre Çalıkoğlu tanık olarak dinlenildi.

Çalıkoğlu, 12 Kasım 1999 yılında İstanbul Organize Suçlar Şubesi´nce gözaltına alınarak 6 gün işkence gördüğünü belirterek, dönemin şube müdürü olan davanın tutuksuz sanıklarından Adil Serdar Saçan ile gözaltında tutulduğu dönemde diyalogları olduğunu ifade etti.

Çalıkoğlu, ´Kendisini derin devlet diye adlandırdı. Bundan gurur duyduğunu söylediğine, bizzat şahit oldum. ´Ergenekon´ soruşturmasından sonra Saçan´ın sözünü ettiği derin devletin ´Ergenekon´ yapılanması olduğunu anladım. Bunun üzerine ´Ergenekon´ soruşturmasını yürüten savcılığa dilekçe verdim´ dedi.

Askerlik görevini yaptığı bir dönemde gözaltına alındığını belirten Çalıkoğlu, ´Ağır işkencenin ardından 4-5 gün sonra Saçan beni odasına aldırdı. İyi polis şeklinde konuşma yaptı. Asker olduğumu söyledim. Bana alaycı bir şekilde, ´seni askere aldırdım´ dedi. Telefonda sürekli ´komutanım´ diye, itaatkar şekilde hitap ediyordu´ diye konuştu.

Gözleri ve elleri bağlı şekilde nezarethanenin girişinde bulunan taşın üzerine oturtulduklarını, işkencelerin gece saat 01.00´dan sonra yapıldığını ifade eden Çalıkoğlu, daha sonra basından Ahmet İhtiyaroğlu olduğunu anladığı kişinin işkenceden sorumlu olup, kendilerine işkence yaptığını iddia etti.

-İşkence davası-

Saçan hakkında 2003 yılında işkence suçundan dolayı şikayetleri üzerine dava açıldığını dile getiren Çalıkoğlu, dava sonucunda işkence gördüklerine karar verildiğini ancak, suçun faillerinin tespit edilemediği için Saçan´ın beraat ettiğini kaydetti.

Çalıkoğlu, Saçan´ın kendiyle birlikte gözaltına alınan bazı kişilere de ´derin devlet sizin faaliyetlerinizden memnun değil, esas devlet biziz´ şeklinde tehditvari bir şekilde konuşmalar yaptığını duyduğunu anlattı.

Savcı Mehmet Ali Pekgüzel´in sorusu üzerine 2003 yılındaki işkence davasında neden derin devletten söz etmediğini, ´O zaman ´Ergenekon´ yoktu. O dava işkence davasıydı´ şeklinde açıklayan Çalıkoğlu, 1999 yılındaki gözaltı sürecinde ifadelerini daha imzalamadan Doğan Medya Grubu´nda haber olduğunu söyledi.

Dava sanıklarından Tuncay Özkan´ın o dönem Doğan Medya Grubu´nda çalıştığını, bu haberlerin sorumlusunun Özkan olduğunu söyleyen Çalıkoğlu, kendileri hakkında yapılan haberler nedeniyle Saçan ve Özkan´ın bağlantısı olduğunu düşündüğünü kaydetti.

Tuncay Özkan da, büyük bir grup olan Doğan Medya´nın her biriminin ayrı ayrı sorumluluğu olduğunu, kendisinin o dönemde bütün gruptan sorumlu bir pozisyonda bulunmadığını belirterek, Çalıkoğlu´na ´Sizinle ilgili benim imzamın olduğu bir haber var mı. Bana haberden dolayı dava açtınız mı?´ diye sordu.

Çalıkoğlu da, Özkan´ın kendisiyle ilgili imzalı bir haberi olmadığını, Özkan´a haberlerden dolayı dava açmadığını ifade ederek, ´İmzanız gerekiyor mu? Sizin sorumlu olduğunuz kurumda yayınlandı. Bütün Doğan Grubu´nda bunu gerçekleştirdiniz´ dedi.

Özkan´ın ´Hangi gazetede sizinle ilgili haber yaptım´ sözleri üzerine Çalıkoğlu, ´Siz Saçan´dan elde ettiğiniz bizimle ilgili sahte bilgileri bütün kanallara servis ettiniz´ diye konuştu.

Özkan´ın ´Benim servis ettiğimi nereden biliyorsunuz´ sözleri üzerine de Çalıkoğlu, ´Ben öyle olduğunu düşünüyorum´ şeklinde konuştu.

Özkan da, hayatı boyunca iddianamesi hazırlanmamış davalarla ilgili haber yapmadığını belirtti. Duruşmaya ara verildi.

TANI ZAHİT ENGİN´İN İFADESİ

Verilen aranın ardından diğer bir tanık olarak emekli Binbaşı Zahit Engin´in dinlenmesine geçildi. 2002´de Jandarma´dan Binbaşı rütbesi ile emekli olduğunu söyleyen Engin, 1999 yılında Ankara´da içkili bir yemekteki sohbet ortamında Ergenekon´u duydum. Sivillerin bulunduğu bir masaydı, kimin söylediğini hatırlamıyorum. İçki masasında konuşulanların üzerinde durmadım. İçki masasında konuşulanları ciddiye bile almadım dedi. Danıştay Saldırısı´nın arkasında Ergenekon yapılanmasının olduğunu iddia eden tanık Engin, saldırıdan sonra gazeteci Uğur Dündar´ın kendisini arayarak televizyon programına çıkarmak için ikna etmeye çalıştığını söyledi. Dündar´ın program teklifini kabul etmediğini belirten Engin, Dündar´a ´Vatan - milleti düşünüyorsan Ergenekon´u araştır´ dedim. Telefonda 45 dakika konuştuk dedi.

Savcı Mehmet Ali Pekgüzel´in, Bu iddianızı neye dayanarak söylüyorsunuz, iddianızı somutlaştırır mısınız? diye sorması üzerine tanık Engin şunları söyledi: Danıştay saldırısıyla ilgili çok haber okudum ve araştırdım. Sordum sorguladım. Çok büyük bir iddia sahibi de değilim. Cemaatlerin böyle bir eyleme giremeyeceğini, bu işin arkasında Ergenekon yapılanmasının olacağını düşündüm. Uğur Dündar beni aradı, Ben de ´Siz Ergenekon´u araştırın´ dedim. Bunlar benim değerlendirmelerimdir. Değerlendirmelerim içimdeki bir histir.

-Tanığa ölüm tehditleri-

Tehdit edildiğini belirten Engin, Ankara´dan Bahçelievler´e giderken devre arkadaşım Zeki Ayan ile telefonla görüştük. 100-200 metre sonra arabayla karşıma çıktı. ´Silahsız dolaşıyorsun sana bir şey olursa üzülürüm´ dedi. Ben de bu tehdidi gönderenlere söyle ´ölürsem bir şey yok ama, ben ölmeyip eşim ve çocuğum ölürse genel komutanı, kurmay başkanını alnının ortasından vurmazsam şerefsizim´ dedim. Başka bir arkadaşım da vuracaklar seni, Cem Ersever´in başına gelenleri düşünmüyor musun?´ dedi diye konuştu. Kimin tehdit etiğine ilişkin soru üzerine Engin, O zaman kimdi bilmiyorum. Ya Levent Ersöz, ya da Halil Helvacıoğlu diye cevap verdi.

-Tanık Binbaşı: Ergenekon´un beyni Encümen-i Daniş-

Tanık Zahit Engin, Ergenekon duruyor dimdik değil ama korktu, belki de sindi. Bir sürü insanı Ergenekon diye topladılar. Ama bir Encümen-i Daniş üyesini getiremediler. Emniyette ifade verirken, ´savcı Zekeriya Öz çağırsın, ben yol göstereyim´ dedim. Acaba maksat ´Ergenekon´u bitirmek mi, tamamen sindirmek mi? Belki ben yüzde 5, yüzde 10´u biliyorum. O da gördüklerim, duyduklarım falan. 30 sene sonrada ben aynı bildiklerimi anlatırım. Ama ´Ergenekon´ yolundan çıktı. Kurunun yanında yaşı da yakmaya başladı. Türkiye´de bir koro vardı. Bir olay olduğunda koro aynı gün, aynı şeyleri söylemeye başlıyordu. Bunun içinde emekli subaylar, generaller var. Her emekli olan genelkurmay başkanı yok. Hilmi Özkök yok. Ama daha az rütbeliler içinde bulunuyor. İlk zamanlar Başbakan Erdoğan´a da toplantı tutanaklarını göndermişler. O da ´dağıtın bunları´ demiş. Bunlar kendilerine bir rol biçtiler. Toplantılarına devam ettiler. Devletin gerçek sahibi ya bunlar. ´Ergenekon´un beyni Encümen-i Daniş´ dedim. Encümeni Daniş ´Türkiye nasıl yönetilir´ diye toplantılar yapıyordu. Ergenekon operasyonlarından sonra Encümen-i Daniş daha az toplantı yapmaya başladılar. Bir sürü günahsız adam burada yatıyor. Rahip Santoro cinayetiyle başlayan ve devam eden olayların arkasında Ergenekon´un olduğunu düşünüyorum dedi.

-Hablemitoğlu cinayeti-

Necip Hablemitoğlu suikastının da tarikatlar, cemaatler tarafından işlenmediğini düşündüğünü söyleyen Engin, cinayetin ardından asker tarafından çok detaylı kriminal inceleme yapıldığını söyleyerek şunları anlattı: Harekete dayalı saat ayarlı bombaydı. Çift düzenekli bombayı ilk defa orada duydum. Yakalanan adamların yapacağı bir iş değildi. 1 hafta İran´da bomba eğitimi gördük diyorlardı.

-33 er olayı-

Bingöl´de 1993´te 33 askerin şehit edilmesinden sorumlu tutulduğunu söyleyen tanık Zahit Engin, ´Gaffar Okkan cinayetini de Zahit Engin işledi´ diyorlar. Bu iddialar yüzünden yarın öbür gün torunlarım benden nefret edecek. Ben 2 kez kurşun yemiş ölümden dönmüş insanım. 6-7 Kasım tarihlerinde mahkemenizde tanık olarak dinlenen PKK´nın eski yöneticilerinden Şemdin Sakık, 33 erin şehit edilmesi olayını ben yapmadım diyor. Genelkurmay´ın bir arşivi olsa da telsiz konuşmalarını ortaya çıkardı. Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan telsiz konuşmasında Şemdin Sakık´a teşekkür etti. Abdullah ´Öcalan ben yapmadım´ diyor diye konuştu.

-Balyoz davası-

Engin, Balyoz Davası´nda bazı listelerde adı olduğu için cezaevinde yatan askerler var. Vicdanım bunlara sızlıyor. Beni suçlayanlara değil. Ben kimseye iftira atmadım. ´Ergenekon´ Türkiye gündeminde değilken bile, ben konuşuyordum dedi. (DHA)

İtirafçı Abdülkadir Aygan´ın ifadesinde geçen ´JİTEMCİ Zahit´in kendisi olduğunu belirten Engin, Aygan´ın kendisi hakkında bazı beyanları olduğunu söyledi.

Engin, 1999´da Ulucanlar Cezaevi´ne yapılan operasyon sırasında Ankara İl Jandarma Asayiş Şube Müdürlüğü yaptığını belirterek, operasyon sırasında kendisinin de başından yaralandığını kaydetti. Bu operasyonun ardından haklarında dava açıldığını ifade eden Engin, dosyanın Yargıtay aşamasında olduğunu dile getirdi.

Engin, Şemdin Sakık´ı da Irak´tan getirildiğinde Diyarbakır Havaalanı´nda kendi ekibinin teslim aldığını ifade ederek, ´Sakık´ı uyku tulumlarının içinde aldık. Getirildiğinde hala uyuyordu. Irak´tan Özel Kuvvetler timi almış. Sakık´ı Diyarbakır İl Jandarma´ya götürdük. Ben sorgusuna girmedim´ dedi.

TUTUKLULUKLARA DEVAM

Zahit Engin´in tanık olarak dinlenilmesinin tamamlanmasının ardından mahkeme heyeti tarafından alınan ara kararlar açıklandı. Buna göre, duruşmayı 19 Kasım Pazartesi gününe erteleyen mahkeme, o gün yapılacak celsede Abdullah Öcalan´ın eski avukatlarından İrfan Dündar´ın tanık olarak dinlenileceğini kaydetti. Mahkeme, aralarında eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal´ın da bulunduğu 65 tutuklu sanığın bu hallerinin devamına karar verdi.

ORG. TAŞDELER HAKKINDA 2. YAKALAMA KARARI

17.11.2012 15:54 İnternet Andıcı davası sanığı Orgeneral Nusret Taşdeler hakkında ikinci kez yakalama kararı çıkarıldı. Yüksek Askeri Şura üyesi olarak görev yapan Taşdeler hakkında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından alınan yakalama kararı dün Ankara Merkez Komutanlığı´na iletildi. İlgili kuruma gönderilen kararda, Orgeneral Taşdeler´in yakalanarak 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ne teslim edilmesi istendi. Öte yandan aynı karar Emniyet Genel Müdürlüğü´ne de iletildi. Söz konusu şahsın yakalanması durumunda Merkez Komutanlığı´na teslim edilmesi talep edildi. İddialara göre polis, askerle karşı karşıya gelmemek için Taşdeler´in yakalanmasında geri planda duracak. Daha önce de hakkında çıkarılan yakalama kararı üzerine Taşdeler, rahatsız olduğunu savunmuştu. Emekli general GATA´da tedavi altına alınmıştı. (Zaman)

(16 Kasım 2012), son güncel.: (17 Kasım 2012)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Ergenekon ve benzer davaları tanıkları deşifre ve tehdit ederek etkisiz bırakma gayretleri

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4943    yazdır/print




Hakim işkenceli sorguyu yakaladı

Ergenekon davasında dün sanıkların talebi üzerine çağrılan eski polis şefi Ahmet İhtiyaroğlu tanık olarak ifade verdi. Ergenekon´un 2001´de ilk kez ortaya çıkmasına neden olan Tuncay Güney konusunun işlendiği ifade işlemi sırasında savcı ve hakimin tanığa yönelik ısrarlı soruları, Saçan´ın Güney´e yönelik işkenceli sorgusunu ortaya çıkardı. Mahkemenin ısrarı üzerine tanık, sorguyu yapan ismin Saçan olduğunu açıklamak zorunda kaldı. Saçan´ın kendisini savunsun diye çağırttığı tanık, ifadesiyle Saçan´ı zor duruma sokacak. İfadesinde işkenceyi ısrarla yalanlayan tanık İhtiyaroğlu, sorgudaki zanlılara işkence yapmaktan dolayı daha önce iki kez hapse mahkum olmuştu.

03.10.2012 11:17 Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün de aralarında bulunduğu 65´i tutuklu 274 sanıklı ´Ergenekon´ davasının 238´inci duruşması dün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan salonda görüldü. Duruşmada, tutuksuz sanıklardan eski polis şefi Adil Serdar Saçan´ın talebi üzerine çağrılan İstanbul eski Organize Suçlar Şube Müdür Yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu tanık olarak ifade vermeye üçüncü duruşmada da devam etti.

Ergenekon´un 2011´de ilk kez ortaya çıkmasına neden olan Tuncay Güney konusunun işlenmeye devam edildiği ifade işlemi sırasında Mahkeme Başkanı Hüsnü Çalmuk, MİT´ten dosyaya gönderilen 6 CD içerisinde bulunan ve Tuncay Güney´e ait olduğu değerlendirilen ses kaydının dinletileceğini söyledi. Ses kayıtlarının dinletilmesinin ardından Mahkeme Başkanı Çalmuk, Ses Tuncay Güney´e mi ait? diye sordu. Tanık İhtiyaroğlu, Ses kayıtlarına ilişkin beyanda bulunmak istemiyorum. Bu bizim yaşadığımız bir enstantene değil. Yaşanmamış enstanteneyi yaşanmış gibi gösteremeyiz diye cevap verdi.

Ses kayıtlarının dinlendiği sırada araya giren Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Mülakatta soruyu kim soruyor dedi. İhtiyaroğlu, Bu konuda beyanda bulunmak istemiyorum şeklinde cevap verdi. Hakim Çalmuk´un ısrar etmesi üzerine tanık İhtiyaroğlu Bilmiyorum şeklinde karşılık verdi. Bunun üzerine savcı Pekgüzel, Biliyorsunuz da mı bilmiyorsunuz? Yoksa cevap vermek mi istemiyorsun şeklinde konuştu. Bunun üzerine Çalmuk, Tanıklık yemininiz yaptırıldı. Bildiğiniz her şeyi söylemek zorundasınız. Ses kimin sesi? dedi. Bunun üzerine tanık İhtiyaroğlu tutuksuz sanık bölümünde oturan Adil Serdar Saçan´a dönerek, Abi ne fark eder dedi. İhtiyaroğlu sözlerini şöyle devam ettirdi: Biz çiğ yemedik ki karnımız ağrısın. Adil´in sesi. Ben bu ses CD´lerini incelettim. Uzman kişi sesin Tuncay Güney´e benzediğini ancak tınısının farklı olduğunu söyledi. Biz böyle bir sorgu yapmadık. Böyle bir ifade almadık. Böyle bir olay yaşanmadı.

-Sorgudaki çığlık sesleri polisin tiki!-

Ses kaydında Ah diye inleme ve çığlık atılması üzerine Ahmet İhtiyaroğlu, Bu bizim polis memuru Selahattin Kıraç. Tiki vardır. Onun çıkardığı sesler. Biz sorgu sırasında böyle bir laubalilik yapmayız. Bu enstantene burada yaşanmış bir enstantene değil. Böyle bir enstantene yok. Bunlar monte diye açıklama yaptı. Mahkeme heyeti, ses kayıtlarının dinlenmesine ara vererek duruşmayı 4 Ekim Perşembe gününe erteledi. ( DHA)

-Güney ve Oğuztan videolarının çözümü yeniden yapılacak-

Mahkeme 237. duruşma sonunda ara karar almış, Tuncay Güney ile tutuksuz sanık Ümit Oğuztan´ın 2001′deki mülakatına ilişkin video kayıtlarının, eksiklikler ve bazı kelime hatalarının giderilmesi amacıyla yeniden çözümlerinin yapılmasına karar vermişti. Güney ve Oğuztan´ın mülakatına ilişkin kayıtların çözümlerinde, bazı sözlerin eksik yazıldığı ifade ediliyordu.

TUNCAY GÜNEY KİMDİR?

Tuncay Güney, Ergenekon´un en kritik isimlerinden biridir. Başbakan Ecevit´in 3´lü koalisyon hükümeti döneminde 2001 yılında bir oto dolandırıcılığı suçlamasıyla gözaltına alınıp polisçe sorgulandı. Güney, o sorguda inanılmaz bilgiler verdi. Ağır işkencelere maruz kaldı. Ergenekon örgütünün ilk kez deşifre olmasına neden oldu. Ancak iddialara göre kendisini o dönem sorgulayan polis müdürü Adil Serdar Saçan, onu serbest bıraktı. Havaalanında pasaport ve bileti ve az miktar para vererek yurtdışına kaçmasını sağladı. Güney, gittiği Kanada´da o ülkenin vatandaşlığına geçti. Güney´den elde edilen çuvallarca belge de Saçan tarafından polis müdürlüğünden çıkarılarak özel bir yerde gizlendi, soruşturma örtbas edildi. 6 yıl sonra 2007 yılında başlatılan Ergenekon soruşturmasında bu olay ortaya çıkınca, Serdar Saçan soruşturma belgelerini kaçırma ve soruşturmayı örtbas suçlamasıyla gözaltına alınıp tutuklandı. İkinci Ergenekon davasının sanıklarından birisi oldu. İkinci Ergenekon iddianamesine ?hakkında işlem sürdürülen şüpheli? olarak giren Tuncay Güney ise, ´örgütle bağını tamamen kopardığı´ gerekçesiyle ´tanık´ yapıldı. Savcılar, cevaplaması talebiyle Güney´e sorular gönderdi.

-Tanık İhtiyaroğlu, işkenceden hapis cezası almıştı-

Ergenekon davasında sanıkların talebi üzerine savunma tanığı olarak ifade veren İstanbul eski Organize Suçlar Şube Müdür Yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu, ifadesinde Oğuztan ve Güney´e işkence yapıldığı iddialarını ısrarla yalanladı. Ancak İhtiyaroğlu´nun, sorgudaki zanlılara işkence yapmaktan dolayı daha önce iki kez hapse mahkum olduğu ortaya çıktı. Sanıklara uyguladığı işkenceler mahkemelerce kanıtlanan İhtiyaroğlu, 2004 yılında Mustafa Birol Kalyoncu´ya işkence yaptığı gerekçesiyle 10 ay hapis cezası, 2007´de ise Olgun Aydın´a gözaltındayken işkence yaptığı için 1 yıl hapis cezasına çarptırılmış. Saçan ve ´sağ kolu´ İhtiyaroğlu´nun içinde bulunduğu ekip işkenceyle ünlü diye biliniyor. Haklarında onlarca işkence davası var. Devam eden davalar kapsamında hazırlanan bilirkişi raporları ile yıllar sonra bile işkenceler tespit edilebiliyor.

-İşte Tuncay Güney´i sorgulayan ekip-

MİT, Saçan´ın müdür olduğu İstanbul Organize Şube Müdürlüğü´nde 2001 yılında Tuncay Güney´e işkence yapıldığını tespit etti. Güney´den işkenceyle alınan ifadelerin ses kayıtlarını Ergenekon Mahkemesi´ne iletti. Ses kayıtlarıyla beraber sorgu kaydının çözüm tutanağını da içeren bir rapor da gönderildi. Raporda Güney´e ağır işkence yapıldığı, bunun sonucunda ağladığı için sözlerinin anlaşılamadığı belirtiliyordu. Tuncay Güney´e yapılan polis sorgusunun video kaydı ile çözüm tutanaklarının linklerini aşağıda belirttik. O tutanaklarda Güney´i sorgulayan polisler kod isimlerle belirtiliyor. Bu polislerin kimlikleri de ortaya çıktı. S-1, S-2 ve S-3 kod adlarıyla verilen polislerin Adil Serdar Saçan, Ahmet İhtiyaroğlu ve Kemal Karademir olduğu öğrenildi. Ahmet İhtiyaroğlu, kayıttaki seslerden ikisinin kendisine ve dönemin Organize Müdürü Adil Serdar Saçan´a ait olduğunu daha önce de doğrulamıştı. Ancak İhtiyaroğlu, CD´deki seslerde bazı kırılmalar, üst üste bindirmeler ve montajlar olabileceğini belirtmiş, işkence iddiasını ise reddetmişti. İhtiyaroğlu, Tuncay Güney´in 2 gün Organize Şube tarafından sorgulandığını, bu sorguya İstihbarat Şube´den de yetkililerin katıldığını ancak işkenceli sorgunun olmadığını öne sürmüştü. Oysa MİT´in bilirkişi raporlu gönderdiği ses kaydında işkence açık biçimde görülüyor ve bilirkişi de bu durumu tespit etmiş durumda. Konuyla ilgili görüşü sorulan Ergenekon davasının tutuklu sanığı Adil Serdar Saçan´ın avukatı Serkan Saçan, görüştüğü müvekkilinin böyle bir olayı ve sorguyu hatırlamadığını söylüyordu.

İŞTE ERGENEKON MEDYASI

-Tanıklara bir işkence de Ergenekon medyasından: İşkenceci güvenilir, işkence gören güvenilmez!-

MİT´in yukarıda bahsedilen rapor ile CD´leri mahkemeye göndermesi üzerine Milliyet ve Hürriyet gazetecileri, Serdar Saçan ile yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu´nun ifade alırken işkence yaptıklarına ilişkin rapora geniş yer ayırmıştı. Milliyet ´İşkence CD´leri neden bugüne kadar çıkmadı?´ şeklinde haber yaparken, Hürriyet de işkence altında yapılan mülakatın içeriğini yayınlamıştı. Haberlerde işkence uygulayan polisler güvenilir gösterilirken, işkence gören Tuncay Güney ise yüz kızartıcı nitelemelerle aşağılanıyor, ifadelerine güvenilmez birisi olarak gösteriliyordu.

Milliyet, daha önce işkence suçundan iki kez mahkum olmuş İhtiyaroğlu´nun açıklamalarını ilginç bir şekilde sayfalarına taşımış, İhtiyaroğlu´nun Güney´e ilişkin ´Gülen sorularında terledi´ sözlerini manşet yaparken ilginç ayrıntılar aktarmıştı. O haberde, Güney´in hem gay olması, hem genç hem de çok kolay anlatan olması sebebiyle kendisine ?inandırıcı? gelmediğini belirten İhtiyaroğlu, bu nedenle ?Fethullah Gülen ile ilgili sorulara çekimser cevaplar verdiğini, tedirgin olup terlediğini gördüm. Bu durumdan şüphelendim. O da sanki ´Bu sorularda nereden çıktı´ der gibiydi. Gülen yapılanmasının Ergenekon´un alt yapılanması olduğunu, kendisinin Ergenekon´un basın işlerinin sorumlusu olduğunu anlatıp geçiştirdi. Bunu ağzından kaçırmış gibi bir hali vardı ve terledi.? diyordu. Böylece bu çevreler, bir taraftan yeri geldiğinde Ergenekon soruşturmasının Fethullah Gülen´in tertibi olduğunu dahi söylemekte, diğer taraftan Gülen´in Ergenekon´la bağlantılı olduğunu dahi ileri sürebilmekteydi.

Yukarıda bahsi geçen haberlerin dışında aynı dönemde yayınlanan diğer haberler de incelendiğinde Tuncay Güney´in, güvenilmez ve hatta cinsel sapkınlıkları olduğu vurgulanıyor, onun ifadelerinin de yeraldığı Ergenekon soruşturması çürük bir tertip olduğu iddia ediliyordu.

Şaşırtıcı benzerlikle, bir başka karalama çabası yine diğer bir Ergenekon tanığı ve sanığı olan Osman Yıldırım için de gösterildi. Danıştay´a saldırı davasının Ergenekon davasıyla birleştirilmesinde verdiği ifadeleri etkili olan Yıldırım´ın deli olduğu, ifadelerinin geçersiz olduğu şeklinde aynı medya organlarında dikkati çeken yayınlar yapıldı. Hürriyet gazetesi 13.08.2009 tarihli haberinde, GATA´dan Yıldırım için ?İleri derecede anti-sosyal Kişilik Bozukluğu? tanısı konulan bir rapor verildiğini iddia etti, ancak ne raporu yayınlayabildi ne de doğrulatacak bir kaynak gösterebildi. Haberde, tanıklığı hakkında şüphe uyandırabilmek için Osman Yıldırım hakkında en ağır ifadeler haber diye verildi. Haberde, Ergenekoncu çevrelerin dillerinin altındaki bakla olan ?böyle adi ve korkunç bir varlığın ifadeleri nasıl olur da Danıştay ve Cumhuriyet bombalamalarının Ergenekon´la birleştirilmesinde ciddiye alınır, hayret? ifadesi dolaylı şekilde aktarılıyordu. Hürriyet´in habercilikten çok hakaretçilik değeri taşıyan bu haberi, ?Danıştay saldırısı ve Ergenekon davalarının aynı anda ´tanık, gizli tanık ve sanığı´ olarak Türk hukuk tarihinde bir ilki gerçekleştiren abla katili Osman Yıldırım? şeklinde başlıyor, ?Abla katili, Komutanlarına saldıran, mizacı sıkıntılı huzursuz, anksiyöz madde kullanıyor, öldürüp başkasını suçlar, günah, ayıp, suç tanımazlar. Vicdanları yoktur. Kural tanımazlıklarını, suçlarını, kendileri ve karşılarındakilere rasyonalizm (akla uygun hale getirme) ve projeksiyon (yansıtma) şeklinde açıklarlar. Bir anti-sosyal kişilik, annesini öldürür, hüngür hüngür ağlar. Sonra da annesini suçlar ve haklı gerekçeler çıkartır? şeklinde devam ediyor ve ?Bu kişilerin mahkemelerde tanıklık yapmasına hazin hazin, gülerek bakarım. Bu kişiler 10 dakika içinde 10 tane yalan söylerler. Hepsinde de yemin ederler? diyerek bitiyordu. Hürriyet gazetesinin bu haberi üzerine 01.11.2009 tarihinde GATA tarafından bir açıklama yapıldı ve Osman Yıldırım hakkında hiçbir raporlarının olmadığı belirtildi. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)

(03 Ekim 2012, 11:17)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Tanık Ahmet İhtiyaroğlu´nun Ergenekon davasındaki ifadeleri

Tuncay Güney´in 2001´de poliste verdiği ve Ergenekon örgütünü ifşa eden ifadesinin dökümü

Tuncay Güney´in 2001´de poliste verdiği ve Ergenekon örgütünü ifşa eden ifadesinin video kaydı

İhtiyaroğlu, Güney sorgusunu anlattı

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4858    yazdır/print




Ergenekon´da laf gediğine oturdu

Ergenekon davasına 238. duruşma ile devam ediliyor. Duruşmada, sanıklardan Adil Serdar Saçan´ın talebi üzerine çağrılan İstanbul eski Organize Suçlar Şube Müdür Yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu tanık olarak ifade veriyor. Tuncay Güney konusunun işlendiği ifade işlemi sırasında İhtiyaroğlu´nun yöneltilen sorulara verdiği cevaplar hakimin tepkisine neden oldu.

02.10.2012 11:59 Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün de aralarında bulunduğu 65´i tutuklu 274 sanıklı ´Ergenekon´ davasının 238´inci duruşması başladı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan küçük salonda görülen duruşmaya, emekli Tuğgeneral Veli Küçük ve eski Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin´in de aralarında bulunduğu 31 tutuklu sanık katıldı. Duruşmaya, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal ve Sedat Peker ile duruşmalardan men edilen Doğu Perinçek, gazeteci Tuncay Özkan ve CHP İzmir Milletvekilli gazeteci Mustafa Balbay´ın da aralarında bulunduğu 34 tutuklu sanık gelmedi. Duruşmada, ´Odatv´ davasından tutuklu yargılanan bu davanın tutuksuz sanığı Yalçın Küçük de hazır bulundu.

TANIK AHMET İHTİYAROĞLU´NUN İFADESİ

Duruşmada, sanıklardan Adil Serdar Saçan´ın talebi üzerine çağrılan İstanbul eski Organize Suçlar Şube Müdür Yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu´nun tanık olarak dinlenilmesine geçildi. İhtiyaroğlu´nun son iki duruşmadır sürdürdüğü tanık olarak ifade verme işlemine bugün de devam ediliyor. İstanbul eski Organize Suçlar Şube Müdür Yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu´nun tanık olarak dinlenildiği duruşmada, Tuncay Güney´in 2001 yılının Mart ayında polisteki sorgu videolarının izletilmesine devam edildi.

-Savcı ve hakimden tanığa ´Lafı gediğine oturtacak soru´ ve tepki-

Mülakatın izletilmesi sırasında Tuncay Güney´in bir anlatımı üzerine araya giren Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, İhtiyaroğlu´na ´Soruşturma sizin. İstihbaratın deseniz de, mülakatta ana sorgucu siz görünüyorsunuz. Yanınızdakiler dinliyor, arada soruyor. Sana teslim edilmiş bu adam. Güney, sizin sanığınız gibi görünüyor. Tuncay Güney´in CIA ajanı olduğunu söylediğini, belirttiniz. ´CIA ajanını Veli Küçük yanına nasıl alır´ demediniz mi?´ diye sordu.

Mahkeme heyetine başkanlık yapan hakim Hüsnü Çalmuk´un da ´Lafı gediğine oturtacak bir soru. Sormadınız mı?´ şeklindeki sorusu üzerine İhtiyaroğlu, ´Bu benim eksikliğim. Keşke sorsaydım. Keşke mülakata girmeseydim´ yanıtını verdi.

Hakim Hüsnü Çalmuk da ´O zaman hiç emniyet görevlisi olmasaydınız da bunlar başınıza gelmeseydi. Keşke doğmasaydık. Keşkeler...´ dedi.

İhtiyaroğlu, Güney´in kendi şubelerinin şüphelisi olmadığını ifade ederek, ´İstihbarat´ın suçlusu olduğu için biz biraz çekimser davrandık. İstihbarat Şube´nin soruşturma yapma yetkisi yok. Bu nedenle mülakatı biz yaptık´ diye konuştu.

Hüsnü Çalmuk da, ´El elin eşeğini türkü söyleyerek çağırır´ şeklinde espri yaptı.

İhtiyaroğlu, özgür iradesiyle, baskı altında kalmadan mülakata katıldığını ve Güney´e soru sorduğunu belirterek, ´Adil Serdar Saçan, ´Sen gir´ dediği için girdim. Hakkını vererek, yapmaya çalıştım. Güney´in anlattıklarına inanmıyorum. Anlatımları yanlış. Kör ölür badem gözlü olur´ dedi.

Duruşma, Güney´in mülakat kayıtlarının izletilmesiyle devam ediyor. (AA)

-Ergenekon sanığı Ümit Oğuztan´a işkenceli sorgu-

Duruşmada, 2001 yılında Ergenekon Davası´nın tutuksuz sanığı Ümit Oğuztan´a yapılan mülakata ilişkin video kayıtları izlettirilerek tanığa sorular soruldu. Tanık İhtiyaroğlu, Ümit Oğuztan ile mülakat yapıldığını hatırlamadığını söyledi.

Ümit Oğuztan, Benimle böyle bir mülakat yapıldı. 8 gün işkence gördüm. Sorgu anında gözlerim bağlıydı ve çırılçıplaktım. Bu günlerce sürdü. İşkencenin ardından böyle bir sorgulama yapıldı. İşkence odasında Ümit Oğuztan öldü. Ben bir daha Ümit Oğuztan olamadım dedi.

Mahkeme heyetine başkanlık yapan hakim Hüsnü Çalmuk´un, İşkenceyi kim yaptı, seslerden de ayırt edemiyor musunuz? diye sorması üzerine Oğuztan, Ayırt etmem mümkün değil diye cevap verdi.

Çalmuk Bu beyanlarınızda işkencenin etkisi oldu mu. Beyanlarınızda yalan mı söylediniz yani? diye sordu. Oğuztan, Söyleyeceğim birşey yok. Ben bildiklerimi anlatıyorum. Günlerce işkenceden sonra böyle sorgu yapıldı diye cevap verdi.

Çalmuk´un, ´Bu şekilde söyleyeceksin´ diye zorlama mı yapıldı, yoksa ´Doğrusunu mu anlat´ denildi? diye sorması üzerine Oğuztan şunları anlattı: İkisi de. Doğu Perinçek ve Veli Küçük hakkında ciddi yönlendirme yapılmaya çalışıldı. Veli Küçük, silahlı kuvvetlerden çıkarılarak İtalyan mafya babası gibi gösterilmeye çalışıldı. Doğu Perinçek ile Veli Küçük arasında bağlantı kurulması için özel bir çaba gösterildi.

Mahkeme Başkanı Çalmuk Mülakattaki sözlerinizde doğru olmayan şeyler var mı, ekleme çıkarma var mı? diye sorması üzerine Oğuztan, Doğru olmayan şeyler var. Ben, Tuncay Güney´in Veli Küçük´ten maaş alıp almadığını bilemem diye cevap verdi.

SAVCI VE HAKİM ISRAR ETTİ, SAÇAN´IN GÜNEY´İ SORGULAMASI VE İŞKENCE SESLERİ ORTAYA ÇIKTI

-Tuncay Günet´in MİT´ten gelen ses kayıtları-

Başkan Çalmuk, MİT´ten dosyaya gönderilen 6 CD içerisinde bulunan ve Tuncay Güney´e ait olduğu değerlendirilen ses kaydının dinletileceğini söyledi. Ses kayıtlarının dinletilmesinin ardından Mahkeme Başkanı Çalmuk, Ses Tuncay Güney´e mi ait? diye sordu. Tanık İhtiyaroğlu, Ses kayıtlarına ilişkin beyanda bulunmak istemiyorum. Bu bizim yaşadığımız bir enstantene değil. Yaşanmamış enstanteneyi yaşanmış gibi gösteremeyiz diye cevap verdi.

-Hakim ısrar edince tanık Saçan´ın adını verdi-

Ses kayıtlarının dinlendiği sırada araya giren Pekgüzel, Mülakatta soruyu kim soruyor dedi. İhtiyaroğlu, Bu konuda beyanda bulunmak istemiyorum şeklinde cevap verdi. Hakim Çalmuk´un ısrar etmesi üzerine tanık İhtiyaroğlu Bilmiyorum şeklinde karşılık verdi. Bunun üzerine savcı Pekgüzel, Biliyorsunuz da mı bilmiyorsunuz? Yoksa cevap vermek mi istemiyorsun şeklinde konuştu. Bunun üzerine Çalmuk, Tanıklık yemininiz yaptırıldı. Bildiğiniz her şeyi söylemek zorundasınız. Ses kimin sesi? dedi. Bunun üzerine tanık İhtiyaroğlu tutuksuz sanık bölümünde oturan Adil Serdar Saçan´a dönerek, Abi ne fark eder dedi. İhtiyaroğlu sözlerini şöyle devam ettirdi: Biz çiğ yemedik ki karnımız ağrısın. Adil´in sesi. Ben bu ses CD´lerini incelettim. Uzman kişi sesin Tuncay Güney´e benzediğini ancak tınısının farklı olduğunu söyledi. Biz böyle bir sorgu yapmadık. Böyle bir ifade almadık. Böyle bir olay yaşanmadı.

BUNLAR MONTE

Ses kaydında Ah diye inleme ve çığlık atılması üzerine Ahmet İhtiyaroğlu Bu bizim polis memuru Selahattin Kıraç. Tiki vardır. Onun çıkardığı sesler. Biz sorgu sırasında böyle bir laubalilik yapmayız. Bu enstantene burada yaşanmış bir enstantene değil. Böyle bir enstantene yok. Bunlar monte diye açıklama yaptı. Mahkeme heyeti, ses kayıtlarının dinlenmesine ara vererek duruşmayı 4 Ekim Perşembe saat 09.00´a erteledi. ( DHA)

TUNCAY GÜNEY KİMDİR?

Tuncay Güney, Ergenekon´un en kritik isimlerinden biridir. Başbakan Ecevit´in 3´lü koalisyon hükümeti döneminde 2001 yılında bir oto dolandırıcılığı suçlamasıyla gözaltına alınıp polisçe sorgulandı. Güney, o sorguda inanılmaz bilgiler verdi. Ağır işkencelere maruz kaldı. Ergenekon örgütünün ilk kez deşifre olmasına neden oldu. Ancak iddialara göre kendisini o dönem sorgulayan polis müdürü Adil Serdar Saçan, onu serbest bıraktı. Havaalanında pasaport ve bileti ve az miktar para vererek yurtdışına kaçmasını sağladı. Güney, gittiği Kanada´da o ülkenin vatandaşlığına geçti. Güney´den elde edilen çuvallarca belge de Saçan tarafından polis müdürlüğünden çıkarılarak özel bir yerde gizlendi, soruşturma örtbas edildi. 6 yıl sonra 2007 yılında başlatılan Ergenekon soruşturmasında bu olay ortaya çıkınca, Serdar Saçan soruşturma belgelerini kaçırma ve soruşturmayı örtbas suçlamasıyla gözaltına alınıp tutuklandı. İkinci Ergenekon davasının sanıklarından birisi oldu. İkinci Ergenekon iddianamesine ?hakkında işlem sürdürülen şüpheli? olarak giren Tuncay Güney ise, ´örgütle bağını tamamen kopardığı´ gerekçesiyle ´tanık´ yapıldı. Savcılar, cevaplaması talebiyle Güney´e sorular gönderdi.

GÜNEY VE OĞUZTAN´A İŞKENCEYE TAKİPSİZLİK

Bu arada gün içerisinde konuyla alakalı bir başka gelişme daha yaşandı. ´Ergenekon´ davasının tutuksuz sanığı Ümit Oğuztan ile Tuncay Güney´e 2001 yılında gözaltındayken işkence yapıldığı iddialarına ilişkin Adil Serdar Saçan ile Ahmet İhtiyaroğlu´nun da aralarında bulunduğu bazı emniyet görevlileri hakkında yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı verildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen takipsizlik kararında, Tuncay Güney´in Mart 2001´de sahte plakayla bir aracı, iki kez, ayrı tarihlerde, farklı iki kişiye satması nedeniyle Dolandırıcılık Büro´ya bağlı ekipler tarafından gözaltına alındığı anımsatıldı. Ümit Oğuztan´ın da Güney´i tanıması nedeniyle gittiği emniyette gözaltına alındığı ifade edilen kararda, Güney ve Oğuztan´ın daha sonra götürüldükleri İstanbul Organize Suçlar Şubesi´nde işkence gördüklerini belirterek, polislerden şikayetçi oldukları anlatıldı. Kararda, ´Ergenekon´ davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nin de işkence iddialarına ilişkin görevliler hakkında yaptığı suç duyurusunun ardından dosyanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderildiği kaydedildi.

Dönemin İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, müdür yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu, o dönemde İstanbul İstihbarat Şube´de görev yapan Hakan Ünsal Yalçın´ın da aralarında bulunduğu 6 polis ile emniyet görevlileri hakkında 2001 yılında Güney ve Oğuztan´a işkence yapıldığı iddiasıyla soruşturma başlatıldığı ifade edildi. Güney ve Oğuztan hakkında Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği tarafından düzenlenen sağlık raporunda müştekilerde darp ve cebir izine rastlanmadığı şeklinde rapor düzenlendiği belirtilen kararda, yapılan soruşturmada toplanan deliller, müşteki iddiaları, şüphelilerin savunmaları, CD kayıtları, sağlık raporu ve dosyanın değerlendirildiği vurgulandı. Müştekilerin soyut iddiası dışında işkence suçundan kamu davası açmayı gerektirecek herhangi bir delil ve kanıya ulaşılamadığı anlatılan kararda, ayrıca suç tarihi itibarıyla 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu vurgulandı. Kararda, savcılığın söz konusu gerekçelerle, şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdiği kaydedildi. ( AA)

(02 Ekim 2012, 11:59)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Tuncay Güney´in 2001´de poliste verdiği ve Ergenekon örgütünü ifşa eden ifadesinin dökümü

Tuncay Güney´in 2001´de poliste verdiği ve Ergenekon örgütünü ifşa eden ifadesinin video kaydı

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4857    yazdır/print




Ergenekon davasında 201. duruşma

Birinci Ergenekon davasına 1 aylık aradan sonra 201. duruşma ile devam ediliyor. Duruşma, ´Balyoz Planı´ davası ile çakışması nedeniyle Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları yerleşkesine bulunan ve bir süredir hazır bekletilen daha küçük diğer duruşma salonunda yapılıyor. Duruşmaya, Cumhuriyet Gazetesi´ne molotofkokteyli atılması dosyasının tutuklu sanıklarından Boğaç Kaan Murathan´ın çapraz sorgusuyla devam ediliyor.

Ergenekon davasında 201. duruşma

Birinci Ergenekon davasına 1 aylık aradan sonra 201. duruşma ile devam ediliyor. Duruşma, ´Balyoz Planı´ davası ile çakışması nedeniyle Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları yerleşkesine bulunan ve bir süredir hazır bekletilen daha küçük diğer duruşma salonunda yapılıyor. Duruşmaya, Cumhuriyet Gazetesi´ne molotofkokteyli atılması dosyasının tutuklu sanıklarından Boğaç Kaan Murathan´ın çapraz sorgusuyla devam ediliyor.

Birinci Ergenekon davasına 1 aylık aradan sonra 201. duruşma ile devam ediliyor. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları yerleşkesindeki ikinci salonda yapılan duruşmaya, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin ile Alparslan Arslan´ın da aralarında bulunduğu 21 tutuklu sanık ile tutuksuz sanıklar gazeteci Güler Kömürcü Öztürk ve Nusret Senem katıldı. Tutuklu sanıklar İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Mehmet Fikri Karadağ, Ergün Poyraz ve İsmail Yıldız ise duruşmaya gelmedi. Duruşmaya, Cumhuriyet Gazetesi´ne molotofkokteyli atılması dosyasının tutuklu sanıklarından Boğaç Kaan Murathan´ın çapraz sorgusuyla devam ediliyor. ´Balyoz Planı´ davası ile birinci ´Ergenekon´ davasının aynı günde görülmesi nedeniyle, birinci ´Ergenekon´ davası Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları yerleşkesinin içinde bulunan ve bu davaların çakışma ihtimali nedeniyle hazır bekletilen diğer duruşma salonunda yapılıyor.

-3 yılda 201 duruşma-

12 Haziran 2007 tarihinde Ümraniye´de bir evde ele geçirilen patlayıcı maddelerle ilgili olarak başlatılan soruşturma sonucunda 46´sı tutuklu 86 sanık hakkında hazırlanan 2 bin 455 sayfalık iddianame 25 Temmuz 2008 günü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. İlk duruşması 20 Ekim 2008 tarihinde Silivri Ceza İnfaz Kurumları yerleşkesinde oluşturulan salonda yapılan dava ile yargılama sürecinde, Danıştay üyeleri ve Cumhuriyet gazetesine el bombası atılmasıyla ilgili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dava birleştirildi.

Aynı mahkemedeki Vatanseverler Birliği Derneği (eski adıyla Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği) davası, Alparslan Arslan´a Danıştay saldırısında kullanılan Glock marka silahın satılmasıyla ilgili Üsküdar 5. Asliye Ceza Mahkemesindeki dava, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin Fener Rum Patriği Bartholomeos´a yönelik suikast hazırlığı davası, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Zekeriya Öz´ün ´Ergenekon´ soruşturmasını yürüttüğü sırada tehdit edilmesi davası ile İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki, Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atılması davası da bu davayla birleştirildi.

Birleşen dosyalarla birlikte dava kapsamında yargılanan sanıkların sayısı 25´i tutuklu olmak üzere 108´e çıkarken, Danıştay dosyasının sanıkları Süleyman Esen ve Tekin Irşi´nin de aralarında bulduğu 34 kişi yargılama süresince tahliye edildi.

Olgun Peker´le İlgili Şok İddia

Birinci Ergenekon davasının 201. duruşmasında ?Cumhuriyet Gazetesi´ne molotof atılması dosyasından azmettirmekten tutuklu sanık Boğaç Kaan Murathan´ın çapraz sorgusu yapıldı. Murathan, Kelebek operasyonunda ikinci Ergenekon davasının tutuksuz sanığı eski Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan ve Başkomiser Serdar Akça´nın kendisine işkence yaptığını iddia etti. Boğaç Kaan Murathan, Olgun Peker´in işkence sonucu çocuk yapma yetisini yitirdiğini öne sürdü.

SELÇUK İLE PEKER ARASINDAKİ HUSUMET

Cumhuriyet Gazetesi´ne 28 Mart 2008´de molotofkokteyli atılması dosyasında Azmettirmek suçundan sanık Boğaç Kaan Murathan, Savcı Mehmet Ali Pekgüzel´in Islak İmza davasında kırmızı bülten ile aranan Bedrettin Dalan´ın tanıyıp tanımadığı sorusunu ?Eşim 2003-2004 yıllarında Yeditepe Üniversitesi´nde burslu okuyordu. Samimiyetim yok diye yanıtladı. Murathan, ?İlhan Selçuk ile Sedat Peker arasında bir husumet olup olmadığına ilişkin bir şey biliyor musunuz? sorusunu da, ?Yok, duymadım diye yanıtladı.

OLGUN PEKER İŞKENCE SONUCU ÇOCUK YAPMA YETİSİNİ YİTİRDİ

Kelebek Operasyonu kapsamında gözaltına alındığında Adil Serdar Saçan ve Serdar Akça tarafından işkenceye maruz kaldığını iddia eden Murathan, sözkonusu kişilerin ellerinde delil olmadığı halde kendisini zorla askıda tuttuklarını belirtti. Kendisine işkence yapan Serdar Akça´nın, Sedat Peker´in manevi oğlu olarak nitelendirilen ve Şike davasının bir numaralı sanığı Olgun Peker´e de işkence yaptığını ve Olgun Peker´in işkence neticesinde çocuk yapma yetisini yitirdiğini iddia eden Murathan, ?O zaman olduğu gibi bugün de birtakım çevreler benim üzerimden Sedat Peker´i zor durumda bırakmak istiyorlar dedi.

?BEDİRHAN İÇİN BİR KURUŞ VERMEM

Bedirhan Şinal´in ?Benim ifademi değiştirmemden önce benimle ilgili bir kızı öldürüp gömdüğümü söylemişsiniz sözleri üzerine Murathan, ?Ben söylemedim, İsmail Yıldız söyledi. Ama sizin bir kızı kaçırıp alıkoyduğunuza ilişkin bir şeyler duydum. Ben sizin hakkınızda konuşmayı sevmiyorum. Elimden geldiği kadar sizi unutmaya çalışıyorum diye konuştu. ?Kız alıkoymak suçlamasına ilişkin hakkında takipsizlik kararı verildiğini anlatan Şinal, Murathan´a ?Bana ifademi değiştirmem için para teklif ettiniz mi? diye sordu. Murathan ?Öleceğimi bilsem Bedirhan için 1 kuruş vermem diye konuştu.

REDDİ HAKİM TALEBİ REDDEDİLDİ

Davanın tutuklu sanıklarından Mehmet Zekeriya Öztürk, reddi hakim talebinde bulundu. Öztürk, ?MİT´in mahkemeye gönderdiği bilgi notu ile ortaya çıkan 2007 yılındaki Başbakana suikast iddiasında adının geçmesinden dolayı mağdur olduğunu ifade ederek Başkan Özese´yi bu mağduriyetini engellememekle suçladı.Başbakana herhangi bir suikast girişiminde yer almadığını ifade eden Öztürk, suikast iddialarının MİT´in bilgi notundan ibaret olduğunu ve doğrulanamadığını, buna karşın medyada yer alan haberler yüzünden mağdur olduğunu anlattı.

Öztürk ?Başbakan, suikast iddiasını siyasi malzeme haline dönüştürdü. Başbakan´a siyasi malzeme haline dönüşmeme müsaade ettiğiniz için sizin hakkında reddi hakim talebinde bulunuyorum dedi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, talebin hakimin reddine gerektirecek bir dayanak olmadığı için talebin reddedilmesini istedi. Duruşmaya verilen arada talebi değerlendiren heyet, Öztürk´ün talebini somut bir delile dayandırmadığı için reddi yönünde karar verdi. Duruşma, yarın saat 09.00´a ertelendi.

?TAKSİ PARASINI JANDARMA VERDİ

Bu arada geçtiğimiz günlerde gündeme Hastanede unutularak taksiyle Silivri Cezaevi´ne geri döndüğüiddialarıyla gündeme gelen davanın tutuklu sanıklarından Hayrettin Ertekin basın mensuplarına yazılı bir açıklama yaptı. Ertekin, avukatları aracılığıyla gazetecilere el yazısıyla gönderdiği açıklamasında şu iddialarda bulundu:

?Hastanede unutulmam ve benim taksi ile cezaevinin bulunduğu kampus girişindeki jandarma nizamiyesine gelmem doğrudur. Taksi parasını benim cebimden ödediğim de yanlıştır. Üzerimde 175 TL yoktu. Ödemeyi jandarma komutanı 3 kişiden toplayarak taksiciye ödemiştir. Ben kalp sintigrafı, film ve gerekli tetkikler için İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Bölümü´ne 2 defa götürülmüştüm. İkinci gidişimde bu olay vuku buldu. Jandarmaya söz verdiğimden hiç kimseye açıklama yapmadım. CHP Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Süheyl Batum bu konuyu TBMM kürsüsünden dile getirmiştir. Anlatımları doğrudur. Benim avukatım dahi bu konuyu bilmemektedir. Habersiz bir açıklama yapıp yalanlaması düşündürücüdür. Belki de iyi niyetli olarak bilmeden birilerini korumuştur. Bu konuyu aynı gün koğuş arkadaşlarım, Jandarma Bölük Komutanı, hastane röntgen teknisyeni, plakası bende bulunan Düzceli taksi şoförü ve tanık olarak dinleteceğim ismi saklı 2 kişi bilmektedir.

?ERTEKİN HASTANEYE GİTMEDİ

Öte yandan, yetkililerden alınan bilgiye göre Ertekin´in İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Bölümü´ne gitmek için sadece bir kere randevu alındığı, Ertekin´in o randevuya da kendi isteğiyle gitmediği öğrenildi.

ADLİ TIP: OLGUN PEKER´İN ÇOCUK YAPAMAMASI İŞKENCEDEN DEĞİL

16 Aralık 2011 - Adli Tıp Kurumu´nun, futbolda şike soruşturması kapsamında tutuklanan Olgun Peker´in savcılığa verdiği ifadesinde; işkence sonucu çocuk yapma kabiliyetinin yitirdiği yönündeki iddiasını çürüttüğü ortaya çıktı. 2004 yılında hazırlanan Adli Tıp raporunda Peker´in çocuk yapma kabiliyetini kaybetmesine herhangi bir darbın neden olmadığı ifade ediliyor.Emniyetteki ifadesinde işkence gördüğünü ve çocuk yapma yetisini yitirdiği için üç polisten şikayetçi olan Olgun Peker, savcılıktaki suç duyurusundan 18 Nisan 2008´de dilekçe ile başvurarak davasından vazgeçtiğini belirtmişti. Şike operasyonunda 1 numaralı sanık olan Olgun Peker´in, tekrar şikayetçi olduğunu belirterek savcılığa yeniden başvurduğu öğrenildi. Ancak, 2004 yılında Adli Tıp´tan alınan heyet raporuna göre Olgun Peker´in sperm sayısında azalma olduğu, normal yolla çocuk sahibi olmasının çok zor olduğu belirtiliyor. Peker´in çocuk sahibi olamamasının işkence ya da herhangi bir darp sonucu olmadığı, infertilite´den (kısırlık çeşidi) dolayı sperm sayısında azalma olduğu bu nedenle de çocuk sahibi olmasının zor olduğu kaydediliyor.

Birinci Ergenekon davasının 201. duruşmasında Cumhuriyet Gazetesi´ne molotof atılması dosyasından azmettirmekten tutuklu sanık Boğaç Kaan Murathan ifadesinde kendisine ve Şike Soruşturmasında 1 numaralı sanık olan Olgun Peker´e işkence yapıldığını ve Peker´in bu durumdan dolayı çocuk yapma yetisini kaybettiğini iddia etmişti. ( Cihan)

(05 Aralık 2011), son güncel.: (16 Aralık 2011)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Cumhuriyet gazetesine molotoflu saldırı ve Ergenekon bağı manşetlerimiz

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde ara

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=3959    yazdır/print




Saçan işkencesinin kayıp raporuna soruşturma

Ergenekon sanığı eski polis şefi Adil Serdar Saçan´ın işkence yaptığını kanıtlayan rapor kaybolunca konu hakkında soruşturma başlatıldı.

Saçan işkencesinin kayıp raporuna soruşturma

Ergenekon sanığı eski polis şefi Adil Serdar Saçan´ın işkence yaptığını kanıtlayan rapor kaybolunca konu hakkında soruşturma başlatıldı.

Hakkındaki işkence iddialarından dolayı 2002 yılında meslekten ihraç edilen Ergenekon terör örgütü sanığı Organize Suçlarla Mücadele Şubesi eski Müdürü Adil Serdar Saçan hakkında görev yaptığı döneme ilişkin İstanbul Adliyesi 5. Ağır Ceza Mahkemesi´nde devam eden işkence davası geçtiğimiz günlerde YeniŞafak´ta ´Saçan´ın işkence raporu buhar oldu´ başlıklı haberle gündeme geldi. Hasan Basri Güner´in avukatı Neşet Açıkgöz, mahkemede, 2000 yılında askerlik görevini yapan müvekkilinin, Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri tarafından gözaltında alınarak sorgusu sırasında işkence gördüğünü, serbest kaldıktan sonra birliğine teslim olduğunu, ancak aldığı darp izlerinden dolayı sevk edildiği Kasımpaşa Askeri Hastanesi´nden 20 Haziran 2000 tarihinde Baştabip Vekili Albay Ö. A.´nın imzasıyla işkence raporu aldığını belirtti.

Dosya Savcı Öz´ün masasında

Mahkeme de hastaneden bahse konu olan raporla ilgili yazı istedi. Ancak mahkemenin talebi üzerine cevap yazısı gönderen hastane yönetimi ´o denemde böyle bir rapor hazırlanmamıştır´ dedi. Güner´in avukatı Neşet Açıkgöz de konuyla ilgili Saçan ve hastanenin şimdiki Baştabibi Ş. Ö.´yü suçlayarak, raporun esrarengiz bir biçimde kaybolduğunu, mahkeme dosyasında orijinali bulunan rapor hakkında müvekkilinin Ergenekon savcısı Zekeriya Öz´e olayı anlatan bir şikayet dilekçesi sunduğunu söyledi. Bunun üzerine Güner´in avukatları, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ergün tarafından olayla ilgili soruşturma başlatıldığını ifade ettiler. Soruşturma kapsamında Adil Serdar Saçan´ın, Kasımpaşa Askeri Hastanesi eski baştabip vekili Albay Ö. A.´nın ve şu anki baştabip Albay Ş. Ö´nün ifadesine başvurulacağı öğrenildi. ( Yenişafak)

(23 Mart 2010, 15:19)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=1641    yazdır/print




Ergenekon belgeleri AİHM ve diğer davalarda da delil oluyor

Ergenekon soruşturmasının ne zaman sona ereceği, soruşturmanın ne kadar büyüyeceği ve yeni gözaltı dalgalarının gelip gelmeyeceği bilinmezken soruşturma dolaylı olarak hızla büyüyor. Ergenekon davasının en önemli sanıklarından biri olarak gösterilen Veli Küçük 27 Mayıs 2009´da yapılan 91´inci duruşmada, Soruşturmanın her geçen gün çetrefilleştiğini öne sürerek, 66 yaşındayım bu davanın sonunu görebileceğim gibi gelmiyor. Hazır olun. Zirve Yayınevi davasının da Ergenekon davası ile birleştirilmesini isteyecekler diyerek ümidini yitirdiğini göstermişti. Yine davanın diğer bir önemli sanığı Muzaffer Tekin de Danıştay Saldırısı davasının Ergenekon davasına eklenmesi üzerine 13 Mayıs 2009´daki duruşmada benzer bir karamsarlığı yansıtmıştı: Bu benim son söz almam. Bugünden itibaren söz almayacağım gibi hiçbir sorunuza da cevap vermeyeceğim. Davadan ümidini kesen diğer bir önemli sanık da Avukat Kemal Kerinçsiz oldu. 16 Nisan 2009´daki duruşmada yaptığı savunmasında kendisine yöneltilen suçlamalara cevap vermek yerine Mahkeme heyetine ve savcılara tehditler savurmuş ve sesini yükselterek tartışmıştı: Burada zulmün tecellisini bekliyorum. Ergenekon soruşturmasında ortaya çıkan yüzlerce klasörlük belgeler birçok olaya ışık tutuyor. Bunun somut örneği Danıştay saldırısı davasında yaşandı. Deliller, saldırganların Silivri Cezaevi´ndeki sanıklarla irtibatını gösterince dava Ergenekon´la birleştirildi. İddianamedeki belgeler başka davaların seyrini de etkiliyor. Mağdur avukatları, ilgili klasörleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi´ne (AİHM) taşıyor. Türkiye´de sonuçlanan Zehra Eğitim Kültür Vakfı´nın kapatılması davası ile yargı aşaması henüz tamamlanmayan Bilim Araştırma Vakfı (BAV) üyelerine işkence davası Ergenekon belgeleri kapsamında değerlendirilecek.

Ergenekon belgeleri AİHM ve diğer davalarda da delil oluyor

Ergenekon soruşturmasının ne zaman sona ereceği, soruşturmanın ne kadar büyüyeceği ve yeni gözaltı dalgalarının gelip gelmeyeceği bilinmezken soruşturma dolaylı olarak hızla büyüyor. Ergenekon davasının en önemli sanıklarından biri olarak gösterilen Veli Küçük 27 Mayıs 2009´da yapılan 91´inci duruşmada, Soruşturmanın her geçen gün çetrefilleştiğini öne sürerek, 66 yaşındayım bu davanın sonunu görebileceğim gibi gelmiyor. Hazır olun. Zirve Yayınevi davasının da Ergenekon davası ile birleştirilmesini isteyecekler diyerek ümidini yitirdiğini göstermişti. Yine davanın diğer bir önemli sanığı Muzaffer Tekin de Danıştay Saldırısı davasının Ergenekon davasına eklenmesi üzerine 13 Mayıs 2009´daki duruşmada benzer bir karamsarlığı yansıtmıştı: Bu benim son söz almam. Bugünden itibaren söz almayacağım gibi hiçbir sorunuza da cevap vermeyeceğim. Davadan ümidini kesen diğer bir önemli sanık da Avukat Kemal Kerinçsiz oldu. 16 Nisan 2009´daki duruşmada yaptığı savunmasında kendisine yöneltilen suçlamalara cevap vermek yerine Mahkeme heyetine ve savcılara tehditler savurmuş ve sesini yükselterek tartışmıştı: Burada zulmün tecellisini bekliyorum. Ergenekon soruşturmasında ortaya çıkan yüzlerce klasörlük belgeler birçok olaya ışık tutuyor. Bunun somut örneği Danıştay saldırısı davasında yaşandı. Deliller, saldırganların Silivri Cezaevi´ndeki sanıklarla irtibatını gösterince dava Ergenekon´la birleştirildi. İddianamedeki belgeler başka davaların seyrini de etkiliyor. Mağdur avukatları, ilgili klasörleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi´ne (AİHM) taşıyor. Türkiye´de sonuçlanan Zehra Eğitim Kültür Vakfı´nın kapatılması davası ile yargı aşaması henüz tamamlanmayan Bilim Araştırma Vakfı (BAV) üyelerine işkence davası Ergenekon belgeleri kapsamında değerlendirilecek.

Hizbullah tarafından öldürülen Zehra Vakfı başkanı cinayetinde Ergenekon izi

Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım, Hizbullah tarafından öldürülmüş, ardından da vakıf kapatılmıştı. Buna ilişkin raporu hazırlayan Mülkiye Başmüfettişi Refik Ali Uçarcı´nın Ergenekon davası sanığı emekli Albay Hasan Atilla Uğur´la görüştüğü iddianamedeki belgeler arasında yer aldı. Uçarcı, teknik takibe takılan görüşmelerinde Zehra Vakfı ile ilgili yaptığı incelemeyi anlatıyor. Avukatlar söz konusu kayıtları, vakfın kapatılmasının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle AİHM´de açtıkları davada delil olarak göstermeye hazırlanıyor.

Bilim Araştırma Vakfı davasına Ergenekon baskısı

Benzer bir süreç Bilim Araştırma Vakfı davasında yaşanıyor. Ergenekon sanıkları Emin Şirin, Adil Serdar Saçan, Ümit Sayın, Tuncay Özkan ve Ataman Yıldırım´ın, davayı etkilemek ve yönlendirmek için girişimlerde bulunduğunu gösteren belgeler iddianamede yer aldı. Vakfın avukatı Ceyhun Gökdoğan, belgeleri Yargıtay´daki dosyaya delil olarak ekledi. Vakfa 1999´da yapılan operasyonun hukuki olmadığını belirten Gökdoğan, Ergenekon´daki delillerin, iddialarını ispat ettiğini vurguluyor.

Önemli davaların avukatları ve mağdurları, dosyaları için Ergenekon davasının ek klasörlerinde delil arıyor. Faaliyetleri sakıncalı olduğu gerekçesiyle kapatılan Zehra Eğitim Kültür Vakfı´nın avukatları, Ergenekon iddianamesinde vakfın kapatılması davasının açılmasına neden olan İçişleri Bakanlığı raporunu hazırlayan Mülkiye Başmüfettişi Refik Ali Uçarcı ile Ergenekon sanığı emekli Albay Hasan Atilla Uğur´un görüşme kaydını buldu. 2002 yılına ait ´uçarcı-1.mpg´, ´uçarcı-2.mpg´, ´uçarcı-3.mpg´, ´uçarcı-4.mpg´ ve ´uçarcı-5.mpg´ yazan ve gizli kayda alınan video kayıtlarında Uçarcı, Uğur´a bilgi veriyor. İddianamede, Uğur´un, Uçarcı´ya Biz hem dosyadaki suç unsurlarını ihlalinden dahil olana kadar ortaya çıkarmak. Bunlarda MGK´nın üyeleri olabilir. Bunların içinde rütbesi ve makamı ne olursa olsun bakanı bilmem nesi dahiline kadar artık çok ciddi anlamda üzerine gidip gerçek çalışmayı yapma kararlığında olmak için sizinle kontak kurduk. diyerek bir dosyadan bahsettiği anlatılıyor. Görüşmenin devamında ise Uçarcı´nın, Uğur´a ´Hizbullah terör örgütü, Zehra Eğitim Kültür Vakfı ve İzzettin Yıldırım´ın öldürülmesi olayı´ ile ilgili yaptıkları araştırma hakkında bilgi verdiği belirtiliyor. Savcılık tarafından Uçarcı´nın askeri makamlara bazı raporlar verdiğinin tespit edildiği kaydediliyor. Uğur´a ait klasörde Uçarcı ile 5 kez görüşme yapıldığı belirtiliyor. Zehra Eğitim Kültür Vakfı´nın son başkanı olarak kapatma kararını AİHM´e taşıyan Zekeriya Özbek, vakfın kapatılması sürecinde garip durumlarla karşılaştıklarını söyledi.

Dava dosyamız takip ediliyordu

Zekeriya Özbek, Dava 25 celse sürdü. iddialara karşı savunma yapıyorduk. Bu sırada, bize dosyanın takip edildiği söyleniyordu. Mahkeme kalemi ve Yargıtay´a giderek dosyadaki gelişmeleri sorduğumuzda ´Bu dosyada ne var, çok takip ediliyor´ diyorlardı. Ama biz kimin takip ettiğini öğrenemedik. dedi. Ek klasörlerde Uçarcı ile Uğur´un görüşme kayıtlarının tamamını bulamadıklarını ve iddianamedeki bilgilerin de ipucu niteliğinde olduğunu kaydetti. Vakfın kapatılması ve yöneticilerinin dağıtılmasının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle AİHM´e yaptıkları başvurunun kabul edildiğini ifade etti. Ergenekon klasörlerinden bu konuda çıkacak delilleri de dava dosyasına sunacaklarını bildirdi.

Adil Serdar Saçan BAV mensuplarına işkence yapmaktan yargılanıyor

Adnan Oktar´ın fahri başkanı olduğu BAV mensuplarının avukatı Ceyhun Gökdoğan, ek klasörleri incelediklerinde Emin Şirin, Adil Serdar Saçan, Ümit Sayın, Tuncay Özkan ve Ataman Yıldırım´ın müvekkillerine yönelik hukuka aykırı faaliyetlerde bulunduklarını tespit ettiklerini söyledi. Ceyhun Gökdoğan, Ergenekon soruşturmasında ortaya çıkan delillerin, BAV mensuplarına yönelik 1999 yılında yapılan operasyonun ve daha sonra açılan davanın hukuki olmadığını ispat ettiğini anlattı. Gökdoğan, Ümit Sayın´a ilişkin klasörde bir belgede ´Adnancılar (BAV)´ yazdığını da hatırlattı. Tüm bu delilleri şu an Yargıtay aşamasında olan BAV davasına sunduklarını bildirdi. Adil Serdar Saçan´ın BAV mensuplarına işkence yapmaktan yargılandığı davadan kurtulmak için bulunduğu girişimlerin de telefon görüşmelerinde yer aldığını dile getirdi.

ERGENEKON BELGELERİNDEN DELİL BULAN DİĞER DAVA ve TERÖR OLAYLARI

Danıştay Davası: Avukat Alparslan Arslan´ın Veli Küçük ve Muzaffer Tekin´le bağlantılı olduğu iddiasını ciddi bulan Yargıtay, davanın Ergenekon kapsamına alınmasına karar verdi.

Sauna Çetesi Davası: Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon dosyasını inceliyor.

JİTEM Davası: Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 10 JİTEM elemanının yargılandığı davada Ergenekon iddianamesini istedi.

İbrahim Çiftçi´nin öldürülmesi: Necip Hablemitoğlu´nun katil zanlısı olduğu iddia edilen İbrahim Çiftçi´nin İzmir´deki kafesine atılan bombanın Ümraniye´de ele geçirilen bombalarla aynı kafile numarasına sahip olduğu iddia edildi.

Dost Tarikatı Davası: İBDA/C´nin işlediği iddiasıyla dava açılmış olsa da, mahkeme, Ergün Poyraz´ın İhsan Güven´le bağlantısı nedeniyle Ergenekon davası ile birleştirilmesi talebinde bulundu.

Başbağlar Katliamı: 33 kişinin öldürüldüğü olayla ilgili JİTEM suçlanıyor.

Sivas olayları: JİTEM´in provokasyonu olduğu iddia ediliyor.

Gazi Mahallesi olayları: 1995´te 9 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayda Osman Gürbüz´ün tetikçi olduğu ileri sürülüyor.

Üzeyir Garih cinayeti: Yener Yermez, cinayeti kendisinin işlemediğini iddia etti, Ergenekon sanıklarını suçladı.

Malatya Zirve Yayınevi misyoner katliamı: Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Veli Küçük, Nisan 2007´de biri Alman uyruklu, üç kişinin yaşamını yitirdiği Malatya´daki Zirve Yayınevi katliamı davası kapsamında 6 Mayıs Çarşamba günü şüpheli olarak Silivri´de ifade verdi.

Vatanseverler Davası: Kamuoyunda ´Vatanseverler´ davası olarak bilinen Taner Ünal ile Ahmet Cinali´nin yargılandığını davaya bakan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, iki dava arasında hukuki ve fiili irtibatlar bulunduğu gerekçesiyle davaların birleştirilmesi için Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nden görüş istenmesine karar verdi. Durum henüz sonuçlanmış değil.

ABD Başkonsolusluk saldırısı: 9 Temmuz 2008´de üç polisin şehit olduğu ABD İstanbul Başkonsolosluğu´na yönelik saldırının Ergenekon Terör Örgütü´nün işi olduğuna dair gizli tanıkların ifadesi var.

Vedat Aydın cinayeti: Diyarbakır´da 18 yıl önce kendilerini polis olarak tanıtan elleri silahlı ve telsizli kişilerce evinden alındıktan sonra cesedi bir köprü altında bulunan kapatılan Halkın Emek Partisi (HEP) Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın cinayeti dosyası yıllar sonra Ergenekon soruşturma sürecinde ortaya çıkan belge ve bilgilerle tekrar açıldı. Soruşturmayı yürüten Diyarbakır özel yetkili savcısının Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz´le yardımlaşacağı bildiriliyor.

Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikasti: PKK tarafından öldürülen yada daha doğrusu şimdiye kadar öyle olduğu sanılan Tuğgeneral Bahtiyar Aydın´ın, aslında Ergenekon tutuklusu Fikri Karadağ gibi TSK üniforması giymiş muvazzafların da yeraldığı Ergenekon Terör Örgütü tarafından suikaste kurban gittiği, ikinci Ergenekon iddianamesine yansıyan ve delil klasörlerinde de ayrıntılı olarak yer verilen Kıskaç kod adlı gizli tanığın şok ifadelerinde yeraldı.

Selimiye Kışlasına ve AKP parti il başkanlığına bombalı saldırılar: Saldırıları gerçekleştiren ve yakalanan sanıkların mensup olduğu Devrimci Karargah Örgütü (DKÖ), bir gizli tanık ve sanığın ifadeleriyle, Ergenekon´un kullandığı PKK, Hizbullah, DHKP-C ve MLKP gibi terör örgütlerinin işlevsizleştiği gerekçesiyle kuruldu. Bostancı´da örgüte yönelik düzenlenen ve liderlerinden Orhan Yılmazkaya´nın öldürüldüğü polis operasyonu esnasında basına yansıyan bilgilere göre de Yılmazkaya´nın Ergenekon davası sanıklarından dördüyle telefon görüşmesi yaptığı teknik takiple belirlenmişti.

Kıbrıs´ta gazeteci Kutlu Adalı cinayeti: 1996´da KKTC´de evinin önünde vurularak öldürülen gazeteci Kutlu Adalı cinayeti ve Ergenekon Terör Örgütünün Kıbrıs´taki faaliyetleriyle ilgili Ergenekon soruşturmasında ortaya çıkan belgelerden hareket eden KKTC Başsavcılığı soruşturma başlattı.

Güçlükonak katliamı: 15 Ocak 1996´da Şırnak´ın Güçlükonak ilçesinde meydana gelen ve 11 köylünün yoğun ağır makineli tüfek atışlarıyla öldürülüp içinde bulundukları minibüsle birlikte yakılması olayını JİTEM´in gerçekleştirdiğine dair iki ay önce (9 Şubat 2009) açıklama yapan dönemin Devlet Bakanı Adnan Ekmen açıklama yapmıştı. Bu açıklama üzerine yeniden açılan ve iki aydır yürütülmekte olan soruşturma dosyasına, katliamdan halen Ergenekon davasında tutuklu bulunan emekli albay Levent Göktaş´ın sorumlu olduğunu belirten Harp Okulu´ndan devre arkadaşı Z.S. adlı subayın mektubunun da eklendiği öğrenilmişti.

Cumhuriyet gazetesine molotoflu saldırı: Cumhuriyet Gazetesi´ne 29 Mart 2008´de yapılan molotoflu saldırıyla ilgili 8 kişi hakkında dava açıldı. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık tarafından hazırlanan dava iddianamesinde, eylemin Ergenekon terör örgütü ile irtibatlı kişiler tarafından gerçekleştirildiği kanaatine varıldığı kaydedildi. Ergenekon iddianamesinin 411 ve 412. sayfalarında Savcı Zekeriya Öz, sanık Osman Yıldırım´ın 1 Nisan 2008´de Ankara C. Başsavcılığı´nda verdiği ifadesinden bahsederek Cumhuriyet gazetesine yeni yapılan bu molotoflu saldırının da Ergenekon örgütünün eylemi olduğu iddiasını sanık ağzından aktarıyordu. Molotof davası da görünüşe göre Ergenekon davasıyla birleştirilecek.

Hakan Saraylıoğlu cinayeti: Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Ergenekon davası tutuklularından Serhan Bolluk hakkında DHKP-C´nin Önder Babat´ın ölümünden sorumlu tuttuğu Hakan Saraylıoğlu´nu tasarlayarak öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle dava açıldı. Davanın ilk duruşması İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görüldü. Mahkeme heyeti sözkonusu davanın Ergenekon Davası ile birleştirilmesine karar verdi.

Ergenekon bombalarıyla aynı kafile ve stok numaralı 21 bombalı terör eylemi: Emniyet Genel Müdürlüğü´nün Ergenekon davasına bakan mahkemeye sunduğu raporda, kriminal incelemesi tamamlanan Ümraniye ve Eskişehir´de ele geçirilen Ergenekon bombalarının 21 olayla bağlantısının ortaya çıktığı, 4 olayla da bağlantısının incelendiği belirtildi. Raporda, Ümraniye ve Eskişehir´de ele geçirilen 39 adet el bombasının incelenmesinde aynı kafile ve stok numaralı bombaların önceki yıllarda kullanıldığı, 18 olayın tespit edildiği bunlardan 7´sinin şiddet içerikli eylemler olduğu vurgulandı.

Bingöl katliamı: 24 Mayıs 1993´te birliklerine giden silahsız 33 erin öldürüldüğü olay da Ergenekon davası kapsamında incelemeye alındı. Diyarbakır Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi ´ivedi´ olarak istenen 33 askerin şehit edilmesiyle ilgili dosyayı, faili meçhul olaylarla ilgili dosyalar arasından çıkarıp bir nüshasını İstanbul nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi´ne gönderdi. Ergenekon sanıklarından emekli Albay Fikri Karadağ´ın Elazığ 8´inci Kolordu Komutanlığı´nda istihbarat şube müdürü olarak görev yaptığı sırada katliamın yapıldığı yere ilk giden kişi olduğu ortaya çıkmıştı.

Sabancı suikastı: Sabancı suikastı sanığı Mustafa Duyar´ı öldüren Nuri Ergin ve Vedat Ergin´in Uşak Cezaevi´nde çıkardıkları isyanı ve isyan sırasında talimatı Veli Küçük´ten aldıklarını ifade etmelerini görüntüleyen videonun ortaya çıkması savcıları harekete geçirmişti. Ergenekon savcısı Zekeriya Öz, İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi´den Nuri ve Vedat Ergin kardeşlerin konuyla ilgili ifadelerini istedi.

(01 Haziran 2009)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=716    yazdır/print




Saçan´ın Güney işkencesine suç duyurusu

Ergenekon Terör Örgütü davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, MİT kanalıyla mahkemeye ulaşan sorguya ait ses kayıtlarından da açıkça belli olması sebebiyle, 2001 senesinde Emniyet Organize Suçlarla Mücadele Şubesi´nde ifadesi alınırken Tuncay Güney´e kötü muamele yapıldığı gerekçesiyle ilgililer hakkında suç duyurusunda bulundu.

Serdar Saçan´ın Tuncay Güney´e işkencesine mahkemeden suç duyurusu

Ergenekon Terör Örgütü davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, MİT kanalıyla mahkemeye ulaşan sorguya ait ses kayıtlarından da açıkça belli olması sebebiyle, 2001 senesinde Emniyet Organize Suçlarla Mücadele Şubesi´nde ifadesi alınırken Tuncay Güney´e kötü muamele yapıldığı gerekçesiyle ilgililer hakkında suç duyurusunda bulundu.

Ergenekon davasının dayanaklarından Tuncay Güney´in sekiz yıl önce İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürlüğü´nde yapılan sorgusunun ham kayıtları aranırken MİT, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ne Güney´e ait hiç bilinmeyen ses kayıtlarını gönderdi. Kayıttaki sorgunun, Güney´in işkence gördüğü iddialarını doğruladığı belirtiliyor. Güney´in görüntülü sorgu kayıtları daha önce İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ne ulaşmıştı. Güney, bu ifadelerin işkence altında alındığını savunurken, dönemin Organize Suçlarla Şube Müdürü olan ve daha sonra Ergenekon kapsamında tutuklanan Adil Serdar Saçan´sa iddiayı reddetmişti. Müdahil avukatlarsa görüntülerin sansürlü olduğunu ileri sürüp emniyetten ve diğer kuruluşlardan ham kayıtların istenmesini talep etti. Bunun üzerine mahkeme, ilgili kuruluşlara yazı yazdı. Ham görüntüler hiçbir kuruluşta bulunamazken, MİT elindeki kayıtları gönderdi. Fakat bunlar görüntü değil, ses kaydıydı. Ve ses kayıtları, daha önce dosyaya giren 130 sayfalık sorgu metninde yer almıyordu. Kaydın bilirkişi tarafında yapılan çözümü mahkemeye ulaştı. Hakkında gizlilik kararı verilen bu kayıtlarda, Güney´in Veli Küçük´ün bağlantıları üzerine konuşmaya zorlandığı belirtildi. Ergenekon tutuklusu İP lideri Doğu Perinçek´in avukatı Mehmet Cengiz, kayıtların TV´lerde yayımlanan mülakatla aynı olmadığını belirtti. Cengiz, yönlendirici sorular yöneltildiğini, bunun kanıt sayılamayacağını söyledi.

İşkenceyi belgeleyen ses kayıtları, Ergenekon Davası´na bakan İstanbul 13´ncü Ağır Ceza Mahkemesi´nin MİT´e, Tuncay Güney ve Ergenekon´la ilgili ne gibi çalışmalar yaptığını sorması üzerine ortaya çıktı. Mahkemenin bu isteği üzerine MİT müsteşarı adına Hukuk Müşavir Vekili S. Asuman Bozoklu, davanın 31´inci duruşmasında bir yazı gönderdi. Yazının ilk paragrafında 3 Temmuz 2002 yılında MİT´e posta kanalı ile isimsiz ve imzasız bir ihbar mektubu ile birlikte altı CD gönderildiği belirtildi. Mahkeme heyeti, MİT´in elindeki dökümanları incelenmek üzere istedi. Gelen CD´ler ve mektup incelendi.

5 numaralı CD

5 numaralı CD´deki T.G sorgu kaydı kodlu dosyada bugüne kadar ortaya çıkmayan bir ses kaydı vardı. Mahkeme, bilirkişi olarak Battal İnal´ı atadı ve CD´deki ses kaydının dökümünün çıkartılmasını istedi. Bu ses kaydının dökümü, geçen hafta Cuma günü dava dosyasına girdi.

İşkenceci 3´lü: Kemal Karademir, Ahmet İhtiyaroğlu, Hakan Ünsal Yalçın

3 kişi sorguladı

Ergenekon operasyonu kapsamında halen tutuklu bulunan Adil Serdar Saçan, Tuncay Güney´in gözaltına alındığı 2001´de Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü´ydü. Tuncay Güney´in sorgusuna ise aynı şubeden emniyet amirleri Kemal Karademir, Ahmet İhtiyaroğlu ve İstihbarat Şubesi´nden Hakan Ünsal Yalçın girmişti. İncelenen sorgu ses kayıtlarında da 3 sorgucu bulunuyor. Sorgucular S1, S2 ve S3 olarak kodlanmış. Sorgulamanın ileri aşamalarında, sorgucuların soruları ile Tuncay Güney´i yönlendirdikleri ve kendi söyledikleri isimleri Güney´e tekrarlatarak dosyanın içine dahil ettikleri anlaşılıyor. Burada özellikle gazetecilerin isimlerini Tuncay Güney´e söylettirmeye çalışıyorlar:

S2: Böyle basında Veli Küçük´ün sözünden çıkmayan, istediği gibi yazılar yazdırabileceği isimler yok mu? Mutlaka vardır. S1: Yani Bekir Coşkun. T.G: Enis. Onları söyledim. Tamam.

S2: Onları tekrar. Bir daha söyle. TG: Bekir Coşkun var. Enis Berberoğlu var. Bekir Coşkun, Enis Berberoğlu, Doğu Perinçek´in etrafındaki o tüm kadro. Şey olarak. Ondan sonra kim var. Türkiye Gazetesi´nden Aslan Tekin var. Kurultay´da Aslan Bulut, Necdet Sevinç var.

S1: Aslan Bulut. TG: Necdet Sevinç.

S1: Necdet Sevinç, Kurultayda, başka? T.G: Ondan sonracıma. Zaman Gazetesi´nden Hüseyin Gülerce var. Zaten bütün kadro hiç yazı yazmıyor, Aksiyon dergisi dahil. Ama Zaman Gazetesi´nden yönlendirmeyi Hüseyin Gülerce yapıyor. Başka şeyinden çıkmayacak Gülçin Telci vardı. Onun sözünden çıkmazdı. Bekir Coşkun kati suretle bişey yapmazdı çıkmazdı. Patron olarak Dinç Bilgin vardı.

S2: Ertuğrul Özkök. TG: Ertuğrul Özkök var. Hiçbir zaman. TG: Bir tek Veli Küçük´ün kontrol edemediği bir yer var. Milliyet Gazetesi. Daha çok Radikal´deki Tuncay Özkan onlarda Milliyet Gazetesi ve Radikal. Niye diyeceksiniz? Aydın Doğan´dan dolayı mı? Hayır generalleri Aydın Doğan tehdit etmişti. Ben o zaman Milliyet´te çalışıyordum.

Şeylerini koparırım senin

Sorgunun ilerleyen kısmında telefon dinlemeleri yapıldığı yer konusundaki soruya tekrar gelen sorgucular, istedikleri yanıtı alamayınca bu sefer de Tuncay Güney´e dallama diye hitap ediyorlar. Veli Küçük´ün silahlı kanadı kim şeklindeki soruya da yanıt alamayınca hakaretler sertleşiyor.

S1: Hiç bu ara, peki Veli Küçük´ün silahlı kanadı kim?TG: Bilmiyorum onu ben (Bilirkişinin analizi: Anlamsız kelimeler, cık cık şeklinde sözler, dalga geçme. )

S3: İtirafçılar (diye bağırdı) doğru konuş lan oğlum benim ağzımı açtırma. TG: İbrahim Babat´ları söyledi. Ben Sami Demirkıran diye bir çocukla tanıştım. O çocukla ilgili doğuda İsmail Yediyıldız diye Veli Paşanın da tanıdığı birisiyle çalışmış. İbrahim Babat, Sami Demirkıran.

S: Kim bunlar? TG: İtirafçı efendim.

S3: Aç aç haline bak (diye bağırdı, aç, aç, aç) S: Peki şey bu Sabancı suikastı olayını bir anlat bakayım. T.G: Sabancı suikastı.

S: Bana bak, yarım olursa var ya o şeylerini koparırım, senin ha.S: Ta.aklarını kopartın, yarım olursa, evet.T.G: Sabancı suikastıyla ilgili biz Doğu Perinçek´ten bir dosya istedik.

S3: Bir kakma baştan al, her şeyin bir başı var tamam mı, başından başla. T.G: Peki efendim, Sabancı suikastıyla ilgili ilk önce Veli Paşa, Şevket Sabancı ile her halde görüşüyorlardı. Biz şeye gittik, Adnan Akfırat ile ilgili Ali Haydar Taşyüz´ü aradık.

S3: Bir dakka, niye oraya gittiniz niye, oraya gitmenizi kim istedi, en baştan lan. T.G: Doğu Perinçek ile Veli Paşa istedi.

Anlatırsan korkma

Sorgunun ilerleyen kısımlarında Güney ağlıyor ve şöyle bir diyalog gelişiyor.

S1: Ne oldu buna gene, buna yaaa, evet tamam gazla.TG: Ben herşeyi anlatıyorum. Bazen şaşırıyorum. (T.G ağlayarak konuştuğundan sesler net değil B.İ.)

S: Oğlum bana bak, bana bak (bağırarak) anlattığın zaman korkmayacaksın, anlatmadığın zaman korkacaksın, tamam mı?

Güney´e ilk onu sordular

Tuncay Güney´in sorgulaması Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile ilgili sorulan bir soru ile başlıyor.

S1: Veli Küçük´ün itirafçıları kullanma adeti var. Değil de Veli Küçük´ün yanında yer alan itirafçılar var. Veli Küçük´ün çevresinde onun haricinde itirafçılardan kimler var. S2: İbrahim Babat falan filan. Tuncay Güney: Benim bire bir konuşmuş olduğum, samimi olduğum, 3 gün 5 gün beraber olduğum, Ankara´ya gittiğimde görüştüğüm, İstanbul´a geldiğinde görüştüğüm sadece Sami Demirkıran oldu.

2 dakika 40 saniye iskence

Tuncay Güney´in işkenceye maruz kalması Veli Küçük ve ekibinin telefon dinlemelerini yaptığı yer neresiydi? sorusuna sorgucular istedikleri yanıtı alamayınca başlıyor. Ses kaydının çözümüne göre, gelen telefon ile bir sorgucu dışarı çıkıyor. 2 dakika 40 saniye boyunca Tuncay Güney´e, işkence yapıldığı anlaşılıyor. Polisler burada iyi ve kötü polisi oynuyor. İşte ses kaydı çözümündeki o an.

Bilirkişinin notu: Sorgu sırasında bir telefon geldi. 2 dakika 40 saniye boyunca anlaşılamayan sesler, yürüme sesleri, daha sonra ah sesi, bağırma sesi, kusma sesi ve sık ta.ağını, yazık adama, şeklinde sesler duyuldu.

S2: Şunun işkencesi bitsin, buna başlayacağız. Oğlum konuşuyor musun, konuşmuyor musun? S2: Tuncay. TG: Efendim.

S1: Niye ağlatıyorsunuz ulan Tuncay´ı. S1: Ha, başka hangi noktada irtibat var. TG: (Ağlamaklı bir sesle) Drej Ali, Sami Hoştan.

S1: Dur ulan, sakin ol. Ne oldu lan buna, ha, hı neyse evet Tuncay. TG: Sedat Peker, Sami Hoştan, Drej Ali.

S1: Drej Ali, Drej Ali... nin yediği bokları anlat bakalım , ne yapıyorlar. Drej Ali ile irtibatları var da kardeşim, ne yapıyorlar. Ben somut olay soruyorum, beni sinirlendirme şimdi ya. TG: Peki, Drej Ali ile.

S1: Ben bir çıkıyorum buradan, bak hemen saldırıyorlar sana, bak haberin olsun ha. Ben senin yerinde olsam, beni burdan hiç çıkarmam yani. TG: Drej Ali ile petrol. Kaçak petrol işi yapıyorlar.

(07 Nisan 2009)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

İşkenceci Ahmet İhtiyaroğlu ile ilgili manşetimiz

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=562    yazdır/print




İhtiyaroğlu, Güney sorgusunu anlattı

Tuncay Güney´i emniyette ilk sorgulayan ekibin başı, işkenceden iki kez hapis cezası almış Organize Suçlar Şubesi Emniyet Amiri ve Ergenekon tutuklusu Serdar Saçan´ın görev arkadaşı Ahmet İhtiyaroğlu ilginç bir talepte bulunmuş. Tuncay Güney´i sürekli küçümseyen, gayrı ciddi ve dolayısıyla ifadelerine güvenilemez biri yaklaşımını gösteren Doğan Grubu´nun Hürriyet gazetesine açıklamalarda bulunan İhtiyaroğlu, Güney´in sorgusunu anlatmak için Ergenekon soruşturması yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na üç ay önce dilekçeyle başvurduğunu söylüyor. Ancak, beni çağıran olmadı. İhtiyaroğlu, Güney´le ilgili de şöyle konuştu: Sorguladığım 24 bin kişi arasında, her konuyu bilen tek kişi oydu. Nasıl eğittiler bilmiyorum.

İşkenceden hükümlü polis: 24 bin kişiyi sorguladım Güney gibisini görmedim

Tuncay Güney´i emniyette ilk sorgulayan ekibin başı, işkenceden iki kez hapis cezası almış Organize Suçlar Şubesi Emniyet Amiri ve Ergenekon tutuklusu Serdar Saçan´ın görev arkadaşı Ahmet İhtiyaroğlu ilginç bir talepte bulunmuş. Tuncay Güney´i sürekli küçümseyen, gayrı ciddi ve dolayısıyla ifadelerine güvenilemez biri yaklaşımını gösteren Doğan Grubu´nun Hürriyet gazetesine açıklamalarda bulunan İhtiyaroğlu, Güney´in sorgusunu anlatmak için Ergenekon soruşturması yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na üç ay önce dilekçeyle başvurduğunu söylüyor. Ancak, beni çağıran olmadı. İhtiyaroğlu, Güney´le ilgili de şöyle konuştu: Sorguladığım 24 bin kişi arasında, her konuyu bilen tek kişi oydu. Nasıl eğittiler bilmiyorum.

Ergenekon soruşturmasının esrarengiz ismi Tuncay Güney´i Emniyet´te ilk sorgulayan grubun başı olan, dönemin Organize Suçlar Şubesi Emniyet Amiri Ahmet İhtiyaroğlu, Savcı Bey çağırırsa, Tuncay Güney´in sorgusunu A´dan Z´ye yapan birisi olarak neler yaşadığımızı anlatırım. Ancak, 3 ay önce dilekçe vermeme rağmen beni çağıran olmadı dedi. Sorgu sırasında Güney´in anlattıklarına iki meslektaşının başta inandığını, kendisinin inanmadığını kaydeden Ahmet İhtiyaroğlu´nun, ifadesine başvurulması için verdiği dilekçenin de mahkeme dosyasında bulunmadığı anlaşıldı.

´Her şeyi bilen´ tek kişi

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek´in avukatı Mehmet Cengiz´in başvurusu üzerine, İhtiyaroğlu´nun dilekçesi mahkeme dosyasına girdi. Meslek hayatında yaklaşık 24 bin kişiyi sorgulamasına rağmen, hemen her konuyu bilen bir kişinin sadece Tuncay Güney olduğunu kaydeden Ahmet İhtiylaroğlu, istenirse Savcıya da, mahkemeye de ifade vermeye hazır olduğunu tekrarladı. Cumhuriyet Savcılığı´na verdiği dilekçenin üzerinden 3 ay geçmesine rağmen henüz ifadesi alınmayan Ahmet İhtiyaroğlu´nun dinlenmesi için sanık avukatlarından bazılarının da mahkemeye başvuracakları öğrenildi. Kendi yaşadığı, sorgularını yaptığı olayları bile Tuncay Güney´in farklı bir biçimde anlattığını ifade eden İhtiyaroğlu, Güney´in bunları söylemesi için nasıl eğitildiğini bilmiyorum. Yaşı ve olayların oluş biçimiyle ilgili olarak bilmesi mümkün olmayan olayları bile anlatıyor. Tabi bu anlatımları bizleri de şaşırtmıştı. Şimdi, tüm Türkiye şaşırıyor dedi.

´Saçan sorguda yoktu´

Mahkemenin, Tuncay Güney ile ilgili ifadesinin alınması için dilekçe veren sorgucu Ahmet İhtiyaroğlu´nu dinlemeye karar vermesi halinde, aynı sorguda bulunan emniyet mensupları Hakan Ünsal Yalçın, Kemal Karademir´in de bilgisine başvuracak. Tuncay Güney´in, sorgusunun dönemin Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan tarafından yapıldığını öne sürmesine rağmen, Ahmet İhtiyaroğlu ise dilekçesinde sorguda Saçan´ın bulunmadığını belirtti.

´Sanki bir anlaşma üzerine bu bilgileri veriyordu´

TUNCAY Güney´in sorgusunda bulunan bir Emniyet mensubu da izlenimlerini Hürriyet´e şöyle anlattı: Yaşı itibariyle anlattığı olayları bilmesi mümkün değil. Birileri bunu almış, aylarca-yıllarca kurmuş kanaati oluştu. Zaten bize getirilişi de hayli şüpheli. Bildiğimiz, operasyonuna, sorgusuna katıldığımız olayları bile bize farklı anlatıyordu. Sanki bu adam bizi sorguluyordu. Yaşadıklarımızdan bile bu anlatımlarından sonra şüphelenmeye başladık. Söylemek istediklerini ´Şimdi aklıma geldi´ deyip biz sormadan anlatıyordu. Bu hali normal suçlu psikolojisine uymuyor. Fazlasını veriyor, üstelik rahat veriyor. Ses tonu son derece yumuşak. En küçük tedirginlik yok. Hali-tavrı ´Bunları veriyorum ama bana bir şey olmayacak´ gibiydi. Sanki bir anlaşma üzerine bunları söylüyordu. (Saygı Öztürk, Hürriyet)

Bunlar da Ahmet İhtiyaroğlu´nun cevaplaması gereken bazı sorular:

1) İşkenceden daha önce iki kez mahkum olmuşsunuz, bir üçüncüsü için şu an yargılanıyorsunuz. 2004´te aldığınız 10 ay hapis cezasına karşılık 4 ay cezaevinde kalmış, 2007´de yine işkenceden 1 yıl hapis cezası almışsınız. Bu 1 yıllık hapis cezası İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi´nce ertelenmemiş. Yargıtay kararı onaylarsa tekrar hapse gireceğiniz bildiriliyor. Bu 1 yıllık cezanın sebebi olarak Olgun Aydın´a 2 gün boyunca emniyette ´elektrik verilmesi, hayalarının sıkılması, kaba dayak uygulanması, çıplak soyulması ve küfürler edilmesi´ şeklinde kötü muameleniz gösterilmiş. Bu suçlamaları reddetmişsiniz ama mahkeme suçun sabit olduğunu belirterek, siz ve arkadaşlarınızı 1 yıl hapis cezasına mahkum etmiş. Ve son olarak 5 Aralık 2008´de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´nca hazırlanan bir iddianamede, Saçan´ın ekibinde yer alan siz ve görev arkadaşlarınız olan Vedat Mercan, Selahattin Kıraç, Bülent Kurt için 3 yıldan 132 yıla kadar ağır hapis cezası istenmiş. Yeni TCK´nın 94/1 maddesinden açılan davada işkence suçlamasıyla zanlı Vedat Mercan´ın bir kez, sizin de içinde yer aldığınız diğer sanıkların ise 11 kez cezalandırılması talep edilmiş. Bu doğru mu?

2) Tuncay Güney işkence ile ifadelerin alındığını iddia ediyor. Ona işkence yaptınız mı? Bu kadar uzun ve ayrıntılı ifadeleri veren Güney´e ağır işkence yaparak bülbül gibi şakıttığınız iddiası doğru mu?

3) Güney´in size inandırıcı gelmeyen çok miktardaki iddialarını başka kaynaklardan doğrulatmaya çalıştınız mı? Güney´in iddialarının en azından bir kısmının doğru olduğu Ergenekon operasyonları sürecinde ortaya çıktı.

4) Birileri bunu almış, aylarca yıllarca kurmuş kanaati bende oluştu diyorsunuz. Kimleri ve hangi kurumları kastediyorsunuz? Güney´in JİTEM görevlisi olduğu MİT yazısıyla ortaya çıkmış bulunuyor.

5) Güney, Saçan´ın da kendisini sorguladığını iddia ediyor, ancak Saçan ve siz reddediyorsunuz. Emin misiniz?

6) Güney´in evinde ele geçirdiğiniz çok sayıdaki belge ve bilgilerin tamamını ya da bir kısmını, sorgulamadan elde ettiğiniz diğer bilgilerin en azından bir kısmını kendinize alıkoydunuz mu? 2003 yılında, İstanbul´daki bombalı saldırılara ilişkin yapılan bir ihbar üzerine Gaziosmanpaşa´da bulunan Duyu-San isimli firmaya polis baskın düzenlemiş. Arama sırasında firma binasında Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü´ne ait belgelere ulaşılmış. Bunun üzerine Saçan şube müdürüyken, Erol Evcil, Alaattin Çakıcı, Hayyam Garipoğlu, eski DGM savcısı Erol Canözkan, komiser Ahmet İhtiyaroğlu, Ali Yaprak ve Osman Yaprak gibi kişiler hakkında ´gizli-çok gizli´ ibareli belgelerin, tutanakların, telefon konuşmalarının aslını ve suretini kurum dışına çıkarmak ve yetkisinde bulundurmak suçundan yargılanması için dava açılmıştı ve bu dava sonunda Serdar Saçan´ın suçu sabit görülerek 6 ay hapis cezası almış.

Saçan, işkenceden açığa alınmış

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Şubesi´nin eski Müdürü Adil Serdar Saçan´ın gözaltında zanlılara işkence yaptığı gerekçesiyle İçişleri Bakanlığı´nın kararı sonucu görevinden alındığı iddia edildi. Milliyet, Sabah ve Star gazetelerine göre Saçan´ın meslekten men edilmesinin gerekçeleri şöyle: Bilinmeyen bir sebeple öldürülen ve vücudu parçalara ayrılan hukuk öğrencisi Yasemin Durgun´un kesik bacağı Beyoğlu´nda bir sokakta bulununca savcılık soruşturma açtı. Soruşturmadan sonuç çıkmayınca savcılık dosyayı Organize Suçlar´a gönderdi. Gözaltına alınan üniversite öğrencileri C.A. S.S. ve Ö.Ö., sorgulandıkları Organize Suçlar Şube Müdürlüğü´nde işkence gördükleri iddiasıyla İnsan Hakları Derneği´ne giderek açıklama yaptı. Müfettişler, serbest bırakıldıktan sonra işkence gördüklerine dair rapor alan öğrenciler için tekrar soruşturma başlattı. Sonunda bir zanlıya işkence yapıldığı kanaatine varan yetkililer raporu Emniyet Genel Müdürlüğü´ne sundu. İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Muzaffer Ecemiş´in başkanlığında 11 Eylül´de toplanan Yüksek Disiplin Kurulu, suçlamaları reddeden Saçan ve diğer polislerin Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü´nün 8/39´uncu maddesine göre işkence yapmak suçunu işlediklerine kanaat getirerek meslekten ihraç cezasını uygun buldu. Kurul, işkenceye adı karışan Saçan´ın yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu ve 10 yakın polise ise bir alt ceza olan 24 ay kıdem durdurma cezası verdi. Saçan daha önce Niğde Polis Okulu Müdürlüğü´ne atanmıştı.

Abdullah Harun

(21 Ocak 2009)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=230    yazdır/print




Savcı´dan şok Ergenekon tehdidi

İfadeleriyle Balina Operasyonu´nun kapısını aralayan Abdurrahman Yakupreisoğlu, Adalet Bakanı Şahin´e şok bir mektup yazdı ve ´Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Erol; Sedat Peker, Adil Serdar Saçan ve Tuncay Özkan aleyhine ifade vermemem için beni tehdit etti´ dedi

27.12.2008 16:27 İfadeleriyle Balina Operasyonu´nun kapısını aralayan Abdurrahman Yakupreisoğlu, Adalet Bakanı Şahin´e şok bir mektup yazdı: Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Erol, Sedat Peker, Adil Serdar Saçan ve Tuncay Özkan aleyhine ifade vermemem için beni tehdit etti.

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin´e yazılan bir ihbar mektubu Ergenekon davasına yeni bir boyut kazandırdı. İfadeleriyle Türkiye´nin en büyük hayali ihracat operasyonu ´Balina Operasyonu´nun başlamasına sebep olan eski Mali Müşavir Abdurrahman Yakupreisoğlu, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin´e gönderdiği mektupta Ergenekon´un kilit isimleri aleyhine ifade vermemesi için Beyoğlu Cumhuriyet Savcısı tarafından tehdit edildiğini öne sürdü. Yakupreisoğlu, Savcı Mustafa Erol´un Sedat Peker, Adil Serdar Saçan ve Tuncay Özkan aleyhine ifade vermemesi için tehdit edildiği iddiasını ortaya attı. Ergenekon mağduruyum Halen ´Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak´ suçundan Tekirdağ F Tipi Cezaevi´nde tutuklu bulunan Yakupreisoğlu, ´Ergenekon mağduru´ sıfatıyla Şahin´e 10 sayfalık mektup yazdı. Mektubuna ´Sayın Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin´e´ ifadesiyle başlayan Yakupreisoğlu, Şubat 2008´de yaşadığı tehdit olayını detaylı bir şekilde anlattı.

İddiaya göre İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürlüğü´nde görevli Murat Sarıkaya, ev telefonundan Yakupreisoğlu´nu arayarak İstanbul Conrad Otel´e çağırdı. Saat 19.30 sularında otele giden eski mali müşavirciyi, Murat Sarıkaya karşıladı. Eski DGM ve şimdiki Beyoğlu Cumhuriyet Savcısı Mustafa Erol ile bir yüzbaşının bir arada oturduğu lobiye gittiler. Savcı Erol, ?Adil Serdar Saçan aleyhine ifade verme, verirsen başına gelecekleri sen bilirsin´ tehdidinde bulundu. Murat Sarıkaya ise ´Sen yaşanacakları bilirsin´ ifadesini kullandı. Saçan tarafından İzmir´deki ifadesi yüzünden işkence gördüğünü ileri süren Yakupreisoğlu, ?Her iki el bileğimdeki işkence izlerini gösterdim. Benim yerimde siz olsaydınız ne yapardınız, ben de onu yapacağım´ diyerek otelden ayrıldı. 8 aydır ifade veremedim Yakupreioğlu, mektubunda, ?29.04.2008´den beri Ergenekon terör örgütü, Saçan adına susturulmam amacıyla Mali Şube Amiri Murat Sarıkaya´nın Savcı Mustafa Erol´la düzenlediği atfi cürümlerle tutuklattırıldım. 8 aydır ifadem sorgum yapılmadan F tipinde 20 metrekarelik hücrede bedel ödetiyorlar? ifadelerini kullandı. Yakupreisoğlu, Saçan ile Erol, 2002´de İstanbul DGM savcısı iken 5. DGM´nin 2002/139E numaralı davası ile menfaat ilişkisinin olduğunu ileri sürerken, Sarıkaya´nın da Saçan´ın adamı olduğunu iddia etti.

Mektupta ´İddialarımı belgeledim´ dedi

2001´de hayali ihracattan yakayı ele veren Mali Müşavir Abdurrahman Yakupreisoğlu´nun, İzmir eski DGM Savcısı Cevdet Ulu´ya verdiği ifade ile Türkiye´nin en büyük hayali ihracat operasyonu olan Balina Operasyonu´nun düğmesine basıldı. Yakupreisoğlu, ifadesinde eski Başbakan Yılmaz´ın kardeşi Turgut Yılmaz´ı hayali ihracatın içinde göstermekle kalmayıp, İstanbul´daki hayali ihracatı koruyanların Veli Küçük ile Sedat Peker´in olduğunu ortaya atmıştı. O dönemde Tuncay Özkan da olayı ´Komplo´ başlığıyla Milliyet´in manşetine taşımıştı. Yakupreisoğlu, Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz´e, verdiği ifadeler hakkında soruşturmanın gizli olduğu gerekçesiyle ayrıntı vermezken, Şahin´e yazdığı mektupta şunları söyledi: ?27.10.2008 günü Savcı Zekeriya Öz´e anlattım. Davacı oldum. Belgeleriyle, kayıtlarıyla 2001´den beri Saçan, Özkan ve Peker arasındaki ilişkileri belgeleriyle kayıtlarıyla ortaya koydum.? (Bugün)

(27 Aralık 2008, 16:27)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=129    yazdır/print




Ergenekon´da 1 tahliye

Ergenekon davasında, sanık emekli Astsubay Mahmut Öztürk tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.

19.11.2008 13:26 Medyada sık sık, kendisi gibi Ergenekon davasında yargılanan sanık emekli Binbaşı Zekeriya Öztürk´le adı karıştırılan emekli Astsubay Mahmut Öztürk, Mahkeme heyeti tarafından tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi. Duruşmada sakin olduğu gözlenen Mahmut Öztürk, uzun süren çapraz sorgulara tutarlı yanıtlar verdi. Öztürk savunmasında ´Benim ismim niye bu iddianameye konuldu anlayamıyorum. Bir zamanlar şeref ve onurumla yaptığım... Asker olmamdan dolayı buraya adım konuldu diye düşünüyorum´ şeklinde konuştu. Öztürk Ergenekon sanıklarından Muzaffer Tekin´in askerde komutanı olduğunu belirtti.

Muzaffer Tekin´in intihar girişimi

Tekin´in, Danıştay olayından sonra arandığını söylemesi üzerine, orman içinde bulunan kendi evinde kaldığını ifade eden Öztürk, ´Eşim arayarak, Tekin´in beni aradığını söyledi. Ben de yiyecek malzemesi alıp eve gittim. Kanlar içinde yerde yatıyordu. Bana, ´Masada not var. Sana bir şey olmayacak´ dedi. ´Niye yaptınız?´ dedim. Hastaneye gitmek istemedi. İntihara teşebbüs ettiği bıçağı da Zekeriya Öztürk´e verdim. Hastaneye gittiler. Ben hastanenin önüne gidince polisler gözaltına aldı. Jandarmaya gittik. Ankara´da sorgulandım. 3 gün sonra bırakıldım. Neye uğradığımı şaşırmıştım.´ Tekin´in intihar girişiminden sonra bıçak dahil olmak üzere tüm malzemeyi bir torba içinde tutuklu sanıklardan Zekeriya Öztürk´e teslim ettiğini, Öztürk´ün de bu torbayı İsmail Eksik´e verdiğini anlatan Öztürk, suçun üzerine kalmaması için, Tekin´in beyanda bulunması amacıyla basından bir kameramanı aradığını öne sürdü. Ergenekon´da ilk dalga operasyonunda gözaltına alınan ve 17 ay tutuklu bulunan Öztürk´ün tahliyesi duruşma salonunda alkışlarla karşılandı.

Zekeriya Öztürk cezaevinde Mahmut Öztürk´e saldırmak istemiş

Emekli binbaşı Zekeriya Öztürk´ün, kendisine Muzaffer Tekin´in yaralanması olayında kullanılan bıçağın akıbetini soran emekli astsubay Mahmut Öztürk´e saldırmak istediği öğrenildi. Öztürk, savcıya verdiği ifadede, Muzaffer Tekin´in bıçağını ve notunu Zekeriya Öztürk´e teslim ettim. Tutuklanıp cezaevine konulduğumuzda bıçağın polise teslim edilmemesini sordum. Cevap vermediği gibi saldırmaya kalktı. dedi. İddianamenin ek klasörlerinde yer alan ve davanın tutuklu sanıklarından Mahmut Öztürk, Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın´a tutuklandıktan yaklaşık 11 ay sonra verdiği ek ifadede, Muzaffer Tekin´in Beykoz´daki villada yaralanmasına değiniyor. İfadeye göre; Danıştay saldırısının ardından aranan Emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin´in, Emekli Binbası Zekeriya Öztürk, İsmail Paker ve kapı komşusu Zeki Yurdakul Çağman ile birlikte Beykoz Çavuşbaşı´ndaki villasına geldiğini söyleyen Mahmut Öztürk, Zekeriya Öztürk ve İsmail Paker´i daha önceden tanımadığını ifade etti. Mahmut Öztürk, yaşadıklarını şöyle anlattı; Zeki Yurdakul Çağman piknik yapmaya geldiklerini söyledi. Birlikte vakit geçirdik. Muzaffer Tekin´in moralinin bozuk olduğunu gördüm. Çağman, Tekin´in burada misafir olarak kalmasını istedi, ben de ailesiyle sorunu olabileceğini düşünerek kabul ettim. Ertesi gün kahvaltılık almaya gittim. Döndüğümde Muzaffer Tekin´i üst katta balkonda yerde yaralı olarak yatarken gördüm. Ne olduğunu sordum. Bana, Danıştay olayında kendisinin de adının geçtiğini, bu durumu gururuna yediremediği için kendi bıçağı ile intihar etmek istediğini söyledi. Bıçak yanında duruyordu, kendisine ait çakı bıçağıydı. Çağman´ı arayarak ambülans ile gelmesini söyledim. Daha sonra Zekeriya Öztürk ve İsmail Paker de geldi. Tekin´in intihar ettiğine dair notu ile bıçağını poşet içerisine koyarak kolluk kuvvetlerine teslim etmesi için Zekeriya Öztürk´e verdim. Onlar hemen Muzaffer Tekin´i kendi araçlarına koyarak götürdüler. Zekeriya Öztürk´ün, Tekin´e ait intihar notunu polise teslim ettiği halde bıçağı teslim etmediğini öğrendiğini belirten Mahmut Öztürk, Tutuklanıp cezaevine konulduğumuzda bu konuyu kendisine sordum. Bana cevap vermediği gibi üstüme saldırmaya kalktı. Bu olaya, aynı suçtan tutuklu bulunan Erol Ölmez de şahittir. diye konuştu. (Zaman)

(19 Kasım 2008, 13:26)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Ergenekon iddianamesinde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=82    yazdır/print




ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
66.015.163