Aharun.8m.net|Kontrgerilla.com|HaberKanal.net|Haberver.in .. Terör, derin/paralel devlet, kontrgerilla ve bağlantılı konularda 2001'den beri yayındayız
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarihi bir karar aldı. AİHM kararlarını uzun süredir incelemekte olan savcılık faili meçhul soruşturmalarda zaman aşımının uygulanamayacağına karar verdi. Dosyalar, failler tespit edilene kadar açık kalacak. Bu nedenle, zaman aşımı süresi 1 ay önce dolan Eşref Bitlis soruşturması devam edecek. Özal dosyası da kapatılmayacak. Uğur Mumcu dosyası da yeni bulgular elde edilmesi durumunda tekrar açabilecek.
17.03.2013 09:31 Faili meçhul cinayetlerle ilgili tarihi karar. Star´dan Mustafa Türk´ün haberine göre (1) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nın yürüttüğü faili meçhul cinayetlerle ilgili soruşturmalarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) kararları temel alınarak “zaman aşımına uğratmama” kararı alındı. Buna göre, faili belli olmayan soruşturmalar failleri tespit edilene kadar açık kalacak. Başsavcılık, bu kapsamda Eşref Bitlis dosyasını zaman aşımı süresi 20 yıl dolmasına rağmen dosyayı kapatmadı.1993 yılında işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili soruşturmalarda da aynı kriteri dikkate alan Başsavcılık, sorumlular tespit edilene kadar dosyaları kapatmayacak.
Başsavcılığın bu kararıyla birlikte 17 Şubat´ta 20 yıllık zaman aşımı süresini dolduran Orgeneral Eşref Bitlis´in ölümüne ilişkin soruşturmayı yürüten savcı Hüseyin Şahin, AİHM kararlarını gerekçe göstererek dosyayı kapatmadı. İncelemelerini sürdüren Şahin, yeni delil bulunması halinde şüphelilere dava açarak cezalandırılmalarını sağlayacak.
Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ölümüne ilişkin soruşturmayı yürüten savcı Kemal Çetin, Özal´ın yakınlarınca verilen üç tel saçı Adli Tıp´ta inceletiyor. Savcı, Özal´ın zehirlenip zehirlenmediğini tespit etmeye çalışıyor. Özal´ın ölümünde failler bulunana kadar dosya açık kalacak.
Uğur Mumcu cinayetinde bazı davalar açıldı. Ancak gerçek katillerin yakalanmadığı kamuoyunda yaygın kanaat. Dosyası zaman aşımından kapatılmış olsa da yeni bulgular elde edilmesi durumunda dosyanın tekrar açılması AİHM kararlarına binaen mümkün. (1)
ENDİŞELERİMİZİ AKTARMIŞTIK
Komutan cinayetleri adını verdiğimiz 1993 yılı içinde yoğunlukla gerçekleşen şüpheli ölüm ve suikast fırtınası dosyalarında bir zaman aşımı fırtınası yaşanabileceğini, dosyaların peşpeşe kapanabileceğini 4 Ocak 2013 tarihli yazımızda belirtmiştik. Ardından önce 24 Ocak´ta Mumcu dosyasında zaman aşımı süresi doldu ve dosyanın kapatıldığı bildirildi. Kamuoyunu üzen, katilleri ise sevindiren bu gelişme cinayet odaklarının toplumla adeta dalga geçmesiydi. Ardından 17 Şubat´ta Eşref Bitlis dosyasında zaman aşımı süresi doldu. Dosyanın kapatıldığına dair basında çok sayıda haber yapılırken ertesi gün savcılıktan sürpriz bir açıklama geldi. Dosyanın henüz kapatılmadığı, AİHM´nin bazı kararları çerçevesinde zaman aşımının uygulanmamasının mümkün olup olmadığının değerlendirildiği öğrenildi.
ÇÖZÜM BEKLENEN YERDEN DEĞİL BEKLENMEYENDEN GELDİ
Yazılarımızda hükümetin devreye girip zaman aşımı sorununu çözmesi gerektiğini belirttik. Faili meçhul cinayetlerde hayatlarını kaybedenlerin yakınları, TBMM´ye müracaat ederek yasal değişikliklerin yapılmasını istedi. Ancak bir çaba görülmedi. Beklenen yerden gelmeyen çözüm beklenmeyen yerden, AİHM´den geldi.
Uğur Mumcu, Adnan Kahveci ve Eşref Bitlis´ten sonra bu yıl içinde kapanması beklenen 4. dosya, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın dosyası idi. Bu ölüm olayının diğerlerinden bir farkı vardı. O bir cumhurbaşkanı idi ve makamında yani aktif görevde iken vefat etmişti. Üstelik politik açıdan çok etkin olduğu, terör sorununu çözmek için somut çabalar gösterdiği ve yeni anayasa çalışmaları yaptığı bir dönemde hayatını kaybetmişti. Bu çabaların günümüzde dahi tehlikeli olduğu kamuoyunun malumudur.
ÖZEL HARP ŞÜPHELERİN ODAĞINDA
Özal´ın dosyasının kapanmayacak olması kritik öneme sahip. Turgut Özal´ın ölümündeki baş şüpheli, çok sayıdaki somut delil ve bulguya göre Özel Harp Dairesi (ÖHD). Yani bir devlet dairesi. O dairenin bazı görevlilerinden bahsetmiyoruz. Emir komuta zinciri içerisinde resmi yazışmalarla görev alıp yerine getiren, görev olarak da teröre karışıp kışkırtan, yetkililerini ve halkını iç düşman görüp öldüren, camilerini bombalamak için askeri timler ve planlar oluşturan, asıl varlık nedeni iç savaş olan bir daireden bahsediyoruz. Bu Daire´nin kağıt üzerindeki varlık nedeni bir sovyet işgalinde cephe gerisinde direnişte bulunmak idi. Asıl varlık nedeni ise ABD menfaatlerine aykırı hükümetlerin devrilmesi idi. Gladio skandalı bu durumu resmi belgelerle ortaya koydu. Sadece İtalyan yetkililer değil NATO üyesi tüm Avrupa yetkilileri de bu iddiaları kabul etti. Dairelerin ya tasfiye edileceğini ya da yasal sınırlara çekileceğini açıkladı. Atılması gereken adımları attı. Bir tek Türkiye hariç.
Genelkurmay hep inkar etti. Ne tuhaf.. Kendi dairemizle ilgili bazı bilgileri dahi Gladio soruşturmasıyla öğrenebiliyoruz. Örneğin, NATO´ya üye olmak isteyen her ülkeye bu dairenin kurulmasının ABD tarafından şart koşulduğunu. NATO üyesi olduğumuza göre bu şartı gizli bir antlaşma ile kabul etmişiz demektir. O kadar gizli ki, meclis ve hükümetler dahi varlığından haberdar edilmedi. Sadece Türkiye´de değil diğer NATO üyesi Avrupa ülkelerinde dahi aynı durum yaşandı.
ABD ödeneği ile kurulan, ABD´li askeri yardım dairesi ile aynı binada kalan, varlığını da 2o yıl kadar gizlice devam ettiren Türk Özel Harp Dairesi, ABD´lilerin para vermeyi kesmesi üzerine hükümetten para istemek zorunda kaldı. Başbakan Ecevit, Daire´nin varlığını bu şekilde öğrendi ve şok oldu. Ecevit, Daire´den duyduğu korkuyu ve Daire´nin terörle bağlantısını açıkça dile getirdi. Başbakan iken Turgut Özal´ın da bu Daire´den korktuğu ortaya çıktı. Kendisine Başbakanken yapılan suikasti soruşturan savcı bu Daire yöneticilerince uyarıldı. Aynı günlerde kızı birilerince kaçırıldı. Bu gelişmeler üzerine savcı ve Özal, dosyanın kapatılmasına karar verdi. Bunlar şehir efsanesi değil. Söylenti değil. Somut delil ve açıklamalarla ortaya çıktı.
BAŞBAKANLARI KORKUTAN GÜÇ
Eski başbakanlar Ecevit ve Özal gibi Başbakan Erdoğan´ın da bu Daire´den korkuyor olabileceğine dair şüpheler ortaya çıktı. Başbakan Erdoğan´a yönelik çeşitli tehditler ile Erdoğan´da son dönemde görülen tavır değişiklikleri bu şüpheyi destekliyor.
Genelkurmay karargahında yakın zamanda yapıldığı anlaşılan bir toplantıya ait ses kaydının da kanıtladığı gibi darbe girişimleri bitmedi, sürüyor.. Hasdal´daki tutuklu darbeciler peşpeşe sızan ses kayıtlarında boş durmadıklarını, TSK´yı oradan idare ettiklerini, çıktıklarında çoluk çocuk demeden intikam alacaklarını ifade ediyor.. Başbakan´ın ofisine giren güçler dinleme cihazları yerleştiriyor.. Çeşitli ülke yetkilileri ve liderlerle yaptığı gizli devlet görüşmeleri basında yayınlanıyor, hükümet karalanmaya çalışılıyor.. Mısır´da tüm dünyaya yönelik konuşma yaptığı saatlerde PKK ve MİT yetkilileri arasında Oslo´da yapılan gizli barış görüşmelerinin ses kaydı oneminute kullanıcı adıyla internete sızdırılıyor.. Bu görüşmelere bizzat Başbakan´ın emriyle katıldığı bilinmesine rağmen MİT Müsteşarı bir savcı tarafından şüpheli sıfatıyla -yani yüksek olasılıkla tutuklanmak üzere- ifadeye çağrılıyor. Hakkında yakalama kararı çıkarılıyor.. Bunun anlamının Başbakan´ın ifadeye çağrılması demek olduğu konusunda herkes hemfikir. Yani diğer bir deyişle birileri Müsteşar üzerinden doğrudan hükümete sivil darbe girişiminde bulunuyor..
Bu tehditlerle örtüşen şekilde Başbakan´da şaşırtan tavır değişiklikleri yaşanıyor. Öyle ki darbeci kesimde dahi bir şaşkınlık hakim. Örneğin darbe girişimlerini de haber veren ses kayıtlarının haber yapılmasının yasaklanması.. 28 Şubat gözaltı dalgalarının açıkça eleştirilmesi.. Genelkurmay eski başkanı İlker Başbuğ´un terör örgütü üyeliği ile suçlamasının ve tutuklanmasının açıkça eleştirilmesi.. İlerleyen günlerde sadece Başbuğ´un değil davalarda yargılanan diğer TSK generallerinin de terör ile suçlanmasının eleştirilmesi.. Elinde delilin varsa ver hükmünü bitir, yargılamayı niye uzatıyorsun? gibi yargıya karşı inanılmaz bir baskı yapıyor Başbakan. Skandal ifadeler kullanıyor. Oysa mahkemelerin kılı kırk yarıp adaleti ortaya çıkartmaya çabaladığı açıkça görülüyor. Örneğin, Ergenekon davasında.. Danıştay saldırısının ardındaki karanlıklar bir bir aydınlatılıyor. Mahkemeler olması gerekeni yapıp titizlik gösteriyor. Ama ne sanıklara yaranabiliyor ne de Başbakan´a. Sanıklar davanın daha da uzaması sonucunu getirecek yeni tanık dinletme ve benzeri girişimlerde bulunuyor. Mahkeme davayı olabildiğince kısa tutmaya çalışıyor. Ama yine de yaranamıyor. Günah keçisi gibi.. Sanık vuruyor, Başbakan vuruyor.
Başbakan´ın tavır değişiklikleri de anlaşılır gibi değil. Ne biz ne de darbeci kesim anlayamıyor. Başbuğ, bizzat astlarının ihbarıyla davada sanık haline geldi. Terör davasında yargılanıyor. Ergenekon Terör Örgütü iddiasıyla yürüyen ve buna dair çok sayıda somut delil de içeren davadaki asker sanıkların isimleri terörle birlikte anılamayacaksa diğer örgüt davalarında da aynı kural olmalı.. Niçin sanıklar arasında ayrımcılık yapılıyor şu halde?.. Generaller terörist olamaz!.. Profesörler olamaz!.. Gazeteciler olamaz!.. Sınıflandırma neye göre ve kim tarafından yapılmalı?.. Kimlere ayrıcalık tanınmalı?.. Beyazlar kimler olmalı, zenciler kimler?.. Kimlerin isimleri terörle birlikte anılabilmeli?..
Başbakan her şeye rağmen darbeci kesime de yaranamıyor. Balyoz darbe planı davasında darbeye katıldığı sabit görülen ve hapisle cezalandırılan Org. Ergin Saygun yoğun bakıma girip tedavi gördüğü hastanede Başbakan Erdoğan tarafından ziyaret ediliyor. Ancak Başbakan´a hem Saygun´dan hem de İlker Başbuğ´dan imalı sözlerle tepki geliyor. Özellikle Başbuğ´un açıklamasındaki bazı cümleler ile cümle araları, Başbakan´a inanmazlığın ve intikam hissinin varlığını açıkça gösteriyor.
Eski başbakanlar Ecevit ve Özal gibi Başbakan Erdoğan´ın da bu Daire´den korktuğu söylenebilir mi?.. Tavır değişikliklerinin ve zaman aşımının engellenmesi için hükümetin harekete geçmemesinin nedeni bu mu?.. Özal´ın naaşında zehirler var. Ama ölme nedeni zehirlenme olamaz. Zehirler her cesette bulunabilecek zehirlerden!.. gibi adeta alay eder gibi bir adli tıp sonucu ortaya çıktı. Özal´ın naaşı 19 yıl boyunca mezarda hemen hiç bozulmamıştı. Adli Tıpçılara inceleme için istediklerinden çok daha fazla malzeme vardı. Naaşı çürümemişti. Belli ki birileri dosyasını çürütmek istiyor.
Özal´ın, Özel Harp Dairesi´nin TUSHAD isimli Ergenekon hücresi tarafından iki adet radyoaktif madde ile zehirlendiği otopsiden aylar önce Malatya Zirve katliamı soruşturmasında savcılığa verilen bir ifadede dile getirildiği de ortaya çıktı. Kamuoyuna açıklanmayan adli tıp raporunda naaşta bulunan 4 zehirden ikisinin bu tanık ifadesinde dile getirilen radyoaktif madde olduğunun tespit edildiği ileri sürüldü. İncelemeler henüz sonuçlanmamışken adli tıp ekibinden sızan bilgilerle bu maddelerin isimleri basına yansıdı. Ancak sonrasında gariplikler oldu. Zehir var ama zehirlenme yok sonucunun ortaya çıktığı ileri sürüldü. Rapor kamuoyuna açıklanmıyor. Nedeni de bilinmiyor.
Adli tıp incelemesi olmasa dahi çok fazla somut delil ve bulgu Özal´ın öldürüldüğü iddiasını güçlendiriyor. Özal´ın öldürüldüğünün ortaya çıkmasının Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük olaylarından biri olacağına da şüphe yok.
Bu suikastin kabul edilmesi demek, diğer bir çok ölüm ve katliamın da aynı güçlerce gerçekleştirildiğini kabul etmek demek. Çünkü 1993 yılında meydana gelen çok sayıdaki şüpheli ölüm, suikast ve katliam olaylarının birbiriyle bağlantısını gösteren somut bulgular var. Tüm bu suikast fırtınası içinde en büyük öneme sahip Özal´ın öldürüldüğünü kabul etmek ister istemez domino etkisi yapacaktır. Zincirleme gelişmeleri tetikleyecektir.
Bu suikastin kabul edilmesi demek, ardındaki Özel Harp Dairesi ile yüzleşmek demek. Özel Harp Dairesi ile yüzleşmek demek de, bu dairenin kurulduğu 1953 yılından sonraki Türkiye´nin son 60 yılındaki karanlık olaylarla yüzleşmek demek.
Bu iki temel neden ve ayrıca yukarıda sıraladığımız hükümete yönelik çeşitli tehditler nedeniyle bu ölümlerin ardındaki derin ya da özel Daire ile yüzleşmekten çekinen hükümetin, Özal ve bağlantılı 1993 yılı ölümlerinin kapatılmasına sessiz kalabileceğini o günlerde dile getirdik. Belki haklıydık, belki değildik.
ERGENEKON ÖZEL HARP´İN GÖLGESİNDE KALDI
Ancak bu bağlamda son dönemdeki ilginç bir gelişmeye de dikkat çekmek gerekiyor. Son dönemde Özel Harp Dairesi ön plana çıkmaya başladı. Bu Daire´nin Ergenekon örgütünün de üzerinde yer aldığı kanısını güçlendirecek somut bilgi ve belgeler peşpeşe çıkıyor. Çıkmaya devam edeceği de söylenebilir. TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu raporunun açıklanması.. Ardından komisyona MİT´ten ulaşan 2006 tarihli ihbar mektupları.. Daha sonra Malatya Zirve davasında bir sanık yakının savcılığa sunduğu harddiskten çıkan şok belge, bilgi ve ses kayıtları.. Ve son olarak talep üzerine Genelkurmay´ın Ergenekon davasına gönderdiği çok sayıdaki harddiskten çıkan şok belgeler.. Buna belki Bülent Arınç´a suikast ve Özel Harp Dairesi konulu 3 yılı aşkın süredir devam eden soruşturmada şok suçlamaların yer aldığı iddianamenin tamamlanmak üzere olduğu haberini de eklemeli. Hepsinde Özel Harp Dairesi terör olaylarının ardındaki güç olarak görünüyor. Son üç dört aydır dikkat edilirse sürekli Özel Harp Dairesi´ni konuşuyoruz. Öyle ki, Ergenekon örgütü gölgede kaldı. Anlaşılıyor ki birileri asıl tehlikenin üzerine gitmeye karar verdi. Korkularını aştı ve düğmeye bastı. Olması gereken de aslında buydu. Geç kalınmış bir gelişmeydi bize göre. Ama belki olması gereken de bu şekilde olmasıydı.
Düşünün ki Arınç olayı sonrası Özel Harp´e baskın yapılıyor. Savcı ve hakim kozmik odalara sokulmak istenmiyor. Tek bir hakimin girmesine izin veriliyor, o da lütfen. İzin vermesem nah girerlerdi diyor Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ. O aramadan 3 ay sonra Ankara´da ihbar üzerine bomba dolu bir kamyon durduruluyor. Özel Harp Dairesi´ne ait olduğu anlaşılan kamyondaki bombalar yeni seri numarası verilmek üzere başka bir şehire naklediliyor. Bunun bir anlamı bombaların izleri silinecek..Kamyondaki bombalardan seri numaraları olanlar tespit edilerek kamyon serbest bırakılıyor. İlerleyen süreçte yapılan kriminal inceleme şok bir sonuç ortaya çıkarıyor. Kamyondaki 940 el bombasından 317 tanesinin, Ergenekon soruşturmaları kapsamındaki 12 olayda ve ayrıca diğer 59 adet terör olayında ele geçirilen el bombalarıyla seri ve kafile no benzerliği taşıdığı tespit ediliyor. Kozmik aramalardan kısa süre sonra başlayan ve 2010 yılına yayılan; İzmir, Selendi, Edirne, Erzincan, Kars, Tire, Kırklareli, Trabzon, Muğla, Bursa İnegöl ve Hatay Dörtyol gibi bazı il ve ilçelerde Türk-Kürt çatışması çıkarma amaçlı yoğun kitlesel kışkırtma olayları yaşanıyor. Eski Başbakan Ecevit´in teşkilatın üzerine gidemediğine ve gittiği taktirde ülke çapında tertiplerin yaşanabileceğine dair korkusunun asılsız olmadığı bu olaylarla görülüyor.
Yasadışı işlere karışmayan hiç kimse ve kurumun bu sözlerden ve uygulamalardan rahatsız olması gerekmez. Bu Daire´nin teröre karıştığı 70´li yıllardan beri iddia edilir ve bazı belgeler gösterilirdi. Fakat hep inkar edilir olay kapatılırdı. Ancak son 1 yılda ortaya öyle somut belgeler çıktı ki inkar çabası fayda etmeyeceği gibi tartışmaları daha da büyütebilir. Hatta inkarcıları o suçlara iştirak suçlamasıyla karşı karşıya da bırakabilir. Bizzat Genelkurmay´ın mahkemeye gönderdiği harddisklerden Özel Harp´in terör bağlantısını kanıtlayan belgeler çıktı.
Disklerden -imha edilmesi bir şekilde unutulduğu düşünülen- kelimenin tam anlamıyla şok belgeler çıktı. Özel Harp Dairesi üyelerinin Ergenekon Terör Örgütüne bağlı olarak TSK içinde oluşturdukları TUSHAD isimli hücre yapılanmasının varlığını açıkça gösteren belgelerden bahsediyoruz. Bu belgelerin varlığı çok ama çok önemli. Bir çok davayı etkilediği gibi yeni davaları da getirecek.
Önümüzdeki ay Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın dosyası 20 yılı tamamlayacak ve kapatılacaktı. Ancak Başsavcılığın aldığı karar sadece çeşitli ölümlerde hayatlarını kaybeden gazeteci ve devlet yetkililerinin yakınlarını sevindirmedi. Devletin namusunu da kurtarabilecek. Devletin 1 no´lu konumunda bulunan bir kişi makamında şüpheli şekilde hayatını kaybetmişti ve dosyası da kapatılmak üzereydi. Devlet yetkililerinin faili meçhuller döneminde hep dile getirdiği “Bu cinayeti çözmek devletin namusu” deyimini herhalde en fazla, makamında şüpheli şekilde hayatını kaybeden, daha öncesinde de bir suikaste uğrayan Cumhurbaşkanı Turgut Özal hakediyor.
15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı15.7.2016
17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin
darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak
değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor.
Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken
canlı yayında darbe..
Tamamı17.07.2016
20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen
cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu
iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı.
Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe
yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı20.01.2015
11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı11.3.2014
19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı19.12.2015
12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı12.10.2015
18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı18.08.2015
09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı9.10.2016
24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına
katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek
verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele
Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir
ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı24.06.2013
16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine.. Tamamı16.12.2018
08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı8.11.2014
01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı1.11.2014
08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı8.2.2014
14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı14.1.2014
03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı3.11.2014
02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı2.12.2013
19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı19.6.2013
21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin
"şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında
"işkence ..
Tamamı21.11.2022
29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı29.11.2022
30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı30.11.2022
29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı29.11.2022
29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı29.11.2022
29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı29.11.2022
02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı2.12.2022
28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı28.11.2022
28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı28.11.2022
02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı2.12.2022
30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı30.11.2022
30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı30.11.2022
28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı28.11.2022
21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı21.11.2022
21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı21.11.2022