Tam
EskidenYeniye
 

Odatv davasında 12. duruşma

Odatv davasına 12. duruşma ile devam ediliyor.

18.06.2012 11:46 OdaTV davasına 3 aylık aranın ardından devam ediliyor. ´Ergenekon´ soruşturması kapsamında Odatv´de yapılan aramalar sonrasında gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın´ın da aralarında bulunduğu 12´si tutuklu 14 sanık hakkında açılan davanın 12. duruşması başladı. İstanbul Adalet Sarayı´ndaki özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar Soner Yalçın, Yalçın Küçük, Hanefi Avcı, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Müyesser Uğur Yıldız getirildi. 7 tutuksuz sanık Ahmet Şık, Nedim Şener, Sait Çakır, Doğan Yurdakul, İklim Bayraktar Kaleli, Mümtaz İdil ve Coşkun Musluk da duruşmada hazır bulundu. Duruşmayı, Avrupa Parlamentosu´ndan bir grup da izliyor.

-TÜBİTAK raporu yetişmedi-

Sanık yoklamasının ardından Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, ?TÜBİTAK raporu ulaşmadı. 4-5 kez telefonla, bir kez de müzekkere yazdık. Duruşmaya gelsin dedik ama gelmedi. Taleplerin, soruların çokluğundan dolayı yetiştiremediklerini söylediler dedi.

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada mahkeme başkanı ´Yalçın beyi özledik´ diyerek, Küçük´e söz verdi. TÜBİTAK´tan raporların gelmemesine sevindiğini ifade eden Küçük, Çünkü davamızın bilirkişi raporlarıyla ilgisi yok. dedi. Mahkeme heyetine yönelik, Bizi tanıyacaksınız. Kimi yargılıyorsunuz, onu görmelisiniz. Ceza davası budur. Bana ´kabadayı profesör´ derler. diye konuştu. Türk ordusunda korgeneralinden erine kadar kendisine verdikleri ismin kabadayı profesör olduğunu söyleyen Küçük, Bazılarına göre filozof, bazılarına göre, yazar, hukukçu, sağlıkçı, şairim. Benim için günümüzün Namık Kemal´i de diyorlar. Çok övünç verici. ifadelerini kullandı. Kendisine şeytan da dendiğini belirten Küçük, Bir şeytanı da yargılayacaksınız. Onun için TÜBİTAK´a gerek yok. TÜBİTAK kurulduğu zaman ben danışmanıydım. Devlet Bahçeli asistanımızdı. şeklinde konuştu. Bir gazetecinin kendisi için ´Yalçın Küçük suçtur´ dediğini kaydeden Küçük, Fiile değil faile ceza verilir. O nedenle bana ceza veremezsiniz. dedi. Soruşturma sırasında ifadesini alan dönemin savcısı Zekeriya Öz´e sorgu sırasında, Ben kağıda yazdım, ´Zekeriya bey benim tutuklanmamı isteyeceksiniz´ dedim. ´Bakın siz bu görevden alınacaksınız.´ İddianameyi hazırlayan Cihan Kansız savcı da gitti. diye konuştu. ( Cihan)

Odatv sanığı Yalçın Küçük, cezaevinde bulunduğu sırada terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan´ın avukatlarının kendisiyle görüştüğünü söyledi. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada savunmasını yapan Küçük, Öcalan´ın eski avukatlarından İrfan Dündar´ın kendisini telefonla aradığını ve ´başkanın selamı var´ dediğini belirtti. Küçük, ? ´Beni hatırladın mı?´ diye sordu. ´O ince çocuk sen misin?´ dedim. Aysel Tuğluk, Doğan Erbaş ben cezaevindeyken gelirlerdi. Bak beni arıyorsun Zekeriya Öz ile bağlantı kuruyorsun dedim.? diye konuştu. Dündar´ın KCK soruşturmasında tutuklanmadığını basından öğrendiğini ifade eden Küçük, ?Onların partisi de söyledi ´biz değil MİT idare ediyor onu´ diye.? dedi. ( Cihan)

Davayı Tuncay Özkan sendromu olarak tanımlayan Küçük savunmasını şöyle sürdürdü; Selimiye´de bana çok iyilik yapan vardır. Orada askeri mahkemeye de çıktım. Bu davaların bir özelliği vardır. İspat ortadan kalkmaz, Balyoz davasını da biliyorsunuz... Mütalaa bir şey değiştirmez. Bu davalara Tuncay Özkan sendromu diyorum. Her duruşmada kalkıp ´bana suçumu söyleyin. Beni niye yargılıyorsunuz? Bütün siyasi davalar imzasız adı olmayan mektuplar. Siz yanlıştasınız. Ne adı var, ne yazarı var. Ben 2010´da Gebze´de bir konferans verdim. Beni 2011´de ihbar etmiş.Oda TV klasörlerinde var. Beni ihbar etmiş bu çocukcağız. Ama gönderdiği mektubu deşifre etmişler Küçük: 100 yıl tutun beni umrumda değil

Küçük, Yazık değil mi size? Yazık değil mi bana? Ne kadar yatacağımızı, ne alacağımızı hiçbirimiz bilmiyoruz. 100 yıl tutun beni umurumda değil. Görüyorsunuz, ne kadar tutarsanız beni o kadar gençleşiyorum. Bizlerin uzun tutuklanması iktidarın olduğunu belli ediyor. İktidar budur. Hiçbir dava bu kadar güçlü olmadı. Bir tek itirafçı çıkmadı. Ben hepsinin sözcüsüyüm. Bu dava Nedim, Ahmet ve Hanefi Avcı üzerine kurulu. Kitap yazmışlar, kötülük yapmışlar. Bunlar suç değildir. Siz de onları tahliye ettiniz. Davayı bitirdiniz zaten. Benim suçum ne? Barış Pehlivan gelmiş talimat vermişim. Talimatta da bir şey yok

Odatv davası sanığı Yalçın Küçük, Ertuğrul Özkök´ün Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği´nden ayrılacağını önceden nasıl bildiğini anlayamadığını söyledi. Telefon konuşmasındaki ´Soner Yalçın´a hesap sorma´ konusunu ise hatırlayamadığını savundu.Duruşmada savunmasını yapan Küçük, üye hakimin sorularını cevapladı. Ertuğrul Özkök´ün görevinden ayrılmadan 6 ay önce ayrılacağını ve yerine gelecek kişiyi de bildiği sorulan Küçük, Ben Hürriyet satıldı diye yazdım. Nasıl doğru çıktı şaşırıyorum. Ben bunları söyleyemem. Ben Zekeriya Öz´ü de görevden alacaklar, dedim. Nereden söylüyorum bilmiyorum. Bunları araştırsınlar bana da söylesinler. dedi.

Üye hakimin, gazeteci Oray Eğin ile telefon görüşmesinde, Siz, ´Enis´te (Berberoğlu) bende kayıtları var. Her gittiğimde çok hesap soruyorum´ diyorsunuz. Ne kayıtları, ne hesabı soruyorsunuz.? Konuşma devamında ´İsrail bu adamdan vazgeçti´ diyorsunuz. Açıklayabilir misiniz? diye sordu. Küçük, O zaman DYP Genel Başkanı olan Mehmet Ağar, Sinan Aygün, Enis Berberoğlu, Yiğit Bulut konuştuk. Onlar kaydedilmiş. O kayıtlardan bahsediyorum. Hesap sorma işini hatırlamıyorum, bilemiyorum. Bana da anlamlı gelmiyor. cevabını verdi.

Soner Yalçın´ın bir telefon görüşmesinde PKK´ya yanaştığınızı, çok milliyetçi bulunca ayrıldığınızı anlatıyor. ´PKK´yı milliyetçi bulmasaydı bir numara olurdu´ diyor. PKK ile irtibatınız nedir? sorusu üzerine Küçük, Soner Yalçın´ın o kadar zeki olduğunu bilmiyordum. Ben kimseye yanaşmadım. Cezaevinde yatarken yanımızda Kürtler yoktu, PKK da yoktu. dedi.

Üye hakimin, ´bir itiraf furyası başlarsa çöker´ şeklindeki ifadesini hatırlatması üzerine Küçük, O benim peygamberane söylediğim laflardan biri´ karşılığını verdi. ( Cihan)

-Soner Yalçın´ın özel hayat hassasiyeti-

Odatv sanığı Soner Yalçın, terör örgütü PKK´yı zor durumda bırakan bir haberi neden yayınlatmadığıyla ilgili soruya, kimsenin özel hayatına ilişkin haber yapmadıklarını gerekçe göstererek cevap verdi. Duruşmada, Soner Yalçın, soruları cevapladı. Üye hakimin, Aylık geliriniz 5 bin TL diyorsunuz. Halk Tv´yi alma işlemleriniz var. Bu parayla nasıl alabilirsiniz? diye sordu. Yalçın, Ek klasörlere bakmak lazım. Yazdığım kitaplar, filmler görülür. Kanalı almanın değişik yolları var. Eviniz vesaire varsa kredi çekersiniz. dedi.

Bir telefon görüşmesinde ´Ergenekon paratoneri olduk, başka haberimiz yok mu?´ ve ´vurun kaçın´ şeklindeki ifadeleri hatırlatılan Yalçın, Söylemek istediğim, medyada okul görevi yapan yayın organları vardır. Odatv de bence 21. yüzyılda okul görevi yapan kurumdur. Personel sadece çalışmaz, öğretmenlik de yaparım ben onlara. Burada söylemek istediğim, haberde eşik konusu vardır. Sürekli aynı haberi yaparsanız halkın ilgisi azalır. Onu ifade etmek istiyorum. cevabını verdi.

Bir telefon görüşmesinde terör örgütündeki kadınların cinsel hayatlarıyla ilgili bir haberi yayınlatmadığı, örgütün tek parça kalması gerektiği şeklindeki ifadelerini hatırlatan üye hakim, PKK´yı zor durumda bırakacak haberi yayınlamıyorsunuz neden? sorusunu sordu. Yalçın, Odatv olarak hiçbir şekilde hangi örgüt, kurum olursa olsun özel hayata ilişkin haber yapmayız. Doğruluğu yanlışlığı kontrol edilemeyen, belden aşağı haber yapmayız. karşılığını verdi. ( Cihan)

TUTUKLU SANIK YILDIZ TAHLİYE EDİLDİ

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, ´Odatv´ davası kapsamında tutuklu sanık Müyesser Yıldız´ın tahliye olmasına karar verdi. Duruşmada, verilen aranın ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan Müyesser Yıldız´ın üzerine atılı suçun vasıf, mahiyet ve tutuklulukta geçen süreyi dikkate alarak tahliye edilmesine karar verdi. Heyet, diğer tutuklu sanıklar Yalçın Küçük, Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Hanefi Avcı hakkında ise ´bu sanıklara atılı suçun vasıf ve mahiyeti, elde edilen delillerin içeriği, iletişim tespit ve fiziki takip tutanakları ve dosyadaki tüm delillere göre kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların bulunması, delillerin henüz tamamen toplanamamış olması, sanık avukatlarının talebi doğrultusunda haricen üniversite bilirkişilerine yaptırılan incelemelerin hukuk tekniği açısından bilirkişi raporu olarak kabul edilemeyeceği, dijital verilerle ilgili TÜBİTAK bilirkişi raporunun henüz dosyaya sunulmamış olması, sanıkların suçlarının CMK 100/3 maddesinde belirtilen suçlardan olması ve koruma tedbirlerinin uygulanmasının bu aşamada yeterli olmayacağı´ gerekçeleriyle tahliye taleplerinin reddine karar verdi.

Heyet, TÜBİTAK´tan gelecek olan bilirkişi raporunun beklenmesine ve olası gecikmenin önlenebilmesi için duruşma arasında bilirkişi raporunun akıbetinin TÜBİTAK´a sorulması için yeniden yazı yazılmasına hükmetti. Mahkeme Heyeti duruşmayı, 14 Eylül 2012 gününe erteledi. (AA)

(18 Haziran 2012, 11:46)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Odatv davası duruşmaları

Odatv iddianamesinde arama yap

Odatv ile ilgili manşetlerimiz

Kontrgerilla Medyası

Ergenekon davasını engelleme girişimleri

Flaş!!! Odatv´ye 2. baskın

Flaş!!! Odatv´ye baskın

Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak

Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı

Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4633    yazdır/print




Odatv davasında 4 tahliye

Odatv davasına 11. duruşma ile devam ediliyor. Duruşma tutuklu sanık Ahmet Şık ile avukatı Fikret İlkiz´in savunmalarıyla devam ediyor. Duruşmanın ilerleyen saatlerinde ara karar alan İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, davanın tutuklu 4 sanığı gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Sait Çakır ve Coşkun Musluk´un tahliyesine karar verdi. Tahliye kararlarına gerekçe olarak, ´suç vasfının değişme ihtimali´ ve ´tutuklu kaldıkları süre´ gösterildi.

12.03.2012 11:50 OdaTV davasına 45 günlük aranın ardından devam edildi. ´Ergenekon´ soruşturması kapsamında Odatv´de yapılan aramalar sonrasında gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın´ın da aralarında bulunduğu 12´si tutuklu 14 sanık hakkında açılan davanın 11. duruşması başladı. İstanbul Adalet Sarayı´ndaki özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Muhammet Sait Çakır, Coşkun Musluk, Müyesser Uğur ile tutuksuz sanık İklim Ayfer Kaleli katıldı. Tutuklu sanıklardan Yalçın Küçük ile tutuksuz sanıklar Şükrü Doğan Yurdakul ve Ahmet Mümtaz İdil ise duruşmaya gelmedi. CHP Milletvekili İlhan Cihaner ile gazeteciler Uğur Dündar, Haluk Şahin ve Ruşen Çakır da duruşmaya izleyici olarak katıldı. Dava kapsamında Silivri Cezaevi´nde tutuklu bulunan OdaTV Genel Koordinatörü yazar Doğan Yurdakul, 21 Şubat´ta sağlık sorunları nedeniyle tahliye edilmişti.

-Dijital deliller TÜBİTAK´a yeni bir bilirkişi incelemesi için gönderildi-

Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, dava dosyasıyla ilgili gelişmeleri açıkladı. Başkan Ekinci, TÜBİTAK´a müzekkere yazıldığını daha önce belirlenen bilirkişi listesine yapılan itiraz nedeniyle başka bir bilirkişi listesi istendiğini, gelen 10 kişilik listeden ise 3 kişinin belirlendiğini belirtti. Başkan Ekinci, dosyadaki dijital delillerin imajlarının ve sanık avukatlarının konuyla ilgili verdiği dilekçeler ve mahkemenin hazırladığı sorularla birlikte gönderildiğini ifade etti. Başkan Ekinci ayrıca kuruma raporun en hızlı şekilde hazırlanmasını istediklerini belirten bir yazıda gönderdiklerini bildirdi.

-Emniyet: Ergenekon terör örgütüdür-

Emniyet Genel Müdürlüğü´nden mahkemeye gönderilen Ergenekon yapılanmasının bir terör örgütü olup olmadığına ilişkin cevap yazısındaki, Konu kovuşturmayı yürüten bağımsız mahkemelerin yetkisinde kalmakla beraber ´Ergenekon´ yapılanması bir terör örgütüdür açıklaması Başkan Ekinci tarafından okundu.

-Barış Terkoğlu´nda ele geçen MİT dokümanı çok gizli-

Davanın tutuklu sanığı Barış Terkoğlu´nun ikametinde ele geçirilen ve MİT´e ait olduğu belirtilen dokümanların gizlilik derecesinde olduğunu açıklayan Başkan Ekinci, bu nedenle söz konusu belgelerin, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından muhafaza altına alındığını söyledi.

-Hanefi Avcı´nın Devrimci Karargah dava dosyası Odatv davasına istendi-

Başkan Ekinci İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi´nden Hanefi Avcı´nın yargılandığı Devrimci Karargah davası dosyasının bir örneğinin talep üzerine gönderildiğini kaydetti.

FİKRET İLKİZ´İN SAVUNMASI

Duruşmada daha sonra, Ahmet Şık´ın avukatı Fikret İlkiz´e savunmasında eksik kalan bölümleri anlatması için söz verildi. Avukat Fikret İlkiz, iddianamede Şık´a talimat verdiği iddia edilen kişinin kendisi olduğunu öne sürdü. İlkiz, iddianamede yer alan telefon tapelerinde müvekkili ile yaptığı görüşmeler bulunduğunu söyledi. İlkiz, Bana kitabıyla ilgili haberler çıktığında ´ne yapayım?´ diye sordu. Ben de ´bir an önce yayınla da üzerindeki şaibe kalksın´ dedim. İşte o tapelerdeki talimat verdiği iddia edilen Fikret ağabey benim. diye konuştu. Savunması sırasında zaman zaman işaret parmağın heyeti doğru sallayarak tüm dikkatleri üzerinde toplayan İlkiz, Biz gazetecileri topluma düşman gibi göstermesin. Gazeteciler yazdıkları için, savcılar gazeteciler nedir anlamadıkları için yargılanıyorlar. dedi.

Fikret İlkiz iddianamedeki iddiaları tek tek yanıtlarken Medya faaliyetlerini iddialarınızın delili olarak sunuyorsunuz dedi. Hakim Ekinci, İlkiz´i Siz diye kast ettiğiniz savcılık makamıdır. Öyle söylerseniz daha doğru olur. Biz daha karar vermedik diye uyardı. İlkiz savunmasında şunları söyledi:

AİHM çerçevesinde ifade ve düşünce özgürlüğünü bu salonda tartışmamamız için hiçbir sebep yok. Bu davanın iddianamesi yazılırken hukuk ve insan hakları kurallarına uyulmadığını görüyoruz. İddianamenin hukuka aykırı olduğu bizim için kesindir. Savcılık iddia makamıdır. Sanığın karşıtı değildir. Davaya bakan mahkeme olağan dönemde olağanüstü görevlidir. Bu davada savcıların davranış biçimleriyle yargı etiği ihlal edilmiştir. Barış, ´Cezaevi avlularında sadece bir avuç gökyüzü var´ demişti. Savcılara soruyoruz; Sizin avlunuzda kaç avuç gökyüzü var? Hukuksuzluğun suç ortağı olmak istemiyoruz. Kimse gazetecileri topluma düşman olarak göstermesin, bu suçtur. Başbakan kitaba bomba diyor. Nereden biliyor? Bu adil yargılamayı etkileme değil midir? İddianameyi yazanlar gazetecilikten zırnık kadar anlamıyor. Telefon tapelerinde benimle yaptığı görüşmeler var. Bana kitabıyla ilgili haberler çıktığında ´Ne yapayım?´ diye sordu Ahmet Şık. Ben de ´Bir an önce yayınla da üzerindeki şaibe kalksın´ dedim. İşte o tapelerdeki talimat verdiği iddia edilen Fikret Abi benim. Gazetecilerin haber kaynakları gizlidir ve korunmalıdır.Ama bu davada haber kaynaklarına el konuldu. İddianamede ´anlaşılmıştır´, ´tespit edilmiştir´ deniliyor ama biz ne anlayabildik ne tespit edebildik.

AHMET ŞIK´IN SAVUNMASI

Fikret İlkiz´in savunmasını tamamlamasının ardından Ahmet Şık ve Nedim Şener´in çapraz sorgusuna geçildi. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Odatv davasında, tutuklu sanık Ahmet Şık, mahkeme heyetinin sorularını cevapladı. Ahmet Şık, söylenecek çok şeyin bulunduğunu ancak susmayı tercih ettiğini belirtip, suskunluğunun masumiyetinden ve haklılığından geldiğini söyledi. Şık, üye hakimin, gazeteci Alper Görmüş´ün Nokta Dergisinde yayınlanan ´darbe günlükleri´ haberine ilişkin soru sorması üzerine, sinirlenerek ses tonunu yükseltti. Şık, ´Bana doğru dürüst soru sorun. Bunun davayla ne ilgisi var?´ demesi üzerine Başkan Ekinci, Şık´ı uyararak sorulara cevap vermesini, aksi takdirde yerine oturmasını istedi. Ahmet Şık, yüksek ses tonuyla konuşmaya devam edince bazı jandarma görevlilerinin ayağa kalktığı görüldü.

Şık, Alper Görmüş´ün yaptığı haberde kendi adının bulunmadığını ancak bir gazeteci olarak böyle bir habere imza atmak isteyeceğini ifade etti. Üye hakimin, iddianamede yer alan telefon tapelerine dair sorularını da cevaplayan Şık, ´Tapelerin tamamının okunması lazım. Savcı işine gelen yerleri almış, gelmeyen yerleri almamış. Yazdığım kitapta kimsenin katkısı yoktur ve kimseden kitabımla ilgili talimat almadım. Nedim Şener´in bu kitapla hiçbir ilgisi yok. Olsaydı söylerdim. Ben kimsenin emeğini yemem. Telefonda ´Fikret Ağabey´ dediğim kişi avukatımdır. Avukatım bile davanın gizli sanığı haline gelmiştir.´ şeklinde konuştu. Ahmet Şık çapraz sorgusunda şunları söyledi: ´Yine susma hakkımı kullanıyorum. Bilin ki susmam suçsuzluğumdan ve haklılığımdan. Tapelerin tamamının okunması lazım. Savcı işine gelen yerleri almış, gelmeyen yerleri almamış. Nedim Şener´in bu kitapla hiçbir ilgisi yok. Olsaydı söylerdim. Ben kimsenin emeğini yemem. Bu kitabı yazmakta tek katkı benim haber kaynaklarım.´

NEDİM ŞENER´İN SAVUNMASI

Ahmet Şık´ın ardından kürsüye gelen Nedim Şener de üye hakimlerin sorularını cevapladı. Nedim Şener, yapmadığı ve yazmadığı bir şeyi anlatmaya çalıştığını ve bunun çok zor olduğunu söyledi. Şener, gözaltına alınmadan önce bir kitap çalışmasının bulunmadığını ancak tahliye edildiğinde Devlet Denetleme Kurulu raporları doğrultusunda, Hrant Dink cinayetiyle ilgili yeni bir kitap yazacağını kaydetti. Sanık Şener, ´Ahmet´le mahkemede ayrıldık. Ben ´ilahi adalet´ diyorum, o ´diyalektik adalet´ diyor.´ ifadesini kullanarak tahliyesini talep etti.

Üye hakim, Şener´e Dink cinayeti ile ilgili yeni kitap çalışmalarını sordu. Şık, Çıkınca DDK´nın Dink cinayetiyle ilgili ortaya çıkardığı skandalı da anlatacağım bir kitap yazacağım diye cevap verdi. Nedim Şener, ´Ahmet Şık´ın kitabının çıkması için yardımcı oldunuz mu?´ sorusuna, ´Yayınevinden Ertürk Bey´i tanırım. Ahmet´e katkım yoktur´ yanıtını verdi. Şener, sorgusunda şunları söyledi: Bu davada herkes yazdığı şeyden sorumlu. Benim zorluğum, başkalarının yazdıkları yüzünden suçlanıyor olmam. Beni dinleten Emniyet. İçine şifre de konmuş. Dink cinayeti üzerinden emniyet ve jandarma yıpratılıyor. Ahmet´le mahkemede ayrıldık. Ben ´ilahi adalet´ diyorum, o ´diyalektik´ diyor. Kitapları yazdığıma ve katkı yaptığıma dair tek delil yok. Yargılama konum gazetecilik faaliyetimdir. 100´e yakın davaya çıktım. ´İleride soracaklar neden yattın?´ diye ´Yazmadığım kitaplardan´ demek zorunda kalacağım.

SONER YALÇIN´IN SAVUNMASI

Soner Yalçın çapraz sorgusunda ´Büyük ihtimalle bizi yine burdan Silivri´ye göndereceksiniz. Yeni bir tarih vereceksiniz. Biz tekrar gelip gazetecilik, yazarlık üzerine konuşmalar yapacağız. Masumiyetimizi anlatacağız ve tekrar Silivri´ye döneceğiz. Bu böyle sürüp gidecek. Bu yüzden herhangi bir talebim yok. Tutukluluk kararı veren hakim ve savcıların en az 3 gün hapishanede yatması gerekir´ ifadelerini kullandı.

BARIŞ TERKOĞLU´NUN SAVUNMASI

Gazeteci Barış Terkoğlu da çapraz sorgusunda şunları söyledi: Ben inandıklarımı yazmaya devam edeceğim. Beni hapsederek engelleyemezsiniz. Gir çık, gir çık olacaksa müebbet verin veya tedavi ettirin beni. Çünkü ben tüm yazdıklarıma sonuna kadar inanıyorum. Ben Balyoz´la ilgili bir haber yapıyorum. Bir yanlışlığı düzeltiyorum. Ben adalete yardımcı oluyorum. Yaptığım haberlere ait bir düzeltme var mı? Yok. Demek ki doğru yapmışız. Sizden sadece bu tabloya baktığınızda ´bir hata yapılıyor mu´ diye bakmanızı istiyorum. Sizden tahliye isteyerek sizi zor durumda bırakmak istemiyorum. Ben adalet istiyorum.

BARIŞ PEHLİVAN´IN SAVUNMASI

Terkoğlu´ndan sonra konuşan Barış Pehlivan, Bilgisayar kullanmamız konusunda kararınıza rağmen bilgisayarı kullanamamaktayız dedi. Pehlivan, Odatv ofisinde el konulduktan sonra dosyaya konulmayan ama kendilerine de verilmeyen yazılı evrakların adli emanetten istenmesini talep etti. Pehlivan, Odatv çalışanlarının evlerine son altı ayda 3 kez hırsız girdi. En son 1 Mart´ta oldu. Ama evlerden hiçbirşey çalmıyorlar sadece ortalığı dağıtıyorlar. Bir hırsız birşey çalmayacaksa neden eve giriyor. Bunun normal olmadığını biliyorum. Bu gözdağlarıyla bizlere pislikleri bulaştıramazlar. Ahmet Şık´ın kitabını Odatv´ye kimin koyduğunu bir sonraki duruşmada söyleyeceğim. Nasılsa tutukluğum devam edecek. şeklinde konuştu.

MÜYESSER UĞUR´UN SAVUNMASI

Müyesser Uğur da çapraz sorgusunda ´Artık hüküm verin´ dedi ve şunları söyledi: Bizim konumumuzu anlaşılır halde açıklayabilir misiniz lütfen? Tecavüzcü mü, terörist mi; ne? Artık bana hüküm verin. Buraya gelip gitmekten utanıyorum. İklim Ayfer Kaleli´nin işlediği öne sürülen suçlar ve onun için talep ceza benden fazladır. O tutuksuz ben tutukluyum. Neden? 1 yıldır bunun cevabını arıyorum. O sarışın sen esmersin veya o uzun boylu sen kısa gibi bir cevap bile kabulümdür. Yeter ki bir cevap veriniz. Annemin durumu ağırlaşırsa onu görmek için izin istiyorum.

COŞKUN MUSLUK´UN SAVUNMASI

Davanın meşruiyetini yitirdiğini ancak hala devam ettiğini belirten sanık Coşkun Musluk ise, Burada savunma yapmak zorunda kaldığı için utanıyorum dedi.

-Sanıklarla konuşan eski Emniyet Müdürü Emin Arslan dışarı çıkarıldı-

Bu arada taleplerin alınması sırasında verilen kısa aranın ardından Mahkeme Başkanı Ekinci, duruşmayı izleyen eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Aslan´ın arada sanıklarla konuştuğunu belirterek, İleride tanık olma durumunuz olabilir. Lütfen dışarı çıkın dedi.

-Savcı, Sait Çakır´ın tahliyesini istedi-

Savunma ve taleplerin alınmasının ardından Savcı Ufuk Ermertcan mütalaasını açıkladı. Savcı, tutuklu sanık Odatv yazarı Sait Çakır´ın tahliyesini isterken diğer 9 sanığın tutukluluk halinin devamı yönünde karar verilmesini istedi.

4 SANIĞA TAHLİYE KARARI

Duruşmanın ilerleyen saatlerinde ara kararlarını açıklayan İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, davanın tutuklu 4 sanığı gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Sait Çakır ve Coşkun Musluk´un tahliyesine karar verdi. Tahliye kararını oybirliği ile alan mahkeme heyeti, karara gerekçe olarak, ´suç vasfının değişme ihtimali´ ve ´tutuklu kaldıkları süre´yi gösterdi.

-Diğer tutukluluklara devam-

Heyet ayrıca tutuklu sanıklar Yalçın Küçük, Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Hanefi Avcı ve Müyesser Uğur´un üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların bulunması, delillerin henüz toplanamamış olması, sanıklar hakkında isnad edilen suçun katalog suçlardan olmasını gerekçe gösterip diğer koruma tedbirlerinin bu aşamada yeterli olamayacağını belirterek sanıkların tahliye taleplerini oy birliği ile reddetti. Böylece söz konusu davada tutuklu yargılanan sanık sayısı 6´ya düştü.

-Duruşma 18 Haziran´a ertelendi-

Mahkeme ayrıca,dava dosyasındaki dijital verilerle ilgili bilirkişi raporu hazırlayacak olan TÜBİTAK´a olası gecikmenin önlenmesi amacıyla raporun en hızlı şekilde hazırlanması için yeniden müzekkere yazılmasına karar verdi. Duruşma 18 Haziran´a ertelendi.

-Duruşmadan notlar-

Mahkeme Başkanı Yalçın Küçük´ün gelmediğini görünce Yalçın Küçük yoksa duruşmanın yarısı bitmiş demektir dedi ve güldü. Aralarda sanıkların kulağına birşeyler fısıldadığı görülen Emin Aslan salondan çıkartıldı. Hakim, ´İleride tanıklığına başvurulabilir´ dedi. Hanefi Avcı, kitabının çıktığı yayınevinin redaktör ve editörlerinin duruşmaya getirilmesini, bu tarih karmaşasını aydınlatmalarını talep etti. Hanefi Avcı gelecek duruşmada bir saat bilgisayarlı sunum yapma sözü aldı. Avukat Celal Ülgen, Doğan Yurdakul´un tahliyesi için Yetmez ama teşekkürler dedi. Sait Çakır gazetelerde çıkan ´Tuncay Özkan´ın tecriti bitti´ haberleri hakkında Özkan tecritten alınmadı. Ben tecrite, Tuncay Özkan´ın yanına alındım dedi.

CEZA İSTEMLERİ

Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğince hazırlanan iddianamede, Yalçın Küçük´ün ´silahlı örgüt kurmak ve yönetmek´, ´kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek´, ´devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin ekmek´, ´yasaklanan bilgileri temin etmek´, ´adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek´ suçlarından ve ´örgüt yöneticisi sıfatıyla diğer şüphelilerin işlemiş olduğu özel hayatın gizliliğini ihlal etmek´ suçundan 21 yıldan 43 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.

Soner Yalçın´ın ´silahlı örgüte üye olmak´, ´kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek´, ´devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etmek´, ´yasaklanan bilgileri temin etmek´, ´adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek´, ´özel hayatın gizliğini ihlal etmek´ ve ´kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek´ suçlarından 14 ile 36,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, gazeteci Ahmet Şık ile eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı´nın ´silahlı örgüte yardım etmek´ suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

İddianamede, Nedim Şener´in ´silahlı örgüte yardım etmek´ suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması öngörülüyor.

İddianamede, diğer sanıkların da benzer suçlara ilişkin olarak 7,5 ila 23 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılması isteniyor.

(12 Mart 2012), son güncel.: (13 Mart 2012)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Odatv davası duruşmaları

Odatv iddianamesinde arama yap

Odatv ile ilgili manşetlerimiz

Kontrgerilla Medyası

Ergenekon davasını engelleme girişimleri

Flaş!!! Odatv´ye 2. baskın

Flaş!!! Odatv´ye baskın

Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak

Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı

Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4338    yazdır/print




İklim Kaleli ağlayınca salon boşaltıldı

Odatv davasına 10. duruşma ile devam ediliyor. Duruşmada bazı sanıkların taleplerinin ardından tutuksuz sanık İklim Bayraktar´ın savunmasına geçildi. Ancak gergin olan Kaleli ağlamaya başlayınca hakim sanıkların tamamını mahkeme salonundan dışarı çıkarttırdı.

27.01.2012 11:39 ´Ergenekon´ soruşturması kapsamında Odatv´de yapılan aramalar sonrasında gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın´ın da aralarında bulunduğu 12´si tutuklu 14 sanık hakkında açılan davanın 10. duruşması başlamak üzere. İstanbul Adalet Sarayı´ndaki özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek duruşma, İstanbul´daki kötü hava koşullarından etkilendi. Saat 10:00´da başlaması gereken dava saat 11:00´ı geçmesine rağmen başlamadı. Davanın bugünkü duruşmasında tutuksuz sanık İklim Bayraktar´ın savunması alınacak. Davada daha önce tutuklu sanıkların savunmaları alınmıştı. Davanın bugünkü duruşmasında bir ara karar da çıkması bekleniyor.

11:58 Duruşma gergin başladı

Oda TV davası, İstanbul Çağlayan Adliyesi´nde devam ediyor. Duruşma, Yalçın Küçük´ün Hanefi Avcı ve Nedim Şener´in bir önceki duruşmadaki ifadelerine tepki göstermesi dolayısıyla gergin başladı. Ergenekon soruşturması kapsamında açılan Oda TV davasına İstanbul Özel Yetkili 16´ncı Ağır Ceza Mahkemesi´nde bugün devam ediliyor. Saat 10.00´da başlaması beklenen duruşma kar yüzünden bir saat ertelendi. Karlı havaya rağmen katılımın yüksek olduğu ve içeri giremeyenlerin mahkeme binası dışında bekledikleri de gelen haberler arasında. Saat 11.00 sularında sanıklar salona alındı. Tutuklu sanıklardan Müyesser Yıldız, girişte, Cümleten hayırlı Cumalar diyerek salonu selamladı. Tutuksuz sanıklardan İklim Bayraktar da salonda ancak Mümtaz İdil yok. Mahkeme salonunda sanıklar, aileleri ve gazetecilerin yanı sıra CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur ve Denizli Milletvekili İlhan Cihaner´in de bulunduğu belirtiliyor. Daha önceki duruşmalara da gelen Uğur Dündar´ın yine salonda olduğu bildirildi.

Yoklamanın ardından hakim, ses kayıtlarıyla ilgili TÜBİTAK raporunun ve Doğan Yurdakul´un sağlık raporunun mahkeme heyetine ulaştığını belirtti. Yurdakul´ın raporda tahlil ve tedavi gerektiği yönünde hükümler olduğunun altını çizen hakim, bu durumun göz önüne alınacağını söyledi.

KÜÇÜK SİNİRLENDİ

Yalçın Küçük, Hanefi Avcı ve Nedim Şener´i kast ederek, Diğer tanıkların ifadeleri yüzünden bana söz hakkı doğdu. Bizle ilgili çok ağır suçlamalar yaptılar. 15 dakika konuşmak istiyorum dedi. Sinirlenen Küçük, Ben arkadaşlara sormak istiyorum, onlara emir verdim mi, vermedim mi? diye konuştu. Hakim, Küçük´e, Size konuşmanız için yeterince zaman vereceğiz dedi.

İklim Bayraktar´ın sorgusunun ardından avukatların taleplerine geçileceğinin açıklanması üzerine Küçük´ün avukatları çapraz sorgu yapılmasını istedi. Böyle bir durumda tahliye taleplerine sıra gelmeyebilir. Ancak çapraz sorgunun bugün yapılmayacağı da bildiriliyor.

VİRÜS İDDİASI

Söz alan Hanefi Avcı ise mahkemeye teknik meselelerle ilgili bir dilekçe ve belge sundu. Virüs iddiasının iddianamenin esasıyla ilgili ciddi bir iddia olduğunu da belirten yargıç, bunun üzerine gidileceğini belirtti. Başkan Ekinci, İddia edildiği gibi görevi kötüye kullanma ve komplo varsa biz sonuna kadar gideceğiz. İlgili belgeleri sizin üniversitelerden aldığınızla birlikte TÜBİTAK´a göndereceğiz. Gelen rapora göre kararımızı vereceğiz diye konuştu.

SANIK YILDIZ´DAN BAŞBAKANA TEPKİ

Davanın tutuklu sanığı Müyesser Yıldız söz isteyerek Başbakan Tayyip Erdoğan´ın Odatv davasından bir gün önce tutuklu gazetecilerle ilgili yaptığı açıklamayı eleştirdi. Yıldız, heyete Başbakan´ın açıklamalarının ardından ne hissettiklerini ve etkilenip etkilenmediklerini sordu. Yıldız Bu açıklamayı nasıl değerlendirmeliyiz. Yargıya müdahale mi? Adil yargılamayı etkilemek mi? Mahkemeye bir talimat mı? Acaba sayın savcı veya savcılar sayın Başbakan hakkında bir fezleke düzenleyebilecek mi? İzninizle sayın Başbakana ´one minute´ demek istiyorum. Tecavüzcü değilim. Polis asker katili değilim. Terörist-darbeci değilim. Sadece ve sadece gazeteciyim dedi. Yıldız, Başbakan ile ilgili eleştirilerini, Sayın Başbakan´a sormak lazım kendisi bu davanın gerçek savcısı mıdır? Öyleyse buraya gelip iddialarını ispatlamakla mükelleftir diye sürdürdü. Başbakan´ın davanın gerçek ve gizli davacısı olduğunu da ileri sürdü. Yıldız, Başbakan´ın davaya müdahil edilmesini de talep etti. Yıldız konuşmasını mahkemeden üyesi oldukları iddia edilen örgütün numarasını ve adresinin verilmesini isteyerek, Mektupla üyelik başvurusu yapıp, parlamento muhabirleri derneğinden sonra buraya da üye olacağım. Böylece hem terörist gazeteci suçlamasını hak edeceğim, hem de yattığıma değsin. Zira olmayan bir örgüt yüzünden bunca aydır yatmak ciddi şekilde onuruma dokunuyor. Adalete tecavüz edildi. Olmayan bir örgüt yüzünden içeride yatmaktan sıkıldım diye konuştu.

Olmayan örgütün medya kolu olarak burada ne yapıyoruz? Bu nasıl bir garabet? Bu Oda TV değil virüs davasıdır diyen Uğur, TÜBİTAK´ın incelemelerini bir an önce tamamlaması gerektiğini söyledi. Yıldız, hakimin, Biz TÜBİTAK´ın hızlı hareket etmesi için elimizden geleni yapıyoruz müdahalesine, Allah razı olsun diye yanıt verdi.

SAVCI TARAFSIZ DAVRANMIYOR

Yıldız´ın ardından Mümtaz İdil´in avukatı Tugay Topbaş söz aldı. Topbaş, Biz savcının tarafsız davranmadığı düşüncesindeyiz. Savcılık makamı soruşturma aşamasında sanık lehine delil toplamamıştır. Savcılık bizim savunma hakkımızı kısıtlamakla birlikte bu delilleri hukuka aykırı bir şekilde gündeme getirmiştir dedi.

ARANIN ARDINDAN SÖZ BAYRAKTAR´DA

Savunmanın ardından oturuma kısa bir ara verildi. İki dakika olması beklenen ancak 25 dakika süren aranın ardından kürsüye İklim Bayraktar çıktı.

SANIK KALELİ AĞLAMAYA BAŞLAYINCA SALON BOŞALTILDI

Oda TV davası, İstanbul Çağlayan Adliyesi´nde devam ediyor. Gergin başlayan duruşmada, tutuksuz sanıklardan İklim Bayraktar´ın ifadesi öncesi diğer sanıkların tamamı mahkeme salonundan dışarı çıkarıldı. Hakim, kararına gerekçe olarak Bayraktar´ın ağlamasını gösterdi. Mahkemenin kararı, avukatların tepkilerine neden oldu. Bir avukat, Talep ve tehdit yokken böyle bir uygulama sanığı tanık yerine koymak anlamına geliyor dedi. Hakim, Ama sanık ağlıyor diye kararını savunurken, avukat, Sanığın neden ağladığı bizce meçhul. 14 kişinin savunması kısıtlanıyor diye itirazını ortaya koydu. Daha sonra dışarı çıkarılanlar içeri alındı.

Mahkeme Başkanı Hüseyin Ekinci, sanığın talebi ve kendi gözlemleri çerçevesinde ara karar alacaklarını belirtti. Başkan Ekinci, Kaleli´nin avukatı ve kendi gözlemlerinde sanığın ilaç kullandığı, gergin olduğu ve sürekli ağladığını tespit ettiklerini belirtti. Ardından da CMK 200 maddesi gereğince diğer sanıkların duruşmadan çıkarılacağını belirtti.

CMK 200´üncü maddede şöyle deniyor: Sanığın yüzüne karşı suç ortaklarından birinin veya bir tanığın gerçeği söylemeyeceğinden endişe edilirse, mahkeme, sorgu ve dinleme sırasında o sanığın mahkeme salonundan çıkarılmasına karar verebilir. Sanık tekrar getirildiğinde, tutanaklar okunur ve gerektiğinde içeriği anlatılır.

Sanıkların duruşmadan çıkarılmasının ardından Kaleli savunmasına Odatv ile olan ilişkisine değinerek başladı. Kaleli, O dönem ANKA, Habertürk, Sözcü ve Odatv´ye iş başvurusunda bulunmuştum. Bana olumlu yanıtı Odatv verdiği için orada çalışmaya başladım. Yalçın Küçük´le de Ulusal Kanal´ın gecesinde tanışmıştım. Onun dışında bir tanışıklığımız yok. Zaten hakkımdaki iddialardan sonrada bir daha görüşmedim. Beni tanıyacağını bile sanmıyorum dedi.

Deniz Baykal´la ilgili iddialara da yanıt veren Kaleli, Bu iddiaları ortaya atan ben değilim. Ben kimsenin özel hayatının gizliliği ilkesini ihlal etmedim. Örgüt talimatlarıyla siyasi parti temsilcileri ile de irtibata geçmiş değilim. şeklinde konuştu. Her duruşmaya katıldığını belirten Kaleli, Ben bu davanın sanığıysam ve örgütün üyesiysem, bu nasıl bir örgüttür ki herkes bana vebalı gibi davranıyor. Kimse bana selam bile vermiyor. iddiasında bulundu. Başkanı Ekinci ise Biz bunu gözlemlediğimiz için böyle bir karar aldık zaten. dedi.

Savunma yaparken kendisini sürekli olarak baskı altında hissettiğini anlatan Kaleli, Hakkımda internette çıkmış binlerce haber var. Hepsi de yanlıştır. Savunma için söylediğim sözlerin basın tarafından cımbızlanarak yanlış anlamlar çıkarılmasından korkuyorum. dedi.

Tutuksuz sanık Kaleli´nin bu kaygısını birçok kez dile getirmesi üzerine Başkan Ekinci, Sürekli baskı altında bulunduğunuzu söylemeyin. Talep ederseniz beyanlarınızın yayınlanmasının yasaklanması gibi bir yola gidilebilir. Sonra ´Baskı altındaydım, kendimi savunamadım´ gibi durumlar oluşabilir. diye konuştu. Kaleli bunun üzerine yayın yasağı talebinde bulunmayacağını söyledi.

ODATV İLE BAĞLANTISINI ANLATTI

Kaleli, diğer sanıklar salonda olmadan verdiği ifadesinde kendisine yönelik suçlamalara değinerek Odatv ile olan bağlantısını anlattı. Odatv, muhalif bir mecra idi. Çok sevdiğim gazetecilik mesleğini en iyi orada icra edebileceğimi düşündüm. Soner Yalçın´la başıma gelen talihsiz olaydan sonra tanıştık diye konuşan Kaleli, Ahmet Şık, Nedim Şener, Hanefi Avcı, Kaşif Kozinoğlu ve Coşkun Musluk´u tanımadığını söyledi. Odatv için yaptığı haberlerin başlıklarını paylaşan Kaleli, bir de Aşık Dertli´nin meşhur taşlaması Şeytan Bunun Neresindeyi, örgüt bunun neresinde olarak okudu.

Kaleli, tutuklu sanıklardan Barış Pehlivan´ın kendisi hakkındaki yazısına çok kızgın olduğunu söyleyerek, kurban edildiği karalama kampanyası dolayısıyla avukat bile bulamadığını belirtti.

Duruşma salonunda bulunan Uğur Dündar´ın kendisi hakkındaki Gizli servis tarafından yönetiliyor yorumlarını da eleştiren Kaleli, Ben Sayın Deniz Baykal´la ilgili hiçbir iddia ortaya atmadım. Telefon tape´leri 44 gün sonra gazetelerde yer aldı. Birileri kasıtlı yaydı. Güçsüzüm, arkamda eşimden başka kimse yok. Ben bu davanın sanığı değil mağduruyum dedi.

Kaleli, yazdığı kitabı da kanıt ve savunması olarak gösterdi.

SONER YALÇIN´I ELEŞTİRDİ

Soner Yalçın´ın savunmasında kendisiyle ilgili olarak sürekli iddia ifadesini kullanmasını da eleştiren Kaleli, Madem iddiaydı, neden Yalçın, Nazlı Ilıcak ve Deniz Baykal´dan özür diledi diye konuştu. Yalçın´ın Ankara´da olmasına rağmen kendisiyle yüz yüze değil telefonda konuşmuş olmasını manidar olarak nitelendiren Kaleli, Bu konuşma telefonda yapılmamış olsa ben bu davada sanık olmayabilirdim ifadelerini kullandı.

Kaleli şöyle devam etti: Defalarca siyasi parti liderleriyle konuştuğum söyleniyor. Sadece bir kere konuştum. Halk TV sürecini en son ben öğrendim. Deniz Baykal´a asla şantaj yapmadım, komplo kurmadım. Odatv´den hiç kimse bana Deniz Baykal´la ilgili talimat vermedi. Baykal meselesinin tamamen şahsi meselem olduğunu düşündüğüm için Odatv´ye bilgi vermedim ´Tohum attım, bekliyorum´ sözlerimle Olcay Baykal´la yapmak istediğim röportajı kast ettim.

Kaleli, savunma olarak dinleme tape´lerini okudu.

Saat 13.00´te duruşmaya bir saatlik öğlen arası verildi.

´DAVANIN SANIĞI DEĞİL MAĞDURUYUM´

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Odatv davasında tutuksuz sanık Kaleli, Ben Deniz Baykal´la ilgili hiçbir iddia ortaya atmadım. Telefon konuşma tapeleri 44 gün sonra gazetelerde yer aldı. Birileri kasıtlı yaydı. Güçsüzüm, arkamda eşimden başka kimse yok. Ben bu davanın sanığı değil mağduruyum. diye konuştu.

HAKİMDEN KALELİ´YE ÇARPICI SORU: MADEM TACİZ EDİLDİNİZ NİÇİN İKİNCİ KEZ ARADINIZ?

Kaleli´nin savunması sırasında Başkan Hüseyin Ekinci, Madem taciz edildiniz, neden Deniz Baykal´ı daha sonra yeniden aradınız? diye sordu. Kaleli, bu olaylar yaşandıktan sonra Gürsel Tekin ile daha sonra ise Soner Yalçın ile konuştuğunu ve bir şey olmadığını anlattı. Olaydan 20 gün sonra telefon konuşmalarının sızdığını belirten Kaleli, Muharrem İnce ile ilgili de haberler yapıldı. Ben Deniz Baykal´ı aradım. Olayı ispat edemeyeceğim ve ne olacağını bilmek için aradım. dedi. Bunun üzerin Başkan Ekinci, İlk olayı ispatlayamayacağınız için mi Deniz Baykal ile ikinci görüşmeyi yapıyorsunuz. Yani bu komplo mu oluyor?´ diye sordu. Kaleli ise ilkini ispatlayamayacağı için ikinci kez aradığını söyledi.

´ÖLEYİM DE KURTULUN´

Kaleli, savunmasında mahkemenin henüz bir hüküm vermediğini ancak kendisinin kamuoyu önünde asıldığını öne sürdü. Kaleli, Benim arkamda kimse yok. Yorgunum. Bir araştırmaya göre, Saddam Hüseyin ve Abdullah Öcalan´dan sonra 1,5 ay boyunca gündemde olan tek insanım. Ben bunlara daha fazla dayanamam. Siz sağlıklı karara ulaşın. Düşmanlarımla baş edemeyeceğim. Ben öleyim de kurtulun. diye konuştu.

Kaleli, hakkında çıkan haberleri mahkeme heyetine göstererek, Baykal, benimle ilgili ´Bu kadını da üzerime saldılar´ ithamında bulundu. dedi. CHP içinde çok sayıda tanıdığı bulunduğunu ve bu kişilerin de haberlerini de yaptığını belirten Kaleli, Ama sanki seçim öncesi CHP´ye komplo kurmak için son anda dâhil olmuşum gibi bir hava oluşturuldu. Gürsel Tekin canlı yayınlarda daha önce yaptığım ama CHP´ye zarar verecek haberleri yayınlamadığım için bana çokça teşekkür etmişti. ifadelerini kullandı.

KALELİ´NİN SAVUNMASI TAMAMLANDI, DİĞER SANIKLAR SALONA ALINDI

Kaleli´nin, ?Bu davanın sanığı değil mağduruyum? sözleriyle tamamladığı savunmasının saatler sürmesi davayı izleyenlerin tepkisine neden oldu. Kaleli´nin ifadesinin tamamlanmasının ardından diğer sanıklar yeniden mahkeme salonuna alındı. Sanıklara, Kaleli´nin ifadesi özetlendi. Kaleli´nin avukatı, Bu davanın içinde Erol Taş da var Tecavüzcü Coşkun da var ama Hulusi Kentmen gibi babacan bir hakimimiz de var? diye konuştu.

Aranın ardından Yalçın Küçük hakkındaki iddialara yanıt veremediği gerekçesiyle yeniden söz aldı. Küçük, ?Ahmet Şık´lar Silivri´de bir üst katımda kalıyor. Bir kere selam vermediler. Bu nasıl örgüt?? dedi. Küçük´ten sonra Soner Yalçın ve Barış Terkoğlu da kürsüye geldi. Terkoğlu, bir önceki duruşmada bir televizyon kanalının mahkemenin kararını açıklanmadan 20 dakika önce seyircilerine duyurduğunu hatırlatarak, mahkeme heyetini eleştirdi. Coşkun Musluk ise beraatini ve tahliyesini istedi.

Daha sonra tutuklu sanıkların tahliye taleplerine geçildi. Tutuklu sanık Nedim Şener, tahliye talebinde bulunurken, Ahmet Şık ise ?Hiç bir talebim yok? dedi.

Tutuklu sanık Soner Yalçın da, yaklaşık bir yıldır tutuklu olduklarını ifade ederek, ?Bunca savunmanın, bilirkişi raporunun hiç önemi yok mu? Dışarı çıksak adam mı öldüreceğiz? Elimizde silah mı var? Ama ben buna şaşmıyorum ve üzülmüyorum. Sevdiklerimin şaşmasına üzülüyorum. Sizden isteğim bizi şaşırtın? ifadelerini kullandı.

Duruşmada söz alan tutuklu sanık Müyesser Yıldız, ?Birileri bizim burada kalmamızı istiyor. Bir kısmımız ipotek kalalım. Sait ile Coşkun öğrenci, bırakın okusunlar. Barış´lar yeni evli, Doğan Yurdakul hasta, onları bırakın? dedi.

Sanık Hanefi Avcı da, kitabını kendisinin yazdığını ve kimseden yardım almadığını belirterek, tahliyesini istedi. Diğer sanıklar da haklarındaki suçlamaları kabul etmeyerek, tahliye talebinde bulundular.

Duruşma, sanık avukatlarının taleplerinin alınmasıyla devam ediyor.

Oda TV´de tahliye yok

28.01.2012 00:05 İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesindeki davada görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Ufuk Ermertcan, bilirkişi incelemesinin sonucunun beklenmesini, Emniyet Genel Müdürlüğü eski İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun´un tanık olarak dinlenmesini istedi.

Savcı Ermertcan, mevcut delil durumu, atılı suçun vasfı ve dosya içeriğinin göz önüne alınarak sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.

Bunun üzerine duruşmaya iki saat ara veren mahkeme heyeti, aranın ardından sanık ve avukatların taleplerine ilişkin ara kararını açıkladı.

Buna göre mahkeme heyeti, TÜBİTAK´a müzekkere yazılarak, dosyanın dijital ortamdaki bir suretinin bilirkişi raporu düzenlenmek üzere gönderilmesine, iddia olunan ´Ergenekon terör örgütü´ ile ilgili İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğüne bilgi notu istenilmesine yönelik yazılan yazının yeniden akıbetinin sorulmasına karar verdi.

Mahkeme heyeti, sanıklar Nedim Şener´in ismini belirttiği tanıkların ve Cumhuriyet Savcısının Sabri Uzun isimli kişinin tanık olarak dinlenmesini, sanıkların çapraz sorgusunun yapılmasından sonra değerlendirilmesine hükmetti.

Mahkeme heyeti, tüm tutuklu sanıkların üzerlerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, sanıklardan elde edilen dokümanlar, iletişim tespit tutanakları, dosyadaki tüm delillerle birlikte değerlendirildiğinde, kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların bulunması, henüz delilerin toplanmamış olması, sanık müdafilerinin dosya sundukları belgelerin hukuk tekniği açısında bilirkişi raporu olarak kabul edilemeyeceği, mahkeme tarafından bilirkişi raporu aldırılmamış olmasından dolayı tutukluluk hallerinin devamına oy birliğiyle karar verdi.

Sanık Doğan Yurdakul´un Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen rapor doğrultusunda tedavisinin yapılması amacıyla en kısa sürede Mehmet Akif Ersoy Kalp Hastalıkları Hastanesine sevk edilmesini kararlaştıran mahkeme heyeti, duruşmayı 12 Mart 2012 tarihine ertelendi. ( AA)

CEZA İSTEMLERİ

Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğince hazırlanan iddianamede, Yalçın Küçük´ün ´silahlı örgüt kurmak ve yönetmek´, ´kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek´, ´devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin ekmek´, ´yasaklanan bilgileri temin etmek´, ´adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek´ suçlarından ve ´örgüt yöneticisi sıfatıyla diğer şüphelilerin işlemiş olduğu özel hayatın gizliliğini ihlal etmek´ suçundan 21 yıldan 43 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.

Soner Yalçın´ın ´silahlı örgüte üye olmak´, ´kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek´, ´devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etmek´, ´yasaklanan bilgileri temin etmek´, ´adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek´, ´özel hayatın gizliğini ihlal etmek´ ve ´kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek´ suçlarından 14 ile 36,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, gazeteci Ahmet Şık ile eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı´nın ´silahlı örgüte yardım etmek´ suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

Kaşif Kozinoğlu´nun ´silahlı örgüte üye olmak´, ´devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etmek´ ve ´yasaklanan bilgileri temin etmek´ suçlarından 11,5 yıldan 26 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianamede, Nedim Şener´in de ´silahlı örgüte yardım etmek´ suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması öngörülüyor.

İddianamede, diğer sanıkların da benzer suçlara ilişkin olarak 7,5 ila 23 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılması isteniyor.

MAHKEME TÜBİTAK´TAN BİLİRKİŞİ HEYETİNİ DEĞİŞTİRMESİNİ İSTEDİ

07.02.2012 10:40 Oda TV davasında mahkeme, avukatların itirazı üzerine virüslü olduğu iddia edilen belgeleri incelemek için TÜBİTAK´tan görevlendirilen bilirkişi heyeti üyelerinin değiştirilmesini istedi.İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, virüslü olduğu öne sürülen belgelerin incelenmesi konusunda TÜBİTAK´tan rapor istenilmesine karar vermişti. Mahkeme, TÜBİTAK´a yazı yazarak rapor hazırlayacak heyetteki isimlerin kendilerine gönderilmesini istemişti. Geçtiğimiz duruşmada bilirkişiler Yılmaz Çankaya, Erdem Alparslan ve Tahsin Türköz´ün de aralarında bulunduğu 5 isim TÜBİTAK´tan mahkemeye gönderildi.

Ancak bu isimlere sanık avukatlarından Hüseyin Ersöz itiraz etti. Bilirkişiler arasında bulunan Yılmaz Çankaya, Erdem Alparslan, Burak Bayoğlu ve Tahsin Türköz´e itiraz eden avukat Ersöz, Bu 4 isimle verdikleri raporlar nedeniyle davalık olduk. Bu nedenle onlara güvenmiyoruz. Bu isimlerin hazırlayacağı bir raporu, objektif ve tarafsız olmayacağı için kabul etmeyeceğiz. dedi.

Bu itiraz üzerine mahkeme, yeni bir karar aldı. TÜBİTAK´a tekrar yazı gönderen mahkeme heyeti bilirkişi listesinin değiştirilmesini ve yeni 5 kişilik bilirkişi listesinin acilen gönderilmesini talep etti. Mahkeme heyetinin 5 kişilik listeden seçeceği 3 isim virüslü olduğu öne sürülen belgelerin incelenmesini yaparak rapor hazırlayacak. (Cihan)

TUTUKLU SANIK YURDAKUL SAĞLIK NEDENİYLE TAHLİYE EDİLDİ

22.02.2012 17:24 Oda TV davasının tutuklu sanığı Doğan Yurdakul, sağlık sorunları nedeniyle tahliye edildi.Oda TV Genel Koordinatörü Doğan Yurdakul´un avukatı Hüseyin Ersöz, davayı yürüten İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi´ne verdiği dilekçe ile tutuklu sanık Yurdakul´un tahliyesini talep etmişti. Avukat Ersöz, dilekçesinde Yurdakul´un muayenesinde damar tıkanıklığı, gizli şeker, kalp ritminde bozukluk, hipertansiyon, böbrek yetmezliği ve sağ böbreğinde kist tespit edildiğini tahliye gerekçesi olarak göstermişti. Yargılamayı yürüten İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, verilen dilekçenin ardından Doğan Yurdakul hakkında sağlık sorunları nedeniyle tahliye kararı verdi. 7 Mart 2011 tarihinde tutuklanan Yurdakul, yaklaşık 1 yıldır tutuklu bulunuyordu. ( Cihan)

(27 Ocak 2012), son güncel.: (22 Şubat 2012)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Odatv davası duruşmaları

Odatv iddianamesinde arama yap

Odatv ile ilgili manşetlerimiz

Kontrgerilla Medyası

Ergenekon davasını engelleme girişimleri

Flaş!!! Odatv´ye 2. baskın

Flaş!!! Odatv´ye baskın

Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak

Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı

Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4172    yazdır/print




Odatv davasında 9. duruşma

Odatv davasına 9. duruşma ile devam ediliyor. Duruşma önceki celsede savunması süre nedeniyle yarım kalan eski emniyet müdürü Hanefi Avcı´nın konuşmasıyla devam ediyor.

23.01.2012 13:03 ´Ergenekon´ soruşturması kapsamında Odatv´de yapılan aramalar sonrasında gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın´ın da aralarında bulunduğu 12´si tutuklu 14 sanık hakkında açılan davanın 9. duruşması başladı. İstanbul Adalet Sarayı´ndaki özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar Prof. Dr. Yalçın Küçük, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın, Şükrü Doğan Yurdakul, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Muhammet Sait Çakır, Coşkun Musluk, Müyesser Uğur ile tutuksuz sanıklar İklim Ayfer Kaleli ve Ahmet Mümtaz İdil katıldı. Davanın tutuklu sanıklarından Kaşif Kozinoğlu ise cezaevinde rahatsızlanarak 12 Kasım 2011 tarihinde hayatını kaybetmişti. CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi ve gazeteci yazar Ruşen Çakır ile bazı yabancı basın mensupları da izleyici olarak duruşmaya katıldı.

NAZLI ILICAK ŞİKAYETİNDEN VAZGEÇTİ

Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, bir önceki celse verilen ara karar doğrultusunda Kozinoğlu dosyasının davadan ayrıldığını ve emanete alınan eşyalarının da ailesine verildiğini açıkladı. Başkan Ekinci, davanın tek müştekisi olan gazeteci yazar Nazlı Ilıcak´ın celse arasında mahkemeye gelerek ifade verdiğini ve şikayetinden vazgeçtiğini söylediğini belirtti. Duruşmaya, savcı Ufuk Ermertcan´ın sağlık sorunları nedeniyle izin alması dolayısıyla özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Berk katıldı.

Tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatlarının hazır bulunduğu duruşmada, savunmalardan önce Yalçın Küçük söz almak istedi. Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci´nin çok kısa olmak suretiyle söz verdiği Küçük, Benim savunmam hiç yapılmadı diyerek verilen ara kararla ilgili itirazı olduğunu söyledi. Nedim Şener de iddianamedeki iddialara cevap vermesi gerektiğini belirterek Hanefi Avcı´nın savunmasının ardından söz almak istediğini belirtti.

Her zaman bizi manken olarak kullanıyorlar diyen Yalçın Küçük, izinsiz yapıldığı iddia edilen konferansın kaymakamlıktan izninin alındığını ifade etti. Çapraz sorgu yapın. Buradaki adamların hepsini karşıma getirin diyen Küçük, Hanefi Avcı´nın kendisini 30 yıldır takip ettiğini söylediğini belirtti. Buraya da beni takip etsin diye mi gönderdiniz? diyen Küçük, kendisine layık bir duruşma istediğini ifade etti

Yurdakul: Anjiyo olmam gerekiyor

Öte yandan Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, Doğan Yurdakul´a hastaneye gidip gitmediğini sorarak kendilerine rapor gelmediğini belirtti. Anjiyo gerekiyor dediler şeklinde yanıt veren Yurdakul´a Ekinci, Raporu getirin, karar verelim dedi.

HANEFİ AVCI´NIN SAVUNMASI

Geçtiğimiz duruşmadan savunmasına devam eden Hanefi Avcı, Oda TV bilgisayarlarında çıkan dijital verilere ilişkin kapsamlı bir teknik savunma yaptı.

Belgeler başka bilgisayarlardan gönderildi

Duruşma salonunda sinevizyon gösterimiyle yansıtılan perdede, bahsi geçen word dokümanlarında ne gibi değişiklikler yapılabileceğini anlattı. Avcı, belgelerin başka bilgisayarlarda üretilerek Oda TV bilgisayarlarına gönderildiğini, bu dosyaların hiç açılmadığı için tarihlerinin değişmediğini, bu dosyaların bir aracı ile taşınamayacağını ve gönderildiğini söyleyerek, bu delilleri inceleyen emniyet mensuplarının da eksik bilgilendirme yaptığını açıkladı. İnternet imkanım olsaydı size bu dosyaları IP adresleri üzerinden kimler tarafından gönderildiğini ispatlardım diyen Avcı, kendisinin bu konularda hayli hakim olduğunu vurguladı.

Bu dokümanlarda gizli, saklı yok

20 yıldır terörle mücadele görev yaptım. Hangi örgütün, hangi dokümanları kullanacağını bilirim. Böyle örgüt dokümanı olur mu? Bu dökümanlarda gizli, saklı yok. Polisler, örgüt şifrelerini çözmek için günlerini harcıyor burada herşey net anlaşılıyor diyen Avcı, kendisi TEM İstihbarat´ta çalışırken önüne böyle dokümanlar konulsaydı kime iftira atılmak istendiğini sormuş olacağını ifade etti. Dosyalarda hiçbir ima, şifrenin bulunmadığını söyleyen Avcı, Soner Yalçın´ın bilgisayarında bulunan bir dosyadan örnek vererek, Hangi örgüt dokümanında bir referans verilir? Terör şubelerinde çalışmış 100 insana gönderin, ´örgüt dökümanıyla alakası yok´ bilgisi verir diye konuştu.

Televizyon konuşmasından 1 ay önce hazırlanmış

Avcı, bir dökümanda Nedim Şener´in televizyon programında Dink cinayeti ve Hanefi Avcı´nın kitabı hakkında yaptığı konuşmaya ilişkin yer alan bilgiler olduğunu söyleyerek, Bu döküman televizyon konuşmasından 1 ay önce hazırlanmış diyerek tarihleri gösterdi. Bu savunmanın üzerine Nedim Şener de söz alarak, dosyada tüm katıldığı programların tapelerinin olduğunu ancak polislerin bahsi geçen bu programın tapelerini koymadığını ifade etti.

İnsanların düşünceleri uğruna kendilerini feda etmelerini hep önemsedim diyen Avcı, kendi kitabının hazırlık aşamasında 6 ay redakte edildiğini bu yüzden Nedim Şener ile bir kitap yazmış olmasının mümkün olmadığını vurguladı.

Savunmanın ardından duruşmaya ara verildi. Duruşma 13:40´ta başlayacak. Avcı´nın savunmasının ardından Nedim Şener´in savunmasını tamamlaması bekleniyor.

Avcı: Sanıklarla bağlantım yok

Duruşma önceki celsede savunması süre nedeniyle yarım kalan eski emniyet müdürü Hanefi Avcı´nın konuşmasıyla devam ediyor. Savunmasına devam eden Hanefi Avcı, savunmasında, 20 yıldır terörle mücadele ettim. Böyle örgüt dökümanı mı olur? diyerek delil gösterilen dijital verilerin sahte olduğuna dikkat çekti. Oda TV davası sanıklarından Hanefi Avcı, yarım kalan savunmasına devam etti. Avcı, ilk bölümde dijital verilere ilişkin tespitlerini içeren savunmasının ardından iddianamede yer alan iddialara ilişkin yanıt verdi. Davadan diğer yargılanan Soner Yalçın, Ahmet Şık, Doğan Yurdakul ile yıllar önce karşılaştığını, Nedim Şener ile kitaptan sonra tanışıklıklarının söz konusu olduğunu ancak Yalçın Küçük ile zaten fikren çok uzak olduklarını ifade ederek hiçbir diyaloğunun söz konusu olmadığını söyledi. Bunun üzerine Yalçın Küçük, Beni 30 yıldır takip ediyorsun şeklinde seslenmesi üzerine Avcı´nın, 30 yıl olmasa da İstanbul Emniyeti İstihbarat Müdürü olduğum dönem kendisini faaliyetlerinden ötürü takip ettim tabi demesi salonda gülüşmelere neden oldu. Avcı, Yazdığım kitaptan ötürü buradayım. Bu kitabı kendim kaleme aldım, kimse bana talimat veremez. Birlikte kitap yazdığımız iddiaları nasıl olabilir, biz telepatiyle mi anlaştık? Nasıl görüşmeden kitap yazabiliriz? Herhangi bir örgütle ilgim yok şeklinde savunmasını tamamladı.

Mahkeme Başkanı´nın beyanından rahatsız olduk

Avcı´nın avukatı Refik Ali Uçar, Kitap yazan hiç kimse hakkında bu boyutta yapılan hiçbir yargılama yok. Hanefi Avcı suç işlemedi, kendisine verilen görevi yerine getirdi diyerek savunmasını gerçekleştirdi. Avcı´nın, Haliçte Yaşayan Simonlar kitabı hakkında açılan davalara ve suçlamaları kapsayan bir savunma gerçekleştiren Uçar, mahkeme heyetine yönelik ithamlarda da bulundu. Davadan çekilme talebinde bulunan Nazlı Ilıcak´ın televizyon programında duruşmada tahliyelerin olacağına ilişkin kullandığı ifadelere değinen Uçar, Nazlı Ilıcak Oda TV davasıyla ilgili fal baktı. Sanıkların serbest bırakılacağını söyledi. Bu sözler mahkemeyi maddi manevi baskı altında tutmayı mı amaçlıyor? diyerek Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci´nin verdiği beyandan da rahatsız olduklarını vurguladı.

Kimseye yalan söyleyecek halimiz yok

Gazetelerde yer alan beyanında mahkeme dosyasını inceleyemediğini söyleyen Başkan Mehmet Ekinci, Kimseye yalan söyleyecek halimiz yok. Davadan iki gün önce atandım. 80 klasörü okudum desem inandırıcı olmaz. 10 klasör inceleyebilmiştim, şimdi 75 klasör tamamlayabildim şeklinde yanıt verdi. Bunun üzerine avukat Uçar, Basın savcılarına suç duyurusunda bulundunuz mu? şeklinde soru yöneltince Ekinci, Savcılar görevini yapsın dedi.

Avukatın savunmasını bitirmesinin ardından Oda TV davasından diğer yargılanan Nedim Şener, yarım kalan savunmasını tamamlamak için söz aldı.

NEDİM ŞENER´İN EK SAVUNMASI

Oda TV davasından tutuklu yargılanan Nedim Şener, ek savunma için söz aldı. Şamil Tayyar, Yiğit Bulut, Önder Aytaç ve Rasim Ozan Kütahyalı´nın mahkemeye çağrılmasını isteyerek sözlerine başayan Şener, Nazlı Ilıcak da gelsin. Son çıkan kitabını da alsın gelsin, burada tartışalım dedi. Silivri´de iki şey öğrendik. Silivri duvarları aşkı öldürmüyor, bir de gerçekler hapsedilemez diyen Şener, Hrant Dink davasında verilen kararı ele aldı. Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek´i suçlu bulan Başbakan´ın imzalı raporu mahkemeye sunuldu. Ergenekonsak bizim liderimiz Başbakan diyen Şener, Rahip Santoro cinayetinin Dink cinayetinin provası olduğunu söyledi. 17 Ocak´ta iyi ki serbest bırakılmamışız. Nedim Şener´in neden tutuklandığını tüm Türkiye gördü. Yaşananlar beni teyit ediyor diyen Şener, mahkemenin huzurunda olmasının tek sebebinin Dink cinayetinde bir yerlere varıldığı ile ilgili olduğunu ifade etti.

Dink cinayetinde Trabzon Emniyet Müdürlüğü´nün arkasında kontrgerilla olduğunu söyleyen Şener, Bunlar ileride ortaya çıkacak. Bütün istihbarat Trabzon Emniyet´te toplanıyor ve bütün belgelerin karartıldığı yer İstihbarat Daire Başkanlığı´dır. Asıl dehliz orasıdır diyerek Dink cinayetinde adresi Ergenekon olarak gösterdi. Poyrazköy Davası ile birleşen Kafes Eylem Planı´ndan yargılanan Özel Yılmaz´ın Dink´i tehdit eden adam olduğunu, Bedrettin Dalan´a da ´kaç´ diyen insan olduğunu söyleyen Şener, Yılmaz´ın ifadesinin neden alınmadığını sordu. Zekeriya Öz´e kendisinin de neden ifadeleri almadığını sorduğunu anlatan Şener, Ergenekon-Dink cinayeti şemaları var. Ali Bayramoğlu´ndan alıp yayınladım. Hem gizliliği ihlal ediyorum, hem Ergenekon´dan yargılanıyorum. Bizim sorunumuz kontrgerilladır dedi. Adalet mülkün temeliyse, adalet o mülkü çatlatacak diyen Şener, mahkeme heyetine seslenerek, Sizin korumalarınız var, bizim ise çocuklarımızın geleceği var. Bizden baba olur ama terörist olmaz dedi.

Şener´in ardından Balyoz ve Poyrazköy davalarının da sanık avukatı olan Oda TV davası avukatlarından Celal Ülgen söz aldı. Şener´in Dink cinayetine ilişkin Kafes Eylem Planı ile ilgili süren dava hakkında ifade ettiği sözler üzerine Ülgen, Nedim Şener, Kafes Eylem Planı, Ergenekon ile birleştirmeyi ben önerdim diyor ama hayali bir örgüt yerine gerçek bir örgüt bulunsaydı bu dava böyle gitmezdi. 11 Nisan 2009 tarihinde Kafes Eylem Planı hazırlanıyor. Hrant Dink 19 Ocak 2007´de öldürüldü. Siz cinayeti iki yıl sonra hazırlanan bir eylem planında ararsanız sonuç budur şeklinde konuştu.

Av. Celal Ülgen´in de sözlerinin ardından tutuksuz sanık Mümtaz İdil söz aldı. İdil, savunmasında gazetecilik bağlantılarının örgütsel faaliyetlere dayandırılamayacağını ifade ettiği yaklaşık 5 sayfalık yazılı savunmasını mahkeme heyetine sundu.

Yarın yapılması beklenen duruşma Cuma gününe ertelendi. Oda TV davası 10. duruşması 27 Ocak 2012 tarihinde yapılacak.

CEZA İSTEMLERİ

Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğince hazırlanan iddianamede, Yalçın Küçük´ün ´silahlı örgüt kurmak ve yönetmek´, ´kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek´, ´devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin ekmek´, ´yasaklanan bilgileri temin etmek´, ´adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek´ suçlarından ve ´örgüt yöneticisi sıfatıyla diğer şüphelilerin işlemiş olduğu özel hayatın gizliliğini ihlal etmek´ suçundan 21 yıldan 43 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.

Soner Yalçın´ın ´silahlı örgüte üye olmak´, ´kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek´, ´devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etmek´, ´yasaklanan bilgileri temin etmek´, ´adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek´, ´özel hayatın gizliğini ihlal etmek´ ve ´kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek´ suçlarından 14 ile 36,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, gazeteci Ahmet Şık ile eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı´nın ´silahlı örgüte yardım etmek´ suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

Kaşif Kozinoğlu´nun ´silahlı örgüte üye olmak´, ´devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etmek´ ve ´yasaklanan bilgileri temin etmek´ suçlarından 11,5 yıldan 26 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianamede, Nedim Şener´in de ´silahlı örgüte yardım etmek´ suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması öngörülüyor.

İddianamede, diğer sanıkların da benzer suçlara ilişkin olarak 7,5 ila 23 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılması isteniyor.

(23 Ocak 2012), son güncel.: (24 Ocak 2012)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Odatv davası duruşmaları

Odatv iddianamesinde arama yap

Odatv ile ilgili manşetlerimiz

Kontrgerilla Medyası

Ergenekon davasını engelleme girişimleri

Flaş!!! Odatv´ye 2. baskın

Flaş!!! Odatv´ye baskın

Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak

Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı

Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4155    yazdır/print




Odatv davasında 8. duruşma

Odatv davasında 8. duruşma İstanbul´da Çağlayan Adliyesi´nde görülüyor. Bir önceki celsede savunması yarım kalan sanık Coşkun Musluk, savunmasına devam ediyor.

05.01.2012 14:26 Ergenekon soruşturması kapsamında Odatv´de yapılan aramalar sonrasında gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın´ın da aralarında bulunduğu 12´si tutuklu 14 sanık hakkında açılan davanın 8. duruşması başladı. İstanbul Adalet Sarayı´ndaki özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar Prof. Dr. Yalçın Küçük, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın, Şükrü Doğan Yurdakul, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Muhammet Sait Çakır, Coşkun Musluk, Müyesser Uğur ile tutuksuz sanık İklim Ayfer Kaleli katıldı. Diğer tutuksuz sanık Ahmet Mümtaz İdil ise sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya gelmedi. Davanın tutuklu sanıklarından Kaşif Kozinoğlu ise cezaevinde rahatsızlanarak 12 Kasım 2011 tarihinde hayatını kaybetmişti.

Bir önceki celsede savunması yarım kalan sanık Coşkun Musluk, mesleki faaliyetlerinden dolayı suçlandığını öne sürerek, ´Gazetecilik ve sosyal hayatımla ilgili telefon görüşmelerim iddianameye konulmuş. Bu görüşmelerim nedeniyle terör örgütü üyesi olmakla suçlanıyorum´ diye konuştu. Savcılığın hiçbir şeyi araştırmadığını savunan Musluk, ´Savcılık, kanıtların doğru olup olmadığını ispatlamayı tutuklu sanıklara bırakmıştır´ dedi. Musluk´un savunmasıyla devam eden duruşmayı, CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, gazeteciler Uğur Dündar ve Ruşen Çakır da izliyor. Bu arada, tutuklu sanıkların duruşma salonuna alındığı sırada sanık Nedim Şener, izleyici sıralarında gördüğü Uğur Dündar´a hitaben ´Hoş geldiniz tiyatroya´ dedi

COŞKUN MUSLUK´UN SAVUNMASI

05.01.2012 15:36 Oda TV davasının 8. duruşmasında Oda TV yazarı tutuklu Coşkun Musluk dün başladığı savunmasını bugün tamamladı. ?AKP´ye ve Gülen cemaatine muhalefet eden tespit ediliyor, hakkımda dinleme başlatılıyor ve benim hikayem böyle başlıyor? diyen Musluk, iddianamede yer alan suçlamalara değindi. Yalçın Küçük´ten yayınevi kurma talebinde bulunmadığı halde bu iddiayla kendisi hakkında dinleme talep edildiğini söyleyen Musluk, dinlemelerde neler elde edildiğini sordu. Kürt sorunu hakkında yaptığı çalışmaların da iddianameye girdiğini söyleyen Musluk, ?Sosyal bilimciyim, akademisyenim, ben bunları okumadan nasıl Kürt sorunu üzerine yazabilirim? Yazsam doğru olur mu?? diyerek herkesin bir gün terör örgütü üyeliği suçuyla tutuklanabileceğini söyledi.

İddianamede yer alan dijital delillerin içeriklerine de değinen Musluk, bir dokümanda yer alan ifadeler hakkında, ?Biraz Kürt meselesi üzerine çalışmış herkes bilir ki, PKK´nin varlığı olmayan bir örgüt tarafından yönetilemeyeceğini, PKK´nin Başkanlık heyetine TSK´dan sızma olduğunu söylemenin çılgınlık olduğunu af buyurun ama bilir? dedi. Bu dosyaların ise savunmalarını paralize etmek anlamına geldiğini vurgulayan Musluk, ?Bu savunmalarımız bile örgüt faaliyeti sayılacak? diyerek bu iddianamenin kabul edilmesinin, AKP´li olmayan her yurttaşın terör örgütü üyeliği ile suçlanmasına yol açacağını söyledi.

?Toplumsal muhalefetin iktidara yapabileceği her fiil örgüt suçlamasına giriyor? diyen Musluk, savcının hükmü verdiğini ve infaz talep ettiğini öne sürdü. Her bir yazısı için aylarca hapis yattığını söyleyen Musluk, Kürt sorununa ilişkin yazdığı yazılarda AKP ile PKK´nin pazarlık sürecinde bulunduklarını ama asla uzlaşamayacaklarını ifade etmesinin suç olmadığını kanıtlamak için gazete küpürlerini mahkeme heyetine gösterdi. Taraf´ta, ?PKK-MİT görüşmeleri? haberini tam sayfa yayınladığını da gösteren Musluk, ?Yine savaş çıkacak, yine kan dökülecek? dedim. Newsweek´te ´Kürt açılımı öldü´ diye haber çıkıyor. Taraf´ta Ahmet Altan, Halil Berktay Kürt sorununu yazabiliyorsa Oda TV yazarı da yazabilir? diye konuştu.

KCK davalarında uzun tutukluluk sürelerine de değindiğini söyleyen Musluk, ?Türkiye´nin tek siyasi davası Ergenekon olmadığını düşündüğümden KCK davasında yaşanan haksızlıklara da yazılarımda değindim? diye konuştu. Musluk, salt yayınlanan yazılarının suç konusu edilmesinin düşünce ve ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu vurgulayarak tahliye ve beraat talebinde bulundu.

Musluk´un avukatı Celal Ülgen, telefon dinlemeleriyle suç üretilmesine değindiği savunmasında, ?Türkiye koca bir kulağa dönüştü. Başbakan´dan yargıcına kadar herkes dinleniyor? diyerek verilen bir telefon dinleme kararını gösterdi. Ülgen, mahkemece Soner Yalçın hakkında verilen dinleme kararı arasında, ?Soner Yalçın etrafında bulunan şahıslar? ifadesiyle Yalçın ile birlikte Yurdakul´un, Terkoğlu´nun ve Pehlivan´ın da dinlendiğine dikkat çekerek, ?Bu tutuklamalar adli hata olmuştur? diye konuştu.

SAİT ÇAKIR´IN SAVUNMASI

Oda TV davasından tutuklu yargılanan Sait Çakır savunmasını yaptı. Çakır, ?1923´ün Kemalist cumhuriyetinin çözüldüğü, yaratılan yargı ve olağanüstü hukukla, ´örgüt üyeliği suçlamasının´ bit pazarına düştüğü bir dönemden geçiyoruz. Saç sakal, puşi takmak, pankart açmak ile artık bu işin sonu kalmadı? diyerek savunmasına başladı. İddianamenin 130. sayfasına kadar adının geçmediğini ama örgüt üyeliğiyle suçlandığını söyleyen Çakır, ?Bu iddianamede yer almamın tek sebebi, Yalçın Küçük´e bir şekilde buluşmuş olmam? dedi. Çakır, Oda TV operasyonundan bir gece önce Barış Terkoğlu ile televizyonda Tarafsız Bölge programını izlediklerini ve programda Melih Altınok´un, Yalçın Küçük ile görüşmenin suç olduğuna ilişkin ifadelerini dinlediklerinde, ?O anda gözümden Silivri geçti? demesi salonda gülüşmelere neden oldu.

Yalçın Küçük ile hoca-öğrenci ve yazar-editör ilişkisi olduğunu söyleyen Çakır, ?Yalçın Küçük profesör kimlikli devrimci bir aydındır. Benim gibi akademik kariyerine henüz yeni başlamış biri olarak Yalçın Küçük ile ilişkim olması olağandır. Murat Yetkin, Hasan Cemal, Fatih Çekirge de öğrencileri olmuşlardır. Bu suçlamayla yeni nesil aydına ket vurulmak isteniyor? diye konuştu. Yalçın Küçük´ün kitaplarını basan Mızrak yayınevinde editör olduğunu ve Küçük´ün kitap çalışmalarına yardım etmekle suçlandığını söyleyen Çakır, suçlamaları ?Ara rejim dönemi? tanımıyla gerekçelendirdi. Yayınevinin sadece Küçük´ün kitaplarını basmadığını hatta AKP´lilerin çok satın aldığı kitapları bastığını da söyleyen Çakır, çalışmaları karşılığı aldığı ücretlerin makbuzlarını mahkeme heyetine gösterdi.

?Ben yazılarımda aydınlanmayı, emekçi halkın kazanımlarını savundum. Oda TV´ye gönüllü, kimseden talimat almadan yazdım. Her yazımın da arkasındayım? diyen Çakır, bir aydın ve yazar olmak istediğini vurguladı. 12 Eylül darbesi sonrası yaratılan nesle karşı aydınlanmadan yana olduğunu söyleyen Çakır, ?Okumuş insan emekçi halkına karşı sorumludur? diye konuştu.

05.01.2012 15:04 İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen OdaTV davasında tutuklu sanık Sait Çakır savunmasını bitirdi. Tutuklu sanık Sait Çakır, savunmasında Yalçın Küçük´ün kendisine müstear isim verme konusuna değindi. Bu konuda Yalçın Küçük´ün ismini değiştirerek yazı yazmasını önerdiğini iddialarını dile getiren Çakır şöyle konuştu: Yalçın Küçük bana ´Çakır isminden yazar olmaz olsa olsa kedi ismi olur´ dedi. Bu sözler üzerine Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci duruşmayı izleyen gazeteci Ruşen Çakır´a atıfta bulunarak, İsim meselesini artık bitirelim. Yalçın Küçük bu konuyu savunmasında yeterince anlattı. Gazeteci Ruşen Çakır´da burada. dedi. ( Cihan)

AHMET ŞIK´IN SAVUNMASI

Duruşma Ahmet Şık´ın yazılı savunmasını okumasıyla devam etti. Şık savunmasında şunları söyledi: ´Neden burada olduğumu hala bilmiyorum. Tahliyemi de talep etmiyorum. Ben gazeteciyim. Gerçeğin peşinde bir gazeteciyim. Kimseden talimat alarak haber yazmadım. Kitapla gelmedim patlar falan. Başımıza bir iş gelmesin. Haberler ve yorumlar delil olmuş, örgütsel dökümanların tarihi de eski aslında. Odatv´de yayınlanan 84 alıntı yazı suç diye delil klasörüne konmuş. Böyle lakayıt bir inceleme olamaz.

Atatürk´ün Gençliğe Hitabesi delil olarak iddianameye konmuş. Savcı için de söylemiştim ´dokunan yanar´ diye. O da yandı. Şike davası da şaibeli. İddiaları ciddiye almıyorum. Ama cevap vereceğim. Susmak değil söylemek mecburiyetinin olduğu günlerden geçiyoruz. Ankara´da faili meçhullerle ilgili bir soruşturma yürüyor. Bir katil kimi nasıl öldürdüğünü, kaybettiğini anlatıyor. Konuşan kişi bir gizli tanık değil, bir e-posta ihbarcısı değil. O kanlı, canlı bir katil. Katil anlatıyor, gözaltına alınanlar soruşturuluyor, sonra bırakılıyor. Soruşturma savsaklanıyor. Ben burada böylesi bir iddianameyle 11 aydır tutuklu tutuluyorum.

Geçmişime, gazeteciliğime, sosyalist kimliğime bakılmaksızın Ergenekoncu olarak yargılanıyorum. Akıl körü olmak lazım. Hakkımda hiçbir şey bilinmiyorsa bile google denen bir zamazingo var, ona bakılır. Bu nasıl bir mantıktır. Polis teşkilatında yaşananların bu tür davalarla ilişkisini anlatmaya çalıştım, bu nedenle bu davadayım.

Nedim Şener ve Soner Yalçın´ın beni çalıştırdıklarına karşı en ufak bir kanıt var mı? Yok. Görüşme var mı? Yok. Hanefi Avcı, Emin Arslan gibi Sabri Uzun kitaptaki öznelerden biri. Soner´le tek temasım ona telefon açıp kızmam. Soner Yalçın´la tümüyle farklı siyasi düşüncelerdeniz. Hiç karşılaşmadım kendisiyle. Derin devlet örgütü var adı kontrgerilladır, Ergenekon değildir. Türkiye´nin kanlı tarihini yazmıştır.

1950´lerden beri karda yürüyüp izini belli etmeyen, devletin tüm kurumlarıyla izlerini sildiği örgüt, iddianamedeki gibi çalışabilir mi? Bütün arkadaşlarım, avukatlar, eş dostun bildiği bir kitap nasıl örgüt dökümanı olur. Burada gazeteci değil gazetecilik yargılanıyor. Tekrar ediyorum. Burada yargılama konusu yapılan gazetecilik faaliyetidir. Gazetecilik doğrunun, gerçeğin, haklının, mazlumun ve elbette adaletin yanında olmaktır. Bu dava salt ifade özgürlüğü davası değil, toplumun bilgiye ulaşmasının engellenmesi davasıdır da... Gazeteciliğin susturulması halkın susturulması demektir Bu rejimin adı demokrasi mi yoksa korku diktatörlüğü mü?

Kitapları bombaya benzetenler, davaları Türkiye´nin tanıtım malzemesi görenler bile sustu artık. Umarım bu suskunluk hicap duygusundandır. Türkiye´de amaç gözdağı vermek. O yüzden muhalif herkes hapishanelere dolduruluyor. ´Ben suçlarım sen kendini temize çıkarmaya çalışırsın´ zihniyeti uygulanıyor. Kapatılmaya çalışılan Ekşisözlük´ten bir yazarın dediği gibi ´cezasını arayan suçun değil suçunu arayan cezanın ülkesi Türkiye.´

Türkiye yargısı her dönem müesses düzenin emrindedir. Adalete nasıl güveneceğiz? Bir fiili suç ilan eden, failin değil suçun niteliğidir. Asıl polisin inceleme tutanağı örgütsel dokumandır. Yapmanız gereken beni yargılamak değil bu komployu ortaya koymaktır. Bu dava hukuki bir yargılama değil politik bir yargılamadır.

Bu yeni Ergenekon´a karşı olmayı sürdüreceğim. Tarihte hesabı sorulmamış hiçbir suç kalmamıştır. Bunun da hesabı sorulacak. ( AA)

HANEFİ AVCI´NIN SAVUNMASI

Davanın diğer tutuklu sanığı Hanefi Avcı savunmasında, ´Haliç´te Yaşayan Simonlar´ isimli kitabının Odatv tarafından yazdırıldığı iddialarına ilişkin şunları kaydetti:

´Burada Odatv işin merkeziymiş gibi bir görüntü vardır. Aslında Odatv´nin benim kitabımdan haberi dahi yokmuş. Kitabım satışa çıktığında her yerde haberler yayınlanırken, Odatv´de saat 11.45´te haber çıkmıştır. Odatv´nin yayınladığı haber ise Hürriyet gazetesinden alınarak aynen yayınlanmıştır.´ Duruşma öncesinde konuştuğu Odatv çalışanlarının kendisine, ´Biz senin kitabını bulmak için neler çektik´ dediğini ifade eden Avcı, ´İddianameye göre benim kitabımın organizasyonunu Odatv yapmıştır. Odatv´nin ne benimle ne de kitabımla bir alakası yoktur´ diye konuştu. ´Haliç´te Yaşayan Simonlar´ kitabını 2000 yılında yazmaya başladığını, ancak mesaisinin yoğunluğundan ötürü ara vererek 2009´da yeniden başladığını söyleyen Avcı, kitabı mart ayında bitirerek, 10 Nisan Polis Bayramı´nda basılması için yayınevine gönderdiğini söyledi. Ancak kitabın kendi belirttiği tarihte satışa çıkmadığını anlatan Avcı, savunmasını şöyle sürdürdü:

´Kitabım bir örgüt kitabı değildir. Bir eleştiri kitabı, ´nerede yanlış yaptık?´ dediğim bir kitaptır. Kitap yazarken kimseden tavsiye ve telkin almadım. Zaten yapım da buna müsait değildir. Kitabımın bana nasıl yazdırıldığına dair iddianamede hiçbir delil yoktur. Bir delilin delil olabilmesi için usulüne uygun olarak elde edilmesi gerekmektedir. Ancak bilgisayar delillerini toplayan bizim arkadaşlar, asgari şartları yerine getirmemişlerdir. Bu kadar hayati bir olayda olay yeri incelemesi ve delil araştırması yapıyorsunuz, ancak asgari şartları yerine getirmiyorsunuz. Bu deliller geçersizdir. Böyle örgüt dosyası hazırlanmaz. Bu davanın içinde olmasam ´muhakkak bir şeyler var´ derdim, ama durum öyle değil. Yıllarca istihbarat birimlerinde çalıştım, böyle dosya hazırlamadım.´

Yıllarca terör örgütleriyle mücadele ettiğini söyleyen Avcı, ´Kitap yazmanın suç olmadığını söylüyorum. Kitabımı beğenirsiniz, beğenmezsiniz. Belki düz bir kitap olarak değerlendirebilirsiniz. Pek çok ideolojiyi anlatan kitapların yayınlandığını biliyorum. Bunların bir kısmı yasaklandı, fakat kitabı yazanlar hakkında örgüt üyeliğinden dava açılmadı. Tavsiye ya da yönlendirmeyle kitap yazdığım suçlaması incitici ve aşağılayıcıdır´ ifadelerini kullandı. Avcı, emniyetin hazırladığı raporun inandırıcı olmadığını, mahkemenin bir kanaate varmasını zorlaştıracak nitelikte olduğunu, çünkü raporların yarım bırakıldığını savundu.

Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, Avcı´nın savunmasını yaptığı sırada araya girerek, diğer tutuklu sanıkların savunmalarını yapabilmesi için savunmasını kısa tutmasını istedi. Sanık Avcı, bu uyarının ardından bir süre daha konuşarak savunmasını tamamladı. Hanefi Avcı´nın avukatı da müvekkilinin savunmasını yaparken sürekli şanssızlıklarla karşılaştığını, yargılandığı ´Devrimci Karargah´ davasında da savunmasını kısa kesmek zorunda kaldığını ifade ederek, detaylı savunmayı daha sonra yapacaklarını söyledi.

NEDİM ŞENER´İN SAVUNMASI

Nedim Şener savunmasında, bugüne gelebildikleri için şükrettiğini belirterek, ´Türk kamuoyuna, öncelikle de özgürlük için yola düşen arkadaşlara, Ragıp Zarakolu, Büşra Ersanlı ve Hopalılara selam gönderiyorum. Hapse düşünce insan daha iyi anlıyor her şeyi. Hapse girdiğim ilk gün, hapse düşen son insan olmak için çok dua etmiştim. Ancak öyle olmadı´ şeklinde konuştu. Hayatında kendisine verilecek en büyük cezanın utanmak olabileceğini söyleyen Şener´in, gazeteci Sedat Simavi´nin, ´Kalemini kır, ama satma´ sözünü hatırlattıktan sonra duygulandığı görüldü.

Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci´nin, ´İsterseniz kısa bir ara verelim´ demesi üzerine Şener de ´Evet, iyi olur´ deyince, duruşmaya ara verildi.

Aranın ardından savunmasına devam eden Şener, ´Keşke dijitallerden bahsetseydim, böyle duygulanmazdım. Haklılığımın verdiği güçle savunma yapıyorum. Karşınızda adaletin gücünü görmek istiyorum´ ifadelerini kullandı. Şener, cemaatle ilgili herhangi bir sorunu olmadığını belirterek, ´Biz cemaatten nefret etmedik. Sadece merak ettik, sonra da kitap yazdık´ diye konuştu. Terör örgütüne üyelik suçundan yargılanmanın çok ağır bedelleri olduğunu söyleyen Şener, kızının, ´Babam terör örgütünden yargılanıyormuş. Babam gerçekten terörist ise onu desteklemem, çünkü teröristler insan öldürüyor´ dediğini anlattı.

Hiç kimsenin suç işleme lüksü olmadığını ve gazetecilerin de buna dâhil olduğunu belirten Şener, ´Gazeteciler yargılanmaz diye bir şey söz konusu değildir. Hatta gazeteciler herkesten fazla yargılanır. Hem mahkemelerde hem de kamuoyunda. Gazeteci nasıl halkın bilgi alma hakkı adına soru sorabiliyorsa, kendisi de bu kamu mesleğini yaparken kendisine sorulan her soruya yanıt verebilmelidir´ dedi. Hiçbir zaman yargılanmaktan korkmadığını vurgulayan Şener, ´Halkın vicdanında yargılanmaktan hep korktum. Çünkü vicdanlarda yargılanarak alacağım ceza utanmaktır. Bana göre utanmak, utanılacak bir şey yazmak, söylemek ve yapmak, en büyük cezadır´ diye konuştu.

Kesinlikle ´Ergenekoncu´ olmadığını, bunun herkes tarafından bilindiğini ifade eden Şener, Dink cinayetinin aydınlatılması için çabaladığını, söz konusu cinayetin işlenmesinde ihmali olduğunu öne sürdüğü kişilerin tutuklanmadığını ve yargılanmadığını söyledi. Şener, savunmasını şöyle sürdürdü:

´20 yılda ulaşabildiğim tüm gerçekleri binden fazla haber ve 10 kitapta yazdım. Tüm yazdıklarımı yargılandığım 100´e yakın davada savundum, ama ilk kez yazmadığım şeyler nedeniyle tutukluyum ve yargılanıyorum. Yazmadığım ve yazımına herhangi bir katkım olmayan kitaplarla ilgili ortaya atılan iddiaları asla ve asla kabul etmiyorum. Benim, Hanefi Avcı´nın ve Ahmet Şık´ın kitaplarının yazımına katkım olduğuna ya da yönlendirmede bulunduğuma dair tek bir tane somut kanıt olmadığı ortadadır. Ayrıca, yazdıklarımın arasında ´Ergenekon´ davaları, davayı yürüten adli makamları hedef alan bir görüş ortaya konmamıştır.´ Gazeteci olmasının bir olgu olduğunu ifade eden Şener, ´Terörist ya da teröre yardım, yataklık ettiğim bir yakıştırmadır. Bu yakıştırma tamamen polis kaynaklıdır. Bizde bir söz var, ´Şeriatın kestiği parmak acımaz´ diye, günümüzde ´Adaletin kestiği parmak acımaz´ diye söyleniyor. Evet, adaletin kestiği parmak acımaz, ama polisin kestiği parmak acıyor´ dedi. Hakkındaki suçlamanın başlangıç ve bitiş noktasının hep polise dayandığını savunan Şener, ´Mesleğinin henüz başında olan iki komiser yardımcısının savcılığa yazdığı raporlarla kitaplar örgütsel dokümana dönüşüyor, ben hiçbir etkim olmayan kitapların yazımına katkı ve yazarlarını yönlendirmekle suçlanıyorum´ ifadelerini kullandı. Polis raporlarının iddianameye dönüşmesinin Türkiye´yi dünyada zor duruma düşürdüğünü öne süren Şener, ´100´e yakın gazeteci haber yaptığı için cezaevinde´ görüşünü savundu.

Şener, bu davadaki tüm suçlama ve tespitlerin yasal dayanaktan yoksun olduğunu ve atılı suçun yasal unsurlarının bulunmadığını öne sürerek, beraatını talep etti. ( Habertürk)

Şener Şık adına da tahliye talep etti

05.01.2012 22:41 ?Adaletin kestiği parmak acımaz. Ama polisin kestiği parmak acıyor ifadelerini kullanan Şener, asılsız polis raporlarının iddianameye birebir geçtiğini ve mahkemenin vereceği kararın tarihi olduğunu söyledi. Bir gazeteci olarak kimsenin kendisini yönlendirmediğini ifade eden Şener, ?Benim bir komplo sonucu tutuklanmam Dink cinayetini aydınlatma çabalarının kırılması amacıyladır. Bu oyunu bozmakta yine bağımsız yargıçlara düşmektedir dedi. Şener, Soner Yalçın´dan talimat aldığı veya birilerini yönlendirdiği konusunda herhangi bir delil bulunmadığını iddia etti. Şener savunmasını şu sözlerle tamamladı:

?Hukukun bu tür işlerle artık meşgul edilmesini istemiyorum. Üzerimizdeki bu deli gömleğinin artık çıkartılmasını istiyorum. Ahmet Şık, tahliye talebinde bulunmadı. Onu burada yalnız bırakmak istemiyorum. Ben onun adına da tahliye talebinde bulunuyorum.

SAVCIDAN TUTUKLULUĞUN DEVAMI TALEBİ

Tutuklu sanıkların savunmasının tamamlanmasının ardından, sanık avukatları müvekkillerinin tahliyesi yönünde talepte bulundu. Ardından Cumhuriyet Savcısı Ufuk Ermertcan görüşünü açıkladı. Tutuklu sanıkların dosya kapsamı ve delil durumu, sanıklar hakkında istenen cezaların alt ve üst sınırlarının dikkate alınarak tutukluluk halinin devamı yönünde karar verilmesini istedi. Savcı Ermertcan, görevsizlik kararı verilmesi yönündeki talebin de reddini istedi.

KOZİNOĞLU HAKKINDAKİ DAVA DÜŞSÜN TALEBİ

Tutuklu sanık Doğan Yurdakul´un sağlık durumunun tespiti için sağlık raporu alınmasını isteyen savcı Ermertcan, Silivri Cezaevi´nde geçirdiği rahatsızlığın ardından hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu´nun dosyasının ayrılmasını ve düşme kararı verilmesini istedi. Savcı Ermertcan ayrıca dosya kapsamında bulunan ve sanıklardan el konulan hard diskler için bilirkişi raporu alınmasını talep etti. Duruşmaya taleplerin değerlendirilmesi için ara verildi.

TAHLİYE TALEPLERİ REDDEDİLDİ

Oda TV davasının sona eren 8. duruşmasında gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın´ın da aralarında bulunduğu 12 tutuklu sanığının tahliye talepleri reddedildi. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada alınan ara kararlar, Mahkeme Heyeti Başkanı Mehmet Ekinci tarafından açıklandı. Buna göre, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına oy birliğiyle karar verildi. ( DHA)

VİRÜS İDDİASINA BİR İNCELEME DAHA

06.01.2012 14:21 Talepleri aldıktan sonra duruşmaya üç saat ara veren mahkeme, 12 sanığın tutukluluk halinin devamına oy birliğiyle karar verdi. Dijital verilerin şüphelilerin bilgisayarlarına virüs yoluyla gönderildiği iddiaları için bu kez de TÜBİTAK´ın önerdiği 3 bilirkişinin rapor hazırlamasını isteyen mahkeme, sanık Doğan Yurdakul´un Adli Tıp Kurumu´nda muayene edilerek cezaevi için sağlık durumu hakkında rapor düzenlenmesine de hükmetti. Adliye bahçesinde uzun süre tahliye kararı bekleyenlerden şüpheli yakınlarından bazılarının ağladığı görüldü. ( Hürriyet)

(05 Ocak 201), son güncel.: (06 Ocak 2012)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

ODATV İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

Odatv ile ilgili manşetlerimiz

Kontrgerilla Medyası

Ergenekon davasını engelleme girişimleri

Flaş!!! Odatv´ye 2. baskın

Flaş!!! Odatv´ye baskın

Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak

Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı

Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4066    yazdır/print




Odatv davasında 7. duruşma

Odatv davasında 7. duruşma İstanbul´da Çağlayan Adliyesi´nde görülüyor. Duruşmada tutuklu sanık Barış Terkoğlu, dün başladığı savunmasını bugün tamamladı. Duruşma, diğer tutuklu sanık Barış Pehlivan´ın savunmasıyla devam ediyor.

04.01.2012 12:58 Ergenekon kapsamında aralarında gazeteciler Nedim Şener ile Ahmet Şık´ın da bulunduğu 12´si tutuklu 14 sanık hakkında açılan Odatv davasının 7. duruşması görülmeye devam ediyor. Duruşmaya tutuklu sanıklar Prof. Dr. Yalçın Küçük, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan´nın da aralarında bulunduğu 11 tutuklu sanık ve tutuksuz sanıklardan İklim Ayfer Kaleli de duruşmada hazır bulundu. Diğer tutuksuz sanık Ahmet Mümtaz İdil ise duruşmaya sağlık sorunları nedeniyle katılamadı. CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner de duruşmayı bir saat izledikten sonra adliyeden ayrıldı.

EK KLASÖRLERDE ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ İHLAL EDİLMİŞTİR

Çağlayan´daki İstanbul Adalet Sarayı´nda faaliyet gösteren Özel Yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen duruşmada tutuklu sanık OdaTV İnternet sitesi Haber Müdürü Barış Terkoğlu´nun avukatları savunma yaptı. Sanık Terkoğlu´nun avukatı Serkan Günel, iddianamede sanıklar hakkındaki suçlamaların örgüt değil gazetecilik faaliyeti olduğunu belirterek, Örgüt üyeliğiyle suçlanıyorlar. Henüz örgütün varlığı bile belli değil. Belli olmayan bir örgüte üyelikten tutuklu yargılama yapılamaz. Ayrıca iddianamede sanıkların cebir ve şiddet içeren bir eylemleri veya teşebbüs yok. O zaman sormak istiyorum. Yargılama neden özel yetkili mahkemede yapılıyor? dedi. Avukat Serkan Günel OdaTV davasının ek klasörlerinde sanıkların adres ve telefon numaralarının açık bir şekilde yazıldığını ve dağıtıldığını ifade etti. Avukat Günel iddianamede özel hayatın gizliliğine dikkat edildiğini ancak ek klasörlerde özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiğini savundu. Dijital verilerin korsanlık ürünü olduğunun üniversiteden alınan bilirkişi raporlarıyla tespit edildiğini de savunan Günel, son söz olarak müvekkilinin beraatini ve tahliyesini talep etti.

ODATV GAZETECİLİK EVRENİMİZDE HEP BİR ÖRNEKTİR

Sanık Barış Terkoğlu´nun diğer avukatı Celal Ülgen de OdaTV´nin kara propaganda yaptığının iddia edildiğini belirterek, OdaTV´nin kara propaganda yapmadığının altını çizdi. Ülgen,Kara propaganda sinsice ve kurnazca yapılır. OdaTV neyi sinsice ve kurnazca yapmıştır? OdaTV´de iftira, fitne ve sinsilik yoktur. OdaTV yayın hayatına girdikten sonra büyük bir hız ve ivme yapmıştır. OdaTV gazetecilik evrenimizde hep bir örnektir. Sadece tıklanma ile okunan yayın organıdır. Odatv kara propaganda iddiası iftira ve yalandır dedi.

Duruşma Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan´ın savunması ile devam ediyor.

BARIŞ PEHLİVAN´IN SAVUNMASI

04.01.2012 16:52 OdaTV internet sitesi Genel Yayın Yönetmeni tutuklu sanık Barış Pehlivan, tutuklandıktan 11 ay sonra hakkındaki iddialara cevap verdi.Pehlivan Bir gazeteci olarak bu davada sanık sandalyesinde olmaktan ülkem adına utanç duyuyorum, kendi adıma onur dedi. Suçlamaları reddeden Pehlivan, Bir gazeteci olarak bu davada sanık sandalyesinde olmaktan ülkem adına utanç duyuyorum, kendi adıma onur diyerek sözlerine başladı. Pehlivan, Ülkem adına utanç duyuyorum çünkü, hala ve hala gerçek gazetecilik yapmanın bu topraklardaki bedellerinden biri hapse girmek oluyor. Hala düşünceden, fikir hürriyetinden, yazıdan, kalemden, kağıttan korkan; ona öcü muamelesi yapan; yetmeyip terör faaliyeti yaftasını yapıştıran bir ülkenin vatandaşlarıyız. Siz, ben, hepimiz tarih 2011 yılını böyle yazacak biliyorum. Kendi adıma onur duyuyorum çünkü neden burada olduğumun bilincindeyim. Hayatımda önceliği birinci sırada olan tutkuyla bağlandığım gazeteciliği yaptım ve hapse atıldım. Sadece kendim için değil, bu topraklarda yaşayan herkes için hapiste olduğumu biliyorum. Çünkü bir gazetecinin kaleminin elinden alınması, onu hapse atmak sadece kendisini değil, gerçekleri öğrenme hakkı olan her vatandaşı ilgilendirir. Ben halkın gerçekleri bilmesinin engellenmesi amacıyla susturulmak istendim, bu yüzden dört duvar arasına atıldım diye konuştu.

Ben darbe karşıtı bir gazeteciyim

2005 yılında Soner Yalçın´la birlikte çalışmaya başladığını söyleyen Barış Pehlivan, Türkiye´nin yakın tarihine yansıyan olayları tanıklarıyla ekrana getiren belgesel programı yaptığını söyledi. Pehlivan, O belgesellerde; 27 Mayıs´ı, 12 Mart´ı, 12 Eylül´ü, 28 Şubat´ı yani askeri darbeleri tanıklarıyla televizyona taşıdım. Bunu şunun için anlatıyorum: İddianame de benimle ilgili darbeye teşvik eden faaliyetlerde bulunduğum gibi saçma bir iddia var. Bunu hakaret kabul ediyorum. Ben darbe karşıtı bir gazeteciyim diye konuştu. Pehlivan, polislerin OdaTV ´ye operasyon yaptığında belgesellerinin kasetlerine de el koyduğunu belirterek, Belgeseller darbe karşıtı belgesellerdi. Şimdi ise Darbe yanlısı faaliyet yaptığım suçlamasıyla karşınızdayım. Bu ne yaman çelişki, bu nasıl iş sayın Heyet? şeklinde konuştu.

Örgütsel talimatla haber yaptığımız iddiası gazeteciliğin kendisine hakarettir

Gazeteci olarak sicilinin temiz olduğunu ve her zaman gerçekleri yazdığını vurgulayan Pehlivan, 3 yılı aşkın zamandır Odatv´nin genel yayın yönetmeni olduğunu ifade etti. Pehlivan, OdaTV´de yaptığı yolsuzluk, meclisteki milletvekillerinin demeçleri, şehit haberleri iddianamede suç olarak gösterildiğini ifade ederek, Bir haberin tartışılacak yanı doğru olup olmadığıdır. Savcılık makamı kendisini sanki gazetecilik ödülü veren bir jüri yerine koymuş, haberlerimizle ilgili asılsız yorumlarda bulunmuştur. Bizlerin ´örgütsel talimatla´ haber yaptığımız iddiası gazeteciliğin kendisine hakarettir dedi.

Yalçın küçük sadece haber kaynağımdır

İddianamede sanık Yalçın Küçük´ten örgütsel talimat alıp Oda TV´de haberler yaptığı iddiasının asılsız olduğunu belirten Pehlivan, Küçük´ün kendisinin haber kaynağı olduğunu belirtti. Sanık Pehlivan gazeteci olduğunu herkes ile görüşebileceğinin altını çizerek Örneğin, Adalet Bakanlığı izin verse İmralı ´daki Öcalan´la da röportaj yaparım, Pensilvanya´daki Fethullah Gülen´le de onlarla röportaj yapmam beni ne terör örgütü üyesi yapar, ne de cemaat müridi. Röportaj yaptığım, görüşlerini aldığım kişilerle aynı görüşte olmak zorunda değilim. Ben aynayım, neyse onu yansıtırım. OdaTV iddianamesinde suç isnat edilen dijital dökümanlar bize kesinlikle ait değildir, virüs yoluyla bilgisayarımıza yüklenmiştir dedi. Pehlivan, bu konuda 3 farklı kurumdan bilirkişi raporu aldıklarını da sözlerine ekledi.

Talebim herkes için basın özgürlüğünün gereğini yerine getirmenizdir

Pehlivan, Sadece ve sadece gazeteci olan Barış Pehlivan, 2011 Türkiye´sinde tıpkı diğer arkadaşlarım gibi sadece ve sadece gazetecilik yaptığım için, karşınızda terörist suçlamasıyla bulunuyorum. 11 aydır tutukluyum. Sizden talebim, bu ayıba ortak olmamanız ve herkes için basın özgürlüğünün gereğini yerine getirmenizdir diye konuştu.

Ceza istemleri

Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğince hazırlanan iddianamede, Yalçın Küçük´ün ´silahlı örgüt kurmak ve yönetmek´, ´kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek´, ´devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin ekmek´, ´yasaklanan bilgileri temin etmek´, ´adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek´ suçlarından ve ´örgüt yöneticisi sıfatıyla diğer şüphelilerin işlemiş olduğu özel hayatın gizliliğini ihlal etmek´ suçundan 21 yıldan 43 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.

Soner Yalçın´ın ´silahlı örgüte üye olmak´, ´kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek´, ´devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etmek´, ´yasaklanan bilgileri temin etmek´, ´adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek´, ´özel hayatın gizliğini ihlal etmek´ ve ´kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek´ suçlarından 14 ile 36,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, gazeteci Ahmet Şık ile eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı´nın ´silahlı örgüte yardım etmek´ suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

Kaşif Kozinoğlu´nun ´silahlı örgüte üye olmak´, ´devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etmek´ ve ´yasaklanan bilgileri temin etmek´ suçlarından 11,5 yıldan 26 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianamede, Nedim Şener´in de ´silahlı örgüte yardım etmek´ suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması öngörülüyor.

İddianamede, diğer sanıkların da benzer suçlara ilişkin olarak 7,5 ila 23 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılması isteniyor.

(04 Ocak 2012, 12:58)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

ODATV İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

Odatv ile ilgili manşetlerimiz

Kontrgerilla Medyası

Ergenekon davasını engelleme girişimleri

Flaş!!! Odatv´ye 2. baskın

Flaş!!! Odatv´ye baskın

Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak

Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı

Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4058    yazdır/print




Odatv davasında 6. duruşma

Odatv davasında 6. duruşma İstanbul´da Çağlayan Adliyesi´nde görülüyor. Duruşma tutuklu sanık Barış Terkoğlu´nun savunma yapmasıyla devam ediyor.

03.01.2012 11:57 Ergenekon soruşturması kapsamında aralarında Nedim Şener, Ahmet Şık ve Soner Yalçın´ın da bulunduğu 12´si tutuklu 14 sanık hakkında açılan Odatv davasının 6. duruşması görülmeye başladı. Duruşma, tutuklu sanık Soner Yalçın´ın avukatının savunmasıyla devam etti.İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Prof. Dr Yalçın Küçük, eski emniyet müdürü Hanefi Avcı, gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın, Şükrü Doğan Yurdakul, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Muhammet Sait Çakır, Coşkun Musluk, Müyesser Uğur ile tutuksuz sanıklar Ahmet Mümtaz İdil ve İklim Ayfer Kaleli katıldı. Davanın sanıkları arasında yer alan Kâşif Kozinoğlu ise tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevinde 12 Kasım´da rahatsızlanmış ve daha sonra hayatını kaybetmişti. Duruşmayı izleyenler arasında CHP milletvekili İlhan Cihaner´de yer aldı.

Bir önceki celsede savunması yarım kalan Soner Yalçın´ın avukatı Hüseyin Ersöz savunmasını tamamlamak için söz aldı. Avukat Ersöz, soruşturma kapsamında yapılan aramalarda bazı bilgisayarlardan ele geçirilen dijital belgeler hakkında değişik üniversiteler tarafından hazırlanan bilirkişi raporlarını mahkemeye sundu. Raporların içeriğine değinen avukat Ersöz, ´raporlar ile tespit edildiği üzere bilgisayar korsanlığı ürünü olan hukuka aykırı bu dokümanlara dayanarak, müvekkillerimizin hürriyetlerinin kısıtlanması mümkün değildir. Eğer, mahkemeler bu evrakları gerçek gibi kabul ederse, manzara salondaki gibi olur´ dedi.

Ersöz, sanıklardan elde edilen söz konusu dijital dokümanların hiçbir çıktısının bile alınmadığını ve kullanıcılar tarafından hiçbir erişimin olmadığını ifade ederek, bu dokümanların bilgisayarda silinmiş olarak bulunduğunu belirtti. Siber Suçların Türkiye´de çok iyi bilinmediğini ifade eden Ersöz, bu konuda doğru kararın verilebilmesi için Türk hukukunun da adli bilişim uzmanlarına ihtiyacı olduğunu söyledi.

Savunmasını tamamlayan avukat Hüseyin Ersöz´ün ardından duruşma, tutuklu sanık Barış Terkoğlu´nun savunmasıyla devam ediyor. (AA)

Odatv Hâkimi: Sansür uygulamıyoruz

03.01.2012 13:55 Odatv davasının görüldüğü İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mehmet Ekinci, duruşmada sansür uygulandığı iddialarına cevap verdi. Başkan Ekinci, sağlıklı bir duruşma yapılabilmesi amacıyla bazı yasaklar getirdiklerini ancak sansür uygulanmadığını söyledi.Mahkeme Başkanı Ekinci, sosyal medyada yapılan yorumlara atıfta bulunarak, Duruşmada telefonla konuşulmasın dedik. Adımız ´Sansürcü Başkan´a çıktı. Twitter yasaklanmış diye haberler çıktı. Biz buradaki yasakları sağlıklı bir duruşma görülmesi için uyguluyoruz. Cep telefonlarından kayıt yapılabiliyor. O yüzden buna izin vermedik. Teknolojinin geldiği yer bellidir. O yüzden twit atmak gibi uygulamaları yasaklamak söz konusu değildir. Bizim amacımız savunmaları sağlıklı olarak almaktır. diye konuştu.

Tutuklu sanık Barış Terkoğlu´nun savunmasını yaptığı sırada Başkan Ekinci´nin cep telefonu çaldı. Sanık Terkoğlu savunmasını keserek Lütfen telefonları kapatalım. dedi. Bunun üzerine Başkan Ekinci, Kusura bakmayın unutmuşum. dedi.

Bir önceki oturumda yaşanan yemek tartışması tekrar gündeme geldi. Tutuklu sanık Ahmet Şık, tüm tutuklular adına konuştuğunu söyleyerek yemeklerin iyi olmadığını belirtti. Başkan Ekinci ise bu konuda gerekli uyarıların yapıldığını ve Silivri Cezaevi Savcılığı konuştuklarını hatırlattı. Sanık yakınlarının yemek vermesinin güvenlik açısından uygun olmadığını yineleyen Başkan Ekinci, Yapabileceğimiz daha başka bir şey yok. Yakınlarınızın yemek vermesi güvenli açısından uygun değil. Biliyorsunuz cezaevinde 1 kişi öldü. Herhalde biz bu yemek sorununa çözüm bulamayacağız. Ama burada yemekler iyi. Yemekhaneden yemekleri temin edebiliriz. Bunun için girişim yapabiliriz. Siz bu yemek konusunu buradan çıktıktan sonra gazeteci olarak yazarsınız. ifadelerini kullandı. ( Cihan)

BARIŞ TERKOĞLU´NUN SAVUNMASI

´Oda TV´de yayınlanan tüm haberleri sahipleniyorum´

03.01.2012 - 14:24 Ergenekon soruşturması kapsamında görülen Oda TV davasında tutuklu sanık Barış Terkoğlu savunma yaptı. Terkoğlu savunmasında, Oda TV´de yayınlanan tüm haberleri sahipleniyorum. dedi.İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen duruşmada Oda TV Haber Müdürü tutuklu sanık Barış Terkoğlu savunma yaptı. Oda TV haber müdürü olduğunu belirten Terkoğlu, diğer sanıklarla örgütsel ya da hiyerarşik bir ilişkisinin olmadığını aksine aralarında eşit bir ilişki olduğunu anlattı. Birbirlerine talimat vermediklerini ifade eden Terkoğlu, Eleştiride ya da tavsiyelerde bulunuruz. Bunları da telefon konuşmalarından açıkça görebilirsiniz. dedi.

Oda TV´de yayınlanan tüm haberleri sahiplendiğini kaydeden sanık Terkoğlu, Haberlerin bir kısmını bizzat ben kaleme aldığım gibi bir kısmını da haber müdürü olarak yayına hazırlayan kişiyim. Burada kullandığım kıstas öncelikle içerik açısından doğruluğu, ardından hakaret, şiddete çağırma, ırkçılık ve ayrımcılık taşıyan ifadeler içermemesidir. Ben bu haberlere emek veren gazeteci olarak kendi yazmadıklarım da dahil hepsine sahip çıkıyorum. Hiçbir suç unsuru taşımadıklarını düşünüyorum. şeklinde konuştu.

Oda TV7de yayınlanan ve savcılığın suç olarak gördüğü haberlerinin neredeyse tamamını yazan kişinin kendisi olduğunu belirten Terkoğlu, Bana ait ek klasörleri inceleyerek, telefon konuşmalarını okuyarak görebilirsiniz. Haberlerimin kaynağı iddianame ve eklerinden, sanık savunmalarından, davaları takip ederek aldığım notlardan, dava dosyasına giren rapor ve belgelerden ve sanık avukatlarının yaptığı talep ve başvurulardan oluşuyor. diye konuştu. ( Cihan)

Oda TV sanığı Barış Terkoğlu savunmasını tamamladı

03.01.2012 19:27 Ergenekon soruşturması kapsamında açılan Oda TV davasında tutuklu sanık Barış Terkoğlu savunmasını tamamladı.İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen duruşmada sanık Barış Terkoğlu, Oda TV haber müdürü olarak hem kendi yazılarını hem de diğer Oda TV yazarlarının yazdıklarına sahip çıktı. Bu tür davalarda eleştirel gazeteciliğin yasaklandığını savunan Terkoğlu, Ben ve eminim ki biz doğru olduğuna inandığımız şeyleri yazdık. Eğer bugün buradan çıksam oturup aynısını yazacağım. 100 yıl hapiste kalsam, çıktığım gün aynı fikirlerde ısrar edeceğim. dedi.

Sanık Terkoğlu, iddianamede Devrimci Karargah örgütü (DKÖ) davası sanıklarından Ulaş Bayraktar´ın cep telefonu numarasının kendi rehberinde bulunduğunu hatırlatarak, ´Savcılar artık karar versin, ben hangi örgütün üyesiyim. Ergenekon mu? PKK mı? Devrimci Karargah mı? Ulaş Bayraktar benim sınıf arkadaşımdır. Savcılık sorgusunda bu sorulsaydı söylerdim, ama sorulmadı. Ben Ulaş Bayraktar´ın böyle bir örgüte üye olmadığına eminim. Nitekim mahkemede serbest bıraktı´ diye konuştu.

Kendisi ve diğer tutuklu sanıkların tahliyesini talep eden sanık Terkoğlu, savunması tamamlanmadı. Duruşma yarına ertelendi. ( Cihan)

Ceza istemleri

Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğince hazırlanan iddianamede, Yalçın Küçük´ün ´silahlı örgüt kurmak ve yönetmek´, ´kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek´, ´devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin ekmek´, ´yasaklanan bilgileri temin etmek´, ´adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek´ suçlarından ve ´örgüt yöneticisi sıfatıyla diğer şüphelilerin işlemiş olduğu özel hayatın gizliliğini ihlal etmek´ suçundan 21 yıldan 43 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.

Soner Yalçın´ın ´silahlı örgüte üye olmak´, ´kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek´, ´devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etmek´, ´yasaklanan bilgileri temin etmek´, ´adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek´, ´özel hayatın gizliğini ihlal etmek´ ve ´kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek´ suçlarından 14 ile 36,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, gazeteci Ahmet Şık ile eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı´nın ´silahlı örgüte yardım etmek´ suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

Kaşif Kozinoğlu´nun ´silahlı örgüte üye olmak´, ´devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etmek´ ve ´yasaklanan bilgileri temin etmek´ suçlarından 11,5 yıldan 26 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianamede, Nedim Şener´in de ´silahlı örgüte yardım etmek´ suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması öngörülüyor.

İddianamede, diğer sanıkların da benzer suçlara ilişkin olarak 7,5 ila 23 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılması isteniyor.

(03 Ocak 2012, 11:57)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

ODATV İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

Odatv ile ilgili manşetlerimiz

Kontrgerilla Medyası

Ergenekon davasını engelleme girişimleri

Flaş!!! Odatv´ye 2. baskın

Flaş!!! Odatv´ye baskın

Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak

Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı

Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4053    yazdır/print




Odatv davasında 5. duruşma

Odatv davasında 5. duruşma İstanbul´da Çağlayan Adliyesi´nde görülüyor. Soner Yalçın´ın savunmasıyla devam eden duruşmada Mahkeme Başkanının ´Sabıkanız var mı?´ şeklinde soru yönelttiği sanık Yalçın Küçük, ´Kız oğlan kızım. Sabıkam yoktur´ dedi. Bunun üzerine Başkan, dosyada Küçük hakkında 3 ayrı sabıka kaydının bulunduğunu belirtti. Yalçın Küçük ise 2000 yılında erteleme yasası çıktığını ve bu sabıkaların silindiğini ifade etti.

30.12.2011 13:55 Ergenekon soruşturması kapsamında aralarında Nedim Şener, Ahmet Şık ve Soner Yalçın´ın da bulunduğu 12´si tutuklu 14 sanık hakkında açılan Odatv davasının 5. duruşması başladı. İstanbul Adalet Sarayı´ndaki özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar Prof. Dr. Yalçın Küçük, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın, Şükrü Doğan Yurdakul, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Muhammet Sait Çakır, Coşkun Musluk, Müyesser Uğur ile tutuksuz sanık İklim Ayfer Kaleli katıldı. Diğer tutuksuz sanık Ahmet Mümtaz İdil ise sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya gelmedi. Davanın tutuklu sanıklarından Kaşif Kozinoğlu ise cezaevinde rahatsızlanarak 12 Kasım´da hayatını kaybetmişti.

YALÇIN KÜÇÜK´TEN İTİRAF: EVET CHP´Yİ DEĞİŞTİRDİM

Dün savunmasını bitiren sanık Yalçın Küçük, duruşmada söz alarak, Savunmamda eksik birkaç yer var. Onları söylemek istiyorum. Hakkımdaki iddialardan biri de CHP´yi değiştirmektir. Evet değiştirdim doğrudur. Diğer bir iddia ise ´Ergenekon´ davalarını zayıflatmak için tutuklu bulunan kişileri milletvekili seçtirmemdir, bu da doğrudur. Bu suçu işledim. Bu işler için organize polisinden izin almak zorunda değilim. Soner Yalçın benim arkadaşımdır. Ben ona yardım ederim o da bana yardım eder, ortağım gibidir dedi.

´SABIKAM YOK, KIZ OĞLU KIZIM´ DEDİ, 3 SABIKASI ÇIKTI

Mahkeme Heyeti Başkanı Mehmet Ekinci´nin Sabıkanız var mı? sorusuna Küçük, Kız oğlan kızım. Sabıkam yoktur dedi. Bunun üzerine Başkan Ekinci de dosyada Küçük hakkında 3 ayrı sabıka kaydının bulunduğunu belirtti. Yalçın Küçük de 2000 yılında erteleme yasası çıktığını ve bu sabıkaların silindiğini ifade etti.

SONER YALÇIN´IN SAVUNMASI

Duruşmada ilk kez ifadesi alınan tutuklu sanık Soner Yalçın, 25 yıldır gazetecilik yaptığını belirterek, Burada sanık sandalyesinde oturan düşüncedir. Gazeteci ve yazarları cezaevine atmak kimseye onur vermez. Düşünce ateşe atmakla yok edilemez. Düşünce ve kitapları yargılayanları tarih affetmez dedi. Türkiye´de gerçek gazetecilik yapmanın tehlikeli sonuçlarının olduğunu öne süren Yalçın, savunmasını şöyle sürdürdü: Gazetecileri bekleyen sadece acıdır. Dürüst, taviz vermeyen gerçek gazeteciler ya hapse atılır ya da işten atılır. Taviz vermeyen cesur gazeteciler hep olmuştur ve olacaktır. Uğur Mumcu, Musa Anter, Hrant Dink gibi... Bunlar ölümü bile göze almıştır. Gazetecinin tek ilkesi vardır, gerçeğe bağlı kalmaktır. Onurumla girdiğim cezaevinden, utançla çıkmaya hiç niyetim yok. Mesleğime hiç ihanet etmedim.

Yalçın, bugüne kadar 11 ayrı kitap yazdığını ve hayatı boyunca derin devlet, gladyo, faili meçhul cinayetler gibi konuları araştırıp yazdığını söyledi. Soner Yalçın, Türkiye´de şu anda çokça tartışılan Jitem ve Susurluk Çetesini yıllar önce kendisinin yazdığını ifade ederek, şöyle devam etti: Devlet içinde yuvalanmış derin yapılar hakkında en bilgili gazetecilerden biriyim. Faili meçhul cinayetler soruşturmasını yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bu konuda tanıklığıma başvurdu. Ne gariptir ki bir savcı sanık yapıyor, başka bir savcı da tanık yapıyor. Hangi hukuk uygulanıyor Türkiye´de? Böyle terörist olur mu? Duruşma, Soner Yalçın´ın savunmasıyla devam ediyor.

Oda TV davasının 5. duruşmasında tutuklu sanık gazeteci yazar Soner Yalçın´ın savunmasıyla devam edildi. Odatv operasyonuna karar veren iki önemli isim olduğunu ifade eden Soner Yalçın, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer ve Özel Yetkili Savcı Zekeriya Öz. Peki, Odatv operasyonundan hemen sonra polis müdürü Yılmazer ve Savcı Öz neden görevlerinden alındılar? Bu olayın tesadüf olmayacağını bilecek kadar gazetecilik deneyiyim var dedi. Hayatım boyunca hiçbir legal ya da illegal siyasi bir örgüte mensup olmadığını ifade eden Soner Yalçın, Yalnızca TGC, Çağdaş Gazeteciler Cemiyeti ve Basın Konseyi üyesiyim. Korkunç bir haksızlıkla, savcılar Ergenekon Terör Örgütü mensubu olduğumu iddia ediyor dedi.

VELİ KÜÇÜK´Ü TANIMIYORUM, TANISAYDIM ÇOK İYİ HABERLER YAPARDIM

Evinin aranması için hangi güçlü delillerin olduğunun araştırılması gerektiğine dikkat çeken Yalçın, 13 Mayıs 2009´da İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü´nün bir rapor hazırladığını, raporda, Tuncay Güney´in 2001 yılında yakalandığı sırada kendisi hakkında bazı açıklamalarda bulunduğunu ancak bu açıklamaların aradan 8 yıl geçtikten sonra hatırlanılmasının düşündürücü olduğunu söyledi. Söz konusu raporda, Güney´in Yalçın´ın bir dönem Cem Ersever ile görüştüğünü, Yalçın´ın Veli Küçük´ün talimatı ile hareket ederek Aydınlık Dergisine gittiğini ve birtakım bilgilerin Veli Küçük tarafından bu şahsa iletilmekte olduğunu tahmin ettiğini beyan etmiştir ifadelerinin yer aldığını söyleyen Yalçın, İyi de Güney sorgusunda böyle dememişti ki. Güney, Cem Ersever´in Veli Küçük talimatıyla bana geldiğini tahmin ediyordu. Yoksa Küçük´ün talimatıyla Aydınlık´a gittiğimi değil. Zaten ben 1987´de, Aydınlık´a değil 2000´e Doğru dergisine gittim. Hadi Savcı Öz´ü polis raporu yanılttı diyelim. Hayatımda Güney ve Küçük´ü hiç görmedim, tanışmadım, telefonla dahi konuşmadım. Tanısaydım da çok iyi haberler yapardım. Ersever, Ankara´daki Ulusal Basın Ajansı´na bir açıklama yapmıştı, bunun üzerine kendisiyle röportaj yaparak tanıştık. Bunun gizli saklısı yok ki, 1994 yılında yazdığım ´Binbaşı Ersever´in İtirafları´ kitabımda süreç olduğu gibi yazılı dedi.

ÜNAL ERKAN´IN YÜZÜNE TÜKÜRMÜŞÜM AYIP AYIP...

Ak Parti eski milletvekili ve Ergenekon davasının firari sanığı Turhan Çömez´e yönelik yapılan aramada dijital verilerde tespit edildiği iddia edilen BAY EYMÜR isimli world dosyasındaki kendisi ile ilgili yazılanlara değinen Yalçın, Hakkımda, ´Güneydoğu´ya istihbarata, UGA (Ulusal Güvenlik Ajansı) üyesi Yalçın gidiyor. Katledilen masum Kürt ve Alevi halklarının sorunlarını dinliyor. Diyarbakır´da bulunan OHAL Valisi Ünal Erkan ile görüşüyor. Erkan, Soner Yalçın´a ´Siz bulaşmayın´ deyince, Soner Yalçın, Erkan´ın yüzüne tükürüyor ve kapıyı sertçe vurup bölgeden ayrılıyor´ ifadeleri yer alıyor. Ulusal Güvenlik Ajansı ne, hiç duymadım, hiç çalışmadım. Ayrıca Erkan´la da hiç görüşmedim, tanışmadım. Dolayısıyla bu hayal ötesi bile olamayacak absürd, sözümona belge de rapora eklenmişti. Erkan´ın yüzüne tükürmüşüm. Ayıp ayıp... diye konuştu.

BİZLERİ VE CHP´Yİ LEKELEMEK İÇİN BUNDAN İYİ FIRSAT OLABİLİR MİYDİ?

26 Ocak 2011´de İklim Bayraktar ile Deniz Baykal´a yönelik iddiasının konuşulduğu telefon kaydının olduğunu söyleyen Yalçın, Oda TV operasyonunu Baykal´a şantaja dönüştürerek bizleri itibarsızlaştıran telefon görüşmeleri var. Hukuken silinip yok edilmesi gereken bu telefon kaydı, bizleri lekelemek için kullanıldı. Mahkemenin geriye dönük dinleme kararı vermesinin nedeni bu. Biz, Bayraktar´ın iddiasını konuşmuş ve unutmuştuk. Ama şimdi ortaya çıktığı gibi yasa dışı dinleme yapanlar yasadışı şeklinde bunu, mahremiyetimizi medyaya sızdırdılar. Tezgah kurulmuştu, bilgisayarlara siber korsanlık sonucu ´öyleyse Varan 2´ yalanı yerleştirilmişti. Öyle ya Türkiye siyasal genel seçime gidiyordu. Böyle bir siyasi malzeme bir kararla yok edilebilir miydi? Odatv´yi, bizleri ve CHP´yi lekelemek için bundan iyi fırsat olabilir miydi? diye konuştu.

POLİSİN ÖNGÖRÜSÜ BAYAĞI İYİ

Bayraktar´ın da tacize uğradığını iddia ettiği günden bir gün sonra 27 Ocak 2011´de dinlenmeye başlandığını anlatan Yalçın, Bayraktar´ı niye dinliyorlar. Bu soru, tüm tezgahı ortaya çıkarıyor. Deniz Baykal´la Halktv meselesini konuşmamışız daha. Öyle ya daha Odatv basılıp bilgisayarlarda sözümona varan2 medya 2010 filan çıkmamıştı. Demek polisin öngörüsü bayağı iyi dedi.

BİZİ YANDAŞ GAZETECİLERLE KARIŞTIRIYORLAR

İddianamede, Küçük ile kendisi arasında hiyerarşik bir yapı olduğu, Küçük´ün kendisini yayın konusunda yönlendirdiği yönündeki iddialara da değinen Yalçın, Körlük öyle bir noktaya gelir ki, gülünçleşir. Savcılar, insanın görüş/fikir belirtmesiyle bir işi yaptırması arasındaki farkı bilmezlikten geliyorlar. Üzülerek söyleyebilirim ki, iddianame gösterdi ki, bilgi birikimleri, tecrübeleri, bu davanın çok altında kalmış olarak görülmektedir. Gazeteciliğin emir-komutayla yapıldığını sanıyorlar. Bizi, her türlü etik ilkeden yoksun, cemaat müridi yandaş gazetecilerle karıştırıyorlar. Kimse bize emir, buyruk veremez. Bu kimsenin haddine değildir diye konuştu.

HOCAM, ÇIKINCA SİZİ DAHA ÇOK ARAYACAĞIM

Odatv, dürüstlüğün havarisidir, gerçeğin fanatiğidir ifadelerini kullanan Yalçın, üç yılda yaptığı 22 bin 500 telefon görüşmesinin 9´unun Küçük ile olduğunu söyledi. Yalçın, Küçük´e hitaben Sayın Hocam, sizi son yıllarda çok az aradığım için lütfen kusuruma bakmayınız. Keşke 9 kez değil 999 kez arasaydım. Telefon tapelerine bakınca çok utandım. Hocam, biliyorsunuz, son yıllarda inzivaya çekildim. Bir keşiş gibi münzevi bir hayat sürüyordum. Kütüphanemden pek çıkmıyordum. Ama söz eğer suçsa da şimdiden itiraf ediyorum, çıkınca sizi daha çok arayacağım. Güzel bir restorana davet edip kendimi affettireceğim diye konuştu.

DELİL YARATMAK İÇİN ELLERİNDEN GELENİ YAPMIŞLAR

Yasadışı silahlı örgüt üyesi olmak için gerekli şartların kendisi adına oluşmadığını vurgulayan Yalçın, Ünal İnanç, Yalçın Küçük ile telefon irtibatı var. İyi de bu şekilde Türkiye´de herkes mutlaka bir Ergenekon sanığıyla telefon da konuşmuştur. 8 yıldır yüzü aşkın gazetecinin kullandığı telefon fihristlerine el konularak hepsi bana ait gösterilmiştir. Fihristlerdeki el yazılarının birbirinden farklı oluşu bile kaç kişi tarafından kullanıldığını göstermektedir. Delil yaratmak için ellerinden geleni yapmışlar, tabi bunlar delil ise... diye konuştu.

ADALET BAKANLIĞI CEZALANDIRMA BAKANLIĞINA DÖNÜŞTÜ

Türkiye´de adaletin siyasallaştığını vurgulayan Yalçın, Adalet Bakanlığı´nın Cezalandırma Bakanlığına dönüştüğünü, tarafsız adalet tanrıçasının bile gözündeki bağın açıldığını söyledi. Savcılık ifadesinde Yalçın Küçük ile 4 yılda 2 kez cenazede görüştüğünü söylediğini anımsatan Yalçın, iddianamede ise Küçük ile görüşmesini inkar ettiğinin öne sürüldüğünü vurguladı. Yalçın, Ne şimdi bu? 3 yılda 9 telefon 3 yüz yüze görüşme bizi örgüt mü yapıyor? dedi.

Bu arada, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, CHP Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum ve CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner de duruşmayı izleyenler arasında yer aldı.

YEMEK TARTIŞMASI

30.12.2011 - 16:13 Oda TV duruşmasında yemek tartışması yaşandı. Duruşmaya verilen öğle arasından sonra yakınlarının getirdiği yemekler güvenlik nedeniyle sanıklara verilmedi. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Oda TV davasının öğleden sonraki bölümünde yemek tartışması yaşandı. Yakınları tarafından getirilen yemekler sanıklara verilmeyince mahkeme salonunda itirazlar oldu. Sanık avukatlarından Celal Ülgen, durumu Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci´ye anlatarak sanıkların aç bırakıldığını söyledi. Başkan Ekinci de ´Mahkememizle ilgisi yok ben insani olarak yakınlarının getirdiği yemekleri güvenlik gerekçesi ile verilmemesini söylemiştim. Bu konu ile ilgili bir yetkim yok söylediklerim tavsiye idi, ayrıca sanıklara kumanya veriliyor.´ dedi. Bunun üzerine araya giren tutuklu sanık Nedim Şener, ´Kumanya da sadece kuru ekmek var.´ dedi. Sanık avukatlarından Celal Ülgen de ´Sanıklar sizin huzurunuzda aç bırakılmıştır ve suç işlenmiştir.´ diyerek suç duyurusunda bulundu.

Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci ise ´Savunmaya tekrar ara verelim sanıklar bir şeyler yesin. Her öğlen bunu mu yaşayacağız. Yakınları yukarıdan yiyecek alıp gelsinler. Alay komutanı ile de Pazartesi günü bu konuyu konuşacağım.´ cevabını verdi. Başkan Ekinci, Soner Yalçın´a ´Savunma yapabilecek misin? diye sordu. Yalçın da ´Aç karna savunmamı yapabilirim.´ şeklinde cevap verdi. Başkan Ekinci tekrar ifadeyle ´Size kafeteryadan kek aldıralım´ demesi üzerine Yalçın, bir şey istemediğini söyledi. Yalçın´ın yaklaşık bir saat ifade vermesinin ardından yemek yemesi için duruşmaya 15 dakika ara verildi.

Bu arada duruşmayı izleyen CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, sanıklara öğlen arasında yemek verilmediği gerekçesiyle bu olaya sebebiyet veren kişiler hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. ( Cihan)

Duruşma Salı gününe ertelendi

30.12.2011 19:59 ´Ergenekon´ soruşturması kapsamında Odatv´de yapılan aramalara ilişkin açılan davanın tutuklu sanığı Soner Yalçın, ´Kalleş bir hilekarlıkla bilgisayarımıza yerleştirilmiş bu word dosyaları bizim değildir. Kirli eller tarafından konulmuştur´ dedi. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmadaki savunmasında kitabından alıntılar yapan Soner Yalçın, ´Türkiye solunun çoğunluğu kültürünü, dinini okuyup araştırmadı. Türkiye´de solcu aydınların çoğu İslamiyet´i bilmemektedir. Halkının dinsel inancını dışlamıştır. Tasavvufun, aklın ve bilimin öğretisi olmadığı kolaycılığına kaçarak, kendi coğrafyasına yabancılaşmıştır. Ne Muhyiddin İbn-i Arabi´yi ne de Muhammed Nur´u bilir. Yunan filozofu Herakleitos´un ´diyalektiğin atası´ olduğunu, Hegel´in, Marks´ın felsefi düşüncesinin buradan doğduğunu bilir de nedense Vahdet-i Vücud´a burun kıvırır, bilmez´ diye konuştu. Hiçbir tarikata, tekkeye, dergaha ve cemaate önyargılı olmadığını anlatan Yalçın, ´Bundan sonra söyleyeceklerimin önyargılı olduğunun düşünülmemesi için bu girişi yaptım´ dedi.

Odatv aramalarında ele geçen dokümanlara değinen Yalçın, ´Hilekarlıkla bilgisayarımıza yerleştirilmiş bu word dosyaları bizim değildir. Kirli eller tarafından konulmuştur´ diye konuştu.

Cezaevinde rahatsızlanarak 12 Kasım´da hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu hakkında açıklamalarda bulunan Yalçın, ´Hukuki hurafeler sonucu daha yaşarken ölmüştü. Bugün maalesef hayatını kaybetmiştir. Hakkındaki iddialara yanıt veremeyecektir. Kuşkusuz rahmetli Kozinoğlu´nu savunacak değilim, kendisini tanımıyorum. Ne ben ne de Odatv çalışanlarından hiç kimse Kaşif Kozinoğlu´nu tanımıyoruz. O da savcılık ifadesinde bizi tanımadığını ifade etmiştir. Bize hiçbir yoldan bilgi, haber, yazı, dosya ve belge göndermedi´ dedi.

´Görevsizlik´ talebi

Özel yetkili mahkemelerin niteliğinin tartışma konusu olduğunu iddia eden Yalçın, ´İçinde yaşadığım çağa ve ülkeme karşı bir gazeteci olarak sorumluluğumu yerine getirdim. Sizleri de tarihin huzurunda sorumluluklarınızla baş başa bırakıyorum´ dedi.

Yalçın´ın ardından söz alan avukatlarından Duygun Yarsuvat, sanıklara atılı suçun örgüt kapsamında değerlendirilemeyeceğini ifade ederek, ´halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek´ suçunun asliye ceza mahkemesi kapsamında olduğunu söyledi. Avukat Yarsuvat, bu nedenle mahkemenin ´görevsizlik´ kararı vererek, dosyanın asliye ceza mahkemesine gönderilmesini istedi.

Bu arada, duruşmada öğlen yaşanan yemek sıkıntısıyla ilgili olarak Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, Silivri Cumhuriyet Başsavcısı ile görüştüğünü, bundan sonra kumanya konusunda sıkıntı olmayacağını ve daha fazla kumanya verileceğini söyledi.

Tutuklu sanık Soner Yalçın´ın savunmasını tamamlamasının ardından duruşma 3 Ocak Salı gününe ertelendi. ( AA, DHA)

(30 Aralık 2011, 13:55)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

ODATV İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

Odatv ile ilgili manşetlerimiz

Kontrgerilla Medyası

Ergenekon davasını engelleme girişimleri

Flaş!!! Odatv´ye 2. baskın

Flaş!!! Odatv´ye baskın

Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak

Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı

Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4044    yazdır/print




Odatv davasında 4. duruşma

Odatv davasında 4. duruşma İstanbul´da Çağlayan Adliyesi´nde görülüyor. Başkan Ekinci, tüm sanıkların savunma yapmalarının 2 hafta içinde tamamlanmasını planladıklarını belirtti. Duruşmanın önümüzdeki hafta Salı, Çarşamba ve Perşembe günü devam edeceğini kaydeden Başkan Ekinci, taleplerin ise son gün alınacağını aktardı. Duruşma Yalçın Küçük´ün savunma yapmasıyla devam ediyor.

29.12.2011 15:56 Ergenekon soruşturması kapsamında aralarında Nedim Şener, Ahmet Şık ve Soner Yalçın´ın da bulunduğu 12´si tutuklu 14 sanık hakkında açılan Odatv davasının 4. duruşması başladı. Duruşma, tutuklu sanık Yalçın Küçük´ün savunmasının alınmasıyla başladı.İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Prof. Dr Yalçın Küçük, eski emniyet müdürü Hanefi Avcı, gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın, Şükrü Doğan Yurdakul, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Muhammet Sait Çakır, Coşkun Musluk, Müyesser Uğur ile tutuksuz sanık İklim Ayfer Kaleli katıldı. Diğer tutuksuz sanık Ahmet Mümtaz İdil sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya katılmadı. Bugün görülen 4. duruşma, davanın bir numaralı sanığı Yalçın Küçük´ün savunmasıyla başladı.

Duruşma öncesinde Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, tutuklu sanıkların duruşma saatinden 1 saat geç gelmesi üzerine tekrarı olmaması için jandarmayı uyardı. Duruşmanın saat 10.00´da başladığını söyleyen Başkan Ekinci, jandarma görevlilerine tutuklu sanıkları tekrar geç getirmeleri halinde haklarında işlem yapacağını duyurdu. Başkan Ekinci, sanık yakınlarını da tutuklulara güvenlik gerekçesiyle yiyecek vermemesi konusunda uyardı. Başkan Ekinci, tüm sanıkların savunma yapmalarının 2 hafta içinde tamamlanmasını planladıklarını belirtti. Duruşmanın önümüzdeki hafta Salı, Çarşamba ve Perşembe günü devam edeceğini kaydeden Başkan Ekinci, taleplerin ise son gün alınacağını aktardı.

Savunma yapmak için kürsüye gelen Yalçın Küçük, iddianamede bazı sanıklara müstear isim vermek ve kaos oluşturmakla suçlandığını anlattı. Küçük, İddianamede sadece T.C. yazısı ile sondaki savcı Cihan Kansız´ın ismi doğrudur. Gerisi yalandır. iddiasında bulundu. Duruşma Yalçın Küçük´ün savunma yapmasıyla devam ediyor. Duruşmayı izleyenler arasında CHP milletvekili Mahmut Tanal ve gazeteci Ruşen Çakır´da bulunuyor. ( Cihan)

YALÇIN KÜÇÜK´ÜN SAVUNMASI

Ergenekon soruşturması kapsamında aralarında gazeteciler Nedim Şener ile Ahmet Şık´ın da bulunduğu 12´si tutuklu 14 sanık hakkında açılan Odatv davasının 4. duruşması tutuklu sanık Prof. Dr. Yalçın Küçük´ün savunmasıyla devam ediyor. Küçük Odatv davasını ´gaz davası´ olarak tanımladı. Duruşmaya 4 çanta içinde getirdiği dosya ve kitaplarını koyduğu sehpadan bazı kitaplarının düştüğünü gören Küçük, ikinci Ergenekon davasında yaptığı savunmasına atıfta bulunarak Ah nerde Silivri mahkemeleri dedi. Küçük´ün Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci´ye yönelik Çok emin ve vakur duruyorsunuz sözlerine Başkan Ekinci teşekkür etti.

?Aydın olsunlar diye benim yanıma gönderdiler

İddianamede Soner Yalçın ile arasında Odatv´de çalışan kişilere takma isim bulmaları konusunda geçen konuşmalara dikkat çeken Yalçın Küçük, ?Bu çocukların Odatv´de yazdıkları bilinse bu çocuklar doktora yapamazlardı. Ben Soner Yalçın´a bu yüzden bu çocukların isimlerini değiştirmesini söyledim. Polis çırakları almışlar bu konuşmaları yapıştırmışlar. Benim 40 tane takma ismim var. Ben sevdiğim kişilerin isimlerini bu şekilde yaşatırım. Eskiden aileler çocuklarını asillerin yanına verirlerdi. Burada da aileler çocuklarını benim yanıma gönderdiler aydın olsunlar diye. Aydın olmanın ilk koşulu ise hapishaneden geçerö şeklinde konuştu. İddianamenin kendilerini ahmak gibi gösterdiğini belirten Küçük, ?İddianamede Nedim Şener´in Hanefi Avcı mahlasıyla kitap yazdığı söyleniyor. Bununla alakalı dava açmak utançtır dedi.

?Bu dava gaz davasıdır

İddianamede kendisiyle ilgili bir suçlamanın da ?Kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme olduğunun altını çizen Küçük, ?Kaos kelimesinin Fransızca kökenli bir kelime olduğunu ve bir Fransız dilbilimcinin ?kaosun anlamının gaz olduğunu belirttiğini ifade etti. Küçük, dava avukatlarından Celal Ülgen´e, Tahsin Saraç´ın yazdığı TDK tarafından hazırlanan Türkçe sözlüğü vererek gaz kelimesinin anlamlarını okuttu. Gaz kelimesinin ikinci anlamında bağırsak gazı yazdığını ifade eden Küçük, ?Biz bu nedenle suçlanıyoruz. ´Kaos´ gaz demek üstelik bağırsak gazıdır. Bu dava gaz davasıdır dedi.

?Savcıya bakarak konuşmuyorum

Sanıklardan Muhammed Sait Çakır´a, mahkeme başkanlığından Yargıtay üyeliğine atanan Resul Çakır´ın Yargıtay´a atanacağını söylediğini belirten Küçük Resul Bey çabuk geçti sınıfları dedi. Küçük´ün Benim için Silivri´de yargılanırken ´savcıyı bakışlarıyla kanser yaparak öldürür´ dediler. O yüzden savcıya bakarak konuşmuyorum ifadeleri salondaki izleyicileri güldürdü.

?Neden Hakan Fidan Silivri´ye gelip benimle görüşmüyor

PKK terör örgütünü yönetmekle suçlandığını ifade eden Küçük, ?Madem PKK´yı ben yönetiyorum neden MİT Müsteşarı Hakan Fidan Silivri´ye gelip benimle görüşmüyor diye konuştu. Duruşma Yalçın Küçük´ün savunmasıyla devam ediyor.

(29 Aralık 2011, 15:56)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

ODATV İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

Odatv ile ilgili manşetlerimiz

Kontrgerilla Medyası

Ergenekon davasını engelleme girişimleri

Flaş!!! Odatv´ye 2. baskın

Flaş!!! Odatv´ye baskın

Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak

Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı

Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4040    yazdır/print




Odatv davasında 3. duruşma

Odatv davasında üçüncü duruşma İstanbul´da Çağlayan Adliyesi´nde tartışmayla başladı. Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, duruşma başlamadan önce Çarşamba günü ara verileceğini söylemesi üzerine Ahmet Şık hızlı yargılama yapılması için ara verilmemesini istedi. Sanık Yalçın Küçük bu duruma itiraz ederek ´Biz Çarşamba günü duruşma yapılmasını istemiyoruz´ dedi. Bu söz üzerine Şık ve Küçük arasında kısa süreli sözlü tartışma yaşandı.

27.12.2011 13:32 Ergenekon soruşturması kapsamında aralarında gazeteciler Nedim Şener ile Ahmet Şık´ın da bulunduğu 12´si tutuklu 14 sanık hakkında açılan Odatv davasının üçüncü duruşması görülmeye başlandı. Çağlayan´daki İstanbul Adalet Sarayı´nda faaliyet gösteren özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen duruşma diğerlerine oranla daha büyük olan 1´inci Ağır Ceza Mahkemesi salonunda yapılıyor. Duruşmaya tutuklu 11 tutuklu sanık katılırken tutuksuz sanıklardan İklim Ayfer Kaleli de duruşmada hazır bulundu. Diğer tutuksuz sanık Ahmet Mümtaz İdil ise duruşmaya katılmadı. Sanıkların salona girişi sırasında yakınlarıyla el sallayarak selamlaştıkları görüldü.

CEP TELEFONU UYARISI

Duruşma öncesi mübaşir, izleyicileri cep telefonlarını duruşma başladıktan sonra kullanmamaları, hatta ellerinde bile tutmamaları konusunda uyarıda bulundu. Aksi takdirde mahkeme başkanının talimatıyla polis tarafından tutanak tutulacağını ifade etti. Düne göre duruşma salonunda görevli polis sayısının artması dikkat çekti.

KÜÇÜK, ŞIK´IN ÜSTÜNE YÜRÜDÜ

Davaya bakan İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mehmet Ekinci, bugün iddianamenin okunmasının tamamlanacağını belirterek, ?Çarşamba ara verip Perşembe ve Cuma da duruşma yapacağız ve talepleri değerlendireceğiz dedi. Başkan Ekinci´nin bu sözleri üzerine tutuklu sanıklar Yalçın Küçük ve Ahmet Şık arasında gergin anlar yaşandı. Tutuklu sanık Yalçın Küçük´ün söz alarak, ?Biz Çarşamba günü duruşma yapılmasını istemiyoruz demesi üzerine Ahmet Şık oturduğu yerden ?Kendi adına konuş. Biz deme ben de diyerek Küçük´e tepki gösterdi. Yalçın Küçük´ün Şık´ın üzerine yürümesi üzerine jandarma araya girdi. Küçük bu sırada, ?İstediğim gibi konuşurum karışamazsın dedi. Ahmet Şık´ın Küçük´e, ?Terbiyesiz demesi üzerine Küçük ?Sensin terbiyesiz, otur yerine cevabını verdi.

?EN HIZLI YARGILAMAYI YAPACAĞIZ ŞÜPHENİZ OLMASIN

Mahkeme Başkanı Ekinci, ?Söz istemeden kendi aranızda konuşmayın diyerek sanıkları uyardı. Ahmet Şık´a söz verilmesi üzerine, ?Ben Çarşamba günü de duruşma yapılmasını istiyorum dedi. Söz alan Yalçın Küçük ise, biz sözünün Türk ve Osmanlıca dil kurallarına göre kibarlık maksadıyla kullandığının altını çizerek, ?Biz demek tevazu göstermektir. Ben duruşmanın Çarşamba günü yapılmasını istemiyorum dedi. Tutuklu sanık Hanefi Avcı da söz alarak, ?İddianamenin hızlı okunmasını istiyorum diye konuştu. Başkan Ekinci´nin ise ?Bugün bitireceğiz, merak etmeyin. Ben bu mahkemeye yeni atandım. Bu mahkemede iki ay içinde 80 dava açılmış. Çarşamba günü ara vereceğiz ama yatmayacağız, yine çalışacağız. En hızlı yargılamayı yapacağız şüpheniz olmasın demesinin ardından iddianamenin iki TRT spikeri tarafından okunmasına 58. sayfadan devam edildi.

İDDİANAMENİN OKUNMASI TAMAMLANDI

27.12.2011 20:08 Çağlayan´da bulunan İstanbul Adalet Sarayı´ndaki özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız tarafından hazırlanan iddianame, TRT spikerleri tarafından dönüşümlü olarak okundu. Tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevinde 12 Kasım´da rahatsızlanmasının ardından hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu ile ilgili bölüm, Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci tarafından okutulmadan geçildi. Davanın tutuksuz sanığı İklim Ayfer Kaleli, iddianame okunurken bir ara fenalaştı. Mahkeme Başkanı Ekinci´nin ´İklim hanım, bir sorun mu var? İsterseniz dışarı çıkıp hava alabilirsiniz´ demesi üzerine dışarı çıkan Kaleli, bir süre sonra salona geri döndü. Ekinci, salonda yemek yiyen bir izleyiciyi de uyararak, dışarı çıkmasını istedi. Duruşma salonundan çıkarılan izleyicinin ardından Başkan Ekinci, ´Acıkmadım ama olmaz. Salon dışında yesin´ dedi. Bu arada, duruşma salonunda izleyicilerin cep telefonlarını şarj etmeleri dikkati çekti.

TRT spikerleri tarafından iddianamenin okunmasının tamamlanmasının ardından duruşma, 29 Aralık Perşembe gününe ertelendi. Mahkeme Başkanı Ekinci, perşembe ve cuma günü duruşmanın yapılacağını ve sanıkların savunmalarının alınmasına başlanacağı belirterek, ´Önümüzdeki hafta da devam etmek istiyoruz. Ancak heyetle tekrar değerlendireceğiz´ dedi. (AA)

CİHANER DE DURUŞMAYI İZLİYOR

Bu arada CHP milletvekilleri eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner ve Mahmut Tanal da duruşmayı izliyor.

YOĞUN GÜVENLİK ÖNLEMİ ALINDI

Dava öncesinde adliye çevresinde çok sayıda çevik kuvvet polisinin önlem aldığı görüldü. Adliye içinde ve davanın görüleceği zemin katta da geniş güvenlik önlemleri alındığı görüldü. Duruşma salonunun bulunduğu kata asansörlerin iniş ve çıkışları iptal edilirken, salona gidilebilen merdivenler de giriş yasaklandı. Girişler sadece ana koridordaki girişten yapıldı . Burada da duruşmayı izleyici olarak girecekler ve basın mensuplarının isimleri kayıt altına alındı.

41 YILA KADAR DEĞİŞEN CEZALAR

Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız´ın hazırladığı 134 sayfalık iddianamede, Nazlı Ilıcak şikayetçi olarak yer alırken, tutuklu şüpheliler Yalçın Küçük, Soner Yalçın, Ahmet Şık, Hanefi Avcı, Nedim Şener, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Doğan Yurdakul, Müesser Uğur, Coşkun Musluk, Sait Çakır ve cezaevinde geçirdiği rahatsızlığın ardından hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu ile tutuksuz şüpheliler Ahmet Mümtaz İdil ve İklim Ayfer Kaleli sanık olarak bulunuyor. Sanıklar hakkında 7,5 yıldan 41 yıla kadar değişen hapis cezaları isteniyor. Davanın sanıkları arasında yer alan Kaşif Kozinoğlu, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevinde 12 Kasım´da rahatsızlanmış ve daha sonra hayatını kaybetmişti.

(27 Aralık 2011, 13:32)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

ODATV İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

Odatv ile ilgili manşetlerimiz

Kontrgerilla Medyası

Ergenekon davasını engelleme girişimleri

Flaş!!! Odatv´ye 2. baskın

Flaş!!! Odatv´ye baskın

Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak

Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı

Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4036    yazdır/print




Odatv davasında 2. duruşma

Odatv davasında ikinci duruşma, bu sabah, İstanbul´da Çağlayan Adliyesi´nde başladı. Kimlik tespitlerinin ardından Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız´ın hazırladığı 134 sayfalık iddianamenin okunmasına geçildi.

26.12.2011 12:29 Ergenekon soruşturması kapsamında aralarında Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın ve Yalçın Küçük´ün de bulunduğu 12´si tutuklu 14 sanık hakkında açılan Oda TV davasının 2. duruşması görülmeye başlandı.Duruşma, önceki başkan Resul Çakır´ın Yargıtay üyeliğine seçilmesiyle yerine atanan hakim Mehmet Ekinci başkanlığında görülmeye başlandı. 22 Kasım´da görülen ilk duruşmada bazı sanıkların reddi hakim talebi üst mahkemece değerlendirilerek reddedilmişti. Çağlayan´daki İstanbul Adalet Sarayı´nda bulunan özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen duruşma diğerlerine oranla daha büyük olan 1´inci Ağır Ceza Mahkemesi salonunda yapılıyor. Duruşmaya, tutuklu sanıklar Prof. Dr Yalçın Küçük, eski emniyet müdürü Hanefi Avcı, gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın, Şükrü Doğan Yurdakul, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Muhammet Sait Çakır, Coşkun Musluk, Müyesser Uğur ile tutuksuz sanık İklim Ayfer Kaleli katıldı. Diğer tutuksuz sanık Ahmet Mümtaz İdil sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya katılmadı. Davanın sanıkları arasında yer alan Kaşif Kozinoğlu ise tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevinde 12 Kasım´da rahatsızlanmış ve daha sonra hayatını kaybetmişti.

Duruşmaya sanıkların kimlik tespitleriyle başlandı. Dava sanıklarından Küçük, duruşmada mesleğini soran hakime, Dava mankeniyim dedi. Küçük´ün sözleri, salonda gülüşmelere neden oldu. Küçük, sorgusu sırasında ?Kıbrıs Havaalanı´nı, Magosa´yı ben aldım. Gaziyim. Önemli davalara beni alırlar, konu mankeniyim. Ayrıca emekli profesörüm. Sık sık hapishaneye girerim. Her askeri idare beni üniversiteden uzaklaştırır da...? dedi. Küçük´ün kimlik beyanının ardından Ahmet Şık, Nedim Şener, Barış Terkoğlu ve Soner Yalçın da kürsüye geldi. Sanıklar, kimlik bilgilerine ilişkin soruları yanıtladı. Bu sırada, duruşma hakimi Soner Yalçın´a Geliriniz ne kadar? diye sordu. Soner Yalçın, 3 bin ile 13 bin arası dedi. Hakim, 10 bin mi yazalım? diye karşılık verdi. Soner Yalçın da bunun üzerine, Kayseri usulü olsun 5´te anlaşalım dedi. Yalçın´ın bu sözleri de salonu güldürdü. Yalçın´ın ardından kürsüye gelen Barış Pehlivan ve Müyesser Uğur´un da kimlik beyanları dinlendi. Uğur´un Mesleğiniz nedir? sorusuna, 30 yıllık gazetecinin ama iddianamede terörist yazıyor şeklinde yanıt vermesi üzerine, Hakim, Estağfurullah dedi. Davanın tutuksuz sanığı İklim Bayraktar da kimlik beyanında, Türk medyasına rağmen hala evliyim. Medya beni komplocu ve şantajcı yaptı diye konuştu

Mahkeme tarafından telefon kayıtları talep edilen Müyesser Uğur´un avukatı söz aldı. Avukat, Uğur, yayın yasağı talebi olmadığını, sadece telefon görüşmeleri konusunda böyle bir talebi olduğunu belirtti. Mahkemenin talebi reddetmesi üzerine Müyesser Uğur talebinden vazgeçti beyanı alındı ve iddianamenin okunmasına geçildi.

TRT SPİKERLERİ İDDİANAMEYİ OKUYOR

Kimlik tespitlerinin ardından Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız´ın hazırladığı 134 sayfalık iddianamenin okunmasına geçildi. Hakim, salondaki bazı izleyicilerin, cep telefonlarıyla iddianameyi kaydettiği şüphesiyle bir uyarı yaptı. İddianamede adı geçen Kaşif Kozinoğlu´nun tutuklu diye okunması üzerine salondan tepki gelince hakim, Öldüğü anlaşılmıştır diye düzeltti. Mahkemede bulunan gazeteciler, iddianamenin okunmasının 2 saat süreceğini ifade ediyor. İddianameyi okuması için iki TRT spikerinin görevlendirildiği de öğrenildi.

58 SAYFA OKUNDU

Çağlayan´daki bulunan İstanbul Adalet Sarayındaki özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız tarafından hazırlanan 134 sayfalık iddianame, TRT spikerler tarafından dönüşümlü olarak okundu. Kimlik tespiti sırasında mesleğinin gazeteci olduğunu ifade eden tutuklu sanık Ahmet Şık, evli ve bir kız çocuğu sahibi olduğunu belirterek, O da büyüyünce eşkıya olacak dedi. İddianame okunduğu sırada, duruşmayı izlemeye gelen BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, telefonla konuşması üzerine Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci tarafından uyarıldı. Bunun üzerine Kürkçü de Tamam kapatıyorum, uzatmayın, işinize bakın. Biz Meclis´te bile telefonla konuşuyoruz dedi. Ayrıca salonda bulunan polislere duruşma salonunda telefonla konuşan ve fotoğraf çeken olursa hakkında yasal işlem yapmaları konusunda talimat veren Mahkeme Başkanı Ekinci, izleyicilerin sık sık dışarı çıkıp girmesi üzerine Tabiri caizse burada soft bir duruşma yapıyoruz. Salona giriş çıkışlara karışmıyoruz ama abartmanıza gerek yok uyarısında bulundu.

Tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevinde 12 Kasım´da rahatsızlanmasının ardından hayatını kaybeden ve iddianamede tutuklu sanık olarak görülen Kaşif Kozinoğlu´nun tutuklu diye okunmasının ardından Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci araya girerek UYAP sisteminde Kozinoğlunun 12 Kasım´da öldüğü belirtiliyor şeklinde düzeltme yaptı. Spikerlerin iddianameyi 58´inci sayfasına kadar okuduğu duruşma, yarına ertelendi. (AA)

İddianamede, Nazlı Ilıcak şikayetçi olarak yer alırken, tutuklu şüpheliler Yalçın Küçük, Soner Yalçın, Ahmet Şık, Hanefi Avcı, Nedim Şener, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Doğan Yurdakul, Müesser Uğur, Coşkun Musluk, Sait Çakır ve cezaevinde geçirdiği rahatsızlığın ardından hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu ile tutuksuz şüpheliler Ahmet Mümtaz İdil ve İklim Ayfer Kaleli sanık olarak bulunuyor. Sanıklar hakkında 7,5 yıldan 41 yıla kadar değişen hapis cezaları isteniyor.

İLHAN CİHANER: TERÖRLE MÜCADELE ADI ALTINDA...

Duruşma öncesi adliye önünde bir açıklama yapan eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı ve CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, Türkiye´de artık şunu herkesin kabul etmesi gerekir; terörle mücadele adı altında artık terör uygulanmış durumda dedi. Davanın ikinci duruşmasını izlemek üzere Çağlayan´daki İstanbul Adliyesi´ne gelen eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı ve CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, basın mensuplarına açıklama yaptı. Davayı iki türlü ele almak gerektiğini belirten Cihaner, Bir ceza tekniği açısından delillerin değerlendirilmesi açısından baktığımız zaman davanın tutacak bir tarafı yok. Davaya dayanak teşkil eden belgelerin virüs yoluyla geldiğine dair çok ciddi bilirkişi raporları var. Bu raporların sakatlığına veya geçersizliğine dair karşı bir argüman henüz ortaya konulmadı. Israrla yardım mercileri ve medya üzerinden linç yürüten bir takım medya organları bunu görmezden geliyor. Birinin kalkıp niçin polis raporlarında, virüs izlerinin hiç yer almadığını açıklaması gerekiyor. Bir kere bu tarz teknik sıkıntılar var dedi.

Oda Tv davasında insanların özgürlük alanı ve anayasal güvence altına alınmış haklarının suç olarak nitelendirildiğini savunan Cihaner, şöyle devam etti; Ergenekon davasını savunmak ne kadar özgürlük alanıysa onun bir tertip olduğunu ileri sürmek de o kadar bir özgürlük alanıdır. Hükümeti yıpratmak amacıyla haber yapmak diye bir suç olamaz. Bu basın özgürlüğüdür. Basını özgür olmayan bir ülkenin hiçbir özgürlük alanından söz etmek mümkün değil. Onun için bizim büyük resme bakmamız lazım. Burada herhangi bir ceza metninde, mevzuatında suç olarak tanımlanmış herhangi bir eylem göremiyorum ben. Kitap yazmak suç olmaz. Kitap yazmanın motivasyonu ne olursa olsun, örgütsel faaliyet diye suç olarak tanımlanmamış ayrı bir kategori olamaz. Türkiye´de artık şunu herkesin kabul etmesi gerekir; terörle mücadele adı altında artık terör uygulanmış durumda. Sadece Oda Tv sanıklarına değil, bunu KCK soruşturması adı altında yapılan gözaltılarda da görüyoruz, liselilerin ifade özgürlüklerine yapılan saldırılarda da, üniversite öğrencilerine yapılan saldırılarda da görüyoruz.

Cihaner, bir basın mensubunun Balyoz ve Ergenekon davalarında yargılanan Çetin Doğan, Hurşit Tolon ve Tuncer Kılınç´ın bir dergide yayınlanan yazılarda hakarete uğradıkları iddiasıyla açtıkları davaya ilişkin sorusunu da yanıtladı. Tazminat cezasının ardından, dergi sahibi ve yazı işleri müdürünün ev ve arabalarının haczedilmesinin kabul edilebilir bir şey olmadığını belirten Cihaner, O haberin içeriğini bilemiyorum ama yalnızca söz söylediği, hakaret etmediği, eleştiri getirdiği için bir gazeteciye bu kadar ağır bir ceza verildiğiyse kabul edilebilir bir şey değil. Bunu yazan kim olursa olsun, herkesin karşı çıkması lazım dedi.

(26 Aralık 2011, 12:29)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Odatv´den Haberal usulü reddihakim

Odatv davasına reddi hakim molası

ODATV İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

Odatv ile ilgili manşetlerimiz

Kontrgerilla Medyası

Ergenekon davasını engelleme girişimleri

Flaş!!! Odatv´ye 2. baskın

Flaş!!! Odatv´ye baskın

Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak

Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı

Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4032    yazdır/print




Odatv: Haberal usulü reddi hakime ret

İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi, ´Odatv Davası´nda sanıkların reddi hakim talebini oy birliğiyle reddetti. Odatv sanıkları taleplerine gerekçe olarak, geçtiğimiz yıllarda bir geleneksel ramazan iftarında çekilen yemek resminde hakim Resul´ün de bulunmasını göstermişlerdi. Bu talebin Ergenekon sanığı Mehmet Haberal´ın icat ettiği reddi hakim talebi yönteminden esinlendiği iddia ediliyor, talebin kabul edilmesi durumunda, Ergenekon ve benzer davaların çökmesine kadar gidebilecek bir kapının aralanmış olacağına dikkat çekiliyordu. Haberal´ın bu ilginç yöntemi geçtiğimiz yıl referandumda etkisiz hale getirildi. Hiçbir mahkeme tarafından kabul edilmeyen Haberal´ın reddi hakim talepleri son olarak AİHM tarafından da reddedildi.

Odatv: Haberal usulü reddi hakime ret

İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi, ´Odatv Davası´nda sanıkların reddi hakim talebini oy birliğiyle reddetti. Odatv sanıkları taleplerine gerekçe olarak, geçtiğimiz yıllarda bir geleneksel ramazan iftarında çekilen yemek resminde hakim Resul´ün de bulunmasını göstermişlerdi. Bu talebin Ergenekon sanığı Mehmet Haberal´ın icat ettiği reddi hakim talebi yönteminden esinlendiği iddia ediliyor, talebin kabul edilmesi durumunda, Ergenekon ve benzer davaların çökmesine kadar gidebilecek bir kapının aralanmış olacağına dikkat çekiliyordu. Haberal´ın bu ilginç yöntemi geçtiğimiz yıl referandumda etkisiz hale getirildi. Hiçbir mahkeme tarafından kabul edilmeyen Haberal´ın reddi hakim talepleri son olarak AİHM tarafından da reddedildi.

İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi, ´Odatv Davası´nda sanıkların reddi hakim talebini oy birliğiyle reddetti. Sanıklar Soner Yalçın, Doğan Yurdakul, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Sait Çakır ve Coşkun Musluk, avukatları aracılığıyla davaya bakan 16. Ağır Ceza Mahkemesi´ne sundukları dilekçede, davaya bakacak olan İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Resul Çakır´ın davadan çekilmesini, çekilmediği takdirde ise reddi hakim talebinde bulunduklarını belirtmişlerdi. Sanıklar, taleplerine gerekçe olarak sanık Terkoğlu´nun yargılandığı bir başka davada başkan Çakır´ın mağdur sıfatıyla yer almasını göstermişlerdi.

Sanıkların avukatları Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz´ün verdiği dilekçede, 5 Ekim 2009 tarihinde Odatv´de yayımlanan ve hakimlerle savcıların emniyette verilen iftara katıldıkları fotoğraflarla ilgili haber hatırlatılıyordu. Bu haber nedeniyle sanık Barış Terkoğlu hakkında ´kişileri terör örgütüne hedef gösterme´ suçundan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nde dava açıldığı ifade ediliyordu. Avukatlar, fotoğraflarda müvekkilleri hakkında gözaltı kararı veren dönemin savcısı Zekeriya Öz, iddianame hazırlayan Cihan Kansız ve davaya bakan mahkemenin başkanı Resul Çakır´ın da yer aldığını kaydetmişti. Bu isimlerin söz konusu davada mağdur olarak yer aldığını belirten avukatlar, bu nedenle başlayacak Odatv Davası öncesinde başkan Çakır´ın çekilmesini istiyorlardı. Dilekçede örnek bir karar da emsal gösterilmişti. Haber nedeniyle sanık Barış Terkoğlu´na açılan davaya bakan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nin başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu´nun da söz konusu fotoğraflarda yer alması nedeniyle dosyada mağdur olarak yer aldığını hatırlatan avukatlar, Yılmazabdurrahmanoğlu hakkında da reddi hakim talebinde bulunduklarını ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nin taleplerini yerinde gördüğünü belirtmişti. Bu kararı örnek gösteren avukatlar, başkan Resul Çakır´ın kendiliğinden çekilmemesi durumunda reddi hakim talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemişlerdi.

MAHKEME OY BİRLİĞİYLE REDDETTİ

Odatv davasının 22 Kasım´da görülen ilk duruşmasında reddi hakim talebini görüşen mahkeme heyeti, talebi üst mahkeme olan İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesine iletmişti. 17. Ağır Ceza heyeti de iki hafta süren görüşme sonrası bugün, reddi hakim talebini oybirliğiyle reddetti.

ODATV DOĞAÇLAMA İLE HABERAL´IN YÖNTEMİNİ GELİŞTİRDİ

Odatv sanıkları taleplerine gerekçe olarak, geçtiğimiz yıllarda bir geleneksel ramazan iftarında çekilen yemek resminde hakim Resul´ün de bulunmasını göstermişlerdi. Oysa o fotoğrafta çok sayıda hakim ve savcı yer alıyordu. İşin ilginç tarafı fotoğrafı haber yapan da Odatv idi. O yemekte eleştirdikleri Ergenekon hakimlerinden başka övüp takdir ettikleri ve kendi taraflarında gördükleri hakimler de yer alıyordu. Yine o yemekte eleştirdikleri bazı hakimler de bulunmuyordu. Emniyet ile yargı camiasını bir araya getiren ve her yıl düzenlenen tamamen geleneksel bir iftar yemeği idi. Böyle masum bir iftar yemeğinin bile nasıl kışkırtıcı bir habere dönüştürüldüğü ve Ergenekon davasının karalanmaya çalışıldığı bu haberle görüldü. Dava sürecinde Odatv´nin nasıl Ergenekon talimatları doğrultusunda yayın faaliyeti gösterdiğine dair gösterilecek en önemli kanıtlardan birini teşkil eden 2009 yılındaki bu Ramazan iftar yemeği haberi, Ergenekon hakimlerinin yıldırılmasında kullanılmaya devam edilmek isteniyor. Hem hakimleri haber yapıp onları karalıyorlar, hem de o haberi kullanarak o hakimlerin kendi davalarına bakmamalarını istiyorlar.

Bu durum, Ergenekon tutuklusu Mehmet Haberal´ın icat ettiği yöntemi hatırlattı. Özünde aynı olay sözkonusu. Haberal kendisini tahliye etmeyen çok sayıda hakime tazminat davası açmış, Yargıtay´ın skandal desteği ile de onları yüklü tazminat cezalarına çarptırmıştı. Bununla da yetinmeyen Haberal tazminat cezasına çarptırdığı bu hakimlerle aralarında husumet doğduğunu gerekçe göstermiş, hakimlerin davalarından çekilmesini talep etmişti. Haberal´ın açtığı bu yolu takip eden çok sayıdaki Ergenekon, Balyoz ve diğer dava sanıkları da aynı yolu izleyerek hakimlere tazminat davası açmış ve reddi hakim talebinde bulunmuşlardı. Bu davaları bir çeşit hukuk hilesi ile çökertmeyi amaçlayan bu şok girişimler, geçtiğimiz yıl referandumda kabul edilen Anayasa değişiklikleri ile son anda engellenmişti.

HABERAL´IN GÖRÜLMEMİŞ TAHLİYE İNADI

Ergenekon Terör Örgütü´nün hedeflediği askeri darbenin gerçekleşmesi durumunda ülkenin Başbakan ya da Cumhurbaşkanı adayı olarak adı geçen Ergenekon davasının tutuklu sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal, tahliye olmak için şimdiye kadar görülmemiş bir mücadele verdi. Yargı ve sağlık alanında örgütsel olduğu anlaşılan özel bir koruma ve kollama çemberine alındığı gözlendi. Cezaevine girmemek için kendisini hasta gösterdiği, İstanbul Üniversitesine bağlı Haseki Kardiyoloji Hastanesindeki Ergenekon örgüt uzantısı doktorlarca hasta gösterilmeye çalışıldığı savcılık soruşturmasıyla ortaya çıkarılmış, bazı doktorlar tutuklanmıştı. Ergenekon davasında mahkemenin şüpheleri üzerine ortaya çıkarılan bu gelişme sonucunda Mehmet Haberal başka bir hastanede muayene edildi ve sağlıklı olduğu tespit edilerek cezaevine gönderildi.

Haseki hastanesinde ´her an ölebileceği ve sorumlusunun da hakimler olacağı´ iddiasıyla hasta gibi yatarken, gece geç saatlerde bayan ziyaretçi kabul ettiği, elde tespih odasında gayet neşeli volta attığı, internette bağlanıp film seyrettiği, dışarıdaki adamlarının kurduğu telsizli haberalma sistemi ile yapılacak polis ve savcılık baskınlarını haber aldığı ve derhal ağır hasta moduna geçtiği, bu durumu ispatlayan görüntü kayıtlarıyla ortaya çıkarıldı.

Haberal bu şekilde cezaevi yerine hastanede yatarken bir taraftan da kendisini tahliye etmeyen çeşitli mahkemelerdeki 9 hakim hakkında Yargıtay´da tazminat davası açtı ve skandal şekilde bu davaları kazandı. Yürüyen davalara Yargıtay´ın yeni bir içtihat ortaya koyarak müdahale etmesiyle, davaları anlamsızlaştırarak yerine Yargıtay´ın geçmesini getiren bu içtihat, hakimleri ve kamuoyunu şok etti. Haberal bununla da yetinmedi ve tazminata çarptırdığı hakimlerin davalardan çekilmesini istedi. Haberal´ın açtığı kapıdan diğer Ergenekon ve Balyoz tutukluları da geçerek aynı şekilde tazminat davaları açtılar ve hakimlerin kendi davalarından çekilmesini talep ettiler. Ergenekon ve Balyoz davalarının çökmesine kadar gidecek şekilde hukukta tam bir kaos durumuna girilirken, geçtiğimiz yıl yapılan referandumda anayasa değişikliklerinin halk tarafından kabul edilmesi, Yargıtay´ın bu skandal müdahalesini ve kaos durumunu son anda engelledi.

Haberal pes etmedi ve inanılmaz şekilde tahliye çabalarını inatla sürdürdü. Yeni tahliye başvurusunda bulunan Haberal, Meclisin gerçekleştirdiği yasa değişikliklerinin halk tarafından kabul edilmesini anlamazcasına, tazminat cezasına çarptırdığı hakimlerin tahliye başvurusuna bakmamasını, yerlerine başka hakimlerin getirilmesini istedi. Başvurunun aktarıldığı çok sayıdaki mahkeme bu başvuruları reddetti. Bu şekilde 13, 14, 9 ve 10. Ağır Ceza mahkemelerinden ret cevabı alan Haberal son olarak 11. Ağır Ceza´ya ´reddi hakim´ başvurusu yapmıştı. Avukatları, Haberal´ın kendisini tahliye edecek olanları buluncaya kadar hakim seçmeye devam etmekte kararlı olduğunu açıklamıştı. Ancak bu çabaları da sonuçsuz kalan Haberal son çare olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi´ne (AİHM) başvurdu. Ancak AİHM de Haberal´ın başvurusunu reddetti. Haberal son olarak, devletin AİHM´e sahte belge gönderdiğini Kılıçdaroğlu aracılığıyla iddia etti. Ancak bu iddianın da doğru olmadığı ortaya çıktı.

(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)

(05 Aralık 2011, 17:00)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Odatv´den Haberal usulü reddihakim

Odatv davasına reddi hakim molası

ODATV´NİN İFTAR YEMEĞİ HABERİ MANŞETLERİMİZ

Odatv´nin ´iftar´ kışkırtması yargılanıyor

Haberal´ın hakim inadı: Bir itiraz daha

Haberal´ın ´çekilin´ talebine bir ret daha

Biri Haberal´ı uyandırsın: Reddi hakim istedi

Yargıtay´dan Ergenekon´a ´husumet´ şoku

Ergenekon´u tazminatla çökertme planı çöktü

ERGENEKON SAVCI VE HAKİMLERİNİN YARGITAY TAZMİNATLARIYLA YILDIRILMA ÇABASI

Yargıda kontrgerilla örgütlenmesi

Ergenekon davasını engelleme girişimleri

Flaş!!! Yargıtay´ın Haberal skandalına karşı yasa teklifi

Örgüte para lazım: Ergenekoncular 468 bin lira istiyor

Haberal ve onun yargı, sağlık ve diğer alanlarda kollanması manşetlerimiz

Böyle olur yükseklerin alçak hukuku: Skandala yargıtay onayı

Haberal´ın dava açtığı iki hakim ´Şemdinli kararını´ hatırlattı

Balyoz hakimlerinden Yargıtay´a isyan: Baskı yapmayın

ODATV İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

Odatv ile ilgili manşetlerimiz

Kontrgerilla Medyası

Ergenekon davasını engelleme girişimleri

Flaş!!! Odatv´ye 2. baskın

Flaş!!! Odatv´ye baskın

Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak

Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı

Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=3963    yazdır/print




Odatv davasına reddi hakim molası

Ergenekon soruşturması kapsamında açılan Odatv davasında ilk duruşma başladı. Çağlayan´daki Adalet Sarayı´nda yer alan İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi´nde başlayan duruşma reddi hakim talebi nedeniyle 1 ay sonraya, 26 Aralık´a ertelendi. Reddi hakim talebi üst mahkeme olan İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi´nde değerlendirilecek.

Odatv davasına reddi hakim molası

Ergenekon soruşturması kapsamında açılan Odatv davasında ilk duruşma başladı. Çağlayan´daki Adalet Sarayı´nda yer alan İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinde başlayan duruşma reddi hakim talebi nedeniyle 1 ay sonraya, 26 Aralık´a ertelendi. Reddi hakim talebi üst mahkeme olan İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi´nde değerlendirilecek.

Ergenekon soruşturması kapsamında aralarında gazeteciler Nedim Şener ile Ahmet Şık´ın da bulunduğu 12´si tutuklu 14 sanık hakkında açılan Odatv davası görülmeye başlandı. Çağlayan´daki İstanbul Adalet Sarayı´nda faaliyet gösteren özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen duruşma diğerlerine oranla daha büyük olan 1´inci Ağır Ceza Mahkemesi salonunda yapıldı. Duruşmada 11´i tutuklu 13 sanık salondaki yerini aldı. Duruşmada Soner Yalçın ve bazı sanıkların avukatları, mahkeme başkanı Resul Çakır´ın kendi isteğiyle çekilmesini, çekilmiyorsa reddi hakim talebinde bulunduklarını iletti. Mahkeme sanıkların reddi hakim talebini kabul etti. Bu arada duruşma girişinde izdiham yaşandı. Mahkeme salonuna sanıkların yakınlarının dışında çok sayıda yabancı basın mensubunun alınması nedeniyle yerli basın mensupları dışarıda kaldı. Tutuklu gazetecilerden Ahmet Şık´ın Biz geleceğiz, hiç merak etmeyin sözleri üzerine bütün salon ayağa kalktı, AP yetkilileri sandalye üzerine çıkarak Şık´ı alkışladı.

Tutuklu sanıklardan gazeteci Ahmet Şık´ın avukatı Akın Atalay da ?Müvekkilimin tutuklanmasının kitap içeriğiyle ilgisi olmadığı açıklandı. Gerçekten, Ahmet Şık, ´aşk´ kitabı yazsaydı, söz konusu kitabın içeriği farklı olsaydı, suçlanır mıydı?? diye konuştu. Mahkeme heyetinin, tutukluluğa ilişkin CMK´nın 108. maddesi uyarınca resen karar verebileceğini belirten Atalay, müvekkilinin bir an önce tahliye edilmesini talep etti.

Doğan Yurdakul´un avukatı da söz alarak, ?İtilmekten, kakılmaktan yorulduk, hırpalandık, örselendik artık. Saatlerce aramalardan geçiriliyoruz. Müvekkilim de hırpalandı artık. Haksızlığa meydan verilmesin? diye konuştu.

Duruşmada, tutuklu sanık Yalçın Küçük söz istedi. Ancak Mahkeme Başkanı Resul Çakır, sanıkların avukatlarına söz verdiklerini belirtti. Bunun üzerine sanık Küçük´ün avukatı, ?Ben söz almadım ve herhangi bir talepte bulunmadım. Bu nedenle müvekkilime söz verilmesini istiyorum? dedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Çakır, sanık Yalçın Küçük´e söz verdi. Küçük, yıllar önce yargılandığı bir davada katibi ağlattığını anlatarak, ?Beni dinleyen mahkeme üyeleri hep yargıtaya gitmiştir. Demek ki iyi yetiştirmişim? diye konuştu. ?Bu dava Şık ve Şener davası değildir? diyen Yalçın Küçük, şöyle devam etti: ?Bu dava Şık, Şener davası değildir. Bu beni rencide eder. Türkiye´de hapse giren ilk gazeteci de Şık ve Şener değildir. Bu davada bir eksik var. Sanıklardan Kaşif gelemedi. Onun savunması benim savunmam gibidir. Savunmasından benim malumatım var. Güvendiği kişilere notlar gönderirdi. Avukatlar, öyle bir hava oluşturdu ki sanki herkes tahliye olacak, sakın beni de unutmayın.? Küçük´ün, Kozinoğlu´nun, güvendiği kişilere notlar gönderdiğini söylemesi, akıllara, şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden Kozinoğlu´nun ´güvendiği kişiler´ tarafından öldürülüp öldürülmediğiyle ilgili soruların takılmasına neden oldu.

Yalçın Küçük´ün konuşmasının ardından bazı sanıklar da söz istedi. Ancak Mahkeme Başkanı Çakır, sanık Küçük´e avukatı konuşmadığı için söz verildiğini hatırlattı.

Silivri Cezaevinde 12 Kasım´da rahatsızlanan ve hayatını kaybeden davanın tutuklu sanıklarından Kaşif Kozinoğlu´nun avukatı da müvekkilinin hayatını kaybetmesine ilişkin belge ile davadan çekildiğine dair yazıyı mahkemeye sundu.

Sanık Soner Yalçın, mahkemeye yazılı olarak verdiği savunmasında Deniz Baykal ´Halk TV´yi alın kiralayın´ dedi. Ben satın almak istemedim. beyanında bulundu. Sanık Yalçın savunmasında, yılda tahmini olarak 7 bin 500 telefon görüşmesi yaptığını, ek klasöre göre ise son 2 yılda Yalçın Küçük´le 9 kez telefon görüşmesi yaptığını belirtti. Keşke daha çok görüşseydik diyen Yalçın, Yalçın Küçük´ten özür dilediğini belirtti. Halk TV konusunda pornografik yayınlar yapıldığını öne süren Yalçın, Deniz Baykal ´Halk TV´yi alın kiralayın´ dedi. Ben satın almak istedim. Örgüt olsak amacımız için kullanacak olsak kiralayıp yapardık. savunmasında bulundu.

Cumhuriyet Savcısı Ufuk Ermertcan, bazı sanık ve avukatlarının reddi hakim talebinin üst mahkemece değerlendirilmesini, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.

Dava 26 Aralık´a ertelendi

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, reddi hakim taleplerinin üst mahkeme olan İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendirilmesini kararlaştırdı. Tutuklu sanıkların tahliye istemlerinin ise reddi hakim talebinin karara bağlanmasından sonra duruşma olmaksızın değerlendirilmesini hükme bağlayan mahkeme heyeti, duruşmayı 26 Aralık´a erteledi.

Duruşmadan notlar

Duruşmada sanık avukatlarının reddi hakim talebi nedeniyle iddianame okunmadı. Duruşma salonunda Hanefi Avcı ve Yalçın Küçük´ün devamlı notlar aldığı görüldü. Ahmet Şık´ın avukatı duruşmada ayağa kalkmadığı için mahkeme başkanıyla tartıştı. Nedim Şener´in annesi ve diğer yakınları duruşma kapısının önünde bekledi. Mahkeme Başkanı, salona girmek isteyen herkesi duruşma salonuna aldı. Salonda büyük bir izdiham yaşandı. Tutuklu sanıklardan Soner Yalçın´ın avukatı aracılığıyla basın mensuplarına dağıttığı yazıda, ?Onurumla girdiğim cezaevinden, utançla çıkmaya hiç niyetim yok. Burada, düşünce özgürlüğünü sonuna kadar savunacağım. Bilirim ki bir aydın için en büyük eksiklik, direnme gücünden yoksun olmaktır? ifadelerine yer verdi. 3 sayfalık yazısında, bütün karalamalara, tehditlere rağmen düşüncesini ve mesleğini, ne olursa olsun koruyacağını kaydeden Yalçın, ?İnsan kalmakta inat edeceğim. Zor olan ruhsal esarettir. Fiziksel tutsaklık geçicidir? değerlendirmesinde bulundu. 25 yıllık gazetecilik birikimiyle, devletin gölgesinde yasa dışı işler yapanların yolun sonuna geldiğini ifade eden Yalçın, cesaretle, bu karanlık ?tertibin? üzerine gideceğini kaydetti.

Yoğun güvenlik önlemleri

Dava öncesinde adliye çevresinde çok sayıda çevik kuvvet polisinin önlem aldığı görüldü. Adliye içinde ve davanın görüleceği zemin katta da geniş güvenlik önlemleri alındı. Duruşma salonunun bulunduğu kata asansörlerin iniş ve çıkışları iptal edilirken, salona gidilebilen merdivenler de giriş yasaklandı. Girişler sadece ana koridordaki girişten yapıldı. Burada da duruşmayı izleyici olarak girecekler ve basın mensuplarının isimleri kayıt altına alındı.

Bazı gazetecilerden destek

Gazetecilere Özgürlük Platformu, Avrupa Gazeteciler Birliği, Basın Enstitüsü, Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Dünya Yazarlar Birliği, Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Spor Yazarları Derneği Gazete Sahipleri Derneği üyesi yerli ve yabancı çok sayıda gazeteci de davayı izlemek ve sanıklara destek olmak için adliye önünde toplandı. ´Gazetecilere özgürlük, ´Özgür basın varsa, özgür toplum da vardır yazılı pankartlar açan grup, tutuklu bulunan gazetecilerin fotoğraflarını da taşıdı. Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti gibi meslek örgütlerinin oluşturduğu ve aralarında yabancı gazetecilerin de bulunduğu Gazetecilere Özgürlük Platformu üyeleri sabah erken saatte Çağlayan´daki İstanbul Adalet Sarayı önünde toplandı. Gazetecilere özgürlük yazılı pankart açan grup, ortak açıklamada bulundu. Odatv davası kapsamında yargılanan sanıkların fotoğrafları da, adliyenin hemen karşısında yere konuldu. Adliye önünde toplanan grup adına açıklamayı Gazetecilere Özgürlük Platformu Dönem Başkanı Ankara Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Ümit Gürtuna yaptı. Gürtuna, Gazetecilik yaptıklarından dolayı arkadaşlarımız tutuklu. Onlara destek vermek üzere geldik. Tutuklu gazeteci sayısı 63´e çıktı. Yasanın gözden geçirilmesi ve gazetecilerin özgürce düşüncelerini ifade etmeleri gerekir dedi. Duruşmanın başlamasının ardından grubun bir kısmı adliyeye girerken geri kalanı da adliye önünde beklemeye devam ediyor.

41 yıla kadar hapis cezaları

Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız´ın hazırladığı 134 sayfalık iddianamede, Nazlı Ilıcak şikayetçi olarak yer alırken, tutuklu şüpheliler Yalçın Küçük, Soner Yalçın, Ahmet Şık, Hanefi Avcı, Nedim Şener, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Doğan Yurdakul, Müyesser Uğur, Coşkun Musluk, Sait Çakır ve cezaevinde geçirdiği rahatsızlığın ardından hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu ile tutuksuz şüpheliler Ahmet Mümtaz İdil ve İklim Ayfer Kaleli sanık olarak bulunuyor. Sanıklar hakkında 7,5 yıldan 41 yıla kadar çeşitli hapis cezaları isteniyor. ( DHA, Cihan)

AP üyelerinden yalanlama: Ahmet Şık´ı alkışlamadık

23 Kasım 2011 - Türkiye´deki gazeteci davalarını takip etmek için kurulan Avrupa Parlamentosu (AP) heyeti, Türk basınında çıkan haberleri yalanladı. Bazı gazeteler AP heyetinin gazeteci Ahmet Şık´ı sandalyelere çıkarak alkışladıklarını yazmıştı.Cihan Haber Ajansı´na konuşan AP heyeti üyeleri Sajjad Karim ve Barbara Matera, bu yöndeki haberleri net bir dille yalanladı. Heyetin Başkanı İngiliz milletvekili Sajjad Karim, Bu tür bir hadise kesinlikle yaşanmamıştır. derken, heyetin başkanı olarak bağımsız ve profesyonel bir gözlemcilik yapmayı amaçladıklarını vurguladı. Heyetin diğer üyesi İtalyan Barbara Matera da Cihan´a yaptığı açıklamada, haberlerde geçen sandalyelere çıkıp, alkışlama gibi eylemlerin kesinlikle vuku bulmadığını söyledi. Dava sırasındaki tavrımız tamamen bağımsız olarak hareket etmektir. AB gözlemcilerinden talep edilen oldukça hassas bu vazifede haberlerde yer alan hadiseler yaşanmamıştır. dedi. ( Cihan)

(22 Kasım 2011), son güncel.: (23 Kasım 2011)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Odatv´den Haberal usulü reddihakim

ODATV İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

Odatv ile ilgili manşetlerimiz

Kontrgerilla Medyası

Ergenekon davasını engelleme girişimleri

Flaş!!! Odatv´ye 2. baskın

Flaş!!! Odatv´ye baskın

Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak

Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı

Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=3915    yazdır/print




Odatv´den Haberal usulü reddihakim

Odatv´den çok ilginç reddi hakim girişimi.. Odatv Davası´nın tutuklu sanıkları Soner Yalçın ve Barış Terkoğlu´nun da bulunduğu bazı sanıkların avukatları yarın görülmeye başlanacak dava öncesinde üye hakim Resul Çakır´ın tarafsızlığını yitirdiği gerekçesiyle reddi hakim talebinde bulundu. Odatv sanıkları taleplerine gerekçe olarak, geçtiğimiz yıllarda bir geleneksel ramazan iftarında çekilen yemek resminde hakim Resul´ün de bulunmasını gösterdi. Oysa o fotoğrafta sadece Çakır değil çok sayıda hakim ve savcı da yer alıyordu. İşin ilginç tarafı fotoğrafı haber yapan da Odatv idi. Yani hem hakimleri haber yapıp onları karalıyorlar, hem de kendi davalarına bakmamalarını istiyorlar. Bu durum, Ergenekon tutuklusu Mehmet Haberal´ın icat ettiği yönteme benziyor.

Odatv´den Haberal usulü reddihakim

Odatv´den çok ilginç reddi hakim girişimi.. Odatv Davası´nın tutuklu sanıkları Soner Yalçın ve Barış Terkoğlu´nun da bulunduğu bazı sanıkların avukatları yarın görülmeye başlanacak dava öncesinde üye hakim Resul Çakır´ın tarafsızlığını yitirdiği gerekçesiyle reddi hakim talebinde bulundu. Odatv sanıkları taleplerine gerekçe olarak, geçtiğimiz yıllarda bir geleneksel ramazan iftarında çekilen yemek resminde hakim Resul´ün de bulunmasını gösterdi. Oysa o fotoğrafta sadece Çakır değil çok sayıda hakim ve savcı da yer alıyordu. İşin ilginç tarafı fotoğrafı haber yapan da Odatv idi. Yani hem hakimleri haber yapıp onları karalıyorlar, hem de kendi davalarına bakmamalarını istiyorlar. Bu durum, Ergenekon tutuklusu Mehmet Haberal´ın icat ettiği yönteme benziyor.

Sanıklar Soner Yalçın, Doğan Yurdakul, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Sait Çakır ve Coşkun Musluk´un avukatlarının davaya bakan 16. Ağır Ceza Mahkemesi´ne sunduğu dilekçede, Odatv Davası sanıkları davaya bakacak olan İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Resul Çakır´ın davadan çekilmesini, çekilmediği takdirde ise reddi hakim talebinde bulundukları belirtildi. Avukatlar, taleplerine gerekçe olarak sanık Terkoğlu´nun yargılandığı bir başka davada başkan Çakır´ın mağdur sıfatıyla yer almasını gösterdi.

FOTOĞRAFTA ÇAKIR DA VAR

Sanıkların avukatları Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz´ün verdiği dilekçede, 5 Ekim 2009 tarihinde Odatv´de yayımlanan ve hakimlerle savcıların emniyette verilen iftara katıldıkları fotoğraflarla ilgili haber hatırlatıldı. Bu haber nedeniyle sanık Barış Terkoğlu hakkında ´kişileri terör örgütüne hedef gösterme´ suçundan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nde dava açıldığı ifade edildi. Avukatlar, fotoğraflarda müvekkilleri hakkında gözaltı kararı veren dönemin savcısı Zekeriya Öz, iddianame hazırlayan Cihan Kansız ve davaya bakan mahkemenin başkanı Resul Çakır´ın da yer aldığını kaydetti.

REDDİ HAKİM TALEBİ

Bu isimlerin söz konusu davada mağdur olarak yer aldığını belirten avukatlar, bu nedenle yarın başlayacak Odatv Davası öncesinde başkan Çakır´ın çekilmesini istedi. Dilekçede örnek bir karar da emsal gösterildi. Haber nedeniyle sanık Barış Terkoğlu´na açılan davaya bakan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nin başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu´nun da söz konusu fotoğraflarda yer alması nedeniyle dosyada mağdur olarak yer aldığını hatırlatan avukatlar, Yılmazabdurrahmanoğlu hakkında da reddi hakim talebinde bulunduklarını ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nin taleplerini yerinde gördüğünü belirtti. Bu kararı örnek gösteren avukatlar, başkan Resul Çakır´ın kendiliğinden çekilmemesi durumunda reddi hakim talepleri doğrultusunda karar verilmesini istedi. ( DHA)

ODATV DOĞAÇLAMA İLE HABERAL´IN YÖNTEMİNİ GELİŞTİRDİ

Odatv sanıkları reddi hakim taleplerine gerekçe olarak, geçtiğimiz yıllarda bir geleneksel ramazan iftarında çekilen yemek resminde hakim Resul´ün de bulunmasını gösterdi. Oysa o fotoğrafta çok sayıda hakim ve savcı yer alıyordu. İşin ilginç tarafı fotoğrafı haber yapan da Odatv idi. O yemekte eleştirdikleri Ergenekon hakimlerinden başka övüp takdir ettikleri ve kendi taraflarında gördükleri hakimler de yer alıyordu. Yine o yemekte eleştirdikleri bazı hakimler de bulunmuyordu. Emniyet ile yargı camiasını bir araya getiren ve her yıl düzenlenen tamamen geleneksel bir iftar yemeği idi. Böyle masum bir iftar yemeğinin bile nasıl kışkırtıcı bir habere dönüştürüldüğü ve Ergenekon davasının karalanmaya çalışıldığı bu haberle görüldü. Yarın başlayacak dava sürecinde Odatv´nin nasıl Ergenekon talimatları doğrultusunda yayın faaliyeti gösterdiğine dair gösterilecek en önemli kanıtlardan birini teşkil eden 2009 yılındaki bu Ramazan iftar yemeği haberi, Ergenekon hakimlerinin yıldırılmasında kullanılmaya devam edilmek isteniyor. hem hakimleri haber yapıp onları karaladılar, hem de şimdi o haberi kullanarak o hakimlerin kendi davalarına bakmamalarını istiyorlar.

Bu durum, Ergenekon tutuklusu Mehmet Haberal´ın icat ettiği yöntemi hatırlattı. Özünde aynı olay sözkonusu. Haberal kendisini tahliye etmeyen çok sayıda hakime tazminat davası açmış, Yargıtay´ın skandal desteği ile de onları yüklü tazminat cezalarına çarptırmıştı. Bununla da yetinmeyen Haberal tazminat cezasına çarptırdığı bu hakimlerle aralarında husumet doğduğunu gerekçe göstermiş, hakimlerin davalarından çekilmesini talep etmişti. Haberal´ın açtığı bu yolu takip eden çok sayıdaki Ergenekon, Balyoz ve diğer dava sanıkları da aynı yolu izleyerek hakimlere tazminat davası açmış ve reddi hakim talebinde bulunmuşlardı. Bu davaları bir çeşit hukuk hilesi ile çökertmeyi amaçlayan bu şok girişimler, geçtiğimiz yıl referandumda kabul edilen Anayasa değişiklikleri ile son anda engellenmişti.

HABERAL´IN GÖRÜLMEMİŞ TAHLİYE İNADI

Ergenekon Terör Örgütü´nün hedeflediği askeri darbenin gerçekleşmesi durumunda ülkenin Başbakan ya da Cumhurbaşkanı adayı olarak adı geçen Ergenekon davasının tutuklu sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal, tahliye olmak için şimdiye kadar görülmemiş bir mücadele verdi. Yargı ve sağlık alanında örgütsel olduğu anlaşılan özel bir koruma ve kollama çemberine alındığı gözlendi. Cezaevine girmemek için kendisini hasta gösterdiği, İstanbul Üniversitesine bağlı Haseki Kardiyoloji Hastanesindeki Ergenekon örgüt uzantısı doktorlarca hasta gösterilmeye çalışıldığı savcılık soruşturmasıyla ortaya çıkarılmış, bazı doktorlar tutuklanmıştı. Ergenekon davasında mahkemenin şüpheleri üzerine ortaya çıkarılan bu gelişme sonucunda Mehmet Haberal başka bir hastanede muayene edildi ve sağlıklı olduğu tespit edilerek cezaevine gönderildi.

Haseki hastanesinde ´her an ölebileceği ve sorumlusunun da hakimler olacağı´ iddiasıyla hasta gibi yatarken, gece geç saatlerde bayan ziyaretçi kabul ettiği, elde tespih odasında gayet neşeli volta attığı, internette bağlanıp film seyrettiği, dışarıdaki adamlarının kurduğu telsizli haberalma sistemi ile yapılacak polis ve savcılık baskınlarını haber aldığı ve derhal ağır hasta moduna geçtiği, bu durumu ispatlayan görüntü kayıtlarıyla ortaya çıkarıldı.

Haberal bu şekilde cezaevi yerine hastanede yatarken bir taraftan da kendisini tahliye etmeyen çeşitli mahkemelerdeki 9 hakim hakkında Yargıtay´da tazminat davası açtı ve skandal şekilde bu davaları kazandı. Yürüyen davalara Yargıtay´ın yeni bir içtihat ortaya koyarak müdahale etmesiyle, davaları anlamsızlaştırarak yerine Yargıtay´ın geçmesini getiren bu içtihat, hakimleri ve kamuoyunu şok etti. Haberal bununla da yetinmedi ve tazminata çarptırdığı hakimlerin davalardan çekilmesini istedi. Haberal´ın açtığı kapıdan diğer Ergenekon ve Balyoz tutukluları da geçerek aynı şekilde tazminat davaları açtılar ve hakimlerin kendi davalarından çekilmesini talep ettiler. Ergenekon ve Balyoz davalarının çökmesine kadar gidecek şekilde hukukta tam bir kaos durumuna girilirken, geçtiğimiz yıl yapılan referandumda anayasa değişikliklerinin halk tarafından kabul edilmesi, Yargıtay´ın bu skandal müdahalesini ve kaos durumunu son anda engelledi.

Haberal pes etmedi ve inanılmaz şekilde tahliye çabalarını inatla sürdürdü. Yeni tahliye başvurusunda bulunan Haberal, Meclisin gerçekleştirdiği yasa değişikliklerinin halk tarafından kabul edilmesini anlamazcasına, tazminat cezasına çarptırdığı hakimlerin tahliye başvurusuna bakmamasını, yerlerine başka hakimlerin getirilmesini istedi. Başvurunun aktarıldığı çok sayıdaki mahkeme bu başvuruları reddetti. Bu şekilde 13, 14, 9 ve 10. Ağır Ceza mahkemelerinden ret cevabı alan Haberal son olarak 11. Ağır Ceza´ya ´reddi hakim´ başvurusu yapmıştı. Avukatları, Haberal´ın kendisini tahliye edecek olanları buluncaya kadar hakim seçmeye devam etmekte kararlı olduğunu açıklamıştı. Ancak bu çabaları da sonuçsuz kalan Haberal son çare olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi´ne (AİHM) başvurmuştu. Ancak AİHM de Haberal´ın başvurusunu reddetti. Haberal son olarak, devletin AİHM´e sahte belge gönderdiğini Kılıçdaroğlu aracılığıyla iddia etti. Ancak bu iddianın da doğru olmadığı ortaya çıktı. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)

(21 Kasım 2011, 15:24)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

ODATV´NİN İFTAR YEMEĞİ HABERİ MANŞETLERİMİZ

Odatv´nin ´iftar´ kışkırtması yargılanıyor

Haberal´ın hakim inadı: Bir itiraz daha

Haberal´ın ´çekilin´ talebine bir ret daha

Biri Haberal´ı uyandırsın: Reddi hakim istedi

Yargıtay´dan Ergenekon´a ´husumet´ şoku

Ergenekon´u tazminatla çökertme planı çöktü

ERGENEKON SAVCI VE HAKİMLERİNİN YARGITAY TAZMİNATLARIYLA YILDIRILMA ÇABASI

Yargıda kontrgerilla örgütlenmesi

Ergenekon davasını engelleme girişimleri

Flaş!!! Yargıtay´ın Haberal skandalına karşı yasa teklifi

Örgüte para lazım: Ergenekoncular 468 bin lira istiyor

Haberal ve onun yargı, sağlık ve diğer alanlarda kollanması manşetlerimiz

Böyle olur yükseklerin alçak hukuku: Skandala yargıtay onayı

Haberal´ın dava açtığı iki hakim ´Şemdinli kararını´ hatırlattı

Balyoz hakimlerinden Yargıtay´a isyan: Baskı yapmayın

ODATV İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

Odatv ile ilgili manşetlerimiz

Kontrgerilla Medyası

Ergenekon davasını engelleme girişimleri

Flaş!!! Odatv´ye 2. baskın

Flaş!!! Odatv´ye baskın

Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak

Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı

Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=3912    yazdır/print




ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
66.431.779