Aharun.8m.net|Kontrgerilla.com|HaberKanal.net|Haberver.in .. Terör, derin/paralel devlet, kontrgerilla ve bağlantılı konularda 2001'den beri yayındayız
Devlette neler oluyor, darbe ve çetecilerle uzlaşılıyor mu?
Şamil Tayyar: YAŞ´ta terfi ettirilmeyen komutanlar mahkeme kararıyla terfi aldı.. Balyoz´da tutuklu sanık kalmadı, ifadeye çağrılan paşalar orduevlerinde saklandı, savcı talimatlarına uyulmadı, hiç kimsenin de gıkı çıkmadı, Silivri´de ise Ergenekon sanıkları gün sayıyor.. Mehmet Haberal yüzünden 9 hakime tazminat cezası verildi.. Başsavcı İlhan Cihaner kurtarıldı.. Sincan Hakimi Osman Kaçmaz´a HSYK atamalarında dokunulmadı.. Darbe günlükleri dosyası Ergenekon´dan çıkarılarak Ankara´ya havale edildi.. Son hadiseler, mevzuatta yapılacak değişikliğin tek başına yeterli olmayacağını, köhnemiş zihniyet yargıdan tasfiye oluncaya kadar sancılı sürecin devam edeceğini gösteriyor. Kürt meselesinde olduğu gibi burada da (sivil/asker) eylemsizlik sürecine bağlı olarak bir mutabakat ihtimalinin doğduğunu söylemek için erken midir, bilmiyorum. Önümüzdeki dönemin çok iyi takip edilmesi gerekir. Devlet içinde bu yönde bir mutabakat oluşursa, darbe davaları minimize olur, zencilerden ibaret küçük hücrelere dönüştürülür, yeni tahliye kararları çıkar ve faturadaki rakam azalır. Mutabakat oluşmazsa? Çatışmanın seyri, süreci tayin eder...
Devlette neler oluyor, darbe ve çetecilerle uzlaşılıyor mu?
Şamil Tayyar: YAŞ´ta terfi ettirilmeyen komutanlar mahkeme kararıyla terfi aldı.. Balyoz´da tutuklu sanık kalmadı, ifadeye çağrılan paşalar orduevlerinde saklandı, savcı talimatlarına uyulmadı, hiç kimsenin de gıkı çıkmadı, Silivri´de ise Ergenekon sanıkları gün sayıyor.. Mehmet Haberal yüzünden 9 hakime tazminat cezası verildi.. Başsavcı İlhan Cihaner kurtarıldı.. Sincan Hakimi Osman Kaçmaz´a HSYK atamalarında dokunulmadı.. Darbe günlükleri dosyası Ergenekon´dan çıkarılarak Ankara´ya havale edildi.. Son hadiseler, mevzuatta yapılacak değişikliğin tek başına yeterli olmayacağını, köhnemiş zihniyet yargıdan tasfiye oluncaya kadar sancılı sürecin devam edeceğini gösteriyor. Kürt meselesinde olduğu gibi burada da (sivil/asker) eylemsizlik sürecine bağlı olarak bir mutabakat ihtimalinin doğduğunu söylemek için erken midir, bilmiyorum. Önümüzdeki dönemin çok iyi takip edilmesi gerekir. Devlet içinde bu yönde bir mutabakat oluşursa, darbe davaları minimize olur, zencilerden ibaret küçük hücrelere dönüştürülür, yeni tahliye kararları çıkar ve faturadaki rakam azalır. Mutabakat oluşmazsa? Çatışmanın seyri, süreci tayin eder...
Devlette neler oluyor? Bir süredir tuhaf işler oluyor. Nasıl görmek veya okumak gerekir, gerçekten çok zorlanıyorum. Samimi olmak gerekirse, midem bulanıyor artık. Çukurca´daki mayın faciasından sorumlu tutulan Hakkari Tugay Komutanı Tuğgeneral Zeki Es tutuklandı. İddialara ve delillere bakıldığında böyle bir kararın verilmesi, hiç kimse için sürpriz olmadı. Garip olan, iddiaları örtbas etmekle suçlanan ve son YAŞ toplantısında terfi ettirilmeyen Hakkari Tümen Komutanı Tümgeneral Gürbüz Kaya´nın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi´nde açtığı yürütmeyi durdurma davasını kazanmasıdır. Karara göre, ay sonuna kadar Korgeneral yapılması gerekiyor. Biri Mamak Cezaevi´ne diğeri Korgeneral rütbesiyle karargaha...
Cumhuriyet tarihinin en önemli darbe davalarından Balyoz´da tutuklu sanık kalmadı, ifadeye çağrılan paşalar orduevlerinde saklandı, savcı talimatlarına uyulmadı, hiç kimsenin de gıkı çıkmadı, Silivri´de ise Ergenekon sanıkları gün sayıyor. Oysa hem iddialar hem deliller, Balyoz´un Ergenekon´dan daha büyük bir dava olduğunu gösteriyordu. Beyazlar dışarıya zenciler içeriye...
3 yıldır Silivri´de ömür tüketen Ergenekon sanıklarının yakarışları mahkeme duvarından öteye ulaşmazken, bir gün dahi içeri girmeyip hastanede sanık olmanın dayanılmaz ağırlığını yaşayan Mehmet Haberal yüzünden 9 hakime tazminat cezası verildi. Yargıdaki köklü teamülleri alt üst etme ve 58 bin tutuklu için emsal oluşturma pahasına olsa bile Haberal´ın hatırına hakimlere “tutukluluk tazminatı” yağdırıldı. Haberal´ın Ergenekon sanığı olması nedeniyle Yargıtay´ın sevgisine mazhar olduğunu düşünüyorsanız, yanılırsınız. Şikayetçi Mustafa Balbay olsaydı sözgelimi, böyle bir karar çıkmazdı. Üstatlara tazminat ödülü, alttakilere elma şekeri...
Yargıtay, hiçbir hakim veya savcıya göstermediği ilgiyi Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner´den esirgemedi. Kıran kırana savaştı, ses kayıtlarını tınlamadı, dosya olmadığı halde fotokopi üzerinden karar verip Cihaner´i serbest bıraktı. Cihaner, Haberal gibi bir ilkin kahramanıydı. Yeni HSYK, Cihaner´i Adana´ya düz savcı olarak atayarak sürece tepkisini gösterdi belki, gariptir tartışmaların merkezinde ve HSYK seçiminde YARSAV listesinin ilk sırasındaki Sincan Hakimi Osman Kaçmaz´a dokunan olmadı. Direnenlere yeni adres, uzlaşanlara selam...
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Özden Örnek´e ait olduğu iddia edilen darbe günlükleriyle ilgili dosyayı Ergenekon´la bağlantısı olmadığı gerekçesiyle Ankara´ya havale etti. Tüm fatura, 2009 Aralık başında açılan dosyaya yaklaşık 4 ay önce görevlendirilen Savcı Mehmet Ergül´e kesildi. Komutanları sorgulayıp saatlerce ifadesini alan Başsavcıvekili Turan Çolakkadı ve Ergenekon savcılarının sorgulama sonrası şüphelileri mahkemeye sevk ederken tutuklanmalarına gerek görmemeleri çabucak unutuldu. İddianamelerin omurgasını oluşturan günlüklerle ilgili yaklaşım, daha ilk gün kötürümdü. Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Darbe günlüklerine özgürlük, Narnia günlüklerine pranga...
Bu ve benzeri o kadar çok örnek var ki, yazmaya kalksak satırlar yetmez. Ama ortak noktaları tek: cari olan üstünlerin hukuku... Umarım, yeni dönem hukuk ihlallerinin asgari düzeye ineceği, herkesin hukuk önünde eşit olacağı bir dönem olur. Son hadiseler, mevzuatta yapılacak değişikliğin tek başına yeterli olmayacağını, köhnemiş zihniyet yargıdan tasfiye oluncaya kadar sancılı sürecin devam edeceğini gösteriyor. Yaşananların basit analizini hukuki perspektiften bu şekilde birkaç cümleyle özetlemek mümkün, ancak Ergenekon, Balyoz ve darbe günlükleriyle ilgili sürecin gidişatına dair bazı ipuçlarını da son olayların perde aralıklarında görebiliriz. Kürt meselesinde olduğu gibi burada da (sivil/asker) eylemsizlik sürecine bağlı olarak bir mutabakat ihtimalinin doğduğunu söylemek için erken midir, bilmiyorum. Önümüzdeki dönemin çok iyi takip edilmesi gerekir. Devlet içinde bu yönde bir mutabakat oluşursa, darbe davaları minimize olur, zencilerden ibaret küçük hücrelere dönüştürülür, yeni tahliye kararları çıkar ve faturadaki rakam azalır. Mutabakat oluşmazsa? Çatışmanın seyri, süreci tayin eder... ( Şamil Tayyar / Star)
Başsavcı İlhan Cihaner´in terör suçunun görev suçuna sokularak yerel mahkemelerden kurtarılması skandalının benzeri ´darbe günlükleri´ için gündemde. İlginç bir süreç sonunda ´görevsizlik´le Ankara´ya gönderilen ´Darbe Günlükleri´ Yüce Divan´a taşınmak isteniyor. AK Partili Üstün, ´Darbe suçu örtbas edilmek isteniyor´ dedi. Hukukçular, ´Darbe suçu görev suçu değil´ görüşünde. Emekli Başsavcı Petek ise yargılanacakları yerin özel mahkemeler olduğunu söyledi.
Komutanları kurtarmak için Yüce Divan hüllesi
Başsavcı İlhan Cihaner´in terör suçunun görev suçuna sokularak yerel mahkemelerden kurtarılması skandalının benzeri ´darbe günlükleri´ için gündemde. İlginç bir süreç sonunda ´görevsizlik´le Ankara´ya gönderilen ´Darbe Günlükleri´ Yüce Divan´a taşınmak isteniyor. AK Partili Üstün, ´Darbe suçu örtbas edilmek isteniyor´ dedi. Hukukçular, ´Darbe suçu görev suçu değil´ görüşünde. Emekli Başsavcı Petek ise yargılanacakları yerin özel mahkemeler olduğunu söyledi.
Darbe Günlükleri´ne ilişkin davanın ´Görev Suçu´ kapsamına alınarak Yüce Divan´a taşınmak istenmesi tartışmalara neden oldu. Anayasa Komisyonu Üyesi ve AK Parti Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, Darbe suçu görev suçu değildir. Bu nedenle Yüce Divan´a taşınamaz dedi.
148. maddeye dayandırıldı
Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek´in kaleme aldığı iddia edilen darbe günlükleriyle ortaya çıkan ve Kara Kuvvetleri eski Komutanı Aytaç Yalman, Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek ve Hava Kuvvetleri Komutanı eski İbrahim Fırtına´nın yargılandığı Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz darbe planları hakkındaki soruşturma ilginç bir boyut kazandı. İstanbul´dan Ankara´ya gönderilen soruşturma dosyasında Türkiye Cumhuriyeti Anayasası´nın bazı maddelerinde değişiklik yapılması hakkında kanun ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası´nın 148. maddesinde yapılan değişiklik gereğince şüpheliler Aytaç Yalman, Özden Örnek ve İbrahim Fırtına´nın hukuki konumlarının da değerlendirilip takdir edilmesi sonucuna da ulaşılmıştır denilmesi tartışmalara neden oldu. Anayasa´nın 148. maddesinde yapılan değişiklikle kuvvet komutanlarının Yüce Divan´da yargılanması şartı getirildi. 148. maddede Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan´da yargılanırlar düzenlemesi yapıldı. Darbe Günlükleri ile ilgili soruşturmanın Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi´ne taşınmak istendiği belirtiliyor.
Darbe görev suçu değildir
Anayasa Komisyonu Sözcüsü AK Parti´li Ayhan Sefer Üstün, ´Darbe Günlükleri´ soruşturmasının Yüce Divan´a taşınmasına tepki gösterdi. Üstün, Darbe Günlükleri soruşturması kesinlikle Yüce Divan´a götürülemez. Komutanların Yüce Divan´da yargılanmaları sadece görev ile ilgili suçlarda geçerlidir. Darbe suçu ise görev suçu değildir. Biz bu konuyu Anayasa Komisyonu´nda ve Meclis´te çok tartıştık. Bu konu kesinlikle Yüce Divan´a götürülemez dedi. Anayasa´nın 145. maddesinde yapılan değişiklikle darbe suçlarının sivil mahkemelerde yargılanması şartını getirdiklerini belirten Üstün 145. maddede yapılan değişiklik göz ardı edilmesin. Darbe suçu Yüce Divan´da değil, özel yetkili mahkemelerde görülür. Yüce Divan sadece görevle ilgili suçlara bakar. Bunlar kuvvet komutanının zimmetine para geçirmesi veya ihaleye fesat karıştırması gibi suçlardır. Darbe suçu görev suçu kapsamına alınarak örtbas edilmek isteniyor diye konuştu.
Dosyanın Ankara serüveni
Ergenekon davası kapsamında yargılama konusu olan Darbe Günlükleri dosyası, dikkat çekici bir sürecin ardından Ankara´ya gönderildi. İlk etapta ´Darbe Günlükleri´ dosyası, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Savcı Zekeriya Öz´den, ´Balyoz dosyasıyla ilgisinin olup olmadığının inceleneceği´ gerekçe gösterilerek istendi. Öz´den alınan dosya, Balyoz soruşturmasında görevlendirilen Mehmet Ergül´e devredildi. Ergenekon soruşturmasında bir ifade dahi almayan, dosyayla ilgili hiçbir işlem yapmayan Mehmet Ergül, ´Darbe Günlükleri´ soruşturmasını aldıktan sonra inceleme sürecinde Ergenekon savcılarından ya da Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nden Ergenekon dosyasını isteyip herhangi bir incelemede bulunmadı. Ergül, günlüklerin Ergenekon´la bağlantılı olmadığını iddia ederek, birkaç ay elinde beklettiği dosyayı yetkisizlik kararıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderdi. Balyoz soruşturması da savcılar Bilal Bayraktar ve Mehmet Berk´ten alınıp Savcı Ergül´e verilmişti.
Görev suçu değil Anayasa´yı ihlal
Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Adnan Küçük, ´Darbe Günlükleri´nde adı geçen komutanların Yüce Divan´da yargılanmalarının mümkün olmadığını ifade ederek, Yüce Divan´da yargılama olabilmesi için görevleriyle ilgili suçlar olması gerekir. Sözü edilen suç, görevleri ile ilgili suçlar değildir. Söz konusu suç Anayasa´yı ihlal suçudur ve özel yetkili mahkemelerde yargılama yapılır. Şayet görevle ilgili suç olsaydı, anayasa değişmeden önce bu soruşturmalar normal mahkemelerde değil, askeri mahkemelerde yapılırdı dedi.
Darbe girişimine meşruiyet kazandırır
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Mustafa Şentop, anayasa değişikliğinde Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları için getirilen Yüce Divan yargısının sadece görev suçları ile ilgili olduğuna dikkati çekerek, Darbe girişimi görev suçu değildir. Darbe girişimini görev suçu olarak nitelendirmek, darbeye meşruiyet kazandırmak demektir. Darbe girişimi anayasal suçtur, yargılama yeri özel yetkili mahkemelerdir diye konuştu.
Yargı yeri özel yetkili mahkeme
Emekli Başsavcı Reşat Petek, darbenin örgütlü suç olduğunu ifade ederek, Darbe, Ceza Muhakemeleri Kanunu´nun 250. maddesinde tarif edilen katalog suçlar arasında yer alıyor. Bu suçları işleyen kimsenin sıfatı ne olursa olsun, yargılanacağı yer özel yetkili mahkemelerdir. Kuvvet komutanı da olsu eğer hükümeti devirmek örgütlenme içinde bulunmuşlarsa bu görev suçu değil, terörle mücadele kapsamındaki saçlardandır. Yüce Divan iddiası tutarlı bir görüş değil. Bunun hiçbir hukuki dayanağı yoktur dedi. ( Yenişafak)
Cihaner´in terör suçu görev suçuna sokulmuştu
Erzincan´da yürütülen Ergenekon Terör Örgütü soruşturması davası, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´ne görülürken, Yargıtay 11. Ceza Dairesi davanın 2 numaralı sanığı Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner´in başsavcı olmasından hareketle hakkındaki terör suçlamasını görev suçu gibi göstermiş ve davayı kendi bünyesine almıştı. Yargıtay Ceza Kurulu´nda da onanan bu skandal süreçte Başsavcı Cihaner ve birlikte yargılandığı çok sayıdaki diğer sanık ilk duruşmada tahliye edilerek kurtarıldı.
Savcı Ergül´ün Yüce Divan´ı işaret etmesi Anayasa´ya aykırı
02 Kasım 2010: Eski kuvvet komutanları İbrahim Fırtına ve Özden Örnek, Ergenekon soruşturması kapsamında ifade vermişti. İstanbul özel yetkili savcısı Mehmet Ergül ise, Savcı Zekeriya Öz´den alınarak kendisine verilen ´Darbe Günlükleri´ adlı dosyayı ´yetkisizlik´ kararı ile Ankara savcılığına gönderdi. Ergül´ün, ´yetkisizlik´ kararında referandumla değişen Anayasa´nın 145´inci maddesini hatırlatarak Yüce Divan´ı adres göstermesi dikkat çekti. Çünkü bu madde, eski tartışmalara son noktayı koymuştu. İlgili maddede, kuvvet komutanlarının sadece göreviyle ilgili suçlardan Yüce Divan´a gideceği düzenlendi. Bu düzenlemenin tam aksine karar verilerek dosyanın Ankara´ya gönderilmesi, soru işaretlerini artırdı. Çünkü komutanlar ´darbe teşebbüsü ve terör örgütü üyeliği´ suçlarından şüpheli. Bu suçlar da askerin göreviyle ilgili suçlar arasında değil.
Şemdinli bile tekrar sivil mahkemeye geri döndü
Şemdinli sanığı muvazzaf askerler sivillere yönelik eylemleriyle ilgili sivil mahkemede 39 yıl 6´şar ay hapis cezası aldı. Yargıtay kararı bozup dosyayı askerî mahkemeye gönderdi. Askerî mahkeme, iki muvazzaf askeri tahliye etti, dosyayı tekrar sivil mahkemeye gönderdi. Anayasa´daki eski düzenlemeye göre muvazzaf askerlerin yargılanma şekli ´asker kişinin başka bir askere yönelik eylemi, asker kişinin askerî mahalde işlediği fiil ya da asker kişinin askerlik görevinden dolayı yaptığı bir eylem´ olarak düzenlenmiş ve bunun yargılama yeri olarak da askerî mahkemeler adres gösterilmişti. Ancak Anayasa´nın 145´inci maddesi referandum ile değiştirildi. Bu maddenin birinci fıkrası, Askerî yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler; asker kişilerin, sadece askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri askerî suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin isleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür. şeklinde düzenlendi. Ergenekon davası kapsamında kuvvet komutanları, TCK´nın 312 ve 314´üncü maddelerine göre ´darbe teşebbüsü ve terör örgütü üyesi olmak´ suçlarından şüpheli. Devletin güvenliğine ilişkin suçlar başlığı altında düzenlenen bu suçların yargılama yeri CMK´nın 250´nci maddesine göre özel yetkili ağır ceza mahkemeleri. Yeni anayasa değişikliği askerlerin yargılanmasının sınırlarını çok net çizmişken İstanbul Savcısı Ergül´ün Yüce Divan´ı adres göstermesi şaşırtıcı. ´Yetkisizlik´ kararındaki bu ifade, kararı daha da tartışmalı hale getiriyor. Dosyanın, Yüce Divan adres gösterilerek Ankara Savcılığı´na gönderilmesi Anayasa´ya aykırı görünüyor. ( Zaman)
Kararı Ankara savcılığı verecek
Kuvvet komutanları için de, Başbakan ve Bakanlara uygulanan prosedür geçerli kabul edilirse, Aytaç Yalman, İbrahim Fırtına ve Özden Örnek için 15 milletvekilinden oluşan TBMM Soruşturma Komisyonu kurulacak. Komisyonun raporu ´Yüce Divan´a sevk´ yönünde olursa ve Genel kurulda da 276 kabul oyu çıkarsa yargılama yapılabilecek. İstanbul Savcılığı, ´Yetkisizlik´ kararı verirken Anayasa´da yapılan ve kuvvet komutanlarının Yüce Divan´da yargılanabileceklerine ilişkin hükme dikkat çekti. Bu durumda, komutanlar hakkındaki soruşturmanın akıbeti de Ankara´da belli olacak. Ankara Savcılığı, ´Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs´ suçunun komutanların görevleriyle ilgili olmadığı´ kanısına varırsa, soruşturmaya devam edip dava açabilecek. Yeterli delil olmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı da verebilecek. Ya da, ´Kuvvet komutanları, Anayasa değişikliği sonucu ancak Yüce Divan´da yargılanabilir´ diyerek, yetkisizlik kararı verecek. Bu durumda yeni adres de, TBMM olacak.
Darbe Günlükleri´nin ilginç bir süreçle Ergenekon´dan çıkarılıp Ankara´ya gönderilmesi hukukçuların tepkisini çekti. ´Ergenekon´da görev almayan bir savcının yetkisizlik kararı, günlüklerle Ergenekon arasındaki güçlü irtibatı ortadan kaldırmaz´ diyen hukukçular, Danıştay cinayetinde olduğu gibi soruşturmanın yine İstanbul´da tamamlanması gerektiğine dikkat çekiyor.
Darbe Günlükleri´ni örtme girişimi tartışılıyor
Darbe Günlükleri´nin ilginç bir süreçle Ergenekon´dan çıkarılıp Ankara´ya gönderilmesi hukukçuların tepkisini çekti. ´Ergenekon´da görev almayan bir savcının yetkisizlik kararı, günlüklerle Ergenekon arasındaki güçlü irtibatı ortadan kaldırmaz´ diyen hukukçular, Danıştay cinayetinde olduğu gibi soruşturmanın yine İstanbul´da tamamlanması gerektiğine dikkat çekiyor.
´Darbe Günlükleri´ dosyasının Balyoz soruşturmasını yürüten Mehmet Ergül tarafından Ankara´ya gönderilmesi yeni bir tartışma başlattı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´nın dosyayı Savcı Zekeriya Öz´den ilginç bir yöntemle alması ve sürecin Ergenekon´da görev almayan bir savcı eliyle yürütülmesi ´darbe soruşturmasına müdahale´ olarak değerlendirildi. Günlükler Öz´den istenirken, Balyoz dosyasıyla ilgisinin olup olmadığının inceleneceği gerekçe gösterilmişti. Savcı Ergül´e verilen dosya, geri gönderilmediği gibi ilginç bir yetkisizlik kararı çıktı. Ergül, günlüklerin Ergenekon´la bağlantılı olmadığını iddia etti. Soruşturmanın Ergenekon ana davasından ayrılamayacağının altını çizen hukukçular, sürecin İstanbul´da tamamlanması gerektiğine dikkat çekiyor. ´Hukukî ve fiilî irtibat´ nedeniyle Danıştay cinayeti dosyasının Ankara´dan İstanbul´a gönderildiğini hatırlatan hukukçular, Günlüklerle Ergenekon arasındaki güçlü irtibat iddianamelerde açıkça görülüyor. Davayla doğrudan ilgilenmeyen bir savcının kararı bu güçlü irtibatı ortadan kaldırmaz. diyor. Hukukçular Derneği Başkanı Cahit Özkan, darbe davasının örtülmek istendiğini vurguluyor. Adaleti Savunanlar Derneği Başkanı Ayhan Gültekin, davayı akim bırakma girişimlerinin sürdüğünü belirtirken, emekli Başsavcı Reşat Petek, Niye iki yıl beklendi? diye soruyor.
Alavere dalavere, dosya Ankara´ya
Darbe Günlüklerine ilişkin soruşturma ilginç bir seyir izledi. ikinci Ergenekon iddianamesinde, Özden Örnek´e ait günlüklerin ´darbe planlarıyla bağlantılı´ olduğu, ancak kuvvet komutanları hakkındaki soruşturmanın tefrik edildiği belirtiliyordu. Bu kapsamda savcılar üç eski kuvvet komutanını sorgulamak için adliyeye çağırdı. Bu sırada eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek imzalı 1 Ocak 2006 tarihli genelge gündeme getirildi. İstanbul Başsavcıvekili Turan Çolakkadı, bu genelgeye dayanarak 5 Aralık 2009´da ifade alma işlemlerine katıldı. Çolakkadı sorgudan bir ay sonra genelgeye göre kuvvet komutanları hakkındaki soruşturmayı başsavcı vekili olarak kendisinin yürüteceğini belirterek dosyayı Savcı Zekeriya Öz´den aldı ve Balyoz soruşturmasında görevlendirdiği Mehmet Ergül´e devretti. Ergül de birkaç ay elinde beklettiği dosyayı yetkisizlik kararıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderdi.Bu sürece bakıldığında dosyanın Ankara´ya hukuki bir şekilde gönderildiği söylenemez. Şöyle ki; en başta Çolakkadı, dosyayı genelge gereği ´kuvvet komutanlarının soruşturmasını başsavcı ya da görevlendireceği başsavcı vekili yürütür´ düzenlemesi nedeniyle istemişti. Başsavcıvekili, eğer genelgeye göre işlem yapmaktan bahsediyorsa soruşturmayı kendisinin yürütmesi gerekirdi. Ancak bunu yapmadı. Genelgeye göre el koyduğu dosyayı genelgeye aykırı bir şekilde savcı Öz´le aynı nitelikte olan Ergül´e gönderdi. Ergül de yine genelgeye göre görevli olmadığı bir soruşturmada dosyaya ilişkin ´Ergenekon soruşturmasıyla ilgisi olmadığı´ gerekçesiyle yetkisizlik kararı verdi.
Ergenekon dosyasını incelemeye gerek görmedi
Burada en çok dikkat çeken durum ise, savcı Ergül´ün Ergenekon soruşturmasında bir ifade bile almamış, dosyayla ilgili hiçbir işlem yapmamış olması. Mehmet Ergül, darbe günlükleri soruşturmasını aldı ancak inceleme sürecinde Ergenekon savcılarından ya da Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nden Ergenekon dosyasını isteyip herhangi bir incelemede bulunmadı. Eğer bu yetkisizlik kararını Ergenekon savcıları verse anlaşılabilir durum olurdu. Ancak dosyayla ilgisi olmayan bir savcının karar vermesi hukukçular tarafından da şaşırtıcı bulunuyor.Ergenekon sürecinde Savcı Öz´de bulunan internet andıcı, eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay´ın baş şüpheli olduğu ´yargıyı etkileme´ gibi soruşturmalara yine bu genelge gereği müdahaleler gündeme gelmişti. Bu da müdahalenin son ayağı olarak değerlendiriliyor. Ancak gözden kaçırılmaması gereken önemli bir nokta var. Günlük soruşturmasının tekrar İstanbul´a gönderilmesi mümkün. Çünkü Özden Örnek´in darbe günlüklerinde yer alan anlatımlar Ergenekon iddianamelerinde yer verilen iddialar ile aynı. Yani soruşturmayla halen süren davanın delilleri arasında hukuki ve fiili irtibat söz konusu. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı Mehmet Ali Pekgüzel´in ikinci Ergenekon davasında Mustafa Balbay´ın çapraz sorgusunda sarf ettiği sözler de olayı çok net anlatıyor. Savcı Pekgüzel, darbe planları sorularına tepki gösteren Balbay´a Davanın özü bu. Darbe planları Sarıkız, Ayışığı, Eldiven gibi darbe planları. demişti. ( Zaman)
Ayrıntılar belli olmaya başladı
Darbe Günlükleri Dosyası´nın “yetkisizlik” iddiasıyla Ankara´ya gönderilmesinde tam bir “alicengiz oyunu” oynandığı öğrenildi... Akit´in edindiği bilgiye göre; dosya, Savcı Zekeriya Öz´ün elindeydi... Ama, bir “katakulli” ile alınıp Savcı Mehmet Ergül´e verildi... Ergül de, dosyayı Ankara´ya gönderdi. Balyoz operasyonları ile ilgili koordinatör savcı olarak görevlendirildikten sonra hiçbir askerin tutuklanmasını talep etmeyen İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ergül´ün yetkisi olmamasına rağmen Darbe Günlükleri dosyasını Ankara´ya göndermesi şok etkisine neden oldu. Dosyanın soruşturmanın asıl sahibi Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz´den bir “katakulli” ile kaçırıldığı öğrenildi. Darbe günlükleri Nokta Dergisi´nin Nisan 2007´deki sayısında yayınlanmıştı. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek´e ait olan “Darbe Günlükleri” Ergenekon soruşturması savcıları tarafından soruşturma konusu yapıldı. Bu kapsamda 5 Aralık 2009´da emekli Oramiral Özden Örnek, emekli Orgeneral Aytaç Yalman, emekli Orgeneral İbrahim Fırtına Ergenekon savcıları tarafından sorgulandı. Genelge gereği Kuvvet Komutanlığı yapmış askerlerin sorgusuna başsavcı vekili de katılacağı için sorguda İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turhan Çolakkadı da hazır bulundu.
Yeni sinsi plan
İddialara göre; sorgu sonrası sanıklar hakkında iddianame hazırlayacağı belirtilen savcı Zekeriya Öz´e başsavcılık kanalıyla baskı başladı. Ergenekon Savcısı Öz´den; dosyayı yetkisizlik kararı vererek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına göndermesi istendi. Öz´ün “dosyayı gönder senin işin değil” telkinine kulak asmaması üzerine yeni bir plan yapıldı. Bunun üzerine Balyoz sanıkları ile ilgili tutuklama istememesi ile dikkat çeken Mehmet Ergül devreye girdi. Ağustos ayında savcı Öz ile görüşen Mehmet Ergül Balyoz soruşturmasına koordinatör olarak atandığını belirterek; darbe planları arasında fiili bağ olup olmadığını araştırmak için dosyayı incelemek istediğini belirtti ve dosyayı aldı. Mehmet Ergül´e ulaşan dosya bir daha geri gelmedi. Üst üste 4 defa dosyayı isteyen Ergenekon savcısına olumsuz cevap verildi. Savcı Ergül iki ay elinde tuttuğu dosyayı “yetkisizlik” kararı ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderdi.
Başsavcı Engin: Zekeriya´ya ben baskı yapmadımSavcı Zekeriya Öz´e sözkonusu soruşturma kapsamında baskı yapılıp yapılmadığı konusunda görüştüğümüz İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, Zekeriya Öz´e kendisinin baskı yapmadığını belirtti. Dosyanın Mehmet Ergül´e nasıl gittiğini bilmediğini ifade eden Engin “Ben Zekeriya´ya baskı yapmadım. Darbe günlükleri dosyasının nasıl gittiğini bilmiyorum. Zekeriya Öz ve Başsavcı Vekili Çolakkadı katılmıştı o soruşturmaya. Ama nasıl Mehmet Ergül´e gittiğini bilmiyorum. Yani bırakın Ankara´ya gitsin onlar da pekala yürütebilir bu soruşturmayı” dedi.
Eğer mesele darbe ise mevzuat teferruattır
İSTANBUL Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Çolakkadı, Ergenekon ve Balyoz gibi soruşturmalarda bakanlık kararnamesini hatırlatıp “Yetki bende, imzam olmalı” dedi. İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, bugüne kadar birçok soruşturmada savcıların işlemlerine müdahale etmek için dayanak yaptığı genelgeyi, bu kez kendisi deldi. Önceki gün “Darbe Günlükleri” dosyasına ilişkin verilen “yetkisizlik” kararının altında Başsavcı ya da Başsavcı Vekili´nin imzası bulunması gerekirken, Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ergül´ün imzasının olması kafaları karıştırdı. Adalet Bakanlığı´nın 2006 yılında yayımladığı genelge uyarınca kuvvet komutanlarıyla ilgili soruşturmalarda Başsavcı yada vekilinin imzasının bulunması gerekiyordu. Çolakkadı´nın kendisinin incelemesi gereken dosyayı Savcı Ergül´e vermesi, ´Çolakkadı genelgeyi deldi´ şeklinde yorumlandı.
Çolakkadı sadece Örnek´in sorgusuna katıldı
Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, eski Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına ile eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek, ´Ayışığı´, ´Sarıkız´, ´Yakamoz´ ve ´Eldiven´ darbe planlarıyla ilgili Ergenekon savcıları tarafından sorgulanmıştı. Genelge gereği Başsavcı vekili Turan Çolakkadı sadece Özden Örnek´in sorgusuna iştirak etmiş, Yalman ve Fırtına´nın sorgusuna ise katılmamıştı. İfadelerin ardından savcılar, bakanlık genelgesini dikkate alarak eski kuvvet komutanlarıyla ilgili dosyayı Çolakkadı´ya gönderdi. Çolakkadı, uzun süre kendisinde kalan dosyayı ağustos ayında Balyoz soruşturmasının koordinatör savcısı Mehmet Ergül´e iletti. Ardından incelemesini tamamlayan Ergül ise “Darbe Günlükleri” dosyasını “Ergenekon´la bağlantısı bulunmadığı” gerekçesi ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderdi.
Savcıların da yetkisi var
Çolakkadı kararın altında imzasının bulunmamasını “Soruşturmayı ben yapıp bitirebilirdim ancak iş yoğunluğu nedeniyle sonuçlandırmayı savcılara bıraktım” sözleriyle açıkladı. 50-100 klasörü kendisinin inceleme imkânının olmadığını vurgulayan Çolakkadı, “Bu konuda savcıların yetkisi var. Ben yazarsam 30 savcı ne yapacak. Genelgede ´üst düzey birileri varsa başsavcı ya da vekilinin en azından ifadede hazır bulunması uygun olur´ deniyor. Diğer savcıların yürütmesinde sorun görmedim” dedi. Çolakkadı, günlüklerin İkinci Ergenekon İddianamesi´nin temelini oluşturduğunun hatırlatılması üzerine ise “Ergenekon´la ilgisi yok. Suç ayrı, suç tarihleri ayrı. Karara baktım. Savcılar da “suç yeri Ankara” dediler. Usul yönünden sorun yok” dedi.
Kriz yaşanmıştı
“İnternet Andıcı” soruşturmasında Savcı Zekeriya Öz´ün, eski 1. Ordu Komutanı Hasan Iğsız´ın ifadesini almak istemesi üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ile arasında yetki karmaşası yaşanmıştı. Engin, Bakanlık genelgesini gerekçe göstererek komutanlarla ilgili dosyanın kendisine gönderilmesi ve hiçbir işlem yapılmamasını istemişti. Benzer bir kriz, Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay´ın gözaltına alınması ve Deniz Baykal hakkında fezleke hazırlığı sırada da yaşanmıştı.
Genelge ne diyor
1 Ocak 2006 tarihli eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek tarafından hazırlanan genelgede şu ifadeler yer alıyor: “Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan, yüksek yargı organı başkanları ve başsavcıları, Genelkurmay Başkanı, bakanlar, milletvekilleri, kuvvet komutanları gibi devlete üst düzey görevlerde hizmet etmiş veya hizmette bulunan kişiler hakkındaki soruşturmaların kolluğa bırakılmaksızın bizzat başsavcı veya görevlendirecekleri başsavcı vekilleri tarafından yürütülmesi esastır.” ( Taraf)
İlginç iddia: Yetkisizlik kararı aslında 30 Aralık 2009´da alınmış ve bu haber medyaya da yansımıştı. Öyleyse niçin 27 Ekim 2010´a kadar 10 ay beklendi ve dosya şimdi Ankara´ya gönderildi? - Cevap: Dosyanın askeri savcılığa gitme ihtimali nedeniyle yetkisizlik kararı için 10 ay beklendi..
Yargı kulisleri bu haberi konuşuyor
Yargı kulislerinde darbe günlükleri ile ilgili karar için referandumun beklendiği iddia ediliyor. Darbe günlükleri ile Ergenekon arasında bağ bulunmadığı, Ergenekon iddianamesinde de yer almıştı. Yargı kulislerinde günlüklerle ilgili karar için askeri mahkeme ihtimalini ortadan kaldıran Anayasa değişikliğinin beklendiği ileri sürülüyor... İstanbul Özel Yetkili Başsavcı Vekilliği´nin Ergenekon örgütü ile bağlantısını tespit edemediği gerekçesiyle yetkisizlik kararıyla Ankara´ya gönderdiği Darbe Günlükleri dosyasının son Anayasa değişiklikleri nedeniyle askeri yargıya gönderilmeyeceği ortaya çıktı. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek´in kaleme aldığı iddia edilen günlüklerde geçen “Ayışığı” darbe planı ile eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur tarafından hazırlandığı iddia edilen “Yakamoz” darbe planına ilişkin bilgisayar sunumlarına ilişkin dosyanın Ankara özel yetkili Başsavcı Vekilliği tarafından görevsizlik kararıyla Genelkurmay Askeri Savcılığı´na gönderilebileceği belirtiliyordu. Ancak referandumda kabul edilen Anayasa değişikliği dosyanın Askeri Savcılığa gönderilmesini imkansız kıldı.
´Darbe Günlükleri´nin askeri mahkemeye gitme olasılığı referandumda kalktı
Değişiklikle askeri yargının görev alanını düzenleyen Anayasa´nın 145. maddesine “Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür” hükmü eklendi. Böylece Ergenekon, Kafes, Balyoz, Poyrazköy gibi asker kişilerin de sanık olduğu davaların askeri mahkemelere gönderilmesi olasılığı tamamen ortadan kaldırıldı. Yargı kulislerinde İstanbul Başsavcı Vekilliği´nin, dosyanın askeri savcılığa gönderilmesi ihtimalinin Anayasa değişikliği ile ortadan kalkmasından sonra yetkisizlik kararıyla dosyayı Ankara´ya gönderdiği konuşuluyor. Ergenekon savcıları, 16 ay önce, yani Haziran 2009´da hazırladıkları 2. Ergenekon iddianamesinde ´Darbe Günlükleri´ ile Ergenekon örgütü arasında bir bağlantının tespit edilmediğini belirtmişlerdi. Bu tespitin yapılmasından yaklaşık 6 ay sonra kuvvet komutanları İstanbul´da savcılara ifade vermişti. Aradan geçen sürede dosyanın Ankara´ya gönderileceğine ilişkin haberler çıkmasına rağmen dosya Anayasa değişikliğinden sonra Ankara´ya gönderildi. Bu değişikliğe göre Darbe Günlükleri dosyası ile ilgili soruşturmayı yürütecek olan Ankara Özel Yetkili Başsavcı Vekilliği ya sanıklar hakkında dava açacak ya da takipsizlik kararı verecek.
Danıştay saldırısı örneği
Darbe Günlükleri dosyasının Ergenekon´dan ayrı olarak yürütülecek olması Yargıtay´ın Danıştay saldırısına ilişkin kararını da yeniden gündeme getirdi. Yargıtay, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nin Danıştay saldırısının Ergenekon´la bağlantısının tespit edilemediği gerekçesiyle iki dosyanın birleştirilmesini reddeden kararını bozmuştu. Bu kararda saldırının faili Alparslan Arslan´ın Ergenekon´la bağlantılı olduğu iddiaları olduğu hatırlatılarak dosyanın Silivri´de birleştirilmesine karar verilmişti. Yargıtay´ın ilerde Darbe Günlükleri hakkında açılacak olası bir davada da benzer bir karar verebileceği belirtiliyor. ( Vatan)
Davanın akıbetinden endişeliyiz
Adaleti Savunanlar Derneği Başkanı Ayhan Gültekin, söz konusu gelişmelerin dava sürecini akim bırakma girişimlerinin sürdüğünün göstergesi olarak değerlendirildiğini anlatıyor. Hukukçular Derneği Başkanı Cahit Özkan ise Ergenekon ve Balyoz davası gibi dosyalara uzun zamandan beri müdahale girişimlerinin bilindiğini belirtiyor. İşte hukukçuların görüşleri:
Hukukçular Derneği Başkanı Cahit Özkan: Kamuoyunda öyle bir izlenim oluştu ki; yüksek yargı mensupları sanki çetecileri koruyor. Ankara´ya gönderilen soruşturma dosyasını da bu kapsamda değerlendiriyorum. Bütün darbe iddialarını Ankara´da birleştirip orada da üzerini örtmek mi istiyorlar? Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner´in yargılanmasında bu planı gördük. Ergenekon davasında görev almamış bir savcının ve makul gerekçeler sunmadan dosyayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na göndermesi, davaya dışarıdan bir müdahale demektir. Soruşturma dosyasının Ankara´ya gönderilme kararı hukuki değildir. Ne yazık ki Türkiye´deki darbe soruşturmalarında adalete dayanmayan kararlar veriliyor.
Emekli Başsavcı Reşat Petek: Bu soruşturma kaldığı yerden Ankara savcılığınca da devam eder. Ancak şimdiye kadar bilinen darbe teşebbüslerinin özellikle darbe girişimini planlayan bir örgüt tarafından yapıldığı ve bu örgütün de darbeye zemin hazırlayıcı eylemler yaptığı noktasında iddianamede iddialar bulunuyor. Bu açıdan da hukukçu olarak bakıldığında yetkisizlik kararı ´Neden bu saatten sonra Ankara´ya gönderildi?´ sorusu zihnimizde bir soru, cevabını bulamıyor.
Boğaziçi Avukatlar Derneği Başkanı Bilal Çalışır: ´Yetkisizlik´ suçun işlendiği yer bakımından tabii ki uygulanıyor. Ağırlıklı olarak suç nerede işlenmişse orası yetkili oluyor. Bunun da amacı delillerin toplanmasını kolaylaştırmak. Eğer bu dosyadaki yetkisizlik kararı bu gerekçe ile verilmiş ise hukuki bir karar diyebiliriz. Ancak burada da bir tereddüt var. Darbe Günlükleri 2 yıldır sürüyor. Suçun işlendiği yerin ağırlıklı olarak Ankara olduğu en başından beri bilinen bir şeydi. Soruşturma başladıktan 1-2 ay sonra verilmiş olsaydı bu daha berrak bir şekilde verilmiş olacaktı. Ama 2 yıl sonra bu kararın verilmesi, zihinlerde soru işaretlerine neden oluyor. Maalesef Türkiye´de soruşturma sürecini uzatıp zamanaşımından dolayı gerek beraate giden gerekse de soruşturmayı kamuoyuna unutturarak takipsizlik kararı verilen birçok dosya oldu Türkiye´de. Bu karardan sonra kamuoyunda bu dosyanın da böyle bir akıbete uğrayacağı yönünde kaygılar oluştu.
´yetkisizlik´ kararı yanlış
Hukukun Üstünlüğü Platformu Başkanı Satılmış Şahin: Zannediyorum ki dosyayı ayırdılar. Hukuki altyapısı şu: Darbe Günlükleri´nin yazıldığı yerin Ankara olduğu yönünde bir görüş var. O gerekçeyle soruşturmayı Ergenekon´dan ayırmak suretiyle verilmiş olabilir. Bence yanlış bir karar. Gönderilmemesi gerekirdi. Yetkisizlik kararı ile dosyanın akıbetinden şüphe eder hale geldik. Soruşturmanın üzeri kapatılmak mı isteniyor? Umarım adalet terazisi şaşmaz, hukuku zan altında bırakacak bir karar çıkmaz.
Belli makamların dokunulmazlığı var
Adalet ve Hukuk Derneği Başkanı Ayhan Gültekin: Dosyanın Ankara´ya gönderilmesinde usul açısından bir sıkıntı olmayabilir. Ancak daha önce yaşanan yüksek yargı mensuplarına ve komutanlara dönük kurtarıcı uygulamalar, Darbe Günlükleri soruşturmasının Ankara´ya gönderilmesine kuşkuyla bakmamıza neden oluyor. Çünkü yüksek yargı ve general mertebesindeki askerlere yönelik soruşturmalarda dosya akim bırakılıyor. Ergenekon davası ile iç içe ve aynı tarihlerde gerçekleşen Darbe Günlükleri soruşturmasının Ankara´ya gönderilmesini manidar buluyorum. Bizim Türk hukukuna güvenimiz tam. Hangi adliyede görülürse görülsün hakimlerimiz kanunlar çerçevesinde karar verecektir. Ancak bu şekilde soruşturmanın ilgisi farklı bir ile gönderilmesi akıllarda soru işareti bırakıyor. CNR soruşturmasında iki hakim dinlemeye takılmıştı. Biri dinlemenin yapıldığı tarihte emekli olduğu için tutuklandı, diğeri görevi başında olduğu için ifadesi bile alınmadı. Türkiye´de belli noktalarda görev yapan kişiler için dokunulmazlık var. Bu dosyada da dokunulmazlık olsun istemiyoruz. ( Zaman)
´Savcıların ve gazetecilerin ortak imalatı abartılı tepkiler´
Alper Görmüş (Taraf): Darbe Günlükleri´ne ilişkin soruşturma evrakı, savcı Mehmet Ergül tarafından Ergenekon davasından ayrıldı ve “yetkisizlik” gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderildi. Savcı Ergül´ün imzasını taşıyan “yetkisizlik” yazısında, eski kuvvet komutanları Özden Örnek, Aytaç Yalman ve İbrahim Fırtına´nın “Ergenekon terör örgütüyle ilgi ve irtibatlarının tesbit edilemediği” de belirtiliyordu. Bu gelişme, Ergenekon davasını önemseyenlerde hayal kırıklığı; davayı “fasa fiso” olarak görenlerde sevinç yarattı. Her iki tepkinin de abartılı olduğunu düşünüyorum. Bu abartılı tepkilerin, savcıların ve gazetecilerin ortak imalatı olduğu kanaatindeyim: a) Savcılar, İkinci Ergenekon iddianamesinde Darbe Günlükleri´yle Ergenekon davası arasında her yana çekilebilecek muğlâk bir ilişki kurmuştu. b) Bu muğlâklık nedeniyle, gazeteciler Darbe Günlükleri-Ergenekon ilişkisine aşırı anlamlar yüklediler. Savcıların muğlâk ifadeleri gazetecilerin “aşırı” yorumlarıyla birleşince, kamuoyunda, Örnek, Fırtına ve Yalman´ın (da) Ergenekon örgütünün liderleri olarak yargılanması gerektiği gibi bir kanaat oluştu. Oysa iddianamenin hiçbir yerinde bu kanaati haklı çıkartacak bir suçlama yoktu. İşte bu nedenlerle son “yetkisizlik” kararı beni ne hayal kırıklığına uğrattı, ne de şaşırttı.
“Yetkisizlik” kararına giden süreçte yaşanan bir dizi tuhaflık
Bu söylediklerimi, Darbe Günlükleri´nin İkinci Ergenekon iddianamesinde (Mart 2009) ne surette yer aldığını alıntılarla göstererek cuma günkü yazımda açacağım... Böylece göreceğiz ki, tek başına bu “yetkisizlik” kararına bakarak ne Ergenekon davasının içinin boşaltıldığı ve davanın artık temelsiz kaldığı öne sürülebilir, ne de üç kuvvet komutanının yargılanmaktan “kaçırıldığı” ve artık kolay kolay yargılanmayacakları öne sürülebilir. Fakat “yetkisizlik” kararına giden süreçte yaşanan bir dizi tuhaflık, “kaçırılma” iddialarıyla ilgili olarak daha temkinli olmamızı gerektiriyor. Bugün, dosyanın Ankara´ya gönderilme sürecinde basında dile getirilen birkaç eleştiriyi ve nasıl olup da gözlerden kaçtığına hayret ettiğim bir noktayı dikkatlerinize sunarak Darbe Günlükleri´nin “kaçırılması” iddialarını ele alacağım.
Başsavcıvekilinden farklı standart
Hatırlayacaksınız, geçtiğimiz yıl 5 aralıkta, Ergenekon davası kapsamında üç kuvvet komutanının ifadeleri alınmıştı. İstanbul Başsavcıvekili Turan Çolakkadı, eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek´in 1 Ocak 2006 tarihli genelgesini gerekçe göstererek, ifade alma işlemlerine bizzat katıldı. Çolakkadı, ifadelerden bir süre sonra, aynı gerekçeye dayanarak Darbe Günlükleri soruşturmasını savcı Zekeriya Öz´den kendi uhdesine aldı. (Genelge, kuvvet komutanlarının da dâhil olduğu üst düzey devlet görevlileriyle ilgili soruşturmaların başsavcılar ya da başsavcıvekilleri tarafından yürütülmesine âmirdi.) Fakat Çolakkadı, dosyayı bir süre kendinde tuttuktan sonra, Zekeriya Öz´le aynı seviyede olan Mehmet Ergül´e verdi. O da geçtiğimiz günlerde “yetkisizlik” kararıyla soruşturma dosyasını Ankara´ya gönderdi. Cevap bekleyen birinci soru bu: Çolakkadı, madem kendisi incelemeyecekti, dosyayı neden Öz´den alıp Ergül´e vermişti? Yine Çolakkadı, benzer birkaç durumda evrakın altında savcının yanı sıra mutlaka kendi imzasının da bulunması gerektiğini şart koştuğu halde, bu defa sadece savcı Ergül´ün imzasının bulunmasına tepki göstermemişti. Cevap bekleyen ikinci soru da buydu.
Savcının, dikkatsizlikle açıklanamayacak büyük maddi hatası
Fakat bu süreçteki en vahim nokta Başsavcıvekili Çolakkadı´nın birçok soru işaretine yol açan tasarrufları değildi. Altında savcı Ergül´ün imzasının bulunduğu “yetkisizlik” yazısındaki akıl almaz hatanın yanında, bunların lafı bile edilmezdi. Savcıya göre Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven üç aşamalı bir darbe planının adlarıydı. Fakat... Gerisini “yetkisizlik” yazısından aktarıyorum: “(...) Ancak o tarihte Genelkurmay Başkanı olan Hilmi Özkök´ün Başsavcılığımızca 22.04.2009 tarihli tanık olarak alınan yeminli ifadesinden de anlaşılacağı üzere hazırlanan Ayışığı ve Yakamoz kod isimli planların slayt sunumlarından haberdar olması üzerine bu planların tüm olarak uygulanamadığı ve bunun üzerine Sarıkız kod adlı başka bir planın hazırlandığı...” Oysa biz gerek Darbe Günlükleri´nden gerekse de İkinci Ergenekon iddianamesindeki çok sayıdaki tekrardan biliyoruz ki, sıralama, savcı Ergül´ünkinin tam tersidir. Gerçek şudur: Dört komutanlı (Örnek, Yalman, Fırtına, Eruygur) Sarıkız darbe planının rafa kaldırılmasından sonra Şener Eruygur, Sarıkız´daki hazırlıklardan da faydalanarak Ayışığı adını verdiği (sonraki aşamaları Yakamoz ve Eldiven) yeni bir darbe planının hazırlığına girişmiştir. Aşağı yukarı aynı kelimelerle İkinci Ergenekon iddianamesinde defalarca tekrar edilen bu bilgi şöyledir: “Söz konusu darbe planları incelendiğinde, ´SARIKIZ´ kod adlı darbe planının, darbe öncesi ülkede darbe zemini oluşturmak için yapılması gereken faaliyetleri içerdiği, ´AYIŞIĞI´ ve ´YAKAMOZ´ kod isimli darbe planlarının ise darbenin bizzat aktif olarak nasıl ve ne şekilde yapılması gerektiğini, ´ELDİVEN´ kod isimli darbe planının ise gerçekleştirilecek darbe sonrası yapılacak faaliyetleri kapsadığı anlaşılmıştır.” Şimdi, bu kadar bariz bir bilgi yanlışı nasıl açıklanabilir? Savcı, iddianameyi hiç mi okumadı? Hadi ondan vazgeçtik, iki yıldır gazetelerde bu yönde çıkan haberlerden hiç mi haberi olmadı? Şimdi bu tuhaflığa bakıp da, dosyayla hiçbir ilgisi bulunmayan bir savcının böyle bir karar almasını yadırgayan hukukçulara hak vermemek mümkün mü? (Taraf)
İstanbul Başsavcılığı, Eski Kuvvet Komutanları hakkında yürütülen ´darbe günlükleri´ soruşturmasında yetkisizlik verdi. Yetkisizlik kararında ´Ergenekon örgütü ile bağlantı kurulamadığı´ belirtildi. Dosya Ankara´ya gönderildi. Ancak bu durum kafaları karıştırdı. Çünkü dosyanın Ergenekon soruşturmasını yürüten özel yetkili savcı Zekeriya Öz´den tuhaf bir şekilde kaçırıldığı iddiası gündeme gelmişti. Ağustos ayında Öz´den ´Balyoz dosyasıyla ilgisi olup olmadığının inceleneceği´ gerekçesiyle alınan dosya savcı Mehmet Ergül´e verilmişti. Dosyayı geri göndermediği öğrenilen Ergül, iki ay sonra günlüklerin Ergenekon soruşturması ile bağlantısı bulunmadığını gerekçe gösterip, dosyayı Ankara´ya gönderdi. Ancak günlüklerde yer alan çok sayıda iddia, Ergenekon davası sanıklarına da soru olarak yöneltilmişti. İkinci Ergenekon iddianamesinde Sarıkız kod adlı darbe planıyla ilgili, ´Plan çerçevesinde, basının ele geçirilmesi, üniversite öğrencilerinin sokağa dökülmesi, sendikalarla birlikte hareket edilmesi, sokaklara afiş asılması, dernekler ile temasa geçip hükümet aleyhine teşvik edilmesi ve tüm bu olayların yurt çapında gerçekleştirilmesinin hedeflendiği görülmüştür. Sarıkız kod isimli darbe planının Şener Eruygur, Aytaç Yalman, Özden Örnek ve İbrahim Fırtına tarafından hazırlanmış olabileceği değerlendirilmektedir´ tespitleri yer alıyor. Yine Ergenekon davası tutuklu sanığı Mustafa Balbay´ın günlüklerindeki notlar ile Özden Örnek´in günlüklerindeki darbe suçlamasına ilişkin bilgilerin örtüştüğü ortaya çıkmıştı. Bu ilginç durum, ´Komutanların Ergenekon ilgisi yoksa Balbay´ın nasıl var, Balbay´ın varsa komutanların nasıl yok?´ sorusunu sorduruyor ve generallerin tıpkı balyoz soruşturmasında olduğu gibi yargıdan kurtarılmakta olduğuna dair şüpheler uyandırıyor. Savcı Ergül´ün, Ergenekon soruşturmasında hiç görev almamasına rağmen, yetkisizlik kararı vermesi de dikkat çekti. Dikkati çeken diğer bir ayrıntı da, Balyoz soruşturmasının kamuoyunda tepki doğuran bir müdahaleyle savcılar Bilal Bayraktar ve Mehmet Berk´ten alınıp Savcı Ergül´e verilmiş olmasıydı. Bu gelişme balyoz soruşturmasının daha fazla derinleştirilmeden örtbas edilmek istendiği yorumlarına neden olmuştu.
Darbe Günlükleri soruşturması örtbas mı ediliyor?
İstanbul Başsavcılığı, Eski Kuvvet Komutanları hakkında yürütülen ´darbe günlükleri´ soruşturmasında yetkisizlik verdi. Yetkisizlik kararında ´Ergenekon örgütü ile bağlantı kurulamadığı´ belirtildi. Dosya Ankara´ya gönderildi. Ancak bu durum kafaları karıştırdı. Çünkü dosyanın Ergenekon soruşturmasını yürüten özel yetkili savcı Zekeriya Öz´den tuhaf bir şekilde kaçırıldığı iddiası gündeme gelmişti. Ağustos ayında Öz´den ´Balyoz dosyasıyla ilgisi olup olmadığının inceleneceği´ gerekçesiyle alınan dosya savcı Mehmet Ergül´e verilmişti. Dosyayı geri göndermediği öğrenilen Ergül, iki ay sonra günlüklerin Ergenekon soruşturması ile bağlantısı bulunmadığını gerekçe gösterip, dosyayı Ankara´ya gönderdi. Ancak günlüklerde yer alan çok sayıda iddia, Ergenekon davası sanıklarına da soru olarak yöneltilmişti. İkinci Ergenekon iddianamesinde Sarıkız kod adlı darbe planıyla ilgili, ´Plan çerçevesinde, basının ele geçirilmesi, üniversite öğrencilerinin sokağa dökülmesi, sendikalarla birlikte hareket edilmesi, sokaklara afiş asılması, dernekler ile temasa geçip hükümet aleyhine teşvik edilmesi ve tüm bu olayların yurt çapında gerçekleştirilmesinin hedeflendiği görülmüştür. Sarıkız kod isimli darbe planının Şener Eruygur, Aytaç Yalman, Özden Örnek ve İbrahim Fırtına tarafından hazırlanmış olabileceği değerlendirilmektedir´ tespitleri yer alıyor. Yine Ergenekon davası tutuklu sanığı Mustafa Balbay´ın günlüklerindeki notlar ile Özden Örnek´in günlüklerindeki darbe suçlamasına ilişkin bilgilerin örtüştüğü ortaya çıkmıştı. Bu ilginç durum, ´Komutanların Ergenekon ilgisi yoksa Balbay´ın nasıl var, Balbay´ın varsa komutanların nasıl yok?´ sorusunu sorduruyor ve generallerin tıpkı balyoz soruşturmasında olduğu gibi yargıdan kurtarılmakta olduğuna dair şüpheler uyandırıyor. Savcı Ergül´ün, Ergenekon soruşturmasında hiç görev almamasına rağmen, yetkisizlik kararı vermesi de dikkat çekti. Dikkati çeken diğer bir ayrıntı da, Balyoz soruşturmasının kamuoyunda tepki doğuran bir müdahaleyle savcılar Bilal Bayraktar ve Mehmet Berk´ten alınıp Savcı Ergül´e verilmiş olmasıydı. Bu gelişme balyoz soruşturmasının daha fazla derinleştirilmeden örtbas edilmek istendiği yorumlarına neden olmuştu.
Eski Kuvvet Komutanlarının darbe günlüklerine ilişkin soruşturma dosyası yetkisizlik kararıyla Ankara özel yetkili Cumhuriyet Savcılığı´na gönderildi. Savcı Mehmet Ergül tarafından verilen kararda, Ergenekon örgütü ile bağlantı kurulamadığı belirtildi. Eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına ile eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek hakkında Ergenekon kapsamında Darbe Günlüklerine ilişkin soruşturma yaklaşık bir senedir özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcılığınca yürütülüyordu. Ayışığı, Sarıkız, Yakamoz ve Eldiven darbe planıyla ilgili olarak eski kuvvet komutanlarının 5 Aralık 2009´da Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´nde ifadesi alındı. Komutanların ifadesi İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı ve soruşturmayı başlatan Ergenekon savcıları tarafından alındı.
Öz´den Balyoz için alındı, iade edilmeyip Ergül´e verildi
Ergenekon savcısı Zekeriya Öz tarafından yürütülen soruşturma dosyası yaklaşık 4 ay önce Balyoz soruşturmasını yürüten savcı Mehmet Ergül´e verilmişti. Ergül dosyayı inceledi ve yetkisizlik kararı verdi. 26 Ekim´de verilen kararda Fırtına, Yalman ve Örnek´in Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek ve 5607 Sayılı Kanuna Muhalefet etmekle suçlandıkları hatırlatıldı. Suç tarihinin 2002 -2004 olarak belirtildiği kararda, Ergenekon örgütü ile bağlantı kurulamadığı kaydedildi. Dosyanın bu nedenle ayrıldığını belirten Savcı Mehmet Ergül, suça isnat edilen konuların Ankara´da meydana gelmiş olması nedeniyle dosyayı Ankara özel yetkili Cumhuriyet Savcılığı´na gönderdi. ( DHA)
Dosyanın Ergenekon soruşturmasını yürüten özel yetkili savcı Zekeriya Öz´den tuhaf bir şekilde kaçırıldığı iddiası gündeme gelmişti. Ağustos ayında Öz´den Balyoz dosyasıyla ilgisi olup olmadığının inceleneceği gerekçesiyle alınan dosya savcı Mehmet Ergül´e verilmişti. Dosyayı geri göndermediği öğrenilen Ergül, iki ay sonra günlüklerin Ergenekon soruşturması ile bağlantısı bulunmadığını gerekçe gösterip, dosyayı Ankara´ya gönderdi. Ergül´ün, Ergenekon soruşturmasında hiç görev almamasına rağmen, yetkisizlik kararı vermesi dikkat çekti. Soruşturmayı başlatan, delilleri toplayan ve sorguları yapan Savcı Öz´ün dışında dosyayı bilmeyen bir savcının ´Darbe Günlükleri´ için ortaya koyduğu girişim ilginç bulundu. Balyoz soruşturması da savcılar Bilal Bayraktar ve Mehmet Berk´ten alınıp Savcı Ergül´e verilmişti. Soruşturmayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nın yürüteceği ileri sürülüyor.
Komutanların Ergenekon ilgisi yoksa Balbay´ın nasıl var, Balbay´ın varsa komutanların nasıl yok?
Nokta dergisinde Nisan 2007´de yayımlanmasıyla gündeme gelen ve eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek´e ait olan Darbe Günlükleri Ergenekon soruşturması savcıları tarafından soruşturma konusu yapıldı. Bu kapsamda 5 Aralık 2009´da emekli Oramiral Özden Örnek´i savcılar Zekeriya Öz ile Fikret Seçen, emekli orgeneral Aytaç Yalman´ı Savcı Ercan Şafak ve emekli Orgeneral İbrahim Fırtına´yı da Murat Yönder sorgulamıştı. İfadeler alındıktan sonra soruşturma devam ederken 2010 yılı Ağustos ayında ilginç bir gelişme yaşandı. Dosya, Savcı Öz´den Balyoz darbe planı soruşturması ile arasında bir bağ var mı inceleyeceğiz denilerek istendi. Başsacı Vekili Turan Çolakkadı, soruşturmayı Savcı Mehmet Ergül´e gönderdi. İncelenmek üzere istenen dosya iş yükü gerekçesiyle bir daha geri gönderilmedi. Dosyayı alan Savcı Ergül de iki ay sonra yetkisizlik kararı ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderdi. Savcı Ergül, ´Darbe Günlükleri´ soruşturmasının Ergenekon soruşturması ile bağlantısı olmadığını iddia etti. Ancak günlüklerde yer alan çok sayıda iddia, Ergenekon davası sanıklarına da soru olarak yöneltilmişti.
Balbay-Örnek günlükleri örtüştü
İkinci Ergenekon iddianamesinde Sarıkız kod adlı darbe planıyla ilgili, Plan çerçevesinde, basının ele geçirilmesi, üniversite öğrencilerinin sokağa dökülmesi, sendikalarla birlikte hareket edilmesi, sokaklara afiş asılması, dernekler ile temasa geçip hükümet aleyhine teşvik edilmesi ve tüm bu olayların yurt çapında gerçekleştirilmesinin hedeflendiği görülmüştür. Sarıkız kod isimli darbe planının Şener Eruygur, Aytaç Yalman, Özden Örnek ve İbrahim Fırtına tarafından hazırlanmış olabileceği değerlendirilmektedir. tespitleri yer alıyor. Yine Ergenekon davası tutuklu sanığı Mustafa Balbay´ın günlüklerindeki notlar ile Özden Örnek´in günlüklerindeki darbe suçlamasına ilişkin bilgilerin örtüştüğü ortaya çıkmıştı. ( Zaman)
Özel yetkili savcıların 2003-2004´teki darbe girişimi iddialarıyla ilgili olarak üç eski kuvvet komutanı hakkında yürüttüğü soruşturmada ilginç bir gelişme yaşandı. ´Darbe Günlükleri´yle ilgili sorgulanan, Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek, Kara Kuvvetleri eski Komutanı Aytaç Yalman, Hava Kuvvetleri eski Komutanı İbrahim Fırtına´nın Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantısına ulaşamayan Ergenekon savcılarının, bu nedenle ´yetkisizlik´ kararı vererek soruşturma dosyasını Ankara´ya gönderecekleri öğrenildi.
Darbe Günlükleri soruşturmasında yetkisizlik kararı
Özel yetkili savcıların 2003-2004´teki darbe girişimi iddialarıyla ilgili olarak üç eski kuvvet komutanı hakkında yürüttüğü soruşturmada ilginç bir gelişme yaşandı. ´Darbe Günlükleri´yle ilgili sorgulanan, Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek, Kara Kuvvetleri eski Komutanı Aytaç Yalman, Hava Kuvvetleri eski Komutanı İbrahim Fırtına´nın Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantısına ulaşamayan Ergenekon savcılarının, bu nedenle ´yetkisizlik´ kararı vererek soruşturma dosyasını Ankara´ya gönderecekleri öğrenildi.
İstanbul´daki özel yetkili savcıların 2003-2004´teki darbe girişimi iddialarıyla ilgili olarak üç eski kuvvet komutanı hakkında yürüttüğü soruşturmada, ilginç gelişme yaşandı. Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek´e ait olduğu belirtilen “Darbe günlükleri”ndeki bilgiler ışığında ay başında 10 saat sorgulanan dönemin Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, İbrahim Fırtına ve Özden Örnek´le ilgili olarak savcıların ´yetkisizlik´ kararı verdiği öğrenildi. Sarıkız, Ayışığı adlarıyla bilinen darbe planları yapıldığı sırada ´şüpheli´ kişilerin komutan olarak görev yapmaları ve bu yöndeki faaliyetleri Ankara´da yürütmeleri nedeniyle dosyanın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderilmesi bekleniyor. Ergenekon savcısı Zekeriya Öz, Nokta dergisinin 29 Mart 2007´de yayınladığı ´günlükler´le ilgili soruşturma başlatıp, önce dergi yöneticilerinden belgeleri aldı. Ardından dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Org. Hilmi Özkök´ü İzmir´de dinledi. Özkök, “bu yönde bazı bilgilere 2004 baharında ulaştığını” açıkladı.
Yetki Ankara´da
Soruşturmanın son ayağında ise, 5 Aralık 2009´da Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, eski Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına ile eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek, Ergenekon savcılarına 10 saat süreyle ifade verdi. Örnek´in ifadesini İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Turan Çolakkadı, Cumhuriyet Savcıları Zekeriya Öz ve Fikret Seçen aldı. Emekli Org. İbrahim Fırtına´nın ifadesinin Cumhuriyet Savcısı Murat Yönder, emekli Orgeneral Aytaç Yalman´ın ifadesinin de Cumhuriyet Savcısı Ercan Şafak aldı. Bu sorguda, darbe günlüklerinde yer alan toplantılar, darbeye ilişkin hazırlık çalışmaları tek tek soruldu. Bu ifadelerin ardından eski komutanlar serbest bırakıldı. Savcılar daha sonra dosya içindeki tüm bilgileri Askeri Ceza Kanunu ile Türk Ceza Kanunu ve ´askere sivil yargı yolunu açan´ CMK´daki son düzenlemeler ışığında gözden geçirdi. Ankara yargı çevrelerinden edinilen bilgiye göre, İstanbul´daki özel yetkili savcılar, soruşturmanın yeni adresinin Ankara olması yönünde karara vardılar. 2003-2004 döneminde komuta kademesini oluşturan “şüphelilerin” üzerine atılı suçlarla ilgili toplantıları Ankara´da yapmaları nedeniyle dosyanın yetkisizlik kararıyla Ankara Cumuhuriyet Başsavcılığı´na gönderilmesi görüşü ağırlık kazandı. Önümüzdeki günlerde bu yönde kararın verilmesiyle, ´Sarıkız ve Ayışığı´ darbe girişimleriyle ilgili soruşturmayı Ankara´daki Özel Savcılar yürütecek.
Yeni kurulan Ankara 12. Ağır Ceza bakacak
Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılar, 2. Ergenekon iddianamesinde Sarıkız ve Ayışığı darbe planları ile Ergenekon örgütü arasında bir bağın “henüz” tespit edilemediğini belirtmişlerdi. Buna rağmen komutanların ifadelerini alan savcıların “yetkisizlik” kararı vermeleriyle bu bağın kurulamadığı da anlaşılmış oldu. Bu durumda Ankara´da yürütülecek soruşturma Ergenekon soruşturmasından bağımsız bir darbe girişimi soruşturması olacak. Ankara´da yürütülecek soruşturma sonunda dava açılması halinde bu davaya yeni kurulan özel yetkili 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nin bakması bekleniyor. Ankara´da özel yetkili iki mahkeme bulunuyor. Özel yetkili 11. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki iş yoğunluğu ile yeni kurulan 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nin iş yoğunluğunu denkleştirmek için yeni açılan davalar 12. Ağır Ceza Mahkemesi´ne gönderiliyor. Soruşturmanın tamamlandığı aşamada iki mahkemenin iş yoğunluğu denk hale gelmişse bu defa davanın hangi mahkemede görüleceği bilgisayar kurası ile belli olacak. ( Vatan)
Fırtına´nın savcılık ifadesi ortaya çıktı
05 Ocak 2010: Eski kuvvet komutanları Örnek, Yalman ve Fırtına, ´darbe günlükleri´yle ilgili 5 Aralık´ta Ergenekon savcısı tarafından saatlerce sorgulanmıştı. İşte o sorguda dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına´nın verdiği ifade basına sızdı. 10 saat ifade veren Fırtına, darbe planlarıyla ilgili sorular karşısında zaman zaman sinirleniyor ve “Lanetliyorum, reddediyorum” gibi karşılıklar veriyor. İkinci Ergenekon iddianamesinde yer alan “Ayışığı”, “Sarıkız”, “Yakamoz” ve “Eldiven” darbe planlarıyla 2004´te hükümeti devirmeyi planladıkları iddia edilen dönemin Kara Kuvveti Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına ile darbe planlarının yer aldığı ´darbe günlükleri´nin yazarı olduğu öne sürülen dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli oramiral Özden Örnek, 5 Aralık´ta savcılara ifade vermişti. Savcı Murat Yönder´in 10 saat sorguladığı Fırtına´nın ifadesi ortaya çıktı.
Koç´u da sordular
131 ayrı soruya 35 sayfalık ifadeye cevap veren Fırtına´nın sorgulamanın ilk başlarında soğukkanlı olduğu, ancak dakikalar geçtikçe de atmosferin zaman zaman gerildiği anlaşıldı. Savcı Yönder´e, “Biz Kuvvet Komutanıyız. Siz yetkili değilsiniz. Genelkurmay Askeri Savcı ancak bizi sorgulayabilir” diyen Fırtına´nın, kendisine yöneltilen sorular karşısında bazen sinirlenerek ayağa kalktığı öğrenildi. Darbe planlarıyla ilgilenen Fırtına´ya ayrıca işadamı Rahmi Koç, Aydın Doğan ve Engin Akçakoca da soruldu. Rahmi Koç´u sanayici olması nedeniyle tanıdığını, Aydın Doğan´ı tanıdığını ama yüz yüze tanışmadığını, Engin Akçakoca´yı ise hiç tanımadığını söyleyen Fırtına, kendisine sorulan eski Oramiral Orhan Karabulut´u ise asker olması nedeniyle tanıdığını belirtti. İşte Fırtına´nın ´darbe günlükleri´yle ilgili sorulara verdiği yanıtlar...
SAVCI: “Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven adlı darbe planlarını siz mi yaptınız? FIRTINA: ”Bir darbe suçlaması kapsamı içerisinde bana soru yöneltilmesini üzüntü ile karşılıyorum ve reddediyorum. Darbe planlarına iştirak etmedim. Görev yaptığım süreçte bu türden bir girişime tanık olmadı. Darbe günlüklerini Özden Örnek yalanladı. Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven isimli darbe planlarından emekli olduktan sonra haberdar oldum.
SAVCI: Ayışığı kod adlı plan kapsamında Başbakan Erdoğan´dan azami sayıda milletvekili koparmak için neler yaptınız? FIRTINA: Bu konuda yukarıda açıklama yapmıştım aynısını tekrar ediyorum.
´10 Mart´ta ihtilal yapalım´
2007 yılında Nokta Dergisi´nde yayımlanan ve Örnek´e ait olduğu öne sürülen günlüklerde darbe planlarından şöyle bahsediliyordu: (6 Aralık 2003)- “Kendimize göre bir eylem planı yapmaya karar verdik. Önce basını ele geçirmeye çalışacaktık... Sonra rektörler ile temas edip öğrencileri sokağa dökecektik. Sendikalar ile aynı şekilde hareket edecektik. Sokaklara afiş astıracaktık. Dernekleri hükümet aleyhine teşvik edecektik. Bunları yurt çapında yapacaktık. Yukarıdakiler Sarıkız olarak anılacaktı. (3 Şubat 2004)- Hava Kuvvetleri Komutanı ve Jandarma Genel Komutanı hemen 10 Mart´ta ihtilal yapalım diye bastırmaya başlamışlar. Kara Kuvvetleri Komutanı onları şimdilik frenlemiş. (...) Ben eğer bir darbe yapılacaksa bunun 2004 Aralık´tan önce yapılmamasını söyledim.”
Hilmi Özkök´e ´Çekil´ notu bence bir kurgudur
SAVCI: “Ayışığı darbe planında geçen 22 Eylül 2003´teki toplantıda, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök´e hitaben ´Ya sen çekil ya da biz çekileceğiz´ notu verildi mi?” FIRTINA: “Notun tarihi Örnek ve benim göreve başladığımız ilk ay. Belki ilk kez bir toplantıda bir araya gelen kişilerin önceden planlayarak sarfedeceği sözler değildir. İlk ay zaten nezaket ziyaretleriyle, iade-i ziyaretlerle geçen dönemdir. Genelkurmay Başkanı´nın mektup yoluyla istifaya davet edildiği yönünde kendisinden bir şey duymadım. Mektupta TSK´nın protokol kuralları ihlal edilmiş. Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı´ndan önce yazılmış. Böyle bir yanlışı Eruygur´un yapacağına ihtimal vermiyorum. Bu nedenle yazının Şener Paşa´ya ait olmadığını, bir kurgu olduğunu düşünüyorum. Bu ifade Türkiye Cumhuriyeti´ni ve TSK´yı tahrip etmek amaçlı bir kötü niyet beyanıdır. Lanetliyorum.”
Dördümüz anlaşıp el sıkıştık
(22 Eylül 2003): Komutanlarla çok özel konuştuk. Org. Özkök AKP´ye karşı işlem yapılmasını kabul etmezse “Ya çekil, yahut da biz çekiliyoruz” diyeceğiz. Org. Fırtına istedi, dördümüz ellerimizi üst üste koyup el sıkıştık! Org. Eruygur kışkırtıcı rol oynuyor.
Şener Eruygur, Denktaş´a mektup yazdı mı?
SAVCI: “Eruygur´un dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş´a yazdığı ileri sürülen mektupla ilginiz var mı?” FIRTINA: “Annan Planı´na karşı yavru vatanın sokağa dökülmesi, Türkiye´de tepki gösterilmesi iddialarına ilişkin 2 noktada itirazım var. Birincisi doğru olmayan bu iddialar uluslararası boyutta tartışmaya yol açar. Bu husus iddianamede yer almasın ya da örtülü olarak kullanılsın. İkinci itirazım, bu iddia öncekilerde olduğu gibi ülkenin birlik ve dirliğine, yavru vatanda oluşabilecek çözümlere dinamit koyucu ve başkalarına istismar etme fırsatını veren yanlış bir kurgudur.”
Kıbrıslıları sokağa dökelim
5 Şubat 2004 : “Kara Kuvvetleri Komutanı (...) telefonla beni aradı ve gizli hattan görüşmek istedi. (...) ” Annan´ın mektubu (BM Genel Sekreteri Kofi Annan´ın Kıbrıs mektubu) gelmiş ve içerisindeki konular tamamen söylediklerimizin dışında olayları kapsıyor. Onur Öymen (CHP Genel Başkan Yardımcısı) ile İstanbul´da görüştük ve bana bunları anlattı. (...) Hava Kuvvetleri Komutanı 19:30´da geldi, konuştuk. Darbe olabilir mi konusunu açtık. Amacım Şener (Eruygur) yokken onunla teke tek konuşarak fikirlerimi söylemekti. Nitekim darbe konusundaki fikirlerimi ona naklettim ve zannediyorum aynı fikirde oldu. Ülkenin ekonomik zorluğu, ABD´nin diğer darbelerden farklı olarak bu kez hükümet tarafını tuttuğunu, halkın henüz destek vermediğini ve desteğin yahut zeminin oluşması gerektiğini kısaca anlattım. (...) TSK´nın Kıbrıs konusunda düşüncelerinin ne olduğunu açıklayıp istifa etmemiz gerektiğini söyledim. Hava Kuvvetleri Komutanı başka bir seçenek tavsiye etti. Kıbrıs´ta herkesi Annan Planı aleyhinde sokağa dökerek gösterilerin yapılmasını sağlama ve anavatandan da bu hareketlere destek vererek hükümet aleyhine olaylar çıkarmak.
´Hilafet´ toplantısına ben katılmadım
SAVCI: “Hilafetin ilgasıyla ilgili 3 Mart 2004´te toplantıda AKP´den milletvekili kopartılması, Cumhurbaşkanı Sezer´in görev süresinin uzatılması konuşuldu mu?” FIRTINA: “O toplantıya katılmadım. Ben o toplantı sırasında görev gereği Ankara dışındaydım.”
SAVCI: “Sezer´in görevini sürdürmesi için ne gibi görüşmelerde bulundunuz, Sezer´le görüşmeleri kim ya da kimler gerçekleştiriyordu?” FIRTINA: “(Sinirlenerek) Bu ifade Türkiye Cumhuriyeti´ni ve TSK´nın, birliğini tahrip etmek amaçlı bir kötü niyet beyanıdır, lanetliyorum.”
Paneli el altından biz teşvik ettik
(3 Mart 2004): Hilafetin kaldırılması ve Tevhid-i Tedrisat kanununun yürürlüğe girişinin yıldönümü toplantısı... ATO´da yapılan panele tüm kuvvet komutanları eşli olarak katıldık. Genelkurmay Başkanı İsveç´te olduğu için, Hava Kuvvetleri Komutanı ise dün şehit olan pilotların cenaze törenine Konya´ya gittiği için bu panele katılamadı. Bu paneli el altından biz teşvik ettik. Coşkulu ve tatmin edici bir toplantı oldu. Salona girdiğimiz zaman katılanlar bizleri alkışladılar ve “Cumhuriyetin Koruyucuları” diye slogan atmaya başladılar.
Komutanların zorlandığı soru
´Telefonda niye ortak hareket kararı aldınız?
5 Aralık´taki yaklaşık 10 saat süren ifade işlemi sırasında, savcıların Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek ile Kara Kuvvetleri eski Komutanı Aytaç Yalman arasında geçen yakın tarihli bir telefon görüşmesini de sorduğu ortaya çıktı. Teknik takibe takılan bu konuşmalarda iki eski komutanın, “sorulara ne şekilde yanıt verileceği konusunda” görüş alışverişinde bulunduğu belirtiliyor. Sarıkız, Ayışığı ve Eldiven darbe planlarıyla ilgili sorgulanacaklarını bilen eski komutanlar İstanbul Adliyesi´ne gelmeden önce bu iddialarla ilgili avukatlarıyla uzun süre hazırlık yaptı. Özden Örnek´e ait olduğu belirtilen günlüklerdeki çelişkili ve hatalı anlatımları bulmaya çalışan askerler zaman zaman da telefonla görüştüler.
Polis dinlemiş
Haklarında, ´şüpheli´ sıfatıyla soruşturma sürdüğü için mahkeme kararıyla dinlenen iki komutan teknik takibe takıldı. Bu konuşmalarda Aytaç Yalman ile Özden Örnek´in, “Birbiriyle çelişen ifadeler vermemek üzere” sözleştikleri polis dinlemesine takıldı. Komutanların hangi konuyu yalanlayacaklarını ya da ´hatırlamıyorum´diyeceklerini birbirlerine aktardıkları iddia ediliyor. Yalman ve Örnek´in, Hava Kuvvetleri eski Komutanı İbrahim Fırtına ile benzer görüşmeler yapmaması dikkat çekiyor. Aynı dönemde komutanlık yapan Örnek ile Fırtına´nın aralarının günlükler nedeniyle açık olduğu öne sürülüyor. 5 Aralık´taki sorgudan önce bu yöndeki bilgileri Terörle Mücadele Şubesi´nin bilgi notundan öğrenen savcılar, iki komutana da ayrı ayrı “Niçin ortak hareket etme kararı aldınız” diye sordu. Telefonlarının dinlendiğini bilmeyen Örnek ve Yalman´ın bu soru nedeniyle sıkıntı yaşadıkları öğrenildi.
Suçlamalar onur kırıcı bunları hazırlayan kurum geri çeksin
Fırtına ifadesine bu sözlerle başladı: “Savunmama başlamadan önce bana yöneltilen tüm suçlamaları kabul etmediğimi, şiddetle reddettiğimi beyan etmek istiyorum. Bu suçlamaların onur kırıcı olduğunu bu suçlamaları hazırlayan kurumların bunları geri çekmesini talep ediyorum. Bu suçlamalar geri çekilmiyorsa iade ediyorum. Kimsenin böyle bir suçlamayı bana yönelteceğini düşünemiyorum. “ ( Vatan)
(30 Aralık 2009, 15:16), son güncel.: (05 Ocak 2010)
15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı15.7.2016
17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin
darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak
değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor.
Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken
canlı yayında darbe..
Tamamı17.07.2016
20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen
cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu
iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı.
Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe
yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı20.01.2015
11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı11.3.2014
19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı19.12.2015
12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı12.10.2015
18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı18.08.2015
09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı9.10.2016
24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına
katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek
verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele
Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir
ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı24.06.2013
16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine.. Tamamı16.12.2018
08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı8.11.2014
01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı1.11.2014
08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı8.2.2014
14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı14.1.2014
03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı3.11.2014
02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı2.12.2013
19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı19.6.2013
21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin
"şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında
"işkence ..
Tamamı21.11.2022
29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı29.11.2022
30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı30.11.2022
29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı29.11.2022
29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı29.11.2022
29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı29.11.2022
02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı2.12.2022
28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı28.11.2022
28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı28.11.2022
02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı2.12.2022
30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı30.11.2022
30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı30.11.2022
28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı28.11.2022
21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı21.11.2022
21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı21.11.2022