Aharun.8m.net|Kontrgerilla.com|HaberKanal.net|Haberver.in .. Terör, derin/paralel devlet, kontrgerilla ve bağlantılı konularda 2001'den beri yayındayız
Sahte çürük raporu çetesiyle ilgili belgeleri bilgisayarlardan sildirmekle silmekle suçlanan, bu konudaki şok edici ifadeleri ses kaydıyla ortaya çıkan Genelkurmay Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu´nun peş peşe gönderdiği yazılarla savcılara baskı yaptığı ortaya çıktı. Bu çaba sonuç verdi. Dosya Milli Savunma Bakanlığına gönderildi. Dosyanın bakanlıkta emanet edildiği isim de ilginç. Aynı soruşturmanın şüphelisi Albay Neşet Uncu.
Çubuklu kurtarılırken Milli Savuma Bakanı uyuyor
Sahte çürük raporu çetesiyle ilgili belgeleri bilgisayarlardan sildirmekle silmekle suçlanan, bu konudaki şok edici ifadeleri ses kaydıyla ortaya çıkan Genelkurmay Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu´nun peş peşe gönderdiği yazılarla savcılara baskı yaptığı ortaya çıktı. Bu çaba sonuç verdi. Dosya Milli Savunma Bakanlığına gönderildi. Dosyanın bakanlıkta emanet edildiği isim de ilginç. Aynı soruşturmanın şüphelisi Albay Neşet Uncu.
Genelkurmay Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu hakkında ´suç örgütü üyesine ait belgeleri´ karartmaktan soruşturma açan İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı´nın Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay´dan gönderilen yazılarla baskı altına alındığı ortaya çıktı. Davet edildiği halde ifade vermeye gitmeyen Çubuklu, sivil yargıya Dosyamı Milli Savunma Bakanlığı´na gönderin diye talimat verdi. Baskılar sonuç verdi. Dosya Milli Savunma Bakanlığı´na gönderildi. Çubuklu, ´sahte çürük raporu çetesine üye olmak´ ve ´yağmaya teşvik´ iddiasıyla hakkında 400 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Hava Kuvvetleri eski Askeri Savcısı Ahmet Zeki Üçok´un bilgisayarlarında belge temizliği yapmakla suçlanıyor. Bilirkişi raporunda Üçok´un bilgisayarlarından 397 dosyanın silindiği belirlenmişti. Çubuklu, İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta tarafından Ceza Muhakemeleri Kanunu´nun 250. maddesi kapsamında suç örgütüne yardım ve yataklık ettiği gerekçesiyle ifadeye çağrıldı. Adli Müşavirlik çalışanları Hakim Binbaşılar Okşan Çiğdem ve Olcay Yeşilkaya ile Milli Savunma Bakanlığı Askeri Adalet İşleri Daire Başkanı Albay Ahmet Neşet Uncu, sorgulandıktan sonra tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edildi. Mahkeme üç ismi tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrol şartı ile serbest bıraktı. Çubuklu ise ifade vermeye gitmedi.
Bakanlığı devreye soktular
Kamuoyunda bu tartışmalar sürerken perde arkasında ilginç yazışmalar yaşanıyordu. Çubuklu gibi ifadeye çağrılan Hava Kuvvetleri Askeri Mahkemesi Kıdemli Hakimi Albay Ahmet Erdem için Milli Savunma Bakanı devreye sokuldu. 3 Mart 2010´da Adalet Bakanlığı´na Vecdi Gönül imzalı gönderilen yazıda askeri hakimler hakkında soruşturma için Milli Savunma Bakanının izninin alınması gerektiği savunuldu. Yazıda, Adalet Bakanlığı´ndan soruşturma dosyasının ve mevcut delillerin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Milli Savunma Bakanlığı´na gönderilmesinin sağlanması istendi. Milli Savunma Bakanlığı yazısıyla soruşturma engellenemeyince bu kez devreye çağrıldığı halde ifadeye gitmeyen Çubuklu girdi. Askeri yargının en tepesindeki isim olan Çubuklu, Genelkurmay Adli Müşaviri sıfatıyla Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta´ya talimat gibi yazı yazdı. Çubuklu, İddia edilen suç askeri mahalde işlenen göreve ilişkin bir suçtur. Askeri hakimlerin görevlerinden dolayı ve görevleri sırasında işledikleri suçları nedeniyle haklarında soruşturma açılabilmesi Milli Savunma Bakanı´nın iznine tabidir. Soruşturmaya ilişkin mevcut bilgi ve belgelerin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Milli Savunma Bakanlığı´na gönderilmesi gerekmektedir. ifadelerini kullandı. Çubuklu, Konunun aciliyetine binaen işbu yazı faks aracılığı ile gönderilmiş olup, yazı aslı postaya verilmiştir diye de not düştü. Başka bir yazıda da askeri hakimler hakkında görev dışında sivil yargıya tabi başka bir suçtan soruşturma ve yargılama yapılmasına karar verilmesi halinde bu yargılamanın yapılacağı yerin Ankara Adliyesi olduğu bildirildi. Bu baskılar sonuç verdi ve savcılık Çubuklu ile ekibinin dosyasını ayırarak Milli Savunma Bakanlığı´na gönderdi.
Delilleri gizlediler
Savcı Usta, Albay Ahmet Zeki Üçok´un da sanığı olduğu çürük davasından ayrılan dosyayla ilgili önemli hukuki tespitlerde bulundu. Çubuklu ve ekibinin temizlik yaptığı bilgisayarda 397 adet dosya silindiği bilirkişi raporuyla vurgulandı. Çubuklu tarafından hazırlatılan askeri bilirkişi raporunda askeri belge denilerek sivil savcılara gönderilmeyen dosyaların bu kapsamda olmadığı iddianamede yer aldı. Bu dosyalardan bazılarının Ergenekon soruşturması kapsamında yürütülen Karargah Evleri yapılanmasına ilişkin çok önemli bilgiler olduğu kaydedildi. Savcı Usta, iddianamede Tuğgeneral Çubuklu ve Albay Uncu hakkında şu tespitlerde bulundu: Tamamen keyfi bir surette davranıp bir kısım dosyaların Cumhuriyet Başsavcılığımıza gönderilip gönderilmeyeceği noktasında ayrıştırma yaparak, hiyerarşik bakımdan üstünlüklerini de kullanarak, askeri savcılara da bu yönde emir ve talimat vererek, delillerin gizlenmesi yönünde hareket ettikleri anlaşılmıştır.
Kararı aynı soruşturmanın şüphelisi verecek
General Çubuklu ve diğer askeri hakimlerle ilgili Milli Savunma Bakanlığı´nda işlem yapacak birimin başında ilginç bir isim bulunuyor: Aynı soruşturmada şüpheli bulunan Albay Neşet Uncu. Çubuklu ve diğer askeri hakimler hakkında iki iddia konuşuluyor. Ya işlenen suç görev suçu denilerek askeri yargıda konu kapatılacak ya da görev suçu değil ancak görev yerleri Ankara olduğu için yargılama buradaki adli mahkemelerde yapılabilir denilerek yargılama sonu belli olmayan bir sürece yayılacak. ( Bugün)
Dursun Çiçek´ten askeri literatüre uygun komplo belgesi
İrtica ile Mücadele Eylem Planında ıslak imzası olduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan Albay Dursun Çiçek, belgenin askeri yazışma usullerine aykırı şekilde yazıldığını öne sürüp, kendi hazırladığı temsili planı mahkemeye sundu. Çiçek, ´Ben hazırlasaydım böyle hazırlardım´ diyerek iddianamedeki belgenin sahte olduğunu savundu. Bugünkü duruşmada savunma yapan Dursun Çiçek´in avukatı Celal Ülgen, ´Bizim SAT´çılar bir şey gömmek istese, eminim gecenin sessizliğinde kayar bölgeye girerler, en derine gömerler ve Tanrı dışında kimse gömdükleri şeyi bulamaz´ dedi.
Dursun Çiçek´ten askeri literatüre uygun komplo belgesi!
İrtica ile Mücadele Eylem Planında ıslak imzası olduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan Albay Dursun Çiçek, belgenin askeri yazışma usullerine aykırı şekilde yazıldığını öne sürüp, kendi hazırladığı temsili planı mahkemeye sundu. Çiçek, ´Ben hazırlasaydım böyle hazırlardım´ diyerek iddianamedeki belgenin sahte olduğunu savundu. Bugünkü duruşmada savunma yapan Dursun Çiçek´in avukatı Celal Ülgen, ´Bizim SAT´çılar bir şey gömmek istese, eminim gecenin sessizliğinde kayar bölgeye girerler, en derine gömerler ve Tanrı dışında kimse gömdükleri şeyi bulamaz´ dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen İrticayla Mücadele Eylem Planı davasında savunması ve çapraz sorgusu yapılan Dalan´ın da aralarında olduğu 7 sanıklı davanın kilit ismi Dursun Çiçek, Bu belgeyi ben hazırlamadım diyerek, mahkemeye kendi hazırladığı bir belge sundu. Çiçek´in belgesinin girişinde, T.C. Genelkurmay Başkanlığı/ANKARA olarak kurum adı belirtiliyor. Belgenin altında 3. Bilgi Destek Şube Müdürü olarak ´Dursun Çiçek´ adının yanı sıra Genelkurmay İkinci Başkanı´nın da adının bulunması gerektiği vurgulanıyor. Belgenin sonuna Genelkurmay Başkanı Emriyle ibaresi de ekleyen Çiçek, son sayfada uygulamaya geçilmesi için tek tek gönderilecek askeri birliklere yer verirken, iddianamedeki belgede bunların bulunmadığına işaret etti.
Avrupa Birliği´nin Ergenekon davalarına ilgisi avukatı rahatsız etti
´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ davasının tutuklu sanığı Kurmay Albay Dursun Çiçek´in avukatı Celal Ülgen, ´Bizim SAT´çılar bir şey gömmek istese, eminim gecenin sessizliğinde kayar bölgeye girerler, en derine gömerler ve Tanrı dışında kimse gömdükleri şeyi bulamaz´ dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada savunmasını yapan avukat Celal Ülgen, müvekkilinin çapraz sorgusu sırasında, mahkemenin denizcilerin neden hedef seçildiğini sorduklarını hatırlattı. Ülgen, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Güven Erkaya´nın kuvvet komutanı olarak 28 Şubattaki etkin işlevi, bir polisin askerliği sırasında kuryelik yaptığı ve basına bilgi sızdırmaktan yargılanmasına ilişkin basında Sarmusak olayı olarak bilinen davanın denizcilerin hedef seçilmesinin nedenleri arasında olduğunu ileri sürdü. Denizcilerin Karadeniz´de kurduğu uluslararası donanma güç birliğinin, ABD´yi rahatsız ettiğini iddia eden Ülgen, Deniz Kuvvetlerinin kendi silahını ve gemisini yaparak kendi kendine yeten bir kuvvet konumuna geldiğine dikkat çekti. Ülgen, ´Senaryoyu yazanlar Dursun Çiçek´i, Levent Bektaş´ı, Levent Göktaş´ı, Çetin Doğan´ı ve çok sayıda askeri hedef alabilirler. Hedeflerindeki tek kurumun Türk Silahlı Kuvvetleri, Genelkurmay Başkanı olduğu belirtilmiştir´ dedi. Bir gazete haberine dayanılarak yapılan suç duyurularında birinci sıradaki şüphelinin İlker Başbuğ olduğunu ileri süren Ülgen, birçok suç duyurusunda birçok askerin suçlandığını anlattı. İddianamenin eklerindeki Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından, soruşturmayı yürüten savcılara gönderilen bir yazıya da değinen Ülgen, yazıda Ergenekon davası, Erzurum´daki dava ve Balyoz soruşturmasına ilişkin Genelkurmay Başkanlığının açıklamaları üzerine yapılan bir suç duyurusunun olup olmadığının sorulduğunu kaydetti.
Sanıklar arasında bağ yok
Avukat Ülgen, şunları söyledi: ´AB, bu bilgileri niye istiyor? Genelkurmay adına şikayet yapılmışsa burada demokrasi var. Yapılmamışsa yok öyle mi? O zaman burada demokrasi yok. Çünkü Genelkurmay Başkanı hakkında dava açacak cesarette bir savcı yok. Bu suç duyurularını ek klasörlere koyma cesaretini gösteriyorlar. Bu demokrasi göstergesi asla olamaz. Bu Türkiye´nin nasıl bir baskı altında olduğunu gösteren belgelerden biridir.´ Davanın sanıkları arasında bağ olmadığını ifade eden Ülgen, sanıkların ortak eylemle suçlanmadıklarını söyledi. Ülgen, sanıkların ortak dava arkadaşları olmalarının mümkün olmadığını dile getirerek, savcıların yasanın zorunlu kılmasına karşın hiçbir sanık hakkında lehe delil toplamadıklarını ileri sürdü. Ülgen, savcıların görevi kötüye kullanma suçunu işlediklerini savundu. İddianamenin kanıtlarının ihbarlar olduğunu ifade eden Ülgen, ´Yoğun ve kurgulanmış bir ihbarcı müessesesi var´ dedi. Kafes, Poyrazköy ve Amirallere suikast iddianamelerinin de bu dosyayla ilintili gösterilmeye çalışıldığını ifade eden Ülgen, ´Tüm bunları birlikte düşününce, sayın mahkeme ´hakikaten Beykoz Kaynarca´da, Ergenekon´un silahları bulunmuş´ algısına kapılıyor ve bu davanın sanıklarına bakış açısı değişiyor. Dursun Çiçek´e tutuklama kararı verilmesinin başlıca nedeni olarak ben bunu görüyorum´ diye konuştu.
Avukat fazla abarttı: Tanrı hariç kimse bulamaz!
Beykoz Kaynarca´da köylülerin ihbar ettiği ve iddia edilen mühimmatı saklayan kişilerin, kendilerini fark ettirmek için her şeyi yaptıklarını da söyleyen Ülgen, ´Bir şey saklamak isteyen neden ağaçlara tornavida çaksın? Gömülen yerin istikametini göstersin? Bu mühimmatı bizim SAT´çılar gömmüş olamazlar. Bizim SAT´çılar bir şey gömmek istese, eminim gecenin sessizliğinde kayar bölgeye girerler, en derine gömerler ve Tanrı dışında kimse gömdükleri şeyi bulamaz. Bu ´Ergenekon Örgütü´, geliyor ve kendini göstere göstere, ´Gelin bunu bulun´ diye mi saklıyor bu mühimmatları. Bunu yapanlar olsa olsa ABD´li conilerin kötü kopyalarıdır´ diye konuştu.
Avukata yine abarttı: Islak imzayı iki parmağı olan herkes kolaylıkla taklit eder!
Çiçek´ten askeri literatüre uygun komplo belgesi!
Ülgen, çok kolay imza taklidi yapılabileceğini göstermek istediğini de belirterek, duruşma salonunda izlettiği videoda sağ elinde 2 parmağı olan bir kişinin Dursun Çiçek´in imzasını atarken yer alan görüntülerini gösterdi. Ülgen, ´İmza atan arkadaşın elinde 2 parmak var. İmza atmak için yetenekli olmak yeterli´ dedi. Ülgen´in savunmasını tamamlamasının ardından söz verilen Dursun Çiçek de adaletin tecellisi açısından bir an önce tahliye edilmesini istedi. Bu arada, savunması sırasında ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nda yer alan kelimelerin askeri literatüre uymadığını belirten Dursun Çiçek´in, askeri yazım kurallarına uygun olarak hazırladığı aynı isimli belgeyi mahkemeye verdiği öğrenildi. ( Sabah)
Psikolojik savunma hakimleri etkilemedi: Albayı susturan sorular
Millete ve hükümete komplo planının altında imzası bulunan Özel Harp Dairesi´ne (ÖHD) bağlı Psikolojik Harekat Bölümü yöneticisi Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek, dünkü duruşmada zor anlar yaşadı. Islak imzalı kaos belgesinin basına yansımasının ardından Genelkurmay´da yaşanan evrak temizliği ve bilgisayarların defalarca silindiğinin tespit edildiği gibi bazı ayrıntılara yönelik sorulara cevap veremeyen Albay Çiçek, üye hakimlerin sorularının büyük bir kısmına ´Bilmiyorum, haberim yok´ şeklinde karşılık vermekle yetindi. Hakimlerin, bilgisayarların defalarca silinmesine ve bağlantılı ayrıntılara yönelik soruları ve bu sorularına cevap alamamaları, konuya hakim olduklarını, neyin ne olduğunun farkında olduklarını gösteriyor. Hakimlerin Albayı zorladıkları çok önemli bir diğer ayrıntı da Dursun Çiçek imzalı belgelerin sadece bu dava konusu olan ıslak imzalı ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ belgesi olmadığının farkında oldukları. Albay Çiçek imzalı bir diğer skandal andıç, 2006 Mart tarihli olan ve sivil toplum kuruluşlarının yabancı ülkelerin desteklediği düşman unsurlar denilerek fişlendikleri medyadaki adıyla ´sosyetik fişleme´ idi. 2006 tarihli bu Genelkurmay belgesini de 2008 yılında öğrenip haber yapan Taraf gazetesi Türkiye´de büyük tartışmaların yaşanmasına neden olmuştu. Islak imzalı belgeyi kabul etmeyen başkalarının sahte olarak hazırlayarak kendi imzasını taklit yoluyla yerleştirdikleri bir belge olduğunu ısrarla iddia eden Albay Çiçek´in, 2006 yılındaki andıçta da imzası bulunuyor.
Psikolojik savunma hakimleri etkilemedi: Albayı susturan sorular
Millete ve hükümete komplo planının altında imzası bulunan Özel Harp Dairesi´ne (ÖHD) bağlı Psikolojik Harekat Bölümü yöneticisi Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek, dünkü duruşmada zor anlar yaşadı. Islak imzalı kaos belgesinin basına yansımasının ardından Genelkurmay´da yaşanan evrak temizliği ve bilgisayarların defalarca silindiğinin tespit edildiği gibi bazı ayrıntılara yönelik sorulara cevap veremeyen Albay Çiçek, üye hakimlerin sorularının büyük bir kısmına ´Bilmiyorum, haberim yok´ şeklinde karşılık vermekle yetindi. Hakimlerin, bilgisayarların defalarca silinmesine ve bağlantılı ayrıntılara yönelik soruları ve bu sorularına cevap alamamaları, konuya hakim olduklarını, neyin ne olduğunun farkında olduklarını gösteriyor. Hakimlerin Albayı zorladıkları çok önemli bir diğer ayrıntı da Dursun Çiçek imzalı belgelerin sadece bu dava konusu olan ıslak imzalı ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ belgesi olmadığının farkında oldukları. Albay Çiçek imzalı bir diğer skandal andıç, 2006 Mart tarihli olan ve sivil toplum kuruluşlarının yabancı ülkelerin desteklediği düşman unsurlar denilerek fişlendikleri medyadaki adıyla ´sosyetik fişleme´ idi. 2006 tarihli bu Genelkurmay belgesini de 2008 yılında öğrenip haber yapan Taraf gazetesi Türkiye´de büyük tartışmaların yaşanmasına neden olmuştu. Islak imzalı belgeyi kabul etmeyen başkalarının sahte olarak hazırlayarak kendi imzasını taklit yoluyla yerleştirdikleri bir belge olduğunu ısrarla iddia eden Albay Çiçek´in, 2006 yılındaki andıçta da imzası bulunuyor.
´Kaos Planı´ iddialarıyla ilgili haklarında dava açılan ve Yeditepe Üniversitesi kurucusu Bedrettin Dalan ile Albay Dursun Çiçek´in de aralarında bulunduğu 7 sanıklı davanın dördüncü duruşması dün görüldü. Duruşmada Dursun Çiçek´in çapraz sorgusu tamamlandı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada üye hakim Hüsnü Çalmuk, çapraz sorgusu yapılan Çiçek´ten mesleki hayatına ilişkin bilgi vermesini istedi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı´nda görev yaptığını, 6 bin kişilik alaya 3 yıl komuta ettiğini, Arnavutluk´ta halkla ilişkiler subayı olarak çalıştığını, 2004 yılında da Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi´nde şube müdürü olarak çalıştığını belirten Çiçek, 17 Haziran´dan sonra bu birimden ayrıldığını, 7 Eylül 2009´dan itibaren de Deniz Kuvvetleri´nde görev yaptığını kaydetti.
İki gündür konuşan Çiçek hakimlerin kritik sorularına cevap veremedi
Bilgisayarlar niçin 7 kez silindi?
Üye Hakim Hüsnü Çalmuk, ´Kaos Planı´ belgesinin ortaya çıkmasının ardından askeri savcılıkta yürütülen işlemleri mercek altına aldı. Bilirkişinin incelediği bilgisayar sayısının önce 14 olduğu ve daha sonra da 25´e çıktığına dikkat çekti. Burada bilgisayarların sayısının niye arttığını anlayamadım. Buna ilişkin bilginiz var mı? diye sordu. Sanık, bu konuda da bilgisinin olmadığını söyledi. Hakim, askeri savcılığın 17 Haziran 2009´da bilirkişiye inceleme talimatı verdiğini ve raporun 20 Haziran 2009´da tamamlandığını hatırlattı. Bu kadar kısa sürede rapor hazırlanıyor ve sonucunda da ´bilgisayarlarda söz konusu belgeye ilişkin kayıt yok´ deniyor. Bu konuda ne diyeceksiniz? diye sordu. Çiçek, bu konuda bir diyeceği olmadığını beyan etti. Çalmuk, bazı bilgisayarların 35 kez bile silindiği şeklinde bilgilerin olduğuna vurgu yaptı, bilgisi olup olmadığını sordu. Sanık, olmadığını söyledi. Çalmuk´un, Askeri savcılık bilirkişiye söz konusu belgeyle ilgili ´herhangi bir kayıt var mı, inceleyin´ diye talimat veriyor, ancak bilirkişi dairenize ait bilgisayarları 7 kez siliyor. Savcılık böyle bir talimat vermemesine rağmen. Bu konuda bilginiz var mı? sorusu üzerine Çiçek, Bilgisayarlar silinse bile belgeler daha sonra geri getirilebiliyor. Silme işleminden haberim yok. demekle yetindi.
Evrak imha dönemi Ocak iken niçin medyadaki haber ertesinde Haziran´da imha yapıldı?
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu da, tanık ifadelerinde yer alan bilgilere göre normalde evrak imha tarihinin ocak ayı olmasına rağmen neden Haziran 2009´da haber gazetede yayımlandıktan sonra imhanın yapıldığını sordu. Çiçek, bu konuda bilgisi olmadığının ancak imha değil de yeniden yapılandırma kapsamında bazı evraklara işlem yapılmış olduğunu söyledi.
2006 tarihli andıçta da imzası olan Çiçek haberi tekzip etmemiş
Hakim, Çiçek´e kabul etmediği 2008 yılına ait sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili andıcın süreli ve süresiz bazı yayınlara konu olduğunu belirterek, bu konuda hukuki bir tekzip ya da başvurusu olup olmadığını sordu. Çiçek, bu andıcın dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt tarafından yalanlandığı için bu yayınları takip etmediğini belirtti.
2006 tarihli ´Sosyetik Andıç´ nedir?
Albay Dursun Çiçek imzalı ´İrtica ile Mücadele Mücadele Eylem Planı´ Albay´ın ilk belgesi değil. 2008 Nisan´ında Albay Dursun Çiçek, ´sosyete andıcı´yla da gündeme gelmişti. Taraf Gazetesi´nde yayınlanan ve ´STK andıcı´ olarak nitelenen Mart 2006 tarihli belgede, Rahmi Koç, Cem Paker, Bülent Eczacıbaşı ve Sabancı Ailesi gibi isimlerin finanse ettiği STK´lar düşman unsurlar olarak nitelendirilerek andıçlandı. Hürriyet Gazetesi, haberi ´Sosyete andıcı´ başlığı ile manşetten verdi. Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı belirtilen belge, aynı zamanda Abdullah Gül, Sezen Aksu, Kemal Derviş, Oktay Ekşi, Ahmet İnsel ve Mehmet Barlas gibi isimleri de fişlemişti. ´ABD ve AB´den destek alan kuruluşlar´ diye nitelediği pek çok STK´nın da finans bağlantıları andıçta şemalar halinde verildi. TESEV ve TÜSİAD gibi kuruluşlar da bu kapsamda andıçlandı.
Hâkimlerin, ıslak imza cihazıyla ilgili soruları avukatları terletti
Dursun Çiçek´in avukatları, duruşma salonuna ıslak imza makinesi getirdi. Avukatlar, bilgisayar destekli CNC cihazıyla, ıslak imza atılabileceğini savundu. Avukat Celal Ülgen, herhangi bir kişinin imzasını talep ettiklerini söyledi. Mübaşir Aydın Arslan´ın imzası taklit edilerek heyete sunuldu. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün´ün Bu makine bu işler için mi? diye sorması üzerine sanık avukatları bilgisayarla çalışan makinelerin çeşitli amaçlarla kullanılabileceğini söyledi. Başkan Şengün Elin baskısı ne olacak? Bu makine ile ancak aslı bulunabilen imza taklit edilebilir, fotokopi üzerinden olmaz. dedi. Hakim Sedat Haşıloğlu ise Diyelim Rahmi Koç´un ya da sizin imzanız bu makineyle atılsa, Adli Tıp´a gittiğinde orijinal imza ile aynı mı çıkıyor? Yüzde yüz şeklinde rapor alınır mı? diye sordu. Avukat, Evet. dedi. Bunun üzerine Hakim Haşıloğlu, O zaman Amerikan Başkanı Obama imzalı belgeyle bir ülkeyle savaş da çıkabilir. Ayrıca ticaret hayatı olmaz, biter. ifadelerini kullandı.
Siteler, Genelkurmay´ın talebiyle kuruldu
Dursun Çiçek, ´kara propaganda´ yapan internet sitelerinin Genelkurmay´ın talebi doğrultusunda, Milli Savunma Bakanlığı´nın izniyle kurulduğunu söyledi. Görevli olduğu şubenin ´Türkses´ adlı bir sitesi olduğunu, sitede Ermeni iddialarına ilişkin gerçek bilgilerin belgelerle yayınlandığını anlattı. Bu sitelerin yayıncısının Ortadoğu Bilişim Şirketi olduğunu aktardı. Hakim, Psikolojik harekat amacıyla kurulan sitelerin talimatı kimden geldi? Hasan Iğsız ya da daire başkanı Mustafa Bakıcı´dan talimat geldi mi? diye sordu. Çiçek, sitelerin kurulmasına ilişkin kararın 1999 yılında alındığını, Iğsız´ın ise 2008´de göreve geldiğini söyledi. ( Zaman)
Islak İmzalı ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ iddialarıyla ilgili haklarında dava açılan ve Yeditepe Üniversitesi kurucusu Bedrettin Dalan ile Albay Dursun Çiçek´in de aralarında bulunduğu 7 sanıklı davanın dördüncü duruşması başladı. Duruşma, Çiçek´in çapraz sorgusuyla devam ediyor.
Dursun Çiçek´in çapraz sorgusu tamamlandı
Islak İmzalı ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ iddialarıyla ilgili haklarında dava açılan ve Yeditepe Üniversitesi kurucusu Bedrettin Dalan ile Albay Dursun Çiçek´in de aralarında bulunduğu 7 sanıklı davanın dördüncü duruşması başladı. Duruşma, Çiçek´in çapraz sorgusuyla devam ediyor.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´ndeki salonda yapılan duruşmada, tutuklu sanıklar Albay Dursun Çiçek, avukat Serdar Öztürk, Ufuk Akkaya ve Mehmet Deniz Yıldırım hazır bulundu. Hakkında yakalama kararı bulunan Bedrettin Dalan ile tutuksuz sanıklar Özel Yılmaz ve İlhami Ümit Handan duruşmaya katılmadı. Silivri Cezaevi´ndeki duruşma salonunda görülen davaya ?İrtica İle Mücadele Eylem Planı diye adlandırılan belgede ıslak imzası olduğu iddia edilen ve 30 Nisan 2010´da tutuklanan Kurmay Albay Dursun Çiçek, tutuklu sanıklar Avukat Serdar Öztürk, Ulusal Kanal istihbarat şefi Ufuk Akkaya, Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Deniz Yıldırım katıldı. Tutuksuz sanıklar MİT İzmir eski Bölge Başkanı Özel Yılmaz ve Dalan´ın özel kalem müdürü İlhami Ümit Handan ise duruşmaya gelmedi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün Dursun Çiçek´i sanık kürsüsüne çağırdı. Çiçek, ilk olarak ise geçen hafta tamamladığı savunmasının ardından bazı gazetelerin yaptığı haberlerden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Bir gazetenin manşetine taşıdığı Dursun Çiçek suçunu itiraf etti başlıklı haberin gerçeği yansıtmadığına dikkat çeken Çiçek, Ben burada suçumu değil suçsuzluğumu itiraf ettim dedi. Ardından Çiçek´in yarım kalan çapraz sorgusuna devam edildi. Çiçek mahkeme heyetinin sorularını cevaplandırıyor. (AA)
Çapraz sorguya devam edildi
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada üye hakim Hüsnü Çalmuk, çapraz sorgusu yapılan Çiçek´ten mesleki hayatına ilişkin bilgi vermesini istedi. Çiçek de, öncelikle hafta sonu bazı gazetelerde Çiçek suçu itiraf etti diye haberlerin çıktığını belirterek, Ben suçsuzluğumu itiraf ettim. Böyle bir sahte planı hazırlamadığımı ifade ettim. Malum medya bildiğini yazmaya devam ediyor. Hukuk devletinde karşınızda sanık olarak bulunuyorum. Mahkemenin yapabileceği varsa yapmasını istirham ediyorum dedi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görev yaptığını, 6 bin kişilik alaya 3 yıl komuta ettiğini, Arnavutluk´ta halkla ilişkiler subayı olarak çalıştığını, 2004 yılında da Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesinde şube müdürü olarak çalıştığını belirten Çiçek, 17 Hazirandan sonra bu birimden ayrıldığını, 7 Eylül 2009´dan itibaren de Deniz Kuvvetlerinde görev yaptığını kaydetti. Biriminde yaptığı bazı çalışmalarını anlatan Çiçek, Şubat Soğuğu adlı dizide İrtica ile Mücadele Eylem Planı belgesindeki her maddenin bölüm halinde yer aldığını tespit ettiklerini ifade etti. Çiçek, dindar insanlara baskı yapıldığının temalar halinde dizide işlendiğini, bunları internetten indirerek komutanlarına arz ettiklerini söyledi. Hüsnü Çalmuk´un sorusu üzerine NATO´yla ilgili görevleri nedeniyle her yıl bir kez yurt dışına çıktığını belirten Çiçek, psikolojik harekatla ilgili seminerler için Türkiye´yi temsilen 2 kez ABD´ye, bir kez Almanya´ya son olarak da Kanada´ya gittiğini bildirdi. Eğitim gören oğlunu ziyaret için ailesiyle birlikte ABD´ye, yeğeninin düğünü için de Almanya´ya gittiklerini ifade eden Çiçek´e Ergenekon davası sanıklarından herhangi biriyle aynı uçakta seyahat edip etmediği soruldu. Çiçek de, hiçbiriyle tanışmadığını, uçakta da karşılaşmadığını dile getirdi.
Pontus-Ermeni iddiaları
Çiçek, Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesinin isminin 2005 yılına dek Psikolojik Harekat Daire Başkanlığı olduğunu ifade etti. Hakim Çalmuk´un Psikolojik harekattan ne anlamamız gerekiyor? şeklindeki sorusuna Çiçek, Mehmetçiklere, subay ve astsubaylara yönelik yıpratma çalışmaları var. Bunlara karşı gerçekleri açıklamak yanlış izlenimleri önlemek için bilgilendirme, bilinçlendirme görevi. Komutanlarımızın bu konularda yapacağı konuşma metinlerini hazırlamalarında yardımcı oluruz yanıtını verdi. Psikolojik harekat konusunda yaptığı son çalışmayı anlatan Çiçek, Ermeni, Pontus sorunu var. Asker olarak Afganistan ve NATO´da temsil ediliyoruz. Buralarda görev alacak personele eğitim verdik dedi. Hüsnü Çalmuk´un ´Somut olarak size görev verildi mi? sorusuna Çiçek, İçişleri Bakanlığı ile yapılan Pontus iddialarına karşı çalışma grubu var. Üç ayda bir toplanırlar. Subay olarak ben katıldım. Ermeni iddialarına ilişkin iç ve dış medyayı takip ettim. Devletin daha doğru politika yapması için destek verdik yanıtını verdi.
Beyaz propaganda yapıyoruz
İddianameye konu olan internet siteleri hakkında bilgi veren Çiçek, internet sitelerinin altyapısının Milli Savunma Bakanlığının ihalesiyle kurulduğunu söyledi. Görevli olduğu şubenin ´Türkses´ adlı bir sitesi olduğunu, sitede Ermeni iddialarına ilişkin gerçek bilgilerin belgelerle yayınlandığını ifade eden Çiçek, bu sitelerin yayıncısının Ortadoğu Bilişim Şirketi olduğunu söyledi. Çiçek, sitede Pontus ve Ermeni konularındaki gerçekleri açıkladıklarını dile getirerek, bu görevlerin devletin ilgili kurumları tarafından kendilerine verildiğini anlattı.
Psikolojik Daire´nin üzerine gittiler dağa çıkışlar arttı!
Çalmuk´un Psikolojik harekat uzmanlığınız nedir? sorusuna da Çiçek, Psikolojik harekat diye bir sınıfın olmadığını, oryantasyon kursundan sonra bu alanda çalışmaya başladıklarını belirtti. Eğitimi, rütbesi ve dünyayı takip ettiği için bu bölüme atandığını söyleyen Çiçek, Psikolojik harekat sanki mikrop, virüs. Dağa çıkmanın kötülüklerini anlatmak da psikolojik harekattır dedi. Psikolojik harekatın bilgilendirme anlamına geldiğini ifade eden Çiçek, psikolojik harekatta yüzde yüz doğru bilgileri verdiklerini, beyaz propaganda yaptıklarını kaydetti. Bu birimin üstüne gittiler, dağa çıkışlar artıyor diyen Çiçek, Genelkurmay bu işe meraklı değil. Okuma yazma, sağlık taramaları yapıyor. Silah eğitimini bırakıp, askere okuma yazma kursu veriyoruz diye konuştu. Çiçek, psikolojik harekattaki görevinin yurt dışıyla ilgili olduğunu ifade etti. Çiçek´in avukatı Celal Ülgen bu yöndeki sorulara itiraz ederek, Bu sorular savcılar tarafından gerektiğinde Genelkurmay Başkanlığına gizli olarak sorulabilecek şeyler. Ülke gerçekleriyle ilgili olabileceğinden müvekkilim bir çoğuna yanıt veremeyebilir. Bu soruların muhatabı Genelkurmay Başkanlığıdır dedi. Çalmuk da, Çiçek´in Genelkurmay Başkanlığının sözcüsü olmadığını belirterek, Ben şahsi fikrini soruyorum. Bu işin uzmanısınız çünkü dedi.
Çalmuk, Çiçek hakkında bir ihbar yazısı olduğunu hatırlatarak, Bunun kurum içinden çıktığı değerlendirilirse sizin hedef seçilmeniz kimin işine yarar? diye sordu. Çiçek de, şunları kaydetti: İnsan olarak hiç kimseye kötülük yapmadım. Kimsenin de beni hedef alacak komplo içine gireceğini sanmıyorum. Dursun Çiçek görevlerinden dolayı sevilen biri. Araştıran, okuyan, yurt dışı basını bilen, bu bilgilerini en icra köşede görev yapan subaya dağıtmaya çabalayan bir subay. Silahlı Kuvvetleri içinde bilinen ilk 3 albayın içine girerim. Kara Harp Okulundan gelen deniz piyadeyim. Kara ve Deniz Kuvvetlerinde de beni tanımayan çok azdır. İrtica konusu Dursun Çiçek´in konusu değil. Bunu herkes biliyor. Niye böyle yanlış yapılıyor? Bilgi Destek Dairesinde denizci olan tek şube müdürü Dursun Çiçek. Tutuklananların yarısı denizci. Denizcilerin güncel şeylerden haberi yoktur. Gemilerde seyir halinde olduklarından siyasi gelişmelerden bihaberler. Karadeniz´de, Doğu Akdeniz´de milli duruş sergileyen denizcilerdir. Hasdal´da bulunan 18 kişiden 13´ü denizci. Bu senaryoyu yazanlar denizcileri hedefe koymuşlardır. Çiçek, 28 Şubat sonrasında belge sızdırdığı gerekçesiyle yargılanan Onbaşı Kadir Sarmusak´a dikkat çekerek, 28 Şubatta yaşananlar var. Bir kurumun tepkisini çekmiş, yargılanan istihbarat başkanın yazdığı kitaplarda intikamın alınacağı yazıyordu. Bunlara yorumluyorum. Tek denizci benim. İsmimin maksatlı yazıldığını düşünüyorum diye konuştu.
Dursun Çiçek imzalı Mart 2006 Sosyetik Fişleme Andıçı
Taraf gazetesinde yer alan sivil toplum örgütleriyle ilgili Andıç konusuna ilişkin de Çiçek, Böyle bir çalışma yapılmadı. Emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt da konuyu takip etti. Böyle bir çalışmanın yapılmadığını söyledi. Soruşturuldum ve hakkımda işlem yapılmadı şeklinde konuştu.
Sosyetik andıç nedir?
Albay Dursun Çiçek imzalı ´İrtica ile Mücadele Mücadele Eylem Planı´ Albay´ın ilk belgesi değil. 2008 Nisan´ında Albay Dursun Çiçek, ´sosyete andıcı´yla da gündeme gelmişti. Taraf Gazetesi´nde yayınlanan ve ´STK andıcı´ olarak nitelenen Mart 2006 tarihli belgede, Rahmi Koç, Cem Paker, Bülent Eczacıbaşı ve Sabancı Ailesi gibi isimlerin finanse ettiği STK´lar düşman unsurlar olarak nitelendirilerek andıçlandı. Hürriyet Gazetesi, haberi ´Sosyete andıcı´ başlığı ile manşetten verdi. Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı belirtilen belge, aynı zamanda Abdullah Gül, Sezen Aksu, Kemal Derviş, Oktay Ekşi, Ahmet İnsel ve Mehmet Barlas gibi isimleri de fişlemişti. ´ABD ve AB´den destek alan kuruluşlar´ diye nitelediği pek çok STK´nın da finans bağlantıları andıçta şemalar halinde verildi. TESEV ve TÜSİAD gibi kuruluşlar da bu kapsamda andıçlandı.
´Erzincan´a helikopterle gittiniz mi?´
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada üye hakim Hüsnü Çalmuk, dosyadaki ihbar mektuplarından alıntılar yaparak, mektupta, ´Erzincan Askeri Havaalanı´na dönemin 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ergin Saygun, Dursun Çiçek ve 2 albayın helikopterle geldiklerinin görüldüğü´ şeklindeki iddiaların bulunduğunu ifade etti. Çalmuk, askeriyede helikopterlere binmeyle ilgili bir prosedür olup olmadığını sordu. Çiçek de, görev verilen birimin tüm yolcularının listesinin Genelkurmay Başkanlığına verildiğini belirterek, ´Ergin Saygun, dönemin 1. Ordu Komutanı. Ben bir şube müdürüyüm. Böyle bir yolculuk olamaz. Resmi kayıtlarda benim olmadığım bellidir. İddianamede bu delillerin hepsi var. Haydi gidelim, diyerek askeri helikopterlerle yolculuk edilemez´ dedi. Çalmuk´un, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız´la ilgili bir sorusu üzerine Çiçek´in avukatı Celal Ülgen söz alarak, ´Müvekkilim Hasan Iğsız aleyhine tanık yapılmak isteniyor´ diyerek itiraz etti. ´Genelkurmay Başkanlığına bağlı birimlerde, bilgisayarların kullanımı´ konusundaki sorulara da itiraz eden avukat Ülgen, ´Burada ´Genelkurmay Başkanlığı hakkında bir soruşturma varmış da müvekkilim tanık olarak dinleniyormuş´ gibi sorular soruluyor. Bunlara itiraz ediyoruz´ diye konuştu. ´Rumuz isim´ kullanıp kullanmadığı sorulan Çiçek, Genelkurmay Karargahında böyle bir uygulamanın olmadığını, operasyon bölümlerinde gizlilik açısından ´kod´ isim kullanıldığını ifade ederek, ancak kendisinin hiç ´kod´ ismi olmadığını anlattı.
´Andıç nasıl hazırlanır?´
Çiçek, Türk Silahlı Kuvvetlerinde evrak temizliklerinin ilk 3 ay içinde yapıldığını, ayrıca imha edilecek evraklara ilişkin de tutanak tutulduğunu, kayıtsız evrakların ise her zaman imha edilebileceğini ifade etti. Hakim Haşıloğlu´nun ´Andıç nasıl hazırlanır?´ şeklindeki sorusuna da Çiçek, andıçın bir iç çalışma olduğunu, bu çalışmaların komutana arz edildiğini, komutanın da ne yapılacağına ilişkin emir yayınladığını, alınacak tedbirlerin komutanın emrine bağlı olduğunu kaydetti.
´Erzincan senaryo diyorsun delilin var mı?´
İmzasını değiştirmesine ilişkin başka bir soruya da Çiçek, taklit edilmesini önlemek için tedbir aldığını ve imzasını değiştirdiğini anımsatarak, şimdi de attığı imzaların sonuna ay ve gün yazdığını dile getirdi. ´Böyle bir plan yok. Böyle bir planın Erzincan ayağı yok´ diyen Çiçek´e Haşıloğlu ´Bunun senaryo olduğunu söylüyorsun. Senaryo konusunda somut bilgin var mı?´ diye sordu. Çiçek de, soruşturma savcısı olsaydı bunu, yüzlerce delille ortaya koyabileceğini belirterek, ´Erzincan´daki iddialar ile ıslak imza dosyasındaki iddialar birbirinin devamı şeklinde. Bana da ´Erzincan´a gittiniz mi?´ diye sorulması lazım. Senaryo gereği bu iki dosyanın birleştirilmesi lazım. Kurgunun çözülmesi için oradaki sanıklarla yan yana gelip, Cihaner ile yemek yeyip yemediğim, ordu evinde görüşüp görüşmediğimin de bana da sorulması lazım. Bizim bir araya gelip aynı mahkeme heyetine bunları anlatmamız lazım´ şeklinde konuştu.
´Bir çok subay varken niçin sizi mektupla ihbar ediyorlar?´
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün de Çiçek´e, ´Genelkurmay Başkanlığında Bilgi Destek Dairesi gibi birçok daire var. Sizin gibi çalışanlar var. Sizin üstünüzde birçok asker var. Sizin hakkınızda ihbar mektubu, e-mail anlatımları, gizli tanık ihbarları var. İrtica ile mücadele eylem planı gibi belgelerle hep size bunlar niye yüklendi. Siz niçin seçildiniz, özelliğinizi anlatır mısınız? Size suç atmakla kimlerin eline ne geçecek, ne kazanacaklar?´ şeklinde soru yöneltti. Bilgi Destek Dairesinin son dönemde önem kazandığını, Silahlı Kuvvetlerle halkın arasını açmak gibi değişik maksatlı iç ve dış destekli propagandanın olduğunu savunan Çiçek, ´Bunları tespit edecek ve karşı tedbirler öneren birim de Bilgi Destek Dairesi. Denizci olmam nedeniyle seçildim´ dedi. Başkan Şengün de, ´Kara, Hava Kuvvetleri var. Bir de Deniz Kuvvetleri var. Denizcileri yıpratmakla Hava, Kara Kuvvetlerini de yıpratacaklar mı?´ sorusuna da Çiçek, Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı bir tertip olduğunu anlattı.
Önce fotokopi denilerek uzun süre itiraz edildi.. Sonra aslı ortaya çıktı ve ıslak imza çok sayıda kurumca onaylandı.. Ama Albay hala inat ediyor, uzmanı olduğu psikolojik harekatı konuşturuyor..
Bunları yapan ben olabilir miyim, çünkü vicdanı olan bir insanın yapabileceği işler değil!
Çiçek çapraz sorgusunun tamamlanmasının ardından doğruları söylemeye çalıştığını ifade ederek, ´Sorun ihbarların gerçekmiş gibi kabul edip huzurunuza getirilmesinden kaynaklanıyor. Bir yıldır bunu anlatıyorum, bu belge benim değil diye. Geçmişim ortada. Ey yüce yargıçlar, bunu yapan ben olabilir miyim? Bunlar, vicdanı olan bir insanın yapabileceği işler değil. Mantığı yok. Kuvvetli suç şüphesi, iftira ve yargısız infaz şüphesinin gölgesinde kalmıştır´ diyerek sözlerini tamamladı. Duruşma Dursun Çiçek´in avukatlarının savunmasını yapmasıyla devam ediyor. ( Zaman)
Kamuoyunda ´İrtica ile mücadele ve eylem planı´ olarak bilinen ´Islak imzalı belge´yi yazdığı iddia edilen tutuklu sanık Kurmay Albay Dursun Çiçek, hakkındaki iddialara cevap verdi. Belgenin imzadan, tarihten ve arzdan noksan olduğunu iddia eden Çiçek, bu belgeyle ilgili kendisine çektirenlerden hesap soracağını söyledi. Çiçek´in, savunması sırasında sık sık sinirlendiği ve sesini yükselttiği gözlendi. Savunmasında ağırlıklı olarak belgedeki imzanın kendisine ait olmadığı üzerinde duran Çiçek, imzasının kolay taklit edilebildiğini iddia etti. Çiçek ayrıca sadece dış istihbarat konularında çalışmakla görevli olduğunu söyledi. Çiçek´in adı sadece bu dava konusu olan ıslak imzalı belge ile gelmedi. Çiçek´in adı gündeme bu belgeden yaklaşık 1 yıl kadar önce de gelmişti. 2008 Nisan ayında yine Taraf gazetesince gündeme getirilen ´Sosyetik Andıç´ belgesinin altında da onun imzası vardı. Özel Harp Dairesi´nin (ÖHD) Psikolojik Harekat Bölümü´nde çalışan Dursun Çiçek, savunmasında üç farklı kurumca doğruluğu ortaya konulan imzanın kendisine ait olmadığını tekrarladı. Savunmasını bunun üzerine oturtmaya çalışan Çiçek´in ayrıca sürekli savcıları aşağılamaya çalışması da dikkatlerden kaçmadı.
Islak İmza davası: Çiçek savunma yaptı
Kamuoyunda ´İrtica ile mücadele ve eylem planı´ olarak bilinen ´Islak imzalı belge´yi yazdığı iddia edilen tutuklu sanık Kurmay Albay Dursun Çiçek, hakkındaki iddialara cevap verdi. Belgenin imzadan, tarihten ve arzdan noksan olduğunu iddia eden Çiçek, bu belgeyle ilgili kendisine çektirenlerden hesap soracağını söyledi. Kendisini Boğazlıyan Kaymakamı´nın ´Ben devlet memuruyum. Bana ne görev verildiyse onu yapıyorum´ sözleriyle savunan Çiçek´in, savunması sırasında sık sık sinirlendiği ve sesini yükselttiği gözlendi. Savunmasında ağırlıklı olarak belgedeki imzanın kendisine ait olmadığı üzerinde duran Çiçek, imzasının kolay taklit edilebildiğini iddia etti. Çiçek ayrıca sadece dış istihbarat konularında çalışmakla görevli olduğunu söyledi. Çiçek´in adı sadece bu dava konusu olan ıslak imzalı belge ile gelmedi. Çiçek´in adı gündeme bu belgeden yaklaşık 1 yıl kadar önce de gelmişti. 2008 Nisan ayında yine Taraf gazetesince gündeme getirilen ´Sosyetik Andıç´ belgesinin altında da onun imzası vardı. Özel Harp Dairesi´nin (ÖHD) Psikolojik Harekat Bölümü´nde çalışan Dursun Çiçek, savunmasında üç farklı kurumca doğruluğu ortaya konulan imzanın kendisine ait olmadığını tekrarladı. Savunmasını bunun üzerine oturtmaya çalışan Çiçek´in ayrıca sürekli savcıları aşağılamaya çalışması da dikkatlerden kaçmadı. Albay Çiçek,
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Islak imzalı belge davasının 3. duruşmasına tutuklu sanıklardan Kurmay Albay Dursun Çiçek, avukat Serdar Öztürk, gazeteciler Ufuk Akkaya ve Deniz Yıldırım katıldı. Firari sanık Bedrettin Dalan ile iki tutuksuz sanık duruşmaya katılmadı. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, sanık Dursun Çiçek´i, savunmasını yapması için sanık kürsüsüne çağırdı. Tutuklu sanık kurmay Albay Dursun Çiçek, savunmasına Sadece ve sadece doğruları söyleyeceğime kutsal kitabımız, namusum ve şerefim üzerine yemin ediyorum diyerek başladı. Sanık Çiçek, 368 gündür üzerine tertipler kurulduğunu ileri sürerek bunları açıklayacağını söyledi. 1990 yılında kurmay olduğunu belirten Çiçek, 2004 yılında da Bilgi Destek Daire Başkanlığı´nda göreve başladığını belirtti. Çiçek, bu görevi öncesinde de yurt dışı çalışmalar yapmış, sahasında uzman bir subay olduğunu söyledi. Psikoloik Harekat Dairesi denilen görev yaptığı Destek Daire Başkanlığı´nın 5 şubeden oluştuğunu belirten Çiçek, Bunlardan ilki terör konularına bakan şubedir. İkincisi havacılık ve istihbarat şubesidir ki sadece irticaya bakar. Benim görev yaptığım 3. Şube ise NATO, tatbikat ve dış konularla alakalı işlemlere bakar. İrticayla uzaktan yakından alakası yok. Hulusi Gülbahar arkadaşın çalıştığı 4. Şube, Silahlı Kuvvetlerin halkla bütünleşmesi konularına bakar. Beşinci şube ise destek şubesidir. açıklamasında bulundu.
İftiracı 4 kilidi açmış
Savcıların bunları hiç dikkate almadıklarını eleştirisini yapan Çiçek, Bütün hikayenin başladığı tarih, 12 Haziran 2009. O gün saat 08.30´da şubeye gittim. İçeri girmek için personel olmak gerekir ki girmek için de kart gerekir. Eğer personel değilseniz, isminiz kaydedilir, kimliğiniz de alındıktan sonra içeri girebilirsiniz. Benim görev yaptığım bölüme girebilmek için ana girişten sonra 3. şubenin kilitli kapısını açmanız gerekir. Daha sonra üçüncü kilitli bir kapı daha çıkar karşınıza. Benim oda kapısı. Bundan sonra da odada gizli belgelerin bulunduğu dolabı açmak için iki kilit lazım. Yani iftiracı, bu 4 kilidi de açmayı başarmış, benim dolabımdan yağdan kıl çeker gibi bu iftira belgesini ortaya çıkarmış. eleştirisinde bulundu.Dolabından alındığı ileri sürülen suç konusu irtica ile mücadele ve eylem planının başlığı ve sonu olmayan bir belge olduğunu belirten Çiçek, Okul boyunca tasarruf öğrendik. Belgenin son sayfası israf edilmiş. Ben hazırlasam 4 sayfa yerine 3 sayfada yazardım bunu. Belge üzerindeki mavi yazılar yanlış yerde kullanılmış. Kırmızı yazılar da kırmızılar da TSK´ya göre yanlış yazılmış. Biz, düşman unsurlar demeyiz, dost ve düşman kuvvetler deriz. Bilgilendirme faaliyetleri demeyiz. Bilgisayar güvenliği de demeyiz, bilgi ve evrak güvenliği deriz. Savcı, ´Dursun Çiçek bu planı karargahta hazırlamadıysa´ diyor. Oysa baştan karargah içerisinde başbaşa verip hazırladığımızı söylüyordu. İddianame hazırlandıktan sonra görüyoruz ki Dursun Çiçek şerefsizi bu planı hazırlamış. Bu şerefsizliği, iddianame-soruşturma savcılarına iade ediyorum. çıkışında bulundu.Evrak üzerinde Fethullah Gülen ve AKP planı demeyeceklerini belirten Çiçek, Biz evrak üzerinde özel isim kullanmayız. Yoksa adli müşavir buna imza atmaz. Çünkü suç unsuru taşır. dedi. Işık evlerine silah ve mühimmat bulunması sağlanarak bu evlerde yaşayan kişilerin Fethullahçı silahlı terör örgütü olduğu şeklinde halkın yanlış bilgilendirileceği iddialarıyla alakalı olarak da Çiçek, Bunu kurmay söyledi diyenin alnını karışlarım. Türkçe varken yabancı kelime söylemek yasaktır. Komutanı bu belgeyi Albayın yüzüne atar. Genel Kurmay´ın kolluk kuvveti mi var. Bu işlemleri jandarma ve polis yapmıyor mu. Ayrıca terör örgütünün plana ihtiyacı mı var? dedi.Evrağın Genel Kurmay´a arzı olmadığını, numara ve imzasının bulunmadığını belirten Çiçek, Böyle bir belge olabilir mi? Ekleri yok, dağıtımı yok. Ayrıca benim adımın altında 3. Destek Şubesi yazmıyor. Böyle bir ibare bulunmayan bir belge daha bulup getirenin alnını karışlarım, Şube müdürü plan yazmaz, 4´ü Albay 16 personelim var. Planları onlar hazırlar, ben de bilgi birikimimi katarım. dedi.Çiçek, belgenin Nisan 2009´da hazırlandığına kimin karar verdiğini sinirli ve yüksek bir ses tonuyla sorup şöyle dedi; Belgenin neresinde tarih yazıyor. Bu plan değil, pilav, iftira, komplo belgesi. Yargısız infaz belgesi. Yapanları şiddetle kınıyorum. Bana çektirdiklerinin hesabını soracağım
ERZİNCAN´DA UYGULAMAYA KONULMASI İDDİASI
Dursun Çiçek, askeriye de de bir ifade tutanağı formatının olduğunu dile getirerek, bu planın Erzincan´da uygulamaya konulması iddiası ile ilgili de ´gülerler insana´ şeklinde konuştu. Çiçek, komplo planını kimsenin işine yaramayacağını belirterek, Örgüt bağlantısı olduğu belirtilen belgede yazanlar kimin işine yarayacak. Örgüt bunu üç vakit kaynatıp suyunu mu içecek. Senaryoyu destekliyorsa bu plan iddianameye koyuyorlar. dedi. Silahlı Kuvvetlerinin 1000 yıllık bir kurum olduğunu belirten Çiçek, TSK´nın çete gibi suçlanmasına sinirli bir şekilde ve bağırarak tepki gösterdi ve ´Bu planı bir albay yazacak, imza atacak. Kargalar güler. Plan için komutandan onay alınır. Ona göre astlarım plan yapar, bana getirir. Ben bütün bilgi birikim ve tecrübemi katarak daire başkanına sunarım. Daire başkanı harekat başkanına, o da ikinci başkana sunar... Şube müdürü plan yapmaz. Emrimde çalışan 16 tane subay var´ dedi. Çiçek, ´Millete Komplo´, ´İhanet Belgesi´ diye haberler yapıldığını, ancak kendilerine ifade tutanaklarının bile verilmediğini dile getirdi.
Sürekli savcıları aşağıladı
İddianameyi hazırlayan savcı hakkında 13 ayrı suçlama bulunduğunu belirten sanık Kurmay Albay Dursun Çiçek, Ama bir belgeyle hakkımızda dava açabiliyor. Adalet Bakanlığı´na hakkında şikayette bulunduk ama hala işini yapıyor. dedi. Suç konusu eylem planında Evrenesoğlu gibi isimleri sadece belgede gördüğünü belirten Çiçek, daha sonra bu kişilerin kim olduğunu internetten araştırdığını söyledi. Belgede, Kendimizi tahrik olmuş Fethullahçı gibi gösterip, bizle uğraşanların sonu hiç iyi olmaz. şeklinde ifade bulunduğunu belirten Çiçek, Biz böyle diyecekmişiz. Bir subay asla böyle konuşamaz. iddiasında bulundu.Tutuklanıp serbest bırakılma süreçlerini de anlatan Çiçek, kendisini serbest bırakan İstanbul 14´üncü ve 9´uncu Ağır Ceza Mahkemeleri hakimlerinin hukukçu kimliklerini de övdü. Altında imzası olduğu iddia edilen belgenin askeri terminoloji ve yazım tekniklerine uymadığını iddia eden Çiçek, Bunu yazan adamı teğmen bile çıkarmazlar. dedi. Kendisiyle alakalı bir tertip kurulduğunu iddia eden Çiçek, komplo neticesinde 11 gün içinde terör örgütü üyesi haline getirildiğini belirterek, İçim yanıyor. Bana bunu çektirenlerden hesap soracağım. dedi. Belge ile ilgili haberin yayınlandığı gün konuyu araştırmaya başladıklarını şimdi 1. Ordu Komutanı olan Hasan Iğsız´ın o zaman Genel Kurmay İkinci Başkanı görevini yürüttüğünü belirten Çiçek, Hasan Paşa´nın yanına gittim. İftira ortaya çıksın dedi. Saat 09:30´da Askeri Savcılığa talimat verildi ve soruşturma başlatıldı. Bilgisayarlarda işlem yapılması yasaklandı. 70 kadar bilgisayarın Hard Diski ve yazıcılar incelendi. Suç unsuru bulunmadı. Şimdi hakkımda iddianame hazırlayan savcının nereden mezun olduğunu sormak lazım. dedi. Askeri savcılığın soruşturma yaptığı dönemde 15 Haziran 2009´da sivil savcılığın kendisini ifadeye çağırmasını da eleştiren Çiçek, Herkes hukuk bilmez değil. Askeri Savcı Ankara´dan İstanbul´a geldi. ´Etik olun. Soruşturmanın sonunu bekleyin´ dedi. Görüşümü almak için beni çağırıyorlarmış. Yani askeri savcıya güvenmiyorlarmış. Bu olaydan sonra biz size nasıl güvenelim? şeklinde konuştu. 19 Haziran´da yani askeri savcının sivil savcıyla görüşmesinden iki gün sonraki dönemi gösteren bir belgeyi salondaki ekranlara yansıtarak savunmasına devam eden Çiçek, Bu belgede benim için 15 Haziran´da ivedi tutuklu diyor. Nereden tutuklu. Ben kanser hastası olan annemi görmek için gideceğimi ve daha sonra geleceğimi bildirdim. Yani plan 15 Haziran´da ifadeye çağırtılıp ardından da tutuklatmaktı. dedi. Soruşturma savcılarının, mesleki kariyerine de engel olduğunu ve bu soruşturma yüzünden terfi alamadığının kendisine bildirildiğini belirten Çiçek, hakkında ´Çürük raporu´ alınmasıyla ilgili daha önceki tarihlerde yürütülen yargılamaya da cevap verdi. Çiçek, rapor aldığı ileri sürülen bir kişinin, amcasının oğlu olduğunu ve o dönemde kendisinin de teğmen olduğunu söyledi. Çiçek, diğer çürük raporu alındığı belirtilen kişinin ise kendi yeğeni olduğunu, zeka yaşının ise 12 olduğunu belirterek, Madem savcılar bu iddiaları yazıyorlar da neden benim söylediğim gerçekleri araştırmıyorlar? diye sordu.
En zayıf yönüm imza özürlü olmam
24 Haziran 2009 tarihinde Askeri savcılığın kovuşturmaya yer olmadığı yönünde karar verdiğini de belirten Çiçek, kendisine ait olduğu iddia edilen imza belge ile ilgili verilen 4 ayrı rapora da değindi. Raporların imzasının kolay taklit edilebileceğini ve kendisini de imza özürlü olarak nitelendiren Çiçek, Benim en zayıf yönüm imza özürlü olmam. Raporlarda bu imza meselesinden vazgeç deniyor. Ancak emniyet kriminal değil. Neden çünkü komplonun bir ayağı da orada. iddiasında bulundu. Genelkurmay başkanının, belgenin fotokopi olduğunu belirterek kağıt parçası olarak nitelendirdiği evrakın yeni bir komploya neden olacağını düşündüğünü de belirten Çiçek, Artık bu belgenin ıslak imzalısına ihtiyaçları vardı. Sonucunda da avukat Serdar Öztürk´ün bürosunda bulundu. Mal çürük olduğu için fotokopi ile işe başladılar. Ancak Genelkurmay olayın üstüne çok sert gitti. 20 Haziran´da Genelkurmay Başkanı basın açıklaması yaptı. Evet bu bir kağıt parçası. Askeri savcıya belgeyle ilgili olarak araştırmaya siz devam edin diye ısrar etti. Ancak onlar da sivil yargının konusu dediler ve yargıya güvendik. En büyük hatam da bu oldu. dedi.
Farklı imza atmasına aylar sonra ilginç bir izah getirdi
Sivil savcılıkta ifadesinin ´Soruşturma gizli´ denilerek kendisine verilmediğine dikkat çeken Çiçek, Bize verilmeyen bu sorgu tutanakları bazı gazetelerde yayınlandı. Hani soruşturma gizliydi. 12 Haziran´da askeri savcılığa ifade verdim. Bunlar yeni belge üretebilirler diyerek yeni parafla imza atacağımı söyledim. Ancak askeri savcılık tarafından yapılan işlemlerde kullandığım yeni imzam sivil savcılığa gönderilince ´imza sahtekarlığı´ diye haber yapıldı. Bunu yazan gazeteciye 15 ay hapis cezası verildi. Ben sahtekarlık yapsam sabah 10:00´da askeri savcılığa gidip imzamı değiştireceğimi söyler miyim? Daha maçın başındayız. diye konuştu. Sahte imzanın nereden alındığını araştırdığını belirten Çiçek bunun Çukurova Üniversitesi´nde doktora yapmak için kullandığı imzadan alınmış olabileceği yönünde tespitleri de olduğunu söyledi. Ayrıca öğrencilerin velilerine yani bin kadar kişiye bayram tebriği attığını belirten Çiçek, bunda da keçeli kalem kullandığını belirtti. Belgedeki imzanın kendisine ait olmadığını savunan Çiçek şöyle devam etti: İyi taklit edilmiş. TÜBİTAK ve Adli Tıp bana ait imzaların birbirini tutmadığını söylüyor. Evet, imzalarım birbirini tutmuyor. 12 Haziran 2009´da askerî savcılıkta ifade veriyorum. Savcıya dedim ki, ´Benim imzalarım çeşitli makamlarda yer alıyor, bunlar yeni belgeler üretecek. ´Bunun üzerine parafımı değiştirdim. Yeni bir imzaya çalıştım. İmza değiştirdiğimi askeri savcılık da biliyor. Ben imza özürlüyüm. İmzamın güvenilirliğini artırmam lazımdı. Ben subayım, bir subay imzasını değiştirirse bunun kriminal incelemede belirlenebileceğini bilir. Bunu yaptım çünkü taarruz, saldırı altındayım.
´Sehven bu sözleri kullandım´ demişti
Hatırlanacağı gibi ıslak imzalı belgeye yönelik askeri savcılıkça da bir soruşturma yürütülmüş, 12 Haziran 2009 tarihinde ifadeye çağrılan Dursun Çiçek´ten imza örneği de alınmıştı. Ancak askeri savcılıktaki imzasının yıllardır kullandığı imzalarından farklı olduğunun sivil savcılıktaki sorgusunda ortaya çıkması üzerine görüşüne başvurulan Çiçek savcılara, Genelkurmay Askerî Mahkemesi´ne verdiği ifadede attığı imzayı yaklaşık üç yıldır kullandığını savunmuş, ancak ilerleyen sorularda bu ifadesini değiştirerek, taklit edildiği şüphesi için imzasını değiştirerek attığını söylemişti. Sivil savcılara bir de çağrı yapan Çiçek, Bu imzamın da basına nasıl sızdırıldığı hususunun araştırılıp tespitini istiyorum. demişti. Çiçek´e 30 Haziran 2009 tarihinde gerçekleştirilen savcılık sorgusunda tam 32 soru yöneltilmiş. Andıç ve İrtica ile Mücadele Eylem Planı belgelerini hazırladığını reddeden Çiçek´e, imzanın kendisine ait olup olmadığı ise 10. soruda yöneltiliyor. Bahse konu olan 4 sayfalık belge sonundaki imza size mi aittir? Bu belgeyi ne amaçla ve kimlerin talimatıyla hazırladınız? Bu belgenin hazırlanmasında sizden başka kimlerin katkısı bulunmaktadır? şeklinde sorular soruluyor. Askerî savcılığa verdiği ifadenin dışında bilgi vermeyeceğini belirten Çiçek, önce bu belgelerde yer alan imzanın kendisine ait olmadığını ve 1980 yılından 3 yıl öncesine kadar kullandığı imzaya benzetilerek atıldığını söylüyor. Arkasından da askerî savcılıkta verdiği ifadede kullandığı imzayı 3 yıldır kullandığını ekliyor. Dursun Çiçek hemen arkasından sorulan soruda ise imza konusunda çark ediyor. Benim imzamın başkalarının eline geçip kullanıldığı hususundaki şüphelerim sebebi ile 12 Haziran´da Genelkurmay Askerî Savcılığı´ndaki imzamı biraz değiştirerek attım. diyor. Bu imzanın diğerleriyle benzeşip benzeşmediğinin ve kendi el ürünü olduğunun kriminal açıdan tespit edilebileceğini aktarıyor. Savcılardan bu yeni imzanın basına nasıl sızdığının araştırılmasını isteyen Çiçek, tutarsız cevap vermesini de şu sözlerle açıklıyor: Ben yukarıda her ne kadar 3 yıl önce bu imzayı kullanmaya başladığımı beyan etmişsem de, sehven bu sözleri kullandım.
´Görevim sadece dış istihbarat´
İddianamede TSK ile ilgili istihbari çalışmaları 2. Ergenekon davası sanığı Hurşit Tolon´a verdiği şeklinde iddialar bulunduğunu belirten Çiçek, mesleğiyle alakalı olarak görevinin zaten dış kaynaklı istihbarat çalışmaları olduğunu, bu çalışmaların ise TSK sitesinde 15 günde bir yayınlandığını söyledi. Çiçek, Benim bu çalışmalarım sonucu siteye koyduğum bilgilerin Hurşit Tolon´a nasıl gittiğini bilmiyorum. Ermeniler ne yapıyor? Pontus çalışmalarında neler var? Kosova Türkleri ne halde? Bunlar benim konularım. Gerekli çalışmalarımı yapar ve Dışişleri ile devamlı toplantılara katılırım. Verilen bu görevi yerine getirmezsem komutanlarıma ne derim? şeklinde konuştu.
Denizcinin darbe ve cuntayla ilgisi olmaz
Görevli bulunduğu dairede tek denizci şube müdürünün kendisi olduğunu hatırlatan sanık Çiçek, Hasdal´da da 13 denizciyiz. Denizcinin, darbe ve cunta ile ne ilgisi olabilir ki. Darbe ya da cunta olacaksa bunu ancak komutanlık bilir. Deniz Kuvvetleri, ülkenin milli çıkarlarını korumada çok önemli bir kurumdur. dedi.
İrtica´nın İ´sinden anlamam
Suç konusu 4 sayfalık belgede son sayfadaki imzanın kendi imzasına benzediğini iddia eden Çiçek, Bir imza benimkine benziyor diye müebbetle yargılanmam hangi vicdana sığar? Peki diğer 3 sayfadan nasıl sorumlu tutulabilirim ki? Üstelik parmak izim de yok. dedi. İrticanın İsinden anlamadığını belirten Çiçek, Bu, hiç ilgilenmediğim bir konu. 5 kardeşiz, 3 kız kardeşim de türbanlı. Bu işlere karışmam, karışandan da hoşlanmam. Benim cemaatlerle ne ilgim olabilir ki. Ben sadece bana verilen işleri yaparım. Ne işim var hükümetle, halkın seçtiği hükümetin başımın üzerinde yeri var. Bize ne cuntadan, darbeden. Bizim bir sürü işimiz var, kendi işimizle baş edemiyoruz. diye konuştu.
Kaymakam Kemal Bey savunması
Keşke Doğu´da şehit olsaydım
İdam edilen Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey´in son sözleri olan ?Ben devlet memuruyum. Bana ne görev verildiyse onu yapıyorum? sözlerini hatırlatan Albay Çiçek ?Geçen yıl Genelkurmay Askeri Disiplin Mahkemesinde başkanlık yaparken bir binbaşı belge sızdırdığı iddiasıyla yargılanıyordu. Binbaşı ´Bu suçtan yargılanacağıma şehit olsam daha iyi´ dedi. Ben de keşke Güneydoğu´da şehit olsaydım da bunları yaşamasaydım´ diyerek ağladı. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı duruşmaya öğlen arası verdi. Çiçek kürsüde bir süre daha ağladı. Sanık Dursun Çiçek, soruşturma sırasında kafasına silah dayayıp intihar edenleri, isimlerini söylemeden hatırlattı. Çiçek, Ne yapayım kafama birileri gibi kurşun mu sıkayım. Bunu benden beklemesinler. Benim hizmet edecek bir vatanım ve çok sevdiğim ailem var. dedi. ( Star)
Öcalan´la aynı kapsamda yargılanıyorum
Teröristbaşı Abdullah Öcalan ile aynı madde kapsamında yargılandığını belirten Çiçek, Ben bu millete ne yaptım. Anayasanın 19. Maddesi ve CMK hükümleri kapsamında tahliyemi istiyorum. dedi.
Albay da Yargıtay´da yargılanmak istiyor!
Davanın reddini talep eden Çiçek, üst mahkeme olması nedeniyle bu soruşturma sonucu açılan üç davanın Yargıtay´da birleştirilmesini istedi. Çiçek tüm savunmasını 3,5 saatte tamamladı. ( Cihan, Star, Cihan, Zaman)
Sosyetik andıç
Bu dava konusu olan ıslak imzalı belge Albay´ın ilk belgesi değil. 2008 Nisan´ında Albay Dursun Çiçek, ´sosyete andıcı´yla da gündeme gelmişti. Taraf Gazetesi´nde yayınlanan ve ´STK andıcı´ olarak nitelenen belgede, Rahmi Koç, Cem Paker, Bülent Eczacıbaşı ve Sabancı Ailesi gibi isimlerin finanse ettiği STK´lar Mart 2006 yılında andıçlandı. Hürriyet Gazetesi, haberi ´Sosyete andıcı´ başlığı ile manşetten verdi. Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı belirtilen belge, aynı zamanda Abdullah Gül, Sezen Aksu, Kemal Derviş, Oktay Ekşi, Ahmet İnsel ve Mehmet Barlas gibi isimleri de fişlemişti. ´ABD ve AB´den destek alan kuruluşlar´ diye nitelediği pek çok STK´nın da finans bağlantıları andıçta şemalar halinde verildi. TESEV ve TÜSİAD gibi kuruluşlar da bu kapsamda andıçlandı.
(02 Temmuz 2010, 11:48), son güncel.: (03 Temmuz 2010)
15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı15.7.2016
17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin
darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak
değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor.
Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken
canlı yayında darbe..
Tamamı17.07.2016
20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen
cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu
iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı.
Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe
yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı20.01.2015
11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı11.3.2014
19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı19.12.2015
12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı12.10.2015
18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı18.08.2015
09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı9.10.2016
24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına
katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek
verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele
Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir
ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı24.06.2013
16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine.. Tamamı16.12.2018
08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı8.11.2014
01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı1.11.2014
08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı8.2.2014
14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı14.1.2014
03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı3.11.2014
02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı2.12.2013
19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı19.6.2013
21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin
"şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında
"işkence ..
Tamamı21.11.2022
29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı29.11.2022
30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı30.11.2022
29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı29.11.2022
29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı29.11.2022
29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı29.11.2022
02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı2.12.2022
28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı28.11.2022
28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı28.11.2022
02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı2.12.2022
30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı30.11.2022
30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı30.11.2022
28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı28.11.2022
21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı21.11.2022
21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı21.11.2022