AYM'nin TIR davasında casusluk suçlamasıyla tutuklanan gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül için 'sadece gazetecilik yapıyorlar' gerekçesiyle tahliye kararı vermesine yönelik tepkiler, karar gerekçesinin açıklanmasıyla bir kez daha gündem oldu. 'Ben de diyorum ki Anayasa'nın 104'üncü maddesine uy' ifadeleriyle AYM'ye seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan tepkisini sert sözlerle gösterdi. AYM gerekçesini değerlendiren gazeteciler de Assange örneğini vererek yapılanın gazetecilik değil casusluk olduğunu, AYM'nin 'Burada casusluk suçu değil basın özgürlüğü söz konusu' diyerek davaya bakan asıl mahkemenin yerine geçerek yetki aşımı ile davayı sabote etmeyi amaçladığını dile getirdiler.
12.03.2016 11:28 Anayasa Mahkemesi'nin TIR davasında casusluk suçlamasıyla tutuklu bulunan gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül için 'sadece gazetecilik yapıyorlar' gerekçesiyle tahliye kararı vermesine yönelik tepkiler, karar gerekçesinin açıklanmasıyla bir kez daha gündem oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Burdur'daki toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada konuyla ilgili sert konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasında konuyla ilgili bölümler şöyle:
Bu arada Anayasa Mahkemesi, anayasayı açıkça hiçe sayarak kendini mahkemenin yanına koymuş, bireysel başvuru hakkıyla ilgisi olmayan bir karar vermiş. Yargı süreci bitmemiş. Bitmediği halde tutukluluk süreci içinde bu kişiler için AYM bir karar vermiş. Çok daha önceden yapılmış binlerce başvuru görüşmeyi beklerken bu davada yargılanan kişilerin tutukluluk halleriyle ilgili çok hızlı bir süreç işletilmiştir. Bu aceleniz ne?
Kamuoyunda MİT tırları hadisesi olarak bilinen büyük bir ihanet olayına şahit olduk. Ülkemizin güvenliğine, milletimizin beraberliğine yönelik saldırının failleri bugün adalete hesap veriyor. Bu meseleyi farklı biçimlerde sürekli gündeme getirme çabası içindeler. Son olarak bir gazetede aynı oyunda figüranlık yapmaya kalkınca sorumluları adalete hesap verdi.
BU ACELENİZ NE?
Casusluk gibi çok ağır bir iddia var. Sorumlularla ilgili soruşturma yapılmış, savcılar tutuklama talebinde bulunmuş, mahkeme de tutuklama kararı vermiş. Bu arada Anayasa Mahkemesi, anayasayı açıkça hiçe sayarak kendini mahkemenin yanına koymuş, bireysel başvuru hakkıyla ilgisi olmayan bir karar vermiş. Yargı süreci bitmemiş. Bitmediği halde tutukluluk süreci içinde bu kişiler için AYM bir karar vermiş. Çok daha önceden yapılmış binlerce başvuru görüşmeyi beklerken bu davada yargılanan kişilerin tutukluluk halleriyle ilgili çok hızlı bir süreç işletilmiştir. Bu aceleniz ne? Ne oldu ki acele ettiniz. Mahkeme yetkisi olmadığı halde işin esasına girerek karar vermiştir.
MAHKEME CASUSLUKTAN TUTUKLAMIŞ…
Önce kararı günler sonra da gerekçeyi açıklamıştır. Sayın Başkan bana daha önce söylemişti, gerekçeyi hazırlamadan asla karar vermeyiz. Bu olayı yaşayınca gerçekten çok üzüldüm. O makamda olana dürüstlük yakışır. Çünkü önceki başkanı gerekçe hazırlanmadan alelacele kararlarda eleştiren bu arkadaşımız bu defa alelacele böyle bir kararı açıklama konumuna getirmiştir. Geç de olsa kamuoyuna ilan eden gerekçede her şey var ama yapılan bu tutukluluğun izahı yok. AYM başkanın da içinde yer aldığı son dönemde en büyük saldırılardan birinin somut örneği olan bir konuda ülkesinin ve milletinin aleyhinde karar almakta çekinmemiştir. Mahkeme casusluktan tutuklamış, siz ne diyorsunuz peki? İlk mahkeme kararında direnebilirdi. O zaman AYM ne yapacak, bir de onu görelim. Bence o verdiği kararda direnmiş olsaydı, inanıyorum ki, dengeler çok daha farklı gelişecekti. Bu konunun yargının bağımsızlığıyla uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Anayasadan o maddede bir yeri okuyorlar. AYM’nin verdiği karar herkesi bağlar. Doğru, seni de bağlar.
CUMHURBAŞKANI OLARAK BUNU GÖZETMEKLE YÜKÜMLÜYÜM
Ben Cumhurbaşkanı olarak vatana ihanetin dışında hiçbir suçla suçlanmam. Ama Anayasa’yı korumak benim de görevim. Ben de diyorum ki, Anayasanın 104. maddesine uy. İlk fıkrasını alıp diğer fıkrasını üstüne koyma. Geçmişte nasıl paralel örgüt tarafından çökertildiğinde karşısına dikilip mücadele ettiysek bu konuda da aynı şekilde mücadele etmeliyiz. Cumhurbaşkanı olarak bunu gözetmekle yükümlüyüm. Bu konuya kim karşı çıkarsa karşısında beni bulur. AYM böyle bir yola girerse milletim adına itimadına layık hareket ederim. Yoksa layık olmamış olurum, mesele bu. Milletin, ülkesinin çıkarlarına saygı duymayan kuruma ben de bu karara saygı duymuyorum. Anayasa Mahkemesi’nin kendi varlığını, meşruiyetini tartışmaya açacak bu tür yollara temenni ederim ki bir daha tevessül etmez. Biz eleştirilen değil takdir edilen bir AYM istiyoruz.
------------------------------------------------------------------------------
BAKAN BOZDAĞ: YEREL MAHKEMELER TUTUKLAMA MERAKLISI, AYM ÖZGÜRLÜKÇÜ MÜ?!!
Konuyla ilgili Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'dan da bir açıklama geldi. Adalet Bakanlığı tarafından Türkiye genelinden gelen hakim ve savcıların katılımıyla İzmir Çeşme’de Hakim-Cumhuriyet Savcılarının Meslek Öncesi ve Meslek İçi Eğitim Çalıştayı'nda konuşan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Bu hukuk cinayeti karşısında durmamız lazım. Alınan karar son derece yanlış olmuştur. Böyle devam ederse hukuksal sorunlar olacak. AYM, kendisini ilk derece mahkeme yerine koydu. AYM iç tüzükte anayasayı ihlal etmiştir" dedi. Bozdağ'ın açıklamalarında konuyla ilgili bölümler şu şekilde:
"İlk derece mahkemesi kötü mahkeme, Yargıtay daha kötü mahkeme, onları herkesi tutuklamadan, hapse tıkmaktan yana, ama Anayasa Mahkemesi herkesin hürriyetini tesis etmekten yana, onlar hakların gaspından yana ama Anayasa Mahkemesi hakları ayakta tutma, korumadan yana. Böyle bir algının oluşturulması, Türkiye’ye yapılabilecek en büyük kötülüklerden bir tanesi olur."
"İlk derece mahkemeleri de, Yargıtay'da, Danıştay'da hakkın sahibine teslim edilmesi için doğru karar vermek için görev yapmaktadır. Anayasa Mahkemesinin son verdiği karar, önceki verdiği kararlarla değerlendirildiğinde, yetki alanının sürekli genişletildiğini görüyoruz. Can Dündar ve Erdem Gül kararına baktığınızda, burada Anayasanın sınırlarının aşıldığını, yetki gaspı olduğunu, Anayasa Mahkemesinin, kendini sadece bireysel başvuruyu inceleyen bir mahkeme gibi değil, yargılamayı yapan ilk derece mahkemesi yerine koyduğunu görüyorsunuz. ‘Yargıtay'a da ihtiyaç yok, ben işi kökten hallettim’ diyen bir yaklaşımı burada görüyorsunuz."
"NEREDEN ÇIKARDIN BUNU?"
"Nereden çıkardın bunu? Ben bütün hepinize soruyorum; bu Anayasa hükmü, basın özgürlüğü söz konusu olduğu zaman yargı yolunun tüketilmesi şartını ortadan kaldırır mı? Kaldırmaz. Anayasa Mahkemesi, Anayasasının bu ilkesini çiğnemektedir. Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz. Yani ilk derece mahkemesi gibi Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuruları inceleyemez. Yargıtay gibi temyiz mahkemesi yerine koyup ilk derece mahkemesi kararını Yargıtay yerine geçerek denetleyemez. Anayasa, yerindelik denetimi yapılamaz diyor. Kararda mahkeme yaptığı yanlışı düzeltmek için kıvranıyor ama bu çaba izah etmeye yetmemiş. Hukuku ve Anayasayı nasıl çiğnediklerini kendi kararları içerisinde ortaya koyuyor."
"BAL GİBİ DELİL İNCELEMESİ"
Anayasa Mahkemesinin kararlarını okuyan Bozdağ, karardaki tekrarların altını çizerek, "O kadar çok tekrar ediyor ki, hata yapıyor ya" ifadesini kullandı. Kararı okumaya devam eden Bozdağ, sözlerine şöyle devam etti:
"Önce ‘ben incelemeyeceğim’ diyor, sonra da somut delilden bahsedilmemiştir diyor. Delil incelemesi yapıyor. Ben Anayasa Mahkemesi Başkanına, buna imza atanlara soruyorum; bunun Türkçesi bal gibi delil incelemesidir, bal gibi ilk derece mahkemesinin yerine geçip esas incelemesi yapmaktır. Mahkemenin buna hakkı yoktur. Başka hiçbir şey demiyorum. Taraf olursunuz, karşı olursunuz. Benimle aynı görüşü paylaşırsınız, paylaşmazsınız ama hepimizin bu hukuk cinayeti karşısında dememiz lazım ki; ‘Bu gerekçelerin yanlıştır. Kararın hem delil değerlendirmesidir, hem de esas değerlendirmedir. Anayasanın kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapamaz kuralını açıkça çiğnemektir. Daha ilk derece mahkemesi işe el atmadı. Sanıkları daha dinlemedi. Delilleri değerlendirmedi. Belki beraat verecek bilemeyiz. Belki mahkumiyet verecek. Yargıtay bozacak veya onayacak. Bilemeyiz. Anayasa Mahkemesi, mahkeme davaya el atmadan işe vaziyet etti. Hem delil değerlendirmesi yaptı, hem de esastan karar verdi. Deminden beri okudum. Esas incelemesi yaptığını ve dosyada delil durumuna baktığını görüyorsunuz."
TWITTER KARARI
Anayasa Mahkemesinin görevlerini anlatan Bozdağ, şunları söyledi: "Bu ilk derece mahkemesinin yerine geçmek, daha da ötesi Yargıtay'ın temyiz yetkisini gasp etmektir. Fevkalade yanlış olmuştur. Eğer yetki alanını genişletmeye devam ederse Türkiye’de önümüzdeki yıllar içerisinde çok ciddi bir hukuksal sorun ve tartışmalar olacaktır. Anayasanın 149. maddesinin 2. fıkrası der ki; siyasi partilere ilişkin dava ve başvurulara iptal ve itiraz davaları ile Yüce Divan sıfatı ile yürütülecek davalara Genel Kurulca bakılır. Bireysel başvurular ise bölümlerce karara bağlanır. Anayasa Mahkemesi, 2014’de tüzük değişikliği ile bazı şöhretli konuların genel kurulda görüşülmesinin yolunu açtı. Kamuoyunda prim yapılacağına inanılan, bunlar geçmişte twitter kararında oldu, ikincisi burada oldu. Anayasayı çiğneyen bir iç tüzük değişikliğini Anayasa Mahkemesi yapıyor. Anayasaya uymak hepimizin görevi ama bizden daha fazla Anayasa Mahkemesinin uyması lazım. Bu da açık bir Anayasa ihlalidir. Karar hemen açıklandı, internet sitelerine düştü. İptal kararları gerekçesiz açıklanamaz. Gerekçesi ile karar bir bütündür."
------------------------------------------------------------------------------
AK PARTİLİ HUKUKÇU ÖZKAN: KARAR, 367 GİBİ YOK SAYILACAK
Konuyla ilgili bir açıklama AK Parti'den geldi. Eski Hukukçular Derneği başkanı ve halen AK Parti Denizli Milletvekili olan Cahit Özkan AYM'ye sert tepki gösterdi. Özkan, AYM'nin verdiği kararla yetkisini aşarak kendini "süper mahkeme" konumuna getirdiğini söyledi. Özkan ayrıca, AYM'nin ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın açıklamalarının ardından böyle bir karar vermesine de dikkat çekti.
24 TV’nin canlı yayınında konuşan Özkan, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararla yetkisini aşarak kendisini "süper mahkeme" konumuna getirdiğini, bu nedenle AYM’nin meşruiyetini yitirdiğini ifade etti.
İşte Özkan’ın o açıklamaları:
Anayasa Mahkemesi üyelerinde tam bir kafa karışıklığı olduğu ve karşı oyun bizim de söylediğimiz şekilde çok daha inandırıcı olduğunu görüyoruz. Anayasa Mahkemesi "süper mahkeme midir?" yoksa iç hukuk yolları tüketildikten sonra başvurulacak bir üst mahkeme midir? Burada mahkemenin görev sınırlarıyla ilgili bir karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin önüne daha dosya gelmeden siz bunu alıp inceliyorsanız, artık "süper mahkeme" oldunuz demektir. Artık bundan sonra yerel mahkemelerin dosyaları almalarına gerek bile yoktur. Anayasa Mahkemesi kendisinin işleyişini belirleyen yasalara aykırı bir şekilde karar vermiştir.
Her yıl Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşunu kutluyoruz. Ben bunun darbe kutlaması olduğunu düşünüyorum. Anayasa Mahkemesi’nin geçmişte verdiği "367" gibi kararlar bugün nasıl yok sayılıyorsa, bu karar da aynı akıbete uğrayacaktır.
Anayasa Mahkemesi bu kararıyla muteberliğini ve meşruiyetini yitirmiştir.
Joe Biden, Can Dündar’ın çocuğuyla görüştüğünde ne demişti? "Biz gerekli çalışmaları yapıyoruz ve gerekli netice alınacaktır" demişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AYM ile ilgili açıklamalarını eleştirenler, Joe Biden’ın Türkiye’nin iç hukukuna yönelik sözlerine ses çıkarmadılar. Can Dündar’ın eşi bu görüşmenin peşinden ABD’ye gitti. Daha sonra ABD’den uçak bileti aldı İstanbul’a indiği anda Anayasa Mahkemesi hem ihlal kararı vermişti bu kadar kısa sürede, hem de tahliye kararı vermişti.
Yarın ilk derece mahkemesi olan 14. Ağır Ceza Mahkemesi gerekli incelemeyi yapacak. Tahliye ve tutukluk durumuyla ilgili meseleyi ele alacak. Tekrardan tutuklama kararı verebilir. Eğer yerel mahkeme bu davayı AYM’nin kararına uyup dosyayı kaldırırsa, tüm diğer mahkemelerde yargılananlar AYM’nin kapısına dayanır.
------------------------------------------------------------------------------
AK PARTİLİ EMEKLİ SAVCI PETEK: YARGITAY GÖREVİNİ ÜSTLENDİ
Emekli savcı ve AK Parti Burdur milletvekili Reşat Petek de AYM'ye tepki gösterdi. Petek'in açıklamaları şu şekilde:
Karar kendi içinde çelişkili zira bir taraftan ifade ve basın özgürlüğünün milli güvenlik suçların önlenmesi suçluların cezalandırılması devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması devlete ait gizli bilgilerin açıklanmasının önlenmesi amaçlarıyla sınırlanabileceğini tutuklama kararında da mahkemenin bu gerekçeleri dayanarak karar verdiği kabul edilirken diğer taraftan Anayasa'nın 26 ve 28. maddelerinin ihlal edildiğini hukuki bulmamak çelişkili bir gerekçe.
YARGITAY'IN GÖREVİNİ ÜSTLENMİŞTİR
Her ne kadar yargılamanın özüne girmediğini ifade etse de ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünün ihlali yönünde karar vermekle iddianamede sanıklara yüklenen siyasi ve askeri casusluk gizli kalması gereken bilgilerin açıklanması üye olmamakla birlikte silahlı terör götüne yardım suçları konusunda görüş belirtmekle ilk derece mahkemesi üzerinde vesayet makamı gibi baskı altına alan bir karar vermiştir. Yargıtay'ın görevini adeta üstlenmiştir.
Anayasa mahkemesinin bu karara itibar edilmesi halinde milli güvenlik açısından zorunlu olan ve devlet sırrı niteliğindeki bilgilerin açıklanmasının önüne geçmek mümkün olmayacaktır.
BELİRLİ ÇIKAR VE ÖRGÜTSEL BAĞLANTI...
Milli güvenlik ve devlet sırrı denildiği zaman her ülke için subjektif bir değerlendirme söz konusu olacaktır ülkemiz açısından MİT'in eylemlerini denetleme yetkisi verilmeyen adli ve idari makamların örgüt bağlantılı olarak Türkiye Cumhuriyeti'ni terör örgütlerine yardım yapıyor algısını oluşturmak amacıyla planladıkları bir operasyonun varlığı ve bu suça iştirak eden hakim savcı ve güvenlik görevlilerinin çoğunluğunun tutuklu olarak yargılandığı bir dava devam ederken basın yoluyla da bunları ifşa eden bu ifşa işlemini de belirli çıkar ya da örgütsel bağlantıları sebebi ile yaptıkları hususunda iddianamede önemli delillerin ortaya konduğu dikkate alınmadan hak ihlaline karar verilmesi gerçekten kabul edilebilir değildir, hukuki değildir yetki aşımı ile ilk derece mahkemesinin görev alanına gerilmek suretiyle Anayasa Mahkemesi'nin verdiği bir karar söz konusudur.
ANAYASA MAHKEMESİ'NİN KURULUŞUNA TAMAMEN AYKIRIDIR
Sonuç olarak kanun yolu tüketilmiş olduğu gerekçesiyle tutukluluk konusunu incelemek anayasa mahkemesinin yetkisi kapsamında olsa da ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü yönünden kanun yolları tüketilmeden kabul edilebilirlik kararı arkasından da hak ihlali kararı verilmesi Anayasa ve Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş ve yargılama usülleri kanunundaki bireysel başvuruyu düzenleyen hükümlere tamamen aykırıdır.
------------------------------------------------------------------------------
KİM KORKAR AJANLIKTAN, NASIL OLSA AYM VAR!
AYM kararıyla ilgili Yeni Şafak yazarı Hikmet Genç'in yazısı şu şekilde:
"Eskiden beri AYM denince aklıma parti kapatma davaları gelir… Çıkan kanunları iptal ettirmek için kapısında CHP'nin nöbet tuttuğu 'yüce mahkeme' olarak da sıkça hatırlanır… Aslında kimsenin yutmadığı 367 hokkabazlığıyla cumhurbaşkanlığı seçimine ayar vermek isteyen de.., 'Laikliğe karşı eylemlerin odağı' olmakla suçlanan AK Parti'ye (yüzde 47'yle iktidarda olan partiye), 'tam değil, biraz odak oldu' diyerek para cezası kesip laikliği kurtaran da AYM'dir!...
Ayrıca İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Mahkemesi'nin belirli bir süre için erişimine engel koyduğu 'Twitter'ı da kurtarmıştı AYM… Twitter'a erişim engelini kaldırırken gerekçeli kararı da açıklamıştı; "Erişime (twitter'a) engel olunduğu takdirde telafisi güç veya imkânsız zararların doğabilir…" (Tabii ya, 1 hafta twit atamazsak, bu zararı kim karşılayacak?!... Twitleri 2'ye katlasak da telafi edemeyiz!...) Velhasıl bugün de casuslukla suçlanan 2 sanığı tahliye ettiler…
İtirazlarımızı daha önce yazmıştık, kararın gerekçesini bekliyorduk, açıkladılar… 33 sayfa, 105 madde… Kendini ilk derece mahkeme yerine koyup, esas inceleme yapmış… Temyiz mahkemesi gibi karar almış… Delilleri incelemiş, yeterli delil bulamamış!... (AYM üyelerinin yüzde kaçının hukukçu olma zorunluluğu vardı?...) 105 madde gerekçe ama en önemli soruların cevabı yok… Hangi kanuni yollar tüketilmiş?... Önünüzde binlerce dosya beklerken neden bu iki sanığın ayrıcalığı, önceliği neydi?..
AYM 'Anayasa'ya göre böyle bir davayı esastan inceleyebilir mi?... Dava, casusluk davası, değil mi?... Öyleyse Wikileaks Belgeleri'ni yayınladığı için Ekvador'da yaşamak zorunda kalan Assange'ın, Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı'nın gizli bilgilerini The Guardian'a sızdırdığı için ülkesine dönemeyen Edward Snowden'ın suçu ne?!... Onu bilmem de bu karara en çok Türkiye'deki ajanlarla uluslararası istihbarat örgütleri sevinmiştir…
MİT'e ait bilgilerle, askeri istihbarata ait bilgi ve dokümanlarla, velhasıl devlet sırları ilgili beraber çalışılacak daha fazla 'kullanışlı gazeteci' bulacaklardır bu ülkede!... Öyle ya, gazeteciysen eğer, kim korkar ajanlıktan… Nasıl olsa AYM var!..."
------------------------------------------------------------------------------
OK YAYDAN ÇIKTI. ARTIK "UYSA DA UYMASA DA" KARARLARI VERİLMEYE BAŞLADI
AYM kararıyla ilgili Takvim yazarı Ekrem Kızıltaş'ın yazısı şu şekilde:
"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gerekçe sonrası sarf ettiği "AYM bu mahkemede kendini birincil mahkemenin yerine koymuştur. Yargıtay gibi de bu noktada inceleme yapması doğru değildir" sözleri, konunun esasına işaret ediyor. Önce karar açıklanıp, gerekçenin sonra yazılmasının sağladığı imkanla, gerekçede kararın açıklanması sonrası yapılan eleştirilere cevap sadedinde satırlar da göze çarpıyor.
Ama mesele temelden sıkıntılı olduğu için, eleştirilere cevap vermek için kullanılan argümanlar da problemli. Daha önce yapılmış belki yüzlerce başvuru dururken, bu dosyanın neden apar-topar öne alındığı hususunda bir açıklık yok mesela. Bırakın tüketilmesini, olağan hukuk yollarının henüz başlatıldığı bir dosyanın nasıl olup da bireysel başvuru kapsamında kabul edildiği konusunda da herhangi bir netlik yok.
Gerekçeli karardaki 'olağan kanun yollarının tüketilip tüketilmediği hususundaki takdirin Anayasa Mahkemesi'ne ait olduğu' şeklindeki vurgu da anlamsız. Görülmesine henüz başlanmamış bir dosyadan bahsediyoruz ve birçok hukukçunun dile getirdiği gibi AYM'nin kısa kararı ve sonradan açıkladığı gerekçe, davanın esası ile alakalı görüşler de taşıyor. Bu da, dosyanın bundan sonraki seyrinin etkilenmesi demek.
AYM'nin sanıkların tutukluluk hallerinin sona ermesini sağlayan kısa kararında ve sonra yazılan gerekçesinde, Dündar ve Gül'le ilgili olarak görülen davanın bundan sonraki seyrini ciddi şekilde etkileyebilecek hususlar var. İki kişinin serbest kalmasını sağlamak için yapılmış gibi gözüken girişim, belki de bütün hukuk sistemini ciddi şekilde etkileyebilecek neticeler doğurabilecek. Çünkü karardaki 'birinci derece mahkemenin tutuklama kararında, ifade hürriyeti ve basın özgürlüğü açısından hak ihlali yapıldığı' şeklindeki tespitin, davanın görülmekte olduğu mahkemeyi etkilemesinin kaçınılmaz olduğu, hukukçuların ortak kanaati.
Bu tehlike hissedildiği için olsa gerek, bunu kaldırabileceği düşüncesiyle gerekçeye konulduğu anlaşılan "İnceleme, başvurucular hakkında derece mahkemesinde devam eden davanın esasına ilişkin değildir ve başvuru konusu haberlerin yayımlanmasının suç oluşturup oluşturmadığını kapsamamaktadır" şeklindeki cümle de, 'ifade hürriyeti ve basın özgürlüğü açısından hak ihlali yapıldığı' tespitinden sonra anlamsız. Yani 'ok yaydan çıkmış' durumda. Durum biçimsiz. Hukukun zirvesi olan AYM, 'uysa da uymasa da' mantığı ile kararlar alıyor.
Kanun koyucuların, bu mahkemenin üyeleri yanlış bir şey yapmazlar düşüncesiyle sınırlama koymamış olmaları, sistematik ihlallerin ana kaynağı... Yanlış yapmalarının önüne geçmenin yolu, onların da bir şekilde denetlenebilmesinden geçiyor..."
------------------------------------------------------------------------------
BUNLAR FETULLAH GÜLEN'İ DE TUTUKSUZ YARGILAR
AYM kararıyla ilgili Akşam yazarı Murat Kelkitlioğlu'nun yazısı şu şekilde:
"Anayasa Mahkemesi'nin Can Dündar'la ilgili verdiği karar ve açıkladığı gerekçe daha çok su götürür. Gerekçeyi baştan sona okudum, vardığım sonuç; tam bir 'hukuk garabeti'. Ortada MİT TIR'ları operasyonuyla ilgili bir 'casusluk ve vatana ihanet' suçlaması var, bununla ilgili bir çok asker ve avukat şu anda tutuklu. Bütün bunlara rağmen Anayasa Mahkemesi, delil bulamıyor! Yüksek Mahkeme, burada delil bulamıyorsa, ben de kararda 'kasıt' ararım. Hatta her ne kadar 'benim kararım tartışılamaz' desen bile dibine kadar tartışırım.
Delil mi arıyorsun? Can Dündar'ın, tahliye olduktan sonra yaptığı açıklamalar bile 'delil' niteliğinde. Başta dediğim gibi, bu karar daha çok tartışılır.
Ben, Anayasa Mahkemesi bu kararı verdiği günlerde, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Teftiş Kurulu'nun bir raporuna dikkat çekmek istiyorum. HSYK Başkanvekili, bu rapor doğrultusunda diyor ki; "5 bine yakın hakim ve savcının paralel örgütün yargı ayağına yakın veya içinde olduğunu tespit ettik".
'Herkese bir gün lazım olacak' yargıdaki rakama bakar mısınız?
Hepsi topu zaten 12 bin 47 hakim ve savcı var. Bunların neredeyse yarısı bir terör örgütüne yakın veya içinde. Tablo böyle olunca, Can Dündar'la ilgili böyle bir karar alınmasına hiç şaşırmıyorum. Hatta daha da ileri giderek şunu söylüyorum; yarın öbür gün Pensilvanya'daki örgüt lideri Türkiye'ye teslim edilir ve yargılanmaya başlarsa aynı durumu yaşamayacağımızın garantisi yok.
Yani önce tutuklanarak yargılanmaya başlayan Pensilvanya'daki zat, Allah muhafaza Anayasa Mahkemesi'ne başvurursa, Yüksek Mahkeme'yi sıkı tutmak şart.
Delil bulamayabilir, iddianameyi okumayabilir, gizlilik kararını görmezden gelebilir, hatta daha da ileri giderek durumu 'ifade ve düşünce özgürlüğüne' sokabilir."
AYM'nin Can Dündar-Erdem Gül gerekçeli kararı (tam metin)
Bakan'dan AYM'ye şok suçlama
Erdoğan'dan referandum sinyali
Dinmeyen hınç ve AYM çarkı
AYM zorbalığına referandum
Paralel yapı-Anayasa Mahkemesi uzantıları manşetlerimiz
Dündar iddianamesi kabul edildi
Dündar TIR ihanetinden tutuklandı!
Cumhuriyet'e TIR soruşturması
MİT tırlarında avukatlar tutuklandı
Paralel yapı-19 Ocak (2014) TIR baskını ve soruşturması manşetlerimiz
Paralel yapı-Selam-Tevhit kumpası manşetlerimiz
(12 Mart 2016, 11:28)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: